Borca Batık Şirketlere Sermayenin azaltılmasına karar alındığı takdirde hangi işlemler yapılır ?-Evren özmen

Sermayenin azaltılması

(1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisi zarar sebebiyle karşılıksız kalan şirketin genel kurulu, sermayenin üçte biriyle yetinmeye karar verdiği takdirde sermaye azaltımı Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre yapılır.

(2) Bu madde kapsamında yapılacak sermaye azaltımında yönetim organı, alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçebilir.

person touching macbook pro
Photo by rawpixel.com on Pexels.com

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul hangi seçeneklere karar verebilir ?

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul

 Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde, toplantıya çağrılan genel kurul;

a) Sermayenin üçte biri ile yetinilmesine ve Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre sermaye azaltımıyapılmasına,

b) Sermayenin tamamlanmasına,

c) Sermayenin artırılmasına,

karar verebilir.

high rise building
Photo by Mihai Vlasceanu on Pexels.com

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde genel kurul nasıl yapılır ? Hangi kararlar alınır ?

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde genel kurul nasıl yapılır ? Hangi kararlar alınır ?

(1)  Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde yönetim organı, bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

photo of person holding black pen
Photo by rawpixel.com on Pexels.com

(2) Yönetim organı, son bilançoyu genel kurula sunarak şirketin finansal yönden bulunduğu durumu bütün açıklığıyla ve her ortağın anlayabileceği şekilde anlatır. Bu hususta genel kurula rapor da sunulabilir.

white ipad
Photo by rawpixel.com on Pexels.com

(3) Yönetim organı, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar ve açıklar.

design desk display eyewear
Photo by energepic.com on Pexels.com

(4) Genel kurul, sunulan iyileştirici önlemleri aynen kabul edebileceği gibi değiştirerek de kabul edebilir ya da sunulan önlemler dışında başka bir önlemin uygulanmasına karar verebilir.

Anonim ve Limited Şirketlerde Sermaye Kaybı nedeni ile ne zaman genel kurula çağrı yapılır ?-EVREN ÖZMEN

Sermaye Kaybı durumunda Genel kurulun toplantıya çağrılması

 Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde yönetim organı, genel kurulu hemen toplantıya çağırır.

Genel kurulun gündem maddeleri arasında, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının karşılıksız kaldığı belirtilir.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı durumlarda farklı bir gündem ile toplantıya çağrılmış olsa dahi bu husus genel kurulda görüşülür.

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ

15 Eylül 2018 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 30536
TEBLİĞ
Ticaret Bakanlığından:

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN

UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

HAKKINDA TEBLİĞ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı maddesi kapsamında sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında uyulacak usul ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 210 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 446 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Aktif: Şirketin sahip olduğu dönen ve duran varlıkları,

b) Ara dönem finansal tablo: 3, 6 ve 9 aylık dönem sonları itibarıyla hazırlanmış finansal tabloları,

c) Borç: Öz kaynaklar hariç şirketin aktiflerini finanse ettiği kaynakları,

ç) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu,

d) Kanuni yedek akçe: Kanunun 519 uncu maddesinde düzenlenen yedek akçeyi,

e) Ortak: Anonim şirketlerin pay sahiplerini, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ortaklarını,

f) Serbest yedek akçe: Kanuni yedek akçelerin sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısmı ile kanun ve sözleşme gereği ayrılanlar dışında genel kurulca ayrılmasına karar verilen yedek akçeleri,

g) Şirket: Anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri,

h) Sözleşme: Anonim şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin esas sözleşmesini, limitedşirketlerin şirket sözleşmesini,

ı) Yönetim organı: Anonim şirketlerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunu, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi veya yöneticileri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Sermaye Kaybı

Genel kurulun toplantıya çağrılması

MADDE 5 – (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde yönetim organı, genel kurulu hemen toplantıya çağırır. Genel kurulun gündem maddeleri arasında, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının karşılıksız kaldığı belirtilir.

(2) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı durumlarda farklı bir gündem ile toplantıya çağrılmış olsa dahi bu husus genel kurulda görüşülür.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde genel kurul

MADDE 6 – (1)  Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde yönetim organı, bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Yönetim organı, son bilançoyu genel kurula sunarak şirketin finansal yönden bulunduğu durumu bütün açıklığıyla ve her ortağın anlayabileceği şekilde anlatır. Bu hususta genel kurula rapor da sunulabilir.

(3) Yönetim organı, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar ve açıklar.

(4) Genel kurul, sunulan iyileştirici önlemleri aynen kabul edebileceği gibi değiştirerek de kabul edebilir ya da sunulan önlemler dışında başka bir önlemin uygulanmasına karar verebilir.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul

MADDE 7 – (1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde, toplantıya çağrılan genel kurul;

a) Sermayenin üçte biri ile yetinilmesine ve Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre sermaye azaltımıyapılmasına,

b) Sermayenin tamamlanmasına,

c) Sermayenin artırılmasına,

karar verebilir.

Sermayenin azaltılması

MADDE 8 – (1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisi zarar sebebiyle karşılıksız kalan şirketin genel kurulu, sermayenin üçte biriyle yetinmeye karar verdiği takdirde sermaye azaltımı Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre yapılır.

(2) Bu madde kapsamında yapılacak sermaye azaltımında yönetim organı, alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçebilir.

Sermayenin tamamlanması

MADDE 9 – (1) Sermayenin tamamlanması, bilânço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılmasıdır. Kanuni yedek akçelerin yitirilen kısımlarının tamamlanmasına gerek yoktur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda parayı vermekle yükümlüdür. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksızdır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak nitelendirilmez.

(2) Sermayenin tamamlanmasında, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından Kanunun 421 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, limited şirketler bakımından ise 603 ve devamı maddeleri uygulanır. Sermayenin tamamlanamaması, bazı ortakların kendi istekleriyle tamamlama yapmasına engel oluşturmaz.

(3) Bilanço zararlarının kapatılması için getirilen yükümlülükler uyarınca yapılan ödemeler öz kaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabında toplanır ve takip edilir.

Sermayenin artırılması

MADDE 10 – (1) Genel kurul tarafından;

a) Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması ile birlikte eş zamanlı olarak istenilen tutarda artırımına karar verilebilir. Sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı sermaye artırımında artırılan sermayenin en az dörtte birinin ödenmesi şarttır.

b) Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sermaye artırımına karar verilebilir. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımında sermayenin en az yarısını karşılayacak tutarın tescilden önce ödenmesi zorunludur.

Genel kurulun gerekli tedbirlerden birini almaması

MADDE 11 – (1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurulun, 7 nci maddede belirtilen tedbirlerden birine karar vermemesi halinde şirket kendiliğinden sona erer. Bu şekilde sona eren şirketin tasfiye işlemleri, Kanunun 536 ncı ve devamı maddelerine göre yürütülür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Sermaye ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının Tamamının Karşılıksız Kalması

Borca batık olma durumu

MADDE 12 – (1) Borca batık olma durumu, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması halidir.

(2) Borca batık durumda olmanın işaretleri, yıllık ve ara dönem finansal tablolardan, denetime tabi şirketlerde denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından, yönetim organının belirlemelerinden ortaya çıkabilir.

(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim organı, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır.

(4) Yönetim organı, hem işletmenin devamlılığı esasına hem de aktiflerin muhtemel satış değerlerine göre çıkarılan ara bilânço üzerinden aktiflerin şirket alacaklarını karşılamaya yetmediğine karar vermesi ve 7 nci maddede belirtilen tedbirleri almaması halinde şirketin iflası için mahkemeye başvurur.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Ortak ve Son Hükümler

Esas alınacak finansal tablolar

MADDE 13 – (1) Şirketlerin sermaye kaybı veya borca batık olma durumları, Kanunun 88 inci maddesine göre hazırlanacak finansal tablolar esas alınarak belirlenir. Finansal tabloların düzenlenmesinde ihtiyari olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanmasının tercih edilmesi halinde, bahsi geçen durum bu şekilde hazırlanan finansal tablolar üzerinden değerlendirilir.

Sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında birleşmeye katılma

MADDE 14 – (1)  Sermaye kaybı veya borca batık durumda olan bir şirket, kaybolan sermayeyi karşılayabilecek tutarda serbestçe tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.

(2) Birleşmeye taraf olan bir şirketin, sermayesiyle kanuni yedek akçeleri kaybolmuş veya borca batık durumda olması halinde; birleşmeye taraf olan diğer şirketin kaybolan sermayeyi veya borca batıklık durumunu karşılayacak miktarda serbestçe tasarruf edebileceği özvarlığa sahip bulunduğu ve buna ilişkin tutarların, hesap şekli de gösterilerek doğrulandığı veya belirtilen durumların mevcut olmadığının doğrulandığı yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ile ortaya konulur. Devrolunan şirketlerin denetime tabi olması halinde bu rapor, denetime tabi şirketin denetçisi tarafından da hazırlanabilir.

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilir.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.

 

Kur Zararları Borca batıklık hesabında dikkate alınmayacak-EVREN ÖZMEN

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN

UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

HAKKINDA TEBLİĞ

 

1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilir.

Devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesinin feshinde dikkat edilmesi gereken işlemler-Evren ÖZMEN

Personelin iş akdinin tek taraflı olarak fesih edilmesi hakkında

Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu 10/06/2003 tarihli ve 25134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, kanun işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir

Söz konusu Kanununun 2. maddesine göre, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye “işçi”, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara “işveren”, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye de “iş ilişkisi” denilmektedir.

Aynı Kanunun 1. maddesinde de, bu kanunun, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

4857 sayılı iş kanununun iş akdinin feshinde işveren tarafından haklı nedenler sayılmıştır. Bu kapsamda ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla süren devamsızlıklarda işverenin iş akdini tek taraflı olarak fesih etmesi mümkündür. Fesih süresince uyulması gereken işlemler aşağıda yer almaktadır.

Böyle bir durumda işveren,

1)Varsa şahitlerle birlikte işçinin herhangi bir beyanda bulunmaksızın işe gelmediğine veya işyerini terk ettiğine ilişkin bir tutanak düzenlemelidir.(Tutanağın bir örneği ektedir)

2)İşçinin iş sözleşmesinde yer alan veya bildirdiği son adresine noter aracılığıyla göndereceği yazıda işçinin işe gelmediği günler belirtilerek, işe devam etmemesini gerektirecek geçerli bir mazereti bulunması halinde varsa belgeleriyle birlikte kendisine bildirim süresi verilerek o sürede bilgi vermesi istenilmelidir. Kendisine verilen süre sonunda böyle bir mazeretin bulunmaması veya mazeret beyan etmemesi halinde iş sözleşmesinin İş Kanunu 25/II-g maddesi gereğince feshedileceği bildirilecektir. (İşe davet yazısı – örneği ektedir)

3)İşçinin mazeret beyanı ya da kendi savunmasını vermesi için noter tebligatına belirli bir süre konulmalıdır. Bu süre sonunda işçi tarafından mazeret veya savunma yapılmamışsa işçiye tekrar noter kanalı ile iş akdinin feshinin 4857/25-II(g) nedeni ile fesih edileceği bilgisi verilmelidir.

Bu süreçler takip edilmeden işçinin savunmasına başvurulmadan yapılan fesih geçersiz sayılabilir.

İşveren böyle bir durumda Sosyal Güvenlik Kurumuna vereceği aylık SSK bildiriminde ve eksik gün formunda işten çıkış nedeni olarak İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih İş Kanunu 25/II-g maddesini (devamsızlığı) kullanmalıdır. Bu şekilde bildirim yapıldığında işçi İŞ-KUR tarafından İşsizlik Sigortası haklarından yararlanamaz. Çünkü İşçi kusurundan kaynaklanan iş akdi fesihlerinde işsizlik sigortası hakları kaybedilmektedir.

Devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesinin fesihte dikkat edilmesi gereken işlemler-Evren ÖZMEN

Personelin iş akdinin tek taraflı olarak fesih edilmesi hakkında

Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu 10/06/2003 tarihli ve 25134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, kanun işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir

Söz konusu Kanununun 2. maddesine göre, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye “işçi”, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara “işveren”, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye de “iş ilişkisi” denilmektedir.

Aynı Kanunun 1. maddesinde de, bu kanunun, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

4857 sayılı iş kanununun iş akdinin feshinde işveren tarafından haklı nedenler sayılmıştır. Bu kapsamda ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla süren devamsızlıklarda işverenin iş akdini tek taraflı olarak fesih etmesi mümkündür. Fesih süresince uyulması gereken işlemler aşağıda yer almaktadır.

Böyle bir durumda işveren,

1)Varsa şahitlerle birlikte işçinin herhangi bir beyanda bulunmaksızın işe gelmediğine veya işyerini terk ettiğine ilişkin bir tutanak düzenlemelidir.(Tutanağın bir örneği ektedir)

2)İşçinin iş sözleşmesinde yer alan veya bildirdiği son adresine noter aracılığıyla göndereceği yazıda işçinin işe gelmediği günler belirtilerek, işe devam etmemesini gerektirecek geçerli bir mazereti bulunması halinde varsa belgeleriyle birlikte kendisine bildirim süresi verilerek o sürede bilgi vermesi istenilmelidir. Kendisine verilen süre sonunda böyle bir mazeretin bulunmaması veya mazeret beyan etmemesi halinde iş sözleşmesinin İş Kanunu 25/II-g maddesi gereğince feshedileceği bildirilecektir. (İşe davet yazısı – örneği ektedir)

3)İşçinin mazeret beyanı ya da kendi savunmasını vermesi için noter tebligatına belirli bir süre konulmalıdır. Bu süre sonunda işçi tarafından mazeret veya savunma yapılmamışsa işçiye tekrar noter kanalı ile iş akdinin feshinin 4857/25-II(g) nedeni ile fesih edileceği bilgisi verilmelidir.

Bu süreçler takip edilmeden işçinin savunmasına başvurulmadan yapılan fesih geçersiz sayılabilir.

İşveren böyle bir durumda Sosyal Güvenlik Kurumuna vereceği aylık SSK bildiriminde ve eksik gün formunda işten çıkış nedeni olarak İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih İş Kanunu 25/II-g maddesini (devamsızlığı) kullanmalıdır. Bu şekilde bildirim yapıldığında işçi İŞ-KUR tarafından İşsizlik Sigortası haklarından yararlanamaz. Çünkü İşçi kusurundan kaynaklanan iş akdi fesihlerinde işsizlik sigortası hakları kaybedilmektedir.

İmar Barışı ile ilgili Olağanüstü Genel Kurul yapacak kooperatiflerin dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir ?-Evren ÖZMEN

İmar Barışı ile ilgili Olağanüstü Genel Kurul yapacak kooperatiflerin dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir ?-Evren ÖZMEN

Gündem ve alınması gereken kararlar ile ilgili sorularınız için: [email protected]

İlk olarak Yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarına konut veya işyeri teslim etmek olduğu için imar barışı diğer kooperatif türlerine göre daha çok tabi ki yapı kooperatiflerini ilgilendiriyor.

Peki yapı kooperatiflerinde imar barışından yeterince istifade edilememesinin nedeni bütün yapı kooperatifleri için aynı mı ?

Bilindiği üzere yapı kooperatifleri üç ayrı şekilde kurulabilmekte ve tüzel kişiliklerini devam ettirebilmektedirler.

1-Konut Yapı Kooperatifleri

2-Toplu İşyeri Yapı Kooperatifleri

3-Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifleri

Toplu İşyeri yapı kooperatifleri ve küçük sanayi sitesi kooperatiflerinde başvurunun az olması nedeni % 5 oranında yapı kayıt bedeli ve devamındaki % 5 ve diğer masrafların yüksekliği. Aynı şekilde organize sanayi bölgelerinde de oranının yüksekliğinden şikayet var. 7099 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun ile sanayiciye önemli faydalar sağlanmıştı. Ancak imar barışında bu hususu göremiyoruz.

Sonuç olarak, işyeri yapı kooperatiflerinde ve organize sanayi bölgelerinde başvurunun az olmasının birinci sebebi ödenecek bedellerin yüksekliği.

Peki konut yapı kooperatiflerinde durum nedir ?

Yaz tatili, bayram tatili derken vatandaşlarımız oturdukları yerlere geri dönüş yapmaya başladı. Yaz boyunca kooperatif ortaklarının bir çoğu tatilde olması nedeni ile bir çok kooperatif ve site bu konuda ortaklarına/maliklere yeterli bilgilendirme yapamadı ve gerekli toplantılarını tertipleyemedi.

Eylül ayı itibari ile bir çok kooperatif ve site bu toplantılarını yapmaya başladı. Ancak yapı kayıt bedeli tutarının 31.12.2018 tarihine kadar ödenmesi gerekeceği için, bu rakamın bu kadar kısa sürede toplanması çok mümkün gözükmüyor. Ayrıca yapı kayıt bedeli için bankaların sunduğu kredi olanakları da, faiz oranlarının yüksekliği nedeni ile pek rağbet görmediği için şu an kooperatifler için yapı kayıt belgesi başvurularında benim gözlemlediğim pek artış yok.

İmar barışı ile ilgili olarak her konut yapı kooperatifin kendine özel durumu olacağı için toplu olarak, şu şekilde işlem yapmaları gereklidir diye söylemek mümkün değil.

  • Kooperatifte kat irtifakı kurulmamış ise;

a) Kooperatifin yapılaştığı arsanın mülkiyetinin tamamı kooperatife ait olabilir.

b) Kooperatifin yapılaştığı arsanın mülkiyeti kısmen kooperatif kısmen hazineye ait olabilir.

c) Kooperatif arsa sahibi ile yapılan kat karşılığı sözleşme neticesinde ortaklarına konut teslimi yapmış olmasına rağmen, arsa sahibi eksik imalatlar nedeni ile arsanın ferağını yapmamış olabilir.

Bu durumda yapı kayıt belgesi için başvurulabilmesi için mülkiyetin tamamen kooperatife ait olması gerekmektedir. Kooperatifin amacı ana sözleşmesinin 6.maddesine istinaden ortaklarına konut teslim ederek, ortakları adına ferdileştirilmesi olduğu için yapı kayıt belgesi alınması kooperatifin amacını gerçekleştirdiği anlamına gelmemektedir.

Bu noktada arsasının mülkiyetinin tamamı kooperatife ait olan konut yapı kooperatifi için yapı kayıt belgesi alındıktan sonra, belediyeden terklerin yapıldığına dair yazı ve beraberinde daha önceki yazılarımda belirttiğim belgeler ile beraber 2018–8 Tapu kadastro genel tebliğine uygun olarak başvuru yapılması gerekmektedir.

Türkiye’nin İlk ‘Bisiklet Kooperatifi’ Kuruldu

Türkiye’nin İlk ‘Bisiklet Kooperatifi’ Kuruldu

Bisiklet Kooperatifi.png

Karşıyaka’dan Bisikletliler İçin Örnek Girişim

Karşıyaka Belediyesi, Türkiye’nin ilk ‘Bisiklet Kooperatifi’nin kuruluşuna öncülük etti. 40 ortağıyla yola çıkan BİSİKOOP, bisikletli ulaşımın yaygınlaşmasını sağlamak ve ihtiyaçlara yönelik çözümler üretmek için çalışmalarına başladı.

Vergi -Sgk Borçlarında Gecikme ZAMMI oranı Değişti-EVREN ÖZMEN

ESKİ ORAN :1,40

YENİ ORAN :2,00

 

6 Eylül 2018 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 30527
TEBLİĞ
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ

(SERİ: C SIRA NO: 3)

 

Gecikme Zammı

MADDE 2 – 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasının Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden 19/10/2010 tarihli ve 27734 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 12/10/2010 tarihli ve 2010/965 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 19/10/2010 tarihinden geçerli olmak üzere amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı %1,40 oranında gecikme zammı uygulanmaktaydı.

Anılan maddenin Cumhurbaşkanına verdiği yetkiye istinaden 5/9/2018 tarihli ve 30526 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4/9/2018 tarihli ve 62 Karar Sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı %2 oranında gecikme zammı uygulanması kararlaştırılmış ve belirtilen Karar 5/9/2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Buna göre, 5/9/2018 tarihinden önce vadesi geldiği halde bu tarihe kadar ödenmemiş olan amme alacaklarının bu tarihten itibaren ödenecek kısımlarına ve 5/9/2018 tarihinden itibaren vadesi geldiği halde vadelerinde ödenmeyen amme alacaklarına her ay için ayrı ayrı %2 oranında ve Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliğinde yer alan esaslar doğrultusunda gecikme zammı uygulanacaktır.

Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesi uyarınca, ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesaplandığından, 5/9/2018 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) günlük gecikme zammı oranı (2/100/30=)0,000667 olarak uygulanacaktır.

Yürürlük

MADDE 3 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Tecil Faizi Değişti- 6.09.2018-EVREN ÖZMEN

ESKİ TECİL FAİZİ % 12

YENİ TECİL FAİZİ % 22

 

6 Eylül 2018 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 30527
TEBLİĞ
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ

(SERİ: C SIRA NO: 3)

Tecil Faizi

MADDE 1 – 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesi ile Bakanlığımıza tanınan yetkiye istinaden, halen yıllık %12 olarak uygulanmakta olan tecil faizi oranı bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren yıllık %22 olarak belirlenmiştir.

Bundan böyle, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine istinaden bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren yapılacak müracaatlara dayanılarak tecil edilen amme alacaklarına yıllık %22 oranında tecil faizi uygulanacaktır.

Bu Tebliğin yayımı tarihinden önce yapılan müracaatlara dayanılarak tecil edilecek olan amme alacakları ile bu Tebliğin yayımı tarihinden önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan amme alacaklarına tecil şartlarına uygun olarak ödendikleri sürece müracaat tarihlerinden itibaren eski tecil faizi oranının (%12) uygulanması gerekmektedir.

Aynı şekilde, bu Tebliğin yayımı tarihinden önce tecil talebinde bulunulmuş ve talep kabul edilerek tecil edilmiş amme alacaklarına yönelik tecilin ihlal edilmiş olması ancak, yeni talepler üzerine yeniden tecil yapılması (tecilin geçerli sayılması) halinde, bu Tebliğin yayımlandığı tarihe kadar eski tecil faizi oranı (%12), bu tarihten sonra ödenmesi gereken taksit tutarlarına ise %22 tecil faizi oranı uygulanacaktır.

Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizinin belirli yüzdesi esas alınarak anılan Kanunun 48/A maddesine göre tecil edilen alacaklar için hesaplanan tecil faizi oranı da bu Tebliğle belirlenen oran ve uygulama esasları dikkate alınarak tespit edilecektir.

Tecil faizi, Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliğinde yer alan esaslar doğrultusunda hesaplanacaktır.

KDV Yönünden Matrah Artırımına girenler Özel Esaslardan çıkıyor-EVREN ÖZMEN

6 Eylül 2018 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 30527
TEBLİĞ
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 20)

MADDE 1 – 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (IV/E-13.) bölümünden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“14. 11/5/2018 Tarihli ve 7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Kapsamında KDV Artırımında Bulunanların Özel Esaslar Karşısındaki Durumu

Aralık/2017 ve öncesi vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak haklarında bu Tebliğ kapsamında;

– Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma olumsuz raporu ile

– Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma,

– Beyanname vermeme,

– Adresinde bulunamama,

– Defter ve belge ibraz etmeme,

olumsuz tespitleri bulunan ve bu nedenle özel esaslara tabi olan mükelleflerden 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7143 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında KDV artırımında bulunanlar (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıllar için; faaliyetin terk edilmesi halinde ise faaliyetin terk edildiği yıl ve önceki yıllar için artırımda bulunulması gerekir.), artırım tutarlarının tamamını ödedikleri tarihten itibaren özel esaslar kapsamından çıkarılır. Ayrıca, taksit uygulamasından faydalanan mükelleflerin hesaplanan tutarların tamamı ile bir taksite ait tutarın %10’u kadar banka teminat mektubu (herhangi bir kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), devlet tahvili veya hazine bonosu cinsinden teminat göstermeleri halinde taksitlerin tamamının ödenmesi beklenmeksizin genel esaslara dönüşleri sağlanır. Bu şekilde teminat gösteren mükelleflerin mezkûr Kanunun verdiği haktan daha fazla taksiti aksatmaları halinde, ödenmemiş taksitler muaccel hale gelir ve kalan borcun tamamı teminatın paraya dönüştürülmesi yoluyla tahsil edilir.

6736 sayılı Kanun kapsamında 2013, 2014 ve 2015 yılları için (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıllar için) artırımdan yararlanmış olanların genel esaslara dönüşünde, yararlanma koşullarının ihlal edilmemiş olması koşuluyla bu yıllar için yeniden artırımda bulunulması şartı aranmaz.

2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7143 sayılı Kanunun 5 inci maddesi doğrultusunda KDV artırımında bulunarak özel esaslar kapsamından çıkarılan mükellefler, artırımda bulunulan yıllar için yukarıda belirtilen olumsuzluklar kapsamında tekrar özel esaslara alınmazlar.

Özel esaslar kapsamında olmadığı halde KDV artırımında bulunmuş olan mükellefler, artırımda bulundukları yıllarda alım yaptıkları mükelleflerle ilgili olumsuzluklar için yapılacak tespitler dolayısıyla özel esaslar kapsamına alınmazlar. Ancak, bu mükellefler hakkında, artırımda bulunulan yıllar için sahte belge kullanma olumsuz tespiti yapılması halinde, Tebliğin (IV/E-5) bölümünde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, sonraki döneme devreden KDV’ye ilişkin düzeltme işlemi neticesinde artırımda bulunulmayan bir yılda tarhiyat yapılması gerekiyorsa mükellef özel esaslara alınmasa dahi düzeltme işlemi yapılacaktır.

Yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel esaslar uygulananların KDV artırımında bulunmaları ise bunların genel esaslara dönüşlerini sağlamaz. Aynı şekilde yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel esaslar uygulanması gerekenlerin KDV artırımında bulunmaları bunların özel esaslara tabi tutulmasını engellemez.

7143 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında KDV artırımında bulunmasına bağlı olarak özel esaslar kapsamından çıkarılan veya özel esaslar kapsamına alınmayan mükelleflerin iade taleplerinde, haklarında olumsuzluk bulunan mükelleflerden alımlarının bulunduğunun tespiti halinde, Tebliğin (IV/E-11) bölümünde belirtilen hükümlerin uygulanacağı tabiidir.

7143 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yer alan mükelleflerden, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme fiillerinden hareketle yapılan vergi incelemesinin tamamlanması sonucu bu fiillerin varlığı tespit edilemeyenler de haklarında yürütülen incelemelerin sonuçlanmasını müteakip mezkûr fıkrada belirlenen süre ve şekilde KDV artırımında bulunmaları halinde bu Tebliğ hükümlerinden yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda yararlanırlar.”

MADDE 2 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

 

İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesini ve Bankalara Satılmasını Zorunlu Kılan Tebliğ Yayımlandı.

KONU: İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesini ve Bankalara Satılmasını Zorunlu Kılan Tebliğ Yayımlandı.

4 Eylül 2018 tarihli ve 30525 sayılı Resmi Gazete’de “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (İhracat Bedelleri Hakkında) (No: 2018-32/48)” yayımlanmıştır.

Tebliğ ile ihracat bedellerinin Türkiye’ye getirilmesi ve söz konusu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması diğer bir ifadeyle Türk Lirasına çevrilmesi zorunlu kılınmıştır. Düzenleme 6 ay süresince geçerli olacaktır.

Bilindiği üzere, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın “İhracat” başlıklı 8 inci maddesinde “İhracat bedellerinin tasarrufu serbesttir. Bakanlık ihtiyaç duyulması halinde ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmektedir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bu yetkiye istinaden, ihracat bedellerinin fiili ihraç tarihinden itibaren en çok 180 gün içinde yurda getirilmesini ve söz konusu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılmasını (Türk Lirasına çevrilmesini) zorunlu kılmıştır.

1) İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesi Ve Söz Konusu Bedelin Türk Lirasına Çevrilmesi 

Tebliğe göre, Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilecek veya getirilecektir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemeyecektir. Söz konusu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması (Türk Lirasına çevrilmesi) ise zorunludur.

Tebliğde, yürürlük tarihi 4.9.2018 olarak belirlenmiştir. Ayrıca Tebliğin 12 nci maddesinde, Türkiye’de yerleşik kişilerce bu Tebliğin yürürlükte bulunduğu süre içinde fiili ihracı gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedel getirme süresinin bu Tebliğin yürürlükten kalktığı tarihten sonra sona ermesi halinde de bu Tebliğ hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği belirtilmiştir. Bu hükümler gereğince, 4.9.2018 tarihi öncesi gerçekleştirilen ihracatların değişiklik öncesi hükümlere tabi olması gerektiğini düşünmekteyiz.

İhracat işlemlerine ilişkin bedeller aşağıdaki ödeme şekillerinden birine göre yurda getirilebilecektir:

a) Akreditifli Ödeme,

b) Vesaik Mukabili Ödeme,

c) Mal Mukabili Ödeme,

d) Kabul Kredili Akreditifli Ödeme,

e) Kabul Kredili Vesaik Mukabili Ödeme,

f) Kabul Kredili Mal Mukabili Ödeme,

g) Peşin Ödeme.

İhracat bedellerinin beyan edilen Türk parası veya döviz üzerinden yurda getirilmesi esas olup, Türk parası üzerinden yapılan ihracat karşılığında döviz getirilmesi mümkündür.

İhracat bedelinin yolcu beraberinde efektif olarak yurda getirilmesi halinde gümrük idarelerine beyan edilmesi zorunludur.

2) Peşin Döviz

Peşin döviz karşılığında ihracatın 24 ay içinde gerçekleştirilmesi zorunludur. Dâhilde İşleme İzin Belgesi ve Vergi, Resim ve Harç İstisna Belgesi kapsamında ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerle ilgili olarak sağlanan peşin dövizlerin kullanım süresi belge süresi (ek süreler dahil) kadardır.

Tamamı tek seferde iade edilmeyen veya süresi içinde ihracatı gerçekleştirilemeyen peşin dövizler prefinansman hükümlerine tabi olur. Prefinansman hükümlerine tabi hale gelen peşin dövizlerin, ihracat taahhüt sürelerinin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde uzatılması halinde, alıcının muvafakat etmesi kaydıyla kullanım süreleri de verilen ek süre kadar uzatılmış sayılır.

3) Özelliği Olan İhracat

Yurt dışına müteahhit firmalarca yapılacak ihracatın bedelinin 365 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur.

Konsinye yoluyla yapılacak ihracatta bedellerin kesin satışı müteakip; uluslararası fuar, sergi ve haftalara bedelli olarak satılmak üzere gönderilen malların bedellerinin ise gönderildikleri fuar, sergi veya haftanın bitimini müteakip 180 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur.

İlgili mevzuat hükümlerine göre yurt dışına geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek süre içinde yurda getirilmemesi veya bu süreler içerisinde satılması halinde satış bedelinin süre bitiminden veya kesin satış tarihinden itibaren 90 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur.

Yürürlükteki İhracat Rejimi ve Finansal Kiralama (leasing) Mevzuatı çerçevesinde kredili veya kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat bedelinin kredili satış veya kiralama sözleşmesinde belirlenen vade tarihlerini izleyen 90 gün içinde yurda getirilerek bankalara satılması zorunludur.

4) İhracat işlemlerinde sorumluluk

İhraç edilen malların bedelinin süresinde yurda getirilerek, bankalara satılmasından ve ihracat hesabının süresinde kapatılmasından ihracatçılar sorumludur.

İhracata aracılık eden bankalar ihracat bedellerinin yurda getirilmesini ve satışının yapılmasını izlemekle yükümlüdür.

5) İhracat bedelinden indirimler

İhracatla ilgili navlun, sigorta primi, komisyon, ardiye, depolama, antrepo, gümrük resmi, harç ve faktoring masrafları ile uluslararası para piyasalarında geçerli faiz oranlarını geçmemek üzere iskonto giderleri gibi masraflar için yapılacak indirimler ile konsinyasyon yoluyla ihraç edilen mallarla ilgili nakil, muhafaza, bakım ve fümügasyon, rafa (maniplasyon), satış ve benzeri masrafların ihracat bedelinden mahsubu veya görünmeyen işlemlere ilişkin hükümler çerçevesinde döviz transferi talepleri bankalarca incelenip sonuçlandırılır.

Ticari teamüllerin gereği olarak satış akdinde veya akreditiflerde ayrıca varış yerinde tartı ve analiz yapılması şartı bulunuyorsa, tartı ve analiz sonucunda tespit edilen vezin noksanlığı veya kalite farkı ile ekspertiz ve tahkim ücretleri ve rafa (maniplasyon) masraflarının (hariçteki gözetme şirketleri ücretleri dahil) mal bedelinden mahsubu veya görünmeyen işlemlere ilişkin hükümler çerçevesinde döviz transferi talepleri bankalarca incelenip sonuçlandırılır.

Bedel getirme süreleri içinde yurda getirilen ihracat bedelleri; ihracatçının ithalat bedelleri, sermaye hareketlerine ilişkin ödemeleri, görünmeyen işlemlere ilişkin giderleri ve transit ticaretinin alış bedeli ile söz konusu süreler içinde bankalarca mahsup edilebilir.

Dış ticaret mevzuatı hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilen mal ihraç ve ithalinde, tarafların aynı kişiler olması ve ihraç bedellerinin yurda getirilme süresi içinde kalınması kaydıyla, mal ihraç ve ithal bedellerinin bankalarca mahsubu mümkündür.

İhracat bedellerinden mahsuba izin verilen hallerde, ihracat bedelleri süresi içinde yurda getirilmiş sayılır. Mahsuba tabi tutulan kısım için mahsup tarihinde geçerli döviz alış kuru üzerinden döviz alım ve satım belgeleri düzenlenir.

6) Hesap kapatma, ihbar ve ek süre

Ticari amaçla mal ihracında, bedelleri yurda getirilme süresi içinde gelen ihracat ile ilgili hesaplar aracı bankalarca kapatılır.

Süresi içinde kapatılmayan ihracat hesapları aracı bankalarca 5 iş günü içinde muamelenin safhalarını belirtecek şekilde yazılı olarak ilgili Vergi Dairesi Başkanlığına veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne ihbar edilir.

İlgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, ihbarı müteakip 10 iş günü içinde ilgililere hesapların kapatılmasını teminen 90 gün süreli ihtarname gönderilir. Bu süre içinde hesapların kapatılması veya 9 uncu maddede belirtilen mücbir sebep hallerinin ya da haklı durumun belgelenmesi gereklidir.

Mücbir sebeplerin varlığı halinde, mücbir sebebin devamı müddetince altışar aylık dönemler itibarıyla ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce ek süre verilir.

Mücbir sebep halleri dışında kalan haklı durumların varlığı halinde, hesapların kapatılmasına ilişkin altı aya kadar olan ek süre talepleri, firmaların haklı durumu belirten yazılı beyanına istinaden üçer aylık devreler halinde ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, altı aylık süreden sonraki ek süre talepleri Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır.

Döviz Tevdiat Hesaplarından, Döviz Katılma Hesaplarından, Mevduat Faizlerinden, Katılma Hesaplarından Elde Edilen Gelirlere Uygulanan Stopaj Oranları Geçici Süreyle Değiştirilmiştir.

KONU: Döviz Tevdiat Hesaplarından, Döviz Katılma Hesaplarından, Mevduat Faizlerinden, Katılma Hesaplarından Elde Edilen Gelirlere Uygulanan Stopaj Oranları Geçici Süreyle Değiştirilmiştir.

31 Ağustos 2018 tarihli ve 30521 sayılı Resmi Gazete’de 53 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır.

Bu Karar ile 2006/10731 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda değişikliğe gidilerek; döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizlerden, katılım bankalarınca döviz katılma hesaplarına ödenen kâr paylarından, mevduat faizlerinden, katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarından elde edilen gelirlere uygulanan stopaj oranları geçici süreyle aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

Konu

Eski Oran

Yeni Oran

1) Döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizlerden ve katılım bankalarınca döviz katılma hesaplarına ödenen kar paylarından;
i) Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli hesaplarda

18%

20%

ii) 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli hesaplarda

15%

16%

iii) 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda

13%

13%

2) Mevduat faizlerinden;

i) Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli hesaplarda

15%

5%

ii) 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli hesaplarda

12%

3%

iii)1 yıldan uzun vadeli hesaplarda

10%

0%

3) Katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarından;

i) Vadesiz, ihbarlı ve özel cari hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli hesaplarda

15%

5%

ii) 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli hesaplarda

12%

3%

iii) 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda

10%

0%

Bu Karar, yayımı tarihinden itibaren 3 ay süreyle sınırlı olarak vadesiz ve özel cari hesaplara ve söz konusu tarihten itibaren 3 ay içinde açılan veya vadesi yenilenenvadeli hesaplara ödenecek faizler ve kar paylarına uygulanmak üzere 31.08.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Kooperatiflerde Tapu Müdürlüklerine İtiraz Nasıl Edilir ?-Evren ÖZMEN

Tapu müdürlüklerinde yapılan müracaatlarda talebin karşılanmaması halinde Tapu Sicili Tüzüğünün 26. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 1016. maddesi uyarınca ret edilmesi karşısında ret kararında da belirtildiği süre zarfında ilgili Bölge Müdürlüğüne itiraz edilmesi hakkı bulunmaktadır.

Bölge Müdürlüğünce ve konunun değerlendirilir, akabinde Bölge Müdürlüğünce verilen karara karşı da Genel Müdürlüğe itiraz edilebilebilmektedir.Özmen Danışmanlık-Ataşehir-Evren ÖZMEN