Gecekondu satışında vergilendirme nasıl olur ?-Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-713

23/02/2012

Konu

:

Kendi arsası üzerinde iskan almaksızın yapılmakla birlikte belediye kayıtlarında konut olarak görünen gayrimenkulün satılması durumunda vergilendirmenin nasıl olacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 21/01/2009 tarihinde … … ilçesinde 28.000 TL’ye almış olduğunuz arsa üzerine bir yazlık ev yaptığınızı, ev için iskan almadığınızı ancak belediye kayıtlarında şu an konut olarak göründüğünü belirterek, evi satmanız durumunda nasıl vergilendirileceğiniz hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Değer artışı kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6-İktisap şekli ne olursa olsun(ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası,kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 Yeni Türk Lirası (2011 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere 8.000 TL) gelir vergisinden müstesnadır.”

Konuyla ilgili olarak ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 25/03/2011 tarih ve GVK-76/2011-2 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde;

“4. Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır.

Ancak, gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına bırakıldığı bazı özel haller de iktisap tarihi olarak tapuya tescil tarihi yerine fiilen kullanıma bırakılma tarihinin kabul edilmesi gerekir.

Bu çerçevede, konut yapı kooperatifleri, Toplu Konut İdaresi veya diğer kişilerden gayrimenkulü fiilen kullanıma hazır şekilde teslim alanların, söz konusu gayrimenkulleri fiilen kullandıklarını; tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsik etmeleri halinde değer artışı kazancının tespiti yönünden fiilen kullanıma başladıkları tarih iktisap tarihi olarak kabul edilecektir.

5. Cins Tashihi Yapılan Gayrimenkuller ile Kat Karşılığı Olarak Müteahhit veya Konut Yapı Kooperatiflerinden Alınan Gayrimenkullerin Satılması Halinde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu Genelgesinde, cins değişikliği (cins tashihi), bir taşınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüştürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan işlem olarak tanımlanmıştır.

Arsa olarak iktisap edilen gayrimenkul üzerine bina inşa edilmesi veya söz konusu gayrimenkulün kat karşılığı verilmesi sonucu alınan gayrimenkullerin tapuya tescili, cins tashihi sayılarak tapuya tescil tarihinin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu arsanız üzerine inşa edilen gayrimenkulün adınıza tapuya tescil edildiği tarihin veya tapuya tescilden önce fiilen kullanılmaya başlanılması ve bu durumun ilgili belediye kayıtları, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsiki halinde fiilen kullanılmaya başlanıldığı tarihin iktisap tarihi olarak dikkate alınması gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkulün tapuya tescil edileceği veya fiilen kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılması durumunda bu satıştan elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifcilik mevzuati guncellestirilmis

20120325-001453.jpg

Kemal Ozmen’in butun kitaplari

20120325-001158.jpg

20120325-001214.jpg

20120325-001229.jpg

20120325-001241.jpg

20120325-001257.jpg

20120325-001309.jpg

20120325-001321.jpg

Kooperatif ortaginin haklari nedir ?

20120325-001037.jpg

Kooperatif Davalari

20120325-000909.jpg

6 Seri Numaralı Kurumlar vergisi genel tebliği taslağı-KEMAL ÖZMEN-2012

Maliye Bakanlığından:

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği TASLAĞI (Seri No: 6)

Bu Tebliğde, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasına ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde ilgili bölümler itibarıyla değişiklikler yapılmıştır.

1. “4.2. Kamu idare ve kuruluşları tarafından genel insan ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi etmek amacıyla işletilen kuruluşlar” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“6009 sayılı Kanunla anılan bende eklenen parantez içi hüküm uyarınca söz konusu muafiyet kapsamına giren kuruluşlardan sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları bu muafiyeti ortadan kaldırmayacaktır. Böylelikle, kamu idare ve kuruluşlarına bağlı sağlık kuruluşlarının ihtiyaç fazlası mallarının birbirleri arasında devri veya mevcut kapasiteleri çerçevesinde arz edilebilecek hizmetlerinden birbirlerini yararlandırmaları muafiyeti etkilemeyecektir.

6225 sayılı Kanun ile değiştirilen parantez içi hüküm uyarınca, sadece Sağlık Bakanlığına bağlı hastane, klinik, dispanser, sanatoryum gibi kurum ve kuruluşlar tarafından Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri de söz konusu muafiyeti etkilemeyecektir. Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığına bağlı anılan kurum ve kuruluşlar tarafından kuru mülkiyet kiralaması veya belli bir süreyle işletme hakkının devredilmesi (kantin kiralaması v.b.) muafiyeti ortadan kaldırmayacaktır.”

2. “4.8. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü” başlıklı bölüm başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

4.8. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve 5602 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar

Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve şans oyunları lisans veya işletim haklarını hasılattan pay verme karşılığında devralan kurumlar hariç 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut tedariki ile ilgili iktisadi işletmeleri de muafiyet kapsamındadır.”

3. “4.14. Kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olan kurumlar” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 6009 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi ile değişik 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamında kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Söz konusu kurumun statüsü, muafiyetten yararlanma açısından önem arz etmemektedir. Bu kurumun, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde yazılı kurumlar arasında yer alması yeterlidir. Ancak, sözü edilen kurumların, kuruluş sözleşmelerinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kuruldukları ve faaliyetlerini bu çerçevede sürdürecekleri, ortaklara kâr payı dağıtmayacakları açıkça yazılı olacaktır. Yukarıda açıklanan şekilde kurulan bu kurumların anılan muafiyetten yararlanabilmeleri için;

  • Kurumun, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları arasında imzalanan mali ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olması,
  • Kurumun elde ettiği kazançların kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kalan tutarının tamamının teminat sorumluluk fonuna eklenmesi,
  • Teminat sorumluluk fonunun ortaklara dağıtılmaması, sadece kredi temininde teminat sağlamak için kullanılması,
  • Teminat sorumluluk fonunun kredi sağlayan banka ve kuruluşlarda değerlendirilmesi

şarttır.

Diğer yandan, KOSGEB vb. kuruluşlar tarafından verilen mali yardımların temini maksadıyla teminat sağlanması da muafiyeti etkilemeyecektir.”

4. “5.6.2. Kurumlar Vergisi Kanununun yayım tarihinden sonra gerçekleşen satış işlemlerinde istisna uygulaması” başlıklı bölümün birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“6111 sayılı Kanunla 25/2/2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut maddeye eklenen parantez içi hüküm gereği taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan kazançların tamamı vergiden istisna edilebilecektir.”

5.  “5.6.2.3.1. İki tam yıl süre ile aktifte bulundurulma” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“6111 sayılı Kanunla 25/2/2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut maddeye eklenen parantez içi hüküm gereği taşınmazların; kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışında, en az iki tam yıl süreyle aktifte bulundurma şartı aranmayacaktır.”

6. “5.9. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna” başlıklı bölümün üçüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf ile “5.9.4 Türkiye’deki merkez genel giderlerinden yurt dışında yapılan inşaat işlerine pay verilmesi” başlıklı bölümden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“Teknik hizmetler esas itibariyle inşaat, onarım ve montaj işleriyle ilgili olarak yürütülen planlama, projelendirme, mimarlık ve mühendislik etüd, fizibilite, harita tasarım, metraj, keşif, idari ve teknik şartname ile ihale dosyası hazırlama, ihale değerlendirme, mesleki kontrollük, inşaat kontrollüğü, tasarım kontrollüğü, işletmeye alma danışmanlığı, proje ve yatırım yönetimi ve benzeri hizmetleri kapsamaktadır.”

“5.9.5. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazanç veya hasılatın Türkiye’ye döviz olarak getirilmesi halinde doğacak kur farklarının durumu

İstisna uygulamasında, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi şart değildir. Bu kazançlar, Türkiye’ye getirilmese dahi istisna uygulamasına konu edilebilecektir. Öte yandan, bu kazançların Türkiye’ye getirilmesi durumunda oluşacak kur farklarının ne şekilde değerlendirileceği aşağıda açıklanmıştır.

5.9.5.1. Yurt dışında tamamlanmış işlere ilişkin kazançların Türkiye’ye getirilmesi halinde kur farklarının durumu

İstisna uygulamasına konu olan ve yurt dışında yapılıp tamamlanan inşaat işlerinden doğan kazancın Türkiye’ye getirilmesi halinde, söz konusu işten elde edilen ve Türkiye’de değerlendirilen yabancı paraların değerlemesinden doğan kur farklarının istisna kazançla ilişkilendirilmesi söz konusu değildir.

5.9.5.2. Yurt dışında devam etmekte olan işlere ilişkin hasılatın Türkiye’ye getirilmesi halinde kur farklarının durumu

Yurt dışında yapılmakta olan inşaat işlerinden elde edilen hasılatın Türkiye’ye döviz olarak getirilmesi halinde, anılan inşaat işinin tamamlandığı geçici vergilendirme dönemine kadar söz konusu hasılatın değerlemesinden kaynaklanan kur farkları istisna kapsamında değerlendirilebilecektir.

Bununla birlikte söz konusu uygulamada yurt dışında gerçekleştirilen her bir inşaat işinin bağımsız olarak değerlendirileceği tabiidir.”

7. “5.11. Risturn istinası” başlıklı bölümün “5.11.4. Kredi kooperatiflerinde risturn istisnası” başlıklı bölümünden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiş, sonraki bölüm numarası buna göre teselsül ettirilmiştir.

5.11.5. Tarımsal üretici birliklerinde risturn istinası

6009 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi ile yapılan düzenlemeye göre, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa   göre kurulan birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da risturnlara ilişkin hükümler uygulanır.”

8. “5.12.2.1. Yasal düzenleme” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“6170 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile 12/3/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4691 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yönetici şirketlerin bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançlar ile bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgedeki yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

Bölgede çalışan Ar-Ge ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31/12/2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadır. Muafiyet kapsamındaki destek personeli sayısı Ar-Ge personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Yönetici şirket, ücreti gelir vergisi istisnasından yararlanan kişilerin bölgede fiilen çalışıp çalışmadığını denetler. Ancak, bölgelerde yer alan girişimcilerin yürüttükleri Ar-Ge projesi kapsamında çalışan Ar-Ge personelinin, bölgede yürüttüğü görevle ilgili olarak yönetici şirketin onayı ile bölge dışında geçirmesi gereken süreye ait ücretlerinin bir kısmı gelir vergisi kapsamı dışında tutulur. Kapsam dışında tutulacak ücret miktarı, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Yönetici şirketin onayı ile bölge dışında geçirilen sürenin bölgede yürütülen görevle ilgili olmadığının tespit edilmesi halinde, ziyaa uğratılan vergi ve buna ilişkin cezalardan ilgili işletme sorumludur.

Bu madde hükümleri TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi yönetici şirketi, bu bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri bakımından da uygulanır.”

9. “5.12.2.2. Yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda kurumlar vergisi istisnasının kapsamı” ile  “5.12.2.7. İstisna uygulamasında süre” başlıklı bölümlerdeki “31/12/2013” tarihi “31/12/2023” olarak, “5.12.2.2.1. İstisna kapsamına giren faaliyetler” başlıklı bölüm ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“6170 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile 12/3/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4691 sayılı Kanundaki bazı tanımlar değiştirilmiş olup bu Kanunun uygulanmasında;

Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge), araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bunun yazılım dahil yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar,

Yazılım, bir bilgisayar, iletişim cihazı veya bilgi teknolojilerine dayalı bir diğer cihazın çalışmasını ve kendisine verilen verilerle ilgili gereken işlemleri yapmasını sağlayan komutlar dizisinin veya programların ve bunların kod listesini, işletim ve kullanım kılavuzlarını da içeren belgelerin, belli bir sistematik içinde, tasarlama, geliştirme şeklindeki ürün ve hizmetlerin tümü ile bu ürün ya da mal ve hizmetlerin lisanslama, kiralama ve tüm hakları ile devretme gibi teslim şekillerinin tümü olarak tanımlanmıştır.”

10. “5.12.3.1. Yasal düzenleme” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“5084 sayılı Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddeleri ile 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmış ve anılan Kanuna geçici 3 üncü madde eklenmiştir.

5810 sayılı Kanunun 4 üncü ve 7 nci maddeleri ile de 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6 ncı ve geçici 3 üncü maddesi hükümlerinde değişiklik yapılmıştır. Anılan hükümler aşağıdaki gibidir: “Madde 6 – Serbest bölgeler, Türkiye Gümrük Bölgesinin parçaları olmakla beraber; serbest dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret politikası önlemlerinin ve kambiyo mevzuatının uygulanması bakımından Türkiye Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen ve serbest dolaşımdaki eşyanın bir serbest bölgeye konulması nedeniyle normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı yerlerdir.

Bu bölgelerde gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz.

Kullanıcıların tutmak zorunda oldukları defterler ile düzenleyecekleri belgelere ilişkin olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun hükümlerine bağımlı olmaksızın düzenleme yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

İşleticiler ve kullanıcılar yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden yararlandırılabilir.”

“Geçici Madde 3- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin;

a) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında yapılacak tevkifata etkisi yoktur.

b) Bu bölgelerde istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler 31/12/2008 tarihine kadar gelir vergisinden müstesnadır. Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ruhsatlarında belirtilen süre 31/12/2008 tarihinden daha önceki bir tarihte sona eriyorsa, istisna uygulamasında ruhsatta yer alan sürenin bitiş tarihi dikkate alınır.

c) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları işlemler 31/12/2008 tarihine kadar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.

Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar;

a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddeleri uyarınca yapılacak tevkifata etkisi yoktur.

b) Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az  % 85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır. Bu oranı % 50’ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir.

c) Bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

5084 sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanununda yapılan değişiklikler 6/2/2004 tarih ve 25365 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

3218 sayılı Kanunda 5084 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile bölgelerde vergi mevzuatına ilişkin hükümlerin uygulanmasına başlanılmış, tam ve dar mükelleflerin bölgedeki gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti sona ermiştir. 3218 sayılı Kanuna 5084 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle eklenen geçici 3 üncü madde ile de geçiş dönemine ilişkin istisna uygulaması düzenlenmiştir.

25/11/2008 tarih ve 27065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5810 sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinde yapılan değişiklikler 1/1/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, 6 ncı maddesinde yapılan değişiklik de yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiştir.

5810 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler, Tebliğin bu bölümünde yer alan kurumlar vergisi istisnasının uygulanmasına ilişkin açıklamalar açısından bir farklılık getirmemektedir.”

11. “8.6.1. Muallak hasar ve tazminat karşılıkları” başlıklı bölümün dördüncü paragrafının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Muallak hasar ve tazminat karşılığının aktüeryal zincirleme merdiven metodu kullanılmak suretiyle hesaplanmasında, her bir branş için gerçek durumu en iyi yansıtan yöntemin belirlenmesi, Hazine Müsteşarlığının izni alınmadan bu yöntemin 3 yıl değiştirilmemesi ve negatif sonuç veren branşlardaki tutarın da tamamının hesaplamalarda dikkate alınması gerekmektedir. Bu şekilde hesaplanan muallak hasar ve tazminat karşılıkları 2012 vergilendirme döneminden itibaren gider olarak indirilebilecektir. Söz konusu hesaplamada, mükelleflerin gerçek durumu en iyi yansıtan yöntemi seçmediklerinin tespiti halinde ise gerekli tarhiyatların yapılacağı tabiidir.”

12. “8.6.4. Dengeleme karşılığı” başlıklı bölümün üçüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“Bu çerçevede gider yazılacak teminat tutarları hesaplanırken, sadece doğal afetler branşı altında verilen deprem teminatlarının dikkate alınması; kredi primleri, nakliyat, kaza, sağlık, hayat gibi branşlarda verilen deprem teminatlarının ise dikkate alınmaması gerekmektedir.”

13. 14.1. Beyannamenin verilmesi” başlıklı bölümün ikinci paragrafından sonra gelen üç, dört, beş ve altıncı paragraflar aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İktisadi işletmelerin ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekmektedir. Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesi mümkündür. Ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği tabiidir.

Örneğin; bir derneğe bağlı maden suyu işletmesi ile birlikte, özel poliklinik işletmesinin bulunması halinde bunların sermaye veya yönetiminin ayrı olup olmadığına bakılmaksızın, her biri için ayrı ayrı kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan, bir vakfa ait farklı illerde özel okul işletmelerinin bulunması halinde tüm okullar için tek bir iktisadi işletme üzerinden kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilebilecektir.

Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması nedeniyle her bir işyerinin ayrı bir iktisadi işletme kabul edilerek tesis edilen mükellefiyet kayıtları, talep edilmesi halinde 1/1/2012 tarihinden itibaren terkin edilecek ve tek mükellefiyet kaydı açılacaktır.”

14. “15.2. Vergi kesintisi oranına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri”, “15.3.2.1. Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı ise “2009/14594” olarak değiştirilmiştir.

“3/2/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

15. “15.3.3. Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler” başlıklı bölümde alt bölümler dahil başlıklar ve açıklamalarda yer alan “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden”  ifadesi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından”, “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin” ifadesi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarının” şeklinde değiştirilmiş ve “15.3.3. Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“Tam mükellef kurumlar tarafından yurt dışında ihraç edilen tahvillerden elde edilen faizlerin vergilendirilmesinde, 279 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelirlerden 2011/1854 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 29/06/2011 tarihinden itibaren

  • Vadesi 1 yıla kadar olanlara sağlanan gelirlerden %10,
  • Vadesi 1 yıl ile 3 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %7,
  • Vadesi 3 yıl ile 5 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %3,
  • Vadesi 5 yıl ve daha uzun olanlara sağlanan gelirlerden %0

oranında vergi kesintisi yapılacaktır.”

16. “15.3.8. Vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan kâr paylarında vergi kesintisi” başlıklı bölümde yer alan 22/7/2006 tarih ve 2006/10731 sayılı” ifadesi “12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı” şeklinde değiştirilmiştir.

17. “15.3.9.2 Portföyü Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi” başlıklı bölümde yer alan paragrafın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Söz konusu kesinti oranı, 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2008 yılı kazançlarına da uygulanmak üzere sıfır olarak belirlenmiştir.”

18. “15.3.9.3. Girişim sermayesi yatırım fonları veya ortaklıklarının istisna kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi”, “15.3.9.4. Gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının istisna kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi” başlıklı bölümlerde yer alan “2003/6577” sayısı “2009/14594” olarak değiştirilmiştir.

19. “15.4. Vergi kesintilerine ilişkin beyannamenin verilme yeri ve zamanı” başlıklı bölümünün üçüncü paragrafının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“371 sıra no.lu Vergi Usul Tebliği ile yapılan belirlemeye göre muhtasar beyanname ertesi ayın başından yirmi üçüncü günü sonuna kadar verilebilecektir.”

20. “15.6.2. Vergi kesintisi oranı” başlıklı bölümde yer alan “22/7/2006 tarih ve 2006/10731 sayılı” ifadesi “12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı” olarak değiştirilmiştir.

21. “15.6.6. Avans kâr payı dağıtımı” başlıklı bölüm aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.

Avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından elde etme, kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte gerçekleşecektir. Şu kadar ki; bu süre, ilgili hesap dönemine ilişkin beyannamenin verildiği hesap döneminin sonunu geçemeyecektir.

Avans kâr payı dağıtılması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanmayacaktır.

Ancak, hesap dönemi itibarıyla zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük çıkması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanacaktır. Aynı husus, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinin bitiminde zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük olması halinde de geçerlidir. Bu nedenle, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan mükelleflerin, dağıtılabilecek avans kâr payı tutarlarını, devam eden işlerin gerçekleşen maliyet ve hakedişleri arasındaki müspet farktan, kesinti suretiyle ödenen vergiler, varsa geçmiş yıl zararlarının tamamı ile kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayrılmak zorunda olan yedek akçeler düşüldükten sonra kalan kısmın yarısı üzerinden hesaplamaları gerekmekte olup bu hesaplamanın yapılması için ayrıca bir bilanço düzenlemesine gerek bulunmamaktadır.”

22. “30.2. Vergi kesintisi uygulamasına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “30.4.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan dar mükellef kurumlara yapılan hakediş ödemeleri”, “30.4.2. Serbest meslek kazançları” ile “30.4.3. Gayrimenkul sermaye iratları” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009” olarak, “2006/11447” sayısı ise “2009/14593” olarak değiştirilmiştir.

“3/2/2009 tarihinden geçerli olmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

23. “30.4.4. Menkul sermaye iratları” başlıklı bölümün üçüncü paragrafı aşağıdaki şeklide değiştirilmiş, dördüncü paragrafındaki “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden” ifadesi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından” şeklinde değiştirilmiş ve beşinci paragraf yerine aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinde ise aynı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iratları ile (1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerden elde edilenler hariç)  (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye iratları üzerinden %15 oranında kesinti yapılacağı hükme bağlanmıştır.”

“Tam mükellef kurumlar tarafından yurt dışında ihraç edilen tahvillerden elde edilen faizlerin vergilendirilmesinde, 279 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelirlerden 2011/1854 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 29/06/2011 tarihinden itibaren

  • Vadesi 1 yıla kadar olanlara sağlanan gelirlerden %10,
  • Vadesi 1 yıl ile 3 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %7,
  • Vadesi 3 yıl ile 5 yıl arası olanlara sağlanan gelirlerden %3,
  • Vadesi 5 yıl ve daha uzun olanlara sağlanan gelirlerden %0

oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Öte yandan, her nevi alacak faizlerinden, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/2/2009 tarihinden itibaren

  • Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) %0,
  • Bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca uygun görülen ikincil sermaye benzeri kredileri ile bankaların ve diğer kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredileri için ödenecek faizler üzerinden %1,
  • Katılım bankaları tarafından ödenen kâr payları hariç olmak üzere, mal tedarikinden kaynaklanan vade farkları üzerinden %5,
  • Diğerlerinden %10

oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Ayrıca, bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca uygun görülen ikincil sermaye benzeri kredileri ile bankaların ve diğer kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredileri için ödenecek faizler üzerinden yapılacak vergi kesintisi uygulamasında, bahse konu kredi temini işlemlerine yönelik sözleşmelerin Kararnamenin yürürlük tarihi olan 3/2/2009 tarihinden önce düzenlenmiş olması halinde ödenecek faiz tutarlarının, 2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı dikkate alınmak üzere vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.”

24. “30.4.5. Gayrimaddi hakların satış, devir ve temliki” ile “30.4.8. Sergi ve panayır kazançları” başlıklı bölümlerinde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı “2009/14593” olarak; “30.4.6. Dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf dar mükelleflere dağıtılan kâr payları” başlıklı bölümde yer alan “22/7/2006 tarih ve 2006/10731 sayılı” ifadesi “12/1/2009 tarih ve 2009/14593 sayılı” olarak, “30.4.7. Yurt dışı iştirak kazançları üzerinden dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları” ile “30.4.9. Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların menkul sermaye iradı sayılan kazançlarından ana merkeze aktarılan tutarlar” başlıklı bölümlerde yer alan  “2006/10731” sayısı “2009/14593” olarak değiştirilmiştir.

Tebliğ olunur.

21/6/2006 tarihli ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

1/8/2010 tarihli ve 27659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

26/4/2011 tarihli ve 27916 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

21/3/2007 tarihli ve 26469 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

25/2/2011 tarihli ve 27857 1. Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

6/7/2004 tarihli ve 25514 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

12/3/2011 tarihli ve 27872  sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

25/11/2008 tarihli ve 27065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

3/2/2009 tarihli ve 27130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır

13/1/2011 tarihli ve 27814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

3/2/2009 tarihli ve 27130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Kooperatiften ihrac zorlasti-Kemal Ozmen

Amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar

20120324-080955.jpg

Kooperatifin süresi dolarsa hangi mahkemeye dava açılır ?

Bize ulaşın
[email protected]

Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, anılan yasa maddesinde öngörülen anlamda kooperatifin Ana sözleşmede belirtilen süresi dolmuş ve konutların ortaklar adına tapuya tescili gerçekleşmiştir. Bu haliyle kooperatifin dağılması (infisahı) koşullarının oluştuğundan söz edilebilir ise de, kooperatif tüzel kişiliği devam etmektedir. Nitekim 20 yıllık sürenin dolmasından sonra da davaya konu dönemden bir önceki dönem genel kurul toplantısı 22.6.1997 tarihinde yapılmış ve kooperatif organları seçilmiştir. Davacı taraf, tasfiye işlemlerinin yapılmadığını, bütün ortakları doğrudan ilgilendiren tasfiyeye muhtaç işlerin, bu arada ortak taşınır ve taşınmaz mallar ile hesapların bulunduğunu ileri sürdüğüne göre, öncelikle bu hususların araştırılması, tasfiyeyi gerektiren hallerin varlığı halinde tasfiye kararı alınması ve Yasanın 81 maddenin 3.fıkrası uyarınca bu görev yönetim kuruluna tevdi edilmezse tasfiye kurulu oluşturulması gündemi ile genel kurulun toplantıya çağrılmasına izin verilmesi gerekirken, anılan yasa maddesi hükmüne, yanlış anlam verilerek davanın reddi doğru görülmemiştir.

Kooperatif süre uzatımı Nasıl Yapılır ?

Uygulama  ve Danışmanlık hizmeti icin bize ulaşın
[email protected]
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 3. maddesinin son fıkrasında belirtilen “Ana Sözleşme değişiklikleri de Kuruluştaki usullere bağlıdır” hükmü uyarınca Yapı Kooperatiflerinin ana sözleşmelerinde unvan, süre, merkez ve sermaye değişikliğine ilişkin işlemler sırasında şu hususlara dikkat edilecektir:

1) Ana Sözleşmede yapılması istenen değişiklikler için Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne dilekçe ile müracaat edilir.
Dilekçe ekinde;
a) Değiştirilmesi düşünülen maddenin eski ve yeni şeklinin karşılıklı olarak altı nüsha halinde yazılmış ve yönetim kurulunca imzalanmış metni
b) Ana Sözleşme değişikliğinin gerekçesini içeren noter tasdikli yönetim kurulu kararı
c) Kooperatifin kuruluş işlemlerinin yayımlandığı Ticaret Sicili Gazetesinin aslı veya fotokopisi
d) Halen yürürlükte bulunan kooperatif ana sözleşmesinin Bakanlıkça onaylı aslı veya fotokopisi
e) Mevcut Yönetim Kuruluna ait noter onaylı imza sirküleri ve yönetim kurulu yetki belgesi
f) Kooperatifin en son durumunu gösterir genel durum bilgi formunun verilmesi gerekmektedir.

2) Ana Sözleşmede gösterilen faaliyet süresinin değiştirilmesine ilişkin taleplerin değerlendirilmesi ile ilgili olarak kooperatifin süresinin dolmamış olması gerekmektedir.
Kooperatifin süresinin dolmuş olması durumunda mahkemeden alınacak kooperatifin faaliyette olduğuna dair tespit kararının sunulması gerekmektedir.
Ana sözleşme değişikliğine ilişkin yönetim kurulu kararında ilgili madde değişikliğine de yer verilmelidir.
3) Kooperatif merkezinin, ün……….. Continue reading

Avans kar dağıtımı -6 seri numaralı kurumlar vergisi tebliği taslağı

“Kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.
Avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından elde etme, kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte gerçekleşecektir. Şu kadar ki; bu süre, ilgili hesap dönemine ilişkin beyannamenin verildiği hesap döneminin sonunu geçemeyecektir.
Avans kâr payı dağıtılması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanmayacaktır.
Ancak, hesap dönemi itibarıyla zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük çıkması halinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanacaktır. Aynı husus, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinin bitiminde zarar doğması veya safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan düşük olması halinde de geçerlidir. Bu nedenle, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan mükelleflerin, dağıtılabilecek avans kâr payı tutarlarını, devam eden işlerin gerçekleşen maliyet ve hakedişleri arasındaki müspet farktan, kesinti suretiyle ödenen vergiler, varsa geçmiş yıl zararlarının tamamı ile kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayrılmak zorunda olan yedek akçeler düşüldükten sonra kalan kısmın yarısı üzerinden hesaplamaları gerekmekte olup bu hesaplamanın yapılması için ayrıca bir bilanço düzenlemesine gerek bulunmamaktadır.”

14. “15.2. Vergi kesintisi oranına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri”, “15.3.2.1. Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı ise “2009/14594” olarak değiştirilmiştir. “3/2/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

14. “15.2. Vergi kesintisi oranına ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki” başlıklı bölümün son paragrafına aşağıdaki cümle eklenmiş ve “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri”, “15.3.2.1. Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümlerde yer alan “1/1/2007” tarihi “3/2/2009”, “2006/11447” sayısı ise “2009/14594” olarak değiştirilmiştir.
“3/2/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 12/1/2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.”

6 seri numaralı kurumlar vergisi tebliğ

“İktisadi işletmelerin ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekmektedir. Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesi mümkündür. Ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği tabiidir.
Örneğin; bir derneğe bağlı maden suyu işletmesi ile birlikte, özel poliklinik işletmesinin bulunması halinde bunların sermaye veya yönetiminin ayrı olup olmadığına bakılmaksızın, her biri için ayrı ayrı kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, bir vakfa ait farklı illerde özel okul işletmelerinin bulunması halinde tüm okullar için tek bir iktisadi işletme üzerinden kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilebilecektir.
Aynı faaliyet alanında farklı işyerlerinde faaliyette bulunulması nedeniyle her bir işyerinin ayrı bir iktisadi işletme kabul edilerek tesis edilen mükellefiyet kayıtları, talep edilmesi halinde 1/1/2012 tarihinden itibaren terkin edilecek ve tek mükellefiyet kaydı açılacaktır.”

Yapı kooperatifinin yeni kurulacak olan işletme koperatifi ile birleşmesi

Başlık Yapı kooperatifinin yeni kurulacak olan işletme koperatifi ile birleşmesi hk.
Tarih 09/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-153
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-153

09/02/2012

Konu

:

Yapı kooperatifinin yeni kurulacak olan işletme koperatifi ile birleşmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81 inci madde hükümlerine uygun olarak konutların ortaklar adına tescil ettirildiği, ancak mahkemeler sebebiyle 6 aylık süre geciktirilmiş olduğundan aynı madde gereğince yapı kooperatifini işletme kooperatifine dönüştürme hakkınızı kaybettiğiniz, yapı kooperatifini tasfiye etmek yerine bütün aktif ve pasifi ile birlikte yeni kurulacak işletme kooperatifi ile birleştireceğiniz belirtilerek, söz konusu birleşmenin kurumlar vergisi ve katma değer vergisine tabi bir işlem olup olmadığı ile vergiye tabi bir işlem olması halinde bu vergiye ilişkin mükellefiyetin hangi kooperatife ait olduğu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Devir, Bölünme, Hisse Değişimi” başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında;

” Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:

a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.

b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.”

hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun “Devir, bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme” başlıklı 20 nci maddesinin birinci fıkrasında;

“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,

2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.

b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”

hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-c maddesinde, “Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.)” katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; kooperatifiniz ile yeni kurulacak işletme kooperatifi arasında gerçekleştirilecek birleşme işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında “devir” olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu devir işleminin anılan Kanunun 19 ve 20 nci maddelerinin birinci fıkraları çerçevesinde gerçekleşmesi durumunda ise, devir işlemlerinden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.

Ayrıca bu devir işleminin katma değer vergisinden istisna tutulması ve infisah eden konut yapı kooperatifi tarafından yüklenilen ve indirilmeyen vergilerin devralan işletme kooperatifi tarafından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı

Başlık Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.
Tarih 20/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-52
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-52

20/02/2012

Konu

:

Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 2004 ve 2007 yılı karlarından ayrılan ve olağanüstü yedekler hesabında takip edilen tutarların, geçmiş yıl zararlarından mahsubunun kar dağıtımı sayılıp sayılmayacağı ve tevkifata tabi olup olmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarda tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Şirketlerin kar dağıtımına ilişkin esaslarını düzenleyen Türk Ticaret Kanununun 364 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi uyarınca anonim şirketlerde kar dağıtma yetkisi genel kurula; 536 ncı maddesi uyarınca da kar dağıtımı yetkisi, ortak sayısı 20’den fazla olan limited şirketlerde ortaklar genel kuruluna, ortak sayısı 20 ve daha az olan limited şirketlerde de ortakların yazılı kararına bırakılmıştır.

Aynı Kanunun yedek akçelerle ilgili hükümlerine 466-469 uncu maddelerinde yer verilmiş olup 470 inci maddede ise, kar payının sadece safi kardan ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, geçmiş yıl zararlarının geçmiş yıl kârlarına ve/veya yasal yedeklere mahsup edilmesi işleminde, nakden veya hesaben bir ödeme bulunmamaktadır. Bu nedenle, geçmiş yıl kârlarının ve/veya yasal yedeklerin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi işlemi, kar payı dağıtımı olarak değerlendirilmeyecek ve kar payı dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yapı kooperatifi iken unvan değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüşen kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı hk. Tarih 20/02/2012

Başlık Yapı kooperatifi iken unvan değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüşen kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı hk.
Tarih 20/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[4-11/23]-248
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[4-11/23]-248

20/02/2012

Konu

:

Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; yapı kooperatifi iken unvan değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüşen Kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümler gereğince kooperatiflerin muafiyetten yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde

– Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,

– Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,

– Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması,

– Sadece ortaklarla iş görülmesine, (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.)

ilişkin hükümler bulunması ve bu hükümlere fiilen de uyulması gerekmektedir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kooperatifinizin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün bulunmakta olup, anılan bentte belirtilen şartlardan herhangi birinin ihlal edilmesi halinde, bu işlemlerin yapıldığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.

Diğer taraftan, özelge talep formu ve eklerinden, kooperatifinizin unvan değişikliği yaparak site işletme kooperatifine dönüştüğü ve unvan değişikliğini …/…/2007 tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde …/…/2007 tarihi itibariyle tescil ettirdiği ayrıca kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmelerinde bulunması zorunlu olan hükümlere kooperatifinize ait ana sözleşmenin 60 ıncı maddesinde yer verildiği anlaşılmıştır.

Ayrıca kooperatif ana sözleşmesinin 6 ncı maddesinin (2) ve (3) numaralı bentlerinde belirtilen iş ve işlemlerin ana sözleşmede yer alması kooperatifinizin muafiyetini etkilemeyecek, ancak anılan bentlerde sayılan faaliyetlerin yapılması veya Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen diğer şartlardan herhangi birinin ihlal edilmesi halinde, bu şartların ihlal edildiği tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.

Tasfiye halinde kooperatife ait arsanın satışı

Başlık Tasfiye halindeki kooperatife ait arsanın satışı halinde muafiyet şartlarının ihlal edilip edilmediği hk.
Tarih 21/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-40-265
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-40-265

21/02/2012

Konu

:

Tasfiye halinde kooperatife ait arsanın satışı

İlgi (a)’da kayıtlı dilekçenizde Kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf olup olmadığı hususunda görüş talebi üzere ilgi (b)’de kayıtlı özelgede; kooperatifinizce verilen söz konusu dilekçede üst birliğe üye olmadığınız belirtildiğinden kooperatifinizin kuruluşunun tescil edildiği tarihten 31.12.2005 tarihine kadar kurumlar vergisi ve geçici vergi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerektiği, ayrıca, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi gereğince, 01.01.2006 tarihinden itibaren kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için söz konusu maddede belirtilen muafiyet şartlarını taşımaları gerektiği belirtilerek, konut yapımının imkansızlaşması halinde, kooperatifinize ait arsanın parsellenerek kura ile ortaklara dağıtılmasının kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetini etkilemeyeceği ancak, kooperatifinize ait arsanın satılması halinde muafiyet şartlarından “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartı ihlal edileceğinden, satışın yapıldığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edileceği bildirilmiştir.

Bu defa, kooperatifiniz tarafından Başkanlığımıza hitaben verilen ilgi (c)’de kayıtlı özelge talep formunuzda ise, kooperatifinizin Başkanlığımızca verilen ilgi (b)’de kayıtlı özelge doğrultusunda 01.01.2006 tarihinden itibaren kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanıldığı, 2007 takvim yılı dahil kurumlar vergisi beyannamesi ve ek belgelerinin anılan vergi dairesine verildiği, söz konusu beyannamelerde cari yıl zararı ve geçmiş yıl zararlarının beyan edildiği, 2008 yılından itibaren kurumlar vergisi muafiyetinden yararlandığınız, kooperatifiniz adına Kasım 2005 tarihinde alınan arsanın 02.09.2010 tarihinde satıldığı, kooperatifinizin amacının gerçekleştirilememesi nedeniyle 14.11.2010 tarihinde yapılan genel kurulca tasfiye kararı alındığı belirtilerek, söz konusu arsa satışı dolayısıyla alış tarihi ile satış tarihi arasında geçen sürenin değer artış kazancı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, elde edilecek olan satış kazancından geçmiş yıl zararlarının mahsup edilip edilmeyeceği, arsa satışından elde edilen kazancın kurumlar vergisine ve kurum geçici vergiye tabi olup olmayacağı, karın ortaklara dağıtımına karar verilmesi halinde gelir vergisi tevkifatının uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun ‘Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı 4.13.1.4. bölümünde;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Başkanlığımız kayıtlarının incelenmesinden 2000-2007 yılları arasında ve 01.01.2010 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz anlaşılmıştır.

Buna göre, kooperatiflerin kuruluş amaçları arasında yer alan faaliyetlerini sadece ortaklarıyla yapmaları ve anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen diğer şartlara da fiilen uymaları halinde kurumlar vergisinden muaf tutulmaları gerekmekte olup 01.01.2008 tarihinden itibaren kurumlar vergisinden muaf olan kooperatifinize ait arsanın 02.09.2010 tarihinde satılması nedeniyle anılan hükümde yer alan “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartı ihlal edildiğinden söz konusu satışın yapıldığı tarihten itibaren kooperatifiniz adına kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi ve arsa satışı dahil tüm kazanç ve iratların kurum kazancı olarak değerlendirilerek beyan edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan aynı Kanunun “Zarar Mahsubu” başlıklı 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında; kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla zararların indirim konusu yapılabileceği, bu fıkranın (a) bendinde ise beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükme göre; kurumlar vergisinden muaf olduğunuz dönemlere ilişkin zararların, arsa satışı sonucunda elde edilen kazanç dolayısıyla verilecek 2010 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b) bendinde; tam mükellef kurumlar tarafından tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, bu Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, arsa satışı dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifinizin vergi sonrası kârı ortaklarına dağıtması aşamasında %15 oranında kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Tasfiye Halindeki Kooperatifin aidatlarının üyelere dağıtılması.

T.C.

KARABÜK VALİLİĞİ

Defterdarlık (Gelir Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.4.DEF.0.78.10.00-KV-7

23/02/2012

Konu

:

Tasfiye Halindeki Kooperatifin aidatlarının üyelere dağıtılması.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, konut yapı kooperatifinizin tasfiye sürecinde olduğu, yalnızca üye aidatlarından oluşan banka hesaplarınız ile kasa hesabınızda bulunan artık nakit paranın üyelere dağıtılıp dağıtılamayacağı ile dağıtılması halinde kurumlar vergisi muafiyetinizin sona erip ermeyeceği hususu sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi sayılmakla birlikte, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, kooperatiflerin ana sözleşmelerinde;

-Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

-Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

-Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,

-Sadece ortaklarla iş görülmesine,

ilişkin hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, yapı kooperatiflerinde yukarıda belirtilen şartların yanı sıra; kuruluşundan, inşaatın sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya sayılan bu kişiler ile işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi ve yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olması şartları da aranmaktadır.

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde ise, kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile tüketim, üretim ve kredi kooperatiflerinin hesapladıkları risturnların, risturn istisnasından yararlanabileceği belirtilmiş olup hesaplanan risturnların ortaklara dağıtımının kar dağıtımı sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.11.1. Yönetim gideri karşılığı olarak ödenen paralardan harcanmayarak ortaklara dağıtılan kısımlar ” başlıklı bölümünde de;

“Bütün kooperatifler için ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar, risturn istisnasından yararlanacaktır. Yönetim gideri olarak ödenen paraların risturn sayılabilmesi için kooperatif tarafından üyelere iade edilmesi gerekmektedir. İade nakden olabileceği gibi hesaben de olabilir.”

açıklamasına yer verilmiştir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasında, iştirak hisselerinden doğan kazançlar menkul sermaye iradı olarak sayılmış, aynı maddenin parantez içi hükmünde ise kooperatiflerin dağıttıkları kazançların bu zümreye dahil olduğu, kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmayacağı belirtilmiştir. Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6) numaralı bendinin (b-i) alt bendinde, “tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından” vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup, anılan maddede yer alan yetkiye istinaden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı %15 olarak belirlenmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinizin üye aidatlarını değerlendirerek elde ettiği faiz veya benzeri gelirlerin üyelere dağıtılması halinde ise “sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması” şartı ihlal etmiş olacağından kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, sadece ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar için kooperatifinizin risturn istisnasından yararlanabileceği tabiidir.

Öte yandan, ortaklardan toplanan aidatların nemalandırılmasından elde edilen gelirlerin ortaklara dağıtılması durumunda kâr dağıtımına bağlı gelir vergisi kesintisi yapılacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifin Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-34-310

28/02/2012

Konu

:

Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eklerinin tetkikinden; kooperatifinizin 222000 m2 üzerine kurulduğu ve 822 konut, 3 adet ticaret merkezi, 1 adet idari bina ve 1 adet kreşten oluştuğu, söz konusu ticaret merkezlerinin 10 yılı aşkın süredir muhtelif hizmetler veren market, kuaför, berber, pideci, lokanta ve eczane gibi vergi mükelleflerine kiraya verildiği, kooperatifinizin sahip olduğu kreş binasının ise kooperatif ortaklarından Ankara … Derneğince kreş olarak işletildiği ayrıca kooperatifinize ait imar planında mevcut bulunan ve ileride eğitim amaçlı bina yapılmak üzere 1 adet arsa, konut yapılması koşulu ile de 3 adet boş arsanızın daha bulunduğu anlaşılmış olup henüz ferdileşmenin tamamlanmadığı ayrıca kooperatifinizin halen devam ettiği ve kanalizasyon, çevre düzenlemesi, yağmur suyu kanalları ve çevre duvarları gibi yapılması gereken işlerinin de bulunduğu belirtilerek kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf olup olmadığı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin; “4.13.1.4 Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, Başkanlığımızda oluşan dosyanızın incelenmesinden 01.01.2006 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz tespit edilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerinin kuruluş amacı ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olup Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendindeki şartları taşımaları kaydıyla kurumlar vergisinden muaf tutulmaları mümkün bulunmaktadır. Ancak sahip olduğunuz ticaret merkezlerinin ve kreş binasının kiraya verilmesi açıkça ortak dışı işlem olarak kabul edileceğinden 2006 yılında başlayan kurumlar vergisi mükellefiyetinizin devam edeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Organize Sanayi Bölgesinde yapılan su teslimi işlemi.

Sayı : B.07.1.GİB.4.55.15.01-2011-KVK-ÖZE-05-102 29/02/2012

Konu : Organize Sanayi Bölgesinde yapılan su

teslimi işlemi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde Bölge Müdürlüğü olarak 01.10.2011 tarihinden itibaren yaptığınız su teslimi işleminin kurumlar vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, dernek ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamakla birlikte, aynı maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında da dernek veya vakıflara ait veya tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi ile organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette bulunanların; arsa, elektrik, gaz, buhar ve su gibi ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce birlikte oluşturulan ve kazancının tamamı bu yerlerin ortak ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılan iktisadi işletmeler kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin ” Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerine ait iktisadi işletmeler” başlıklı (4.16.) bölümünde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 4/1 (n) maddesine ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup bu bölümün ikinci paragrafında yer alan “Öte yandan, organize sanayi bölgeleri, tüzel kişilikleri itibarıyla kurumlar vergisinin konusuna girmemektedirler.

Ancak, organize sanayi bölgelerinin, muafiyet kapsamı dışındaki iktisadi işletmelerinin bulunması halinde, bu iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi mükellefi olup olmayacakları hususu Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilecektir.” açıklamalarıyla organize sanayi bölgelerinin hangi iktisadi işletmelerinin kurumlar vergisine tabi olacağı belirtilmiştir.

Aynı Tebliğin (2.4.) bölümünde ise “…Kazanç sağlama amacı olmasa dahi işletmenin konusunun ve faaliyetinin, her türlü mal ve hizmet satışı ya da bunlara benzer şekillerde olması ve devamlı surette yapılması durumlarında da dernek veya vakıflara ait iktisadi işletme oluştuğu kabul edilecektir. İktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir. Aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemez.” denilmek suretiyle konuya açıklık getirilmiştir.

Öte yandan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesinde yer alan “OSB tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmü, sadece işlemler üzerinden alınan vergi, resim ve harçları kapsamakta olduğundan, organize sanayi bölgelerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde belirtilen faaliyetleri dışındaki faaliyetleri nedeniyle elde edeceği gelirlerinin kurumlar vergisine tabi tutulmasına engel teşkil etmemektedir.

Buna göre, vergi uygulamaları bakımından dernek olarak değerlendirilen organize sanayi bölgeleri tüzel kişilik olarak kurumlar vergisi mükellefi olmayıp devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetleri dolayısıyla oluşan iktisadi işletmeleri nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir. Ancak, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi kapsamında yapılacak su teslimi işlemi nedeniyle oluşan iktisadi işletmenin kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, 17/4-k maddesinde, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV den müstesna olduğu, 19 uncu maddesinde, diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olacağı, KDV ye ilişkin istisna ve muafiyetlerin ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

69 Seri no.lu KDV Genel Tebliğinde; organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin sadece arsa teslimleri ile işyeri teslimlerinin istisna kapsamında olduğu; bu organizasyonların yapacakları her türlü hizmetler ile arsa ve işyeri dışındaki teslimlerin yanı sıra bölge ve site dışındaki arsa ve işyeri teslimlerinin de genel hükümler çerçevesinde KDV ye tabi olacağı açıklanmıştır.

Buna göre, bölge müdürlüğünüz tarafından organize sanayi bölgesinde yapılan su teslimleri nedeniyle oluşan iktisadi işletmenin bu işleminin KDV Kanununun 17/4-k maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından genel hükümlere göre KDV ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

kooperatifinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması ve ayrıca arsa karşılığı bir miktar para almasının kurumlar vergisi muafiyetini etkileyip etkilemediği ile geçmiş yıl zararlarının mahsubunun mümkün olup olmadığı hk.

Başlık Yapı kooperatifinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması ve ayrıca arsa karşılığı bir miktar para almasının kurumlar vergisi muafiyetini etkileyip etkilemediği ile geçmiş yıl zararlarının mahsubunun mümkün olup olmadığı hk.
Tarih 02/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 4-819
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 4-819

02/03/2012

Konu

:

kooperatifinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması ve ayrıca arsa karşılığı bir miktar para almasının kurumlar vergisi muafiyetini etkileyip etkilemediği ile geçmiş yıl zararlarının mahsubunun mümkün olup olmadığı hk.

İlgide kayıtlı dilekçelerinizde, 1988-1989 tarihinden itibaren … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numarasında kayıtlı mükellefi olarak faaliyette bulunduğunuzu belirterek, üyelerinizin ihtiyacını karşılamak üzere daha önce de inşaat şirketleri ile anlaşılan ancak sonlanmayan kat karşılığı inşaat işlerine konu arsanızın, … İnş. Turz. San. ve Tic. A.Ş. ve … İnşaat Otomotiv Turz. Gıda Teks. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. ile yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde belirlenen miktarda gayrimenkullerin yanında 100.000 TL bedel karşılığı inşa edilecek gayrimenkullerin bir kısmının yükleniciye bırakılması durumunun kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetinizi etkileyip etkilemeyeceği ile kurumlar vergisi mükellefi olmanız durumunda geçmiş yıllara ait zararlarınızın indirime konu edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun ‘Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k)bendinde; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

4.13.1.4. Sadece ortaklarla iş görülmesi başlıklı bölümünde,

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.

…”

4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler başlıklı bölümünde,

“Yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılacaktır. Ancak, bu kooperatiflerin, her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmesi halinde, bu işlem ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir.

Yapı kooperatifi tarafından inşa edilen işyeri ve konutlarda yaşayan insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sosyal tesislerin kat karşılığı inşa ettirilmesi de ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Bu tesislerin yapımını müteakip, kooperatif tarafından işletilmesi halinde, işletilmeye başlandığı tarihte muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılacaktır.

Kooperatife ait taşınmazların, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi veya kooperatifin inşa ettiği konut veya işyerlerinin ortaklara dağıtımından sonra elinde kalan işyeri, konut veya arsaların satılması ortak dışı işlem sayılacaktır.

…”

4.13.2. Yapı kooperatiflerinin muafiyetinde özel şartlar başlıklı bölümünde,

“Yapı kooperatiflerinin yapı ruhsatı veya arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına bulunmadığı durumlarda da muafiyetten yararlanılması mümkün değildir. Örneğin, inşaatı üstlenen müteahhit adına düzenlenecek bir yapı ruhsatı, yapı kooperatifinin muafiyetten yararlanmasını engelleyecektir. Henüz arsa temini veya inşaat aşamasına gelmemiş bulunan dolayısıyla, işyeri veya konut teminine yönelik faaliyeti bulunmayan kooperatifler için bu şartlar aranmayacaktır. Örneğin, arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliğine ait olmakla birlikte, henüz inşaat aşamasına gelmemiş bulunan konut yapı kooperatifinden inşaat ruhsatına ilişkin şart aranmayacaktır.”

açıklamaları yer almıştır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, ilave bir bedel alınmadan her bir hisse için bir işyeri veya konut elde edilmesi durumu hariç arsanın kat karşılığı verilerek işyeri veya konut elde edilmesi veya inşaat aşamasında, inşaata konu arsa tapusunun tamamının kooperatifiniz tüzel kişiliği adına olmaması halinde sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesisi gerekmektedir. Dolayısıyla, daha önce düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmeleri de dikkate alınarak mükellefiyet durumunuz ve mükellefiyetinizin başlangıç tarihinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Mükellefiyet tesis tarihinden itibaren de kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesi vermeniz gerekeceği hususu ise tabiidir.

Öte yandan; 5520 sayılı Kanunun “Zarar Mahsubu” başlıklı 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında; kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla zararların indirilebileceği; (a) bendinde ise, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, kurumlar vergisi mükellefiyetinizin başlangıç tarihinden önceki hesap dönemlerine ait herhangi bir beyanınız bulunmadığından, anılan yıllara ilişkin zararların mahsubuna kanunen imkan bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.