Kooperatiflerde kurumlar vergisi muafiyetine ilişkin olarak Başkanlığımıza yansıyan hususlara ilişkin açıklamalar bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

  

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /

 

Konusu :

Kooperatiflerde Kurumlar Vergisi Muafiyeti Uygulamaları

Tarihi :

…/01/2015

Sayısı :

KVK- /2015-

İlgili olduğu maddeler :

Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 4

İlgili olduğu kazanç türleri :

Kurum Kazancı

 

1. Giriş
Kooperatiflerde kurumlar vergisi muafiyetine ilişkin olarak Başkanlığımıza yansıyan hususlara ilişkin açıklamalar bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
2. Yasal düzenlemeler
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde kooperatiflerin muafiyetine ilişkin şartlar hüküm altına alınmış olup konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde yer verilmiştir.
3. Kooperatiflerde ortak dışı işlemler
Kooperatiflerde kurumlar vergisi muafiyeti şartlarından birisi olan “sadece ortaklarla iş görülmesi” hususunun kooperatifin türü, işlemin mahiyeti gibi hususlar dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.
Kooperatif ana sözleşmesinde yazılı olan amaçlara ilişkin olup doğrudan bu amaçlara yönelmiş faaliyet ve işlemlerin ortaklar yararına yapıldığı kabul edilerek bu faaliyetler ortak içi işlem sayılacaktır.
3.1. Şirket kurulması veya bu şirketlere iştirak edilmesi
Kooperatiflerin, ana sözleşmelerinde yer alan amaç ve konularda faaliyette bulunsalar dahi, herhangi bir ticaret şirketine iştirak etmeleri ortak dışı işlem sayılacaktır.
Kooperatiflerin iştirak ettikleri şirketlere verdikleri hizmetler nedeniyle, hizmetin mutlaka verilmiş olması, kesilen faturada hizmet türünün ayrıntılı olarak belirtilmesi ve tek faturada birden fazla hizmet bedelinin bir arada yer alması halinde her hizmet bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi şartıyla söz konusu giderlerin iştiraklerine yansıtılabilmesi mümkün bulunmaktadır.
 
3.2. Nakitlerin değerlendirilmesi suretiyle Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında tevkifata tabi gelir elde edilmesi
Kooperatiflerin nakit mevcutlarını değerlendirmek suretiyle Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi çerçevesinde tevkif suretiyle vergilendirilmiş faiz gelirlerinin ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda harcanması şartıyla, muafiyet şartları ihlal edilmiş olmayacaktır.
Ancak, kooperatiflerin söz konusu faiz gelirlerinin Türkiye’de tevkif yoluyla vergilendirilmemiş olması halinde muafiyet şartları ihlal edilmiş olacaktır.
3.3. İktisadi kıymetlerin kiraya verilmesi
Kooperatiflere ait iktisadi kıymetlerin, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi halinde bu işlemler ortak dışı işlem sayılacak ve muafiyet şartları ihlal edilmiş olacaktır.
Öte yandan, kooperatiflerin başkaca gelir getirici faaliyetinin bulunmaması ve gelirlerinin sadece vergi tevkifatına tabi tutulmuş taşınmaz kira gelirleri ile vergi tevkifatına tabi tutulan mevduat faizi, repo vb. gelirlerden ibaret olması halinde, kurumlar vergisi beyannamesi vermelerine gerek bulunmamaktadır.
3.4. Eskiyen demirbaş veya hurdaya ayrılan iktisadi kıymetler ile elde kalan malzeme, alet ve edevatın satılması
Kooperatiflerin ana sözleşmelerinde yer alan amaçların gerçekleştirilebilmesi için faaliyetlerin icrasında kullanılmak üzere iktisap edilen; ancak, ekonomik ömrünü doldurmuş kıymetler ve demirbaşlar ile eskime, hasar görme gibi çeşitli nedenlerle değerini yitiren iktisadi kıymetlerin (demirbaş, alet, edevat, mefruşat vb.) kooperatif faaliyetlerinde kullanılmasının mümkün olmaması ve muhafazasında güçlükler olması gibi haller nedeniyle satılmaları ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecektir. Kooperatifin amacını gerçekleştirmesinden sonra elinde kalan malzeme, alet ve edevatın satılması da ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecektir.
Öte yandan, kooperatiflerce faaliyetin icrasında kullanılan mutad malzeme, alet, edevat vb. dışında kalan iktisadi kıymetlerin (hurdaya ayrılanlar hariç olmak üzere taşıtlar dahil) satılması ortak dışı işlem sayılacaktır. 
3.5. Kooperatif birliklerinin üye kooperatiflerin ana sözleşme hükümlerine göre dönem kârından pay alması
Üye kooperatiflerin müşterek menfaatlerini korumak, faaliyetlerini koordine etmek, kooperatiflerin ihtiyacı olan her türlü malzemeyi temin etmek gibi amaçlarla kurulan üst birliklere, üye kooperatiflerin kazancı (olumlu gelir-gider farkı) üzerinden pay verilmesi esas itibariyle kâr dağıtımı niteliğinde olduğundan, bu işlemler üye kooperatifler için ortak dışı işlem sayılacaktır. Ayrıca, bu işlemler üst birlik açısından da ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan bir işlem niteliğinde olduğundan muafiyet şartları ihlal edilmiş olacaktır.
Öte yandan, kooperatiflerce kar dağıtımı (karın belirli bir yüzdesi olarak ödenenler dahil) mahiyetinde olmaksızın üst birliklere aidat olarak yapılan ödemeler ortak dışı işlem sayılmayacaktır.
4. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler
Yapı kooperatiflerinin muafiyet şartları arasında yapı ruhsatı ve arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına olması yer almaktadır. Yapı kooperatiflerinin arsalarını kat karşılığı müteahhite vermeleri halinde, müteahhit firmayla yapılan sözleşme gereği müteahhit firmaya bırakılan bağımsız bölümlerin veya kat irtifaklarının, kooperatif tarafından müteahhit adına tapuda devredilmesi kooperatif adına gerçek bir satış işlemi olmadığından; söz konusu bu satış işlemi kurumlar vergisi muafiyetini etkilemeyecektir.
5. Üretim kooperatiflerinde ortak dışı işlemler
5.1. Üretim kooperatiflerinin, ortaklarından aldığı ürünleri, niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmadan üçüncü kişilere satmaları ortak dışı işlem olarak değerlendirilmemektedir. Kooperatifin üçüncü şahıslara sattığı ürünlere ilişkin olarak tahsil edemediği alacaklarına karşılık gayrimenkul iktisap etmesi ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Ancak, kooperatifin söz konusu gayrimenkulü gerek ortaklarına gerekse üçüncü kişilere satması halinde, bahse konu satış işlemi ortak dışı işlem olarak değerlendirilecektir.
5.2. Orman İşletme Müdürlüklerince ormancılık ve tarımsal kalkınma kooperatiflerine tahsisli olarak verilen dikili ağaçların kooperatif ortaklarınca orman emvali üretimi neticesinde tomruk ve odun haline getirilerek satılması ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecektir.
Öte yandan, kooperatife ait sınai bir işletmede veya sınai bir işletme oluşturacak şekilde orman emvalinin işlenerek satılması halinde muafiyet şartları ihlal edilmiş olacaktır.
Duyurulur.
 

Kooperatiflerde Ücret garanti fonu Uygulaması yapılabilir mi?

28 Haziran 2009 PAZAR

Resmî Gazete

Sayı : 27272
YÖNETMELİK
Türkiye İş Kurumundan:
ÜCRET GARANTİ FONU YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
             Amaç
             MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde fondan yapılacak ödemeler ile Ücret Garanti Fonunun oluşumu ve uygulanması ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir.
             Kapsam
             MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik hükümleri 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına giren sigortalılar hakkında uygulanır.
             Dayanak
             MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 4447 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
             Tanımlar
             MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; 
             a) Fon: Ücret Garanti Fonunu, 4447 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılan kişileri hizmet akdine tabi olarak çalıştıran işverenin; konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası, iflasın ertelenmesi nedenleri ile işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan üç aylık ödenmeyen ücret alacaklarını karşılamak amacı ile İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında oluşturulmuş olan Fonu,
             b) İşçi Alacak Belgesi: İşçinin ücret alacağını aylar itibariyle gösteren belgeyi,
             c) Kurum: Türkiye İş Kurumunu,
             ç) Kurum Birimi: Türkiye İş Kurumunun il ve ilçelerde kurulu birimlerini,
             d) Ödeme Güçlüğüne Düşme Tarihi: İflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato kararının verildiği tarihi veya aciz vesikası alınması durumunda belge tarihini Temel Ücret: İşçinin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi gereğince sigorta primine esas tutulan kazancı üzerinden hesaplanan net ücreti,
             e) Ücret Alacağı: İşçinin, iş ilişkisinden kaynaklanan ve işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki ödenmeyen en fazla üç aylık temel ücrete ilişkin alacakları,
             f) Yönetim Kurulu: Türkiye İş Kurumu Yönetim Kurulunu
             ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Fonun Yönetimi, Gelirleri ve Giderleri
             Fonun yönetimi
             MADDE 5 – (1) 4447 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesinde öngörülen ödemelerde bulunmak üzere kurulan Fon, Yönetim Kurulunun kararları çerçevesinde yönetilir.
             Fonun gelirleri ve değerlendirilmesi
             MADDE 6 – (1) Fonun gelirleri; işverenlerce işsizlik sigortası primi olarak yapılan ödemelerin işveren payının yıllık toplamının yüzde biri ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazançlardan oluşur.
             (2) Fon, İşsizlik Sigortası Fonu içerisinde farklı bir hesapta takip edilir ve İşsizlik Sigortası Fonunun aylık getirisi oranında nemalandırılır.
             (3) Fon, 1/9/2004 tarihli ve 25570 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İşsizlik Sigortası Fonu Kaynaklarının Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik çerçevesinde İşsizlik Sigortası Fonu içerisinde değerlendirilir.
             Fonun giderleri
             MADDE 7 – (1) Fonun giderleri, ücret alacağı ve bu alacağın ödenebilmesine yönelik Yönetim Kurulu kararı ile yapılan diğer harcamalardan oluşur.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Başvuru ve Ödemeye İlişkin Usul ve Esaslar
             Başvuru
             MADDE 8 – (1) Kurum tarafından ücret alacağının ödenebilmesi için iş sözleşmesinin devam edip edilmediğine bakılmaksızın,
             a) İşveren hakkında aciz vesikası alınması durumunda, icra dairesinden alınan aciz vesikası veya 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 105 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca alınacak hacze kabil mal bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı ve işveren tarafından düzenlenen işçi alacak belgesi,
             b) İşverenin iflası durumunda, mahkemece verilen iflas kararı veya İcra ve İflas Kanununun 166 ncı maddesi uyarınca iflas kararının ilan edildiğini gösteren belge ve iflas dairesi veya iflas idaresi tarafından onaylanan işçi alacak belgesi,
             c) İşverenin iflasının ertelenmesi durumunda, mahkemece verilen iflasın ertelenmesi kararı veya İcra ve İflas Kanununun 166 ncı maddesi uyarınca iflasın ertelenmesinin ilan edildiğini gösteren belge ve kayyım tarafından onaylanan işçi alacak belgesi,
             ç) İşveren hakkında konkordato ilan edilmesi durumunda, mahkemece verilen konkordato mühlet kararı veya İcra ve İflas Kanununun 288 inci maddesi uyarınca konkordato mühlet kararının ilan edildiğini gösteren belge ve konkordato komiseri veya konkordato tasfiye memuru tarafından onaylanan işçi alacak belgesi
             ile birlikte işçinin Kurum birimine başvurması gerekir.
             Ödemeye ilişkin usul ve esaslar
             MADDE 9 – (1) Ek-1’de yer alan İşçi Alacak Belgesi işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü tarihten önceki ücret alacaklarına ilişkin olmalıdır.
             (2) İşçinin, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı işyerinde çalışmış olması gerekir.
             (3) Günlük ücret alacağı 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesi uyarınca belirlenen günlük kazanç üst sınırını aşamaz.
             (4) Ücret alacağı, işçinin Kuruma başvuru tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenir.
             (5) Bu kapsamda yapılacak ödemeler, Fon kaynaklarıyla sınırlıdır. Ödemeler, Kuruma başvuru sırasına göre yapılır.
             Ödemelerin bildirilmesi
             MADDE 10 – (1) Ücret alacağının Fondan ödenmesi halinde; aciz vesikası alınmasında işverene ve icra dairesine, konkordato ilanında konkordato komiserine veya konkordato tasfiye memuruna, iflasta iflas idaresine veya iflas masasına, iflasın ertelenmesinde kayyıma ve tüm ödemelerde işverenin bağlı olduğu vergi dairesine yazılı olarak bildirilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Son Hükümler
             Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
             MADDE 11 – (1) 18/10/2004 tarihli ve 25617 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.
             Zaman bakımından uygulama
             GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 10/6/2003 ve 26/5/2008 tarihleri arasında aciz vesikası, iflas ve konkordato kararları ile işverenin aciz hale düşmesine bağlı olarak işverenden ücret alacağı bulunan işçiler 18/10/2004 tarihli ve 25617 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği hükümlerinden yararlanırlar.
             Yürürlük
             MADDE 12 – (1) Bu Yönetmelik 26/5/2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
             Yürütme
             MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Türkiye İş Kurumu Genel Müdürü yürütür.

 

 

EK-1

                                                                       

İŞÇİ ALACAK BELGESİ

 

Alacaklı İşçinin

 

TC Kimlik No :  

Adı Soyadı :

Baba Adı :

SSK Sicil No :

Doğum Yeri :

Doğum Tarihi :

İkametgahı/Tel No :

 

Borçlu İşverenin

 

Adı Soyadı/Unvanı :

İşyeri Adresi/Tel No :

İşyeri SSK Sicil No :

İşyeri Vergi Dairesi :

İşyeri Vergi No :

Alacak takibinin hangi yolla yapıldığı :

q Aciz vesikası alınması

q Konkordato ilanı

q İflas

q İflasın ertelenmesi

 

 

AYLAR İTİBARİYLE TEMEL ÜCRET ALACAKLARI

……………….. YILI

OCAK :

ŞUBAT :

MART :

NİSAN :

MAYIS :

HAZİRAN :

TEMMUZ :

AĞUSTOS :

EYLÜL :

EKİM :

KASIM :

ARALIK :

 

İŞÇİ :

 

              İMZA

ONAYLAYANIN

ADI SOYADI/ÜNVANI:

 

ONAY TARİHİ:

ADRESİ

 

 

İMZA

MÜHÜR

 

 

 

 

Kooperatif Kuruluşunda dikkat edilecek konular-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Öncelikle her kooperatifin vergi kanunları karşısındaki durumu farklıdır. Bu nedenle kurulacak kooperatifin türü önemlidir.

Continue reading

Konut Kooperatif nasil kurulur ? Yapi kooperatifi nasil kurulur ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

KONUT YAPI KOOPERATİFİ VE DİĞER KOOPERATİF KURULUŞ İŞLEMLERİ İÇİN yasinozmen@ozmconsultancy.com

Ekran Resmi 2015-11-21 18.56.29
KOOPERATİF NASIL KURULUR ?

Kooperatif nasil kurulur ? Yapi kooperatifi nasil kurulur ? YAPI KOOPERATİFLERİNİN KURULUŞU – İZİN VERME, TESCİL VE İLAN:

B) YAPI KOOPERATİFLERİNİN KURULUŞU – İZİN VERME, TESCİL VE İLAN:

Yapı Kooperatifleri, Kooperatifler Kanunun 3. ve 4. maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına (Taşra Teşkilatlarında Bayındırlık ve İskan Müdürlüklerine) verilecek ana sözleşmenin onaylanması ve kuruluşa izin verilmesini müteakip, kooperatif merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunması ile tüzel kişilik kazanır.
Yapı Kooperatiflerinin (Konut Yapı Kooperatifi, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi,
Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi) ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 72. Maddesine göre kurulan Yapı Kooperatifi birliklerinin örnek ana sözleşmelerinin onaylanması için yapılacak işlemler:

1) Kuruluş için Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne dilekçe ile müracaat edilir.(EK-11)
Dilekçe ekinde;
a) Her sayfasının kurucular (en az yedi kurucu ortak) tarafından imzalanmış noter tasdikli 6 adet kooperatif ana sözleşmesinin olması,
b) Unvan, merkez, süre ve ilk genel kurul toplantısına kadar görev yapacak yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile ilgili bölümlerin doldurulmuş olması,
c) Sermaye ve paylarla ilgili 7. ve 8. maddelerdeki boş kısımların kurucu ortak sayısına bağlı olarak doldurulmuş olması,
d) Ana sözleşmelerin son sayfasında yer alan ve kurucuların adı ve soyadı, TC Kimlik No., Tabiyet, sermaye taahhüdü, ödediği sermaye ve imza bölümlerinin (örnek ana sözleşme madde8) uygun olarak doldurulmuş olması gerekmektedir.
2) 1163 Sayılı Kanunun 4. maddesine göre kurumlar tarafından taahhüt edilen nakdi sermayenin ¼’ü Ticaret Siciline tescil ve ilanı ile tüzel kişilik kazandıktan sonra kooperatif ya da kooperatif birliği hesabına aktarılmak üzere kurucu ortaklarca ana sözleşmede belirtilen ilk yönetim kurulu üyelerinden birine ödenmesi ve bu hususun kooperatif izin başvuru formunda beyan edilmesi gerekmektedir.
3) 1163 Sayılı Kanunun 98. maddesinin atıfta bulunduğu Türk Ticaret Kanununun 349. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin usul ve fürundan biri ile, eşi ve 3. dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımlarının denetçiliğe seçilmeleri mümkün bulunmadığından ana sözleşmenin arkasında yer alan ve ilk genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere kurucular arasından seçilmesi gereken yönetim ve denetim kurullarının teşkilinde yönetim ve denetim kurulu üyelerinin akraba olup olmadıkları araştırılacak ve Türk Ticaret Kanununun 349. maddesine uygunluğu sağlanmış olacaktır.
4) Kurucu ortakların aynı türden başka bir kooperatifte yönetim kurulu üyesi olmadığına dair bir taahhütname verilecektir.
5) Kooperatif ünvanlarında kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerinin kullanılmaması ve Türk Ticaret Kanununun 48. maddesinde belirtilen hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
6) Küçük sanayi sitesi yapı kooperatiflerinin kurulmasında ana sözleşmenin ilgili maddelerinde belirtilen ortaklık şartlarını taşıdıklarını belirtir Sanayi ve Ticaeret Odaları ve Vergi Dairelerinden verilmiş belgenin aslı verilecektir.
7) Kooperatif Birliklerinin kuruluşunda kooperatiflerin konularının aynı veya birbiri ile ilgili nitelikte olması kooperatif birliği kurulmasına ilişkin en az yedi kooperatif tarafından alınan genel kurul kararlarının Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne sunulması ve kooperatif birliğine iştirak edenlerin en az 50 pay taahhüt etmelerinin sağlanması gerekmektedir.

EKLER:
EK-11) Kooperatif Kuruluş izni başvuru dilekçe örneği (1 sayfa)
EK-12) Konut Yapı Kooperatifi Örnek Ana Sözleşmesi (21 sayfa)
EK-13) Toplu İş Yeri Yapı Kooperatifi Örnek Ana Sözleşmesi (21 sayfa)
EK-14) Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi Örnek Ana Sözleşmesi (25 sayfa)

Kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlileri gibi cezalandırılır

KAMU GÖREVLİSİ GİBİ CEZALANDIRILAN KİŞİLER

 

Ekran Resmi 2016-01-18 13.44.00 

         Kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlileri gibi cezalandırılır

         Kooperatifinin suç tarihinde yönetim kurulu üyesi olan sanığın kooperatife üye aidatı olarak yatırılan parayı, kooperatif kayıtlarına intikal etmeyerek uhdesinde tuttuğu ve bunun sonucu olarak da katılanı üye kayıt defterine kaydetmeyerek dairelerin kurasına almadığının iddia olunması karşısında; 1163 sayılı Kooperatifler Kanun’unun 62/3 maddesine göre, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlileri gibi cezalandırılacağının hüküm altına alındığı dikkate alınarak ve eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde öngörülen zimmet suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

KOOPERATİFLERDE ZİMMET SUÇU

ZİMMET SUÇU

 

            Kooperatif Yöneticilerinin Zimmeti

… Konut Yapı Kooperatifinin suç tarihinde yönetim kurulu üyesi olan sanıkların kooperatif gelirlerini usulsüz harcayıp kooperatifi zarara uğratıkları ve kooperatife ait bazı demirbaş eşyaları yeni yönetime devretmediklerinin iddia olunması karşısında; eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 202 (5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 247) maddesinde öngörülen zimmet suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş,

5237 sayılı TCK nın 247. maddesine göre; görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kimsenin zimmet suçundan cezalandırılacağının hüküm altına alındığı, somut olayda; failin almaması gereken parayı alarak kullanması, parayı almasının görevi dahilinde olmaması, sanığın zimmetine geçirdiği iddia edilen paranın, sanığa görevi gereği tevdi edilen para olmaması, yasal olmayan şekilde alınan paranın, sanık tarafından saklama ve kontrol yükümlülüğünün de bulunmaması karşısında, somut olayda özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken unsurları oluşmayan zimmet suçundan sanığın cezalandırılması yasaya aykırı ise de;

Özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçları açısından; 2000 yılı olan suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 765 sayılı TCK’ un 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken   1412 sayılı CMUK’ un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’ un 223/8. maddesi gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,

 

            -… Konut Yapı Kooperatifinin suç tarihinde yönetim kurulu üyesi olan sanıkların kooperatif gelirlerini usulsüz harcayıp kooperatifi zarara uğratıkları ve kooperatife ait bazı demirbaş eşyaları yeni yönetime devretmediklerinin iddia olunması karşısında; eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 202 (5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 247) maddesinde öngörülen zimmet suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

KOOPERATİF ESKİ YÖNETİM KURULUNUN EVRAKLARI TESLİM ETMEMESİ-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Kooperatif yetkilisinin görevden ayrıldıktan sonra belgeleri iade etmemesi

-Somut olayda; sanığın …. Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu başkanlığından 20/05/2007 tarihindeki Genel kurul kararı ile ayrılmasına rağmen, başkan olması nedeniyle elinde bulunan belge, defter ve kooperatife ait diğer evrakları çekilen ihtarnamelere rağmen teslim etmediği ve defter teslimi için belirlenen günde kooperatife gelmediğinin iddia edildiği olayda, kendisine görevi nedeniyle tevdi ve teslim edilen eşyaları teslim etmemesi karşısında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

KOOPERATİFLERDE HİSSE DEVRİ NOTERDEN OLMAK ZORUNDA MIDIR ?

Noterlik bir kamu hizmeti olmasına rağmen 5237 sayılı TCK’ nın 158/1-d. maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğinde olmadığından, sanığın sahte isimle gerçekte olmayan kooperatif hissesinin devrine ilişkin noterde sözleşme düzenleyerek menfaat temin etme eyleminin 5237 sayılı TCK’ nın 157/1. maddesinde yazılı suçu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sanık kasten tek imza attı, imzaya yetkili diğer sanık ve katılan da durumu bilmiyorsa dolandırıcılık suçu oluşur

 

Sanık kasten tek imza attı, imzaya yetkili diğer sanık ve katılan da durumu bilmiyorsa dolandırıcılık suçu oluşur

Somut olayda; Kovuşturma aşamasında vefat eden ve … Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi müdürü olan sanık S.’in, 11/06/2004 tarihli ve 6069 sayılı Ticaret Sicil gazetesi ile ..r 1.Noterliği’nde düzenlenen 04/10/2005 tarihli imza sirküleri içeriğine göre kooperatifi tanık A. ile birlikte çift imza ile temsil ve ilzama yetkili olduğu halde, hükmü temyiz eden sanık Ö. ile anlaşarak herhangi bir ticari sebep olmaksızın 20/11/2005 ödeme ve 05/10/2005 keşide tarihli 75.000 TL değerinde bono düzenleyerek sanık Ö.’e vermesi, sanık Ö.’in de bonoyu hükmü temyiz etmeyen sanık F.’ya ciro ederek vermesi ve bu vasıta ile senedin icraya konması, İcra Ceza Mahkemesi’nin geçici durdurma kararı nedeni ile dolandırıcılık eyleminin tamamlanamaması şeklinde gerçekleşen olayda dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

KOOPERATİFLERDE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK NEDİR ?

Suçla korunan hukuki yarar; dolandırıcılık suçu kişinin malvarlığına karşı işlenen bir suçtur. Bu suçla, kişilerin sahip bulunduğu malvarlığı hakkının korunması amaçlanmıştır. Bu suçta fail, bir kimseyi hileli davranışlarla aldatıp onun veya bir başkasının zararına olarak kendisinin veya üçüncü bir kişinin malvarlığına ilişkin bir yarar elde etmektedir. Ancak,dolandırıcılık suçunun kanuni tanımı incelendiğinde, yalnızca malvarlığına ilişkin varlık yada menfaatleri değil, bunların yanı sıra, irade ve karar özgürlüğünü de koruduğu görülmektedir. Buradaki hile kavramı; olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bıraktıracak bir takım dış hareketlerdir.

Fail, Herhangi bir gerçek kişi, bu suçun faili olabilir. Bununla birlikte suçun “Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında, serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun nitelikli halini oluşturacaktır

kooperatifi zarara uğratmanın cezası nedir

T.C.
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/2548
K. 2012/4223
T. 14.6.2012
• KOOPERATİF YÖNETİM VE DENETİM KURULU ÜYELERİNDE KARŞI AÇILMIŞ TAZMİNAT DAVASI ( Yükümlülüklerini Yerine Getirmedikleri ve Kusurlu Oldukları İddiası – Mahkemece Atıfta Bulunulan Bilirkişi Raporlarının İddia ve Savunmaları Karşılamadığı )
• DAVALILAR HAKKINDA CEZA DAVASINA AİT ZAMANAŞIMI SÜRELERİNİN UYGULANMASI ( Davalıların Eylemlerinin Birden Fazla Olması Nedeniyle Her Eyleme Göre Belirlenecek Zamanaşımı Süresinin Ayrı Belirleneceği – Zararın Tek Eylemden Kaynaklanmadığı )
• ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Davalılar Hakkında Aynı Zamanda Ceza Davasının da Bulunduğu – Ceza Davasına İlişkin Daha Uzun Süreye Tabi Zamanaşımının Uygulanabileceği/Ancak Tüm Eylemlerin Tek Zamanaşımı Süresine Tabi Tutulamayacağının Kabulü )
• ZARARLARIN TEK EYLEMDEN KAYNAKLANMADIĞI ( Davalıların Tüm Eylemlerinin Tek Zamanaşımı Süresine Tabi Tutulmasının Yerinde Olmadığı – Zararın Hesaplanmasında Yönetim ve Denetim Kurulunun Görev Sürelerine Dikkat Edileceği/Tazminat )
• ZAMANAŞIMI SÜRELERİNİN AYRI AYRI BELİRLENMESİ ( Davalı Eylemlerinin Ceza Kanunun Hangi Maddesine Temas Ettiği ve Bununla İlgili Zamanaşımı Süresinin Ne Olduğunun Ayrı Ayrı Tespit Edilmesi Gereği – Zamanaşımı Yönünden Hata Yapıldığı )
• GENEL KURULDA İBRA ( Davalıların İbra Edilmiş Olmasının Sorumluluk Davasına Etkisi Bulunmadığı – Yerel Mahkemece Eksiklikler Gözetilerek Denetime Elverişli Yeni Bir Bilirkişi Raporu Alınacağı/Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği )
• BİLİRKİŞİ RAPORLARININ SOYUT VE DENETİME ELVERİŞLİ OLMAMASI ( İddia ve Savunmaları Karşılamadığı ve Çelişkili Olduğu – Ceza Zamanaşımı Nedeniyle Davalıların Tüm Eylemlerinin Tek Bir Zamanaşımı Süresine Tabi Tutulmasının Yerinde Olmadığı )
1163/m. 62,98
6762/m. 309
ÖZET : Dava, kooperatif yönetim ve denetim kurulu eski üyelerinin sorumluluğu sebebiyle tazminat istemine ilişkindir.Kanun ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği vazifeleri kasten veya ihmal neticesi olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumludurlar.Denetçiler ve yönetimin sorumluluktan kurtulabilmesi için zararın oluşumunda kusurlarının bulunmadığının ispat edilmesi gerekmektedir.Davalılar hakkındaki alacak isteminin dayanağını oluşturan fiiller, dava dilekçesinde, maddeler halinde sayılarak belirtilmiştir. Mahkeme kararında ise her bir sorumluluk iddiasına dair gerekçe bulunmayıp bilirkişi raporlarına atıfta bulunulmuştur. Atıfta bulunulan bilirkişi raporları incelendiğinde; iddia ve savunmaları karşılamadığı, soyut ve denetime elverişli olmadığı gibi raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır.Bunun yanı sıra, kooperatif yöneticileri ve denetçilere karşı dava açmak belli bir süreye tabi olup, davacının, zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl içinde davayı açması gerekir. Zarar doğuran fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun zamanaşımı süresine tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o süre tatbik olunur. Mahkemece, davanın, uzamış ceza zamanaşımı süresinde açıldığı ifade edilmekte ise de; sorumluluğun dayanağını oluşturan zararlar, davalıların tek eyleminden kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla, davalıların tüm eylemlerinin tek bir zamanaşımı süresine tabi tutulması yerinde olmadığı gibi yönetici ve denetçilerin ancak görev yaptıkları dönemde oluşacak zarardan sorumlu tutulabilecekleri hususu gözardı edilerek zararın hesaplanmasında böyle bir ayrıma gidilmemesi de yerinde değildir.Davalıların görev yaptıkları dönemlerle zarar doğuran eylemlerinin gerçekleşme tarihlerinin ayrı ayrı tespit edilerek zamanaşımı süresinin başlangıcında bu tarihlerin esas alınması, eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddesine temas ettiğinin ve bu maddenin öngördüğü ceza miktarına göre tabi olduğu zamanaşımı süresinin ayrı ayrı belirlenmesi, davalıların genel kurullarda ibra edilmelerinin sorumluluk davasına etkisi olup olmadığının irdelenmesi ve yeni bir bilirkişi heyetinden açıklanan ilkeler doğrultusunda açıklamalı ve denetime elverişli rapor alınıp deliller tartışılmak suretiyle ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı Mehmet A.D. yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar İsmail D., Enis K., Hacı K. ve Sait Y. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar İsmail D., Enis K., Hacı K. ve Sait Y. Vekilleri ile davacı vekili gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların, müvekkili kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyesi olduklarını, görev yaptıkları dönemde suç teşkil eden eylemleriyle kooperatifi zarara uğrattıklarını, 25.3.2001 tarihli genel kurulda ibra edilmediklerini, Hesap Tetkik Komisyonu’nca davalıların kooperatifi zarara uğrattıklarının tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 9.4.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 250.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemek suretiyle davayı ıslah etmiştir.

Davalılar İsmail D., Hacı K., Enis K., Sait Y. vekili, davanın yükleniciye yöneltilmesi gerektiğini, davanın dayanağı olan Hesap Tetkik Komisyonu raporunun yetersiz olduğunu, müvekkillerinin kusurunun bulunmadığını, önceki genel kurullarda ibra edildiklerini, dairelerini teslim alan üyelerin eksik işleri yükleniciye tamamlattırdıklarını, tamamlanmayanların bedelini aldıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı Necdet C. vekili, davacı kooperatifin yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten davalının genel kurullarda ibra edildiğini, Hesap Tetkik Komisyonu raporunu kabul etmediklerini, kooperatife zarar verilmediğini, eksik imalatların tamamlattırıldığını, dairelerin satış bedelinin genel kurul tarafından belirlendiğini, SSK borçlarının ödendiğini, Belediyeyle yaşanan anlaşmazlık sebebiyle inşaatların mühürlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Mehmet Ali D., görev yaptığı süre içerisinde kooperatif defter ve belgelerinin kendisine verilmediğini, uyarılarının dikkate alınmadığını, denetim kurulu raporu altında imzasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, eski yönetici ve denetçi olan davalılar hakkında 25.3.2001 tarihli genel kurulda dava açılmasına karar verildiği, denetim kurulu yeni üyelerinden alınan vekaletle davanın açıldığı, davalılar Necdet C., Enis K., Sait Y. hakkında zimmet, İsmail D. hakkında görevi ihmal suçundan mahkumiyet kararı verildiği, kooperatifin yükleniciye karşı açtığı tazminat davasının kabulle sonuçlandığı, zararın 28.4.2002 tarihli hesap tetkik komisyonu raporuyla öğrenildiği, ıslahın ceza zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığı, Hesap Tetkik Komisyonu Raporuna göre yönetim kurulu üyelerinin kooperatifi 1.139.709,15 TL zarara uğrattıkları, görevini kooperatifler hukukuna uygun ifa etmeyen davalı Hacı K.’in yönetim kurulu üyeleriyle birlikte sorumlu olduğu, kooperatif inşaatlarının sözleşme ve projeye aykırı olduğu, sözleşmeler gereği 1. sınıf olması gereken imalatların standart dışı yapıldığı, yöneticilerin, yüklenicinin bu eylemlerine göz yumarak kooperatifi zarara uğrattıkları, kusurlu imalatların anlaşılmasının teknik bilgiyi gerektirmediği, davalı Mehmet Ali D.’un denetçi olarak üzerine düşen görevi yaptığı, gerekli uyarılarda bulunduğu gerekçesiyle, davalı Mehmet Ali D. yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüyle 250.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, kooperatif yönetim ve denetim kurulu eski üyelerinin sorumluluğu sebebiyle tazminat istemine ilişkindir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62’nci maddesinde yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunmasıyla ilgili olarak yasa ve anasözleşme hükümleriyle genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürüteceği, kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli olduğu açıklanmış, devamı maddelerde de denetçilere dair çalışma esasları ve yükümlülüklere yer verilmiştir. 1163 Sayılı Kanunun 98’nci maddesi yollamasıyla Türk Ticaret Kanunu’nun 336/1 ve 5’nci maddesine göre kanun ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği vazifeleri kasten veya ihmal neticesi olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. Denetçilerin sorumluluğu ise aynı Kanunun 359’ncu maddesinde hükme bağlanmıştır. Anılan maddelerden anlaşılacağı üzere, koperatif yönetici ve denetçilerinin sorumluluktan kurtulabilmesi için zararın oluşumunda kusurlarının bulunmadığının ispat edilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, davalılar hakkındaki alacak isteminin dayanağını oluşturan fiiller, dava dilekçesinde, maddeler halinde sayılarak belirtilmiştir. Mahkeme kararında ise her bir sorumluluk iddiasına dair gerekçe bulunmayıp bilirkişi raporlarına atıfta bulunulmuştur. Atıfta bulunulan bilirkişi raporları incelendiğinde; iddia ve savunmaları karşılamadığı, soyut ve denetime elverişli olmadığı gibi raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bunun yanı sıra, kooperatif yöneticileri ve denetçilere karşı dava açmak belli bir süreye tabi olup, T.T.K.nun 309. maddesine göre davacının, zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl içinde davayı açması gerekir. Zarar doğuran fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun zamanaşımı süresine tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o süre tatbik olunur. Mahkemece, davanın, uzamış ceza zamanaşımı süresinde açıldığı ifade edilmekte ise de; sorumluluğun dayanağını oluşturan zararlar, davalıların tek eyleminden kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla, davalıların tüm eylemlerinin tek bir zamanaşımı süresine tabi tutulması yerinde olmadığı gibi yönetici ve denetçilerin ancak görev yaptıkları dönemde oluşacak zarardan sorumlu tutulabilecekleri hususu gözardı edilerek zararın hesaplanmasında böyle bir ayrıma gidilmemesi yerinde görülmemiştir.

Bu durumda, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, yüklenici şirket aleyhine açılan tazminat davasıyla davalılar hakkında görülen kamu davalarına dair dosyalar getirtilerek incelenmesi, mükerrer tazminata hükmedilip edilmediğinin araştırılması, davalıların görev yaptıkları dönemlerle zarar doğuran eylemlerinin gerçekleşme tarihlerinin ayrı ayrı tespit edilerek zamanaşımı süresinin başlangıcında bu tarihlerin esas alınması, eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddesine temas ettiğinin ve bu maddenin öngördüğü ceza miktarına göre tabi olduğu zamanaşımı süresinin ayrı ayrı belirlenmesi, davalıların genel kurullarda ibra edilmelerinin sorumluluk davasına etkisi olup olmadığının irdelenmesi ve yeni bir bilirkişi heyetinden açıklanan ilkeler doğrultusunda açıklamalı ve denetime elverişli rapor alınıp deliller tartışılmak suretiyle ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye ve yetersiz gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar İsmail D., Hacı K., Enis K., Sait Y. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, davalılar İsmail D., Hacı K., Enis K., Sait Y. yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak temyiz eden davalılara ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TAPUSUNU ALIP KOOPERATİFTEN İSTİFA EDEN KİŞİLER AİDAT ÖDER Mİ ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Tapulu istifa ve tapulu ihraç durumundaki ortaklardan alt yapı hizmet bedelinin alınması.

Tapulu bir ortak ile KOOPERATİF arasındaki bir davanın kararının gerekçesinde “… ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı,………..kooperatifin, ortağı olmayan kimselerin arsaları nedeniyle verdiği hizmetleri ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerini tespit edip bunun karşılığında bedel isteyebileceği….” belirtilmiş ve Yargıtay bu kararı Onamıştır. Kooperatifte tapulu arsası olan, ancak kooperatif ortağı olmayan bu kişiden bu karara göre kişinin arsasına verilen hizmet bedeli hesaplanmış ve bu bedel bu kişiden tahsil edilmiştir.

 

Kooperatiflerde Temsil ve Ağırlama giderlerinin sınırı var mıdır ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

T.C.
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/344
K. 2013/1262
T. 4.3.2013
• MADDİ TAZMİNAT DAVASI ( Davalıların Eski Yönetim Kurulu Üyesi Olarak Görev Yaptıkları Dönemde Davacı Kooperatifi Zarara Uğrattıkları İddiasına Dayalı – Hüküm Kurmaya Elverişli Olmayan Bilirkişi Raporu Esas Alınarak Yetersiz Araştırma İle Karar Verilmesinin Doğru Görülmediği )
• YÖNETİM KURULUNUN KOOPERATİFİ ZARARA UĞRATMASI ( Davaya Konu ve Mahkemece Olağan Olduğu Kabul Edilen Harcamaların Gerçek Harcamalar Olup Olmadığı Bunun Sonucuna Göre de Makul Olarak Kabul Edilip Edilmeyeceği Objektif Bir Şekilde Ortaya Konulmadan Karar Verilmesinin Doğru Görülmediği – Maddi Tazminat )
• KOOPERATİF UYGULAMALARI ( Maddi Tazminat – Davaya Konu Harcamaların Gerçek Harcamalar Olup Olmadığı Bunun Sonucuna Göre de Makul Olarak Kabul Edilip Edilmeyeceği Objektif Bir Şekilde Ortaya Konulmadan Hüküm Kurmaya Elverişli Olmayan Bilirkişi Raporu Esas Alınarak Karar Verilmesinin Doğru Görülmediği )
1163/m.98
6762/m.309
ÖZET : Dava, davalıların eski yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları dönemde davacı kooperatifi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılmış olan araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür. Davaya konu ve mahkemece olağan olduğu kabul edilen harcamaların gerçek harcamalar olup olmadığı, bunun sonucuna göre de makul olarak kabul edilip edilmeyeceği objektif bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu durumda, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişinin içinde bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti seçilerek, kooperatif anasözleşmesi, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, tüm defter, kayıt, belgeler ile varsa banka hesapları ve davaya konu harcama kalemleriyle ilgili bilgi-belgeler celp edilmek suretiyle incelenerek, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını da karşılayacak şekilde ve önceki raporlardaki tespitler de tartışılmak suretiyle, objektif kriterlere dayalı, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davalıların görevde bulundukları dönemde basın, tanıtım, temsil, ağırlama, yemek, konaklama, hediyelik eşya, akaryakıt, kırtasiye ve çiçek gibi harcamalar adı altında gereksiz ve makul düzeyin çok üzerinde olan harcamaların yapıldığını, ilgili bakanlık tarafından da sorumlular hakkında dava açılmasının istenildiğini, davalıların 25.04.2004 tarihli genel kurulda ibra olunmadıklarını ve haklarında ceza ile hukuk davası açılması için karar alındığını ileri sürerek, 322.379,80 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı R. M. G. vekili, müvekkili hakkındaki soyut iddiaların haksız olduğunu, genel kurulda alınan kararın usulüne uygun olmadığını, bilançonun gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı E. Y. vekili, genel kurulda alınan kararın usulüne uygun olmadığını, temsil giderlerinin faydalı giderler olduğunu, makul olmayan bir harcamanın bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı A. K., davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı F. A., davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen 14.11.2011 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatifin 2000 yılında 4483 üyesinin olduğunu bu rakamın 2002 yılında 3217’ye düştüğü, kooperatifin büyüklüğü dikkate alındığında tespit edilmiş olan masrafların olağan olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalıların eski yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları dönemde davacı kooperatifi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılmış olan araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür. Davaya konu ve mahkemece olağan olduğu kabul edilen harcamaların gerçek harcamalar olup olmadığı, bunun sonucuna göre de makul olarak kabul edilip edilmeyeceği objektif bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu durumda, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişinin içinde bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti seçilerek, kooperatif anasözleşmesi, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, tüm defter, kayıt, belgeler ile varsa banka hesapları ve davaya konu harcama kalemleriyle ilgili bilgi-belgeler celp edilmek suretiyle incelenerek, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını da karşılayacak şekilde ve önceki raporlardaki tespitler de tartışılmak suretiyle, objektif kriterlere dayalı, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİFLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE DAVA AÇILMASI SÜRECİ-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Ekran Resmi 2015-12-06 12.09.08
Evren ÖZMEN-Mesleki yayınlar

Dava, davacı kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davalılara karşı açılmış sorumluluk davasıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 98. maddesi yollaması ile TTK`nun 341.madde hükmüne göre,
Böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulca karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerekmektedir. Ancak açıklanan koşullar dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usulü eksikliktir.
Bu durumda, mahkemece, davacı tarafa HUMK.nun 39 ncu ve 40 ncı madde ( 6100 sayılı HMK`nun 115/2 nci madde ) hükümleri uyarınca süre verilerek, davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan bu davaya muvafakat verilmesine ilişkin bir genel kurul kararı ibrazına ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile vekaletname vermesine olanak tanınmak, verilen süre içerisinde bu koşullar yerine getirilemez ise davanın, açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerekecektir.

KOOPERATİF YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN KOOPERATİFE ŞAHSİ MALINI SATMASI

Esas : 2009/14755Karar : 2012/377Tarih : 09.02.2012 KOOPERATİF YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN ŞAHSİ MALINI SATMASI
KOOPERATİF YÖNETİM KURULU ÜYELERİ VE DENETÇİLERİNİN ZARARA SEBEBİYET VERMESİ ( Görevde Yetkiyi Kötüye Kullanma )
GÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU ( Kooperatif Yönetim Kurulu ve Denetçileri )

Sanıkların kooperatif para ve mallarını zimmetlerine geçirme kastı ile hareket ettikleri hususunda yeterli kanıt bulunmasa da, eylemleri 163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 66 ve 67. maddelerine muhalefet ve görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu oluşturur.mfk

 Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanıkların kooperatif para ve mallarını zimmetlerine geçirme kastı ile hareket ettikleri hususunda yeterli kanıt bulunmadığına ilişkin saptamada bir isabetsizlik yok ise de;
bilirkişi raporlarında da açıklandığı gibi; yönetim kurulu üyesi olan sanıklar Y. K., M. K., S. K., N.Y. ve M. G.`ın aşırı iskontolu mal satışı yaparak kooperatifin zarar etmesine sebebiyet vermeleri,
kooperatifin gelir ve giderleri ile alınan kredilerine dair kayıtları düzenli tutmamaları, yönetim giderleri maliyetini aşırı oranda artırmaları, imalat defterine madde girişlerini kaydetmemeleri, yönetim kurulunca alınan kararları defterlere işlememeleri, fatura alınması zorunlu hizmet ve alımlarda fatura almamaları ve ambar stok fişlerini stok sorumlusuna imzalatmamaları eylemlerinin görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı,
sanık N.Y.`ın ayrıca kooperatif yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen kooperatife mal satması ve mal alması eylemlerinde 1163 sayılı Yasanın 59/6. maddesine muhalefet niteliğinde olacağı ve
denetleme kurulu üyeleri olan sanıklar O. C., H. Ç. ve S. B.`ın ise denetleme görevlerini yerine getirmeyerek sanıkların belirtilen eylemleri gerçekleştirmelerine sebebiyet verdikleri ve
sözkonusu fiillerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 66 ve 67. maddelerine muhalefet niteliğinde olduğu gözetilerek atılı suçlardan sanıkların cezalandırılmaları yerine, yazılı gerekçelerle beraetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanan 8/1. maddesi gözetilerek CMUK`nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİFLERDE YÖNETİM VE DENETİM KURULLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ AST ÜST İLİŞKİSİ MİDİR ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Kanunla belirlenen bazı görevleri yapmada ihmali bulunan denetim kurulu üyelerine verilecek cezalar düzenlenmiştir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, kooperatif yönetim kurulu üyelerine uygulanan yaptırım ile denetim kurulu üyeleri hakkında uygulanan cezayı karşılaştırarak, bu hususun suç ve ceza dengesini bozduğunu ileri sürmüş ise de, kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin görev ve sorumluluklarındaki farklılıkları dikkate alarak,  itiraz konusu kural uyarınca denetim görevinin ihmal edilmesi durumunu yaptırıma bağlamak ve bunun karşılığında verilecek cezayı belirlemek kanun koyucunun takdirindedir.
Ekran Resmi 2016-05-24 22.47.31
Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen “kanun önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.

1163 sayılı Kanun’da, yönetim kurulu ve denetim kurulu arasında bir astlık ya da üstlük ilişkisine yer verilmemiştir. Ancak bu durum iki organın birbirine eşit olduğu anlamına gelmemektedir. Kooperatiflere özgü işbölümü esaslarına göre her iki organa farklı işlev ve statüler tanınmıştır. Bu durumuyla her iki organın birbiriyle eşit değil, birbirini tamamlayıcı statüde olduklarını kabul etmek gerekir. Dolayısıyla farklı hukuksal konumda bulunan kişiler hakkında farklı yaptırımların uygulanmasını öngören itiraz konusu kuralda eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.

KOOPERATİFLERDE YEVMİYE DEFTERİNİN KAPANIŞININ YAPILMAMASININ DENETİM KURULU AÇISINDAN SORUMLULUĞU-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

1163 sayılı Kanun’un 56. maddesinde, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin üyelik şartlarının ve sayılarının; 66. maddesinde, kooperatif defter ve hesaplarının düzenli tutulmasının; 67. maddesinde ise kooperatif raporlarının düzenli olarak genel kurula sunulmasının denetlenmesi yükümlülükleri düzenlenmektedir.

İtiraz konusu kuralda, bu maddelerde belirlenen görevlere aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının denetim kurulu üyelerinin bir aydan altı aya kadar hapis ve otuz günden üçyüz güne kadar adlî  para cezası ile cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır.

Kooperatif Tanımı
EVREN ÖZMEN

KOOPERATİFLERDE YEVMİYE DEFTERİNİN KAPANIŞI YAPILMAZ İSE YÖNETİM KURULUNUN SORUMLULUĞU NEDİR ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, ticari defterlerden olan yevmiye defterinin kapanış onaylarının notere yaptırılacağı kural altına alınmıştır. Aynı Kanun’un 562. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde ise bu kurala uymayan şirket yöneticilerinin idari para cezası ile cezalandırılacakları belirtilmiştir. Söz konusu kural, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi gereğince kooperatif yönetim kurulu üyeleri hakkında da uygulanmaktadır.

Daha detaylı bilgi için info@ozmconsultancy.com

Kooperatifmuhasebesi