Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı

Başlık Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.
Tarih 20/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-52
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-52

20/02/2012

Konu

:

Geçmiş yıllar zararlarının geçmiş yıllar karlarından mahsup edilmesi durumunda tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 2004 ve 2007 yılı karlarından ayrılan ve olağanüstü yedekler hesabında takip edilen tutarların, geçmiş yıl zararlarından mahsubunun kar dağıtımı sayılıp sayılmayacağı ve tevkifata tabi olup olmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarda tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Şirketlerin kar dağıtımına ilişkin esaslarını düzenleyen Türk Ticaret Kanununun 364 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi uyarınca anonim şirketlerde kar dağıtma yetkisi genel kurula; 536 ncı maddesi uyarınca da kar dağıtımı yetkisi, ortak sayısı 20’den fazla olan limited şirketlerde ortaklar genel kuruluna, ortak sayısı 20 ve daha az olan limited şirketlerde de ortakların yazılı kararına bırakılmıştır.

Aynı Kanunun yedek akçelerle ilgili hükümlerine 466-469 uncu maddelerinde yer verilmiş olup 470 inci maddede ise, kar payının sadece safi kardan ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, geçmiş yıl zararlarının geçmiş yıl kârlarına ve/veya yasal yedeklere mahsup edilmesi işleminde, nakden veya hesaben bir ödeme bulunmamaktadır. Bu nedenle, geçmiş yıl kârlarının ve/veya yasal yedeklerin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi işlemi, kar payı dağıtımı olarak değerlendirilmeyecek ve kar payı dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yapı kooperatifi iken unvan değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüşen kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı hk. Tarih 20/02/2012

Başlık Yapı kooperatifi iken unvan değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüşen kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı hk.
Tarih 20/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[4-11/23]-248
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[4-11/23]-248

20/02/2012

Konu

:

Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; yapı kooperatifi iken unvan değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüşen Kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümler gereğince kooperatiflerin muafiyetten yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde

– Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,

– Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,

– Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması,

– Sadece ortaklarla iş görülmesine, (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.)

ilişkin hükümler bulunması ve bu hükümlere fiilen de uyulması gerekmektedir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kooperatifinizin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartları taşıması halinde kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün bulunmakta olup, anılan bentte belirtilen şartlardan herhangi birinin ihlal edilmesi halinde, bu işlemlerin yapıldığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.

Diğer taraftan, özelge talep formu ve eklerinden, kooperatifinizin unvan değişikliği yaparak site işletme kooperatifine dönüştüğü ve unvan değişikliğini …/…/2007 tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde …/…/2007 tarihi itibariyle tescil ettirdiği ayrıca kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmelerinde bulunması zorunlu olan hükümlere kooperatifinize ait ana sözleşmenin 60 ıncı maddesinde yer verildiği anlaşılmıştır.

Ayrıca kooperatif ana sözleşmesinin 6 ncı maddesinin (2) ve (3) numaralı bentlerinde belirtilen iş ve işlemlerin ana sözleşmede yer alması kooperatifinizin muafiyetini etkilemeyecek, ancak anılan bentlerde sayılan faaliyetlerin yapılması veya Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen diğer şartlardan herhangi birinin ihlal edilmesi halinde, bu şartların ihlal edildiği tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.

Tasfiye halinde kooperatife ait arsanın satışı

Başlık Tasfiye halindeki kooperatife ait arsanın satışı halinde muafiyet şartlarının ihlal edilip edilmediği hk.
Tarih 21/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-40-265
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-40-265

21/02/2012

Konu

:

Tasfiye halinde kooperatife ait arsanın satışı

İlgi (a)’da kayıtlı dilekçenizde Kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf olup olmadığı hususunda görüş talebi üzere ilgi (b)’de kayıtlı özelgede; kooperatifinizce verilen söz konusu dilekçede üst birliğe üye olmadığınız belirtildiğinden kooperatifinizin kuruluşunun tescil edildiği tarihten 31.12.2005 tarihine kadar kurumlar vergisi ve geçici vergi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerektiği, ayrıca, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi gereğince, 01.01.2006 tarihinden itibaren kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için söz konusu maddede belirtilen muafiyet şartlarını taşımaları gerektiği belirtilerek, konut yapımının imkansızlaşması halinde, kooperatifinize ait arsanın parsellenerek kura ile ortaklara dağıtılmasının kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetini etkilemeyeceği ancak, kooperatifinize ait arsanın satılması halinde muafiyet şartlarından “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartı ihlal edileceğinden, satışın yapıldığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edileceği bildirilmiştir.

Bu defa, kooperatifiniz tarafından Başkanlığımıza hitaben verilen ilgi (c)’de kayıtlı özelge talep formunuzda ise, kooperatifinizin Başkanlığımızca verilen ilgi (b)’de kayıtlı özelge doğrultusunda 01.01.2006 tarihinden itibaren kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanıldığı, 2007 takvim yılı dahil kurumlar vergisi beyannamesi ve ek belgelerinin anılan vergi dairesine verildiği, söz konusu beyannamelerde cari yıl zararı ve geçmiş yıl zararlarının beyan edildiği, 2008 yılından itibaren kurumlar vergisi muafiyetinden yararlandığınız, kooperatifiniz adına Kasım 2005 tarihinde alınan arsanın 02.09.2010 tarihinde satıldığı, kooperatifinizin amacının gerçekleştirilememesi nedeniyle 14.11.2010 tarihinde yapılan genel kurulca tasfiye kararı alındığı belirtilerek, söz konusu arsa satışı dolayısıyla alış tarihi ile satış tarihi arasında geçen sürenin değer artış kazancı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, elde edilecek olan satış kazancından geçmiş yıl zararlarının mahsup edilip edilmeyeceği, arsa satışından elde edilen kazancın kurumlar vergisine ve kurum geçici vergiye tabi olup olmayacağı, karın ortaklara dağıtımına karar verilmesi halinde gelir vergisi tevkifatının uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun ‘Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı 4.13.1.4. bölümünde;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Başkanlığımız kayıtlarının incelenmesinden 2000-2007 yılları arasında ve 01.01.2010 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz anlaşılmıştır.

Buna göre, kooperatiflerin kuruluş amaçları arasında yer alan faaliyetlerini sadece ortaklarıyla yapmaları ve anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen diğer şartlara da fiilen uymaları halinde kurumlar vergisinden muaf tutulmaları gerekmekte olup 01.01.2008 tarihinden itibaren kurumlar vergisinden muaf olan kooperatifinize ait arsanın 02.09.2010 tarihinde satılması nedeniyle anılan hükümde yer alan “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartı ihlal edildiğinden söz konusu satışın yapıldığı tarihten itibaren kooperatifiniz adına kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi ve arsa satışı dahil tüm kazanç ve iratların kurum kazancı olarak değerlendirilerek beyan edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan aynı Kanunun “Zarar Mahsubu” başlıklı 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında; kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla zararların indirim konusu yapılabileceği, bu fıkranın (a) bendinde ise beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükme göre; kurumlar vergisinden muaf olduğunuz dönemlere ilişkin zararların, arsa satışı sonucunda elde edilen kazanç dolayısıyla verilecek 2010 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b) bendinde; tam mükellef kurumlar tarafından tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, bu Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, arsa satışı dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifinizin vergi sonrası kârı ortaklarına dağıtması aşamasında %15 oranında kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Tasfiye Halindeki Kooperatifin aidatlarının üyelere dağıtılması.

T.C.

KARABÜK VALİLİĞİ

Defterdarlık (Gelir Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.4.DEF.0.78.10.00-KV-7

23/02/2012

Konu

:

Tasfiye Halindeki Kooperatifin aidatlarının üyelere dağıtılması.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, konut yapı kooperatifinizin tasfiye sürecinde olduğu, yalnızca üye aidatlarından oluşan banka hesaplarınız ile kasa hesabınızda bulunan artık nakit paranın üyelere dağıtılıp dağıtılamayacağı ile dağıtılması halinde kurumlar vergisi muafiyetinizin sona erip ermeyeceği hususu sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi sayılmakla birlikte, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, kooperatiflerin ana sözleşmelerinde;

-Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

-Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

-Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,

-Sadece ortaklarla iş görülmesine,

ilişkin hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması halinde kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, yapı kooperatiflerinde yukarıda belirtilen şartların yanı sıra; kuruluşundan, inşaatın sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya sayılan bu kişiler ile işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi ve yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olması şartları da aranmaktadır.

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde ise, kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile tüketim, üretim ve kredi kooperatiflerinin hesapladıkları risturnların, risturn istisnasından yararlanabileceği belirtilmiş olup hesaplanan risturnların ortaklara dağıtımının kar dağıtımı sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.11.1. Yönetim gideri karşılığı olarak ödenen paralardan harcanmayarak ortaklara dağıtılan kısımlar ” başlıklı bölümünde de;

“Bütün kooperatifler için ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar, risturn istisnasından yararlanacaktır. Yönetim gideri olarak ödenen paraların risturn sayılabilmesi için kooperatif tarafından üyelere iade edilmesi gerekmektedir. İade nakden olabileceği gibi hesaben de olabilir.”

açıklamasına yer verilmiştir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasında, iştirak hisselerinden doğan kazançlar menkul sermaye iradı olarak sayılmış, aynı maddenin parantez içi hükmünde ise kooperatiflerin dağıttıkları kazançların bu zümreye dahil olduğu, kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmayacağı belirtilmiştir. Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6) numaralı bendinin (b-i) alt bendinde, “tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından” vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup, anılan maddede yer alan yetkiye istinaden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı %15 olarak belirlenmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinizin üye aidatlarını değerlendirerek elde ettiği faiz veya benzeri gelirlerin üyelere dağıtılması halinde ise “sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması” şartı ihlal etmiş olacağından kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, sadece ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar için kooperatifinizin risturn istisnasından yararlanabileceği tabiidir.

Öte yandan, ortaklardan toplanan aidatların nemalandırılmasından elde edilen gelirlerin ortaklara dağıtılması durumunda kâr dağıtımına bağlı gelir vergisi kesintisi yapılacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifin Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-4-34-310

28/02/2012

Konu

:

Kooperatifin Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eklerinin tetkikinden; kooperatifinizin 222000 m2 üzerine kurulduğu ve 822 konut, 3 adet ticaret merkezi, 1 adet idari bina ve 1 adet kreşten oluştuğu, söz konusu ticaret merkezlerinin 10 yılı aşkın süredir muhtelif hizmetler veren market, kuaför, berber, pideci, lokanta ve eczane gibi vergi mükelleflerine kiraya verildiği, kooperatifinizin sahip olduğu kreş binasının ise kooperatif ortaklarından Ankara … Derneğince kreş olarak işletildiği ayrıca kooperatifinize ait imar planında mevcut bulunan ve ileride eğitim amaçlı bina yapılmak üzere 1 adet arsa, konut yapılması koşulu ile de 3 adet boş arsanızın daha bulunduğu anlaşılmış olup henüz ferdileşmenin tamamlanmadığı ayrıca kooperatifinizin halen devam ettiği ve kanalizasyon, çevre düzenlemesi, yağmur suyu kanalları ve çevre duvarları gibi yapılması gereken işlerinin de bulunduğu belirtilerek kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf olup olmadığı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin; “4.13.1.4 Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, Başkanlığımızda oluşan dosyanızın incelenmesinden 01.01.2006 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz tespit edilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerinin kuruluş amacı ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olup Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendindeki şartları taşımaları kaydıyla kurumlar vergisinden muaf tutulmaları mümkün bulunmaktadır. Ancak sahip olduğunuz ticaret merkezlerinin ve kreş binasının kiraya verilmesi açıkça ortak dışı işlem olarak kabul edileceğinden 2006 yılında başlayan kurumlar vergisi mükellefiyetinizin devam edeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Organize Sanayi Bölgesinde yapılan su teslimi işlemi.

Sayı : B.07.1.GİB.4.55.15.01-2011-KVK-ÖZE-05-102 29/02/2012

Konu : Organize Sanayi Bölgesinde yapılan su

teslimi işlemi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde Bölge Müdürlüğü olarak 01.10.2011 tarihinden itibaren yaptığınız su teslimi işleminin kurumlar vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, dernek ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamakla birlikte, aynı maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında da dernek veya vakıflara ait veya tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi ile organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette bulunanların; arsa, elektrik, gaz, buhar ve su gibi ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce birlikte oluşturulan ve kazancının tamamı bu yerlerin ortak ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılan iktisadi işletmeler kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin ” Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerine ait iktisadi işletmeler” başlıklı (4.16.) bölümünde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 4/1 (n) maddesine ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup bu bölümün ikinci paragrafında yer alan “Öte yandan, organize sanayi bölgeleri, tüzel kişilikleri itibarıyla kurumlar vergisinin konusuna girmemektedirler.

Ancak, organize sanayi bölgelerinin, muafiyet kapsamı dışındaki iktisadi işletmelerinin bulunması halinde, bu iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi mükellefi olup olmayacakları hususu Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilecektir.” açıklamalarıyla organize sanayi bölgelerinin hangi iktisadi işletmelerinin kurumlar vergisine tabi olacağı belirtilmiştir.

Aynı Tebliğin (2.4.) bölümünde ise “…Kazanç sağlama amacı olmasa dahi işletmenin konusunun ve faaliyetinin, her türlü mal ve hizmet satışı ya da bunlara benzer şekillerde olması ve devamlı surette yapılması durumlarında da dernek veya vakıflara ait iktisadi işletme oluştuğu kabul edilecektir. İktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir. Aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemez.” denilmek suretiyle konuya açıklık getirilmiştir.

Öte yandan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21 inci maddesinde yer alan “OSB tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmü, sadece işlemler üzerinden alınan vergi, resim ve harçları kapsamakta olduğundan, organize sanayi bölgelerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde belirtilen faaliyetleri dışındaki faaliyetleri nedeniyle elde edeceği gelirlerinin kurumlar vergisine tabi tutulmasına engel teşkil etmemektedir.

Buna göre, vergi uygulamaları bakımından dernek olarak değerlendirilen organize sanayi bölgeleri tüzel kişilik olarak kurumlar vergisi mükellefi olmayıp devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetleri dolayısıyla oluşan iktisadi işletmeleri nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir. Ancak, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi kapsamında yapılacak su teslimi işlemi nedeniyle oluşan iktisadi işletmenin kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, 17/4-k maddesinde, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV den müstesna olduğu, 19 uncu maddesinde, diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olacağı, KDV ye ilişkin istisna ve muafiyetlerin ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

69 Seri no.lu KDV Genel Tebliğinde; organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin sadece arsa teslimleri ile işyeri teslimlerinin istisna kapsamında olduğu; bu organizasyonların yapacakları her türlü hizmetler ile arsa ve işyeri dışındaki teslimlerin yanı sıra bölge ve site dışındaki arsa ve işyeri teslimlerinin de genel hükümler çerçevesinde KDV ye tabi olacağı açıklanmıştır.

Buna göre, bölge müdürlüğünüz tarafından organize sanayi bölgesinde yapılan su teslimleri nedeniyle oluşan iktisadi işletmenin bu işleminin KDV Kanununun 17/4-k maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından genel hükümlere göre KDV ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

kooperatifinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması ve ayrıca arsa karşılığı bir miktar para almasının kurumlar vergisi muafiyetini etkileyip etkilemediği ile geçmiş yıl zararlarının mahsubunun mümkün olup olmadığı hk.

Başlık Yapı kooperatifinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması ve ayrıca arsa karşılığı bir miktar para almasının kurumlar vergisi muafiyetini etkileyip etkilemediği ile geçmiş yıl zararlarının mahsubunun mümkün olup olmadığı hk.
Tarih 02/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 4-819
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 4-819

02/03/2012

Konu

:

kooperatifinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması ve ayrıca arsa karşılığı bir miktar para almasının kurumlar vergisi muafiyetini etkileyip etkilemediği ile geçmiş yıl zararlarının mahsubunun mümkün olup olmadığı hk.

İlgide kayıtlı dilekçelerinizde, 1988-1989 tarihinden itibaren … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numarasında kayıtlı mükellefi olarak faaliyette bulunduğunuzu belirterek, üyelerinizin ihtiyacını karşılamak üzere daha önce de inşaat şirketleri ile anlaşılan ancak sonlanmayan kat karşılığı inşaat işlerine konu arsanızın, … İnş. Turz. San. ve Tic. A.Ş. ve … İnşaat Otomotiv Turz. Gıda Teks. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. ile yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde belirlenen miktarda gayrimenkullerin yanında 100.000 TL bedel karşılığı inşa edilecek gayrimenkullerin bir kısmının yükleniciye bırakılması durumunun kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetinizi etkileyip etkilemeyeceği ile kurumlar vergisi mükellefi olmanız durumunda geçmiş yıllara ait zararlarınızın indirime konu edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun ‘Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k)bendinde; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kooperatiflerin muafiyet şartlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

4.13.1.4. Sadece ortaklarla iş görülmesi başlıklı bölümünde,

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.

…”

4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler başlıklı bölümünde,

“Yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılacaktır. Ancak, bu kooperatiflerin, her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmesi halinde, bu işlem ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir.

Yapı kooperatifi tarafından inşa edilen işyeri ve konutlarda yaşayan insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sosyal tesislerin kat karşılığı inşa ettirilmesi de ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Bu tesislerin yapımını müteakip, kooperatif tarafından işletilmesi halinde, işletilmeye başlandığı tarihte muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılacaktır.

Kooperatife ait taşınmazların, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi veya kooperatifin inşa ettiği konut veya işyerlerinin ortaklara dağıtımından sonra elinde kalan işyeri, konut veya arsaların satılması ortak dışı işlem sayılacaktır.

…”

4.13.2. Yapı kooperatiflerinin muafiyetinde özel şartlar başlıklı bölümünde,

“Yapı kooperatiflerinin yapı ruhsatı veya arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına bulunmadığı durumlarda da muafiyetten yararlanılması mümkün değildir. Örneğin, inşaatı üstlenen müteahhit adına düzenlenecek bir yapı ruhsatı, yapı kooperatifinin muafiyetten yararlanmasını engelleyecektir. Henüz arsa temini veya inşaat aşamasına gelmemiş bulunan dolayısıyla, işyeri veya konut teminine yönelik faaliyeti bulunmayan kooperatifler için bu şartlar aranmayacaktır. Örneğin, arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliğine ait olmakla birlikte, henüz inşaat aşamasına gelmemiş bulunan konut yapı kooperatifinden inşaat ruhsatına ilişkin şart aranmayacaktır.”

açıklamaları yer almıştır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, ilave bir bedel alınmadan her bir hisse için bir işyeri veya konut elde edilmesi durumu hariç arsanın kat karşılığı verilerek işyeri veya konut elde edilmesi veya inşaat aşamasında, inşaata konu arsa tapusunun tamamının kooperatifiniz tüzel kişiliği adına olmaması halinde sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesisi gerekmektedir. Dolayısıyla, daha önce düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmeleri de dikkate alınarak mükellefiyet durumunuz ve mükellefiyetinizin başlangıç tarihinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Mükellefiyet tesis tarihinden itibaren de kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesi vermeniz gerekeceği hususu ise tabiidir.

Öte yandan; 5520 sayılı Kanunun “Zarar Mahsubu” başlıklı 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında; kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla zararların indirilebileceği; (a) bendinde ise, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, kurumlar vergisi mükellefiyetinizin başlangıç tarihinden önceki hesap dönemlerine ait herhangi bir beyanınız bulunmadığından, anılan yıllara ilişkin zararların mahsubuna kanunen imkan bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Arsasını kat karşılığı müteahhide veren konut yapı kooperatifinin kdv ve kvk karşındaki durumu

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.16.16.02-300.11.92-105

05/03/2012

Konu

:

Arsasını kat karşılığı müteahhide veren konut yapı kooperatifinin kdv ve kvk karşındaki durumu

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 18.05.2011 tarihinde … Yapı Mobilya İnşaat Müh. Mim. Tur. Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığınız belirtilerek, bu sözleşmeye istinaden müteahhit firmaya yapacağınız arsa tesliminin KDV’ye tabi olup olmadığı, olması halinde KDV matrahının ne olacağı ve KDV mükellefiyetinizin ne zamandan itibaren tesis edileceği, söz konusu sözleşmeye istinaden her üyeye birden fazla konut/işyeri/sosyal tesis verileceğinden kurumlar vergisi mükellefiyetinizin hangi tarihten itibaren tesis edileceği, ayrıca müteahhide yapılacak ödemelerden Kurumlar Vergisi Kanununun 15/1-a maddesine göre vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususlarında bilgi talep edilmektedir.

A-) KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde, yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılacağı; ancak, bu kooperatiflerin, her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmesi halinde, bu işlem ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyeceği; ayrıca, yapı kooperatifi tarafından inşa edilen işyeri ve konutlarda yaşayan insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sosyal tesislerin kat karşılığı inşa ettirilmesi de ortak dışı işlem sayılmayacağı; ancak, bu tesislerin yapımını müteakip, kooperatif tarafından işletilmesi halinde, işletilmeye başlandığı tarihte muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılacağı belirtilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, kooperatife ait arsanın kat karşılığı verilerek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde edilmesi ve kooperatif muafiyetine ilişkin diğer şartların da varlığı halinde, kooperatifinizin kurumlar vergisinden muaf olması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, kooperatif üyelerinin bir hissesi için birden fazla işyeri veya konut elde etmesi ortak dışı işlem sayılacağından, ortak dışı işlemin gerekleştiği (kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığı) tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında vergi kesintisi yapmak zorunda olanlarca kurumlara avanslarda dahil olmak üzere nakden veya hesaben yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılacağı; (a) bendinde de, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemelerinden vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddenin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de bahse konu vergi kesintisi oranı % 3 olarak belirlenmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zararın işin bittiği yıl kati olarak tespit edileceği ve tamamının o yılın geliri sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamına girmesi için, faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi olması, işin resmi veya özel taahhütlere bağlı olarak başkaları hesabına yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir.

Müteahhit firma ile yapılan sözleşmede, müteahhit firma tarafından kooperatif arsası üzerine istenilen ve kararlaştırılan miktarda konut inşa edilmesi ve inşa edilen konutlardan bir bölümünün arsa karşılığında kooperatifinize verilmesi kararlaştırılmıştır. Nitekim müteahhit firma tarafından arsa alımı kooperatifiniz tarafından ise arsa satışı ve satış bedeli karşılığında konut yaptırılması söz konusudur. Dolayısıyla burada başkası hesabına yapılan bir taahhüt işinden söz etmek mümkün değildir. Söz konusu işlemin sözleşme çerçevesinde yapılmış olması yüklenilen işin mahiyetini değiştirmeyecektir.

Bu çerçevede, taahhüde bağlı olmaksızın sözleşmeye istinaden kat karşılığı yapılacak inşaat işi, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında olmadığından, sözleşme gereği müteahhit firmaya yapılacak ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunun 15/1-a maddesi kapsamında kurumlar vergisi kesintisi yapılmaması gerekmektedir.

B-) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesi ile ticari, sınai, zirai, faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabi tutulmuş, 2 nci maddesinin 5 inci bendinde ise trampanın iki ayrı teslim olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-r maddesi uyarınca, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den istisna bulunmaktadır.

Arsa Karşılığı İnşaat İşinde Katma Değer Vergisi Uygulaması konusunda 30 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin (D) bölümünde; arsa karşılığı inşaat işinde iki ayrı teslimin söz konusu olduğu, bunlardan birincisinin, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisinin ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine verilen konut veya işyeri teslimi olduğu ve karşılıklı olarak gerçekleşen arsa sahibi tarafından müteahhide arsa tesliminin ve müteahhit tarafından arsa sahibine konut veya işyeri teslimlerinin her birinin KDV’nin konusuna girdiği belirtilmiştir.

Söz konusu Tebliğde yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında gerçekleşen işlemlerde vergiyi doğuran olay inşa edilen konutların arsa sahibine devir ve teslimi anında meydana gelecektir. Buna göre, arsanın bağımsız birim inşa edilmek üzere müteahhide tevdii sırasında arsa teslimi ile ilgili olarak vergiyi doğuran olay vuku bulmamakta, bağımsız birimlerin arsa sahibine teslim edildiği tarihte her iki teslim için (arsa ve bağımsız birimler) karşılıklı ve eş zamanlı olarak vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.

Ancak, arsaya karşılık verilecek konutların tesliminden önce mülkiyetinin konut tesliminde bulunacak kişi ya da kurum adına tapuda tescilinin yapılması halinde arsa teslimi bakımından vergiyi doğuran olay tapuya tescil anında gerçekleşecektir.

Yine aynı Tebliğde müteahhit tarafından arsa sahibine yapılan işyeri veya konut teslimlerinde emsal bedel üzerinden katma değer vergisi uygulanacağı ifade edilmiş olup, arsa sahibi tarafından arsa karşılığı bu bedel esas alınarak fatura düzenlenmesi gerekir.

Öte yandan, 5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile KDV Kanununun 17/4-k maddesinde yer alan ‘‘konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri” ibaresi madde metninden çıkarılmış; 5904 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle KDV Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede de, ‘‘Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.

Konu ile ilgili yayımlanan 113 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin 4 üncü bölümünde, 03.07.2009 tarihinden itibaren bina inşaat ruhsatı alan konut yapı kooperatifleri adına, bina inşaat ruhsatının alındığı tarihten itibaren KDV mükellefiyeti tesis edileceği, vergiye tabi işlemleri bulunmasa dahi sözü edilen konut yapı kooperatifleri tarafından takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle KDV beyannamesi verileceği, 03.07.2009 tarihinden önce veya sonra kurulan konut yapı kooperatifleri adına bina inşaat ruhsatı alınmadığı müddetçe KDV mükellefiyeti tesis edilmesine gerek bulunmadığı belirtilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, kooperatifinize ait arsanın müteahhit firmaya işyeri veya konut karşılığı teslimi KDV’ye tabi bulunmakta olup, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih itibariyle söz konusu arsanın kooperatifiniz aktifinde en az iki tam yıl süreyle kalmış olması halinde arsanın devri işlemi KDV Kanunun 17/4-r maddesi uyarınca KDV’den istisna olacaktır.

Öte yandan, kooperatifiniz adına bina inşaat ruhsatı alınmadığı müddetçe KDV mükellefiyeti tesis edilmesine gerek bulunmamakta olup, vergiye tabi işleminizin bulunduğu tarihte KDV mükellefiyetinizin tesis ettirileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Tasfiyesi devam etmekte olan şirketin karşılık ayırmak suretiyle bankada bulunan parasını ortaklara dağıtması hk. Tarih 08/03/2012

Başlık Tasfiyesi devam etmekte olan şirketin karşılık ayırmak suretiyle bankada bulunan parasını ortaklara dağıtması hk.
Tarih 08/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-913
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-913

08/03/2012

Konu

:

Tasfiyesi devam etmekte olan şirketin karşılık ayırmak suretiyle bankada bulunan parasını ortaklara dağıtması

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin tasfiye işleminin devam ettiği, devam eden bir dava nedeniyle tasfiyenin sonlandırılamadığı belirtilerek, tasfiyeyi kapatmadan varolan yükümlülükler için karşılık ayırmak şartıyla ortaklara pay dağıtımı yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Tasfiye” başlıklı 17’nci maddesinin birinci fıkrasında her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ilebu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan maddenin dördüncü fıkrasında ise tasfiye halindeki kurumların vergi matrahının tasfiye kârı olduğu, tasfiye kârının da tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu, tasfiye kârı hesaplanırken; ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemelerin tasfiyenin sonundaki servet değerine ekleneceği; yedinci fıkrasında da; tasfiye memurlarının, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 207’nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanun’un 206’ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamayacağı, aksi takdirde bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu oldukları hüküm altına alınmıştır.

1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “17. Tasfiye” başlıklı bölümünde de konu ile ilgili olarak ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup “17.4. Tasfiye kârı” başlıklı alt bölümde, hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadi kıymetlerin değerleri dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla Kurumlar Vergisi Kanunu’nun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine göre belirleneceği açıklaması yapılmıştır.

Aynı bölümün “17.6. Tasfiye memurlarının sorumluluğu” başlıklı alt bölümünde de, Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 207’nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanun’un 206’ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamayacakları aksi takdirde, bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olacakları vurgulanmıştır.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin 6/b-i bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz) (2009/14592 sayılı BKK ile 03.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) % 15 oranında vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, tasfiyesi devam eden şirketinizce nakden veya hesaben yapılan kâr payı ödemelerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin 6/b-i bendine göre %15 oranında tevkifat yapılacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı hk. Tarih 29/02/2012

Başlık Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı hk.
Tarih 29/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.77-144
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.77-144

29/02/2012

Konu

:

Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 18.11.2011 tarihinden itibaren kapıcı çalıştırmaya başladığınız, tapularınız olmadığından dolayı kat mülkiyetine geçilmediği ve kapıcılarınızın Sosyal Güvenlik Kurumuna tescilinin işveren olarak kooperatif adına yapıldığı belirtilerek, kapıcılara ödenen ücretten gelir vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmüne yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun, 23/6 ncı maddesinde ise; Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.)(Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamında değildir.) gelir vergisinden istisna edilmiş olup; anılan madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere, kapıcıların ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesinin temel şartı, kapıcıların özel fertler tarafından ticaret mahalli olmayan yerlerde çalıştırılması olarak belirlenmiştir.

Bu nedenle, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifinize bağlı olarak çalışan kişinin yaptığı iş nitelik olarak kapıcılık olsa dahi ödenen ücret Gelir Vergisi Kanununun 23/6 ncı maddesinde düzenlenen istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış olup, bir numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifler Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinde belirtilen tevkifat yapmak zorunda olan kurumlar arasında sayıldığından, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifiniz tarafından çalıştırmış olduğu kapıcılara ödenen ücretlerin, aynı Kanunun 23/6 ıncı maddesinde yer alan istisnadan yararlanması mümkün olmadığından bunlara ödenen ücretlerden, anılan Kanunun 61, 63 ve 94/1 inci maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Yeni Turk Ticaret kanunu nedir ? Kooperatifinizi nasil etkiler ?-Kemal OZMEN

Bize ulasin [email protected]
Yeni Türk Ticaret Kanunu ile Türkiye ekonomisinde yeni bir sayfa açılıyor.

Kurumsal yönetişim, şeffaflık, dürüstlük ilkelerine dayanan ve uluslararası standartlarda kuralları olan bir ticaret ortamına geçiliyor.
www.ozmconsultancy.com

KOOPERATİF VE ÜST KURULUŞLARI GENEL DURUM BİLDİRİM FORMU

KOOPERATİF VE ÜST KURULUŞLARI GENEL DURUM BİLDİRİM FORMU
1
TEMEL BİLGİLER Bakanlık Dosya No
Kooperatifin Ünvanı 2
Kooperatifin Eski Ünvanı (Varsa) 2
Ortağı Olduğu Üst Birlik (Varsa) 2
Kooperatifin Yazışma Adresi
Bağlı Olduğu Ticaret Sicil Memurluğu
Kooperatifin Web Sitesi Adresi (varsa)
Ticaret Sicil No Kooperatifin Faks Numarası
Bağlı Olduğu Vergi Dairesi Kayıtlı Ortak sayısı
Vergi No
Hukuki Durumu (Faal,Tasfiye)
Kuruluş İzin Tarihi ve Onay Sayısı Gayri Menkul Durumu VAR YOK
Ticaret Sicil Tescil Tarihi İskan Tarihi ve No
Ticaret Sicil Gazete Tarihi ve No
Ferdi Mülkiyete Geçiş Tarihi
Kooperatifin Telefon Numarası
Konut ve/veya İşyeri Sayısı
KONUT İŞYERİ
Kooperatifin e-posta Adresi 3
İnşaat yaptırma tipi (Emanet,İhale,Götürü)
YÖNETİM KURULU BİLGİLERİ
Adı – Soyadı Baba Adı Ana Adı Doğum T.C. Kimlik No İkametgah Adresi
Yeri ve yılı (Vatandaşlık No)
DENETİM KURULU BİLGİLERİ
Adı – Soyadı Baba Adı Ana Adı Doğum T.C. Kimlik No İkametgah Adresi
Yeri ve yılı (Vatandaşlık No)

Su teslimi KDV

Sayı:KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.01/4221
Konusu : Alışveriş merkezinin su bedelinin kiracılara aktarılmasında KDV. olup olmadığı Hk.
Muktezanın Özeti: İlgi dilekçenizde; şirketinizin alışveriş merkezlerinde yönetim işi yaptığı, İSKİ’den gelen toplam su faturasını kiracılara paylaştırıp % 8 KDV. oranı uygulayarak fatura kestiğiniz belirtilerek uygulama hakkında görüş sorulmaktadır.
3065 sayılı KDV. Kanununun 1/1’inci maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV.’nin konusunu oluşturmaktadır.
Ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı yine aynı maddede açıklanmıştır.
Buna göre, alışveriş merkezinin toplam su bedelinin yönetim işini üstlenen firmanız tarafından ödenerek, ödenen bedelin (KDV.’nin şirketiniz kayıtlarında indirilebilir KDV.’ne dahil edilmeden) şirketiniz tarafından fatura düzenlenerek kiracılara masraf payı olarak aynen aktarılmasında katma değer vergisi uygulanmayacaktır.

Konut alamayan kooperatif ortaklarının yapması gerekenler-Kemal Ozmen

20120322-222627.jpg

Kooperatiflerde nasıl genel kurul yapılır ?-Kemal Ozmen

20120322-222352.jpg
Bize ulaşın www.ozmconsultancy.com

Kooperatifler ve yap islet devret modeli

“…Bu hüküm ve açıklamalara göre; sahibi olduğunuz arsanın ‘Yap-İşlet-Devret’ modeline göre bir inşaat şirketine devrinden sonra söz konusu inşaat şirketince gayrimenkulün iktisadi kıymetini artırıcı harcamaların özel maliyet bedeli hesabına aktarıldığı tarihte ‘ayın şeklinde kira’ peşin olarak ödenmiş sayılacağından bu tarihte yürürlükte olan gelir vergisi tevkifatı oranı üzerinden (emsal bedeli esas alınarak) gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Ancak emsal bedel, arsa sahibi olarak tarafınızın elde ettiği net geliri ifade edeceğinden, emsal bedelin brütleştirilerek bulunacak tutara tevkifat oranını uygulamak suretiyle tevkifat tutarı hesaplanacaktır. Bu şekilde hesaplanan tevkifatın da arsayı kiralayıp üzerine bina inşa eden şirketçe sorumlu sıfatıyla Gelir Vergisi Kanunu’nun 98. maddesi gereğince beyan edilerek aynı Kanun’un 119. maddesinde belirtilen sürelerde ödenmesi gerekmektedir.
Ayrıca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecek peşin tahsil edilen kira bedelinin ilgili yıllara dağıtılarak vergilendirilmesi gerektiğinden, bu yıllara ait kira bedeline isabet eden tutarın tarafınızdan beyan edilmesi ve adınıza yapılan vergi tevkifatını da yine ilgili yıllarda beyan edeceğiniz matrah üzerinden hesaplanacak vergiden mahsup etmeniz gerekmektedir.”
açıklamalarına yer verilmiş, yine İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın bir başka özelgesinde ise([5]);
“…Bu hüküm ve açıklamalara göre, şahsa ait arsa üzerine şirketiniz tarafından inşa edilen işyerlerinin kiralanmak suretiyle belli bir süre (5 ile 10 yıl) işletildikten sonra arsa sahibine devredilmesi durumunda, gayrimenkulün iktisadi kıymetini artırıcı nitelikteki harcamaların, arsa sahibi şahıs tarafından Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesi uyarınca gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilerek, kira süresinin sonunda yapılan ‘işyerlerinin emsal bedelinin’ gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, şirketiniz tarafından inşa edilen ve belli bir süreyle işletilecek olan işyerleri için nakden veya hesaben bir kira ödemesi söz konusu olmadığı için şirketiniz tarafından gelir vergisi tevkifatı da yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca binanın arsa sahibine devrinde de tevkifat yapılmayacaktır.”

Kooperatifin arsasının yap islet devret seklinde verilmesi -Kemal Ozmen

“…Bu hükümlere göre; şirketinizin ortağına ait gayrimenkulü (arsa) 20 yıl süreyle bir bedel ödemeksizin kullanması, üzerinde inşaat yapması ve bu sürenin sonunda da yine bir bedel söz konusu olmaksızın üzerinde inşa edilen bina ile birlikte ortağınıza devretmesi durumunda; gayrimenkulün iktisadi kıymetini artırıcı nitelikteki bina harcamaları Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesi uyarınca gayrimenkul sahibi açısından gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilecek ve kira süresinin sonunda yapılan ‘binanın emsal bedeli’ arsa sahibi ortak tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilecektir.
Dolayısıyla; kiralama süresince (20 yıl) nakden veya hesaben bir kira ödemesi söz konusu olmadığı için şirketiniz tarafından gelir vergisi tevkifatı da yapılmayacaktır. Ayrıca kira ile ilgili olarak muhtasar beyanname de verilmeyecektir.
Öte yandan, ileride yapılacak bir incelemede; kira sözleşmesi yaptığınızı söz ettiğiniz ortağınız ile aranızda kurulan kira ilişkisinde Kurumlar Vergisi Kanunu 16. ve 17. maddesinde düzenlenen örtülü sermaye-örtülü kazanç şartlarının mevcut olduğunun tespiti halinde cezalı tarhiyat yapılacağı açıktır.”

20120322-222127.jpg

Yeni Turk Ticaret kanunu kooperatiflere neler getiriyor ?-Kemal OZMEN

Konu hakkinda detaylı bilgi ve rapor icin bize ulaşın
www.ozmconsultancy.com
[email protected]

Kooperatiflerde Genel Kurul

20120322-082215.jpg

Kooperatifler ve üst kuruluşlarının Yonetim kurulu üyeleri ve denetçileri ile bunların es ve hisimlarin bağdaşmayan gorevlerine iliskin tebliğ -2012-kemal Ozmen

27 Haziran 2011 PAZARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 27977

TEBLİĞ

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığından:

KOOPERATİFLER VE ÜST KURULUŞLARININ YÖNETİM KURULU ÜYELERİ VE DENETÇİLERİ İLE BUNLARIN EŞ VE HISIMLARININ BAĞDAŞMAYAN

GÖREVLERİNE İLİŞKİN TEBLİĞ

(TEBLİĞ NO: TGM-2011/01)

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; kooperatifler ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri ile bunların eş ve ikinci derece dahil kan ve kayın hısımlarının bağdaşmayan görev alma yasaklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 86 ve Ek 3 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Bağdaşmayan görev;

1) Kooperatif ve üst kuruluş yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri için; kooperatif ve ortağı bulunduğu üst kuruluşun, hisse payı ne olursa olsun, hissedarı olduğu tüm şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyeliğini veya denetçiliği, ücretli olarak personel veya danışmanlık, müşavirlik, uzmanlık gibi diğer her türlü görevleri;

2) Kooperatif ve üst kuruluş yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin eş ve ikinci derece dahil kan ve kayın hısımları için; kooperatif ve ortağı bulunduğu üst kuruluş ile bu kuruluşların yüzde elliden fazla hissedarı olduğu şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyeliğini veya denetçiliği, ücretli olarak personel (idareci, büro personeli, daimi veya geçici işçi gibi her türlü görevleri) veya danışmanlık, müşavirlik, uzmanlık gibi diğer her türlü görevleri;

b) Diğer teşekkül; Kooperatif ve üst kuruluşların katıldığı veya ortağı yahut üyesi olduğu üretici birlikleri, başka tür kooperatif ve üst kuruluşları, organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, dernekler gibi kuruluşları,

c) Hısım; Kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri veya denetçilerinin ikinci derece dahil kan ve kayın hısımlarını (kendisinin veya eşinin anne, baba, çocuk, torun, kardeş, büyük anne ve büyük babalarını),

ç) Kanun; 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununu,

d) Kooperatif; Kanun, 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun ile 18/4/1972 tarihli ve 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununa göre kurulup faaliyet gösteren kooperatifleri, tarım satış kooperatiflerini ve tarım kredi kooperatiflerini,

e) Üst Kuruluş; Kanun, 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun ile 18/4/1972 tarihli ve 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununa göre kurulup faaliyet gösteren kooperatif birliklerini, bölge birliklerini, merkez birliklerini ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğini,

ifade eder.

Yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin bağdaşmayan görevleri

MADDE 4 – (1) Kanunun Ek 3 üncü maddesine göre, kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri bağdaşmayan görev alamazlar.

Örneğin, A Üst Kuruluşuna ortak B Kooperatifinin yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri, A Üst Kuruluşu ve/veya B Kooperatifinin, hissesi ne olursa (ister % 0,1 ister % 99) olsun hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamayacak, buralarda personel veya ücretli danışmanlık, müşavirlik gibi başka bir görev alamayacaktır. Aynı şekilde, A Üst Kuruluşunun yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri de, Üst Kuruluş ve/veya Kooperatifin hissedarı olduğu şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde benzeri görevleri alamayacaktır.

(2) Bağdaşmayan görev alma yasağı, kooperatif ve üst kuruluşların tüm yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerini ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar, ikinci derece dahil, kan ve sıhri hısımlarını kapsamaktadır. 4572 sayılı Kanuna göre tarım satış kooperatifler birliklerinin yönetim kurullarının doğal üyesi olan genel müdürleri ve 1163 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre yönetim kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişilerin belirledikleri temsilcileri de birinci fıkradaki bağdaşmayan görev alma yasağı kapsamına girmektedir.

(3) Yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğe seçilmeden önce bağdaşmayan görev yapanlar; kooperatif ve üst kuruluşların yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğe seçilmeleri durumunda, seçildikleri tarih itibariyle tüm bağdaşmayan görevlerinden ayrılmak zorundadırlar. Seçilme tarihi; seçimin yapıldığı genel kurul tarihini ve boşalan yönetim kurulu üyeliğine veya boşalan denetçiliğe atama ve çağrı yapılmış ise buna ilişkin atama ve çağrının tebliğ tarihini ifade eder.

Örneğin, B Kooperatifinin hissedarı olduğu K Şirketinde bağdaşmayan bir görev yapan C Şahsının, 15/04/… tarihinde yapılan genel kurul toplantısında Kooperatif yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğe seçilmesi durumunda, bu Şahıs 15/4/… tarihi itibariyle K Şirketindeki görevinden ayrılacaktır. Diğer yandan, D Şahsının, yedekler arasından, boşalan asil yönetim kurulu üyesinin veya denetçisinin yerine çağrılması durumunda ve bu çağrının kendisine tebliğ edildiği tarihte (yedek üyeliğe seçildiği 15/4/… tarihinde değil, asil üyeliğe çağrının kendisine tebliğ edildiği tarihte), B Kooperatifinin hissedarı olduğu K Şirketindeki görevlerinden ayrılması gerekecektir. A Üst Kuruluşun asil ve yedek yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğine seçilenler için de durum aynı olacaktır.

(4) Kooperatif ve üst kuruluşların yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğine seçilenler, seçilmeleri sırasında yürüttükleri bağdaşmayan görevlerden, yukarıdaki fıkrada belirtilen sürelerde ayrılmazlarsa, seçilmelerine ilişkin işlemler hükümsüz sayılacaktır. Bu durumda, boşalan yönetim kurulu üyeliklerine ve denetçiliklere yedekleri çağrılır. Bu yolla da boşalan üyeliklerin doldurulamaması durumunda, anasözleşmelerin ilgili hükümlerine göre hareket edilir. Bunların hakkında da Kanunun ilgili maddesi ve bu Tebliğ hükümleri uygulanır.

(5) Kooperatif ve üst kuruluşların yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğine seçilenlerin, seçildikten sonra, bağdaşmayan görevlerden birini edinirlerse, bağdaşmayan görevin edinilmesine ilişkin seçilme veya görevlendirme ile bu kapsamda yapılan sözleşmeler hükümsüz sayılır ve edinilen yasak görev, edinme tarihi itibariyle kendiliğinden sona erer.

Örneğin, C Şahsı, B Kooperatifinin yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğine 15/4/… tarihinde seçildikten sonra, kooperatif ve ortağı bulunduğu üst kuruluşun (hisse payı ne olursa olsun) hissedarı olduğu şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyeliği veya denetçilik veya ücretli olarak personel veya danışmanlık, müşavirlik, uzmanlık gibi her hangi bir bağdaşmayan görevi edinirse, bu Şahıs bağdaşmayan görevi edindiği tarih itibariyle (örneğin bağdaşmayan görevi 30/4/… tarihinde edinmişse, bu tarih itibariyle) edindiği bağdaşmayan görevi kendiliğinden sona erecektir.

(6) Kanunun Ek 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, kooperatif ve üst kuruluşların yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin bu görevlerini fiilen yürüttükleri dönemlerde, eş ve hısımlarının kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyesi veya denetçisi olmaları yasaklandığından, kooperatif ve üst kuruluşların yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinde ilgili Kanun ve kendi anasözleşmelerinde aranan şartlara ilave olarak; kooperatif ve üst kuruluşların diğer yönetim kurulu üyeleri veya denetçileri ile eş veya hısım olmama şartı da aranacaktır.

Örneğin, B Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi veya denetçisi C Şahısının eşi ve eşinin ya da kendisinin anne, baba, çocuk, torun, kardeş, büyük anne ve büyük babası gibi hısımları; C Şahısının görev yaptığı dönem içerisinde, B Kooperatifinde ve bu Kooperatifin ortağı olduğu A Üst Kuruluşunda yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamayacaktır. A Üst Kuruluşunun yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin eş ve hısımlarının durumları da aynı olacaktır.

Bağdaşmayan görev yapan mevcut yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin durumu

MADDE 5 – (1) Kooperatif ve üst kuruluşların yönetim kurulu üyeleri veya denetçilerinden, 6215 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bağdaşmayan görev yürütenler, 6215 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 12/4/2011 tarihinden itibaren üç ay içerisinde (12/7/2011 tarihine kadar) bu görevlerden sadece birini tercih ederek diğerlerinden ayrılacaklardır. Bu süre içinde tercihte bulunmayanların, kooperatif ve üst kuruluşlarındaki yönetim kurulu üyeliği veya denetçilik görevleri dışındaki diğer bağdaşmayan görevlerinin tamamı, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, kendiliğinden sona erecektir.

Örneğin, B Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi veya denetçisi C Şahısı; üç aylık sürenin bitimi olan 12/7/2011 tarihine kadar, B Kooperatifinin yönetim kurulu üyeliği veya denetçiliği ile 6215 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden (12/4/2011 tarihinden) önce yürüttüğü bağdaşmayan görevlerden birini tercih ederek diğerinden ayrılacaktır. Bu şahıs, 12/7/2011 tarihine kadar tercihini yapmaz ise, bağdaşmayan görevleri kendiliğinden sona erecektir. C Şahısı 12/7/2011 tarihinden itibaren yalnızca B Kooperatifindeki yönetim kurulu üyeliğini sürdürecektir.

Yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin eş ve hısımlarının bağdaşmayan görevleri

MADDE 6 – (1) Kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin fiilen bu görevleri yürüttükleri dönemde bunların eş ve hısımları; kooperatif ve ortağı bulunduğu üst kuruluşlar ile bunların yüzde elliden fazla hissedarı olduğu şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi, ücretli olarak personel veya danışmanlık, müşavirlik, uzmanlık gibi diğer her türlü göreve alınamazlar.

Örneğin, B Kooperatifinde yönetim kurulu üyesi veya denetçisi olan C Şahısının veya A Üst Birlik yönetim kurulu üyeleri veya denetçilerinin, bu görevi fiilen yürüttüğü dönemde, eşi ve hısımları, B Kooperatifi ve Kooperatifin ortağı olduğu A Üst Kuruluşu ile bu kuruluşların yüzde elliden fazla hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamayacak, personel olarak veya müşavir, danışman gibi başka bir şekilde ücretli olarak işe alınamayacaklardır. B Kooperatifinin ve/veya A Üst Kuruluşunun hissedarı oldukları şirketlerdeki hisse oranı % 50’nin altında ise, C Şahısının veya A Üst Birlik yönetim kurulu üyeleri veya denetçilerinin eşi ve hısımları buralarda görev alabileceklerdir.

(2) Kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin eş ve hısımları; Kanunun Ek 3 üncü maddesinin yürürlük tarihinden önce yürüttükleri bağdaşmayan görevlerini sürdürmeye devam edeceklerdir. Ancak, bunların görev veya sözleşme dönemlerinin sona ermesi durumunda, yeni görevlendirme ve atamalarda veya sözleşmelerin yenilenmesinde Kanunun Ek 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile bu Maddenin birinci fıkrasına göre hareket edilecektir. Aynı şekilde, Ek 3 üncü maddenin yürürlüğe girmesinden sonra bağdaşmayan görevi yürütenler, eş ve hısımlarının kooperatif ve üst kuruluş yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğine sonradan seçilmesi durumunda da görevlerini yürütmeye devam edeceklerdir.

Örneğin, B Kooperatifi veya A Üst Kuruluşu yönetim kurulu üyesi veya denetçisi C Şahısın eşi veya oğlu ya da diğer hısımları, 12/4/2011 tarihinden önce Kooperatifte veya Üst kuruluşunda yahut bunların hissedarı olduğu şirkette, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde personel, müşavir, yönetim kurulu üyesi veya denetçi gibi herhangi bir bağdaşmayan görevi yürütüyorlar ise, bunlar 12/4/2011 tarihinden sonra da bu görevlerini sürdürmeye devam edecektir. Bu şahıslar, söz konusu düzenleme tarihinden önce işe alınmış olmak şartıyla, geçici/mevsimlik olarak çalışıyorlarsa, aynı statüde sonraki mevsimlerde de çalışmayı sürdüreceklerdir. Ancak, geçici/mevsimlik olarak çalışanların geçici kadrolardan daimi kadrolara geçirilmesi veya daimi ya da geçici/mevsimlik çalışanların iş akitlerinin sona ermesinden sonra yeniden işe alınmaları söz konusu olduğunda, bağdaşmayan görev alma yasağı gündeme gelecek, Kanunun Ek 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile bu Maddenin birinci fıkrasına göre hareket edilecektir.

Aynı şekilde, Ek 3 üncü maddenin yürürlüğe girmesinden önce, C Şahsı ile bunun eşi veya hısımlarından biri, B Kooperatifinde veya A Üst Kuruluşuna bağlı B ve N Kooperatiflerinde ya da B Kooperatifi ve A Üst Kuruluşunda aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği veya denetçilik görevlerini yürütüyorlarsa, C Şahsının eşi ve hısımlarının bu görevleri, görev dönemi sonuna kadar devam edecektir. Yeniden seçilmeleri gündeme geldiğinde, bağdaşmayan göreve uyup uymadığı yönünde değerlendirme yapılacaktır.

Diğer yandan, B Kooperatifinde veya A Üst Kuruluşunda ücretli olarak görev yapan C Şahsı, göreve başlama tarihinden sonra, eşi veya hısımlarından biri anılan Kooperatife veya Üst Kuruluşuna yönetim kurulu üyesi veya denetçi seçilmesi durumunda, Ek 3 üncü maddenin yürürlük tarihinden önce veya sonra göreve başlayıp başlamadığına bakılmaksızın, yürüttüğü görevi sürdürecektir.

(3) Kooperatiflerin yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin eş ve hısımlarının, üst birliğe bağlı diğer kooperatiflerde görev alması, Kanunun Ek 3 üncü maddesi ile getirilen bağdaşmayan görev kapsamına girmez. Ancak, üst kuruluşların yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin eş ve hısımları, bu üst kuruluşlar ile bağlı tüm kooperatifler ve bunların yüzde elliden fazla hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamaz, personel olarak veya başka bir şekilde ücretli olarak işe alınamaz.

Örneğin, A Üst Kuruluşuna, B Kooperatifinin yanı sıra M Kooperatifi de ortak ise, B Kooperatifinin yönetim kurulu üyeleri veya denetçileri ile bunların yakınları M Kooperatifinde ve M Kooperatifinin hissedarı olduğu şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerinde görev alabileceklerdir. Ancak, A Üst Kuruluşunun yönetim kurulu üyeleri veya denetçileri ile bunların yakınları hem A Kooperatifinde hem de M Kooperatifinde ve bunların hissedarı olduğu şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerinde görev alamayacaklardır.

Denetçilerin araştırma yükümlülüğü

MADDE 7 – (1) Kooperatif ve üst kuruluşlarının denetçileri, kendi kuruluşlarında, Kanunun 56 ncı maddesinin birinci, 67 nci maddesinin ikinci ve Ek 3 üncü madde hükümleri çerçevesinde, Ek 3 üncü madde hükmüne aykırı uygulamaların olup olmadığını araştırmakla yükümlüdür. Bu araştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyen denetçiler, Kanunun Ek 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre sorumlu olacaklardır.

(2) Seçilme veya görevlendirme işlemleri ile sözleşmeleri bu Tebliğe göre hükümsüz olanlara, herhangi bir ad altında ücret, maaş, huzur hakkı gibi bir ödeme yapılmaz ve menfaat temin edilmez.

Yürürlük

MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ, 12/4/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Sanayi ve Ticaret Bakanı, Bayındırlık ve İskan Bakanı ve Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.