Gayrimenkul Ekspertiz Hizmeti verenler fatura mı düzenleyecek serbest meslek makbuzu mu ?

Gayrimenkul Ekspertiz Hizmeti verenler fatura mı düzenleyecek serbest meslek makbuzu mu ?

– Bir veya birden fazla işverenle yapılan sözleşmeye istinaden ekspertizlik hizmeti verilmesi halinde elde edilen gelirin ücret geliri olarak kabul edilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

 

– Ekspertizlik hizmetinin kendi işyerinde yapılması veya personel çalıştırılmak suretiyle verilmesi, diğer bir ifadeyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

 

– Gayrimenkul danışmanlığı faaliyetinin, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, ticari mahiyette olmaması ve işlerin bir işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

 

– Gayrimenkul danışmanlığı faaliyetinin, bir ticari organizasyon kapsamında gayrimenkullerin alım, satım ve kiralanmasına aracılık şeklinde diğer bir ifadeyle emlak komisyonculuğu şeklinde yapılması halinde ise elde edilen kazancın ticari kazanç olarak kabul edilmesi ve ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi,

 

– Ekspertizlik faaliyetinin, serbest meslek faaliyeti niteliğinde olan gayrimenkul danışmanlığı faaliyeti ile birlikte yapılması halinde de söz konusu faaliyetlerin serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

 

gerekmektedir.

 

Buna göre, kendi işyerinizde ve personel çalıştırılmak suretiyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabınıza yaptığınız ekspertizlik (gayrimenkul değerleme) hizmetinin, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerektiği tabiidir.

Kooperatiflerin vergi mevzuatı karşısındaki durumunun değerlendirilmesi

Kooperatiflerin vergi mevzuatı karşısındaki durumunun değerlendirilmesi

Bilindiği üzere kooperatiflerin vergi mevzuatı karşısındaki durumu anonim şirketlere göre çok fazla farklılık arz etmektedir. Sadece anonim şirketlere göre değil her kooperatifin türüne göre vergi mevzuatı karşısındaki durumu farklılık arz edebilmektedir. Hatta aynı tür iki kooperatifin de yaptığı işlemler neticesinde farklı vergisel yükümlülükleri olabilir.

Bu nedenle genel bir hüküm ile kooperatifler ilgili verginin mükellefidir veya değildir denilmesi mümkün olamamaktadır.

Yapı kooperatifleri bilindiği üzere konut yapı kooperatifi, küçük sanayi sitesi yapı kooperatifi ve toplu işyeri yapı kooperatifi olarak üç ayrı şekilde kurulabilmektedir.

Konut yapı kooperatiflerine sağlanan vergisel avantajlar diğer iki kooperatif türüne göre daha kapsamlıdır. Genelde her kooperatifin aynı vergisel avantajı olduğu düşünülerek hatalı işlemler yapılmakta sonradan vergi cezaları ile karşılaşılmaktadır.

Küçük sanayi sitelerinde ise en son katma değer vergisi kanununda yapılan değişiklik ile kendilerine yapılan inşaat taahhüt işleri de katma değer vergisinden istisna edilmiştir. Ancak maalesef toplu işyeri kooperatiflerine aynı istisna sağlanıp, sağlanmadığı net değildir. Bizim görüşümüze göre organize sanayi bölgesi içinde olan toplu işyeri yapı kooperatifleri de aynı vergisel avantajlardan faydalanması gerekmektedir.

Sonuç olarak, yapılan işlemler bazında tarafımızdan bilgi alınmasının daha sağlıklı olacağını düşünmekteyiz.

Bilgilerinize Sunarız

Saygılarımızla

Ortak Alanlar Emlak Vergisi Ödemenize mi neden oluyor ?

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, bina vergisi hesabında binanın/dairenin dıştan dışa yüzölçümü hesabında brüt alana hol, merdiven boşluğu, kapıcı dairesi, sığınak, otopark, yol gibi ortak kullanım alanlarından gelen paylar ile kömürlük ve çamaşırlık gibi müştemilatın yüzölçümünün ilave edilip edilmeyeceği ile indirimli bina vergisi oranı (sıfır) uygulamasından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde Türkiye sınırları içinde bulunan binaların bu Kanun hükümlerine göre bina vergisine tabi olduğu; 2 nci maddesinde, bu kanundaki bina tabirinin, yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsadığı; 3 üncü maddesinde bina vergisinin binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler tarafından ödeneceği; 7 nci maddesinde de bina vergisi matrahının binanın bu Kanun hükümlerine göre tespit edilen vergi değeri olduğu hükme bağlanmıştır.

 

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise, “Cumhurbaşkanı, kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, engellilerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır. Muayyen zamanda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz. Geliri olmadığını belgelemenin usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.

 

Anılan hükmün verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 2006/11450 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, engellilerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskene sahip olmaları halinde (intifa hakkına sahip olunması hali dahil), bu meskene ait bina vergisi oranı 2007 ve müteakip yıllar için sıfıra indirilmiştir.

 

Anılan Kanunun 29 uncu maddesinde;

 

“Vergi değeri;

 

a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,

 

b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,

 

Hesaplanan bedeldir.” hükmü yer almaktadır.

 

Öte yandan, binanın brüt alanı ile ilgili olarak 6 seri no.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde;

“A – BİNA VERGİSİ

l. Verginin konusu ve bina kavramı

c) Ortak yerlerin değerlemesi

Kat mülkiyeti kurulmuş binalarda ortak yerlerin nasıl değerlendirileceği Emlâk Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzüğün 15 inci maddesinde belirtilmiştir.

 

Bu maddedeki ortak yerler deyimi, kat mülkiyetine konu olabilecek veya ortak faydalanma dışında müstakilen kullanılabilecek duruma getirilen (dükkân, daire, depo gibi.) yerleri kapsamaktadır. Bu bakımdan sözü edilen hükümlere göre bu nitelikteki yerlerin ayrıca değerlendirilerek kat (bağımsız bölüm) malikleri tarafından payları oranında ayrı ayrı beyan edilmesi gerekir.

 

Buna karşılık, Kat Mülkiyet Kanununa göre kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakilen tasarrufu mümkün olmayan (çamaşırlık, sığınak, kapıcı ve kalorifer dairesi, bahçe, ortak garaj ve benzeri.) yerler için, eklentilerde olduğu gibi, bunlar da bağımsız bölümlerin değerini tayin eden kısımlar olduğundan, ayrıca vergi değeri tayin ve takdir edilmiyecek ve bağımsız bölümlerle bağlantıları ölçüsünde bu bölümlerle birlikte değerleme konusu yapılacaktır.” denilmektedir.

 

14 seri no.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde ise;

“…

Binanın Dıştan Dışa Yüzölçümünün Tespiti

 

Emlâk Vergisine esas olacak bina değerinin tespitinde binanın DIŞTAN DIŞA (BRÜT) YÜZÖLÇÜMÜ esas alınmaktadır.

 

Binanın (apartmanlarda ise dairenin) dıştan dışa yüzölçümü dış duvarlar arasındaki mesafeler itibariyle m2 cinsinden bulunacak alanıdır.

 

Binanın dıştan dışa yüzölçümü kesin olarak bilinemediği takdirde faydalı, diğer bir ifade ile net alanın % 25 fazlasının dıştan dışa yüzölçümü olarak bildirilmesi mümkün bulunmaktadır. Buna göre net alanı 100 m² olan bir apartman dairesinin bildirilmesi gereken brüt alanı 125 m² olacaktır.

 

Bu şekilde hesaplanan brüt alan hol, merdiven boşluğu, kapıcı ve kalorifer dairesi, sığınak gibi ortak kullanım yerlerinden gelen paylar ile kömürlük ve çamaşırlık gibi müştemilatın yüzölçümünü de içermektedir.” denilmektedir.

 

Bu açıklamalara göre, kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve bağımsız olarak tasarrufu mümkün olmayan kömürlük, çamaşırlık, sığınak, kapıcı ve kalorifer daireleri, garaj gibi eklentiler arsa payı oranında bağlı olduğu bina ile birlikte dikkate alınır. Buna mukabil, binaların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan veya kolaylaştıran ve binadan bağımsız olarak kullanılabilen daire, işyeri, depo gibi eklentiler bağlı olduğu binadan ayrı olarak dikkate alınır ve ana taşınmazdan ayrı olarak vergilendirilir.

 

Buna göre, genel ortak alanların yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi ve kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakilen tasarrufu mümkün olmayan yerlerin, mükelleflerin arsa hissesine göre bulunacak payları oranında bağımsız bölümlerle birlikte değerleme konusu yapılarak vergi değerinin hesaplanması gerekmektedir.

 

Öte yandan, binanın dıştan dışa yüzölçümünün kesin olarak bilinemediği takdirde faydalı, diğer bir ifade ile net alanın % 25 fazlasının dıştan dışa yüzölçümü olarak bildirilmesi mümkün bulunmaktadır. Buna göre net alanı 100 m² olan bir apartman dairesinin bildirilmesi gereken brüt alanı 125 m² olacaktır.

 

Ayrıca, konu ile ilgili olarak … Belediye Başkanlığından alınan … tarihli ve … sayılı yazıda, dairenize ilişkin olarak 173 m2 brüt bina metrekaresine ilgili sitenin toplam kapalı otoparkından arsa hissenize göre 86 m2 kapalı otopark alanının hesaplandığı ve binanın dıştan dışa yüzölçümünün 259 m2 olarak tespit edildiği belirtilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; indirimli bina vergisi oranı (sıfır) uygulamasından, kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenler, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanlar, gaziler, engelliler, şehitlerin dul ve yetimleri Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskene sahip olmaları halinde diğer şartları da taşımaları şartıyla yararlanabilecek olup maliki olduğunuz bağımsız gayrimenkulün (site dahilinde mesken mahiyetindeki) yer aldığı binanın ortak alanlarından gelen paylar ile birlikte dıştan dışa yüzölçümü toplamının brüt 200 m²’nin üzerinde olması nedeniyle anılan uygulamadan yararlanabilmeniz mümkün bulunmamaktadır.

Neden Kooperatif ?

Özellikle aşağıdaki koşullarda kooperatif kurmak ya da bir kooperatife katılmak faydalı olabilir:

a) Tek başına çözülemeyecek sorunlar ve zorluklar olduğunda. Bir sorun, aynı sorunu yaşayan insanlarla birlikte daha kolay çözülebilir.

b) Sorunu çözmek için ihtiyaç duyulan yardımı ailenizden, başka işletmelerden, devletten ya da başka sosyal kurumlardan almak mümkün olmadığında. Kooperatif, ihtiyaç duyulan çözümü sunma ihtimali en güçlü hizmet sağlayıcıdır.

c) Kooperatif ortağı olmanın avantajları (hizmetlere, girdilere, finans hizmetlerine, pazarlara vs. erişim), ortaklık görevlerine (örn. para, zaman, beceri vs. gibi kaynaklara katkıda bulunmak) üstün geldiğinde.

Müteahhitlik Yetki Belgesi Grupları

Müteahhitlik Yetki Belgesi Grupları

02.04.2019 Tarihli Resmi Gazete ile Müteahhitlik Yetki Belgesi gruplandırması yapılmıştır.

Müteahhitlik Yetki belgesi grupları

A-B-C-D-E-F-G-H

Yetki belgesi grupları ve kullanımı

(1) Yetki belgesi grupları, mesleki ve teknik yeterlikler ile ekonomik ve mali yeterlikler esas alınarak; A, B, C, D, E, F, G, H ve geçici olmak üzere gruplandırılır. Bu gruplandırmaya göre 12 nci ve 13 üncü maddelerde sayılanlarla birlikte, aşağıdaki yeterliklerin sağlanması gerekir:

a) A Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerinin iki katını geçen ve ortalama yıllık usta iş gücü en az 50, teknik personel iş gücü en az 8 olanlar.

b) B Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerinin 7/5’ini geçen ve ortalama yıllık usta iş gücü en az 24, teknik personel iş gücü en az 6 olanlar.

c) C Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerini geçen ve ortalama yıllık usta iş gücü en az 12, teknik personel iş gücü en az 3 olanlar.

ç) D Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerinin 2/3’ünü geçen ve ortalama yıllık en az 9, teknik personel iş gücü en az 2 olanlar.

d) E Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerinin 1/3’ünü geçen ve ortalama yıllık usta iş gücü en az 6, teknik personel iş gücü en az 2 olanlar.

e) F Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerinin 1/10’unu geçen ve ortalama yıllık usta iş gücü en az 3, teknik personel iş gücü en az 1 olanlar.

f) G Grubu: İş deneyim tutarı yapım işleri eşik değerinin 7/100’ünü geçen ve ortalama yıllık usta iş gücü en az 1, teknik personel iş gücü en az 1 olanlar.

g) H Grubu: İş deneyimi ve iş gücü koşulu aranmaz.

ğ) Geçici Grup: Ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterlikler ile iş deneyimi ve iş gücü koşulu aranmaz.

(2) Aynı veya ardışık gruplardaki ortak girişim durumunda, ortak girişimin belge grubu, yüksek gruptaki pilot/koordinatör ortağın belge grubunun bir üstü olarak değerlendirilir. Bunun dışındaki ortaklıkların belge grubu ise yüksek gruptaki ortağın belge grubu olarak değerlendirilir.

(3) Bu Yönetmelik kapsamında yetki belgesi grubu sahibi yapı müteahhitlerinden;

a) B, C, D ve E grubundakiler, yapı yaklaşık maliyeti, belge grubunun gerektirdiği asgari iş deneyim tutarını geçmeyen yapım işlerini,

b) F ve G grubundakiler, yapı yaklaşık maliyeti, belge grubunun gerektirdiği asgari iş deneyim miktarının 3/2’sini geçmeyen yapım işlerini,

c) H grubundakiler, yapı yaklaşık maliyeti, G belge grubunun gerektirdiği asgari iş deneyim miktarının 1/3’ünü geçmeyen yapım işlerini,

üstlenebilirler.

ç) A grubu için bir kısıtlama uygulanmaz.

(4) Üçüncü fıkra kapsamındaki hesaplamada tek bir sözleşmeye ve/veya yapı ruhsatına dayalı işler dikkate alınır. Toplu yapı niteliğindeki yapılar için düzenlenen iş deneyim belgelerinin değerlendirilmesinde, başvuru sahibi adına olanlar toplanarak dikkate alınır.

(5) Yapı yaklaşık maliyetine esas alınan birim maliyetlerin yılı içerisinde yayımlanmasına kadar geçen süre içerisinde,  birim maliyetlere eşik değerde yapılan güncelleme oranı uygulanır.

(6) Birim maliyet sınıflarında yer almayan yapılar ile yapı yaklaşık maliyeti birim maliyet kullanılarak belirlenmesi uygun olmayan onarım, güçlendirme ve benzeri işlerin maliyeti, yapının metraja dayalı maliyeti üzerinden belirlenir.

 

Yapı Kooperatifleri Geçici Müteahhitlik Yetki Belgesi Alırken Hangi Belgeleri Hazırlamaları Gerekiyor ?

Yapı Kooperatifleri Geçici Müteahhitlik Yetki Belgesi Alırken Hangi Belgeleri Hazırlamaları Gerekiyor ?

Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin ilgili sayıları veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirkülerini,

Geçici grup yetki belgesi numarası almak isteyen yapı sahibi tacir olmayan gerçek kişiden yeterlik belgeleri ve meslek odasına kayıt belgesi istenmez. Ancak 5 inci maddenin üçüncü fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılanlardan, birinci fıkranın (b) bendindeki belgeler ile mülkiyeti kanıtlayıcı belgeler ve başvuruyu imzalayanın başvuru yapmaya yetkili olduğuna dair belge istenir.

Müteahhitlik Yetki Belgesi için hangi bilgi ve belgeler gereklidir ?

Yetki belgesi numarası için başvuru için gerekli belgeler

(1) Yetki belgesi numarası almak isteyen başvuru sahiplerinin, başvuru yapılan tarih itibarıyla en az bir ay süreyle geçerli olacak şekilde, aşağıda sayılan belgeleri kapalı zarf içerisinde Yapı Müteahhitliği Yetki Belgesi Numarası Başvuru Formu (Ek-1) ekinde Müdürlüğe sunmaları gerekir:

a) Gerçek kişi ise, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından başvuru yılı içinde alınmış kayıt belgesinin aslı veya Müdürlükçe ya da ilgili sicil memurluğunca tasdik edilmiş sureti ile noter tasdikli imza beyannamesi,

b) Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin ilgili sayıları veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirkülerini,

c) Ekonomik ve mali yeterliğin sağlandığına ilişkin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirce düzenlenen Ekonomik ve Mali Yeterlik Bildirim Formu (Ek-2),

ç) Mali durumunu göstermek üzere bankalardan temin edilecek standart formatta düzenlenen Banka Referans Mektubu (Ek-3),

d) Mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler ile ortalama yıllık usta iş gücü ve teknik personel yeterliğinin sağlandığına ilişkin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirce düzenlenen Mesleki ve Teknik Yeterlik Bildirim Formu (Ek-4),

e) 7 nci maddede belirtilen hallerden herhangi birisi durumunda olunmadığına dair, standart formatta düzenlenen Sicil Durumu Beyannamesi (Ek-5).

(2) G grubu yetki belgesi numarası almak isteyenlerden, ekonomik ve mali yeterliklerden yalnızca banka referans mektubu istenir. % 51 veya daha fazla hissesi beş yıldır mimar veya mühendis ortağa ait olan tüzel kişilerden ve mimar veya mühendis gerçek kişilerden banka referans mektubu da istenmez.

 (3) H grubu yetki belgesi numarası almak isteyenlerden ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterlik belgeleri istenmez.

 (4) Geçici grup yetki belgesi numarası almak isteyen yapı sahibi tacir olmayan gerçek kişiden yeterlik belgeleri ve meslek odasına kayıt belgesi istenmez. Ancak 5 inci maddenin üçüncü fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılanlardan, birinci fıkranın (b) bendindeki belgeler ile mülkiyeti kanıtlayıcı belgeler ve başvuruyu imzalayanın başvuru yapmaya yetkili olduğuna dair belge istenir.

(5) Geçici grup yetki belgesi numarası başvurularında 7 nci madde uygulanmaz.

(6) Başvuruda sunulan belgelerin 28 inci maddede atıf yapılan mevzuatta yer alan belge sunum şekline ilişkin düzenlemelere uygun olması gerekir. Başvuruların dili Türkçe olup yabancı dilde düzenlenen belgelerin Türkçe tercüme asılları ile birlikte sunulması zorunludur.

(7) Yapı müteahhitleri tarafından bulundukları yetki belgesi grubundan farklı bir gruba yapılan başvurular, yeni başvuru olarak değerlendirilir.

(8) Ortak girişimler tarafından yapılan yetki belgesi numarası başvurularında; noter onaylı ortaklık sözleşmesi, başvuru formu ve ortaklığı oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin her biri tarafından imzalanmış Ortak Girişim Beyannamesi (Ek-6) ve ilgisine göre birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerindeki belgelerin ayrı ayrı verilmesi zorunludur. Ortaklık adına yeni bir yetki belgesi numarası alınmasında, birinci fıkranın diğer bentlerinde sayılan belgeler istenmez.

(9) Yetki belge numarası almak için bir Müdürlüğe başvuranlar, başvurusu sonuçlandırılıncaya kadar bir başka Müdürlükten yeniden başvuru yapamaz. Başvurusu daha önce reddedilenlerin yeniden başvurması halinde, yapılacak değerlendirmelerde önceki kayıtları YAMBİS üzerinden kontrol edilerek karar verilir.

(10) Müdürlük/Belge komisyonu başvuru evrakında çelişki ve/veya yanlışlık olduğu kanaatine varırsa, başvuru sahibinden, ilgili kurum ve kuruluşlara başvurması suretiyle evrakta yer alan bilgilerin doğruluğunun teyit ettirilmesini isteyebilir.

Kimler Müteahhitlik Yetki belgesi numarası başvurusu yapamaz ?

Yetki belgesi numarası başvurusu yapamayacak olanlar

 (1) Yetki belgesi numarası için başvuranlardan;

a) İflas eden, tasfiye halinde olan, işleri mahkeme tarafından yürütülen, konkordato ilân eden, işlerini askıya alan, iflası ilân edilen, zorunlu tasfiye kararı verilen, alacaklılara karşı borçlarından dolayı mahkeme idaresi altında bulunan, ilgili mercilerce hileli iflas ettiğine karar verilen,

b) Başvuru tarihinden geriye doğru son üç yıl içerisinde kesinleşmiş yargı kararı ile tespit edilmek kaydıyla, yetki belgesi numarası kullandığı işlerde;

1) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştıran veya buna teşebbüs eden,

2) Sahte belge düzenleyen, kullanan veya bunlara teşebbüs eden,

3) Hileli malzeme, araç veya usuller kullanan, fen ve sanat kurallarına aykırı imalat yapan,

gerçek veya tüzel kişilere yetki belgesi numarası tahsis edilmez, yetki belge numarası olanların belgesi iptal edilir.

(2) Başvuru sahibinin ticari işletme türüne bağlı olarak 23 üncü maddede sayılanların, birinci fıkradaki kısıtlama hükümleri kapsamına girmeleri halinde o ortaklık veya şirkete de yetki belgesi numarası tahsis edilmez, yetki belge numarası olanların yenileme işlemi yapılmaz.

Yapı müteahhitinin Sorumlulukları Nelerdir ?

Yapı müteahhitinin Sorumlulukları Nelerdir ?

(1) Yapı müteahhidi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte ilgili mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir. Yapı müteahhidi, ilgili fenni mesullerin denetimi olmaksızın inşaat ve tesisatlarına ilişkin yapım işlerini sürdüremez, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştıramaz.

(2) Yapı müteahhidi, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamak, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri almak, uygulamak ve uygulatmaktan sorumludur.

(3) Yapı müteahhidi, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda öngörülen iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü tedbiri almaktan sorumludur.

(4) Yapı müteahhidi, inşaat ve tesisat işlerinde şantiye şefi ve yetki belgeli usta çalıştırmak ve belgelerinin bir örneğini şantiye dosyasında bulundurmak zorundadır.

(5) Yapı müteahhidi, yapı sahibi ile yapım sözleşmesi yapmakla yükümlüdür. Yapı sahibinin aynı zamanda yapı müteahhidi olma koşullarını taşıdığı hallerde, başka bir yapı müteahhidi ile sözleşme şartı aranmaz.

Yapı müteahhitliği kimler tarafından yapılabilir ? Sorumlulukları Nelerdir ?

Yapı müteahhitliği

MADDE 6 – (1) Yapı müteahhidi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte ilgili mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir. Yapı müteahhidi, ilgili fenni mesullerin denetimi olmaksızın inşaat ve tesisatlarına ilişkin yapım işlerini sürdüremez, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştıramaz.

(2) Yapı müteahhidi, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamak, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri almak, uygulamak ve uygulatmaktan sorumludur.

(3) Yapı müteahhidi, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda öngörülen iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü tedbiri almaktan sorumludur.

(4) Yapı müteahhidi, inşaat ve tesisat işlerinde şantiye şefi ve yetki belgeli usta çalıştırmak ve belgelerinin bir örneğini şantiye dosyasında bulundurmak zorundadır.

(5) Yapı müteahhidi, yapı sahibi ile yapım sözleşmesi yapmakla yükümlüdür. Yapı sahibinin aynı zamanda yapı müteahhidi olma koşullarını taşıdığı hallerde, başka bir yapı müteahhidi ile sözleşme şartı aranmaz.

Yapı Kooperatifleri Geçici Müteahhit grup yetki belgesi numarası alabilir mi ?

Yapı Kooperatifleri Geçici Müteahhit grup yetki belgesi numarası alabilir mi ?

Ana sözleşmelerinde kendi yapılarını inşa edebileceklerine dair aykırı hüküm bulunmamak ve işletme konusu gösterilmek şartıyla yapı kooperatifleri Geçici Müteahhit grup yetki belgesi numarası alabilir.

Hangi Durumlarda Parsel Maliki Kendi Yapısını İnşaa Edebilir ?

Hangi Durumlarda Parsel Maliki Kendi Yapısını İnşaa Edebilir ?

Tek parselde bir bodrum katı dışında, en çok iki katlı ve toplam yapı inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen yapılarda; yapı müteahhitliğine ilişkin bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel maliki kendi yapısını inşa edebilir. Bu durumdaki yapılar için ayrıca yapı müteahhidi aranmaz. Sadece o yapım işinde kullanılmak ve beş yıl içinde bir defaya ve tek bir yapıya mahsus olmak üzere, yapı sahibine geçici yetki belgesi numarası verilir. Yapı sahibinin aynı zamanda yapı müteahhitliğini üstlendiği durumlarda sözleşme şartı aranmaz.

Kimler Yetki Belgeli Usta Olabilir ?

Yetki belgeli usta: Mesleki Yeterlilik Kurumu Mesleki Yeterlilik Belgeleri, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununa göre ustalık belgesi almış olanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı meslekî ve teknik eğitim okullarından mezun olup, diplomalarında veya ustalık belgelerinde belirtilen bölüm, alan ve dallarda çalışanları,

Dövizli Sözleşmeler ile İlgili Güncel Cevaplar


Dövizli Sözleşmeler ile İlgili Güncel Cevaplar

Evren Ö[email protected]

Döviz cinsinden sözleşmeler ile ilgili süreci hatırlarsak,

ilk önce 2018 Eylül ayında bir tebliğ taslağı yayınlandı Bu tebliğde neredeyse döviz cinsinden düzenlenen bütün sözleşmelerin Türk Lirasına dönülmesi gerektiği sonucu çıkıyordu.

Sonrasında 6 Ekim Tarihli Resmi Gazetede yayınlanan TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARA İLİŞKİN TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2008–32/34)’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2018–32/51) e göre her sözleşmeyi TL ye çevirmek zorunlu olmadığı bazı istisnalar olduğu resmileşti .

16 Ekim tarihinde ise Hazine bakanlığının sayfasında açıklamalar, sık sorulan sorular v.b.içeren basın duyurusu yayınlandı

Daha sonra ise 16 kasımda yukarıda yazılı tebliğde sektörlerin talepleri üzerine bazı değişiklikler daha söz konusu oldu. 

Bu arada 22 Kasım 2018 Tarihinde Türk Lirasına çevrilen sözleşmeler ile ilgili Damga vergisi sirküleri yayınlandı.

Bütün bu süreçte bir çok kişinin aklında tebliğdeki açıklamalarda yeterli cevabı bulamamaları nedeni ile sorular oluştu.

En son 27 Şubat 2019 Tarihinde ise yine Hazine bakanlığının sayfasında sık sorulan sorulara cevap mahiyetinde bir döküman yayınlandı.

Başa dönüp baktığımızda ve ilk çıkan tebliğden geldiğimiz sürece kadar değişiklikleri yorumladığımızda bir çok sözleşmeye istisna getirildiğini görüyoruz. Madem bu noktaya gelinecekti baştan bu tebliğ çıkmadan sektörlerin yeterince görüşü alınarak çıkartılamaz mıydı sorusu akıllara gelmiyor değil.

27 Şubat tarihindeki bazı önemli soru ve cevapları bu yazıya alıntılıyorum.

Soru-1 Tebliğ’de yapılan değişiklikten önce ithal girdilerim olduğu için yurt içinde dövizle ya da dövize endeksli olarak ticari mal satıyordum. Söz konusu değişiklikten sonra yurt içinde yine aynı şekilde satmaya devam edebilir miyim?

Cevap-1:Menkul satış sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması serbest olduğu için eğer satışı yapılacak olan ticari mal menkul tanımına giriyorsa döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak satılabilir. Yalnızca, taşıt satışına ilişkin menkul satış sözleşmeleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak yapılamaz. Ayrıca döviz cinsinden maliyet içeren eser sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.


Soru-2: Döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde, sözleşmenin TL üzerinden yapılıp faturanın döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün müdür?

Cevap-2:Mümkün bulunmamaktadır.


Soru-3:Tebliğ’in 19. fıkrasında geçen “dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketler” ifadesi ile tam olarak ne kastedilmektedir?

Cevap-3:Söz konusu ifade ile payların asgari olarak yüzde ellisine sahip olma şartı veya doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliği bulunmamakla birlikte imtiyazlı hisselerin elde bulundurulması veya diğer hissedarlarla yapılan anlaşmalara istinaden oy hakkının çoğunluğu üzerinde tasarrufta bulunulması veya herhangi bir suretle yönetim kurulu üyelerinin karara esas çoğunluğunu atayabilme ya da görevden alma gücünün elde bulundurulması suretiyle şirketin ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip olunması kast edilmektedir.


Soru-4:Tebliğin 19 uncu fıkrası kapsamına giren şirketlerin kiracı olduğu gayrimenkul kiralama sözleşmelerinin 13.09.2018–16.11.2018 tarihleri arasındaki dönemde Türk lirasına çevrilmiş olması durumunda tanınan yeni istisna kapsamında tekrar döviz olarak düzenlenmesi mi gerekmektedir?

Cevap-4:Bilindiği üzere, 13.09.2018 ile 16.11.2018 arasındaki dönemde yürürlükte olan mevzuat uyarınca gayrimenkul kiralamasına ilişkin bir istisna bulunmaması nedeniyle sözleşmenin Türk parasına çevrilme zorunluluğu bulunmaktaydı. Söz konusu dönemde gayrimenkul kiralama sözleşmesinin Türk parasına çevrilmiş olması halinde 16.11.2018 tarihinden sonra gayrimenkul kiralama sözleşmelerine istisna getirilmesi gerekçesiyle kiralayanın rızası hilafına daha önce Türk parasına çevrilmiş sözleşme bedelinin yeniden döviz cinsinden talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bunun nedeni ise gayrimenkul kiralama sözleşmelerine istisna getiren Tebliğ’in 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasının lafzında “mümkündür” ifadesinin yer alması olup, söz konusu hüküm kapsamında istisna tanınan taraflara sözleşme bedelini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenleme konusunda bir zorunluluk yüklenmemesidir. Söz konusu hüküm uyarınca, sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla daha önce Türk parasına çevrilmiş olan sözleşme bedeli döviz cinsinden kararlaştırabilecektir. Bu itibarla, yeni yapılacak bir gayrimenkul kiralama sözleşmesinin mezkur istisna kapsamında bulunması halinde sözleşme bedeli sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırabilecektir. Ancak, 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan gayrimenkul kiralama sözleşmeleri aynı zamanda istisna kapsamında yer alıyorsa; öncelikle gayrimenkul kiralama sözleşmesine ilişkin döviz cinsinden belirlenmiş bedelin 13.09.2018 ile 16.11.2018 tarihleri arasında Türk parasına çevrilip çevrilmediğine bakmak gerekmektedir. Eğer çevrilmiş ise bedelin yeniden döviz cinsinden belirlenmesi ancak sözleşmenin diğer tarafının rıza göstermesi halinde mümkün bulunmaktadır. Ancak bedel 13.09.2018 ile 16.11.2018 tarihleri arasında Türk parasına çevrilmemişse 16.11.2018 tarihinde istisna kapsamına alınmış olması nedeniyle Tebliğin 8 inci maddesinin yirmi dördüncü fıkrası uyarınca Türk parasına çevrilmesine gerek bulunmamaktadır.


Soru-5: 32 sayılı Kararın Geçici 8 nci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan kira sözleşmelerindeki depozito bedellerinin Türk Lirasına çevrilmesi gerekmekte midir?

Cevap-5:Hayır, gerekmemektedir. 2018–32/52 sayılı Tebliğ’in yirmi sekizinci fıkrasının son paragrafı uyarınca; 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan gayrimenkul kira sözleşmeleri kapsamında verilen depozitoların Türk Lirasına çevrilmesi zorunlu değildir. Anılan tarihten sonra akdedilen sözleşmeler kapsamındaki depozito bedellerinin Türk Lirası cinsinden belirlenmesi zorunludur.


Soru-6: Tebliğ’e aykırı davranmanın yaptırımı nedir?

Cevap-6:Tebliğ’e aykırılıklara ilişkin Türk Parası Kıymetinin Korunması Hakkında 1567 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında 3.000–25.000 TL tutarında (yeniden değerleme oranları dikkate alındığında yaklaşık 6.300–55.000 TL) idari para cezası sözleşmenin her bir tarafı için ayrı ayrı olmak üzere uygulanacaktır. Tekerrür durumunda ise bu cezalar iki katı olarak uygulanmaktadır.

Ancak Tebliğ’e aykırılıklara ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde işlem başlatılabilmesini teminen Bakanlığımıza gönderilen ihbarların ekinde söz konusu iddiaları destekleyici somut bilgi ve tevsik edici belgelerin (fatura, sözleşme örneği, fiyat teklifi vb.) yer alması gerekmektedir. Hiçbir somut belgeye dayanmayan ihbarlar hakkında Bakanlığımızca işlem tesis edilememektedir.


Soru-7: Futbolcuların ücretleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödenebilir mi?

Cevap-7:Futbolcu ücretleri iş sözleşmesi kapsamında olup, Tebliğ’in 8 inci maddesinin altıncı ve on dördüncü fıkraları uyarınca:

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan futbolcuların ücretlerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödenmesi mümkündür.

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunan futbolcuların Türkiye’de yerleşik kulüplerle yapacağı sözleşmelerin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün değildir.


Soru-8: İş makinelerinin satışına ilişkin sözleşmelerin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak akdedilmesi mümkün müdür?

Cevap-8: Evet mümkündür. İş makineleri satış sözleşmeleri menkul satış kapsamında değerlendirilmektedir.


Soru-9: Taşıt kiralama ve satış sözleşmelerinin Türk Lirasına çevrilmemesine ilişkin bir istisna var mıdır?

Cevap-9:Tebliğ’in 8 nci maddesinin yirmi beşinci fıkrası uyarınca; yalnızca 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan, taşıt kiralama ve yolcu taşıma amaçlı ticari taşıt satış sözleşmelerinin Türk Lirasına çevrilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

Mart 2019 Vergi Takvimi ve Önemli Tarihler

Nakit Planınızı yapabilmeniz için Mart Ayı İçinde Ödemeniz Gereken Sigorta ve Vergilerin listesini aşağıda bulabilirsiniz.

 

26/03/2019

Şubat 2019 Dönemine Ait Muhtasar ve  Katma Değer Vergisinin Ödemesi

01/04/2019

2018 Yılına İlişkin Yıllık Gelir Vergisinin 1. Taksit Ödemesi ( Kira Gelirleri Dahil)

01/04/2019

Şubat 2019 Dönemine Ait Sigorta  ve  Bağ-kur Ödemesi ( Genç Girişimci Avantajından faydalananlar bağ-kur ödemesi yapmayacaktır)

 

Not-1: 2018 yılında yapmış olduğunuz eğitim ve sağlık giderlerinizi Mart Döneminde hazırlanacak gelir vergisi beyannamenizde sınırlı olarak indirim konusu yapma imkanı olması nedeni ile tarafımıza göndermeyi unutmayınız.

 

Not-2: 2018 yılında kira geliri elde etmiş iseniz gelir vergisi beyannamenize eklenmesi gerekmektedir.

 

Not-3: Katma Değer vergisi mevzuatındaki değişiklik nedeni ile 2018 yılına ait faturalara ait katma değer vergileri 2019 yılında da indirim konusu yapılabilmektedir. Bu nedenle tarafımıza göndermediğiniz 2018 yılına ait fiş/fatura var ise göndermenizi rica ederiz.

İşsizlik ve istihdam hedefi-AÇIL SEZEN

İşsizlik ve istihdam hedefi-AÇIL SEZEN

İşsizlik Türkiye’nin en büyük sorunu. Yeni değil, her zaman öyle oldu.

Türkiye’de işsizlik oranı kabaca %10’dur. 2005’ten bu yana ortalama işsizlik oranı %10.1.
Türkiye’de kural hemen hemen hiç değişmez. İşler iyi gittiğinde Türkiye’de 5 gençten biri işsizdir örneğin. İşler kötü gittiğinde ise 4 gençten biri işsizdir.

2008 başından bugüne kadar geçen 11 yıllık süreçte Türkiye ekonomisinin ortalama büyüme hızı %5 oldu. Bu, kabaca cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiğimiz büyüme oranı ile aynı.
Aynı yıllar arasında yıllık ortalama yarattığımız istihdam 790 bin kişi olmuş.
Bu hiç fena bir istihdam değil. Nüfusa oranla baktığımızda, son 5 yıl içine yaşadıklarımıza baktığımızda, bu istihdamı yaratabilmiş olmak başarıdır.

En fazla istihdamı, %7’nin üzerinde büyüdüğümüz 2017 yılında yakalamışız (1.6 milyon kişiye iş yaratmışız.) 2018 yılı ise bu serinin en zayıf yılı olmuş ve sadece 26 bin kişilik istihdam üretebilmişiz.

Ancak Türkiye gibi yaş ortalaması 30 olan bir memlekette bu istihdam rakamı yeterli olamıyor.
Zira, 2008 sonundan bakarsak, geçen 10 yılda ortalama her yıl işgücüne 956 bin kişi katılmış.

Yarattığımız istihdam işgücüne katılımın altında

Son 5 yıla bakarsak, işgücüne katılanların ortalaması 1.1 milyon kişiye yükselmiş, ürettiğimiz istihdam ortalaması 800 bin olmuş. Dolayısıyla her yıl ortalama 300 bin kişiyi işsiz hanesine yazmak zorunda kalmışız.

Yarattığımız istihdam, işgücüne katılımın altında kaldığı için işsizlik en büyük sorunumuz.
Basit bir korelasyon matrisi yazarak, Türkiye’nin byüüme rakamı, hizmet sektörü büyümesi, Türkiye’de yaratılan istihdam ve işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi görmeye çalışalım.
Maksat bilimsel bir makale değil, o yüzden detayına inmeden anlatmayı deneyelim.
Çıkan ilişki, aslında Türkiye’de emek piyasasının üretim değil, bir hizmet piyasası olduğunu net şekilde ortaya koyuyor. Yıllık olarak Türkiye’de hizmetler sektörü büyümesiyle üretilen istihdam sayısı arasındaki korelasyon 0.73. (Bu rakam 1 seviyesine ne kadar yaklaşırsa, ilişkinin o kadar kuvvetli olduğunu anlıyoruz.) Teyidini ise hizmet sektörü büyümesiyle işsizlik oranı arasındaki tersine ilişkiden alabiliyoruz (-0.69).

Gelelim son verilere…

Türkiye’de son işsizlik rakamlarına baktığımızda manşet rakam %12.3’e, tarım dışı işsizlik ise %14.3’e kadar çıktı. İşsizlik analiz ederken bakmamız gereken asıl yer olan mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı ise %14.1’e yükseldi. İster manşet, ister arındırılmış rakama bakalım; bu bize diyor ki “2018 Kasım itibarıyla Türkiye’de çalışan insan sayısı 2017 Kasım’da çalışan sayısından daha az.”

Manşet rakamda genç işsizliği %24.3’e kadar çıktı.

Üstelik tüm bunlar 20’ye yakın istihdam teşviki verilmesine rağmen, kamu istihdamında yaşanan %20.8’lik artışa rağmen oluyor. Yani, insanların işleri iyi gitmediğinde siz ne kadar istihdam için teşvik sağlarsanız sağlayın, yeni istihdam üretmek için yeterli olmuyor. Bu teşvikler ile hedeflenebilecek olan şey, ancak yeni işsiz yaratmamak adına iş kayıplarının bir bölümünün önüne geçebilmek oluyor.

Sebeplerle değil, sonuçlarla mücadele eder hale gelmeyelim

Şimdi gelelim hedeflere…

Dünyanın her yerinde, ekonomik sorunlar başgösterdiğinde devlet elini işin içine sokar. Elindeki imkanları vatandaşlarının sorunlarını çözmek, refahını artırmak için kullanır. 2008 krizinde ABD’de devlet insanların posta kutularına çekler bırakarak ekonomiyi canlandırmaya çalıştı.
Avrupa’da Merkez Bankası kredi verebilsinler diye bankalara olmayacak likidite destekleri verdi. Dolayısıyla bizim de devlet olarak koşullar kötüleştiğinde elimizdeki imkanları devreye sokmamız çok doğrudur, yerindedir.

İnsanların işlerini kaybettikleri yerde, devletin İşsizlik Sigortası Fonu’nu kullanarak bir yandan işsizlere ödeme yaparken, diğer tarafta yeni işsizlerin oluşmasını engelleme çabası, primlerin ertelenmesi olağandır. Enflasyonu çok yükselmişken asgari ücret buna göre ayarlanıyorsa, işverene binen yükün bir bölümünün devletçe paylaşılması da öyledir. Bunca genci olan memlekette genç istihdamını teşvik için alınan önlemler kıymetlidir. Tüm bunların ideolojilerden bağımsız olarak desteklenmesi gerekir. Elbette yakın zamanda seçim olması, bu teşviklerin siyasi malzeme olarak değerlendirilmesini de beraberinde getiriyor.

Ancak son dönemde birden fazla örnekte gördüğümüz gibi sorunlara neden olan sebeplerle değil, sonuçlarla mücadele eder hale gelmeyelim.

Tüm araştırmalar gösteriyor ki, istihdamı artıran teşvikler değil, sürdürülebilir ekonomik büyümedir.

İstihdam artışını, işsizlikle mücadeleyi elbette hedefleyelim. Ama hedefi siyaseten “2.5 milyon istihdam” olarak koyduğumuzda, bu kadar ciddi bir meselede inandırıcılığı yitirme riskimiz var.
Yüzde 7.3 büyüyen bir ekonomide 1.6 milyon istihdam yaratabildik biz. Kaldı ki, ekonomiyi o kadar ısıttığımız için bir sonraki sene bu rakam 28 bine düştü. İki yılın ortalamasına bakın; yine aynı rakama gelmişiz.

28 milyon çalışanın olduğu memlekette bu rakamın %10’u kadar insana bir yılda iş yaratacağını söylemek, hedeflerin tutarlılığını sorgulatıyor.

Daha makul hedefler koyup, onları tutturarak kredibilite edinmek tutması mümkün olmayan hedefler koyup onları tutturamamaktan daha iyi değil mi?

Hedefi koymak iyidir, ama ulaşılabilir hedefi koymak, bence bugünün işgücü piyasası için çok daha kıymetlidir.

GENÇ GİRİŞİMCİ KAZANÇ İSTİSNASI VE BAĞKUR PRİMİNDEN MUAFİYET

GENÇ GİRİŞİMCİ KAZANÇ İSTİSNASI VE BAĞKUR PRİMİNDEN MUAFİYET

29 yaşını doldurmamış ve ilk defa vergi mükellefi olan girişimciler için uygulanan kazanç istisnasının detayları aşağıdaki gibidir.

Genç Girişimci vergi ve sigorta desteği

• 10 Şubat 2016 tarihi itibariyle ilk defa ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle Gelir Vergisi mükellefi olmak.
• İşe başlama tarihi itibariyle 29 yaşını doldurmamış olmak.
• Vergi Dairesine yapılacak olan işe başlama bildirimini kanuni süresi içerisinde vermek.
• Kendi işinde fiilen çalışmak veya işi sevk ve idare etmek.
• Eğer adi ortaklık şeklinde faaliyette bulunulacaksa tüm ortakların aynı şartları taşıması gerekmektedir.
• Miras yoluyla devir hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya devam eden bir işletmenin eş veya üçüncü dereceye kadar olan akrabalardan devralınmamış olması.
• Faaliyeti devam eden bir işletmeye sonradan ortak olunmaması.

Yukarıdaki şartları taşıyan mükellefler Genç Girişimci Kazanç İstisnasından yararlanabilirler. Kazanç istisnası işe başlanıldığı yıl dahil olmak üzere, 3 yıl boyunca, her yıl 75.000 TL olarak uygulanacaktır. Yani mükellefin yıllık kazancının 75.000 TL’ye kadar olan kısmı vergi dışı bırakılacaktır. 75.000 TL’nin üzerindeki kazanç vergilendirilecektir.
Bu istisnadan yararlanabilmek için, gereken koşulların sağlanması şartıyla, herhangi bir bildirim yapılmasına gerek yoktur. Gelir Geçici Vergi beyannamesinde ve Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde bu istisna uygulanabilir.

Genç Girişimci Vergi Destekleri nelerdir ?

Genç Girişimci Kazanç İstisnasından yararlanan mükellefin aynı zamanda 12 ay boyunca 4/b (Bağkur) primleri de teşvik kapsamına alınmaktadır. 01.06.2018 tarihinden itibaren ilk defa vergi mükellefi olan ve Genç Girişimci Kazanç İstisnasından yararlanan mükellefler 12 ay boyunca 4/b (Bağkur) priminden muaf tutulacaktır.
4/b Bağkur teşvikinden yararlanabilmek için mükellefin kayıtlı olduğu vergi dairesinden Genç Girişimci İstisnasından yararlandığına dair belge alması ve bu belgeyi ilgili Sosyal Güvenlik Merkezine teslim etmesi gerekmektedir. Bu belge İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden Diğer Dilekçeler alanından talep edilebilir. Talep üzerine belge yine İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden elektronik imzalı olarak alınacaktır

Sorularınız için [email protected]

Hangi Kooperatifler İktisadi İşletme Kurmak Zorundadır ?

Hangi Kooperatifler İktisadi İşletme Kurmak Zorundadır ?

Kooperatifinizin iktisadi işletme kurup, kurmaması gerektiği ile ilgili olarak ilk yapmanız gereken kooperatifinizin gelirlerini tek tek yazmaktır. Örnek olarak kooperatifinizin gelirleri aşağıdaki kalemlerden oluşsun

Kira Geliri

Aidat Geliri

Reklam Geliri

Yukarıda yer alan gelirleri ortak içi ve ortak dışı olarak ayırmamız gerekmektedir. Aidat Geliri dışındaki gelirler ortak dışı gelirlerdir.

Yazının devamı için bize ulaşabilirsiniz.

[email protected]

Kooperatifler için Genel Kurulda Sunulmak üzere Örnek Gelir Dağılım Grafiği

Kooperatif ortaklarının genel kurullardan en sağlıklı şekilde bilgilendirilmesi yönetim kurulunun görevleri arasındadır.