Mahkeme, Genel Kurulu Olağan toplantıya çağırmayan bir kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin bu eylemlerinin cezası bir aydan altı aya kadar hapis ve ellibin liradan beşyüzbin liraya kadar ağır para cezasını gerektiren bir suç olarak saptanması ve bu suçtan verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya çevrilmesinin yasaklanmasını; ırz ve namusa tasaddiyi kapsayan suçlar ile vücut bütünlüğüne ve mala karşı yönelen suçlardan dolayı hükmolunan cezaların bile ertelenmesi, para cezasına çevrilmesi ya da Yasa’da öngörülen öteki önlemlerden birine hükmedilmesi olanağı var iken, bu yasanın koyduğu biçimsel suçlardan dolayı hükmolunacak cezaların para cezasına dönüştürülememesini, ceza adaleti yönünden de vatandaşlar arasında farklı ceza uygulamalarına yol açtığı, bu durumun ise Hukuk Devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırı olduğu görüşüne dayandırmıştır.
Kooperatif genel kurulunu toplantıya çağırmama cezası nedir ?
1163 sayılı Yasa’nın 43. ve 45. maddelerinde genel kumlun olağan toplantısının yılda bir kez yapılacağı, toplantıya çağırma yetkisi ve bunun yöntemi belirtilmekte ve kural olarak bu işleri yönetim kurulunun yapacağı bükme bağlanmaktadır. Görüldüğü gibi, bu “görevlerini yerine getirmemek” yönetim kurulu üyeleri için suç sayılmakta ve cezası da 2. bendin son cümlesinde “fiilin önem ve mahiyetine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve ellibin liradan beşyüzbin liraya kadar ağır para cezası” olarak saptanmış bulunmakta ve itiraz konusu kural, yukarıda belirtilen suç için öngörülen “bir aydan altı aya kadar hapis . . .” cezasının paraya dönüştürülemeyeceğini hükme bağlamış olmaktadır.
Kooperatiflerin asıl amacı
Gerçekten, bir yandan küçük üreticilere bir yandan da dar gelirleri korumak, dengeli bir toplum kurmak, sosyal devletin görevlerinden biridir. Bu konuda kooperatiflerin etkin rolleri vardır. Kooperatifçilik, hareketi demokratik ülkelerin çoğunda Devlet tarafından korunmakta ve desteklenmektedir. Başka bir anlatımla kooperatiflerin Devlet güdümünde tutulmalarının nedeni, yararlarını korumakta yeterli bilgi ve deneyimi olmayan dar gelirli vatandaşların zarara uğramasına mani olmak vekooperatif kuruluştan ve bunların dayandığı temel felsefenin giderek bozulmamasını ve böylece halkın bu kurumlara olan saygısını sürdürmesini sağlama düşüncesidir.
3194 Sayılı Kooperatifler kanununa göre kooperatifler
Parselasyon planlarının hazırlanması ve tescili:
Madde 19 – İmar planlarına göre parselasyon planları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun onayından sonra yürürlüğe girer. Bu planlar bir ay müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla duyurulur. Bu sürenin sonunda kesinleşir. Tashih edilecek planlar hakkında da bu hüküm uygulanır.
Kesinleşen parselasyon planları tescil edilmek üzere tapu dairesine gönderilir. Bu daireler ilgililerin muvafakatı aranmaksızın, sicilleri planlara göre re’sen tanzim ve tesis ederler.
Bir parsel üzerinde birden fazla bina ve tesislerin yapımı gerektiğinde (Kooperatif evleri, siteler, toplu konut inşatı gibi) imar parselasyon planları ifraza gerek kalmadan bu ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenir veya değiştirilir ve burada, talep halinde, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanır.
Kooperatif genel kurullarında dikkat edilecek hususlar 2015
Kooperatif Genel Kurulu Nasıl Yapılmalıdır?
2. Genel Kurul tutanağı
3. Adresli ortaklar listesi (Hazirun Cetveli.)
4. Yönetim ve denetim kurulu raporları
5. Bilanço
6. Gelir/Gider Farkı tablosu
7. Genel kurul toplantısı için ortaklara yapılan duyuru listesi
8. Kooperatif ve üst kuruluşları genel durum bildirimi formu.
– Yönetim Kurulu ve Denetçiler Kurulu üyeleri ile gerektiğinde Tasfiye Kurulunu seçmek,
– İşletme hesabıyla bilanço ve gerektiğinde gelir gider farkının bölüşülmesi hakkında karar almak,
– Yönetim ve denetçiler kurulunu ibra etmek,
– Kanun ve anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek,
– Gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün ise asgari fiyatını belirlemek,
– İmalat ve inşaat işlerinin yaptırılma yöntemini belirlemek,
– Yapı kooperatiflerinde; kooperatifin ortak sayısı ile yapılacak konut ya da işyeri sayısını belirlemektir. (KK. M42)
– Hesap tetkik komisyonunun seçilmesi,
– Bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması,
– Çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması,
– Genel kurulun yeni toplantıya çağrılması,
– Kanun, anasözleşme ve iyiniyet esaslarıyla genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali,
– Yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi,
hususlarında ortakların en az onda birinin yazılı teklifi ile genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü doğrultusunda gündeme alınması mümkündür.
Anasözleşmede belirtmek kaydıyla, ortak yazı ile izin vererek genel kurulda oyunu başka bir ortağa kullandırabilir. Bir ortak, genel kurulda birden fazla ortağı temsil edemez. Ortak sayısı 1000’in üzerinde olan kooperatiflerde her ortağın en çok dokuz olmak üzere birden fazla ortağı temsil edebileceği anasözleşmede belirtilir. Eş ve birinci derecede akrabalar için temsilde ortaklık şartı aranmaz.
Kooperatif işlerinin görülmesinde görev alan kişiler yönetim kurulunun ibrasında oy kullanamazlar fakat denetçilerin ibrasında oy kullanabilirler. Ortakların hiçbiri, kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füruu ile kooperatif ile ilgili şahsi bir işe ya da davaya ait görüşmelerde oy kullanamazlar.
Genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlası dikkate alınır.
– Yönetim kurulu,
– Kararların yerine getirilmesi yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarının mucip olduğu takdirde bunların her biridir.
– Bilanço incelenmesinin ve ibranın geriye bırakılması,
– Çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması,
– Genel kurulun yeni bir toplantıya çağrılması
– Kanun, anasözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali,
– Yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi,
– İmalat ve inşaat işlerinin yaptırılma yöntemini kararlaştırmak,
– Arsa alımında takip edilecek usul ile alınacak arsanın niteliğini, yerini ve azami fiyatını belirlemek,
– Ortaklardan tahsil edilecek taksit miktarı ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek,
-Oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen,
-Toplantıya çağrının usulüne uygun yapılmadığını gündemin gereği gibi ilan ve tebliğ edilmediğini,
-genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını,
YAPI KOOPERATİFLERİ VE ÜST KURULUŞLARININ GENEL KURULLARINDA GÖREVLENDİRİLECEK BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI TEMSİLCİSİ KILAVUZU
YAPI KOOPERATİFLERİ VE ÜST KURULUŞLARININ GENEL KURULLARINDA GÖREVLENDİRİLECEK BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI TEMSİLCİSİ KILAVUZU
Yapı kooperatifleri ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantıları ile ilgili hizmetlerin gereği gibi yürütülmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, Bakanlık Temsilcisi için başvuruda bulunulması, Bakanlık Temsilcilerinin görevlendirilmesi, toplantıya katılımı, tutanak ve raporların düzenlenmesi konularında nasıl hareket edilmesi gerektiğine ilişkin hususları içeren bir Kılavuz hazırlanmıştır.
A) BAKANLIK TEMSİLCİSİ GÖREVLENDİRİLMESİ
1) Yapıkooperatifleriveüstkuruluşlarınca,genelkurultoplantılarıiçinBakanlıkTemsilcisi görevlendirilmesi isteminde bulunulması zorunludur. Başvuru sırasında kullanılacak yazı örneği ekte yer almakta olup, başvuru ile birlikte;
- Çağrı için alınan kararın örneği (yönetim kurulu, denetim kurulu veya tasfiye memurları, üst birlik yönetim kurulu kararı ya da kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
- Çağrıyı yapanların yetkili olduklarını gösteren belge (Başvuru sahipleri, ticaret sicil memurluğundan kooperatifi temsile yetkili son yönetim kurulu üyeleri olduklarını gösterir yazı alacaklardır. Ticaret sicil memurluklarınca verilecek bu yazıda, başvuru sahiplerinin kooperatifin temsili konusunda yetkili oldukları, yetkilerinin başlangıç tarihi, yetki süreleri dolmuşsa yetkinin bitiş tarihi vb. hususlara yer vereceklerdir. Azlık tarafından çağrı yapılmakta ise çağrı iznini veren kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
- Toplantı gündemi,
- Vezne alındısı,
genel kurul toplantı tarihinden en az 15 gün önce İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, Kooperatifler Kanununun 47 nci maddesine göre yapılan genel kurul toplantıları için de Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi hususunda başvuruda bulunulması zorunlu olup, bu tip toplantılar için yapılacak başvurularda yukarıda belirtilen 15 günlük süre şartı aranmayacaktır.
Yapılan başvurularda belgeler incelendikten sonra eksiklikler, ilgililere bildirilerek tamamlanması istenilecektir. Buna rağmen, herhangi bir belge eksikliği halinde veya 15 günlük süreye uyulmadan yapılan başvurularda müracaat usulüne uygun yapılmış sayılmayacak ve temsilci görevlendirilmeyecektir.
Öte yandan, Bakanlık Temsilcilerinin her biri için yatırılan ücret tutarının, Bakanlığımızca belirlenen miktara uygun olarak yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilecek, belirlenen miktarın altında ücret yatıran kooperatiflere temsilci görevlendirilmeyecektir.
1
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 45 inci maddesi uyarınca, kooperatiflerin olağan genel kurul toplantılarının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması gerektiğinden ve ayrıca Kanunun Ek: 2/2’nci maddesi de, genel kurulu olağan toplantıya çağırmayan yönetim kurulu üyeleri için cezai müeyyide getirdiğinden, kooperatiflerin olağan genel kurul toplantılarını yasal süresi içinde yapıp yapmadıklarının İl Müdürlüğünüzce takip edilmesi ve olağan genel kurul toplantılarını zamanında yapmayan kooperatifler için Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir.
Ayrıca, genel kurulu süresinde (01 Ocak-30 Haziran tarihleri arasında) toplanacak şekilde çağıran ancak, İl Müdürlüklerine yapılan “Bakanlık Temsilcisi” görevlendirilmesi talebinde “15 günlük” süreye uymayan ya da Bakanlık Temsilcisi talebine yönelik başvuruda belge eksikliği bulunan kooperatif ve üst kuruluşlarının yöneticileri hakkında çağrıyı süresinde yapmış olmaları nedeniyle suç duyurusunda bulunulmayacaktır;
- 2) Genel kurul toplantılarını üç yıl üst üste yapmayarak kanunen dağılmış sayılan kooperatiflerin veya üst kuruluşlarının genel kurul toplantısı için Bakanlık Temsilcisi müracaatında bulunmaları halinde, toplantı gündeminde münhasıran tasfiye kararı alınması yönünde madde bulunup bulunmadığına bakılması zorunludur. Söz konusu durumu içeren bir gündem maddesi yoksa temsilci görevlendirilmeyecek, ancak faaliyetlerinin devam ettiğine dair mahkemece verilmiş karar bulunması halinde temsilci görevlendirilebilecektir.
- 3) Genel kurul toplantılarını çalışma saatleri içerisinde yapan kooperatif ve üst kuruluşlarının, Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri için belirlenen ücretten, toplantılarını çalışma saatleri dışında yapan kooperatif ve üst kuruluşlarının ise Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri dışı için belirlenen ücretten yatırmaları gerekmektedir.
Genel kurul toplantısına katılan temsilci sayısına denk düşen tutardan fazla yatırılan temsilci ücretleri bilahare iade edilecektir.
- 4) İl merkezi dışında yapılan genel kurul toplantılarına katılan Bakanlık Temsilcilerine, Maliye Veznesine yatırılan temsilci ücreti dışında, İl Müdürlüğünce geçici görev yolluğu ödenecektir.
- 5) Genel kurul toplantılarının yoğun olduğu dönemlerde, temsilci isteminde bulunan kooperatiflerin ortak sayıları, türleri, genel kurul gündeminde önemli hususların bulunup bulunmadığı, sorunlu olup olmadıkları, genel kurul toplantısının yapılacağı yer ile İl Müdürlüklerinde temsilci olarak görevlendirilebilecek personel sayısı da göz önünde bulundurularak öncelikle temsilci gönderilmesi zorunlu görülenlerin talepleri karşılanacak, önemine göre bir toplantı için en fazla iki temsilci görevlendirilecek, bir temsilci günde ikiden fazla toplantı için görevlendirilmeyecektir.
- 6) Genel kurul toplantıları için yalnızca; Bakanlığımızca hazırlanacak yeni tüzük yayımlanana kadar, halen yürürlükte bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Temsilci Tüzüğünün 3 üncü maddesinde belirtilen nitelikleri taşıyan personelin yanında, aynı maddenin son fıkrasındaki “Bu maddede yazılı nitelikleri taşıyan temsilci görevlendirilemediği takdirde, atama, diğer Devlet memurları arasından yapılır.” hükmüne göre, Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatlarında en az önlisans mezunu olmak şartı ile beş yıldan fazla memur veya sözleşmeli (4B) olarak görev yapmış olanların arasından temsilci görevlendirilmesi yapılabilir.
2
- 7) Bakanlığımız İl Müdürlerinin hiyerarşik konumları ile Bakanlık Temsilcileri ve genel kurul toplantıları ile ilgili sorunların sonuçlandırılmasında ifa ettikleri görevler dikkate alındığında; İl Müdürlerimizin kooperatif ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarında görev almaları uygun görülmemekte, ancak Valilik Makamının takdirine bağlı olarak özel durumu bulunan kooperatif ve üst kuruluşların genel kurul toplantılarına Bakanlık Temsilcisi sıfatıyla katılmalarında sakınca görülmemektedir.
- 8) 1163sayılıKooperatiflerKanununun87ncimaddesinegöre,genelkurultoplantısıöncesi Bakanlık Temsilcisi talebi yasal bir zorunluluk olduğundan, usulüne uygun olarak temsilci talebinde bulunulmadığı takdirde genel kurul toplantılarının geçersizliği konusunda, ilgililer ve gerektiğinde Ticaret Sicil Memurlukları uyarılmalıdır.
B) GENEL KURUL TOPLANTISI HAZIRLIĞI VE AÇILIŞI
- 1) Bakanlık Temsilcisi, görevlendirildiği toplantılara Devlet memuruna yakışır kılık ve kıyafetle zamanında gitmelidir.
- 2) Bakanlık Temsilcisi, 1163 sayılı kooperatifler Kanununun 87 nci maddesine göre görevlendirildiğini ve toplantıda hazır olduğunu belirtir bir konuşma yaparak toplantıyı açar.
- 3) Bakanlık Temsilcisi toplantı açılmadan önce, genel kurulun toplantıya çağrı şekli, gazete ilanı ve yazılı bildirim gibi konularda kanun ve anasözleşme hükümlerine uyulup uyulmadığını incelemeli; toplantıya asaleten ve vekaleten katılanların sayısının rakamla ve yazıyla tutanağa geçirilmesini sağlamalı; toplantı yeter sayısı, ilan edilen toplantı saatinden bir saat sonrasına kadar beklenmesine rağmen sağlanamamışsa genel kurulu toplantıya çağıran yetkililer ile tutanağı düzenleyerek toplantı yerinden ayrılmalıdır.
- 4) BakanlıkTemsilcisi,ortaklarlistesininTürkTicaretKanunuveanasözleşmehükümlerine uygun şekilde düzenlenip düzenlenmediğini, ortaklar ve temsilciler tarafından imzalanıp imzalanmadığını inceledikten sonra imzalamalı ve bu listenin, ortaklar tarafından görülebilecek bir yere asılmasını sağlamalıdır.
- 5) Bakanlık Temsilcisi, ilke olarak bizzat kimlik denetimi yapmamalı, ortakların ya da temsilcilerinin kimliklerinin ve temsil belgelerinin imza sırasında ibraz edilip edilmediğini inceleyerek gerektiğinde uyarılarda bulunmalı; ancak şikayet veya ihbar olduğunda ya da kuşku duyulduğunda kimlik denetimini bizzat yapmalıdır. Ayrıca faks ile gönderilen ya da aslı ibraz edilmeyen temsil belgelerinin (vekaletnamelerin) geçerli olmadığı belirtilmelidir.
- 6) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların hak ve yükümlülükleri devam ettiğinden genel kurula katılma, seçme ve seçilme haklarını kullanmaları sağlanmalıdır.
- 7) Genel kurul toplantısının yönetiminin, ortaklar veya üst kuruluş temsilcilerinden seçilen başkan ve üyeler tarafından yürütülmesine dikkat edilmeli; divan heyetinin seçimi titizlikle izlenmelidir. Bakanlık Temsilcisi, genel kurul toplantısının sevk ve idaresine karışmamalı, ancak gerektiğinde divan başkanını ve genel kurulu uyarmalı, yol göstermeli ve açıklama yapmalıdır.
- 8) Genel kurul toplantısı için birden fazla Bakanlık Temsilcisinin görevlendirilmesi
3
durumunda, toplantının her iki temsilcinin huzurunda açılması ilke olmakla birlikte, temsilcilerin aynı anda gelememesi durumunda, diğer temsilci makul bir süre beklenecek, bu süre içinde de gelmediği takdirde toplantı mevcut temsilcinin gözetiminde açılacaktır. Toplantının açılmasından sonra gelen temsilci toplantıya katılmayacaktır.
9) 1163SayılıKooperatiflerKanununun86ncımaddesinegöre,birsaatliksürebeklendikten sonra toplantının Bakanlık Temsilcisi olmadan açılması durumunda, bu toplantılara temsilciler sonradan katılmayacaktır.
C) GÜNDEM MADDELERİNİN GÖRÜŞÜLMESİ, KARARLARIN ALINMASI VE TUTANAĞIN YAZILMASI
- 1) Bakanlık Temsilcisi; genel kurulda, toplantıyla ilgili olarak kendisine sorulan soruları cevaplandırmalı, toplantının kanun ve anasözleşmeye uygun olarak yürütülmesini sağlamak için gereken açıklamaları yapmalıdır.
Bilhassa gergin ortamda geçen genel kurul toplantılarında açıklama ve uyarılar kısa, açık, kesin ve uygun bir dille yapılmalı, tereddütlü ifadeler kullanılmamalı, taraflı izlenimi verecek konuşmalardan kaçınılmalı, karmaşık ya da tartışmalı konularda konu iyi biliniyorsa açıklama yapılmalı, mümkünse ilgili kanun ve anasözleşme hükmü hemen bulunup yüksek sesle okunmalıdır.
Divan başkanı ve ortaklar ile herhangi bir tartışmadan kaçınılmalı, toplantıyı terk etme gibi bir davranışa kesinlikle girilmemelidir.
- 2) Divan başkanı ve katip üyeler toplantıyı yönetebilecek ve tutanağı yazabilecek bilgi ve yeteneğe sahip değilse, Bakanlık Temsilcisi divana yardımcı olmalı; tutanağı bizzat yazmamalı, yapılan konuşmaların ve alınan kararların tutanağa yazılmasına nezaret etmelidir.
- 3) Genel kurul toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yerde yazılıp imzalanması zorunlu olup tutanağın toplantı yerinde, genel kurul divanınca düzgün ve okunaklı biçimde yazdırılmasına Bakanlık Temsilcisince yardımcı olunmalıdır. Toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yer ve zamanda yazılıp imzalanmaması durumunda Bakanlık Temsilcisi, tutanağa imza atmamalı, bu konuda tutanağa şerh düşerek bu şerhi imzalamalı, raporunda bu hususa yer vermeli ve toplantıda alınan kararlardan raporunda kısaca bahsetmelidir. Şerhli tutanak İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicil Memurluğuna intikal ettirilmeli ve genel kurul toplantı tutanağının tescil edilmemesi istenmelidir.
- 4) Bakanlık Temsilcileri genel kurul toplantısında kanun ve anasözleşmeye aykırı karar alındığı veya karar nisabı bulunmadığının sayısal olarak tespit edildiği durumlarda, kararların geçerli olmayacağı yönünde gerekli uyarılarda bulunmalı, buna rağmen karar alınmışsa alınan kararlar hakkındaki görüş ve itirazlarını tutanakta ve temsilci raporunda belirtmelidir. Tutanak ve temsilci raporu İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicili Memurluğuna gönderilmeli ve tescil yapılmaması istenmelidir.
- 5) Genelkurultutanağında,görüşmeleriniçeriği,sözalanlarınkimlerolduğu,kimlerinalınan kararlara karşı muhalefet şerhi düştükleri ve muhalefet sebepleri, lehte, aleyhte ve çekimser oyların sayıları ile bilinmesi gerekli diğer hususlar açıkça belirtilmelidir.
4
Toplantı sırasında önerge verilmesi durumunda, önergelerden özetle söz edilip alınan kararlar açıkça yazılmalı, önergelerin özetlenemeyecek kadar uzun ve karmaşık olması gibi durumlarda tutanağa geçirilmekle birlikte önergelerin tüm sayfalarının altları divan üyeleri ve Bakanlık Temsilcisi tarafından imzalanmalı ve önergeler tutanağa ek yapılmalıdır.
Süre darlığı ya da başka bir toplantıya yetişebilme nedenleriyle yükümlülükler aksatılmamalıdır.
- 6) 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 46 ncı maddesine göre, dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme alınması zorunlu olduğundan, gündem ortaklara duyurulduktan sonra başvuru yapıldığı takdirde, konu yine de gündeme eklenmeli; bu yasal zorunluluğa yönetim kurulu uymamışsa genel kurul divan başkanının konuyu gündeme alması sağlanmalıdır. Ancak istemde bulunan 1/10 ortağın, yasal başvuruyu zamanında yaptığını divan başkanına kanıtlaması da istenmelidir.
- 7) Gündemin görüşülmesine geçilmeden önce, gündeme madde eklenmesi hususunda teklif bulunup bulunmadığının genel kurula sorulması konusunda divan başkanlığı yönlendirilmelidir.
- 8) Bakanlığımızca görevlendirilen Müfettiş ve Denetim Elemanlarınca yapılan denetim sonucunda gönderilen talimatın bir örneği Bakanlık Temsilcisinde bulunmalı; talimatlar gündeme alınmış ise ilgili gündem maddesinde görüşülmesine nezaret edilmeli, gündeme alınmamış ise yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündem maddesinde söz konusu talimatlarla ilgili olarak Bakanlık Temsilcisi tarafından genel kurula ayrıntılı bir şekilde açıklama yapılmalıdır.
- 9) Gündemdeanasözleşmedeğişikliğivarsa,BakanlıkTemsilcisi,Bakanlıkçaönizinverilip verilmediğini araştırmalı, ön izin alınmamışsa genel kurula gerekli uyarılarda bulunmalıdır.
10)Bakanlığımızca hazırlanan örnek anasözleşmelerde, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bu organlara aynı genel kurulda tekrar seçilemeyecekleri hükme bağlandığından, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin aday olamayacakları konusunda divan başkanı ve genel kurul uyarılmalıdır.
11) Genel kurul toplantısında, yönetim ve denetim kurulu raporları ile bilanço ve gelir gider cetvelinin mutlaka okunması konusunda gerekli uyarılar yapılmalıdır.
12)Yönetim ve denetim kurulları üyeliklerine seçilme koşullarına ilişkin kanun ve anasözleşme hükümlerinin, seçimlere geçilmeden önce gerektiğinde genel kurula okunması ve üyelerin kaç yıl için seçildiğinin tutanakta belirtilmesi sağlanmalıdır.
13) Yanlış yazılan kelime, rakam ve satırlar karalanmamalı, okunacak biçimde ortasından tek çizgiyle iptal edilmeli, yanına parantez içinde (çizildi) denilerek doğrusu yazılmalıdır. Ay adları, bir ve iki basamaklı sayılar, rakamla değil yazıyla yazılmalı; tutanakta sonradan ilaveler yapılmasına imkân verebilecek boşluklar olmamalı ve çıkıntı yapılmamalıdır. Tutanağın başlangıç kısmına, genel kurul toplantısının başlama saati ve tutanağın son
5
kısmına da genel kurul toplantısının bitiş saati mutlaka yazdırılmalıdır.
- 14) Tutanağın giriş bölümü, her bir gündem maddesine ilişkin genel kurul kararı, tutanağın bitiş bölümü, sırasıyla genel kurulca görüşülüp belirlendikçe, genel kurul başkanınca katiplere yüksek sesle okutularak yazdırılacak, biri yazdırılıp bitirilmedikçe sonraki bölüm ya da gündem maddesinin görüşülmesine geçilmeyecektir.
- 15) Kooperatif unvanının; toplantı tutanağına ve temsilci raporuna Bakanlığımızca izin verilen ve Ticaret Sicil Memurluğunca tescil edilen şekliyle tam olarak yazılmasına gerekli özen gösterilecektir.
D) TOPLANTININ SONA ERMESİ, KAPANMASI, ERTELENMESİ VE TOPLANTI SONRASI
- 1) Kanun ve anasözleşmenin, toplantı ve karar yeter sayılarına ilişkin hükümlerine uygun hareket edilmeli, toplantı nisabının kalmadığı sayım sonucu tespit edilmişse toplantıya devam edilmemesi yönünde gerekli uyarılarda bulunulmalı ve durum tutanağa bağlanmalıdır. Düzenlenecek bu tutanakta toplantı nisabına ilişkin olması gereken ortak sayısı ile toplantı mahallinde bulunan mevcut ortak sayısı ayrıca belirtilmelidir.
- 2) Toplantıya Bakanlık Temsilcisi katılmış ise, genel kurul tutanağı ve ortaklar listesinin sadece birer nüshası temsilci tarafından toplantı bitiminde alınıp, genel kurul toplantısına ilişkin belgelerin nelerden ibaret olduğunu belirten bir üst yazı ekinde İl Müdürlüğüne teslim edilmelidir. Bu belgeler kooperatif yetkililerinden ayrıca istenmemelidir.
- 3) Temsilci raporunda, tutanak içinde ya da tutanak altındaki temsilci muhalefet şerhinin dışında kalan kayda değer hususlar belirtilecektir. Ayrıca, toplantı tutanağının taraflarca düzenlenememesi ya da imzalanamaması gibi durumlarda bu hususlara raporda mutlaka yer verilecektir. Bu gibi hususlar söz konusu değilse raporda, toplantıda kayda değer bir olayın olmadığının belirtilmesi ile yetinilecektir.
E) DİĞER HUSUSLAR
1) Mal bildirimlerini (3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 8 inci maddesinin (k) bendi uyarınca, kooperatifler ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürleri için kooperatiflerin ve birliklerin denetimlerinin yapıldığı kuruluşlara) vermeyen kooperatif yöneticileri tespit edilerek bu kişilere, anılan kanunun 10 uncu maddesine göre mal bildirimlerinin, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde verilmesi, aksi takdirde mazeretsiz olarak bu süre içinde mal bildirimlerini vermeyenlerin savcılığa bildirileceği yönünde ihtarda bulunulması gerekmektedir.
Bu ihtarın, kooperatifin genel kurul toplantısına Bakanlık Temsilcisi olarak katılan İl Müdürlüğü personeli tarafından öncelikle toplantıda mevcut kooperatif yöneticilerine ve toplantıda seçim yapılmışsa yeni seçilen yöneticilere elden imza karşılığı yapılması, posta masrafı ve zaman tasarrufu açısından uygun olacaktır.
Yapılan uyarıya rağmen süresi içinde mal bildirimini vermeyen kooperatif ve üst kuruluş yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin Kanunun 10 uncu maddesi gereği ilgili Başsavcılığa bildirilmesi gerekmektedir.
6
- 2) İl Müdürlüklerine verilen belgelerde tekdüzeliğin ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, Bakanlığımızca hazırlanan matbu yazı ve formlar (Bakanlığımız internet adresinde de yayımlanmıştır.) ekte gönderilmiş olup ilgili hususlarda ekli formların kullanılması gerekmektedir
- 3) Toplantısonrasında,gündem,gazeteilanı(varsa),taahhütlüdavetmektubulistesive/veya elden imza karşılığı teslim listesi, toplantı tutanağı, yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim kurulu raporu, ortaklar listesi, bilanço, gelir-gider tablosu, genel durum bildirim formu ve gelir-gider tablosunun düzenlendiği hesap dönemine ilişkin yevmiye defterinin son kayıt ve noterce yapılan kapanış tasdikini içeren sayfasının fotokopisi, birer adet olmak üzere, alınarak dosyasına konulur.
Genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço ve gelir-gider farkı hesaplarının bir nüshasının ortaklar tarafından talep edilmesi halinde, 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanununa göre verilmesi uygundur.
- 4) Yönetim kurulunca hazırlanacak yıllık çalışma raporları ile denetim kurulunca hazırlanacak raporların, 11.06.2008 tarih ve 26903 sayılı Resmi Gazetede Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanan “Kooperatifler ve Üst Kuruluşları Yönetim Kurulu Üyelerinin Genel Kurul Toplantılarına Sunacakları Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporunun Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ” ile “Kooperatifler ve Üst Kuruluşları Denetim Kurulu Üyelerinin Genel Kurul Toplantılarına Sunacakları Denetim Kurulu Raporunun Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ” hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiğinin, bu Tebliğlerdeki esaslara uygun olarak düzenlenmeyen raporların genel kurulda görüşülemeyeceği ve kabul edilemeyeceğinin, ilinizde bulunan kooperatifler ve üst kuruluşlarına bildirilmesi uygun olacaktır.
Tebliğ hükümlerine uygun olmayan, bir iki cümle ya da paragraftan ibaret genel ve soyut bilgiler ihtiva eden raporlarla ilgili olarak, Kooperatifler Kanununun 86 ncı maddesinin beşinci fıkrası hükmüne uygun olarak görevli ve yetkili merci olan Bakanlığımızın yürürlüğe koyduğu düzenlemeye aykırı olduğu kabul edilerek, görevli Bakanlık Temsilcilerince toplantı tutanağına gerekli şerhlerin düşülmesi yerinde olacaktır.
Ayrıca, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporlarının söz konusu Tebliğ hükümlerine uygun olmaması nedeniyle görüşülememesi, yönetim ve denetim kurullarının ibra edilmedikleri anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla, bu durumda ibraya ilişkin menfi veya müspet bir genel kurul kararının varlığı söz konusu olmayacağından, mevcut yönetim ve denetim kurulu üyelerinin aynı organlara tekrar seçilmeleri de mümkün bulunmaktadır.
- 5) Yevmiye defterinin son kaydı ve noterce yapılan kapanış tasdikinin fotokopisinin tetkikinde, Türk Ticaret Kanununun 70/son maddesine uygun olarak ilgili dönem yevmiye defterinin noter kapanış tasdikinin bulunmadığının tespiti halinde, durumun görevli Bakanlık Temsilcisi tarafından İl Müdürlüğüne bildirilmesi ve İl Müdürlüğünce de Türk Ticaret Kanununun 67 nci maddesi hükmü gereğince ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir.
NOT: Bu Kılavuzda açıklanan hususlarla ilgili olarak;
7
- Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 24.01.2009 tarihli ve 27120 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kooperatifler ve Üst Kuruluşlarının Genel Kurul Toplantılarına Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi İşlemlerinde Uyulması Gerekli Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ”,
- Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 11.06.2008 tarih ve 26903 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kooperatifler ve Üst Kuruluşları Yönetim Kurulu Üyelerinin Genel Kurul Toplantılarına Sunacakları Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporunun Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ”,
- Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 11.06.2008 tarih ve 26903 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kooperatifler ve Üst Kuruluşları Denetim Kurulu Üyelerinin Genel Kurul Toplantılarına Sunacakları Denetim Kurulu Raporunun Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ”
hükümlerine, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasında 13.09.2010 tarihinde imzalanan, Yapı Kooperatiflerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca Bayındırlık ve İskan Bakanlığına Devrine İlişkin Usul ve Esaslar konulu Protokolün 10.maddesi uyarınca, bu konularda Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca farklı bir düzenleme yapılıncaya kadar uyulacaktır.
EKLER:
1- Başvuru sırasında kullanılacak yazı örneği (1 sayfa)
2- Temsilci görevlendirilmesi bildirim yazısı (1 sayfa)
3- Genel kurul toplantı tutanağı formatı (2 sayfa)
4- Genel kurul toplantısı yapacak kooperatif ve üst kuruluş tarafından doldurularak BakanlıkTemsilcisine verilecek form (1 sayfa)
5- Bakanlık Temsilcisi raporu (1 sayfa)
6- Kooperatif ve üst kuruluşları genel durum bildirim formu (2 sayfa)
8
Kooperatife alınacak malzemelerin KDV oranı
Başlık | Kooperatife alınacak malzemelerin KDV oranı | ||||||||||||||||||||
Tarih | 13/02/2015 | ||||||||||||||||||||
Sayı | 16700543-130-8 | ||||||||||||||||||||
Kapsam | |||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı talep formunda; Kooperatifinize ait bina inşaatında kullanılmak üzere demir, kereste, kum, sac, hazır beton alımı yapılacağı belirtilerek, alt yapı işleri (yol, su, kanalizasyon, kuyu açma gibi) duvar örülmesi, sıva, boya, badana yapılması, cam takılması, bilumum doğrama işleri (demir doğrama işleri dahil), parke döşenmesi, mutfak dolap ve tezgahlarının yapılması, çevre düzeni işleri, elektrik işleri, elektrik tesisatı, sıhhi tesisat, kalorifer, karo ve fayans işleri, kooperatife ait arazi dahilinde kalan ara yolların betonlanması, saha tanzim faaliyetleri, pis su arıtma tesisi, televizyon anteni, merkezi kolektif uydu anten sistemi, güneş enerji ısıtma sistemi, su basmanı, temel kazma-düzeltme, yol açıp çakıl serme, asansör imalat ve montaj işi, malzeme hariç işçilik, spor eğlence tesisleri, otopark, tüm sahanın yeşillendirilmesi, doğalgaz sayaç kabini, enerji nakil hattı, derin kuyu su sondajı, dalgıç kuyu pompası, hidrofor montajı, jeneratör montajı vb. malzemelerin alımında katma değer vergisi (KDV) istisnası uygulanıp uygulanmayacağı, KDV uygulanacak ise bunun oranı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 26/4/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Konut Yapı Kooperatiflerine Verilen İnşaat Taahhüt İşlerinde İndirimli Oran Uygulaması” başlıklı (III/B-2.1.2.) bölümünde; “3065 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinde, 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri 1/1/1998 tarihinden geçerli olmak üzere KDV’den istisna edilmiştir. Bina inşaat ruhsatını 29/7/1998 tarihinden sonra almış konut yapı kooperatiflerine yapılacak inşaat taahhüt işleri ise 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası uyarınca (% 1) oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır.” Aynı Tebliğin “Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İstisna/İndirimli Oran Uygulaması” başlıklı (II/G-4.2.) bölümünde; “3065 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir. Bu madde çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden önce alınmış ise KDV’den istisna tutulur. Bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa söz konusu işlere (% 1) oranında KDV uygulanır. Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı (%1) uygulanabilmesi için; – Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması, – İşin konut yapı kooperatifine yapılması, -Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması gerekir. Konut yapı kooperatifleri üst birlikleri adına tescilli boş arsaların üye kooperatiflere tahsisi durumunda, üst birlikler de kooperatif durumunda olduğundan, üye kooperatiflere yapılan inşaat taahhüt işlerinde de istisna ya da indirimli oranda KDV uygulanabilir. Yapı ruhsatlarının yapı sahibi bölümünde kooperatifin yanı sıra üst birliğin adına da yer verilmesi istisna ya da indirimli oran uygulanmasına engel teşkil etmez. İstisna veya indirimli oran uygulaması kapsamına girip girmediği konusunda Bakanlığımızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınan görüşler çerçevesinde inşaat taahhüt işi olarak değerlendirilen işler girmektedir. Konut yapı kooperatiflerine yapılan ve inşaat işi niteliğinde olmayan veya taahhüde dayanmayan hizmet ifaları ile mal teslimleri, istisna ya da indirimli oran uygulamasından yararlanamaz. Dolayısıyla bu teslim ve hizmetlere genel hükümler çerçevesinde KDV uygulanır. ………. Diğer taraftan, konut yapı kooperatiflerinin emanet usulüyle inşaat işi yaptırmaları halinde, taşeron ve müteahhitler tarafından konut yapı kooperatiflerine yapılan malzeme hariç işçilik hizmetlerinde, yalnızca işçilik hizmetlerine istisna veya indirimli oran uygulanır. Bunun dışında inşaatta kullanılmak üzere piyasadan satın alınan mal ve hizmetler ise genel hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulur.” açıklamalarına yer verilmiştir. Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin “İstisna veya İndirimli Oran Uygulaması Kapsamına Giren İşlemler” başlıklı (3.6.5.1.) bölümünde ise; istisna veya indirimli oran uygulaması kapsamına girip girmediği konusunda genel tebliğlerde sayılmayan ve Bakanlığımızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşü çerçevesinde inşaat taahhüt işi kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılan işler belirtilmiştir. Özelge talep formu ekinde yer alan yapı ruhsatının tetkikinden; inşaat yapı ruhsatının kooperatifiniz adına düzenlendiği ve bina inşaat ruhsatının 29/7/1998 tarihinden sonra alındığı anlaşılmıştır. Buna göre; Kooperatifiniz adına düzenlenen bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden sonra alınmış olmakla birlikte, 60 No.lu Sirkülerinde belirtilen inşaat taahhüt işleri kapsamındaki işlemlerin yapılması halinde bu işlemler için % 1 oranında KDV uygulanması gerekmektedir. KDV mevzuatında inşaat taahhüt işi olarak kabul edilmeyen ve piyasadan yapacağınız alımlarda ise mal veya hizmetin tabi olduğu oranda KDV hesaplanacaktır. Emanet usulüyle inşaat işi yaptırılması halinde de, taşeron ve müteahhitler tarafından konut yapı kooperatiflerine yapılan malzeme hariç işçilik hizmetlerinde istisna veya indirimli oran uygulanacak, bunun dışında inşatta kullanılmak üzere piyasadan satın alınan/alınacak mal ve hizmetler ise genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olacaktır. Bilgi edinilmesini rica ederim. |
Kooperatifin üye aidatlarına bağlı gecikme zamlarının vadesiz banka hesabında tutulması ve paraların üyelere dağıtılması halinde uygulanacak tevkifat hk.
Başlık | Kooperatifin üye aidatlarına bağlı gecikme zamlarının vadesiz banka hesabında tutulması ve paraların üyelere dağıtılması halinde uygulanacak tevkifat hk. |
Tarih | 11/07/2014 |
Sayı | 50426076-120[94-2013/20-545]-126 |
Kapsam | |
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Sayı : 50426076-120[94-2013/20-545]-126 11/07/2014 Konu : Kooperatifin üye aidatlarına bağlı gecikme zamlarının vadesiz banka hesabında tutulması ve paraların üyelere dağıtılması halinde uygulanacak tevkifat hk. İlgi : … tarih ve … kayıt numaralı özelge talep formu. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kooperatifinizin üyelerinden topladığı aidatların geç ödenmesine bağlı gecikme zamlarını vadesiz banka hesabında tuttuğu belirtilerek, bu paranın üyelerinize ödenmesi durumunda vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır. 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde konu ile ilgili gerekli açıklamalara yer verilmiş olup, Tebliğin “Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması” başlıklı “4.13.1.1.” bölümünde, “Sermaye üzerinden kazanç dağıtılması sermaye şirketlerine ait bir özelliktir. Kooperatiflerin elde ettikleri kazancı ortaklarına sermaye paylarına göre dağıtması durumunda, kooperatiflerin sermaye şirketlerinden farkı kalmayacaktır. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir. Diğer taraftan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tarifi yapılmış, maddenin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendiyle iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6) numaralı bendinin (b-i) alt bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup, anılan maddede yer alan yetkiye istinaden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı %15 olarak belirlenmiştir. Bu hüküm ve açıklamalara göre, Kooperatifinizin üyelerinden aldığı aidat ve gecikme zamlarının üyelerinize geri ödenmesi durumunda; her bir üyeye ödedikleri aidat ve gecikme zammının aynen iade edilmesi halinde “sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması” şartı korunmuş olacak ve gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmeyecektir. Ancak, aidatların geç ödenmesine bağlı olarak alınan gecikme zamlarının, gecikme zammını ödeyen üyeler dışındaki diğer üyelere de dağıtılması durumunda “sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması” şartı ihlal edilmiş olacağından kooperatifiniz adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi ve söz konusu bu ödemeler üzerinden kar dağıtımına bağlı gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413 .maddesine dayanılarak verilmiştir. (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir. (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. |
Ortaklardan ürün alımı yapan kooperatif birliğinin vergisel açıdan değerlendirilmesi hk.
Başlık | Ortaklardan ürün alımı yapan kooperatif birliğinin vergisel açıdan değerlendirilmesi hk. | ||||||||||||||||||||
Tarih | 07/12/2012 | ||||||||||||||||||||
Sayı | 84098128-176300-995 | ||||||||||||||||||||
Kapsam | |||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ortaklardan ürün alımlarının 44 kooperatifinizin kendi bünyelerinde kar/zarar kooperatife ait olmak üzere adlarına basılı müstahsil makbuzları ile yapıldığı ve bütün yasal yükümlülüklerin kendileri tarafından yerine getirildiği belirtilerek, – 2010/2011 iş yılında alımların Birliğiniz adına yapılmasının planlandığı, alıcının Birliğiniz olması nedeniyle Borsa tescil işleminin kooperatifler tarafından Birliğiniz adına yaptırılıp tescil ücretinin de yine Birliğiniz adına yatırılması gerektiği, Birliğiniz adına yapılan alımlarda, Birliğiniz adına bastırılmış müstahsil makbuzları kullanılacağı gibi 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11/b-i) bendi gereği zirai ürünler üzerinden yapılacak gelir vergisi kesintileri ile alımı yapılan ürünlerin Birliğinize ait olması nedeniyle Vergi Dairelerine yapılacak beyanlarının kooperatiflerce Birliğiniz adına ödenmesinin ve kooperatiflerin Birliğiniz adına gelir vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerinin mümkün olup olmadığı, – Gerçek usulde vergiye tabi olan üreticilerden alınan ürünler için fatura Birliğiniz adına düzenleneceğinden, bu üreticilerin teslim edecekleri ürünler için Birliğinize kesecekleri faturalarda tahakkuk edecek olan katma değer vergileri ve tevkifatları konusunda anılan kooperatiflerin bağlı oldukları vergi dairelerinde Birliğiniz adına katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerinin mümkün olup olmadığı, – Üretici ortakların kooperatif ortağı, kooperatiflerin de birlik ortağı olduğunu belirterek, şimdiye kadarki alımlar kooperatif adına olduğundan kooperatifin vergi uygulaması bakımından pamuk getiren üretici, kooperatif ortağı ise ortak içi alım (risturna tabi), ortak değilse ortak dışı (risturna tabi değil) alım olarak değerlendirildiğini belirterek, Birliğiniz adına alımda üretici ortak doğrudan Birliğiniz ortağı olmadığından bunlardan yapılan alımların kurumlar vergisi uygulamasında ortak içi (risturna tabi) alım olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN : 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle kooperatifler kurumlar vergisinin kapsamına alınmış olup aynı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatiflerin kurumlar vergisi mükellefi oldukları hükme bağlanmıştır. Ayrıca, Kooperatifler Kanununun 72 nci maddesinde kooperatif birliklerinin de kooperatif şeklinde kurulduğu belirtilmiş olup kooperatif üst birlikleri de Kurumlar Vergisi Kanunu hükümlerine göre kooperatif statüsünde değerlendirilerek mükellef sayılmıştır. Aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile üretim kooperatiflerinde, ortakların üreterek kooperatife sattıkları veya kooperatiften üretim faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları malların değerine göre hesapladıkları risturnların kurumlar vergisinden istisna olduğu; bu risturnların ortaklara dağıtımının kâr dağıtımı sayılmayacağı, risturnun nakden veya aynı değerde mal ile ödenmesinin istisnanın uygulanmasına engel olmayacağı; ortaklardan başka kimselerle yapılan işlemlerden doğan kazançlar ile ortaklarla ortaklık statüsü dışında yapılan işlemlerden doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin istisna hükmünün uygulanmayacağı, bunların genel kazançtan ayrılmasında, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine olan oranının esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Öte yandan 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun “Muafiyet ve istisnalar” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ortak içi işlemler sonucu ortaya çıkan olumlu gelir gider farklarının gelir ve kurumlar vergisinden istisna olduğu belirtilmiş olup, aynı maddenin son fıkrasında da kooperatif ve birliklerin ortaklarından aldıkları ürünleri, niteliğinde değişiklik olmayacak şekilde ilk işleme tesislerinde işleyerek üçüncü kişilere satmalarının ortak içi işlem sayılacağı ile ortak dışı işlemlerden elde edecekleri gelir-gider farklarının ayrı bir hesapta takip ve tespit edilerek vergi kanunları hükümlerine göre vergilendirileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümlere göre, Birliğinizin ortak olan kooperatiflerden aldığı ürünleri, niteliğinde değişiklik olmayacak şekilde ilk işleme tesislerinde işleyerek üçüncü kişilere satması ortak içi işlem sayılacak ve bu işlemlerden elde edilen gelir gider farkları kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır. Ancak, Birliğinize bağlı kooperatiflerin ortağı olsa dahi Birliğinizin doğrudan ortağı olmayan söz konusu üreticilerden gerçekleştirmiş olduğunuz ürün alımlarının ortak içi işlem olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN : Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde kimlerin vergi tevkifatı yapmakla yükümlü oldukları sayılmış, (11) numaralı bendinde de çiftçilerden satın alınan zirai ürünlerin alış bedeli üzerinden bu çiftçilerin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. Söz konusu tevkifat oranları Bakanlar Kurulunun 12/1/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı kararı ile 1/1/2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hayvanlar ve bunların ürünleri ile kara ve su avcılığı ürünleri için % 2, diğer zirai ürünler için ise % 4, ticaret borsalarında tescil ettirilerek satın alınan hayvan ve hayvansal ürünlerde % 1, diğer zirai ürünlerde ise % 2 olarak belirlenmiştir. Aynı Kanunun 98 inci maddesinde ise 94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmi üçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır. Konuyla ilgili olarak, Bakanlığımızca hazırlanıp 15/09/1990 tarihli ve 20636 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 164 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile zirai ürünlerin alımında yapılacak gelir vergisi tevkifatı ve müteselsil sorumluluk konusunda gerekli açıklamalar yapılmıştır. Söz konusu Tebliğin birinci bölümünde yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, destekleme alımı yapan kamu kurum ve kuruluşları (Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri ve benzerleri dahil), gerek çiftçilerden gerekse çiftçi dışındaki kişi ve kuruluşlardan destekleme kapsamına girsin veya girmesin, satın aldıkları tüm zirai ürünlerin alış bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapacaklardır. Anılan Tebliğin 2 nci bölümünde de destekleme alımı yapmayan, ancak zirai ürün işleyerek imalat faaliyetinde bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile imalatçı olmamakla beraber faaliyet konusu itibariyle zirai ürün alım-satımında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının zirai ürün alımlarında gelir vergisi tevkifatı yapmak zorunda oldukları belirtilmiştir. Bu açıklamalara göre, Birliğiniz zirai ürün alımı yapan kamu kurum kuruluşları gibi kabul edileceğinden, gerek çiftçiden, gerekse çiftçi dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarından (destekleme alımı yapan kamu kurum ve kuruluşları ile zirai ürün alımında bulunan kamu kuruluşlarından ve borsada tescil ettirilerek satın alınanlar hariç) satın aldığı tüm zirai ürünler için (borsada tescil edilmiş olsa bile çiftçilerden satın alınanlar dahil) gelir vergisi tevkifatı yapmak ve söz konusu tevkifatları Birlik adına ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine muhtasar beyanname ile beyan etmek zorundadır. Ayrıca, söz konusu kooperatiflerin bağlı bulundukları vergi dairelerinde Birliğiniz adına stopaj gelir vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerine gerek bulunmamaktadır. KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN : 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 43 üncü maddesinde katma değer vergisinin mükellefin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı, mükellefin, ayrı ayrı vergi dairelerinin faaliyet bölgelerinde iş yerlerinin olması halinde ise katma değer vergisinin, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesi tarafından tarh olunacağı hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla; Birliğinize ait katma değer vergisi beyannamelerinin kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğunuz Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilmesi gerekmekte olup Birliğinize bağlı kooperatifler tarafından kooperatiflerin bağlı bulundukları vergi dairelerinde Birliğiniz adına katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesine imkân bulunmamaktadır. VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN : 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 89 uncu maddesinde “Kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin muhasebe usulleri ve mecbur olarak tutacakları defterler Ticaret Bakanlığınca belirtilebilir. Vergi Usul Kanununun bu hususlarla ilgili hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye istinaden 350 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba) ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiştir. Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 sıra nolu Vergi Usul Genel Tebliğinde açıklanmış olup kurumlar vergisinden muaf olan mükelleflerin, muafiyetten yararlandıkları hesap döneminden itibaren Ba-Bs bildirim formu vermeyecekleri belirtilmiştir. Aynı Tebliğin (3.2.4) bölümüne göre bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar. Bilgi edinilmesini rica ederim. |
Kooperatifçe ortağın fiilen kullanımına bırakılan arsanın iktisap tarihinin tespiti hk.
Başlık | Kooperatifçe ortağın fiilen kullanımına bırakılan arsanın iktisap tarihinin tespiti hk. | ||||||||||||||||||||
Tarih | 18/04/2014 | ||||||||||||||||||||
Sayı | 38418978-120[Mük.80-13/23]-422 | ||||||||||||||||||||
Kapsam | |||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı özelge talep formunda 1997 yılında ortağı olduğunuz konut yapı kooperatifi tarafından, 26.06.2004 tarihli genel kurul kararına istinaden inşaat yapımının ferdi olarak ortaklar tarafından gerçekleştirilmesi amacıyla kullanımınıza fiilen teslim edilen ve 2011 yılında adınıza tapusu çıkarılan … ili … 123 Ada 5 ve 6 parsel sayılı arsaları satmanız durumunda söz konusu arsaların iktisap tarihinin hangi tarih olarak kabul edileceği hususunda görüş talep etmektesiniz. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış ve aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazançlar ticari kazanç olarak sayılmıştır. Aynı Kanunun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı kanunun 5 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1/1/2007 ) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.) değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında da bu maddede geçen “elden çıkarma” deyiminin, bu mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği açıklanmıştır. Diğer taraftan aynı Kanunun Geçici 71 inci maddesinde ” Bu Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan ve 01/01/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usulde vergilendirilen çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınır.” hükmü yer almıştır. Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 704 ve 705 inci maddelerine göre taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılması, tapuya tescille doğacağından “iktisap tarihi” olarak, tapu tescil tarihinin esas alınması gerekir. Ancak, gayrimenkulün fiilen kullanım hakkının tapu tescil tarihinden önce alıcıya bırakılmış olması halinde ise bu tarih, iktisap tarihi olarak dikkate alınacaktır. Yukarıda yer alan kanun hükümleri ve açıklamalar uyarınca, sahibi olduğunuz arsaların, ortağı bulunduğunuz konut yapı kooperatifi tarafından 26.06.2004 tarihli genel kurul kararına istinaden, tasarruf yapma ve fiilen kullanma hakkının tarafınıza bırakıldığı 2004 yılının iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, anılan arsaların iktisap tarihinden başlayarak dört yıllık süre geçtikten sonra satılacak olması nedeniyle değer artışı kazancı doğmayacaktır. Diğer taraftan, söz konusu arsaların satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür organizasyon içinde yürütülmemekle beraber aynı kişiye farklı tarihlerde ve farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir. (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir. (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. |
Koop-Gep kapsamında Kooperatifler Mevzuatı ile ilgili zorunlu eğitimler Kemal ÖZMEN tarafından verilecektir. Detaylı bilgi için info@ozmconsultancy.com
hangi kooperatifler kurumlar vergisi mükellefidir?-Mali Müşavir Evren Özmen
Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde kooperatiflerin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri ifade ettiği belirtilmiş, ancak kooperatifler türleri itibarıyla tek tek sayılmamıştır. Bu çerçevede, hangi türde olursa olsun kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi olarak kabul edilmektedir. Yabancı bir kuruluşun kooperatif niteliğinde olup olmadığı ise Kooperatifler Kanununun ilgili hükümlerine göre değerlendirilecektir.
Kooperatifler Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifler aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
“Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.”
Dernek veya adi şirket mahiyetinde olmakla birlikte kooperatif olarak adlandırılan okul kooperatifleri, Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında kooperatif sayılmamaktadır. Okul kooperatiflerinin 1163 sayılı Kanuna göre veya derneğe bağlı iktisadi işletme şeklinde kurulmaları durumunda ise hukuki durumlarının gerektirdiği şekilde kurumlar vergisi mükellefi olarak dikkate alınacağı tabiidir.
1163 sayılı Kanun dışında özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler de önceden olduğu gibi kurumlar vergisi mükellefi sayılacaklardır
İş ortaklıkları mükellefiyet tesisi
İş ortaklığının adi ortaklık şeklinde mükellefiyet tesis edilmesi: 21.06.2006 tarihinde yürür leğe giren yeni kurumlar vergisi yasasıyla iş ortaklığı kuruluşu hem kurumlar statüsü korunmuş hem de adi ortaklık olarak tesis edilmesi imkanı getirilmiştir.Kurumlar vergisi kanunun 2/7 maddesindeki iş ortaklığı unsurlarını taşıyan iş ortakları istedikleri takdirde ihtiyarilik hakkından yararlanarak kurumlar vergisi şeklinden değil adi ortaklık şeklinde mükellefiyetlerini tesis edebilirler.Bu oluşumun şartları ise, adi ortaklık adına defter tasdik edilecek, adi ortaklık adına fatura belge basılacak, adi ortaklık adına sadece katma değer vergisi ve stopaj vergisi mükellefiyeti açılacak işin bitiminde ortaklar kendi hisselerine düşen kazancı kendi şahsi beyannamelerine dahil ederek beyan edeceklerdir.Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur.Tescil ve ilan gerektirmez.
Sonuç: İş ortaklıkları kurumlar vergisi statüsüne tabi olarak kurulabilirler.Tescil ve ilanları olmamalarına rağmen kurum sayılmaktadırlar.Kar dağıtımı ve vergilendirme kurum olan ortaklarda Kurumlar Vergisi Kanununa uygun olarak yapacaktır.Kazanç iş ortaklığı bünyesinde vergilendirildikten sonra kar dağıtımı yapılacaktır.
Ortaklardan diğerinin gelir vergisi mükellefi olması durumunda ise gerçek kişinin de Gelir Vergisi Kanununa vergilendirilmesi yapılacaktır.İş ortaklıkları aynı zamanda Adi ortaklık olarak da kurulabilirler. Adi ortaklık sayılan iş ortaklıklarında karın dağılımı vergiden önce iş ortaklığı bünyesinde yapılacaktır.Dönemin vergilendirme işlemleri ise şirketlerin bünyelerinde yapılacaktır.
İş ortaklığına ait tevkif yoluyla kesilen vergilerin iş ortaklığına ait kurumlar vergisi beyannamesinden mahsubu sonunda kalan iade alacağının, vergi borçlarına mahsuben iade edilmesi hk.
TARİH : 16.05.2013
SAYI : 71387770-120[94-2013/77]-19
KONU : İş ortaklığına ait tevkif yoluyla kesilen vergilerin iş ortaklığına ait kurumlar vergisi beyannamesinden mahsubu sonunda kalan iade alacağının, vergi borçlarına mahsuben iade edilmesi hk.
…
İLGİ: …
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile iş ortaklığınızca kesinti yoluyla ödenen verginin kurumlar vergisinden mahsubundan sonra kalan kısmının iş ortaklığının taraflarından olan Şirketinizin doğmuş/doğacak vergi borçlarına mahsup işlemlerinin yapılması sırasında Ortaklığı oluşturan firmaların ortaklık payından fazla oranda (diğer ortağın payına düşen meblağdan da) ortaklardan birinin borçlarına mahsuben iadesinin mümkün olup olmadığının (iş ortaklığını oluşturan iki şirketinde muvafakatname dilekçeleri mevcuttur) bildirilmesi istenilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 34 üncü maddesinde, beyannamede gösterilen kazançlardan, Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasına ve 30 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre kaynağında kesilmiş olan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği, mahsup edilecek vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden fazla olduğu takdirde, bu durumun vergi dairesince mükellefe yazı ile bildirileceği, aradaki farkın mükellefin söz konusu yazıyı tebellüğ tarihinden itibaren bir yıl içinde başvurusu halinde kendilerine red ve iade edileceği belirtilmiştir.
Konuya ilişkin yayımlanan 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “1.3.1 Mahsup Yoluyla İade” başlıklı bölümünde, “Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.
…
Mükellefler dilerlerse ortağı bulundukları adi ortaklık veya kollektif şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler. Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için, iade alacaklısı mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması ve mahsup dilekçesinde adi ortaklık veya kollektif şirketin hangi dönem borçları için mahsup talep edildiğinin belirtilmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan, aynı Tebliğin “1.3.2. Nakden iade” başlıklı bölümünde ise, 10 bin liraya kadar olan nakden iade taleplerinin inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirileceği, 10 bin lirayı aşan kısmının ise Vergi Usul Kanununa gore vergi incelemesi yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edileceği, teminat gösterilmesi halinde inceleme sonucu beklenmeksizin yerine getirileceği belirtilmiştir.
Ayrıca, nakden iade edilebilir aşamaya gelen alacağın üçüncü şahısların vergi borçlarına mahsubunun talep edilebileceği, bu mahsup işlemine ilişkin verilecek dilekçede (Ek: 2), lehine mahsup talebinde bulunulan kişinin adı-soyadı veya unvanı, vergi kimlik numarası, bağlı olduğu vergi dairesi ile borcun türü, miktarı ve döneminin bildirileceği ve bu şekilde yapılan mahsup taleplerinin düzeltme fişinin onaylandığı tarih itibariyle yerine getirileceği açıklanmıştır.
Buna göre, kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklığınıza ait tevkif yoluyla kesilen vergilerin iş ortaklığınıza ait kurumlar vergisi beyannamesinden mahsubu sonunda kalan iade alacağının; öncelikle ortaklığın muaccel hale gelmiş başka vergi borçlarına mahsup edilmesi, böyle bir borcun olmaması halinde ise, iş ortaklığını oluşturan ortakların muvafakatının da alınması şartıyla, ortaklığı oluşturan ortakların vergi borçlarına mahsuben iade edilmesi mümkündür. Ancak, ortakların hisse oranlarını aşan tutarlarda yapılan mahsuben iadelerde transfer fiyatlandırması ile ilgili hükümlerin dikkate alınması gerekmektedir.
İş ortaklıkları
Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi, taahhüt sözleşmesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır. Ancak Gelir Vergisi Kanunu 44’ncü madde kapsamında İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde “geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih”; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir. Ancak işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi gerekir (Örneğin tahakkuk eden vergilerin tamamının ödenmesi). Vergisel ödevlerin tamamının ikmal edilmesinden sonra iş ortaklığı sona ermiş sayılır.
Türk Borçlar Kanununun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir.
Türk Borçlar Kanununun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir.
ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür.
Kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir.
Bundan ayrı, sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususta gözönünde tutulmalıdır.
Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödemede geçerlidir.
Olayımıza gelince; Davacı, dava dilekçesinde, davalının 15.09.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, kiraların her ayın 15`i ile 20`si arasında peşin ödeneceğinin düzenlendiğini;
ancak, davalı kiracının 2013 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait kira paralarını ödememesi nedeniyle temerrüt ihtarları gönderildiğini, borcun ödenmediğini belirterek temerrüt nedenleriyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
Davacı tarafça davalıya kiraların ödenmesi için gönderilen 09.12.2013 tarihli ihtarda da kira paralarının bir an önce ödenmesi belirtilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu`nun 315. maddesi gereğince 30 günlük ödeme süresi verilmeyen ihtarlar geçerli bir temerrüt ihtarı olarak kabul edilemez. Bu nedenle şartları oluşmayan temerrüt nedeniyle tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
2015/2175Tarih : 04.03.2015 İŞYERİ İHTİYACI SEBEBİYLE TAHLİYE ( Kısa Dönem Askere Giden Davacının Oğlu ) TAHLİYE ( İşyeri İhtiyacı ) ASKERE GİDEN OĞULUN İŞYERİ İHTİYACI
Y6HDEsas : 2015/1904Karar : 2015/2175Tarih : 04.03.2015 | İŞYERİ İHTİYACI SEBEBİYLE TAHLİYE ( Kısa Dönem Askere Giden Davacının Oğlu ) TAHLİYE ( İşyeri İhtiyacı ) ASKERE GİDEN OĞULUN İŞYERİ İHTİYACI Kiralayanın ihtarnamede taşınmazı kendi ihtiyacında kullanmak istediğini, daha sonrasında ise dava dilekçesinde oğlunun ihtiyacına dayanarak tahliye istemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak davacının ihtiyaç sahibi oğlunun kısa dönem askere gittiğinin bildirilmesine göre; |
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ KARARI:Dava, işyeri ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı TBK.nun 350. madde hükmüne göre kiralayan, kendisinin, eşinin, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir.
Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; davacı, ihtarnamede kendi ihtiyacı için büro, dava dilekçesinde stajyer avukat oğlunun avukatlık bürosu olarak kullanacağından bahisle kiralananın tahliyesini istemiş, davalı davanın reddini savunmuş,
mahkemece ihtiyaç iddiasının samimi olmadığı ve davacının oğlunun askerlik hizmetini yerine getirmek üzere kıtasına teslim olduğu beyan edildiğinden henüz ortaya çıkmamış bir ihtiyaç için davanın açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Kiralayanın ihtarnamede taşınmazı kendi ihtiyacında kullanmak istediğini, daha sonrasında ise dava dilekçesinde oğlunun ihtiyacına dayanarak tahliye istemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak davacının ihtiyaç sahibi oğlunun kısa dönem askere gittiğinin bildirilmesine göre bu hususun mahkemece araştırılarak ihtiyaç iddiasının değerlendirilmesi gerekirken uzun sürede askerlik hizmetine uygulanan daire içtihadının olaya uygulanması doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliği ile, karar verildi.
Aidat Ödemelerinde gecikme durumunda önce faiz sonra ana para mı alınır ?-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu`nun 20. maddesinin
1. fıkrası gereğince;
kat maliklerinden her biri anagayrimenkulün ortak giderler ve tesislerinin işletme giderlerine katılmakla yükümlü olup,
3. fıkrasına göre de;
gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için (14.11.2007 tarihine kadar % 10, bu tarihten sonra ise % 5) gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Yargıtay uygulamalarında ise;
gecikme tazminatından sorumluluk kat malikinin aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantısına katılması, katılmamış ise alınan kat malikleri kurulu kararının veya bu karar doğrultusunda oluşturulan işletme projesinin kendisine tebliğ edilmesine ya da malik tarafından öğrenildiğinin ispatlanması (aidatın ödenmesi vb gibi) halinde başlamaktadır.
Somut olayda 2001 yılından takibin yapıldığı tarihe kadar ödenmeyen aidatlar istenilmekte, davacı tarafından da bir kısım ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda davacının takibe konu aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantısına katılıp katılmadığının, katılmamışsa alınan kararların ya da işletme projesinin tebliğ edilip edilmediğinin, edilmemiş olmasına rağmen istenen aidatların ödenip ödenmediğinin araştırılması, karar ya da proje tebliğ edilmemişse takip öncesi toplu ödemenin yapıldığı tarihte davacının aidatları öğrendiği kabul edilerek, bilirkişiden bu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gecikme tazminatını hesaplanması suretiyle asıl alacak ve borç miktarını belirlemesi, yapılan ödemelerin Borçlar Kanunu`nun 84. maddesi (yeni Türk Borçlar Kanunu 100. madde) gereğince öncelikle gecikme tazminatından düşülmesi suretiyle hesaplama yapılması, takip sonrası yapılan ödemeler de gözününe alınarak buna göre borç miktarı belirlenip rapor alınması ve ayrıca Mersin 2. İcra Hukuk Mahkemesi`nin (bozma öncesi E.2011/857-K.2013/496 sayılı) şikayet davasına ilişkin dosyası da getirtilip incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliği ile, karar verildi.
ORTAK GİDERLERE KATILMADA GECİKME TAZMİNATI ( Aidat Borcunun Öğrenilme Tarihi ) ORTAK GİDERLERE KATILMA VE AİDAT BORCUNUN ÖĞRENİLDİĞİ GÜN ( Gecikme Tazminatı Yönünden )
Y18HDEsas : 2014/14796Karar : 2015/2710Tarih : 24.02.2015 | ORTAK GİDERLERE KATILMADA GECİKME TAZMİNATI ( Aidat Borcunun Öğrenilme Tarihi ) ORTAK GİDERLERE KATILMA VE AİDAT BORCUNUN ÖĞRENİLDİĞİ GÜN ( Gecikme Tazminatı Yönünden ) Mahkemece, davalının aidat borcunu öğrendiği günün açıkça belirlenmesi, |
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ KARARI:Dava dilekçesinde, davalının ortak gider (aidat, demirbaş ve yakıt) alacağı için yürütülen icra takibine yaptığı itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istenmiş,
mahkemece davanın kısmen kabulüne ve asıl alacağın % 20`si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Kat Mülkiyeti Yasası`nın 20. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre ortak giderden payına düşeni ödemeyen bağımsız bölüm malikinin ödemede geciktiği günler için ödemekle yükümlü bulunduğu gecikme tazminatının başlangıç gününün açıkça saptanmış olması gerekir.
Dava konusu ortak giderin dayanağını oluşturan kat malikleri kurulu kararına davalı katılmışsa karar tarihi, kararın alındığı toplantıya katılmamışsa bu kararın kendisine tebliğ edildiği ya da başka bir biçimde borcunu öğrendiği tarih, bu da yoksa hakkında açılan icra takibi nedeniyle ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih esas alınmalıdır.
Mahkemece, yukarıdaki esaslar dikkate alınarak davalının aidat borcunu öğrendiği günün açıkça belirlenmesi, icra takibinden önce öğrenmediği saptandığında gecikme tazminatının ödeme emrinin tebliğinden itibaren başlatılması gerekirken, bu konuda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan borcun ait olduğu aydan itibaren gecikme tazminatının hesaplanıp buna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliği ile, karar verildi.
Y18HD 24.02.2015 E.2014/14796 – K.2015/2710
____________ oOo ____________
KOOPERATİF ORTAĞINDAN BORÇ ALABİLİR Mİ ?
Y23HDEsas : 2014/10351Karar : 2015/1585Tarih : 12.03.2015 | KOOPERATİFİN ORTAKLARINA BORÇLANMASI ( İtirazın İptali Davası ) İCRA ANKAR TAZMİNATI ( Kooperatifin Ortaklarına Borçlanması ) Parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortak aleyhine kooperatif tarafından girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada: Bozma ilamında, hüküm altına alınan miktarla ilgili olarak 4.000,00 TL yönünden de davanın kabulü gerektiği belirtilmesine karşın, reddedilen faiz tutarını da kapsar mahiyette davanın tamamen kabulü yönünde hüküm kurul doğru görülmemiştir.fk |
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ KARARI:Davacı vekili, müvekkili kooperatifin eski ortağı olan davalı aleyhine kooperatif ortaklığından kaynaklanan 4.433,13 TL asıl alacak, 1.105,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.538,13 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek,
itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davaya dayanak edilen 03.05.2008 tarihli genel kurul toplantısında akaryakıt istasyonlarına olan 500.000,00 TL borcun ödenmesi amacıyla ortaklardan 250.000,00 TL borçlanılması ve bunun her üyeden 4.000,00 TL alınarak gerçekleştirilmesine karar verilmiş ise de,
kooperatif anasözleşmesinde ortaklardan borç alınabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi ortağın borç verme iradesinin bulunmadığı sürece bu karara dayanılarak davacı kooperatifin talepte bulunamayacağı,
ayrıca 1163 sayılı yasanın 52. maddesi uyarınca 3/4 toplantı yeter sayısı bulunmadığından;
4.000,00 TL` ye ilişkin talebin yerinde olmadığı, davalının takip tarihi itibariyle eski ortaklığı nedeniyle 360,00 TL aidat ve bunun 129,00 TL faizi ile şahsi 8,33 TL akaryakıt borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile bu miktarlar üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına,
kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş;
kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine,
Dairemizin 17.05.2013 tarihli, 2013/2290 E., 2013/3297 K. sayılı kararı ile
İptali kabil olan ve süresinde açılmış bir iptal davası bulunmadığından kesinleşmiş bulunan genel kurul kararına dayalı 4.000,00 TL`lik talep yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle reddine karar verildiği gerekçesiyle hüküm bozulmuş,
bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davanın kabulüne ve asıl alacağın %40`ı oranında icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dava, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortak aleyhine kooperatif tarafından girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne kararı verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği görülmektedir.
Bozma ilamında hüküm altına alınan miktarla ilgili olarak 4.000,00 TL yönünden de davanın kabulü gerektiği belirtilmesine karşın, reddedilen faiz tutarını da kapsar mahiyette davanın tamamen kabulü yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 360,00 TL aidat, 129,00 TL faiz, 8,33 TL akaryakıt borcu ve 4.000,00 TL katılım payı yönünden itirazın kısmen iptaline ilişkin hüküm kurularak, icra inkar tazminatı miktarının asıl alacak miktarına göre değerlendirilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti hususunda da kabul ve red oranına göre hesaplama yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, oybirliği ile, karar verildi