Satışı yapılan kooperatife ait arsanın katma değer vergisinden ve kurumlar vergisinden müstesna olup olmadığı ile arsa satış bedelinin bankaya yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirlerinden kooperatif olarak gelir beyan edilip edilmeyeceği hk.

Başlık Satışı yapılan kooperatife ait arsanın katma değer vergisinden ve kurumlar vergisinden müstesna olup olmadığı ile arsa satış bedelinin bankaya yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirlerinden kooperatif olarak gelir beyan edilip edilmeyeceği hk.
Tarih 16/09/2010
Sayı B.07.1.GİB.4.41.15.01-KVK-2010/4-46
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.41.15.01-KVK-2010/4-46

16/09/2010

Konu

:

Kooperatife ait arsanın üçüncü kişilere satışı.

İlgide kayıtlı dilekçeniz ile kooperatifinizin amacına ulaşması imkansız hal aldığından tasfiyeye gidilmesine karar verildiği ve 27.12.1991 yılında satın alınan aktife kayıtlı arsanın 30.10.2009 tarihinde satışının yapıldığı belirtilerek katma değer vergisinden ve kurumlar vergisinden müstesna olup olmadığı ile arsa satış bedelinin bankaya yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirlerinden kooperatif olarak gelir beyan edilip edilmeyeceği, üyeler adına doğabilecek vergi olup olmayacağı hususlarında bilgi istenilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN :

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri, kurumlar vergisinden muaf tutulmuş olup, kooperatife ait arsanın üçüncü kişilere satılması işlemi ortak dışı işlem sayıldığından, kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde;

“Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışındandoğan kazançların % 75’lik kısmı.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.

Bedelsiz olarak veya rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibarî değeriyle elde edilen hisse senetlerinin elde edilme tarihi olarak, sahip olunan eski hisse senetlerinin elde edilme tarihi esas alınır.

Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının satışında iki yıllık sürenin hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen süreler de dikkate alınır.

Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.”

hükmü bulunmaktadır.

Konuya ilişkin olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.3. Fon hesabında tutulan kazançların işletmeden çekilmemesi” başlıklı bölümünde, istisna uygulamasında, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması gereken kazançların, beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, dar mükellef kurumlar tarafından yurt dışına transfer edilmesi veya bu süre içinde işletmenin tasfiyeye girmesi halinde, bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin, Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte alınacağı belirtilerek, istisna uygulamasında satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar tasfiyeye girilmiş olması halinde, fon hesabında tutulması gereken kazancın işletmeden çekildiğinin kabul edileceği ifade edilmiştir.

Anılan Tebliğin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde de;

“Yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, diğer kooperatiflerin yapacakları işlemlerden doğan kazançlar da kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir.

İstisna uygulaması bakımından ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabilecektir.”

açıklamasına yer verilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinde mevduat faizlerinin menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı; geçici 67 nci maddenin (5) numaralı fıkrasında ise, gelir sahibinin gerçek veya tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmamasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra uyarınca yapılacak vergi kesintisini etkilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu durumda, kooperatifinize ait arsanın üçüncü kişilere satılması ortak dışı işlem sayılacağından bu şartların ihlal edildiği tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenen şartları taşımanız halinde istisna hükmünden yararlanmanız mümkün bulunmakla birlikte, istisna uygulamasında satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar tasfiyeye girilmiş olması halinde, fon hesabında tutulması gereken kazancın işletmeden çekildiği kabul edileceğinden, bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin, Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte alınacağı tabiidir.

Ayrıca, Kooperatifinize ait arsa satış bedelinin bankaya yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına göre %15 oranında vergi kesintisi yapılacak olup, ortak dışı işlemler nedeniyle kurumlar vergisi mükellefi olmanız halinde de menkul sermeye iradı gelirlerinizi kurum kazancınıza dahil etmeniz ve vergi sonrası karın ortaklara dağıtılması aşamasında da %15 oranında kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Diğer taraftan, üyelerin de söz konusu menkul sermaye iradı gelirini beyan etmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 5615 sayılı Kanunla değişik 17/4-r maddesinde ise kurumların aktifinde veyabelediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

Buna göre, kooperatifinizce satışa konu edilen arsanın en az iki tam yıl süreyle aktifinizde yer alması şartıyla, söz konusu arsanın satışı işlemi katma değer vergisinden istisna olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif evi satışında vergi nasıl hesaplanır ?-Kemal ozmen

Başlık Kooperatife ödenen bedellerin değer artışı kazancının beyanında maliyet unsuru olarak gösterilip gösterilemeyeceği hk.
Tarih 14/06/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-748
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-748

14/06/2011

Konu

:

Kooperatife ödenen bedellerin değer artışı kazancının beyanında maliyet unsuru olarak gösterilip gösterilemeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … TC kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuzu, 2005 yılında …. Konut Yapı Kooperatifi’ne üye olduğunuzu, 2006 yılında arsa değeri üzerinden kat irtifaklı tapu tahsisinin yapıldığı, 2008 yılında inşaat bitince kat irtifaklı tapunun, 2009 yılında ise, kat mülkiyeti tapunun yapıldığı belirtilerek, söz konusu gayrımenkulü satmanız halinde, kooperatife ödemiş olduğunuz bedellerin maliyet unsuru olarak değer artış kazancının beyanında gösterip gösteremeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Değer Artış Kazancı” başlıklı mükerrer 80’inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (2010 takvim yılı için) 7.700,00 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır…” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, aynı Kanun’un “Safi Değer Artışı” başlıklı mükerrer 81′ inci maddesinde, “Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.” hükmü yer almaktadır.

Bu çerçevede, kooperatifiniz tarafından kura çekimi sonucu üyelere isabet eden gayrimenkullerin, çekiliş tarihi itibariyle üyelerin fiili kullanımlarına terk edilmesi halinde kura çekiliş tarihinin kooperatif tarafından gayrimenkullerin üyelere tahsis tarihi, üyeler için de söz konusu gayrimenkullerin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Aksi taktirde ise söz konusu gayrimenkullerin tahsis tarihi kooperatif tarafından üyelerin fiili kullanımına bırakıldığı tarih olacaktır.

Bu hükümlere göre, … Yapı Kooperatifi tarafından gayrimenkulün tarafınıza tahsis edildiği tarihten itibaren 5 yıl ( tahsis tarihinin 1/1/2007 tarihinden önce olması halinde 4 yıl) içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir.

Diğer taraftan, maliyet bedeli olarak, aldığınız gayrimenkulünüz için kooperatife yapmış olduğunuz ödemelerin ayrı ayrı endekslenmesi sonucu bulunacak tutar ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve uhdenizde kalan giderler ile ödenen vergi ve harçların eklenmesinden sonra bulunan tutarın, satış bedelinden indirilmesi sonucu kalan kısmın, 2010 yılı için 7.700,00 TL ‘yi aşması halinde aşan kısmın değer artışı kazancı olarak yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

Kooperatifte çalışan kapıcının ücretinden gelir vergisi kesilir mi ?-Kemal ozmen

Başlık Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı hk.
Tarih 29/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.77-144
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.77-144

29/02/2012

Konu

:

Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 18.11.2011 tarihinden itibaren kapıcı çalıştırmaya başladığınız, tapularınız olmadığından dolayı kat mülkiyetine geçilmediği ve kapıcılarınızın Sosyal Güvenlik Kurumuna tescilinin işveren olarak kooperatif adına yapıldığı belirtilerek, kapıcılara ödenen ücretten gelir vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmüne yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun, 23/6 ncı maddesinde ise; Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.)(Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamında değildir.) gelir vergisinden istisna edilmiş olup; anılan madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere, kapıcıların ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesinin temel şartı, kapıcıların özel fertler tarafından ticaret mahalli olmayan yerlerde çalıştırılması olarak belirlenmiştir.

Bu nedenle, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifinize bağlı olarak çalışan kişinin yaptığı iş nitelik olarak kapıcılık olsa dahi ödenen ücret Gelir Vergisi Kanununun 23/6 ncı maddesinde düzenlenen istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış olup, bir numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifler Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinde belirtilen tevkifat yapmak zorunda olan kurumlar arasında sayıldığından, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifiniz tarafından çalıştırmış olduğu kapıcılara ödenen ücretlerin, aynı Kanunun 23/6 ıncı maddesinde yer alan istisnadan yararlanması mümkün olmadığından bunlara ödenen ücretlerden, anılan Kanunun 61, 63 ve 94/1 inci maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

Döner sermayeye ait Gayrımenkul satışlarının KDV Kanunu 17/4-r maddesi karşısındaki durumu hakkında.

Başlık Gayrımenkul satışlarının KDV Kanunu 17/4-r maddesi karşısındaki durumu hk.
Tarih 16/08/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-4:2010-14017-11/-846
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-4:2010-14017-11/-846

16/08/2012

Konu

:

Gayrımenkul satışlarının KDV Kanunu 17/4-r maddesi karşısındaki durumu hakkında.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, müvekkiliniz … .’nin alacağının teminatını teşkil eden ve Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından ihale yoluyla satılacak olan … Vakfı Zirai İktisadi ve Sınai İşletmeler Döner Sermaye Müessesesi adına kayıtlı gayrimenkulün satışında, KDV Kanununun 17/4-r maddesi uyarınca istisna uygulanıp uygulanmayacağı hususunda görüş talep edilmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi bulunmaktadır.

Yine aynı Kanunun 1/3-g maddesi uyarınca, dernek ve vakıflara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetleri de katma değer vergisine tabidir.

Diğer taraftan Kanunun 17 nci maddesinin (r) bendinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri KDV den müstesna tutulmuş ve mevzu bahis bendin devamında,

“İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.

İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

Dilekçeniz ekinde yer alan taşınmaz bilgileri dokümanından söz konusu taşınmazın Türkiye Kalkınma Vakfı Zirai İktisadi ve Sınai İşletmeler Döner Sermaye Müessesesi tarafından edinme tarihinin 1999 yılı olduğu anlaşılmıştır.

Buna göre, kurum vasfına sahip … Vakfı Zirai İktisadi ve Sınai İşletmeler Döner Sermaye Müessesesine ait taşınmazın icra yoluyla satışı, KDV ye tabi olmakla beraber, söz konusu taşınmazın iki tam yılı aşan süreyle … Vakfı Zirai İktisadi ve Sınai İşletmeler Döner Sermaye Müessesesinin mülkiyetinde bulunması nedeniyle bu satış işleminin, adı geçen kurumun satışa konu iktisadi kıymetin ticaretini yapmıyor olması şartıyla, Kanunun 17/4-r maddesi uyarınca KDV den istisna tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatiflerde ferdilesme ve site yönetim planı -kemal özmen

Hizmetlerimiz
1-Kooperatiflerin kuruluşu, organizasyonu, muhasebe hesap planı ve belge düzeninin oluşturulması,
2-Kooperatifle ortakları arasında ve kooperatifle yüklenici veya taşeronları arasındaki anlaşmazlıkların çözümü,
3-Genel kurulların hazırlanması ve sonuçlandırılması,
4-Kooperatifin iş ve işlemleri ile ilgili rapor hazırlanması,
5-İhale dosyasının hazırlanması,
6-İnşaat yapım sözleşmesinin hazırlanması,
7-Şerefiye Raporunun hazırlanması ve kesinleşme prosedürünün yerine getirilmesi, Ferdileşme süreci
8-Kur’a Yönetmeliğinin hazırlanması ve kur’a işleminin gerçekleştirilmesi,
9-Kat irtifakı ve/veya kat mülkiyeti tapuları ile ortakların ferdileştirilmesi,
10-Yapı kooperatiflerinin işletme kooperatifi olarak amaç ve tür değiştirmesi,
11-Yapı kooperatiflerinin anonim şirket olarak amaç ve tür değiştirmesi,
12-Kooperatiflere ve sitelere özel Toplu Yapı Yönetim Planı hazırlanması,
13-Kooperatifin muhasebe hesap planı ve muhasebe yönetmeliğinin hazırlanması, defter ve belge düzeninin oluşturulması,
14-Kooperatifin vergiler karşısındaki mükellefiyet ve sorumluluklarının belirlenmesi, vergi sorunlarının çözümlenmesi,
15-Yapı kooperatiflerinde iskan belgesi (yapı kullanma izin belgesinin) şartlarından biri olan sigortadan ilişiksizlik belgesinin alınması,
16-Kooperatifçilik konularında diğer danışmanlık hizmetlerinin verilmesi

20120925-073557.jpg

Kooperatifin inşaatını tamamlaması için kredi kullanması mümkün müdür ? Şartları nelerdir ?

Detaylı bilgi için bize ulaşın
İ[email protected]

Bireysel Bankacılık – Bireysel Krediler – Kooperatif Tamamlama Kredisi
Kooperatif Tamamlama Kredisi

KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNE İNŞAATLARINI TAMAMLAMALARI VEYA DEVAM ETTİRMELERİ AMACI İLE KOOPERATİF TAMAMLAMA KREDİSİ!

Özellikleri:
Kooperatiflerin ortalama inşaat seviyesi en az % 40 olacaktır.
Gayrimenkul Belediye sınırları içerisinde olacaktır.
Gayrimenkulün inşaat ruhsatı alınmış olacaktır.
Gayrimenkulün üzerinde başka takyidat (rehin, haciz) olmayacaktır.
İstenen Belgeler:
Kooperatif adına kayıtlı kat irtifaklı tapu senedi,
İmar planı, imar çapı,
İnşaat projesi,
İnşaat seviyesini gösteren rapor,
Kooperatif ana sözleşmesinin yayınlandığı Ticaret Sicil Gazetesinin sureti,
Kooperatif yöneticilerinin imza sirküleri ve en son tarihli Ticaret Sicilinden alınmış yetki belgesi,
Ekspertiz raporu
Tapu Sicil Müdürlüğünden en son tarihli tapu takyidat belgesi,
İmzaya yetkili kooperatif yöneticilerinin kimlik, ikametgah veya fatura fotokopileri,
Maaş bordroları,onaylı maaş kurum yazıları,
Kooperatif Yönetim Kurulunun;
Bankalardan kredi almaya ve ipotek vermeye yetkili kılan kararın noter onaylı sureti,
Kredi kullanma hususunda aldığı kararın noter onaylı sureti,
Banka riski tamamen tasfiye oluncaya kadar ferdileşmeye geçilmeyeceğine, tapu devir işlemlerinin yapılmayacağına dair aldığı kararın noter onaylı sureti.
Gayrimenku Sigortası yaptırılacak ve kredi vadesi uyumlu olarak her yıl yenilenecektir.

Kooperatifler bankadan kredi çekebilir mi veya 3.kişilere borçlanabilir mi ?

Detaylı bilgi için bize ulaşın
İ[email protected]

20120925-072933.jpg

Kooperatif genel kurul kararının iptali,kooperatif genel kurul kararının iptali ile ilgili aramalar kooperatif genel kurul kararlarının iptali kooperatif genel kurul kararına itiraz

Danışmanlık almak için bize ulaşın
İ[email protected]

20120925-072522.jpg

kooperatif genel kurul toplantı nisabı-Kemal ozmen

kooperatif genel kurul toplantı nisabı

20120925-072319.jpg

Yapı kooperatifleri tacir midir ?-Kemal özmen

YAPI KOOPERATİFLERİ TACİR OLMADIĞINDAN, CEZA KOŞULUNDA İNDİRİM YAPILMALIDIR
19- Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesi gereğince; hakim, fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir. Ancak, borçlu tacir ise, TTK.’nun 24. maddesi uyarınca cezanın tenkisi istenemez. Somut olayda, borçlu, bir yapı kooperatifidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca “teşekkül” olarak tarif edilen kooperatifler, tacir sayılamazlar. Bu nedenle, yapı kooperatifleri hakkında BK.’nun 161/son maddesinin uygulanması mümkündür. Mahkemece; işin niteliği, tarafların durumu ve cezanın fahişliği gözden uzak tutularak, BK.’nun 161/son maddesi uyarınca tenkise gidilmemesi isabetli görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir (15. HD. 11.3.1996, 1048/1263).

20120925-071933.jpg

Hata: İletişim formu bulunamadı.

68 seri Nolu HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ-Kemal ozmen -anayasa mahkemesi bireysel başvurma harcı nereye ödenir ,ne kadardır ?-

Maliye Bakanlığından:

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 68)

30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 75 inci maddesi ile 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) sayılı tarifenin “A) Mahkeme harçları” bölümünün “I- Başvurma harcı” maddesine eklenen 4 üncü fıkra ile Anayasa Mahkemesine yapılacak olan bireysel başvurular harç kapsamına alınmıştır. 6216 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde ise bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabileceği, başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esasların İçtüzükle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca 12/7/2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 63 üncü maddesinde, bireysel başvuruların mahkemeye şahsen yapılabileceği gibi diğer mahkemeler ya da yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla da yapılabileceği belirtilmiştir.

Bu itibarla, bireysel başvuru harcının başvurudan önce başvuru yapılabilecek yerlerden birine makbuz karşılığı ödenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu başvuru harcının Gelir İdaresi Başkanlığıyla anlaşmalı bankalar aracılığıyla ödenmesi de mümkün bulunmaktadır.

Tebliğ olunur.

Anayasa mahkemesine bireysel başvuru harcı ne kadar ve nereye ödenir ?-Evren ozmen

Maliye Bakanlığından:

Başvuru Harcı
Kanun bireysel başvurunun harca tabi olduğunu belirtmiş ve harç miktarını da 150 TL olarak tespit etmiştir.

Daha detaylı bilgi için hukuk servisimiz ile görüşebilirsiniz. [email protected]

ekran-resmi-2016-09-20-06-24-44

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 68)

30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 75 inci maddesi ile 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) sayılı tarifenin “A) Mahkeme harçları” bölümünün “I- Başvurma harcı” maddesine eklenen 4 üncü fıkra ile Anayasa Mahkemesine yapılacak olan bireysel başvurular harç kapsamına alınmıştır. 6216 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde ise bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabileceği, başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esasların İçtüzükle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca 12/7/2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 63 üncü maddesinde, bireysel başvuruların mahkemeye şahsen yapılabileceği gibi diğer mahkemeler ya da yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla da yapılabileceği belirtilmiştir.

Bu itibarla, bireysel başvuru harcının başvurudan önce başvuru yapılabilecek yerlerden birine makbuz karşılığı ödenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu başvuru harcının Gelir İdaresi Başkanlığıyla anlaşmalı bankalar aracılığıyla ödenmesi de mümkün bulunmaktadır.

Tebliğ olunur.

Anayasa mahkemesine bireysel başvuru yaparken harç ödemesi nereye yapılır ?-Kemal ozmen 25.09.2012 resmi gazete

Maliye Bakanlığından:

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 68)

30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 75 inci maddesi ile 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) sayılı tarifenin “A) Mahkeme harçları” bölümünün “I- Başvurma harcı” maddesine eklenen 4 üncü fıkra ile Anayasa Mahkemesine yapılacak olan bireysel başvurular harç kapsamına alınmıştır. 6216 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde ise bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabileceği, başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esasların İçtüzükle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca 12/7/2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 63 üncü maddesinde, bireysel başvuruların mahkemeye şahsen yapılabileceği gibi diğer mahkemeler ya da yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla da yapılabileceği belirtilmiştir.

Bu itibarla, bireysel başvuru harcının başvurudan önce başvuru yapılabilecek yerlerden birine makbuz karşılığı ödenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu başvuru harcının Gelir İdaresi Başkanlığıyla anlaşmalı bankalar aracılığıyla ödenmesi de mümkün bulunmaktadır.

Tebliğ olunur.

Kooperatifler tapu harcından muaf mıdır ?-Kemal ozmen

[email protected]

Yapı Kooperatiflerinde Ortakların Yaptıkları Ödemeler ve Muhasebe Kayıtları

Yapı Kooperatiflerinde Ortakların Yaptıkları Ödemeler ve Muhasebe Kayıtları-merdan çalışkan

16.11.2011

Yapı kooperatiflerinde ortaklar, gerek kanundan gerekse anasözleşmelerden kaynaklanan ödemeler yapmaktadır.
I- GİRİŞ

Bunların bir kısmı tüm ortaklara ilişkin yükümlülükler olup bir kısmı ise belli kıstaslara uyan ortaklarca yapılan ödemelerdir.

Ortaklarca yapılan bu ödemelerin sınıflandırılması, içeriğinin tam olarak anlaşılması ve nasıl kaydedilmesi gerektiğinin bilinmesi, ileride ortakların kooperatifle kesin hesaplarının kapatılması, tapularının alınması veya ayrılmaları durumunda kooperatiften olan alacaklarının belirlenmesinde yararlı olacaktır.

II- ORTAKLARCA YAPILAN ÖDEMELER

Yapı kooperatiflerinde ortaklar kooperatife çeşitli adlar altında ödeme yapmaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz; Sermaye, mevduat, ek ödeme, şerefiye, sonradan ortak olanlardan, genel kurul kararıyla alınan giriş aidatı ile diğer ortakların o güne kadar ödediği tutar arasındaki fark, ödenen veya tahakkuk gecikme faizleri ve/veya gecikme cezaları, bağışlar.

Yukarıda sıraladığımız ödeme çeşitlerinin tanımlanması, mevzuat kapsamında değerlendirilmesi uygun olacaktır.

A- SERMAYE

Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesine göre kooperatifler “değişir sermayeli” ortaklıklardır. Anonim şirketlerdeki gibi esas sermaye, kayıtlı sermaye kavramları kooperatiflerde kullanılmamaktadır.

Kooperatifler Kanunu’nun 2. maddesine göre ise kooperatiflerde sermaye miktarı sınırlandırılamaz. Diğer taraftan bir ortaklık payının değeri 100 TL olup, bir ortağın en fazla 5000 pay alabileceği, yani bir ortağın en fazla 500.000 TL sermaye koyabileceği belirtilmiştir.

Kooperatiflerde sermaye, eğer anasözleşmede izin verilmişse ayni sermaye şeklinde de olabilir. Ayni sermayenin değeri genel kurulca belirlenen bilirkişi heyeti tarafından tespit edilir ve heyet tarafından belirlenen değer genel kurulca değerlendirilerek kabul edilir.

Taahhüt edilen sermayenin ödenme şekli de anasözleşmede gösterilmekte olup sermayenin en az ¼’ünün peşin ödenmesi kanunen zorunludur.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan örnek anasözleşmelerde taahhüt edilen sermayenin en az ¼’ünün peşin ödenmesi zorunlu kılınmış, ayni sermayeye izin verilmemiştir. Diğer taraftan, ödenmeyen sermaye bedellerinin yönetim kurulunca belirlenecek taksitler dahilinde bir yıl içerisinde tahsil edileceği ifade edilmiştir.

Buna göre, kişiler kooperatife ortak olduktan sonra bir yıl içerisinde sermayelerinin tamamını aylık eşit taksitler halinde ödemiş olmaları gerekmektedir. Uygulamada genellikle, sermaye çok düşük olduğu için sermayenin tamamı için bir defada ödeme yapılmaktadır.

Bunun dışında ortakların istedikleri zaman sermaye artırımına gitmeleri mümkün olmakla birlikte, yapı kooperatiflerinde taahhüt edilen sermaye payları, kooperatifçe yapılan konutlarla paralellik arz etmektedir; kaç tane sermaye payı taahhüt edilmişse, o kadar konut için ödeme tahsil edilmektedir. Öte yandan, bu iki husus arasında mevzuatta yazılı hukuki bir bağın olmadığını daha önce “sorunlar” bölümünde belirtmiştik.

Bir kooperatif ortağının 1 ortaklık payı taahhüt ettiği, 25 TL’lik kısmını peşin ödediği, kalan 75 TL’lik kısmını 12 eşit taksitte aylık olarak ödediğini varsayarsak muhasebe işlemleri aşağıdaki gibi olur.

____________________ / ________________________

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE 100.000

500 SERMAYE 100.000

Sermayenin Taahhüdü

____________________ / ________________________

102 BANKA 25.000

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE 25.000

Sermayenin peşin ödenen kısmı.

____________________ / ________________________

102 BANKA 6.25

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE 6.25

Sermayenin kalan kısımlarının taksitler halinde ödenmesi.

____________________ / ________________________

B- MEVDUAT

Uygulamada Gider Taksitleri, Giderlere Katılım Payları, Aidat, Ödenti, Ara Ödeme olarak da adlandırılmaktadır. Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinde, mevduat teriminden bahsedilmiş ancak Kanun’un başka maddelerinde bu terimle ilgili herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak mevduatın uygulamada, ortağın kooperatife borç veya emanet mahiyetinde verdiği para alacağı şeklinde yerleştiğini söylemek mümkündür.

Yapı kooperatifleri örnek anasözleşmesinde sermaye dışındaki, genelde aylık olarak toplanan paralar gider taksidi (md. 15, 21), taksit (md. 23) ve borç taksitleri (md. 72) olarak adlandırılmıştır.

Anasözleşmenin 15. maddesine göre, ayrılan ortağa “sermaye ve diğer alacakları” bilançoya göre hesaplanarak bilanço gününden itibaren bir ay içerisinde verilir. Ayrılan ortağın yerine yeni ortak alınması durumunda, 21. maddesine göre ortaklardan alınan “genel kurulca kararlaştırılan arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitleri”nin ayrılan ortağa derhal geri verileceği belirtilmiştir.

Buna göre, uygulamada daha çok aidat veya ödenti olarak adlandırılan bu taksitlerin ayrılan ortağa iadesi anasözleşmelerde yer almasının, Kanun’da yer alan “mevduat” terimine uygun düştüğü anlaşılmaktadır.

Uygulamada ortaklardan alınan bu ödentilerin genellikle 131-431 no.lu hesaplarda izlendiği görülmekle birlikte, alınan sipariş avansları gibi farklı hesaplar da kullanılmaktadır. Mevduata ilişkin yaygın olarak kullanılan muhasebeleştirme işlemleri şu şekildedir.

____________________ / ________________________

131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR XX

431 ORTAKLARA BORÇLAR XX

Genel kurulca belirlen aidatların, ara ödemelerin tahakkuku.

____________________ / ________________________

102 BANKA XX

131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR XX

Aidatların ödenmesi.

____________________ / ________________________

C- EK ÖDEME

Ek ödeme Kooperatifler Kanunu’nun 31. maddesinde düzenlenmiş olup ek ödemelerin anasözleşmede düzenlenmiş ise uygulanabileceği, ek ödemelerin sadece bilanço açıklarını kapatmada kullanılabileceği, ek ödemenin sınırsız olabileceği gibi, belirli miktarla, iş hacmi veya sermaye paylarıyla orantılı olarak sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir.

102 maddelik Kooperatifler Kanunu’nda 6 maddede doğrudan “ek ödeme” ile ilgili düzenlemeler yer almasına karşın, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca hazırlanan örnek anasözleşmelerde ek ödemeye ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Kooperatifler Kanunu’nun 38. maddesi, olumsuz farkların öncelikle yedek akçelerden, bu yetmiyorsa ek ödemelerle veya sermaye paylarıyla karşılanacağını belirtmiştir.

Yapı kooperatiflerinde gelir getirici bir faaliyet bulunmadığı gibi, her yıl katlanılması gereken zorunlu giderler bulunmaktadır. Dolayısıyla yapı kooperatiflerinin yılı zararla, yani menfi (olumsuz) gelir gider farkı ile kapatması kaçınılmaz olmaktadır. Olumlu fark bulunmayan yapı kooperatiflerinde yedek akçeden söz etmek de mümkün değildir. Diğer taraftan, kooperatiflerin 2009 yılına kadar olan 1 YTL’lik sermayesi bir yana, yeni getirilen 100 TL’lik sermaye dahi yapı kooperatiflerinin bir yıllık zararını karşılayamayacak düzeydedir. Yıllar itibariyle oluşan zararlar sermayeyi yok etmekte, zaten zayıf olan kooperatifin mali yapısı oldukça bozulmaktadır.

Bu bakımdan ek ödeme hususu kooperatifler açısından büyük önem taşımaktadır. Diğer taraftan, Kooperatifler Kanunu’nun 52. maddesine göre ek ödeme yüklemi konusunda anasözleşme değişikliği yoluyla karar alınabilmesi için bütün ortakların ¾’ünün oyu gerekmektedir. Bu nisap Kooperatifler Kanunu’nda yer alan en ağırlaştırılmış nisaptır. Halbuki kooperatiflerde kâr olduğu kadar, zarar gerçekleşmesi de bir o kadar doğal bir durumdur. Kâr dağıtımı konusunda Kanun’da sınırlayıcı bir hüküm olmadığı halde, zararın kapatılması konusunda bu kadar ağır hükümler yer alması uygun düşmemektedir.

Ek ödemelerin, zararı kapatmak için yapılan bir ödeme olduğu düşünüldüğünde, bu ödeme gerek sermaye gerekse mevduat ödemesi kavramında değerlendirilemez. Nitekim sermaye ve mevduat, ayrılan ortağa geri ödenebilecek mahiyetteki kavramlardır. Öte yandan ek ödeme, oluşan zararları yani kooperatiften eksilen değerlerin ve kayıpların tazmini için alınmakta, bilançodaki olumsuzluklar yok edilmektedir.

Bu nedenle ek ödemeyi, sermayesi düşük olan kooperatiflerde, baştan alınmayan sermayenin, zarar edildikten sonra alınması şeklinde düşünülmesi mümkündür.

Ek ödeme ile ilgili muhasebe işlemleri şu şekilde gerçekleşebilir.

____________________ / ________________________

505 ÖDENMEMIŞ EK ÖDEME XX

504 EK ÖDEME XX

Ek ödeme tahakkuku.

____________________ / ________________________

102 BANKA XX

505 ÖDENMEMIŞ EK ÖDEME XX

Ek ödemelerin tahsili.

____________________ / ________________________

504 EK ÖDEME XX

580 GEÇMIŞ YIL ZARARLARI XX

591 DÖNEM NET ZARARI XX

Zararların ek ödeme ile kapatılması.

____________________ / ________________________

D- ŞEREFİYE

Yapı kooperatiflerinde diğer bir sorunlu alan, uygulamadaki adlandırmasıyla “şerefiye” konusudur. Diğer taraftan mevzuatta şerefiye terimi kullanılmamıştır.

Buna ilişkin düzenleme örnek anasözleşmenin “Konut Bedellerinin Tespiti” başlıklı 61. maddede düzenlenmiştir. Bu maddeye göre konutların geçici ve kesin maliyet bedelleri belirlenmekte ve aradaki fark “şerefiye” ortaklardan tahsil edilmektedir.

Anasözleşmenin 61. maddesindeki düzenlemeye geçmeden önce, bu düzenlemenin, Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki “hak ve vecibelerdeki eşitlik” ilkesinin bir yansıması olduğunu belirtmek gerekmektedir. Ortaklar konut veya işyerleri inşa edilene kadar eşit ödeme yapmakta, daha sonra kuralar çekilmekte, kimi ortaklara piyasada daha yüksek tutarda satılabilen mülkler isabet etmektedir. İşte bu sebeple, ortaklar arasındaki eşitliği sağlamak ve haksızlıkları gidermek için şerefiye düzenlemesine gidilmiştir.

Söz konusu maddede, geçici maliyetler hesaplanırken arsa bedelinin, yapı masraflarının, yol, su, elektrik gibi müşterek tesis masraflarının, okul, kütüphane, satış mağazaları, bahçe ve spor alanı gibi genel hizmet tesis maliyet bedellerinden konut başına düşecek tutar ve buna ek olarak genel giderler ile yönetim masraflarından ortak başına düşecek olan tutarın belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Bilindiği gibi, genel giderler ve yönetim masraflarından ilgilileri konut maliyetlerine zaten yıllık olarak aktarılmaktadır. Dağıtılmayan giderler ise gelir tablosu dahilinde değerlendirilerek kâr/zarar oluşumu içerisinde değerlendirilmektedir. Bu bakımdan konutların geçici maliyetlerinin belirlenmesinde, zararların içerisinde değerlendirilerek ortaklardan sermaye ya da ek ödeme olarak tahsil edilen bedellerin, tekrar konut maliyetlerinde hesaba katılması çifte maliyetlendirme olacaktır. Bu sebeple genel giderlerin ve yönetim masraflarının, geçici maliyet hesaplamasında dikkate alınmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan genel giderler ve yönetim masraflarının belirlenmesi de oldukça güçtür. Nitekim bu giderler kapsamına, finansman giderlerinin, komisyon giderlerinin, karşılıkların, kambiyo zararlarının vb. girip girmediği de belirsizdir. Tekdüzen hesap planındaki 632. Genel Yönetim Giderleri Hesabının, 61. maddedeki genel giderlere karşılık geldiği yönündeki açıklamaları savunmak da mümkün değildir. Nitekim 61. maddede konut maliyet bedelleri hesaplanırken, bu konutların üretimi amacıyla yapılan giderlerin de maliyete eklenmesi gerektiği düşünülmüştür. Ancak burada eksik kalan husus diğer giderlerin de, kooperatifin amacı doğrultusunda yapıldığıdır. Sonuç olarak, konutların geçici maliyet bedellerinin tespitinde, gerek teknik gerekse mantıksal bakımdan genel giderlerin dikkate alınmaması gerekir.

Şerefiye konusunda diğer bir sorun, kesin maliyet bedelinin neyi temsil ettiğidir. 61. maddede kesin maliyet bedelinin ne olduğu tanımlanmamış fakat konutların yeri, yapı durumu ve sair özellikleri dikkate alınarak hesaplanacağı ifade edilmiştir.

Aslında kesin maliyet bedelinden kastedilen, hesaplamaların yapıldığı tarihte konut veya işyerlerinin piyasada alınıp satılabileceği yaklaşık değerlerdir. Örneğin mülklerin güneşe karşı konumu (cephesi), bulunduğu katı, manzarası gibi.

Sözgelimi bir yapı kooperatifinde tüm ortakların eşit tutarda ödeme yaptığını, ortak başına 100.000 TL ödeme yapıldığını varsayalım. Ancak ortaklara dağıtılacak her bir konutun değeri yukarıda saydığımız ve benzeri nedenlerle farklılık göstermektedir. Diyelim ki, 10 mülkün üretildiği bu kooperatifte en değerli durumda bulunan mülk 180.000 TL, en düşük değerli mülk 130.000 TL, ortalama mülk değeri ise 150.000 TL olsun. Bu durumda, mülklerin ortaklara dağıtıldığı tarihte, 180.000 TL değerindeki mülkü alan kişi ile 130.000 TL değerindeki mülkü alan kişi arasında 50.000 TL değerinde bir haksızlık ortaya çıkacaktır. Bu haksızlığın tüm ortaklar arasında giderilmesi açısından, tüm mülklerin ortalama değeriyle ortağa denk gelen mülkün değerinin farkının bulunması ve bu farkın ilgili ortaktan tahsil edilmesi veya tediye yapılması gerekmektedir. Nitekim bu örnekte, 180.000 TL değerindeki mülke sahip olan kişi 30.000 TL ödeyecek, 130.000 TL değerindeki mülke sahip olan kişi ise 20.000 TL tahsil edecektir.

Ancak anasözleşme, geçici maliyetler bulunduktan sonra, konutların yapısına ve diğer özelliklerine göre hesaplayacağı tutarları geçici maliyet bedeline ekleyecek ve kesin maliyet bedelini tespit edecektir. Burada sorun, konutların özelliklerine göre belirlenen değerin ne olduğudur. Nitekim konutların maliyeti eşit olmasına karşın konumları farklıdır. Bu da biraz önce belirttiğimiz gibi, konutların piyasa değerini etkileyen bir faktördür. Konutların maliyet bedelini etkilemeyen fakat satış fiyatını etkileyen bir etkenin, maliyet hesaplamasında dikkate alınmaması gerekir. Dolayısıyla yukarıdaki örnekte verdiğimiz gibi bir uygulama yapmak gerekmektedir. Bu örneğimize göre kooperatife gelen para ile kooperatiften çıkan para eşit olacaktır.

Nitekim Yargıtay da aynı görüşte karar vermiştir. Şerefiye borcunun belirlenmesinin konutların kesin maliyetinin belirlenmesi anlamına gelmediğini, konutlar arasındaki farklılıklar nedeniyle ortakların rant farkının denkleştirilmesi amacına yönelik bir işlem olduğunu ifade etmiştir.[1]

kooperatiflerde tapu masrafı,kooperatiflerde tapu masrafı hesaplama,kooperatiflerde tapu işlemleri,kooperatiften tapu nasıl çıkar ,kooperatiften tapu çıkarken masraf ödenir mi ?,kooperatifin ortak alanlarının tapusu nasıl çıkar ?-Kemal özmen

20120923-085400.jpg

kooperatiflerde tapu işlemleri kooperatiflerde tapu masrafları kooperatiflerin tapu işlemleri kooperatif tapu,kooperatiflerde tapu harcı hesaplama-Kemal özmen

Detaylı bilgi için bize ulaşın
İ[email protected]

20120923-085027.jpg

Tapu harçlari zamlandi , eylül 2012,tapu harçlarinda artis, tapu harclari yeni oranlar 2012

Alici ve satici İcin ayri ayri binde 20 olmustur.

Tapu harci resmi gazete 21 eylül 2012 -tapu harçlari artti,tapu harclarina zam,tapu harci hesaplama (yeni Oran) ,tapu harci nasil hesaplanir ? Tapu harci ne kadar artti , tapu harci yeni Oran uzerinden nasil hesaplanir ? Tapu harci eylül 2012 ,tapu harclarina zam

Alici ve saticinin her biri İcin binde 16,5 Oran binde 20 ye artirilmistir.

tapu harcı oranları 2012,tapu harçlari zamlandi

Alici ve saticinin her biri İcin binde 16,5 Oran binde 20 ye artirilmistir.