mal teslimlerinde bedelsiz belge düzeni ve form ba bs de nasıl gösterileceği hakkında-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Başlık Bedelsiz mal tesliminde belge düzeni ile Form Ba-Bs hk.
Tarih 30/01/2015
Sayı 67854564-1741-51
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

67854564-1741-51

30/01/2015

Konu

:

Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz belirtilerek;

– Bedelsiz ihracat işlemlerinde faturanın sadece mal cinsi ve miktarını gösterecek şekilde sıfır bedelli mi yoksa emsal bedel üzerinden mi düzenleneceği,

– Bedelsiz teslimlere ilişkin muhasebe kaydının nasıl olacağı,

– Bedelsiz ihracat ve ithalatların Ba-Bs bildirim formlarında nasıl gösterileceği,

– Yurt içi bedelsiz numune teslimlerinde teslimin sadece sevk irsaliyesi ile yapılabilmesinin mümkün olup olmadığı

hususlarında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, 229 uncu maddesinde; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun “Faturanın Şekli” başlıklı 230 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (5) numaralı bendinde; “Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır. 

            Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir. 

            Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)…” hükmü yer almaktadır.

Anılan bent hükmünden de anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belgedir.

Öte yandan, Mezkur Kanunun 231 inci maddesinin (5) numaralı bendinde; faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, 232 inci maddesinde ise birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek, satın aldıkları emtia ve hizmetler için de fatura istemek ve almak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 350 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri konusunda yükümlülük getirilmiş, 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin verilecek Ba- Bs formlarında uyulacak usul ve esaslar yeniden belirlenmiştir.

396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1.2.1. bölümünde, “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir” ,

1.2.2. bölümünde “Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” nun Tablo II alanında bildirilecektir”,

3.2.2. bölümünde ise , “İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.

            Ayrıca, serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin yurt içiyle yaptıkları alış-satış işlemlerinin bildirilmesinde; gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmesi hallerinde bu beyannamelerin kapanma tarihleri ve tutarları, gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmemesi durumlarında ise serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarı dikkate alınacaktır.

            İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde tutar alanına; 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesi gereğince gümrük vergisi tarhına esas olan kıymet, malın gümrük vergisinden muaf olması durumunda ise katma değer vergisi matrahını oluşturan katma değer vergisi hariç bedel yazılacaktır.

            Ayrıca, malın gümrük sahasına getirildikten sonra kısım kısım ithalatın gerçekleşmesi durumunda, her bir işlemin gerçekleştiği tarih dikkate alınarak bu Tebliğde belirtilen haddi aşması halinde form Ba bildirimine dâhil edilecektir.

            Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde “1111111111”, ihracat işlemlerinde ise “2222222222” olarak kodlanacaktır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre;

– Gerçekleştirilecek bedelsiz ihracat işlemlerinde mal bedelinin sıfır veya bedelsiz olduğunu gösterecek şekilde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

– Faaliyetinizle ilgili olarak Türkiye sınırları dışındaki mal hareketlerinde katma değer vergisi hesaplanmamış olsa da 5.000 TL’yi aşan mal ve/veya hizmet alış/satışlarınızın Ba-Bs formlarında beyan edilmesi gerekmektedir. Belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edileceğinden, bir kişi veya kuruma bir ay içindeki mal ve/veya hizmet satışları toplamı KDV hariç 5000 TL ve üzeri olması durumunda aynı mükelefe düzenlenen bedelsiz faturaların da 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde Form Bs bildirimlerine dahil edilmesi gerekmektedir.

– Yurtiçi bedelsiz numune ürünlerin tesliminde ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması, satışa konu olmayacak şekilde yapılması ve ilgili firmanın unvanını taşıması ayrıca para ile satılamayacağının ürün üzerinde açıkça belirtilmesi şartıyla bu malların numune olduğuna dair şerh düşülmek suretiyle sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmekte olup fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

– Tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer Tebliğlerde yapılmıştır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Danıştay Dördüncü Daire Tarih : 07.03.2000 Esas No : 1999 / 2952 Karar No : 2000 / 871 YURT DIŞINDA ÖDENEN KONUT KİRASININ İNDİRİMİ

 Danıştay Dördüncü Daire

Tarih           : 07.03.2000

Esas No : 1999 / 2952

Karar No        : 2000 / 871

YURT DIŞINDA ÖDENEN KONUT KİRASININ İNDİRİMİ

Yurt dışında ödenen kira giderinin yurt içinde elde edilen kira gelirinden indirilmesi mümkündür.

İstemin Özeti: Gayrimenkul sermaye iradından dolayı gelir vergisi beyannamesi veren davacının yurt dışında ödediği konut kira gideri indiriminin kabul edilmemesi üzerine 1997 yılı için ikmalen gelir vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, kusur cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; Gelir Vergisi Kanunu’ nun 74. maddesinin 10. bendinde sahip oldukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutların kira bedelini düşebileceklerinin belirtildiği, kiralanan gayrimenkulun mahallinin Türkiye içinde veya dışında bulunmasının sonucu etkileyeceğine dair kanunda bir açıklık bulunmadığı, dosyanın incelenmesinden, yurt dışında işçi olarak çalışan davacının yurt dışında ikamet ettiği konut için 1997 yılında ödediği tutarın, istisnaya isabet eden kısmı düşüldükten sonra kalan kısmının yurt içinde tahsil edilen kira bedelinden indirilerek beyanname verildiğinin anlaşıldığı yurt dışında işçi olarak çalışan davacının yurt dışında yerleşmiş kişi olarak kabulü mümkün görülmediğinden ve tam mükellefiyet kapsamında değerlenmesi gerektiğinden, yurt dışında ödenen kira bedelini Türkiye’ de elde ettiği gayrimenkul sermaye  iradından indirmesinin mümkün olduğu, bu durumda yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle vergi ve cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Vergi Dairesi Müdürlüğü’ nce yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulmasına istenilen kararın gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın, bozulması sağlayacak durumda görülmemiştir.

Bu nedenle, temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.

Konut yapı kooperatifleri birliğinin yaptıracağı altyapı işlerinde indirimli KDV uygulaması hk.

Konut yapı kooperatifleri birliğinin yaptıracağı altyapı işlerinde indirimli KDV uygulaması hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
TARİH : 18.01.2012
SAYI : B.07.1.GİB.4.06.17.01-130[2011-2-8-9]-92
KONU : Konut yapı kooperatifleri birliğinin yaptıracağı altyapı işlerinde indirimli KDV uygulaması hk.

İLGİ: …

İlgide kayıtlı dilekçenizde, Birliğiniz tarafından üye kooperatiflere tahsis edilen Birliğinize ait arsalar üzerinde elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz gibi alt yapı inşaat işlerinin Birliğinizce ihale edilerek yüklenicilere yaptırılacağından bahisle Birliğinize ifa edilecek inşaat taahhüt işlerine indirimli oranda KDV uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KDV Kanununun geçici 15. maddesi ile 29.07.1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiş, 29.07.1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerine uygulanacak KDV oranı ise 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli (I) sayılı listenin 12. sırasında % 1 olarak belirlenmiştir.

Konut yapı kooperatfilerine ifa edilen inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulamasına ilişkin olarak 49, 66 ve 106 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri ile 60 No.lu KDV Sirkülerinde açıklamalar yapılmıştır.

Bu düzenlemelere göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için;

  • Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması
  • İşin konut yapı kooperatifine yapılması,
  • Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması

şartlarının yanı sıra inşaatın yapıldığı arsanın tapu sicilinde inşaat taahhüt hizmetini alan kooperatif tüzelkişiliği veya kooperatifin bağlı olduğu üstbirlik adına tescil edilmiş ve inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifine verilmiş olması gerekmekte olup, bu uygulamada konut yapı kooperatifleri üst birlikleri de konut yapı kooperatifi olarak değerlendirilecektir.

İlgide kayıtlı dilekçeniz ekinde yer alan 22.12.2009 tarih ve 60657no.lu, 08.01.2010 tarih 60641 no.lu, 16.09.2009 tarih 44480 no.lu, 17.07.2009 tarih 60050 no.lu, 12.06.2009 44433 no.lu, 09.12.2009 tarih 44613 no.lu, 15.07.2009 tarih 60655 no.lu, 29.09.2009 tarih 44609 no.lu, 25.01.2010 tarih 60666 no.lu, 04.08.2009 tarih 60662 no.lu, 07.05.2009 tarih 60662 no.lu, 08.07.2010 tarih 60658 no.lu, 02.10.2009 tarih 60662 no.lu, 11.05.2009 tarih 60667 no.lu, 07.07.2009 tarih 60648 no.lu, 17.07.2009 tarih 60658 no.lu, 22.05.2009 tarih 60663 no.lu, 60653, 44626, 60663 no.lu inşaat yapı ruhsatlarının incelenmesi neticesinde; söz konusu ruhsatların Yenimahalle Belediye Başkanlığı’nca Birliğiniz adına tanzim edildiği, söz konusu yapı ruhsatında yapı sahibi olarak Birliğiniz ismine yer verildiği ve inşaatın yapılacağı arsanın tapu sicilinde Birliğiniz adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.

Buna göre, 29.07.1998 tarihinden sonra alınmış bina inşaat ruhsatları çerçevesinde, Birliğiniz de kooperatif olarak değerlendirilecek olup birliğinize ifa edilecek olan ve yukarıda belirtilen mevzuatta yer alan inşaat taahhüt işlerine indirimli oranda (% 1) KDV uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Bununla beraber, Birliğinizin doğrudan piyasadan yapacağı malzeme alımları ile inşaat taahhüt işi niteliğini haiz olmayan hizmet alımları, KDV Kanununun 28. maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Kararname eki kararda belirtilen oranlarda KDV ye tabi tutulacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif ortaklarına sigorta yapabilir mi ? Yaparsa kdv doğar mı ? İşletme kooperatifi tarafından işyerlerine yaptırılan deprem ve yangın sigorta bedellerinin kooperatif üyelerinden tahsil edilmesinde KDV uygulanıp uygulanmayacağı ve belge düzeni hk.

Tarih 18/11/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-2059
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-2059

18/11/2011

Konu

:

İşletme kooperatifi tarafından işyerlerine yaptırılan deprem ve yangın sigorta bedellerinin kooperatif üyelerinden tahsil edilmesinde KDV uygulanıp uygulanmayacağı ve belge düzeni hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kooperatifinizin 13/3/2010 tarihli olağan genel kurulunda alınan ortaklarınıza ait işyerlerinin deprem ve yangına karşı sigortalattırılması kararına istinaden, sigorta primlerinin işyeri sahiplerinden toplanarak yatırılması için genel kurul tarafından kooperatif yönetimine görev verildiği belirtilerek, işyeri sahiplerinden alınan sigorta bedellerinin katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı ve bu bedellere istinaden fatura tanzim edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

3065 sayılı  KDV Kanunu’nun;

1’inci maddesinin birinci fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

4’üncü maddesinin  birinci fıkrasında, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin ise bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

17/4-e maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7’nci maddesinin (24) numaralı bendinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemlerinin vergiden istisna olduğu,

20’nci maddesinin birinci fıkrasında teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

Aynı maddenin ikinci fıkrasında, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

24’üncü maddenin (b) bendinde ise ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların, 24/c maddesinde ise vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,

hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Faturanın Tarifi” başlıklı 229’uncu maddesinde; faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un “Faturanın Nizamı” başlıklı 231’inci maddesinin beşinci bendinde; faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu itibarla, site içerisinde yer alan üyelerinize ait işyerlerinin yangın ve depreme karşı sigortalanması nedeniyle Kooperatifiniz tarafından üyelerinden toplanan sigorta prim bedelleri için fatura tanzim edilmesine ve söz konusu prim bedelleri üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak, sigorta bedelinin Kooperatifiniz tarafından üyelerine yansıtılması işleminde söz konusu sigorta bedelini aşan bir tutarın tahsil edilmesi durumunda, ilaveten tahsil edilen tutarlar için fatura düzenlemeniz gerektiği ve bu tutarlar üzerinden genel oranda (%18) KDV hesaplanacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İade

Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İade

-Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için; 1- Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,2- İşin konut yapı kooperatifine yapılması,3- Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması, şartlarının yanısıra inşaatın yapıldığı arsanın tapu sicilinde inşaat taahhüt hizmetini alan kooperatif tüzel kişiliği veya kooperatifin bağlı olduğu üstbirlik adına tescil edilmiş ve inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifine verilmiş olması da gerekmektedir. Bu şartların sağlanması halinde; bina inşaat ruhsatının 29/7/1998 tarihinden önce alınmış olması durumunda KDV’den istisna tutulacak, bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa %1 oranında KDV’ye tabi olacaktır.

– Müteahhitlerin konut yapı kooperatiflerine karşı üstlendikleri inşaat taahhüt işlerinin bir kısmını taşeronlara yaptırmaları halinde, taşeronun müteahhide verdiği hizmet genel esaslara göre KDV’ye tabi olacaktır. Müteahhidin kooperatife yaptığı inşaat taahhüt işi ise % 1 oranında KDV’ye tabi tutulacaktır.

– Tasfiyeye giren konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerine istisna veya indirimli oran uygulanmayacaktır. Bu uygulama tasfiyenin hukuken ve fiilen başlaması ile geçerli olacaktır.

– İstisna veya indirimli oran uygulaması, konutların kullanılmaya başlanılmasına (yapı kullanım izin belgesi alınmasına) kadar yaptırılacak inşaat taahhüt işlerini kapsamaktadır

otoparkın emlak vergisi olur mu-KOOPERATİF DANIŞMANI EVREN ÖZMEN-MALİ MÜŞAVİR-EVREN ÖZMEN DANIŞMANLIK

Başlık İşyerleri ve otoparkların Emlak Vergisi Hesaplanması hk.
Tarih 21/08/2014
Sayı 97895701-175.01[29-2014/6.1.66-240]-2100
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

97895701-175.01[29-2014/6.1.66-240]-2100

21/08/2014

Konu

:

İşyerleri ve otoparkların Emlak Vergisi Hesaplanması hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Bursa iİi, … … … Mah. sınırları içerisinde bulunan bağımsız bölümlerin mağazalar, lokantalar, büfeler, sinama stüdyosu, bakım yerleri, ortak alanlar ve bu ortak alanların içerisinde bodrum katlarda bulunan otoparkların olduğunu belirterek, otoparkların inşaat maliyetinin daha düşük olması nedeniyle  işyerlerinin ve otoparkların emlak vergisi hesaplamasının ayrı ayrı değerlendirilmesinin mümkün olup olmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde; Türkiye sınırları içinde bulunan binaların bu Kanun hükümlerine göre emlak vergisine tabi olduğu, 2 nci maddesinde bu Kanun uygulamasında Vergi Usul Kanununda  yazılı bina ve mütemmimlerinin de bina ile birlikte dikkate alınacağı; 3 üncü maddesinde, bina vergisini, binanın malikinin, varsa intifa hakkı sahibinin, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği, 8 inci maddesinde de, bina vergisi oranının meskenlerde binde bir, diğer binalarda ise binde iki olduğu, bu oranların büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanacağı belirtilmiştir.

Öte yandan, 6 Seri No.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin birinci bölümünün “Ortak yerlerin değerlemesi” başlıklı A/1-c kısmında, “Kat mülkiyeti kurulmuş binalarda ortak yerlerin nasıl değerlendirileceği Emlâk Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İLİŞKİN Tüzüğün 15 inci maddesinde belirtilmiştir.

            Bu maddedeki ortak yerler deyimi, kat mülkiyetine konu olabilecek veya ortak faydalanma dışında müstakilen kulanılabilecek duruma getirilen (dükkân, daire, depo gibi.) yerleri kapsamaktadır. Bu bakımdan sözü edilen hükümlere göre bu nitelikteki yerlerin ayrıca değerlendirilerek kat (bağımsız bölüm) malikleri tarafından payları oranında ayrı ayrı beyan edilmesi gerekir.

            Buna karşılık, Kat Mülkiyet Kanununa göre kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakillen tasarrufu mümkün olmayan (çamaşırlık, sığınak, kapıcı ve kalorifer dairesi, bahçe, ortak garaj ve benzeri.) yerler için, eklentilerde olduğu gibi, bunlar da bağımsız bölümlerin değerini tayin eden kısımlar olduğundan, ayrıca vergi değeri tayin ve takdir edilmiyecek ve bağımsız bölümlerle bağlantıları ölçüsünde bu bölümlerle birlikte değerleme konusu yapılacaktır.” denilmektedir.

1319 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde;

Vergi değeri;

            a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban sulak) itibariyle takdir olunan birim değerlere göre,”

            b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle, hesaplanan bedeldir….”  hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, Şirketiniz B Blokta toplam yüzölçümü 129.881,00 m2 olan 466 adet bağımsız bölüm inşa ettirmiş olup bu bağımsız bölümlerin maliki bulunmaktadır. Dolayısıyla inşa ettirdiği otopark alanına müstakilen tasarruf etmektedir.

Bu itibarla, Şirketiniz tarafından inşa ettirilen otopark;

            1- Diğer bağımsız bölümlerden ortak faydalanma dışında ayrı olarak, müstakilen kulanılacak ise vergi değeri 1319 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi uyarınca bağımsız bölümler (işyerleri) ve otopark için belirlenen bina metrekare normal inşaat maliyet bedeli esas alınarak ayrı ayrı hesaplanacağından, söz konusu bağımsız bölümlerin ve otoparkın ayrı ayrı vergilendirilmesi,

            2-  Diğer bağımsız bölümlerle birlikte kullanılıyor ise her bir bağımsız bölümün, binada sahip olduğu arsa payı oranında otoparktan aldığı payın eklenmesi suretiyle belirlenecek yüzölçümü esas alınarak hesaplanacak vergi değeri üzerinden vergilendirilmesi, dolayısıyla otoparkın bağımsız bölümlerle (işyerleriyle) birlikte vergilendirilmesi,

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

SİTELERDE KAPICIYA ÖDENEN MAAŞLARDA GELİR VERGİSİ KESİLİR Mİ ? EVREN ÖZMEN MALİ MÜŞAVİR

Başlık Site yönetiminin kapıcıya yaptığı ödemelerin gelir vergisinden istisna edilmesi, diğer çalışanların istisna kapsamında olmaması hk.
Tarih 13/10/2014
Sayı 60757842-GVK 94/5-20
Kapsam

T.C.

VAN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

60757842-GVK 94/5-20

13/10/2014

Konu

:

Gelir Vergisi Tevkifatı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile … Vergi Dairesinde … vergi sicil numarasında muhtasar beyanname yönünden kayıtlı mükellef olduğunuzu, … İş Merkezi Site Yönetimi işi ile iştigal ettiğinizi ve işçi stopajı ve serbest meslek makbuzu yönünden 2012 yılı 3 üncü döneminden itibaren … Vergi Dairesine stopaj yönünden beyanname verip stopaj vergisi ödediğinizi belirterek, doğal gazlı olan iş merkezinizde yalnızca temizlik işleri için çalıştırdığınız bir işçiden dolayı, Danıştay 4. Dairesinin tevkifat yapılmaması yönünde vermiş olduğu 1999/1368 Esas, 2000/133 Karar no.lu kararının göz önünde bulundurularak tevkifat yapılıp yapılamayacağı konusunda görüş talebinde bulunulmuştur.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanunun 23/6 ncı maddesinde de “Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dahil değildir.)” nin gelir vergisinden istisna edileceği hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların  iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddenin   1-15 numaralı bentlerinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Buna göre, tevkifat uygulamasında “sair kurum” olarak değerlendirilen site yöneticiliklerine bağlı olarak çalıştırılan kapıcıya yapılan ödemelerin gelir vergisinden istisna edilmesi, ancak, istisna kapsamında olmayan ve ücretli olarak çalıştırılanlara yapılan ödemelerden ise vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Ayrıca, üçüncü şahıslar hakkında verilen söz konusu Danıştay kararı ve yargı organlarınca verilen diğer kararlar şahsına, olayına ve dönemine münhasır olduğundan, mahkeme kararlarına göre diğer şahıslar hakkında işlem yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, iş yeri site yöneticiliğinize bağlı olarak çalıştırılan işçiye yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

2014 yılına ilişkin sigorta poliçe bedellerinin 2013 yılında ödenmesi durumunda hangi dönemde giderleştirileceği.-KOOPERATİF DANIŞMANI MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Başlık 2014 yılına ilişkin sigorta poliçe bedellerinin 2013 yılında ödenmesi durumunda hangi dönemde giderleştirileceği.
Tarih 23/01/2015
Sayı 62030549-120[68-2014/474]-99
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[68-2014/474]-99

23/01/2015

Konu

:

2014 yılına ilişkin sigorta poliçe bedellerinin 2013 yılında ödenmesi durumunda hangi dönemde giderleştirileceği.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, mali müşavirlik hizmetinden dolayı serbest meslek kazancı mükellefi olduğunuzu, mesleki faaliyetinizi icra ettiğiniz iş yeri ile ilgili “deprem, yangın, hırsızlık vb.” riskleri bertaraf etmek için sigorta poliçesi yaptırdığınızı ve bu poliçe bedellerini de peşin ödediğinizi belirterek, bir sonraki hesap dönemiyle ilgili olarak peşin ödenen sigorta poliçe bedellerinin ödendiği takvim yılına ait serbest meslek kazancından gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

            – 65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. 

            Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…”

            – 67 nci maddesinin birinci fıkrasında ise “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır…” 

            – 68 inci maddesinde ise; “Serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:

            1. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İşyeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.). …”

            hükümleri  yer almaktadır.

            Öte yandan, serbest meslek kazançlarında geçerli olan “tahsil esası” kuralı gelirler ve giderler yönünden geçerli olduğundan, yıl içerisinde mal ve hizmet alım bedeli için yapılan ödemenin tamamının ödemenin yapıldığı yılda  gider olarak dikkate alınacağı tabiidir.

            Buna göre, yangın, deprem, hırsızlık, vb. risklere karşı sigortalattığınız iş yeriniz ile ilgili sigorta poliçe bedellerinin, ödemenin yapıldığı dönemde vergiye tabi kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Riskli yapıyı satın alırken tapu harcı -kemal özmen 

  

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ESKİŞEHİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

73903997-140[28-2014/13]-9747

25/12/2014

Konu

:

….

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, tapuda Eskişehir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada ve … Parselde kayıtlı bulunan, 6306 sayılı Kanun kapsamındaki riskli yapının şirketinizce satın alınmak istendiği belirtilerek, alım işlemlerinde tapu harcı aranılıp aranılmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

            492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde; tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların, tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu belirtilmiş, Kanuna ekli (4) sayılı tarifenin I-20/a fıkrasında, “Gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı (binde 20)” harç alınacağı hükme bağlanmıştır.

            Aynı Kanunun 123 üncü maddesinin birinci fıkrasında, özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.

            6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde, “Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.” hükmü; 7 nci maddesinin dokuzuncu fıkrasında, “Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.” hükmü bulunmaktadır. 

            6306 sayılı Kanun hükümlerinin incelenmesinden, kanunun amacının, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu ve tapu harcı istisnasının bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlemlere uygulanacağı anlaşılmaktadır. 

            Öte yandan, 15/12/2012 tarihli ve 28498 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasının (ç) bendinde, hak sahibi malik tarafından uygulama alanındaki yapıların dönüşüme tabi tutulmadan önce ilk satışı, devri ve tescili işlemleri ile Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların hak sahiplerine ilk satışı, devri ve tescili işlemleri 6306 sayılı Kanun uyarınca yapılan işlemler arasında sayılmıştır.

            Bu itibarla, ilgide kayıtlı dilekçeniz eki tapu kayıt örneğinin tetkikinden 21/07/2014 tarihi itibarıyla “riskli yapıdır” şerhi konulmuş olduğu anlaşılan Eskişehir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada ve … Parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın tapuda tarafınıza yapılacak satış işleminden, söz konusu taşınmazın dönüşüme tabi tutulmadan önce ilk satış işlemi olması durumunda harç aranılmaması gerekir. 

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktı

r.

6306 sayılı kanun özelge mukteza 

   KANUNLAR      GEREKÇELER      B.K.K.      YÖNETMELİKLER      TEBLİĞLER      İÇ GENELGELER      GENEL YAZILAR      ÖZELGELER      SİRKÜLER  
 

http://www.gib.gov.tr/datePicker/ipopeng.htm

Kanun   –Lütfen Kanun Seçiniz–193   – GELİR VERGİSİ KANUNU5422 – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU5520 – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU (YENİ) 3065 – KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU213   – VERGİ USUL KANUNU6183 – AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN4760 – ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNU488   – DAMGA VERGİSİ KANUNU492   – HARÇLAR KANUNU197   – MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ KANUNU3100 – KATMA DEĞER VERGİSİ MÜKELLEFLERİNİN ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARI KULLANMALARI MECBURİYETİ HAKKINDA KANUN3568 – SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU7338 – VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU2464 – BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU6802 – GİDER VERGİLERİ KANUNU1319 – EMLAK VERGİSİ KANUNU3074 – AKARYAKIT TÜKETİM VERGİSİ KANUNU210   – DEĞERLİ KAĞITLAR KANUNU2978 – VERGİ İADESİ HAKKINDA KANUN2982 – KONUT İNŞAATINDA VE KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELERDE YAPILACAK YATIRIMLARDA VERGİ, RESİM VE HARÇ İSTİSNA VE MUAFLIKLARI TANINMASI HAKKINDA KANUN2995 – 31/12/1960 TARİHLİ VE 193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNU İLE 4/1/1961 TARİHLİ VE 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN3218 – SERBEST BÖLGELER KANUNU3316 – 3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN4306 – İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU, MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU, ÇIRAKLIK VE MESLEK EĞİTİMİ KANUNU, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN İLE 24.3.1988 TARİHLİ VE 3418 SAYILI KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BAZI KÂĞIT VE İŞLEMLERDEN EĞİTİME KATKI PAYI ALINMASI HAKKINDA KANUN4684 – BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE  DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 4691 – TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNU4705 – YURT DIŞINA ÇIKIŞLARDAN HARÇ ALINMASI VE 4481 SAYILI KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 4837 – EKONOMİK İSTİKRARI SAĞLAMAK İÇİN EK VERGİLER ALINMASI HAKKINDA KANUN5084 – YATIRIMLARIN VE İSTİHDAMIN TEŞVİKİ İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN5615 – GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN5746 – ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN  DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN5811 – BAZI VARLIKLARIN MİLLİ EKONOMİYE KAZANDIRILMASI HAKKINDA KANUN  Son güncelleme:10/03/2015 
Madde:

  –Lütfen Madde Seçiniz–Gecici Madde-6Madde-1Madde-2Madde-3Madde-4Madde-5Madde-6Madde-7Madde-8Madde-9Madde-10Madde-11Madde-12Madde-13Madde-14Madde-15Madde-16Madde-17Madde-18Madde-19Madde-20Madde-21Madde-22Madde-23Madde-24Madde-25Madde-26Madde-27Madde-28Madde-29Madde-30Madde-31Madde-32Madde-33Madde-34Madde-35Madde-36Madde-37Madde-38Madde-39Madde-40Madde-41Madde-42Madde-43Madde-44Madde-45Madde-46Madde-47Madde-48Madde-49Madde-50Madde-51Madde-52Madde-53Madde-54Madde-55Madde-56Madde-57Madde-58Madde-59Madde-60Madde-61Madde-62Madde-63Madde-64Madde-65Madde-66Madde-67Madde-68Madde-69Mukerrer Madde-69Madde-70Madde-71Madde-72Madde-73Madde-74Madde-75Madde-76Madde-77Madde-78Madde-79Madde-80Madde-81Madde-82Madde-83Madde-84Madde-85Madde-86Madde-87Madde-88Madde-89Madde-90Madde-91Madde-92Madde-93Madde-94Madde-95Madde-96Madde-97Madde-98Madde-99Madde-100Madde-101Madde-102Madde-103Madde-104Madde-105Madde-106Madde-107Madde-108Madde-109Madde-110Madde-111Madde-112Madde-113Madde-114Madde-115Madde-116Madde-117Madde-118Madde-119Madde-120Madde-121Madde-122Madde-123Madde-124Madde-125Madde-126Madde-127Madde-128Madde-129Madde-130Madde-131Madde-132Madde-133Madde-134Madde-135Madde-136Madde-137Madde-138Mukerrer Madde-138Madde-139Gecici Madde-1Gecici Madde-2Gecici Madde-3Gecici Madde-4Gecici Madde-5Ek Madde-1Madde-140Madde-141


Başlangıç:   -gün-12345678910111213141516171819202122232425262728293031 /   -ay-123456789101112 /   -yıl-1996199719981999200020012002200320042005200620072008200920102011201220132014  Bitiş:   -gün-12345678910111213141516171819202122232425262728293031 /   -ay-123456789101112 /   -yıl-1996199719981999200020012002200320042005200620072008200920102011201220132014 
 
     


 

 


 


.

<span style=’font-size: 14px; display: inline-block; text-align: center; width: 300px;font-family: Century Gothic, Trebuchet MS , Helvetica, Arial, sans-serif;’><a title=’Systemscpa Mali Müşavirlik Muhasebeci ve Mali Müşavirlik Armut’ href=’http://armut.com/HizmetVeren/systemscpa-mali-musavirlik-istanbul-atasehir-muhasebeci-ve-mali-musavirlik_92176′ style=’background: none;
padding:0; border:0;’><img src=’http://armut.com/images/armut-uyesidir-yesil.png’ style=’display: block; margin-bottom: 6px; padding:0; border: 0;’ /></a><a
href=”http://armut.com/HizmetVeren/systemscpa-mali-musavirlik-istanbul-atasehir-muhasebeci-ve-mali-musavirlik_92176″ style=”border:0;”>Systemscpa Mali Müşavirlik Muhasebeci ve Mali Müşavirlik Armut</a></span>

Tek parsel üzerinde kurulu bloklardan oluşan sitelerde ana taşınmaz yönünden yönetici atanmış olması, blokların kendi aralarında yönetici tayin etmesine engel değildir.

BLOK YÖNETİMİ
SİTELERDE BLOK YÖNETİMİ
DAVA EHLİYETİ ( Blok Yönetimi )
AKTİF HUSUMET EHLİYETİ ( Sitede Blok Yönetimi )

Tek parsel üzerinde kurulu bloklardan oluşan sitelerde ana taşınmaz yönünden yönetici atanmış olması, blokların kendi aralarında yönetici tayin etmesine engel değildir.
Anagayrimenkul üzerinde bulunan blokların kat maliklerinin merkeziyönetimden ayrı olarak kendi yönetimlerini oluşturmalarını yasaklayan bir yasa kuralı da bulunmamaktadır.

Davacı yönetici ana taşınmazda aynı zamanda kat maliki olup, bu sıfatı dahi Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesi hükmü çerçevesinde icra takibi ve davada aktif husumet ehliyetinin varlığının kabulü yönünden yeterlidir.
Davaya konu bağımsız bölümlerin bulunduğu bloktaki kat malikleri kurulunun seçip atadığı yöneticinin; o bloğa ilişkin ortak gider alacağına yönelik icra takibinde bulunma ve dava açma hak ve ehliyetine sahip olduğu, dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunduğu açıktır.

Mahkemece, işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulmak gerekirken, aksine gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.fk

DAVA VE KARAR:

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Aydın 2. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.10.2009 gün ve 2007/915 E- 2009/951 K. sayılı kararın incelenmesi davacı/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin15.07.2010 gün ve 2010/4894E-10882K sayılı ilamı ile;

(…Dava, ana taşınmaz üzerinde bulunan Piramit Sitesi B bloğa ait ortak giderleri ödemeyen kat malikleri davalılar hakkında davacı yönetim tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesine göre kat maliklerinden her biri aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça ana taşınmazın ortak giderlerini ve bununla ilgili avansı ödemekle yükümlüdür.
Kat irtifakı kurulmuş olan  4 nolu parsel üzerinde yer alan blokların kat maliklerince anılan Yasanın 34. maddesi uyarınca atanmış olan yöneticinin veya bu parseldeki her bir  kat irtifakı hakkı sahibinin ana taşınmazın genel gider payını ödemeyen kat malikine karşı icra takibi yapmak ve dava açmak hak ve yetkisi vardır.
Mahkemece bu yönler gözetilerek tüm kanıtlar toplanarak davanın esasının incelenmesi oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”)

gerekçesiyle, şimdilik diğer yönler incelenmeksizin bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan  ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:Dava, anataşınmaz üzerindeki bloğa ait ortak giderleri ödemeyen kat maliki davalılar hakkında davacı yönetici tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı/alacaklı Piramit Sitesi B Blok Apartman yönetimi, ana taşınmaz üzerinde bulunan Piramit Sitesi B bloğa ait ortak giderleri ödemeyen kat maliki davalılar hakkında yaptıkları icra takibine, davalıların itiraz ettiklerini ileri sürerek, vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacıların takip ve dava yetkisine sahip olmadığını, Blok Yönetimi gibi bir sıfat bulunmadığından, bu yönetimin kat maliklerinden kat mülkiyeti hükümlerine göre talepte bulunamayacağını, ifadeyle, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemenin, “ Piramit Sitesi olarak adlandırılan ve tüm blokları içeren sitenin resmi yönetim planının bulunması karşısında, B Blok Kat maliklerinin kendi blokları için hazırladığı matbu yönetim planının geçersiz olduğu, her iki bloğun fiilen ayrı yönetilmesinin davacı bloğun tamamen bağımsız konuma getirilmesi anlamını taşımadığı, davacının takip ve dava açma hak ve yetkisinin bulunmadığı, 5711 Kanun gereğince yönetim konusunda uyarlama yapılması gerektiği, davaya konu taleplerin bu nedenle yerinde olmadığı, ”      gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların tümünün reddine ilişkin olarak verdiği karar,

davacı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize Davacı/alacaklı vekili getirmiştir.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; Davacı yönetimin, icra takibi yapma ve dava açma hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 2814 sayılı Kanunla değişik “Kat İrtifakı Sahibinin Hakları” başlıklı 17.maddesinde:
“ Kat irtifakı sahipleri, ortak arsa üzerinde yapılacak yapının, sözleşmede yazılı süre içinde başlaması ve tamamlanması için kendilerine düşen borçların yerine getirilmesini, karşılıklı olarak isteme ve dava etme hakkına sahiptirler.
Kat irtifakı sahipleri yapının tamamlanması için kendi aralarından veya dışarıdan bir veya birkaç kişiyi yönetici olarak tayin edebilirler. Kat mülkiyeti yöneticisinin görev, yetki ve sorumluluklarına dair hükümler, bu yönetici hakkında da uygulanır.
Kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır. ”                 hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 2814 ve 5711 sayılı Kanunlarla değişik  “Anagayrimenkulün Genel Giderlerine Katılma” başlıklı 20.maddesinde ise;
Kat maliklerinden her biri aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça
a) Kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa eşit olarak;
b) Anagayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma,(Ek ibare: 14/11/2007-5711 S.K./9.mad.) ‘güçlendirme’ ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında;
Katılmakla yükümlüdür.
c) Kat malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten kaçınamaz.
Gider veya avans payını ödemeyen kat maliki hakkında, diğer kat maliklerinden her biri veya yönetici tarafından, yönetimplanına, bu Kanuna ve genel hükümlere göre dava açılabilir, icra takibi yapılabilir. Gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için aylık, yüzde on (Değişik ibare: 14/11/2007-5711 S.K./9.mad.-yüzde beş-)  hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Birinci fıkradaki giderlere, kat maliklerinden birinin veya onun bağımsız bölümünden herhangi bir suretle faydalanan, kişinin, kusurlu bir hareketi sebep olmuşsa, gidere katılanların yaptıkları ödemeler için o kat malikine veya gidere sebep olanlara rücu hakları vardır.”     düzenlemesine yer verilmiştir.

Yine Aynı Kanunun, yöneticinin atanmasına ilişkin 34.maddesinde de;
“  Kat malikleri, anagayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışardan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (Yönetici), kurula da (Yönetim kurulu) denir.
Anagayrimenkulün sekiz veya daha fazla bağımsız bölümü varsa, yönetici atanması mecburidir.
Anagayrimenkulün bütün bölümleri bir kişinin mülkiyetinde ise, malik kanunen yönetici durumundadır.
Yönetici, kat maliklerinin, hem sayı hem arsa payı bakımından çoğunluğu tarafından atanır.
Yönetici her yıl kat malikleri kurulunun kanuni yıllık toplantısında yeniden atanır; eski yönetici tekrar atanabilir.
Kat malikleri anagayrimenkulün yönetiminde anlaşamaz veya toplanıp bir yönetici atayamazlarsa, o geyrimenkulün bulunduğu yerin sulh mahkemesince, kat maliklerinden birinin müracaatı üzerine ve mümkünse diğerleri de dinlendikten sonra, gayrimenkule bir yönetici atanır. Bu yönetici, aynen kat maliklerince atanan yöneticinin yetkilerine sahip ve kat maliklerine karşı sorumlu olur.
Sulh mahkemesince atanan yönetici, bu atanma üzerinden altı ay geçmedikçe, kat malikleri kurulunca değiştirilemez Ancak haklı bir sebep çıkarsa, onu atamış olan sulh mahkemesi, değiştirmeye müsaade edebilir.
Yönetici atanırken kendisiyle yapılan sözleşmede, teminat göstermesi şart edilebilir; sözleşmede böyle bir şart olmasa bile, haklı bir sebebin çıkması halinde kat malikleri kurulu, yöneticiden teminat göstermesini istiyebilir….”               hükmü mevcuttur.

Aynı Kanunun 35.maddesinde sayılan yöneticinin görevleri arasında –maddenin (i) bendinde
“ Kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi yapılması ”      da bulunmaktadır.

Tüm bu yasal düzenlemelere göre eldeki dava değerlendirildiğinde :
Dosyadaki kayıt ve belgelere göre, dava konusu 4 parsel sayılı taşınmaz, bir zemin on normal katlı bahçeli, natamam betonarme apartman vasfında olup; kat irtifakı kurulmuştur. Tapunun beyanlar hanesinde 20.04.2000 tarihli yönetim planıyazılıdır.

Dava Piramit Sitesi B Blok Apartman Yöneticiliği adına hareketle, davalı B Blok bağımsız bölüm malikleri aleyhine ortak giderlerden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik takibe itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

Mahkemece bir örneği dosya içine alınan 06.06.2006 tarihli Piramit Sitesi B-Blok Yönetim Planı da kat malikleri –ve aynı zamanda davalılardan Ahmet- tarafından imzalanmıştır.

Kat irtifakı kurulmuş olan 4 nolu parsel üzerinde yer alan blokların kat maliklerince, yukarıda hükmüne aynen verilen 634 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca, yönetici atanmıştır.

Hemen belirtmelidir ki, tek parsel üzerinde kurulu bloklardan oluşan sitelerde ana taşınmaz yönünden yönetici atanmış olması, blokların kendi aralarında yönetici tayin etmesine engel değildir.

Anagayrimenkul üzerinde bulunan blokların kat maliklerinin merkezi yönetimden ayrı olarak kendi yönetimlerini oluşturmalarını yasaklayan bir yasa kuralı da bulunmamaktadır.

Aynı parsel üzerinde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulması sırasında düzenlenen yönetim planında blok yapıların ve bağımsız bölümlerin çok sayıda olması dikkate alınarak yönetimde kolaylık sağlanması bakımından bloklar için ayrı yönetici öngörülmesi işin gereğine de uygundur.

Öte yandan, davacı yönetici ana taşınmazda aynı zamanda kat maliki olup, bu sıfatı dahi Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesi hükmü çerçevesinde icra takibi ve davada aktif husumet ehliyetinin varlığının kabulü yönünden yeterlidir.

Bu bakımdan, yukarıda açıklanan hükümler karşısında, Kat irtifakı kurulmuş olan  4 nolu parsel üzerinde yer alan blokların kat maliklerince anılan Yasanın 34. maddesi uyarınca atanmış olan yöneticinin veya bu parseldeki her bir  kat irtifakı hakkı sahibinin ana taşınmazın genel gider payını ödemeyen kat malikine karşı icra takibi yapmak ve dava açmak hak ve yetkisi vardır.

Davaya konu bağımsız bölümlerin bulunduğu bloktaki kat malikleri kurulunun seçip atadığı yöneticinin; o bloğa ilişkin ortak gider alacağına yönelik icra takibinde bulunma ve dava açma hak ve ehliyetine sahip olduğu, dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunduğu açıktır.

Mahkemece, işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulmak gerekirken, aksine gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır

Yönetim planının iptali

634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 28. maddesine göre; yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini, yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planını, bütün kat malikleriyle onların külli ve cüzi haleflerini ve bu arada davacı tarafı da bağlayan sözleşme hükmündedir.
DAVA VE KARAR:

Dava dilekçesinde, 08.03.2008 günlü yönetim planının 2 ( c ) maddesinin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ KARARI:Davacılar vekili dava dilekçesinde; 08.04.2008 tarihinde tapuya tescil edilen yönetim planının 2 ( c ) maddesi ile “Anagayrimenkulün tüm daireleri konut ( mesken ) olarak bizzat oturmak veya kiraya vermek suretiyle kullanılacaktır. Kat malikleri, anagayrimenkulün tüm maliklerinin yazılı izni olmadıkça, daireleri konuttan başka amaçla kullanamayacakları gibi kiraya da veremezler” biçiminde bir düzenleme yapıldığını belirterek bu maddenin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; kat mülkiyeti kurulmuş olan anataşınmazın 16.05.1991 tarihli ilk yönetim planının 2. maddesi ile dairelerin sadece mesken olarak kullanılabileceğinin belirtildiği, 9 ( c ) maddesi ile de meskenlerde kat malikleri oybirliği ile kararlaştırmadıkça sinema, tiyatro, gibi eğlence yerleri ile fırın, pastahane gibi beslenme yerleri açılmasının yasaklandığı anlaşılmıştır. İptali istenen 2 ( c ) maddesi eski yönetim planının 2. maddesinin tekrarı niteliğinde olup yeni bir düzenleme niteliğinde değildir.

634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 28. maddesine göre; yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini, yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planını, bütün kat malikleriyle onların külli ve cüzi haleflerini ve bu arada davacı tarafı da bağlayan sözleşme hükmündedir.

Mahkemece yukarıda sözü edilen yönetim planı hükmü dikkate alınarak, önceden var olan bir düzenlemenin tekrarı niteliğindeki değişikliğin iptalini isteyen davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

KOOPERATİFLERDE HUZUR HAKKI-KEMAL ÖZMEN DANIŞMANLIK

Huzur hakkı, verilen bir emeğin karşılığıdır. Genel kurulca kararlaştırılmasa da, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu` nun 98.maddesi yollaması ile T.T.K.` nun 333.maddesi uyarınca yaptığı hizmet ve katıldığı toplantılar göz önünden bulundurularak yönetim kurulu üyesine huzur hakkı ödemesi yapılması gerekmektedir.