III – Kat mülkiyetinin ve kat irtifakının niteliği:
Madde 3 – Kat mülkiyeti, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir.
(Değişik ikinci fıkra: 14/11/2007-5711/1 md.) Kat mülkiyeti ve kat irtifakı, bu mülkiyete konu olan anagayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kurulur. Arsa paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde, her kat maliki veya kat irtifakı sahibi, arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir. Bağımsız bölümlerden her birine bu fıkra uyarınca tahsis edilen arsa payı, o bölümlerin değerinde sonradan meydana gelen çoğalma veya azalma sebebiyle değiştirilemez. 44 üncü madde hükmü
saklıdır.
(Değişik üçüncü fıkra: 23/6/2009-5912/1 md.) Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapının tamamı
için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir. Bu işlem, arsa malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi gerçekleştirilebilir.
Kat mülkiyeti ve kat irtifakı:
Kat mülkiyeti ve kat irtifakı:
I – Genel kural:
Madde 1 – Tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkan, mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı
ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayrimenkulün maliki veya ortak malikleri tarafından, bu Kanun hükümlerine göre, bağımsız mülkiyet hakları kurulabilir.
Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir yapının, birinci fıkrada yazılı nitelikteki bölümleri üzerinde, yapı tamamlandıktan sonra geçilecek kat mülkiyetine esas olmak üzere, arsa maliki veya arsanın ortak malikleri tarafından, bu Kanun hükümlerine göre irtifak hakları kurulabilir.
kooperatif hissesi nasıl devredilir-Kemal OZMEN
kooperatif genel kurul başvurusu-Kemal OZMEN
KOOPERATİF ÜYELERİNE TAHSİS (FERDİLEŞME)-Kemal OZMEN
KOOPERATİF ÜYELERİNE TAHSİS (FERDİLEŞME)…
KOOPERATİF ÜYELERİNE TAHSİS (FERDİLEŞME)
KURUM ADI: Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğü İŞLEM HAKKINDA KISA BİLGİ: Yapı kooperatiflerinin inşa ettikleri konut ve iş yerlerinin kooperatif üyeleri adına tescili işlemidir.
GEREKLİ BELGELER: 1) Kooperatifin yetki belgesi,
2) Kooperatif temsilcilerinin nüfus cüzdanları veya pasaportları,
3) Hangi üyeye nerenin tahsis edildiğini gösterir yönetim kurulunca onanmış liste ile üyelerin nüfus kimlik bilgileri,
4) Tapu senetlerine fotoğraf yapıştırılacak ise üyelerin birer adet vesikalık fotoğrafı.
İŞLEM ADIMLARI: İlgili Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurulur.
BAŞVURU YERİ: Taşınmaz kaydının bulunduğu Tapu Sicil Müdürlüğü (Tapu Sicil Müdürü )
BAŞVURU ŞEKLİ: Postayla yapılan başvurular kabul edilmez.
Şahsen yapılmayan bir başvuru,ilgili şahsın vereceği noter tasdikli vekaletname ile mümkündür.
ÖZEL DURUMLAR: İşlem kooperatif temsilcilerinin talebiyle sonulandırılır. Kat irtifaklı olarak ferdileşme yapılabileceği gibi kooperatifin amacına uygun ise arsa olarak da ferdileşme yapılabilir. Tescil gerekleşinceye kadar tahsis edilecek üyelerin isimleri değiştirilebilir. Tescil yapıldıktan sonra üye isimlerindeki değişiklik ve yanlışlıklar ancak devir veya tashih yoluyla düzeltilebilir.
kooperatif defterleri-Kemal OZMEN
kooperatif başkanının yetkileri-Kemal OZMEN
kooperatif nasıl feshedilir ?-Kemal OZMEN
kooperatif genel kurul kararının iptali-Kemal OZMEN
kooperatif genel kurul kararına itiraz-Kemal OZMEN
kooperatiflerde olağanüstü genel kurul nasıl yapılır-Kemal OZMEN
Kooperatiflerde Genel Kurul -Kemal OZMEN
Şirket sermayesine ayni sermaye olarak konulacak gayrimenkulün tapu devir işleminin gelir vergisi açısından durumu -Kemal OZMEN
Şirket sermayesine ayni sermaye olarak konulacak gayrimenkulün tapu devir işleminin gelir vergisi açısından durumu
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ESKİŞEHİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı : B.07.1.GİB.4.26.15.01-GVK 40-2/77-24 17/02/2012
Konu : Değer Artış Kazancı
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, adınıza kayıtlı Eskişehir İli, Tepebaşı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … No.lu Parseldeki Gayrimenkulünüzü … A.Ş. nin sermayesine ilave etmek üzere ayni sermaye olarak koyacağınızdan tapu devir işlemini takiben gelir vergisi açısından durumunuzun bildirilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı kanunun 5 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.) değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında, bu maddede geçen “elden çıkarma” deyiminin, bu mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği, üçüncü fıkrasında da, bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 20011 yılı için 8.000 TL sının (01/01/2012 tarihinden itibaren 8.800 TL) gelir vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanunun mükerrer 81 inci maddesinde; “Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.
Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.
…
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. (5281 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle 01/01/2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere eklenen cümle. Yürürlük; 01/01/2006) Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının %10 veya üzerinde olması şarttır.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan aynı Kanunun Geçici 71 inci maddesinde “Bu Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan ve 01/01/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usulde vergilendirilen çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınır.” hükmü yer almıştır.
Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 704 ve 705 inci maddelerine göre taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılması, tapuya tescille doğacağından “iktisap tarihi” olarak, tapu tescil tarihinin esas alınması gerekir. Ancak, gayrimenkulün fiilen kullanım hakkının tapu tescil tarihinden önce alıcıya bırakılmış olması halinde ise bu tarih, iktisap tarihi olarak dikkate alınacaktır.
Buna göre, Eskişehir İli, Tepebaşı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … No.lu Parseldeki şahsınıza ait gayrimenkulün iktisap tarihinin 01/01/2007 tarihinden önce olması halinde 4 yıl içinde, 01/01/2007 tarihinden sonra olması halinde 5 yıl içinde … A.Ş.’ne ayni sermaye olarak konulması durumunda maliyet bedelinin söz konusu gayrimenkulün iktisap edildiği ay dahil, ayni sermaye olarak konulduğu ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen üretici fiyat endeksi (ÜFE) uygulanarak tespit edilmesi ve bu şekilde hesaplanan maliyet bedeli ile ayni sermaye olarak konulan bedel arasındaki müspet farkın 2011 yılı için hesaplanacak istisna tutarı olan 8.000 TL yi aşması (01/01/2012 tarihinden itibaren 8.800 TL) halinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 6 ncı bendi uyarınca değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu gayrimenkulün iktisap tarihinden itibaren yukarıda belirtilen süreler geçtikten sonra elden çıkarılması halinde ise değer artış kazancı doğmayacağı açıktır.
Bilgilerinizi rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Firma çalışanının vefatı dolayısıyla varislerine kıdem tazminatı, ölüm yardımı ve ücret alacağı adı altında yapılan ödemelerde Veraset ve İntikal Vergisi.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.99.16.02-VİVK-1-39
07/02/2012
Konu
:
Firma çalışanının vefatı dolayısıyla varislerine kıdem tazminatı, ölüm yardımı ve ücret alacağı adı altında yapılan ödemelerde Veraset ve İntikal Vergisi.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketiniz personelinin ölümü nedeniyle mirasçılarına kıdem tazminatı, ölüm yardımı ve ücret alacağı adı altında ödeme yapılacağı belirtilerek, bu ödemelerin vergiye tabi olup olmadığı hususundaki Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 inci maddesinde,
“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…”
denilmiştir.
Öte yandan, aynı Kanunun 23 üncü maddesinde istisna kapsamında yer alan ücret ödemeleri sayılmış olup, Kanunun 25 inci maddesinin 7 nci bendinde, “1475 ve 854 sayılı Kanunlara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz);”nın gelir vergisinden istisna edileceği belirtilmiştir.
1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinde,
“Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,
3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,
4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının(A)bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
İşçinin ölümü halinde yukarıdaki hükümlere göre doğan tazminat tutarı, kanuni mirasçılarına ödenir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümlere göre, söz konusu ödemelerin yukarıda bahsedilen şartlar dahilinde yapılması halinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 inci maddesinin 7 numaralı bendi uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi fazlasının ise ücret hükümlerine göre vergiye tabi tutulması gerekmektedir. Öte yandan ücret alacağı adı altında yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 23 üncü maddesinde yer alan ve istisna kapsamında değerlendirilen ödemelerden olması halinde söz konusu ücret ödemesi istisna kapsamında değerlendirilecek, aksi halde Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 94 ve 103 üncü maddeleri hükümleri çerçevesinde vergilendirilecektir.
Diğer taraftan, gelir vergisinin konusuna giren ödemeler karşılıksız olsa dahi veraset ve intikal vergisine tabi tutulmamaktadır. Ancak, varislere yapılan ölüm yardımı ödemeleri Gelir Vergisi Kanunu’nun konusuna girmemektedir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, “Amme idare ve müesseseleri ve 3659 sayılı Kanuna tabi müesseseler ve amme menfaatlerine hadim cemiyetlerden veya emekli sandıklarından (Veya bu mahiyetteki kurumlardan) dul ve yetimlere bağlanan aylıklarla bu aylıklar dışında verilen emekli ikramiyeleri ile dul ve yetim evlenme ikramiyeleri ve hizmet müddetlerini doldurmamış bulunanların dul ve yetimlerine aylık yerine toptan yapılan ödemeler ve harp malulleriyle şehit yetimlerine tekel bey’iyelerinden ödenen paralar.” veraset ve intikal vergisinden istisna edilmiştir.
7338 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde; “Amme idare ve müesseseleri, bankalar, bankerler, kasa kiralayanlar, sigorta şirketleri, sair şirket ve müesseseler, mahkemeler ve icra daireleri istihkak sahiplerine bu verginin mevzuuna giren herhangi bir muamele dolayısıyla para ve senet verebilmek için evvelemirde verginin ödenmiş olduğuna dair vergi dairesinden verilmiş bir tasdikname talebederler.
Tasdikname ibraz etmeyen hak sahiplerinin istihkaklarından, veraset yoluyla intikallerde yüzde beş, ivazsız intikallerde yüzde onbeş oranında vergi karşılığı olarak tevkifat yaptıktan sonra, bakiyesini verebilirler. Tevkifatı yapanlar, tevkif ettikleri parayı en geç bir hafta içinde bulundukları yerin mal sandığına yatırmaya ve keyfiyeti bağlı bulundukları vergi dairesine yazı ile bildirmeye mecburdurlar.
Tevkifat yapmadan para ve senet verenlerle tevkif ettikleri parayı yukarıda belirtilen süre içinde mal sandığına yatırmayanlardan (Hakimler hariç), tevkif etmeye ve yatırmaya mecbur oldukları paralar Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı tatbik edilerek tahsil edilir. Tevkifatı yapan ilgili kuruluşların, bu görevleri süresinde yerine getirmeyen sorumlularından, tevkif etmeye ve yatırmaya mecbur oldukları paraların %10’u oranında ayrıca ceza tahsil olunur.” denilmektedir.
Buna göre, şirketiniz tarafından yapılan ve yukarıda gelir vergisinden istisna olduğu belirtilen ödemeler veraset ve intikal vergisine tabi olmayacaktır. Ancak vefat eden personelinizin mirasçılarına ölüm yardımı adı altında yapılan ve gelir vergisinin konusuna girmeyen ödemelerin, şirketiniz Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde sayılan kurumlardan olmadığından, veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde;
-Şirketiniz bünyesinde çalışmakta iken vefat eden personelin mirasçılarına, herhangi bir sözleşmeye veya kanuna dayanılarak ölüm yardımı adı altında bir ödemenin yapılabilmesi için anılan Kanun’un 17 nci maddesi uyarınca, mirasçıların verginin ödendiğine dair vergi dairesinden verilmiş bir belge ibraz etmeleri, böyle bir belge ibraz edilmediği takdirde, ödenecek tutar üzerinden vergi karşılığı olarak % 5 oranında tevkifat yapıldıktan sonra bakiyesinin ödenmesi,
-Şirketinizde çalışan personelin vefat etmesi nedeniyle mirasçılarına herhangi bir sözleşmeye veya kanuna dayanmadan şirketinizce yapılacak ödemeler ivazsız intikal kapsamına girdiğinden, söz konusu ödemenin mirasçılar tarafından hukuken iktisap edildiği tarihten itibaren bir ay içinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi
gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Beton ve yapı malzemesi test edilmesi işleminin tevkifata tabi olup olmadığı-Deprem testi işleminde tevkifat var mı ?-Kemal OZMEN
Beton ve yapı malzemesi test edilmesi işleminin tevkifata tabi olup olmadığı hk.
Tarih 27/04/2012
Sayı B.07.4.DEF.0.65.10.00-TEVKİFAT-4
Kapsam
T.C.
VAN VALİLİĞİ
Defterdarlık GELİR MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı
:
B.07.4.DEF.0.65.10.00-TEVKİFAT-4
27/04/2012
Konu
:
TEVKİFAT
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinize ait laboratuarlarda gerçekleştirilen beton ve yapı malzemelerinin test edilmesi hizmeti işinin katma değer vergisi tevkifatına tabi olup olmadığının bildirilmesi istenmektedir.
KDV Kanununun 9 uncu maddesi ile vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergi alacağının ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.
Bu yetkiye dayanarak yayımlanan, 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/2) bölümünde sayılan kurum ve kuruluşların (A/3) bölümünde belirtilen işlemlere ait KDV yi tevkifata tabi tutmaları uygun görülmüştür.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirketiniz tarafından beton ve yapı malzemelerinin test edilmesi işi, 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/3) bölümünde belirtilen işlemler arasında sayılmadığından katma değer vergisi tevkifatına tabi tutulmayacaktır.
Diğer taraftan, Şirketinizin bu hizmetinin yapı denetim hizmeti kapsamında değerlendirilmesi de söz konusu değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Kooperatiflerde Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması-Kemal OZMEN
5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması
İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir.
Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.
Bu tür kıymetlerin mevcut borçlar karşılığında rızaen veya icra yoluyla devredilmesi işlemleri ile kamulaştırma işlemleri ise kurumların finansman olanaklarını artıracağından istisna uygulaması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Düzenleme uyarınca, satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerektiğinden ve kamulaştırma işlemleri ile ilgili özel bir belirleme yapılmadığından, kamulaştırma işlemlerinde satış bedeline ilişkin uyuşmazlıkların maddede yer alan iki yıllık tahsil süresi içinde sonuçlandırılarak, varsa ek olarak alınan bedelin %75’inin de (geç ödeme dolayısıyla alınan faiz ve benzeri unsurlar hariç) bu süre içinde fon hesabına aktarılması şartıyla, uyuşmazlığın son bulduğu dönemde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün bulunmaktadır.
İstisna uygulamasında, her şeyden önce satış bedelinin nakit olarak tahsil edilmesi gerekmektedir. Nakit olarak tahsil edilmese de her an nakde dönüştürülmesi kolay altın, Devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut İdaresince çıkarılan veya İMKB’de işlem gören hisse senetleri, tahvil ve bonolar ile de tahsil edilebilmesi mümkündür. Ancak, bu kıymetlerin en geç iki yıllık tahsil süresinin sonuna kadar nakde dönüştürülmesi gerekir.
Kooperatiflerde Gayrimenkul satis kazancı istisnası -Kemal OZMEN
5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu
Yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, diğer kooperatiflerin yapacakları işlemlerden doğan kazançlar da kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir.
İstisna uygulaması bakımından ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabilecektir.
Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı-Kemal OZMEN
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.33.15.01-2011-701-30-28
09/03/2012
Konu
:
Kooperatifin yenilenen ruhsatı nedeniyle kdv mükellefi olup olmayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Kooperatifinize ait arsa üzerinde 10.05.2004 tarihinde almış olduğunuz yapı ruhsatı ile başlatılmış olan konut inşaatına ilişkin yapı ruhsatının 31.12.2010 tarihinde yenilendiği belirtilerek, KDV mükellefiyetinizin tesis edilip edilmeyeceği hususunda bilgi istenilmektedir
Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-k maddesindeki “konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri” ibaresi 5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile madde metninden çıkarılmış; aynı Kanunun 16 ıncı maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede ise “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere ilişkin yayımlanan 113 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin A/4 bölümünde, 03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince üyelerine yapılan konut teslimlerinde istisna uygulamasına devam edileceği belirtilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Kooperatifinizin 31.12.2010 tarihinde aldığı yenileme ruhsatı, 10.05.2004 tarihli ilk yapı ruhsatının devamı niteliğinde olduğundan, inşa ettirilen konutların üyelerinize teslimi Kanunun geçici 28 inci maddesi hükmü uyarınca katma değer vergisinden müstesnadır.
Bu durumda, 03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan Kooperatifinizin mükellefiyet tesis ettirmesine ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Personel çalıştırma işinin yıllara sari inşaat işi olup olmadığı-Kemal OZMEN
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
VERGİ VE ANLAŞMALAR UYGULAMA MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.27.15.01-120.01.02.08-19
20/04/2012
Konu
:
Personel çalıştırma işinin yıllara sari inşaat işi olup olmadığı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … ile aranızda yapılan ihale sonucu 2011 tarihinde başlayıp 2012 tarihinde sonuçlanacak … ve isale hatlarının belirtilen sayıda personelle işletilerek … İli şehir içi şebekesine su getirilmesi, işletilme esnasında oluşacak teknik arızaların giderilmesi, işyerinin işletilmesi esnasında hali hazırda bulunan işletme binaları veya isale hatlarında oluşan hasarların(yama nitelikli kilit taşı döşenmesi, yerle karo döşenmesi v.b.) onarılması, yine belirtilen sayıda personel bulundurularak … İli şehir içi şebekesine su verilmesi hijyenik ve kalite kontrolü, şehir içi şebekesinde kaçak su önlemlerinin alınması için gerekli özellikte eleman çalıştırma işini aldığınızı, işin idaresinin ve iş programının idare tarafından yürütülerek, her türlü malzeme ve aracın … Genel Müdürlüğünce karşılanacağını, yapılacak bu işlerin yıllara sari inşaat ve onarma işi olup olmadığı ile gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı konusunda bilgi verilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarım işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almaktadır.
Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için;
– Faaliyet konusunun inşaat (dekapaj işleri dahil) ve onarma işi olması,
– İnşaat ve onarma işinin birden fazla takvim yılına sirayet etmesi,
– İnşaat ve onarma işinin taahhüde bağlı olarak yapılması
şartlarının bir arada aranılması gerekmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Vergi kesintisi” başlıklı 15 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kişi, kurum ve kuruluşların, yine aynı fıkrada bentler halinde sayılan ödemeler üzerinden, avanslar da dahil olmak üzere, istihkak sahiplerinin kurumlar vergilerine mahsuben vergi kesintisi yapmak zorunda oldukları hükme bağlanmış olup, anılan fıkranın (a) bendinde; Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. 03.02.2009 tarih ve 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de anılan kesinti oranı %3 olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, 4735 sayılı Kamu İhale Kanununun 4 üncü maddesinin “Tanımlar” başlıklı bölümünde;
– Yapım; bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletişim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihrazat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri yapım işleri,
– Hizmet ise bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, mimarlık ve mühendislik, etüt ve proje, harita ve kadastro, imar uygulama, her ölçekte imar planı, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetleri, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanması ve benzeri diğer hizmetler
olarak tanımlanmıştır.
Buna göre, özelge talep formunuz ekinde yer alan, … ve İsale Hatları İşletilmesi Hizmet Alım İşi Teknik Şartnamesinde söz konusu işin; … ait … ve İsale Hattının, … İstasyonları, … ve İsale Hattının ve tüm vana, vantuz ve tahliyelerinin teknik işletme, bakım-onarım ve periyodik kontrol hizmetlerinin yapılması ve sayılan bu hizmetlerin aksatılmadan yerine getirilmesi amacı için yeterli sayıda, nitelikli ve deneyimli personellerin çalıştırılması, ikinci iş için yapılan teknik şartnamede ise söz konusu işin; … Genel Müdürlüğüne ait su şebeke hatları, kanalizasyon hatları, fosseptikler, depo, terfi merkezi teknik işletme, bakım-onarım ve periyodik kontrol hizmetlerinin aksatılmadan yerine getirilmesi amacı için yeterli sayıda, nitelikli ve deneyimli personel çalıştırılması işi olduğu anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, personel çalıştırılması işi, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yıllara sari inşaat ve onarma işi olarak kabul edilemeyeceğinden, yüklenmiş olduğunuz işler inşaat işi kapsamında değerlendirilmeyecek ve şirketinize yapılan ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapılmayacaktır.
Öte yandan, söz konusu hizmetlerin inşaat ve onarma işleri ile birlikte taahhüt edilerek yürütülmesi halinde, bu hizmetler de inşaat işi kapsamında değerlendirilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Organize sanayi Bölgesine ait gayrimenkullerin ihale yoluyla kiralanması karşılığında yapılacak ödemelerden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı -Kemal OZMEN
T.C.
OSMANİYE VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı
:
B.07.4.DEF.0.80.10.00-080-37-2
26/04/2012
Konu
:
Organize sanayi Bölgesine ait gayrimenkullerin ihale yoluyla kiralanması karşılığında yapılacak ödemelerden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı
İlgide kayıtlı dilekçeniz ve özelge talep formunda, mülkiyeti … Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğüne ait, 56 adet işyeri, petrol istasyonu ve sağlık istasyonunun ihale yoluyla kiraya verildiği belirtilerek, tahsil edilecek kira bedellerinden kurumlar vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, derneklere ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, Kanunun 2 nci maddesinin altıncı fıkrasında ise iktisadî kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği belirtilerek, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadî niteliğini değiştirmeyeceği ifade edilmiştir.
Ayrıca, 03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.4) Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler başlıklı bölümünde,
“…Kazanç sağlama amacı olmasa dahi işletmenin konusunun ve faaliyetinin, her türlü mal ve hizmet satışı ya da bunlara benzer şekillerde olması ve devamlı surette yapılması durumlarında da dernek veya vakıflara ait iktisadi işletme oluştuğu kabul edilecektir.
İktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir. Aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemez.”
açıklamaları yer almaktadır.
Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilik olarak kurumlar vergisi mükellefi olmayıp bunlara bağlı ticari, sınaî ve zirai işletmeler kurumlar vergisi mükellefidir. 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde sayılan faaliyetler nedeniyle oluşan iktisadi işletmeleri ise kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır.
Öte yandan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesinde yer alan “OSB tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmü, işlemler üzerinden alınan vergi ve harçları kapsamakta olduğundan, organize sanayi bölgelerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde belirtilen faaliyetleri dışındaki faaliyetleri nedeniyle elde edeceği gelirlerinin kurumlar vergisine tabi tutulmasına engel teşkil etmemektedir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.2. Taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümünde,
” Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi uyarınca, vakıflara (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait taşınmazların kiralanması karşılığında, bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılmaktadır.
Bu kesintinin yapılmasında, kendisine kira ödemesinde bulunulan derneğin, kamuya yararlı dernek veya vakfın Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış vakıf olması önem arz etmemektedir. Başka bir deyişle, mazbut vakıflar hariç, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm dernek veya vakıflara ödenen kira bedellerinden bu kesintinin yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, sendikalar, ticaret odaları, sanayi odaları, ticaret borsaları, esnaf odaları ve bunların birlikleri ile diğer mesleki kuruluşlara ait oda ve birlikler, siyasi partiler, emekli ve yardım sandıklarına yapılan kira ödemelerinden de gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu kurumların elde ettikleri kira gelirleri ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
Dernek veya vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Bilindiği üzere, organize sanayi bölgeleri vergi uygulamalarında dernek olarak kabul edildiğinden bunlara yapılan kira ödemelerinden de gelir vergisi kesintisi yapılmakta; bunlara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde ise oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılmamaktadır.
Buna göre, mülkiyeti … Organize Sanayi Bölgesine ait olan gayrimenkullerin kiraya verilmesi faaliyetinin, hacim ve ehemmiyet bakımından ticari nitelik arz etmesi veya ticari amaç güdülerek yapılması ya da bu kiralamanın sermaye tahsisi, iş yeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle ticari organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmesi halinde Organize Sanayi Bölgesine bağlı bir iktisadi işletme söz konusu olacaktır.
Bu çerçevede … Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğüne ait 56 adet işyeri, petrol istasyonu ve sağlık istasyonunun ihale yoluyla kiraya verilmesi faaliyetinin hem işletme hakkının devri niteliğinde kiralamaları içermesi hem de kiralamaların ticari bir organizasyon dahilinde yapılması nedeniyle … Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğüne kurumlar vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.