Kooperatiflerde olagan ustu Genel Kurul tescili İcin istenen evraklar

Ticaret Sicil Memurluğu’na yazılmış 1 adet Dilekçe
Genel kurul toplantı tutanağının noter tasdikli 2 adet
Yönetim kurulu tarafında imzalanmış yönetim kurulu faaliyet raporu 1 adet
Denetim kurulu tarafında imzalanmış murakıp (denetçi) raporu 1 adet
Yönetim kurulu tarafında imzalanmış hazirun cetveli 1 adet
Hükümet komseri raporu ve görevlendirme yazısı aslı.
Bilanço 1 adet ve gelir tablosu 1 adet
Anonim şirketlerde; Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin iş, ev adresleri ve bütün ortakların T.C. numaraları, Kooperatiflerde; Yönetim kurulu üyeleri (T.C. numaraları) ve denetim kurulu üyelerinin iş ve ev adresleri ile ilgi yazı (2 adet)
Bilgi formu’nun fotokopisi 1 adet
Gündem gazetesi 1 adet
Yönetim kurulu tarafından imzalanmış gündem 1 adet

488 Sayılı Damga vergisi kanunu 2012

Kanun Adı: DAMGA VERGİSİ KANUNU
Kanun No: 488
Kabul Tarihi: 1/7/1964
Resmi Gazete Sayısı: 11751
Resmi Gazete Tarihi: 11/7/1964

BİRİNCİ BÖLÜM
Mükellefiyet ve İstisnalar

Konu
Madde 1-
Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir.
Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan (Değişik: 5228/59-4/a md.) (Yürürlük: 31.7.2004) belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.

Yabancı memleketlerle Türkiye`deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar, Türkiye`de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerine devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde vergiye tabi tutulur.

Şümul
Madde 2-
Vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhler de Damga Vergisine tabidir.
Mükellef
Madde 3-
Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir.
Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kişiler öder.

Yabancı memleketlerle Türkiye`deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtların vergisini, Türkiye`de bu kağıtları resmi dairelere ibraz eden, üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananlar öderler. Ancak bunlardan ticari veya mütedavil kağıt mahiyetinde bulunanların vergisini, bunları en evvel satan veya kabul veya başka suretle kullanan kişiler öderler.

Kağıtların Mahiyetlerinin Tayini
Madde 4-
Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur.
Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılır.

Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır.

Kağıt Nüshalarının Birden Fazla Olması
Madde 5-
Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshası ayrı ayrı aynı miktar veya nispette Damga Vergisine tabidir. Şu kadar ki, poliçe ve emre yazılı ticari senetlerin yalnız tedavüle çıkarılan nüshaları vergiye tabi tutulur.
Bir Kağıtta Birden Fazla Akit ve İşlem Bulunması
Madde 6-
Bir kağıtta biribirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların herbirinden ayrı ayrı vergi alınır.
Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde Damga Vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır.

Ancak bu akit ve işlemlere asıl işlemin akitlerinden başka bir şahsın eklenen akit ve işlemi de ayrıca vergiye tabidir.

Birden Fazla İmzalı Kağıtlar
Madde 7-
Kağıtlara konulan imzanın birden fazla olması verginin tekerrürünü gerektirmez.
Ancak maktu vergiye tabi olup müteaddit kişilerin imzasını taşıyan makbuz ve ibra senetlerinin Damga Vergisi imza adedine göre alınır.

Nispi vergiye tabi ve birden fazla kişinin imzasını taşıyan makbuz ve ibra senetlerinde her imza sahibine ait olan hisse ayrıca belli edilmiş ise, vergi hisselere göre ayrı ayrı ödenir.

Şu kadar ki, bir resmi daire veya bir gerçek veya tüzel kişi adına kağıtlara konulan birden fazla imza bir imza hükmündedir.

Resmi daire
Madde 8-
Bu Kanunda yazılı resmi daireden maksat, (5766 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (a) bendiyle değişen ibare, Yürürlük: 06.06.2008)genel ve özel bütçeli idarelerle(*), il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir.
Bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmeler resmi daire sayılmaz.

(*)(5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli )genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle
İstisnalar
Madde 9-
Bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisinden müstesnadır.

İKİNCİ BÖLÜM
Vergileme Ölçüleri ve Nispet

Vergileme Ölçüleri
Madde 10-
Damga Vergisi nispi veya maktu olarak alınır.
Nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli para, maktu vergide kağıtların mahiyetleri esastır.

Belli para terimi, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade eder.

Belli Para Gösterme Mecburiyeti
Madde 11-
(Değişik: 1318/94 md.) (Yürürlük: 10.8.1970) Cari hesap şeklinde açılan kredilerle her türlü ikrazata ait taahhütname ve mukavelenameler (İskonto ve iştira senetleri taahhütnamesi – Dispans – dahil) ve bunların temlik, yenileme, devir ve değiştirilmesine müteallik bütün kağıtlarda ve keza matlupların devir ve temlikine ilişkin mukavelename ve temliknamelerde ikraz veya temlik edilen para miktarının veya azami haddinin gösterilmesi mecburidir. Gösterilmediği takdirde bu kağıtların her birinden alınması gereken Damga Vergisi ile cezası olayın meydana çıktığı tarihte, ilgili bulunduğu cari hesapta kayıtlı kredi veya ikrazat miktarına göre hesaplanır ve alınır.
Bu vergi ve cezanın ödenmesinde mukriz ve müstakrizlerle temlik eden ve adına temlik yapılan şahıslar ve müesseseler müteselsilen sorumludurlar.

Yabancı Paraların Türk Parasına Çevrilmesi
Madde 12-
Damga Vergisine tabi kağıtlarda yazılı yabancı paralar Maliye Bakanlığınca tayin ve ilan edilecek fiyat üzerinden Türk parasına çevrilerek ona göre Damga Vergisi alınır.
Verginin Hesaplanmasında Kesirler
Madde 13-
(Mülga: 4369/82 md.) (Yürürlük: 29.7.1998)(*)
(*) Madde 13- Nispi verginin hesaplanmasında 50 kuruştan aşağı olan matrah kesirleri hesaba katılmaz, 50 kuruş ve daha yukarı olanlar 1 lira olarak hesap olunur.
5 kuruştan aşağı olan vergi kesirleri alınmaz, 5 kuruş ve daha yukarı olanlar 10 kuruş olarak alınır.
Nispet
Madde 14-
Kağıtların Damga Vergisi bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı nispet veya miktarlarda alınır. (Ek: 4369/77 md.) (Yürürlük: 29.7.1998) Şu kadar ki her bir kağıt için hesaplanacak vergi tutarı (1) sayılı tabloda yer alan sınırlamalar saklı kalmak üzere (Değişik: 4842/28 md.) (Değişik: 5281/43 md. Geçerlilik 1.1.2005) (Yürürlük: 31.12.2004) 800 bin Yeni Türk Lirasını (55 Seri No’lu Damga Vergisi Genel Tebliği ile 2012 yılı için 1.379.775,30 TL)(*) aşamaz. Bir önceki yılda uygulanan bu azami tutar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılır. (Ek: 4842/28 md.) (Yürürlük: 24.4.2003) Bakanlar Kurulu yeniden değerleme oranının % 50 fazlasını geçmemek ve % 20`sinden az olmamak üzere yeni oranlar tespit etmeye yetkilidir.
Belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde artan miktar aynı nispette vergiye tabidir. Bunların devri halinde aslından alınan verginin dörtte biri alınır.

(Ek: 1318/95 md.) (Yürürlük: 10.8.1970) Mukavelenamelerin müddetinin uzatılması halinde aynı miktar veya nispette vergi alınır.

Akreditif mektup ve telgraflarında süre uzatıldığı takdirde verginin dörtte biri alınır.

Yabancı memleketlerden Türkiye üzerine düzenlenen kağıtlar aynı miktarda, yabancı memleketlerin birinden diğeri üzerine düzenlenip Türkiye`de tedavüle çıkarılanlar ise yarı nispette vergiye tabidir.

1.379.775,30

(*) Değişmeden Önceki Şekli (54 Seri No’lu Damga Vergisi Genel Tebliği ile 2011 yılı için 1.251.383,40 TL)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Verginin Ödenmesi

Ödeme Şekilleri
Madde 15-
(Değişik: 5281/1 md. Geçerlilik 1.1.2005) (Yürürlük: 31.12.2004) Damga Vergisi makbuz karşılığı, istihkaktan kesinti yapılması veya basılı damga konulması şekillerinden biriyle ödenir.
(Ek: 1318/96 md.) (Yürürlük: 10.8.1970) Bu ödeme şekillerinin hangi işlemler için ne suretle uygulanacağını tesbite Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Pul Yapıştırılması Şekliyle Ödeme
Madde 16-
(Mülga: 5281/44 md.)(*) (Geçerlilik 1.1.2005 ; Yürürlük 31.12.2004)
(*) Madde 16 – Bu Kanunda gösterilen haller dışında Damga Vergisi kağıtlara damga pulu yapıştırılması şekliyle ödenir.
Vergi miktarına eşit olmak üzere birden fazla pul yapıştırılması mümkündür.
Türkiye`de düzenlenerek doğrudan doğruya yabancı memleketlerle Türkiye`deki yabancı elçilik ve konsolosluklara gönderilen kağıtlar ve çekilen telgrafların Damga Vergisi bunların Türkiye`deki kalan kopyalarına pul yapıştırılması şekliyle ödenir.
(Ek: 1318/97 md.) (Yürürlük: 10.8.1970) Noterde düzenlenecek kağıtların Damga Vergisinin pul yapıştırılması şekliyle ödenmesinde ise bu pullar kağıtların noterde kalan kopyalarına yapıştırılır.
Pullar tarihle beraber imza veya mühür konularak iptal olunur. İki pul için bir iptal işlemi yapılabilir.
Basılı Damga Konulması Şekliyle Ödeme
Madde 17-
Aşağıda yazılı kağıtların Damga Vergisi pul yerine basılı damga konulması şekliyle de ödenebilir.
1 – Makbuz ve ibra senetleri,

2 – Faturalar,

3 – Ulaştırma ile ilgili kağıtlar,

4 – Elektrik, havagazı, telefon ve su abonman mukavelenameleri,

5 -Maliye Bakanlığının müsaadesi alınmak şartiyle vergiye tabi diğer kağıtlar.

(Ek: 1318/98 md.) (Yürürlük: 10.8.1970) Maliye Bakanlığı yukarda yazılı olanların ve diğer kağıtların vergisini basılı damga konulması şekliyle ödetmeye yetkilidir.

Makbuz Verilmesi Şekliyle Ödeme
Madde 18-
(Degişik: 5035/48 md.) (Değişik: 5281/2 md.) (Geçerlilik: 1.1.2005, Yürürlük: 31.12.2004 ) Bu Kanunda gösterilen haller dışında Damga Vergisi makbuz karşılığında ödenir.
Maliye Bakanlığı makbuz karşılığı ödemeye ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir.

İstihkaktan Kesinti Şekliyle Ödeme
Madde 19-
Genel ve (5766 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (a) bendiyle değişen ibare, Yürürlük: 06.06.2008)özel bütçeli(*) dairelerle il özel idareleri ve belediyeler, bankalar, iktisadi kamu teşekkülleri ile bunların iştirakleri ve müesseseleri ve benzeri teşekkül, iştirak ve müesseselerin ödemelerinde kullanılan ve nispi vergiye tabi bulunan makbuzlarla bu mahiyetteki kağıtlara ait vergilerin,
a) Bu ödemelerin yapılması,

b) Avans suretiyle ödemelerde avansın itası,

Sırasında ilgili daire ve müesseseler tarafından istihkaklardan kesinti yapılması şekliyle ödenmesine Maliye Bakanlığınca izin verilebilir.

(Ek: 1318/100 md.) (Yürürlük: 10.8.1970) Maliye Bakanlığı lüzum gördüğü hallerde vergiyi istihkaktan kesinti yapılması şekliyle ödetmeye yetkilidir.

(*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) katma bütçeli

Pulların Yapıştırılması Zamanı
Madde 20-
(Mülga: 5281/44 md.) (*)(Geçerlilik 1.1.2005 ; Yürürlük 31.12.2004)
(*) Madde 20 – Damga pullarının kağıtların düzenlendiği anda yapıştırılması mecburidir.
Ancak, postanelerce gümrüklere verilen liste beyannamelerin pulları müraselatın tesliminde yapıştırılır.
Basılı Damga Konulmasında Ödeme Zamanı
Madde 21-
Basılı damga konulacak kağıtların vergisi, yüzde beş noksanı ile peşin olarak ödenir.
Makbuz Karşılığı Ödemelerde Ödeme Zamanı
Madde 22-
(Değişik: 5281/3 md.) (Geçerlilik 1.1.2005 ; Yürürlük: 31.12.2004) Makbuz karşılığı ödemelerde Damga Vergisi;

a) Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisi, ertesi ayın yirminci (371 Sıra No.lu VUK Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir.

b) (a) bendi dışındaki hallerde, kâğıdın düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.

Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye, lüzum göreceği işlemlere ilişkin kâğıtlara ait verginin yukarıdaki sürelere bağlı kalmaksızın ve beyanname aranmaksızın kâğıdın düzenlenmesinden önce veya noterlerce işleme tâbi tutulması sırasında ödenmesi zorunluluğunu getirmeye, vergiyi işlem anında ilgili kamu kurum veya kuruluşuna makbuz karşılığı ödettirmeye yetkilidir.

İstihkaktan Kesinti Şekliyle Ödemelerde Ödeme Zamanı
Madde 23-
Genel bütçeli daireler dışında kalan ve istihkaktan kesinti yapmak durumunda bulunan daire ve müesseseler tarafından bir ay içinde kesilen Damga Vergisi, ertesi ayın 20 nci (371 Sıra No.lu VUK Tebliği uyarınca 23 üncü) günü akşamına kadar ödemenin yapıldığı yer vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve (Değişik: 5228/59-4/b md.) (Yürürlük: 31.7.2004) 26 ncı günü akşamına kadar yatırılır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Sorumluluk

Vergi ve Cezada Sorumluluk
Madde 24-
Vergiye tabi kağıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur.
(Değişik: 2344/1 md.) (Yürürlük: 28.11.1980) Birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar. Bunlar arasında vergiden müstesna olanların bulunması Damga Vergisinin noksan ödenmesini gerektirmez. Damga Vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kağıtlara ait verginin tamamı kişiler tarafından ödenir. Ancak bu kağıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde vergi ve cezanın tamamından kişilerle birlikte kurumlar müteselsilen sorumludurlar.

(Ek: 5281/4 md.) (Geçerlilik 1.1.2005 ; Yürürlük: 31.12.2004) 22 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanlar, taraf oldukları işlemlere ilişkin kâğıtlara ait verginin beyan ve ödenmesinden sorumludurlar. Verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda vergi, ceza ve fer’ileri, vergi için diğer işlem taraflarına rücu hakkı olmak üzere, bu fıkrada belirtilen kişilerden alınır.

Resmi daireler veya noterlerce düzenlenerek kişilere verilen veya dairede bırakılan ve Damga Vergisi hiç alınmıyan veya noksan alınan kağıtların vergisi mükelleflere, cezası düzenliyenlere aittir.

Vergi ve ceza, vergi için mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları düzenleyenlerden alınır.

Özel Sorumluluk
Madde 25-
Yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen ticari ve mütedavil kağıtların Damga Vergisi ve cezası, mükelleflerine rücu hakkı saklı bulunmak üzere hamillerinden alınır.

BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler

Resmi Dairelerin Mecburiyeti
Madde 26-
Resmi dairelerin ilgili memurları kendilerine ibraz edilen kağıtların Damga Vergisini aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tespit etmeye veya bunları tutanağı düzenlemek üzere, vergi dairesine göndermeye mecburdurlar.
(Değişen başlık: 2344/2 md.) (Değişen başlık: 25281/5 md.) (Yürürlük: 1.1.2005) Diğer kurum ve kuruluşlar ile kişilerin mecburiyeti

Madde 27-
(Değişik: 25281/5 md.) (Yürürlük: 1.1.2005) Noterler, damga vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kâğıtları vergi ve cezası ödenmedikçe tasdik edemezler veya bunların suretlerini çıkarıp veremezler.
Birinci fıkra hükmüne aykırı olarak işlem yapılması halinde, mükellef hakkında Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmakla birlikte, noterlerden de tasdik ettikleri veya üzerinde işlem yaptıkları her kâğıt için kanunen alınması gereken cezası ayrıca alınır.

Bankalar, kamu iktisadi teşebüsleri ve iştirakleri ile 22 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanlar, vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kâğıtları usulüne uygun olarak vergi ve cezası ödenmedikçe işleme koyamazlar. Vergi ve cezası ödenmeden bu kâğıtları işleme koyan kişi ve kuruluşlardan, kâğıdın mükelleflerinden alınacak ceza tutarınca ayrıca ceza alınır.

Kağıtların Terki
Madde 28-
Vergi cezası alınması gereken kağıtların hamilleri tarafından terk edilmesi bu cezanın alınmasına mani değildir.
Bazı Ödemelerde Uyulması Gereken Esaslar
Madde 29-
Maliye Bakanlığından müsaade alınmak şartiyle makbuz karşılığı yapılacak ödemelerle istihkaktan kesinti yapılması şeklindeki ödemelerde uyulması gereken esaslar Maliye Bakanlığınca tayin edilerek ilgililere bildirilir.

Madde 30-
Vergi Usul Kanununun Damga Resmine ilişkin hükümleri Damga Vergisi hakkında da uygulanır.

Mukerrer Madde 30-
(Ek: 3239/97 md.) (Değişik: 3689/9 md.) (Yürürlük: 1.1.1991) Bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan maktu vergiler (Maktu ve nispi vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil), bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar Bakanlar Kurulunca belirlenen miktarlar ile bu miktarların, Vergi Usul Kanunu uyarınca 1990 yılı için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranı ile çarpılmak suretiyle bulunacak tutarların toplamı kadar artırılmıştır. Her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan maktu vergiler (Maktu ve nispi vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) o yıl için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılır. (Mülga cümle: 5281/6 md.) (Yürürlük: 1.1.2005) (*) (Değişik: 4842/36-6 md.) (Değişik: 5281/6 md.) (Yürürlük: 1.1.2005) Bu suretle hesaplanan vergi tutarının 10 Yeni Kuruşa kadarki kesirleri dikkate alınmaz.
(Ek fıkra: 3393/5 md.); (Mülga: 5035/49-4 md.) (Geçerlilik:1.1.2004) (Yürürlük: 2.1.2004) (**)

(Ek fıkra: 3393/5 md.); (Değişik: 4008/33 md.) (Değişik: 5228/59-4/c md.) (Değişik: 5281/6 md.) (Yürürlük: 1.1.2005) Bakanlar Kurulu, elektronik ortamda gönderilenler ile Sermaye Piyasası Kanununun uygulanmasıyla ilgili olarak Sermaye Piyasası Kurulunca düzenlenmesi öngörülen kâğıtların tâbi olduğu damga vergisi nispet ve maktu tutarlarını ibraz yerleri itibarıyla sıfıra kadar indirmeye, indirilen nispet ve tutarlarını kanunî seviyesine kadar çıkarmaya ve bu nispet ve tutarlar dahilinde kâğıtlar itibarıyla farklı nispet ve tutarlar tespit etmeye yetkilidir.

(Ek fıkra: 3986/11 md.) (Yürürlük: 7.5.1994) Bu Kanuna ekli (1) sayılı tablodaki 1.1.1994 tarihinde geçerli olan maktu vergiler (maktu ve nispi vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) % 100, nispi vergiler % 20 oranında artırılmıştır. Bakanlar Kurulu, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan maktu vergileri (maktu ve nispi vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) ile nispi vergileri birlikte veya ayrı ayrı, maktu vergilerde on katına, nispi vergilerde ise bir katına kadar artırmaya, uygulanmakta olan maktu vergileri yarısına kadar, nispi vergileri ise bu fıkra ile artırılmadan önceki seviyelerine indirmeye, bu had ve miktarlar arasında yeni had, miktar ve nispetler tespit etmeye yetkilidir.

(*) (Ek cümle: 5035/27 md.) (Yürürlük: 2.1.2004) Bu şekilde hesaplanan maktu had ve tutarların yüzde beşini aşmayan kesirleri dikkate alınmaz.
(**) Bakanlar Kurulu, uluslararası kurumlardan, yabancı ülkelerin kredi kuruluşlarından ve diğer her türlü dış kaynaklardan doğrudan doğruya veya Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar vasıtasıyla verilecek krediler ve bu kredilerin geri ödenmesi nedeniyle düzenlenen kağıtların tabi olduğu damga vergisi nispetini ‘0’ sıfıra kadar indirmeye, indirilen nispeti kanuni seviyesine kadar çıkarmaya ve bu nispetler dahilinde kredi nevileri itibariyle farklı nispetler tespit etmeye ve bu konu ile ilgili usul ve esasları tayin etmeye yetkilidir.

Kaldırılan Hükümler
Madde 31-
Aşağıda gösterilen kanunlar ve hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.
1. 23.5.1928 tarih ve 1324 sayılı Damga Resmi Kanunu ile ek ve değişiklikleri, (Bu Kanunların reklam ve ilanlara ilişkin Damga Resmi hükümleri ile 15.2.1963 tarih ve 185 sayılı Kanun hükümleri hariç)

2. 28.5.1934 tarih ve 2456 sayılı gümrüklerde istimal edilen bazı evraka müdafaa pulu ilsakı hakkındaki kanun ile ek ve

değişiklikleri,

3. 28.5.1934 tarih ve 2459 sayılı Tayyare Resmi hakkındaki kanun ile bu kanunun ek ve değişiklikleri,

4. Fevkalade zam kanunlarının yukarıdaki resimlerlere ilişkin hükümleri.

5. 10.6.1938 tarih ve 3437 sayılı Tütün ve Tütün İnhisarı Kanununun 112’nci maddesi,

6. 9.7.1953 tarih ve 6124, 15.7.1953 tarih ve 6168, 4.10.1960 tarih ve 93, 5.1.1961 tarih ve 222, 20.7.1961 tarih ve 335 sayılı kanunlar hariç diğer kanunların Damga Resmi ve yukardaki resimlere ilişkin istisna hükümleri,

7. 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı V.U.K.’nun 205’inci maddesinin yolcu bilet ücretleri ve sigorta primleri üzerinden alınacak Damga Resmi kayıtlariyle ilgili hükümleri ile 220’nci maddesinin 5 numaralı fıkrası, 112’nci maddesinin 4 numaralı fıkrası ve 356’ncı maddesinin 2 ve 4 numaralı fıkraları,

Ek Madde 1-
(Ek: 4778/5 md.) (Yürürlük: 11.1.2003)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına dayanılarak yapılacak ödemeler ile dostane çözüm bağlamında yapılacak ödemelere ilişkin olarak düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden istisnadır.

Ek Madde 2-
(Ek: 5035/28 md.) (Yürürlük: 2.1.2004)Döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır.
Döviz kazandırıcı faaliyetlerin kısmen veya tamamen gerçekleştirilmemesi halinde, gerçekleşmeyen kısma ait alınmayan damga vergisi, mükelleflerden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ceza ve gecikme faizi ile birlikte geri alınır.

Yukarıda belirtilen hususlarda damga vergisi istisnası uygulamak suretiyle işlem yapan kuruluşlar, istisnaya konu işlemin mahiyeti ile alınmayan vergi tutarını, işlemin yapıldığı tarihi takip eden otuz gün içinde ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

Döviz kazandırıcı faaliyetin gerçekleşmediğinin tespit edildiği tarihi takip eden otuz gün içinde, bu durumu vergi dairesine bildirmeyen kuruluşlar damga vergisi, ceza ve gecikme faizinin ödenmesinden ilgililerle birlikte müteselsilen sorumludurlar.

Bu maddenin uygulanması bakımından döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğu ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından birlikte tespit edilir.

Geçici ve Son Hükümler

Eski Hükümlerin Uygulanması
Gecici Madde 1-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten evvel mükellefiyet konusuna giren kağıtlar hakkında eski hükümler uygulanır.
Peşin Alınan Resimler
Gecici Madde 2-
Basılı damga konulması suretiyle resmi peşin alınan kağıtların yeni hükümlere göre noksan alınmış vergileri mükellefe tamamlattırılır, vergi mevzuu dışında kalanlardan henüz kullanılmamış olanlarla tarife değişikliği dolayısiyle fazla alınmış bulunan resimler iade edilir.

Gecici Madde 3-
(Ek: 5255/13 md.) (Yürürlük: 13.11.2004) 2005 yılında İzmir Kentinde yapılacak Dünyü Üniversitelerarası Spor Oyunları ile ilgili olarak yapılacak her türlü mal ve hizmet alımları, kiralama ve ihale işleri ile bu işlemlerle ilgili düzenlenen kağıtlar Damga Vergisinden müstesnadır.
Yürürlük
Madde 32-
Bu Kanun hükümleri yayımını takip eden aybaşından itibaren 3 ay sonra yürürlüğe girer.
Yetki
Madde 33-
Bu Kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.

DAMGA VERGİSİ KANUNUNA EKLİ TABLOLAR
(Değişik: 5281/7 md.) (Yürürlük: 1.1.2005)

(1) SAYILI TABLO

(2) SAYILI TABLO

Ödemelerini yapıp konut sahibi olamayan kooperatif ortaklarının durumu-Kemal Özmen

Normal ödemesini yapıp konut sahibi olan ortaklar kadar aynı miktarda ödeme yapmış olan ortağa da emsal bir konutun dava tarihi itibari ile  rayiç bedeli tutarında tazminat ödenmesi gereklidir.

Bize ulaşın

www.ozmconsultancy.com

Kooperatifin Emlak Vergisi ile Belediye Gelirleri ve Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan muaf olup olmadığı hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.18.01-006.01-1786

11/10/2011

Konu

:

Kooperatifin Emlak Vergisi ile Belediye Gelirleri ve Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan muaf olup olmadığı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kooperatifinizin emlak vergisi, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınan parselasyon harcı, ifraz ve tevhit harcı, plan ve proje tasdik harcı, zemin açma izni ve toprak hafriyatı harcı ve yapı kullanma izni harcı ile bu Kanun uyarınca alınacak diğer vergi ve harçlar ile 492 sayılı Harçlar Kanununa göre alınan satış harcı, cins değişikliği harcı, ifraz ve tevhid harcı ve diğer tapu ve kadastro harçlarından muaf olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1- EMLAK VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye sınırları içinde bulunan binaların bu Kanun hükümlerine göre bina vergisine tabi olduğu; 4 üncü maddesinin (p) fıkrasında da; tarım kredi, tarım satış kooperatifleri, 1163 sayılı Kanuna uygun olarak teşekkül eden kooperatifler ve bu kooperatiflerin kuracağı kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin ve Türk Kooperatifçilik Kurumunun sahip oldukları kendi hizmet binalarının kiraya verilmemek şartıyla bina vergisinden daimi olarak muaf olacakları hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 12 nci maddesinde Türkiye sınırları içinde bulunan arazi ve arsaların bu Kanun hükümlerine göre arazi vergisine tabi olduğu belirtilmiş olup kooperatiflerin arazi vergisinden muaf tutulacağına dair bu Kanunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Bu itibarla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan Kooperatifinizin sahip olduğu hizmet binalarının kiraya verilmemek şartıyla bina vergisinden muaf tutulması, hizmet binaları dışındaki binaları ile arazilere ait emlak vergisinin ise ödenmesi gerekmektedir.

2- BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU YÖNÜNDEN

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Ek 2 nci maddesinin (e) fıkrasında, kooperatifler eliyle, ana sözleşmelerine uygun olarak yapılan sanayi ve küçük sanat siteleri ile esnaf çarşılarına ait inşaatlar bina inşaat harcından, 80 inci maddesinin son fıkrası ile de organize sanayi bölgeleri ile sanayi ve küçük sanat sitelerinde yapılan yapı ve tesisler bina inşaat harcı ve yapı kullanma izni harcından müstesna tutulmuştur.

Bu itibarla, Kooperatifiniz eliyle, ana sözleşmenize uygun olarak yapılan sanayi ve küçük sanat siteleri ile esnaf çarşılarına ait bina inşaatlarının 2464 sayılı Kanunun Ek 2 nci maddesinin (e) fıkrası uyarınca bina inşaat harcından müstesna tutulması, söz konusu bina inşaatının organize sanayi bölgesi ile sanayi ve küçük sanat sitelerinde bulunmuş olması halinde aynı Kanunun 80 inci maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca yapı kullanma izni harcından da müstesna tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, Kooperatifinizin bina inşaat harcı ve yapı kullanma izin harcı dışında 2464 sayılı Kanunda belirtilen vergi ve harçlardan istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır.

3- HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN

492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/6-a fıkrasında ifraz veya taksim veya birleştirme işlemlerinde kayıtlı değerler üzerinden nisbi; aynı tarifenin I/13-a fıkrasında, arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina ve sair tesislerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm ve sair tesis için) maktu; I/20-a fıkrasında da, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra veya şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlâklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı nisbi harç alınacağı hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanununun harçtan müstesna tutulan işlemler başlığı altındaki 59 uncu maddesinde, kooperatiflerin harçtan muaf olduğuna dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında “Kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği,

a)- Birbirlerinden ve ortaklarından aldıkları faiz ve komisyonlar ile ortaklarına kefalet etmeleri dolayısıyla bunlardan aldıkları paralar, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden,

b)-Her nevi defterlerin ve ana sözleşmelerin tasdiki ve açılış tasdiklerinde sayfalarının mühürlenmesi her nevi harçtan ve damga vergisinden,

c)-Kiraya verilmediği veya irat getirmeyen bir cihete tahsis edilmediği müddetçe sahip oldukları gayrimenkul mallar üzerinden alınacak her türlü vergilerden,

d)-Ortakların temlik edecekleri gayrimenkuller her türlü vergi ve harcından, muaftır.

e)- 13 üncü madde gereğince verilecek bildiri Damga Vergisine, diğer harç ve resimlere tabi değildir.” hükmü ile aynı maddenin 4 üncü fıkrasında da “Kooperatifler, kooperatif birlikleri ve kooperatifler merkez birlikleri faaliyete geçen üst kuruluşlara girmedikleri takdirde, bu maddenin 1 no.lu fıkrasının (b) bendi ile 2 no.lu fıkrasından gayri fıkralarında yazılı muaflıklardan istifade edemezler.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, … Kooperatifleri Birliği’ne üye olan kooperatifinizin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinin (d) bendi kapsamında yapacağı işlemden dolayı tapu harcından muaf tutulması gerekir. Bununla beraber, kooperatifiniz tarafından tapuda yapılacak ifraz, tevhit, cins değişikliği ve satış işlemleri nedeniyle 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifede yer alan hükümlere göre tapu harcı aranılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatif adına kayıtlı taşınmazların 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında arsa mı yoksa arazi mi olarak vergilendirileceği hk. Tarih 12/04/2011

Başlık Kooperatif adına kayıtlı taşınmazların 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında arsa mı yoksa arazi mi olarak vergilendirileceği hk.
Tarih 12/04/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.06.17.02-EMLAK-12.M-2010-49-222
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.17.02-EMLAK-12.M-2010-49-222

12/04/2011

Konu

:

Kooperatif adına kayıtlı taşınmazların arsa mı yoksa arazi mi olarak vergilendirilmesi hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kooperatifiniz adına kayıtlı … Mah. … parseller ile su toplama havzasında bulunan … parsel … mevkiinde kıraç ve sulu tarlaların imar ve altyapısı bulunmadığı halde … Belediye Başkanlığı tarafından kooperatif olduğunuz gerekçesiyle emlak vergisinin arazi olarak değil arsa olarak ödenmesi gerektiği belirtildiğinden bahisle, emlak vergisinin arsa mı yoksa arazi mi olarak ödenmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde, belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazinin arsa sayılacağı, belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin arsa sayılacağının Bakanlar Kurulu Kararı ile belli edileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükme istinaden hazırlanan 28/2/1983 tarihli ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin eki “Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar”ın 1 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde, imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan veya imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalan parsellenmemiş arazi ve arazi parçalarının arsa sayılması, ancak bu yerlerdeki arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanılmaları halinde arsa sayılmayarak araziye ait oran üzerinden vergilendirilmeleri öngörülmüştür.

Aynı Kararın 3 üncü maddesinde; “1’inci maddenin (a) ve (b) fıkralarında yazılı yerlerde bulunan arazi ve arazi parçaları;

a) Zirai faaliyet dışında kullanıldıkları,

b) Boş tutuldukları,

c) Bir yıldan fazla süre ile nadasa bırakıldıkları,

d) Beyanda bulunulması gereken yılı izleyen yılbaşından itibaren 5 yıl içinde herhangi bir şekilde ahara devir ve temlik edildikleri,

takdirde arsa sayılarak, geçmiş yıl vergileri, 1319 sayılı Kanunun 20’nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü de nazara alınarak arsaya ait nispet üzerinden tarh, tahakkuk ve tahsil edilir.” denilmektedir.

Söz konusu Kararın 4 üncü maddesinde ise “1 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarında yazılı yerlerde bulunan arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanılıp kullanılmadığı Vergi Dairesince yoklama ile tespit olunur.” denilmektedir.

Öte yandan, 16 Seri No’lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde konuya ilişkin açıklamalar yer almıştır.

Bu itibarla, Kooperatifinize ait söz konusu taşınmazların;

1- 1/1/1983 tarih ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar”ın 1 inci maddesinin (a) ve (b) fıkrası hükmü uyarınca belediye ve mücavir alan sınırları içinde olması ve imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunması veya imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalması durumunda arsa sayılarak arsaya ait oranlar üzerinden emlak vergisinin ödenmesi,

2- Anılan Kararın 1 inci maddesinin (a) veya (b) fıkrası hükmü uyarınca arsa sayılmakla birlikte, zirai faaliyette kullanılmakta ise arazi olarak vergilendirilmesi, bu durumda zirai faaliyette kullanıldığının bir yoklama ile tespiti,

3- Belediyece parsellenerek arsa haline getirilmiş ise zirai faaliyette kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın arsa olarak vergilendirilmesi,

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatife ait taşınmazın Belediyeye iadesinde tapu harcı hk. Tarih 09/12/2011

Başlık Kooperatife ait taşınmazın Belediyeye iadesinde tapu harcı hk.
Tarih 09/12/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.35.17.02-032-714
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ KDV VE DİĞER VERGİLER GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.35.17.02-032-714

09/12/2011

Konu

:

Kooperatife ait taşınmazın Belediyeye iadesinde tapu harcı

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, … Büyükşehir Belediyesi adına kayıtlı … ve … mahallelerindeki arsalar, 1580 sayılı Belediye Kanunu ile 5656 sayılı Kanuna istinaden … Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan Yönetmeliğe dayanılarak, ilgili belediye başkanlığı tarafından, kooperatifinize konut yapılmak üzere tahsis edildiği ve bahse konu arsalar üzerine inşa edilen konutların ortaklara tapularının verildiği anlaşılmış olup, ancak konut yapımı gerçekleşmeyen üç adet arsanın ise 5656 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve yapılan sözleşme gereği … Büyükşehir Belediyesine iadesi gerektiği belirtilerek, tapuda yapılacak devir işleminde aranılacak harç miktarı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde; tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların, tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu hükmüne, 58 inci maddesinde de; tapu ve kadastro harçlarını Kanuna ekli tarifede belirtilen kişilerin; tarifede belirtilmeyen işlemlerde taraflar aksini kararlaştırmamış ise Kanunda (6) bent halinde sayılan kişilerin ödeyeceği hükmüne ve 59 uncu maddesinin (a) bendinde ise, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylerin iktisap edecekleri gayrimenkullerin vesair ayni hakların tescili, şerhi gerektiren işlemleri ve bunların terkinlerinin harçtan müstesna olduğu, hükmüne yer verilmiştir.

492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I-20/a fıkrasında; gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra veya şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlâklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı harç alınacağı hükme bağlanmıştır. Söz konusu harcın oranı 29/12/2009 tarih ve 2009/15725 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere binde 16,5 olarak belirlenmiştir.

Ayrıca, Anayasanın 73 üncü maddesinde, Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup, değiştirilip veya kaldırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre, tarafınıza … Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan Yönetmelik hükümlerine ve ilgili belediye başkanlığı ile yapmış olduğunuz sözleşme hükümlerine dayanılarak harca ilişkin muafiyet getirilemeyeceği tabidir.

Buna göre, 1580 sayılı Belediye Kanunu ile 5656 sayılı Kanuna istinaden … Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan Yönetmeliğe dayanılarak kooperatifinize tahsis edilen taşınmazların … Büyükşehir Belediye Başkanlığına tapuda yapılacak devir ve tescil işleminde; ilgili belediye başkanlığından 492 sayılı Harçlar Kanununun 59/a bendi gereğince harç aranılmaması, ancak kooperatifinizden aynı Kanuna ekli (4) sayılı tarifenin 20/a fıkrası gereğince binde 16,5 oranında tapu harcı aranılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti hk.

Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti hk.
Tarih 28/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-34-310
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-34-310

28/02/2012

Konu

:

Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eklerinin tetkikinden; kooperatifinizin 222000 m2 üzerine kurulduğu ve 822 konut, 3 adet ticaret merkezi, 1 adet idari bina ve 1 adet kreşten oluştuğu, söz konusu ticaret merkezlerinin 10 yılı aşkın süredir muhtelif hizmetler veren market, kuaför, berber, pideci, lokanta ve eczane gibi vergi mükelleflerine kiraya verildiği, kooperatifinizin sahip olduğu kreş binasının ise kooperatif ortaklarından Ankara … Derneğince kreş olarak işletildiği ayrıca kooperatifinize ait imar planında mevcut bulunan ve ileride eğitim amaçlı bina yapılmak üzere 1 adet arsa, konut yapılması koşulu ile de 3 adet boş arsanızın daha bulunduğu anlaşılmış olup henüz ferdileşmenin tamamlanmadığı ayrıca kooperatifinizin halen devam ettiği ve kanalizasyon, çevre düzenlemesi, yağmur suyu kanalları ve çevre duvarları gibi yapılması gereken işlerinin de bulunduğu belirtilerek kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf olup olmadığı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin; “4.13.1.4 Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, Başkanlığımızda oluşan dosyanızın incelenmesinden 01.01.2006 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz tespit edilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerinin kuruluş amacı ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olup Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendindeki şartları taşımaları kaydıyla kurumlar vergisinden muaf tutulmaları mümkün bulunmaktadır. Ancak sahip olduğunuz ticaret merkezlerinin ve kreş binasının kiraya verilmesi açıkça ortak dışı işlem olarak kabul edileceğinden 2006 yılında başlayan kurumlar vergisi mükellefiyetinizin devam edeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifcilik mevzuati guncellestirilmis

20120325-001453.jpg

Kemal Ozmen’in butun kitaplari

20120325-001158.jpg

20120325-001214.jpg

20120325-001229.jpg

20120325-001241.jpg

20120325-001257.jpg

20120325-001309.jpg

20120325-001321.jpg

Kooperatif ortaginin haklari nedir ?

20120325-001037.jpg

Kooperatif Davalari

20120325-000909.jpg

6 Seri Numaralı Kurumlar vergisi genel tebliği taslağı-KEMAL ÖZMEN-2012

Maliye Bakanlığından:

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği TASLAĞI (Seri No: 6)

Bu Tebliğde, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasına ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde ilgili bölümler itibarıyla değişiklikler yapılmıştır.

1. “4.2. Kamu idare ve kuruluşları tarafından genel insan ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi etmek amacıyla işletilen kuruluşlar” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“6009 sayılı Kanunla anılan bende eklenen parantez içi hüküm uyarınca söz konusu muafiyet kapsamına giren kuruluşlardan sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları bu muafiyeti ortadan kaldırmayacaktır. Böylelikle, kamu idare ve kuruluşlarına bağlı sağlık kuruluşlarının ihtiyaç fazlası mallarının birbirleri arasında devri veya mevcut kapasiteleri çerçevesinde arz edilebilecek hizmetlerinden birbirlerini yararlandırmaları muafiyeti etkilemeyecektir.

6225 sayılı Kanun ile değiştirilen parantez içi hüküm uyarınca, sadece Sağlık Bakanlığına bağlı hastane, klinik, dispanser, sanatoryum gibi kurum ve kuruluşlar tarafından Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri de söz konusu muafiyeti etkilemeyecektir. Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığına bağlı anılan kurum ve kuruluşlar tarafından kuru mülkiyet kiralaması veya belli bir süreyle işletme hakkının devredilmesi (kantin kiralaması v.b.) muafiyeti ortadan kaldırmayacaktır.”

2. “4.8. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü” başlıklı bölüm başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

4.8. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve 5602 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar

Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve şans oyunları lisans veya işletim haklarını hasılattan pay verme karşılığında devralan kurumlar hariç 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut tedariki ile ilgili iktisadi işletmeleri de muafiyet kapsamındadır.”

3. “4.14. Kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olan kurumlar” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 6009 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi ile değişik 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamında kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Söz konusu kurumun statüsü, muafiyetten yararlanma açısından önem arz etmemektedir. Bu kurumun, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde yazılı kurumlar arasında yer alması yeterlidir. Ancak, sözü edilen kurumların, kuruluş sözleşmelerinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kuruldukları ve faaliyetlerini bu çerçevede sürdürecekleri, ortaklara kâr payı dağıtmayacakları açıkça yazılı olacaktır. Yukarıda açıklanan şekilde kurulan bu kurumların anılan muafiyetten yararlanabilmeleri için;

  • Kurumun, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları arasında imzalanan mali ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olması,
  • Kurumun elde ettiği kazançların kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kalan tutarının tamamının teminat sorumluluk fonuna eklenmesi,
  • Teminat sorumluluk fonunun ortaklara dağıtılmaması, sadece kredi temininde teminat sağlamak için kullanılması,
  • Teminat sorumluluk fonunun kredi sağlayan banka ve kuruluşlarda değerlendirilmesi

şarttır.

Diğer yandan, KOSGEB vb. kuruluşlar tarafından verilen mali yardımların temini maksadıyla teminat sağlanması da muafiyeti etkilemeyecektir.”

4. “5.6.2. Kurumlar Vergisi Kanununun yayım tarihinden sonra gerçekleşen satış işlemlerinde istisna uygulaması” başlıklı bölümün birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“6111 sayılı Kanunla 25/2/2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut maddeye eklenen parantez içi hüküm gereği taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan kazançların tamamı vergiden istisna edilebilecektir.”

5.  “5.6.2.3.1. İki tam yıl süre ile aktifte bulundurulma” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“6111 sayılı Kanunla 25/2/2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut maddeye eklenen parantez içi hüküm gereği taşınmazların; kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışında, en az iki tam yıl süreyle aktifte bulundurma şartı aranmayacaktır.”

6. “5.9. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna” başlıklı bölümün üçüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf ile “5.9.4 Türkiye’deki merkez genel giderlerinden yurt dışında yapılan inşaat işlerine pay verilmesi” başlıklı bölümden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“Teknik hizmetler esas itibariyle inşaat, onarım ve montaj işleriyle ilgili olarak yürütülen planlama, projelendirme, mimarlık ve mühendislik etüd, fizibilite, harita tasarım, metraj, keşif, idari ve teknik şartname ile ihale dosyası hazırlama, ihale değerlendirme, mesleki kontrollük, inşaat kontrollüğü, tasarım kontrollüğü, işletmeye alma danışmanlığı, proje ve yatırım yönetimi ve benzeri hizmetleri kapsamaktadır.”

“5.9.5. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazanç veya hasılatın Türkiye’ye döviz olarak getirilmesi halinde doğacak kur farklarının durumu

İstisna uygulamasında, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi şart değildir. Bu kazançlar, Türkiye’ye getirilmese dahi istisna uygulamasına konu edilebilecektir. Öte yandan, bu kazançların Türkiye’ye getirilmesi durumunda oluşacak kur farklarının ne şekilde değerlendirileceği aşağıda açıklanmıştır.

5.9.5.1. Yurt dışında tamamlanmış işlere ilişkin kazançların Türkiye’ye getirilmesi halinde kur farklarının durumu

İstisna uygulamasına konu olan ve yurt dışında yapılıp tamamlanan inşaat işlerinden doğan kazancın Türkiye’ye getirilmesi halinde, söz konusu işten elde edilen ve Türkiye’de değerlendirilen yabancı paraların değerlemesinden doğan kur farklarının istisna kazançla ilişkilendirilmesi söz konusu değildir.

5.9.5.2. Yurt dışında devam etmekte olan işlere ilişkin hasılatın Türkiye’ye getirilmesi halinde kur farklarının durumu

Yurt dışında yapılmakta olan inşaat işlerinden elde edilen hasılatın Türkiye’ye döviz olarak getirilmesi halinde, anılan inşaat işinin tamamlandığı geçici vergilendirme dönemine kadar söz konusu hasılatın değerlemesinden kaynaklanan kur farkları istisna kapsamında değerlendirilebilecektir.

Bununla birlikte söz konusu uygulamada yurt dışında gerçekleştirilen her bir inşaat işinin bağımsız olarak değerlendirileceği tabiidir.”

7. “5.11. Risturn istinası” başlıklı bölümün “5.11.4. Kredi kooperatiflerinde risturn istisnası” başlıklı bölümünden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiş, sonraki bölüm numarası buna göre teselsül ettirilmiştir.

5.11.5. Tarımsal üretici birliklerinde risturn istinası

6009 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi ile yapılan düzenlemeye göre, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa   göre kurulan birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da risturnlara ilişkin hükümler uygulanır.”

8. “5.12.2.1. Yasal düzenleme” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“6170 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile 12/3/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yönetici şirketlerin bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançlar ile bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgedeki yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

Bölgede çalışan Ar-Ge ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31/12/2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadır. Muafiyet kapsamındaki destek personeli sayısı Ar-Ge personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Yönetici şirket, ücreti gelir vergisi istisnasından yararlanan kişilerin bölgede fiilen çalışıp çalışmadığını denetler. Ancak, bölgelerde yer alan girişimcilerin yürüttükleri Ar-Ge projesi kapsamında çalışan Ar-Ge personelinin, bölgede yürüttüğü görevle ilgili olarak yönetici şirketin onayı ile bölge dışında geçirmesi gereken süreye ait ücretlerinin bir kısmı gelir vergisi kapsamı dışında tutulur. Kapsam dışında tutulacak ücret miktarı, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Yönetici şirketin onayı ile bölge dışında geçirilen sürenin bölgede yürütülen görevle ilgili olmadığının tespit edilmesi halinde, ziyaa uğratılan vergi ve buna ilişkin cezalardan ilgili işletme sorumludur.

Bu madde hükümleri TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi yönetici şirketi, bu bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri bakımından da uygulanır.”

9. “5.12.2.2. Yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda kurumlar vergisi istisnasının kapsamı” ile  “5.12.2.7. İstisna uygulamasında süre” başlıklı bölümlerdeki “31/12/2013” tarihi “31/12/2023” olarak, “5.12.2.2.1. İstisna kapsamına giren faaliyetler” başlıklı bölüm ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“6170 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile 12/3/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4691 sayılı Kanundaki bazı tanımlar değiştirilmiş olup bu Kanunun uygulanmasında;

Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge), araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bunun yazılım dahil yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar,

Yazılım, bir bilgisayar, iletişim cihazı veya bilgi teknolojilerine dayalı bir diğer cihazın çalışmasını ve kendisine verilen verilerle ilgili gereken işlemleri yapmasını sağlayan komutlar dizisinin veya programların ve bunların kod listesini, işletim ve kullanım kılavuzlarını da içeren belgelerin, belli bir sistematik içinde, tasarlama, geliştirme şeklindeki ürün ve hizmetlerin tümü ile bu ürün ya da mal ve hizmetlerin lisanslama, kiralama ve tüm hakları ile devretme gibi teslim şekillerinin tümü olarak tanımlanmıştır.”

10. “5.12.3.1. Yasal düzenleme” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“5084 sayılı Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddeleri ile 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmış ve anılan Kanuna geçici 3 üncü madde eklenmiştir.

5810 sayılı Kanunun 4 üncü ve 7 nci maddeleri ile de 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6 ncı ve geçici 3 üncü maddesi hükümlerinde değişiklik yapılmıştır. Anılan hükümler aşağıdaki gibidir: “Madde 6 – Serbest bölgeler, Türkiye Gümrük Bölgesinin parçaları olmakla beraber; serbest dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret politikası önlemlerinin ve kambiyo mevzuatının uygulanması bakımından Türkiye Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen ve serbest dolaşımdaki eşyanın bir serbest bölgeye konulması nedeniyle normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı yerlerdir.

Bu bölgelerde gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz.

Kullanıcıların tutmak zorunda oldukları defterler ile düzenleyecekleri belgelere ilişkin olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun hükümlerine bağımlı olmaksızın düzenleme yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

İşleticiler ve kullanıcılar yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden yararlandırılabilir.”

“Geçici Madde 3- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin;

a) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında yapılacak tevkifata etkisi yoktur.

b) Bu bölgelerde istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler 31/12/2008 tarihine kadar gelir vergisinden müstesnadır. Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ruhsatlarında belirtilen süre 31/12/2008 tarihinden daha önceki bir tarihte sona eriyorsa, istisna uygulamasında ruhsatta yer alan sürenin bitiş tarihi dikkate alınır.

c) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları işlemler 31/12/2008 tarihine kadar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.

Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar;

a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddeleri uyarınca yapılacak tevkifata etkisi yoktur.

b) Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az  % 85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır. Bu oranı % 50’ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir.

c) Bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

5084 sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanununda yapılan değişiklikler 6/2/2004 tarih ve 25365 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

3218 sayılı Kanunda 5084 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile bölgelerde vergi mevzuatına ilişkin hükümlerin uygulanmasına başlanılmış, tam ve dar mükelleflerin bölgedeki gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti sona ermiştir. 3218 sayılı Kanuna 5084 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle eklenen geçici 3 üncü madde ile de geçiş dönemine ilişkin istisna uygulaması düzenlenmiştir.

25/11/2008 tarih ve 27065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5810 sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinde yapılan değişiklikler 1/1/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, 6 ncı maddesinde yapılan değişiklik de yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiştir.

5810 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler, Tebliğin bu bölümünde yer alan kurumlar vergisi istisnasının uygulanmasına ilişkin açıklamalar açısından bir farklılık getirmemektedir.”

11. “8.6.1. Muallak hasar ve tazminat karşılıkları” başlıklı bölümün dördüncü paragrafının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Muallak hasar ve tazminat karşılığının aktüeryal zincirleme merdiven metodu kullanılmak suretiyle hesaplanmasında, her bir branş için gerçek durumu en iyi yansıtan yöntemin belirlenmesi, Hazine Müsteşarlığının izni alınmadan bu yöntemin 3 yıl değiştirilmemesi ve negatif sonuç veren branşlardaki tutarın da tamamının hesaplamalarda dikkate alınması gerekmektedir. Bu şekilde hesaplanan muallak hasar ve tazminat karşılıkları 2012 vergilendirme döneminden itibaren gider olarak indirilebilecektir. Söz konusu hesaplamada, mükelleflerin gerçek durumu en iyi yansıtan yöntemi seçmediklerinin tespiti halinde ise gerekli tarhiyatların yapılacağı tabiidir.”

12. “8.6.4. Dengeleme karşılığı” başlıklı bölümün üçüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“Bu çerçevede gider yazılacak teminat tutarları hesaplanırken, sadece doğal afetler branşı altında verilen deprem teminatlarının dikkate alınması; kredi primleri, nakliyat, kaza, sağlık, hayat gibi branşlarda verilen deprem teminatlarının ise dikkate alınmaması gerekmektedir.”

13. 14.1. Beyannamenin verilmesi” başlıklı bölümün ikinci paragrafından sonra gelen üç, dört, beş ve altıncı paragraflar aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İktisadi işletmelerin ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekmektedir. Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesi mümkündür. Ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği tabiidir.

Örneğin; bir derneğe bağlı maden suyu işletmesi ile birlikte, özel poliklinik işletmesinin bulunması halinde bunların sermaye veya yönetiminin ayrı olup olmadığına bakılmaksızın, her biri için ayrı ayrı kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan, bir vakfa ait farklı illerde özel okul işletmelerinin bulunması halinde tüm okullar için tek bir iktisadi işletme üzerinden kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilebilecektir.

Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması nedeniyle her bir işyerinin ayrı bir iktisadi işletme kabul edilerek tesis edilen mükellefiyet kayıtları, talep edilmesi halinde 1/1/2012 tarihinden itibaren terkin edilecek ve tek mükellefiyet kaydı açılacaktır.”

14. “15.2. Vergi kesintisi oranına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri”, “15.3.2.1. Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı ise “2009/14594” olarak değiştirilmiştir.

“3/2/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

15. “15.3.3. Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler” başlıklı bölümde alt bölümler dahil başlıklar ve açıklamalarda yer alan “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden”  ifadesi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından”, “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin” ifadesi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarının” şeklinde değiştirilmiş ve “15.3.3. Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“Tam mükellef kurumlar tarafından yurt dışında ihraç edilen tahvillerden elde edilen faizlerin vergilendirilmesinde, 279 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelirlerden 2011/1854 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 29/06/2011 tarihinden itibaren

  • Vadesi 1 yıla kadar olanlara sağlanan gelirlerden %10,
  • Vadesi 1 yıl ile 3 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %7,
  • Vadesi 3 yıl ile 5 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %3,
  • Vadesi 5 yıl ve daha uzun olanlara sağlanan gelirlerden %0

oranında vergi kesintisi yapılacaktır.”

16. “15.3.8. Vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan kâr paylarında vergi kesintisi” başlıklı bölümde yer alan 22/7/2006 tarih ve 2006/10731 sayılı” ifadesi “12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı” şeklinde değiştirilmiştir.

17. “15.3.9.2 Portföyü Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi” başlıklı bölümde yer alan paragrafın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Söz konusu kesinti oranı, 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2008 yılı kazançlarına da uygulanmak üzere sıfır olarak belirlenmiştir.”

18. “15.3.9.3. Girişim sermayesi yatırım fonları veya ortaklıklarının istisna kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi”, “15.3.9.4. Gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının istisna kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi” başlıklı bölümlerde yer alan “2003/6577” sayısı “2009/14594” olarak değiştirilmiştir.

19. “15.4. Vergi kesintilerine ilişkin beyannamenin verilme yeri ve zamanı” başlıklı bölümünün üçüncü paragrafının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“371 sıra no.lu Vergi Usul Tebliği ile yapılan belirlemeye göre muhtasar beyanname ertesi ayın başından yirmi üçüncü günü sonuna kadar verilebilecektir.”

20. “15.6.2. Vergi kesintisi oranı” başlıklı bölümde yer alan “22/7/2006 tarih ve 2006/10731 sayılı” ifadesi “12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı” olarak değiştirilmiştir.

21. “15.6.6. Avans kâr payı dağıtımı” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.

Avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından elde etme, kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte gerçekleşecektir. Şu kadar ki; bu süre, ilgili hesap dönemine ilişkin beyannamenin verildiği hesap döneminin sonunu geçemeyecektir.

Avans kâr payı dağıtılması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanmayacaktır.

Ancak, hesap dönemi itibarıyla zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük çıkması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanacaktır. Aynı husus, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinin bitiminde zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük olması halinde de geçerlidir. Bu nedenle, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan mükelleflerin, dağıtılabilecek avans kâr payı tutarlarını, devam eden işlerin gerçekleşen maliyet ve hakedişleri arasındaki müspet farktan, kesinti suretiyle ödenen vergiler, varsa geçmiş yıl zararlarının tamamı ile kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayrılmak zorunda olan yedek akçeler düşüldükten sonra kalan kısmın yarısı üzerinden hesaplamaları gerekmekte olup bu hesaplamanın yapılması için ayrıca bir bilanço düzenlemesine gerek bulunmamaktadır.”

22. “30.2. Vergi kesintisi uygulamasına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “30.4.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan dar mükellef kurumlara yapılan hakediş ödemeleri”, “30.4.2. Serbest meslek kazançları” ile “30.4.3. Gayrimenkul sermaye iratları” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009” olarak, “2006/11447” sayısı ise “2009/14593” olarak değiştirilmiştir.

“3/2/2009 tarihinden geçerli olmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

23. “30.4.4. Menkul sermaye iratları” başlıklı bölümün üçüncü paragrafı aşağıdaki şeklide değiştirilmiş, dördüncü paragrafındaki “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden” ifadesi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından” şeklinde değiştirilmiş ve beşinci paragraf yerine aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinde ise aynı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iratları ile (1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerden elde edilenler hariç)  (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye iratları üzerinden %15 oranında kesinti yapılacağı hükme bağlanmıştır.”

“Tam mükellef kurumlar tarafından yurt dışında ihraç edilen tahvillerden elde edilen faizlerin vergilendirilmesinde, 279 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelirlerden 2011/1854 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 29/06/2011 tarihinden itibaren

  • Vadesi 1 yıla kadar olanlara sağlanan gelirlerden %10,
  • Vadesi 1 yıl ile 3 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %7,
  • Vadesi 3 yıl ile 5 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %3,
  • Vadesi 5 yıl ve daha uzun olanlara sağlanan gelirlerden %0

oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Öte yandan, her nevi alacak faizlerinden, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/2/2009 tarihinden itibaren

  • Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) %0,
  • Bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca uygun görülen ikincil sermaye benzeri kredileri ile bankaların ve diğer kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredileri için ödenecek faizler üzerinden %1,
  • Katılım bankaları tarafından ödenen kâr payları hariç olmak üzere, mal tedarikinden kaynaklanan vade farkları üzerinden %5,
  • Diğerlerinden %10

oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Ayrıca, bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca uygun görülen ikincil sermaye benzeri kredileri ile bankaların ve diğer kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredileri için ödenecek faizler üzerinden yapılacak vergi kesintisi uygulamasında, bahse konu kredi temini işlemlerine yönelik sözleşmelerin Kararnamenin yürürlük tarihi olan 3/2/2009 tarihinden önce düzenlenmiş olması halinde ödenecek faiz tutarlarının, 2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı dikkate alınmak üzere vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.”

24. “30.4.5. Gayrimaddi hakların satış, devir ve temliki” ile “30.4.8. Sergi ve panayır kazançları” başlıklı bölümlerinde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı “2009/14593” olarak; “30.4.6. Dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf dar mükelleflere dağıtılan kâr payları” başlıklı bölümde yer alan “22/7/2006 tarih ve 2006/10731 sayılı” ifadesi “12/1/2009 tarih ve 2009/14593 sayılı” olarak, “30.4.7. Yurt dışı iştirak kazançları üzerinden dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları” ile “30.4.9. Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların menkul sermaye iradı sayılan kazançlarından ana merkeze aktarılan tutarlar” başlıklı bölümlerde yer alan  “2006/10731” sayısı “2009/14593” olarak değiştirilmiştir.

Tebliğ olunur.

21/6/2006 tarihli ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

1/8/2010 tarihli ve 27659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

26/4/2011 tarihli ve 27916 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

21/3/2007 tarihli ve 26469 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

25/2/2011 tarihli ve 27857 1. Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

6/7/2004 tarihli ve 25514 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

12/3/2011 tarihli ve 27872  sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

25/11/2008 tarihli ve 27065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

3/2/2009 tarihli ve 27130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır

13/1/2011 tarihli ve 27814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

3/2/2009 tarihli ve 27130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Kooperatiften ihrac zorlasti-Kemal Ozmen

Amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar

20120324-080955.jpg

Kooperatifin süresi dolarsa hangi mahkemeye dava açılır ?

Bize ulaşın
[email protected]

Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, anılan yasa maddesinde öngörülen anlamda kooperatifin Ana sözleşmede belirtilen süresi dolmuş ve konutların ortaklar adına tapuya tescili gerçekleşmiştir. Bu haliyle kooperatifin dağılması (infisahı) koşullarının oluştuğundan söz edilebilir ise de, kooperatif tüzel kişiliği devam etmektedir. Nitekim 20 yıllık sürenin dolmasından sonra da davaya konu dönemden bir önceki dönem genel kurul toplantısı 22.6.1997 tarihinde yapılmış ve kooperatif organları seçilmiştir. Davacı taraf, tasfiye işlemlerinin yapılmadığını, bütün ortakları doğrudan ilgilendiren tasfiyeye muhtaç işlerin, bu arada ortak taşınır ve taşınmaz mallar ile hesapların bulunduğunu ileri sürdüğüne göre, öncelikle bu hususların araştırılması, tasfiyeyi gerektiren hallerin varlığı halinde tasfiye kararı alınması ve Yasanın 81 maddenin 3.fıkrası uyarınca bu görev yönetim kuruluna tevdi edilmezse tasfiye kurulu oluşturulması gündemi ile genel kurulun toplantıya çağrılmasına izin verilmesi gerekirken, anılan yasa maddesi hükmüne, yanlış anlam verilerek davanın reddi doğru görülmemiştir.

Kooperatif süre uzatımı Nasıl Yapılır ?

Uygulama  ve Danışmanlık hizmeti icin bize ulaşın
[email protected]
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 3. maddesinin son fıkrasında belirtilen “Ana Sözleşme değişiklikleri de Kuruluştaki usullere bağlıdır” hükmü uyarınca Yapı Kooperatiflerinin ana sözleşmelerinde unvan, süre, merkez ve sermaye değişikliğine ilişkin işlemler sırasında şu hususlara dikkat edilecektir:

1) Ana Sözleşmede yapılması istenen değişiklikler için Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne dilekçe ile müracaat edilir.
Dilekçe ekinde;
a) Değiştirilmesi düşünülen maddenin eski ve yeni şeklinin karşılıklı olarak altı nüsha halinde yazılmış ve yönetim kurulunca imzalanmış metni
b) Ana Sözleşme değişikliğinin gerekçesini içeren noter tasdikli yönetim kurulu kararı
c) Kooperatifin kuruluş işlemlerinin yayımlandığı Ticaret Sicili Gazetesinin aslı veya fotokopisi
d) Halen yürürlükte bulunan kooperatif ana sözleşmesinin Bakanlıkça onaylı aslı veya fotokopisi
e) Mevcut Yönetim Kuruluna ait noter onaylı imza sirküleri ve yönetim kurulu yetki belgesi
f) Kooperatifin en son durumunu gösterir genel durum bilgi formunun verilmesi gerekmektedir.

2) Ana Sözleşmede gösterilen faaliyet süresinin değiştirilmesine ilişkin taleplerin değerlendirilmesi ile ilgili olarak kooperatifin süresinin dolmamış olması gerekmektedir.
Kooperatifin süresinin dolmuş olması durumunda mahkemeden alınacak kooperatifin faaliyette olduğuna dair tespit kararının sunulması gerekmektedir.
Ana sözleşme değişikliğine ilişkin yönetim kurulu kararında ilgili madde değişikliğine de yer verilmelidir.
3) Kooperatif merkezinin, ün……….. Continue reading

Avans kar dağıtımı -6 seri numaralı kurumlar vergisi tebliği taslağı

“Kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.
Avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından elde etme, kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte gerçekleşecektir. Şu kadar ki; bu süre, ilgili hesap dönemine ilişkin beyannamenin verildiği hesap döneminin sonunu geçemeyecektir.
Avans kâr payı dağıtılması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanmayacaktır.
Ancak, hesap dönemi itibarıyla zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük çıkması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanacaktır. Aynı husus, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinin bitiminde zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük olması halinde de geçerlidir. Bu nedenle, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan mükelleflerin, dağıtılabilecek avans kâr payı tutarlarını, devam eden işlerin gerçekleşen maliyet ve hakedişleri arasındaki müspet farktan, kesinti suretiyle ödenen vergiler, varsa geçmiş yıl zararlarının tamamı ile kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayrılmak zorunda olan yedek akçeler düşüldükten sonra kalan kısmın yarısı üzerinden hesaplamaları gerekmekte olup bu hesaplamanın yapılması için ayrıca bir bilanço düzenlemesine gerek bulunmamaktadır.”

14. “15.2. Vergi kesintisi oranına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri”, “15.3.2.1. Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı ise “2009/14594” olarak değiştirilmiştir. “3/2/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

14. “15.2. Vergi kesintisi oranına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri”, “15.3.2.1. Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı ise “2009/14594” olarak değiştirilmiştir.
“3/2/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

6 seri numaralı kurumlar vergisi tebliğ

“İktisadi işletmelerin ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekmektedir. Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesi mümkündür. Ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği tabiidir.
Örneğin; bir derneğe bağlı maden suyu işletmesi ile birlikte, özel poliklinik işletmesinin bulunması halinde bunların sermaye veya yönetiminin ayrı olup olmadığına bakılmaksızın, her biri için ayrı ayrı kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, bir vakfa ait farklı illerde özel okul işletmelerinin bulunması halinde tüm okullar için tek bir iktisadi işletme üzerinden kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilebilecektir.
Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması nedeniyle her bir işyerinin ayrı bir iktisadi işletme kabul edilerek tesis edilen mükellefiyet kayıtları, talep edilmesi halinde 1/1/2012 tarihinden itibaren terkin edilecek ve tek mükellefiyet kaydı açılacaktır.”

Yapı kooperatifinin yeni kurulacak olan işletme koperatifi ile birleşmesi

Başlık Yapı kooperatifinin yeni kurulacak olan işletme koperatifi ile birleşmesi hk.
Tarih 09/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-153
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-153

09/02/2012

Konu

:

Yapı kooperatifinin yeni kurulacak olan işletme koperatifi ile birleşmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81 inci madde hükümlerine uygun olarak konutların ortaklar adına tescil ettirildiği, ancak mahkemeler sebebiyle 6 aylık süre geciktirilmiş olduğundan aynı madde gereğince yapı kooperatifini işletme kooperatifine dönüştürme hakkınızı kaybettiğiniz, yapı kooperatifini tasfiye etmek yerine bütün aktif ve pasifi ile birlikte yeni kurulacak işletme kooperatifi ile birleştireceğiniz belirtilerek, söz konusu birleşmenin kurumlar vergisi ve katma değer vergisine tabi bir işlem olup olmadığı ile vergiye tabi bir işlem olması halinde bu vergiye ilişkin mükellefiyetin hangi kooperatife ait olduğu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Devir, Bölünme, Hisse Değişimi” başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında;

” Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:

a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.

b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.”

hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun “Devir, bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme” başlıklı 20 nci maddesinin birinci fıkrasında;

“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,

2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.

b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”

hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-c maddesinde, “Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.)” katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; kooperatifiniz ile yeni kurulacak işletme kooperatifi arasında gerçekleştirilecek birleşme işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında “devir” olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu devir işleminin anılan Kanunun 19 ve 20 nci maddelerinin birinci fıkraları çerçevesinde gerçekleşmesi durumunda ise, devir işlemlerinden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.

Ayrıca bu devir işleminin katma değer vergisinden istisna tutulması ve infisah eden konut yapı kooperatifi tarafından yüklenilen ve indirilmeyen vergilerin devralan işletme kooperatifi tarafından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı

Başlık Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.
Tarih 20/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-52
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-52

20/02/2012

Konu

:

Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 2004 ve 2007 yılı karlarından ayrılan ve olağanüstü yedekler hesabında takip edilen tutarların, geçmiş yıl zararlarından mahsubunun kar dağıtımı sayılıp sayılmayacağı ve tevkifata tabi olup olmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarda tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Şirketlerin kar dağıtımına ilişkin esaslarını düzenleyen Türk Ticaret Kanununun 364 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi uyarınca anonim şirketlerde kar dağıtma yetkisi genel kurula; 536 ncı maddesi uyarınca da kar dağıtımı yetkisi, ortak sayısı 20’den fazla olan limited şirketlerde ortaklar genel kuruluna, ortak sayısı 20 ve daha az olan limited şirketlerde de ortakların yazılı kararına bırakılmıştır.

Aynı Kanunun yedek akçelerle ilgili hükümlerine 466-469 uncu maddelerinde yer verilmiş olup 470 inci maddede ise, kar payının sadece safi kardan ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, geçmiş yıl zararlarının geçmiş yıl kârlarına ve/veya yasal yedeklere mahsup edilmesi işleminde, nakden veya hesaben bir ödeme bulunmamaktadır. Bu nedenle, geçmiş yıl kârlarının ve/veya yasal yedeklerin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi işlemi, kar payı dağıtımı olarak değerlendirilmeyecek ve kar payı dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.