Genel kurulların yapılmaması, yönetim kurulu üyeleri hakkında kamu davaları açılması ve şaibeli olmaları sebepleriyle davacıların olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı istekleri kabul edilmelidir

KOOPERATİF HUKUKU •

OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL ÖZET: Genel kurulların yapılmaması, yönetim kurulu üyeleri hakkında kamu davaları açılması ve şaibeli olmaları sebepleriyle davacıların olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı istekleri kabul edilmelidir. Y. 23 HD., E. 2017/1572, K. 2017/3365, T. 22.11.2017 Davacılar vekili, kooperatif üyesi olan müvekkillerince 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca davalı kooperatifin yönetim kurulu ve denetleme kuruluna keşide edilen ihtarname ile kooperatif genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağırmalarının talep edildiğini, çıkarılan ihtarnamelerinkooperatifin ticaret sicil memurluğuna bildirdiği adreslerde tebliğ edilmediğini ileri sürerek, müvekkillerine gündem dahilinde olağanüstü genel kurul toplantısına çağırmaya izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı vekili, davacıların Kooperatifler Kanunu’nun 44. maddesinde öngörülen usuli işlemleri yapmadan bu davayı açtıklarını, ileri sürülen hususların doğru olmadığını, müvekkil kooperatifin genel kurul hazırlıklarının yapılmakta olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, uyulan Yargıtay bozma ilamları ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin dava edilen gündeme iliş- kin yaptığı genel kurul kararlarının … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/468 E. sayılı dosyasında iptal edilmesi, davacıların 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve anasözleşme hükümlerine uygun olarak genel kurul toplantısına çağrı prosedürüne uygun olarak hareket etmiş olup çağırma yeter çoğunluğuna sahip oldukları, dava konusu genel kurul toplantısına çağırma talebinin olduğu dönemde ve dava tarihi itibariyle Kooperatifler Kanunu ve anasözleşme hükümleri gereğince her yıl yapılması zorunlu olan 2008-2009 yılları hesaplarının ve faaliyetlerinin değerlendirileceği olağan genel kurul toplantılarının davalıkooperatif tarafından zamanında ve halen yapılmaması, davalı kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin 27.04.2010 tarihinde sona ermesi, davalı kooperatif yönetim kurulu üyeleri hakkında “zimmet, denetim görevini ihmal ile tefecilik” suçlamaları ile açılan kamu davaları neticesinde cezalandırıldıkları, bu nedenle de davalı kooperatif yöneticileri ve yönetimleri hakkında şaibelerin olması karşısında davacıların olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı isteklerinin haklı nedenlere dayandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2016/4746 esas, 2017/787 karar sayılı ilamı ile 13.03.2017 tarihinde onanmıştır. Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK’nın 440. maddesinde sayı- lan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 22.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kooperatifin ortağından alabileceği temerrüt faizi en fazla %18 yıllık faiz olabilecektir.

KOOPERATİFİN ALACAĞI •

Ekran Resmi 2017-11-05 19.29.28

TEMERRÜT FAİZİ ÖZET: Kooperatifin ortağından alabileceği temerrüt faizi en fazla %18 yıllık faiz olabilecektir.

Y. 23 HD., E. 2017/2158, K. 2017/3247, T. 15.11.2017 Davacı kooperatif vekili davalının kooperatif üyesi olduğunu aidat borçlarını ve erken oturma payını ödememesi nedeniyle hakkında yapılan icra takibi yapıldığı, yapılan kısmi haksız itirazın 2.400,00 TL’lik takibe kadar tahakkuk eden faiz yönünden iptaline, takibin devamına, davalının asıl alacağın %40’ı olan 520 TL kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı duruşmadaki beyanında ödeme güçlüğü nedeniyle bir miktar aidatı ödeyemediğini, kendisine süre verilseydi ödeyeceğini, takip ve dava sebebiyle mağdur edildiğini beyan etmiştir.

Mahkeme iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aidat ve erken oturma tazminatı ödeme yükümlülüğü altında olduğu fakatkooperatif tarafından davalı kooperatif ortağından aylık %5 oranında temerrüt faizi talebinin kanuna aykırılığı sebebiyle azami olarak yıllık %18 oranında temerrüt faizi talep edilebileceği kabul edilerek davacının davasının kısmen kabulüne, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında temerrüt faizi uygulanarak tahsili yönüyle takibin aynen devamına,icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle icra takibinden sonra yapılan ödemlerin icra müdürlüğünce mahsup edileceğinin tabi bulunmasına göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kooperatif genel kurullarında belirlenen aidat, aylık ödenmesi gereken ve kesin vadeye bağlıdır. Bu nedenle ortağın temerrüdü için ayrıca ihtara gerek yoktur. Kooperatifin aidatın ödenmesi gereken tarihten itibaren faiz talep etme hakkı vardır. -EVREN ÖZMEN

KOOPERATİF AİDATI •

BORÇLUNUN TEMÜRRÜDÜ ÖZET: Kooperatif genel kurulunda belirlenen aidat aylık ödenmesi gereken kesin vadeye bağlanmış bir borç olup, temerrüt için ayrıca ihtara gerek yoktur.

Y. 23 HD., E. 2017/2379, K. 2017/3248, T. 15.11.2017

Davacı vekili, davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, genel kurul kararları gereğince aidat borçlarının tahsilinin istendiğini, borçlunun icra takibine haksız itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı asil davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ortak genel kurulunca alınan kararlara uymak ve kooperatifin aidatlarını ödemek mecburiyetinde bulunduğu, icra dosyası incelendiğinde davalının yapmış olduğu itirazda aslen aidat borçlarını ödemediği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile 10.030,00 TL alacağa takip tarihinden itibaren aylık %1,5 oranında değişen oranlar göz önünde tutularak ticari faiz uygulanmasına, davacının işlemiş faiz talebinin dava lının usulüne uygun temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili ve davalı asil temyiz etmiştir.

1-Davacının temyizi yönünden; kooperatif genel kurullarında belirlenen aidat, aylık ödenmesi gereken ve kesin vadeye bağlıdır. Bu nedenle ortağın temerrüdü için ayrıca ihtara gerek yoktur. Kooperatifin aidatın ödenmesi gereken tarihten itibaren faiz talep etme hakkı vardır. Bu husus göz önünde bulundurularak mahkemece bilirkişiden takip tarihinden itibaren takip tarihinden işlemiş faiz hesaplatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

2-Davalının temyizi yönünden de davalının dosyaya ibraz ettiği ödeme makbuzlarının bilirkişi raporunda göz önüne alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının dosyaya ibraz ettiği makbuzlar göz önünde bulundurularak bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı asilin sair temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadelerine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kooperatifin borcu olan ya da daha az ödeme yapan ortaklarına daire tapularını verdiği dikkate alındığında, eşitlik ilkesi bakımından kooperatife borcuda bulunsa ferdi daire tapusunu davacıya vermesi gerektiği sonucuna varılmalıdır.

KOOPERATİF HUKUKU •

EŞİTLİK İLKESİ ÖZET: Kooperatifin borcu olan ya da daha az ödeme yapan ortaklarına daire tapularını verdiği dikkate alındığında, eşitlik ilkesi bakımından kooperatife borcuda bulunsa ferdi daire tapusunu davacıya vermesi gerektiği sonucuna varılmalıdır. Y. 23 HD., E. 2017/1334, K. 2017/2132, T. 13.9.2017

Davacı vekili, müvekkilinin 15.04.1993 tarihinde davalı kooperatife üye olduğunu, üyelikten kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, kooperatifkonutlarının inşaatlarının tamamlandığını, binaların tamamen iskana açıldığını, ferdileşme ile diğer üyelere tapularının verildiğini, mü- vekkiline 13.03.1995 tarihli kur’a ile tahsis edilen bağımsız bölümün tapusunun ise halen devredilmediğini ileri sürerek, 3………. no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının aidat borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin kurulduğu tarihten beri muhasebe kayıtlarının düzenli tutulmadığı, ortaklar tarafından yapılan tüm ödemelerin kayıtlara işlenmediği, bazı ödemelerin yöneticiler tarafından zimmete geçirildiği, davacının da aralarında bulunduğu dört kooperatif ortağı- nın şikayeti üzerine, zimmet suçunu işledikleri sabit görülen kooperatif yöneticilerinin cezalandırılmalarına karar verildiği, ceza yargılamasında, ödemeleri çok az olmasına rağmen kooperatifyöneticilerine ferdi tapularının verildiğinin tespit edildiği, bunlardan fazla ödemesi olduğu tespit edilen davacıya ise ferdi tapusunun verilmediği, kooperatiftarafından aidat borçlarının tahsili amacıyla 2005 yılında başlatılan icra takibine karşı davacının itirazı üzerine takibin durduğu, kooperatifçe bu tarihten sonra ilgili icra dosyasında herhangi bir işlem yapılmadığı, kooperatif üyesinin parasal yükümlülükleri ile ilgili davaların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, icra takibine konu alacak ile ilgili son işlem tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin geçtiği, söz konusu borç nedeniyle zamanaşı- mının işlemediği kabul edilse dahi,kooperatifin borcu bulunan ya da daha az ödemesi olan ortaklarına daire tapularını verdiği göz önünde bulundurulduğunda, eşitlik ilkesi gereğince,kooperatife borcu bulunsa dahi davacıya da ferdi tapusunu devretmesi gerektiği sonucuna varılarak, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline dair verilen karar Dairemizin 26.01.2017 tarihli ilamı ile onanmıştır. Davalı vekili, karar düzeltme talep etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK’nın 440. maddesinde sayı- lan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına ve takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Üç yıl süreyle art arda üç kez genel kurul toplantılarına mazeretde bildirmeden katılmayan üye hakkında verilen ihraç kararı doğrudur-EVREN ÖZMEN

KOOPERATİF HUKUKU •

shout_1515906769465

ÜYELİKTEN İHRAÇ ÖZET: Üç yıl süreyle art arda üç kez genel kurul toplantılarına mazeret de bildirmeden katılmayan üye hakkında verilen ihraç kararı doğrudur.

Y. 23 HD., E. 2017/1775, K. 2017/1887, T. 20.6.2017 Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifyönetim kurulunun 30.12.2013 tarih ve 324 nolu kararı ile 06.04.2014 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda gündemin 14. maddesi gereğince genel kurul kararı ile üyeliğine son verildiğini, bu hususun noter ihtarnamesi ile bildirildiğini, davacının çiftçi olduğunu, ortaklıktan çıkarıldığına ilişkin noter ihtarının ortaklıktan çıkarılması ile ilgili net ve anlaşılabilir bilgileri ve gerekçeyi ihtiva etmediğini, ortaklıktan çıkarma kararının yasaya uygun olmadığını, zira kooperatif yönetim kurulu yönetimi elinde tutabilmek amacıyla çifçilik yapan birden fazla üyenin üyelikten ihracına karar verirken, çifçilikle ilgisi olmayan tarlası olmayan kişileri kooperatife üye yaptığını ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamındanı; davacının 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurul toplantılarına katılmaması konusunda herhangi bir delil veya mazeret gösteremediği, kendisinin üyelikten ihracı konusunda yalnızcakooperatif yönetiminin kötüniyetli olduğu iddiasında bulunduğu, ancak bu konuda herhangi bir delil ibraz etmediği, celp edilen kooperatif genel kurul toplantı evraklarından, davacının o yıllardaki toplantılara (arka arkaya üç defa) katılmadığı, bu durumda, kooperatif anasözleşmesinin 13. maddesinin (f) bendindeki şartın oluştuğu, üyelikten çıkarma kararının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

Kooperatif inşaatları tamamlanmadan açılan aidiyet tespiti ve tescil davasının reddi gerekir

ÖZET: Kooperatif inşaatları tamamlanmadan açılan aidiyet tespiti ve tescil davasının reddi gerekir. Y. 23 HD., E. 2017/1655, K. 2017/1789, T. 13.6.2017

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatiften 01.12.2003 tarih ve 115 no’lu karar ile 27.000,00 TL karşılığında B-2 blok 2. kat … caddesi cepheli doğu-batı giriş sağ yan daireyi satın aldığını, dairenin müvekkiline dava tarihine kadar teslim edilmediğini ileri sürerek, B-2 blok 2. kat … caddesi cepheli doğu-batı giriş istikameti esas alındığında sağ yan dairenin müvekkiline ait olduğunun tespitini ve tapuya tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilleri, müvekkiline yapılmış bir ödeme bulunmadığını, daire satışına ilişkin yönetim kurulu imzalarının bir kısmının sahte olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından; davacının genel kurullara çağrıldığı ve 20.06.2010 tarihli genel kurulda kooperatife 65.760,00 TL borçlu olduğunun belirlendiği, böylelikle davacının kooperatifin ortağı olduğu, ancak davacıya tahsisine karar verilen … cepheli doğu-batı giriş sağ yan dairenin 26.05.2012 tarihli genelkurulda … ‘a tahsisine karar verildiği ve bu kişiye teslim edildiği, … ‘ın daire tahsisinin davacıya tahsis kararının düzeltilmesinden önce olduğu, dava konusu taşınmazda üstün hak sahibinin … olduğu, 2. kat dairelerin ise arsa sahiplerine tahsis edildiği, davacının davalı kooperatif ortağı olmasına rağmen davacıya tahsis edilmiş bir dairenin bulunmadığı, bu nedenle dairenin aidiyetinin tespiti ve tapu iptal tescil davasının bu aşamada dinlenemeyeceği, kooperatif inşaatı devam ettiğinden ve davacıya bir daire tahsisinin mümkün olduğundan bu aşamada tazminat talep hakkı da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacıya tahsisli yerin belirlenemeyip, peşin ödemeli ortak olarak konut verilememesi halinde kooperatifinşaatlarının tamamlanması sonrasında, bu üyeliğe bağlı olarak tazminat talep edebileceğine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kooperatif ile üye arasında olmayan davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmalıdır

KOOPERATİFİN TARAF OLDUĞU DAVA •

DAVADA GÖREV ÖZET: Kooperatif ile üye arasında olmayan davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmalıdır. Y. 23 HD., E. 2017/1308, K. 2017/1631, T. 31.5.2017 Davacı vekili, müvekkilinin kooperatifte ödemesiz daire sahibi olduğunu, bu bağımsız bölümün kullanılmasına rağmen kooperatif ortak giderlerine katılmadığını, giderlerin ödenmesi için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını; ancak davalı tarafın haksız itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, davalı tarafın haksız itirazının iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatının ödenmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece iddia ve dosya kapsamına göre; dava, kooperatif ile üyesi arasındaki ortak giderlere katılım payının ödenmesine ilişkin dava olmakla, Kooperatifler Kanunundan kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 114/1,c hükmüne göre görev konusu dava şartı olup HMK’nın 115. madde hükmüne göre dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştırması gerekir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanundan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü karşısında davanın ticari dava niteliğini taşıdığı, 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre ticari davaların Ticaret Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki dava, üye ile kooperatif arasında değildir. Davacının talebikooperatiften bedelini peşin ödeyerek satın alınan iki konut nedeniyle davalının sorumlu olduğu genel giderlerden payına düşen tutara ilişkin olup bu durumdakooperatif ile davalı arasında üyelik ilişkisi bulunmadığından, davaya bakma görevinin mahkemece düşünüldüğünün aksine Ticaret Mahkemesi olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, görevsizlik kararı yerine işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİFİN TARAF OLDUĞU DAVADA GÖREV-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

KOOPERATİFİN NİTELİĞİ •

KOOPERATİFİN TARAF OLDUĞU DAVADA GÖREV

ÖZET: Kooperatifler kar ve zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu nedenle yapı kooperatiflerini tacir kabul edip tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu nedenle kooperatif ile şirket arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekir. * Y. 23 HD., E. 2015/9522, K. 2017/1556, T. 23.5.2017 Davacı vekili; müvekkili ile davalı kooperatif arasında Arsa Payı İnşaat Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi akdedildiğini, azilname nedeniyle tamamlanamadığından tapu devirlerinin alınamadığını ileri sürerek, bir kısım bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı şirket ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99/1. maddesi gereğince tacir sayılan kooperatif arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası olduğu, bu nedenle davanın ticari dava sayılacağını belirterek, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davaya bakma görev ve yetkisinin… Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğuna karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasındaki arsa payı inşaat yapımı ve satış vaadi sözleş- mesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifler, “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tanımlanmıştır. Maddede, kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde gösterilen bu tanımdan açıkça anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr – zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanım ve amaç 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 171. maddesinde, “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” şeklinde anlamını bulmuştur. Bu tanım ve düzenlemelere göre, yapı kooperatiflerini tacir kabul edip, tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Aksi bir kabul, kooperatiflerin ticari kazanç elde etme amacına yönelik hareket etmeleri sonucunu doğurur ki, bu durumun Anayasa’da dahi kendisine yer verilen kooperatifçiliğin amacına uygun düşmeyeceği açıktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124/1. maddesinde, “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “Şahıs şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu düzenlemelere benzer hükümler, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasında yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.1996 tarih ve 1995/956 E., 196/45 K. Dairemizin 08.06.2016 tarih ve 2015/1147 E., 2016/3470 K. ve 05.04.2016 tarih ve 2014/10937 E., 2016/2136 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.) Dava konusu olay, davacı şirket ile davalı kooperatif arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı, kooperatif ile üye arasında bir uyuşmazlık söz konusu olmadığı gibi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, her iki tarafın tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işlerinden kaynaklandığı bir uyuşmazlık da mevcut değildir. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gö- revsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

KOOPERATİFLER TACİR MİDİR ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

KOOPERATİFLER TACİR MİDİR ?

MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

ekran-resmi-2016-10-22-19-29-31

Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde gösterilen bu tanımdan açıkça anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr – zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanım ve amaç 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 171. maddesinde, “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” şeklinde anlamını bulmuştur. Bu tanım ve düzenlemelere göre, yapı kooperatiflerini tacir kabul edip, tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Aksi bir kabul, kooperatiflerin ticari kazanç elde etme amacına yönelik hareket etmeleri sonucunu doğurur ki, bu durumun Anayasa’da dahi kendisine yer verilen kooperatifçiliğin amacına uygun düşmeyeceği açıktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124/1. maddesinde, “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “Şahıs şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu düzenlemelere benzer hükümler, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasında yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.1996 tarih ve 1995/956 E., 196/45 K. Dairemizin 08.06.2016 tarih ve 2015/1147 E., 2016/3470 K. ve 05.04.2016 tarih ve 2014/10937 E., 2016/2136 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.)

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Kooperatifin ortaklarına veya ortakların birbirlerine ya da kooperatife karşı açacakları davalara kooperatifin merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacaktır.

KOOPERATİF HUKUKU •

Ekran Resmi 2016-04-10 22.57.13

DAVALARDA YETKİ KURALI ÖZET: Kooperatifin ortaklarına veya ortakların birbirlerine ya da kooperatife karşı açacakları davalara kooperatifin merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacaktır.

ekran-resmi-2016-10-22-19-29-31

Y. 23 HD., E. 2017/1265, K. 2017/1464, T. 16.5.2017 Davacı vekili, müvekkilinin ağabeyi ve aynı zamanda davalıların murisi … ile 1978 yılında müştereken dava dışı kooperatife üye olduklarını, ilk üyelik taksidini de müştereken yatırdıklarını, ancak diğer taksitlerin sa-dece davacı tarafından ödendiği halde, kooperatif tarafından bu müşterek üyeliğe tahsis edilen üç adet bağımsız bölümün sadece davacı adına tescili gerekirken, hatalı olarak davacı ile davalılar murisi adına müştereken tapuya tescil olunduğunu ileri sürerek, davalılar murisi …adına tescil edilen hisselerin tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davaya konu üç adet bağımsız bölümün üyelik taksitlerinin murisleri … tarafından ödendiğini savunarak, mesnetsiz davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında davacının davalı kooperatif ile olan üyelik ilişkisinden kaynaklanmakla birlikte ortaklık ilişkisi kapsamında kalan bir uyuşmazlık bulunduğu, gerek asıl dosyada, gerek birleşen dosyada uyuşmazlığın salt taşınmazın aynıyla ilgili olmayıp, davalıkooperatifle olan üyelik ilişkisinden kaynaklandığı, birleşen dosyada davalı …Yapı Kooperatifi’nin adresinin “…Cad. No:45/11… …” olduğu, 1086 sayılı HUMK’nun 17. maddesine (6100 sayılı HMK’nın 14.mad.) göre kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı, anılan yetki kuralının kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğu, bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca asıl dava ile birleşen davanın kesin yetkiye iliş- kin dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kooperatif ile ortaklar arasında veya ortaklar arasında çıkan uyuşmazlıklarından doğan davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacaktır.

KOOPERATİFİN DAVALARI •

TİCARET MAHKEMESİ ÖZET: Kooperatif ile ortaklar arasında veya ortaklar arasında çıkan uyuşmazlıklarından doğan davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacaktır. Y. 23 HD., E. 2017/480, K. 2017/360, T. 13.2.2107

Davacı vekili, … Öğretim Üyeleri için kurulmuş bulunan davalı kooperatif tarafından…’de öğretim üyesi olarak çalışan müvekkilinin, davalı kooperatifin … bölümünde bulunan, bahçeli natamam evin toplam 80.000 ABD bedelle satışı hususunda bilgi verildiğini ve müvekkilinin 1/2 peşin, 1/2’si daha sonra ödenmek üzere 14 bağımsız numaralı taşınmazın satışı hususuna kooperatif yönetimi ile konut satış vaadi sözleşmesi imzaladı- ğını, müvekkilinin sözleşmede kararlaştırılan bedelin bir kısmını peşin bir kısmını taksitlerle kooperatife ödediğini, sözleşme konusu yapı kaba inşaat halinde müvekkiline teslim edildiğini ve müvekkilinin tarafından yaklaşık 100.000 ABD doları masraf yapılarak oturulmaya başlandığını ve hala sözleşme konusu konutta aile ile yaşadığını, müvekkili tarafından davalıkooperatife, 29.05.2014 tarihinde ihtarname ile, müvekkilinin kooperatife borcu kalmadığını, kat irtifak/kat mülkiyeti tapularının müvekkili adına düzenlenmesini ihtar ve talep ettiğini, cevabı ihtarnamede, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığı, satış vaadi sözleşmesinin feshedilmiş olduğu hususunun ihtar edilerek talebinin reddedildiğini ileri sürerek,dava konusu taşınmazın tapu iptali ve tesciline mümkün olmadığı takdirde dava tarihi itibari ile değerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bahse konu gayrımenkulün bulunduğu site ile kooperatifin uzaktan yakından herhangi bir alakası olmadığını, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilerek dosyanın …Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; Kooperatif ile ortakları veya ortaklar arasında çıkan uyuşmazlıkların hallinde kooperatifler kanunu ile kooperatif sözleşme hükümleri, kooperatifin niteliği kuruluş amacının gözönünde bulundurularak çözülmesi gerektiği, davacı kooperatifüyesi olduğunu ileri sürerek taşınmaz tescilini talep ettiği, iddiadaki ileri sürülüş şekli gözönüne alındığında 6502 sayılı Kanun’nun 3 ve 73/1. maddesi gereğince çözülmesi gereken bir tüketici işleminin söz konusu olmadığı, dava konusu istemin ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle, dosyanın görevli ve yetkili mahkemenin …Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları- nın reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kooperatif ile tacir olmayan kişi arasındaki davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılacaktır.

KOOPERATİFİN TARAF OLDUĞU DAVA •

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ÖZET: Kooperatif ile tacir olmayan kişi arasındaki davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılacaktır.

Y. 23 HD., E. 2017/180, K. 2017/170, T. 13.1.2017 Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin davalılar dahil … ortağı ile birlikte … …. mevkiinde bulunan taşınmazın malikleriyle birlikte dü- zenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını; arsa sahipleri tarafından müvekkili aleyhine başka dosya üzerinden alacak davası açıldığını; müvekkilinin … yapı ortağından hisseleri oranında daha önce ödediği paranın kendisine ödenmesini talep ettiğini, ancak davalıların ödemeye yanaşmadıklarını, davalılardan hisseleri oranında ….616,00 TL alacağının kanuni faizi ile birlikte ayrı ayrı rücûen tahsilini, mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, usule ilişkin olarak mahkemenin görevine itiraz etmiş ve eldeki davanın…. …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/445 esas sayılı dosyası ile birleştirilerek görülmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının kooperatif, davalıların ise tacir olmayan gerçek kişiler olduğu; davacının dayanağının arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin devri, sözleşmenin kısmen iptali davası olduğu; davaya konu uyuşmazlıkta TBK’nın 470 vd. hükümlerinin uygulanacağı; söz konusu davada taraflardan birisi tacir olmadığından nisbi ticari dava olmadığı, uyuşmazlığın konusunun Türk Ticaret Kanununda düzenlenen bir konu olmadığından cihetle de mutlak ticari dava olmadığı; uyuşmazlık konusuna Asliye Ticaret Mahkemelerinde bakılacağına dair yasal bir düzenlemenin de bulunmadığı, söz konusu uyuşmazlığın ticari dava olmadığı ve haliyle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevinde olmadığı; ….06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasa’nın …. maddesi ile değiştirilen TTK’nın …/…. maddesi uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı; HMK’nın 114/…-c maddesi hükmü gereğince göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, davanın HMK’nın 115/…. maddesi hükmü gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları- nın reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, ….01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİFLER KANUNUNDAKİ SON DEĞİŞİKLİKLER

KOOPERATİFLER KANUNU[1],[2] (1)(2)

 

B) Kuruluş, muteberlik şartları, isim kullanma yetkisi :

   Madde 2 – (Değişik: 15/2/2018-7099/7 md.) Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak anasözleşme ile kurulur. Anasözleşmenin ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personel huzurunda imzalanması gerekir. İlgili Bakanlık faaliyet konuları itibarıyla kooperatifleri sınıflandırmaya, çalışma bölgeleri oluşturmaya, kooperatif kuruluşu için asgari ortak sayısından az olmamak üzere ortak sayısı ve kooperatif kurulmasına yönelik diğer şartlar ile usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili Bakanlık tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirlenir.

   Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

   Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

   (Ek: 6/10/1988-3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

 

..

 

 

4. Tescil:

   Madde 61 – (Değişik: 15/2/2018-7099/8 md.) Kooperatif yönetim kurulu, kooperatifi temsile yetkili kılınan kimselerin isimlerini ve imzalarını ticaret siciline bildirir ve bu yetkiye dayanak olan kararları ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personele tasdik ettirir.

 

 

..

 

D) Muhasebe usulü ve defterler:

   Madde 89 – (Değişik: 15/2/2018-7099/9 md.) Kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin muhasebe usulleri ve mecbur olarak tutacakları defterler hakkında 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile belirlenir.

   Vergi Usul Kanununun bu hususlarla ilgili hükümleri saklıdır.

 

[1]     13/12/1983 tarih ve 183 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 50 nci maddesi hükmü gereğince anılan maddede sayılan kooperatiflerle ilgili olarak Ticaret Bakanlığına ve Bakanına verilmiş olan görev ve yetkiler Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığına ve Bakanına devrolunmuştur.

[2]     11/3/2010 tarihli ve 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesiyle, bu Kanunda 5957 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda mezkur kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Yargıtay bir kararda “davalı kooperatifin olağan genel kurul toplantısı için kooperatif ortağı olan davacıya davetiye gönderilmediği anlaşılmaktadır. Toplantıya çağrı usulsüz olduğuna göre, davacının dava açma hakkı vardır” kararını vermiştir

Yargıtay bir kararda “davalı kooperatifin olağan genel kurul toplantısı için kooperatif ortağı olan davacıya davetiye gönderilmediği anlaşılmaktadır. Toplantıya çağrı usulsüz olduğuna göre, davacının dava açma hakkı vardır” kararını vermiştir

Yabancı ülkede yerleşik olan imzaya yetkili kimselerin imza beyanı, bunların imzalarının o ülkedeki Türk konsolosluğundan onaylatılması suretiyle de verilebilir.

17 Nisan 2018 SALI Resmî Gazete Sayı : 30394
TEBLİĞ
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

ŞİRKET KURULUŞ SÖZLEŞMESİNİN TİCARET SİCİLİ MÜDÜRLÜKLERİNDE

İMZALANMASI HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1 – 6/12/2016 tarihli ve 29910 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şirket Kuruluş Sözleşmesinin Ticaret Sicili Müdürlüklerinde İmzalanması Hakkında Tebliğin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 7 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(5) Kurucunun işitme, konuşma veya görme engelli olması durumunda sözleşme engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda imzalanır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması halinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “verilmesi veya MERSİS’e yüklenmesinin” ibaresi “verilmesinin veya beyanname başka bir Müdürlükte onaylanmışsa beyannamenin bir örneğinin elektronik ortamda kuruluş başvurusunun yapıldığı Müdürlüğe iletilmesinin” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Beyannameyi onaylayan Müdürlük beyannamenin bir nüshasını fiziki ve bir örneğini de elektronik ortamda ilgili Müdürlüğe gönderir.”

“(6) Yabancı ülkede yerleşik olan imzaya yetkili kimselerin imza beyanı, bunların imzalarının o ülkedeki Türk konsolosluğundan onaylatılması suretiyle de verilebilir.”

MADDE 4 – Aynı Tebliğin 15 inci maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Belgelerin saklanması

MADDE 15 – (1) Kuruluş başvurusunun yapıldığı Müdürlükte imzalanan sözleşme ile düzenlenen imza beyannameleri, ilgili şirketin dosyasında saklanır.

(2) İmza beyannamesinin kuruluş başvurusunun yapıldığı Müdürlükten başka bir Müdürlüğe verilmesi durumunda, ilgili Müdürlükçe beyannamenin bir nüshası bu amaçla oluşturulmuş dosyada muhafaza edilir.”

MADDE 5 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 6 – Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

 

Kamuya ayrılan yerlerin düzenlenmesi, işletilmesi ve bakımı, bu konuda yetkili kamu kurumu ile mutabakat sağlanması hâlinde, kamunun kullanımını kısıtlamamak şartıyla toplu yapı yönetimince üstlenilebilir.

Kamuya ayrılan yerlerin düzenlenmesi, işletilmesi ve bakımı, bu konuda yetkili kamu kurumu ile mutabakat sağlanması hâlinde, kamunun kullanımını kısıtlamamak şartıyla toplu yapı yönetimince üstlenilebilir.

Blok yönetimi Site yönetimi ayrımı neye göre yapılır ? Yönetim Planında bu husus nasıl yazılmalıdır ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Blok yönetimi Site yönetimi ayrımı

Üst organ kalsın denilen yerlerde site yönetimi gereklidir. Ancak Küçük sitelerde blok yönetimine gerek yok, sitenin özelliğine göre blok yönetimine gerek olup, olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.

Ekran Resmi 2018-03-11 23.08.30

 

İşletme projesi nedir ve kim hazırlar ? İtiraz edilebilir mi ? Fahiş harcamalara itiraz edilebilir ? Ne kadar süre içinde nereye itiraz edilmelidir ?

Toplu yapılarda , site kat malikleri kurulu veya temsilciler kurulu ( üst organ )

1-Kat malikleri kurulu belirler işletme projesini- Genel kurul=Kat malikleri kurulu =temsilciler kurulu

2-Yeni yönetim hazırlasın denilir ise

Yönetici hazırlar ise bütün kat maliklerine tebligat yapmak zorundadır.

Yönetim planı tebligat sorununu çözülmesi gereklidir. Büyük bir sitede temsilci gerekli. 50 blok önce kendileri toplanacak, blok temsilcisini seçecekler. Toplu yapı temsilciler kurulu-Kat malikleri kurulunun bütün hak ve yetkilerini toplu yapı temsilciler kurulu kullanacak

Genel kurula çağrı

Blokların her yıl ne zaman toplanacağını gün ve saat belirterek yazarsanız ayrıca tebligat yapmanıza gerek bulunmaz.Bu durum siteyi mali külfetten kurtaracaktır.

İptal davalarında tebligat sorunu ortadan kalkar

İşletme projesini genel kurulda belirlenmedi ve yönetim kuruluna yetki verildi . Tek bir kişi 5 ay sonra bile itiraz edebilir.

Kat malikleri kurulunda karar alınır ise ayrıca tebligata gerek yok.

Yeni işletme projesi düzenlenene kadar eskisinin geçerli olacağı yazılmaktadır. ( Yönetim planına bu husus yazılması uygun olacaktır)

Eğer işletme projesi kiracının sorumlu olduğu, mal sahibinin sorumlu olduğu aidat ayrımına gitmediyse, bütün bloklar

Site ne demektir ? Ne zaman site vasfı kazanılır ?-Mali Müşavir EVREN ÖZMEN

Kat mülkiyeti kanununa göre site tanımı nasıl yapılır ?

ekran-resmi-2016-10-22-19-29-31

Duvar çevirerek, güvenlik konulması yeterli midir ?

Etrafı çevrili olan kapısına güvenlik konulan, içeriye girilmesi için güvenliğe kimlik vermeniz gereken yerler site midir ?

Bir yerin site olması için vaziyet planının tek olması gereklidir. Belediyedeki projede vaziyet planı, ayrı inşaat ruhsatı alınmamış olacak

1-Tek vaziyet planı

2-Yönetim planı tek olması gereklidir.

Sorular

1-Parsellerin tamamı kime aittir ?

2- Kadastral yol var mı ?

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Kooperatiflerde Eşyaya bağlı mülkiyet nasıl olur ?-Mali Müşavir EVREN ÖZMEN

Kooperatiflerde Eşyaya bağlı mülkiyet nasıl olur ?-Mali Müşavir EVREN ÖZMEN

Örnek- Basketbol sahasının tapusunda bağımsız bölüm numarası yazmalıdır. Bağımsız bölümün numarası yazıyor. Bağımsız bölümün sahibi kim ise basketbol sahasının da sahibi de o olacaktır.

Bu kapsamda sorularınızı aşağıdaki iletişim kutusundan iletebilirsiniz.

ekran-resmi-2016-10-22-19-29-31

Hata: İletişim formu bulunamadı.

 

 

Kişisel verilerin korunması hakkında bilgilendirme-ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK

Kişisel verilerin korunması hakkında bilgilendirme-ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK

Değerli Mükelleflerimiz

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) kapsamında tarafımıza bildirmiş olduğunuz veya Müşavirliğimiz/Şirketimiz tarafından çeşitli kanallarla temin edilmiş olan kişisel bilgilerinizin/verilerinizin, aşağıda açıklanan amaçlar ve kapsam doğrultusunda kaydedilebilecek, saklanabilecek, güncellenebilecek, yasal mevzuatın izin verdiği durumlarda 3. kişilere açıklanabilecek / devredilebilecek, sınıflandırılabilecek ve işlenebilecek olduğunu hatırlatarak, işbu aydınlatma formu ile kişisel verilerinizin işlenmesine ve aktarılmasına ilişkin yöntem, amaç, hukuki sebepler ile kişisel verilerinizin korunmasına ilişkin haklarınız hakkında tarafınızı aydınlatmak ve bilgilendirmek isteriz

Kişisel verileriniz, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ve diğer yasal mevzuat kapsamında;

Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye Sınırları içerisinde kurulu olan Belediyeler, Çevre Şehircilik Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, İş-Kur, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurumu, Finansal Kurumlar Birliği, Kredi Kayıt Bürosu, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi, Bankalar Arası Kart Merkezi ve diğer Adli ve İdari Resmi Makamlar, Bağımsız Denetim Şirketleri, Yeminli Mali Müşavirler, Gümrük Müşavirleri, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve bu Odalara bağlı Ticaret Sicil Müdürlükleri gibi tüzel ve gerçek kişilere, hukuki zorunluluklar nedeniyle ve yasal sınırlamalar çerçevesinde mesleki işlemlerimizi yerine getirmek ve faaliyetlerimizi yürütmek üzere, KVKK’nun 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları çerçevesinde aktarılabilecektir.

Saygılarımızla
Özmen Mali Müşavirlik