Sitelere ödenen aidatlar makbuza istinaden gider yazılır mı ?

BELGESİ BAŞKA BİRİ ADINA DÜZENLENMİŞ OLMAKLA BERABER İŞLETME

İLE İLGİLİ BULUNAN GİDER veya MALİYET UNSURLARININ KAYDA ALINMASI ve KDV İNDİRİMİ

 

Mehmet MAÇ

Yeminli Mali Müşavir

 

 

 

  1. GENEL AÇIKLAMA :

 

Gerçek usule tabi ticari, zirai ve mesleki kazançların tespitinde, gider veya maliyet unsurlarının, kazanç

sahibi firma adına düzenlenmiş fatura ve benzeri belgelerle tevsik edilmesi istenilmektedir.

 

Uygulama böyle olmakla beraber, bazı istisnai durumlarda, GİDER veya MALİYET UNSURUNUN

FİRMA İLE İLGİSİ AÇIKÇA BELLİ İSE veya FİRMAYA AİT OLDUĞU KANITLANABİLİYORSA,

BAŞKA KİMSELER ADINA DÜZENLENMİŞ BELGELERE İSTİNADEN DE GİDER veya MALİYET

KAYDI YAPILABİLMELİ ve KDV İNDİRİLEBİLMELİDİR.

 

Zira vergi Kanunlarımızda belgenin mutlaka, bu belgeyi kaydına alan firmanın namına düzenlenmiş olacağına dair bir hüküm yoktur. VUK nun 227 nci maddesinde, “ ….. üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelerin TEVSİKİ mecburidir.” denilmiş, fakat tevsik işleminin mutlaka firma adına düzenlenmiş belgelere dayanması gerektiği yolunda bir hükme yer verilmemiştir.

 

Aynı şekilde KDV Kanunu’nun 29 ve 34 üncü maddelerinde, KDV indiriminin, alış faturası ve benzeri belgelere dayanması gerektiği belirtilmiş, fakat bu belgelerin, indirimi yapacak olanın adına düzenlenmiş olması şart koşulmamıştır.

 

GVK nun 40 ıncı, 57 nci, 68 inci, KVK nun 13 üncü , 14 üncü maddelerinde ise, kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için gerekli olan giderlerin kabul edileceği esası vardır ve bu kabul için belgenin mutlaka firma adına olması gerektiği değil, gider veya maliyet unsurunun firma ile ilgili olması, gerçekten bu firma tarafından ve iş ile ilgili olarak yapılmış ve katlanılmış bir gider veya maliyet olması ve bu hususların tevsik edilmiş bulunması esası benimsenmiştir.

 

Her firma, gerek yasa hükümleri, gerek kendi iç düzeni açısından, katlandığı gider veya maliyet unsurlarını kendi adına düzenlettiği belgeler ile tevsik eder ve ödeme belgelerin de yine kendi adına düzenletir.

 

Genel anlayış ve uygulama böyle olmakla beraber, aşağıda birkaç tipik örneğini verdiğimiz bazı özel durumlarda, gidere veya maliyete katlanan firma, bu gider veya maliyeti, başkaları adına düzenlenmiş belgelerle tevsik etmek durumunda kalabilmektedir.

 

  1. BELGESİ BAŞKALARI ADINA DÜZENLENEBİLEN GİDER veya MALİYET UNSURLARI İÇİN TİPİK ÖRNEKLER :

 

2.1. Kiralık İşyerine Bağlı, Telefon, Su Elektrik, Doğalgaz ve Benzeri Faturaların İşyeri Sahibi veya Eski Kiracı Adına Düzenlenmiş Olması :

 

Bilindiği üzere, her bir telefon numarası, her bir su, elektrik, doğalgaz ve benzeri abonelik ilişkisi, bu hizmetleri veren Türk Telekom, İSKİ, TEDAŞ, İGDAŞ gibi kuruluşlar ile abone arasında yapılmış form sözleşmelere konu olmaktadır.

 

Bu kuruluşlar, sözleşme yeni muhatap adına değiştirilmediği sürece, gerçek kullanıcı kim olursa olsun,

mevcut sözleşmede yazılı muhatap kim ise, faturayı da o muhatap adına düzenlemektedirler.

 

Firmalar, işleri ile ilgili olarak, bir gayrımenkulü kiracı sıfatıyla kullanmaya başladıklarında – sözleşme

değişikliği yaptırmadıkları sürece- bu gayrımenkule bağlı olduğu için fiilen kullandıkları, telefon, su, elektrik

doğalgaz ve benzerlerine ait faturalar, bu aboneliklerle ilgili son sözleşmenin muhatabı adına

(Gayrımenkulün sahibi veya önceki kiracılardan biri adına) düzenlenmektedir.

 

Sözleşme değişikliği yapılması genellikle bunaltıcı formaliteler gerektirdiği için bu işlem çoğu zaman ihmal

edilmekte, faturalar da gerçek kullanıcı olmayan kişi veya firma adına gelmeye devam etmektedir.

 

Bu nedenle faturalar başkası adına olmakla beraber, faturadaki hizmetin yöneldiği adres belli olduğuna ve bu

adresteki işyeri belli bir tarihten itibaren firma tarafından kullanıldığına göre, bu giderlerin firmaya ait

olduğu kuşkusuzdur. Hatta bu faturaların – makbuzu yine sözleşme muhatabı adına çıkmakla beraber – firma

kaynaklarından ödendiği, defter ve/veya banka kayıtları ile sabittir.

 

Olayın gerçek mahiyeti bu kadar açık iken, sırf sözleşme değişikliğinin ihmali nedeniyle faturanın başkası

adına düzenlenmiş olmasını bahane ederek, firmaya ait bir gideri ve KDV indirimini yok saymak, hem

haksız, hem de yasalarımızın lafzına ve ruhuna aykırı bir davranıştır.

 

Ne var ki Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü tarafından verilen bir muktezada şöyle katı bir ifadeye

yer verilmiştir :

 

“………………………………… ticari kazançla ilgili olarak yapılan harcamalara ait işletme gider belgelerinin

(elektrik, telefon, su vs.) Vergi Usul Kanununun 227 ve 230. maddeleri hükmüne istinaden mükellef adına

düzenlenmiş olması halinde kayıtlarda gösterilmesi mümkün olduğundan, …………………. A.Ş. adına

düzenlenmeyen ve kayıtlarda gösterilmesi mümkün olmayan fatura üzerindeki katma değer vergisinin Katma

Değer Vergisi Kanununun 29/1-a maddesine göre, hesaplanan katma değer vergisinden indirimi Kanunen

mümkün değildir.”

 

Dikkat edilirse bu muktezada, elektrik, telefon, su vs. giderlerinin ticari kazançlarla ilgili olduğu kabul

edilmekte, sırf faturaları kullanıcı mükellef adına düzenlenmediği gerekçesiyle KDV indirimi (ve gider

kaydı) reddedilmektedir. (Mukteza metni Vergi Dünyası dergisinin Temmuz 1997 sayısının 183 üncü

sahifesindedir.)

 

Böyle şeklî bir nedenle, gider yazma ve KDV indirme hakkının ortadan kalkmayacağı görüşünde olmamıza

ve bu görüşümüzün, Vergi Yargı Organları tarafından da benimseneceğine inanmamıza rağmen, (Aşağıdaki

3 no.lu bölüme bakınız), tarhiyata uğramamak ve dava açmak zorunda kalmamak bakımından, kiracı

konumunda bulunan firmaların, kiraladıkları işyerine bağlı, telefon, su, elektrik, doğalgaz gibi hizmetlere ait

faturaların kendi adlarına düzenlenmesini sağlamakta itina göstermelerini tavsiye ederiz.

 

Kiracılar, herhangi bir nedenle bu gibi faturaların kendi adlarına olmasını sağlayamazlarsa, gelen faturaları

muhatabına dekont edilip, muhatabın bu gideri kendilerine fatura veya benzeri belge ile yansıtması yoluna

gidilebilirler.

 

2.2. İş Hanı Yöneticileri Tarafından Handaki İş Yerlerine Paylaştırılan Masraflar :

 

Bilindiği üzere bir çok iş yeri, iş hanlarında faaliyet göstermekte ve Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre oluşturulan Han Yönetimi (Yönetici) Binanın genel güvenliği, tamiri bakımı, yakıtı, umumi aydınlatılması gibi müşterek giderleri, Han Yönetimi adına fatura ve benzeri belge düzenletmek suretiyle karşılamakta ve bu giderleri, payları oranında, handaki kullanıcı veya mal sahiplerinden tahsil etmektedirler.

 

Söz konusu müşterek gider katılma payları, handa faaliyet gösteren firma adına Han Yönetimi tarafından düzenlenen makbuza dayandığı için belgeleme açısından sorun göstermektedir.

 

Ancak KDV indirimi açısından sorun vardır. Çoğu handa yönetici tarafından KDV ödenmek suretiyle giderler yapılmakta, handa faaliyet gösteren firmaların payları oranında bu KDV leri indirime hakları bulunmakla beraber belgeleme sorunu yüzünden bu haklar çoğu zaman kullanılmamaktadır.

 

634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca gayrimenkulün yönetimi için seçilmiş bulunan yönetici veya yönetim kurulu tarafından ifa olunan yönetim hizmetleri KDV kapsamının dışındadır. Çünkü bu hizmetler ticari, zirai veya mesleki faaliyet çerçevesinde yapılıyor değildir. Ancak yöneticilik görevi, firmalara verdiği takdirde bu firmalar yönetim ile ilgili harcamaların belgelerini kendi adlarına alıp KDV indirimi yapmak ve kat maliklerine KDV li fatura kesmek durumundadırlar. İçinde muhtelif firmaların faaliyet gösterdiği iş hanlarında, yönetim hizmetleri KDV li fatura veren yönetim firması tarafından değil de, makbuz düzenleyen yöneticiler tarafından deruhte ediliyorsa, söz konusu makbuzlara dayanan KDV indirimi yapılması mümkün olmadığından o handa faaliyette bulunan firmalar müşterek giderlerle ilgili KDV yi indirmekten mahrum olmakta, KDV ler makbuz tutarları bünyesinde gider kaydına konu edilmektedir. Bunu önlemek için yönetim işi ya bir firmaya verilmeli ya da yönetici, KDV li şekilde temin olunan yakıt ve benzeri unsurların faturasını payları oranında, handa faaliyet gösteren firmalar adına almalı, kapıcı ücretleri gibi KDV siz şekilde temin olunan unsurlar ve sair müteferrik masrafları da makbuz ile tevzî etmelidir.

 

İstanbul Defterdarlığının, 28.5.1993 tarih ve 4099 sayılı muktezası şöyledir :

 

“İlgi dilekçenizde bir yıl içinde, apartman müşterek yönetim masrafı namı altında ödediğiniz 4.200.000.- TL. nın doğrudan masraf kaydının mümkün olup olmayacağı ile Katma Değer Vergisi içinde ne şekilde işlem uygulanacağı sorulmaktadır.

 

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 ncü maddesinde vergiye tabi safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

Öte yandan, bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 14 ncü maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinde yer alan giderlerin indirileceği belirtilmiştir.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 nci maddesinde, “Safi kurum kazancının tespit edilmesi için aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir.” hükmü yer almış ve 1 nci fıkrasında “Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler” in indirilebileceği belirtilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, şirketinizin faaliyetini sürdürdüğü apartman için ödediği giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi sağlamak amacını taşıması halinde bu giderlerin kayıtlara gider olarak intikal ettirilmesi mümkündür.

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 nci maddesinin 1 nci fıkrası hükmü ile ticari sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler tabi tutulmuş, 4 ncü fıkrasında da ticari, sınai, zirai faaliyetin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edeceği hüküm altına alınmıştır.

 

Apartman yönetiminin apartmanın bakım, yakıt vs. gibi giderleri yapması ve apartmandaki oturanlardan tahsil etmesi ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden Katma Değer Vergisine tabi değildir.

 

Aynı Kanunun 29/1 nci maddesi gereğince mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla, hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergilerini indirimleri mümkün bulunmaktadır. Kanunun 34/2 nci maddesi gereğince alış faturası veya benzeri vesikalarda ayrıca gösterilen Katma Değer Vergisi bu vesikaların kanuni defterler kayıt edildiği vergilendirme döneminde indirilebilir.

 

Buna göre, apartman yönetiminin faaliyeti ticari faaliyet olmadığından, bunların masraf aktarması ve bu aktarma nedeniyle düzenlenen belgede Katma Değer Vergisi hesaplama yetkisi olmadığından apartman yönetimine Katma Değer Vergisi ödemeniz ve indirim konusu yapmanız söz konusu değildir.”

 

Görüldüğü gibi muktezada firmanın, apartman yöneticisine makbuz karşılığında ödediği müşterek gider payı veya aidatın masraf yazılabileceği belirtilmekte, fakat bu giderlerin içindeki KDV nin indirilmesi için bir yol önerilmemektedir.

 

Yukarıda belirttiğimiz gibi, özellikle yakıt alımlarında faturanın payları oranında handaki firmalar adına düzenletilip bu fatura bedellerinin tahsil edilmesi yöntemi uygulanarak KDV indirimi için müsait bir ortam hazırlanabilir. Ancak bunun tatbikinde güçlükler olduğu da ortadadır. Bizim anlayışımıza göre yönetim belli bir aydaki müşterek masrafları, KDV matrahı ve KDV den oluşan iki sütun halinde listeleyerek bu listedeki KDV toplamından, her bir kullanıcıya ne kadar pay düştüğünü ilgililere bildirirse, bu bildirimlere dayanılarak KDV indirimi yapılabilmelidir.

 

2.3. Personelin İş Seyahati veya Sağlık Harcaması Dolayısıyle, Personel Adına Düzenlenen, Fakat Firmaya Ait Gideri İçeren Belgeler :

 

GVK nun 40/4 üncü maddesine göre, işle ilgili, işin önemi ve genişliği ile orantılı olan seyahat ve seyahat

esnasındaki konaklama ve yemek giderleri, seyahat amacının gerektiği süreyi aşmamak şartıyla masraf

yazılabilmekte ve KDV indirimine konu edilebilmektedir.

 

Bu seyahatler çoğu zaman firmanın yöneticisi veya personeli durumundaki kişiler tarafından yapılmaktadır.

 

İş seyahati ile ilgili masrafları belgeleyen fatura, bilet ve benzeri vesikaların çoğu zaman seyahatte bulunan

yönetici veya personel adına düzenlendiği görülmektedir. Hatta bazı uçak, gemi ve otobüs işletmeleri,

aldıkları taşıma ücreti karşısında sadece seyahat eden yönetici veya personel adına bilet düzenlemekle

yetinirler ve bunun için firma adına ayrıca fatura veya fiş almak mümkün olamaz.

 

Otel ve lokanta faturaları da, gerek seyahatte bulunanın, gerekse otel veya lokantanın uyarılmamış olması

sonucunda, firma yerine, seyahatte bulunan kişi adına düzenlenmekte, bunların sonradan firma adına yazılı

hale getirilmesi ise ihmal edilebilmektedir.

 

Adına belge düzenlenmiş kişi, o firmanın yöneticisi veya personeli olduğuna ve firma bu gideri karşılayıp

kaydına aldığına göre giderin firma ile ilgisi sabittir ve belgenin firma adına yazılı olmaması, gider kaydının

ve KDV indiriminin engellenmesine gerekçe olmamalıdır.

 

Seyahat edenin kiralık personel olması ve bağlantısı izah edilmek kaydıyla kardeş firmanın yetkilisi veya

personeli olması halinde de aynı anlayış geçerli olmalıdır. Mesela havayolu işletmeleri uçağı uçucu personeli

ile birlikte kiralayabilmektedirler WET LEASE ve ACMI bazlı olarak isimlendirilen bu işlemlerde uçağı

personeli ile birlikte kiraya veren firmanın personelinin, transfer ve konaklama masrafları, kiracı hava yolu

firması tarafından karşılanmaktadır. (Buradaki ACMI, Aircraft yani uçak, Crew yani uçucu personel ,

Maintenance yani uçağın bakımı ve Insurance yani uçağın sigortası unsurlarının kiraya verene ait olduğu

anlamına gelmekte, uçucu personelin maaşı kiraya verene ait olmakla beraber, bu personelin transfer,

konaklama ve üniforma gibi masrafları kiracı işletmeci tarafından karşılanmaktadır.)

 

Keza GVK nun 40/2 nci maddesinde hizmetli ve işçilerin tedavi ve ilaç giderleri indirilecek giderler arasında

sayılmış olup personelin tedavisine ve ilacına ait faturaların firma yerine, tedavi gören veya ilacı kullanan

personel adına düzenlendiği görülmektedir.

 

Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, sırf belgenin personel adına olduğu gerekçesiyle, firmaya ait olduğu yasa

ile kabul edilen ve firma tarafından karşılanan tedavi ve ilaç giderleri ile bunlara ait KDV indirimlerinin

reddedilmemesi gerekir.

 

Hal böyle olmakla beraber aksi görüşe dayanan tarhiyata maruz kalmamak bakımından personel tarafından

yapılan seyahat; tedavi ve ilaç giderlerine ilişkin belgelerin, mümkün olduğunca firma adına

düzenletilmesinde ve bu belgelerde ilgili personelin adının belirtilmesinde yarar vardır.

 

2.4. Personel Adına Kayıtlı Olan ve Firma İşleri İle İlgili Olarak da Kullanılan Cep ve Ev Telefonlarına Ait Faturalardaki Firma Faaliyetlerine İlişkin Görüşme Ücretleri :

 

Firma adına kayıtlı sabit telefonlar ile yine firma adına kayıtlı cep telefonları için, firma adına düzenlenmiş

telefon görüşmesi faturalarının gider kaydında ve KDV indiriminde sorun olmadığı malumdur. Bu telefonlar

personelin evine bağlatılmış veya personelin kullanımına verilmişse, özel görüşme ücretleri ayıklanmak

suretiyle, faturalarına istinaden gider yazılması ve KDV indirilmesinde de herhangi bir sorun olmamalıdır.

 

Bazı firmalar kendi adlarına sabit telefon veya cep telefonu alıp, bunları personelin evine bağlatmayı veya

personele vermeyi sakıncalı bulmakta, personelin kendi adına aldığı ev veya cep telefonlarını iş ile ilgili

olarak kullandıkları gerçeğini de inkar etmemektedir.

 

Bilhassa haberleşmeye dayanan, televizyon, radyo ve gazete işletmeciliğinde, gümrük komisyonculuğu,

müşavirlik, avukatlık bürosu gibi hizmet işletmelerinde, personel adına kayıtlı ev ve cep telefonlarının iş için

de yoğun şekilde kullanıldığı bilinmektedir.

 

Bu gibi işletmeler, personelin haklı talepleri karşısında, personel adına kayıtlı ev ve/veya cep telefonları için

detaylı fatura almakta, bu detaylar üzerinde ayıklama yaparak iş ile ilgili görüşmeleri seçip bunlara isabet

eden görüşme ücretlerini, gider karşılığı olarak personele ödemektedirler.

 

Kanunlarımızda böyle bir gider karşılığı ismen zikredilmemiş olmakla beraber, Gelir ve Kurumlar Vergisi

Kanunlarındaki ilgili maddeler topluca incelendiğinde, gerçekten iş ile alakalı olan ve işletme tarafından k

karşılanan gider karşılıklarının ücret sayılmadığı (istisna edildiği) ve işletme tarafından doğrudan gider veya

maliyet olarak dikkate alınacağı anlaşılmaktadır.

 

Bu nedenle bizim görüşümüz, personel adına düzenlenen telefon faturalarındaki işle ilgili kısmın firma

tarafından karşılanıp kayda alınabileceği ve KDV indirimi yapılabileceği yolundadır. Bunu tevsik için

personelin detaylı fatura alması, bu faturanın orijinalinin veya fotokopisinin üzerinde işle ilgili olan

görüşmelerin işaretlenmesi, bunlara ait ödemelerin personele imzalatılacak makbuz veya ödeme listeleri ile

belgelenmesi ve bütün bu evrakın gider kaydı ve KDV indiriminin dayanağı olarak, ilgili muhasebe fişine

eklenmesi uygun olacaktır.

 

Ancak böyle bir uygulamanın Maliye İdaresince benimsenmemesi ihtimali olduğu için, telefonların firma

adına alınmasının ve bu faturalardaki özel görüşme ücretlerinin ilgili personele ödetilip veya net maaşından

kesilip bakiyesinin kayda alınmasının tenkit riskinden daha uzak bir tatbikat olduğunu hatırlatmakta yarar

görüyoruz.

 

2.5. Finansal Kiralama İşlemlerinde, Finansal Kiralama Şirketi Adına Düzenlenen Fakat Gerçek Yüklenicisi Finansal Kiracı Olan Giderler :

 

Finansal kiralama işlemlerinde mal sahibi sıfatı nedeniyle finansal kiralama şirketi adına belgelenmiş birçok

masraf finansal kiracıya ödetilmektedir.

 

Mesela finansal kiralama işlemlerinde kira konu malın sigorta ettirilmesi mecburiyeti vardır. Sözleşmelerde

sigorta primlerinin kiracı tarafından karşılanacağı belirtilir, fakat sigorta şirketi, primi kiracıdan tahsil

etmesine rağmen, poliçeyi ve prim makbuzunu malın sahibi olan finansal kiralama şirketi adına düzenler.

Bize göre bu durumda kiracı kendini muhatap almayan prim ödeme makbuzunun aslını finansal kiralama

sözleşmesine dayanarak gider kaydının kanıtı olarak kullanabilmelidir.

Bu konuda, İstanbul Defterdarlığı’nca verilen 13.7.1993 tarih ve 11035 sayılı muktezada, bu görüşümüz

benimsenmiş ve şöyle denilmiştir :

 

“…………… finansal kiralama konusu malın mülkiyeti Finansal kiralama şirketine ait olmakla beraber sigorta

primlerinin ödenmesi kiracıya ait olduğundan, tevsik edici belgenin de fiili duruma uyun bir şekilde

düzenlenmesi şartıyla, sigorta primlerinin ticari faaliyetin gereği olarak ödeyen kiracı tarafından gider

yazılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bu durumda anılan sigorta primlerinin finansal kiralama şirketinin kayıtların gider olarak intikali ise söz

konusu olmayacaktır.”

 

Görüldüğü gibi burada önemli olan giderin asıl yüklenicisi tarafından gider yazılması, giderin bu yüklenici

ile ilgisinin kanıtlanabilmesi ve aynı giderin, belgede yazılı olan fakat yüklenici durumunda olmayan firma

tarafından da (mükerrer olarak) gider yazılmamış olmasıdır.

 

  • Başka Bir Firma Tarafından Karşılanması Öngörülen Masraflar :

 

Uygulamada, bazı masrafların, bu masrafların muhatabı yerine bir başka firma tarafından karşılanması taraflar arasında kararlaştırılabilmektedir.

 

Bunun tipik örneği bayilik münasebetlerindeki teminat mektubu verme olaylarında yaşanmaktadır. Ürettiği veya ithal ettiği malları bir bayi ağı ile sattırmakta olan firmalar, bayilerinden teminat mektubu talep etmekte, bayiler teminat mektubu vermeyi kabul etmekle beraber, bu mektubun komisyonlarının bayilik veren firma tarafından karşılanmasını istemekte ve bu talep kabul edilebilmektedir.

 

Böyle bir durumda bayiin teminat mektubu komisyonunu ödeyip, karşılığını fatura ile bayii olduğu firmadan talep etmesi normal uygulamadır. Ancak böyle bir formaliteye gerek bırakmamak amacıyla söz konusu komisyonun doğrudan bayilik veren firma tarafından mektubu veren bankaya ödenmesi halinde de bu giderin bayilik veren firma tarafından, ödemeye ve ödeme belgesine istinaden giderleştirilebilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

 

Ancak, KDV’li olarak sirküle etmesi gereken işlemlerde, zincirleme teslime konu bir durum olduğu ahvalde zincirdeki her bir firmanın ayrı ayrı KDV yaratması gerektiği prensibi (KDV Kanunu Md:2/2) nedeniyle, bu zinciri bozarak by-pass yapılması, masraf aktarması gereken firmanın KDV tarhiyatına uğramasına yol açabileceği unutulmamalıdır.

 

  1. KONU İLE İLGİLİ DANIŞTAY KARARLARI :

 

Başkaları adına düzenlenmiş olmakla beraber işletme ile ilgili bulunan gider ve maliyet unsurlarının kayda alınması ve KDV indirimi hakkında rastladığımız iki adet Danıştay kararını zikretmekte yarar gördük.

 

Bu kararlardan biri Danıştay 9 uncu Dairesi tarafından verilmiş olup, Yaklaşım Dergisinin Mart 1995 sayısında yayınlanmıştır. (12.5.1994 tarih ve E.1993/2695, K.1994/2339 sayılı Karar)

 

Tebrike şayan bu Kararın metni şöyledir :

 

Şeker fabrikasınca Belediyesi adına tahsis edilen toz ve küp şekerlerin, mutemet sıfatıyla yükümlü tarafından alınıp satışı nedeniyle yükümlünün ödediği katma değer vergisinin, indirim konusu yapılamayacağından bahisle tanzim olunan vergi inceleme raporuna dayanılarak re’sen tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı, 3065 Sayılı Katma Değer vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde ise, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinde de yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceğinin hükme bağlandığı, satın alınan emtiaya ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için emtiaya ait alış faturasının yükümlü adına düzenlenmiş olması gerekmekte ise de, katma değer vergisi, vergiye tabi bir malın veya hizmetin teslimi sırasında yüklenilen katma değer vergisinin malı veya hizmeti alana yansıtılması esasına dayandığından 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde açıklanan hüküm de gözönünde bulundurulduğunda fatura başka bir şahıs adına düzenlense dahi bu fatura veya benzeri vesikada gösterilen katma değer vergisinin mal veya hizmetin gerçek alıcısı tarafından indirim konusu yapılabileceği sonucuna varıldığı, aksi düşüncenin indirilemeyen katma değer vergisinin yükümlünün üzerinde kalma sonucunu doğuracağı, bunun da vergi adaleti ve katma değer vergisinin yansıtabilirliği ilkesine ters düşeceği, bu durumda re’sen yapılan tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı gerekçesi ile kabul ederek tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesi’nin 12.5.1993 Gün ve 1993/154 Sayılı kararının; 3065 Sayılı Kanunun 29 ve 34. maddeleri gereğince indirimlerin yapılamayacağı iddiasıyla bozulması isteminin reddine, oyçokluğuyla karar verildi.

 

Dikkat edilirse bu kararda, fatura başka şahıs adına düzenlenmekle beraber, gerçek yüklenici davacı firma olduğundan KDV indirimi (dolayısıyla gider veya maliyet kaydı) kabul edilmiştir.

 

Danıştay Dergisinde yayınlanmış olan, Danıştay 7 nci Dairesine ait 21.5.1992 tarih ve E.1998/1181 ve K.1992/1700 sayılı kararda ise, işletme aktifine kayıtlı olmayan, işletme sahibine ait iki adet kamyonetin giderleri işle ilgisi dolayısıyla kabul edilmiştir.

 

Karar metni şöyledir :

 

“İnceleme raporuna dayanılarak 1986/Mart dönemi için yükümlü adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergini; olayda ekmek imalatı işi ile uğraşan yükümlünün, Bakanlar Kurulu Kararı ile temel gıda maddeleri içerisinde sayılan ekmeğin katma değer vergisi oranının sınır olarak saptanması üzerine, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen maddelerle ilgili olup indirilmeyen verginin iade olunacağına dair 29. maddesinin 2 fıkrası hükmü uyarınca ihtilaflı dönem için vergi iadesi isteminde bulunduğu, kendisine gerekli iadenin yapıldığı, daha sonra ilgili yıl kanuni defter ve belgeleri üzerinde katma değer vergisi ile ilgili olmak üzere sınırlı inceleme yapılarak, işletmenin demirbaşları arasında gözükmeyen ve yasal defterlere gider olarak kaydedilen Deseto ve Dodge marka iki adet kamyonete ait benzin -mazot giderleri dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi tutarlarının dönemler itibariyle iadesi yapılan katma değer vergisi tutarlarından mahsubu suretiyle indirilmeyecek olan haksız yere iadesine sebebiyet verildiği iddia edilen katma değer vergisi tutarları üzerinden yapılan cezalı tarhiyatın uyuşmazlığın konusunu oluşturduğu, inceleme elemanınca, sadece bahis konusu araçlar işletmenin demirbaşları arsında kayıtlı olmaması nedeniyle giderlerinin kabul edilmediği, ancak araçların ticari kazancın elde edilmesiyle ilgisi bulunmadığı veya başka bir deyişle ekmek imalatı faaliyetinde kullanılmadığı yönünde herhangi bir tespit yapılmadığı gibi, bu konuda herhangi bir iddia da ileri sürülmemiş bulunduğundan, ekmek imalatı faaliyeti dışında başkaca bir ticari faaliyeti olmayan yükümlünün söz konusu kamyonetleri binek otomobili olarak ya da münhasıran zati ve ailevi ihtiyaçları için kullanması olasılığının da bulunmaması karşısında, bu araçların ticari kazancın elde edilmesi için kullanıldığının kabulünün zorunlu olduğu, öte yandan Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/d ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ve 41. maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden de, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/d maddesinde bahis konusu edilen giderlerin münhasıran Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinde sayılan giderler olarak kabulü gerektiği, bu durumda söz konusu araçların giderleri dolayısıyla ödenen ve yükümlüye iade edilen katma değer vergisinin cezalı olarak geri istenilmesinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran ……………. Vergi Mahkemesinin 11.11.1987 gün ve E: 1987/315; K:1987/1078 sayılı kararının; aktifte kayıtlı olmayan taşıtlar için yapılan giderlerin indirilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince Tetkik Hakimi …………….’ın açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşüldü :

 

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına 21.5.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

 

Bu kararda da, gider kaydı ve KDV indiriminde, şekilden ziyade işin esası üzerinde durulması gerektiği vurgulanmaktadır.

 

Kooperatiflere iktisadi işletme açılması sürecinde Maliye Bakanlığı nerede hata yapıyor? -MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Kooperatiflere iktisadi işletme açılması sürecinde Maliye Bakanlığı nerede hata yapıyor?

5 Aralık 2017 tarihinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7061 sayılı bazı vergi kanunları ile kanunu kapsamında kooperatiflerin iktisadi işletme kurabilmesi , bu sayede ortak dışı işlemleri nedeni ile kooperatifin bütün gelirlerinin kurumlar vergisine tabi tutulmaması için ilk bakışta olumlu bir düzenleme gibi gözükmüş olsa da toptancı bir anlayış ile bütün kooperatiflerin aynı kefeye konulması zaten vergi kanunları karşısındaki durumu her zaman gri olan , verilen özelgelerin tutarlılığı konusunda akıllarda her zaman soru işaretleri bulunan kooperatiflerin kurumlar vergisi yolculuğunda Yeni bir çığır açtı.

city lights

Devamı için bize ulaşın

Continue reading

7033 Sayılı kanundan sonra Organize Sanayi Bölgesinde tapu harcı -EVREN ÖZMEN

Konu : Organize Sanayi Bölgesinde tapu harcı  

Ekran Resmi 2017-06-19 00.46.02
EVREN ÖZMEN

 

İlgi : 31/07/2017 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, 01/07/2017 tarihli ve 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7033 sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8 inci maddesiyle 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinin “Organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde yer alan gayrimenkullerin ifraz veya taksim veya birleştirme işlemleri, söz konusu bölgelerde bulunan arsaların tahsisi nedeniyle şerhi gerektiren işlemleri ile bu arsa ve üzerine inşa edilen binaların tahsis edilene devir ve tescili işlemleri ve cins değişikliği işlemleri” şeklinde değiştirildiği, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesi gereğince OSB tüzel kişiliğinin bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu, bu Kanunun uygulanmasına yönelik satış işlemlerinin OSB tüzel kişiliğinin harçtan muaf tutularak ancak alıcılardan harç tahsil edilerek gerçekleştirildiği belirtilerek, Harçlar Kanununun 59/n bendine eklenen hüküm uyarınca Organize Sanayi Bölgelerinin satış işlemlerinde alıcı taraflar için de tapu harcının aranılıp aranılmayacağı hususunda görüş sorulduğu anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde, tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların, tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu, Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/13-a maddesinde, arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina vesair tesislerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm vesair tesis için); I/13-c maddesinde ise (a) fıkrası dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde (her bir işlem için) maktu tutarda harç alınacağı, I/20-a maddesinde de gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde tekdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı nispi harç alınacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, anılan Kanunun 7033 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle değişen “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlıklı 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde yer alan gayrimenkullerin ifraz veya taksim veya birleştirme işlemleri, söz konusu bölgelerde bulunan arsaların tahsisi nedeniyle şerhi gerektiren işlemleri ile bu arsa ve üzerine inşa edilen binaların tahsis edilene devir ve tescili işlemleri ve cins değişikliği işlemlerinin harçtan müstesna tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, Kanunun 123 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise, “Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesinde, “Organize Sanayi Bölgeleri tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmü bulunmaktadır.

Bu itibarla, Organize Sanayi Bölgeleri sınırları içinde yer alan arsaların tahsisi nedeniyle şerhi gerektiren işlemleri ile bu arsa ve üzerine inşa edilen binaların tahsis edilene devir ve tescili işlemleri ile cins değişikliği işlemlerinden 492 sayılı Harçlar Kanununun 59/n bendine göre alıcı ve satıcıdan harç aranılmaması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

 

   
Sayı : 66813766-140.04.01[57-2017-18]-82728 16.10.2017
Konu : Tapu Harçları  

 

İlgi : 17.05.2017 tarihli özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/01/2015 tarih ve Esas No: 2011/ … , Karar No: 2015/ … sayılı kararına istinaden ortak kullanıma tabi taşınmazların tapu düzeltimi (malik düzeltimi) işleminden ne şekilde harç alınacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde, “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü yer almaktadır.

 

Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/13-c fıkrasında; (a) fıkrası dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde (her bir işlem için) maktu harç alınacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Özelge talep formunuz ekinde alınan … Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/01/2015 tarih ve Esas No: 2011/167 , Karar No: 2015/19 sayılı kararının incelenmesinden, İzmir ili … ilçesi … köyü … Çiftliği mevkiinde kain … ada 1 parselin ortak alan olarak kullanılan “Arıtma Tesisi” vasıflı  tapu kaydının iptal edilerek “Arsa” vasfı ile S.S. … Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi adına, … ada, 10 parselde kayıtlı “Arsa” vasfı ile anılan Kooperatif adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile ortak alan olarak “Arıtma Tesisi” vasfı ile, “Ortak yer” olarak tescilli olan “Sosyal Tesis” vasıflı … ada 11 parsel ve … ada 1 parselin, “Ticaret Alanı” vasıflı  … ada 1 parselin,  “Trafo Yeri” vasıflı … ada 2 parselin malik kısmının muhtelif ada ve parseller adına düzeltilerek kayıt ve tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.

 

Buna göre, İzmir ili … ilçesi … köyü … … Çiftliği mevkiinde kain … ada 1 parsel,  … ada 10 parsel,  … ada 11 parsel, … ada 1 parsel,  … ada 1 ve 2 parsellerde kayıtlı taşınmazların tapuda yapılan arsa ve ortak alanlarının vasıf  ve malik değişikliğine ilişkin düzeltme işlemlerinden 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin yukarıda açıklanan I/13-c fıkrasına  göre harç aranılması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

Sayı : 90792880-140.04.01[2017/797]-443305 10.11.2017
Konu : İpotek tesis harcı.  

 

İlgi : 17/01/2017 tarih ve 50766 evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, …parsel sayılı gayrimenkulün % 99 hissesinin, üyelerinize konut yapılmak üzere kooperatifiniz tarafından …  A.Ş. firmasından satın alındığı, satış bedelinin bir kısmının ileri bir tarihte ödeneceğinden bahisle söz konusu gayrimenkul üzerine satıcı firma lehine ipotek tesis edileceği belirtilerek, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 38 inci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı Tarifenin “I-Tapu İşlemleri” başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrasına eklenen parantez içi hüküm uyarınca, söz konusu ipotek tesis işleminde hesaplanacak harcın %50 oranında uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

 

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde; “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü bulunmakta olup, aynı Kanunun 58 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde de, ipotek tesisinde harcı ipoteği tesis edenlerin ödemesi gerektiği hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin “I-Tapu İşlemleri” başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrası gereğince ipotek tesisinde (2017 yılı için);

 

  1. a) İpotekle sağlanan borç miktarı üzerinden (Binde 4,55),

 

  1. b) İpoteğe dahil gayrimenkullerden birisinin çıkarılarak başkasının ithalinde veya teminat ilavesinde borç miktarı üzerinden (Binde 4,55),

 

  1. c) Mevcut ipotek derecelerinin sonradan istenilen değişikliklerinde borç miktarı üzerinden (Binde 2,27)

 

oranında tapu harcı alınmaktadır. 6728 sayılı Kanunun 38 inci maddesi ile söz konusu fıkraya “(Tacirler arası ipotek tesis işlemlerinde bu fıkraya göre hesaplanan harçlar yüzde elli oranında uygulanır.)” hükmü eklenmiş olup, konu ile ilgili gerekli açıklamalara 04/10/2016 tarihli ve 29847 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 77 Seri No.lu Harçlar Kanunu Tebliğinde yer verilmiştir.

 

Buna göre, tacirlerin kendi aralarında yaptıkları ipotek tesis işlemlerinde tapu harcı % 50 oranında uygulanacaktır. Bu indirimin uygulanabilmesi için, tapuda işlem esnasında tarafların tacir olduğunun ticaret sicil kaydı ile, ipotek tesisinin ticari bir işlemden kaynaklandığının da fatura, sözleşme, irsaliye, senet ve benzeri belgelerle tevsiki gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında, ticari işletme, “esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. şeklinde, 12 nci maddesinin birinci fıkrasında gerçek kişiler bakımından tacir, Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişidir” şeklinde tanımlanmış16 ncı maddesinin birinci fıkrasında ise ticaret şirketlerinin tacir sayılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanunun 124 üncü maddesinde de, ticaret şirketlerinin; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifin tanımı, Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” şeklinde yapılmıştır.

 

Bu itibarla,  Türk Ticaret Kanununun 16 ncı maddesinde ticaret şirketlerinin tüzel kişi tacirler arasında sayıldığı, 124 üncü maddesinde kooperatif şirketlerin ticaret şirketleri arasında belirtildiği dikkate alındığında, 1163 sayılı Kanuna tabi bulunan kooperatiflerin de tacir sayılmaları gerekmektedir.

 

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, tapuda işlem esnasında tarafların tacir olduğunun ticaret sicil kaydı ile, ipotek tesisinin ticari bir işlemden kaynaklandığının da fatura, sözleşme, irsaliye, senet ve benzeri belgelerle tevsiki halinde, kooperatifiniz tarafından … A.Ş. firmasından satın alınan gayrimenkul üzerine satıcı firma lehine ipotek tesis edilmesi işleminde tapu harcının % 50 oranında uygulanması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDEN TRT PAYI SON DURUM-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN-

T.C.Osb Trt Payı.png

TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Muhasebe ve Finansman Dairesi Başkanlığı

18/07/2017

E.232277

Sayı : 78424688-556.99
Konu : 7033 Sayılı Yasa Hakkında

Bilgilendirme

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

18/06/2017 tarihli ve 7033 Sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 01 Temmuz 2017 tarih ve 30111 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yapılan düzenleme ile 7033 Sayılı Kanunun 27/2-c maddesinde; 3093 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (c) fıkrasına “satış bedelinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “(sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerine yapılan elektrik enerjisi satışı hariç)” ibaresi eklenmiş olup, 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununun 4/c maddesi 01 Temmuz 2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

4/c maddesi; (Değişik : 18/06/2017 – 7033/27-2 md.) “Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin (sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerine yapılan elektrik enerjisi satışı hariç) yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler. ”

Mezkur Kanunun ilgili maddesinde 7033 sayılı Kanun ile yapılan yeni düzenlemeyle 01 Temmuz 2017 tarihinden itibaren “Sanayi Sicil Belgesine” sahip sanayi işletmelerine yapılan elektrik enerjisi satışlarında; elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki enerji payından muaf tutuldukları hususunda, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) mükelleflerimizin bilgilendirilmesi gereği hasıl olmuştur.

Bu itibarla, elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki TRT enerji payı mükellefi OSB’lerin 01 Temmuz 2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere uygulaması gereken esaslar aşağıdaki gibidir:

  1. Sanayi sicil belgesine sahip işletmelere 01 Haziran-30 Haziran/2017 dönemi veya öncesi dönemlerde tüketilen elektrik enerjisi için tahakkuk ettirilen tutarlar için Haziran ayı içerisinde ve sonraki aylarda düzenlenecek faturalarda %2 TRT enerji payı hesaplanacaktır.
  2. Sanayi sicil belgesine sahip işletmelere 1 Temmuz 2017 tarihi ve sonrasında yapılacak elektrik enerjisi satışlarına ilişkin tahakkuk ettirilecek tutarlar için düzenlenecek faturalarda % 2 TRT enerji payı hesaplanmayacaktır. Sanayi sicil belgesine sahip olmayan işletmelere yapılan elektrik enerjisi satışlarında ise eskiden olduğu gibi TRT enerji payı hesaplanmasına devam edilecektir.

*BEBE4R7M6*

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Maddesi gereğince güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.

1/2

  1. Bundan sonra OSB içerisinde faaliyet gösteren sanayi sicil belgesine sahip sanayiciler ile sanayi sicil belgesine sahip olmayan kurum, kuruluş ve işletmeler ayrıştırılacak; sanayi sicil belgesine sahip olmayan kurum, kuruluş ve işletmelere yapılan elektrik satışları için faturalarda % 2 TRT enerji payı hesap edilerek Kurumumuza aktarılmaya devam edilecektir.
  2. Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği Temmuz 2017 dönemi de dahil olmak üzere sonraki dönemlerde Sanayi Sicil Belgesine sahip olmayan işletmelere yapılacak satışlarda tahakkuku gerçekleştirilmeyen (sanayi sicil belgesi varmış gibi işlem yapıldığının tespiti) enerji payı tutarları için düzenlenecek faturalarda TRT enerji payının yasal beyan ve ödeme tarihinden sonra tahakkuk ettirilmesi halinde, Şirketiniz ile Kurumumuz arasında yapılacak mutabakatlarda bu durumun tespiti doğrultusunda fark tutarlara gecikme faizi hesap edilecektir.
  3. Sanayi sicil belgesine sahip işletmelere yapılacak satışların 600-Yurt İçi Satışlar Hesabının altında ayrı bir alt hesaba kaydedilerek Kurumumuzla yapılacak mutabakatlarda söz konusu tutarların Kurumumuza ibraz edilecek gelir tablosu ve mizanlarda ayrıca görülebilmesi sağlanacaktır. Bu tutarların tespit edilememesi halinde mutabakat sağlanamayacağından Maliye Bakanlığı’ndan inceleme talep edilecektir.
  4. OSB’lerin kendi kullanımları (dağıtım merkezi, aydınlatma, trafo merkezi vb.) için TRT enerjipayı hesaplanmasına devam edilecektir. Zira yasa hükmünden sanayi sicil belgesine sahip firmaların yararlanması gerektiği açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz/rica ederim.

Savaş GÜRLER Genel Müdür a. Daire Başkanı

Dağıtım:
ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

Strateji Uzmanı Müdür
Başkan Yardımcısı

Mehmet OĞRAŞ Ömer DÖNMEZ İzzet CAN

Doğrulamak İçin:http://dogrulama.trt.net.tr/enVision- Dogrula/BelgeDogrulama.aspx?V=BEBE4R7M6
Adres:TRT Genel Müdürlüğü Turan Güneş Bulvarı 06109 Or-An Ankara Telefon:+90(312)4634343 Faks+90(312)4632307
Elektronik Ağ: http://www.trt.net.tr

Ayrıntılı bilgi için: Mehmet OĞRAŞ Unvanı: Strateji Uzmanı Tel No: 312 463 41 73 E-Posta: [email protected]

2/2

GEREKLİ ŞARTLARI SAĞLAYAN KOOPERATİFLER GENEL KURULLARINI 3 YILDA BİR YAPABİLECEKTİR-EVREN ÖZMEN

Ancak, usul ve esasları ilgili Bakanlıkça yapılacak düzenlemede gösterilmek üzere; kooperatif üst kuruluşuna ortak olunması ve genel kurul toplantısının gündemine konuyla ilgili madde konulması şartıyla, olağan genel kurul toplantıları en fazla üç hesap dönemini kapsayacak şekilde ve birleştirilerek yapılabilir.

ekran-resmi-2016-11-29-21-09-27

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDE ACELE KAMULAŞTIRMA -EVREN ÖZMEN

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDE ACELE KAMULAŞTIRMA -EVREN ÖZMENpexels-photo-216578.jpeg

Acele Kamulaştırma kararı verme yetkisi kanunen yalnızca Bakanlar Kurulu’na hasredilmiş bir yetki olduğu için, yetki devri ile başka bir idare tarafından bu kararın verilmesi mümkün değildir.

Danıştay’ın emsal kararlarından örnekler verilecek olursa; son zamanlarda gündemden düşmeyen kentsel dönüşüm projeleri tek başlarına acele kamulaştırmanın zorunlu olduğu anlamına gelmemektedir. Mutlaka aceleliği kaçınılmaz kılan kamu yararının ve istisnai bir işlem olan acele kamulaştırmayı gerektiren olağanüstü koşulların gerçekleştiğinin somut gerekçelerle ortaya konması aranmaktadır. Aynı şekilde başka bir Danıştay kararında, Organize Sanayi Bölgesinin kurulması için gerekli olan taşınmazların da acele kamulaştırılmaması durumunda kamu yararına ne şekilde zarar geleceği açıkça ortaya konmadığı için acele kamulaştırma kararı hukuka uygun bulunmamıştır. Öteki taraftan, tarihi ve kültürel varlıkların ve değerlerin korunması amacıyla restorasyon gerektiren alanlarda veya dere yatağı ıslahı projesi için ihtiyaç duyulan taşınmazlarda acelelik gerektiren koşulların ve kamu yararının bulunduğu kabul edilmektedir.

Kooperatifin ticari defterleri ve haberleşme ile ilgili hususların tetkiki

Ticari defterler ve sır saklama hükümleri ve ceza: Madde 25 – Kooperatifin ticari defterleri ve haberleşme ile ilgili hususların tetkiki, genel kurulun açık bir müsaadesi veya yönetim kurulunun kararı ile mümkündür. İncelenmesine müsaade edilen defter ve vesikalardan öğrenilecek sırlar hariç olmak üzere, hiçbir ortak kooperatifin iş sırlarını öğrenmeye yetkili değildir. Her ortak ne suretle olursa olsun öğrenmiş olduğu kooperatife ait iş sırlarını, sonradan ortaklık hakkını kaybetmiş olsa dahi daima gizli tutmak zorundadır. Bu mecburiyete uymayan ortak meydana gelecek zararlardan kooperatife karşı sorumlu olduğu gibi kooperatifin şikayeti üzerine herhangi bir zarar umulmasa dahi bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Bilgi edinmek hakkı, bilanço:

Bilgi edinmek hakkı, bilanço: Madde 24 – Yönetim Kurulunun gelir gider farklarının dağıtım şekli hakkındaki tekliflerini ihtiva eden yıllık çalışma raporu ile bilanço ve denetçilerin 66 ncı madde hükümlerine uygun olarak tanzim edecekleri rapor genel kurulun yıllık toplantısından en az 15 gün öncesinden itibaren bir yıl süre ile Kooperatif merkezinde ve varsa şubelerinde ortakların tetkikine amade tutulur. Talep eden ortaklara bilanço ve gelir gider farkı hesaplarının birer suretinin verilmesi mecburidir. Ortakların bilgi edinmek hakkı, anasözleşme veya kooperatif organlarından birinin karariyle bertaraf edilemez veya sınırlandırılamaz.

Tarım Kooperatiflerde Hayvanlar Bilançoya nasıl eklenir ?-EVREN ÖZMEN

Hayvanlar:

Zirai işletmelere dahil hayvanlar maliyet bedeli ile değerlenir. Maliyet bedelinin tesbiti mümkün olmıyan ahvalde maliyet bedeli yerine emsal bedeli alınır. Bu hükmün tatbikında emsal bedeli, işletmenin bulunduğu mahal (Gezici hayvancılıkta kışlak) için zirai kazanç komisyonlarınca tesbit edilmiş olan ortalama maliyet bedelidir.

shout_1515906769465

KOOPERATİFLERDE OY HAKKI-EVREN ÖZMEN

V – Oy hakkı:

  1. Genel olarak:

Madde 48 – Genel Kurulda her ortak yalnız bir oya sahiptir.

(Ek fıkra: 3/6/2010-5983/1 md.) Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri hariç olmak üzere, ortak sayısı 500’den fazla olan kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarındaki yönetim ve denetim kurulu belirleme seçimleri, gizli oy açık tasnif esasına göre yapılır. Kooperatiflerin organ seçimlerinde her ortak, en fazla bir ortağı temsilen oy kullanabilir. Anasözleşmelerin bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.

ÇEK DEFTERİNDE YAPRAK BAŞINA BANKANIN ÖDEMEK İLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU TUTAR 2018 DE NE KADAR-EVREN ÖZMEN

19 Ocak 2018 CUMA Resmî Gazete Sayı : 30306
TEBLİĞ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

pexels-photo-259130.jpeg

ÇEK DEFTERLERİNİN BASKI ŞEKLİNE VE BANKALARIN HAMİLE

ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU MİKTARIN BELİRLENMESİNE

İLİŞKİN TEBLİĞ (SAYI: 2010/2)’DE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

(SAYI: 2018/1)

MADDE 1 – 20/1/2010 tarihli ve 27468 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çek Defterlerinin Baskı Şekline ve Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktarın Belirlenmesine İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’in 4 üncü maddesinde yer alan “bindörtyüzon Türk Lirası” ibareleri “binaltıyüz Türk Lirası” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin geçici 2 nci maddesinde yer alan “sekizyüzonbeş Türk Lirası” ibareleri “dokuzyüzkırk Türk Lirası” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 3 – Bu Tebliğ 29/1/2018 tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür.

 

KOOPERATİFLERDE ORTAKLIK SENEDİ NASIL DÜZENLENMELİDİR ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Ortaklık senedi-EVREN ÖZMEN

KOOPERATİF DANIŞMANI
Evren ÖZMEN-Mesleki yayınlar

Her ortağın üyelik haklarının, ada yazılı ortaklık senedi ile temsil olunması şarttır. Bu senede kooperatifin unvanı, sahibinin adı ve soyadı, iş ve konut adresi, kooperatife girdiği ve çıktığı tarihler yazılır.Bu hususlar, senet sahibi ile kooperatifi temsile yetkisi olan kimseler tarafından imzalanır. Ortağın yatırdığı veya çektiği paralar tarih sırasiyle kaydedilir. Bu kayıtlar kooperatifin ödediği paralara ait ise ortak imza eder. İmzalı ortak senedi makbuz hükmündedir. Mezkür senet anasözleşmeyi ihtiva etmek şartiyle ortaklık cüzdanı şeklinde de düzenlenebilir. Ortaklık senetleri kıymetli evrak niteliğinde olmayıp sadece beyyine vesikası hükmündedir

Kooperatiflerde Mirasçıların hakları ne kadar sürede zaman aşımına uğrar-EVREN ÖZMEN

Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma süresi ve yükümlülük:

KOOPERATİF DANIŞMANI
Evren ÖZMEN-Mesleki yayınlar

Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır.

Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Kooperatiflerde ortak ihraç işlemine karşı ne kadar sürede dava açabilir ?-EVREN ÖZMEN

Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir.

ekran-resmi-2016-09-16-20-17-49
Kooperatif Nasıl Kurulur ?-EVREN ÖZMEN

Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir.

Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır.

Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz.

İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.

Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir. (Ek: 6/10/1988 – 3476/4 md.)

Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz.

Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder

 

Kooperatiflerde Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz-EVREN ÖZMEN

Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz:

Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir.

ekran-resmi-2016-09-16-20-17-49
Kooperatif Nasıl Kurulur ?-EVREN ÖZMEN

Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.

Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir.

Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.

Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır.

Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir.

Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir.

Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir.

Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır.

Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz.

İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.

Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir. (Ek: 6/10/1988 – 3476/4 md.)

Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz.

Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder

 

Tapu Maliki olmayan Kooperatife ortak olabilir mi ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Kooperatiflerde Görev veya hizmetin bitmesi, taşınmaz mal veya işletme karşılığı ortaklık:

Kooperatiflerde Yönetim Kurulu

Ortaklık sıfatı bir görev veya hizmetin yerine getirilmesine bağlı ise, bu görev veya hizmetin sona ermesi ile ortaklık sıfatı kalkar.

Bu halde Anasözleşmeye hüküm konulmak suretiyle ortaklığın devamı sağlanabilir.

Ortaklık sıfatının kazanılması, Anasözleşme ile bir taşınmaz malın mülkiyetine bağlı hakların kullanılmasına veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlanabilir.

Bu gibi hallerde taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike veya işletmeyi alana geçebileceğini anasözleşme hüküm altına alabilir.

Taşınmaz mala ait bu şekil iktisabın üçüncü şahıslara karşı muteber olması tapu siciline bu yoldan meşruhat verilmesine bağlıdır

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Kooperatiflerde Ortağın ölümü ve ortaklığın devri- EVREN ÖZMEN

Ortağın ölümü ve ortaklığın devri:

Kooperatif Genel Kurul 2018

Ortağın ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Ana sözleşmede gösterilecek şartlarla ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabilir. (Değişik: 6/10/1988 – 3476/3 md.)

 

Ortaklık devredilebilir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder

Konut yapı kooperatifi nasıl kurulur ?

Konut yapı kooperatif nasıl kurulur ? EVREN ÖZMEN

NEDEN KOOPERATİF KURULUŞU SIRASINDA VE DEVAMINDA PROFESYONEL DESTEK ALMANIZ GEREKMEKTEDİR ?

Ekran Resmi 2017-12-12 11.14.12

1-Usülsüz işlemlerden dolayı Kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyeleri kamu personeli gibi yargılanırlar.( Örnek genel kurul zamanında yapılmaması, resmi defterlerin süresi içinde tasdik edilmemesi, muhasebe organizasyonunun doğru kurulamaması nedeni ile ödeme ve tahsilatların resmi belgelere dayandırılamaması gibi )

pexels-photo-206172.jpeg

2-Kooperatiflerin vergi mükellefiyetleri anonim ve limited şirketlerden farklıdır. Cezalı duruma düşmemek için hatalı vergi mükellefiyeti açılmaması gereklidir.

pexels-photo-259600.jpeg

3-Kanunda kooperatifler için belirtilen istisna ve muafiyetlerden faydalanılması ortakların menfaatine olup, maliyetleri önemli ölçüde düşürür.( Katma değer vergisi, tapu harçları v.b.)

pexels-photo-534171.jpeg

4-Ödemelerini  zamanında yapmayan ortaklar ile ilgili eksik işlem yapıldığı takdirde ortaklıktan ihracı mümkün değildir.

pexels-photo-286744.jpeg

5-Kooperatifler şirketlerden farklı olarak sadece iş ve işlemlerinde maliye bakanlığına değil, türüne göre değişmek ile birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veya Gümrük ve Ticaret bakanlığına da bağlıdır. Bu nedenle yapılacak işlemler bakanlık tarafından da denetlenmektedir

Yukarıda özetle belirttiğimiz konulara ek olarak hizmetlerimizi ve çalışma konularımızı aşağıda bulabilirsiniz.

İletişim: [email protected]

 

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunun 3. ve 4. Maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ( Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine) verilecek ana sözleşmenin onaylanması ve kuruluşa izin verilmesini müteakip, kooperatif merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunması ile tüzel kişilik kazanır.

Yapı Kooperatifleri (Konut Yapı Kooperatifi, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi ve Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi) ve Yapı Kooperatifi Birliklerinin kuruluş işlemleri için gerekli bilgi ve belgeler:

Kooperatif ünvanlarında kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerinin kullanılması ve Türk Ticaret Kanununun 48.maddesinde belirtilen hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Unvan sorgulama ve anasözleşmelerin doldurulması Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersis Sisteminden gerçekleştirilmektedir.

KOOPERATİFLER EMLAK VERGİSİNDEN MUAF MIDIR ?-EVREN ÖZMEN

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
( Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne)
shout_1515906769465
S.S. …. Kooperatifi tarafından Bakanlığımıza verilen 11.11.1998 tarihli dilekçenin bir örneği ilişik olarak gönderilmiştir.
Dilekçede, Kooperatife ait arsanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinin ( c ) fıkrası hükmü uyarınca emlak (arsa) vergisinden muaf olup olmadığı hususundaki Bakanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinin 1/C fıkrasında kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin, kiraya verilmediği veya irat getirmeyen bir cihete tahsis edilmediği müddetçe sahip oldukları gayrimenkul mallar üzerinden alınacak her türlü vergilerden muaf olduğu belirtilmektedir.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde, arazi vergisi ile ilgili muaflık hükümleri düzenlenmiş, ancak kooperatiflere ait arazi ve arsalara bu hükümlerde yer verilmemiştir.

Öte yandan, Emlak Vergisi Kanununun 41/4 üncü maddesinde, özel kanunların bina ve arazi vergilerine ilişkin muaflık ve istisna hükümlerinin 1.3.1972 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiş, aynı maddenin 22 nci maddesinde de bina ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin bu Kanuna eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği, hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinin 1/c fıkrası hükmünün doğrudan doğruya emlak vergisi muafiyetini açıkça içermediği gibi, Emlak Vergisi Kanununun 22 ve 41 inci maddeleri hükümleri de yürürlükte bulunduğundan, Kooperatifler Kanununun söz konusu hükmünün emlak vergisi bakımından uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.

Bu nedenle, adı geçen Kooperatifin ilişik dilekçede sözü edilen arsasının emlak vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini, konu hakkındaki Bakanlıkları görüşünün belirlenerek gerekli duyurunun yapılmasını arz ederim.