5510 sayılı kanunun 81.maddesi gereği %5 lik SGK indirim payının hakedişlerden kesintisinin yasal olduğu hakkında

5510 sayılı kanunun 81.maddesi gereği %5 lik SGK indirim payının hakedişlerden kesintisinin yasal olduğu hakkında
(Karar Tarihi : 27.05.2012)
“Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan üç ayrı sözleşme ile davacının üstlendiği işleri yapıp, fatura keserek hakedişlerini aldığını, ancak davalı kurumca yapılan %5 tutarında prim indirimi kesintisinin davacıya ödenmediğini iddia ederek, davacının hakedişinden kesilen 22.895,36 TL primlerin davalı kuruma ödendiği tarihlerden, bu mümkün değilse 17.5.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, dava konusu üç ayrı ihaleyi müvekkilinin açtığını, davacının bu ihaleleri kazanıp, üç sözleşme imzaladığını, davacının sözleşme içeriğinde bulunan yükümlülüklere uymayı taahhüt ettiğini ve sözleşmedeki taahhütlerin davacıyı bağlaması gerektiğini, dava konusu kesintilerin Kamu İhale Genel Tebliğine göre yapıldığını, bu mevzuatın iptali için davanın Kamu İhale Kurumu aleyhine açılması gerektiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu kesintilerin idari işlem olduğundan davanın görev yönünden reddi gerektiğini, dava konusu işlemlerin sözleşmedeki kabul ve taahhütlere ve sözleşmelerde belirtilen mevzuata aykırı olmadığını, davacı yüklenicinin başta kabul ettiği taahhütlerden bilahare vazgeçmesine dair kanuni dayanak bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı firma ile davalı arasında değişen tarihlerde üç ayrı sözleşme imzalanıp, davacının, davalıya temizlik hizmeti verdiği, sözleşme gereğince davacıya hakedişlerinin ödendiği %5 prim kesintisi yapılarak ödeme yapıldığı, sözleşme imzalanırken hizmet alımlarına tip sözleşmenin kullanıldığı Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 12. maddesi gereğince davacının Kamu İhale Kurumu Genel Tebliğine uymayı kabul ettiği, uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sözleşme ve ihale dokümanlarının davacı yükleniciyi bağlayacağı, davacının tebliğin yasaya aykırı olduğu iddiasının, tarafların serbest iradeleriyle imzaladıkları sözleşme hükümleri karşısında nazara alınamayacağı, %5’lik prim kesintisinin davacıya iadesi halinde davacının sebepsiz olarak zenginleşeceği, %5’lik sigorta priminin ihale sözleşmesinin fiyat farkı hesabına dahil edilmesinin yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa veya bu iş için yükleniciye arsa sahipleri tarafından vekalet verilmemişse; üzerinde inşaat yapılacak taşınmaz üzerinde bina ve bu binada kiracı varsa binanın yıkımı ve bundan evvel de kiracının tahliyesi arsa sahibinin yükümüdür. Bu işler yapılmadan da arsa sahibinin yükleniciye, inşaata elverişli bir arsa teslim ettiğinden söz edilemeyeceği gibi bu işlerden kaynaklanan gecikmeden yüklenici sorumlu tutulamaz. (Karar Tarihi : 12.07.2011)

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa veya bu iş için yükleniciye arsa sahipleri tarafından vekalet verilmemişse; üzerinde inşaat yapılacak taşınmaz üzerinde bina ve bu binada kiracı varsa binanın yıkımı ve bundan evvel de kiracının tahliyesi arsa sahibinin yükümüdür. Bu işler yapılmadan da arsa sahibinin yükleniciye, inşaata elverişli bir arsa teslim ettiğinden söz edilemeyeceği gibi bu işlerden kaynaklanan gecikmeden yüklenici sorumlu tutulamaz.
(Karar Tarihi : 12.07.2011)
“Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.10.2006 gününde verilen dilekçeyle alacağın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2009 tarihli hükümün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kararlaştırılan teslim tarihinde teslim edilmeyen bağımsız bölümler sebebi ile gecikmeden kaynaklanan kira geliri yoksunluğu tazminatına ilişkindir.

Davalı yüklenici, üzerine inşaat yapılması kararlaştırılan taşınmazda bulunan gecekondunun yıkımındaki işlemler sebebi ile elde olmayan gecikmeler bulunduğunu, bu gecikmelerden sorumlu tutulamayacağını, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişinin hesapladığı 5.400,00 TL gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir.

Taraflar arasında 17.10.2003 tarihli biçimine uygun düzenlenmiş bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi mevcut olduğu çekişmeli değildir. Bu sözleşmeye göre 24 ay olan eserin teslim süresi 17.10.2005 tarihinde sona ermektedir. Sözleşme uyarınca davacı arsa sahibine binadan 1 tam bağımsız bölüm ve 1 dairenin de 1/3 payı isabet etmektedir. Yine sözleşmeye göre, gecikme halinde yüklenici her ay için rayiç kira bedeli ödeyecektir.

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri uyarınca yüklenicinin inşaata başlayabilmesi için arsanın imar durumunun bu işe uygun olması, imar durumu uygun olan arsanın her türlü ayıptan ari olarak arsa sahibi tarafından yükleniciye teslim edilmesi gerekir. Taşınmaz üzerinde bina ve bu binada kiracı varsa kuşkusuz binanın yıkımından evvel kiracının da tahliyesi gerekmektedir. Bunlar giderilmeden yükleniciye inşaata elverişli bir arsa teslim edildiğinden söz edilemez. Nitekim, 17.10.2003 tarihli sözleşmede taraflar, üzerinde bina yapılacak arsada bir gecekondu bulunduğunu, bu gecekondunun yıkılarak yükleniciye arsanın teslim edileceğini bilmektedir. Aksine sözleşme yoksa veya bu iş için yükleniciye arsa sahipleri tarafından vekalet verilmemişse gecekondunun yıkımındaki görev arsa sahibine düşer.

Davalı yüklenici, sözleşme gereğince arsa sahibinin yıkması gereken gecekondunun onun tarafından yıkılmadığını, bu işler için belediyeye başvurduğunu ve zaman gerektirdiğini savunmuştur. Mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. Gerçekten, arsa sahibinin yerine getirmesi gereken edim yüklenici tarafından yerine getirilmişse yüklenici bundan kaynaklanan gecikmeden sorumlu tutulamaz. O halde, yükleniciden savunmasında geçen delilleri istenip toplanmalı, bu arada dava dışı belediyede mevcut işlem dosyasına göre arsa üzerindeki gecekondunun yıkılması için kimlerin ne gibi işlem yaptığı belediye imar müdürlüğünden sorularak tespit edilmeli, bu işlemlerin yerine getirilmesi için meydana gelen gecikmeden yüklenici sorumlu tutulmamalıdır.

Mahkemece değinilen bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ve araştırma ile davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır.

KARAR : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde iadesine, 12.07.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 97 :Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDEKİ ÖZEL MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM OKULLARINDA ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRENCİLEREDESTEK VERİLMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ

13 Şubat 2013  ÇARŞAMBA

Resmî Gazete

Sayı : 28558

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığından:

2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINDA ORGANİZE SANAYİ

BÖLGELERİNDEKİ ÖZEL MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM

OKULLARINDA ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRENCİLERE

DESTEK VERİLMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ

Bilindiği üzere, 8/2/2007 tarihli ve    5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 12 nci    maddesinin üçüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında;

“Bu Kanun kapsamında organize sanayi bölgelerinde açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından başlamak üzere, resmî okullarda öğrenim gören bir öğrencinin okul türüne göre Devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek üzere, her eğitim öğretim yılı itibarıyla Maliye Bakanlığı ile Bakanlık tarafından müştereken belirlenen tutarda, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten eğitim ve öğretim desteği yapılabilir.

Söz konusu eğitim öğretim hizmetini sunan veya yararlananların, gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar,    iki katı ve kanuni    faiziyle birlikte ilgililerden müteselsilen    tahsil edilir. Bu fiillerin okullar tarafından tekrarı halinde, ayrıca kurum açma izinleri iptal edilir.

Bu konu ile    ilgili öğrenci başarı durumu da dahil olmak üzere destek verilme kriterleri, hangi eğitim ve öğretim alanlarına destek verileceğine dair kurallar ile diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Bakanlıkça müştereken hazırlanan yönetmelikle belirlenir.”

hükümleri    yer almaktadır.

Diğer taraftan 20/3/2012    tarihli ve 28239 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin Geçici 3 üncü maddesinde, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında eğitim ve öğretim desteğini alacak okul türü, alan ve dallarına ilişkin ödenecek tutarların da yer aldığı tebliğin Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığınca müştereken hazırlanarak yayımlanacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu kapsamda, eğitim ve öğretim desteği verilecek alanlar, destek tutarları ve bunlara ilişkin diğer hususlar aşağıda belirtilmiştir.

1- 5580 sayılı Kanun kapsamında organize sanayi bölgelerinde açılan özel mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için verilecek eğitim ve öğretim desteği tutarları, 9 uncu sınıflarda her alan için aynı, 10, 11 ve 12 nci sınıflarda ise alanlara göre ayrı ayrı olmak üzere aşağıda yer almaktadır.

 

Eğitim ve Öğretim Desteği Verilen Alanlar ve Tutarları

Sıra No

Alan Adı

Destek Tutarı (TL)

1

Makine Teknolojisi

5.000

2

Metal Teknolojisi

4.500

3

Elektrik Elektronik Teknolojisi

5.000

4

Tekstil Teknolojisi

4.000

5

Mobilya ve İç Mekân Tasarımı

4.000

6

Plastik Teknolojisi

4.500

7

Motorlu Araçlar Teknolojisi

5.000

8

Gıda Teknolojisi

4.500

9

Kimya Teknolojisi

4.500

10

Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri

4.500

11

9. Sınıf

3.500

 

2- Yukarıda belirlenen alanların dallarında da bu alan için belirlenen tutarda eğitim öğretim desteği uygulanır.

3- Eğitim öğretim desteği, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanır. Ödemeye ilişkin usulleri belirlemeye Millî Eğitim Bakanlığı yetkilidir.

4- Bu Tebliğde yer almayan hususlarda düzenleme yapmaya ve uygulamada ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı yetkilidir.

5- Maliye    Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanan bu Tebliğ, 17/9/2012 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

6- Bu Tebliğ hükümleri Maliye Bakanı ve Millî Eğitim Bakanı tarafından yürütülür.

Tebliğ olunur.

 

 

 

Bağımsız bölümlerin başkasına devri, kayıtlanması veya kiralanması halinde, eklentiler ve ortak yerler de kendiliğinden devredilmiş, kayıtlanmış vaya kiralanmış olur.

Bağımsız bölümlerin başkasına devri, kayıtlanması veya kiralanması halinde, eklentiler ve ortak yerler de kendiliğinden devredilmiş, kayıtlanmış vaya kiralanmış olur.

Toki’den tahsis edilen arsalar

Madde 11 – (Değişik: 28/6/2001 – 4698/9 md.)
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, sattığı veya devrettiği arsa ve arazinin amacına uygun kullanılması için tapu kayıtlarına, satış şartlarına uygun alt yapı, yapı veya tesis yapılmadıkça üçüncü kişilere satış, devir, temlik yapılamayacağı ve haczedilemeyeceği hususunda şerhler koydurmaya ve/veya bu amaca yönelik sözleşmeler yapmaya yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esaslar yönetmelikle belirlenir.

Hizmet tespit davası-Kemal ÖZMEN

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Hukuk Müşavirliği

 

GENELGE

2012/14

Tarih               : 16.04.2012

Konu               : 25.02.1982 tarih, 2952 sayılı Genelgenin yürürlükten kaldırılması

 

Bilindiği üzere, sadece işveren aleyhine hizmet süresinin tespiti talebiyle açılan davalar sonucunda verilen kararlarda tespit olunan ancak, primi ödenmeyen veya Kurumca primlerin ödetilme imkanının ortadan kalktığı halleri kapsayan sürelerin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 61. maddesi muvacehesinde nazara alınmayacağı hususundaki Devredilen Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünün 25.02.1982 tarih, 2952 sayılı Genelgesi halen yürürlükte bulunmakta ise de, bu Genelgenin dayanağı olan Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.04.1981 gün ve 1981/608 E., 1981/2253 K. sayılı ilamında belirtilen görüşünü, 506 sayılı Kanunun mülga 60. maddesi kapsamında yaşlılık aylığı tahsis koşullarından birinin belirli sayıda malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin ödenmiş olması ise de, ancak aynı Kanunun mülga 79. maddesinin onuncu fıkrası hükmünün, mülga 60. maddeye göre uygulama önceliği olduğu ve hizmet tespit kararıyla kazanılan gün sayısının, ancak tespite ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra Kurum yönünden bağlayıcılık kazandığı şeklinde görüş değiştirmiştir. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.12.2010 gün ve 2010/13035 E., 2010/16459 K., Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.03.2006 gün ve 2005/12426 E., 2006/2934 K.)

Anılan Genelgenin uygulanması nedeniyle, hizmet tespitine ilişkin mahkeme kararlarına müstenit primlerin yasal olarak işveren tarafından ödenmesi gerekirken, bu primin gerek işverenler gerek sigortalılar tarafından ödenmeden Kurumumuzca yaşlılık aylığı bağlanmamasının sigortalılarımızın mağduriyetine sebep olması nedeniyle, sigortalılar Kurumumuz aleyhine dava açmakta ve bağlanması gereken aylıkların ödenmemesi nedeniyle uğradıkları zararları faizi ile birlikte talep etmekte, Kurumumuzun bu kez sigortalılar tarafından mevcut hizmet tespiti kararlarının uygulanması amacıyla açtıkları yeni davalarla karşı karşıya kalmakta ve anılan davaların aleyhimize sonuçlanması nedeniyle, fuzuli yargılama giderleri ile zaman emek ve masraf kaybına sebebiyet verilmektedir.

Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 138. maddesinin dördüncü fıkrası “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Hükmüne amirdir. Bu nedenle bu Genelge çerçevesinde mahkeme kararlarını uygulayamayan personelimiz hakkında da Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunularak personelimizin mağduriyetine neden olunmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, 25.02.1982 tarihli ve 2952 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmış olup, Anayasada, idarelerin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, mahkeme kararları gereklerinin gecikmeksizin yerine getirilmesi gerektiği kabul edildiğinden kesinleşen mahkeme kararlarının uygulanması gerekmektedir.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Mali Müşavirler Mali Mesuliyet sigortasını vergiden düşebilir mi ?