Kooperatif Yönetim ve Denetim Kurulları İçin Eğitim Takvimi Belli Oldu.

Kooperatif Yönetim ve Denetim Kurulları İçin Eğitim Takvimi Belli Oldu.

Hangi Kooperatif Yönetici ve Denetçileri, Ne Zamana Kadar Eğitim Almak Zorunda?

Türkiye’deki birçok alanda faaliyet gösteren kooperatifler, son yıllarda yapılan güncel kanuni düzenlemeler sayesinde ortakları açısından daha sağlam bir yapıya kavuşmuştur. Bu düzenlemeler, kooperatiflerin yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin güçlendirilmesi, denetim mekanizmalarının etkinleştirilmesi gibi konuları kapsamaktadır.

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamında yapılan düzenlemeleri genel olarak özetlersem;

  • Kooperatif denetim kurulu üyelerinin en az lise mezunu olma zorunluluğunun getirilmesi
  • Kooperatif yönetim kurullarına ve denetim kurulu üyelerine eğitim alma zorunluluğunun getirilmesi
  • Kooperatife ait bilanço, gelir gider tablosu, yönetim kurulu raporları ile bilgi ve belgelerin genel kurul öncesi Koopbis(Kooperatif Bilgi sistemine) girilmesinin zorunlu olması. Bu belgelerin girilmemesi nedeni ile cezai yaptırımlar konulması. Bu sayede bilgi ve belgelerin ortaklar tarafından tetkik edilmesi ile şeffaflığın artırılması sağlanacaktır.
  • Kooperatiflerde sadece denetim kurulu değil zorunlu olarak meslek mensupları aracılığı ile yapılması zorunlu olan dış denetim zorunluluğunun getirilmesi

1-Hangi Kooperatif Yönetici ve Denetçileri eğitim almak zorunda?

Aşağıdaki şartlardan birini sağlayan faal kooperatiflerin üyeleri eğitim şartına tabidir:

  • Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet, tarım satış, tarım kredi ve pancar ekicileri kooperatifleri,
  • İnşaat ruhsatı alınmış ve ortak sayısı 50 veya daha fazla olan yapı, turizm geliştirme ve gayrimenkul işletme konularında faaliyet gösteren kooperatifler,
  • Ortak sayısı 50 veya daha fazla olan taşıma konularında faaliyet gösteren kooperatifler,
  • Faaliyet konusuna bakılmaksızın 20 milyon Türk lirası ve üstü net satış hasılatı olan kooperatifler,
  • Faaliyet konusuna bakılmaksızın 1.000 ve daha fazla ortağı bulunan kooperatifler.

2-Kooperatiflerde Yedek Üyeler de Eğitim Almak Zorunda mıdır?

Yönetim ve Denetim Kurulu asil ve yedek üyelerinin tamamı kooperatifçilik eğitimine tabidir.

3-Kooperatifçilik Eğitimi Ne Zamana Kadar Alınmalıdır?

  • 12.2022 tarihine kadar seçilmiş yönetim ve denetim kurulu üyeleri 01.10.2023 tarihine kadar kooperatifçilik eğitim almak zorundadırlar
  • 12.2022 tarihinden sonra seçilmiş yönetim ve denetim kurulu üyeleri ise seçildikten sonra en geç 9 ay içinde kooperatifçilik eğitimini almak zorundadırlar

4-Kooperatifçilik Eğitimi Yönetim ve Denetim Kurulları tarafından alınmaz ise ne olur?

Kooperatifçilik Eğitim Yönetmeliği gereğince kooperatifçilik eğitimi alması zorunlu üyelerin süresi içinde eğitim alıp almadıklarının denetimi il müdürlükleri tarafından yapılır.

Bu denetimlerden sonra il müdürlükleri tarafından eğitim şartını sağlamayan üyelere gerekli uyarılar yazılı olarak yapılır.

5-Kooperatifçilik Eğitimi Nereden Alınacak?

Aşağıda unvanları yazılı kurum/kuruluşlara Bakanlıkça Kooperatifçilik Eğitimi vermek üzere yetkilendirme yapılmıştır.

Kooperatifçilik Eğitimi Sağlayıcısı olabilmek için başvuru ve inceleme süreci devam etmekte olup, yeni yetkilendirmeler yapıldıkça duyurulacaktır.

  • Türkiye S.S. Yapı Kooperatifleri Merkez Birliği
  • S. Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği
  • Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği
  • Ankara İnternet Kafeciler Esnaf Odası
  • Hatay Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği
  • İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
  • Necmettin Erbakan Üniversitesi
  • Atılım Üniversitesi
  • Türkiye Köy Kalkındırma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri Merkez Birliği
  • İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi
  • Ostim Teknik Üniversitesi
  • Ankara Üniversitesi
  • İstanbul Üniversitesi
  • Başkent Üniversitesi

 

 

How to Help: International Legal Community Urged to Support Turkey’s Earthquake Relief Efforts

How to Help: International Legal Community Urged to Support Turkey’s Earthquake Relief Efforts

Introduction: In the wake of the recent devastating earthquakes that hit Turkey’s eastern regions, the Turkish legal community has come together to help raise funds, send supplies, and offer assistance in affected areas. However, with the scale of the disaster, the international legal community is being called upon to lend its support.

Section 1: Contributing to Relief Efforts If you’re looking to help, several organizations are coordinating relief efforts and accepting donations. The most effective way to contribute at the moment is to make direct monetary donations via trusted NGOs such as:

Subsection 1.1: AHBAP AHBAP is a highly reputable NGO, boasting a network of 200 philanthropists and 30,000 volunteers in 70 Turkish provinces. It is among the most dependable NGOs in Turkey, and therefore a popular choice for donations. You can donate to AHBAP by visiting their website at https://ahbap.org/disasters-turkey.

Subsection 1.2: AKUT AKUT is another highly respected NGO, consisting entirely of volunteers who search, assist, and rescue those in need during mountain or other nature-related accidents, natural disasters, and emergency conditions. AKUT has no political affiliation and relies on trained, disciplined, and high-standard personnel and equipment. Visit https://www.akut.org.tr/en/donation to donate to AKUT.

Subsection 1.3: AFAD AFAD is a public institution affiliated with the Ministry of Interior, working to prevent disasters, minimize disaster-related damages, plan and coordinate post-disaster response, and promote cooperation among various government agencies. To donate to AFAD, visit their website at https://en.afad.gov.tr/earthquake-campaign.

Subsection 1.4: Turkish Red Crescent Turkish Red Crescent is part of the International Red Cross and Red Crescent Movement and provides emergency assistance, disaster relief, and education to people in need. To donate to the Turkish Red Crescent’s earthquake relief efforts, visit their website at https://www.kizilay.org.tr/Bagis/BagisYap/405/donations-for-earthquake-in-pazarcik.

Section 2: Conclusion The aftermath of natural disasters like the earthquakes in Turkey can be devastating, and it takes a collective effort to help those affected. By contributing to relief efforts through trusted NGOs, the international legal community can make a meaningful difference and help those affected by the earthquakes.

Kooperatiflerde Kıdem Tazminatı Karşılığı Konusu

Karşılık ayrılma konusu

 Mali Müşavir Evren Özmen

VUK’nun 288.maddesinde karşılık “Hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemiyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadiyle hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir.” şeklinde hüküm altına alınmış olup, karşılıklar mukayyet (kayıtlı) değerleri ile pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.

 

Karşılıkların muhasebe yönü ise, muhasebenin ihtiyatlılık kavramı gereği karşılık ayrılmaktadır.

 

Bu kapsamda kıdem tazminatlarının gelecekte kooperatifin karşısına gider olarak çıkacağı gözönünde tutularak hesaplanıp mali tablolarda gösterilmesi  kooperatifin mali durumu hakkında daha doğru yorumlanması açısından fayda sağlamaktadır.

 

Kıdem tazminatının hesabı İş Kanununda belirtildiğinden hesabın buna göre yapılması gerekir. Kural olarak uygulamada karşılık dönem sonu ayrılmaktadır.

 

Mali tabloların vergi yönünden katkısının yanında işletmelerin mali yapısı hakkında bilgilenmeye katkı sağlamaktadır.

 

Muhasebe kaydı; ilgili gider hesaplarına borç, 472-Kıdem tazminatı karşılığı alacak yazılır. Bir yıl içerisinde ödenecekse 372 hesaba alacak yazılır.

 

İlgili yılda ayrılan karşılık beyannamede KKG olarak ilave edilmektedir.

 

Kıdem tazminatı fonunun bütçenin fasıllar arası aktarma yetkisi kapsamında olup olmadığı hususu tartışmalara neden olduğundan bu konu bilinmeli ve bütçe dipnotunda açıklanmalıdır.

 

VUK’nun 323.maddesine göre ayrılan şüpheli alacak karşılığı ayrı değerlendirilmelidir.

 

Teminatlı alacaklar için ayrılacak karşılık teminatı aşan miktarla sınırlıdır.

Saygılarımla

İşverenler iş görüşmelerinde hangi konulara dikkat etmeli?

İşveren açısından verimli bir iş görüşmesi, işe alım sürecinin en önemli aşamasıdır. Doğru kişiyi işe alarak, şirketin başarısını artırabilirsiniz. Bu nedenle, iş görüşmesinde doğru soruları sormak, adayın yeteneklerini ve uyumunu değerlendirmek için önemlidir.

İşveren olarak, iş görüşmesinin başarılı olması için dikkat etmeniz gereken bazı noktalar vardır. İlk olarak, iş görüşmesinde adayı sakinleştirmek ve rahat hissettirmek önemlidir. Bu, adayın kendisini daha iyi ifade etmesine ve doğru cevaplar vermesine yardımcı olacaktır.

İkinci olarak, doğru soruları sormak çok önemlidir. Sormak istediğiniz soruları önceden hazırlayarak, adayın yeteneklerini ve uyumunu ölçebilirsiniz. Sorularınız, adayın deneyimini, yeteneklerini, hedeflerini, zorlukları nasıl aştığını ve daha birçok detayı içerebilir.

Üçüncü olarak, adayı işyeriniz hakkında bilgilendirmek önemlidir. Şirketin kültürü, iş yapış şekli ve beklentileri hakkında bilgi vererek, adayın şirketinizde çalışmak için ne kadar uygun olduğunu görebilirsiniz.

Son olarak, adayın sorularını yanıtlamasına izin verin ve görüşmeyi adayın deneyimini paylaşması ve sizin şirketiniz hakkında soru sorması için bir fırsat haline getirin. Bu, adayın kendisini daha rahat hissetmesine ve iş hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmasına yardımcı olacaktır.

Verimli bir iş görüşmesi, doğru adayı işe almanız için kritik öneme sahiptir. Yukarıdaki adımları takip ederek, iş görüşmesinde adayları doğru şekilde değerlendirebilir ve şirketinizin başarısını artırabilirsiniz.

Kooperatiflerde Kentsel Dönüşüm Süreci-1

Kooperatiflerde Kentsel Dönüşüm Süreci-1

İstanbul başta olmak üzere bugün birçok kentimizde 1999 yılı öncesinde veya sonrasında inşaatı tamamlanarak oturuma/işletmeye açılmış olan büyük konut ve işyeri yapı kooperatifleri mevcut.

Bu kooperatiflerden bir kısmı yapı kullanma izin belgesi yani iskân alarak, bir kısmı ise imar barışı ile ferdileşip, tapuları ortaklara dağıtırken, kalan bazı kooperatifler ise çeşitli problemler nedeni ile henüz ferdileşme aşamasına gelememişlerdir.

Bu noktada; her kooperatifin kendine has durumu farklılık arz edebileceği için kentsel dönüşüm sürecinde de izleyecekleri yolların farklı olması söz konusu olmaktadır.

Çok detaya inmeden genelde yapı kooperatiflerin mevcut durumlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

a-) Yapı Kayıt Belgesi almamış, İskan alamamış, arsasının mülkiyeti kooperatif üzerinde duran, yaşam başlamış yapı kooperatifleri

b-)Yapı Kayıt Belgesi almış, ancak imar barışı ikinci aşamaya geçerek ferdileşme sürecinin tamamlayamamış yapı kooperatifleri

c-) İmar Barışı yolu ile kat mülkiyeti tapusu almış ancak imar barışında yapı denetim zorunluluğu olmadığı için binalarına yapı denetim yaptırmadan tapuları dağıtan yapı kooperatifleri

d-) Olması gereken süreci izleyerek yapı ruhsatı almış, sonrasında da yapı ruhsatına uygun olarak inşaatı tamamlamış ve iskan alarak, ortakları adına ferdileşme işlemini tamamlamış, devamında tasfiye sürecine başlamış veya başlayacak yapı kooperatifleri (veya kooperatife ait gayrimenkullerin de ferdileşme sonrası kalması nedeni ile yapı kooperatifinin tüzel kişiliğinin devam ettiği kooperatifler)

e-) Kat mülkiyeti tapularını ortaklara dağıtarak süresi içinde işletme kooperatifi olarak amaç ve tür değişikliğini gerçekleştirmiş kooperatifler

Görüldüğü üzere kooperatiflerin bulundukları aşamaların farklı olması nedeni ile kentsel dönüşüm sürecinde de farklı yöntemler izlemesi gereklidir.

1-Eğer kooperatif ortakları adına taşınmaz tahsisini yapmış ve gerek kat mülkiyet gerek kat irtifakı tapularından herhangi birini ortakları adına çıkarmış ise artık kentsel dönüşüm sürecinde hak ve yetki kat maliklerindedir. Bu noktada kat malikleri arasında kentsel dönüşüm için aranacak nisap bilindiği üzere 2/3 dür.

2-Ancak eğer kooperatif henüz ferdileşme işlemini gerçekleştirmemiş ise kentsel dönüşüm kararı, kooperatifin olağan veya olağan üstü genel kurulunda alınacaktır. Bu genel kurulda toplantı nisabı 1/4, karar nisabı ise katılanların yarıdan bir fazlasıdır. Ağırlaştırılmış nisap aranmaz.

Özet olarak şu aşamada; kooperatiflerde ortaklar bireysel olarak riskli yapı tespiti yaptırmaktan çekiniyorlar ise mutlaka kooperatifin haziran ayı sonuna kadar yapacağı olan genel kurul gündemine bu hususta gündem maddesi ekletmeleri gereklidir.

Bilindiği üzere kooperatiflerde gündeme madde eklenmesi (eğer yönetim kurulunun hazırlamış olduğu gündemde ilgili madde yok ise) iki farklı yöntem ile söz konusu olabilmektedir.

Toplantı gününde kentsel dönüşüm veya riskli yapı tespiti ile ilgili maddenin gündeme eklenmesi maalesef mümkün değildir.

Bu nedenle kooperatifin genel kurul toplantısından en az 20 gün önce ve yine en az 1/10 ortağın noterden müştereken gönderecekleri bildirim ile gündeme madde eklenebilmektedir.

Noterden bu bildirim yapıldığı takdirde ayrıca divan başkanı tarafından oylama yapılmaz. Sadece toplantı başlamadan önce gündemin hangi maddesinde görüşüleceği ile ilgili olarak ortaklara bilgilendirme yapılır.

Saygılarımla

 

Kooperatiflerin Dağılmamış Sayılması İçin Ana Sözleşmelerini Nasıl İntibak Ettirecekler?

Kooperatifler Dağılmamış Sayılması İçin Ana Sözleşmelerini Nasıl İntibak Ettirecekler?

Kooperatifler ve üst kuruluşları, anasözleşmelerini en geç üç yıl içinde bu Kanun hükümlerine intibak ettirmek zorundadır.

Anasözleşmelerini intibak ettirmeyen kooperatif ve üst kuruluşları dağılmış sayılır.

Kanunen tasfiye ile görevlendirilmiş kimseler tarafından dağılmadan başlayarak iki ay içinde tasfiye işlemlerine geçilmemesi halinde, kooperatif ve üst kuruluşun ortakları ya da alacaklıları tarafından mahkemeden iki yıl içinde tasfiye memuru atanması istenebilir.

Anasözleşmeler intibak ettirilinceye kadar, mevcut anasözleşmelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.

Anasözleşmelerini bu Kanuna intibak ettirmek için kooperatifler ve üst kuruluşlarının yapacakları genel kurulları, olağan genel kurulların usul ve çoğunluğuna göre toplanır ve karar verir.

Kooperatifler KOOP BİS sistemine hangi bilgi ve belgeleri yükleyeceklerdir?

Kooperatifler KOOP BİS sistemine hangi bilgi ve belgeleri yükleyeceklerdir?

KOOPBİS, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde kurulur.

İlgili bakanlıklar, sistemin kurulum sürecinde kendi sistemlerindeki verileri aktarmakla, uygulamaya geçtikten sonra da kooperatif ve üst kuruluşlarınca yapılan veri girişlerini takip etmekle sorumludurlar. (Değişik cümle:26/1/2023-7435/2 md.)

Kooperatif ve üst kuruluşları yönetim kurulu üyeleri,

  1. Kooperatifin; ticaret sicili kayıtlarını,
  2. Fınansal tablolarını,
  3. Yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarını,
  4. Genel kurul toplantı evrakını,
  5. Ortaklarının kimlik, iletişim, pay ve ödemelerine ilişkin bilgilerini KOOPBİS’in kurulmasını müteakip bir yıl içinde KOOPBİS’e aktarmakla yükümlüdür. (Ek cümle:26/1/2023-7435/2 md.)

Bu süre Ticaret Bakanlığınca altı aya kadar uzatılabilir.

Bu süreçte kooperatifler ve üst kuruluşları, genel kurul toplantısına katılma hakkını haiz ortakları gösteren listeleri bu madde yürürlüğe girmeden önceki hükümlere göre almaya devam ederler.

Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri, ek 2 nci maddenin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi uyarınca idari para cezası ile cezalandırılırlar

Kooperatiflerin Havuz Yaptırmasında KDV oranı kaçtır?

Konu

:

Konut Yapı Kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV oranı

 

 

 

İlgi

:

27.05.2022 evrak kayıt tarihli özelge talep formunuz.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kooperatifinize ait olan …. İli …. ilçesi … ada … no.lu parselde kayıtlı arsa üzerinde taahhüde dayalı olarak ifa edilecek olan inşaat işlerinde uygulanması gereken KDV oranı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

Mal teslimi ve hizmet ifalarına uygulanan KDV oranları, 3065 sayılı KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak maddede yer alan sınırlar dâhilinde, 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişmeden önce Bakanlar Kurulu, değişiklik sonrasında ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.

 

Bu kapsamda KDV oranları, 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler içinse %18 olarak uygulanmaktadır.

 

Anılan Kanunun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir.

 

Öte yandan, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listenin (B/12) sırası ile konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri %1 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İstisna/İndirimli Oran Uygulaması” başlıklı (II/G-4.2.) bölümünde;

 

“3065 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir. Bu madde çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden önce alınmış ise KDV’den istisna tutulur. Bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa söz konusu işlere (% 1) oranında KDV uygulanır. 

 

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı (%1) uygulanabilmesi için;

 

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

 

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

 

-Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması gerekir.

 

Konut yapı kooperatifleri üst birlikleri adına tescilli boş arsaların üye kooperatiflere tahsisi durumunda, üst birlikler de kooperatif durumunda olduğundan, üye kooperatiflere yapılan inşaat taahhüt işlerinde de istisna ya da indirimli oranda KDV uygulanabilir. Yapı ruhsatlarının yapı sahibi bölümünde kooperatifin yanı sıra üst birliğin adına da yer verilmesi istisna ya da indirimli oran uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

İstisna veya indirimli oran uygulaması kapsamına girip girmediği konusunda Bakanlığımızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınan görüşler çerçevesinde inşaat taahhüt işi olarak değerlendirilen işler girmektedir.”

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu kapsamda, 10/12/2021 tarihli yapı ruhsatlarında kooperatifinizin yapı sahibi olduğu anlaşılan ve kullanım amacına göre yapının bağımsız bölümü mesken olarak yer alan … ada … no.lu parsel üzerine yapılacak olan A-tipi 1-13 no.lu bloklara ilişkin kooperatifinize verilen inşaat taahhüt işlerinde %1 oranında KDV uygulanması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin “İstisna veya İndirimli Oran Uygulaması Kapsamına Giren İşlemler” başlıklı (3.6.5.1.) bölümünde, konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işi kapsamında değerlendirilebilecek yapım işleri arasında havuz yapım işi sayılmamıştır.

 

Buna göre, özelge talep formunuz ve eklerinden, yapı ruhsatında kullanım amacına göre yapının bağımsız bölümü bina dışı yapı (spor ve eğlence) olarak yer alan ve kooperatifinize ait … ada … no.lu parsel üzerinde taahhüde dayalı olarak gerçekleştirileceği anlaşılan havuz yapım işinin, 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listenin (B/12) sırası kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından genel oranda (%18) KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergisel sonuçları ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni hakkında

Konusu: Depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergisel sonuçları ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni hakkında

Tarihi : 9/2/2023

Sayısı  : VUK-150 / 2023-1

 1. Giriş:

6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili kapsayan deprem felaketinin ardından Bakanlığımıza intikal eden talepler dikkate alınarak, depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergi kanunları karşısındaki durumunun netleştirilmesi ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni ile ilgili yetki kullanımı bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Depremzedelere Verilecek Bedelsiz Barınma Hizmetleri:

Başkanlığımıza intikal eden olaylardan, deprem felaketinden etkilenen kişilere İl AFAD müdürlükleri tarafından koordine edilerek konaklama tesisleri tarafından bedelsiz barınma hizmetlerinin sağlanması durumunda ortaya çıkan vergisel yükümlülükler konusunda tereddütler oluştuğu anlaşılmış olup, konuya ilişkin aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun bulunmuştur.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun 227 nci maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

– 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

– 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, “5. Fatura, malın teslimi veya

hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev’i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,

– 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.”,

hükümleri yer almaktadır.

Yine aynı Kanunun 267 nci maddesinde; emsal bedelin tanımı yapıldıktan sonra nasıl hesaplanacağı ile hangi sıra ve esaslar dahilinde uygulanacağı üç bent halinde sayılmıştır.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1 inci maddesinde Türkiye’de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

-20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedelin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

-27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu ve emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı

düzenlenmiştir.

Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 34 üncü maddesinde otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetlerin (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisine tabi olduğu, vergiyi doğuran olayın bu hizmetlerin sunulması ile meydana geldiği ve söz konusu verginin matrahının verginin konusuna giren hizmetler karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin “Matrah ” başlıklı V-A. bölümünde, tesisi

işletenler ile yakınlarına, personeline veya üçüncü kişilere bedelsiz verilen konaklama hizmetinde matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı açıklanmıştır.

Konu yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmiş olup, il AFAD müdürlükleri koordinasyonunda ilgili konaklama tesislerince depremzedelere verilecek olan bedelsiz barınma hizmetlerinin, afetin getirdiği olağanüstü şartlardan doğan bir zorunluluk gereği bedelsiz verileceği anlaşıldığından, bu hizmetlerde, emsal bedelin sıfır (bedelsiz) olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, 6/2/2023 tarihli depremden etkilenen kişilere verilecek bedelsiz barınma hizmetleri için düzenlenecek faturalarda, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalara (6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremden etkilenen 10 ildeki vatandaşlara verilen bedelsiz barınma hizmetleri) yer verilmek ve barınma hizmet bedelinin sıfır (bedelsiz) olarak gösterilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca emsal bedeli sıfır olan söz konusu hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ve konaklama vergisinin hesaplanmayacağı ve bu hizmetler nedeniyle barınma hizmeti verenlerce yapılan harcamaların gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.

Kooperatiflerde Denetim Kurulu Üyelerinde Aranacak Şartlar

Denetim kurulu üyelerinde aşağıdaki şartlar aranır:

1-Türk vatandaşı olmak ve medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak,

2-Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından ya da 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre mahkum olmamak,

3-Aynı zamanda kooperatifte yönetim kurulu üyesi, bu üyelerden birinin eşi, kooperatif personeli veya yönetim kurulu üyeleriyle üçüncü derece dahil kan ve sıhri hısım olmamak, yönetim kurulu üyeleriyle aralarında iş ortaklığı bulunmamak,

4-Aynı zamanda diğer denetim kurulu üyelerinden birinin eşi olmamak ve birbirleri ile ikinci derece dahil kan ve kayın hısımlığı bulunmamak.

Kooperatiflerde Denetçi Raporunun Değiştirilmesi:

Denetçi Raporunun Değiştirilmesi:

Madde 59- Kooperatifin finansal tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetim raporunun sunulmasından sonra değiştirilmişse ve değişiklik denetim raporlarını etkileyebilecek nitelikteyse, finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu yeniden denetlenir.

Yeniden denetleme ve bunun sonucu, raporda özel olarak açıklanır. Denetçi görüşünde de yeniden denetimi yansıtan uygun eklere yer verilir.

Kooperatifin Genel Kurul ve Müzakere Defteri Nasıl Tutulması Gerekmektedir?

Genel kurul toplantı ve müzakere defteri, kooperatifin genel kurul toplantılarında görüşülen hususların ve alınan kararların kaydedildiği ciltli ve sayfa numaraları teselsül eden defterdir.

Genel kurul toplantı ve müzakere defteri, kooperatif genel kurul toplantısı yapılırken genel kurulda sorulan sorular, verilen cevaplar, sunulan önergeler, alınan kararlar işlenerek düzenlenebileceği gibi hazırlanan toplantı tutanağının deftere yapıştırılması şeklinde de tutulabilir.

Kooperatifler Resmi Defterleri ve Belgeleri Kaç Yıl Saklamak Zorundadır?

Kooperatifler Resmi Defterleri ve Belgeleri Kaç Yıl Saklamak Zorundadır?

Kooperatif; tutmakla yükümlü olduğu ticari defterleri ve bu defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde on yıl saklamakla yükümlüdür.

Vergi Usul Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri mahfuz kalmak kaydıyla, tutulması zorunlu defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgeler, okunur hale getirildiklerinde içerik olarak örtüşmeleri, saklama süresi boyunca her an ulaşılabilmeleri ve uygun bir süre içerisinde okunabilir hale getirilebilmeleri şartıyla görüntü veya veri taşıyıcılarda da saklanabilir.

Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın yapıldığı veya muhasebe belgelerinin oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlar. Kooperatifin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir.

Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Kooperatifin sona ermesi halinde ilgili belgeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82 nci maddesi uyarınca on yıl süre ile Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından saklanır.

Kooperatifler İçin Örnek Deprem Bağış Yönetim Kurulu Kararı

Karar Sıra No  ………………..:  …………..        

Karar Tarihi  ………………….:  ………./………./………………

Kararın Konusu   ……………:  Deprem afetinden zarar görenlere destek verilmesi hakkında

Başkanın Adı ve Soyadı  ….: 

Üyelerin Adı ve Soyadı  …..:

 

 

Yönetim Kurulu, ………… Başkanlığında toplanarak depremde zarar görenlere yapılacak bağışla ilgili aşağıdaki kararı  almıştır.

 

Ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem felaketinden zarar gören vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD’ın) banka hesabına …………………………… TL bağışta bulunularak  alınan bağış makbuzunun (dekontun) kooperatif muhasebe kayıtlarına işlenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

 

 

Yönetim Kurulu

 

 

   Başkan                           Başkan Yardımcısı                   Muhasip Üye                  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Employees’ Rights and Remuneration

Employees’ Rights and Remuneration

Types of Job Contracts Based on the current Turkish Labor Law,

there are four different types of job contracts: a. Job contracts for “Temporary” and “Permanent” Work b. Job contracts with “Definite Period” and “Indefinite Period” c. Job contracts for “Part-time” work d. Job contracts for “Work-upon-call” Job contract does not have to be concluded in a specific format.

However, if a job contract is signed for a definite period, it must be concluded in writing. Job contracts are exempt from stamp tax and other duties. Principle of “Equality” Among Employees Any kind of discrimination among employees with respect to language, race, gender, political opinion, philosophical approach, religion or similar criteria is prohibited by Law. Discrimination based on the gender of an employee is not allowed when determining the amount of remuneration for employees working in the same or equivalent jobs. 7. Employment law and practice In case of violation of the principle of equality, the employee who is subject to discrimination can request monetary compensation. Working Hours and Overtime According to the Labor Law, the maximum normal working hours is 45 hours per week. In principle, 45 hours should be distributed equally to the working days. However, based on the relevant rules introduced by the new Labor Law, working hours may be distributed unevenly over the working days provided that the total daily working hours do not exceed 11 hours a day and the parties agree on the uneven distribution of the working hours over the working days. Hours exceeding the limit of 45 hours per week are to be paid as “overtime hours”. Payment for the overtime hour must be 1.5 times the regular hourly wage/ salary. Instead of the overtime payment, employees may be granted a free time of 1.5 hours for each overtime hour worked. Overtime worked during weekends and public holidays is to be paid twice as much as the regular hourly rate. These rates are the minimum set by Law and may be increased based on a collective or bilateral agreement between employees and the employer. Total overtime hours worked per year may not exceed 270 hours. Annual Paid Vacation There are seven paid public holidays per year (January 1st, April 23rd, May 1st, May 19th, July 15th, August 30th, and October 29th) plus two paid periods of religious holidays (Ramadan Holidays – 3.5 days and Feast of the Sacrifice – 4.5 days). Employees are entitled to paid annual vacation for the periods indicated below, provided that they have worked for at least one year including the probation period.

Tax Exemptions for Operations in Turkish Free Trade Zones

Tax Exemptions for Operations in Turkish Free Trade Zones

Turkish Free Trade Zones (FTZs) are the areas specified by the Presidency within the political borders of Turkey but considered outside the customs borders, where all types of industrial, commercial and certain types of service activities are encouraged through certain tax exemptions and incentives with the following objectives:

• Increasing export-oriented investment and production,

• Accelerating the inflow of foreign capital and technology,

• Procuring the inputs of the economy in an economic and orderly fashion,

• Increasing the utilization of external finance and trade possibilities.

The Presidency of the Republic of Turkey is authorized to specify and determine the location and boundaries of FTZs in Turkey. There are 18 FTZs that are currently operating in Turkey based on the relevant legislation in effect as of June 2022. It is possible both for individuals and legal persons to operate in FTZs regardless of their residency status. In all cases, in order to operate in FTZs, it is compulsory to obtain an “Operation License” from the General Directorate of Free Trade Zones (GDFTZ) governed by Ministry of Trade. If the application is accepted by the GDFTZ, an Operation License is granted for an appropriate period usually varying between 10-30 years (up to 99 years for very special projects) taking into consideration the request of the applicant, the type of activity to be conducted, the amount of the investment and other issues as applicable for each FTZ.

Important changes have been made in FTZ Legislation through Law No. 5084 with effect from 6 February 2004. The most important change is that income and corporate income tax exemptions in Turkish FTZs have been abolished with effect from 6 February 2004. However, those users already operating in Turkish FTZs based on a valid operation license obtained prior to 6 February 2004 shall still continue to benefit from income and corporate income tax exemptions within the limit of the operation period specified in their operation licenses. The exemption from income withholding tax on the salaries of personnel employed in Turkish FTZs and the exemption from levies and duties, which were available until 31 December 2008, are no longer available starting from 2009. However, income withholding tax exemption on salaries will continue to be available starting from 1 January 2009 only for those companies that are engaged in manufacturing within Turkish FTZs provided that certain conditions are satisfied as per FTZ General Communiqué No.1 about application of income withholding tax exemption on salaries. The major condition required is that the manufacturing company must export at least 85% of the total FOB value of the products manufactured within the Turkish FTZ. This exemption shall be provisionally applicable until the end of the year in which Turkey becomes full member of the European Union (EU). The income tax exemption mentioned above does not cover withholding tax to be imposed on dividends to be distributed. Accordingly, dividends to be distributed by companies established and operating in Turkish FTZs to their shareholders shall be subject to 10% dividend withholding tax.

Kooperatifin sahip olduğu irtifak hakkına ilişkin bir ortağının hissesinin devralınması halinde kullanım hakkının ve sabit yatırımların itfası

Kooperatifin sahip olduğu irtifak hakkına ilişkin bir ortağının hissesinin devralınması halinde kullanım hakkının ve sabit yatırımların itfası

İlgide kayıtlı özelge talep formunda;

– Şirketinizin, römorkör imalatı, satışı, ve çeşitli şekillerde işletilmesi faaliyetinde bulunduğu,

– 1986 yılında Hazineye ait …’da bulunan … m²lik arsanın irtifak hakkının, 49 yıllığına … Kooperatifine verildiği,

– Kooperatifin söz konusu arsayı kendi ortaklarından …Şti.’ye tahsis ettiği,

– 2010 yılının Haziran ayında … Şti.’ye ait ortaklık payının (hissenin), şirketiniz tarafından tüm hak ve bedeli ile satın (devir) alındığı,

– 18.06.2013 tarihli ve 81 sayılı Kooperatif Kararında 4307 parseldeki … Şti.’ye ait olan kullanım haklarının bedelsiz olarak şirketinize devredilmesine oy birliğiyle karar verildiği,

– Ortaklık payının devri ile kullanım hakkı şirketinize geçen arsa üzerinde şirketinizin tersane inşa ettiği

belirtilerek, üst hakkı kurulmayan arsa üzerine inşa edilen tersanenin, tersanenin üzerinde bulunan arsanın ve kooperatif ortaklık payının hangi hesap sınıfında muhasebeleştirilmesi gerektiği ile hangi oranlarda amortismana tabi tutulması gerektiği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 279 uncu maddesinde, “Hisse senetleri ile fon portföyünün en az % 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.”,

– 272 nci maddesinde, “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.

Gayrimenkuller kira ile tutulmuş ise veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının işletme hakkı verilmiş ise, kiracı veya işletme hakkına sahip tüzel kişi tarafından yapılan bir ve ikinci fıkralardaki giderlerin bunların özel maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. Kiracının veya işletme hakkına sahip tüzel kişinin faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler de bu hükümdedir.

Gayrimenkuller veya elektrik üretim ve dağıtım varlıkları için yapılan giderlerin hem tamir, hem de kıymet artırma giderlerinden terekküp ettiği takdirde, mükellef bu giderlerden maliyet bedeline eklenecek kısmı ayrı göstermek mecburiyetindedir.”,

– 313 üncü maddesinde, “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

İlgili mevzuat gereğince sözleşme süresinden sonra bedelsiz olarak Devlete veya Devletçe tensip olunan bir teşekküle veya belediyeye intikali öngörülen amortismana tabi iktisadi kıymetlerden (sözleşme süresinde yenilenmesi gerekenler hariç), sermayenin veya özel maliyet bedellerinin itfası hükümlerine göre amortismana tabi tutulanlar, genel hükümler uyarınca ayrıca amortismana tabi tutulamazlar…“,

– 315 inci maddesinde; “Mükellefler amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.” ,

– 327 nci maddesinde, “Gayrimenkullerin, elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının ve gemilerin iktisadî kıymetlerini artıran ve 272 nci maddede yazılı özel maliyet bedelleri, kira veya işletme hakkı süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilir. Kira veya işletme hakkı süresi dolmadan, kiralanan veya işletme hakkı alınan şeyin boşaltılması veya işletme hakkının herhangi bir sebepten sona ermesi halinde henüz itfa edilmemiş olan giderler, boşaltma veya hakkın sona erdiği yılda bir defada gider yazılır.”

hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre; … Ltd. Şti.’ye ait kooperatif ortaklık payının (hissesinin) alış bedeli ile değerlenmesi,

… Ltd. Şti.’nin haiz olduğu kullanma hakkının şirketinize geçmesi neticesinde şirketinize tahsis olunan arsa üzerinde inşa etmiş olduğunuz tersaneye ilişkin amortismana tabi iktisadi kıymetleri özel maliyet bedeli ile değerlemeniz, bu kıymetlerden sözleşme süresi içinde yenilenmesi gerekenleri genel hükümlere göre, sözleşme süresi içerisinde yenilenmesi gerekmeyenleri ise hak süresine göre eşit yüzdelerle itfa etmeniz gerekmektedir.

Öte yandan, mezkur Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile mükelleflerin, muhasebe sistemlerinde uymakla yükümlü bulundukları kurallar belirlenmiştir.

Bu belirlemelere göre, mükelleflerin muhasebenin temel kavramlarına, muhasebe politikalarının açıklanması ve mali tablolar ilkelerine, tekdüzen hesap planı ve işleyişine ilişkin yapılan düzenlemelere uymaları gerekmektedir.

Muhasebenin temel kavramlarından “Sosyal Sorumluluk Kavramı”, muhasebenin organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade eder. “Özün Önceliği Kavramı” ise işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok, özlerinin esas alınması gereğini ifade eder. “Tam Açıklama Kavramı”na göre de mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olması gerekmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu Tebliğin; “264- Özel Maliyetler” bölümünde; “Kiralanan gayrimenkullerin geliştirilmesi veya ekonomik değerinin sürekli olarak artırılması amacıyla yapılan giderler ile (normal bakım, onarım ve temizleme giderleri hariç) bu gayrimenkulün kullanılması için yapılıp kira süresinin sonunda mal sahibine bırakılacak olan, varlıkların bedellerini kapsar.” ifadesi yer almaktadır.

Bu çerçevede, … Kooperatif Kararıyla kullanım hakkının şirketinize devrine istinaden inşa edilen tersanenin inşasına ilişkin giderler/harcamalar Vergi Usul Kanununun 272 nci maddesi kapsamında, özel maliyet bedeli niteliğinde olduğundan bu kapsamda itfa edilecek olup, bahsi geçen tersane maliyetinin de “264- Özel Maliyet Hesabı”nda izlenmesi gerekmektedir.

Kooperatifin Arsasını Satması Durumunda Vergisel Yükümlülükler Nelerdir?

Kooperatife ait arsaların 3.kişilere satışının vergi kanunları karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; kooperatifinizin 19.02.2013 tarihinde kurulduğu ve kuruluş tarihinden itibaren 15 adet belli m² ölçülerinde arsa alımı yapıldığı, ancak mevcut şartlar doğrultusunda kooperatifin amacına ulaşamayacağının anlaşılması üzerine söz konusu arsaların üçüncü kişilere satılmasına ve satış bedelinin ortaklara dağıtılmasına karar verildiği belirtilerek, kooperatifin aktifinde kayıtlı olan arsaların satışı ve elde edilen gelirin üyelere dağıtımının, ilgili vergi kanunları (KDV, Kurumlar Vergisi, Vergi Usul Kanunu) karşısındaki durumu, özellikle söz konusu arsa satışınızın KDV’ye tabi olup olmadığı veya hangi arsa satışlarınızda KDV uygulanacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, bentte yer alan şartları topluca sağlayan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13.3.Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerde ortak dışı işlemlerin vergilendirilmesi” başlıklı bölümünde, “7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendine eklenen parantez içi hükümle 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edileceği, kooperatiflerin bu iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının da muafiyete etkisinin olmayacağı ve ortak dışı işlemlerden elde edilen kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Bu suretle kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

Ortak dışı işlemlerle ilgili olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme adına gerekli kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

Öte yandan, ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir…” açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50’lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanmakta olup, satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacaktır. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılacaktır.

Ayrıca 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde, yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu, ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerektiği belirtilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, üyelerin iş yeri ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan kooperatifinizin bu amaca ulaşamaması nedeniyle kooperatifiniz aktifinde kayıtlı arsaların 3. kişilere satışı ortak dışı işlem olarak değerlendirilecek olup, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirilecek ortak dışı işlemler nedeniyle (diğer şartların da sağlanması kaydıyla) muafiyetiniz etkilenmeyecek ve bu işlemlerden elde ettiğiniz kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

Öte yandan, söz konusu arsaların kooperatifiniz aktifinde iki yıldan fazla süreyle bulunması ve Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan diğer şartların da sağlanması halinde taşınmaz satışından elde edilecek kazancın %50’sinin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak söz konusu satış işlemlerinden doğan kazançların, kooperatif ortaklarına dağıtılması, satışın yapıldığı yılı izleyen beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilmesi, işletmeden çekilmesi ve bu süre içinde tasfiyeye girilmesi halinde, anılan istisna hükmünden yararlanılamayacaktır.

Buna göre, söz konusu taşınmazların üçüncü kişilere satışı ortak dışı işlem olarak değerlendirilecek olup, satıştan doğan kazancın kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Bu taşınmazların satışından doğan kazancın kooperatif ortaklarına dağıtılacak olması nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen istisnadan yararlanmanız mümkün değildir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dâhildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu çerçevede, kooperatifinize ait taşınmazların satışından elde edilen kazancın ortaklara dağıtılması durumunda Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 6/b-i bendine göre %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (1/1) maddesi ile Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun (17/4-r) maddesinde ise, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketlerince devir ve tesliminin KDV’den istisna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, 26/4/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1/5/2014 tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/F-4.16.1. Taşınmazların Satışlarında İstisna Uygulaması” başlıklı bölümünde de; “Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

” denilmektedir.

Bu çerçevede, en az iki tam yıl süreyle kooperatifiniz aktifinde bulunan arsaların ortaklara ya da ortak dışındakilere satışı, söz konusu arsaların kooperatifinizce ticareti yapılan taşınmazlardan olmaması şartıyla, 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca KDV’den istisna olacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

– 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.“,

– (231/5) maddesinde, “Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.“,

– 232 nci maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler;

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptırdıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000  lirayı (2020 yılı için 1.400, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

hükümleri yer almaktadır.

Bu itibarla, kooperatifiniz aktifinde bulunan arsaların satışına ilişkin olarak, arsanın alıcı adına tapu siciline tescil tarihinden, tapu tescilinden önce alıcının kullanımına bırakılması (tahsis edilmesi) halinde alıcının kullanımına bırakıldığı (tahsis edildiği) tarihten itibaren yedi gün içerisinde alıcı adına fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Konut Yapı Kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV oranı 2023

Konu

:

Konut Yapı Kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV oranı

 

 

 

İlgi

:

27.05.2022 evrak kayıt tarihli özelge talep formunuz.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kooperatifinize ait olan …. İli …. ilçesi … ada … no.lu parselde kayıtlı arsa üzerinde taahhüde dayalı olarak ifa edilecek olan inşaat işlerinde uygulanması gereken KDV oranı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

Mal teslimi ve hizmet ifalarına uygulanan KDV oranları, 3065 sayılı KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak maddede yer alan sınırlar dâhilinde, 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişmeden önce Bakanlar Kurulu, değişiklik sonrasında ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.

 

Bu kapsamda KDV oranları, 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler içinse %18 olarak uygulanmaktadır.

 

Anılan Kanunun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir.

 

Öte yandan, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listenin (B/12) sırası ile konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri %1 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İstisna/İndirimli Oran Uygulaması” başlıklı (II/G-4.2.) bölümünde;

 

“3065 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir. Bu madde çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden önce alınmış ise KDV’den istisna tutulur. Bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa söz konusu işlere (% 1) oranında KDV uygulanır. 

 

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı (%1) uygulanabilmesi için;

 

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

 

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

 

-Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması gerekir.

 

Konut yapı kooperatifleri üst birlikleri adına tescilli boş arsaların üye kooperatiflere tahsisi durumunda, üst birlikler de kooperatif durumunda olduğundan, üye kooperatiflere yapılan inşaat taahhüt işlerinde de istisna ya da indirimli oranda KDV uygulanabilir. Yapı ruhsatlarının yapı sahibi bölümünde kooperatifin yanı sıra üst birliğin adına da yer verilmesi istisna ya da indirimli oran uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

İstisna veya indirimli oran uygulaması kapsamına girip girmediği konusunda Bakanlığımızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınan görüşler çerçevesinde inşaat taahhüt işi olarak değerlendirilen işler girmektedir.”

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu kapsamda, 10/12/2021 tarihli yapı ruhsatlarında kooperatifinizin yapı sahibi olduğu anlaşılan ve kullanım amacına göre yapının bağımsız bölümü mesken olarak yer alan … ada … no.lu parsel üzerine yapılacak olan A-tipi 1-13 no.lu bloklara ilişkin kooperatifinize verilen inşaat taahhüt işlerinde %1 oranında KDV uygulanması gerekmektedir.

 

Diğer taraftan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin “İstisna veya İndirimli Oran Uygulaması Kapsamına Giren İşlemler” başlıklı (3.6.5.1.) bölümünde, konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işi kapsamında değerlendirilebilecek yapım işleri arasında havuz yapım işi sayılmamıştır.

 

Buna göre, özelge talep formunuz ve eklerinden, yapı ruhsatında kullanım amacına göre yapının bağımsız bölümü bina dışı yapı (spor ve eğlence) olarak yer alan ve kooperatifinize ait … ada … no.lu parsel üzerinde taahhüde dayalı olarak gerçekleştirileceği anlaşılan havuz yapım işinin, 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listenin (B/12) sırası kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından genel oranda (%18) KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Konut yapı kooperatiflerinin Önemi

Konut yapı kooperatifleri, birbirlerine yardım etmeyi ve ortak bir amaç doğrultusunda hareket etmeyi amaçlayan topluluklar olarak tanımlanabilir. Bu kooperatifler, insanların ev sahibi olmasına yardımcı olmak için kurulmuştur ve bu amaç doğrultusunda çalışırlar.

Konut yapı kooperatiflerinin en önemli avantajı, düşük maliyetli ve kaliteli konutlar sunmalarıdır. Bu kooperatifler, ortak sermaye ve ortak kaynakları kullanarak daha uygun fiyatlı konutlar yapabilirler. Böylece, ev sahibi olmak isteyen insanlar, normal olarak daha yüksek fiyatlı konutları almak yerine, daha uygun fiyatlı ve kaliteli bir konuta sahip olabilirler.

Ayrıca, konut yapı kooperatifleri, insanların bir arada yaşamasını ve sosyal ilişkilerini geliştirmesine yardımcı olabilir. Bu kooperatifler, üyelerin birbirlerine yardım etmeyi, güvenli ve kaliteli bir ortamda yaşamayı ve toplumlarının birliğini ve dayanışmasını artırmayı amaçlar.

Konut yapı kooperatifleri, aynı zamanda ekonomik anlamda insanların hayatını kolaylaştırabilir. Bu kooperatifler, ortak kaynakları kullanarak daha düşük maliyetli hizmetler sunabilir ve üyelerin enerji, su gibi faturalarını düşürebilir.

Sonuç olarak, konut yapı kooperatifleri, insanların ev sahibi olmasına yardımcı olur, düşük maliyetli ve kaliteli konutlar sunar, insanların bir arada yaşamasını ve sosyal ilişkilerini geliştirir ve ekonomik anlamda insanların hayatını kolaylaştırır. Bu nedenle, konut yapı kooperatifleri, toplumlar için çok önemlidir ve desteklenmelidir.