Kooperatife ödenen bedellerin değer artışı kazancının beyanında maliyet unsuru olarak gösterilip gösterilemeyeceği

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-748

14/06/2011

Konu

:

Kooperatife ödenen bedellerin değer artışı kazancının beyanında maliyet unsuru olarak gösterilip gösterilemeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … TC kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuzu, 2005 yılında …. Konut Yapı Kooperatifi’ne üye olduğunuzu, 2006 yılında arsa değeri üzerinden kat irtifaklı tapu tahsisinin yapıldığı, 2008 yılında inşaat bitince kat irtifaklı tapunun, 2009 yılında ise, kat mülkiyeti tapunun yapıldığı belirtilerek, söz konusu gayrımenkulü satmanız halinde, kooperatife ödemiş olduğunuz bedellerin maliyet unsuru olarak değer artış kazancının beyanında gösterip gösteremeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Değer Artış Kazancı” başlıklı mükerrer 80’inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (2010 takvim yılı için) 7.700,00 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır…” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, aynı Kanun’un “Safi Değer Artışı” başlıklı mükerrer 81′ inci maddesinde, “Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.” hükmü yer almaktadır.

Bu çerçevede, kooperatifiniz tarafından kura çekimi sonucu üyelere isabet eden gayrimenkullerin, çekiliş tarihi itibariyle üyelerin fiili kullanımlarına terk edilmesi halinde kura çekiliş tarihinin kooperatif tarafından gayrimenkullerin üyelere tahsis tarihi, üyeler için de söz konusu gayrimenkullerin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Aksi taktirde ise söz konusu gayrimenkullerin tahsis tarihi kooperatif tarafından üyelerin fiili kullanımına bırakıldığı tarih olacaktır.

Bu hükümlere göre, … Yapı Kooperatifi tarafından gayrimenkulün tarafınıza tahsis edildiği tarihten itibaren 5 yıl ( tahsis tarihinin 1/1/2007 tarihinden önce olması halinde 4 yıl) içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir.

Diğer taraftan, maliyet bedeli olarak, aldığınız gayrimenkulünüz için kooperatife yapmış olduğunuz ödemelerin ayrı ayrı endekslenmesi sonucu bulunacak tutar ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve uhdenizde kalan giderler ile ödenen vergi ve harçların eklenmesinden sonra bulunan tutarın, satış bedelinden indirilmesi sonucu kalan kısmın, 2010 yılı için 7.700,00 TL ‘yi aşması halinde aşan kısmın değer artışı kazancı olarak yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Site yönetimince işletilecek sosyal tesis (restorant) işletmesinin mükellefiyeti hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:14/02/2012
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Site yönetimince işletilecek sosyal tesis (restorant) işletmesinin mükellefiyeti hk.
Tarih 28/07/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.108-231
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Sayı :B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.108-231 28/07/2011

Konu : Site yönetimince işletilecek sosyal tesis (restorant) işletmesinin mükellefiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … (potansiyel) vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellef olduğunuzu, site içerisinde bulunan sosyal tesislerinizde açık havuzla bitişik restoran/kafeterya olarak planlanan mekanda sadece site sakinlerinin faydalanabileceği, ticari amaç gütmeyen bir restoran açmayı yönetim kurulunun …2010 tarihli kararı ile kararlaştırıldığını belirterek, site işletmesinin bu faaliyetinin gelir vergisi, katma değer vergisi ve vergi usul kanunu karşısındaki durumu konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Bilindiği üzere; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin (ç) bendiyle dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler, vergi mükellefiyetine alınırken, dernek veya vakıflar tüzel kişiliği itibariyle mükellefiyet dışında bırakılmıştır.

Aynı Kanunun 2 inci maddesinde de vakıf veya derneklere ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler haricinde kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin, vakıf veya derneklere ait iktisadi işletmeler olduğu, bunların kazanç gayesi gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, müstakil muhasebeleri ve kendilerine tahsis edilmiş sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerine tesir etmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Sosyal tesislerde su, kahve, çay, meşrubat, hamburger v.s. satışların dernek veya vakıf kurularak yürütülmesi halinde, bu faaliyetler dernek veya vakıflara ait iktisadi işletme sayılarak kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Sözü edilen faaliyetlerin site yönetim kurulunca yapılması halinde ise site yönetim kurulu Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1 inci maddesinin (ç) bendinde sayılan kurumlar arasında yer almadığından kurumlar vergisine tabi olmayıp, adi ortaklık şeklinde değerlendirilerek gelir vergisine tabi olması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması, böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Buna göre, site yönetim kurulunca sakinlerine hizmet vermek amacıyla açılacak olan sosyal tesislerden (restoran/kafeterya) yararlananlara tüketim maddeleri satışı için yapılan giderlerin hizmetten yararlanan malik ve kiracılar arasında aidat veya başka adlarla paylaştırılması, faaliyetin ticari faaliyet olarak nitelendirilmesine engel teşkil etmemektedir. Zira, faaliyeti yürütmek üzere oluşturulan organizasyonun kazanç sağlama potansiyeline sahip olduğu açıktır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Site yönetimince, siteye ait sosyal tesiste yürütülecek söz konusu faaliyetlerin, adi ortaklık halinde yürütülen ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi, adi ortaklık mükellefiyetinin site yönetim kurulu adına tesis edilmesi, site yönetim kurulu üyeleri adına ise gelir vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 maddesine göre; Türkiye’de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, ticari kazanç olarak vergiye tabi tutulan siteye ait sosyal tesis işletme faaliyeti nedeniyle katma değer vergisi mükellefiyetinin de site yönetim kurulu adına tesis edilmesi gerekmekte olup, mükellefiyete ilişkin ödevlerin genel esaslar çerçevesinde yerine getirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sitenin ortak kullanım alanında bulunan kapıcı dairesinin kiraya verilmesinden dolayı site yönetimi olarak veya kat maliklerince ayrı ayrı beyanname verilip verilmeyeceği hk.

Sitenin ortak kullanım alanında bulunan kapıcı dairesinin kiraya verilmesinden dolayı site yönetimi olarak veya kat maliklerince ayrı ayrı beyanname verilip verilmeyeceği hk.
Tarih 01/08/2011
Sayı B.07.4.DEF.0.53.10.00-GVK-85-12
Kapsam

T.C.

RİZE VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.4.DEF.0.53.10.00-GVK-85-12

01/08/2011

Konu

:

GMSİ

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 35 kat/dükkân malikin bulunduğu site yönetimi olarak 2010 yılında sitenin ortak kullanım alanında bulunan 1 adet kapıcı dairesinden 3.150,00-TL kira geliri elde edildiği, elde edilen kira bedelinin, siteye ait banka hesabında muhafaza edildiği belirtilerek, elde edilen kira gelirinden dolayı site yönetimi olarak veya kat maliklerince ayrı ayrı beyanname verilip verilmeyeceği konusunda bilgi istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, bu maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesi sonucu elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanmış olup, söz konusu madde hükmüne göre, kat maliklerinin ortak olarak sahip olduğu kullanım alanlarının site yönetimi tarafından kiraya verilmesi nedeniyle elde edilen gayrimenkul sermaye iradının mükellefleri, kat malikleri olacaktır.

Anılan Kanunun 21 inci maddesinde ise, “Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hâsılatın (1.1.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) 2.600-TL’si gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hâsılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.

Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilânço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin birinci fıkrasının 5 numaralı bendinin (a) alt bendinde ise; 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben (2006/11449 sayılı B.K.K ile % 20 Yürürlük; 01.01.2007) tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86 ncı maddesinin birinci bendinin (a) alt bendinde; …..kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı, (c) alt bendinde; vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2010 yılı için 22.000-TL) aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği, anılan bendin (d) alt bendinde de, bir takvim yılında elde edilen ve toplam tutarı (2010 yılı için 1.090-TL) aşmayan, tevkifat ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için beyanname verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 35 hak sahibinin ortak mülkiyeti olan gayrimenkulün, hak sahiplerinin şahsi mülkü olması halinde;

a) Söz konusu gayrimenkulün konut olarak kiraya verilmesi durumunda, hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde belirtilen istisna haddini (2010 yılı için 2.600-TL) aşması halinde beyana dâhil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecek, (Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.)

b) Söz konusu gayrimenkulün 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkifat yapma mecburiyetinde olmayanlara kiraya verilmesi (Örneğin, basit usulde vergiye tabi olanlara kiraya verilmesi) söz konusu ise, hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, adı geçen Kanunun 86 ncı maddesinin birinci bendinin (d) alt bendinde yer alan tutarı (2010 yılı için 1.090-TL) aşması halinde beyana dâhil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecek,

c) Söz konusu gayrimenkullerin, anılan Kanunun 94 üncü maddesine göre tevkifat yapma mecburiyetinde olanlara kiraya verilmesi söz konusu ise, hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, yine aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2010 yılı için 22.000.-TL) aşması halinde beyana dâhil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecektir.

Diğer taraftan, hak sahiplerinin ortak mülkiyeti olan bu gayrimenkullerin ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi olan işletmelerin aktifinde kayıtlı olması halinde, bu gayrimenkuller, anılan Kanunun 94 üncü maddesinde sayılanlar tarafından kiralanmış olsa bile, ödenen kira bedellerinden ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi işletmelere isabet eden kısım üzerinden herhangi bir gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak olup, hak sahiplerinin elde ettikleri kira gelirlerinin ticari, zirai veya kurum kazancının tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanıp, beyan edileceği tabidir.

Öte yandan, kat maliklerinin beyana tabi başkaca bir gelirinin bulunması halinde ise, elde edilen gayrimenkul sermaye iradının beyannameye dâhil edilip edilmeyeceği kat maliklerinin mükellefiyet türlerine göre belirlenecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Apartman yönetimi tarafından yaptırılan merdiven temizliği, badana- boya, tamirat işlerinin vergilendirilmesi

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-1133

28/07/2011

Konu

:

Apartman yönetimi tarafından yaptırılan merdiven temizliği, badana- boya, tamirat işlerinin vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, apartman yönetimi olarak, vergiden muaf esnaf olan kişilere yaptırılan badana, küçük tamir ve tadilat işleri ile apartman merdivenlerinin temizlikçi bir kadına temizletilmesi halinde, bu kişilere söz konusu işler karşılığı yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergiden muaf esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinde;

“Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

2. Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşıryıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı,

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Esnaf muaflığından faydalananlar faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mallara ve giderlerine ilişkin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden aldıkları belgeleri saklamak zorundadırlar

Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.”

hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 61 inci maddesinde;

“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…”

hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, Kanunun 23 üncü maddesinin 6 numaralı bendinde de;

“Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dâhil değildir);”

hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu Kanun maddesinin 13 numaralı bendinde de;

“Esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden,

a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan emtia bedelleri veya bu emtianın imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden % 2,

b) Hurda mal alımları için , %2,

c) Diğer mal alımları için, %5

d) Diğer hizmet alımları (“a”, “b” ve “c” alt bentleri hariç olmak üzere mal vehizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için %10″

hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

– Merdiven temizlik işi yaptırılması karşılığı ödenen bedel ücret olarak değerlendirilecek, ancak sitenizde işyeri bulunmaması kaydıyla ödenen ücret Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 6 ncı bendine göre gelir vergisinden istisna olduğundan tevkifat yapılmayacaktır.

– Yaptırılacak badana, küçük tamir ve tadilat işlerinin esnaf muaflığından yararlananlarca (bir işyerine sahip olmaksızın gezici olarak işyapanlar) yapılması halinde, söz konusu ödemelerin gider pusulası düzenlenerek belgelendirilmesi ve üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94-13/d maddesi uyarınca %10 oranında gelir vergisi tevkifatı hesaplanması gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu işleri yapan kişilerin gelir vergisi mükellefiyetlerinin bulunması (gerçek usulde veya basit usulde) halinde tarafınızca yapılacak ödemeler karşılığı ilgili kişilerin fatura düzenlemesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kat karşılığı arsa tesliminde arsa sahibi açısından,vergiyi doğuran olayın ne zaman vuku bulacağı ve teslim olunan katların hangi maliyet esasına göre hesaplanacağı

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı :B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 37-1326 17/08/2011

Konu : Kat karşılığı arsa tesliminde arsa sahibi açısından,vergiyi doğuran olayın ne zaman vuku bulacağı ve teslim olunan katların hangi maliyet esasına göre hesaplanacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, maliki bulunduğunuz gayrimenkulu (arsa) kat karşılığı olarak müteahhide verdiğinizi, ancak dairelerin henüz tamamlanmadığını ve ticari kazanç esaslarına göre mükellef olduğunuzu belirterek, kat karşılığı arsa tesliminde satış yapılması halinde vergiyi doğuran olayın hangi tarihte vuku bulacağı, maliyetin hangi esaslara göre hesaplanacağı ve tarafınıza arsa karşılığı teslimi öngörülen bağımsız bölümlerin kayıtlarınıza hangi tutar üzerinden intikalinin sağlanacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde edilen kazancın ticari kazanç sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari Kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca ticari kazancın tespitine ilişkin Gelir Vergisi Kanununun 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasında; “Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.” parantez içi hükmü yer almaktadır.

Kanunda yer alan düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, ticari kazancın tespitinde, dönemsellik ilkesi gereğince işletmenin sürekli kabul edilen ömrü belli dönemlere bölünür ve her dönemin faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Gelir ve giderler tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilerek hasılat, gelir ve karlar aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılır. Tahakkuk ise gelirin ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder.

Öte yandan, başkasının arsası üzerine inşaat yapanların arsa sahibine vermiş oldukları dairelerin inşası için yapmış oldukları harcamalarla, kendilerine ait daireler için yapmış oldukları harcamaların toplamı inşaat maliyetini verir. Müteahhide ait dairelerin maliyeti, toplam inşaat maliyetinin bu dairelere dağıtımı suretiyle bulunur. İnşaatın toplam maliyetinin arsa sahibine verilen dairelere isabet eden kısmı müteahhidin kendisine ait dairelerin arsa maliyetidir.

Bu itibarla, işletmeniz tarafından müteahhide verilen arsanızın üzerine yapılan dairelerin inşası tamamen bitirilmediği müddetçe inşaat maliyeti oluşmayacağından, inşaatın devamı sırasında yapılan satışlar karşılığında alınan tutarların avans olarak değerlendirilmesi ve söz konusu dairelerin teslim edildiği dönem kazancına dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak, dairelerin tamamlanması ile ilgili muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda, gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Site yönetim ve denetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemelerinin vergilendirilmesi hk

Site yönetim ve denetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemelerinin vergilendirilmesi hk.
Tarih 08/09/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-2011-GVK-94-15-706
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

( Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü )

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2011-GVK-94-15-706

08/09/2011

Konu

:

Site yönetim ve denetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemelerinin vergilendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; sitenizde yönetim ve denetim kurullarında üye olarak görev yapan kişilerin bir kısmının kat maliki olması, bazılarının eşlerinin kat maliki olması, bir kısmının ise kat maliki olmasına karşın yönetime seçildikleri sitede ikamet etmemesi durumunda bu kişilere ödenen ücretten gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmişbulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almış olup, aynı maddenin 4’üncü bendinde ise; Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ” Tarifler ” başlıklı 2’nci maddesinin a bendinde; “…bağımsız bölümler üzerinde kurulan mülkiyet hakkına (Kat mülkiyeti) ve bu hakka sahip olanlara (Kat maliki)” denileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 34’üncü maddesinde yönetici tarif edildikten sonra, 35-38’inci maddelerinde bunların görevleri ve sorumlulukları belirtilmiş; 40’ıncı maddesinde ise “…Yönetici, yönetim planında veya kendisiyle yapılan sözleşmede bir ücret tayin edilmemiş olsa bile, kat maliklerinden uygun bir ücret isteyebilir.

Kat malikleri kurulu, kat malikleri arasından atanmış yöneticinin normal yönetim giderlerine katılıp katılmayacağı, katılacaksa, ne oranda katılacağını kararlaştırır. Bu yolda, bir karar alınmamış ise, yönetici yönetim süresince kendisine düşen normal yönetim giderlerinin yarısına katılmaz.” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almış olup, aynı fıkranın 1’inci bendinde ise; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, tevkifat uygulamasında “sair kurum” olarak değerlendirilen site yöneticiliklerine kat malikleri arasından seçilen yönetici ve denetçilere (sitenizde yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yapan ancak oturdukları daireleri eşlerinin adına kayıtlı bulunan kişiler de kat maliki sayılacağından bu kişiler ile kendisi veya eşi kat maliki olup farklı sitede ikamet edenlere yapılan ödemeler de dahil) yönetim giderlerine katılmama oranında yapılan ödemeler, gerçek ücret olarak kabul edilmemekte ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmamaktadır. Bu kişilere yönetim giderlerinin üzerinde bir ödeme yapılması durumunda ise fazla kısmın ücret olarak vergilendirilmesi gerektiğinden bu tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

Ancak, kat malikleri dışından yönetici ve denetçi seçilmesi halinde ise, bu kişilere yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104’üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Site yönetimi tarafından yapılan ücret ödemelerinin Gelir Vergisi ve belge düzeni.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1676

29/09/2011

Konu

:

Site yönetimi tarafından yapılan ücret ödemelerinin Gelir Vergisi ve belge düzeni.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda site müdürü, güvenlik görevlisi ve temizlik hizmetlerinde çalışan personele ödenen ücretlerin gelir vergisinden istisna olup olmadığı ve vergiden muaf esnafa yapılan ödemelere ilişkin belge düzeni hakkında görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 inci maddesinde; “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almış olup, aynı maddenin 4 üncü bendinde ise; Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34 üncü maddesinde yönetici tarif edildikten sonra, 35-38 inci maddelerinde bunların görevleri ve sorumlulukları belirtilmiş; 40 ıncı maddesinde ise “…Yönetici yönetim planında veya kendisiyle yapılan sözleşmede bir ücret tayin edilmemiş olsa bile kat maliklerinden uygun bir ücret isteyebilir.

Kat malikleri kurulu, kat malikleri arasından atanmış yöneticinin normal yönetim giderlerine katılıp katılmayacağı, katılacaksa, ne oranda katılacağını kararlaştırır. Bu yolda, bir karar alınmamış ise, yönetici yönetim süresince kendisine düşen normal yönetim giderlerinin yarısına katılmaz.” hükmü yer almıştır.

Buna göre, yönetici ve denetçilerin kat malikleri dışından seçilmesi halinde, kendisine yönetim planında ya da sözleşmede saptanan ücret ödemesinin, gerçek ücret olarak kabul edileceği doğaldır. Ancak, yönetici ve denetçilerin kat malikleri arasından seçilmesi halinde, bunlara sağlanan menfaatler, yukarıda belirtilen görev ve sorumlulukların külfeti ve bu görevin yerine getirilmesinde yapılması gerekli olan masrafların karşılığı niteliğinde olması nedeniyle, bunların vergilendirilmemesi gerekir. Yönetim giderlerinin üstünde bir ödeme yapılması halinde ise fazla kısmın ücret olarak vergilendirileceği tabiidir.

Diğer taraftan, aynı kanunun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “(3946 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle değişen madde. Yürürlük; 1/1/1994) Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almakta olup, aynı fıkranın 1 inci bendinde; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre, aynı fıkranın 2/b bendinde ise serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinde kimlerin tevkifat yapmaya mecbur oldukları sayılmış olup, aynı maddenin 13 üncü fıkrasında; “Esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden,

d) Diğer Hizmet alımları için ( “a”, “b”, “c” alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) %10 vergi tevkifatı yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bununla birlikte, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Gider Pusulası” başlıklı 234 üncü maddesinde; birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, anılan site yöneticiliğine bağlı olarak çalıştırılan ve kat malikleri arasından seçilen yönetici ve deneticilere yönetim giderlerine katılmama oranında yapılan ödemelerin gerçek ücret olarak kabul edilmemesi nedeniyle gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmaması gerekmekte olup, bu kişilere yönetim giderlerinin üzerinde bir ödeme yapılması durumunda ise fazla kısmın ücret olarak vergilendirilmesi gerektiğinden bu tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

Ancak, kat malikleri dışından yönetici ve denetçi seçilmesi halinde ise, bu kişilere yapılan ödemelerden, Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Aynı Kanun’un müteferrik istisnaları düzenleyen bölümünün “Ücretlerde” başlıklı 23 üncü maddesinde; “(2361 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle değişen madde) Aşağıda yazılı ücretler Gelir Vergisi’nden istisna edilmiştir:

6. Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dahil değildir);

…” hükmü yer almıştır.

Bu hükme göre; ücretleri vergiden istisna edilmesi öngürülen hizmetçiler; özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde çalıştırılan orta hizmetçisi, bahçıvan, kapıcı, kaloriferci gibi hizmet erbabıdır.

Buna göre, sitenizde çalıştırılan temizlik ve güvenlik görevlilerinin hizmetçi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından bu kişilere yapılan ücret ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Ayrıca vergiden muaf esnafa yaptırılan işler için gider pusulası düzenlenmesi ve 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Konut yönetimi tarafından başkan, üye ve denetçilere yapılan ödemelerde tevkifat ve asgari geçim indirimi uygulaması

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[61-11/4]-989

11/11/2011

Konu

:

Konut yönetimi tarafından başkan, üye ve denetçilere yapılan ödemelerde tevkifat ve asgari geçim indirimi uygulaması

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … Konut Yönetimi olarak, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile denetçilere ödenmesi kararlaştırılan huzur hakkı tutarlarından kesinti yapılıp yapılmayacağı ile söz konusu ödemelerin ücret olarak değerlendirilmesi durumunda birbirinden farklı statülerdeki üyeler için asgari geçim indirimi uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde;

“Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”

hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin 4 üncü bendinde ise; Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almakta olup, aynı fıkranın birinci bendinde de; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, kişilerin bazı amaçlarla birleşerek meydana getirdikleri ve kendilerinden ayrı bağımsız bir şahsiyeti olan teşekküller genel olarak “sair kurum” olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre kurulan “Site Yöneticiliği”nin vergi tevkifatı yapma zorunluluğu bulunan kişi ve kurumların belirtildiği 94 üncü madde içeriğinde yer alan “sair kurum” olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34 üncü maddesinde yönetici tarif edildikten sonra, 35-38 inci maddelerinde bunların görevleri ve sorumlulukları belirtilmiş; 40 ıncı maddesinde ise;

“Yönetici yönetim planında veya kendisiyle yapılan sözleşmede bir ücret tayin edilmemiş olsa bile kat maliklerinden uygun bir ücret isteyebilir.

Kat malikleri kurulu, kat malikleri arasından atanmış yöneticinin normal yönetim giderlerine katılıp katılmayacağı, katılacaksa, ne oranda katılacağını kararlaştırır. Bu yolda, bir karar alınmamış ise, yönetici yönetim süresince kendisine düşen normal yönetim giderlerinin yarısına katılmaz.”

hükmü yer almıştır.

Buna göre, yönetici ve denetçilerin kat malikleri dışından seçilmesi halinde, kendisine yönetim planında ya da sözleşmede saptanan ücret ödemesinin, gerçek ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak, yönetici ve denetçilerin kat malikleri arasından seçilmesi halinde, bunlara yönetim giderlerine katılmaması şeklinde sağlanan menfaatler, yukarıda belirtilen görev ve sorumlulukların külfeti ve bu görevin yerine getirilmesinde yapılması gerekli olan masrafların karşılığı niteliğinde olması nedeniyle, bunların vergilendirilmemesi gerekmektedir. Kat malikleri arasından seçilen yöneticilere yönetim giderlerinin üstünde bir ödeme yapılması halinde ise, fazla kısmın ücret olarak vergilendirilecektir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 32 nci maddesinde;

“Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır.

Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin açıklamalar 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmış olup, söz konusu Tebliğde; asgari geçim indirimi uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişilerin yararlanabilecekleri, Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesi kapsamında değerlendirilen ücret geliri elde edenlerin, örneğin sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlar ile kurumların yönetiminde görevli olanların da genel hükümlere göre asgari geçim indiriminden yararlanacakları, ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanların asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanamayacakları, ayrıca birden fazla işverenden ücret alınması halinde (emekli maaşı hariç) asgari geçim indirimi uygulamasının en yüksek ücretin elde edildiği işveren tarafından gerçekleştirileceği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; yönetimini üstlendiği ve tevkifat uygulamasında “sair kurum” olarak değerlendirilen site yöneticiliklerine bağlı olarak çalıştırılan ve kat malikleri arasından seçilen yönetici ve denetçilere yönetim giderlerine katılmama oranında yapılan ödemeler gerçek ücret olarak kabul edilmediğinden gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmayacak olup, gelir vergisi tevkifatına tabi olmayan bu ödemelere asgari geçim indiriminin de uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Ancak, aynı kişilere yönetim giderlerinin üzerinde bir ödeme yapılması durumunda fazladan yapılan ödemenin veya anılan kişilerin kat malikleri dışından seçilmesi halinde bu kişilere yapılan ödemenin tamamı ücret olarak değerlendirilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında gelir vergisi tevkifat yapılarak durumlarına göre asgari geçim indirimi uygulanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

11 adet iş yeri bulunan 960 daireli sitede çalıştırılan, kaloriferci, elektrikçi,aşçı,bahçıvan,temizlik işçisi,güvenlik ve büro elemanlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi hk.

Başlık 11 adet iş yeri bulunan 960 daireli sitede çalıştırılan, kaloriferci, elektrikçi,aşçı,bahçıvan,temizlik işçisi,güvenlik ve büro elemanlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi hk.
Tarih 14/11/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 23-1999
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 23-1999

14/11/2011

Konu

:

11 adet iş yeri bulunan 960 daireli sitede çalıştırılan, kaloriferci, elektrikçi,aşçı,bahçıvan,temizlik işçisi,güvenlik ve büro elemanlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 11 adet işyeri bulunan 20 blok 960 daireli sitenizde kaloriferci, elektrikçi, aşçı, bahçıvan, temizlikçi, güvenlik görevlisi olarak 16 kişi, büro elemanı olarak 2 kişi olmak üzere toplam 18 kişi çalıştırdığınız belirtilerek, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” denilmiş olup aynı maddenin dördüncü bendinde, yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde ise hizmetçilere ödenen ücretlerin istisna kapsamında olduğu belirtildikten sonra hizmetçinin tanımı yapılmıştır.

Bu tanıma göre;

-hizmetin özel fertler tarafından verilmesi,

-hizmetin ev, bahçe, apartman gibi ticaret mahalli olmayan yerlerde verilmesi,

-orta hizmetçilik, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi (Mürebbiyeler hariç) özel hizmetlerde çalıştırılması

gerekmektedir.

Öte taraftan Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış ve (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, 20 bloklu 960 daireli sitenin bağımsız bölümlerinden sadece 11 tanesinin iş yeri mahiyetinde bulunması söz konusu siteyi ticaret mahalline dönüştürmeyeceğinden, gerçek veya tüzel kişiye hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, ticaret mahalli olmayan sitede çalıştırılan bahçıvan ve kaloriferciye yapılan ücret ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden müstesna tutulması; elektrikçi, temizlikçi, aşçı, güvenlik ve büro işlerinde çalıştırılanların ise hizmetçi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifin kira gelirleri dolayısıyla fatura düzenleyip düzenlemeyeceği ve bu kira gelirlerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hk.-2012-

Başlık Kooperatifin kira gelirleri dolayısıyla fatura düzenleyip düzenlemeyeceği ve bu kira gelirlerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hk.
Tarih 05/12/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.26.15.01-GVK 40-2/23-121
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ESKİŞEHİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.26.15.01-GVK 40-2/23-121

05/12/2011

Konu

:

Gelir Vergisi Tevkifatı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyeti bulunan kooperatifinizin sahip olduğu dükkanlardan elde ettiği kira gelirleri dolayısıyla fatura düzenleyip düzenlemeyeceği ve bu kira gelirlerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Vergi Kesintisi” başlıklı 15 inci maddesinde; “Kamu idare ve kuruluşları, iktisadi kamu kuruluşları, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler; kurumlara avanslar da dahil olmak üzere nakden veyahesaben yaptıkları aşağıdaki ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında kesinti yapmak zorundadırlar:

a)….

b) Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri.

….” hükmü yer almaktadır.

Konu ile ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı 15.3.2.1. bölümünde;

– Bu Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılacağı,

– 01.01.2007 tarihinden itibaren 2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılacağı,

– Söz konusu kira ödemeleri üzerinden yapılacak vergi kesintisinde, kooperatifin türü, mükellef veya muaf olup olmamasının bir önemi bulunmadığı

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, söz konusu tevkifat oranı, 03.02.2009 tarih ve 27130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2009/14594 sayılı B.K.K. ile % 20 olarak tespit edilmiştir.

Ayrıca, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; Türkiye’de ticari, sınai,zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi bulunduğu hükmü ile aynı fıkranın (3/f) bendinde ise Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin katma değer vergisinin konusuna girdiği hükmü bulunmaktadır.

Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde ise “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerdenve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 700. -TL (402 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2011’den itibaren) geçmesi veya bedeli 700. -TL (402 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2011’den itibaren) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.” hükmü bulunmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinize ait dükkanlar dolayısıyla kooperatifinize yapılan kira ödemeleri için fatura düzenlenmesi, kooperatifiniz tarafından kiracılar adına düzenlenecek bu faturalarda kira bedeli üzerinden genel oranda (% 18) katma değer vergisi hesaplanması ve kiracıların vergi tevkifatı yapmakla yükümlü bulunması halinde söz konusu kira bedelleri (KDV hariç) üzerinden 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fırkasının (b) bendi uyarınca % 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Arsa Tapusuna Müşterek Hisse ile Sahip Olan Toplu İşyeri Yapı Kooperatifinin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

Başlık Arsa Tapusuna Müşterek Hisse ile Sahip Olan Toplu İşyeri Yapı Kooperatifinin Kurumlar Vergisi Muafiyeti hk.
Tarih 03/01/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[4-11/16]-10
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[4-11/16]-10

03/01/2012

Konu

:

Arsa Tapusuna Müşterek Hisse ile Sahip Olan Toplu İşyeri Yapı Kooperatifinin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kooperatifinizin arsa tapusuna belli bir hisse ile sahip olduğu, henüz inşaata başlamadığı belirtilerek, kurumlar vergisi mükellefiyetiniz hakkında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf oldukları hükme bağlanmıştır.

Konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13.1.” ve “4.13.2.” bölümlerinde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup “4.13.2. Yapı kooperatiflerinin muafiyetinde özel şartlar” başlıklı bölümünde, “…..Yapı kooperatiflerinin yapı ruhsatı veya arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına bulunmadığı durumlarda da muafiyetten yararlanılması mümkün değildir. Örneğin, inşaatı üstlenen müteahhit adına düzenlenecek bir yapı ruhsatı, yapı kooperatifinin muafiyetten yararlanmasını engelleyecektir. Henüz arsa temini veya inşaat aşamasına gelmemiş bulunan dolayısıyla, işyeri veya konut teminine yönelik faaliyeti bulunmayan kooperatifler için bu şartlar aranmayacaktır. Örneğin, arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliğine ait olmakla birlikte, henüz inşaat aşamasına gelmemiş bulunan konut yapı kooperatifinden inşaat ruhsatına ilişkin şart aranmayacaktır.” açıklamasına yer verilmiştir.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz eklerinin incelenmesi neticesinde; arsa tapusuna belli bir hisse ile (1817197/1985200) sahip olunduğu, inşaata başlanmadığı, yapı ruhsatının alınmadığı ve kat karşılığı sözleşmenin yapılmadığı anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan hükümler uyarınca, kooperatifinizin henüz inşaat aşamasına gelmemiş olması nedeniyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı muafiyet şartları arasında yer alan yapı ruhsatının kooperatif tüzel kişiliği adına bulunması şartı aranmayacak olup anılan maddedeki diğer şartları da taşımanız kaydıyla arsa tapusunun hisseli olması kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanmanıza engel teşkil etmeyecektir.

Ancak, inşaat aşamasına gelinmesi durumunda arsa tapusunun ve yapı ruhsatının kooperatif tüzel kişiliği adına bulunması şart olup bu aşamada arsa tapusu ve/veya yapı ruhsatının belli bir hisse ile adınıza tescil edilmiş olması durumunda ise kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanmanız mümkün olmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

FERDİ MÜLKİYETE GEÇMEYEN KOOPERATİF BİNALARINDA MÜKELLEFİYET -emlak vergisi 2012

FERDİ MÜLKİYETE GEÇMEYEN KOOPERATİF BİNALARINDA MÜKELLEFİYET

Kooperatif tüzel kişiliğine ait bir arsa üzerine kooperatifçe yaptırılan binanın mülkiyeti kooperatife ait olur. İnşaatın tamamlanması sonucu, noterde ya da ortakların kendi aralarında çektikleri kura sonucu, evlerin ya da diğer bağımsız bölümlerin, ferdi mülkiyete geçilmeksizin (yani herkese ayrı ayrı tapusu verilmeksizin) kooperatif ortaklarına verilmesi halinde, emlak vergisi mükellefi yine kooperatif tüzel kişiliği olur. Emlak vergisi bildirimi de kooperatif tüzel kişiliği tarafından verilir.

İnşaatın tamamlanmasıyla, noterde ya da ortakların kendi aralarında çektikleri kura sonucu, evlerin dağıtımının yapılıp, herkese ayrı ayrı tapuların verilmesi ile yani ferdi mülkiyete geçilmesi ile kooperatif üyesi yönünden, emlak vergisi bildirimi vermeyi gerektiren durum ortaya çıkar.

Site Yonetim plani nedir ?

Yönetim planı nedir?
Yönetim planı; Anagayrimenkulün, yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve deneticilerin alacakları ücretleri, yönetime ve paylaşıma ait diğer hususları düzenleyen ve bütün kat maliklerini bağlayan özel sözleşme hükmünde tapuda tescil edilmiş bir belgedir.
Yönetim planları kanunlara aykırı olamayacağı gibi yönetim planında belirtilmemiş hususlarda Kat Mülkiyeti Kanunu ve Kat mülkiyeti hukuku’na mebde teşkil eden diğer genel hükümlere göre karara bağlanır.
1.Yönetim planı ne zaman yapılır?
Kat mülkiyeti veya Kat irtifakı tesis edilirken.
2.Yönetim planını kimler imzalar?
Maliklerin tümü, ortak mülkiyetlerde her ortak ayrı ayrı.
3.Yönetim planı sonradan değiştirilebilir mi?
Kat maliklerinin 4/5 çoğunluğu ile değiştirilebilinir.

Kooperatif yonetimi tarafindan OCAK ayi sonuna kadar yevmiye defterinin son kaydina noter tarafindan gorulmustur yapilmamasi-2012

Cumhuriyet Savcılığı Ön Ödeme Bürosunca, kooperatifin yönetim kurulu üyesi olan beş kişiye ayrı ayrı ve her yıl başına 6762 SK. 67/3 maddesi uyarınca, 450 tl. para cezası kesilerek 10 gün içinde ödenmesi aksi halde haklarında kamu davası açılacağı TCK 75. maddesince tebliğ edilmiştir.

6762 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU’nun beşinci faslındaki Ticari Defterler le ilgili
Mesuliyet kenar başlıklı 67/2. “66 ncı maddenin birinci fıkrasının 1 ila 3 üncü bentlerinde sayılan defterleri tutma mükellefiyetini hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmeyip de ikinci fıkraya göre mesul olanlar üç milyon liradan otuz milyon liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılır. Defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmaması halinde,bunları tutmakla vazifelendirilmiş olan kimseler dahi aynı cezaya mahküm edilirler. Diğer kanunlarda bulunan cezai hükümler mahfuzdur. (1)” hükmündedir.

İctihadli, Uygulamalı ,Anlatimli Kooperatifler-Yazar Kemal OZMEN

20120205-094836.jpg

Kemal Ozmen’in ikitelli Osb dergisinde yayinlanan makalesi

20120205-085018.jpg

Kemal Ozmen

20120205-075712.jpg

Kooperatiflerde hakedis odemelerinde teminat iadesi

29.09.2008 T., 27012 sayılı R.G.de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelik:

Hakedişten kesinti ve mahsup
m.6: “İdarece işverenlerin hakedişleri, Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin borçlarının olmaması kaydıyla ödenir.

İdare, işverene yapacağı her hakediş ödemesinden önce, işverenin ve varsa alt işverenlerinin Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarının olup olmadığını, üniteden yazı ile sorar. Ünitece, işverenin ve varsa alt işverenlerinin muaccel borcunun bulunmadığı hususu idareye bir aylık süre içinde yazı ile bildirilir. Yazı ile bildirilmediği sürece, idare tarafından işverene hakediş ödenmez.

İdare, yaptığı ihaleler sonucunda işverene ödeyeceği her hakediş ödemesinden önce işverenin ve varsa alt işverenlerinin Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarının bulunup bulunmadığı hususunda sorgulama yapabilmek için Kuruma yetki başvurusunda bulunabilir. Kurumca bu başvurunun uygun görülmesi halinde idarece, işverene yapılacak her hakediş ödemesinden önce elektronik ortamda işverenin ve varsa alt işverenlerinin Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan muaccel borçlarının bulunup bulunmadığı hususunda sorgulama yapılır. İşveren ve varsa alt işverenlerin Kuruma borcu yoksa, ayrıca Kuruma yazı ile sorulmaksızın hakediş ödemesi yapılır…”

Kesin Teminatın İadesi:
m.7: “İşveren tarafından, idareye ihale konusu işle ilgili olarak Kuruma borcunun bulunmadığına dair ilişiksizlik belgesi ibraz edilmedikçe işverene ait kesin teminat iade edilmez.

İdareye ihale konusu işle ilgili olarak işveren tarafından, borcunun bulunmadığına dair ilişiksizlik belgesinin ibraz edilmemesi halinde, idare, kesin teminatın mevzuatına göre kısmen veya tamamen iadesi imkanının başladığı tarihten itibaren onbeş gün içinde durumu ilgili üniteye yazı ile bildirerek, işverenin Kuruma ihale konusu işin yapıldığı süreye ilişkin borcunun olup olmadığını sorar.

Ünitece, ihale konusu işle ilgili olarak yapılacak araştırma işlemi sonucunda, yeterli işçilik bildirilmiş olduğunun ve işi üstlenenin ihale konusu işle ilgili olarak Kuruma borçlarının bulunmadığının anlaşılması halinde, ilişiksizlik belgesi düzenlenir. Yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, fark işçilik miktarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, faaliyet süresinin son ayına maledilir. Bu suretle tahakkuk ettirilen prim tutarı, gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ödenmek üzere işverene tebliğ olunur. Ünitece hesaplanan borcun yapılan tebligata rağmen ödenmeyeceğinin bildirilmesi veya tebligatta belirtilen süre içerisinde cevap verilmemesi halinde, ünite, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının tespiti amacıyla, ihale konusu işin hakediş tutarını dikkate alarak durumu, incelenmek üzere Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu servisine ya da Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının ilgili birimine intikal ettirir…”

4735 S.K.
Kesin teminat ve ek kesin teminatların geri verilmesi
m.13: “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların;

a) Yapım işlerinde; varsa eksik ve kusurların giderilerek geçici kabul tutanağının onaylanmasından sonra yarısı, Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesi getirilmesi ve kesin kabul tutanağının onaylanmasından sonra kalanı,

b) Yapım işleri dışındaki işlerde Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınan mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde yarısı, garanti süresi dolduktan sonra kalanı, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı,

Yükleniciye iade edilir…”

İlişiksizlik belgesi, ihale sözleşmesine konu tahhüt tamamlandıktan/iş bittikten sonra sunulan yazıdır; hakediş ödemeleri, iş devam ederken (genelde aylık) kararlaştırılan periyotlarla yükleniciye ödenir ve her ödeme öncesi ilişiksizlik belgesi sunulması gibi bir yüküm söz konusu değildir.

Sn Av. Nevra Oksuz yazisidir

İctihadli, Uygulamalı ,Anlatimli Kooperatifler-Yazar Kemal OZMEN

20120203-083354.jpg

Kemal Özmen’in son kitabı Kooperatiflerde Genel Kurul İşlemleri -2012

20120203-083030.jpg