Kooperatif aynı yükleniciden hem kaba inşaat hem de ince işler için hizmet almasının vergisel boyutu-Evren ÖZMEN

Kooperatiflerde aynı yükleniciye ihale usulü  yaptırılan kaba inşaat ve devamında ince inşaat işleri dönem atladığı takdirde yıllara yaygın olması gereklidir ve hakedişlerden stopaj kesintisi yapılması gerekmektedir.

Ekran Resmi 2018-04-23 21.30.14

Kooperatiflerde Yönetim kurulları bu hususu özenle takip etmeleri gereklidir.

Evren ÖZMEN

 

Ticari Plaka satışı vergiden muaf oldu !!!

Ticari Plaka satışı vergiden muaf oldu !!!

Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ilişkin ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarının tamamı, plakaların elde tutulma süresi gibi şartlar aranmaksızın gelir vergisinden istisna olacak.

Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ait ticari plakaların, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önce elden çıkarılmasından doğan kazanç ve işlemlerle ilgili olarak vergi incelemeleri veya takdir işlemlerine istinaden herhangi bir vergi tarhiyatı yapılmayacak, vergi cezası kesilmeyecek.

pexels-photo-590059.jpeg

Error: Contact form not found.

MÜKELLEFİMİZE AİT ÖZELGE-YURTDIŞI İNŞAAT TAAHHÜT HİZMETLERİ-BAHREYN-EVREN ÖZMEN

Tarafımızdan talep edilmiş özelgenin tamamını aşağıda bulabilirsiniz.
Sorularınız için

Error: Contact form not found.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı: 62030549-125[5-2016/372]-541480

08.12.2017

Konu: Bahreyn’de alt taşeron olarak yapılan kaba inşaat işinden elde edilen kazancın kurumlar vergisinden isisna olup olmadığı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Şirketinizin 2016 yılında İstanbul merkezli olarak kurulduğu belirtilerek, Bahreyn’de …… alt taşeronu olarak imzalamış olduğunuz sözleşme gereğince Türkiye’den personel götürmek suretiyle … inşaatın gerçekleştirileceği belirtilerek, söz konusu inşaat işine ilişkin olarak elde edilen kazancın, yurt dışı inşaat taahhüt işi kapsamında kurumlar vergisinden istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Tam mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.” hükmü yer almaktadır.

Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde; yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Diğer taraftan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.9. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna” başlıklı bölümünde;

“Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ile yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, herhangi bir koşula bağlanmaksızın kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, kurumların yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri kazançlar, maddede belirtilen tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olmak ve en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergi yükü taşımak koşuluyla vergiden istisna edilmiştir.

Benzer şekilde, anılan fıkranın (h) bendi ile de yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla yapılan ve yurt dışında vergilendirilen inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların (vergi yükü oranına bakılmaksızın), ayrıca yurt içinde de vergilendirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla bu kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Teknik hizmetler esas itibariyle inşaat, onarım ve montaj işleriyle ilgili olarak yürütülen planlama, projelendirme, mimarlık ve mühendislik, etüd, fizibilite, harita tasarım, metraj, keşif, idari ve teknik şartname ile ihale dosyası hazırlama, ihale değerlendirme, mesleki kontrollük, inşaat kontrollüğü, tasarım kontrollüğü, işletmeye alma danışmanlığı, proje ve yatırım yönetimi ve benzeri hizmetleri kapsamaktadır.

Teknik hizmetlerden elde edilen kazançların da anılan istisnadan yararlanabilmesi için bu işlerin yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla yapılması; yurt dışında ayrıca bir işyeri veya daimi temsilci olmadan yapılan teknik hizmetlerin, hizmet ihracatı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, teknik hizmetlerin yurt dışındaki inşaat, onarım ve montaj işlerine bağlı olarak yapılma şartı bulunmamaktadır.

İnşaat, onarım ve montaj işlerinin yurt dışında gerçekleştirilmesi için bir işyeri bulunması gerekirken, bu işlere bağlı teknik hizmetlerin yurt dışında herhangi bir işyeri olmaksızın Türkiye’den gerçekleştirilebilmesi de mümkün olabilmektedir. Proje hazırlanması gibi teknik hizmetler, inşaat ve onarma işinin tamamlayıcı bir unsuru olmasına karşın; kurumların yurt dışında devam eden bir inşaat ve onarma işi olmadığı ya da ayrıca bir işyeri veya daimi temsilci bulundurulmadığı durumlarda, bu faaliyetin ihracat olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup yurt dışındaki inşaat işine bağlı olarak Türkiye’de yapılan teknik hizmetlerden sağlanan kazançların bu istisnadan yararlandırılması mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kurumların yurt dışında bir inşaat ve onarım işi varsa, buna bağlı teknik hizmetler ister Türkiye’de isterse yurt dışında yapılsın, elde edilen kazançlar istisnadan yararlanabilecektir. Kurumların yurt dışında yaptıkları bir inşaat ve onarım işinin bulunmaması halinde ise ancak yurt dışında bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla yaptıkları teknik hizmetlerden elde edilen kazançlar istisnadan yararlanılabilecektir.

Bu istisnanın uygulanması açısından, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu kazançların Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi istisnadan yararlanması için yeterlidir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Tebliğin “33.3. Mahsup edilebilecek yurt dışı vergilerin sınırı” başlıklı bölümünde ise yurt dışında elde edilen kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmiş olması halinde, bu kazançlar üzerinden yurt dışında ödenen vergilerin yurt içinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.

Bu açıklamalara göre, alt taşeron olarak Bahreyn’de yapılan ……… işinin yurt dışında bulunan iş yeri veya daimi temsilci aracılığı ile yapılması halinde bu işle ilgili olarak Şirketinizce elde edilerek Türkiye’deki genel sonuç hesaplarına intikal ettirilecek kazançların, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendine göre istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.

ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI AÇISINDAN:

02.09.2007 tarihinden itibaren yürürlükte olan “Türkiye Cumhuriyeti ile Bahreyn Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” hükümleri 01.01.2008 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

Söz konusu Anlaşmanın “İşyeri” başlıklı 5 inci maddesinin, inşaat şantiyesi, yapım veya kurma projesi ile ilgili iş yerinin oluşmasını düzenleyen 3 üncü fıkrasının hükmü şu şekildedir:

“3. 9 ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım veya kurma projesi bir işyeri oluşturur.”

Buna göre, Türkiye-Bahreyn Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nda inşaat işleri bakımından iş yerinin oluşması dokuz aylık süre koşuluna bağlanmış olup, bahsi geçen şirketin Bahreyn’de bir iş yeri bulunmasa dahi taşeron firma olarak yapılmış olduğu faaliyetlerin icrasının belirtilen süreyi aşması halinde Bahreyn’de bir iş yerinin varlığından söz edilmesi mümkün olacaktır.

Anlaşmanın “Ticari Kazançlar” başlıklı 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında ise;

“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla orada ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazançları yalnızca işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”

hükmü yer almaktadır.

Bu hükümler uyarınca, Bahreyn’de bir iş yerinin bulunması ya da şirketin üstlendiği faaliyetlerin dokuz ayı aşması neticesinde burada bir iş yerinin oluşması halinde vergileme, Anlaşmanın ticari kazançlara ilişkin 7 nci maddesi kapsamında bu iş yerine atfedilebilir kazançlarla sınırlı olmak üzere Bahreyn’nin de vergi alma hakkı olacaktır.

Ancak, yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde şirket tarafından üstlenilen söz konusu inşaat işinin süresinin dokuz ayı aşmaması halinde, Bahreyn’de bir iş yeri oluşmayacak ve bu faaliyetler çerçevesinde elde edilecek kazançlar, iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yalnızca Türkiye’de vergiye tabi tutulacaktır.

Diğer taraftan, Türkiye mukimi bu şirketin Bahreyn’de ki faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri üzerinden Bahreyn’de vergi ödemesi durumunda, bu şekilde ödenecek vergiler söz konusu Anlaşmanın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 22 nci maddesinin 1 inci fıkrası çerçevesinde, Türkiye’de ödenecek vergiden Bahreyn’de ödenen verginin eşit tutarı kadarının mahsup edilmesi suretiyle çifte vergilendirme önlenebilecektir.

Anlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için ilgili şirket adına Türkiye’de tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini gösteren, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan alınacak mukimlik belgesinin Bahreyn yetkili makamlarına ibraz edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sporculara vergi 2019 sonuna ertelendi-mali müşavir Evren ÖZMEN

Sporculara vergi 2019 sonuna ertelendi

2017 OLAN TARİH 20 ARALIK 2017 TARİHLİ RESMİ GAZETE 7063 SAYILI KANUN İLE 2019 SONUNA ERTELENDİ-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Geçici Madde 72 – (Ek: 4/6/2008-5766/8 md.) (1) (1) 31/12/2019 tarihine kadar sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden aşağıdaki oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapılır.

a) Lig usulüne tabi spor dallarında;

1) En üst ligdekiler için % 15,

2) En üst altı ligdekiler için % 10,

3) Diğer liglerdekiler için % 5,

 

b) Lig usulüne tabi olmayan spor dallarındaki sporculara yapılan ödemeler ile milli sporculara uluslararası müsabakalara katılmaları karşılığında yapılan ödemelerden % 5.

(2) Bu ödemeler üzerinden 94 üncü madde kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz. Bu gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmez. (

3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan ücret ve ücret sayılan ödemelerin vergilendirilmesinde 31/12/2007 tarihinde yürürlükte olan hükümler uygulanır.

(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Fulfillment by amazon üzerinden satış yapanların vergisel boyutu-Mali Müşavir Evren Özmen

Fulfillment by amazon üzerinden satış yapanların vergisel boyutu-Mali Müşavir Evren Özmen

FBVA ile satış yapıldığı takdirde yapılacak vergisel işlemler nelerdir ?-

Sorularınız ve danışmanlık hizmet almak için aşağıdaki formdan bize ulaşabilirsiniz

Blockchain ve Muhasebe denetimi

 

Error: Contact form not found.

Kentsel dönüşümde inşaat taahhüt işi kdv oranı-EVREN ÖZMEN MALİ MÜŞAVİR

6306 sayılı Kanun kapsamında olsa dahi bir binanın kat maliklerinden alınan bedel karşılığı yıkılıp yeniden inşası, konut teslimi değil inşaat taahhüt işi kapsamında değerlendirildiğinden, bu işlem nedeniyle düzenlenecek faturalarda genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir.

Ekran Resmi 2015-11-29 06.45.30

Kooperatifler kaç kişi ile kurulur ? Unvanı nasıl belirlenir ?- info@ozmconsultancy.com

             B) Kuruluş, muteberlik şartları, isim kullanma yetkisi :

             Madde 2 – Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.

             Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

             Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

             (Ek: 6/10/1988 – 3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

Kooperatif hissesi miras kaldıktan sonra ödemelerin varisler tarafından tamamlanması durumunda bu durum ivazsız intikal sayılır mı ? Değer Artış kazancı nasıl hesaplanır ?-ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK

…………..vefatı dolayısıyla tarafınıza intikal eden kooperatif hissesi için; kooperatif sermayesine ve dolayısıyla sahibi olunan kooperatif hissesine çeşitli şekillerde katılım payı ödemesinin bir kısmının miras yoluyla intikalden sonra tarafınızca yapılmış olması nedeniyle, bu kısma isabet eden daire payının ivazlı iktisap olarak değerlendirilmesi ve gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılmasının tapuya tescille doğması dolayısıyla bu dairenin 08/05/2009 tarihinden başlayarak beş yıllık süre içerisinde satılması halinde bu satıştan elde edeceğiniz kazancın ilgili yıl için belirlenen istisna tutarını aşan ivazlı iktisaba tekabül eden kısmının değer artışı kazancı olarak değerlendirilerek beyan edilmesi gerekmektedir.

Kooperatife ait arsa satışının vergi kanunları karşısındaki durumu hk. Tarih 10/11/2012

Başlık Kooperatife ait arsa satışının vergi kanunları karşısındaki durumu hk.
Tarih 10/11/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.17.01-2011-KDV-1-14008-08-1165
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.17.01-2011-KDV-1-14008-08-1165

10/11/2012

Konu

:

Kooperatife ait arsa satışının vergi kanunları karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, 1976 ve 1989 yıllarında alınan arsaların satılacağı, bu satış işleminden sonra kooperatifinizin tasfiye edileceği belirtilerek; söz konusu satış işleminden dolayı elde edilecek kazancın nasıl vergilendirileceği ile arsaların maliyet bedellerinin güncellenmesinin yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımızdan bilgi talep edilmektedir.

A) Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75’lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

Ayrıca, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde, yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu, ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçlan doğrultusunda kullanılması gerektiği belirtilmiştir.

Kooperatifiniz tarafından Başkanlığımıza hitaben verilen özelge talep formu ve eklerinin tetkikinden, kooperatifinize ait 4 adet arsanın 1 adedinin 2008 yılında, 3 adet arsanın ise 2010 yılında satıldığı, arsaların satışından elde edilen gelirlerin bankalarda vadeli mevduat hesabında değerlendirildiği, söz konusu arsaların satışı dolayısıyla elde edilen gelirlerin kooperatif ortaklarına dağıtılacağı ve kooperatifin, satış işlemlerinin tamamlanmasından sonra tasfiye kararı alarak tasfiyeye gireceği anlaşılmıştır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifiniz tarafından 1976 ve 1989 tarihlerinde alınan arsaların satışı, Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartlardan “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartını ihlal etmiş olacağından, bu satış işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnanın amacı, kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkân sağlamak olup; tasfiyeye giren kooperatifin böyle bir amacının olamayacağı açık olduğundan; kooperatifinizin tasfiyeye girmesi ya da arsaların satışı dolayısıyla elde edilen gelirlerin kooperatif ortaklarına dağıtılması hallerinde, aktifinizde kayıtlı arsanın satışından doğan kazancın bu istisna hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinde mevduat faizlerinin menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı; geçici 67 nci maddenin (5) numaralı fıkrasında ise, gelir sahibinin gerçek veya tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmamasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra uyarınca yapılacak vergi kesintisini etkilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, kooperatifinize ait arsaların satış bedelinin bankaya yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına göre %15 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Ayrıca, kooperatifinizin, ortaklarından topladığı aidatların iade edilen tutarları üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmayacağı; ancak, kooperatifin sahip olduğu söz konusu arsaların satışından elde edilen kazanç ile bu kazançların değerlendirilerek nemalandırılmasından elde edilen gelirlerin ortaklara dağıtılması durumunda Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6/b-i) bendine göre %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

B) Vergi Usul Kanunu Yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 269 uncu maddesinde ise, “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir…” hükmü mevcuttur.

Öte yandan; Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298 inci maddesi, 5024 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilerek “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlığı altında yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve böylece vergileme üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmış olup 31.12.2003 tarihli mali tabloların düzeltme işlemine ilişkin hükümlere ise aynı Kanuna eklenen Geçici 25 inci maddesinde yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun Mükerrer 298 inci maddesinde; “A) Malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur.

1. Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer…” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun Geçici 25 inci maddesinin (j) bendinde ise; 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup, bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.

Buna göre; kooperatifinizin bilançosunda yer alan arsaları maliyet bedeli ile değerlemeniz ve kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edildiği tarih itibariyle de düzenlenen bilançonuzun Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesine göre, şartların oluşması halinde aynı Kanunun mükerrer 298 inci maddesine göre enflasyon düzeltmesine tabi tutmanız gerekmektedir.

C) Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesi ile Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-r maddesinde ise; kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin KDV’den istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.

Diğer taraftan, istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır.

Buna göre, kooperatifinizce satışa konu edilen arsaların mutad taşınmaz alım satımı ticareti kapsamında olmaması ve en az iki tam yıl süreyle kooperatifiniz aktifinde yer alması koşuluyla KDV Kanununun 17/4-r maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanabilmeniz mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatife ait arsanın Fuzuli işgali

Bir Arazi üzerine yapılan inşaat, Arazinin Bütünleyici parçası olur.Yani arazi üzerine yapılmış bina, arazinin ayrılmaz parçasıdır,kural olarak, arazinin maliki ile o arazi üzerine yapılmış binanın maliki ayrı kişiler olamaz. Yani arazinin maliki kimse, binanın sahibi de odur.Bilerek ya da bilmeyerek,başkasının arazinin üzerine bina yapılması durumunda, bir haksız inşaatın varlığı söz konusudur.MK 706. Madde gereğince taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille mümkün olup taşınmaz mülkiyeti devirni amaçlayan sözleşmeleri geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmeleri ve tescil edilmiş olmaları hukuki zorunluluktur. Kaldı ki olayımızda taraflar arasında taşınmaz mülkiyetini devre yönelik resmi veya resmi olmayan (protokol şeklinde)bir ilişki mevcut değildir. Davalı başkasına ait bir arazi üzerine haksız tecavüzde bulunarak “geçici olacağı” ve “en kısa sürede kaldırılacağı” şeklinde beyanlarda bulunarak bir bina inşa etmiş ve süreç içerisinde binayı kaldırmayarak işgalini devam ettirmiş ve iş bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

Gayrimenkulün bulunduğu binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre müteahhite devredilmesi ve bu binanın arsası üzerine yapılan yeni binadan eski konutunuz yerine,yeni konutunuzu, iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre dolmadan değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Gayrimenkulün bulunduğu binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre müteahhite devredilmesi ve bu binanın arsası üzerine yapılan yeni binadan eski konutunuz yerine,yeni konutunuzu, iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre dolmadan değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Tarih 24/02/1999
Sayı B.07.0.GEL.0.43/4305-105/6587
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü

TARİH : 24.02.1999
SAYI : B.07.0.GEL.0.43/4305-105/6587
KONU : İktisap tarihinden itibaren dört yıllık süre dolmadan
satışı yapılan konuttan doğan kazancın değer artış kazancına
tabi olup, olmayacağı hk.
……………….

İLGİ : 08.01.1999 tarihli dilekçeniz.
İlgi dilekçenizin incelenmesinden; 1988 yılında satın aldığınız konutun bulunduğu binanın diğer maliklerle de anlaşılarak 1994 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak müteahhite verildiği müteahhitin bu binayı yıkarak arsası üzerine yeni bir bina inşa ettiği, inşa edilen yeni binadan 1998 Ocak ayında eski binadaki konutunuzun yerine bir konut verildiğini ve buna ilişkin olarak tapuda cins tashihi yapılan konutu 1998 Kasım ayında 13 Milyar liraya sattığınızı belirterek, Gelir Vergisi Kanunu yönünden vergi mükellefiyetinizin doğup doğmadığı hakkında bilgi istediğiniz anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunla 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmadan önceki mükerrer 80 inci maddesinin 7 numaralı bendinde; iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların (kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkuller, tahsis tarihinden ortak tarafından satın alınmış sayılır.) değer artış kazıncı olarak vergiye tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 4369 sayılı Kanunla kaldırılmadan önceki mükerrer 81 inci maddesine 3946 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle eklenen fıkrada, mükerrer 80 inci maddenin birinci fıkrasının 7 numaralı bendinde belirtilen değer artış kazancının hesabında iktisap bedelinin, gayrimenkul ve bu nitelikteki hakların iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı takvim yılları hariç olmak üzere, her takvim yılı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak tespit edileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununa 4008 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle eklenen geçici 41 inci maddede, söz konusu fıkra hükmünün 01.01.1993 tarihinden itibaren iktisap edilen mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar hakkında uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümler çerçevsinde; 1988 yılında iktisap ettiğiniz gayrimenkulün (konut) bulunduğu binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre müteahhite devredilmesi ve bu binanın müteahhit tarafından yıkılarak, arsası üzerine yapılan yeni binadan eski konutunuz yerine, 1998 yılı Ocak ayında iktisap ettiğiniz yeni konutunuzu, iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre dolmadan Kasım 1998 ayında elden çıkarmanızdan doğan kazanç, değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Söz konusu değer artış kazancının hesabında, elden çıkardığınız konutun maliyet bedeli olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca iktisap tarihiniz esas alınmak suretiyle tespit edilecek değeri dikkate alınacaktır.

Bu suretle Takdir Komisyonunca takdir edilen bedel ile satış bedeliniz arasındaki olumlu farkın değer artış kazancı olarak 1999 yılı Mart ayı içerisinde verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Gayrimenkulün bulunduğu binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre müteahhite devredilmesi ve bu binanın arsası üzerine yapılan yeni binadan eski konutunuz yerine,yeni konutunuzu, iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre dolmadan değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Gayrimenkulün bulunduğu binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre müteahhite devredilmesi ve bu binanın arsası üzerine yapılan yeni binadan eski konutunuz yerine,yeni konutunuzu, iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre dolmadan değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Tarih 24/02/1999
Sayı B.07.0.GEL.0.43/4305-105/6587
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü

TARİH : 24.02.1999
SAYI : B.07.0.GEL.0.43/4305-105/6587
KONU : İktisap tarihinden itibaren dört yıllık süre dolmadan
satışı yapılan konuttan doğan kazancın değer artış kazancına
tabi olup, olmayacağı hk.
……………….

İLGİ : 08.01.1999 tarihli dilekçeniz.
İlgi dilekçenizin incelenmesinden; 1988 yılında satın aldığınız konutun bulunduğu binanın diğer maliklerle de anlaşılarak 1994 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak müteahhite verildiği müteahhitin bu binayı yıkarak arsası üzerine yeni bir bina inşa ettiği, inşa edilen yeni binadan 1998 Ocak ayında eski binadaki konutunuzun yerine bir konut verildiğini ve buna ilişkin olarak tapuda cins tashihi yapılan konutu 1998 Kasım ayında 13 Milyar liraya sattığınızı belirterek, Gelir Vergisi Kanunu yönünden vergi mükellefiyetinizin doğup doğmadığı hakkında bilgi istediğiniz anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunla 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmadan önceki mükerrer 80 inci maddesinin 7 numaralı bendinde; iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların (kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkuller, tahsis tarihinden ortak tarafından satın alınmış sayılır.) değer artış kazıncı olarak vergiye tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 4369 sayılı Kanunla kaldırılmadan önceki mükerrer 81 inci maddesine 3946 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle eklenen fıkrada, mükerrer 80 inci maddenin birinci fıkrasının 7 numaralı bendinde belirtilen değer artış kazancının hesabında iktisap bedelinin, gayrimenkul ve bu nitelikteki hakların iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı takvim yılları hariç olmak üzere, her takvim yılı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak tespit edileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununa 4008 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle eklenen geçici 41 inci maddede, söz konusu fıkra hükmünün 01.01.1993 tarihinden itibaren iktisap edilen mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar hakkında uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümler çerçevsinde; 1988 yılında iktisap ettiğiniz gayrimenkulün (konut) bulunduğu binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre müteahhite devredilmesi ve bu binanın müteahhit tarafından yıkılarak, arsası üzerine yapılan yeni binadan eski konutunuz yerine, 1998 yılı Ocak ayında iktisap ettiğiniz yeni konutunuzu, iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre dolmadan Kasım 1998 ayında elden çıkarmanızdan doğan kazanç, değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Söz konusu değer artış kazancının hesabında, elden çıkardığınız konutun maliyet bedeli olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca iktisap tarihiniz esas alınmak suretiyle tespit edilecek değeri dikkate alınacaktır.

Bu suretle Takdir Komisyonunca takdir edilen bedel ile satış bedeliniz arasındaki olumlu farkın değer artış kazancı olarak 1999 yılı Mart ayı içerisinde verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

11 adet iş yeri bulunan 960 daireli sitede çalıştırılan, kaloriferci, elektrikçi,aşçı,bahçıvan,temizlik işçisi,güvenlik ve büro elemanlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:24/02/2012
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık 11 adet iş yeri bulunan 960 daireli sitede çalıştırılan, kaloriferci, elektrikçi,aşçı,bahçıvan,temizlik işçisi,güvenlik ve büro elemanlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi hk.
Tarih 14/11/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 23-1999
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 23-1999

14/11/2011

Konu

:

11 adet iş yeri bulunan 960 daireli sitede çalıştırılan, kaloriferci, elektrikçi,aşçı,bahçıvan,temizlik işçisi,güvenlik ve büro elemanlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 11 adet işyeri bulunan 20 blok 960 daireli sitenizde kaloriferci, elektrikçi, aşçı, bahçıvan, temizlikçi, güvenlik görevlisi olarak 16 kişi, büro elemanı olarak 2 kişi olmak üzere toplam 18 kişi çalıştırdığınız belirtilerek, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” denilmiş olup aynı maddenin dördüncü bendinde, yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde ise hizmetçilere ödenen ücretlerin istisna kapsamında olduğu belirtildikten sonra hizmetçinin tanımı yapılmıştır.

Bu tanıma göre;

-hizmetin özel fertler tarafından verilmesi,

-hizmetin ev, bahçe, apartman gibi ticaret mahalli olmayan yerlerde verilmesi,

-orta hizmetçilik, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi (Mürebbiyeler hariç) özel hizmetlerde çalıştırılması

gerekmektedir.

Öte taraftan Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış ve (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, 20 bloklu 960 daireli sitenin bağımsız bölümlerinden sadece 11 tanesinin iş yeri mahiyetinde bulunması söz konusu siteyi ticaret mahalline dönüştürmeyeceğinden, gerçek veya tüzel kişiye hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, ticaret mahalli olmayan sitede çalıştırılan bahçıvan ve kaloriferciye yapılan ücret ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden müstesna tutulması; elektrikçi, temizlikçi, aşçı, güvenlik ve büro işlerinde çalıştırılanların ise hizmetçi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatiflere ait ilan ve reklam vergisi hakkında – Kooperatif Danismani Mali Musavir Kemal Ozmen

Konu​​: İlan ve Reklam vergisi hakkında

2464 Sayılı Belediye Gelirleri kanunun 13. Maddesinde ilan ve reklam vergisinin mükellefleri sayılmıştır. Buna göre İlan ve reklam vergisinin mükellefi; yurt dışından gönderilen ilan ve reklamlar dâhil olmak üzere, ilan ve reklamı kendi adına yapan veya yaptıran gerçek veya tüzel kişilerdir.
Bilindiği üzere İlan reklam vergisi 1. taksitinin son ödeme tarihi 31 Ocak 2. taksiti son ödeme tarihi ise 31 Temmuzdur.
İlgili kanunun istisna ve muaflıklar başlıklı 14. Maddesinin 8 bendine istinaden kooperatifler tarafından sadece ülke ürünlerinin ve turizminin reklamını yapmak şartıyla hazırlanan her türlü levha ve afişler ilan ve reklam vergisinden istisnadır. Ayrıca 1/2 metrekareyi aşmayan ışıksız levhalar da aynı şekilde ilan vergisinden istisnadır. Bunun dışında kooperatifler açısından 2464 Sayılı Belediye gelirleri kanununa istinaden ayrıca bir istisna veya muafiyet söz konusu değildir.
Bilgilerinize sunarız
Saygılarımızla

Bilanço, bütçe ve işletme projesi ilişkisi-Kooperatif Danismani Mali Musavir Kemal Ozmen

Bilanço, bütçe ve işletme projesi ilişkisi:
Yapı kooperatiflerinde ortakların yapacakları ödemelerin miktar, zaman ve ödeme esaslarını belirleme görev ve yetkisi genel kurula aittir. Bu yetki başka bir organa devredilememektedir. Genel kurul tarafından yönetim kuruluna verilen bu yetkinin muhasebe kuralları içinde ve doğru olarak denetlenebilmesi için bilanço hesapları ile bütçe fasılları arasında parelel bir bağlantının oluşturulması sonucu istenilen zamanlarda genel kuruldan alınan yetkinin doğru olarak kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi gerekmektedir. Uygulamada bu konuya gerekli özenin gösterilmesi birçok yönüyle yararlı olmaktadır. Özellikle bütçede bilançoda olduğu gibi dipnotlarının yazılması gerekmektedir.

Ortaklarımıza kat mülkiyeti tapuları verilirken K.K.’nun …… maddeleri gereği ortaklık paylarından borçları olmaması veya mevcut borçlarını yapılandırılmış olmaları gerekmektedir. Yine Kooperatifimiz, …. Tarihli genel kurulunda aldığı karar gereği kurucu ortak olduğu iki şirkete ait hisselerini ortaklarına kat mülkiyeti tapuları ile birlikte devredecektir. Zira bu şirketlerin kuruluş amacı Kooperatifte bulunan bütün ortakların söz konusu şirketlerde pay sahibi olmalarını sağlamaktır. Ancak tapu işlemleri sırasında bu iki şirkete ait hisseleri almak istemeyen ortaklar hisselerini kooperatif tasarrufuna bırakabilecektir.

Ortaklarımıza kat mülkiyeti tapuları verilirken K.K.’nun …… maddeleri gereği ortaklık paylarından borçları olmaması veya mevcut borçlarını yapılandırılmış olmaları gerekmektedir. Yine Kooperatifimiz, …. Tarihli genel kurulunda aldığı karar gereği kurucu ortak olduğu iki şirkete ait hisselerini ortaklarına kat mülkiyeti tapuları ile birlikte devredecektir. Zira bu şirketlerin kuruluş amacı Kooperatifte bulunan bütün ortakların söz konusu şirketlerde pay sahibi olmalarını sağlamaktır. Ancak tapu işlemleri sırasında bu iki şirkete ait hisseleri almak istemeyen ortaklar hisselerini kooperatif tasarrufuna bırakabilecektir.

Kooperatifimiz tarafından Genel kurul kararları neticesinde site yönetim planına uymayan ortaklara veya kat maliklerine uygulanan cezaların vergi kanunları karşısındaki durumu aşağıda özetlenmiştir.

Kooperatifimiz tarafından Genel kurul kararları neticesinde site yönetim planına uymayan ortaklara veya kat maliklerine uygulanan cezaların vergi kanunları karşısındaki durumu aşağıda özetlenmiştir.

3065 Sayılı Katma Değer vergisi kanunu açısından
Bilindiği üzere 3065 sayılı KDV Kanununun “Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler” başlıklı 1/1. maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu yazılmıştır, ancak genel kurul kararları sonucunda uygulanan ceza tutarları katma değer vergisinin konusuna giren bir mal teslimi veya hizmet ifasının karşılığı olmadığından, katma değer vergisinin konusuna girmemektedir.

213 Sayılı Vergi Usul kanunu açısından
213 Sayılı Vergi usul kanunun 229. Maddesinde faturanın tanımı yapılmıştır. Buna göre fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Kooperatifimiz tarafından site yönetim planına ve genel kurul kararlarına aykırı davranılması nedeni ile kesilen ceza satılan emtia veya yapılan iş karşılığında olmaması nedeni ile fatura düzenlenmemesi gerektiğini düşünmekteyiz.

5520 Sayılı Kurumlar vergisi kanunu açısından
Bilindiği üzere Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu nedenle ilgili bedellerin kooperatifimiz tarafından kurum kazancının bir unsuru olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ve Diğer Yasal Mevzuat Karşısındaki durumu
Anayasamızın 38. Maddesinde suç ve cezalara ilişkin esaslar belirtilmiştir. Kanunsuz suç olmaz ilkesinden hareketle suç ve cezaların anayasaya uygun olarak ancak yasayla koyulabileceği hükmü nettir. Ancak Emredici hukuk kaidelerine ve kamu düzenine aykırı olmadıkça genel kurul tarafından kabul edilen yönetim planı maliklerin anayasası hükmündedir, bu nedenle her ne kadar Yargıtay tarafından farklı kararlar verilmiş olsa da ilgili cezaların kooperatifimiz tarafından uygulanabileceğini düşünmekteyiz.

Bilgilerinize sunarız
Saygılarımızla
Mali Müşavir Evren ÖZMEN

www.kemalozmen.com

Tapusu olmayan kooperatiflerde aidatlar nasıl hesaplanır ?- Kooperatif Danismani Mali Musavir Kemal Ozmen

.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/48
K. 2001/631
T. 25.1.2001
* MÜŞTEREK MÜLKİYETE TABİ TAŞINMAZ ( Kooperatif Tüzel Kişiliği Devam
Ederken Maliklerce Seçilen Site Yönetiminin Giderler İçin Takip Hakkı)
* KOOPERATİF TÜZEL KİŞİLİĞİ DEVAM EDERKEN MÜŞTEREK MALİKLERCE SEÇİLEN
YÖNETİMİN TAKİP HAKKI ( Sitenin Ortak Giderleri İçin)
* ORTAK GİDERLER İÇİN TAKİP YAPMA YETKİSİ ( Müşterek Mülkiyete Tabi
Taşınmazda Maliklerce Seçilen Site Yönetiminin)
* KAT MÜLKİYETİ KURULMAYAN MÜŞTEREK MÜLKİYETE TABİ TAŞINMAZ ( Müşterek
Maliklerce Seçilen Yönetimin Sitenin Ortak Giderlerini Takip Yetkisi)
743/m.624,626/1
ÖZET : Henüz kat mülkiyeti kurulmadığından müşterek mülkiyete tabi
sitenin yakıt giderlerini toplamak üzere müşterek maliklerce
davacıların yönetici olarak atanması ve yakıt gideri miktarının
belirlenmesi ile tahsili hususunda yönetim kuruluna icra takibi
yetkisi verilmesine dair alınan karar özel sözleşme niteliğinde olup
tüm malikleri bağlar. Zira malikler sözleşme yaparak, idare konusunda
diledikleri şekli seçebilirler. Bu konuda aksine yasada amir bir hüküm
bulunmamaktadır. Kaldı ki malikler tarafından oluşturulan yönetimin
kendisine verilen yetkileri kullanabilmesi için tüzel kişiliği haiz
olmasına da gerek bulunmamaktadır.

DAVA : Dava dilekçesinde 90.000.000 lira alacak için takibe vaki
itirazın iptali, inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı
taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davacı yönünden
aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı
vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, davalının ikamet etmekte olduğu sitenin yönetim
giderlerini ödemediği, bu nedenle 90.000.000 lira yakıt parası ve
elektrik giderinin tahsili amacıyla yapılan takibe borçlunun haksız
olarak itiraz ettiğinden bahisle, itirazın iptali, takibin devamı ve
inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, gerekli ısınmayı sağlayamadığı için ödeme yapmadığını
savunmuş, mahkemece kooperatif tüzel kişiliği devam ettiği sırada
oluşturulan yönetimin tüzel kişiliği olmadığından ve yakıt giderini
istemekte yetkili olmadığından ve böylece davacının aktif husumet
ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş;
hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, kooperatif tüzel kişiliği devam ederken taşınmazın
yönetimi ile ilgili olarak oluşturulan tüzel kişiliği bulunmayan
heyetin husumet ehliyeti noktasında toplanmaktadır.

Dava konusu sitede henüz kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulmadığı
hususu tapu kaydı ile sabit olup, taşınmaz müşterek mülkiyet
hükümlerine tabi bulunmaktadır.

MK. madde 626/1, “Müşterek mülkiyete terettüp eden veya müşterek
mülkiyeti takyid eyleyen idari masraflar, vergiler vesair
mükellefiyetler; hilafına hüküm yoksa hisseleri nispetinde bütün
hissedarlara ait olur.” Bu hüküm paydaşların dışa karşı borç durumunu,
yani üçüncü kişiye karşı kimin borçlu olduğunu değil, paydaşlar
arasındaki iç ilişkiyi ( örneğin müşterek mülkün aydınlatılması ve
ısınması için sarf edilen elektrik ve yakıt ücreti gibi)
düzenlemektedir. Maddede yeralan “hüküm” sözü bir kanun veya mahkeme
hükmü anlamına kullanılmış değildir. Kastedilen, paydaşlarca aksinin
kararlaştırılmamış olmasıdır.

MK. madde 624’e göre: “Hilafına mukavele olmadıkça hissedarlar
müşterek mülklerini biliştirak idare ederler.” Öyle ise, paydaşlar,
müşterek mülkün ne tarzda idare edileceğini bir sözleşme ile
belirleyebilirler. Fakat bu sözleşme ancak tarafları ve külli
haleflerini bağlar, cüz’i halefleri bağlamaz.

İdare hususunda aksine sözleşme yoksa paydaşlar müşterek mülkü,
“biliştirak” idare edeceklerdir. Bu, her paydaşın idarede söz hakkı
sahibi olduğunu, idareye ilişkin kararları paydaşların toplanarak
alacaklarını ifade eder.

Öte yandan paydaşlar, paydaş sayısının çoğunluğu ile alacakları bir
kararla, alelade işlerin görülmesi hususunda başka hal tarzı tayin
edebilirler. İdari işleri görmek için bir idareci tayini hususunda,
çoğunlukla alınan karar yeterlidir.

Bağımsız bölüm malikinin ana yapının ortak giderlerinden doğan borcu,
hukuki yönleri bakımından kooperatif ile üyesi arasındaki ilişkiden
farklı olmakla kooperatif tüzel kişiliğinin devam etmesi müşterek
malikleri toplanarak giderler ve tahsili usulü hakkında özel anlaşma
yapmalarına ve bu yönde yönetici tayin etmelerine engel değildir.

O halde, 104 malikten 65’nin katılımı ile gerçekleştirilen 24.11.1999
tarihli toplantıda yakıt giderlerini toplamak üzere davacıların
yönetici olarak atanması ve yakıt gideri miktarının belirlenmesi ile
tahsili hususunda yönetim kuruluna icra takibi yetkisi verilmesine
dair alınan karar özel sözleşme niteliğinde olup tüm malikleri bağlar.
Zira malikler sözleşme yaparak, idare konusunda diledikleri şekli
seçebilirler. Bu konuda aksine yasada amir bir hüküm bulunmamaktadır.
Kaldı ki malikler tarafından oluşturulan yönetimin kendisine verilen
yetkileri kullanabilmesi için tüzel kişiliğe haiz olmasına da gerek
bulunmamaktadır.

SONUÇ : Bu itibarla; yukarıda açıklanan esaslar gözönünde
tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları
bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.
maddesi gereğince ( BOZULMASINA), ve peşin alınan temyiz harcının
istek halinde temyiz edene iadesine, 25.1.2001 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.