Yapi denetim bedelleri haczedilebilir mı?-Kemal OZMEN

Yargıtay 12. H.D. 2012/2467 E., 2012/18711 K. İçtihat

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

Esas No : 2012/2467
Karar No : 2012/18711

Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlu belediye tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, ___bank Ç___, Ş___, Y___, ve M___ şubelerinde bulunan ve haczedilen hesapların yapı denetim hesabı olduğunu belirterek haczin kaldırılmasının istendiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporları alınarak “dava konusu hesaba dahil paralar İİK’nın 82/b-1 maddesi anlamında haczedilemez türden yapı denetim hesabına ait ise de hesaptaki paranın fiilen kamu hizmeti dışında kullanıldığı” gerekçesiyle ve davanın yeterince ispatlanamadığından bahisle esas ve birleşik dava dosyasındaki davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

13.07.2001 tarihli ve 24461 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 13.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 29.06.2001 tarih ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; “Bu Kanun’un amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” hükmü yer almaktadır. Anılan Kanun’un 2., 4., 5., 7. ve 12. maddeleri ile 13.12.1983 tarih ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 30/A maddesine dayanılarak hazırlanan ve 05.02.2008 tarih ve 26778 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin 25. maddesinde ise; “Kanun ile öngörülen hizmet bedellerini karşılamak üzere, ilgili idare adına bankada bir yapı denetim hesabı açılır. Yapı denetim kuruluşunun hizmet bedelleri yapı sahibi tarafından bu hesaba yatırılır. Hizmet bedelleri, ilgili idarenin onayı ile yapı denetim kuruluşuna bu hesaptan ödenir. Bu hesap başka maksatlarla kullanılamaz. 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da belirtilen borçlar da dahil olmak üzere haczedilemez ve tedbir konulamaz” yasal düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ışığında, belediyeler adına açılan yapı denetim hesaplarının temel dayanağının 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun olduğu ve bu paraların, yapı denetim hizmeti karşılığı, hizmet bedeli olarak anılan hesaba yatırıldığı ve belediye tarafından ise hizmeti veren yapı denetim kuruluşlarına ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yapı denetim hesaplarındaki paraların, belediyelere ait paralar olmayıp, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedelleri olarak yatırılan paralar olduğu ve kamu hizmeti niteliğinde olan yapı denetimi işinde fiilen kullanıldığı sonucuna varılmış olmakla, 5393 sayılı Yasa’nın 15/son maddesi uyarınca haczi mümkün değildir.

Somut olayda, haciz konulan hesapların yapı denetim hesabı olduğu bilirkişi raporu ve dosyadaki mevcut bilgiler ile belirlenmiş olup, mahkemenin kabulü de bu yöndedir.

Bu durumda mahkemece yukarıda anılan yasal düzenlemeler uyarınca elde edilen gelirin nereye ne şekilde harcandığına ve fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

YAPI KOOPERATİFLERİNİN MUAFİYETTEN YARALANABİLMESİ İÇİN ARANAN ÖZEL ŞARTLARhbhh

I- YAPI KOOPERATİFLERİNİN MUAFİYETTEN YARALANABİLMESİ İÇİN ARANAN ÖZEL ŞARTLAR
Konut yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muafiyetten yararlanabilmesi için bazı sınırlamalar getirilmiştir. Kooperatiflerin muafiyetten yararlanabilmeleri için aranan şartlar Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4-1/k maddesinde düzenlenmiştir. Ancak yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için yukarda sayılan genel şartlar yanında ayrıca ek özel şartlarda aranılmaktadır.
Yapı kooperatiflerinde muafiyetten yararlanabilmesi için yukarıda belirtilen şartlara ilaveten;
• Kuruluşlarından, yapı inşaatlarının sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine ve Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili kişilere veya işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi,
• Yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına olması

KOOPERATİFİN KURUMLAR VERGİSİ MUAFİYETİNİN ŞARTLARI

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Tebliğinin “4.17. Şarta bağlı muafiyetlerin kaybedilmesi veya kazanılması” başlıklı bölümünde;
“…
Kurumlar vergisinden belirli şartlara bağlı olarak muaf tutulan bir kurum veya kuruluşun muafiyet şartlarını ihlal etmesi halinde, bu şartların ihlal edildiği tarihten itibaren kurumlar vergisine tabi tutulması, muafiyet şartlarının tekrar kazanılması halinde ise izleyen hesap dönemi başından itibaren muafiyetten yararlandırılması gerekmektedir.” Açıklaması yer almaktadır.
C- KOOPERATİFİN KURUMLAR VERGİSİ MUAFİYETİNİN ŞARTLARI
Kooperatifler belirli şartların gerçekleşmesi halinde kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır. Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;
• Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,
• Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,
• Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,
• Sadece ortaklarla iş görülmesine
dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir.
Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır.
Yapı kooperatiflerinin muafiyetten yararlanabilmesi için yukarda sayılan şartlara ek olarak bazı şartlarda aranmaktadır. Söz konusu şartlar ilerde ayrı bir başlık altında ele alınacağı için bu bölümde üzerinde durmayacağız.
1- Sermaye Üzerinden Kazanç Dağıtılmaması
Sermaye üzerinden kazanç dağıtılması sermaye şirketlerine ait bir özelliktir. Kooperatiflerin elde ettikleri kazancı ortaklarına sermaye paylarına göre dağıtması amacı bulunmamaktadır. Kooperatiflerin elde ettikleri karı sermayeleri oranında ortaklarına dağıtmaları durumunda, sermaye şirketlerinden farkı kalmayacaktır. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ilk şart ana sözleşmesinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.
Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmayacağına ilişkin bir hükmün yer alması ve fiilen bu kurala uyulması gerekmektedir.
Kooperatiflerin ortak dışı işlemlerden doğan kazançların ana sözleşmede aksine bir hüküm yoksa dağıtılması yasaktır. Ortak içi işlemlerden doğan kazanç ise, en az %10’unun yedek akçe olarak ayrılması zorunludur.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Gelir gider farkları, bölünmesi ve paylara faiz verilmesine” ilişkin konuları düzenleyen 38. madde hükmü aşağıya alınmıştır.
“Madde 38 – Anasözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde ortaklarla yapılan muamelelerden bir yıllık faaliyet sonunda elde edilen hasılanın tamamı gelir gider farkı olarak kooperatifin yedek akçelerine eklenir.

Gelir gider farkının ortaklar arasında bölüşülmesi öngörülmüş ise bu bölünme ortakların muameleleri oranında yapılır.

Gelir-gider farkının en az % 50′si ortaklara dağıtıldıktan sonra, ortakların sermaye paylarına genel kurul kararı ile Devlet Tahvillerine verilen en yüksek faiz haddini geçmemek üzere faiz ödenebileceği anasözleşme ile hükme bağlanabilir.

Ortak dışı işlemlerden elde edilen hasılanın ortaklara sermaye payları oranında
Dağıtılabileceği anasözleşmede hükme bağlanabilir. Dağıtılmadığı takdirde, bunlar kooperatifin gelişmesine yarayacak işlerde kullanılmak üzere özel bir fonda toplanır.

Bir yıllık faaliyet neticeleri menfi olduğu takdirde açık, yedek akçelerden ve bunların kafi gelmemesi halinde ek ödemelerle veya ortak sermaye paylariyle karşılanır.

Menfi neticeler ortadan kaldırılmadıkça gelir gider farkı ve faiz dağıtımı yapılamaz.”

Ana sözleşmede gelir gider farkının ortaklar arasında bölüşülmesi öngörülmüş ise bu bölünme ortakların işlemleri oranında yapılır. Risturn denilen bu yönteme göre yalnız ortaklarla ortaklık statüsü kapsamında yapılan işlerden doğan kazançlarla ilgilidir. Bundan dolayı ortaklardan yapılan işlerden doğan kazançlarla, ortaklardan başka kimselerle yapılan işlerden doğan kazançların ayrılması gerekmektedir. Ayırma işleminde, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine oranı esas alınır. Bu şekilde hesaplanan risturnların ortaklara dağıtılması halinde, dağıtılan bu karlar ortaklar açısından kar dağıtımı olarak değerlendirilmeyecektir.

Risturnun hesaplama yöntemi Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddenin 1. fıkrasının (i) bendinde açıklanmıştır.

Kooperatifler,ortaklarına kar dağıtımı yaptıkları takdirde muafiyet şartlarını ihlal etmiş olacaklarında, kurumlar vergisi muafiyetini de kaybetmiş olacaklardır. Dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefi sayılacaklardır.

kooperatiflerde genel kurul tescili için gerekli evraklar

kooperatiflerde genel kurul tescili için gerekli evraklar

20120908-165244.jpg

Harçtan Müstesna Tutulan İşlemler-organize sanayi bölgeleri -Kemal OZMEN

n) (5281 sayılı Kanunun 9’unci maddesiyle eklenen bent. Yürürlülük; 31.12.2004) Organize sanayi, endüstri veya teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alan gayrimenkullerin ifraz veya taksim veya birleştirme işlemleri.

Kooperatif eli ile yapilasmis sitelerde Yonetim planı hk.

[email protected]

20120904-092224.jpg

Company establishment services in Turkey

kooperatif genel kurul kararının iptali,kooperatif genel kurul kararının iptali süre,kooperatif genel kurul toplantısı

20120901-071513.jpg

kooperatif olağan genel kurul toplantısı,kooperatif olağan genel kurul gündemi,kooperatif genel kurul toplantı tutanağı

20120901-071238.jpg

kooperatif genel kurul müracaati ,kooperatif genel kurul toplantısı ,kooperatif olağanüstü genel kurul toplantısı

20120901-070828.jpg

Kooperatif tapu masrafı hesaplama 2012-Kemal OZMEN

20120901-065701.jpg

kooperatif hisse devri dilekçesi-Kemal OZMEN

Bize ulaşın [email protected]

20120901-065452.jpg

Kemal Özmen’in son makalesi -Türkiye esnaf gazetesi-agustos 2012

20120830-003606.jpg

Kooperatifin arsaları kısıtlı ise ne yapılması gerekli ?-emlak vergisi kanunu -Kemal Ozmen

İMAR PLANLARINDA UMUMİ HİZMETLERE AYRILAN YERLER:-Kemal OZMEN

İMAR PLANLARINDA UMUMİ HİZMETLERE AYRILAN YERLER:

Madde 13 – (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesinin 29/12/1999 tarih ve E. 99/33, K. 99/51 sayılı kararı ile. R.G.: 29/06/2000 – 24094)

İmar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödenmesi durdurulur. Kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan

emlak vergisi, kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödenir. Birinci fıkrada yazılı yerlerin kamulaştırma yapılmadan önce plan değişikliği ile kamulaştırmayı gerektirmeyen bir maksada ayrılması halinde ise

durdurma tarihinden itibaren geçen sürenin emlak vergisini mal sahibi öder.

Miras yoluyla intikal eden kooperatif hissesinden edinilen dairenin satışında değer artış kazancı ve veraset ve intikal vergisi hk-Kemal OZMEN

Başlık Miras yoluyla intikal eden kooperatif hissesinden edinilen dairenin satışında değer artış kazancı ve veraset ve intikal vergisi hk.
Tarih 22/08/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.18.01-160[1-2012/5-1.10.5791]-2658
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.18.01-160[1-2012/5-1.10.5791]-2658

22/08/2012

Konu

:

Miras yoluyla intikal eden kooperatif hissesinden edinilen dairenin satışında değer artış kazancı ve veraset ve intikal vergisi hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, babanız … ‘ın sağlığında 1/3/1989 tarihinde konut yapı kooperatifine üye olduğu, adı geçenin 29/6/2007 tarihinde vefat ettiği ve ölüm tarihinde dairelerin % 90’nın tamamlanmış olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen dava neticesinde 23/10/2008 tarihinde kooperatif hisselerinin ve 16/4/2009 tarihinde de tapu senetleri düzenlenerek kooperatif tarafından bu hisselere tekabül eden dairelerin diğer mirasçılarla birlikte tarafınıza teslim edildiği, … ‘ın vefatı üzerine diğer mirasçılarla birlikte tarafınızdan verilecek veraset ve intikal vergisi beyannamesinde kooperatif hissesinin beyan edilmek istendiği, ancak ilgili vergi dairesince bu talebinizin kabul edilmediği ve bunun sonucunda veraset yoluyla intikal eden kooperatif hisselerinin beyan edilmediği belirtilerek söz konusu dairelerin bugün itibarıyla satılmak istenmesi halinde bu satışın gelir vergisine tabi olup olmayacağı hususundaki Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer Artış Kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinde;

“Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (1.1.2012 tarihinden geçerli olmak üzere) 8.800 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.”

hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun “Safi değer artışı” başlıklı Mükerrer 81 inci maddesinde;

“Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.”

hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 704 ve 705 inci maddelerine göre taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılmasının, tapuya tescille doğacağından “iktisap tarihi” olarak, tapuya tescil tarihinin esas alınması gerektiği, ayrıca miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı, ancak bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre … ‘ın vefatı dolayısıyla tarafınıza intikal eden kooperatif hissesi için;

-Kooperatif sermayesine katılım payı ödemesinin miras yoluyla intikalden sonra bir kısmının tarafınızdan yapılmış olması halinde, bu kısma isabet eden gayrimenkul payının ivazlı iktisap olarak değerlendirilmesi ve dairenin kat irtifakıyla tapuya tescili işleminin yeni bir iktisap olarak değerlendirilmesi nedeniyle bu gayrimenkulün 16/4/2009 tarihinden başlayarak beş yıllık süre içerisinde satılması halinde bu satıştan elde edilecek kazancın ivazlı iktisaba tekabül eden kısmının, ilgili yıl için belirlenen istisna tutarını aşması halinde, değer artışı kazancı olarak beyan edilmesi,

-Söz konusu kooperatif payının veraset yoluyla edinilmesinden sonra bu hisseye tekabül eden gayrimenkulün herhangi bir ödeme yapılmadan kooperatiften teslim alınması halinde bu edinimin ivazsız iktisap olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup bu dairenin herhangi bir tarihte satılması sırasında değer artış kazancı meydana gelmiş olmayacağından bu satış işleminin gelir vergisine tabi tutulmaması,

gerekmektedir.

VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikali Veraset ve İntikal Vergisine tabidir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 2 nci maddesinin (b) fıkrasında da,”Mal” tabirinin, mülkiyete mevzu olabilen menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen sair bütün hakları ve alacakları ifade ettiği açıklanmıştır.

Bu hükümlere göre, malların veraset yoluyla veya her ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahısa intikali veraset ve intikal vergisine tabi olup şahsın verginin mükellefi olabilmesi ve kendisinden beyanname istenebilmesi için veraset yolu ile veya ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde mal intikal etmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 17/1/1997 tarihli ve 1997/1 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu İç Genelgesinde; veraset ve intikal vergisi matrahına kooperatif hissesinin dahil olması halinde, bu hissenin alacak olarak kabul edilerek, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 281 nci maddesine göre, mukayyet değeri (ölüm tarihine kadar ödenen aidatlar toplamı) ile değerlendirileceği açıklanmıştır.

Buna göre, intikal tarihinden sonra mirasçılarca kooperatif başkanlığından alınan ve intikale konu hisseye isabet eden tutarı gösteren yazının beyannameye eklenmesi ve ilgili vergi dairesince de bu tutarın veraset ve intikal vergisinin matrahının hesabında dikkete alınması gerekir.

Bu itibarla, … ‘ın vefatı üzerine diğer mirasçılarla birlikte tarafınıza intikal eden kooperatif hissesinin ölüm tarihine kadar ödenmiş olan aidatlar toplamının veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerekmekte olup söz konusu intikalin … ‘ın ikametgahının bulunduğu yerdeki veraset ve harçlar vergi dairesi müdürlüğüne bir beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

ANONİM ŞİRKETLERİN GENEL KURULLARINDA UYGULANACAK ELEKTRONİK GENEL KURUL SİSTEMİ HAKKINDA TEBLİĞ

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

ANONİM ŞİRKETLERİN GENEL KURULLARINDA UYGULANACAK

ELEKTRONİK GENEL KURUL SİSTEMİ HAKKINDA TEBLİĞ

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı ve kapsamı, anonim şirketlerin genel kurullarına elektronik ortamda katılmaya, öneride bulunmaya, görüş açıklamaya ve oy kullanmaya imkan tanıyan elektronik genel kurul sisteminin kuruluşunu, işleyişini, teknik hususlar ile güvenlik kriterlerine ilişkin usul ve esaslarını belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 210 uncu ve 1527 nci maddesine dayanılarak düzenlenmiştir.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

b) Borsaya kote şirket: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası düzenlemeleri uyarınca borsaya kote olan anonim şirketleri,

c) CISA (Certified Information Systems Auditor): Bilgi sistemleri denetçi sertifikasını,

ç) Elektronik Genel Kurul Sistemi (EGKS): Anonim şirketlerin genel kurullarına elektronik ortamda katılmayı teminen 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca payları Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenen borsaya kote şirketler için Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından sağlanacak elektronik platformu ve diğer şirketlerin 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1527 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kuracakları veya destek hizmeti alabilecekleri bilişim sistemini,

d) Elektronik ortamda katılma: Anonim şirket genel kurul toplantılarına Elektronik Genel Kurul Sisteminden katılmayı, görüş açıklamayı, öneride bulunmayı ve oy kullanmayı,

e) Güvenli Elektronik İmza: 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 4 üncü maddesinde tanımlanan elektronik imzayı,

f) Hak sahibi: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun hükümleri uyarınca anonim şirket genel kurul toplantısına elektronik ortamda katılma ve oy kullanma hakkı olan gerçek veya tüzel kişiyi,

g) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu,

ğ) Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK): 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca kurulmuş olan Merkezi Kayıt Kuruluşunu,

h) Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS): Ticaret sicili işlemlerinin elektronik ortamda yürütüldüğü, ticaret sicili kayıtları ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulduğu merkezi ortak veri tabanını da içeren, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan ve yönetilen uygulamayı,

ı) Tevdi eden temsilcisi: Kanunun 429 uncu maddesinde belirtilen temsilciyi,

i) Toplantı başkanlığı: Kanunun 419 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca oluşturulan başkanlığı,

j) Yönetmelik: Kanunun 1527 nci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen Yönetmeliği,

ifade eder.

Genel kurul toplantısına katılım şeklinin bildirimi

MADDE 4 – (1) Anonim şirketin genel kurul toplantısına elektronik ortamda şahsen veya temsilcileri aracılığıyla katılmak isteyen hak sahipleri, bu tercihlerini genel kurul tarihinden iki gün öncesine kadar EGKS’den bildirmek zorundadırlar. Bu süre, payları MKK tarafından kayden izlenen borsaya kote şirketlerde bir gün olarak uygulanır.

(2) Şirket, genel kurula katılma taleplerini en geç iki iş günü içinde kontrol ederek EGKS’den kabul veya reddeder. Bu süre içinde reddedilmeyen talepler kabul edilmiş sayılır. Bu hüküm, payları MKK tarafından kayden izlenen borsaya kote şirket genel kurullarında uygulanmaz.

(3) Genel kurul toplantısına elektronik ortamda katılacağını bildiren hak sahibi bu tercihini genel kurul tarihinden bir gün öncesine kadar EGKS’de geri alabilir.

Elektronik genel kurul sistemine giriş süresi

MADDE 5 – (1) Anonim şirket genel kurul toplantısına elektronik ortamda katılım için sisteme giriş, genel kurulun ilan edilen başlama saatinden bir saat öncesinde başlar, genel kurulun başlama saatinden beş dakika öncesine kadar sürer.

Elektronik ortamda görüş açıklama

MADDE 6 – (1) Anonim şirketin genel kurul toplantısına elektronik ortamda katılan hak sahibi, görüşülmekte olan gündeme ilişkin görüşünü EGKS’de yazılı olarak iletebilir. Hak sahibi her bir gündem maddesi için en fazla iki adet görüş iletebilir. Her bir görüş en fazla 600 karakter olabilir.

Oy verme ve oy süresi

MADDE 7 – (1) Anonim şirketin genel kurul gündeminde yer alan her bir gündem maddesine ilişkin olarak oylama, toplantı başkanı tarafından fiziki ve elektronik ortamda katılan hak sahipleri için aynı anda başlatılır. Elektronik ortamda oyların gönderilmesi beş dakika ile sınırlıdır.

Elektronik genel kurul sisteminin tescil ve ilanı

MADDE 8 – (1) Şirketler, Kanunun 1527 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre kendilerinin kuracakları EGKS’nin bu Tebliğ, Yönetmelik ve Kanun hükümlerine uygunluğunu, bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen kurumlara tespit ettirmek ve söz konusu kurumlar tarafından düzenlenecek teknik raporu ticaret sicili müdürlüğüne tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.

(2) EGKS hizmeti sağlayacak olan şirketler ise; sistemin, bu Tebliğ, Yönetmelik ve Kanun hükümlerine uygunluğunu, bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen kurumlara teknik bir rapor ile tespit ettirmek zorundadırlar. Hizmet sağlayıcı şirketler bu teknik raporu, Bakanlığın uygun görüşünü aldıktan sonra kayıtlı bulundukları ticaret sicili müdürlüğüne tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür. Yükümlülük yerine getirilmeden şirketler destek hizmeti veremez.

(3) Teknik rapor; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu veya bünyesinde asgari CISA sertifikası bulunan personele sahip ve bu alanda denetim yapmaya yetkilendirilmiş şirketlerden alınabilir. Bu raporun iki yılda bir yenilenerek, birinci ve ikinci fıkrada öngörülen işlemlerin tekrarlanması zorunludur. Ancak Bakanlık gerekli gördüğü hallerde bu teknik raporun daha kısa bir sürede de alınmasını isteyebilir.

(4) Üçüncü fıkrada belirtilen Kurumların düzenleyecekleri teknik raporda, EGKS’nin asgari olarak;

a) ISO 27001’e uygun bir bilgi güvenliği ve kişisel verilerin korunması alt yapısına sahip olduğu,

b) Güvenli elektronik imza oluşturma ve doğrulama uygulamalarının, 5070 sayılı Kanuna ve ikincil düzenlemelerle belirlenen standartlara uygun olduğu,

c) 5070 sayılı Kanun ve ikincil düzenlemelerle belirlenen standart ve kriterlere uygun olarak verilerin uzun dönemli arşivlenmesine imkan tanıdığı,

ç) Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından ve diğer destek hizmeti veren şirketler tarafından oluşturulan platform veya bilişim sisteminin MERSİS’e ve ilgili diğer veri tabanlarına entegrasyonu sağlayacak yeterlikte olduğu, şirketlerin kendilerinin kurdukları bilişim sisteminin ise tescili gerekli belgeleri bu veri tabanlarına iletebilecek nitelikte olduğu,

gibi hususların tespitini içerir.

Elektronik genel kurul sisteminin güvenlik kriterleri ve teknik hususlar

MADDE 9 – (1) EGKS, asgari olarak Yönetmelikte belirtilen tüm işlemlerin yapılabilmesini sağlayan tasarım ve kapasiteye, yedekleme ve felaketten kurtarma planlarına, yetkisiz erişimlere ve saldırılara karşı gerekli ağ ve sistem güvenliğine sahip olmalıdır.

(2) EGKS, toplantı yerinden elektronik ortamda ses ve görüntü aktarımını sağlayacak, mesajlaşma gerçekleştirecek, birden çok güvenli elektronik imzanın seri ve paralel olarak atılabilmesini destekleyecek, sisteme erişim taleplerine mümkün olan en kısa sürede cevap iletebilecek, genel kurul öncesi hak sahipleri tarafından elektronik genel kurul sistemine yapılacak kayıtların gizliliğini sağlayacak, toplantı başkanı ve bakanlık temsilcisi tarafından Yönetmelik hükümlerinde belirtilen güvenli elektronik imzayla imzalanacak işlemleri destekleyecek alt yapıya sahip olmalıdır.

Yürürlük

MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ hükümleri 1/10/2012 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 11 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

634 sayili kat mulkiyeti kanununa göre denetçinin malik olmasi zorunlu mudur ?-Kemal OZMEN

KMK nun 41. maddesinde ”Kat malikleri kurulu denetim işini, kendi aralarından sayı ve arsa payı çoğunluğuyla seçecekleri bir denetçiye veya üç kişilik bir denetim kuruluna verebilir” denilmektedir. Bu maddeye göre, denetçi atanması mutlaka kat malikleri arasından yapılacaktir. Kat maliki olmayan kişiler denetçi veya denetim kurulu üyesi olarak seçilemezler.

Kat Mülkiyeti Kanunu’na Göre Site Yöneticisinin Taraf Ehliyeti

Kısa Makale- 7 Kat Mülkiyeti Kanunu’na Göre Site Yöneticisinin Taraf Ehliyeti

KAT MÜLKİYETİ KANUNU’NA GÖRE SİTE YÖNETİCİSİNİN TARAF EHLİYETİ VE GÖREVLERİ
634 S. Kat Mülkiyeti Kanunun düzenlemesinde en sorunlu alan, yöneticinin aktif, pasif dava ehliyeti konusudur. Bu konuda yüksek mahkemenin çeşitli dairlerince verilmiş kararlar da, zaman zaman birbirleriyle çelişkili yargılar içermektedir. Aşağıda Yöneticinin aktif ve pasif taraf ehliyeti ile ilgili uygulamada sık karşılanan konular incelenmiştir.

1. Genel Kurul Kararlarının İptaline İlişkin Davalarda Ehliyet:

Bu konu, 28.11.2007 tarihli resmi gazetede yayınlanan 5711 sayılı kanun ile kat mülkiyet Kanunun 38. maddesine ek fıkra eklenerek netliğe kavuşmuştur. Kanunun sözü edilen maddesine göre Genel kurul kararlarına karşı açılacak davalarda husumet yöneticiye yönlendirilir. Yönetici, açılan davayı bütün kat maliklerine ve ada veya toplu yapı temsilciler kuruluna duyurur. Kurul kararının iptali halinde bu konudaki yargılama giderleri ortak giderlerden karşılanır.

2007 yılında yapılan bu düzenlemeye kadar Yüksek mahkeme, “ kat malikleri kurulu kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda husumetin, iptali istenilen karara olumlu oylarıyla katılmış olan tüm kat maliklerine yöneltilmesi gerekir” şeklinde kararlar vermekteydi.

2. Yöneticinin Görevleri Kapsamında Yapmış Olduğu Sözleşmelerle İlgi Davalarda Ehliyet:

Kat Mülkiyeti Kanunun 27. maddesine göre Anagayrimenkul, kat malikleri kurulunca yönetilir ve yönetim biçimi, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak suretiyle, bu kurul tarafından kararlaştırılır.” Ancak aynı yasanın 34. maddesi ise “kat malikleri, anagayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışardan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (yönetici), kurula da (yönetim kurulu) denir” hükmünü amirdir. Adı geçen Yasanın 35. maddesinde yöneticinin görevleri gösterilmiştir. Bu görevler anagayrimenkulün yönetimi ile ilgili olup, Kat malikleri kurulunca verilen kararların yerine getirilmesi ve yönetimin gerektirdiği ortak giderleri yapmak gibi yetkileri de içermektedir. Site yöneticisi ya da yönetim kurulu hem 634 s. Kanunun tanıdığı yetkiler dâhilinde hem de kat malikleri kurulunca kendisine verilen yetkilere dayanarak dava açma hakkını kullanabilirler. Kat malikleri kurulu kararı ile yetki verilmiş ise, yönetici yalnızca 634 s. Kanun hükmünden kaynaklanan davaları açabilir. Konuyla alakalı Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre;

Yönetici yasadan aldığı temsil yetkisine dayanarak çeşitli sözleşmeler kurabilir. İşte bu sözleşmeden doğan ihtilaflarda; site yöneticisi dava açabileceği gibi, ilgili yöneticiye karşı da dava açılabilir. Belirtilmesi gereken önemli bir husus ise; yönetici vekâletname ile tayin edilen bir vekil gibi değildir. Yasal bir temsilci olup yetkisini Kanundan almaktadır. Bu sıfatla yaptığı sözleşmeden dolayı kendisine husumet yöneltilebilir. Öte yandan kat malikinin veya kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması, yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz.

3. Elatmanın Önlenmesi Davalarında Ehliyet

Bu konuda Yüksek Mahkemenin, olayın özelliğine göre verilmiş farklı kararları bulunmaktadır.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 19.11.2007 tarihli kararında El atmanın önlenmesi davasında; davacı ve davalı taraf olarak iki site yönetiminin tüzel kişiliği bulunmadığı gerekçesiyle yetki verilip verilmediği konusu üzerinde durulmayarak, site ve kooperatif yönetimlerinin aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.(Y.1.H.D 19.11.2007 2007/8561E-11023K).

Yine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 01.07.2010 tarihli daha yeni bir kararında “Tüm kat maliklerince yöneticinin dava açmasına izin verdikleri hususu gözetilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacı site yöneticisinin aktif dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesiyle” davayı reddetmiş olan ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.

4. Site Müteahhidinin Eksik Ve Hatalı İnşaat Yapması Dolayısıyla Müteahhide Karşı Açılacak Davalarda Ehliyet:

Ortak alanlarda hatalı ve eksik imalatlar yeni yerleşime açılan site genel kurullarında hararetli tartışmalara konu olur. Ancak bu tür konularda, alınmış bir genel kurul kararı olsa dahi, yönetici müteahhide karşı dava açılması konusunda aktif dava ehliyetine sahip değildir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 29.04.2008 tarihli kararında konuyla alakalı olarak;

“634 s. Kat Mülkiyet Yasası’nın 35. maddesinde yöneticinin görevleri gösterilmiş ve bu maddenin (1.) fıkrasında kat malikleri kurulu kararının yerine getirilmesi yöneticinin görevleri arasında sayılmıştır. Ancak, apartman yöneticisi ya da yönetim kurulu 634 s. Kanunun tanıdığı yetkiler dâhilinde dava açma hakkını kullanabilirler. Kat malikleri kurulu kararı ile yetki verilmiş ise, yönetici yalnızca 634 s. Kanun hükmünden kaynaklanan davaları açabilir. Yüklenicinin yapımını yüklendiği inşaattaki ayıplı ve eksik işlerin giderilmesi için yüklenici hakkında dava açılmasını sağlamak amacıyla görevlendirilen yönetici ya da yönetim kuruluna kat maliklerinin temsil yetkisi vermiş sayılacaklarının kabulüne hukuksal olanak yoktur. Çünkü temsil edilen kimse, hukuksal işlemden doğan temsil yetkisini her zaman daraltabilir veya kaldırabilir (BK. m.34/1). Sair yandan, az yukarda açıklandığı üzere; açılan bu dava apartman yönetim kuruluna 634 s. Yasayla verilen görev ve tanınan yetkiler dâhilinde değildir. Bu kanuni nedenlerle, apartman yönetiminin bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Davada husumet ehliyeti, dava şartı olup; mahkemece, yargılamanın her aşamasında doğrudan gözetilir.” diyerek hüküm kurmuş ve yerel mahkeme kararını bu gerekçelerle bozmuştur.

5. Ortak Alanlarla İlgili Olarak Bina Sahibinin Kusursuz Sorumluluğuna ilişkin Davalarda Ehliyet

Bir başka özellik arz eden durum ise site ve apartman kat maliklerinin Borçlar Kanunu m. 58’den kaynaklanan kusursuz sorumluluk hallerinde otaya çıkmaktadır. Borçlar Kanununun 58. maddesi uyarınca bina malikinin binanın gereği gibi yapılmamasından ve binanın bakım eksikliğinden kaynaklanan zararlardan kusursuz sorumluluğu vardır. Bir apartman ya da sitenin gereği gibi yapılmamasından ya da binanın bakım eksikliğinden meydana gelecek zararlardan dolayı; gerek zarar gören gerekse zarar gören sigortalı ise zararı tazmin eden sigorta şirketi zarar görenin yerine geçerek açacağı rücu davasında tüm kat malikleri davalı olarak gösterilmelidir. Site veya apartman yönetimi davalı olarak gösterilemez. Zira site veya apartman yönetimin pasif dava ehliyeti yoktur. Her kat maliki arsa payı oranında zararın tazmininden sorumludur.

Yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için taşımaları gereken şartlar ile ilgili açıklamalar -Kemal OZMEN

Yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için taşımaları gereken şartlar ile ilgili açıklamalar

Tarih 23/11/2006
Sayı KVK-5/2006-5/ Kooperatifler-1
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri/5

Konusu : Yapı Kooperatiflerinin Kurumlar Vergisi Muafiyeti
Tarihi : 23/11/2006
Sayısı : KVK-5/2006-5/ Kooperatifler-1
İlgili Olduğu Maddeler : Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 4 ve Geçici Madde 1
İlgili Olduğu Kazanç Türleri : Kurum Kazancı

1. Giriş:

21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi ile geçici 1 inci maddesinin (8) numaralı fıkrasında yer alan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için taşımaları gereken şartlar ile ilgili açıklamalar bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Yasal Düzenleme:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; “Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri”nin kurumlar vergisinden muaf oldukları hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (8) numaralı fıkrasında ise geçiş dönemine ilişkin olarak “2006 yılının sonuna kadar bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları sağlayamayan yapı kooperatiflerinin muafiyeti 1/1/2006 tarihi itibarıyla sona ermiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

3. Yapı Kooperatiflerinin Kurumlar Vergisi Muafiyetinden Yararlanmaları:

Yukarıda yer verilen Kanun hükümleri göz önünde bulundurulduğunda, kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olabilmesi için ana sözleşmelerinde;

– Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,
– Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,
– Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması,
– Sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz)

ilişkin hükümler bulunması ve bu hükümlere fiilen de uyulması gerekmektedir.

Öte yandan, yapı kooperatiflerinde yukarıda belirtilen şartların yanı sıra; kuruluşundan, inşaatın sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya sayılan bu kişiler ile işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer vermemesi ve yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olması şartları da aranmaktadır.

Buna göre, öteden beri faaliyette bulunan ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisinden muaf olan yapı kooperatifleri ile 2006 yılı içinde kurulmuş olan yapı kooperatiflerinin 31.12.2006 tarihine kadar yukarıda belirtilen şartların tamamını sağlamaları gerekmektedir.

Belirtilen tarihe kadar söz konusu şartları yerine getirmeyen yapı kooperatifleri hakkında, Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 1 inci maddesinin (8) numaralı fıkrası gereğince 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

Duyurulur.