KOOPERATİFLERDE GENEL KURUL SONRASI YAPILMASI GEREKEN İŞ VE İŞLEMLER NELERDİR ?- EVREN ÖZMEN MALİ MÜŞAVİR

Konu: Genel Kurul sonrası yapılması gereken iş ve işlemler hakkında

Genel kurul tutanağının tescil ve ilanının sağlanması:

Genel kurul sonrası öncellikle ana sözleşmenin Genel Kurul Kararlarının Tescil ve İlanı başlıklı 40.maddesine göre genel kurul tutanağının tescil ve ilanının 15 gün içinde yapılması gerekmektedir. Bakanlık Temsilcisinin istediği belgelerin verilerek genel kurul evraklarının tamamlanmasından sonra temsilcinin görev belgesi alınıp, bu belge ile birlikte diğer belgeler Ticaret Sicil Memurluğu’na ibraz edilerek tescil ve ilan işlemi yerine getirilir.

Tescil ve ilan için ticaret Sicil Memurluğuna dilekç……..

Detaylı bilgi için [email protected]

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası, Yetkili mahkeme kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesidir. Sözkonusu çevrede Ticaret Mahkemesi bulunmazsa Asliye Hukuk Mahkemesi Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

KOOPERATİF GENEL KURUL KARARININ İPTALİ DAVASI DAVA AÇMA SÜRESİ NEDİR

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası Dava açma süresi toplantıyı takip eden günden başlamak üzere bir aydır.

KOOPERATİF GENEL KURUL KARARININ İPTALİ DAVASI NASIL AÇILIR

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası açılması için, Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri, Yönetim Kurulu, kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile Genel Kurul kararları aleyhine dava açabilirler.

Ortaklık sıfatı, ortağın açacağı iptal davasının dinlenebilmesi koşuludur. Davacı, bu sıfatını davanın kesin hüküm ile sonuçlanmasına kadar korumak zorundadır. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan bir kişinin, yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa ortağın davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Genel Kurul kararının iptalini isteyebilmek için, toplantıya katılan üyenin karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi gerekmekte olup, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, alınacak karara karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. Bozma davasının açıldığı ve duruşmanın yapılacağı gün, Yönetim Kurulu tarafından usulen ilan olunur.

Birinci fıkrada yazılı bir aylık hak düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya başlanılamaz. Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası ile ilgili genel olarak, Birden fazla bozma davası açıldığı takdirde, davalar birleştirilerek görülür. Mahkeme, kooperatifin isteği üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın mahiyet ve miktarını belirtmek mahkemeye aittir. Bir kararın bozulması bütün ortaklar için hüküm ifade eder.

kooperatiflerde genel kurul evrakları,kooperatiflerde genel kurul ne zaman yapılır

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Kooperatif Genel Kurul Toplantısı İçin Gerekli Belgeler

1. Başvuru Müracaat Formu

2. Genel Kurul Toplantı Tutanağı

3. Hazirun Cetveli

4. Yönetim Kurulu Çalışma Raporu

5. Denetim Kurulu Çalışma Raporu

6.Kooperatif Genel Durum Bildirim Formu

7. Kooperatif Tarafından Bakanlık Temsilcisine Verilecek Form

8. Mal Bildirim Formu

9. Dilekçe (Toplantı Sonrası Eksik Evrakların Müdürlüğümüze Verilmesi İçin)

Kat karşılığı inşaat sözleşmesine ek protokolün damga vergisi var mı ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Konu   : Karşılığı İnşaat Sözleşmesi tadiline

ilişkin ek protokolün birden fazla

işlemi içermesi nedeniyle damga

vergisi ve harcın aranıp aranmayacağı

 Ekran Resmi 2016-05-09 06.21.53

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, Noterliğinizce tasdiki istenen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Tadiline ilişkin ek protokolün birden fazla işlemi içermesi nedeniyle harç ve damga vergisi yönünden incelenmesi ile emlak rayiç bedeli üzerinden nispi harç ve damga vergisine tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 2 nci maddesinde, vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olacağı; 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerindeki yazının tazammum ettiği hüküm ve manaya bakılacağı, mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacağı; 6 ncı maddesinde, bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınacağı, bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde Damga Vergisinin en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı, ancak bu akit ve işlemlere asıl işlemin akitlerinden başka bir şahsın eklenen akit ve işleminin de ayrıca vergiye tabı olacağı; 10 uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “I-Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/l fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, özelge talebine konu sözleşmenin … tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşmeye ek olarak düzenlendiği, arsa sahiplerinin … , … Tic. Ltd. Şti., … , … ve … , müteahhidin ise … Tic. Ltd. Şti olduğu, … tarafından … Ada … no.lu parseli kapsayan … m2 alan içerisinde toplam 6 bloktan ibaret yapının 4 bloğunun yapılacağı, 4 bloğa ait arsa payının … m2 olduğu, bu ek protokole göre … m2 arsanın müteahhide düşen payının 2/3 ü olan … m2’nin tapuda … Tic. Ltd. Şti. adına devredileceği, devredilen arsa payının % 40’lık kısmı olan … m2 arsa payının üzerine arsa sahipleri lehine 1. derece ipotek tesis edileceği ve bu ipotek müteahhidin inşaatı ve daireleri ana sözleşmede bulunan teknik şartnamedeki şartlara uygun bir şekilde anahtar teslimi olarak teslim etmesinden sonra kaldırılacağı, arsanın 1/3 ü olan … m2 arsanın ise arsa sahipleri adına kalacağı, 4 blok dışındaki blokların yapılmaması konusunda tarafların mutabakata vardıkları, geriye kalan 2 blok inşaatının sözleşme kapsamından çıkarıldığı, arsa sahiplerinden … ‘ın söz konusu ifraz işleminden sonra oluşturulan … parseldeki hissesinin tamamını … Tic. Ltd. Şti., … , … ve … ‘a bu kişilerin … parseldeki hisselerinin tamamına karşılık olmak üzere hisseleri oranında devir ettiği ve bu işlem sonrası … ‘ın ana sözleşmenin tarafı olmadığı hususunun belirlendiği anlaşılmaktadır.

Buna göre özelge talep formu eki “Ek Protokol”’de;

–     … tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşme ile düzenlenen … m2 arsa üzerine altı bloktan ibaret arsa karşılığı inşaat yapımı işinin “Ek Protokol” ile toplam arsanın sadece … m2’lik kısmında önceki sözleşmede belirtilen sadece dört bloğun ilk sözleşme şartları çerçevesinde arsa karşılığında inşaa edilmesi,

–     … tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşmeye konu … m2 arsanın ifraz edilmesi sonucunda oluşan … parseldeki … ‘ın hisselerini … parseldeki hisselerinin tamamı karşılığında hisseleri oranında … Tic. Ltd. Şti., … , … ve … ile karşılıklı olmak üzere devri,

şeklinde iki ayrı işlemin düzenlendiği anlaşılmaktadır.

492 sayılı Harçlar Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanları noter harçlarına tabi olduğu; 41 inci maddesinde, noter harçlarının (2) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer veya ağırlık ölçüsüne göre nispi, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 42 nci maddesinde ise değer veya ağırlık ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (2) sayılı tarifede yazılı değer veya ağırlığın esas olduğu, menkul ve gayrimenkul mallar hakkında alım, satım, taahhüt ve rehinle ilgili her nevi mukavele, senet ve kağıtlarda değer gösterilmesinin mecburi olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, özelge talep formu eki “Ek Protokol”ün noterde tasdiki işleminden; … parselde yer alan taşınmazla ilgili arsa karşılığı inşaat yapımı işinden sözleşmenin düzenleyici hükümlerine paralel bir değer gösterilerek bu değer üzerinden nispi noter harcı; … parseldeki hisselerin devriyle ilgili işlemden de yine sözleşmenin düzenleyici hükümlerine paralel bir değer gösterilerek bu değer üzerinden ayrı ayrı nispi noter harcı ve damga vergisi tahsil edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, ek protokolde yer alan, ilk sözleşmede yer alan altı blok inşaat yapım işinin dört bloka indirilmesine ilişkin işlemin … tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşmenin tutarında bir artış yaratmaması durumunda, bu kısma isabet eden işlemlerden damga vergisi aranılmaması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Hangi kooperatif genel kurullarında 2.toplantıda nisap aranmaz-EVREN ÖZMEN

Detaylı bilgi için [email protected]

Ekran Resmi 2016-05-09 06.16.551163 SAYILI KOOPERATİFLER KANUNUNA TABİ

YAPI KOOPERATİFLERİ VE ÜST KURULUŞLARININ GENEL KURUL TOPLANTILARINDA ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ İLE TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ İŞLEMLERİ

GENEL KURUL GENEL BİLGİLENDİRME :

1163 Sayılı kooperatifler kanununa tabi yapı kooperatifleri ve üst kuruluşları )

  1. 1-  Yapı kooperatifleri ve üst kuruluşlarınca, genel kurul toplantıları
    için Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi isteminde bulunulması zorunludur.
  2. 2-  Olağan genel kurul toplantısının her yılın ilk 6 ayı içinde (Haziran ayı sonuna kadar) ve en az yılda bir kere yapılması zorunludur.
  3. 3-  Genel kurul ana sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplanır (Anasözleşme 28.madde). Çağrının toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok iki ay içinde yapılması gerekmektedir.

4- Çağrıda, birinci toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde, yapılacak olan sonraki toplantının tarihi, saati ve yeri açıklanarak yeni bir bildirime gerek kalmaksızın bir defada ortaklara duyuru yapılabilir.

5- Toplantıların arasında en az 7 ve en fazla 30 gün süre bulunması gerekir.

6- İkinci toplantı için Müdürlüğümüze ikinci bir dilekçe ile yeniden temsilci isteminde bulunulmalıdır.

  1. 7-  Sürelerin hesabında duyuru ve toplantı günleri hesaba katılmaz.
  2. 8-  Diğer yandan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 47. maddesine göre yapılan genel kurul toplantıları için de Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi hususunda başvuruda bulunulması zorunlu olup, bu tip toplantılar için yapılacak başvurularda yukarıda belirtilen 15 günlük süre şartı aranmamaktadır. Ancak bu durumda yönetim kurulu kararı alınması ve müracaat dilekçesinde Genel Kurul Toplantısının 47. maddeye göre yapılacağı hususunun belirtilmesi gerekmektedir.

9. Genel kurul toplantılarını üç yıl üst üste yapmayarak kanunen dağılmış sayılan kooperatiflerin veya üst kuruluşlarının genel kurul toplantısı için Bakanlık Temsilcisi müracaatında bulunmaları halinde, toplantı gündeminde özellikle tasfiye kararı alınması yönünde madde bulunması zorunludur. Söz konusu durumu içeren bir gündem maddesi yoksa temsilci görevlendirilmeyecek, ancak faaliyetlerinin devam ettiğine dair mahkemece verilmiş karar bulunması halinde temsilci görevlendirilebilecektir.

kooperatifler kanunu ile ilgili yargıtay kararları,kooperatifler hakkında yargıtay kararları,kooperatife karşı açılan davalarda görevli mahkeme,kooperatifler ile ilgili yargı kararları,

 Ekran Resmi 2016-04-10 22.57.13

 

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

  1. 2011/11-61
  2. 2011/188
  3. 15.4.2011
  • KOOPERATİF ADINA TESCİLLİ TAŞINMAZ ( Tapu Kaydının İptali ve Tescil Davası/Belediye ve Hazine de Dahil Birden Fazla Davalı Olduğu – İş Bölümü İtirazını Kabul Eden Asliye Hukuk Mahkemesinin Yalnızca Dosyanın Gönderilmesine Karar Vereceği/Diğer Davalılar Hakkında Görevsizliğe Karar Veremeyeceği )
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Davada Belediye ve Hazine de Dahil Birden Fazla Davalı Olduğu – İş Bölümü İtirazını Kabul Eden Asliye Hukuk Mahkemesinin Yalnızca Dosyanın Gönderilmesine Karar Vereceği/Diğer Davalılar Hakkında Görevsizliğe Karar Vermemesi Gereği )
  • GÖREVSİZLİK KARARI ( Kooperatif Adına Tescilli Taşınmazın Tapu Kaydının İptali ve Tescil Davası/Belediye ve Hazine de Dahil Birden Fazla Davalı Olduğu – İş Bölümü İtirazını Kabul Eden Asliye Hukuk Mahkemesinin Yalnızca Dosyanın Gönderilmesine Karar Vermesi Gereği )
  • İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZI ( Kooperatif Adına Tescilli Taşınmazın Tapu Kaydının İptali ve Tescil Davası/Belediye ve Hazine de Dahil Birden Fazla Davalı Olduğu – İş Bölümü İtirazını Kabul Eden Asliye Hukuk Mahkemesinin Yalnızca Dosyanın Gönderilmesine Karar Vereceği )

1086/m. 1, 2, 43,187

6762/m.4,5

ÖZET : Dava; davacının davalılara herhangi bir borcunun bulunmamasına rağmen, davacı adına tahsis edilen ve davalı kooperatif adına tescilli olan taşınmazın tapu kaydı üzerine haciz konulmasından kaynaklanan muarazanın, davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili ile tapu kaydı üzerindeki hacizlerin kaldırılması suretiyle giderilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; işbölümü itirazını kabul eden mahkemenin, gerçek kişi davalılar ile davalı belediye ve Hazine’ye yönelik dava hakkında görev yönünden bir karar vermesinin gerekip gerekmediği; noktalarında toplanmaktadır. Asliye hukuk mahkemesinde birden fazla davalıya ( ihtiyari dava arkadaşına ) karşı açılan dava, davalılardan birisi için ticari dava, diğeri için ticari dava değil ise ve ayrıca diğerleri hakkındaki dava yargı yolu bakımından farklı olması hallerinde dahi, hakkındaki dava ticari dava olan davalı süresinde işbölümü itirazında bulunursa, asliye hukuk mahkemesinin işbölümü itirazını kabul ederek, davanın tümünün ticaret mahkemesine gönderilmesine karar vermesi gerekir. İşbölümü itirazını kabul eden asliye hukuk mahkemesi, diğer davalılar hakkındaki davanın ise, yargı yolu bakımından idari dava olduğunu tespit etse bile; bunlar hakkındaki davalar için ayrıca görevsizliğe karar vermemelidir. Öyleyse, asliye hukuk mahkemesi işbölümü nedeniyle dava dosyasının tümünü ticaret mahkemesine göndermeli; göreve ilişkin bu inceleme ve değerlendirme asliye ticaret mahkemesince yapılmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki ” tapu iptali ve tescil, çekişmenin önlenmesi, takiplerin durdurulması, haczin kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Sarıyer Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi )’nce davalı kooperatif yönünden işbölümü itirazının kabulüne, diğer davalılar yönünden görevsizliğe ve bir kısım davalılar yönünden açılan davanın görev yönünden reddine dair verilen 20.02.2007 gün ve 2006/348 E., 2007/32 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi’nin 19.03.2009 gün ve 1706 E., 3208 K. sayılı ilamı ile;

( … Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve kooperatife ait 26 … Blok … nolu B tipi dubleks meskenin müvekkiline tahsis edildiğini, ancak davalı kooperatifin bir kısım borçlarından dolayı davalılar tarafından anılan taşınmaza haciz konulduğunu, oysa bu dairenin müvekkiline ait olduğunu ve müvekkilinin davalılara borcunun bulunmadığını ileri sürerek, anılan dairenin kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesini ve davalılar tarafından yapılan takiplerin durdurularak hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı kooperatif vekili, ticaret mahkemesinin görevli olduğunu savunarak, işbölümü itirazında bulunmuştur.

Davalı Belediye vekili, davalı kooperatifin vergi borçlarından dolayı 6183 sayılı Yasa’ya dayalı olarak kooperatife ait taşınmazlara haciz konulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, davaya bakma görevinin idari yargının görev alanına girdiğini savunarak, görev itirazında bulunmuştur.

Diğer davalılar vekili, görevli mahkemenin icra mahkemesi olduğunu ve müvekkillerinin davalı kooperatiften alacaklarından dolayı taşınmazlara haciz konulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin işbölümü itirazının kabulü ile talep halinde dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, davalılardan Hazine ve Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın ise idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, görevsizlik nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın ise icra mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle, görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davacının davalılara herhangi bir borcunun bulunmamasına rağmen, davacı adına tahsis edilen ve davalı kooperatif adına tescilli olan taşınmazın tapu kaydı üzerine haciz konulmasından kaynaklanan muarazanın, davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili ile tapu kaydı üzerindeki hacizlerin kaldırılması suretiyle giderilmesi istemine ilişkindir.

Asliye hukuk mahkemesinde HUMK’nın 43. maddesine göre birden fazla kişiye ( ihtiyari dava arkadaşlarına ) karşı açılan dava, davalılardan bazısı için ticari dava, diğerleri için ticari dava değil ise ve haklarındaki dava ticari dava olan davalılar süresince işbölümü itirazında bulunursa, asliye hukuk mahkemesinin işbölümü itirazını kabul ederek davanın tümünün ticaret mahkemesine gönderilmesine karar vermesi gerekir. Çünkü davanın ticari dava olan bölümüne TTK’nın 5/2. maddesi gereğince ticaret mahkemesinde bakılması gerekir. Davalar arasında HUMK’nın 43. maddesi anlamında bir bağlantı olduğu için de asliye hukuk mahkemesi ayırma kararı veremez ( Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 1, shf. 694, 6. Bası 2001 ).

Bu durumda, mahkemece, işbölümü itirazı kabul edildiğine göre gerçek kişi davalılar ile davalı belediye ve Hazine’ye yönelik dava hakkında görev yönünden bir karar verilmeden sadece gönderme kararı verilmesi ile ye- tinilmesi ve bu davalılar yönünden göreve ilişkin incelemenin gönderilen İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin bir bölüm temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; davacının davalılara herhangi bir borcunun bulunmamasına rağmen, davacı adına tahsis edilen ve davalı kooperatif adına tescilli olan taşınmazın tapu kaydı üzerine haciz konulmasından kaynaklanan muarazanın, davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili ile tapu kaydı üzerindeki hacizlerin kaldırılması suretiyle giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemenin, davalı kooperatifin işbölümü itirazının kabulü ile talep halinde dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, davalılardan Hazine ve Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddine, diğer gerçek kişi davalılar hakkındaki davanın ise icra mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddine dair verdiği karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Direnme hükmünü davacı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelen uyuşmazlık; işbölümü itirazını kabul eden mahkemenin, gerçek kişi davalılar ile davalı belediye ve Hazine’ye yönelik dava hakkında görev yönünden bir karar vermesinin gerekip gerekmediği; mahkemenin sadece gönderme kararı verilmesi ile yetinmesi ve bu davalılar yönünden göreve ilişkin incelemenin gönderilen İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılmasının gerekip gerekmediği, noktalarında toplanmaktadır.

Bu noktada, öncelikle hukukumuzda mahkemeler ve görevleri konusunda genel ve kısa bir açıklamanın yapılmasında yarar vardır.

İlk derece ( hüküm-bidayet ) mahkemeleri, genel ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmayan, Kanun tersini öngörmedikçe Medeni Usul Hukuku alanındaki her türlü işe bakan mahkemelere genel mahkemeler denir. Hukukumuzda genel mahkemeler sulh ve asliye hukuk mahkemeleridir.

Buna karşılık, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli türdeki uyuşmazlıkları çözmek üzere özel kanunlarla kurulan mahkemelere özel mahkemeler denir. Örneğin iş mahkemeleri, bu anlamda özel mahkemelerdir. Özel bir mahkemede görüleceğine ilişkin özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava, genel mahkemelerde görülür. İstisnai nitelikteki özel mahkemelerin hangi tür davalara bakacakları, özel kanunlarınca belirlenir.

Asliye ticaret mahkemeleri, bulundukları yerdeki asliye hukuk mahkemesinin daireleri durumundadırlar. Dolayısıyla, yukarıdaki ayırım çerçevesinde özel değil, genel mahkemeler arasında yer alırlar.

Bir yerdeki asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemesi arasındaki işbölümü kanunla düzenlenmiştir ( 6762 sayılı TTK m. 4, 5 ). Ticaret mahkemeleri az önce açıklandığı üzere kanunla düzenlenmiş ticari davalara bakar, asliye hukuk mahkemesi ise ticari davalar dışındaki hukuk davalarına ( dar anlamda ) bakar. Ancak TTK’nın 5/3. maddesi hükmü gereğince münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerle ilgili davalara mutlaka Kanunda gösterilen mahkemelerde bakılır ve bu davalara ilişkin işbölümü itirazı ilk itiraz değildir. Bu davalar, tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. Örneğin, kamulaştırma davaları asliye hukuk mahkemesi bakımından, Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ile iflas davaları ticaret mahkemesi bakımından münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan davalardır. Taraflar yargılama bitinceye kadar işbölümü itirazında bulunabilecekleri gibi, yargılamanın her aşamasında mahkemece de dosyanın işbölümüne sahip mahkemeye gönderilmesine karar verilebilir. Ancak, bu kararlar “görevsizlik” kararı gibi temyiz edilebilir. Çünkü, bu davalar iki tarafın arzularına tabi olmayan dava türü olduğundan emredici yasa kuralı gereğince Kanunda gösterilen mahkemede görülmesi gerekir.

Münhasıran iki tarafın arzusuna bağlı olan işlerle ilgili işbölümü itirazı ise, yalnız “ilk itiraz” olarak ileri sürülebilir ( HUMK m. 187 vd ). Bir davanın hukuksal niteliğine göre, asliye hukuk veya ticaret mahkemesinin iş alanına girdiği veya girmediğine ilişkin itiraza “işbölümü” veya “iş alanı” itirazı denir ( TTK m. 5/3 ). İş alanı ( veya işbölümü ) itirazı hem asliye hukuk, hem de ticaret mahkemesinde yapılabilir. İşbölümü itirazı hadiseler gibi incelenir ( HUMK m. 190, 222 vd ). Davalı süresinde işbölümü itirazında bulunmazsa, işbölümüne sahip olmayan mahkemenin davaya bakmasına onay vermiş olacağından, yanlar arasında bir “işbölümü” sözleşmesi kurulmuş olur. Çünkü, az yukarıda açıklanan sebeplerle buna ilişkin kanuni düzenleme “emredici” hukuk kuralı değildir.

Ayrı bir ( veya daha fazla ) ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasında görev değil, işbölümü ilişkisi olduğu hukuk bölümü belirtilmişti ( Esasen, bir yerdeki birden fazla asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki de bir işbölümü ilişkisidir; ancak buradaki işbölümü ilişkisi, gerçekte bir iç ilişki niteliğindedir. Aynı şekilde, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemelerinin ve birden fazla sulh hukuk mahkemelerinin kendi aralarındaki ilişki de, gerçekte iç ilişki niteliği taşıyan bir işbölümü ilişkisidir ).

Ancak, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme; örneğin birden çok asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisi ( iç ilişki ) ile, o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasındaki işbölümü ilişkisi arasında şu iki önemli fark vardır:

İlkin, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü, yukarıda belirtildiği üzere kaynağını kanundan almaktadır. Şöyle ki: Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış; 5. maddenin 1. fıkrasında aksine hüküm bulunmadıkça, müddeabihe göre ticari davaların sulh veya asliye hukuk mahkemelerince de görüleceği açıklanmış; 2. fıkrada, ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin görevinde olan ve 4. madde uyarınca ticari sayılan davalara ticaret mahkemesince bakılacağı belirtilmiş; 3. fıkrada ise, kural olarak ( münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerle ilgili olanlar hariç olmak üzere ) iş alanı ( işbölümü ) itirazının taraflarca ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği öngörülmüştür. Kanunun düzenlediği bu işbölümüne göre, bir yerdeki ticaret mahkemesi kanunda belirtilmiş olan ticari davalara; asliye hukuk mahkemesi ise bunun dışındaki hukuk davalarına ( dar anlamda ) bakacaktır.

İkinci fark şudur: Birden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan bir yerdeki asliye hukuk mahkemelerinden birinde görülmekte olan bir davada, tarafların, o davanın, aynı yerdeki başka bir asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde işbölümü itirazında bulunması mümkün olmadığı halde; o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri yönünden böylesi bir işbölümü itirazının -örneğin, asliye hukuk mahkemesinde açılmış bir davayla ilgili olarak, oradaki ticaret mahkemesinin görevli bulunduğunun veya bunun tersinin- ileri sürülmesi mümkündür ( Baki K.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt: 1, s. 53 vd., 675 vd.; Aynı yönde Hukuk Genel Kurulu’nun 07.06.2006 gün ve E: 2006/19-300, K: 2006/342 sayılı ilamı ).

Açıkça görüleceği üzere, buraya kadar yapılan genel açıklamalar, aynı yargı çevresinde hem asliye hukuk ve hem de asliye ticaret mahkemelerinin birlikte bulunduğu hallere ilişkin ve bu hallerle sınırlıdır.

Öte yandan belirtilmelidir ki, görev kuralları ( HUMK m. 1-8 ) kamu düzenindendir. Bu sebeple, mahkeme, görevli olup olmadığını re’sen nazara alabilir ve görevsiz olduğu sonucuna varırsa re’sen görevsizlik kararı verir ( HUMK m. 7f.I ). Mahkeme, duruşma yapmadan da görevsizlik kararı verebilir. Bu husus taraflarca da karar kesinleşinceye kadar her zaman ileri sürülebilir ( HUMK m. 7/2 ). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi, Yargıtay da görev meselesini re’sen nazara alıp incelemek zorundadır. Bunun için, tarafların hükmü görevsizlik sebebiyle de temyiz etmiş olmalarına lüzum yoktur. Görev itirazında bulunulmuşsa ( ve hatta görev itirazında bulunulmamış olsa bile, re’sen ), mahkemenin ilkönce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlaması gerekir.

Gerek görev itirazı üzerine gerekse re’sen görevli olmadığı sonucuna varan mahkeme, görevsizlik kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunu da bildirmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine de karar vermelidir ( HUMK m. 27 ). Yargısal uygulamada görevsizlik kararında görevli mahkemenin yanlış gösterilmiş olması veya “dava dilekçesinin görevsizlik bakımından reddine ve dosyanın görevli ( hangi mahkeme olduğu yazılarak ) mahkemesine yollanmasına” şeklinde karar verilmemiş olması bozmayı gerektiren eksikler olarak kabul edilmektedir.

Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, görev bir usuli dava koşuludur. Görevsiz mahkemeye başvuran davacı dahi sonradan mahkemenin görevsizliğini ileri sürebilir ( HUMK m. 7 ). Öyle ki, usuli kazanılmış hak doğduktan sonra da mahkemenin görevsizliğine karar verilebilir ( YİBK 04.02.1959 T. 1957/13 E. 1959/5 sayılı kararı ). Bu husus kamu düzeninden olmakla tüm yargı mercilerince gözetilmesi gerekir.

Hemen burada, işbölümü ve görev itirazının birlikte karara bağlanması gerekip gerekmediği konusuna da değinmek gerekir.

Bir dava ticaret mahkemesinde HUMK m. 43’e göre birden fazla kişiye ( ihtiyari dava arkadaşına ) karşı açılır ve davalılardan biri ( veya birkaçı ) için ticari dava ( diğerleri için ticari dava değil ) ise, bu sonuncu davalılar ( haklarındaki dava ticari dava olmayanlar ) işbölümü itirazında bulunamaz; bulunurlarsa, ticaret mahkemesi, onlar hakkındaki davanın ayrılmasına ve asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar veremez; işbölümü itirazının reddine karar verir. Çünkü, bu halde HUMK m. 43’e göre davalılara karşı birlikte dava açılması mümkündür.

Ticaret mahkemesinde HUMK m. 43’e göre birden fazla kişiye ( ihtiyari dava arkadaşına ) karşı açılan davanın tümü ticari dava değil ve davalılardan bazısı işbölümü itirazında bulunmuş, diğerleri bulunmamış ise, ticaret mahkemesinin, işbölümü itirazında bulunan davalılar hakkındaki davanın ayrılmasına ve asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermeyip, işbölümü itirazını reddetmesi gerekir.

Buna karşılık, asliye hukuk mahkemesinde HUMK m. 43’e göre birden fazla kişiye ( ihtiyari dava arkadaşına ) karşı açılan dava, davalılardan bazısı için ticari dava, diğerleri için ticari dava değil ise ve haklarındaki dava ticari dava olan davalılar süresinde işbölümü itirazında bulunurlarsa, asliye hukuk mahkemesinin işbölümü itirazını kabul ederek, davanın tümünün ticaret mahkemesine gönderilmesine karar vermesi gerekir.

O halde asliye hukuk mahkemesince; gerek TTK’nın 5/3. maddesi hükmü gereğince münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerle ilgili davalarda yargılama süresince re’sen, gerek münhasıran iki tarafın arzusuna bağlı olan işlerle ilgili davalarda yasal süresinde ileri sürülen işbölümü itirazı hallerinde, görevli olup olmadığı hususu öncelikle karara bağlanmalı; işbölümü nedeniyle görevsizliğe karar verilmişse oluşturulacak hüküm fıkrası da kararın bu niteliğine uygun olmalı; bu kapsam dışında kalacak, hükmün diğer unsurları ile çelişecek, bütünlüğü bozup infazını güçleştirecek esas ya da diğer usule ilişkin değerlendirmelere hüküm fıkrasında yer verilmemelidir.

Daha açık ifadeyle, işbölümü nedeniyle görevli olmadığına hükmeden asliye hukuk mahkemesinin, bir taraftan da görevli olsaydı irdeleyeceği usul ya da esasa ilişkin hususları da kapsayacak şekilde hüküm fıkrası oluşturması usulen olanaklı değildir.

Bu cümleden olarak; Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2010 gün ve E:2010/19-470, K:474 sayılı kararın gerekçesinde; “…hem görevine hem de yetkisine itiraz edilen ya da yalnız yetkisine itiraz edilmiş olup da kendiliğinden görevli olup olmadığını tespit eden mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varması halinde kuracağı hüküm, sadece görevsizliğe ve dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin olmalı; yetki konusunda doğrudan veya dolaylı bir başka açıklama bu hükümde yer almamalıdır. Zira, yetki konusunda karar verecek olan merci, görevsiz mahkeme değil, görevli olan mahkeme…” belirtildiği gibi, burada da aynı şekilde mahkemece, işbölümü itirazının kabulü halinde görevsizliğe dair hüküm oluşturulup, dava dosyası tümüyle görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin olmalı; diğer davalar hakkında herhangi bir hüküm kurulmamalıdır.

Sonuç olarak; davacı bir dava dilekçesi ile asliye hukuk mahkemesinde HUMK m. 43’e göre birden fazla davalıya ( ihtiyari dava arkadaşına ) karşı açılan dava, davalılardan birisi için ticari dava, diğeri için ticari dava değil ( dar anlamda adli yargıya dahil bir hukuk davası ) ise ve ayrıca diğerleri hakkındaki dava yargı yolu bakımından farklı ( idari dava niteliğinde ) olması hallerinde dahi, hakkındaki dava ticari dava olan davalı süresinde ( münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerle ilgili olanlar hariç olmak üzere ) işbölümü itirazında bulunursa, asliye hukuk mahkemesinin işbölümü itirazını kabul ederek, davanın tümünün ticaret mahkemesine gönderilmesine karar vermesi gerekir. İşbölümü itirazını kabul eden asliye hukuk mahkemesi, eldeki davanın bir davalı için dar anlamda hukuk davası ( örneğin iş mahkemesinin görevine giren iş davası ), diğer davalılar hakkındaki davanın ise, yargı yolu bakımından idari dava olduğunu tespit etse bile; bunlar hakkındaki davalar için ayrıca görevsizliğe karar vermemelidir.

Öyleyse, asliye hukuk mahkemesi işbölümü nedeniyle dava dosyasının tümünü ticaret mahkemesine göndermeli; eldeki davanın davalılardan biri için dar anlamda bir hukuk davası veya yargı yolu bakımından idari dava niteliğinde görüp, yasal anlamda bir görevsizlik kararı verilmesi gerekiyorsa, göreve ilişkin bu inceleme ve değerlendirme asliye ticaret mahkemesince yapılmalıdır.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Sarıyer Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, davalı kooperatif vekilinin yaptığı işbölümü itirazının kabulü ile, talep halinde buna ilişkin dava dosyasının İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; bunun yanında hüküm fıkrasında davalılardan Hazine ve Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizliğine; diğer gerçek kişi davalılar hakkındaki davanın ise icra mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddine dair karar oluşturulmuştur.

Ne var ki, mahkemece işbölümü itirazı kabul edildiğine göre, gerçek kişi davalılar ile davalı belediye ve Hazine’ye yönelik dava hakkında görev yönünden bir karar verilmeden, sadece gönderme kararı verilmesi ile yetinilmesi ve bu davalılar yönünden göreve ilişkin incelemenin gönderilen İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılması gerekir.

Aksi gerekçelerle işbölümü nedeniyle görevsizlik kararı yanında ve ayrıca aralarında HUMK’nın 43. maddesi anlamında bağlantı bulunan diğer davalar hakkında da ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan ilkelere uygun olmadığı gibi, usul ve yasaya da aykırıdır.

Hal böyle olunca; açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nın 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.04.2011 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Kooperatiflerde Genel Kurul gündemi hazırlanırken dikkate alınması gereken konular nelerdir ?-Mali Müşavir Evren ÖZMEN

III – GÜNDEM:

 

Madde 46 – (Değişik madde: 06/10/1988 – 3476/12 md.)

Toplantı çağrısına ve ilana gündem yazılır. Anasözleşmenin değiştirilmesi bahis konusu ise, yapılacak ilanda değiştirilecek maddelerin numaralarının yazılması ile yetinilir.

Dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme konulması zorunludur.

Gümdemde olmayan hususlar gürüşülemez. Ancak, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/10’unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce yazılı teklifte bulunmaları halinde, hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması, çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması, genel kurulun yeni bir toplantıya çağrılması ve kanun, anasözleşme ve iyiniyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi ile ilgili hususlar, genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile gündeme alınır.

KOOPERATİFLERDE ARSA ALIMI-KEMAL ÖZMEN

 Sorularınız için [email protected]

ARSA ALIMI :

ARSA VE KONUTLAR

Madde 58- Arsa alımında takip edilecek usul ile alınacak arsanın niteliği, yeri ve azami fiyatı genel kurulca tespit edilir.

13

Arsa alımının, tapu devri veya tapuya şerh verdirilecek bir satış vaadi sözleşmesi ile yapılması ve alınacak arsanın kooperatifin amacına uygun olması şarttır.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=1Z9JDE6H67c&w=560&h=315]

Kooperatif genel kuruluna katılmayanlar aidat ödemek zorunda mıdır ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Kararların Tesiri:
Madde 37- Kanun ve anasözleşmeye uygun surette toplanmış genel kurulda alınan kararlar,toplantıda bulunmayanlar veya aleyhte oy kullananlar hakkında da geçerli ve bağlayıcıdır

Kooperatifler ve kurumlar vergisi mükellefiyeti-

Kurumlar Vergisi Muafiyeti Açısından Yapı Kooperatifleri ile İlgili Özel Durumlar:

Ekran Resmi 2015-12-06 12.09.08

1- Gayrimenkul satışları:

 

Sanayi sitesi yapı kooperatiflerinin sahip oldukları gayrimenkulleri ortak olmayanlara satmaları halinde, KVK ‘nun 7/16. maddesindeki şartlar ana- sözleşmede yazılı olsa bile fiilen “münhasıran ortaklarla iş görme” şartı ihlal edilmiş olacağından muafiyetten yararlanamayacaklardır. Bu nedenle elde edilen kazanç vergi dairesine beyan edilecek ve Kurumlar Vergisi ve fonlar ödenecektir. Ancak şartların varlığı halinde elde edilen kazanç, KVK.’nun geçici 18. maddesindeki istisnadan yararlanacaktır.

 

2- Kooperatifin arsasını işyeri karşılığı müteahhide vermesi: Sanayi sitesi yapı kooperatiflerinin arsalarını işyeri karşılığı müteahhide vermek suretiyle işyeri inşa ettirmeleri durumunda, müteahhit açısından arsa alımı, kooperatif açısından ise arsa satış bedeli karşılığında bina inşa ettirme işlemi sözkonusudur. Dolayısıyla arsa satışından doğan kazanç, Kurumlar Vergisi’ne tabi olacaktır. Bu durumda müteahhit arsa bedelini nakden değil anlaşma uyarınca kooperatif adına belli bir arsa üzerine kararlaştırılan nitelikte ve sayıda işyeri inşa edecektir. Bu işlemde kooperatif üyelerine dağıtılmak üzere yapılan işyerlerinin inşaat bedeli, müteahhide bırakılan arsa payının satış bedelini teşkil edecektir.

 

KVK.’nun geçici 18. maddesindeki istisnadan yararlanma bu işlemde de sözkonusudur.

 

3- Tesislerin kooperatif tarafından işletilmesi:

Sanayi sitesi yapı kooperatifleri, inşa ettirdikleri sitede ortaklarına hitap etmek üzere sosyal kültürel ve ekonomik amaçlı tesisler kurmaktadırlar. Bu tesislerin kooperatif tarafından işle ilmesi durumunda münhasıran ortaklarla iş görme şartı ihlal edileceğinden, elde edilen kazanç, Kurumlar Vergisi’ne tabi olacaktır.

 

Sanayi sitesi yapı kooperatifleri site inşaatının tamamlanmasından sonra ferdi mülkiyete geçilip işyerlerinin ortaklar adına tescil edilmesi ile amacına ulaşırlar ve dağılırlar. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içinde ana sözleşme değişikliği ile amacın değiştirilmesi halinde dağılma hükümleri uygulanmaz. Amacın değiştirilmesinden sonra kooperatif sitedeki sosyal tesisleri işletebilir, üçüncü kişilere kiraya verebilir veya site yönetimini yürütebilir. Bu durumda kooperatif, Kurumlar Vergisi mükellefi olacaktır.

Kooperatifler kanunu 2015, Kooperatifler kanunu tam metin 2015, Kooperatifler kanunu pdf 2015, Kooperatifler kanunu word 2015

KOOPERATİFLER KANUNU (1)

Bu Kanun ile ilgili tüzük için, “Tüzükler Külliyatı”nın kanunlara göre düzenlenen nümerik fihristine bakınız.

* **

BİRİNCİ BÖLÜM

Kooperatif ve Kuruluşu

Madde 1 –(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 1 md.)

Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.

B) Kuruluş, muteberlik şartları, isim kullanma yetkisi :

Madde 2 – Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.

Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

(Ek: 6/10/1988 – 3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

C) İzin verme, tescil ve ilan:

Madde 3 – Ana sözleşme, Ticaret Bakanlığına verilir. Bakanlığın kuruluşa izin vermesi halinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Tescil ve ilan olunacak hususlar şunlardır:

1. Ana sözleşme tarihi,
2. Kooperatifin amacı, konusu ve varsa süresi,

——————————

(1) 13/12/1983 tarih ve 183 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 50 nci maddesi hükmü gereğince anılan maddede sayılan kooperatiflerle ilgili olarak Ticaret Bakanlığına ve Bakanına verilmiş olan görev ve yetkiler Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığına ve Bakanına devrolunmuştur.

4572

3. Kooperatifin unvanı ve merkezi,
4. Kooperatifin sermayesi ve bunun nakdi kısmına karşılık olarak ödenen en az miktar ve her ortaklık payının değeri, 5. Ortaklık payı belgelerinin ada yazılı olduğu,
6. Ayni sermaye ve devralınan akçalı kıymetlerle işletmelerin neden ibaret oldukları ve bunlara biçilen değerler,
7. Kooperatifin ne suretle temsil olunacağı ve denetleneceği,
8. Yönetim Kurulu üyeleriyle kooperatifi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları,
9. Kooperatifin yapacağı ilanların şekli ve anasözleşmede de bu hususta bir hüküm varsa yönetim kurulu kararlarının

pay sahiplerine ne suretle bildirileceği,
10. Kooperatifin şubeleri: Kooperatifler, lüzum gördükleri takdirde memleket içinde ve dışında şubeler açabilirler.

Şubeler, merkezin sicil kaydına atıf yapılmak suretiyle bulundukları yer ticaret siciline tescil olunurlar.
Ticaret Bakanlığı, ana sözleşmelerin, kanunun ihtiyari hükümlerinden ayrıldığını ileri sürerek kooperatifleri

kuruluşuna izin vermekten kaçınamaz.
Anasözleşmenin değişiklikleri de kuruluştaki usullere bağlıdır.
D) Anasözleşmeye konacak hükümler:
I – Mecburi hükümler:
Madde 4 – Kooperatif anasözleşmesinde aşağıdaki hususlara ait hükümlerin yer olması gerektir.
1. Kooperatifin adı ve merkezi,
2. Kooperatifin amacı ve çalışma konuları,
3. Ortaklık sıfatını kazandıran ve kaybettiren hal ve şartlar,

Kooperatifler kanunu 2015, Kooperatifler kanunu tam metin 2015, Kooperatifler kanunu pdf 2015, Kooperatifler kanunu word 2015

Kooperatif kuruluş işlemleri, kooperatif nasıl kurulur 2013

Detaylı bilgi ve kuruluş işlemleri için [email protected]

Sağlık kooperatifleri hakkında

Kuruluş muhasebe ve danışmanlık hizmetleri için [email protected]

Bakan Yazıcı’nın Sağlık Kooperatifleri’nin Kuruluşuna İlişkin Basın Açıklaması (12.07.2013)

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı: “Kooperatifçilik sektörüne yeni bir tür daha kazandırdık.”

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planında belirlenen hedefler çerçevesinde bir ilke daha imza atarak bir sağlık kooperatifinin kuruluşuna izin verdik.

Sağlık hizmetleri kooperatifleri ile büyük sermaye gerektirmeyen sağlık hizmeti kuruluşlarının önü açılıyor. Bu tesisler tıp merkezleri ve özel poliklinikler olarak işleyecek ve vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşmasını kolaylaştıracak.

Sağlık Kooperatifleri Nedir?

Sağlık kooperatifleri 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve ilgili yönetmeliklerin hükümlerine uygun olarak etkin, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasının sağlamak üzere tıp doktorları, hemşireler, diğer sağlık personeli ve diğer katılımcılar tarafından özel sağlık kurumları açmak ve işletmek, vatandaşların her türlü sağlık gereksinimini karşılamak üzere kuruluyor.

Kooperatifler Sektörlere Alternatif Çözümler Sunuyor.

Ülkemizde 85 binin üzerinde kooperatif bugün itibariyle farklı sektörlerde 30’u aşkın alanda ekonomimize can katıyor.

Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ile yakaladığımız ivme ile kooperatifçiliğin yeni sektörlerde açılımı noktasındaki çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Dayanışma ve yardımlaşma ilkeleri ekseninde ortaklarına eşit oy ve demokratik katılım imkanı sağlayan kooperatiflerin önemi artık daha iyi kavranıyor, bu nedenle kooperatifleşme her alana yayılıyor.

Hasta vatandaşın reçetesi: Sağlık Kooperatifleri

Sağlık alanında kooperatifleşme ile özellikle büyük sermaye gerektirmeden poliklinik, tıp merkezi ve hastane gibi sağlık kuruluşları kurulabilecek.

Vatandaşlar da sağlık hizmeti aldıkları kooperatiflerin ortağı olabilecek, kendi sağlık kuruluşunda tedavi imkânı bulacaktır. Ortakların eşit oya sahip olması, işletmelerini sahiplenme duygularını artırıyor, bu da kooperatiflerinin başarı şansını artıracaktır.

Bakanlık olarak kooperatifçilik potansiyeli yüksek yeni alanlarda fikirleri olan girişimcilerimizi kooperatif işletme modeli ekseninde bir araya gelerek bu modelin sağlayacağı avantajlardan yararlanmaya davet ediyoruz.

Gayrimenkul işletme kooperatifi nedir ? Nasıl kurulur? Gayrimenkul işletme kooperatifleri

Detaylı bilgi için bize ulaşın [email protected]

Hata: İletişim formu bulunamadı.

kooperatif-kurulus%cc%a7u

Sağlık kooperatifleri nedir? nasıl kurulur ? Vergisel durumları nedir? Sağlık kooperatifi

Detaylı bilgi için [email protected]

Kooperatifler konutları veya işyerlerini ortaklara nasıl dağıtır?( kura,tercihli tahsis)

KOOPERATİFLERDE KONUTLARIN ORTAKLARA DAĞITIMI (KUR’A VEYA TAHSİS)-
Konutlar, maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kura ile dağıtılır.

konutların ortaklara önceden dağıtılması halinde kuraya başvurulmaz.

Kuranın yer ve zamanı en az 15 gün önce taahhütlü mektupla veya imza karşılığı ortaklara bildirir.

Kooperatif ortaklarının konut üzerinde hak sahibi olabilmeleri için kur’a çekiminin usulüne uygun olarak konutların tahsis edilmesi gerekir. Ancak böyle bir tahsisten sonra ortaklar konutlarda hak sahibi olurlar ve bu haklarını kooperatife veya diğer ortaklara veya üçüncü kişilere karşı öne sürebilirler.

Konut ya da işyerlerinin değişik tip ve gruplar halinde yapılması söz konusu olduğunda, ortağın girişi sırasında taşınmazını seçmesi sağlanabileceği gibi, ortaklık girişi sırasında gerekli belgeler imzalattırılarak daha sonra konut ya da işyerini tercihan seçmesi olanaklıdır.

Kur’a çekiminin yasal olmadığının tespiti değil, iptali istenmelidir.

Noter huzurunda çekilecek kur’a ile yapılacak dağıtımın dışında başka bir yöntemle dağıtım söz konusu olduğu takdirde, bu konuda genel kurulca karar alınması zorunludur.

Ortağın kur’a çekiminin iptali davasının açılabilmesi için, kur’a çekim kararı ve işlemine muhalefet etmesi gerekmediği gibi, genel kurula başvurması da zorunlu değildir.

Kur’a ile yapılan konut tahsisi resmi şekil şartına bağlı olmamakla birlikte, tahsis edilen konutların, ada, parsel numaralarının fiilen de paftasına uygun olması gerekir.

Kur’a ile tahsis edilen konut ortağa bir aynî hak kazandırmayıp, ancak şahsi hak kazandırabilir.

Kooperatif genel kurulunca ferdileşmeye geçilme kararı alındığında, ortağın halen üyeliği devam edip, yükümlülüklerini de yerine getirdiğinde, ona yeni bir daire tahsis edilmelidir. Tahsis edilecek daire kalmamışsa, zararları tazmin edilmelidir.

Kur’ada çıkan konutun kalitesiz malzeme ile yapıldığı ve zarar doğduğu savıyla, ortak tarafından yüklenici aleyhine değil, kooperatife dava açılabilir.

Kur’a çekimindeki hile ve sahtecilik savı tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebilir.

Kur’a çekiminden önce kat irtifakının kurulması uygun olmaktadır. Ancak yapılaşmanın onaylanmış projesi yoksa, fiili yapılaşma durumuna göre hazırlanan yerleşim planının notere onaylattırılması ve bu planın kur’a çekiminden önce şerefiye raporu ve kur’a yönetmeliği ile birlikte ortaklara tebliğ edilmesi, ayrıca yerleşim planına göre yapının blok ve kapı numarasının yerinde (kapıların girişine yazılarak) verilmiş olması zorunludur.

Ortağın, kur’ada çıkan konut yönünden ileri sürdüğü eksikler, diğer konutlardaki eksiklikler ile karşılaştırılmalı, özel bir eksiklik veya bozukluk olup olmadığı saptanmalıdır.

Kur’anın iptali yönünde dava açıldığında, kur’anın ne şekilde çekildiği, kur’a çekimine ilişkin ne gibi kararlar alındığı, çekilişe katılacak ortakların nasıl saptandığı, davacının başka bir ortaktan öncelikli bir hakkı bulunup bulunmadığı araştırılacaktır.

Kooperatif ortağı konutu teslim alırken, “konutu eksiksiz teslim aldığına” ibraname vermişse, tazminat davası açamaz.

Ortakların ortaklığa girişi sırasında tercihli tahsis yöntemi ile konutunu ya da işyerini seçeceklerine ilişkin belge imzalattırılmamış olsa bile, bu konuda daha sonra oybirliğiyle genel kurul kararı alınması halinde de tercihli tahsis yöntemi ile dağıtım yapılması olanaklıdır.

Kur’ada çıkan yerin, kooperatif yönetim kurulunca değiştirildiği ve bu yolla uyuşmazlık çıktığı öne sürülüyorsa, kur’a tutanakları ile genel kurul kararları ve proje getirilerek sonucu çerçevesinde karar verilmelidir.

Kur’ada çekilen konutların yanlış numaralar taşıdığı ileri sürülmüşse, sorun projeye göre çözümlenecektir.

Tercihli konut seçme hakkına ilişkin genel kurul kararı, iptali edilebilir.

Kur’ada çıkan arsanın bedeli ödenmemiş ve uzun zaman geçmiş ise, diğer ortakların ödemelerine denk bir bedel ödemesi sağlanması için hesap yapılmalı, buna göre çıkan borcun miktarı bulunup tahsil edilmelidir.

Kooperatif’teki kur’anın, tapuya işlenen proje ve oluşturulan kat irtifakına göre çekilmesi gerekir.

Önceden karar vermek koşuluyla, konutların inşaatı için belli bir miktarın tam ve zamanında yatıranlara önceden kur’a çektirmek, yasaya aykırı değildir.

Bazı ortaklar (yöneticiler ve kooperatife diğer ortaklardan fazla emeği geçen kişiler) kur’aya iştirak etmeden yer belirlemek istiyorlarsa ya da birden çok konutu ya da işyeri olan kişiler yan yana gelmek istemiyorlarsa ya da ortaklık ilişkisi nedeniyle yan yana işyerini seçmek isteyenler varsa, bazı konutlar veya işyerleri kur’aya dahil edilmek istenmiyorsa ya da belirli amaçlara tahsis edilecekse bu durumlarda genel kurul kararına göre işlem yapılması gerekeceğinden, önce genel kurul kararı alınıp, daha sonra genel kurul kararı doğrultusunda kur’anın çekilmesi gerekmektedir.

Av.İlker Duman

Kooperatiflerde yönetim ve denetim kurulunun süresi ne zaman biter?

Kooperatiflerde seçim nasıl yapılır ?

KOOPERATİFLERDE GENEL KURUL İŞLEMLERİ-2013-Kemal Özmen

Detaylı bilgi için bize ulaşın
[email protected]

İŞYERLERİNDE İŞİN DURDURULMASINA DAİR YÖNETMELİK

30 Mart 2013 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28603

YÖNETMELİK

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

İŞYERLERİNDE İŞİN DURDURULMASINA DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; işyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde veya çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumlarında işyerinin bir bölümünde ya da tamamında bu tehlike giderilinceye kadar işin durdurulması ile bu Yönetmeliğe göre durdurma kararı uygulanmış işyerinde çalışmaya tekrar başlanmasına izin verilmesinin usul ve esaslarını belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki işyerlerine uygulanır.

(2) Askeri işyerleri ile yurt güvenliği için gerekli maddeler üretilen işyerlerinde işin durdurulmasına dair iş ve işlemler, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca yürürlüğe konulan yönetmeliğe göre yerine getirilir.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 25 inci ve 30 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,

b) Büyük endüstriyel kaza olabilecek işyeri: 18/8/2010 tarihli ve 27676 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamına giren işyerlerini,

c) Heyet: Kurul Başkanlığı tarafından görevlendirilen teftişe yetkili üç müfettişten oluşan heyeti,

ç) İl müdürlüğü: Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğünü,

d) Kurul: Bakanlık İş Teftiş Kurulu Başkanlığını,

e) Maden işleri: 19/12/2012 tarihli ve 28502 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İşkolları Yönetmeliğine göre madencilik ve taş ocakları işkolunda olup, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 9 uncu maddesi uyarınca çıkarılan tebliğde çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yapılan işleri,

f) Metal işleri: İşkolları Yönetmeliğine göre metal işkolunda olup, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 9 uncu maddesi uyarınca çıkarılan tebliğde çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yapılan işleri,

g) Müfettiş: İşyerlerini iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftişe yetkili iş müfettişini,

ğ) Mülki idare amiri: İllerde valiyi, büyükşehirler dahil ilçelerde kaymakamı,

h) Rapor: Müfettiş tarafından 7 nci veya 11 inci maddeler gereği işyerinde işin durdurulmasına sebep olan hususların tespit edilmesi halinde veya 10 uncu madde gereği yapılan inceleme sonucu düzenlenen idari tedbir raporunu,

ı) Tehlikeli kimyasallarla çalışılan işler: İşkolları Yönetmeliğine göre petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç işkolunda olup, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 9 uncu maddesi uyarınca çıkarılan tebliğde çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yapılan işleri,

i) Yapı işleri: İşkolları Yönetmeliğine göre inşaat işkolunda olup, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 9 uncu maddesi uyarınca çıkarılan tebliğde çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yapılan işleri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Heyetin Oluşturulması, Görevleri ve Kararlar

Heyetin oluşturulması

MADDE 5 – (1) İşyerinde işin bir bölümünü veya tamamını durdurma kararı vermeye yetkili heyet, üç müfettişten oluşur. Kurul Başkanlığı heyete başkanlık edecek müfettişi belirler.

(2) Kurul Başkanlığı birden fazla heyet oluşturabilir.

Heyetin görevleri ve kararlar

MADDE 6 – (1) Heyet, kendisine intikal eden raporlar üzerinde gerekli incelemeyi yapar ve kararını, müfettişin tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde verir. Kararlar oy çokluğuyla alınır ve heyetçe imzalanır.

(2) Heyet, raporda belirtilen hususlara katılmadığı durumlarda kararını, gerekçeleri ile birlikte yazar.

(3) Heyet, gerekli görüldüğü takdirde, karara konu işyerinde inceleme yapabilir.

(4) İşyerinin açılmasına yönelik taleplere ilişkin düzenlenen raporlar ile işverenin mühürlerin geçici olarak sökülmesi taleplerinin değerlendirilmesi heyet tarafından yapılır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İşin Durdurulması ve Kararın Uygulanması

İşin durdurulması

MADDE 7 – (1) İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur.

(2) Çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal, yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmadığının tespit edilmesi halinde iş durdurulur.

(3) Müfettişçe, işyerinde birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen durumlardan biriyle karşılaşıldığında, durumu belirtir bir rapor düzenlenir ve en geç tespitin yapıldığı tarihin ertesi günü ilgili heyete verilmek üzere Kurul Başkanlığına gönderilir. Raporda, durdurmayı gerektiren hususlara, alınması gereken tedbirlerin niteliğine ve yapılması gereken diğer iş ve işlemlere ayrıntılı olarak yer verilir.

(4) Heyetin işyerinin bir bölümünde veya tamamında işin durdurulması kararı vermesi halinde karar, ilgili valiliğe ve işyeri dosyasının bulunduğu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir.

(5) Heyetin işin durdurulmaması yönünde karar vermesi halinde rapor işleme konulmaz ve Kurul Başkanlığına iletilir.

(6) Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak iş durdurma işlemleri sırasında zor kullanılmasını gerektiren durumların varlığı halinde, genel güvenliğin sağlanması amacıyla mülki idare amirinden kolluk personeli görevlendirilmesi talebinde bulunulabilir.

Durdurma kararının uygulanması

MADDE 8 – (1) İşin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından 24 saat içinde yerine getirtilir.

(2) İşin durdurulması kararında belirtildiği şekilde, işyerinin bir bölümü veya tamamında iş durdurulur. Durdurma kararına ilişkin mühürleme işlemi mülki idare amirinin emriyle gerçekleştirilir. Durumu belirleyen bir tutanak düzenlenir. Düzenlenen tutanağın bir nüshası işyeri dosyasına konulmak üzere ilgili il müdürlüğüne gönderilir. Durdurmayla ilgili belgeler il müdürlüğünde saklanır.

Mühürlerin geçici olarak sökülmesi

MADDE 9 – (1) İşveren, işin durdurulmasına sebep olan hususların giderilmesi için mühürlerin geçici olarak sökülmesi ile ilgili talebini dilekçeyle ilgili il müdürlüğüne iletir. Durdurma kararına sebep olan hususlar 7 nci maddenin birinci fıkrası kapsamında ise, hayati tehlikenin giderilmesi için alınması gereken tedbirler, bu tedbirlerin alınması için yapılacak çalışmanın koordinasyonu, alınması gerekli iş ekipmanları, yapılacak çalışmaların süresi ve çalıştırılacak çalışan sayısı ve benzeri bilgilerin yer aldığı, işverenin taahhüdü ile hazırlanan bir dosya dilekçe ekinde, aynı zamanda bu dosyanın elektronik ortama aktarılmış hali il müdürlüğüne sunulur. İşverenin taahhüdü ve dilekçesi ıslak imzalı olur. Durdurma kararına sebep olan husus 7 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında ise işyerinde yapılacak risk değerlendirmesi hakkında iş ve işlemleri belirtir bilgiler dosyaya eklenir.

(2) İlgili il müdürlüğü işverenin talebini aynı gün elektronik ve benzeri ortamda sunulan eklerle beraber Kurul Başkanlığına gönderir.

(3) Kurul Başkanlığı, işverenin mühürlerin geçici olarak sökülmesi talebini heyete intikal ettirir. Heyet, talebi dilekçe ve eklerinde sunulan bilgiler ışığında değerlendirir ve kararını iki gün içerisinde verir. Gerektiğinde işverenden ek bilgi talep edilebilir.

(4) Mühürlerin geçici olarak sökülmesi kararı verilmesi halinde karar, mülki idare amirine ve il müdürlüğüne bir yazı ekinde gönderilir. Mülki idare amiri, kararın kendisine intikalinden itibaren 24 saat içerisinde, belirtilen şartlarda ve süreyle çalışma yapılabilmesi için mühürlerin geçici olarak sökülmesini ve durumu belirtir bir tutanak düzenlenmesini sağlar ve düzenlenen tutanağın bir nüshasını işyeri dosyasına konulmak üzere ilgili il müdürlüğüne iletir.

(5) Mühürlerin geçici olarak sökülmesi talebinin uygun görülmemesi halinde karar, işverene intikal ettirilmek üzere gerekçesi ile birlikte ilgili il müdürlüğüne bildirilir.

(6) Mülki idare amiri, mühürlerin geçici olarak söküldüğü süre sonunda işyerinin tekrar mühürlenmesini ve durdurma kararının uygulanmasına devam edilmesini sağlar.

Durdurma kararının kaldırılması

MADDE 10 – (1) İşin durdurulmasına sebep olan hususları yerine getiren işveren, durdurma kararının kaldırılması için ilgili il müdürlüğüne yazılı talepte bulunur. Durdurmaya sebep hususları gidermeye yönelik yapılan çalışmaları, alınan veya revize edilen iş ekipmanlarına ait bilgi, belge ve yeterlilik sertifikalarını, tedbirlerin alındığı bölgelerin fotoğraflarını ve işyeri risk değerlendirmesini içeren bir dosya talebin ekinde, aynı zamanda bu dosyanın elektronik ve benzeri ortama aktarılmış hali il müdürlüğüne sunulur.

(2) İl müdürlüğü talebi aynı gün elektronik ve benzeri ortamda sunulan eklerle beraber Kurul Başkanlığına iletir.

(3) İşverenin bildirimi üzerine müfettiş tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, durdurma kararına neden olan hususların giderildiğinin belirtilmesi halinde, heyet tarafından 6 ncı maddede belirtilen usuller çerçevesinde gerekli inceleme yapılır ve bildirimin yapıldığı tarihten itibaren en geç 7 gün içerisinde karar verilir.

(4) Heyetin durdurmanın kaldırılmasına karar vermesi halinde karar, mülki idare amirine ve ilgili il müdürlüğüne bildirilir. Mülki idare amirince söz konusu kararın gereği kendisine intikalinden itibaren 24 saat içerisinde yerine getirtilir.

(5) Müfettiş tarafından yapılan inceleme sonucunda durdurma kararına sebep olan hususların giderilmediğinin tespit edilmesi halinde ise durdurma kararının devamı yönünde alınan karar, ilgili raporla beraber işverene tebliğ edilmek ve işyeri dosyasında saklanmak üzere ilgili il müdürlüğüne iletilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Acil Haller

Acil hallerde yapılacak işlemler

MADDE 11 – (1) Çalışanların hayatı için tehlikeli olan husus, işin durdurulması kararının alınmasına kadar geçecek süre beklenmeden tedbir alınmasını gerektirecek nitelikte ise, tespiti yapan müfettiş durumu Kurul Başkanlığına derhal bildirerek, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işin durdurulmasını ilgili mülki idare amirinden talep eder. Müfettiş tarafından durdurmaya gerekçe olan hususlar ile alınması gereken tedbirlerin niteliğini, işyerinin fiziki ve teknik özellikleri ile yapılan işin niteliği doğrultusunda mühürlemenin usul ve esaslarını belirten rapor düzenlenir. Raporun birer örneği en geç teftiş tarihini takip eden gün içerisinde ilgili mülki idare amirine verilir ve Kurul Başkanlığına gönderilir. Mülki idare amirince iş aynı gün, raporda belirtildiği şekilde, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçici olarak durdurulur.

(2) Heyet tarafından 6 ncı maddede belirtilen usuller çerçevesinde gerekli inceleme yapılır ve karar verilir. Karar, ilgili mülki idare amirine ve işyeri dosyasının bulunduğu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir.

(3) Karar, mülki idare amiri tarafından aynı gün yerine getirilir. Durumu belirleyen bir tutanak düzenlenir. Düzenlenen tutanağın bir nüshası işyeri dosyasına konulmak üzere ilgili il müdürlüğüne gönderilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

İlamların yerine getirilmesi

MADDE 12 – (1) Durdurma kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde, bu kararın yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde itiraz hakkı vardır.

(2) İş mahkemesine itiraz işin durdurulması kararının uygulanmasını durdurmaz. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Kararlar kesindir.

(3) İş mahkemelerinin işin durdurulması kararlarının kaldırılmasına dair kararları, uygulanmak üzere, il müdürlüğünce mülki idare amirine intikal ettirilir. Mülki idare amirinin emriyle işyeri açılır. Duruma ilişkin tutanaklar il müdürlüğüne intikal ettirilerek işyeri dosyasında saklanır.

Ücret ödemeleri

MADDE 13 – (1) İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

MADDE 14 – (1) 5/3/2004 tarihli ve 25393 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı birlikte yürütür.