B KURULUŞ, MUTEBERLİK ŞARTLARI, İSİM KULLANMA YETKİSİ:-Kemal OZMEN

B KURULUŞ, MUTEBERLİK ŞARTLARI, İSİM KULLANMA YETKİSİ:

Madde 2 – Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.

Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

(Ek fıkra: 06/10/1988 – 3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

C İZİN VERME, TESCİL VE İLAN:

BİRİNCİ BÖLÜM: KOOPERATİF VE KURULUŞLARI-Kemal OZMEN

BİRİNCİ BÖLÜM: KOOPERATİF VE KURULUŞLARI

A TARİF:

Madde 1 – (Değişik madde: 21/04/2004 – 5146 S.K. /1.mad) *1* Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.

1989 yılında satın alınan arsanın parsellenerek satılması durumunda vergilendirme hk. Tarih 29/02/2012 Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 37-770

Başlık 1989 yılında satın alınan arsanın parsellenerek satılması durumunda vergilendirme hk.
Tarih 29/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 37-770
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 37-770

29/02/2012

Konu

:

1989 yılında alınan arsanın parsellenerek satılması durumunda vergiye tabi olup olmadığı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 1989 yılında satın almış olduğunuz 7.000 m2 tarlayı parselleyerek satmak istediğinizi belirterek söz konusu satışın vergiye tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmü yer almış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden (6) numaralı bendinde de, satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından; elde edilen kazançların ticari kazanç olacağı hükme bağlanmıştır.

Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerekmektedir.

Gayrimenkul alım-satımı, şekli ve maddi şartları ile kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapıldığında, alım-satımın ticari faaliyetin unsuru sayılacağı açıktır. Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde, faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü, muamelenin çokluğudur. Muamelenin çokluğu, gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla defada veya takip eden birden fazla takvim yılında ard arda satılmasıdır.

Öte yandan Gelir Vergisi Kanununun “Değer artışı kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.) değer artış kazancı olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre, gayrimenkul alım-satım işiyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazançlar Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesi kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilecektir.

Dolayısıyla böyle bir organizasyon çerçevesinde ticaret maksadıyla alınan arsanın parsellenerek ticari bir organizasyon içerisinde parsel parsel satılması durumunda, devamlılık unsuru oluşacağından elde edilen kazanç Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesi hükmü gereğince ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 1989 yılında satın aldığınız tarlanın beş yıl geçtikten sonra parsellenmesi sonucu oluşacak arsalar yeni bir edinim olarak kabul edileceğinden, parselleme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde söz konusu arsaları bütünüyle bir kişiye satmanız halinde elde edilen gelir değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir. Ancak maliki olduğunuz tarlanın parsellenerek, parselleme sonucu oluşacak arsaların aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birden fazla yılda satışına devam edilmesi halinde, devamlılık unsuru oluşacağından bu faaliyetten elde edeceğiniz kazancın “ticari kazanç” olarak vergiye tabi tutulması gerekecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Evde yapılan pasta ve kurabiye gibi gıda ürünlerinin internet aracılıyla satışından elde edilen kazancın vergilendirilmesi. -Kemal OZMEN

Konu

:

Evde yapılan pasta ve kurabiye gibi gıda ürünlerinin internet aracılıyla satışından elde edilen kazancın vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, evinizde pasta ve kurabiye gibi gıda ürünleri yaptığınızı ve yapmış olduğunuz bu ürünleri internet aracılığıyla sattığınızı belirterek, bu faaliyetiniz nedeniyle esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9’uncu maddesinde, “Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

1- Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç);

6- Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.” hükmü yer almaktadır.

Konu ile ilgili olarak 01/05/2007 tarih ve 26509 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 264 seri no.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nde ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 156’ncı maddesinde; “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere işyerinin tanımı yapılırken, ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerler “gibi” denilmek suretiyle kesin bir sınırlama yapılmamıştır.

Bu nedenle, internet üzerinden satış faaliyetinin işinizin organizasyonunu internet üzerinden yapmanız durumunda kullanmış olduğunuz site iş yeri olarak nitelendirileceğinden esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ‘Basit Usulde Ticari Kazancın Tespiti’ başlıklı 46’ncı maddesinin birinci fıkrasında; 47 ve 48’inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların kazançlarının basit usulde tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin olarak 06/04/1995 tarih ve 22250 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 183 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Büyükşehir Belediye Sınırları İçinde Faaliyette Bulunan (Erzurum Ve Diyarbakır Hariç) Ve Götürü Usulde Vergilendirilen Mükelleflerden 01.05.1995 Tarihinden İtibaren Gerçek Usule Alınanlar” başlıklı 5’inci maddesinde;

“95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eki Kararın l inci maddesinde aynen, “Büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum ve Diyarbakır hariç), mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde aşağıda belirtilen faaliyetleri yapan mükellefler, 1 Mayıs 1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.

a)Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,

b)Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar,

Bu mükellefler, götürü usulden yararlanmaya ilişkin genel şartları taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın gerçek usulde vergilendirileceklerdir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, evinizde iletişim amacıyla kullanılan internet ortamının işyeri kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle esnaf muaflığından, faaliyette bulunan yerin büyükşehir belediye sınırları içerisinde olması nedeniyle de basit usulden faydalanmanız mümkün olmayıp yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu Kararına göre gerçek usulde vergilendirilmeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Mimarlık ve danışmanlık hizmetleri kapsamında yapılan faaliyetlerin yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ile KV ve KDV tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hk. -Kemal OZMEN

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 15-1322

11/04/2012

Konu

:

Mimarlık ve danışmanlık hizmetleri kapsamında yapılan faaliyetlerin yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ile KV ve KDV tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hk.

İlgi’de kayıtlı özelge talep formunuzda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, mimarlık ve danışmanlık hizmetleri vermekte olan Şirketiniz ile … adi ortaklığı arasında imzalanan sözleşme gereği mimarlık (konsept proje, avan proje, ruhsat uygulama ve detay proje) hizmetleri verdiğinizi belirterek, yapmış olduğunuz bu işlerin bir yılı aşması durumunda Gelir Vergi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yıllara sari inşaat ve onarma işi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, şirketinize yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi ve katma değer vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Vergi kesintisi” başlıklı 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işlere ilişkin olarak yapılan hak ediş ödemeleri üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup söz konusu kesinti oranı 03/02/2009 tarihli ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %3 olarak belirlenmiştir.

Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamına giren inşaat ve onarma işlerinden olması için; yapılan işin inşaat ve onarma işi olması, birden fazla takvim yılına sirayet etmesi ve taahhüde bağlı olarak yapılması gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketiniz tarafından mimarlık (konsept proje, avan proje, ruhsat uygulama ve detay proje) ve danışmanlık hizmetleri kapsamında yapılan faaliyetler Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamına giren inşaat ve onarım işi niteliğinde olmadığından, söz konusu faaliyetiniz dolayısıyla şirketinize yapılan ödemelerden kurumlar vergisi kesintisi yapılmayacaktır.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 9 uncu maddesi ile vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergi alacağının ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye istinaden yayınlanan 91 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin A/2 bölümünde, sorumlu tayin edilen ve tevkifat yapacak kuruluşlar sayılmıştır.

Zikredilen Tebliğin, “5/a) Yapım İşleri ile Bu İşlere İlişkin Mühendislik-Mimarlık Etüt-Proje Hizmetleri” başlıklı bölümünde,

“Bu Tebliğin uygulanmasında yapım işleri; bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihrazat, nakliye, tamamlama, (boya badana dahil) her türlü onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri yapım işlerini kapsamakta ve tevkifata tabi bulunmaktadır.

Ayrıca, yapım işleri ile birlikte ifa edilen mimarlık ve mühendislik, etüt ve proje, harita ve kadastro, imar uygulama, her ölçekte imar planı hizmetleri ve benzeri hizmetlere de tevkifat uygulanacaktır. Ancak, bu hizmetler yapım işlerinden ayrı olarak danışmanlık ve benzeri hizmetler adı altında verildiği takdirde bu Tebliğin A/5-f bölümü kapsamında değerlendirilecektir.

Öte yandan, bu Tebliğin yayımını izleyen aybaşından itibaren yüklenicileri tarafından tamamen veya kısmen alt yüklenicilere (taşeronlara) veya daha alt yüklenicilere devredilmiş ve devredilecek yapım işlerinde, işi devreden her yüklenicinin, kendisine ifa edilen hizmete ait KDV üzerinden bu tebliğdeki esaslar çerçevesinde tevkifat yapması uygun görülmüştür. Alt yüklenicilere uygulanan tevkifat, bu Tebliğin A/2 bölümünde sayılan kurum ve kuruluşlarca yapım işinin asıl yüklenicisine tevkifat uygulanmasına engel değildir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, hizmeti alan firmanın 91 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde sayılan kurum, kuruluş ve işletmelerden olması şartıyla; şirketiniz tarafından verilen mimarlık ve danışmanlık hizmetlerinin, aynı Tebliğin 5/a bölümünde sayılan yapım işleri ile birlikte ifa edilmesi halinde tevkifat uygulanacak, yapım işlerinden bağımsız olarak ifa edilmesi halinde ise tevkifat uygulanmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Şirket aktifinde kayıtlı bulunan arsanın hasılat paylaşımı yöntemiyle satışından elde edilen kazancın KV ve KDV’den istisna edilip edilemeyeceği hk.-Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.99.16.02-KVK-5/1-e-102

18/04/2012

Konu

:

Şirket aktifinde kayıtlı bulunan arsanın hasılat paylaşımı yöntemiyle satışından elde edilen kazancın KV ve KDV’den istisna edilip edilemeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin aktifinde iki tam yıldan uzun süredir kayıtlı bulunan ve üzerinde üretim tesislerinin de yer aldığı arsayı “hasılat paylaşımı” modeliyle, bir inşaat şirketine satmayı düşündüğünüzü belirterek; satış sonrası oluşacak gayrimenkul satış kazancının, kurumlar vergisinden ve arsa tesliminin katma değer vergisinden istisna olup olmadığı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı bentte, istisnanın uygulanmasına ilişkin şartlar sayılmış olup, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu belirtilmiştir.

İstisnanın uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin; “5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası” başlıklı bölümünde yapılmış bulunmaktadır.

Özelge talep formunuzun incelenmesinden, şirketinizin aktifinde iki tam yıldan uzun süredir kayıtlı bulunan ve üzerinde üretim tesislerinizin de yer aldığı arsayı “hasılat paylaşımı” modeliyle, bir inşaat şirketine satmayı düşündüğünüz, bu modelde şirketiniz adına inşaat ruhsatının alınacağı ve bağımsız bölümlerin kat irtifakının kurulacağı, kat irtifaklarının nihai alıcıya her bir satışta ayrı ayrı olmak üzere tapu devirlerinin şirketiniz tarafından yapılacağı, tapu devirleri sonrasında inşaat şirketine hasılat paylaşımına göre arsa faturası kesileceği belirtilmiştir.

Bu durumda, her ne kadar firmanızca yapılan arsa tesliminde inşaa edilen bağımsız bölümler yerine bunların satışından elde edilen hasılattan pay alınmış olsa da, aslında yapılan işin arsa karşılığı inşaat olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, arsa satışında uygulayacağınız hasılat paylaşımı modeliyle, taşınmaz ticareti yapmış olacağınızdan, bu satış nedeniyle oluşacak kazanca, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnanın uygulanması mümkün değildir.

Katma Değer Vergisi Yönünden;

Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimleri katma değer vergisinden istisna tutulmuş; istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisseleri teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu belirtilmiştir.

Bu hüküm gereğince, şirketinizce inşaat şirketine hasılat paylaşım modeli kapsamında arsa satış işlemi ticari faaliyet olarak değerlendirileceğinden, satış işleminde Kanunun 17/4-r maddesindeki “en az iki tam yıl süreyle mülkiyette bulunan taşınmazların satışı” na ilişkin istisna hükmünden, aynı bendin ikinci fıkrası gereğince faydalanmanız mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Arsa devri karşılığı inşaat yaptıran konut yapı kooperatifinin vergisel yükümlülükleri hk.-2012 Kemal OZMEN

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.18.02-105[229- -9105]-485

19/04/2012

Konu

:

Arsa devri karşılığı inşaat yaptıran konut yapı kooperatifinin vergisel yükümlülükleri hk.

İlgi özelge talep formunuzda; ….. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ….. vergi numaralı mükellefi olduğunuzu ve kooperatifiniz üyelerine birer konut verilmesi karşılığında kooperatifinize ait muhtelif arsaların yüklenici firmaya devredildiği belirtilerek;

-Söz konusu devir işleminin kurumlar vergisi muafiyetinizi etkileyip etkilemeyeceği ile yapılan işlemin ortak dışı işlem sayılması halinde, iki tam yıl süre ile kooperatifiniz aktifinde kayıtlı bulunan arsaların devir işleminde, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanılamayacağı,

-Yüklenici firmanın inşaatına başladığı ve kat irtifakı kurduğu parseller ile henüz inşaatına başlamadığı arsaların ve arsa karşılığı yüklenici firma tarafından kooperatifinize teslim edilecek konutların, katma değer vergisi karşısındaki durumu ile fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve düzenlenmesi halinde matrahının ve oranının ne olacağı,

-İki yıldan fazla süredir aktifinizde kayıtlı bulunan arsaların, konut karşılığı yükleniciye devir işleminin, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği,

-Yüklenici firma tarafından kooperatifinize teslim edilecek konutların üyelerinize tesliminde uygulanacak KDV oranın ne olacağı,

-Yüklenici firmaya devredilecek arsaların, 2004 yılından itibaren kooperatifinizin aktifinde kayıtlı olduğu dikkate alındığında, söz konusu arsaların değerlemeye tabi tutulup tutulamayacağı,

hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75’lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

Öte yandan, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde, istisnadan yararlanmak için gereken diğer şartların yanında istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması şartıyla yapı kooperatiflerinin de bu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.

Ancak, aynı Tebliğin “5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması” başlıklı bölümünde ise, istisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmeyeceği vurgulanmıştır.

Özelge talep formunuzun ekinde yer alan “Düzenleme Şeklinde Arsa veya Kat Karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesi”nden, Ankara İli ……. İlçesi ……. Mahallesinde kooperatifinize ait bulunan ….. Ada 1 parselde 68 adet çok katlı ve 27 adet villa tipi konut, ….. Ada 1 Parsel (…./1-…./2-…../2)’de 100 adet çok katlı ve 40 adet villa tipi 150 m2’nin üzerindeki konutun yüklenici tarafından kooperatifinize yapılacağı, yapılacak konutlar karşılığında kooperatifiniz tarafından ……. Ada 1 parsel, …… Ada 4 parsel, ….. Ada 1 parsel, ….. Ada 2 parsel, ….. Ada 2 parsel ve ….. Ada 1 parsellerin yüklenici firmaya devredileceği anlaşılmıştır.

Dolayısıyla, söz konusu işin kat karşılığı inşaat işi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Buna göre, kooperatifinize ait taşınmazlardan ……../1 ve ……/1 parselde yer alan arsalar üzerine müteahhit firma tarafından yapılacak konutların karşılığı olarak diğer parsellerdeki arsalarınızın müteahhide devredilecek olması, ortak dışı işlem sayılacak ve ortak dışı işlemin gerçekleştiği (kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığı) tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekecektir.

Öte yandan, kooperatifiniz adına inşa edilecek konutların karşılığı olarak arsaların müteahhite devredilmesi ve söz konusu devirlerin taşınmaz ticareti kapsamında değerlendirilecek olması nedeniyle, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanmanız mümkün değildir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-4/2 maddesinde; bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması halinde bunların her birinin ayrı işlem olduğu ve hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrı ayrı vergiye tabi tutulacağı,

-10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması ile (b) bendinde ise, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vuku bulduğu,

-17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile İl Özel İdarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin KDV den müstesna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu,

-27 nci maddesinde; bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu,

– geçici 28 inci maddesinde, 03/07/2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerinin üyelerine yapmış olduğu konut teslimlerinin KDV den istisna olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Karar eki (I) sayılı listede yer alan mal ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan mal ve hizmetler için %8, listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için %18 olarak tespit edilmiştir.

Söz konusu Karar eki (I) sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan “Net alanı 150 m²’ye kadar olan konut teslimi” ile 12 nci sırasında yer alan “Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri” %1 oranında; net alanı 150 m² yi aşan konutlar ile arsa, arazi ve işyeri teslimi %18 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır.

Öte yandan, KDV Kanununun geçici 15 inci maddesine göre 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV den müstesnadır.

29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde ise 2007/13033 sayılı Kararname eki (I) sayılı listenin 12 inci sırası uyarınca % 1 oranında KDV uygulanmaktadır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerindeki KDV uygulaması 49, 66 ve 106 seri no.lu KDV Genel Tebliğleri ile 60 No.lu KDV Sirkülerinde açıklanmıştır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı uygulanabilmesi için;

-Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

-İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

-Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması

şartlarının yanı sıra inşaatın yapıldığı arsanın tapu sicilinde inşaat taahhüt hizmetini alan kooperatif tüzel kişiliği veya kooperatifin bağlı olduğu üst birlik adına tescil edilmiş ve inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifi adına olması gerekmektedir.

Buna göre;

-Özelge talep formunuzun ekinde yer alan Sözleşmenin incelenmesinden söz konusu işin kat karşılığı inşaat işi olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, arsa teslimi karşılığında inşaat taahhüt hizmeti temini olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla 30/4/2010 tarihinde inşaat ruhsatını alan ve 60 No.lu KDV Sirkülerindeki şartları taşıyan Kooperatifinize, müteahhit tarafından yapılan inşaat taahhüt işleri %1 oranında KDV ye tabi olacaktır.

– Kooperatifinizin aktifinde kayıtlı bazı arsaların temin ettiğiniz inşaat taahhüt hizmeti karşılığı müteahhit firmaya devri, arsaların Kooperatifiniz tarafından ticaretinin yapılması nedeniyle KDV Kanununun 17/4-r maddesindeki istisna kapsamında değerlendirilmeyecek, emsal bedeli üzerinden %18 oranında KDV ye tabi tutulacaktır.

-Kooperatifinize ait inşaat yapı ruhsatının 03/07/2009 tarihinden sonra alınmış olması sebebiyle, üyelere yapılacak konut teslimleri istisna kapsamında olmayacağından ruhsatın alındığı 30/4/2010 tarihinden itibaren Kooperatifiniz adına KDV mükellefiyeti tesis ettirilmesi gerekmekte olup Kooperatifinizin üyelerine yapacağı 150 m² nin altındaki konutların tesliminde %1 oranında, 150 m² nin üzerindeki konutların tesliminde ise %18 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298 inci maddesi, 5024 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 01/01/2004 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilerek “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlığı altında yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve böylece vergileme üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmış olup, 31/12/2003 tarihli mali tabloların düzeltme işlemine ilişkin hükümlere ise aynı Kanuna eklenen Geçici 25 inci maddede yer verilmiştir.

Aynı Kanunun Mükerrer 298 inci maddesinde; “A) Malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur.

1. Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer…” hükmüne yer verilmiştir.

Geçici 25 inci maddenin (j) bendinde; 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup, bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.

Kanunun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu, 231 inci maddesinin 5 inci fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, 262 nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği, 269 uncu maddesinde, iktisadi işletmelere dahil bulunan gayrimenkullerin maliyet bedeliyle değerleneceği ve 270 inci maddesinde de gayrimenkullerde maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükelleflerin serbest oldukları hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 267 nci maddesinde; “Emsal bedeli, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.

Emsal bedeli sıra ile aşağıdaki esaslara göre tayin olunur:

Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan “Ortalama satış fiyatı” ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25’ten az olmaması şarttır.

İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.

Üçüncü sıra: (Takdir esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.

Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edilir.

Yukarıdaki esaslarla mukayyet olmaksızın kaza mercilerinin re’sen biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tespit eden kararnamelerde yer alan unsurlar emsal bedeli yerine geçer.

Ücretle yapılan imalatta ücretin gerçek miktarının bilinmemesi veya doğru olarak tayin edilememesi hallerinde tespit edilecek emsal ücret de aynı esaslara göre tayin olunur.”

hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre;

-Kooperatifinizin bilançosunda yer alan arsaların maliyet bedeli ile değerlenmesi ve kurumlar vergisi mükellefiyetinizin gerekmesi halinde, mükellefiyet tesis tarihi itibariyle düzenlenecek bilançonun Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesine göre, şartların oluşması halinde de aynı Kanunun mükerrer 298 inci maddesine göre enflasyon düzeltmesine tabi tutulması,

-Kooperatifiniz ile yüklenici firma arasında düzenlenen sözleşme kapsamında, yüklenici firmaya teslim edilen arsalar, kooperatifinize yapılan bağımsız birimlerin karşılığını teşkil ettiğinden, söz konusu arsalar için kooperatifinize teslim edilecek bağımsız birimlerin emsal bedeli üzerinden tarafınızca fatura düzenlenmesi,

-İnşaat sözleşmesi kapsamında, yüklenici firma tarafından kooperatifinize yapılan daireler için, söz konusu dairelerin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesinden) itibaren yedi gün içerisinde kooperatifiniz adına emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin bulunması durumunda istisna tutarının nasıl hesaplanacağı hk.-Kemal OZMEN

Başlık Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin bulunması durumunda istisna tutarının nasıl hesaplanacağı hk.
Tarih 02/05/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.99.16.02-KVK-5/1-e-112
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.99.16.02-KVK-5/1-e-112

02/05/2012

Konu

:

Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin bulunması durumunda istisna tutarının nasıl hesaplanacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde düzenlenen istisna kazançla ilgili giderlerin bulunması durumunda fon hesabına aktarılacak istisna tutarın nasıl hesaplanacağı ile ilgili Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İstisnalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiş; maddenin üçüncü fıkrasında da iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararların, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası” başlıklı bölümünde istisna uygulamasına yönelik açıklamalara yer verilmiş olup, aynı Tebliğin “5.13. Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara isabet eden giderlerin diğer kazançlardan indirilememesi” başlıklı bölümünde de;

“Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.

Maddenin üçüncü fıkrası hakkında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen değişiklik önergesinin gerekçesinde, “…Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararlar gider fazlalığından kaynaklandığı için istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan zararların da giderlerde olduğu gibi kurum kazancından indirilmemesi gerekir. Dolayısıyla, kurumlar vergisinden istisna edilen kazancın elde edilmesi sırasında giderlerin yanı sıra gider fazlalığından doğan zararlar da aynı kapsamda değerlendirilerek konuya ilişkin düzenleme önerilmektedir.” denilmiştir.

Dolayısıyla, söz konusu hüküm Kurumlar Vergisi Kanunu ile özel kanunlarda yer alan kurumlar vergisinden müstesna kazançları kapsamaktadır. İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararların da istisna kapsamı dışındaki gelirlerden indirilmemesi gerekmektedir.

Kanunun anılan hükmü, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin olarak yapılan giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazanç tutarının tespitinde kurum kazancını azaltıcı veya kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur olarak indirim konusu yapılamayacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, bu gelirlerin elde edilmesi için yapılan giderlerin sadece kurumlar vergisinden istisna edilen söz konusu kazançların tespitinde indirim konusu yapılacağı tabiidir.

İstisna kazançlar ile diğer faaliyetlerden doğan kazançların, işletme kayıtlarında ayrımının yapılması ve istisna kazançlara ilişkin maliyet ve gider unsurlarının, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarla ilişkilendirilmemesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, istisna kapsamındaki faaliyetlerin zararla sonuçlanması halinde, zarar tutarı “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacaktır…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin, istisna kapsamı dışındaki kazançlar ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Dolayısıyla, 5520 sayılı Kanunun 5/1-e maddesi uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilecek olan tutar, bu kazancının elde edilmesi aşamasında yapılan giderler düşüldükten sonraki tutar olacak ve bu tutarın %75’i fon hesabına alınacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Konut Yapı Kooperatiflerce emanet usulüyle yaptırılan inşaat taahhüt işleri ve parsellerin satılması veya ortaklara tahsisinde KDV -Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-4:2009-14008-100-1002

16/11/2011

Konu

:

Konut Yapı Kooperatiflerce emanet usulüyle yaptırılan inşaat taahhüt işleri ve parsellerin satılması veya ortaklara tahsisinde KDV

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, mülkiyeti kooperatifinize ait olan ve 90 parselden meydana gelen arsa üzerine emanet usulü ile 27 adet konut yaptırılacağı ve bu konutları üyelere dağıtılacağı, geri kalan parsellerden 27 adedinin ortaklara verileceği ve 36 parselin ise konutların yapımında kullanılmak üzere satılacağı belirtilerek, söz konusu parsellerin satılması veya ortaklara tahsisi ile 27 konutun inşası nedeniyle gerçekleştirilecek ödemelerin kurumlar vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu hakkında görüş talep edilmektedir.

Kurumlar Vergisi Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, kooperatiflerin ana sözleşmelerinde;

a) Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,

b) Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,

c) Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmaması,

ç) Sadece ortaklarla iş görülmesi, (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.)

şartlarının yazılı bulunması ve fiilen bu şartlara uyulması halinde kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hükme bağlanmış; bu şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üslenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılan işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde konuya ilişkin açıklamalar yapılmış olup Tebliğin 4.13.1.4. Sadece ortaklarla iş görülmesi başlıklı bölümünde; ortak dışı işlemlerin, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsadığı belirtilmiştir.

Aynı Tebliğin, 4.13.1.4.4.3. Yapı Kooperatiflerinde Ortak Dışı İşlemler başlıklı bölümünde ise “……. Kooperatife ait taşınmazların, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi veya kooperatifin inşa ettiği konut veya işyerlerinin ortaklara dağıtımından sonra elinde kalan işyeri, konut veya arsaların satılması ortak dışı işlem sayılacaktır.” açıklaması yapılmıştır.

Bu çerçevede, adı geçen kooperatifin mülkiyetinde olan ve 90 parselden oluşan arsa üzerine emanet usulü ile 27 adet konut yaptırması ve bu konutları üyelerine dağıtması işlemi ortak içi işlem olup, Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartların da varlığı halinde muafiyet şartları ihlal edilmiş olmayacaktır.

Ancak, geri kalan parsellerden 27 adedinin ortaklara verilmesi ile 36 parselin konutların yapımında kullanılmak üzere satılması işlemleri ise ortak dışı işlem olacağından bu işlemlerin yapıldığı tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.

Katma Değer Vergisi Yönünden:

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV den istisna edilmiştir.

29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri ise 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası uyarınca % 1 oranında KDV ye tabidir.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV uygulamasına ilişkin açıklamalara 49, 66 ve 106 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri ile 60 No.lu KDV Sirkülerinde yer verilmiştir.

Bu düzenlemelere göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için;

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

– Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması,

şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

İşin konut yapı kooperatifine yapılmasına ilişkin şartın gerçekleşip gerçekleşmediği, yapı ruhsatının münhasıran konut yapı kooperatifi adına düzenlenmiş olmasına (bir başka deyişle, ruhsatın “yapı sahibi” bölümünde yalnızca konut yapı kooperatifinin adına yer verilmiş olmasına) göre belirlenecektir.

Yapı ruhsatının “yapı sahibi” bölümünde adı bulunmamasına rağmen “yapı müteahhidi” bölümünde adı yer alan bir konut yapı kooperatifine yapılan inşaat taahhüt işlerinde ise “işin konut yapı kooperatifine yapılmasına” yönelik şart gerçekleşmediğinden istisna ya da indirimli oran uygulanmayacaktır.

Buna göre, yukarıda açıklanan şartlar çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatının 29/7/1998 tarihinden önce alınmış olması halinde KDV den istisna tutulacak, bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa %1 oranında KDV ye tabi olacaktır.

Ancak inşaat yapı ruhsatının münhasıran konut yapı kooperatifi adına düzenlenmediği durumlarda, söz konusu kooperatiflere verilecek inşaat taahhüt işlerinde istisna ya da indirimli oranda KDV uygulanması mümkün bulunmadığından bu kooperatiflere yapılacak teslim ve hizmetler, söz konusu teslim ve hizmetler için belirlenen oranlarda KDV ye tabi tutulacaktır.

Dilekçeniz ve eki yapı ruhsatlarının incelenmesinden, Kooperatifinizin 9/11/2009 tarihinde yapı ruhsatı aldığı anlaşıldığından, emanet usulüyle yaptıracağınız inşaatlara ilişkin Kooperatifinize müteahhitler ve taşeronlar tarafından taahhüde dayalı olarak verilen işçilik hizmetine % 1 oranında KDV uygulanacaktır. Ancak, Kooperatifinizin piyasadan temin edeceği mallar genel hükümlere göre KDV ye tabi tutulacaktır.

Diğer taraftan, KDV Kanununun geçici 28 inci maddesine göre, 03/07/2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatifleri tarafından üyelerine yapılan konut teslimleri KDV den müstesnadır.

Buna göre, Kooperatifinizin 9/11/2009 tarihinde aldığı yapı ruhsatı ile inşa ettiği konutların üyelerinize teslimi KDV Kanununun geçici 28 inci maddesi kapsamında yer almadığından, üyelerinize konut teslimlerinizin genel hükümlere göre KDV ye tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, KDV Kanununun 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimleri ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin KDV den müstesna olduğu ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin ise istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Kooperatifiniz tarafından 13/6/2002 tarihinde iktisap edilen araziye imar planlarının uygulanması sonucu ortaya çıkan arsaların 27 adetinin üyelerinize satışı suretiyle devri ve 36 adetinin de üyeleriniz dışındakilere satışı, bu kıymetlerin ticaretinin yapılması nedeniyle KDV Kanununun 17/4-r maddesindeki istisna kapsamında yer almamakta, genel hükümlere göre KDV ye tabi bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

dilekçenizde, kooperatifinizce konut yapmak amacıyla alınan yer üzerine konut yapmaktan vazgeçerek söz konusu yerin arsa olarak üyelere dağıtılması halinde katma değer vergisi ve kurumlar vergisi ödeyip ödemeyeceğiniz hakkında özelge talep edilmektedir. -Kemal OZMEN

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı
Diğer Vergiler ve Anlaşmalar Uygulama Müdürlüğü

SAYI : B.07.4.DEF.0.07.12/KDV.ÖZG.03.49

KONU : Kooperatifin Arsa Teslimi. hk.

İLGİ : ……………….. tarihli dilekçeniz.

İlgi dilekçenizde, kooperatifinizce konut yapmak amacıyla alınan yer üzerine konut yapmaktan vazgeçerek söz konusu yerin arsa olarak üyelere dağıtılması halinde katma değer vergisi ve kurumlar vergisi ödeyip ödemeyeceğiniz hakkında özelge talep edilmektedir.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunun 81 inci maddesiyle değişik 7/16 ıncı maddesinde kooperatiflerin esas mukavelelerinde;

– Sermaye üzerinden kazanç dağıtmamak,

– İdare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse dağıtmamak,

– İhtiyat akçelerini ortaklara dağıtmamak,

– Münhasıran ortaklarıyla iş görmek,

Şartlarının yazılı bulunması, fiiliyatta da bu kayıt ve şartlar dahilinde faaliyet göstermeleri ve faaliyete geçen üst kuruluşa girmeleri halinde kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.

Buna göre, kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanabilmesi için, ana sözleşmesinde yukarıda belirtilen şartlar yazılı olmakla birlikte, fiiliyatta bu şartlara uyulması ve faaliyette bulunan üst kuruluşa üye olması gerekmektedir.

Yukarıda yer alan münhasıran ortaklarla iş görülmesi şartı, kooperatifin ana sözleşmesinde yer alan faaliyet konusuna giren işlemlerin aynı zamanda kooperatif ortağı ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yapılan iş amaçlanan bir iş olsa dahi ortak olmayanlarla yapılması yada ortaklarla yapılsa dahi amaçlanan bir iş olmaması halinde muafiyet şartı ihlal edilmiş olmaktadır.

Bu çerçevede, kooperatifin ana sözleşmesinde yazılı amaçlarına uygun olarak kooperatife ait arsanın parsellenerek ortaklara dağıtılmasının münhasıran ortaklarla iş görmek şartını ihlal etmiş sayılmayacağından Kurumlar Vergisinden muafiyetinden faydalanılacaktır. Öte yandan, ana sözleşmede alınan arsanın parsellenerek ortaklara dağıtılabileceği yönünde her hangi bir hüküm bulunmaması halinde ise Kurumlar Vergisi muafiyetinden yararlanılmasına imkan bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 maddesi ile, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 2/1 maddesi ile de teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmıştır.

Bu nedenle, kooperatifinizin konut yapmak amacıyla satın almış olduğu yerin üyelere arsa olarak teslimi genel oranda ( % 18 ) katma değer vergisine tabidir. Ayrıca tahsil edilen katma değer vergisi için beyanname verilmesi gerekmektedir.

KONU : Kooperatifin satın almış olduğu arsaların parsellenerek üyelerine dağıtılması sonucu nasıl vergilendirilece-Kemal OZMEN

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir ve Kurumlar Vergileri Müdürlüğü

SAYI : B.07.4.DEF.0.07.11/KVK.04.56

KONU : Kooperatifin satın almış olduğu arsaların parsellenerek üyelerine dağıtılması sonucu nasıl vergilendirilece

İLGİ : …. tarihli dilekçeniz

İlgide kayıtlı yazınızda, S.S. ………. Kooperatifinin Defterdarlığımıza vermiş olduğu ../../2004 sayılı dilekçesinde; Antalya Büyükşehir Belediyesinde ihale yoluyla ../../2002 tarihinde satın almış oldukları arsaları, mali imkansızlıklardan dolayı yapılaşmaya geçilemediğinden arsaların parsellenerek tapularını üyelerine dağıtmak isteğini belirtilerek, vergisel yükümlülüklerinin ne olacağı konusunda Müdürlüğümüzün görüşü istenilmektedir.

Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunun 81’inci maddesiyle değişik 7/16 ‘inci maddesinde kooperatiflerin esas mukavelerinde:

-Sermaye üzerinden kazanç dağıtmamak,

-İdare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse vermemek,

-İhtiyat akçelerini ortaklara dağıtmamak,

-Münhasıran ortaklarıyla iş görmek,

şartlarının yazılı bulunması ve fiiliyatta da bu kayıt ve şartlar dahilinde faaliyet göstermeleri ve faaliyete geçen üst kuruluşa girmeleri halinde kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.

Buna göre, adı geçen kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanabilmesi için, ana sözleşmesinde yukarıda belirtilen şartlar yazılı olmakla birlikte, fiiliyatta bu şartlara uyması ve faaliyette bulunan üst kuruluşa üye olması gerekmektedir.

Kooperatifin dilekçesinin tetkikinden S.S. …… Kooperatifleri Birliğine ../../2002 tarihinde üye olduğu anlaşılmıştır.

Diğer taraftan; adı geçen kooperatifin ait ana sözleşmenin amaç ve faaliyet konu başlıklı 6.ncı maddesinin 6 numaralı bendinde, ” Konut yapımının mali yetersizlik nedeniyle imkansızlaşması halinde, kooperatifine ait arsayı parselleyerek genel kurulca karara bağlanması şartıyla Kur’a ile ortaklara dağıtır.” hükmü bulunmaktadır.

Kooperatifin ana sözleşmesinde yazılı amaçlarına uygun olarak kooperatife ait arsanın parsellenerek ortaklara dağıtılmasının münhasıran ortaklarla iş görmek şartını ihlal etmiş sayılmayacağından Kurumlar Vergisinden muaf olması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif adına kayıtlı taşınmazların 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında arsa mı yoksa arazi mi olarak vergilendirileceği hk.-Kemal OZMEN

Kooperatif adına kayıtlı taşınmazların 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında arsa mı yoksa arazi mi olarak vergilendirileceği hk.
Tarih 12/04/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.06.17.02-EMLAK-12.M-2010-49-222
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.17.02-EMLAK-12.M-2010-49-222

12/04/2011

Konu

:

Kooperatif adına kayıtlı taşınmazların arsa mı yoksa arazi mi olarak vergilendirilmesi hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kooperatifiniz adına kayıtlı … Mah. … parseller ile su toplama havzasında bulunan … parsel … mevkiinde kıraç ve sulu tarlaların imar ve altyapısı bulunmadığı halde … Belediye Başkanlığı tarafından kooperatif olduğunuz gerekçesiyle emlak vergisinin arazi olarak değil arsa olarak ödenmesi gerektiği belirtildiğinden bahisle, emlak vergisinin arsa mı yoksa arazi mi olarak ödenmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde, belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazinin arsa sayılacağı, belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin arsa sayılacağının Bakanlar Kurulu Kararı ile belli edileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükme istinaden hazırlanan 28/2/1983 tarihli ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin eki “Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar”ın 1 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde, imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan veya imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalan parsellenmemiş arazi ve arazi parçalarının arsa sayılması, ancak bu yerlerdeki arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanılmaları halinde arsa sayılmayarak araziye ait oran üzerinden vergilendirilmeleri öngörülmüştür.

Aynı Kararın 3 üncü maddesinde; “1’inci maddenin (a) ve (b) fıkralarında yazılı yerlerde bulunan arazi ve arazi parçaları;

a) Zirai faaliyet dışında kullanıldıkları,

b) Boş tutuldukları,

c) Bir yıldan fazla süre ile nadasa bırakıldıkları,

d) Beyanda bulunulması gereken yılı izleyen yılbaşından itibaren 5 yıl içinde herhangi bir şekilde ahara devir ve temlik edildikleri,

takdirde arsa sayılarak, geçmiş yıl vergileri, 1319 sayılı Kanunun 20’nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü de nazara alınarak arsaya ait nispet üzerinden tarh, tahakkuk ve tahsil edilir.” denilmektedir.

Söz konusu Kararın 4 üncü maddesinde ise “1 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarında yazılı yerlerde bulunan arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanılıp kullanılmadığı Vergi Dairesince yoklama ile tespit olunur.” denilmektedir.

Öte yandan, 16 Seri No’lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde konuya ilişkin açıklamalar yer almıştır.

Bu itibarla, Kooperatifinize ait söz konusu taşınmazların;

1- 1/1/1983 tarih ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar”ın 1 inci maddesinin (a) ve (b) fıkrası hükmü uyarınca belediye ve mücavir alan sınırları içinde olması ve imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunması veya imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalması durumunda arsa sayılarak arsaya ait oranlar üzerinden emlak vergisinin ödenmesi,

2- Anılan Kararın 1 inci maddesinin (a) veya (b) fıkrası hükmü uyarınca arsa sayılmakla birlikte, zirai faaliyette kullanılmakta ise arazi olarak vergilendirilmesi, bu durumda zirai faaliyette kullanıldığının bir yoklama ile tespiti,

3- Belediyece parsellenerek arsa haline getirilmiş ise zirai faaliyette kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın arsa olarak vergilendirilmesi,

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Grup Müdürü V.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Tasarrufu kısıtlanan binanın işyeri olarak kullanılması halinde kısıtlı emlak vergisi ödenip ödenmeyeceği hk. -Kemal OZMEN

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:15/05/2012
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Tasarrufu kısıtlanan binanın işyeri olarak kullanılması halinde kısıtlı emlak vergisi ödenip ödenmeyeceği hk.
Tarih 24/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.18.01-006.01-746
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.18.01-006.01-746

24/02/2012

Konu

:

Tasarrufu kısıtlanan binanın işyeri olarak kullanılması halinde kısıtlı emlak vergisi ödenip ödenmeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, veraset yoluyla tarafınıza intikal edecek olan … Belediyesi sınırları içinde bulunan ve işyeri olarak kullanılan binanızın belediye imar uygulamasında meydan alanı olarak yer aldığı, kısıtlı emlak vergisi uygulanmakta iken intikal işlemleri için Belediyeye başvurduğunuzda, kiraya verilen, gelir elde edilen binalar için kısıtlı emlak vergisi uygulanamayacağının bildirildiği ve geriye dönük emlak vergisi istendiği belirtilerek kısıtlı emlak vergisi uygulamasının devam edip etmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, kanunlar veya diğer kamu düzeni koyan mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina, arsa ve arazinin vergisinin kısıtlamanın devam ettiği sürece 1/10 u oranında tahsil olunacağı, 9/10 unun ise tecil edileceği, kanunla ve diğer mevzuatla yapılan kısıtlamaların neler olduğunun, süresi, tevsiki ve kısıtlama koyan kamu organlarının görevleri ve sorumluluklarının Maliye Bakanlığınca, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan ve İçişleri Bakanlıklarının mütalâaları alınarak hazırlanacak bir yönetmelikle tanzim olunacağı hükme bağlanmıştır.

Söz konusu madde hükmüne istinaden hazırlanan “Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik”in 2 nci maddesinde, “İmar planlarında resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların tasarrufu kısıtlanmış sayılır.

Bu hallerde kısıtlı olarak vergileme, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yıl başından itibaren yapılır. Kısıtlama, ilgili arsa veya binanın bulunduğu alan imar programına alınıncaya (imar programının kesinleştiği tarihe) kadar devam eder.

Arsanın imar planında kısıtlılığı gerektiren amaçlara tahsis edildiğinin bu yönetmeliğin 5’inci maddesindeki bildirim mecburiyeti hükümlerine göre tespit edilmemiş olması halinde, arsa veya bina sahibi tarafından yazılı müracaatta bulunarak kısıtlamayı koyan idareden alınacak kısıtlılık durumunu gösteren belge verginin tarhına yetkili daireye ibraz edildiğinde kısıtlılık aynı esaslar dahilinde uygulanır.” hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, arazi ve arsaların kısıtlılığı, üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmemesi; binalardaki kısıtlama ise üzerinde esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmemesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bir taşınmaz üzerinde sözü edilen tasarrufların dışındaki işlemlerin gerçekleşmesi, bu taşınmazın kısıtlanmamış olduğu anlamına gelmeyecektir. Dolayısıyla, üzerinde yeni bina inşa edilmesine izin verilmeyen arsa ve araziler ile üzerinde esaslı değişiklikler ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların alımı, satımı, kiraya verilmesi, arazinin ise ekilip biçilmesi mümkün olabilecektir. Bu durumlar, kısıtlı emlak vergisi uygulamasına engel teşkil etmeyecektir.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 13 üncü maddesinde, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği, imar programına alınan yerlerin kamulaştırma yapılmadan önce plan değişikliği ile kamulaştırmayı gerektirmeyen bir maksada ayrılması halinde ise durdurma tarihinden itibaren geçen sürenin emlak vergisini mal sahibinin ödeyeceği düzenlenmiştir.

Bu itibarla, … Belediyesi sınırları içinde bulunan, imar planında meydan alanı olarak yer alan ve işyeri olarak kullanılan binada esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmemekte ise bu bina için, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yılın başından itibaren, binanın bulunduğu alan imar programına alınıncaya (imar programının kesinleştiği tarihe) kadar geçen sürede 1/10 oranında kısıtlı emlak vergisinin uygulanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kiraya verilen işyerine kısıtlı emlak vergisi ödenir mı ?-Kemal OZMEN

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:15/05/2012
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Tasarrufu kısıtlanan binanın işyeri olarak kullanılması halinde kısıtlı emlak vergisi ödenip ödenmeyeceği hk.
Tarih 24/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.18.01-006.01-746
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.18.01-006.01-746

24/02/2012

Konu

:

Tasarrufu kısıtlanan binanın işyeri olarak kullanılması halinde kısıtlı emlak vergisi ödenip ödenmeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, veraset yoluyla tarafınıza intikal edecek olan … Belediyesi sınırları içinde bulunan ve işyeri olarak kullanılan binanızın belediye imar uygulamasında meydan alanı olarak yer aldığı, kısıtlı emlak vergisi uygulanmakta iken intikal işlemleri için Belediyeye başvurduğunuzda, kiraya verilen, gelir elde edilen binalar için kısıtlı emlak vergisi uygulanamayacağının bildirildiği ve geriye dönük emlak vergisi istendiği belirtilerek kısıtlı emlak vergisi uygulamasının devam edip etmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, kanunlar veya diğer kamu düzeni koyan mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina, arsa ve arazinin vergisinin kısıtlamanın devam ettiği sürece 1/10 u oranında tahsil olunacağı, 9/10 unun ise tecil edileceği, kanunla ve diğer mevzuatla yapılan kısıtlamaların neler olduğunun, süresi, tevsiki ve kısıtlama koyan kamu organlarının görevleri ve sorumluluklarının Maliye Bakanlığınca, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan ve İçişleri Bakanlıklarının mütalâaları alınarak hazırlanacak bir yönetmelikle tanzim olunacağı hükme bağlanmıştır.

Söz konusu madde hükmüne istinaden hazırlanan “Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik”in 2 nci maddesinde, “İmar planlarında resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların tasarrufu kısıtlanmış sayılır.

Bu hallerde kısıtlı olarak vergileme, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yıl başından itibaren yapılır. Kısıtlama, ilgili arsa veya binanın bulunduğu alan imar programına alınıncaya (imar programının kesinleştiği tarihe) kadar devam eder.

Arsanın imar planında kısıtlılığı gerektiren amaçlara tahsis edildiğinin bu yönetmeliğin 5’inci maddesindeki bildirim mecburiyeti hükümlerine göre tespit edilmemiş olması halinde, arsa veya bina sahibi tarafından yazılı müracaatta bulunarak kısıtlamayı koyan idareden alınacak kısıtlılık durumunu gösteren belge verginin tarhına yetkili daireye ibraz edildiğinde kısıtlılık aynı esaslar dahilinde uygulanır.” hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, arazi ve arsaların kısıtlılığı, üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmemesi; binalardaki kısıtlama ise üzerinde esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmemesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bir taşınmaz üzerinde sözü edilen tasarrufların dışındaki işlemlerin gerçekleşmesi, bu taşınmazın kısıtlanmamış olduğu anlamına gelmeyecektir. Dolayısıyla, üzerinde yeni bina inşa edilmesine izin verilmeyen arsa ve araziler ile üzerinde esaslı değişiklikler ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların alımı, satımı, kiraya verilmesi, arazinin ise ekilip biçilmesi mümkün olabilecektir. Bu durumlar, kısıtlı emlak vergisi uygulamasına engel teşkil etmeyecektir.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 13 üncü maddesinde, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği, imar programına alınan yerlerin kamulaştırma yapılmadan önce plan değişikliği ile kamulaştırmayı gerektirmeyen bir maksada ayrılması halinde ise durdurma tarihinden itibaren geçen sürenin emlak vergisini mal sahibinin ödeyeceği düzenlenmiştir.

Bu itibarla, … Belediyesi sınırları içinde bulunan, imar planında meydan alanı olarak yer alan ve işyeri olarak kullanılan binada esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmemekte ise bu bina için, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yılın başından itibaren, binanın bulunduğu alan imar programına alınıncaya (imar programının kesinleştiği tarihe) kadar geçen sürede 1/10 oranında kısıtlı emlak vergisinin uygulanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kısıtlı emlak vergisi kooperatif -Kemal OZMEN

3- İmar planlarında, resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binalar için imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yılın başından başlayıp, ilgili arsa veya binanın bulunduğu alan imar programına alınıncaya (imar programının kesinleştiği tarihe) kadar uygulanmakta olan kısıtlı verginin, sosyal tesis, ticari mahal, tenis kortu ve yüzme havuzu gibi bazı taşınmaz ve bağımsız bölümlerin ortaklaşa kullanımına ayrılan müşterek medhal için uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Başlık Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi istisnasının olup olmadığı hk. Tarih 31/05/2011 Sayı B.07.1.GİB.4.41.15.01-BGK-2010/4-55 Kapsam T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı : B.07.1.GİB.4.41.15.01-BGK-2010/4-55 31/05/2011 Konu : Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi istisnasının olup olmadığı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesinde yer alan vergi, resim ve harç muafiyeti kapsamında organize sanayi bölgesinin ortak kullanım alanlarında tüketilecek elektriğin elektrik ve havagazı tüketim vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 34 üncü maddesinde, “Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketimi, Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisine tabidir”; 35 inci maddesinde de, “Elektrik ve Havagazı tüketenler, Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisini ödemekle mükelleftirler. 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre elektrik enerjisini tedarik eden ve havagazını dağıtan kuruluşlar, satış bedeli ile birlikte bu verginin de tahsilinden ve ilgili belediyeye yatırılmasından sorumludurlar. Organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektrik enerjisinin vergisini organize sanayi bölgeleri tüzel kişiliklerine elektriği temin eden kuruluş öder.” hükümleri yer almakta olup aynı Kanunun 36 ncı maddesinde, tüketilen elektrik ve havagazı için elektrik ve havagazı vergisinden istisna olan yerler arasında organize sanayi bölgeleri sayılmamıştır. Öte yandan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanununun muafiyet başlıklı 21 inci maddesinde, “OSB tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektrik için; 2464 sayılı Kanunda herhangi bir istisna hükmünün bulunmaması ve 4562 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yer alan muafiyet hükmünün de katılımcıları kapsamaması nedeniyle katılımcılar tarafından tüketilen elektrik için elektrik ve havagazı tüketim vergisinin alınması gerekmektedir. Ayrıca, organize sanayi bölgesi tüzel kişiliği ile katılımcılar tarafından tüketilen elektriğin ayrı sayaçlarda izleneceği tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

Başlık Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi istisnasının olup olmadığı hk.
Tarih 31/05/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.41.15.01-BGK-2010/4-55
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.41.15.01-BGK-2010/4-55

31/05/2011

Konu

:

Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi istisnasının olup olmadığı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesinde yer alan vergi, resim ve harç muafiyeti kapsamında organize sanayi bölgesinin ortak kullanım alanlarında tüketilecek elektriğin elektrik ve havagazı tüketim vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 34 üncü maddesinde, “Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketimi, Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisine tabidir”; 35 inci maddesinde de, “Elektrik ve Havagazı tüketenler, Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisini ödemekle mükelleftirler.

20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre elektrik enerjisini tedarik eden ve havagazını dağıtan kuruluşlar, satış bedeli ile birlikte bu verginin de tahsilinden ve ilgili belediyeye yatırılmasından sorumludurlar. Organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektrik enerjisinin vergisini organize sanayi bölgeleri tüzel kişiliklerine elektriği temin eden kuruluş öder.” hükümleri yer almakta olup aynı Kanunun 36 ncı maddesinde, tüketilen elektrik ve havagazı için elektrik ve havagazı vergisinden istisna olan yerler arasında organize sanayi bölgeleri sayılmamıştır.

Öte yandan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanununun muafiyet başlıklı 21 inci maddesinde, “OSB tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektrik için; 2464 sayılı Kanunda herhangi bir istisna hükmünün bulunmaması ve 4562 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yer alan muafiyet hükmünün de katılımcıları kapsamaması nedeniyle katılımcılar tarafından tüketilen elektrik için elektrik ve havagazı tüketim vergisinin alınması gerekmektedir. Ayrıca, organize sanayi bölgesi tüzel kişiliği ile katılımcılar tarafından tüketilen elektriğin ayrı sayaçlarda izleneceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Tarım Kredi Kooperatifinin Özel İşlem Vergisine Tabii Olup Olmadığı Hk. -Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

EDİRNE VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.22.15.01-ÖİV:-32

21/12/2011

Konu

:

Tarım Kredi Kooperatifinin Özel İşlem Vergisine Tabii Olup Olmadığı Hk.

İlgide kayıtlı özelge başvuru formunun ve ekinin incelenmesinden, 1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununa göre kurulan Kooperatifinizin özel işlem vergisinden muaf olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, 4481 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde, 31.12.2003 tarihine kadar uygulanmak üzere, 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasında belirtilen işlemler ve kağıtlar için ödenen eğitime katkı payı tutarı kadar ayrıca özel işlem vergisi ödeneceği hükme bağlanmış olup söz konusu Kanun maddesinin hükmünün uygulaması 31.12.2003 tarihinde sona ermiştir.

1 Seri No.lu Özel İşlem Vergisi Genel Tebliğinde, diğer kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin düzenlemelerin özel işlem vergisi açısından hüküm ifade edeceği açıklanmıştır.

Öte yandan, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun 19/B maddesinde, “Bu kanuna göre kurulacak ve kurulmuş sayılan kooperatifler, bölge ve merkez birlikleri,

a) Kurumlar, gider, gayrimenkul kıymet artışı, intikal ve diğer vergilerden ve icra makamları, resmi daireler ve mahkemeler nezdinde yapacakları takip ve tahsillerle açacakları tazminat davaları ile ilgili her nevi talep, tebliğ ve kararlar her türlü masraf, vergi, resim ve harçlardan,

b) Sermaye ve yedek akçeleri ile taşınmaz malları ve bunların gelirleri, kendi ihtiyaçları için satın aldıkları ve alacaklarının tahsili gayesiyle mülk edindikleri taşınmaz malları ve bunların 15 inci madde hükmüne göre sahiplerine geri verilmesi işlemi, bütün vergi, resim ve harçtan,

c) Yapacakları kredi işlerine ilişkin bütün senet, belge, kağıt, defter ve hesap özetleri, taşınmaz mallara ait ipotek ve taşınır mallara ait rehin işlemleri, vekaletnameler, taahhütnameler vesair evrak, bütün resim ve harçtan muaftır” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden de görüleceği üzere, Kooperatifinizin yaptıracağı işlemler sırasında özel işlem vergisi aranılmaması gerekmekle birlikte özel işlem vergisinin yürürlük süresi 31/12/2003 tarihinde sona ermiştir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Müşterek mülkiyet şeklinde kayıtlı gayrimenkullerin hissedarları arasında rızai taksim edilmesi sırasında, ne şekilde tapu harcı alınacağı hk. Tarih 22/12/2011

Başlık Müşterek mülkiyet şeklinde kayıtlı gayrimenkullerin hissedarları arasında rızai taksim edilmesi sırasında, ne şekilde tapu harcı alınacağı hk.
Tarih 22/12/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.63.15.01-492-26
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ŞANLIURFA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Vergi ve Anlaşmalar Uygulama Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.63.15.01-492-26

22/12/2011

Konu

:

TAPU HARCI (İFRAZ)

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, kardeşlerinizle birlikte adınıza müşterek mülkiyet şeklinde kayıtlı gayrimenkullerin hissedarları arasında rızai taksim edilmesi sırasında, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin 6’ncı maddesinin hangi fıkrasına göre harç alınacağı hususunda görüş istendiği anlaşılmaktadır.

492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin 1/3 üncü maddesinin (a) fıkrasında, terekeye dahil taşınmaz malların kanuni ve atanmış mirasçılar arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı değer üzerinden; 1/6 ncı maddesinin (a) fıkrasında, ifraz veya taksim veya birleştirme işlemlerinde kayıtlı değerler üzerinden, (b) fıkrasında, imar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde kayıtlı değer üzerinden, (c) fıkrasında da, (a) ve (b) fıkraları dışında kalan ve müşterek mülkiyete konu olanların rızaen veya hükmen pay sahipleri arasında, aynen veya ifrazen taksiminde kayıtlı değer üzerinden harç alınacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, veraset yoluyla intikal etmiş gayrimenkullerin ifrazı sırasında 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin 1/3’üncü maddesinin (a) fıkrasına göre; diğer gayrimenkullerin ifraz işlemlerinden ise (4) sayılı tarifenin 1/6’ncı maddesinde yer alan hükümlere göre harç tahsil edilmesi gerekmektedir.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisi ile noter harcının matrahı hk. -Kemal OZMEN

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Sayı : B.07.1.GİB.0.06.62-010-10 24/04/2012

Konu : Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisi

ile noter harcının matrahı hk.

İlgi : … tarihli ve … sayılı dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçeniz ve eklerinin incelenmesinden, … ve … arasında düzenlenen bir örneği ekli kat karşılığı inşaat sözleşmesi üzerinden hesaplanacak damga vergisi ile noter harcının matrahına ilişkin görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde; bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olacağı; 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılarak buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacağı; 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı, 10 uncu maddesinde; damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre vergi alınacağı, bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olduğu, belli parateriminin kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hükümleri yer almaktadır.

Mezkur kanununa ekli (1) sayılı tablonun “I-Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin binde 7,5 nispetinde damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. 2009/15725 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2010 tarihinden geçerli olmak üzere Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasındaki kağıtlara ilişkin damga vergisi oranı binde 8,25 olarak belirlenmiştir.

Diğer taraftan, 492 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, “Noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanları noter harçlarına tabidir.” denilmiş; 41 inci maddesinde, noter harçlarının (2) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer veya ağırlık ölçüsüne göre nispi, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı belirtilmiş, 42 nci maddesinin ikinci fıkrasında da, menkul ve gayrimenkul mallar hakkında alım, satım, taahhüt ve rehinle ilgili her nevi mukavele, senet ve kağıtlarda değer gösterilmesinin mecburi olduğu hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan aynı Kanunun 46 ncı maddesinde, “Birbirleriyle ilgili işler bir arada bulunursa en yüksek harç alınmasını gerektiren iş üzerinden bir harç alınır'” hükmüne yer verilmiştir.

Yazınız eki Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin incelenmesinden, arsa sahiplerinin, yüklenicinin yapacağı inşaata mukabil inşa edilecek işyeri sayısının %50 sinin müteaahit firmaya verilmesi hususunda vaat ve taahhütte bulundukları, ayrıca inşa sonucu oluşacak zemin kat işyeri, asma kat ve bodrum kat oluşabilecek depo yerleri ve ekleri dışında kalan bağımsız bölümlerden arsa sahiplerine kalacak işyerlerinin yüklenici tarafından satılmasının taahhüt edildiği, iş yerlerinin 30/06/2011 tarihine kadar satılması halinde metrekaresinin 2.000,00 TL’den daha az bedelle satılamayacağı, bu tarihten sonraya kalan bölümlerin ise metrekaresinin 2.500,00 TL’den az olamayacağı; arsa sahiplerinin bu sözleşmeden doğan sebepler dışında vazgeçmeleri halinde, yüklenicinin o tarihe kadar yapmış bulunduğu imalatın ve hizmetlerin toplam bedelinin ve verilen 100.000,00. TL’nin iki katını tazminat bedeli olarak ödemeyi kabul edeceği; yüklenicinin bu sözleşmeden doğan hak ve sebepler dışında vazgeçmesi halinde ödediği paranın iade edilmeyeceği, yaptığı imalatlarında bedelsiz olarak arsa sahiplerine bırakılacağı hususlarında mutabakata varıldığı anlaşılmaktadır.

İncelenmesinden görüleceği üzere, söz konusu kağıtta kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşa olunacak binanın bir kısım bağımsız bölümünün satışına yönelik satış taahütü olmak üzere birbirine bağlı bir asıldan doğma iki ayrı işlem bulunmaktadır

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, arsa sahibi ile müteahhit arasında bina inşaasına yönelik düzenlenen bir hizmet sözleşmesi olup, sözleşmenin değeri verilen hizmete karşılık müteaahhite verilecek bedeldir. Söz konusu sözleşmede, yapılacak inşaata mükabil inşa edilecek işyeri sayısının %50 sinin müteahhide verilmesi taahhüt edilmiş fakat değer belirtilmemiştir. Ancak, sözleşmenin 9 uncu maddesinde işyerinin satışına yönelik belirlenmiş metrekare bedeller mevcuttur. Bu nedenle, inşa olunan taşınmazdan müteahhitte kalacak %50 oranındaki işyerinin metrekaresinin belirlenerek, sözleşmenin 9 uncu maddesinde belirlenen ve inşaatın tamamlandığı tarih itibariyle geçerli olan 2.000,00 TL bedel üzerinden değer tespitine gidilmesi; ayrıca müteaahhit tarafından satışı taahhüt edilen işyerlerinin de metrekaresinin belirlenerek 2.000,00 TL bedel üzerinden değer tespitine gidilmesi gerekmektedir.

Buna göre, birbiriyle ilgili olan söz konusu işlemlerden kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin tespit edilecek değer, satış taahhütüne ilişkin tespit edilecek değerden yüksek olacağından, söz konusu kağıdın 492 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi ile 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkra hükümleri gereğince en yüksek harç alınmasını gerektiren değer üzerinden nispi harca ve damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Gelir İdaresi Daire Başkanı

Bina duvarlarına reklam verilmesinde vergisel sorumluluk-Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.1-675

21/02/2012

Konu

:

Bina duvarlarına reklam verilmesinde vergisel sorumluluk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, reklam hizmetleri konusunda faaliyete başlayacağınız ve binalara reklam vereceğiniz, alınan reklam bedeli üzerinden % olarak kar paylaşımı yapmak istediğiniz belirtilerek, apartman yöneticisine yapılacak ödemelerin belgelendirilmesi ve vergisel sorumluluklarınız hususunda bilgi istenilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerin gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış, söz konusu maddenin birinci bendinde ” Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;” üçüncü bendinde ise “Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri;” sayılmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla sorumlu olanlar sayılarak maddenin (5-a) bendinde, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

Medeni Kanunun 684 üncü maddesinde gayrimenkullerin “mütemmim cüzileri (bütünleyici parça)”; yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parça olarak; aynı Kanunun 686 ncı maddesinde ise “teferruat (eklenti)” asıl şeyin malikinin anlaşılabilen arzusuna ve yerel adetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlanması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır mal olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, apartman yöneticiliği tüzel kişiliğe sahip olmayıp gelir ve kurumlar vergisine tabi değildir. Ayrıca binaların dış cepheleri apartman yöneticiliğine ait olmayıp kat maliklerine aittir. Dolayısıyla, apartmanın dış cephelerinin kira bedeli ise apartman yöneticiliğine değil kat maliklerine aittir. Kira ödemesi site yöneticiliğine yapılsa dahi kat maliklerinin geliri sayılır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, bina duvarlarına verilen reklam geliri, elde edenler açısından gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilecek olup kiracının Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar arasında olması durumunda aynı maddenin birinci fıkrasının (5-a) bendi kapsamında % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, 1/3-f maddesine göre de Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri katma değer vergisine tabi olup, 17/4-d maddesi ile iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

Gayrimenkullerin iktisadi işletmeye dahil olup, olmama hususunda 1 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (I/B-8) bölümünde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Kanunun 9 uncu maddesinde ise Maliye Bakanlığının gerekli görülen hallerde, vergiye tabi işleme taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükme bağlanmıştır.

Söz konusu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “Reklam Verme İşlemlerinde Sorumluluk Uygulaması” başlıklı (2.) bölümünde; “Uygulamada gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olan bazı işletmelerin, profesyonel veya amatör spor kulüplerine oyuncularının formalarında gösterilmek, şahıslara veya kuruluşlara ait bina, arazi gibi yerlerde duvarlara yazılmak, pano olarak yerleştirilmek, dergi, kitap gibi yazılı eserlerde yayınlanmak ve benzeri reklam verdikleri bilinmektedir.

Bu şekilde reklam verme işlemleri ile katma değer vergisi, reklamı alanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmamaları halinde, reklamı verenler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.”açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, apartman ve sitelerde bulunan ortak kullanım alanlarının reklam ve tanıtım amaçlı haftalık, on günlük veya aylık kiraya verilmesi işlemi Kanunun 1/3-f maddesi gereğince genel oranda (%18) KDV ye tabi olacaktır. Bu durumda, taşınmazı kiraya verenlerin (bağımsız bölüm malikleri) gerçek usulde KDV mükellefiyetinin bulunmaması, kiracının (reklam şirketi) ise gerçek usulde KDV mükellefi olması kaydıyla kiralama işlemine ait KDV sorumlu sıfatıyla kiracı tarafından beyan edilecektir. Bağımsız bölüm maliklerinin gerçek usulde KDV mükellefi olmaları halinde sorumluluk uygulanmayacak olup, elde ettikleri kira gelirine ait KDV nin kendileri tarafından beyan edileceği tabiidir.

Ayrıca, KDV nin gelir vergisi tevkifatı dahil kira bedeli üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.