Kooperatifin Nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüştürülmesinde damga vergisi ve harç uygulaması-Kemal OZMEN

Kooperatifin Nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüştürülmesinde damga vergisi ve harç uygulaması

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı :B.07.1.GİB.4.06.17.02-155[9-2011/1886]-1183 29/12/2011
Konu : Kooperatifin Nev’i Değiştirerek
Anonim Şirkete Dönüştürülmesinde Damga Vergisi ve Harç Uygulaması.hk.

İlgi : …. evrak kayıt sayılı özelge talep formu.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, kooperatifinizin anonim şirkete dönüştürülmesi işlemine ilişkin olarak şirket ana sözleşmesinin noterde tasdik ettirilmesi esnasında harç, damga vergisi ve kurumlar vergisi istisnası uygulanıp uygulanmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
A – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, adı geçen kooperatifinizin maddede belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan; Kanunun 19 uncu maddesinde;
“(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş
merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından
bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme ” başlıklı 20 nci maddesinde de;
“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”
hükmüne yer verilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19” ve “20” numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.
Bu çerçevede; kooperatifinizin devir tarihindeki bilanço değerlerinin, nev’i değişikliği suretiyle kurulacak anonim şirket tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi kaydıyla söz konusu devir işlemi 5520 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında gerçekleştirilen bir devir işlemi olarak kabul edilecektir.
Öte yandan, söz konusu nev’i değişikliğinde, 5520 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde belirtilen şartlara uyulduğu takdirde devir nedeniyle doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Bu çerçevede, kooperatifiniz genel kurulunun nev’i değişikliği kararı alması üzerine anonim şirkete dönüşüm süreci başladığından, bu tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis ettirilmesi ve devir tarihi itibarıyla hazırlanan ve müştereken imzalanan kooperatifinize ait kurumlar vergisi beyannamesinin nevî değişikliğinin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bağlı bulunduğunuz vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, nevî değişikliği sonucu kurulacak anonim şirket, kooperatifinizin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini beyanname ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edecek ve söz konusu taahhütname ile birlikte devre ilişkin bilanço ve gelir tablosu da verilecektir.
B – DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu, Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV -Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün (17) numaralı fıkrasında ise, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Buna göre, nev’i değişikliği nedeniyle devir işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesindeki şartlar dahilinde devir hükmünde değerlendirilmesi gerektiğinden, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılacağı anlaşılan nev’i değişikliği işlemine ilişkin olarak düzenlenen şirket ana sözleşmesinin, 488 sayılı Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/17 fıkrası hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.
C- HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmektedir.
Buna göre, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemlerinin harçtan istisna tutulması gerekmektedir. Ancak, 492 sayılı Kanunun 123 üncü maddesinde kooperatiflere yer verilmediğinden, kooperatifin nev’i değişikliğine ilişkin olarak yapılan işlemlerden harç alınması gerekmektedir.

Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi hk-Kemal OZMEN

Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi hk.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı
:
B.07.1.GİB.4.33.15.01-2010-721-6-12
05/05/2011
Konu
:
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olduğunuz, 2006 yılından önce kurulan Kooperatifinizin emanet usulü ile inşa ettiği meskenlerin kat irtifakı tapularının Kasım/2005-Kasım/2006 tarihleri arasında arsa sahiplerinden Kooperatifiniz tüzel kişiliği üzerine alınarak yine aynı tarihler arasında üyeleriniz adına tescillerinin yapıldığı ve 2006 yılı sonuna kadar Kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı taşınmaz kalmadığı, 28/07/2006 tarihinde bloklara ait yapı kullanma izin yazısının alındığı ve mevcut yapı ruhsatının geçerliliğinin sona erdiği, bu tarihten sonra kooperatif tüzel kişiliği adına yapı ruhsatı alınmasına da ihtiyaç kalmadığı, ayrıca 10/06//2007 tarihinde tasfiye kararı alındığı, bu nedenle Kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyeti ile ilgili olarak tereddüte düşüldüğü belirtilerek, konu hakkındaki Başkanlığımız görüşününün bildirilmesi istenilmektedir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek ve değişiklikleri 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 21.06.2006 tarihinden itibaren yürülükten kaldırılmış olup, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ise 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamlanarak yürürlüğe girmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hüküm altına alındığından, 01.01.2006 tarihinden önceki dönemler için 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesinde, esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyat akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunması şartı ile kooperatiflerin (Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatiflermuafiyetten faydalanamaz.) kurumlar vergisinden muaf olduğu hükmüne yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmenveya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden kooperatifiniz adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yaptığı anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre başkasına ait arsa üzerine kat karşılığı inşaat yaparak, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesinde ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartlardan “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartını ihlal eden kooperatifinizin bu faaliyete başladığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

Kooperatiflerde ortaklara çağrı yapılmadan nasil genel kurul yapılır -Kemal OZMEN

IV – BÜTÜN PAY SAHİPLERİNİN HAZIR BULUNMASI HALİ:
Kooperatifin bütün ortakları toplantıda hazır bulunduğu sürece ve bir itiraz olmadığı takdirde Genel Kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartiyle toplantıya çağrı hakkındaki hükümlere uyulmamış olsa dahi kararlar alınabilir. Bu gibi kararların, ortaklar veya ortakların toplantıda oy birliği ile seçecekleri temsilciler tarafından imzalanması gereklidir.

20120726-230517.jpg

Kooperatife yapılan inşaat işinin yıllara sari olması-Kemal özmen

T.C.

İSTANBUL VALİLİĞİ

İl Defterdarlığı

Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü

 

Sayı : B.07.4.DEF.0.34.ll/GVK-42

Konu : Yıllara sari inşaat ve onarım işinde

süre uzatımı olması halinde tevkifat

yapılıp yapılmayacağı hk.

 

 

 

 

İLGİ : Tarihsiz dilekçeniz.

 

İlgide kayıtlı dilekçenizde; M.E.B. tarafından ihalesi yapılan …………………. Çıraklık Eğitim Merkezi İnşaatının sözleşmeye göre işe başlama tarihinin …….02.2002 bitiş tarihinin ise ….12.2002 olduğunu belirterek, eksik iş olması nedeniyle idare tarafından 30 gün süre verildiğinden stopaj kesilip, kesilmeyeceği ile işin yıllara sari olup olmayacağını sormaktasınız.

 

Bilindiği gibi, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 3946 Sayılı Kanunun 22.maddesiyle değişik vergi tevkifatına ilişkin 94.maddesinin 1.fıkrasında kimlerin tevkifat yapmaya mecbur oldukları sayılmış olup, aynı kanun maddesinin 3.bendinde “42.madde kapsamına giren işler dolayısıyla bu işleri yapanlara (Kurumlar dahil) ödenen istihkak bedellerinden % 5” gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükmü yer almaktadır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42.maddesinde “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinden kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.

 

Mükellefler bu madde kapsamına giren hallerde her inşaat ve onarım işinin hasılat ve giderlerini ayrı bir defterde veya tutmakta oldukları defterlerin ayrı sayfalarında göstermeye ve düzenleyecekleri beyannameleri işlerin ikmal edildiği takvim yılının takip eden yılın Mart ayı sonuna kadar vermeye mecburdurlar.” hükmü yer almıştır.

 

Bir işin Gelir Vergisi Kanunu’nun 42.maddesi kapsamına girmesi için;

 

a) Faaliyet konusunun inşaat ve onarım işi olması,

b) İnşaat ve onarım işinin birden fazla yıla sirayet etmesi,

c) İnşaat ve onarım işinin resmi veya özel taahhütlere bağlı olarak yapılması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5.maddesinde “Yapı, karada veya suda daimi ve muvakkat resmi ve hususi yer altı ve yerüstü inşaat ile bunların ilave değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

 

Öte yandan, “İnşaatı genellikle demir, çimento v.s. gibi iptidai maddelerden bir yapı veya bunların mütemmim cüzilerinin imali” olarak tanımlamak mümkündür.

 

Bu açıklamalara göre sözleşme ile üstlenilen işin inşaat taahhüt işi olması halinde süresinde bitirilemeyen iş 42.maddede belirtilen yıllara sari inşaat işi niteliği kazanacak ve bu sebeple bu madde hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerekecektir.

 

Bu durumda süre uzatımı nedeniyle işin 2003 yılına sarkacağı anlaşıldığından 2003 yılı içinde yapılacak istihkak ödemelerinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/3.numaralı bendine göre % 5 oranında tevkifata tabi tutulması gerekir.

 

Diğer taraftan bu tarihten önceki dönemlere ait hakedişlerin bu tarihten sonra onaylanması ve ödenmesi halinde de tevkifat yapılacaktır.

 

Ancak aynı yıl içerisinde bitirilmesi sözleşmeye bağlanmış bulunan ve işin süresinde bitirilememesi nedeniyle bir sonraki takvim yılına sirayet eden söz konusu taahhüt işi için süre uzatımının kesinleştiği tarihten önce onaylanmak suretiyle tevkifat yapılmaksızın ödenmiş bulunan istihkaklar nedeniyle ayrıca tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif Kanuni Temsilcilerinin ve Ortaklarının Vergi borcu Karşısındaki Sorumlulukları

Kooperatif Kanuni Temsilcilerinin ve Ortaklarının Amme Alacağı Karşısındaki Sorumlulukları

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na (Bundan böyle Kanun olarak ifade edilecektir.) göre kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.

Sorularınızı aşağıdaki form üzerinden bize gönderebilirsiniz.

Hata: İletişim formu bulunamadı.


I- GİRİŞ
Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur ve ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. Amme alacağı içinde durum böyledir. Ancak kooperatiflerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının tahsilinde ise devreye kanuni temsilciler ve kooperatif ortaklarının sorumlulukları girer. Yazımızın konusunu, kooperatiflerin kanunî temsilcilerinin sorumlulukları ve kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yolundan sonuç alınamadığı takdirde ortaklara başvurulabilmesi için gerekli şartlar oluşturmaktadır.
II- KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUĞU
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği; bunların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.
Mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen (6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamındaki alacaklar için tahsil edilemeyeceği anlaşılan) amme alacağının vergi ve buna bağlı alacaklar olması durumunda Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi hükmü gereğince; Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımı destekleme primi gibi alacaklardan oluşması halinde ise 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi hükmü gereğinde kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilir.
Kanun’a göre kooperatif ortağı olan en az üç üyeden oluşan Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Bu durumda Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin uygulamasında kooperatiflerde kanuni temsilci yönetim kuruludur. Ancak; eğer ana sözleşmede belirtilmiş ise Genel Kurul veya Yönetim Kurulu kooperatifin yönetim ve temsil yetkisini bir veya birkaç müdüre (kooperatif ortağı olması şart değildir) veya yönetim kurulu üyesine devredebilmektedir.
Kanun’a göre kooperatifler tüzel kişiliği haiz olup; Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde tayin edilen kanuni temsilciler, Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin gereğince sorumlu olacaklar ve kooperatiflerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen (6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamındaki alacaklar için tahsil edilemeyeceği anlaşılan) amme alacakları, kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilecektir.
III- ORTAKLARIN SORUMLULUĞU
Kooperatifin borçlarından dolayı ortağın sorumluluğu ana sözleşme ve Kooperatifler Kanunu’ndaki hükümlerle sınırlı olup, söz konusu hükümlere, Kanun’un 28, 29 ve 30. maddelerinde yer verilmiştir. Bunlardan 28. madde ana sözleşmede hüküm bulunmaması halinde yasal sorumluluğun, 29. madde sınırsız sorumluluğun, 30. madde ise sınırlı sorumluluğun kapsamını belirlemektedir.
Kanun’un 28. maddesine göre ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payı dahildir. 14.07.2009 tarihinde 2009/15233 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kooperatiflerde, bir ortaklık payının değeri 1 (bir) Türk Lirası’ndan 100 (yüz) Türk Lirası’na yükseltilmiştir. Kooperatife giren ortakların alması gereken ortaklık payları ana sözleşmede belirlenir.
Kanun’un 29. maddesinde, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ana sözleşme ile ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulabilecekleri hüküm altına alınmıştır. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflâsı veya diğer sebeplerle dağılması ve mal varlığının borçlarını ödemeye yetmemesi durumunda, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu olurlar.
Yine ana sözleşme ile kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsen ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sınırlı olarak sorumlu tutulabilecekleri Kanun’un 30. maddesinde düzenlenmiştir.
Sorumluluğa ilişkin bu üç durum birlikte değerlendirildiğinde ana sözleşmede ortaklara ilişkin sorumluluk maddesine yer verilmeyeceği; eğer yer verilecekse de bunun sınırlı sorumluluk olacağı aşikardır. Kooperatif ortaklarının sınırsız sorumluluğuna ilişkin olarak ana sözleşmeye hüküm konması düşük bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu üç halde de; ilk planda alacaklılarına karşı kooperatifin sorumluluğu, malvarlığı ile sınırlıdır. Kanun’un 29. maddesinde öngörülen sınırsız sorumluluğun söz konusu olması için, bu hususun açıkça ana sözleşmede kabul edilmiş olması gerekir. Nitekim, Kanun’un 28. maddesinde; “ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumludur.” denmektedir. Ancak kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılır ve sonuç alınamaz ise sorumluluk durumlarına göre ortaklarına müracaat edilebilir. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Tekrar belirtmek gerekirse kooperatifin malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payları da dahildir.
Ana sözleşmede ortakların sorumluluk şekli belirtilmemişse yasal olarak kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. Böylece alacaklılar, alacaklarının tahsili için ortaklarının şahsi varlığına başvuramayacaklardır.
Sınırsız veya sınırlı sorumlu bir ortak ölür veya diğer bir sebeple kooperatiften ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya ana sözleşme ile tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatif iflâs ettiği takdirde, ayrılmasından önce doğmuş olan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz.
Ortakları şahsen sorumlu bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren ortak, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı sözleşme hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez.
IV- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Ana sözleşmelerinde aksine hüküm olmadıkça kooperatifler, alacaklılarına karşı yalnız mal varlığıyla sorumludurlar. Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Amme alacağının kanuni temsilcilerinin mal varlığından da tahsil edilememesi durumunda kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş sicilden silinmiş olması yeterli olmayıp;
● Ana sözleşmede kooperatif ortaklarının sorumluluğuna ilişkin hüküm olması,
● Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi,
● Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmektedir.
Kooperatif ortaklarının sorumlulukların sınırlı mı yoksa sınırsız mı olduğu hususunda ise ana sözleşmede yer alan hükümlere göre hareket edilmesi gerekmektedir.
Halis KOÇAK*
Yaklaşım
Beğen · Yorum Yap · Paylaş

Kooperatif Yoneticilerinin kooperatif vergi borcundan sorumluluğu -Kemal OZMEN

Bu itibarla, ……. Üretim Paz. Kooperatifi nezdinde yapılan takip işlemleri sonucunda kooperatifin mal varlığından, vergi ve buna bağlı alacakların tamamen veya kısmen tahsil edilememesi halinde, vergi borcunun ödenmemesinden kooperatifi temsile yetkili bulunan kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsil edilmesi (Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemdeki temsilcilerden), tüm bunların da mümkün olmaması durumunda, kooperatif ortaklarının ana sözleşmede belirlenen sorumluluk hallerine göre, hisseleri oranında ortaklara müracaat edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, kooperatif ortaklarının amme alacağından sorumluluğu, üyeliklerinin devam ettiği dönemlerdeki hisseleri nispetinde olacağı tabiidir.

Kooperatiflerde müstakilen tapu çıkar mı?-Kemal OZMEN

İ[email protected]

Toplu isyeri Yapi Kooperatifi kurmanin vergisel avantajlari -Kemal Ozmen

[email protected]

Kooperatif kurarken dikkat edilecek hususlar-Kemal Ozmen

Kooperatif kurmadan once bize mail atabilirsiniz
[email protected]

Kooperatiflerde risturn istisnasi nasil hesaplanır ?-Kemal OZMEN

i) Kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile aşağıda belirtilen kooperatiflerin ortakları için;

1) Tüketim kooperatiflerinde, ortakların kişisel ve ailevî gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların değerine,

2) Üretim kooperatiflerinde, ortakların üreterek kooperatife sattıkları veya kooperatiften üretim faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların değerine,

3) Kredi kooperatiflerinde, ortakların kullandıkları kredilere,

göre hesapladıkları risturnlar.

Bu risturnların ortaklara dağıtımı, kâr dağıtımı sayılmaz. Risturnun nakden veya aynı değerde mal ile ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel değildir.

Ortaklardan başka kimselerle yapılan işlemlerden doğan kazançlar ile ortaklarla ortaklık statüsü dışında yapılan işlemlerden doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin istisna hükmü uygulanmaz. Bunların genel kazançtan ayrılmasında, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine olan oranı esas alınır.

(6009 sayılı Kanunun 43 üncü maddesiyle eklenen paragraf Yürürlük; 01.08.2010) Bu bent hükümleri, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan Birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da uygulanır.
(2) Bu maddedeki istisnaların uygulanmasına ilişkin usûlleri tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(3) İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmez.

Kooperatiflerde KDV

Kurumların aktifinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV’ den istisna olmasına ilişkin düzenleme, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun[1] geçici 10 uncu maddesinde yeralmakta iken, 5281 sayılı Kanunun[2] 33 üncü maddesi ile, Katma Değer Vergisi Kanununun 17 inci maddesinin 4 üncü bendinin “r” fıkrasında, uygulamanın devamı niteliğinde, Kurumlar Vergisi Kanunundan bağımsız ve yerleşik hale getirilmiştir.
Kanunun ilgili maddesinde yer alan “İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.” hükmü konut yapı kooperatiflerinin istisna hükmünden faydalanıp faydalanamayacağı hususunda, Gelir idaresinin çelişkili görüşleri bulunmasının da etkisiyle tereddütlere neden olmaktadır.
II. YASAL DURUM:
İstisnaya ilişkin düzenleme, 3065 sayılı Kanunun “Sosyal ve Askerî Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” bölümünün 17. maddesinin 4. bendinin “r” fıkrasında;
“Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri.
İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.
İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınır.”
şeklinde yapılmıştır.
Düzenleme, kurumların mali yapılarını güçlendirme ve bankaların alacaklarının tahsilini hızlandırma amacını taşımaktadır. Bu nedenle istisna uygulamasına bu amaca uygun düşecek şartlar getirilmiştir. Buna göre;
1.İstisna kurumlar tarafından uygulanabilecektir.
2.İstisna, kurumların en az iki tam yıl süresiyle aktiflerinde yer alan iştirak hissesi ve taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve tesliminde uygulanabilecektir.
3.İstisna “satış” yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanabilecektir. Bağış ve hibe şeklindeki devir ve teslimler istisna kapsamı dışında tutulmuştur.
4.İştirak hissesi ve taşınmazların ticaretini yapanların ticaret amacıyla elde tuttukları bu mevcutların devir ve teslimi istisna kapsamı dışındadır.
Konut yapı kooperatiflerinin söz konusu istisna hükmünden faydalanıp, faydalanamayacağı hususunda, yukarıda belirtilen 4 numaralı şart Gelir idaresinin görüşlerinde belirleyici olmaktadır.
III. KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNİN İSTİSNA KARŞISINDAKİ DURUMU:
Kooperatifin tanımı 24.04.1969 tarihli 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun[3] 1. maddesinde;
“Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere kooperatif denir.”
şeklinde yapılmış olup, kooperatifler, türü ne olursa olsun, kurumlar vergisi mükellefidir. Ancak kooperatifler, üyelerin meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ile sağlanması esasıyla kurulmaları dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 4. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi ile tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere dışında kalan kooperatifler belirli şartlarla kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Böylece vergilendirmede sosyal amaç ile ticari amaç ayrıştırılmıştır.
Yazımızın giriş bölümde belirtiğimiz gibi, Yazımızın bir önceki bölümünde açıkladığımız üzere, aktifte 2 yıl süreyle tutulan taşınmazların satışı KDV ‘nden istisna edilmiş olmakla birlikte, Kanunun Katma Değer Vergisi Kanununun 17 inci maddesinin 4 üncü bendinin “r” fıkrasında yeralan “İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.” hükmü konut yapı kooperatiflerinin istisnadan faydalanıp faydalanamayacağı hususunda bir takım tereddütlere neden olmaktadır. Bu konuda Gelir İdaresinin farklı çelişkili görüşlerinin de bulunması da bu durumu etkilemektedir.
1. Konuya İlişkin Gelir İdaresinin Görüşleri:
İstisnadan faydalanılabileceğine ilişkin seçtiğimiz özelgeler:
B.07.1.GİB.4.07.16.02/KDV-ÖZG.2007-122 sayılı Kooperatif tarafından 17 yıl önce satın alınan, Çakırlar Mevkiinde, tarım arazisi niteliğindeki arazinin bir şirkete satılacağı, satış sonucu elde edilen para üyelerin hissesi oranında dağıtılacağı bahisle, ne tür vergiler ödeyeceği ve Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r bendi gereğince katma değer vergisinden istisna olup olmayacağı konusunda verilen özelge;
“kooperatif adına kayıtlı arazinin satışı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.” [4]
B.07.1.GİB.4.07.16.01/KVK.06 sayılı Kooperatifin aktifinde yer alan gayrimenkul satışının KDV ve KV istisna olup olmadığına ilişkin verilen özelge;
“iktisap tarihinin tapu tescil tarihi olarak kabul edilerek, iki tam yıl süreyle kooperatifin aktifinde yer aldığını belirttiğinizden, gayrimenkulün devir ve tesliminin katma değer vergisi ve kurumlar vergisinden istisna tutulması gerekmektedir.” [4]
B.07.1.GİB.4.35.16.01/176300-ÖZ-160 sayılı Kurumlar vergisinden muaf olarak faaliyetinizi sürdüren, finansman ihtiyacınızı karşılamak amacıyla iki tam yıl süreyle aktifinizde kayıtlı taşınmazın 2007 takvim yılı içerisinde satılması durumunda elde edilen gelirin Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi Kanunları yönünden istisna olup olmayacağına ilişkin verilen özelge;
“Belirtilen arsa satışı işlemi nedeniyle oluşan bedel üzerinden, söz konusu arsanın en az iki tam yıl kooperatifinizin aktifinde yer alması koşuluyla katma değer vergisi hesaplanmaması gerekmektedir.”[5]
İstisnadan faydalanılamayacağına ilişkin seçtiğimiz özelgeler :
B.07.1.GİB.4.16.16.01.KV.08.03/691 sayılı 24.02.2008 tarihinde yapılacak olan 2007 yılı olağan genel kurulunda kooperatifin tasfiyesi yönünde karar alınması ve kooperatifin aktifine kayıtlı kiraya verilen 19 adet gayrimenkulün ortaklara ve/veya üçüncü şahıslara satılması halinde, satın alanların vergi yükümlülükleri ile tasfiyeye giren kooperatifin Katma Değer Vergisi Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu açısından yükümlülükleri hakkında bilgi talebine ilişkin verilen özelge:
“İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları gayrimenkul ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır. Bu itibarla, kooperatifinizce kiralama suretiyle değerlendirilen 19 adet işyerinin ortaklara veya üçüncü şahıslara satışı işleminin ticari mahiyette yapıldığının kabul edilmesi ve katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir.”[5]
B.07.1.GİB.4.34.17.01.17/4-r.25-32378 sayılı Konut yapı kooperatifine ait arsanın satışında KDV uygulamasına ilişkin verilen özelge;
“Kooperatifinizce 1993 yılında iktisap edilen arsanın satılması işlemi taşınmaz alım satım faaliyeti olarak değerlendirilerek, Kanunun 1/1. maddesi gereği ticari faaliyet kapsamında genel oranda (%18) katma değer vergisine tabi olacaktır.”
Konut yapı kooperatiflerinin istisna hükmünden faydalanamayacağına ilişkin seçtiğimiz özelgelerde, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışında tutulmasına ilişkin sınırlama gerekçe olarak gösterilmektedir. Yani aykırı görüş verilen özelgelerde, konut yapı kooperatiflerinin konut yapımına ilişkin faaliyetleri bulunması ve ortaklara veya üçüncü şahıslara taşınmaz satışı, kanunun istisna hükmünde engellediği nitelikte ticari faaliyet olarak kabul edilmiştir.
2. Konuya İlişkin Görüşlerimiz:
3065 sayılı Kanunun “Sosyal ve Askerî Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” bölümünün 17. maddesinin 4. bendinin “r” fıkrasında düzenlenmiş olan istisna uygulamasının 4 şartı bulunmaktadır. İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışında bırakılmasına ilişkin şart, temel şartlara sahip olunmakla birlikte istisna uygulanmasını engelleyen bir durum olmakla birlikte konut yapı kooperatiflerinin konut yapımına ilişkin faaliyetleri olması dolayısıyla, faaliyetlerinin sosyal veya ticari amacının ötesinde, elde bulundurulan taşınmazın niteliğine de bakılmadan, istisna hükmünden faydalanamayacaklarına dair yanlış algılamalara neden olmaktadır.
İstisnadan faydalanabilmenin belirleyici şartı, kurum kooperatif dahi olsa taşınmazı iki yıl süreyle aktifte bulundurmaktan ibarettir. Kooperatif olmasından kaynaklanan diğer hususlar sadece kurumlar vergisi muafiyetinin kaybedilmesine ilişkindir. Diğer taraftan kurumlar vergisi muafiyeti kaybedilmiş bir durum açısından istisnayı da kaybetmiş muamelesi yapmak KDV Kanununun 17. Maddesi hükmünü de yok saymak anlamına gelir. Oysa ki, verginin konusundan kanunda yazılı şartlarla muafiyet tanınarak çıkarılan kooperatiflerin, kurumlar vergisi mükellefi olmaları ve yaptıkları işlemin vergiye tabi hale gelmesi, ortada kazanç varsa istisnanın da uygulanabilir hale geldiğini gösterir.
ları, uygulamada toplu aranmasının yanı sıra, her biri münferit değerlendirilmelidir.
Yani nasıl ki,
– İstisnadan faydalanacak teşebbüsün kurum olup, olmaması.
– Satışa konu taşınmazın en az iki tam yıl süreyle kurumun aktifde yer alıp almaması,
– Taşınmaza ilişkin devir ve teslimin satış yoluyla gerçekleştirilip, gerçekleştirilmemesi,
şartları istisna hükmünden faydalanma esnasında ayrı ayrı değerlendiriliyorsa,
Gelir idaresinin aykırı görüş vermesinin temelindeki “İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır “ hükmüne gelince;
Bu hükmün kooperatifler açısından tek başına ve sadece satış işlemi yönüyle değerlendirilmesi sanırız çok katı ve hazineci bir yaklaşım olur.
Bir şeyin “taşınmaz dahi olsa” ticaretini yapmak demek, hem almak ve hem de satmak yönüyle ticari olup olmadığının değerlendirilmesini gerektirir. Sadece satışı ticari olarak tanımlayıp alış işlemi için amaç ortaya konulmaması ise ticaretini yapmak eylemini eksik kılar.
Bu itibarla, satışa konu taşınmazların ticaretini yapanların, ticari amaç dışındaki taşınmazlarını satıp satmadıkları da ayrıca değerlendirilmelidir.
Kanunda açıkça belirtildiği gibi, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır. Yani ticari amaçla satın alınmış olan taşınmazlar istisna kapsamı dışında bırakılmış olup, ticari amaç dışındaki taşınmazların satışı, diğer şartların da varlığı halinde istisnaya tabidir.
Konuyu konut yapı kooperatifleri açısından değerlendirdiğimizde de, konut yapı kooperatifinin, istisna kapsamındaki kıymetin ticaretini yapan kurum olup, olmaması ve istisnadan faydalanılmasına ilişkin gayrimenkulün hangi maksatla alındığının doğru değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, KDV kanununun ilgili istisna hükmü her nekadar Kurumlar Vergisi Kanunundan bağımsız hale getirilmiş olsa da, organik bağının devam ettiğini düşündüğümüz, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesindeki istisna uygulamasına ilişkin 1 Seri Nolu KVK Genel Tebliğinde[6], kooperatiflerin istisna karşısındaki durumu hakkında;
“5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu
Yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, diğer kooperatiflerin yapacakları işlemlerden doğan kazançlar da kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir.
İstisna uygulaması bakımından ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabilecektir.”
özel bir uygulama getirilmiştir. KDV Kanununun geçici 10. maddesinin devamı niteliğinde olan KDV Kanununun 17/4-r maddesinin kooperatifler açısından değerlendirilmesi esnasında, KVK 5/1-e maddesindeki istisna hükmünün kooperatifler açısından uygulamasına ilişkin 1 Seri Nolu KVK Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar göz ardı edilmemelidir.
Dolayısıyla, üyelerine konut veya işyeri teslim etmek amacıyla kurulmuş olan bir yapı kooperatifinin, çeşitli nedenlerle amacını gerçekleştirememesi dolayısıyla, aktifinde bulundurduğu taşınmazı amacını gerçekleştirmek veya finansman sağlamak üzere satması halinde, diğer şartlarında gerçekleşmiş olması koşuluyla, istisnaya tabi olması gerektiği kanaatindeyiz. Bunun da ötesinde, KVK’ nın ilgili istisna hükmünün kooperatifler açısından uygulanmasına ilişkin yapılan açıklamalarda, kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabileceği belirtilmiştir.
IV. SONUÇ:
5281 sayılı kanunun gerekçesinde, 1984 yılından bu yana geçici maddeler çerçevesinde uygulanan ve mevcut hükme göre 31.12.2004 tarihi itibariyle uygulama süresi biten gayrimenkul ve iştirak hissesi satış kazançları istisnası, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesi amacıyla kalıcı olarak ve daha sade bir şekilde düzenlendiği, buna paralel olarak uygulanan katma değer vergisi istisnasına ilişkin düzenleme kurumlar vergisi istisnasından bağımsız olarak kalıcı hale getirildiği belirtilmiştir.[7]
Gerekçesinde de belirtildiği üzere, taşınmaz satışına ilişkin istisna uygulaması, geçmişten gelen KDV Kanunu ile KV kanunu arasındaki birliktelik 5281 sayılı kanun ile son bulmuştur. Ancak, KDV kanununa ilişkin istisna hükmünün bağımsız hale getirilmiş olması, geçmiş yıllardan beri devam eden istisna uygulamasının paralelinde ve devamı niteliğinde yapılan düzenleme dolayısıyla, iki kanun arasındaki organik bağı ortadan kaldırmamaktadır.

Konut Devrindeki KDV Oranı Hakkında

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
İstanbul Defterdarlığı
Katma Değer Vergisi Gelir Müdürlüğü

Tarih: 20.08.2001
Sayı : KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.16.3982
Konu : Konut Devrindeki KDV Oranı Hakkında

S.S. ……… KONUT YAPI KOOPERATİFİ

İlgide kayıtlı dilekçenizde; …….. Konut Yapı Kooperatifinin ……. Konut Yapı Kooperatifine devir edilerek birleşmesinin sağlanacağı belirtilerek, …….. Konut Yapı Kooperatifinin mevcut üyeleri ve arsanın …………. Konut Yapı Kooperatifine aktif pasifi ile devri çerçevesinde ……….Konut Yapı Kooperatifinin kendisinin mevcut arsanın yanı …….. Konut Yapı Kooperatifinden birleşme-devir nedeni ile intikal eden arsa üzerine yaptığı ve yapacağı net kullanım alanı 150 m2’nin altında kalan daireleri ………. Konut Yapı Kooperatifinden intikal eden üyelerle birlikte …………..Konut Yapı Kooperatifi üyelerine teslim etmesi halinde gerek ……….. Konut Yapı Kooperatifinin gerekse ……… Konut Yapı Kooperatifinin gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu sorulmaktadır.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde “Aşağıda yazılı kurumların kazançları Kurumlar Vergisi’ne tabidir.

Sermaye şirketleri,
Kooperatifler,
İktisadi kamu müesseseleri,
Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
İş ortaklıkları
Bu Kanun’un tatbikatında sendikalar dernek, cemaatler vakıf hükmündedir.

Kurum kazancı, Gelir Vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından terekküp eder” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan aynı Kanun’un 7. maddesinin 2362 sayılı Kanun’la değişik 16 numaralı bendinde, kooperatiflerin; esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtmamaları, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse vermemeleri, ihtiyat akçelerini ortaklara dağıtmamaları ve münhasıran ortaklarla iş görmeleri şartlarının yazılı bulunması şartı ile (4369 sayılı Kanun’un 81/D-7 maddesiyle değiştirilen parantez içi hüküm) (Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatifler muafiyetten yararlanamaz.) Kurumlar Vergisi’nden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, kooperatife ait anasözleşmenin incelemesinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun yukarıda belirtilen muafiyet şartlarının 70. maddede yazılı olduğu anlaşılmıştır.

Anasözleşmelerinde muafiyet şartları yazılı bulunan ve fiilen de bu şartlara uyan kooperatiflerin, anasözleşmelerine “ortak dışı işlemlerde bulunulması halinde işlemlerden doğan gelir-gider farkının özel bir fon hesabında tutulmasına” ilişkin bir hüküm koymaları muafiyet şartlarını bozmayacaktır.

Diğer taraftan, anasözleşmenin 6. maddesinin 3 ve 4. bendinde yer alan “Ortaklarının sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli tesisleri kurar, bunları ortaklarına aktarabilir.” ve “Yukarıdaki fıkralardaki yazılı hususları sağlamak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalarda bulunabilir. Gayrimenkul ve menkulleri iktisap eder, kiralar, kiraya verir, satar ve benzeri tasarruflarda bulunur, ayni haklar tesis eder.” hükümleri kooperatifin muafiyetini ihlal edici nitelikte değildir.

Ancak kooperatifinizin söz konusu tesisleri kurup işletmesi veya kiraya vermesi halinde bu işlemlerin yapıldığı tarihten itibaren Kurumlar Vergisi muafiyeti sona erecektir.

Bu durumda adı geçen kooperatifiniz fiiliyatta da muafiyet şartları dahilinde faaliyet göstermesi halinde, dilekçe ekinde bir üst kuruluştan alınarak Defterdarlığımıza ibraz edilen belgeden, 09.11.1995 tarihinde bir üst kuruluşa üye olduğunuz anlaşıldığından bu tarihten itibaren (üst birliğe üyeliğinin devam etmesi halinde) Kurumlar Vergisi’nden muaf tutulması gerekir.

Öte yandan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 36. maddesinde “Bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla birleşmesi, birleşme sebebiyle infisah eden kurumlar bakımından tasfiye hükmündedir. Ancak, birleşmede tasfiye karı yerine birleşme karı vergiye matrah olur.

Tasfiye karının tespiti hakkındaki hükümler, birleşme karının tespitinde de caridir. Şu farkla ki, münfesih kurumun veya kurumların ortaklarına veya sahiplerine birleşilen kurum tarafından doğrudan doğruya veya vasıta ile verilen değerler, kurumun tasfiyesi halinde ortaklara dağıtılan değerler yerine geçer.

Birleşilen kurumdan alınan değerler Vergi Usul Kanunu’nda yazılı esaslara göre değerlenir.

…………………

37. maddesinde “Aşağıda yazılı şartlar dahilinde vaki olan birleşmeler devir hükmündedir.

1- Birleşme neticesinde infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunacaktır.

2- Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini birleşilen (Devralan) kurum, kül halinde devralacak ve aynen bilançosuna geçirecektir.

Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde şekil değiştirmeleri de devir hükmündedir”,

4684 sayılı Kanun’un (Yürürlük; 03.07.2001) 18. maddesiyle değişik 39. maddesinde de “Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilip, doğrudan doğruya birleşmeden doğan karlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez.

1- Münfesih kurum ile birleşilen kurum, müştereken imzalayacakları bir devir beyannamesini, birleşme tarihinden itibaren 15 gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler ve bu beyannameye devir bilançosunu bağlarlar.

2- Birleşilen kurum münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer vecibelerini yerine getireceğini devir beyannamesine bağlı bir beyanname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.” ………..hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre Kooperatifiniz birleşme tarihine kadar (yukarıda belirtilen şartları taşımanız kaydıyla) Kurumlar Vergisi’nden muaf olacaktır .Vergi kanunları bakımından S.S. Çengelköy Doktorlar Sitesi Konut Yapı Kooperatifi ile de birleşmenizde bir sakınca bulunmamakta olup, Kurumlar Vergisi muafiyetinin birleşme tarihinde de cari olması durumunda Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre bir vergilendirilmeden de bahsedilemeyecektir.

3065 Sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 17/4c maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunun 37 ve 39 . maddelerinde belirtilen işlemler KDV’den istisna edilmiştir.

4/k maddesinde ise organize sanayi bölgeleriyle, küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimleriyle, konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri KDV’nden istisna edilmiştir.

Buna göre, Kooperatifinizin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37 ve 39 uncu maddeleri çerçevesinde …………. Konut Yapı Kooperatifi ile birleşme/devir işlemi Katma Değer Vergisine tabi olmayacaktır.

Yine, birleşmeden sonra kooperatifinizin gerek kendi üyelerine gerekse birleşen kooperatifinizin üyelerine konut teslimleri de KDV ‘ne tabi olmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı hk. Tarih 09/03/2012

Başlık Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı hk.
Tarih 09/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.33.15.01-2011-701-30-28
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.33.15.01-2011-701-30-28

09/03/2012

Konu

:

Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Kooperatifinize ait arsa üzerinde 10.05.2004 tarihinde almış olduğunuz yapı ruhsatı ile başlatılmış olan konut inşaatına ilişkin yapı ruhsatının 31.12.2010 tarihinde yenilendiği belirtilerek, KDV mükellefiyetinizin tesis edilip edilmeyeceği hususunda bilgi istenilmektedir

Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-k maddesindeki “konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri” ibaresi 5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile madde metninden çıkarılmış; aynı Kanunun 16 ıncı maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede ise “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu düzenlemelere ilişkin yayımlanan 113 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin A/4 bölümünde, 03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince üyelerine yapılan konut teslimlerinde istisna uygulamasına devam edileceği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Kooperatifinizin 31.12.2010 tarihinde aldığı yenileme ruhsatı, 10.05.2004 tarihli ilk yapı ruhsatının devamı niteliğinde olduğundan, inşa ettirilen konutların üyelerinize teslimi Kanunun geçici 28 inci maddesi hükmü uyarınca katma değer vergisinden müstesnadır.

Bu durumda, 03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan Kooperatifinizin mükellefiyet tesis ettirmesine ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatiflerde Matrah

66 SERİ NO’LU KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

Resmi Gazete Sayısı 23275
Resmi Gazete Tarihi 03/03/1998
Kapsam
Katma Değer Vergisi Kanununun Geçici 8 ve Geçici 9 uncu maddelerinde yer alan ve uygulama süresi 31 Aralık 1997 tarihinde sona eren konut istisnası ile ilgili olarak aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.
I _ MÜKELLEFİYET TESİSİ VE BEYAN DÖNEMİ

Katma Değer Vergisi Kanununun Geçici 8 ve Geçici 9 uncu maddelerindeki konut istisnası uygulaması 31 Aralık 1997 tarihinde sona erdiğinden;

– Net alan 150 m2’ye kadar konut teslimleri,

– Konut yapı koaperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

– Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan sadece 150 m2’ye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri,

1 Ocak 1998 tarihinden itibaren katma değer vergisine tabi olacaktır.

Buna göre, daha önce katma değer vergisi yönünden mükellefiyet tesis ettirmeyen konut yapı kooperatifleri vergi dairelerine katma değer vergisi yönünden mükellefiyetlerini tesis ettireceklerdir. Konut yapı kooperatiflerinin 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren vergiye tabi teslim ve hizmetlerinin olmaması mükellefiyetlerinin tesisini etkilemeyecektir.

Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 39 uncu maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak konut yapı kooperatiflerinin üçer aylık vergilendirme dönemine tabi olmaları uygun görülmüştür.

Bu durumda, konut yapı kooperatifleri Ocak-Şubat-Mart 1998 aylarını kapsayan üç aylık döneme ait katma değer vergisi beyannamelerini 25 Nisan 1998 günü mesai saati sonuna kadar ilgili vergi dairesine vereceklerdir.

Konut yapı kooperatifleri, Kanunun 40/3. maddesi gereğince faaliyetlerinin olmadığı dönemlerde de katma değer vergisi beyannamesi vereceklerdir.(*)

II _ UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGİSİ ORANI

2 Ocak 1998 tarihli ve 23218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 97/10465 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile;

– Net alanı 150 m2’ye kadar konut teslimleri

– Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

– Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan sadece 150 m2’ye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri,

için 1 Ocak 1998 tarihinden geçerli olmak üzere, katma değer vergisi oranı %1 olarak tespit edilmiştir.

%1 oranı uygulamasında, net alan tanımı yönünden 9 ve 30, inşaat taahhüt işleri açısından da 49 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde yer alan açıklamalar geçerli olacaktır.

Bu durumda, Kanunun 1 inci maddesi kapsamına giren ve net alanı 150 m2’ye kadar olan konut teslimlerine katma değer vergisi oranı %1 olarak uygulanacaktır. 150 m2’yi aşan konutların tesliminde ise genel Vergi oranı (%15) uygulaması devam edecektir.

Kişilerin özel mülkü mahiyetindeki konutların arızi ticari faaliyet çerçevesindeki teslimleri katma değer vergisinin konusuna girmediğinden, net alanına bakılmaksızın konutların bu şekilde tesliminde evvelce olduğu gibi katma değer vergisi uygulanmayacağı tabiidir.

III _ KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNİN ÜYELERİNE KONUT TESLİMLERİNDE MATRAH

Katma Değer Vergisi Kanununun 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin de malı teslim alan veya hizmet yapılanlardan bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ve temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, konut yapı kooperatiflerinin inşa ettikleri konutların üyelerine tesliminin karşılığını teşkil eden bedelin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte üyeler tarafından ödenen veya borçlanılan tutarlar toplamı olacağı tabiidir.(**)

Örnek

(x) Konut yapı kooperatifinin üyesi 14 Ocak 1998 tarihinde teslim edilen 110 m2 lik konut için 1994 yılında 250 milyon, 1995 yılında 400 milyon, 1996 yılında 600 milyon, 1997 yılında 750 milyon lira olmak üzere toplam 2 milyar lira ödemiştir. 14 Ocak 1998 tarihinde hesaplanacak katma değer vergisinin matrahı olarak 2 milyar lira esas alınacaktır. Dolayısıyla bu tutar üzerinden (2.000.000 000 X %1) = 20.000.000 lira katma değer vergisi hesaplanacaktır.

IV _ İNDİRİM

Katma Değer Vergisi Kanununun 29 ve 34 üncü maddeleri gereğince, mükelleflerin 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren teslim ettikleri net alanı 150 m2ye kadar olan konutlar için yüklenilen katma değer vergileri indirim konusu yapılacaktır.

Yukarıda kapsamı belirtilen inşaat taahhüt işlerinde ise, 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren onaylanan hakediş belgesine bağlanan hizmete ilişkin alış ve giderlere ait katma değer vergisi indirim konusu yapılacaktır.

Öte yandan, Kanunun 29/4. maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak

1 Ocak 1998 tarihinden itibaren yapılan teslim ve hizmetler için 1 Ocak 1998 tarihinden önce yüklenilen ancak sonuç hesaplarına intikal ettirilmemiş olan katma değer vergilerinin indirilebilir vergi olarak dikkate alınması uygun görülmüştür.

Örnek 1

Konut yapı kooperatifi tarafından inşa edilen 150 m2 nin altındaki konutlar, üyelere 20 Şubat 1998 tarihinde teslim edildiği varsayıldığında, bu konutların tesliminde % 1 oranı üzerinden katma değer vergisi hesaplanacak ve konutların meydana getirilmesi ile ilgili olarak yüklenilen (1.1.1998 tarihi öncesine ait olanlar dahil) katma değer vergileri indirim konusu yapılacaktır. 1.1.1998 tarihi öncesine ait yüklenilen katma değer vergileri gider veya maliyet hesaplarından çıkarılarak indirilecek katma değer vergisi hesabına alınacaktır.

Örnek 2

Konut yapı kooperatifine inşaat taahhüt işi yapan bir müteahhidin 21 Ocak 1998 tarihli hakediş belgesinde yer alan istihkak tutarına % 1 katma değer vergisi oranı uygulanacak ve bu hakediş kapsamı işle ilgili olarak yüklenilen katma değer vergileri (1998’den önceki yıllara ait olanlar dahi indirilebilir vergi olarak dikkate alınacaktır. 1998 tarihi öncesine ait yüklenilen katma değer vergileri gider veya maliyet hesaplarından çıkarılarak indirilecek katma değer vergisi hesabına alınacaktır.

Kooperatif nasil kurulur ?

20120708-083941.jpg

İnşaat taahhüt işlerinde indirim ve iadenin konutların teslimi ile mi yoksa kesin yada geçici kabul ile mi gerçekleştirilebileceği hk-Kooperatif Danismani Mali Musavir Kemal Ozmen

Başlık İnşaat taahhüt işlerinde indirim ve iadenin konutların teslimi ile mi yoksa kesin yada geçici kabul ile mi gerçekleştirilebileceği hk.
Tarih 12/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-986
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ KDV GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-986

12/03/2012

Konu

:

inşaat taahhüt işlerinde indirim ve iadenin konutların teslimi ile mi yoksa kesin yada geçici kabul ile mi gerçekleştirilebileceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yıllara sari inşaat işlerinde indirimli orana tabi teslimler nedeniyle oluşan iade hakkının talep edilebileceği dönemle ilgili (hak ediş faturalarının düzenlendiği tarih itibariyle mi yoksa işin bitirilme tarihi itibariyle mi iadenin doğacağı hususunda) tereddüde düşüldüğü belirtilmekte, konuyla ilgili olarak bilgi istenilmektedir.

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 29/2 nci maddesi ile Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, mükelleflerin bu maddede sayılan borçlarına yılı içinde mahsuben, izleyen yıl içerisinde ise mükellefin talebine bağlı olarak nakden veya bu borçlarına mahsuben iadesine imkan tanınmıştır.

KDV Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki (I) sayılı listenin 13 üncü sırası uyarınca ” belediyelere yapılan sadece net alanı 150 m2 ye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri “ne % 1 oranında KDV uygulanmaktadır.

İndirimli orana tabi işlemlerde iade hakkı, işlemin gerçekleşmesi ile doğmaktadır. Yıllara sari işlerde iş tamamlanmadan hak ediş düzenlenmesi ve % 1 katma değer vergisi tahsil edilmesi halinde işlemin hak ediş kapsamına giren kısmı ile sınırlı olmak üzere iade hakkı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, işin tamamen bitirilmesi beklenmeden, yıl içindeki hak edişlere bağlı olarak ve hak ediş kapsamında ifa edilen hizmetin bünyesine giren vergilerle sınırlı olmak üzere, KDV Kanunun 29/2 nci maddesi uyarınca Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan muhtelif KDV Genel Tebliğlerindeki açıklamalar çerçevesinde iade talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kura çekilmiş olsa bile kooperatif hissesi haczedilemez-Kemal OZMEN

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2006/ 5928 Esas 2006/8349 Karar İçtihat

“Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar” denildikten sonra aynı Yasa’nın 705 inci maddesinde de tescilden önce mülkiyetin kazanılabileceği haller “Miras, Mahkeme Kararı, Cebri İcra, İşgal, Kamulaştırma halleri ile Kanunda öngörülen sair haller” olarak belirtilmiştir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda, kooperatif üyelerine mülkiyetin, kura çekimi ile geçeceğine dair bir düzenleme olmadığı gibi, olayda TMK. nun 705 inci maddesinde ön görülen sair istisnai haller (tescilsiz iktisap) de bulunmadığından, konut yapı kooperatiflerinde kura çekimi ile mülkiyetin kooperatif üyesine tescilsiz geçeceğinin kabulü mümkün değildir. Bu sebeplerle yerel mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesi anılan Kanun hükümlerine aykırı olduğundan mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
(Karar Tarihi : 13.07.2006)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.11.2005 gün ve 2004/510-2005/807 sayılı kararın Yargıtay’ca tetkiki duruşmalı olarak davalı O. Tetik vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 11.07.2006 günde taraflar ve avukatları tebligata rağmen gelmediğinden tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe A. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunarak incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacılar vekilleri, davacıların davalı yapı kooperatifinin ortağı olduğunu, kura sonucu davacılar adına isabet eden konutların, sair davalı O____ T____ tarafından başlatılan icra takibi sonrası haczedildiğini, haczin, tapuda ferdileştirme çalışmaları sırasında davacılar tarafından öğrenildiğini, kura sonucu ortaklara isabet eden taşınmazların haczedilemeyeceğini ileri sürerek, davacılar adına kurada isabet eden taşınmazlar üzerindeki Diyarbakır 2. İcra Müdürlüğü’nün 2001/3925 sayılı dosya ile konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı O____ T____ vekili, davacılar taleplerinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, sınırlı sorumluluk gereği kooperatif ortaklarının, kooperatif borçlarından müteselsil sorumlu olduğunu, kura çekimi ile konutların mülkiyetinin ortaklara geçeceği ve bu hakkın herkese karşı ileri sürülebileceği iddiasının kabul edilemeyeceğini, kooperatif tarafından açılan menfi tesbit davasının derdest olup, sonucunun beklenilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif vekili, davayı kabul ettiklerini açıklamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, 1163 sayılı Yasa’nın 2. maddesi uyarınca 26.05.2001 gününde kura çekimi yapılarak konutların ortaklara tahsis edildiği, davacıların davalı O____ T____’e bir borcu bulunmadığı, tapu kaydına konulan haczin ise, dairelerin davacılara 26.05.2001 gününde yapılan kura sonucu tahsis edildikten sonra 30.11.2001 gününde konulduğu, tahsis sonucu malik olan davacıların kendilerini ilgilendirmeyen kooperatif borcundan dolayı dairelerine ilişkin tapu kaydına haksız olarak konulan haczin kaldırılmasını istemekte haklı oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı O. Tetik vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı O____ T____ vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, kura çekimi sonucu kooperatif üyelerine tahsis edilen taşınmazların tapu kaydına, davalı kooperatifin borcu sebebiyle konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle kura çekiminin kooperatif üyesine mülkiyet hakkını kazandırıp kazandıramayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
TMK. nun 1022 nci maddesinde; “Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar” denildikten sonra aynı Yasa’nın 705 inci maddesinde de tescilden önce mülkiyetin kazanılabileceği haller “Miras, Mahkeme Kararı, Cebri İcra, İşgal, Kamulaştırma halleri ile Kanunda öngörülen sair haller”
olarak belirtilmiştir.
Somut olayda kooperatifçe 26.05.2001 gününde kura çekildiği, 07.11.2001 gününde kooperatif aleyhine icra takibi başlatıldığı ve tapu kaydına haciz şerhi işlendiği ve bu gün itibariyle taşınmazların tapuda davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu tartışmasızdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda, kooperatif üyelerine mülkiyetin, kura çekimi ile geçeceğine dair bir düzenleme olmadığı gibi, olayda TMK. nun 705 inci maddesinde ön görülen sair istisnai haller (tescilsiz iktisap) de bulunmadığından, konut yapı kooperatiflerinde kura çekimi ile mülkiyetin kooperatif üyesine tescilsiz geçeceğinin kabulü mümkün değildir. Bu sebeplerle yerel mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesi anılan Kanun hükümlerine aykırı olduğundan mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
KARAR : Yukarda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle mümeyyiz davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan sebeplerle hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, taraf vekilleri duruşmaya gelmediğinden duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Kooperatifler Kanunu MADDE 2 :Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.

Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

(Ek fıkra: 06/10/1988 – 3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

1163 Sayılı Kooperatifler Yasasının 2. maddesi ile Yargıtayın yerleşmiş görüşlerine göre dairenin mülkiyeti davacıya tahsis tarihinde geçmiştir. O halde, tahsis sonucu malik olan davacının M.K.un 618. maddesine dayanarak kendisini ilgilendirmeyen kooperatif borcundan dolayı dairesinin tapu kaydına haksız olarak konulan haczin kaldırılması isteğiyle açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir

Yargıtay 21.Hukuk Dairesi 1997/5828 Esas 1997/ 5917 Karar İçtihat

1163 Sayılı Kooperatifler Yasasının 2. maddesi ile Yargıtayın yerleşmiş görüşlerine göre dairenin mülkiyeti davacıya tahsis tarihinde geçmiştir. O halde, tahsis sonucu malik olan davacının M.K.un 618. maddesine dayanarak kendisini ilgilendirmeyen kooperatif borcundan dolayı dairesinin tapu kaydına haksız olarak konulan haczin kaldırılması isteğiyle açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
(Karar Tarihi : 30.09.1997)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3. Kişi) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Tülay Çınkı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Dava İ.İ.K. 96. ve ardından gelen maddelerine göre açılan istihkak davasıdır. Davacı 3. şahıs borçlu kooperatifin borcundan dolayı kur’a ile kendisine tahsis olunan dairenin tapu kaydına konulan hacizlerin kaldırılmasını istemiş, merciice dava reddedilmiştir.

1- Kararın gerekçesindeki açıklamaların aksine, incelenen Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin 1994/225 E. sayılı tescil dosyası kapsamından, hacizleri içeren tapu kayıt örneğinin Tapu Müdürlüğünden getirtilmediği gibi davacıların hacizleri öğrendiğine ilişkin her hangi bir bilgi ve belgeye de rastlanmadığından davanın 7 günlük süreden sonra açıldığı hususundaki red gerekçesi doğru bulunmamıştır.

2- Öte yandan davacı davalı yapı kooperatifinin üyesi olup alacaklıya da borçlu bulunmamaktadır. Kaydına haciz konulan 8 nolu daire davacıya, Noter huzurunda 11.7.1982 tarihinde yapılan kura çekilişi sonucu tahsis olunmuş, hacizler ise tahsisten çok sonra konulmuştur. 1163 Sayılı Kooperatifler Yasasının 2. maddesi ile Yargıtayın yerleşmiş görüşlerine göre dairenin mülkiyeti davacıya tahsis tarihinde geçmiştir. O halde, tahsis sonucu malik olan davacının M.K.un 618. maddesine dayanarak kendisini ilgilendirmeyen kooperatif borcundan dolayı dairesinin tapu kaydına haksız olarak konulan haczin kaldırılması isteğiyle açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

KARAR : Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 30.9.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Kooperatifler Kanunu MADDE 2 :Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.

Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

(Ek fıkra: 06/10/1988 – 3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

Şerhi Ekleyen Üyemiz:

Yıkılan Kooperatif Evi Hakkında

Üyemizin Özeti

1- Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu: Kural olarak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken TTK’nın 336. maddesine göre genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden ötürü şahsen sorumlu değillerdir. Aynı maddede 5 bent halinde açıklanan durumlar, bu genel kuralın istisnaları olarak gösterilmiştir. Buna göre zarar gören kooperatif üyeleri, kanunun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu yerme getirmeyen yönetim kurulu üyeleri aleyhine doğrudan dava açabilir. Ancak kooperatif yöneticilerine karşı tazminat davası açılabilmesi için, davacı üyelerin, öncelikle kooperatiften tazminat alma olanağının kalmadığının sabit hale gelmesi gerekmektedir. Kooperatife karşı böyle bir talep hakkı bulunduğu sürece ortakların yöneticilere karşı dava açma hakkı doğmayacaktır. Bu itibarla, belirtilen bu hususlara göre bir değerlendirme yapılmadan, gerekçeleri belirtilmeden, davalı kooperatif yöneticilerinin doğrudan sorumlu tutulmaları doğru değildir.
2-Kooperatif Tüzel Kişiliğinin Sorumluluğu: Her ne kadar hükme esas alınan raporda kooperatif yöneticilerinin sorumluluğundan bahsedilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı üzere bu sorumluluk esasen ve öncelikle kooperatif yöneticilerinin değil kooperatif tüzel kişiliğinin sorumluluğunu doğurmaktadır. Bununla beraber, davada yıkılan konutun yerine tazminat istenildiğinden, dosya kapsamına göre henüz konutların üyelere dağıtılmadığı savunulmuş olup, davacıların bu aşamadaki istemlerinin eşitlik ilkesine uygun olup olmadığı, bu bağlamda ferdileşmeye geçilip geçilmediği, geçilmiş işe davacılara verilebilecek bir başka konutun bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması ve davalı kooperatifin sorumluluğunun buna göre değerlendirilmesi gereklidir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan tüm bu ilkeler esas alınmadan, bir kısım davalıların sorumluluklarının gerekçeleri açıklanmadan ve kooperatif üyeliği ilişkisi dikkate alınmadan, davanın yalnızca bir eser sözleşmesine dayalı uyuşmazlık olarak nitelendirilmesi ve buna göre yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
(Karar Tarihi : 11.11.2008)
Dava: Taraflar arasında, kooperatif üyeliğine dayalı tazminat istemine ilişkin dava sonucunda verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden A____ A____ vs. vekili Avukat H____ E____ geldi. Aleyhine temiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyeleri olduklarını, müvekkillerine tahsis edilen dairelerin, binaların tamamlanma aşamasına geldikleri sırada 17.8.1999 tarihli depremde yıkıldıklarını, hasar görüp kullanılamaz hale geldiklerini, ancak zararlarının karşılanmadığını ileri sürerek, toplam 52.715.240.000-TL’nin temerrüt faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılardan kooperatif ve müteahhit şirket vekili, binaların kanun ve yönetmeliklere uygun yapıldığını, Ö____ E____ İ____, N____ Ş____, E____ K____ ve S____ K____ zararlardan sorumlu olmadıklarını, F____ K____ ise inşaatın sözleşmeye uygun olduğunu savunmuşlar, A____ Y____ mirasçıları ile davalı A____ G____ vekilleri ayrı ayrı zamanaşımı defi ve husumet itirazında bulunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece; iddia, savunmalar ve toplanan, delillere göre, olay sırasında görevde olan davalı kooperatifin yönetim kurulu üyeleri Ö.E.İ., A. Y. Mirasçıları, E. K. ve K. M. ile fenni mesul A. G. ve yüklenici firma M____ İnşaat Ltd. Şti sahibi F. K.’nin zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile iki davacı için ayrı ayrı 17.328.54’er YTL’nin dava tarihinden itibaren temerrüt faiziyle bu davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ile davalılardan A. G. vekili, davalı A. Y. Mirasçıları vekili ve davalı Ö. E. İ. tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
KARAR : Dava hatalı, imalat nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olup mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davalı kooperatif yöneticileri bakımından kurulan hükümde isabet bulunmamaktadır. Kural olarak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken TTK’nın 336. maddesine göre genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden ötürü şahsen sorumlu değillerdir. Aynı maddede 5 bent halinde açıklanan durumlar, bu genel kuralın istisnaları olarak gösterilmiştir. Buna göre zarar gören kooperatif üyeleri, kanunun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu yerme getirmeyen yönetim kurulu üyeleri aleyhine doğrudan dava açabilir. Ancak kooperatif yöneticilerine karşı tazminat davası açılabilmesi için, davacı üyelerin, öncelikle kooperatiften tazminat alma olanağının kalmadığının sabit hale gelmesi gerekmektedir. Kooperatife karşı böyle bir talep hakkı bulunduğu sürece ortakların yöneticilere karşı dava açma hakkı doğmayacaktır. Bu itibarla, belirtilen bu hususlara göre bir değerlendirme yapılmadan, gerekçeleri belirtilmeden, davalı kooperatif yöneticilerinin doğrudan sorumlu tutulmaları doğru değildir. Davalı yüklenici şirket sahibi ile şirket adına görevli fenni mesul A____ G____ bakımından ise, davacılar ile bu davalılar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp, eser sözleşmesi davalılar ile diğer, davalı kooperatif arasındadır. Dolayısıyla sözleşmenin tarafı olmayan davacı kooperatif üyelerinin açtıkları bu dava sonunda yüklenici şirket sahibi ve fenni mesul aleyhlerine hüküm kurulması da doğru değildir. Kaldı ki, hükme esas alınan raporda bu davalıların zarardan sorumlu olduklarına dair bir açıklama bulunmadığı gibi, kararda da sorumluluğun gerekçesi açıklanmamıştır. Ayrıca, davalılarca ileri sürülen zamanaşımı defi de hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedilmiştir. Davacılar vekilinin temyizi bakımından ise, her ne kadar hükme esas alınan raporda kooperatif yöneticilerinin sorumluluğundan bahsedilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı üzere bu sorumluluk esasen ve öncelikle kooperatif yöneticilerinin değil kooperatif tüzel kişiliğinin sorumluluğunu doğurmaktadır. Bununla beraber, davada yıkılan konutun yerine tazminat istenildiğinden, dosya kapsamına göre henüz konutların üyelere dağıtılmadığı savunulmuş olup, davacıların bu aşamadaki istemlerinin eşitlik ilkesine uygun olup olmadığı, bu bağlamda ferdileşmeye geçilip geçilmediği, geçilmiş işe davacılara verilebilecek bir başka konutun bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması ve davalı kooperatifin sorumluluğunun buna göre değerlendirilmesi gereklidir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan tüm bu ilkeler esas alınmadan, bir kısım davalıların sorumluluklarının gerekçeleri açıklanmadan ve kooperatif üyeliği ilişkisi dikkate alınmadan, davanın yalnızca bir eser sözleşmesine dayalı uyuşmazlık olarak nitelendirilmesi ve buna göre yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için belirlenen 550.00 YTL. vekalet ücretinin aleyhine temyiz istenilen davalılardan alınarak duruşmada kendilerini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 11.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Kooperatifler Kanunu MADDE 98 :Bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.

Kooperatif ortagi vefat ederse vergisi nasil hesaplanir?

Ölen kişinin kooperatif hissesinin beyanı-Sukru kizilot

Halk arasında söylenen Dünyada mekan, ahirette iman diye bir söz var. Yeterince parası olanlar ya da ödeme gücü bulunanlar, kısa zamanda bir ev sahibi olabiliyorlar. Olanakları yetersiz olan ya da tasarruf yapmak isteyen bazı kişiler de kooperatif yolu ile konut edinme yoluna gidiyorlar. Kooperatif olayı, o kadar uzun soluklu bir olay ki bazen kooperatif üyesinin, konut sahibi olmaya ömrü yetmiyor.

hurriyetemlak.com

16.03.2006 17:25:00

Halk arasında söylenen Dünyada mekan, ahirette iman diye bir söz var. Yeterince parası olanlar ya da ödeme gücü bulunanlar, kısa zamanda bir ev sahibi olabiliyorlar.

Olanakları yetersiz olan ya da tasarruf yapmak isteyen bazı kişiler de kooperatif yolu ile konut edinme yoluna gidiyorlar.

Kooperatif olayı, o kadar uzun soluklu bir olay ki bazen kooperatif üyesinin, konut sahibi olmaya ömrü yetmiyor. Ölünce de mirasçıları alıyor bir telaş. Acaba, bu hisseyi nasıl beyan edeceğiz, kaç lira göstereceğiz diye arayışa giriyorlar.

Ortağın Ölümü

Kooperatif üyesinin ölümü ile ortaklık sıfatı sona eriyor (Kooperatifler Kanunu Md. 141). Ancak Anasözleşmede gösterilecek olan şartlarla ölen ortağın mirasçılarının kooperatife ortak olmaları sağlanabilir (KK Md. 142).

Ölen ortağın kanuni mirasçılarının kooperatife ortak olmaları Anasözleşmeye bağlı. Örnek Anasözleşmede buna imkan tanınmıştır. Ancak ferdi ilişkiye geçilmemiş olması ve üç ay içinde temsilci tayin edilmesi (mirasçı sayısı birden fazla ise) koşulların yerine getirilmemesi, mirasın reddedilmesi veya ortaklığın devam ettirilmek istenmemesi halinde ölen kooperatif ortağının yaptığı ödemeler bilanço tarihinden itibaren bir ay içinde geri verilir.

Beyanname

Ölen kooperatif üyesinin mirasçılarının Kanun’da gösterilen koşulları yerine getirmeleri halinde mirasçılara intikal eden üyelik ve mallar veraset ve intikal vergisine tabidir. Mirasçı durumunda olan kişiler ölüm tarihinden itibaren 4 ay içerisinde Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi vermek zorundadırlar. Bu süre, duruma göre sekiz aya kadar uzayabilmektedir.

Ölüm halinde, evlatlıklar da dahil olmak üzere, çocuklara ve eşe isabet eden miras paylarının, her biri için 83 bin 139 YTL’si (2006 yılı için) veraset ve intikal vergisinden istisnadır. Çocuk olmadığı durumlarda, eşe uygulanan vergi istisnası artmakta ve 166 bin 375 YTL olmaktadır.

Verginin Oranı

Veraset ve intikal vergisi, yüzde birden başlayan ve yüzde 10’a kadar ulaşan artan oranlı bir tarifeye göre alınır. Hesaplanan vergi ise 3 yılda ve her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere 6 taksitte ödenir.

Hissenin Değeri

Yapı kooperatifi üyesinin ölümü halinde, kooperatif hissesinin ne şekilde belirleneceği ve beyan edileceği bir iç genelge ile açıklanmış ve bu konuda uygulama birliği sağlanmıştır. Maliye Bakanlığı’nın 17.01.1997 gün ve 19971 Seri No.lu Veraset ve İntikal Vergisi İç Genelgesi’nde;

“Yapı kooperatifi üyesinin ölümü halinde, hissesinin alacak olarak kabul edilerek, VUK’un 281. maddesine göre mukayyet değeri (ölüm tarihine kadar ödenen aidatlar toplamı) ile değerlendirilmesi gerekmektedir.” denilmektedir.

Sonuç olarak, ölen kooperatif üyesinin, ölüm tarihine kadar ödediği aidatların toplamı kooperatif hissesinin değeri olarak kabul edilecek ve veraset ve intikal vergisi beyannamesinde bu tutar beyan edilecek.