Başlık Tarım kredi kooperatifinin işyeri açma izni harcından muaf olup olmadığı hk. Tarih

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:09/04/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Tarım kredi kooperatifinin işyeri açma izni harcından muaf olup olmadığı hk.
Tarih 31/01/2013
Sayı 73903997-175.02[81-2012/1]-32
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ESKİŞEHİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

73903997-175.02[81-2012/1]-32

31/01/2013

Konu

:

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsat Harcı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Belediyenize işyeri açma ve çalışma ruhsatı için müracaatta bulunan 1029 sayılı … Tarım Kredi Kooperatifinin, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 81 inci maddesine göre belediyelerce alınması gereken işyeri açma izin harcından, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun 19 uncu maddesi gereğince muaf tutulup tulumayacağı hususunda tereddüte düşüldüğünden Başkanlığımızdan görüş istenilmektedir.

2464 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde, “Belediye sınırları veya mücavir alanlar içinde bir işyerinin açılması “İşyeri Açma İzni Harcına” tabidir.” hükmüne yer verilmiştir.

10/8/2005 tarihli ve 25902 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 2 nci maddesinde, bu Yönetmeliğin, sıhhi ve gayrisıhhi işyerleri ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesine dair iş ve işlemleri kapsadığı belirtilmekte ve aynı Yönetmeliğin 13/4/2007 tarihli ve 26492 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişik 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında ise, “Yetkili idarelerden usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan işyeri açılamaz ve çalıştırılamaz. İşyerlerine bu Yönetmelikte belirtilen yetkili idareler dışında diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler ile tescil ve benzeri işlemler bu Yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alma mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. İşyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerleri yetkili idareler tarafından kapatılır.” denilmektedir.

Diğer taraftan, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun Muafiyetler başlıklı 19 uncu maddesinin (B) fıkrasında,

“Bu Kanuna göre kurulacak ve kurulmuş sayılan kooperatifler, bölge ve merkez birlikleri,

a) Kurumlar, gider, gayrimenkul kıymet artışı, intikal ve diğer vergilerden ve icra makamları, resmi daireler ve mahkemeler nezdinde yapacakları takip ve tahsillerle açacakları tazminat davaları ile ilgili her nev’i talep, tebliğ ve kararlar her türlü masraf, vergi, resim ve harçlardan,

b) Sermaye ve yedek akçeleri ile taşınmaz malları ve bunların gelirleri,

kendi ihtiyaçları için satın aldıkları ve alacaklarının tahsili gayesiyle mülk edindikleri taşınmaz malları ve bunların 15 inci madde hükmüne göre sahiplerine geri verilmesi işlemi, bütün vergi, resim ve harçtan,

c) Yapacakları kredi işlerine ilişkin bütün senet, belge, kağıt, defter ve hesap özetleri, taşınmaz mallara ait ipotek ve taşınır mallara ait rehin işlemleri, vekaletnameler, taahhütnameler vesair evrak, bütün resim ve harçtan,

muaftır.”

hükmü yer almaktadır.

Bu açıklamalara göre, tarım kredi kooperatiflerince Belediyeniz sınırları içinde bir işyeri açılması halinde, 2464 sayılı Kanunun 81 nci maddesine göre belediyelerce alınan işyeri açma izni harcından muaf tutulması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yapı Denetim firması adına Muhasebe Müdürlüğü hesabına aktarılan hak ediş ödemeleri üzerinden yapılan kamu idare payı kesintilerinin düzenlenen Muhasebe İşlem Fişi ile gider gösterilip gösterilemeyeceği hk

Başlık Yapı Denetim firması adına Muhasebe Müdürlüğü hesabına aktarılan hak ediş ödemeleri üzerinden yapılan kamu idare payı kesintilerinin düzenlenen Muhasebe İşlem Fişi ile gider gösterilip gösterilemeyeceği hk.
Tarih 13/08/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.61.15.01-105[606-47-2012]-94
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

TRABZON VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.61.15.01-105[606-47-2012]-94

13/08/2012

Konu

:

Yapı Denetim firmasına Muhasebe Müdürlüğü hesabına aktarılan hak ediş ödemeleri üzerinden yapılan kamu idare payı kesintilerinin düzenlenen Muhasebe İşlem Fişi ile gider gösterilip gösterilemeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, yapı denetim firması olarak faaliyet göstermekte olduğunuz, denetimini yaptığınız inşaatlara ilişkin Muhasebe Müdürlüklerinin emanet hesabına aktarılan ilk hak edişleriniz üzerinden (%3 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, %3 ilgili idare payı) toplam %6 oranında kamu idare payı kesintisi yapıldığı, söz konusu kesinti nedeniyle düzenlemiş olduğunuz fatura ile tahsilatınız arasında fark oluştuğu belirtilerek yapılan bu kesintinin gider gösterilirken Muhasebe Müdürlüğünce mahsup alındısı olarak düzenlenen muhasebe işlem fişlerinin mi yoksa ilgili idarece onaylanan hak ediş raporlarının mı muhasebe kaydına dayanak gösterileceği sorulmaktadır.

4708 sayılı Yapı Denetim Kanununun 1 inci maddesinde; yapı sahibinin yapı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan gerçek ve tüzel kişileri, yapı denetim kuruluşunun Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıran yapı denetim görevi yapan, ortaklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan tüzel kişiyi, yapı müteahhidinin ise yapım işini, yapı sahibine karşı taahhüt eden veya ticari amaçla ya da kendisi için şahsi finans kaynaklarını kullanarak üstlenen, ilgili meslek odasına kayıtlı gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği; 2 nci maddesinde de yapı denetim hizmetinin yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekil arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütüleceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrasında ise “Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların %3 ü ruhsatı veren idarenin, %3 ü Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktarılır.” denilmektedir.

Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “İspat Edici Kağıtlar başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıt kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, 4708 sayılı Yapı Denetim Kanununa göre Muhasebe Müdürlüklerinin hesabına aktarılarak emanete alınan ve daha sonra tarafınıza ödenen hak ediş ödemeleriniz üzerinden yapılan %3 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve %3 ilgili idare payı kesintileri ile ilgili olarak Muhasebe İşlem Fişinin tevsik edici belge olarak kullanılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgilerinize rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifler birliğinin üye kooperatiflerden aldığı aidatların vergi mevzuatı açısından durumu ve belge düzeni.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:09/04/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Kooperatifler birliğinin üye kooperatiflerden aldığı aidatların vergi mevzuatı açısından durumu ve belge düzeni.
Tarih 17/09/2012
Sayı 11395140-019.01-2796
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-019.01-2796

17/09/2012

Konu

:

Kooperatifler birliğinin üye kooperatiflerden aldığı aidatların vergi mevzuatı açısından durumu ve belge düzeni.

İlgi dilekçenizde, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz belirtilmekte, şirketlerden satın alarak üye kooperatiflere sağlamış olduğunuz çöp toplama ve güvenlik vb. hizmetlerin karşılığında almış olduğunuz aidatlara ilişkin fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı hususunda görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde, kooperatif muafiyeti ile ilgili olarak ayrıntılı açıklamalar yapılmış olup “4.13.1. Muafiyet Şartları” başlıklı bölümünde de, kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;

– Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

– Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

– Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmamasına,

– Sadece ortaklarla iş görülmesine

dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara fiilen uyulması gerektiği, ayrıca bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatiflerin, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacakları belirtilmiştir.

Buna göre, Birliğinizin Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (k) bendinde yazılı muafiyet şartlarını sağlamış ve fiiliyatta da bu şartlara uymuş olması şartıyla, kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün olup; Birliğinizin güvenlik ve temizlik firmalarından alınan hizmet bedellerini ödemek amacıyla ortaklardan makbuz mukabili üye aidatı alması da ticari nitelik arz etmediğinden kurumlar vergisi muafiyetini etkilemeyecektir.

Öte yandan, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (KDV);

– 1/1 maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

– 20 nci maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

– 29 uncu maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri

hüküm altına alınmıştır.

60 No.lu KDV Sirkülerinin “Aidatlar” başlıklı (1.3.) bölümünde ise “Üyelerden veya katılımcılardan alınan aidatların, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemek şartıyla KDV nin konusuna girmeyeceği ancak, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bir kooperatifin ticari nitelikteki teslim ve hizmetlerinin karşılığında yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemelerinin KDV’ye tabi tutulacağı, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan kooperatifin ortak giderleri karşılamak amacıyla tahsil ettiği aidatların ise ticari mahiyet arz etmemesi nedeniyle KDV ye tabi tutulmayacağı” açıklanmıştır.

Buna göre, üye kooperatiflere arsa temin etmek amacıyla kurulan Birliğinizin, ana sözleşmeye uygun olarak yürüttüğü faaliyetlerin finansmanı amacıyla üye kooperatiflerden aldığı aidatlar, bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV ye tabi olmayacaktır.

Ancak, Birliğiniz tarafından üye kooperatiflere vermiş olduğunuz teslim ve hizmetler karşılığında almış olduğunuz bedeller, aidat adı altında alınmış olsa dahi bu bedeller üzerinden genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanacaktır.

Ayrıca, Birliğinizin KDV mükellefiyetinin bulunması kaydıyla KDV ye tabi işlemleriniz nedeniyle yüklendiğiniz KDV tutarlarını indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 9/1 inci maddesi ile, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergi alacağının ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Söz konusu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan ve 1/5/2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde tevkifat uygulamasının usul ve esasları (tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşlar, tevkifat kapsamındaki hizmetler ile bu hizmetlere uygulanacak tevkifat oranları) ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

21/6/2012 tarihinde yayımlanan 63 No.lu KDV Sirkülerinde ise (örneklere de yer verilmek suretiyle) konuya ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Bu açıklamalar çerçevesinde; Birliğinizin gerçek usulde KDV mükellefiyetinin bulunması halinde, üye kooperatiflerin bulunduğu sanayi sitesinin temizlik işlerine yönelik hizmet bedellerine ait KDV tutarları üzerinden (7/10), işgücü temin hizmeti kapsamında mütalaa edilen güvenlik hizmeti alımlarınıza isabet eden KDV tutarları üzerinden ise (9/10) oranında tevifat yapılması ve sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Öte yandan; söz konusu hizmetlerin 1/5/2012 tarihinden önce ifa edilmesi durumunda, 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin yayımından önce yürürlükte bulunan tevkifat uygulamasına ilişkin muhtelif KDV Genel Tebliğlerindeki açıklamalara göre hareket edileceği tabiidir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu; 231 inci maddesinin 5 inci fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bununla birlikte, üye kooperatiflere arsa temin etmek amacıyla kurulan Birliğinizin, ana sözleşmeye uygun olarak yürüttüğü faaliyetlerin finansmanı amacıyla üye kooperatiflerden aldığı aidatlar, bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV ye tabi olmayacağından, bu işlemler için fatura tanzim edilmesine gerek yoktur.

Ancak, Birliğiniz tarafından üye kooperatiflere vermiş olduğunuz teslim ve hizmetler karşılığında almış olduğunuz bedeller, aidat adı altında alınmış olsa dahi bu bedeller üzerinden genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanacağından, bu işlemler için ise fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yapı denetim hizmetinde fatura düzenlenmesi, giderlerin muhasebeleştirilmesi ile Ba formunda beyan edilmes

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:09/04/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Yapı denetim hizmetinde fatura düzenlenmesi, giderlerin muhasebeleştirilmesi ile Ba formunda beyan edilmesi hk.
Tarih 26/02/2013
Sayı 67854564-010.01-99
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

67854564-010.01-99

26/02/2013

Konu

:

Yapı denetim hizmetinde fatura düzenlenmesi, giderlerin muhasebeleştirilmesi ile Ba formunda beyan edilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formlarında, yapı sahiplerince yatırılacak olan yapı denetim hizmet bedeli toplamı üzerinden % 3 bakanlık payı ve % 3 de ilgili idare payı ayrıldığı, söz konusu kesintiler nedeniyle düzenlemiş olduğunuz fatura ile tahsilatınız arasında fark oluştuğu belirtilerek, bakanlık ve idare payının hak ediş raporuna istinaden giderleştirilmesinin mümkün olup olmadığı, bu durumun ne şekilde beyan edileceği ile beyan edilecek tutarın toplamı bildirim haddinin üzerinde olması halinde faturanızın esas alınarak iskonto-gider veya hizmet alışı kabul edip bunu Ba olarak beyan etmeniz gerekip gerekmediği hususlarında bilgi verilmesi istenilmektedir.

4708 sayılı Yapı Denetim Kanununun 1 inci maddesinde; yapı sahibinin yapı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan gerçek ve tüzel kişileri, yapı denetim kuruluşunun Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıran yapı denetim görevi yapan, ortaklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan tüzel kişiyi, yapı müteahhidinin ise yapım işini, yapı sahibine karşı taahhüt eden veya ticari amaçla ya da kendisi için şahsi finans kaynaklarını kullanarak üstlenen, ilgili meslek odasına kayıtlı gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği; 2 nci maddesinde de yapı denetim hizmetinin yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekil arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütüleceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrasında ise “Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların %3 ü ruhsatı veren idarenin, %3 ü Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktarılır.” denilmektedir.

Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “İspat Edici Kağıtlar başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıt kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, 4708 sayılı Yapı Denetim Kanununa göre Muhasebe Müdürlüklerinin hesabına aktarılarak emanete alınan ve daha sonra tarafınıza ödenen hak ediş ödemeleriniz üzerinden yapılan %3 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve %3 ilgili idare payı kesintileri ile ilgili olarak Muhasebe İşlem Fişinin tevsik edici belge olarak kullanılması mümkün bulunmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs) ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiş, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadlerinin belirlendiği 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1.2.1. bölümüne göre, bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

Aynı Tebliğin 1.2.2. bölümünde ise “Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu(Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” nun Tablo II alanında bildirilecektir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde; şirketinizin mal ve/veya hizmet alışları karşılığında adına düzenlenen belgeleri Ba bildirim formu ile yapı denetim hizmeti karşılığında düzenlediği belgeleri ise katma değer vergisi matrahını oluşturan tutarı dikkate alarak Bs bildirim formu ile bildirimde bulunması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

3- Tüzelkişilerin, İpotek Terkinine İlişkin Yetkisi:

3- Tüzelkişilerin, İpotek Terkinine İlişkin Yetkisi:
Tapu sicilinde tesis edilen ipoteklerin, bazı tapu sicil müdürlüklerince, banka, şirket, kooperatif gibi tüzelkişilerin anasözleşmesinde ipoteği fekke yetki olmadığından bahisle terkin edilmediğinden yakınıldığı gözlenmiştir.
Bilindiği üzere, Tapu Sicil tüzüğünün 67 nci maddesi; “Tescil taleplerine müteallik hükümler, kayıtların tadil ve terkinleri hakkındaki taleplerde dahi aynen tatbik olunur…” hükmünü içermekte olup, tapu sicilinde kayıtlı hak ve alacakların terkini, bu hakkın sahibi ve alacaklının istemi halinde terkin edilebilmektedir.
Buna göre, ipotek tesisine yetkili olan tüzelkişiliğin (banka, şirket, kooperatif, v.s.) alacağını tahsil etmesi sonucu, lehine olan ipoteğin terkini talebinde bulunması halinde, bu talep doğrultusunda ipoteğin terkini mümkündür.

Kooperatife ait sosyal tesislerin mülkiyetinin ortaklara yada ortakların sitedeki taşınmazları üzerine devrinin kurumlar vergisine tabi olup olmayacağı hk.

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
İstanbul Defterdarlığı
Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü

Sayı : B.07.4.DEF.0.34.11.KVK-7/16

Konu : Kooperatife ait sosyal tesislerin mülkiyetinin
ortaklara yada ortakların sitedeki taşınmazları
üzerine devrinin kurumlar vergisine tabi olup
olmayacağı hk.

……………… ……………….. YAPI KOOPERATİFİ
/İSTANBUL

İLGİ: 27.03.2001 tarih ve 4750/17-4336 sayılı dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, 1987 yılından beri kurumlar vergisi mükellefi olduğunuzu, kooperatifin inşa edilen işyerlerini ortaklara tahsis ve teslim edilerek ortaklar adına tapu tescillerinin yapıldığı, kooperatife ait sosyal tesislerin mülkiyetinin ortaklara yada ortakların sitedeki taşınmazları üzerine devrinin kurumlar vergisine tabi olup olmayacağı sorulmaktadır.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7. maddesinin 2362 sayılı Kanun’la değişik 16 numaralı bendinde, “Esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyat akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklarla iş görülmesi şartlarının yazılı bulunması şartı ile kooperatifler (4369 sayılı kanunun 81/D-7 maddesiyle değiştirilen parantez içi hüküm) (Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatifler muafiyetten yararlanamaz.) “ hükmü yer almıştır.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Geçici 28. maddesinde; (4444 sayılı kanunun 58. Maddesiyle eklenen madde) “ a) 01.01.1999-31.12.2002 tarihleri arasında uygulanmak üzere, tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerinin satışından doğan kazancın, satışın yapıldığı yılda kurum sermayesine ilave edilen kısmı, Kurumlar Vergisi’nden müstesnadır. Şu kadar ki vadeli satış halinde, satışın yapıldığı hesap dönemini takip eden ikinci hesap döneminin sonuna kadar tahsil edilen kazançların tutarı, ilgili yıl kurum kazancından indirilir. Bu tarihten sonra yapılacak tahsilat için bu hüküm uygulanmaz. İlk yapılan tahsilatın iştirak hissesi veya gayrimenkulün maliyet bedeline ilişkin olduğu kabul edilir.

……………………

Kurumların iki tam yıl süreyle aktifinde yer almayan iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerinin satışından elde ettikleri kazançlar ile menkul kıymet veya gayrimenkul ticareti ile uğraşan kurumların ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa ya da özel Kanunlara göre kurulan kooperatifler, ortağın sahip olabileceği en fazla pay tutarı dikkate alınmaksızın gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazanç istisnasından yararlanırlar. Ancak, iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin satışından doğan kazanç sermayeye eklenmeyerek özel bir fon hesabında gösterilir ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmaz, kooperatif amaçlarının gerçekleştirilmesinde kullanılır.

Türk Ticaret Kanununun 391. maddesinin bu suretle gerçekleştirilecek sermaye artırımına aykırı hükümleri uygulanmaz.

Bu hükümden yararlanan kurumların gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 38. maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaz……….” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, kooperatiflerin prensip olarak kurumlar vergisi mükellefi oldukları, ancak yukarıda bahsedilen Kanun maddesinde sayılan şartları bir arada taşımaları kaydı ile muafiyetten yararlanabilecekleri açıklanmıştır.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na göre, kooperatifler ortaklarının belirli sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan değişir ortaklık ve değişir sermayeli teşekküllerdir. Bu tanımlamaya göre kooperatifler, üyelerinin ihtiyaçlarını ucuza ve daha iyi koşullarla temin etmeyi amaçlayan ortak dayanışma ilkesine dayalı kuruluşlardır.

Dolayısıyla, yasa koyucu, bu asıl amacın tesis ve devamını sağlamak amacıyla kooperatifin kuruluş ve mevcudiyet amaçları dışında faaliyet göstermemeleri ve kar amacı güden ticaret şirketleri haline dönüşmemelerini temin için Kanunda yazılı şartlarla, kooperatif faaliyetinin kurumlar vergisinden muaf tutulabilmesi esasını getirmiştir. Nitekim Kanunda öngörülen tüm koşulların, asıl amacın ihlalini önlemeye yönelik şartlar olduğu açıkça görülmektedir.

Öte yandan, ilgide kayıtlı dilekçenizde, 843 adet işyerinin 1989-1993 yılları arasında ortaklara dağıtımının yapılarak tapuda tescillerinin yapıldığını ayrıca işyerlerinin dışında sitedeki çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla genel hizmet tesisleri adı altında sosyal tesislerin bulunduğu belirtilmiş olup kooperatifin ana sözleşmesinin 65. maddesinde,

“………….Bu tesisler, kooperatifin malı olup bunların hiçbir şekilde devri veya satışı yapılamaz. Kooperatif tarafından işletilir veya kiraya verilir ve gelirleri sitenin hizmetlerine harcanır. Ancak Eğitim Merkezinin yönetimi Milli Eğitim Bakanlığı’nca yürütüldüğü takdirde, tahsis edilen yerden kira alınmaz. Eğitim binası müstakil olarak yapılmış ise kooperatif yönetim kurulu kararı ile adı geçen Bakanlığa bedelsiz olarak devredilebilir.

kooperatif tasfiye edildikten sonra bu tesisler Kat Mülkiyeti Kanunu esaslarına göre işletilmek üzere site yönetimine devredilir.

Bu tesislerin satışı için Sanayi Ticaret Bakanlığının izni şarttır.” denilmektedir.

Ayrıca dilekçenizde, kooperatifin 1987 yılından beri kurumlar vergisi mükellefi olduğu belirtilmektedir.

Bu hükümlere göre, kooperatifin ortakların işyeri ihtiyacını karşılayarak amacını gerçekleştirdikten sonra kalan sosyal tesislerin ortaklara her ne suretle olursa olsun devrinin kurumlar vergisine tabi olacağı açıktır.

Ancak, kooperatif 1987 yılından itibaren tam mükellef kurum olduğundan, kar amacı taşıyan idari bir şirket haline dönüşmüş olup tam mükellef kurum olan kooperatife ait sosyal tesislerin satışından elde edilen kazancın sermayeye ilave edilmesi halinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Geçici 28. maddesinin birinci paragrafına göre istisnadan yararlanması olanaklıdır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif aktifine kayıtlı gayrimenkullerin kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması halinde vergileme yapılmayacağı hk

Kooperatif aktifine kayıtlı gayrimenkullerin kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması halinde vergileme yapılmayacağı hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.16.16.02-300-10-41-9

24/01/2011

Konu

:

Kooperatif aktifine kayıtlı gayrimenkullerin kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması halinde vergileme yapılıp yapılmayacağı.

İlgide kayıtlı dilekçenizde; 4572 sayılı Kanuna göre kurulan Birliğinize ait depolama tesisi ile diğer bazı tesislerin, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununun 4 üncü maddesi gereğince, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulacak olan anonim şirkete ayni sermaye olarak konulacağından bahisle, söz konusu işlemin kısmi bölünme kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, kısmi bölünme kapsamında değerlendirilmesi halinde katma değer vergisi, damga vergisi ve harçlar yönünden yükümlülüğünüzün doğup doğmayacağı; işlemin kısmi bölünme sayılmaması halinde, cins tashihi öncesi aktife kayıtlı taşınmazların kayıtlı değer üzerinden devrinin; kurumlar, katma değer ve damga vergileri ile harca tabi olup olmadığı konularında bilgi verilmesi istenilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Devir, bölünme ve hisse değişimi” başlıklı 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde; “Kısmi bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimi temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmi bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre; kısmi bölünme, sermaye şirketlerine (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) veya bu nitelikteki yabancı kurumlara yönelik bir kavramolup, sermaye şirketi niteliği bulunmayan kooperatiflerin kısmi bölünme hükümlerine tabi tutulması söz konusu değildir. Dolayısıyla, Birliğinizin aktifine kayıtlı üretim tesislerinin ve bu tesislere ilişkin gayrimenkullerin mevcut veya yeni kurulacak olan bir sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulması işleminin, Birliğiniz açısından satış hükmünde değerlendirilmesi gerekir.

Ancak, 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, bu Kanuna göre kurulmuş bulunan kooperatifler ve birliklerin; birbirlerinden ve ortaklarından aldıkları faiz ve komisyonlar, birbirleri ya da üçüncü şahıslarla yaptıkları her türlü gayrimenkul alım satımı (üçüncü şahıslara terettüp eden vergi, resim ve harçlar hariç), ayrıca üretim tesislerinin ve bu tesislere ilişkin gayrimenkullerin satışı, bağış ve diğer ivazsız iktisapları ile bütün işleri için düzenlenecek senet, beyanname, taahhütname, sözleşme, vekaletname ve lehlerine yapılacak ipotek ve rehinleri kurumlar vergisi ve damga vergisi de dahil olmak üzere her türlü vergi, resim ve harçtan muaf oldukları hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, 4572 sayılı Kanuna göre kurulan Birliğinizin depolama tesisi ile diğer bazı tesislerin satışından doğan kazancın anılan Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca kurumlar vergisinden istisna tutulması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusunu oluşturmaktadır.

Aynı Kanunun “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendi uyarınca;

Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.

İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır.

Buna göre; kısmi bölünme hükümlerine tabi tutulması söz konusu olmayan Birliğinize ait depolama tesisi ile diğer bazı tesislerin, kurulacak olan anonim şirkete devri işleminin, bahse konu taşınmazların en az iki tam yıl süreyle Birliğiniz aktifinde yer alması şartıyla, anılan madde hükmü uyarınca katma değer vergisinden müstesna tutulması mümkün bulunmaktadır.

HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN:

492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, “Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemler bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.” hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, Birliğinize ait taşınmazların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulacak anonim şirkete ayni sermaye olarak konulmasına ilişkin yapılacak işlemlerin, 492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesine göre harçlardan istisna tutulması gerekmektedir.

DAMGA VERGİSİ YÖNÜNDEN:

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; bu Kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 9 uncu maddesinde, Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” bölümünün 16 numaralı fıkrası ile anonim, eshamlı komandit ve limited şirketler ile yatırım fonlarının kuruluşlarına, sermaye artırımlarına ve süre uzatımlarına ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

Diğer taraftan, 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun “Muafiyetler ve istisnalar” başlıklı 6 ncı maddesinde, “Bu Kanuna göre kurulmuş bulunan kooperatifler ve birliklerin faaliyetlerinde;

c)Birbirlerinden ve ortaklarından aldıkları faiz ve komisyonlar, birbirleri ya da üçüncü şahıslarla yaptıkları her türlü gayrimenkul alım satımı (üçüncü şahıslara terettüp eden vergi, resim ve harçlar hariç), ayrıca üretim tesislerinin ve bu tesislere ilişkin gayrimenkullerin satışı, bağış ve diğer ivazsız iktisapları ile bütün işleri için düzenlenecek senet, beyanname, taahhütname, sözleşme, vekâletname ve lehlerine yapılacak ipotek ve rehinler kurumlar vergisi ve damga vergisi de dahil olmak üzere her türlü vergi, resim ve harçtan,

müstesnadır.” hükmüne yer verilerek, söz konusu kooperatif ve birliklerin madde kapsamındaki işlemleri nedeniyle düzenlediği kağıtlara damga vergisi istisnası sağlanmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Birliğinize ait depolama tesisi ile diğer bazı tesislerin kurulacak olan anonim şirkete ayni sermaye olarak konulmasına ilişkin olarak düzenlenecek kağıtların, 488 sayılı Kanuna ekli 2 sayılı Tablonun IV/16 fıkrası ve 4572 sayılı Kanunun 6/c maddesi uyarınca damga vergisinden müstesna tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Grup Müdürü

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Avans kar payının vergilendirilmesi.

Tarih 27/02/2013
Sayı 62030549-120[75-2012/997]-280
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[75-2012/997]-280

27/02/2013

Konu

:

Avans kar payının vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 2012 takvim yılı karından mahsup edilmek üzere avans kar payı dağıtımı yapılacağı, kesintinin ise 2012 yılında muhtasar beyanname ile beyan edileceği belirtilerek hissedarlar açısından elde edilen kar payının hangi yılın beyannamesine dahil edileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilerek, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, “İştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) kaynağı ne olursa olsun menkul sermaye iradı sayılır.” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, anılan Kanunun 22 nci maddesinin (2) numaralı bendinde ise, tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısının gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna edilen tutar üzerinden 94 üncü madde uyarınca tevkifat yapılacağı ve tevkif edilen verginin tamamının, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edileceğine hükmedilmiştir.

Yine aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında kimlerin tevkifat yapacağı belirtilmiş olup, anılan maddenin (6/b-i) bendinde ise, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) % 15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.6.6. Avans kar payı dağıtımı” başlıklı bölümünde;

” (6 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 20.maddesiyle değişen bölüm) Kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.

Avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından elde etme, kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte gerçekleşecektir. Şu kadar ki; bu süre, ilgili hesap dönemine ilişkin beyannamenin verilmesi gereken tarihi içeren hesap döneminin sonunu geçemeyecektir.

…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, 2012 yılında avans kâr payı dağıtılması halinde, 2013 yılı sonuna kadar kar dağıtımı için karar alınarak avans kâr paylarının mahsup edilmesi gerekmektedir. Kâr payı elde eden gerçek kişi ortakların elde ettikleri kazancın kanunda belirtilen istisna haddini geçmesi durumunda, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmekte olup, 2012 yılında avans kar payı üzerinden kesilerek beyan edilen vergilerin gelir vergisi beyannamesinde hesaplanan vergiden mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Düzenlenen kira sözleşmesinde kira tutarının satış cirosunun belli bir yüzdesi olarak belirlenmesi durumunda, söz konusu kira sözleşmesinin tapuya tescilinden ne şekilde harç alınacağı hk.

Başlık Düzenlenen kira sözleşmesinde kira tutarının satış cirosunun belli bir yüzdesi olarak belirlenmesi durumunda, söz konusu kira sözleşmesinin tapuya tescilinden ne şekilde harç alınacağı hk.
Tarih 29/01/2013
Sayı 97895701-003.01-110
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

97895701-003.01-110

29/01/2013

Konu

:

Kira bedeli belli olmayan kira sözleşmesinin tapuya tescili

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz incelenmiştir.

Şirketinizin aktifinde bulunan otellerin kiraya verilmesi ile ilgili sözleşmenin tapuda tescilinden ne şekilde harç alınacağına dair görüş talebiniz 17/06/2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.34.18.01-003.01-769 özelgemizde açıklanmıştı. Bu defa da, şirketinizce inşa edilen bir otelin kiralanması ile ilgili olarak düzenlenen kira sözleşmesinde kira tutarının satış cirosunun belli bir yüzdesi olarak belirlendiği belirtilerek söz konusu kira sözleşmesinin tapuya tescilinden ne şekilde harç alınacağı hususunda görüş istenilmekte olup, konuya ilişkin açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun 57’nci maddesinde; “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü yer almaktadır.492 sayılı Kanuna ekli (4) sayılı tarifenin I/10’uncu maddesinde adi veya hasılat kira mukavelelerinin tapu siciline şerhinde mukavele müddetine göre hesaplanacak kira toplamı ve mukavele mevcut değilse veya mukavelede müddet belirtilmemişse bir yıllık kira bedeli üzerinden harç alınacağı belirtilmektedir.

… Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile … Turizm A.Ş. arasında … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel numaralı gayrimenkul üzerine inşa edilecek … Otel … isimli otel ve müştemilatının kiralanması ile ilgili olarak düzenlenen kira sözleşmesinde, kira süresinin 25 yıl olduğu ve yıllık kira bedelinin düzeltilmiş brüt faaliyet karının %70’i olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

Buna göre, söz konusu kira sözleşmesinin tapu siciline şerhinde, yıllık kira bedeli olarak kiralamaya konu işin mahiyetine uygun bir kira bedeli tespit edilerek bu kira bedeli ile kira süresinin çarpımı sonucu hesaplanan tutar üzerinden 492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/10’uncu maddesine göre nispi tapu harcı tahsil edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

KOOPERATİFLERDE GENEL KURUL İŞLEMLERİ-2013-Kemal Özmen

Detaylı bilgi için bize ulaşın
info@ozmconsultancy.com