Aidat Ödemelerinde gecikme durumunda önce faiz sonra ana para mı alınır ?-

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu`nun 20. maddesinin
1. fıkrası gereğince;
kat maliklerinden her biri anagayrimenkulün ortak giderler ve tesislerinin işletme giderlerine katılmakla yükümlü olup,
3. fıkrasına göre de;
gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için (14.11.2007 tarihine kadar % 10, bu tarihten sonra ise % 5) gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür.

Yargıtay uygulamalarında ise;
gecikme tazminatından sorumluluk kat malikinin aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantısına katılması, katılmamış ise alınan kat malikleri kurulu kararının veya bu karar doğrultusunda oluşturulan işletme projesinin kendisine tebliğ edilmesine ya da malik tarafından öğrenildiğinin ispatlanması (aidatın ödenmesi vb gibi) halinde başlamaktadır.

Somut olayda
2001 yılından takibin yapıldığı tarihe kadar ödenmeyen aidatlar istenilmekte, davacı tarafından da bir kısım ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda davacının takibe konu aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantısına katılıp katılmadığının, katılmamışsa alınan kararların ya da işletme projesinin tebliğ edilip edilmediğinin, edilmemiş olmasına rağmen istenen aidatların ödenip ödenmediğinin araştırılması, karar ya da proje tebliğ edilmemişse takip öncesi toplu ödemenin yapıldığı tarihte davacının aidatları öğrendiği kabul edilerek, bilirkişiden bu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gecikme tazminatını hesaplanması suretiyle asıl alacak ve borç miktarını belirlemesi, yapılan ödemelerin Borçlar Kanunu`nun 84. maddesi (yeni Türk Borçlar Kanunu 100. madde) gereğince öncelikle gecikme tazminatından düşülmesi suretiyle hesaplama yapılması, takip sonrası yapılan ödemeler de gözününe alınarak buna göre borç miktarı belirlenip rapor alınması ve ayrıca Mersin 2. İcra Hukuk Mahkemesi`nin (bozma öncesi E.2011/857-K.2013/496 sayılı) şikayet davasına ilişkin dosyası da getirtilip incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ:

 Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ),  oybirliği ile, karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir