Kooperatif Kanuni Temsilcilerinin ve Ortaklarının Amme Alacağı Karşısındaki Sorumlulukları
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na (Bundan böyle Kanun olarak ifade edilecektir.) göre kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.
Sorularınızı aşağıdaki form üzerinden bize gönderebilirsiniz.
Hata: İletişim formu bulunamadı.
I- GİRİŞ
Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur ve ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. Amme alacağı içinde durum böyledir. Ancak kooperatiflerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının tahsilinde ise devreye kanuni temsilciler ve kooperatif ortaklarının sorumlulukları girer. Yazımızın konusunu, kooperatiflerin kanunî temsilcilerinin sorumlulukları ve kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yolundan sonuç alınamadığı takdirde ortaklara başvurulabilmesi için gerekli şartlar oluşturmaktadır.
II- KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUĞU
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği; bunların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.
Mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen (6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamındaki alacaklar için tahsil edilemeyeceği anlaşılan) amme alacağının vergi ve buna bağlı alacaklar olması durumunda Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi hükmü gereğince; Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımı destekleme primi gibi alacaklardan oluşması halinde ise 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi hükmü gereğinde kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilir.
Kanun’a göre kooperatif ortağı olan en az üç üyeden oluşan Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Bu durumda Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin uygulamasında kooperatiflerde kanuni temsilci yönetim kuruludur. Ancak; eğer ana sözleşmede belirtilmiş ise Genel Kurul veya Yönetim Kurulu kooperatifin yönetim ve temsil yetkisini bir veya birkaç müdüre (kooperatif ortağı olması şart değildir) veya yönetim kurulu üyesine devredebilmektedir.
Kanun’a göre kooperatifler tüzel kişiliği haiz olup; Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde tayin edilen kanuni temsilciler, Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin gereğince sorumlu olacaklar ve kooperatiflerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen (6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamındaki alacaklar için tahsil edilemeyeceği anlaşılan) amme alacakları, kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilecektir.
III- ORTAKLARIN SORUMLULUĞU
Kooperatifin borçlarından dolayı ortağın sorumluluğu ana sözleşme ve Kooperatifler Kanunu’ndaki hükümlerle sınırlı olup, söz konusu hükümlere, Kanun’un 28, 29 ve 30. maddelerinde yer verilmiştir. Bunlardan 28. madde ana sözleşmede hüküm bulunmaması halinde yasal sorumluluğun, 29. madde sınırsız sorumluluğun, 30. madde ise sınırlı sorumluluğun kapsamını belirlemektedir.
Kanun’un 28. maddesine göre ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payı dahildir. 14.07.2009 tarihinde 2009/15233 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kooperatiflerde, bir ortaklık payının değeri 1 (bir) Türk Lirası’ndan 100 (yüz) Türk Lirası’na yükseltilmiştir. Kooperatife giren ortakların alması gereken ortaklık payları ana sözleşmede belirlenir.
Kanun’un 29. maddesinde, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ana sözleşme ile ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulabilecekleri hüküm altına alınmıştır. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflâsı veya diğer sebeplerle dağılması ve mal varlığının borçlarını ödemeye yetmemesi durumunda, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu olurlar.
Yine ana sözleşme ile kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsen ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sınırlı olarak sorumlu tutulabilecekleri Kanun’un 30. maddesinde düzenlenmiştir.
Sorumluluğa ilişkin bu üç durum birlikte değerlendirildiğinde ana sözleşmede ortaklara ilişkin sorumluluk maddesine yer verilmeyeceği; eğer yer verilecekse de bunun sınırlı sorumluluk olacağı aşikardır. Kooperatif ortaklarının sınırsız sorumluluğuna ilişkin olarak ana sözleşmeye hüküm konması düşük bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu üç halde de; ilk planda alacaklılarına karşı kooperatifin sorumluluğu, malvarlığı ile sınırlıdır. Kanun’un 29. maddesinde öngörülen sınırsız sorumluluğun söz konusu olması için, bu hususun açıkça ana sözleşmede kabul edilmiş olması gerekir. Nitekim, Kanun’un 28. maddesinde; “ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumludur.” denmektedir. Ancak kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılır ve sonuç alınamaz ise sorumluluk durumlarına göre ortaklarına müracaat edilebilir. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Tekrar belirtmek gerekirse kooperatifin malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payları da dahildir.
Ana sözleşmede ortakların sorumluluk şekli belirtilmemişse yasal olarak kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. Böylece alacaklılar, alacaklarının tahsili için ortaklarının şahsi varlığına başvuramayacaklardır.
Sınırsız veya sınırlı sorumlu bir ortak ölür veya diğer bir sebeple kooperatiften ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya ana sözleşme ile tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatif iflâs ettiği takdirde, ayrılmasından önce doğmuş olan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz.
Ortakları şahsen sorumlu bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren ortak, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı sözleşme hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez.
IV- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Ana sözleşmelerinde aksine hüküm olmadıkça kooperatifler, alacaklılarına karşı yalnız mal varlığıyla sorumludurlar. Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Amme alacağının kanuni temsilcilerinin mal varlığından da tahsil edilememesi durumunda kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş sicilden silinmiş olması yeterli olmayıp;
● Ana sözleşmede kooperatif ortaklarının sorumluluğuna ilişkin hüküm olması,
● Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi,
● Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmektedir.
Kooperatif ortaklarının sorumlulukların sınırlı mı yoksa sınırsız mı olduğu hususunda ise ana sözleşmede yer alan hükümlere göre hareket edilmesi gerekmektedir.
Halis KOÇAK*
Yaklaşım
Beğen · Yorum Yap · Paylaş