kooperatif anasözleşmesinde ortaklardan borç alınabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi ortağın borç verme iradesinin bulunmadığı sürece bu karara dayanılarak davacı kooperatifin talepte bulunamayacağı,

kooperatif anasözleşmesinde ortaklardan borç alınabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi ortağın borç verme iradesinin bulunmadığı sürece bu karara dayanılarak davacı kooperatifin talepte bulunamayacağı,

KOOPERATİFTEN İHRAÇ KARARININ İPTALİ ( Genel Kurul Kararından Ucuza satış ) KOOPERATİFTEN TAŞINMAZ ALAN DAVACININ ÜYELİKTEN İHRACI

Y22HDEsas : 2015/1777Karar : 2015/1661Tarih : 17.03.2015 KOOPERATİFTEN İHRAÇ KARARININ İPTALİ ( Genel Kurul Kararından Ucuza satış )
KOOPERATİFTEN TAŞINMAZ ALAN DAVACININ ÜYELİKTEN İHRACI

Yönetim kurulu kararı ile satılan daireyi alarak kooperatif üyeliği kaydedilen davacının, genel kurul tarafından alınan üyelikten ihrac kararının iptali istemi ile açtığı davada:

Davalı kooperatifin defter ve belgelerinin usulüne uygun tutulmamış olması;
paranın kooperatif kasasında görülmemesi, davacının kusurundan kaynaklanmaz.

davacının kooperatiften ihracının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 16. ve 27. maddeleri ile kooperatif anasözleşmesinin 14. maddesindeki ihraçla ilgili düzenlemeye aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne dair karar usul ve yasaya uygundur.fk

DAVA VE KARAR:

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ KARARI:Davacı vekili, müvekkilinin 02.02.2008 tarihli genel kurul kararı ile 35.000,00 TL ödeme karşılığında davalı kooperatife ortak olduğunu,
kooperatifin 09.06.2013 tarihli genel kurulunda bahsi geçen dairenin 2006 yılı genel kurul toplantısında en az 40.000,00 TL bedelle satışına karar verildiği halde düşük bedelle satışın yapıldığı gerekçesiyle müvekkilinin ihracına karar verildiğini,
ihraç hallerinin mevzuatta ve anasözleşmede açıkça belirlendiğini, ancak ortaklık yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde ve önceden ihtar edilmek kaydıyla yönetim kurulu kararına istinaden ihraç yapılabileceğini,
bahsi geçen genel kurul kararının yasaya ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, 09.06.2013 tarihli genel kurulun 10. maddesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, aslında dava konusu hissenin bir çok usulsüz işlem gerçekleştiren, zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yargılanmakta olan eski başkan A… Y… tarafından alındığını,
davacının ise eski başkanın eşinin akrabası olduğunu, önceki genel kurulda bu hissenin 40.000,00 TL karşılığı satışına karar verildiğini,
kayıtlarda makbuzla 35.000,00 TL para girişi göründüğü halde kasa ve banka hesabında bu paranın görünmediğini,
anasözleşme gereği para tahsilatlarının en az iki kişi imzası ile yapılması gerektiğini, ancak makbuzda tek imza bulunduğunu,
dairenin elektrik ve su aboneliklerinin eski başkan A… Y… adına alındığını,
kooperatifin hak edişine giren bu daire hakkında eski başkan A… Y…`in kız kardeşi H… E… aleyhine tapu iptal ve tescil davası açılması üzerine davacıya satılmış gibi gösterilen daire için eksik kalan 5.000,00 TL`lik bedel ile bunun faizini A.. Y…`in kooperatifin banka hesabına ödediğini savunarak, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yargılaması süren davanın sonucunun beklenmesini ve açılan davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı kooperatifin defter ve belgelerinin usulüne uygun tutulmadığı,
davacıya 02.02.2008 tarihli 6 sayılı yönetim kurulu kararı ile B blok giriş kat 1 nolu bağımsız bölümün satışına karar verildiği,
üye kayıt defterinde üye olarak kaydının bulunduğu, paranın kooperatif kasasında görülmemesinin davacının kusurundan kaynaklanmadığı,
davacının usulüne uygun tutulmayan kooperatif kayıtlarından sorumlu tutulamayacağı,
18.06.2011 tarihinde yapılan genel kurulda göreve gelen yeni yönetim tarafından genel kurul toplantı tutanağının 10. Maddesi gerekçe gösterilerek ihtar yapılmaksızın davacının kooperatiften ihracının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 16. ve 27. maddeleri ile kooperatif anasözleşmesinin 14. maddesindeki ihraçla ilgili düzenlemeye aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ( ONANMASINA ), alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,  oybirliği ile, karar verildi.
Y22HD 17.03.2015 E.2015/1777 – K.2015/1661

kar dağıtmı muhtasar beyanname

olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradında tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.
            Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.
            Diğer yandan Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnemenin 36 ncı maddesinde;
             “1. Teşekküller ve müesseseler yıllık karlarının % 20’sini nominal sermayelerinin tamamına ulaşıncaya kadar birinci tertip yedek akçe olarak ayırırlar. Bankalar Kanununa tabi iktisadi devlet teşekkülleri, Bankalar Kanununda öngörülen yedek akçeleri de ayrıca ayırırlar.
             2. Teşekküller ve müesseseler birinci fıkrada belirtilen olağan yedek akçeler ile vergi ve diğer kanuni yükümlülükler ayrıldıktan sonra kalan karın % 20’sini nominal sermayenin tamamına ulaşıncaya kadar ikinci tertip olağan yedek akçe olarak ayırırlar. Nominal sermayenin tamamına ulaştıktan sonra % 10 oranında yedek akçe ayrılmasına devam olunur.
            3. Teşekkül ve müesseselerde kardan varsa geçmiş yıl zararları mahsup edilir.
            4. Yukarıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan kâr, müesseselerde teşekküle, teşekküllerde ise Hazineye devredilir.”
            hükmü yer almıştır.
            Buna göre, kar payı dağıtımına ilişkin yazı her ne kadar 12.05.2014 tarihinde Genel Müdürlüğünüze gönderilmiş olsa da kar payı dağıtımı yapılacak tarihler ayrıca belirtilmiş olduğundan bu tarihte Hazine Müsteşarlığına nakden veya hesaben kar payı ödemesi yapılmamış olması halinde tevkifat da yapılmayacaktır.
            Dolayısıyla, hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleştiği başka bir deyişle Hazine Müsteşarlığı tarafından söz konusu temettülerin talep edilebilir hale geldiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca vergi tevkifatı yapılacağı tabiidir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Satış vaadi sözleşmesi değer Artış kazancında dikkate alınır mı?

            4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 705 inci maddesine göre, taşınmaz mülkiyeti tapuya tescille kazanılmaktadır. Öte yandan, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, alıcı ve satıcının karşılıklı olarak satıcının taraflarca belirlenen bir bedel karşılığında taşınmazını vermek, alıcının da bu taşınmazı satın almak ve bedelini ödemek konusunda taahhüt beyanlarının alınması esasına dayanan bir ön akit çeşididir. Bu nedenle, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tek başına bir taşınmazın mülkiyet devrini sağlamaz. Buna göre, bir taşınmaza ilişkin mülkiyet hakkının kazanılmasında “iktisap tarihi” olarak, bu taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihin değil, ilgili taşınmazın tapuya tescil tarihinin esas alınması gerekir.
            Konu ile ilgili olarak yayımlanan 76 Sayılı Gelir Vergisi Sirküleri’nin “Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin Belirlenmesi” başlıklı bölümünde “Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır.” denilmektedir.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre; bahse konu arsanıza ilişkin değer artış kazancının tespitinde ilgili arsanın iktisap tarihi olarak; söz konusu taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin akdedildiği 27.06.2005 tarihi ya da Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince ilgili taşınmazın tesciline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği 27.02.2012 tarihinin değil, söz konusu arsayı tapuya tescil ettirdiğiniz 12.09.2014 tarihinin dikkate alınması gerekir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 

konsoloslukta çalışanların vergisel durumu

            Anlaşmanın yukarıdaki 19 uncu maddesinin 1/b bendi hükmü uyarınca, Türk vatandaşlığını haiz veya Türkiye’de mukim (yalnızca bu hizmeti sunmak için Türkiye’ye gelenler hariç) olan kişilere Türkiye’deki ABD temsilciliklerinde ifa ettikleri görevleri dolayısıyla yapılan ücret ödemelerini vergilendirme hakkı, ödeme ABD kaynaklı olsa dahi, Türkiye’ye ait bulunmaktadır.
            Bu itibarla, hem Türk vatandaşı olmanız hem de Amerikan Konsolosluğunda göreve başlamadan önce Türkiye’de ikamet etmeniz sebebiyle Türkiye mukimi addedildiğinizden, söz konusu göreviniz dolayısıyla elde etmiş olduğunuz ücret gelirlerini vergileme hakkı Türkiye’ye ait olup, vergilemenin iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yapılması gerekmektedir.
            Bu çerçevede, Amerikan Konsolosluğundan almış olduğunuz ücretlerin Gelir Vergisi Kanununun 16 ncı maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, anılan maddede yer alan istisnadan yararlanılabilmesi için de karşılıklı olmak şartının sağlanması gerekmektedir.
            Buna göre, ülkemizde bulunan yabancı büyükelçilik ve konsolosluklarında çalışan Türk vatandaşı ve diğer ülke vatandaşlarına ödenen ücretlerin karşılıklı olarak gelir vergisinden istisna tutulabilmesi için yabancı ülkelerde bulunan Türk Büyükelçilik ve Konsolosluklarında çalışan Türk vatandaşı ve diğer ülke vatandaşı personelin ücretlerinin de gelir vergisinden istisna olması gerekmektedir.
            Sonuç olarak, karşılıklı olmak şartının sağlanması halinde Amerikan Konsolosluğundan almış olduğunuz ücretler Gelir Vergisi Kanununun 16 ncı maddesine göre gelir vergisinden istisna edilecek ve söz konusu ücret geliriniz için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.
            Ancak, karşılıklı olmak şartının sağlanmaması durumunda söz konusu ücret gelirin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiği tabiidir.
            Diğer taraftan, Türkiye-ABD Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın “Kişilere İlişkin Kapsam”a dair 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan; “Birleşik Devletler ise kendi vatandaşlarını vatandaşlık ilişkisi dolayısıyla, sanki bu Anlaşma yürürlüğe girmemiş gibi vergilendirebilir” hükmü uyarınca Amerikan Konsolosluğundaki göreviniz dolayısıyla elde ettiğiniz ücret gelirini Amerika’nın da vergilendirmesi söz konusu olabilecektir.
            Bu durumda, Anlaşmanın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi”ne ilişkin 23 üncü maddesinin 1/a bendi uyarınca, Türkiye’de ödediğiniz verginin Amerika’da ödeyeceğiniz vergilerden mahsup edilmesi gerekmektedir.

Kooperatiflerde gündeme madde ekletmek

Kooperatifler Kanunu 46/son maddesinde, 
gündemde olmayan hususların görüşülemeyeceği, ancak, kooperatife kayıtlı 
ortakların en az 1/10 ‘unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden 
önce yazılı teklifte bulunmaları halinde, hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, 
bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması, çıkan veya çıkarılan 
ortaklar hakkında karar alınması, genel kurulun yeni bir toplantıya çağırılması 
ve kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı 
olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali, yönetim kurulu 
üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi ile ilgili hususların 
genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile gündeme alınacağı 
belirlenmiştir. Somut olayda hesap tetkik komisyonu raporunun görüşülerek bir 
karara bağlanmasına ilişkin bir gündem maddesi bulunmadığı gibi bu hususun 
gündeme alınmasına dair bir karar da alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde, 4. 
maddeyle alınan genel kurul kararı gündem dışına çıkılarak alınmış bir karar 
olduğundan anılan 46. maddede düzenlenen gündemde olmayan hususların 
görüşülemeyeceği yönündeki yasal hükme aykırı bulunmaktadır. Dolayısıyla 
iptali yönünde hüküm kurulmasında yanlışlık yoktur. Bu durum karşısında, 
dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde 
dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön 
bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında

Kooperatiflerde Hesap tetkik komisyonu ne zaman görüşülmelidir ?

Davalı kooperatifin 27.6.1998 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden bir kısım ortaklar Kooperatifler Kanunu’nun 46/3 maddesine uygun olarak önerge vermişler, önergede “hesap tetkik komisyonu kurulması, ibranın geri bırakılması ve hesap tetkik komisyonu raporunun sonucuna göre yönetim ve denetim kurullarının görevden azli” konularının gündem maddelerine ilave edilerek görüşülmesini istemişlerdir. Bu önerge genel kurulda görüşülerek Hesap Tetkik Komisyonu kurulmuş, daha sonra Hesap Tetkik Komisyonu Raporunun hazırlanması için divan heyetince, genel kurula bir hafta süre verilmesine karar verilmiştir. Bunun üzerine genel kurul Kooperatifler Kanunu’nun 43. maddesinde öngörülen biçimde yetkili organ tarafından yeni bir çağırı yapılmaksızın 4.7.1998 tarihinde toplanarak söz konusu kararları almıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 46. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hesap tetkik komisyonu seçilmesi, bilanço incelemesi ve ibranın geriye bırakılması hususları gündeme alınıp kabul edilmesi halinde, aynı yasanın 98. maddesi ile kooperatifler hakkında da uygulama olanağı bulunan TTK.nun 377. maddesine göre bilanço tasdiki ibra ve bunlarla doğrudan ilgili olan hususların görüşülmesi bir ay sonraya bırakılması gerekir. Bu sebeple genel kurulun ertelenmesi halinde izleyen toplantının bir aydan az olmamak üzere günün toplantı yeri ve gündemi yasaca öngörülen biçimde ( Kooperatifler Kanunu md.43, TTK. Md.368 ) yetkili organ tarafından ortaklara duyurulmalıdır. Somut olayda bu duyuruyu yapacak olan yetkili organ kooperatifin yönetim kuruludur. Genel Kurul toplantısında, divan heyetinin böyle bir yetkisi yoktur.
Divan başkanı, genel kurulu ertelerken bir ay sonraya bırakılan toplantının gününü tayin edemez. Genel kurul ertelendikten sonra yönetim kurulu en az bir veya genel kurulca azlığın izni ile bir süre öngörülmüş ise bu süreyi gözönüne alarak genel kurulu toplantıya çağırır.
Kanunun öngördüğü biçimde çağrı merasimi ve süreye uyulmaksızın yapılmış bir toplantının hukuken geçerli bir genel kurul toplantısı niteliğinde olup olmadığının üzerinde durmak gerekir. Doktrinde de değinildiği gibi, “bir genel kurul kararından söz edilebilmesi için öncelikle iki ana unsur gerekir. Bunlardan ilki, genel kurul niteliğinde bir kurul, ikincisi ise bu kurulu oluşturan pay sahiplerinin bir kararı. Böylece toplanan pay sahipleri değilse, pay sahipleri TK.nun emrettiği şekil ve usulde toplanmamışlarsa ve karar almamışlarsa bir genel kurul kararının varlığından söz edilemez” ( Bkz. Poray/Tekinal/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku İst. 1995 sh.364.
Yukarıda belirtilen görüşler ve Dairemizin bu yönde yerleşik içtihatlarının ışığında dava konusu olaya dönülürse, davalı kooperatifin 4.7.1998 tarihli erteleme genel kurul toplantısı şekil ve usul açısından gerekli çağrı yapılmadan yasanın emredici hükümlerine aykırı olarak yapıldığından, yasal niteliğe bürünmemiş fiili bir toplantı niteliğinde olup, yok hükmündedir.
Mahkemece konuya bu açıdan yaklaşılmak suretiyle 4.7.1998 tarihli genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitine, bu sonuca göre 27.6.1998 tarihli genel kurul toplantısında sözü edilen önerge ile ilgili olarak alınan kararlar bir hüküm doğurmayacağından iptaline, birleştirilen 1998/801 E. Sayılı davadaki talebin asıl davanın sonucu çerçevesinde ele alınıp karar verilmesi gerekirken yasaya aykırı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi

Hesap Tetkik Komisyonu kooperatif

Kooperatifler Kanunu’nun 46. maddesi gereğince Hesap Tetkik Komisyonu seçilmesi halinde, bilanço incelemesi ve ibranın da geriye bırakılması gerekir mi?

Kooperatifler Kanunu’nun 46.maddesi gereğince Hesap Tetkik Komisyonu seçilmesi halinde, bilanço incelemesi ve ibranın da geriye bırakılması gerekecektir. Gündemin diğer maddelerinin görüşülmesine bir engel bulunmamaktadır. Hesap Tetkik Komisyonu’nun hesapları kooperatif merkezi dışında incelemek istemesi halinde, yöneticilerin defter ve belgeleri verme zorunluluğu bulunmadığı, ancak yöneticilerin incelemenin kooperatifte yapılabilmesi için lüzumlu şartları hazırlamakla görevli olduğu düşünülmektedir

Kooperatif üyelerine işyeri tesliminde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hk.

 

Kooperatif muhasebe yönetmeliği 2015

Kooperatifler ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Muhasebe Yönetmeliği!

KOOPERATİFLER, KOOPERATİF BİRLİKLERİ, KOOPERATİF MERKEZ BİRLİKLERİ VE TÜRKİYE MİLLİ KOOPERATİFLER BİRLİĞİ MUHASEBE YÖNETMELİĞİ

Yayımlandığı R.G. : 28.11.1973 – 14726

Amaç ve kapsam:

Madde 1- 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’ nin muhasebe usulleri ve tutacakları defterler hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanır.

BİRİNCİ BÖLÜM

Tutulacak defterler:

Madde 2- Kooperatifler ve bunların üst kuruluşları aşağıda belirtilen defterleri tutarlar.

a) Kanuni defterler,

b) Diğer kanuni defterler,

c) Yardımcı defterler.

A) Kanuni defterler:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 182 ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 66 ncı maddeleri gereğince tutulması zorunlu olan defterlerdir.

a) Yevmiye defterleri:

(TTK. md. 70)

Yevmiye defteri kayda geçirilmesi icabeden işlemleri vesikalardan çıkararak tarih sırasiyle ve madde halinde tertipli olarak yazmaya mahsus defterdir.

Yevmiye defteri ciltli ve sahifeleri müteselsil sıra numaralı olur. Vergi kanunlarına göre, müteharrik yapraklı yevmiye defterinin kullanılmasına müsaade olunduğu takdirde, vergi kanunlarına uygun olarak bu defterler de kullanılabilir.

Yevmiye defterinin en az aşağıdaki bilgileri ihtiva etmesi gerekmektedir.

1) Madde sıra numarası,

2) Tarih,

3) Borçlu hesap,

4) Alacaklı hesap,

5) Meblağ (Yardımcı hesaplara taksim edilenlerin izahat sütununda gösterilmesi şarttır)

6) Her kaydın dayandığı vesikaların nev’ i, varsa tarih ve numarası.

Bu defter; borç, alacak, izahat, fiş numarası, yevmiye defteri, madde numarası, defteri kebir sahife numarası ve varsa tarih kayıtlarının yazılmasına imkan verecek şekilde tertip edilir.

Nakden yapılan işlemler için tahsil veya tediye, mahsuben yapılan işlemlerde mahsup fişi kullanılır.

Günlük işlemleri ihtiva eden bu işler, yevmiye defterine aşağıda belirtilen şekilde kaydedilir.

İş hacminin genişliği, işlemlerin bir yevmiye defterine kaydına imkan vermediği durumda tek ve çift günler veya tek ve çift aylar için ayrı ayrı yevmiye defteri kullanılabilir.

İş yılı bittiği halde defter dolmamışsa, gelecek yıl işlemlerinin kaydında da kullanılabilir.

Yevmiye defterinin borç ve alacak toplamlarının birbirine eşit olması gerekir.

Her iş yılı sonunda kati mizanın çıkarılmasını müteakip kati mizan bakiyeleri esas alınmak ve borç bakiyesi veren hesaplar alacak, alacak bakiyesi veren hesaplar borç kaydedilmek üzere bir mahsup fişi düzenlenerek yevmiye defterinin sonuna kapanış maddesi kaydedilir. Yeni iş yılında yevmiye defterinin ilk maddesine kati mizan bakiyeleri yazılır.

b) Defteri kebir:

(TTK. md. 71)

Defteri kebir, yevmiye defterine kaydedilmiş olan işlemleri buradan alarak sistemli bir surette hesaplara dağıtan ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplayan defterdir.

Defteri kebir en azından şu bilgileri ihtiva etme zorundadır.

1) Tarih,

2) Yevmiye defteri madde numarası,

3) Meblağ,

4) Toplu hesaplarda yardımcı nihai hesapların isimleri.

Defteri kebir ciltli ve sahifeleri müteselsil sıra numaralıdır. Karşılıklı iki sahifesi bir hesaba tahsis edilir. Birinci sahifeye ilgili hesabın borç işlemleri, ikinci sahifeye alacak işlemleri kaydolunur.

Defteri kebir sahifeleri, hesap planındaki sıraya ve hesabın işleme durumuna göre takdim olunur.

İş hacmi az olan kooperatif kuruluşlar, yevmiyeli defteri kebir kullanabilirler.

Bu defter, defteri kebir ile yevmiye defteri ve kasa defterinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu üç defterin vazifesini görür.

Kasa ve mahsup işlemlerinin tarih sırasıyla düzenli ve müfredatlı alacak kaydına mahsustur. Ciltli olup sahifeleri müteselsil sıra numaraları taşır.

c) Envanter ve bilanço defteri:

(TTK. md. 72, 73)

Envanter çıkarmak; saymak, ölçmek, tartmak ve değerlendirmek suretiyle, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları, kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

Envanter defteri, işe başlama tarihinde ve müteakiben her iş yılı sonunda çıkarılan envanter ve bilançoların kaydına mahsus defterdir.

Envanter defteri ciltli ve sahifeleri müteselsil sıra numaralıdır.

Kanunda aksine hüküm olmadıkça iş yılı sonu için çıkarılacak envanter ve bilançoların gelecek iş yılının ilk üç ayı içinde tamamlanmış olması lazımdır.

Envanter esas itibariyle defter üzerine çıkarılır. Ancak işlerinde geniş ölçüde ve çeşitli mal kullanan büyük kooperatifler işletmeleri, envanterlerini listeler halinde tanzim ve listeler muhteviyatını envanter defterine icmalen kaydedebilirler.

Bu takdirde envanter cetvellerinin;

a) Sahifelerinin numaralanarak sıraya konulması,

b) Envanterleri çıkaran memurla yetkililer tarfından imzalanması ve tanzim tarihinin konulması gerekir.

ç) Karar defterleri:

(TTK. md. 78. 236)

Karar defterleri kooperatifin yetkili organlarınca (Genel Kurul ve Yönetim Kurulu) alınan kararların kaydına mahsus defterlerdir.

I- Genel kurul karar defteri:

Bu deftere, genel kurul tarafından alınmış olan kararlar, toplantı tarihi, toplantıda bulunan ortakların ortak numarası, ad ve soyadları ile, alınan kararlarda oy sayısı ve müzakerelerin tam bir surette bilinmesi için gerekli diğer hususlar kaydedilir, kararların altı imzaya yetkili olanlar tarafından imzalanır.

Defter ciltli ve müteselsil sıra numaralı olacaktır.

Bu defter, sahifeleri bitinceye kadar kullanılır.

II- Yönetim kurulu karar defteri:

Yönetim kurulu karar defteri yönetim kurulu tarafından alınan kararların kaydına mahsustur.

Ciltli ve müteselsil sıra numaralıdır.

Yönetim kurulu tarafından alınan kararların, deftere yazılması ve altının toplantıda hazır bulunan üyeler, tarafından toplantı sırasında imsalanması mecburidir.

Verilen karara aykırı oy kullanılan veya çekimser kalan üyeler sorumluluktan kurtulabilmek için karar altına aykırı oy kullanma ve çekimserlik sebeplerini belirterek kararı imzalarlar ve bu durumu denetçilere bildirirler.

Karar metninde; toplantı günü, karar numarası, toplantıda hazır bulunan üyelerin ad ve soyadları, beyan edilen oy ve müzakerelerin tam bir suretle bilinmesi için gerekli diger hususlar bulunur.

d) Ortaklar defteri:

(TTK.md.326; KK. md. 16)

Bu deftere; ortakların ad ve soyadları, iş ve konut adresleri, ortaklığa giriş çıkış tarihleri ve çıkarılma sebepleri, taahhüt ettikleri sermaye payları ile bu paylara karşılık yapılan tahsilat ve iadeler, ortaklığa kabul ve çıkışları ile ilgili yönetim kurullarının kararı tarih ve numaraları kaydedilir.

B) Diğer kanuni defterler:

(VUK. md. 197, 201, 206, 213)

Vergi Usul Kanunu işletmelerin özelliğine göre bazı ilave defterlerinin tutulmasını gerekli kılmıştır. Eğer kooperatif, sınai bir işletme kurmuşsa, bu işletme için ( İmalat Defteri ) ile ( İstihsal Vergisi Defteri ) tutacaktır. Kooperatif nakliyat işleri için uğraşıyorsa ( Nakliyat Vergisi Defteri ) veya zırai işletme söz konusu ise ( Çiftçi İşletme Defteri ) tutulması gereklidir.

C) Yardımcı defterler:

Kooperatifler ve üst kuruluşlar kanuni defterler dışında aşağıda belirtilen yardımcı defterleri tutmakla zorunludur.

1- Kasa defteri, (kaldırıldı)

2- Stok giriş-çıkış defteri veya kartları,

3- Sabit kıymetler ve demirbaş defteri,

4- Kıymetli evrak defteri,

5- Teftiş defteri,

6- Gelen-giden evrak kayıt defteri.

Bu defterler dışında ihtiyaca göre her hesap için ayrı ve müfredatlı diğer defter ve föyler tutulabilir.

Bu defterler tasdike tabi değildir. Defter veya kalamoza şeklinde tutulur. Şekilleri ihtiyaç ve iş icaplarına göre değişik olabilir.

1- Kasa defteri:

Günlük tahsil ve tediye işlemlerinin kaydına ve kasa mevcudunun kontroluna yarıyan yardımcı bir defterdir.

Tahsil edilen paralar bu defterin borç kısmına, nakden yapılan ödemeler de alacak kısmına kaydedilir. Bu defterin borç bakiyesi kasa mevcudunu gösterir.

Günlük işlemlerin sonunda kasadaki paralar sayılarak kasa yardımcı defteri kayıtlarına uygun olup olmadığı kontrol edilir.

Yevmiyeli defteri kebir kullanan kooperatif  kuruluşlar, kasa mevcudunu bu defter üzerinde takip edebileceklerinden ayrıca kasa kasa yardımcı defteri tutmalarına lüzum yoktur.

( Tahsil ve tediye işlemlerinden ve kasadaki paraların saklanmasından sorumlu olanların yönetim kurulu tarafından alınacak bir kararla yazılı olarak tespiti gerekir.)

2- Stok giriş ve çıkış defteri:

Depoya giren ve çıkan malların kaydına ve depodaki malların kontroluna mahsus bir defterdir.

Bu defterin borç kısmına depoya giren mallar, alacak kısmına depodan çıkan mallar miktar ve bedel olarak kaydedilir. Her malın cinsine göre bu defterde aynı bölümler tahsis edilebildiği gibi işin önemine göre çeşitli türdeki mallar için ayrı ayrı defterler de tutulabilir.

3- Sabit kıymetler ve demirbaş defteri:

Bu defter, kooperatif kuruluşlara ait sabit kıymetlerle, demirbaşların alım tarihini, cinsini, maliyet bedellerini, miktarını, yıllar itibariyle ayrılan amortismanları gösteren bir defterdir. Sabit kıymetler ve demirbaş defteri şeklinde ayrı ayrı olarak da düzenlenebilir.

4- Kıymetli evrak defteri:

Bu defteri kooperatifte kullanılan çekler, tahsil, tediye ve mahsup fişleri, ambar giriş ve çıkış fişleri, çek pusulaları, nakliye fişleri gibi evrakın giriş ve çıkışlarının kaydına mahsus defterdir.

5- Teftiş defteri:

Bu defter Ticaret Bakanlığı veya görevlendireceği kuruluşların müfettişleri tarafından yapılan teftişler ve düzenlenen raporlarla ilgili defterdir.

6- Gelen-giden evrak defteri:

Kooperatife gelen, kooperatiften gönderilen yazıların kaydına mahsus defterdir.

Hesap dönemi:

Madde 3- Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

Hesap dönemi normal takvim yılıdır.

Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayan kooperatif kuruluşları Maliye Bakanlığına müracaat ederek 12 aylık özel hesap dönemleri uygulayabilirler. (VUK. md. 174).

İKİNCİ BÖLÜM

Kanuni defterlerin tasdiki:

Madde 4- Yevmiye defteri defteri kebir ( veya yevmiyeli defteri kebir), envanter ve bilanço defteri, karar defterlerinin kullanılmaya başlanılmadan önce notere tasdik ettirilmesi gerekir (TTK. md. 69).

Vergi mükellefiyeti yönünden defterlerin tasdiki hakkında Vergi Usul Kanununun 220 ve 221 inci maddeleri hükümleri saklıdır.

A) Beyanname verme:

Kooperatif ve üst kuruluşlar tutmaya mecbur oldukları diğer defterlerle tutmak istedikleri defterlerin her birin nev’ i ve mahiyetleriyle sayfa sayılarını gösteren iki nüsha beyannameyi bu defterleri kullanmaya başlamadan önce sicil memuruna vermeye mecburdur.

Memur bunlardan birisini tasdik ederek ilgili kuruluşa geri verir. Bu mükellefiyeti hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmeyen kooperatif kuruluşun bu gibi defterleri lehine delil olamaz. ( TTK. md. 69).

B) Tasdikli yenileme:

Yevmiye ve envanter defteri ile V. U. Kanununa göre tutulması mecburi olan diğer defterleri ertesi yıl da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar. (VUK. md. 222).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kayıt nizamı:

Madde 5- Bu Yönetmeliğin 2 nci maddesinde sayılan kooperatif kuruluşları tutacakları defter ve kayıtların:

a) Türkçe olarak tutulması, ( VUK. md. 215 )

b) Mürekkeple veya makine ile yazılması (VUK. md. 216) gerekir.

Bilumum defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun kalemle yapılabilir. Bu mizan çıkarılarak mutabakat sağlandıktan sonra mürekkeplenir ve müteakip aya kurşun kalem ile yazılmış yazı veya yekun bırakılamaz. (VUK. md. 216).

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine göre düzeltilir. Diğer bilumum defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde, düzeltmeler ancak yalnız rakam  ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üste veya yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir.

Defterlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirmek yasaktır. ( VUK. md. 217 ).

Defterlerde, kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz.

Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz. (VUK. md.  218).

Kayıtların mazeretsiz ve sebepsiz olarak 10 günden fazla geciktirilmesi caiz değildir. (VUK. md. 219/9).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Muhasebeyle ilgili belgeler:

Madde 6- Kooperatif  kuruluşların işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde aşağıdaki belgeler kullanılır;

A) Fişler:

1- Tahsil fişi,

2- Tediye fişi,

3- Mahsup fişi.

1-Tahsil fişi:

Tahsil fişleri, numaraları, teselsül eden ve her numarası biri dip koçan olmak üzere ikişer nüshalı olan matbu belgelerdir. Kasaya giren paralar için kullanılır.

2- Tediye fişi:

Tediye fişleri de tahsil fişleri şeklinde matbu belgelerdir. Kasadan çıkan paralar için kullanılır.

Fişlerin üzerinde borçlu veya alacaklı hesapların numara ve isimleri, tahsil veya tediyenin yapıldığı şahıs veya müessesenin  ismi, meblağ ve muamelenin açık şekilde müstenidatının cins, numara ve tarihini de belirtecek izahat bulunur.

Fişlere eklenen evrakı müsbitenin cinsi ve adedi fiş üzerine kaydedilir. Fiş onu yazan tarafından ve ayrıca yetkililer tarafından imzalanır. Fişlere istinaden kasadan yapılacak tediye veya tahsilatı müteakip bunların üzerine veznedar tarafından “tahsil edilmiştir”, “tediye edilmiştir” damgası vurulur ve imzalanır.

Bu fişlerin ilk nüshaları müsbet evrak olarak kayıt ve muhafaza olunur. Dip koçanı ayrıca muhafaza edilir.

3- Mahsup fişi:

Mahsup fişlerinin numaralı olması zorunlu değildir. Bu fişte de tahsil ve tediye fişlerinde olduğu gibi muamelenin mahiyetini açıkca belirtecek şekilde izahat, müstenidatın cins, tarih ve numarası, borçlu ve alacaklı hesapların isim ve numaraları, miktar, fişi yazanın ve yetkililerin imzası bulunur. Fişlerin dayanağı olan eklerin adetleri de fişe kaydedilir.

Tahsil, tediye ve mahsup fişleri yevmiye defterine işlendikten sonra yevmiye defterinin madde numarası kırmızı mürekkeple bu fişlerin üzerine kaydedilir.

B) Makbuz:

Kasaya giren paralar ile depoya giren ayniyat karşılığında verilen vesikalara makbuz denir.

Kasaya giren para karşılığında ve yatıranın isteği üzerine verilen kasa makbuzları iki nüsha olarak düzenlenir. Makbuz numaraları matbu ve müteselsildir. İlk nüsha ilgili şahıs ve müesseseye verilir. Sabit nüshası dip koçan olarak saklanır.

Makbuz üzerinde paranın niçin alındığı, parayı verenin adı, alınan paranın yazı ve rakamla miktarı, makbuzu yazanın ve ayrıca yetkililerin imzaları ve tarih bulunur.

C) Çek:

Kooperatif bankalar nezdinde açtırmış olduğu mevduat hesaplarından veya bankalarca kooperatif lehine açılmış bulunan kredi dahilinde borçlu cari hesaplardan çekilecek paralar için kullanılan, usulüne uygun şekilde düzenlenen matbu bir vesikadır. Çekler ilgili bankalardan temin edilir. Kullanılan çeklerin dip koçanları saklanır.

D) Faturalar:

Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.

a) Faturada bulunması gereken bilgiler:

Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur.

1- Faturanın sıra numarası ve tarihi,

2- Faturayı çıkaranın ticaret ünvanı ve iş adresi,

3- Müşterinin ticaret ünvanı ve adresi,

4- Emtianın veya işin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı,

5- Satılan malların faturanın düzenlenmesinden evvel teslim edilmemişse teslim tarihi.

b) Fatura düzenlenmesi: (VUK. md. 230, 231)

Faturaların düzenlenmesinde aşağıdaki kaideler uygulanır.

1- Faturalar sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir Aynı müessesenin muhtelif şube ve kısımlarında her biri ayrı numara ile başlamak üzere ayrı ayrı fatura kullanıldığı takdirde, bu faturalara şube ve kısımlara göre şube veya kısmın isimlerinin yazılması veya özel işaretle seri tefriki yapılması mecburidir.

2- Faturalar mürekkeple, makine ile veya kopya kalemiyle doldurulur.

3- Faturalar en az bir asıl ve bir örnek çıkarılır. Birden fazla örnek çıkarıldığı takdirde her birine kaçıncı örnek olduğu işaret edilir.

c) Fatura kullanma mecburiyeti: ( VUK. md. 232)

Kooperatif kuruluşlar Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre birinci sınıf tüccar olarak mütalaa edilir.

Bu bakımdan:

1- Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara,

2- Serbest meslek erbabına,

3- Kazançları götürü usulde tespit olunan tüccarlara,

4- Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere,

5- Vergiden muaf esnafa,

sattıkları emtia veya yaptırdıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların kooperatiften satın aldıkları emtia  veya kooperatife yaptırdıkları iş bedelinin bin lirayı geçmesi veya bedeli bin liradan az olsa dahi istemeleri halinde kooperatifin fatura vermesi mecburidir.

company establishment in Turkey

Recently I received an enquiry from a new client about the establishment of a company in Turkey. The client had been given the wrong information earlier and was terrified of the idea of having to find five shareholders to set up a joint stock company. This now incorrect information made me remember how unnecessarily difficult it was to set up a joint stock company in the past. Those who wanted to set up a joint stock company either created a complex mechanism of four to five smaller companies just to meet the requirement of the five shareholders or had to give 0.001 percent shares to some persons and make them shareholders.

As you can imagine, these unreal/dummy shareholders were sometimes difficult to manage. The real owner of the company had to take care of relations with these dummy shareholders and in some cases severe problems occurred, such as that the person who held the shares of the company wanted to take advantage of the shareholder position to generate some more money. This risky structure was finally abolished by the new Turkish commercial code that came into force.

The information given to the client was based on the old version of Turkish commercial code, which was changed a few years ago. Yes, in the past you needed a minimum of five shareholders to make a joint stock company and two shareholders to make a limited company. This minimum shareholders requirement has been changed and now you do not need a minimum of five or two shareholders to set up a company in Turkey. You can set up a sole partner company — i.e., you only need one person to set up a company. This sole shareholder can either be a legal entity or a real person. Needless to say, you can have as many shareholders as you want, as long as you stay within the limits set by the law.

Coming back to the topic, since it is now possible to make a joint stock company with only one shareholder, it might be a good idea to make a new structure and simplify your company by reducing the number of shareholders. Reducing the number of shareholders will not only give a more free state of mind to the owner of the company. There are several benefits to going through this simplification process.

Imagine that you have a company with five shareholders, all real persons including yourself. First, with fewer shareholders, your paperwork will be less; second, you don’t need to talk to people to get their signatures for the shareholders meetings and so on. Imagine that you have a company with five shareholders and all shareholders are legal entities. Just as above, the local company will have less paperwork and there will be no need to make resolutions for each of the shareholding companies. You will not need to reflect the changes in the boards or signing authorities of each shareholder. Vice versa, the shareholding companies can stop putting the local entity into their balance sheets. All official filings will cost less with fewer shareholders.

It is very easy to reduce the number of shareholders and simplify your company. Please let me know if you have any questions about this matter.