kooperatif hissesinin haczi ve satışı-Kemal OZMEN
Detaylı bilgi icin bize ulaşın [email protected]
kooperatif hissesinin haczi-Kemal OZMEN
Noterden kooperatif hisse devri yapılmak zorunda mıdır ?-Evren ÖZMEN
Kooperatif hisse devri noterden mı yapılır ?-Kemal OZMEN
kooperatif hisse devri-Kemal OZMEN
Kooperatifin Nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüştürülmesinde damga vergisi ve harç uygulaması-Kemal OZMEN
Kooperatifin Nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüştürülmesinde damga vergisi ve harç uygulaması
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)
Sayı :B.07.1.GİB.4.06.17.02-155[9-2011/1886]-1183 29/12/2011
Konu : Kooperatifin Nev’i Değiştirerek
Anonim Şirkete Dönüştürülmesinde Damga Vergisi ve Harç Uygulaması.hk.
…
İlgi : …. evrak kayıt sayılı özelge talep formu.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, kooperatifinizin anonim şirkete dönüştürülmesi işlemine ilişkin olarak şirket ana sözleşmesinin noterde tasdik ettirilmesi esnasında harç, damga vergisi ve kurumlar vergisi istisnası uygulanıp uygulanmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
A – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, adı geçen kooperatifinizin maddede belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan; Kanunun 19 uncu maddesinde;
“(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş
merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından
bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme ” başlıklı 20 nci maddesinde de;
“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”
hükmüne yer verilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19” ve “20” numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.
Bu çerçevede; kooperatifinizin devir tarihindeki bilanço değerlerinin, nev’i değişikliği suretiyle kurulacak anonim şirket tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi kaydıyla söz konusu devir işlemi 5520 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında gerçekleştirilen bir devir işlemi olarak kabul edilecektir.
Öte yandan, söz konusu nev’i değişikliğinde, 5520 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde belirtilen şartlara uyulduğu takdirde devir nedeniyle doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Bu çerçevede, kooperatifiniz genel kurulunun nev’i değişikliği kararı alması üzerine anonim şirkete dönüşüm süreci başladığından, bu tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis ettirilmesi ve devir tarihi itibarıyla hazırlanan ve müştereken imzalanan kooperatifinize ait kurumlar vergisi beyannamesinin nevî değişikliğinin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bağlı bulunduğunuz vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, nevî değişikliği sonucu kurulacak anonim şirket, kooperatifinizin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini beyanname ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edecek ve söz konusu taahhütname ile birlikte devre ilişkin bilanço ve gelir tablosu da verilecektir.
B – DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu, Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV -Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün (17) numaralı fıkrasında ise, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Buna göre, nev’i değişikliği nedeniyle devir işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesindeki şartlar dahilinde devir hükmünde değerlendirilmesi gerektiğinden, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılacağı anlaşılan nev’i değişikliği işlemine ilişkin olarak düzenlenen şirket ana sözleşmesinin, 488 sayılı Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/17 fıkrası hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.
C- HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmektedir.
Buna göre, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemlerinin harçtan istisna tutulması gerekmektedir. Ancak, 492 sayılı Kanunun 123 üncü maddesinde kooperatiflere yer verilmediğinden, kooperatifin nev’i değişikliğine ilişkin olarak yapılan işlemlerden harç alınması gerekmektedir.
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi hk-Kemal OZMEN
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi hk.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.33.15.01-2010-721-6-12
05/05/2011
Konu
:
Kooperatif adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yapılmasının kurumlar vergisi muafiyeti açısından değerlendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olduğunuz, 2006 yılından önce kurulan Kooperatifinizin emanet usulü ile inşa ettiği meskenlerin kat irtifakı tapularının Kasım/2005-Kasım/2006 tarihleri arasında arsa sahiplerinden Kooperatifiniz tüzel kişiliği üzerine alınarak yine aynı tarihler arasında üyeleriniz adına tescillerinin yapıldığı ve 2006 yılı sonuna kadar Kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı taşınmaz kalmadığı, 28/07/2006 tarihinde bloklara ait yapı kullanma izin yazısının alındığı ve mevcut yapı ruhsatının geçerliliğinin sona erdiği, bu tarihten sonra kooperatif tüzel kişiliği adına yapı ruhsatı alınmasına da ihtiyaç kalmadığı, ayrıca 10/06//2007 tarihinde tasfiye kararı alındığı, bu nedenle Kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyeti ile ilgili olarak tereddüte düşüldüğü belirtilerek, konu hakkındaki Başkanlığımız görüşününün bildirilmesi istenilmektedir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek ve değişiklikleri 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 21.06.2006 tarihinden itibaren yürülükten kaldırılmış olup, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ise 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamlanarak yürürlüğe girmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hüküm altına alındığından, 01.01.2006 tarihinden önceki dönemler için 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesinde, esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyat akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunması şartı ile kooperatiflerin (Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatiflermuafiyetten faydalanamaz.) kurumlar vergisinden muaf olduğu hükmüne yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmenveya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden kooperatifiniz adına kayıtlı olmayan arsa üzerinde kat karşılığı inşaat işi yaptığı anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre başkasına ait arsa üzerine kat karşılığı inşaat yaparak, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesinde ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartlardan “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartını ihlal eden kooperatifinizin bu faaliyete başladığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.
Kooperatiflerde ortaklara çağrı yapılmadan nasil genel kurul yapılır -Kemal OZMEN
IV – BÜTÜN PAY SAHİPLERİNİN HAZIR BULUNMASI HALİ:
Kooperatifin bütün ortakları toplantıda hazır bulunduğu sürece ve bir itiraz olmadığı takdirde Genel Kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartiyle toplantıya çağrı hakkındaki hükümlere uyulmamış olsa dahi kararlar alınabilir. Bu gibi kararların, ortaklar veya ortakların toplantıda oy birliği ile seçecekleri temsilciler tarafından imzalanması gereklidir.
Hangi durumlarda kat maliklerinin rızası aranmaz ?-Kemal OZMEN
Ancak, ortak yer ve tesislerdeki bir bozukluğun anayapıya veya bağımsız bir bölüme veya bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması gerektiğinin veya anayapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde, bu onarım ve güçlendirmenin projesine ve tekniğine uygun biçimde yapılması konusunda kat maliklerinin rızası aranmaz
II – ANAYRİMENKULÜN BAKIMI, KORUNMASI VE ZARARDAN SORUMLULUK:
Madde 19 – Kat malikleri, anagayrimenkulün bakımına ve mimarı durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar.
(Değişik fıkra: 13/04/1983 – 2814/8 md.;Değişik fıkra: 14/11/2007-5711 S.K./8.mad.) Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz. Ancak, ortak yer ve tesislerdeki bir bozukluğun anayapıya veya bağımsız bir bölüme veya bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması gerektiğinin veya anayapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde, bu onarım ve güçlendirmenin projesine ve tekniğine uygun biçimde yapılması konusunda kat maliklerinin rızası aranmaz. Kat maliki kendi bağımsız bölümünde anayapıya zarar verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapamaz. Tavan, taban veya duvar ile birbirine bağlantılı bulunan bağımsız bölümlerin bağlantılı yerlerinde, bu bölüm maliklerinin ortak rızası ile anayapıya zarar vermeyecek onarım, tesis ve değişiklik yapılabilir.
Her kat maliki anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.
Temsil yetkisi olmayan kooperatif Yonetim kurulu üyesi vergi borcundan sorumlu olur mu?-Kemal OZMEN
Detaylı bilgi icin bize ulaşın [email protected]
DANIŞTAY
4. Daire 2008/1891 E.N , 2010/906 K.N.
İlgili Kavramlar
KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİ
Özet
KOOPERATİFİ TEMSİL YETKİSİ BULUNMAYAN YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN KOOPERATİFİN VERGİ BORÇLARI NEDENİYLE KANUNİ TEMSİLCİ SIFATIYLA TAKİP EDİLMESİNİN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU HAKKINDA.
İçtihat Metni
Temyiz Eden : Tokat Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf :…
İstemin Özeti : Davacının murisi …’in yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu S.S. Tokat Birlik Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinin ödenmeyen vergi borçlarının …’in yasal mirasçısı olması nedeniyle davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 14.4.2007 tarih ve 2243 ile 2244 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Sivas Vergi Mahkemesinin 28.12.2007 günlü ve E:2007/367, K:2007/462 sayılı kararıyla; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55 inci maddesine göre yönetim kurulunun, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yürüten ve onu temsil eden icra organı olduğu, aynı Kanunun 58 inci maddesinde ise ana sözleşmenin genel kurula veya yönetim kuruluna kooperatifin yönetimini ve temsilini kısmen veya tamamen kooperatif ortağı bulunmaları şart olmayan bir veya birkaç müdüre veya yönetim kurulu üyesine tevdi etme yetkisini verebileceğinin hükme bağlandığı, 1163 sayılı Kanunun bu hükümlerine göre kooperatiflerin yasal temsilcisinin kural olarak yönetim kurulu olmakla birlikte ana sözleşmede verilen yetkiye dayanılarak genel kurul veya yönetim kurulunca kooperatifi idare ve temsil yetkisinin bir veya birkaç müdür veya yönetim kurulu üyelerine bırakılması durumunda, kendisine yetki verilen müdür veya yönetim kurulu üyelerinin kooperatifin yasal temsilcisi sayılacağı, davacının murisi …’m yönetim kurulu üyesi olduğu ancak kooperatif ana sözleşmesinin 46 ncı maddesinde yönetim kuruluna kooperatifi temsil ve kooperatif adına imza atmaya yetkili kişileri tespit etme yetkisinin verildiği, yönetim kurulunun bu yetkisine istinaden 16.5.2000 tarihli kararıyla Yönetim Kurulu Başkanı…, ikinci başkan … ve muhasip üye …’nin kooperatifi temsile yetkili kılındıkları ve bu kararın da 28.7.2000 tarih ve 5098 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda kanuni temsilci sıfatına sahip olmayan yönetim kurulu üyesinin varisi olan davacının takibinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare temsil yetkisinin devredilmesinin yönetim kurulunun sorumluluğunu kaldırmayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Tetkik Hakimi B.Barış Özkanay’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu’nun Düşüncesi: İdare ve yergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Sivas Vergi Mahkemesinin 28.12.2007 günlü ve E:2ö07/367; K:2007/462 sayılı kararının onanmasına 25.2.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre kooperatif, yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunur. Yönetim kurulunun, yönetim ve temsil yetkisini müdürlere veya yönetim kurulu üyelerinden birine devretmesi sadece o kişinin kanuni temsilci olduğu sonucunu doğurmaz. Yönetim kurulu üyelerinin tamamı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddesi uyarınca şirketten tahsil edilemeyen vergi borçlarının ödenmesinden sorumludurlar.
Ancak kanuni temsilcilerin takip edilebilmesi için öncelikle borcun kooperatiften tahsilinin olanaksız hale geldiğinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir.
Bu nedenle, kooperatif hakkındaki yasal takip yollarının tüketilip tüketilmediği araştırılmaksızın, davacının murisinin kooperatifin kanuni temsilcisi olmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini iptal eden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmediğinden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara karşıyız.
Kooperatif ortağının kooperatifin vergi borcundan sorumluluğu -Kemal OZMEN
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
SAYI
:
B.07.1.GİB.4.54.15.01/AATH –
KONU
:
Tecil Talebi
…………
İlgi: 22/01/2009 tarih ve 1228 sayılı dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçeniz ile, ….. Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ………. vergi numaralı ….. Üretim Paz. Kooperatifi ortaklarından olduğunuzu kooperatifinizin vergi borcunun bulunduğundan kooperatifinizin tasfiyeye girdiğini, kooperatif ortakları olarak hissenize düşen miktardaki vergi borcunu Seri:B Sıra No:4 Tahsilat Genel Tebliği kapsamında ödemek için vergi dairesine başvuruda bulunduğunuzda toplam borç üzerinden tecil ve taksitlendirmenin yapılmak istendiğini, ancak hissenize düşen kısmı ödemek istediğinize dair vergi dairesine 26/12/2008 tarih ve 96404 sayılı dilekçe ile başvuruda bulunduğunuzu henüz dilekçenize herhangi bir bilgi verilmediğinden mağduriyetinizin giderilmesi istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinde vergi mükellefinin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı Kanun’un 10’uncu maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde amme borçlusu teriminin, bu kanunun 1’incive 2’nci maddeleri kapsamına giren amme alacağının ödemek mecburiyetinde olan gerçek ya da tüzel kişilerin kanuni temsilcilerin veya mirasçılarını, vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefilini, yabancı şahıs ve kurum temsilcilerini ifade ettiği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı mükerrer 35. maddesinde; “Tüzel Kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
30 Haziran 2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan A/1 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinin “VII. Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı bölümünde konu ile ilgili geniş açıklama yapılmış,
Söz konusu tebliğin 1’nci sırasında,
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci maddesinde kanuni temsilcilerin sorumlulukları düzenlenmiştir. Madde başlığında yer alan “kanuni temsilciler” ifadesi; tüzel kişilerin, küçüklerin ve kısıtlıların kanuni temsilcilerini, tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenleri, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessillerini kapsamaktadır.
6183 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde, Kanunun 1. ve 2. maddeleri kapsamına giren alacaklar amme alacağı olarak tanımlanmış, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişileri ve bunların kanuni temsilcilerini veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanunun amme borçlusu saydığı kanuni temsilcilerin kimler olduğu ve sorumluluklarının şekli Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuatta belirlenmiştir.
Buna göre, ilgili mevzuatta belirlenen tüzel kişiliği haiz kuruluşlar için ayrıca ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen anasözleşmelerinde ve bu sözleşmelerde aynı usulle yapılan değişikliklerde tayin edilen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi ile amme alacağının ödenmesinden de sorumlu tutulmuşlardır.
8’inci sırasında,
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde yer alan “… mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen amme alacakları …” hükmü, amme borçlusu hakkında 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takip muameleleri sonucunda; amme borçlusunun haczi kabil herhangi birmal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını ifade etmektedir.
Anılan maddede yer alan amme borçlusunun mal varlığından “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları….” ifadesi ise, amme borçlusunun yapılan tüm araştırmalara rağmen bulunamaması, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerleme sonucu tespit edilen değerlerin amme alacağını karşılamaması, borçlunun iflas etmiş olması halinde iflas idaresi ile kurulan irtibat sonucu amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerine rağmen amme alacağının amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluştuğu halleri kapsamaktadır.
Buna göre, amme borçlusu nezdinde sürdürülen takip işlemleri sonucunda yukarıda belirtilen hallerden herhangi birinin varlığı halinde kanuni temsilciler hakkında takip yapılabilmesi için yeterli şartların oluştuğu kabul edilecek ve takip işlemlerine kanuni temsilciler adına 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emri tebliği suretiyle başlanılacaktır. Amme borçlusunun birden fazla kanuni temsilcisi bulunduğu takdirde, ilgili kanunlara göre kanuni temsilcilerin sorumluluk şekline bakılacak ve müşterek ve müteselsil sorumlu olanlar hakkında tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tamamı için her birine ayrı ayrı ödeme emri düzenlenmek suretiyle takibe geçilecektir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun II-Kooperatifin Sorumluluğu başlıklı 28.maddesinde; Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklarına karşı yalnız mamelekiyle sorumlu olduğu, 1.Sınırsız Sorumluluk başlıklı 29 uncu maddesinde; Ana sözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsen ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu tutulacağı, aynı kanunun 2.Sınırlı Sorumluluk ifadeli 30 uncu maddesinde ise; Ana sözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsen ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir… şeklinde açıklanmaktadır.
Bu itibarla, ……. Üretim Paz. Kooperatifi nezdinde yapılan takip işlemleri sonucunda kooperatifin mal varlığından, vergi ve buna bağlı alacakların tamamen veya kısmen tahsil edilememesi halinde, vergi borcunun ödenmemesinden kooperatifi temsile yetkili bulunan kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsil edilmesi (Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemdeki temsilcilerden), tüm bunların da mümkün olmaması durumunda, kooperatif ortaklarının ana sözleşmede belirlenen sorumluluk hallerine göre, hisseleri oranında ortaklara müracaat edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, kooperatif ortaklarının amme alacağından sorumluluğu, üyeliklerinin devam ettiği dönemlerdeki hisseleri nispetinde olacağı tabiidir.
Konu ile ilgili olarak, …. Vergi Dairesi’nden alınan 30/01/2009 tarih ve 3081 sayılı yazıda, tarafınızdan 30/01/2009 tarih ve 8171 sayılı dilekçenin verilerek Seri B Sıra 4 Nolu Tahsilat Genel Tebliğine göre yapılan taksitlendirmenin iptal edilmesini ve hisseniz oranında hesaplanacak vergi borcunuzu defaten ödemek istediğiniz bildirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, vergi dairesince yapılan işlemlerin mevzuatımıza uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bilgilerinizi rica ederim.
Kooperatifin kamu borcundan ortağın sorumluluğu nedir ?-Kemal OZMEN
Bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesine göre adı geçen Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, Kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, Kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi, sonuç alınamadığı takdirde ise ortaklara başvurulabilmesi için;
-adı geçen Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi
-Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmekte olup, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine istinaden adı geçen Kooperatifin anasözleşmesinde ortakları için belirlenen sorumluluk durumlarına göre, kooperatifin vergi borcundan dolayı ortaklara da müracaat edileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Kooperatif ortakları kooperatifin hangi borçlarından hangi durumlarda sorumlu olurlar ?-Kemal OZMEN
Kooperatifin vergi borcundan sorumluluk
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-3877 22.04.2009*4437
Konu :Kooperatifin vergi borcundan sorumluluk
Sayın ……………
.
İlgi : Maliye Bakanlığı’na hitaben göndermiş olduğunuz …….. tarihli dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizde; ……….Vergi Dairesi’nin ………. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, ……. Yapı Kooperatifi’nden …… yılında bir daire satın aldığınız, ancak adı geçen Kooperatifin yönetimi ile ilgili herhangi bir göreviniz olmadığını belirterek, söz konusu daireyi alışınızdan önce tahakkuk eden borcun şahsınıza düşen kısmını ödeyip ödemeyeceğinizin hukuki yönden tarafınıza bildirilmesi talep edilmektedir.
6183 Sayılı A.A.T.U.H. Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” hükmü yer almaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1. maddesinde; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” denilmektedir.
Aynı Kanunun;
“Sınırsız sorumluluk” başlıklı 29. maddesinde; “Anasözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlıyamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklariyle sorumlu olurlar.”
“Sınırlı sorumluluk” başlıklı 30. maddesinde; “Anasözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsan ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir.”
“Kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğu” başlıklı 35. maddesinde ise, “Ortakları şahsan sorumlu, veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren kimse, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı mukavele hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez.”
hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre; kooperatifler tüzel kişiliği haiz olup, Türk Ticaret Kanununun 136 ıncı maddesinde Kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde tayin edilen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi gereğince sorumlu olacaktır.
Bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesine göre adı geçen Kooperatif hakkında yapılan takibat sonucunda, Kooperatifin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının, Kooperatifin kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi, sonuç alınamadığı takdirde ise ortaklara başvurulabilmesi için;
-adı geçen Kooperatifin iflasına, dağılmasına ya da dağıtılmasına karar verilmesi
-Kooperatifin tasfiyesinden sonra mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinin anlaşılması
gerekmekte olup, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine istinaden adı geçen Kooperatifin anasözleşmesinde ortakları için belirlenen sorumluluk durumlarına göre, kooperatifin vergi borcundan dolayı ortaklara da müracaat edileceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Kooperatifler bolunebilir mi?Bolunme Islemleri nelerdir ?-Kemal Ozmen
Gunumuzde Kooperatiflerin cesitli nedenlerle bolunmesi gerekmektedir.Bolunme isleminin yapilabilmesi icin gereken Islemler ve ornek kararlar ulasmak icin bizi arayabilirsiniz.
0216 352 29 61
[email protected]
Kooperatiflerde müstakilen tapu çıkar mı?-Kemal OZMEN
Kucuk Sanayi sitesi Yapi Kooperatifi ile Toplu isyeri Yapi Kooperatifi Arasindaki farklar-Kemal Ozmen
Konut Kooperatifi kurmanin vergisel avantajlari nelerdir?-Kemal Ozmen
Bize ulasin [email protected]
Kooperatifin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde aktife kayıtlı gayrimenkullerinin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı hk.-Kemal Ozmen
Başlık Kooperatifin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde aktife kayıtlı gayrimenkullerinin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı hk.
Tarih 21/06/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-612
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-612
21/06/2012
Konu
:
Kooperatifin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde aktife kayıtlı gayrimenkullerinin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı hakkında.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf ve gayri faal olduğu, kooperatifinizin aktifine kayıtlı gayrimenkullerin piyasadaki gerçek değerinin ilgili mahkemede tespit ettirileceği, bu işlemden sonra kooperatifinizin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşeceği belirtilerek, söz konusu gayrimenkullerin defter değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın ne şekilde vergilendirmeye tabi tutulacağı ve bu iki işlemin vergi uygulamalarında ne sonuç doğuracağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
A)Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, adı geçen kooperatifinizin maddede belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan; Kanunun 19 uncu maddesinde;
“(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme” başlıklı 20 nci maddesinde de;
“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”
hükmüne yer verilmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.” ve “20.” numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.
Bu çerçevede; kooperatifinizin devir tarihindeki bilânço değerlerinin, nev’i değişikliği suretiyle kurulacak anonim şirket tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi kaydıyla söz konusu devir işlemi 5520 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında gerçekleştirilen bir devir işlemi olarak kabul edilecektir.
Öte yandan, söz konusu nev’i değişikliğinde, 5520 sayılı Kanunun 20 inci maddesinde belirtilen şartlara uyulduğu takdirde devir nedeniyle doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir. Bu çerçevede, kooperatifiniz genel kurulunun nev’i değişikliği kararı alması üzerine anonim şirkete dönüşüm süreci başladığından, bu tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis ettirilmesi ve devir tarihi itibarıyla hazırlanan ve müştereken imzalanan kooperatifinize ait kurumlar vergisi beyannamesinin nevî değişikliğinin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bağlı bulunduğunuz vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, nevî değişikliği sonucu kurulacak anonim şirket, kooperatifinizin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini beyanname ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edecek ve söz konusu taahhütname ile birlikte devre ilişkin bilanço ve gelir tablosu da verilecektir.
B)Vergi Usul Kanunu Yönünden:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.”, 269 uncu maddesinde ise; “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir…” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun Mükerrer 298 inci maddesi, 5024 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilerek “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlığı altında yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve böylece vergileme üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmış olup, 31.12.2003 tarihli mali tabloların düzeltme işlemine ilişkin hükümlere ise aynı Kanuna eklenen Geçici 25 inci maddesinde yer verilmiştir.
Geçici 25 inci maddenin (j) bendinde ise; 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.
Buna göre; kooperatifinizin bilançosunda yer alan taşınmazları maliyet bedeli ile değerlemeniz ve kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edildiği tarih itibariyle de düzenlenen bilançonuzun Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesine göre, enflasyon düzeltmesine tabi tutmanız gerekmektedir.
Öte yandan, nev’i değişikliği yaparak anonim şirkete dönüşecek olan kooperatifinizin aktifinde yer alan taşınmazların değerinin ilgili Mahkemece tespit edilmesi halinde ortaya çıkan farkların bilançonun dipnotlarında sadece bilgi amaçlı gösterilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
Pazar yerleri hakkinda yönetmelik yayınlandı -Kemal OZMEN
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07/20120712.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07/20120712.htm