Beyannamede sehven yazılması unutulan geçmiş yıllar zararının düzeltme beyannamesi ile düzeltilip indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda

KONU: Beyannamede sehven yazılması unutulan geçmiş yıllar zararının düzeltme beyannamesi ile düzeltilip indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

İlgi dilekçenizde, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ………… vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 2005 ve 2006 yıllarına ait toplam ….248,45.-TL’lık zararınızın bulunduğu, bu toplam zararınızdan ….542,38.-TL’lık 2007 yılı kârının düşülmesinden sonra ….706,07.-TL’lık 2008 ve takip eden yıllara ait kârlardan düşülebilecek bakiye zararınızın kaldığı, 2008 yılında elde edilen ve geçmiş yıl zararlarından mahsup edilecek …883,60.-TL’sı kârınız (kâr ve ilaveler toplamı) olmakla birlikte, süresinde verilen dönem beyanının sehven geçmiş yıl zararları düşülmeden verilerek tahakkuk ettirilmesi sonrasında, 2008 yılı kurumlar vergisi beyanı, ….706,07.-TL’lık zararı ihtiva edecek ve olması gereken doğru şekli ile yeniden tanzim edilerek “düzeltme beyanı“ olarak verilip tahakkuk ettirildiği, bakiye kalan ….706,07.-TL’lık 2006 yılı zararının 2008 ve takip eden yıllara ait kârlardan düşülmek üzere 2008 yılına ait düzeltilmiş Kurumlar Vergisi Beyanında gösterilmiş olması nedeniyle, zarar mahsubunda herhangi bir sakınca olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6`ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, safi kurum kazancının tespitinde hangi giderlerin hasılattan düşüleceği gerek Gelir Vergisi Kanunu gerekse Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ilgili maddelerinde sayılmış bulunmaktadır.
Aynı Kanunun “Zarar Mahsubu” başlıklı 9`uncu maddesinin (1)`inci fıkrasında, kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi şartıyla beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Konuya ilişkin olarak 03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No.lu 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin “9-Zarar Mahsubu“ başlıklı bölümünde, “Kurumların ticari faaliyetlerinden doğan zararlar, aşağıda yapılan açıklamalara göre sonraki dönemlerde doğan kazançlarından indirilebilecektir.“; “Geçmiş Yıl Zararları“ başlıklı 9.1 ayırımında ise, “Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar kurum kazancından indirilebilecektir.
Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır.“ açıklamalarına yer verilmiştir.
Konu ile ilgili olarak bağlı bulunduğunuz vergi dairesi müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu alınan …07.2009 tarih ve ….. sayılı yazıdan; 2008 T.yılına ilişkin Kurumlar Vergisi beyannamesinin kanuni süresinde dairelerine verildiği, verilen beyannamede geçmiş yıl zararlarının kârdan mahsup edilmediğinin görüldüğü, ancak şirketinizin …05.2009 tarihinde verdiği düzeltme beyannamesiyle “evvelce süresinde verilen beyanda geçmiş yıl zararlarının düşülmemiş olması nedeni ile hatanın tashihi amacı için“ gerekçesiyle geçmiş yıl zararlarının mahsubunun beyanınıza dahil edildiği, ayrıca geçmiş yıl zararlarının kanuni sürelerinde verilen 2008 yılı Geçici Vergi beyannamelerinde de mahsup edildiği anlaşılmış olup, ayrıca 2006 ve 2007 yıllarına ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinizin tetkikinden; geçmiş yıl zararlarının ilgili hesap döneminde matrahtan indirildiği görülmüştür.

Bu itibarla, şirketinizin 2008 T.yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde sehven beyan edilmeyen ve indirim konusu yapılmayan geçmiş yıl zararının bağlı bulunduğunuz vergi dairesi müdürlüğüne verilen düzeltme beyannamesi ile beyan edilerek indirim konusu yapılması mümkün olup, anılan müdürlükçe yapılan işlemler Başkanlığımızca da uygun bulunmuştur.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Müteahhitlerin tasfiye aşamasında olan bir kooperatife keseceği faturaların kurumlar vergisi karşısındaki durumu

KONU: Müteahhitlerin tasfiye aşamasında olan bir kooperatife keseceği faturaların kurumlar vergisi karşısındaki durumu
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

İlimiz, ……. Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ………… vergi kimlik numaralı mükellefi …………………………. Yapı Kooperatifi hakkında ilgi yazınız ekinde alınan dilekçede; koopetatiflerinin 22.02.2009 tarihinde 2008 olağan genel kurulunu yaparak inşaatlarının başlangıcında müteaahit ile yapılan anahtar teslim inşaat sözleşmesinde belirtilen işlerin tasfiye aşamasında tamamlanması düşünülerek tasfiye kararı alındığı, yönetim kurullarının aynı zamanda tasfiye kurulu olarak görevlendirildiği, kooperatiflerinin arsasını üst birlikleri …………………. Konut Yapı Kooperatifileri Birliği`nden aldığı, KDV ve Kurumlar vergisinden muaf olduklarını belirterek, müteahhit firmanın tasfiye aşamasında olan kooperatiflerine keseceği faturalarda kdv oranının yüzde kaç olacağı, kurumlar vergisi yönünden durumlarının ne olacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, kooperatifler Kurumlar Vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup, söz konusu kanunun “Muafiyetler“ başlıklı 4. maddesinin 1/k bendindeki; “Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’ üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri“ hükmü ile kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olma şartları belirlenmiştir. İlgili hükümler aynı Kanunun 37’nci maddesinin (e) bendi gereğince 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 21.06.2006 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Aynı kanununun Geçici 1’inci maddesinin (8) numaralı bendinde; “2006 yılının sonuna kadar bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları sağlayamayan yapı kooperatiflerinin muafiyeti 01.01.2006 tarihi itibarıyla sona ermiş sayılır.“ hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler“ başlıklı 4.13.1.4.3. bölümünde; “Yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılacaktır. Ancak, bu kooperatiflerin, her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmesi halinde, bu işlem ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir….“ açıklamalarına yer verilmiştir.

“Yapı Kooperatiflerinin Muafiyetinde Özel Şartlar“ başlıklı 4.13.2 sayılı bölümünde; “Yapı Kooperatiflerinde muafiyetten yararlanabilmek için yukarıda belirtilen şartlara ilaveten;
-Kuruluşlarından, yapı inşaatlarının sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işini kısmen veya tamamen üstelenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili kişilere veya işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi,
-Yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına olması gerekmektedir.
…….
T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, konut ihtiyacının karşılanması amacıyla konut ve arsa üretimi yapmakta olup yapı kooperatifleri, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından tahsis edilen arsa ve araziler üzerine konut veya işyeri yapabilmekte, ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatif birlikleri veya kooperatifler merkez birlikleri de kooperatiflere arsa temini veya tahsisinde görevli ve/veya yetkili olabilmektedirler.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatif birlikleri veya kooperatifler merkez birlikleri de anılan Kanun uyarınca kooperatif olarak değerlendirildiğinden söz konusu arsa ve arazilerin tapusunun veya yapı ruhsatlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya kooperatif birlikleri ya da kooperatifler merkez birlikleri adına olması halinde de bahse konu yapı kooperatifleri, kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilecektir….“ açıklamalarına yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak bağlı bulunduğunuz …….. Vergi Dairesi Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu cevaben alınan yazı ve eki tutanaktan; adı geçen kooperatifin …………………………/İZMİR adresinde faaliyet gösterdiği, 27.02.2009 tarihinde tasfiyeye girdiği, 2008 hesap dönemine ait hesap ve belgeleri üzerinde konuyla sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme neticesinde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu`nun4`üncü maddesinin 1/k bendinde belirtilen muafiyet şartlarını taşıdığının, ayrıca, …………….Yapı Kooperatifleri Birliği ile adı geçen kooperatif arasında imzalanan “Arsa Tahsis ve Devir Vaadi Sözleşmesi`nden kooperatifin ana sözleşmesindeki hükme uygun olarak, arsalarını …………………. Konut Yapı Kooperatifleri Birliği`nden temin ettiği, söz konusu sözleşmeye göre arsa paylarının kat mülkiyeti olarak önce kooperatif tüzel kişiliğine daha sonra hak sahiplerine devredildiğinin, ibraz edilen belgeler arasında bulunan ve ……….Belediyesi tarafından düzenlenen yapı ruhsatında yapı sahibi olarak arsa sahipleri, ………………………. Yapı Kooperatif Birliği ile …………Konut Yapı Kooperatifi gözüktüğü, yapı ruhsatının kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edildiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan hükümler uyarınca, kooperatifinizin; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı muafiyet şartlarını taşıdığı sürece ve anahtar teslim inşaat sözleşmesine göre her bir hisseye bir konut veya işyeri elde edilmiş olması kaydıyla anılan madde gereğince Kurumlar Vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim

kentsel dönüşüm projesi yapma ve yaptırma yetkisinin Büyükşehir Belediyelerine verildiği,

24.06.2010 da Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5998 sayılı Yasa kapsamında 07.07.2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kentsel dönüşüm projesi yapma ve yaptırma yetkisinin Büyükşehir Belediyelerine verildiği,  09.08.2010 tarihli Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile de tüm anlaşma ve sözleşmelerin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davacı ile davalı arasında, davacıya ait taşınmazın kentsel dönüşüm projesi kapsamında devredilmesine dair sözleşme imzalandığı sabit olup,  bu sözleşme özel hukuk hükümlerine göre geçerlidir.
Bu sözleşmenin eki niteliğinde bulunan analiz raporu da geçerli olup, taraflar arasında ihtilaf konusu yapılmadığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca taraflar arasındaki ihtilafın da sözleşme ve sözleşmenin eki niteliğinde bulunan analiz raporu esas alınarak çözümlenmesi zorunludur. Mahkemenin bu yönü gözardı ederek bilirkişi raporu ile belirlenen taşınmaz rayiç bedeli üzerinden hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. İcra Mahkemesi`nce yapılacak iş; gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla yapılan ödemenin kısmi ödeme olması nedeniyle TBK 100. maddeye uygun olarak, bu ödemenin öncelikle dosyadaki faiz ve masraflara (avukatlık ücreti de dahil) mahsup edildikten sonra bakiye dosya alacağının belirlenmesinden ibarettir.

Y8HDEsas : 2016/587Karar : 2016/3553Tarih : 29.02.2016 KISMİ ÖDEME

Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. İcra Mahkemesi`nce yapılacak iş; gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla yapılan ödemenin kısmi ödeme olması nedeniyle TBK 100. maddeye uygun olarak, bu ödemenin öncelikle dosyadaki faiz ve masraflara (avukatlık ücreti de dahil) mahsup edildikten sonra bakiye dosya alacağının belirlenmesinden ibarettir.


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire`ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

6098 sayılı T.B.K`nun 100. (Eski 818 sayılı BK 84.) maddesinde, “Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. “ hükmü yer almaktadır.

İcra dosyasında 242.417,32 TL toplam alacak için takibe başlandığı, İcra Müdürlüğü`nce 03.12.2012 tarihinde yapılan dosya hesabında alacağın, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi`ne göre vekalet ücreti de belirlendikten sonra 257.637,58 TL borç çıkarıldığı, bu tarihten sonra icra dosyasına 20.12.2012 tarihinde 226.961,30 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra Mahkemesi`nce yapılacak iş; gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla yapılan ödemenin kısmi ödeme olması nedeniyle TBK 100. maddeye uygun olarak, bu ödemenin öncelikle dosyadaki faiz ve masraflara (avukatlık ücreti de dahil) mahsup edildikten sonra bakiye dosya alacağının belirlenmesinden ibarettir. Anılan maddeye uymayan ve denetime açık olmayan hesaplama ve raporla sonuca gidilmesi doğru değildir.

SONUÇ:

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve 6100 sayılı HMK`nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK`nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,   oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİFLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ 1 TEMMUZ 2016

KOOPERATİFLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ 1 TEMMUZ 2019

Kooperatifimizin 50’den az çalışanı olması nedeni ile tam zamanlı uzman ve hekim çalıştırılması gerekmemektedir. Kooperatif olarak ortak sağlık ve güvenlik birimlerine (OSGB) başvurarak iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırmamız gerekmektedir. Az tehlikeli sınıftaki yer alan kooperatifimizin çalışan başına ayda en az 10 dakika iş güvenliği uzmanı ve en az 5 dakika işyeri hekimi çalıştırmamız gerekmektedir.

Sigorta Kooperatiflerinin Ortak Sayısı 1 Milyonu Geçti

Bakan Tüfenkci: “Sigorta Kooperatiflerinin Ortak Sayısı 1 Milyonu Geçti”

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda karşılıklı sigorta şirketlerinin yalnızca kooperatif şeklinde kurulacağının hüküm altına alınmasıyla oluşan sigorta kooperatiflerinin ortak sayısının 2012 yılından bu yana 1 milyonu geçtiğini belirtti.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda karşılıklı sigortaşirketlerinin yalnızca kooperatif şeklinde kurulacağının hüküm altına alınmasıyla oluşansigorta kooperatiflerinin ortak sayısının 2012 yılından bu yana 1 milyonu geçtiğini belirtti.

Sigorta kooperatiflerinin kuruluş, işleyiş ve denetimlerinin Gümrük ve Ticaret BakanlığıKooperatifçilik Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığını belirten Bakan Tüfenkci, sigortakooperatifçiliğinin aynı veya benzer risklere sahip bireylerin veya kurumların bir araya gelerek kooperatifçilik kurallarına göre kooperatif kurması olarak tanımlandığını kaydetti. Tüfenkci, sigorta kooperatiflerinin kuruluş ve işleyişine değinerek, “Kooperatif ortaklarının eşit miktarda ödedikleri ortaklık payı ile bir sermaye oluşturuluyor. Ardından sigortacılık kurallarına göre poliçe düzenleme süreçleri belirlenerek, ortaklar risklerine göre belirlenen primlerini ödüyorlar” açıklamasında bulundu.

SİGORTA KOOPERATİFLERİYLE SİGORTALILAR ŞİRKETE ORTAK OLUYOR

Sigorta kooperatifçiliğinde sigortalıların doğrudan doğruya şirkete ortak olduğuna dikkat çeken Tüfenkci, böylece ortakların kooperatifin kar dağıtımından prim alabildiğini söyledi. Ortakların hasarı olduğunda evrensel sigortacılık kurallarına göre tazminat ödendiğini belirten Tüfenkci, “Yıl sonunda toplanan ortaklık payları ve primlerden elde edilen gelir, ödenen hasar ve yapılan masraflar düşüldükten sonra ya kooperatif sermayesine katılıyor ya da eşit olarak ortaklara dağıtılıyor. Bu modelde biriken meblağ fon, faiz, repo, hisse senedi ve devlet tahvili gibi araçlarla değerlendirilebiliyor” şeklinde konuştu.

SİGORTA KOOPERATİFLERİ YERLİ SERMAYE İLE KURULUYOR

Bakan Tüfenkci, Türkiye‘de mevcut 36 hayat dışı sigorta şirketinden 26’sının, toplam 24 hayat ve emeklilik şirketinden ise 18’inin doğrudan veya dolaylı olarak uluslararası sermayeye sahip bulunduğunu, bu şirketlerin 39’sında uluslararası sermayenin payının yüzde 50 ve üzerinde olduğunu bildirdi. Türkiye‘de faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin yüzde 73,3’ünün sermayesinin yüzde 50’sinden fazlasının yabancı kaynaklı şirketlerden oluştuğunun altını çizen Bakan Tüfenkci, “Sigorta kooperatiflerinin sermayeleri ve prim ödemeleri ise yerli kaynaklardan meydana geliyor. Ülkemizde halen iki sigorta kooperatifi faaliyet gösteriyor. Bu iki kooperatifin toplam ortak sayısı ise 1 milyonu geçmiş bulunuyor” diye konuştu

Kurumlar vergisinden muaf olan özel bütçeli kamu kurumunun ÖKC kullanıp kullanamayacağı hk.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

27575268-105[3100-2015-253]-7670

24/02/2016

Konu

:

Kurumlar vergisinden muaf olan özel bütçeli kamu   kurumunun ÖKC kullanıp kullanamayacağı hk.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olduğunuzu, Enstitünüz bünyesinde, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG’li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, verilen bu hizmetler karşılığında fatura düzenlediğinizi belirterek, kurumlar vergisinden muaf olan Enstitünüzce verilen bu hizmetler karşılığında, işgücü, zaman kaybı gibi nedenlerden dolayı ödeme kaydedici cihaz kullanılıp kullanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

A-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşları kurumlar vergisinin konusu kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinde de Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketleri ve kooperatifler dışında kalan ticari, sınai veya zirai faaliyetlerin iktisadî kamu kuruluşu olduğu, bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1) bölümünde, iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği ifade edilmiştir.

Anılan Genel Tebliğin (2.3.1) bölümünün devamında ise  iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, bu Tebliğin “2.4. Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler” bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Kurumunuzun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olması nedeniyle, bizzat kendisi vergi mükellefi olmayacak varsa iktisadi kuruluşları vergiye tabi olacaktır.

Diğer yandan, 22.11.1960 tarih ve 10661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunun 11 inci maddesinde Türk Standartları Enstitüsünün gelirleri sayılarak; “… Türk Standartları Enstitüsünün yukarıdaki fıkralarda sayılan gelirleri ve muameleleri ve sahibi bulunduğu gayrimenkulleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.”  hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG’li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin anılan Kuruluş Kanunu çerçevesinde yerine getirildiği anlaşıldığından, Enstitünüzün söz konusu faaliyetlerden elde ettiği gelirler dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Enstitünüzün Kuruluş Kanununda yer alan faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde Enstitünüze bağlı iktisadi kamu kuruluşu oluşacağı ve kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

B-3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 Sayılı Kanunun 1/1 maddesinde “Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler.” denilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

            1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

            2. Serbest meslek erbabına;

            3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

            4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

            5. Vergiden muaf esnafa.

            Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

            Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015’den itibaren 880, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015’den itibaren 880, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.”hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 50 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinin “Ödeme Kaydedici Cihazların Satışı” başlıklı A-1/a bölümünde, ancak perakende satış yapmakla beraber kurumlar vergisinden muaf olan ve teslimleri katma değer vergisinden istisna olanların, (askeri kantinler vb.) kurumlarınca düzenlenen ve faaliyet konuları ile neye istinaden vergiden muaf olduklarını belirtir bir yazıyla birlikte faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ödeme kaydedici cihaz satın alabilecekleri açıklanmıştır.

206 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin A/5.bölümünde ise; “Perakende ticaretle uğraşmaları sebebiyle 3100 sayılı Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanan kurumlar vergisinden muaf kurumlar, ellerindeki cihazlarını, fiş üzerine “Kurumlar Vergisinden Muaf.” ibaresini yazacak şekilde programlayacaklar veya programlatacaklardır. Söz konusu “Kurumlar Vergisinden Muaf” ibaresi (Ek: 1 deki örnekte olduğu gibi ödeme kaydedici cihaz fişlerinin mükellefe ilişkin bilgilerin yer aldığı baş taraftaki bölümünün son satırına yazılacak ve anlaşılabilir kısaltmalarla gösterilebilecektir.

Yapılacak program değişikliği, cihaza ait kullanma kılavuzlarından yararlanılarak mükellefler tarafından veya yetkili teknik personel aracılığıyla cihaz mühürü sökülmeden tuşlarına basılmak suretiyle … gerçekleştirilecektir.” denilmiştir.

Buna göre, Vergi Usul Kanununa uyarınca birinci ve ikinci sınıf tacir kapsamına girmeyen, diğer bir ifade ile vergi mükellefi olmadıklarından defter tutma yükümlülükleri de olmayanların ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır. Ancak mükellef olmamakla beraber perakende ticaretle uğraşan bazı kamu kurumları (polisevleri, askeri kantinler vb.) faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz alıp kullanabilmektedirler.

Bu nedenlerle, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Kurumunuzun mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde; Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olan hallerde fatura,Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olmayan perakende satış vesikaları ile belgelendirilecek nitelikteki satışlarında ise ödeme kaydedici cihazların kullanılması, ödeme kaydedici cihazlardan düzenlenecek fişlerin üzerinde “Kurumlar Vergisinden Muaf” ibaresinin yer alması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

e-Fatura Uygulamasına kayıtlı kullanıcılara düzenlenecek elektronik faturada, düzenleme tarihi yanında düzenleme zamanının da saat ve dakika olarak gösterilmesi halinde elektronik faturanın kâğıt çıktısı irsaliye yerine geçer.

            Diğer taraftan, 433 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “15- 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Getirilen e-Fatura Uygulamasına Kayıtlı Mükellefler Arasında Yapılan Satışlar” başlıklı bölümünde “e-Fatura Uygulamasına kayıtlı kullanıcılara düzenlenecek elektronik faturada, düzenleme tarihi yanında düzenleme zamanının da saat ve dakika olarak gösterilmesi halinde elektronik faturanın kâğıt çıktısı irsaliye yerine geçer. Söz konusu kâğıt çıktıya “İrsaliye yerine geçer.” ifadesinin yazılması ve kâğıt çıktının satıcı veya yetkilisi tarafından imzalanması zorunludur. Ancak bu imkândan yararlanabilmek için elektronik faturanın malın teslimi anında düzenlenmesi gerekir.

Eğitim Kooperatifleri ne yapar ? Nasıl Kurulur ? MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Kooperatifin amacı; özel öğretim mevzuatına uygun olarak, ortaklarının eğitim-öğretim ve araştırma gereksinimlerini karşılamak üzere, özel eğitim kurumları açmak, işletmek; araştırma ve incelemelere imkân sağlamaktır.

Ekran Resmi 2016-05-18 06.48.14

Kooperatif bu amaçla;

1) Okul öncesi eğitim, ilk ve ortaöğretim ve özel eğitim okulları ile uzaktan öğretim yapan kuruluşlar, dershaneler, motorlu taşıt sürücü kursları, hizmetiçi eğitim merkezleri, öğrenci etüt eğitim merkezleri, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri açar, işletir, özel eğitim yasaları hükümlerine göre bu kurumları devir alır ya da devredebilir.

2) Amacı ve faaliyet konuları ile ilgili özel kurslar düzenler,

3) Ortaöğrenim veya yüksek öğretim özel öğrenci yurtları ve misafirhaneleri açar, işletir, kiralar veya kiraya verebilir.

4) Gerektiğinde konusu ile ilgili eğitim, yayın, araştırma ve benzeri faaliyetlerde bulunur.
5) Eğitim amaçlı araç ve gereçleri imal eder, gerektiğinde satın alır, pazarlar ve satar.
6) Kantin işletmeleri, lokal, sosyal tesis, kafeterya, otopark, spor ve gençlik merkezleri ve benzeri

tesisleri inşa eder, ettirir, kiralar, kiraya verir, satın alır, satar, işlettirir ve var olanlara ortak olur.
7) Her nevi taşıma araçlarını iktisap edebilir, gerektiğinde satabilir, kiraya verebilir, gayrimenkul ve haklar iktisap edilebilir, satın alabilir, binalar üzerinde her türlü hukuki tasarruflarda bulunabilir, ipotek verebilir, kiralama yapabilir, başkalarına ait gayrimenkul ve haklar üzerinde de Koo

Error: Contact form not found.

KOOPERATİFLERDE ARAÇ SATIŞI-ÖZMEN DANIŞMANLIK-EVREN ÖZMEN

Sayı : 62030549-125[2-2015/144]-78877 04/09/2015
Konu : Konut yapı kooperatifinin faaliyetinde kullandığı aracı satması halinde muafiyet şartlarını ihlal edip etmeyeceği hk. ÖNEMLİ NOT: MUKTEZAYA KATILMAMAKTAYIZ
Ekran Resmi 2015-12-13 09.02.00
Evren ÖZMEN-Mesleki yayınlar

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumlar vergisinden muaf konut yapı kooperatifi olduğunuzu, faaliyetinizde kullanmak üzere satın almış olduğunuz kamyonet tipi aracınızı ihtiyacınız kalmadığı için satmak istediğinizi, satış tutarını ortaklarınıza dağıtılmayarak kooperatifinizin yatırımlarında kullanılacağı belirtilerek, söz konusu aracı satmanız durumunda kurumlar vergisi muafiyet şartının ihlal edilip edilmeyeceği ile aracın tasfiye sürecinde satılıp satılamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımızın görüşü aşağıda açıklanmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde muafiyet şartları detaylı olarak açıklanmış olup, “4.13.1.4 Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde de;

Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir. 

            Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.

açıklamasına yer verilmiştir.

Söz konusu Tebliğin “4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde de; kooperatifin amacını gerçekleştirmesinden sonra elinde kalan malzeme, alet ve edevatın satılmasının ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyeceği belirtilmiştir.

Öte yandan, aynı Tebliğin “4.17 Şarta bağlı muafiyetlerin kaybedilmesi ve kazanılması” bölümünde ise; muafiyet şartlarını taşıyan bir kooperatifin muafiyet şartlarını ihlal etmesi durumunda muafiyet şartlarının ihlal edildiği tarihten itibaren kurumlar vergisine tabi tutulması gerektiği açıklanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinizin faaliyetinde kullanmak üzere satın almış olduğu kamyonet tipi aracın ihtiyacınızın kalmamasından dolayı üçüncü kişilere satılması halinde “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartı ihlal edilmiş sayılacağından satış tarihi itibarıyla kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

Öte yandan, söz konusu kamyonet tipi aracın kooperatifinizin amacını gerçekleştirmesinden sonra satılması halinde bu satış işleminin ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederi

Kooperatiflerde Yönetim Planı değişikliği nasıl gerçekleşir ?

KARAR NO: 2009/15   GENEL MÜDÜRLÜK MAKAMINA             …… İli, ………. İlçesi, …….. Mahallesinde ……. ada l parselde mevcut 84 bağımsız bölümden 47 bağımsız bölümün imzası ile ……… ada l parselin yönetim planının 5711 Sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesi gereğince değiştirilme isteminde; ……Tapu ve Kadastro …Bölge Müdürlüğünün 10.11.2008 tarih, 2008/11 nolu kararı ile onanan ………Tapu Müdürlüğünün 25.06.2008 tarih, 19030 yevmiyeli ret kararının kaldırılarak talebin karşılanması istenmiştir. RED NEDENİ:         5711 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi gereğince talep edilen yeni yönetim planı değişiklik talebinde; …… ada l parselin kat mülkiyetine tesisinde imzalanan mevcut yönetim planında; “……. III. Etap Toplu Yapı Yönetim Planı” başlığı altında …… ada l parselin içinde bulunduğu ….. imar adası ile …….. 3. Etap Toplu Yapısı olarak belirtildiği ve bu adaların üzerinde yetkili belediyelerce onaylı yerleşim planı ve uygulama projesine göre yapılmış( ve yapılacak) merkezi ısıtma tesisi vb. altyapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ve bunların yönetim bakımından birbiri ile bağlantılı olduğunu, bu itibarla her ada’nın münferiden yönetim planı değişikliği yapmaya yetkili olmadığı gerekçesiyle ……..Tapu Müdürlüğü tarafından Türk Medeni Kanunun 1016 ve Tapu Sicil Tüzüğünün 23 ncü maddesine göre 25.06.2008 tarih 19030 yevmiye ile ret edilmiştir. YAPILAN İNCELEME VE HUKUKİ SEBEPLER:         Ret dosyası tetkik edildiğinde; Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 5711 sayılı Kanun 28.11.2007 tarih 26714 sayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü girmesi ile 5711 sayılı Kanunun geçici 3. maddesine göre ……. Mahallesi ……. ada l parselde mevcut 84 bağımsız bölümden 47 bağımsız bölümün imzası ile yönetim kurulu 28.05.2008 tarihinde Yönetim Planı değişikliğinde bulunulduğu,           ……. Mahallesi ……. ada l parselin kat mülkiyetine tesisinde imzalanan mevcut yönetim planını “…….III. Etap Toplu Yapı Yönetim Planı” başlığında ve “Kapsam” başlığının l nci maddesi ” …… İli …….. İlçesine bağlı ……. mevkiinde bulunan ……… ada l parselin içinde bulunduğu 48 imar adası üzerinde yetkili belediyelerince onaylı yerleşim planı ve uygulama projesine göre yapılmış ( ve yapılacak), merkezi ısıtma tesisi vb. altyapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ve bunların yönetimi bakımından birbiri ile bağlantılı birden çok anagayrimenkulü kapsayan ……. III. Etap Toplu Yapısı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ve ilgili öteki yasaların emredici kuralları saklı olmak koşuluyla, bu ” Yönetim Planı”na göre yönetilir.” “Yönetim Planının Değiştirilmesi” başlıklı 4 ncü maddesi ” Yönetim planı, …….. II.Etap Toplu Yapı(Tüm) kat malikleri tarafından, üye tam sayısının beşte dördünün oylarıyla değiştirilebilir.”       ” Toplu Yapı” 9 ncu maddesi ” Ekli “Yerleşim PIanı”nda gösterilen (Ek 4 ), sınırları belli 48 imar adasını içeren alanda kurulu; konut, tüm ticaret, kültürel ve sosyal amaçlı bloklar(anayapılar) ve bunların her türlü altyapıları, açık alanları ile arsa payına ve dolasıyla kat mülkiyetine konu olmayan kamuya açık alan ve tesisleri kapsayan bir yerleşim yeridir.” Hükmünde olduğu, Gözlenmiştir.               Bilindiği üzere; 5711 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi, ” Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulan toplu yapılara ait yönetim plânları, yürürlük tarihinden itibaren en geç altı ay içinde bu Kanun hükümlerine uyarlanır. Yönetim plânında bu yönde değişiklik yapılması için mevcut kat malikleri kurulunun salt çoğunluğu yeterlidir. Mevcut toplu yapı yönetimleri, yönetim plânı değişip buna göre yönetici seçilene kadar geçici yönetim olarak görevini sürdürür. Toplu yapı yöneticisi seçimi, en geç yönetim plânının değişimini takip eden üç ay içinde yapılır.” Anılan Kanunun ” Toplu Yapılara İlişkin Özel Hükümler- Kapsam” başlığı 66 ncı maddesi, ” Toplu yapı, bir veya birden çok imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim plânına göre yapılmış veya yapılacak, alt yapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapıyı ifade eder.             Toplu yapı kapsamındaki imar parsellerinin bitişik veya komşu olmaları şarttır. Ancak bu parseller arasında kalan ve imar plânına göre yol, meydan, yeşil alan, park, otopark gibi kamuya ayrılan yerler için bu şart aranmaz. Toplu yapı kapsamındaki her imar parseli, kat irtifakının veya kat mülkiyetinin tesisinde ayrı ayrı dikkate alınır. Ancak, toplu yapı birden fazla imar parselini içeriyorsa, münferit parseller üzerinde toplu yapı hükümlerine tâbi olacak şekilde kat mülkiyeti ilişkisi kurulamaz. Yapılar tamamlandıkça, tamamlanan yapılara ilişkin kat irtifakları kat mülkiyetine çevrilebilir.”               Anılan Kanunun ” Yönetim” Başlığının 69 ncu maddesinin 3 ncü fıkrası ” Toplu yapı kapsamındaki ortak yapı, yer ve tesisler, bu kapsamda yer alan bağımsız bölüm maliklerinden oluşan toplu yapı kat malikleri kurulunca yönetilir ve yönetim tarzı, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu kurul tarafından kararlaştırılır.             Bu yetki, yönetim plânında toplu yapı temsilciler kuruluna verilebilir. Yönetim plânında başka türlü düzenlenmemişse, toplu yapı temsilciler kurulu, blok yapılarda her blokta bulunan bağımsız bölüm maliklerince seçilen blok yöneticileri ve blok niteliğinde olmayan yapıların bağımsız bölüm maliklerince seçilen temsilcilerden oluşur. Toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin sayısı ve nasıl seçileceği toplu yapının özelliği dikkate alınarak yönetim plânında belirtilir. Toplu yapı temsilciler kurulunda bu yöneticiler ve temsilciler yönettikleri ve temsil ettikleri bağımsız bölüm sayısı kadar oy hakkına sahiptirler.”               Anılan Kanunun ” Yönetim plânı ve değiştirilmesi” başlıklı 70 nci maddesi ” Toplu yapı kapsamındaki yapı ve yerler için tamamını kapsayan bir tek yönetim plânı düzenlenir.            Yönetim plânı, toplu yapı kapsamındaki bütün kat maliklerini bağlar. Yönetim plânının değiştirilebilmesi için, toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin temsil ettikleri bağımsız bölümlerin tamsayısının beşte dördünün oyu şarttır. Geçici yönetimle ilgili yönetim plânı hükümleri, toplu yapı alanındaki bağımsız bölüm maliklerinin beşte dördünün oylarıyla değiştirilebilir” Hükmündedir.             Buna göre; ……. Mahallesi ……… ada l parselin kat mülkiyeti tesisinde imzalanan mevcut yönetim planında açıklandığı üzere; ……… ada l parselin içinde bulunduğu 48 imar adası üzerinde yetkili belediyelerince onaylı yerleşim planı ve uygulama projesine göre yapılmış …….III. Etap Toplu Yapı olduğu, ……. Mahallesi ……… ada l parselde mevcut 84 bağımsız bölümden 47 bağımsız bölümün imzası ile yeni ibraz edilen …….. ada Yönetim Planını ile diğer 47 ada dan ayrılarak tek bir yönetim planı kapsamında değerlendirilmesi suretiyle değişiklik talebi 634 sayılı Kanunun 66, 69 ve 5711 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesine aykırı olduğu tespit edildiğinden talebin karşılanması mümkün görülmemiştir.             5711 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddelerine göre Yönetim Planında değişiklik Kararı alınamamasından dolayı yeni değişiklik taleplerinin anılan Kanunun 70 nci maddesine göre talep etmesi gerekmektedir. SONUÇ:           Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı …….Tapu ve Kadastro …Bölge Müdürlüğünün 10.11.2008 tarih, 2008/11 nolu kararı ile onanan …….. Tapu Müdürlüğünün 25.06.2008 tarih, 19030 yevmiyeli ret kararının “ONANMASI” gerektiği sonucuna varılmıştır.               Takdirlerinize arz ederim.