kooperatif hisse devri-Kemal OZMEN
Kooperatifin Nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüştürülmesinde damga vergisi ve harç uygulaması-Kemal OZMEN
Kooperatifin Nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüştürülmesinde damga vergisi ve harç uygulaması
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)
Sayı :B.07.1.GİB.4.06.17.02-155[9-2011/1886]-1183 29/12/2011
Konu : Kooperatifin Nev’i Değiştirerek
Anonim Şirkete Dönüştürülmesinde Damga Vergisi ve Harç Uygulaması.hk.
…
İlgi : …. evrak kayıt sayılı özelge talep formu.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, kooperatifinizin anonim şirkete dönüştürülmesi işlemine ilişkin olarak şirket ana sözleşmesinin noterde tasdik ettirilmesi esnasında harç, damga vergisi ve kurumlar vergisi istisnası uygulanıp uygulanmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
A – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, adı geçen kooperatifinizin maddede belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan; Kanunun 19 uncu maddesinde;
“(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş
merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından
bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme ” başlıklı 20 nci maddesinde de;
“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”
hükmüne yer verilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19” ve “20” numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.
Bu çerçevede; kooperatifinizin devir tarihindeki bilanço değerlerinin, nev’i değişikliği suretiyle kurulacak anonim şirket tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi kaydıyla söz konusu devir işlemi 5520 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında gerçekleştirilen bir devir işlemi olarak kabul edilecektir.
Öte yandan, söz konusu nev’i değişikliğinde, 5520 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde belirtilen şartlara uyulduğu takdirde devir nedeniyle doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Bu çerçevede, kooperatifiniz genel kurulunun nev’i değişikliği kararı alması üzerine anonim şirkete dönüşüm süreci başladığından, bu tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis ettirilmesi ve devir tarihi itibarıyla hazırlanan ve müştereken imzalanan kooperatifinize ait kurumlar vergisi beyannamesinin nevî değişikliğinin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bağlı bulunduğunuz vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, nevî değişikliği sonucu kurulacak anonim şirket, kooperatifinizin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini beyanname ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edecek ve söz konusu taahhütname ile birlikte devre ilişkin bilanço ve gelir tablosu da verilecektir.
B – DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu, Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV -Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün (17) numaralı fıkrasında ise, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Buna göre, nev’i değişikliği nedeniyle devir işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesindeki şartlar dahilinde devir hükmünde değerlendirilmesi gerektiğinden, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılacağı anlaşılan nev’i değişikliği işlemine ilişkin olarak düzenlenen şirket ana sözleşmesinin, 488 sayılı Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/17 fıkrası hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.
C- HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmektedir.
Buna göre, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemlerinin harçtan istisna tutulması gerekmektedir. Ancak, 492 sayılı Kanunun 123 üncü maddesinde kooperatiflere yer verilmediğinden, kooperatifin nev’i değişikliğine ilişkin olarak yapılan işlemlerden harç alınması gerekmektedir.
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi hk-Kemal OZMEN
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi hk.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.33.15.01-2010-721-6-12
05/05/2011
Konu
:
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olduğunuz, 2006 yılından önce kurulan Kooperatifinizin emanet usulü ile inşa ettiği meskenlerin kat irtifakı tapularının Kasım/2005-Kasım/2006 tarihleri arasında arsa sahiplerinden Kooperatifiniz tüzel kişiliği üzerine alınarak yine aynı tarihler arasında üyeleriniz adına tescillerinin yapıldığı ve 2006 yılı sonuna kadar Kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı taşınmaz kalmadığı, 28/07/2006 tarihinde bloklara ait yapı kullanma izin yazısının alındığı ve mevcut yapı ruhsatının geçerliliğinin sona erdiği, bu tarihten sonra kooperatif tüzel kişiliği adına yapı ruhsatı alınmasına da ihtiyaç kalmadığı, ayrıca 10/06//2007 tarihinde tasfiye kararı alındığı, bu nedenle Kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyeti ile ilgili olarak tereddüte düşüldüğü belirtilerek, konu hakkındaki Başkanlığımız görüşününün bildirilmesi istenilmektedir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek ve değişiklikleri 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 21.06.2006 tarihinden itibaren yürülükten kaldırılmış olup, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ise 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamlanarak yürürlüğe girmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hüküm altına alındığından, 01.01.2006 tarihinden önceki dönemler için 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesinde, esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyat akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunması şartı ile kooperatiflerin (Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatiflermuafiyetten faydalanamaz.) kurumlar vergisinden muaf olduğu hükmüne yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmenveya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden kooperatifiniz adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yaptığı anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre başkasına ait arsa üzerine kat karşılığı inşaat yaparak, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesinde ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartlardan “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartını ihlal eden kooperatifinizin bu faaliyete başladığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.
Kooperatiflerde ortaklara çağrı yapılmadan nasil genel kurul yapılır -Kemal OZMEN
IV – BÜTÜN PAY SAHİPLERİNİN HAZIR BULUNMASI HALİ:
Kooperatifin bütün ortakları toplantıda hazır bulunduğu sürece ve bir itiraz olmadığı takdirde Genel Kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartiyle toplantıya çağrı hakkındaki hükümlere uyulmamış olsa dahi kararlar alınabilir. Bu gibi kararların, ortaklar veya ortakların toplantıda oy birliği ile seçecekleri temsilciler tarafından imzalanması gereklidir.
Temsil yetkisi olmayan kooperatif Yonetim kurulu üyesi vergi borcundan sorumlu olur mu?-Kemal OZMEN
Detaylı bilgi icin bize ulaşın [email protected]
DANIŞTAY
4. Daire 2008/1891 E.N , 2010/906 K.N.
İlgili Kavramlar
KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİ
Özet
KOOPERATİFİ TEMSİL YETKİSİ BULUNMAYAN YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN KOOPERATİFİN VERGİ BORÇLARI NEDENİYLE KANUNİ TEMSİLCİ SIFATIYLA TAKİP EDİLMESİNİN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU HAKKINDA.
İçtihat Metni
Temyiz Eden : Tokat Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf :…
İstemin Özeti : Davacının murisi …’in yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu S.S. Tokat Birlik Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinin ödenmeyen vergi borçlarının …’in yasal mirasçısı olması nedeniyle davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 14.4.2007 tarih ve 2243 ile 2244 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Sivas Vergi Mahkemesinin 28.12.2007 günlü ve E:2007/367, K:2007/462 sayılı kararıyla; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55 inci maddesine göre yönetim kurulunun, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yürüten ve onu temsil eden icra organı olduğu, aynı Kanunun 58 inci maddesinde ise ana sözleşmenin genel kurula veya yönetim kuruluna kooperatifin yönetimini ve temsilini kısmen veya tamamen kooperatif ortağı bulunmaları şart olmayan bir veya birkaç müdüre veya yönetim kurulu üyesine tevdi etme yetkisini verebileceğinin hükme bağlandığı, 1163 sayılı Kanunun bu hükümlerine göre kooperatiflerin yasal temsilcisinin kural olarak yönetim kurulu olmakla birlikte ana sözleşmede verilen yetkiye dayanılarak genel kurul veya yönetim kurulunca kooperatifi idare ve temsil yetkisinin bir veya birkaç müdür veya yönetim kurulu üyelerine bırakılması durumunda, kendisine yetki verilen müdür veya yönetim kurulu üyelerinin kooperatifin yasal temsilcisi sayılacağı, davacının murisi …’m yönetim kurulu üyesi olduğu ancak kooperatif ana sözleşmesinin 46 ncı maddesinde yönetim kuruluna kooperatifi temsil ve kooperatif adına imza atmaya yetkili kişileri tespit etme yetkisinin verildiği, yönetim kurulunun bu yetkisine istinaden 16.5.2000 tarihli kararıyla Yönetim Kurulu Başkanı…, ikinci başkan … ve muhasip üye …’nin kooperatifi temsile yetkili kılındıkları ve bu kararın da 28.7.2000 tarih ve 5098 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda kanuni temsilci sıfatına sahip olmayan yönetim kurulu üyesinin varisi olan davacının takibinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare temsil yetkisinin devredilmesinin yönetim kurulunun sorumluluğunu kaldırmayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Tetkik Hakimi B.Barış Özkanay’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu’nun Düşüncesi: İdare ve yergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Sivas Vergi Mahkemesinin 28.12.2007 günlü ve E:2ö07/367; K:2007/462 sayılı kararının onanmasına 25.2.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre kooperatif, yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunur. Yönetim kurulunun, yönetim ve temsil yetkisini müdürlere veya yönetim kurulu üyelerinden birine devretmesi sadece o kişinin kanuni temsilci olduğu sonucunu doğurmaz. Yönetim kurulu üyelerinin tamamı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddesi uyarınca şirketten tahsil edilemeyen vergi borçlarının ödenmesinden sorumludurlar.
Ancak kanuni temsilcilerin takip edilebilmesi için öncelikle borcun kooperatiften tahsilinin olanaksız hale geldiğinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir.
Bu nedenle, kooperatif hakkındaki yasal takip yollarının tüketilip tüketilmediği araştırılmaksızın, davacının murisinin kooperatifin kanuni temsilcisi olmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini iptal eden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmediğinden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara karşıyız.
Kooperatif Kanuni Temsilcilerinin ve Ortaklarının Vergi borcu Karşısındaki Sorumlulukları
Kooperatif Kanuni Temsilcilerinin ve Ortaklarının Amme Alacağı Karşısındaki Sorumlulukları
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na (Bundan böyle Kanun olarak ifade edilecektir.) göre kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.
Sorularınızı aşağıdaki form üzerinden bize gönderebilirsiniz.
Hata: İletişim formu bulunamadı.
I- GİRİŞ
Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur ve ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. Amme alacağı içinde durum böyledir. Ancak kooperatiflerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının tahsilinde ise devreye kanuni temsilciler ve kooperatif ortaklarının sorumlulukları girer. Yazımızın konusunu, kooperatiflerin kanunî temsilcilerinin sorumlulukları ve kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yolundan sonuç alınamadığı takdirde ortaklara başvurulabilmesi için gerekli şartlar oluşturmaktadır.
II- KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUĞU
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği; bunların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.
Mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen (6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamındaki alacaklar için tahsil edilemeyeceği anlaşılan) amme alacağının vergi ve buna bağlı alacaklar olması durumunda Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi hükmü gereğince; Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımı destekleme primi gibi alacaklardan oluşması halinde ise 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi hükmü gereğinde kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilir.
Kanun’a göre kooperatif ortağı olan en az üç üyeden oluşan Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Bu durumda Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin uygulamasında kooperatiflerde kanuni temsilci yönetim kuruludur. Ancak; eğer ana sözleşmede belirtilmiş ise Genel Kurul veya Yönetim Kurulu kooperatifin yönetim ve temsil yetkisini bir veya birkaç müdüre (kooperatif ortağı olması şart değildir) veya yönetim kurulu üyesine devredebilmektedir.
Kanun’a göre kooperatifler tüzel kişiliği haiz olup; Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde tayin edilen kanuni temsilciler, Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin gereğince sorumlu olacaklar ve kooperatiflerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen (6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamındaki alacaklar için tahsil edilemeyeceği anlaşılan) amme alacakları, kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilecektir.
III- ORTAKLARIN SORUMLULUĞU
Kooperatifin borçlarından dolayı ortağın sorumluluğu ana sözleşme ve Kooperatifler Kanunu’ndaki hükümlerle sınırlı olup, söz konusu hükümlere, Kanun’un 28, 29 ve 30. maddelerinde yer verilmiştir. Bunlardan 28. madde ana sözleşmede hüküm bulunmaması halinde yasal sorumluluğun, 29. madde sınırsız sorumluluğun, 30. madde ise sınırlı sorumluluğun kapsamını belirlemektedir.
Kanun’un 28. maddesine göre ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payı dahildir. 14.07.2009 tarihinde 2009/15233 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kooperatiflerde, bir ortaklık payının değeri 1 (bir) Türk Lirası’ndan 100 (yüz) Türk Lirası’na yükseltilmiştir. Kooperatife giren ortakların alması gereken ortaklık payları ana sözleşmede belirlenir.
Kanun’un 29. maddesinde, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ana sözleşme ile ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulabilecekleri hüküm altına alınmıştır. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflâsı veya diğer sebeplerle dağılması ve mal varlığının borçlarını ödemeye yetmemesi durumunda, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu olurlar.
Yine ana sözleşme ile kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsen ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sınırlı olarak sorumlu tutulabilecekleri Kanun’un 30. maddesinde düzenlenmiştir.
Sorumluluğa ilişkin bu üç durum birlikte değerlendirildiğinde ana sözleşmede ortaklara ilişkin sorumluluk maddesine yer verilmeyeceği; eğer yer verilecekse de bunun sınırlı sorumluluk olacağı aşikardır. Kooperatif ortaklarının sınırsız sorumluluğuna ilişkin olarak ana sözleşmeye hüküm konması düşük bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu üç halde de; ilk planda alacaklılarına karşı kooperatifin sorumluluğu, malvarlığı ile sınırlıdır. Kanun’un 29. maddesinde öngörülen sınırsız sorumluluğun söz konusu olması için, bu hususun açıkça ana sözleşmede kabul edilmiş olması gerekir. Nitekim, Kanun’un 28. maddesinde; “ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumludur.” denmektedir. Ancak kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılır ve sonuç alınamaz ise sorumluluk durumlarına göre ortaklarına müracaat edilebilir. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Tekrar belirtmek gerekirse kooperatifin malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payları da dahildir.
Ana sözleşmede ortakların sorumluluk şekli belirtilmemişse yasal olarak kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur. Böylece alacaklılar, alacaklarının tahsili için ortaklarının şahsi varlığına başvuramayacaklardır.
Sınırsız veya sınırlı sorumlu bir ortak ölür veya diğer bir sebeple kooperatiften ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya ana sözleşme ile tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatif iflâs ettiği takdirde, ayrılmasından önce doğmuş olan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz.
Ortakları şahsen sorumlu bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren ortak, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı sözleşme hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez.
IV- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Ana sözleşmelerinde aksine hüküm olmadıkça kooperatifler, alacaklılarına karşı yalnız mal varlığıyla sorumludurlar. Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Amme alacağının kanuni temsilcilerinin mal varlığından da tahsil edilememesi durumunda kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş sicilden silinmiş olması yeterli olmayıp;
● Ana sözleşmede kooperatif ortaklarının sorumluluğuna ilişkin hüküm olması,
● Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi,
● Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmektedir.
Kooperatif ortaklarının sorumlulukların sınırlı mı yoksa sınırsız mı olduğu hususunda ise ana sözleşmede yer alan hükümlere göre hareket edilmesi gerekmektedir.
Halis KOÇAK*
Yaklaşım
Beğen · Yorum Yap · Paylaş
Kooperatif ortağının kooperatifin vergi borcundan sorumluluğu -Kemal OZMEN
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
SAYI
:
B.07.1.GİB.4.54.15.01/AATH –
KONU
:
Tecil Talebi
…………
İlgi: 22/01/2009 tarih ve 1228 sayılı dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçeniz ile, ….. Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ………. vergi numaralı ….. Üretim Paz. Kooperatifi ortaklarından olduğunuzu kooperatifinizin vergi borcunun bulunduğundan kooperatifinizin tasfiyeye girdiğini, kooperatif ortakları olarak hissenize düşen miktardaki vergi borcunu Seri:B Sıra No:4 Tahsilat Genel Tebliği kapsamında ödemek için vergi dairesine başvuruda bulunduğunuzda toplam borç üzerinden tecil ve taksitlendirmenin yapılmak istendiğini, ancak hissenize düşen kısmı ödemek istediğinize dair vergi dairesine 26/12/2008 tarih ve 96404 sayılı dilekçe ile başvuruda bulunduğunuzu henüz dilekçenize herhangi bir bilgi verilmediğinden mağduriyetinizin giderilmesi istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinde vergi mükellefinin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı Kanun’un 10’uncu maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde amme borçlusu teriminin, bu kanunun 1’incive 2’nci maddeleri kapsamına giren amme alacağının ödemek mecburiyetinde olan gerçek ya da tüzel kişilerin kanuni temsilcilerin veya mirasçılarını, vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefilini, yabancı şahıs ve kurum temsilcilerini ifade ettiği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı mükerrer 35. maddesinde; “Tüzel Kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
30 Haziran 2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan A/1 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinin “VII. Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı bölümünde konu ile ilgili geniş açıklama yapılmış,
Söz konusu tebliğin 1’nci sırasında,
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci maddesinde kanuni temsilcilerin sorumlulukları düzenlenmiştir. Madde başlığında yer alan “kanuni temsilciler” ifadesi; tüzel kişilerin, küçüklerin ve kısıtlıların kanuni temsilcilerini, tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenleri, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessillerini kapsamaktadır.
6183 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde, Kanunun 1. ve 2. maddeleri kapsamına giren alacaklar amme alacağı olarak tanımlanmış, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişileri ve bunların kanuni temsilcilerini veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanunun amme borçlusu saydığı kanuni temsilcilerin kimler olduğu ve sorumluluklarının şekli Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuatta belirlenmiştir.
Buna göre, ilgili mevzuatta belirlenen tüzel kişiliği haiz kuruluşlar için ayrıca ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen anasözleşmelerinde ve bu sözleşmelerde aynı usulle yapılan değişikliklerde tayin edilen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi ile amme alacağının ödenmesinden de sorumlu tutulmuşlardır.
8’inci sırasında,
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde yer alan “… mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen amme alacakları …” hükmü, amme borçlusu hakkında 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takip muameleleri sonucunda; amme borçlusunun haczi kabil herhangi birmal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını ifade etmektedir.
Anılan maddede yer alan amme borçlusunun mal varlığından “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları….” ifadesi ise, amme borçlusunun yapılan tüm araştırmalara rağmen bulunamaması, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerleme sonucu tespit edilen değerlerin amme alacağını karşılamaması, borçlunun iflas etmiş olması halinde iflas idaresi ile kurulan irtibat sonucu amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerine rağmen amme alacağının amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluştuğu halleri kapsamaktadır.
Buna göre, amme borçlusu nezdinde sürdürülen takip işlemleri sonucunda yukarıda belirtilen hallerden herhangi birinin varlığı halinde kanuni temsilciler hakkında takip yapılabilmesi için yeterli şartların oluştuğu kabul edilecek ve takip işlemlerine kanuni temsilciler adına 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emri tebliği suretiyle başlanılacaktır. Amme borçlusunun birden fazla kanuni temsilcisi bulunduğu takdirde, ilgili kanunlara göre kanuni temsilcilerin sorumluluk şekline bakılacak ve müşterek ve müteselsil sorumlu olanlar hakkında tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tamamı için her birine ayrı ayrı ödeme emri düzenlenmek suretiyle takibe geçilecektir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun II-Kooperatifin Sorumluluğu başlıklı 28.maddesinde; Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklarına karşı yalnız mamelekiyle sorumlu olduğu, 1.Sınırsız Sorumluluk başlıklı 29 uncu maddesinde; Ana sözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsen ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu tutulacağı, aynı kanunun 2.Sınırlı Sorumluluk ifadeli 30 uncu maddesinde ise; Ana sözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsen ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir… şeklinde açıklanmaktadır.
Bu itibarla, ……. Üretim Paz. Kooperatifi nezdinde yapılan takip işlemleri sonucunda kooperatifin mal varlığından, vergi ve buna bağlı alacakların tamamen veya kısmen tahsil edilememesi halinde, vergi borcunun ödenmemesinden kooperatifi temsile yetkili bulunan kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsil edilmesi (Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemdeki temsilcilerden), tüm bunların da mümkün olmaması durumunda, kooperatif ortaklarının ana sözleşmede belirlenen sorumluluk hallerine göre, hisseleri oranında ortaklara müracaat edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, kooperatif ortaklarının amme alacağından sorumluluğu, üyeliklerinin devam ettiği dönemlerdeki hisseleri nispetinde olacağı tabiidir.
Konu ile ilgili olarak, …. Vergi Dairesi’nden alınan 30/01/2009 tarih ve 3081 sayılı yazıda, tarafınızdan 30/01/2009 tarih ve 8171 sayılı dilekçenin verilerek Seri B Sıra 4 Nolu Tahsilat Genel Tebliğine göre yapılan taksitlendirmenin iptal edilmesini ve hisseniz oranında hesaplanacak vergi borcunuzu defaten ödemek istediğiniz bildirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, vergi dairesince yapılan işlemlerin mevzuatımıza uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bilgilerinizi rica ederim.
Kooperatif Yoneticilerinin kooperatif vergi borcundan sorumluluğu -Kemal OZMEN
Bu itibarla, ……. Üretim Paz. Kooperatifi nezdinde yapılan takip işlemleri sonucunda kooperatifin mal varlığından, vergi ve buna bağlı alacakların tamamen veya kısmen tahsil edilememesi halinde, vergi borcunun ödenmemesinden kooperatifi temsile yetkili bulunan kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsil edilmesi (Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemdeki temsilcilerden), tüm bunların da mümkün olmaması durumunda, kooperatif ortaklarının ana sözleşmede belirlenen sorumluluk hallerine göre, hisseleri oranında ortaklara müracaat edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, kooperatif ortaklarının amme alacağından sorumluluğu, üyeliklerinin devam ettiği dönemlerdeki hisseleri nispetinde olacağı tabiidir.
Kooperatifin kamu borcundan ortağın sorumluluğu nedir ?-Kemal OZMEN
Bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesine göre adı geçen Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, Kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, Kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi, sonuç alınamadığı takdirde ise ortaklara başvurulabilmesi için;
-adı geçen Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi
-Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmekte olup, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine istinaden adı geçen Kooperatifin anasözleşmesinde ortakları için belirlenen sorumluluk durumlarına göre, kooperatifin vergi borcundan dolayı ortaklara da müracaat edileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Kooperatif ortakları kooperatifin hangi borçlarından hangi durumlarda sorumlu olurlar ?-Kemal OZMEN
Kooperatifin vergi borcundan sorumluluk
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-3877 22.04.2009*4437
Konu :Kooperatifin vergi borcundan sorumluluk
Sayın ……………
.
İlgi : Maliye Bakanlığı’na hitaben göndermiş olduğunuz …….. tarihli dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizde; ……….Vergi Dairesi’nin ………. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, ……. Yapı Kooperatifi’nden …… yılında bir daire satın aldığınız, ancak adı geçen Kooperatifin yönetimi ile ilgili herhangi bir göreviniz olmadığını belirterek, söz konusu daireyi alışınızdan önce tahakkuk eden borcun şahsınıza düşen kısmını ödeyip ödemeyeceğinizin hukuki yönden tarafınıza bildirilmesi talep edilmektedir.
6183 Sayılı A.A.T.U.H. Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” hükmü yer almaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1. maddesinde; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” denilmektedir.
Aynı Kanunun;
“Sınırsız sorumluluk” başlıklı 29. maddesinde; “Anasözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlıyamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklariyle sorumlu olurlar.”
“Sınırlı sorumluluk” başlıklı 30. maddesinde; “Anasözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsan ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir.”
“Kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğu” başlıklı 35. maddesinde ise, “Ortakları şahsan sorumlu, veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren kimse, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı mukavele hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez.”
hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre; kooperatifler tüzel kişiliği haiz olup, Türk Ticaret Kanununun 136 ıncı maddesinde Kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde tayin edilen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi gereğince sorumlu olacaktır.
Bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesine göre adı geçen Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, Kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, Kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi, sonuç alınamadığı takdirde ise ortaklara başvurulabilmesi için;
-adı geçen Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi
-Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmekte olup, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine istinaden adı geçen Kooperatifin anasözleşmesinde ortakları için belirlenen sorumluluk durumlarına göre, kooperatifin vergi borcundan dolayı ortaklara da müracaat edileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri kanunu-Kemal OZMEN
Kanun Numarası Kabul Tarihi Yayımlandığı R.Gazete Yayımlandığı Düstur
Kuruluş ve kapsam:
: 1581
: 18/4/1972
: Tarih : 28/4/1972 Sayı : 14172
: Tertip : 5 Cilt : 11 Sayfa : 2196
TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ VE BİRLİKLERİ KANUNU
Madde 1 – Bu kanunda yazılı hükümlerden faydalanılmak suretiyle üreticiler, aralarında ekonomik menfaatlerini korumak ve özellikle meslek ve geçimleriyle ilgili ihtiyaçlarını sağlamak amaciyle karşılıklı yardım ilkesine dayanan ve tüzel kişiliği olan değişir ortaklı, değişir sermayeli Tarım Kredi Kooperatifleri kurabilirler.
(Değişik ikinci fıkra: 6/4/2005 – 5330/1 md.) Tarımsal amaçlı kooperatifler hariç olmak üzere; ortak ürünleri üzerinde ticaret ve komisyonculuk yapanlar, faizle para veya mal olarak kredi verenler bu kooperatiflere giremezler.
Bu esaslara göre kurulan bir veya birkaç il dahilindeki kooperatifler bölge birliklerini, en az 5 bölge birliği de, merkez birliğini kurarlar.
Merkez birliği tek üst kuruluş olup Ankara’dadır.
Kooperatiflerin ve bölge birliklerinin çalışma alanı içinde birden fazla kooperatif ve bölge birliği kurulamaz.
(Ek fıkra: 6/4/2005 – 5330/1 md.) Bu Kanun hükümlerine göre kurulmuş olan Tarım Kredi Kooperatifleri ve birlikleri, Devletçe kooperatiflere verilen desteklerden yararlanırlar.
Tarifler:
Madde 2 – Bu Kanunda geçen;
a) Ortak deyimi,
Bu kanuna göre kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarını,
b) Kooperatif deyimi,
Bu kanun kapsamına giren Tarım Kredi Kooperatiflerini,
c) Bölge birliği deyimi,
Kooperatifler tarafından kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri bölge birliklerini,
ç) Merkez Birliği deyimi,
Faaliyeti bütün yurdu kapsıyan Tarım Kredi Kooperatifleri ve bölge birliklerinin bağlı bulundukları Türkiye Tarım
Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğini. İfade eder.
Amaç ve çalışma konuları:
Madde 3 – Kooperatiflerin, bölge ve merkez birliklerinin çalışma konuları şunlardır: I – Kooperatifler
A) Ortaklarının;
a) Kısa ve orta vadeli kredi ihtiyaçlarını karşılamak,
Organize sanayi bölgesi tarafından yapılan arsa tesliminin iadesi durumunda KDV hesaplanır mı ?-Kemal OZMEN
Başlık KDV den istisna olarak teslim edilen malın iadesinde KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hk.
Tarih 17/05/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.59.15.01-130[35-2012/52]–27
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
TEKİRDAĞ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.59.15.01-130[35-2012/52]–27
17/05/2012
Konu
:
KDV den istisna olarak teslim edilen malın iadesinde KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı
İlgide kayıtlı dilekçenizde, … Organize Sanayi Bölgesinden … tarihinde almış olduğunuz arsa ile ilgili olarak düzenlenen faturada KDV Kanununun 17/4-k maddesine istinaden katma değer vergisi hesaplanmadığı ve satın alınan arsanın henüz firmanız adına tapu tescilinin de yapılmadığı belirtilerek, söz konusu arsanın … Organize Sanayi Bölgesine iade edilmesi durumunda düzenlenecek iade faturasında katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş sorulmaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-k maddesinde, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV den istisna olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, aynı Kanunun 35 inci maddesinde, “Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukubulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vukubulduğu dönem içinde düzeltir. Şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şarttır.” hükmü yer almıştır.
Konuyla ilgili olarak yayımlanan 105 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin “3.Malların İade Edilmesi, İşlemin Gerçekleşmemesi veya İşlemden Vazgeçilmesi” başlıklı kısmında da, matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerektiği açıklamaları yer almaktadır.
Bu durumda, … Organize Sanayi Bölgesinden KDV Kanununun 17/4-k maddesi kapsamında satın aldığınız arsanın daha sonra iade edilmesi işlemi yeni bir teslim olmayıp, işlemin mahiyetine uygun bir düzeltme sayılacağından, iade işlemi sırasında katma değer vergisi hesaplanması söz konusu değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Kucuk Sanayi sitesi Yapi Kooperatifi ile Toplu isyeri Yapi Kooperatifi Arasindaki farklar-Kemal Ozmen
Kooperatif kurarken dikkat edilecek hususlar-Kemal Ozmen
Kooperatif kurmadan once bize mail atabilirsiniz
[email protected]
Kooperatifin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde aktife kayıtlı gayrimenkullerinin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı hk.-Kemal Ozmen
Başlık Kooperatifin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde aktife kayıtlı gayrimenkullerinin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı hk.
Tarih 21/06/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-612
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-612
21/06/2012
Konu
:
Kooperatifin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde aktife kayıtlı gayrimenkullerinin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı hakkında.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf ve gayri faal olduğu, kooperatifinizin aktifine kayıtlı gayrimenkullerin piyasadaki gerçek değerinin ilgili mahkemede tespit ettirileceği, bu işlemden sonra kooperatifinizin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşeceği belirtilerek, söz konusu gayrimenkullerin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı ve bu iki işlemin vergi uygulamalarında ne sonuç doğuracağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
A)Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, adı geçen kooperatifinizin maddede belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan; Kanunun 19 uncu maddesinde;
“(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme” başlıklı 20 nci maddesinde de;
“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”
hükmüne yer verilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.” ve “20.” numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.
Bu çerçevede; kooperatifinizin devir tarihindeki bilânço değerlerinin, nev’i değişikliği suretiyle kurulacak anonim şirket tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi kaydıyla söz konusu devir işlemi 5520 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında gerçekleştirilen bir devir işlemi olarak kabul edilecektir.
Öte yandan, söz konusu nev’i değişikliğinde, 5520 sayılı Kanunun 20 inci maddesinde belirtilen şartlara uyulduğu takdirde devir nedeniyle doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir. Bu çerçevede, kooperatifiniz genel kurulunun nev’i değişikliği kararı alması üzerine anonim şirkete dönüşüm süreci başladığından, bu tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis ettirilmesi ve devir tarihi itibarıyla hazırlanan ve müştereken imzalanan kooperatifinize ait kurumlar vergisi beyannamesinin nevî değişikliğinin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bağlı bulunduğunuz vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, nevî değişikliği sonucu kurulacak anonim şirket, kooperatifinizin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini beyanname ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edecek ve söz konusu taahhütname ile birlikte devre ilişkin bilanço ve gelir tablosu da verilecektir.
B)Vergi Usul Kanunu Yönünden:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.”, 269 uncu maddesinde ise; “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir…” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun Mükerrer 298 inci maddesi, 5024 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilerek “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlığı altında yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve böylece vergileme üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmış olup, 31.12.2003 tarihli mali tabloların düzeltme işlemine ilişkin hükümlere ise aynı Kanuna eklenen Geçici 25 inci maddesinde yer verilmiştir.
Geçici 25 inci maddenin (j) bendinde ise; 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.
Buna göre; kooperatifinizin bilançosunda yer alan taşınmazları maliyet bedeli ile değerlemeniz ve kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edildiği tarih itibariyle de düzenlenen bilançonuzun Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesine göre, enflasyon düzeltmesine tabi tutmanız gerekmektedir.
Öte yandan, nev’i değişikliği yaparak anonim şirkete dönüşecek olan kooperatifinizin aktifinde yer alan taşınmazların değerinin ilgili Mahkemece tespit edilmesi halinde ortaya çıkan farkların bilançonun dipnotlarında sadece bilgi amaçlı gösterilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
Kurumlar vergisi kanununa göre kooperatiflerin muafiyet sartlari-Kemal OZMEN
k) Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri.
Pazar yerleri hakkinda yönetmelik yayınlandı -Kemal OZMEN
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07/20120712.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07/20120712.htm
Konut Devrindeki KDV Oranı Hakkında
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
İstanbul Defterdarlığı
Katma Değer Vergisi Gelir Müdürlüğü
Tarih: 20.08.2001
Sayı : KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.16.3982
Konu : Konut Devrindeki KDV Oranı Hakkında
S.S. ……… KONUT YAPI KOOPERATİFİ
İlgide kayıtlı dilekçenizde; …….. Konut Yapı Kooperatifinin ……. Konut Yapı Kooperatifine devir edilerek birleşmesinin sağlanacağı belirtilerek, …….. Konut Yapı Kooperatifinin mevcut üyeleri ve arsanın …………. Konut Yapı Kooperatifine aktif pasifi ile devri çerçevesinde ……….Konut Yapı Kooperatifinin kendisinin mevcut arsanın yanı …….. Konut Yapı Kooperatifinden birleşme-devir nedeni ile intikal eden arsa üzerine yaptığı ve yapacağı net kullanım alanı 150 m2’nin altında kalan daireleri ………. Konut Yapı Kooperatifinden intikal eden üyelerle birlikte …………..Konut Yapı Kooperatifi üyelerine teslim etmesi halinde gerek ……….. Konut Yapı Kooperatifinin gerekse ……… Konut Yapı Kooperatifinin gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu sorulmaktadır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde “Aşağıda yazılı kurumların kazançları Kurumlar Vergisi’ne tabidir.
Sermaye şirketleri,
Kooperatifler,
İktisadi kamu müesseseleri,
Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
İş ortaklıkları
Bu Kanun’un tatbikatında sendikalar dernek, cemaatler vakıf hükmündedir.
Kurum kazancı, Gelir Vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından terekküp eder” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan aynı Kanun’un 7. maddesinin 2362 sayılı Kanun’la değişik 16 numaralı bendinde, kooperatiflerin; esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtmamaları, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse vermemeleri, ihtiyat akçelerini ortaklara dağıtmamaları ve münhasıran ortaklarla iş görmeleri şartlarının yazılı bulunması şartı ile (4369 sayılı Kanun’un 81/D-7 maddesiyle değiştirilen parantez içi hüküm) (Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatifler muafiyetten yararlanamaz.) Kurumlar Vergisi’nden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, kooperatife ait anasözleşmenin incelemesinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun yukarıda belirtilen muafiyet şartlarının 70. maddede yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Anasözleşmelerinde muafiyet şartları yazılı bulunan ve fiilen de bu şartlara uyan kooperatiflerin, anasözleşmelerine “ortak dışı işlemlerde bulunulması halinde işlemlerden doğan gelir-gider farkının özel bir fon hesabında tutulmasına” ilişkin bir hüküm koymaları muafiyet şartlarını bozmayacaktır.
Diğer taraftan, anasözleşmenin 6. maddesinin 3 ve 4. bendinde yer alan “Ortaklarının sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli tesisleri kurar, bunları ortaklarına aktarabilir.” ve “Yukarıdaki fıkralardaki yazılı hususları sağlamak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalarda bulunabilir. Gayrimenkul ve menkulleri iktisap eder, kiralar, kiraya verir, satar ve benzeri tasarruflarda bulunur, ayni haklar tesis eder.” hükümleri kooperatifin muafiyetini ihlal edici nitelikte değildir.
Ancak kooperatifinizin söz konusu tesisleri kurup işletmesi veya kiraya vermesi halinde bu işlemlerin yapıldığı tarihten itibaren Kurumlar Vergisi muafiyeti sona erecektir.
Bu durumda adı geçen kooperatifiniz fiiliyatta da muafiyet şartları dahilinde faaliyet göstermesi halinde, dilekçe ekinde bir üst kuruluştan alınarak Defterdarlığımıza ibraz edilen belgeden, 09.11.1995 tarihinde bir üst kuruluşa üye olduğunuz anlaşıldığından bu tarihten itibaren (üst birliğe üyeliğinin devam etmesi halinde) Kurumlar Vergisi’nden muaf tutulması gerekir.
Öte yandan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 36. maddesinde “Bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla birleşmesi, birleşme sebebiyle infisah eden kurumlar bakımından tasfiye hükmündedir. Ancak, birleşmede tasfiye karı yerine birleşme karı vergiye matrah olur.
Tasfiye karının tespiti hakkındaki hükümler, birleşme karının tespitinde de caridir. Şu farkla ki, münfesih kurumun veya kurumların ortaklarına veya sahiplerine birleşilen kurum tarafından doğrudan doğruya veya vasıta ile verilen değerler, kurumun tasfiyesi halinde ortaklara dağıtılan değerler yerine geçer.
Birleşilen kurumdan alınan değerler Vergi Usul Kanunu’nda yazılı esaslara göre değerlenir.
…………………
37. maddesinde “Aşağıda yazılı şartlar dahilinde vaki olan birleşmeler devir hükmündedir.
1- Birleşme neticesinde infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunacaktır.
2- Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini birleşilen (Devralan) kurum, kül halinde devralacak ve aynen bilançosuna geçirecektir.
Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde şekil değiştirmeleri de devir hükmündedir”,
4684 sayılı Kanun’un (Yürürlük; 03.07.2001) 18. maddesiyle değişik 39. maddesinde de “Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilip, doğrudan doğruya birleşmeden doğan karlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez.
1- Münfesih kurum ile birleşilen kurum, müştereken imzalayacakları bir devir beyannamesini, birleşme tarihinden itibaren 15 gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler ve bu beyannameye devir bilançosunu bağlarlar.
2- Birleşilen kurum münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer vecibelerini yerine getireceğini devir beyannamesine bağlı bir beyanname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.” ………..hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlere göre Kooperatifiniz birleşme tarihine kadar (yukarıda belirtilen şartları taşımanız kaydıyla) Kurumlar Vergisi’nden muaf olacaktır .Vergi kanunları bakımından S.S. Çengelköy Doktorlar Sitesi Konut Yapı Kooperatifi ile de birleşmenizde bir sakınca bulunmamakta olup, Kurumlar Vergisi muafiyetinin birleşme tarihinde de cari olması durumunda Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre bir vergilendirilmeden de bahsedilemeyecektir.
3065 Sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 17/4c maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunun 37 ve 39 . maddelerinde belirtilen işlemler KDV’den istisna edilmiştir.
4/k maddesinde ise organize sanayi bölgeleriyle, küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimleriyle, konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri KDV’nden istisna edilmiştir.
Buna göre, Kooperatifinizin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37 ve 39 uncu maddeleri çerçevesinde …………. Konut Yapı Kooperatifi ile birleşme/devir işlemi Katma Değer Vergisine tabi olmayacaktır.
Yine, birleşmeden sonra kooperatifinizin gerek kendi üyelerine gerekse birleşen kooperatifinizin üyelerine konut teslimleri de KDV ‘ne tabi olmayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı hk. Tarih 09/03/2012
Başlık Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı hk.
Tarih 09/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.33.15.01-2011-701-30-28
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.33.15.01-2011-701-30-28
09/03/2012
Konu
:
Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Kooperatifinize ait arsa üzerinde 10.05.2004 tarihinde almış olduğunuz yapı ruhsatı ile başlatılmış olan konut inşaatına ilişkin yapı ruhsatının 31.12.2010 tarihinde yenilendiği belirtilerek, KDV mükellefiyetinizin tesis edilip edilmeyeceği hususunda bilgi istenilmektedir
Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-k maddesindeki “konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri” ibaresi 5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile madde metninden çıkarılmış; aynı Kanunun 16 ıncı maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede ise “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere ilişkin yayımlanan 113 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin A/4 bölümünde, 03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince üyelerine yapılan konut teslimlerinde istisna uygulamasına devam edileceği belirtilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Kooperatifinizin 31.12.2010 tarihinde aldığı yenileme ruhsatı, 10.05.2004 tarihli ilk yapı ruhsatının devamı niteliğinde olduğundan, inşa ettirilen konutların üyelerinize teslimi Kanunun geçici 28 inci maddesi hükmü uyarınca katma değer vergisinden müstesnadır.
Bu durumda, 03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan Kooperatifinizin mükellefiyet tesis ettirmesine ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.