Kooperatif genel kurul müracatı -Kemal OZMEN

T.C.
​SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
​ Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü

Sayı : B.14.0.TGM.0.10.00.02​
Konu : Kooperatif ve Üst Kuruluşları Genel Kurul
Toplantıları ile Bakanlık Temsilcileri

………………… VALİLİĞİNE
(Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)
(Genelge Sıra No: )

​Kooperatifler ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantıları ile ilgili hizmetlerin gereği gibi yürütülmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, Bakanlık Temsilcisi için başvuruda bulunulması, Bakanlık Temsilcilerinin görevlendirilmesi, toplantıya katılımı, tutanak ve raporların düzenlenmesi konularında aşağıdaki hususlara uygun hareket edilmesi gerekli görülmektedir.
​Bu genelge, 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 86 ncı maddesine dayanılarak yayımlanmıştır.
Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi
1) Kooperatifler ve üst kuruluşlarınca, genel kurul toplantıları için Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi isteminde bulunulması zorunludur. Başvuru sırasında kullanılacak yazı örneği genelge ekinde yer almakta olup (EK:1), başvuru ile birlikte;
– Çağrı için alınan kararın örneği (yönetim kurulu, denetim kurulu veya tasfiye memurları, üst birlik yönetim kurulu kararı ya da kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
– Çağrıyı yapanların yetkili olduklarını gösteren belge (Başvuru sahipleri, ticaret sicil memurluğundan kooperatifi temsile yetkili son yönetim kurulu üyeleri olduklarını gösterir yazı alacaklardır. Ticaret sicil memurluklarınca verilecek bu yazıda, başvuru sahiplerinin kooperatifin temsili konusunda yetkili oldukları, yetkilerinin başlangıç tarihi, yetki süreleri dolmuşsa yetkinin bitiş tarihi vb. hususlara yer vereceklerdir. Azlık tarafından çağrı yapılmakta ise çağrı iznini veren kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
– Toplantı gündemi,
– Vezne alındısı
genel kurul toplantı tarihinden en az 15 gün önce İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
Yapılan başvurularda belgeler incelendikten sonra eksiklikler, ilgililere bildirilerek tamamlanması istenilecektir. Buna rağmen, herhangi bir belge eksikliği halinde veya 15 günlük süreye uyulmadan yapılan başvurularda müracaat usulüne uygun yapılmış sayılmayacak ve temsilci görevlendirilmeyecektir.
Öte yandan, Bakanlık Temsilcilerinin her biri için yatırılan ücret tutarının, Bakanlığımızca belirlenen miktara uygun olarak yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilecek, belirlenen miktarın altında ücret yatıran kooperatiflere temsilci görevlendirilmeyecektir.
2) Genel kurul toplantılarını üç yıl üst üste yapmayarak kanunen dağılmış sayılan kooperatiflerin veya üst kuruluşlarının genel kurul toplantısı için Bakanlık Temsilcisi müracaatında bulunmaları halinde, toplantı gündeminde münhasıran tasfiye kararı alınması yönünde madde bulunup bulunmadığına bakılması zorunludur. Sözkonusu durumu içeren bir gündem maddesi yoksa, temsilci görevlendirilmeyecek, ancak faaliyetlerinin devam ettiğine dair mahkemece verilmiş karar bulunması halinde temsilci görevlendirilebilecektir.
3) Genel kurul toplantılarını çalışma saatleri içerisinde yapan kooperatif ve üst kuruluşların, Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri için belirlenen ücretten, toplantılarını çalışma saatleri dışında yapan kooperatif ve üst kuruluşların ise Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri dışı için belirlenen ücretten yatırmaları gerekmektedir.
Genel kurul toplantısına katılan temsilci sayısına denk düşen tutardan fazla yatırılan temsilci ücretleri bilahare iade edilecektir.
4) İl merkezi dışında yapılan genel kurul toplantılarına katılan Bakanlık Temsilcilerine, Maliye Veznesine yatırılan temsilci ücreti dışında, İl Müdürlüğünce geçici görev yolluğu ödenecektir.
5) Genel kurul toplantılarının yoğun olduğu dönemlerde, temsilci isteminde bulunan kooperatiflerin ortak sayıları, türleri, genel kurul gündeminde önemli hususların bulunup bulunmadığı, sorunlu olup olmadıkları, genel kurul toplantısının yapılacağı yer ile İl Müdürlüklerinde temsilci olarak görevlendirilebilecek personel sayısı da göz önünde bulundurularak öncelikle temsilci gönderilmesi zorunlu görülenlerin talepleri karşılanacak, önemine göre bir toplantı için en fazla iki temsilci görevlendirilecek, bir temsilci günde ikiden fazla toplantı için görevlendirilmeyecektir.
6) Genel kurul toplantıları için yalnızca; Bakanlık merkez veya taşra teşkilatında memur olarak görev yapan, en az lise mezunu ve Bakanlıkça kooperatifçilik konusunda düzenlenen eğitime katılmış ve başarı sağlamış olan personelin temsilci olarak görevlendirilmesi, bu şekilde temsilci görevlendirilememesi halinde Bakanlığımız merkez veya taşra teşkilatında çalışan diğer Devlet memurları arasından temsilci görevlendirilmesi gerekmektedir.
Şoför, hizmetli, bekçi gibi personelin durumu ve yürüttüğü hizmetlerin özelliği, temsilcilik için aranan nitelik ve şartlar bakımından elverişli bulunmadığından bu statüdeki personel genel kurul toplantılarında temsilci olarak veya başka adlar altında görevlendirilmeyecektir.
7) Bakanlık Temsilcisi görevlendirmelerinin; başarı, disiplin, saygı, uyumluluk, gayret, sağlık gibi kriterler gözetilerek, dengeli ve hakkaniyete uygun sayıda yapılmasına özen gösterilecektir.
8) Bakanlığımız İl Müdürlerinin hiyerarşik konumları ile Bakanlık Temsilcileri ve genel kurul toplantıları ile ilgili sorunların sonuçlandırılmasında ifa ettikleri görevler dikkate alındığında; İl Müdürlerimizin kooperatif ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarında görev almaları uygun görülmemekte, ancak Valilik Makamının takdirine bağlı olarak özel durumu bulunan kooperatif ve üst kuruluşların genel kurul toplantılarına Bakanlık Temsilcisi sıfatıyla katılmalarında sakınca görülmemektedir.
9) 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 87 nci maddesine göre, genel kurul toplantısı öncesi Bakanlık Temsilcisi talebi yasal bir zorunluluk olduğundan, usulüne uygun olarak temsilci talebinde bulunulmadığı takdirde genel kurul toplantılarının geçersizliği konusunda, ilgililer ve gerektiğinde Ticaret Sicil Memurlukları uyarılmalıdır.
Genel Kurul Toplantısı Hazırlığı ve Açılışı
10) Bakanlık Temsilcisi, görevlendirildiği toplantılara Devlet memuruna yakışır kılık ve kıyafetle zamanında gitmelidir.
11) Bakanlık Temsilcisinin genel kurula hitaben yapacağı konuşma metni genelgemiz ekinde yer almakta olup söz konusu konuşma metninin, açılıştan önce (toplantı yeter sayısı varsa) Bakanlık Temsilcileri tarafından mutlaka okunması gerekmektedir (EK:2).
12) Bakanlık Temsilcisi toplantı açılmadan önce, genel kurulun toplantıya çağrı şekli, gazete ilanı ve yazılı bildirim gibi konularda kanun ve anasözleşme hükümlerine uyulup uyulmadığını incelemeli; toplantıya asaleten ve vekaleten katılanların sayısının rakamla ve yazıyla tutanağa geçirilmesini sağlamalı; toplantı yeter sayısı, ilan edilen toplantı saatinden bir saat sonrasına kadar beklenmesine rağmen sağlanamamışsa genel kurulu toplantıya çağıran yetkililer ile tutanağı düzenleyerek toplantı yerinden ayrılmalıdır.
13) Bakanlık Temsilcisi, ortaklar listesinin Türk Ticaret Kanunu ve anasözleşme hükümlerine uygun şekilde düzenlenip düzenlenmediğini, ortaklar ve temsilciler tarafından imzalanıp imzalanmadığını inceledikten sonra imzalamalı ve bu listenin, ortaklar tarafından görülebilecek bir yere asılmasını sağlamalıdır.
14) Bakanlık Temsilcisi, ilke olarak bizzat kimlik denetimi yapmamalı, ortakların ya da temsilcilerinin kimliklerinin ve temsil belgelerinin imza sırasında ibraz edilip edilmediğini inceleyerek gerektiğinde uyarılarda bulunmalı; ancak şikayet veya ihbar olduğunda ya da kuşku duyulduğunda kimlik denetimini bizzat yapmalıdır. Ayrıca faks ile gönderilen ya da aslı ibraz edilmeyen temsil belgelerinin (vekaletnamelerin) geçerli olmadığı belirtilmelidir.
15) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların hak ve yükümlülükleri devam ettiğinden genel kurula katılma, seçme ve seçilme haklarını kullanmaları sağlanmalıdır.
16) Genel kurul toplantısının yönetiminin, ortaklar veya üst kuruluş temsilcilerinden seçilen başkan ve üyeler tarafından yürütülmesine dikkat edilmeli; divan heyetinin seçimi titizlikle izlenmelidir. Bakanlık Temsilcisi, genel kurul toplantısının sevk ve idaresine karışmamalı, ancak gerektiğinde divan başkanını ve genel kurulu uyarmalı, yol göstermeli ve açıklama yapmalıdır.
​17) Genel kurul toplantısı için birden fazla Bakanlık Temsilcisinin görevlendirilmesi durumunda, toplantının her iki temsilcinin huzurunda açılması ilke olmakla birlikte, temsilcilerin aynı anda gelememesi durumunda, diğer temsilci makul bir süre beklenecek, bu süre içinde de gelmediği takdirde toplantı mevcut temsilcinin gözetiminde açılacaktır. Toplantının açılmasından sonra gelen temsilci toplantıya katılmayacaktır.
18) Kanun ve Tüzükte belirtilen bir saatlik süre beklendikten sonra toplantının Bakanlık Temsilcisi olmadan açılması durumunda, bu toplantılara temsilciler sonradan katılmayacaktır.
​Gündem Maddelerinin Görüşülmesi, Kararların Alınması ve Tutanağın Yazılması
19) Bakanlık Temsilcisi; genel kurulda, toplantıyla ilgili olarak kendisine sorulan soruları cevaplandırmalı, toplantının kanun ve anasözleşmeye uygun olarak yürütülmesini sağlamak için gereken açıklamaları yapmalıdır.
Bilhassa gergin ortamda geçen genel kurul toplantılarında açıklama ve uyarılar kısa, açık, kesin ve uygun bir dille yapılmalı, tereddütlü ifadeler kullanılmamalı, taraflı izlenimi verecek konuşmalardan kaçınılmalı, karmaşık ya da tartışmalı konularda konu iyi biliniyorsa açıklama yapılmalı, mümkünse ilgili kanun ve anasözleşme hükmü hemen bulunup yüksek sesle okunmalıdır.
Divan başkanı ve ortaklar ile herhangi bir tartışmadan kaçınılmalı, toplantıyı terk etme gibi bir davranışa kesinlikle girilmemelidir.
20) Divan başkanı ve katip üyeler toplantıyı yönetebilecek ve tutanağı yazabilecek bilgi ve yeteneğe sahip değilse, Bakanlık Temsilcisi divana yardımcı olmalı; tutanağı bizzat yazmamalı, yapılan konuşmaların ve alınan kararların tutanağa yazılmasına nezaret etmelidir.
21) Genel kurul toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yerde yazılıp imzalanması zorunlu olup tutanağın toplantı yerinde, genel kurul divanınca düzgün ve okunaklı biçimde yazdırılmasına Bakanlık Temsilcisince yardımcı olunmalıdır. Toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yer ve zamanda yazılıp imzalanmaması durumunda Bakanlık Temsilcisi, tutanağa imza atmamalı, bu konuda tutanağa şerh düşerek bu şerhi imzalamalı, raporunda bu hususa yer vermeli ve toplantıda alınan kararlardan raporunda kısaca bahsetmelidir. Şerhli tutanak İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicil Memurluğu’na intikal ettirilmeli ve genel kurul toplantı tutanağının tescil edilmemesi istenmelidir.
22) Bakanlık Temsilcileri genel kurul toplantısında kanun ve anasözleşmeye aykırı karar alındığı veya karar nisabı bulunmadığının sayısal olarak tespit edildiği durumlarda, kararların geçerli olmayacağı yönünde gerekli uyarılarda bulunmalı, buna rağmen karar alınmışsa alınan kararlar hakkındaki görüş ve itirazlarını tutanakta ve temsilci raporunda belirtmelidir. Tutanak ve temsilci raporu İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicili Memurluğuna gönderilmeli ve tescil yapılmaması istenmelidir.
23) Genel kurul tutanağında, görüşmelerin içeriği, söz alanların kimler olduğu, kimlerin alınan kararlara karşı muhalefet şerhi düştükleri ve muhalefet sebepleri, lehte, aleyhte ve çekimser oyların sayıları ile bilinmesi gerekli diğer hususlar açıkça belirtilmelidir.
Toplantı sırasında önerge verilmesi durumunda, önergelerden özetle söz edilip alınan kararlar açıkça yazılmalı, önergelerin özetlenemeyecek kadar uzun ve karmaşık olması gibi durumlarda tutanağa geçirilmekle birlikte önergelerin tüm sayfalarının altları divan üyeleri ve Bakanlık Temsilcisi tarafından imzalanmalı ve önergeler tutanağa ek yapılmalıdır.
Süre darlığı ya da başka bir toplantıya yetişebilme nedenleriyle yükümlülükler aksatılmamalıdır.
24) 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 46 ncı maddesine göre, dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme alınması zorunlu olduğundan, gündem ortaklara duyurulduktan sonra başvuru yapıldığı takdirde, konu yine de gündeme eklenmeli; bu yasal zorunluluğa yönetim kurulu uymamışsa genel kurul divan başkanının konuyu gündeme alması sağlanmalıdır. Ancak istemde bulunan 1/10 ortağın, yasal başvuruyu zamanında yaptığını divan başkanına kanıtlaması da istenmelidir.
25) Gündemin görüşülmesine geçilmeden önce, gündeme madde eklenmesi hususunda teklif bulunup bulunmadığının genel kurula sorulması konusunda divan başkanlığı yönlendirilmelidir.
26) Bakanlığımız Müfettişleri ve Kontrolörlerince yapılan denetim veya incelemeler ile İl Müdürlüklerince yapılan ön incelemeler sonucunda gönderilen talimatın bir örneği Bakanlık Temsilcisinde bulunmalı; talimatlar gündeme alınmış ise ilgili gündem maddesinde görüşülmesine nezaret edilmeli, gündeme alınmamış ise yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündem maddesinde sözkonusu talimatlarla ilgili olarak Bakanlık Temsilcisi tarafından genel kurula ayrıntılı bir şekilde açıklama yapılmalıdır.
27) Gündemde anasözleşme değişikliği varsa, Bakanlık Temsilcisi, Bakanlıkça ön izin verilip verilmediğini araştırmalı, ön izin alınmamışsa genel kurula gerekli uyarılarda bulunmalıdır.
28) Bakanlığımızca hazırlanan örnek anasözleşmelerde, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bu organlara aynı genel kurulda tekrar seçilemeyecekleri hükme bağlandığından, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin aday olamayacakları konusunda divan başkanı ve genel kurul uyarılmalıdır.
29) Genel kurul toplantısında, yönetim ve denetim kurulu raporları ile bilanço ve gelir gider cetvelinin mutlaka okunması konusunda gerekli uyarılar yapılmalıdır.
30) Yönetim ve denetim kurulları üyeliklerine seçilme koşullarına ilişkin kanun ve anasözleşme hükümlerinin, seçimlere geçilmeden önce gerektiğinde genel kurula okunması ve üyelerin kaç yıl için seçildiğinin tutanakta belirtilmesi sağlanmalıdır.
31) Yanlış yazılan kelime, rakam ve satırlar karalanmamalı, okunacak biçimde ortasından tek çizgiyle iptal edilmeli, yanına parantez içinde (çizildi) denilerek doğrusu yazılmalıdır. Ay adları, bir ve iki basamaklı sayılar, rakamla değil yazıyla yazılmalı; tutanakta sonradan ilaveler yapılmasına imkan verebilecek boşluklar olmamalı ve çıkıntı yapılmamalıdır. Tutanağın son kısmına, genel kurulun bitiş saati mutlaka yazdırılmalıdır.

Kooperatif genel kurulu nasıl yapılır ?-Kemal OZMEN

T.C.
​SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
​ Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü

Sayı : B.14.0.TGM.0.10.00.02​
Konu : Kooperatif ve Üst Kuruluşları Genel Kurul
Toplantıları ile Bakanlık Temsilcileri

………………… VALİLİĞİNE
(Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)
(Genelge Sıra No: )

​Kooperatifler ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantıları ile ilgili hizmetlerin gereği gibi yürütülmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, Bakanlık Temsilcisi için başvuruda bulunulması, Bakanlık Temsilcilerinin görevlendirilmesi, toplantıya katılımı, tutanak ve raporların düzenlenmesi konularında aşağıdaki hususlara uygun hareket edilmesi gerekli görülmektedir.
​Bu genelge, 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 86 ncı maddesine dayanılarak yayımlanmıştır.
Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi
1) Kooperatifler ve üst kuruluşlarınca, genel kurul toplantıları için Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi isteminde bulunulması zorunludur. Başvuru sırasında kullanılacak yazı örneği genelge ekinde yer almakta olup (EK:1), başvuru ile birlikte;
– Çağrı için alınan kararın örneği (yönetim kurulu, denetim kurulu veya tasfiye memurları, üst birlik yönetim kurulu kararı ya da kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
– Çağrıyı yapanların yetkili olduklarını gösteren belge (Başvuru sahipleri, ticaret sicil memurluğundan kooperatifi temsile yetkili son yönetim kurulu üyeleri olduklarını gösterir yazı alacaklardır. Ticaret sicil memurluklarınca verilecek bu yazıda, başvuru sahiplerinin kooperatifin temsili konusunda yetkili oldukları, yetkilerinin başlangıç tarihi, yetki süreleri dolmuşsa yetkinin bitiş tarihi vb. hususlara yer vereceklerdir. Azlık tarafından çağrı yapılmakta ise çağrı iznini veren kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
– Toplantı gündemi,
– Vezne alındısı
genel kurul toplantı tarihinden en az 15 gün önce İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
Yapılan başvurularda belgeler incelendikten sonra eksiklikler, ilgililere bildirilerek tamamlanması istenilecektir. Buna rağmen, herhangi bir belge eksikliği halinde veya 15 günlük süreye uyulmadan yapılan başvurularda müracaat usulüne uygun yapılmış sayılmayacak ve temsilci görevlendirilmeyecektir.
Öte yandan, Bakanlık Temsilcilerinin her biri için yatırılan ücret tutarının, Bakanlığımızca belirlenen miktara uygun olarak yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilecek, belirlenen miktarın altında ücret yatıran kooperatiflere temsilci görevlendirilmeyecektir.
2) Genel kurul toplantılarını üç yıl üst üste yapmayarak kanunen dağılmış sayılan kooperatiflerin veya üst kuruluşlarının genel kurul toplantısı için Bakanlık Temsilcisi müracaatında bulunmaları halinde, toplantı gündeminde münhasıran tasfiye kararı alınması yönünde madde bulunup bulunmadığına bakılması zorunludur. Sözkonusu durumu içeren bir gündem maddesi yoksa, temsilci görevlendirilmeyecek, ancak faaliyetlerinin devam ettiğine dair mahkemece verilmiş karar bulunması halinde temsilci görevlendirilebilecektir.
3) Genel kurul toplantılarını çalışma saatleri içerisinde yapan kooperatif ve üst kuruluşların, Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri için belirlenen ücretten, toplantılarını çalışma saatleri dışında yapan kooperatif ve üst kuruluşların ise Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri dışı için belirlenen ücretten yatırmaları gerekmektedir.
Genel kurul toplantısına katılan temsilci sayısına denk düşen tutardan fazla yatırılan temsilci ücretleri bilahare iade edilecektir.
4) İl merkezi dışında yapılan genel kurul toplantılarına katılan Bakanlık Temsilcilerine, Maliye Veznesine yatırılan temsilci ücreti dışında, İl Müdürlüğünce geçici görev yolluğu ödenecektir.
5) Genel kurul toplantılarının yoğun olduğu dönemlerde, temsilci isteminde bulunan kooperatiflerin ortak sayıları, türleri, genel kurul gündeminde önemli hususların bulunup bulunmadığı, sorunlu olup olmadıkları, genel kurul toplantısının yapılacağı yer ile İl Müdürlüklerinde temsilci olarak görevlendirilebilecek personel sayısı da göz önünde bulundurularak öncelikle temsilci gönderilmesi zorunlu görülenlerin talepleri karşılanacak, önemine göre bir toplantı için en fazla iki temsilci görevlendirilecek, bir temsilci günde ikiden fazla toplantı için görevlendirilmeyecektir.
6) Genel kurul toplantıları için yalnızca; Bakanlık merkez veya taşra teşkilatında memur olarak görev yapan, en az lise mezunu ve Bakanlıkça kooperatifçilik konusunda düzenlenen eğitime katılmış ve başarı sağlamış olan personelin temsilci olarak görevlendirilmesi, bu şekilde temsilci görevlendirilememesi halinde Bakanlığımız merkez veya taşra teşkilatında çalışan diğer Devlet memurları arasından temsilci görevlendirilmesi gerekmektedir.
Şoför, hizmetli, bekçi gibi personelin durumu ve yürüttüğü hizmetlerin özelliği, temsilcilik için aranan nitelik ve şartlar bakımından elverişli bulunmadığından bu statüdeki personel genel kurul toplantılarında temsilci olarak veya başka adlar altında görevlendirilmeyecektir.
7) Bakanlık Temsilcisi görevlendirmelerinin; başarı, disiplin, saygı, uyumluluk, gayret, sağlık gibi kriterler gözetilerek, dengeli ve hakkaniyete uygun sayıda yapılmasına özen gösterilecektir.
8) Bakanlığımız İl Müdürlerinin hiyerarşik konumları ile Bakanlık Temsilcileri ve genel kurul toplantıları ile ilgili sorunların sonuçlandırılmasında ifa ettikleri görevler dikkate alındığında; İl Müdürlerimizin kooperatif ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarında görev almaları uygun görülmemekte, ancak Valilik Makamının takdirine bağlı olarak özel durumu bulunan kooperatif ve üst kuruluşların genel kurul toplantılarına Bakanlık Temsilcisi sıfatıyla katılmalarında sakınca görülmemektedir.
9) 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 87 nci maddesine göre, genel kurul toplantısı öncesi Bakanlık Temsilcisi talebi yasal bir zorunluluk olduğundan, usulüne uygun olarak temsilci talebinde bulunulmadığı takdirde genel kurul toplantılarının geçersizliği konusunda, ilgililer ve gerektiğinde Ticaret Sicil Memurlukları uyarılmalıdır.
Genel Kurul Toplantısı Hazırlığı ve Açılışı
10) Bakanlık Temsilcisi, görevlendirildiği toplantılara Devlet memuruna yakışır kılık ve kıyafetle zamanında gitmelidir.
11) Bakanlık Temsilcisinin genel kurula hitaben yapacağı konuşma metni genelgemiz ekinde yer almakta olup söz konusu konuşma metninin, açılıştan önce (toplantı yeter sayısı varsa) Bakanlık Temsilcileri tarafından mutlaka okunması gerekmektedir (EK:2).
12) Bakanlık Temsilcisi toplantı açılmadan önce, genel kurulun toplantıya çağrı şekli, gazete ilanı ve yazılı bildirim gibi konularda kanun ve anasözleşme hükümlerine uyulup uyulmadığını incelemeli; toplantıya asaleten ve vekaleten katılanların sayısının rakamla ve yazıyla tutanağa geçirilmesini sağlamalı; toplantı yeter sayısı, ilan edilen toplantı saatinden bir saat sonrasına kadar beklenmesine rağmen sağlanamamışsa genel kurulu toplantıya çağıran yetkililer ile tutanağı düzenleyerek toplantı yerinden ayrılmalıdır.
13) Bakanlık Temsilcisi, ortaklar listesinin Türk Ticaret Kanunu ve anasözleşme hükümlerine uygun şekilde düzenlenip düzenlenmediğini, ortaklar ve temsilciler tarafından imzalanıp imzalanmadığını inceledikten sonra imzalamalı ve bu listenin, ortaklar tarafından görülebilecek bir yere asılmasını sağlamalıdır.
14) Bakanlık Temsilcisi, ilke olarak bizzat kimlik denetimi yapmamalı, ortakların ya da temsilcilerinin kimliklerinin ve temsil belgelerinin imza sırasında ibraz edilip edilmediğini inceleyerek gerektiğinde uyarılarda bulunmalı; ancak şikayet veya ihbar olduğunda ya da kuşku duyulduğunda kimlik denetimini bizzat yapmalıdır. Ayrıca faks ile gönderilen ya da aslı ibraz edilmeyen temsil belgelerinin (vekaletnamelerin) geçerli olmadığı belirtilmelidir.
15) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların hak ve yükümlülükleri devam ettiğinden genel kurula katılma, seçme ve seçilme haklarını kullanmaları sağlanmalıdır.
16) Genel kurul toplantısının yönetiminin, ortaklar veya üst kuruluş temsilcilerinden seçilen başkan ve üyeler tarafından yürütülmesine dikkat edilmeli; divan heyetinin seçimi titizlikle izlenmelidir. Bakanlık Temsilcisi, genel kurul toplantısının sevk ve idaresine karışmamalı, ancak gerektiğinde divan başkanını ve genel kurulu uyarmalı, yol göstermeli ve açıklama yapmalıdır.
​17) Genel kurul toplantısı için birden fazla Bakanlık Temsilcisinin görevlendirilmesi durumunda, toplantının her iki temsilcinin huzurunda açılması ilke olmakla birlikte, temsilcilerin aynı anda gelememesi durumunda, diğer temsilci makul bir süre beklenecek, bu süre içinde de gelmediği takdirde toplantı mevcut temsilcinin gözetiminde açılacaktır. Toplantının açılmasından sonra gelen temsilci toplantıya katılmayacaktır.
18) Kanun ve Tüzükte belirtilen bir saatlik süre beklendikten sonra toplantının Bakanlık Temsilcisi olmadan açılması durumunda, bu toplantılara temsilciler sonradan katılmayacaktır.
​Gündem Maddelerinin Görüşülmesi, Kararların Alınması ve Tutanağın Yazılması
19) Bakanlık Temsilcisi; genel kurulda, toplantıyla ilgili olarak kendisine sorulan soruları cevaplandırmalı, toplantının kanun ve anasözleşmeye uygun olarak yürütülmesini sağlamak için gereken açıklamaları yapmalıdır.
Bilhassa gergin ortamda geçen genel kurul toplantılarında açıklama ve uyarılar kısa, açık, kesin ve uygun bir dille yapılmalı, tereddütlü ifadeler kullanılmamalı, taraflı izlenimi verecek konuşmalardan kaçınılmalı, karmaşık ya da tartışmalı konularda konu iyi biliniyorsa açıklama yapılmalı, mümkünse ilgili kanun ve anasözleşme hükmü hemen bulunup yüksek sesle okunmalıdır.
Divan başkanı ve ortaklar ile herhangi bir tartışmadan kaçınılmalı, toplantıyı terk etme gibi bir davranışa kesinlikle girilmemelidir.
20) Divan başkanı ve katip üyeler toplantıyı yönetebilecek ve tutanağı yazabilecek bilgi ve yeteneğe sahip değilse, Bakanlık Temsilcisi divana yardımcı olmalı; tutanağı bizzat yazmamalı, yapılan konuşmaların ve alınan kararların tutanağa yazılmasına nezaret etmelidir.
21) Genel kurul toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yerde yazılıp imzalanması zorunlu olup tutanağın toplantı yerinde, genel kurul divanınca düzgün ve okunaklı biçimde yazdırılmasına Bakanlık Temsilcisince yardımcı olunmalıdır. Toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yer ve zamanda yazılıp imzalanmaması durumunda Bakanlık Temsilcisi, tutanağa imza atmamalı, bu konuda tutanağa şerh düşerek bu şerhi imzalamalı, raporunda bu hususa yer vermeli ve toplantıda alınan kararlardan raporunda kısaca bahsetmelidir. Şerhli tutanak İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicil Memurluğu’na intikal ettirilmeli ve genel kurul toplantı tutanağının tescil edilmemesi istenmelidir.
22) Bakanlık Temsilcileri genel kurul toplantısında kanun ve anasözleşmeye aykırı karar alındığı veya karar nisabı bulunmadığının sayısal olarak tespit edildiği durumlarda, kararların geçerli olmayacağı yönünde gerekli uyarılarda bulunmalı, buna rağmen karar alınmışsa alınan kararlar hakkındaki görüş ve itirazlarını tutanakta ve temsilci raporunda belirtmelidir. Tutanak ve temsilci raporu İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicili Memurluğuna gönderilmeli ve tescil yapılmaması istenmelidir.
23) Genel kurul tutanağında, görüşmelerin içeriği, söz alanların kimler olduğu, kimlerin alınan kararlara karşı muhalefet şerhi düştükleri ve muhalefet sebepleri, lehte, aleyhte ve çekimser oyların sayıları ile bilinmesi gerekli diğer hususlar açıkça belirtilmelidir.
Toplantı sırasında önerge verilmesi durumunda, önergelerden özetle söz edilip alınan kararlar açıkça yazılmalı, önergelerin özetlenemeyecek kadar uzun ve karmaşık olması gibi durumlarda tutanağa geçirilmekle birlikte önergelerin tüm sayfalarının altları divan üyeleri ve Bakanlık Temsilcisi tarafından imzalanmalı ve önergeler tutanağa ek yapılmalıdır.
Süre darlığı ya da başka bir toplantıya yetişebilme nedenleriyle yükümlülükler aksatılmamalıdır.
24) 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 46 ncı maddesine göre, dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme alınması zorunlu olduğundan, gündem ortaklara duyurulduktan sonra başvuru yapıldığı takdirde, konu yine de gündeme eklenmeli; bu yasal zorunluluğa yönetim kurulu uymamışsa genel kurul divan başkanının konuyu gündeme alması sağlanmalıdır. Ancak istemde bulunan 1/10 ortağın, yasal başvuruyu zamanında yaptığını divan başkanına kanıtlaması da istenmelidir.
25) Gündemin görüşülmesine geçilmeden önce, gündeme madde eklenmesi hususunda teklif bulunup bulunmadığının genel kurula sorulması konusunda divan başkanlığı yönlendirilmelidir.
26) Bakanlığımız Müfettişleri ve Kontrolörlerince yapılan denetim veya incelemeler ile İl Müdürlüklerince yapılan ön incelemeler sonucunda gönderilen talimatın bir örneği Bakanlık Temsilcisinde bulunmalı; talimatlar gündeme alınmış ise ilgili gündem maddesinde görüşülmesine nezaret edilmeli, gündeme alınmamış ise yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündem maddesinde sözkonusu talimatlarla ilgili olarak Bakanlık Temsilcisi tarafından genel kurula ayrıntılı bir şekilde açıklama yapılmalıdır.
27) Gündemde anasözleşme değişikliği varsa, Bakanlık Temsilcisi, Bakanlıkça ön izin verilip verilmediğini araştırmalı, ön izin alınmamışsa genel kurula gerekli uyarılarda bulunmalıdır.
28) Bakanlığımızca hazırlanan örnek anasözleşmelerde, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bu organlara aynı genel kurulda tekrar seçilemeyecekleri hükme bağlandığından, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin aday olamayacakları konusunda divan başkanı ve genel kurul uyarılmalıdır.
29) Genel kurul toplantısında, yönetim ve denetim kurulu raporları ile bilanço ve gelir gider cetvelinin mutlaka okunması konusunda gerekli uyarılar yapılmalıdır.
30) Yönetim ve denetim kurulları üyeliklerine seçilme koşullarına ilişkin kanun ve anasözleşme hükümlerinin, seçimlere geçilmeden önce gerektiğinde genel kurula okunması ve üyelerin kaç yıl için seçildiğinin tutanakta belirtilmesi sağlanmalıdır.
31) Yanlış yazılan kelime, rakam ve satırlar karalanmamalı, okunacak biçimde ortasından tek çizgiyle iptal edilmeli, yanına parantez içinde (çizildi) denilerek doğrusu yazılmalıdır. Ay adları, bir ve iki basamaklı sayılar, rakamla değil yazıyla yazılmalı; tutanakta sonradan ilaveler yapılmasına imkan verebilecek boşluklar olmamalı ve çıkıntı yapılmamalıdır. Tutanağın son kısmına, genel kurulun bitiş saati mutlaka yazdırılmalıdır.

Kooperatif genel kurul başvurusu -Kemal OZMEN

T.C.
​SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
​ Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü

Sayı : B.14.0.TGM.0.10.00.02​
Konu : Kooperatif ve Üst Kuruluşları Genel Kurul
Toplantıları ile Bakanlık Temsilcileri

………………… VALİLİĞİNE
(Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)
(Genelge Sıra No: )

​Kooperatifler ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantıları ile ilgili hizmetlerin gereği gibi yürütülmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, Bakanlık Temsilcisi için başvuruda bulunulması, Bakanlık Temsilcilerinin görevlendirilmesi, toplantıya katılımı, tutanak ve raporların düzenlenmesi konularında aşağıdaki hususlara uygun hareket edilmesi gerekli görülmektedir.
​Bu genelge, 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 86 ncı maddesine dayanılarak yayımlanmıştır.
Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi
1) Kooperatifler ve üst kuruluşlarınca, genel kurul toplantıları için Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi isteminde bulunulması zorunludur. Başvuru sırasında kullanılacak yazı örneği genelge ekinde yer almakta olup (EK:1), başvuru ile birlikte;
– Çağrı için alınan kararın örneği (yönetim kurulu, denetim kurulu veya tasfiye memurları, üst birlik yönetim kurulu kararı ya da kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
– Çağrıyı yapanların yetkili olduklarını gösteren belge (Başvuru sahipleri, ticaret sicil memurluğundan kooperatifi temsile yetkili son yönetim kurulu üyeleri olduklarını gösterir yazı alacaklardır. Ticaret sicil memurluklarınca verilecek bu yazıda, başvuru sahiplerinin kooperatifin temsili konusunda yetkili oldukları, yetkilerinin başlangıç tarihi, yetki süreleri dolmuşsa yetkinin bitiş tarihi vb. hususlara yer vereceklerdir. Azlık tarafından çağrı yapılmakta ise çağrı iznini veren kesinleşme şerhli mahkeme kararı),
– Toplantı gündemi,
– Vezne alındısı
genel kurul toplantı tarihinden en az 15 gün önce İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
Yapılan başvurularda belgeler incelendikten sonra eksiklikler, ilgililere bildirilerek tamamlanması istenilecektir. Buna rağmen, herhangi bir belge eksikliği halinde veya 15 günlük süreye uyulmadan yapılan başvurularda müracaat usulüne uygun yapılmış sayılmayacak ve temsilci görevlendirilmeyecektir.
Öte yandan, Bakanlık Temsilcilerinin her biri için yatırılan ücret tutarının, Bakanlığımızca belirlenen miktara uygun olarak yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilecek, belirlenen miktarın altında ücret yatıran kooperatiflere temsilci görevlendirilmeyecektir.
2) Genel kurul toplantılarını üç yıl üst üste yapmayarak kanunen dağılmış sayılan kooperatiflerin veya üst kuruluşlarının genel kurul toplantısı için Bakanlık Temsilcisi müracaatında bulunmaları halinde, toplantı gündeminde münhasıran tasfiye kararı alınması yönünde madde bulunup bulunmadığına bakılması zorunludur. Sözkonusu durumu içeren bir gündem maddesi yoksa, temsilci görevlendirilmeyecek, ancak faaliyetlerinin devam ettiğine dair mahkemece verilmiş karar bulunması halinde temsilci görevlendirilebilecektir.
3) Genel kurul toplantılarını çalışma saatleri içerisinde yapan kooperatif ve üst kuruluşların, Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri için belirlenen ücretten, toplantılarını çalışma saatleri dışında yapan kooperatif ve üst kuruluşların ise Bakanlık Temsilcisi ücretini çalışma saatleri dışı için belirlenen ücretten yatırmaları gerekmektedir.
Genel kurul toplantısına katılan temsilci sayısına denk düşen tutardan fazla yatırılan temsilci ücretleri bilahare iade edilecektir.
4) İl merkezi dışında yapılan genel kurul toplantılarına katılan Bakanlık Temsilcilerine, Maliye Veznesine yatırılan temsilci ücreti dışında, İl Müdürlüğünce geçici görev yolluğu ödenecektir.
5) Genel kurul toplantılarının yoğun olduğu dönemlerde, temsilci isteminde bulunan kooperatiflerin ortak sayıları, türleri, genel kurul gündeminde önemli hususların bulunup bulunmadığı, sorunlu olup olmadıkları, genel kurul toplantısının yapılacağı yer ile İl Müdürlüklerinde temsilci olarak görevlendirilebilecek personel sayısı da göz önünde bulundurularak öncelikle temsilci gönderilmesi zorunlu görülenlerin talepleri karşılanacak, önemine göre bir toplantı için en fazla iki temsilci görevlendirilecek, bir temsilci günde ikiden fazla toplantı için görevlendirilmeyecektir.
6) Genel kurul toplantıları için yalnızca; Bakanlık merkez veya taşra teşkilatında memur olarak görev yapan, en az lise mezunu ve Bakanlıkça kooperatifçilik konusunda düzenlenen eğitime katılmış ve başarı sağlamış olan personelin temsilci olarak görevlendirilmesi, bu şekilde temsilci görevlendirilememesi halinde Bakanlığımız merkez veya taşra teşkilatında çalışan diğer Devlet memurları arasından temsilci görevlendirilmesi gerekmektedir.
Şoför, hizmetli, bekçi gibi personelin durumu ve yürüttüğü hizmetlerin özelliği, temsilcilik için aranan nitelik ve şartlar bakımından elverişli bulunmadığından bu statüdeki personel genel kurul toplantılarında temsilci olarak veya başka adlar altında görevlendirilmeyecektir.
7) Bakanlık Temsilcisi görevlendirmelerinin; başarı, disiplin, saygı, uyumluluk, gayret, sağlık gibi kriterler gözetilerek, dengeli ve hakkaniyete uygun sayıda yapılmasına özen gösterilecektir.
8) Bakanlığımız İl Müdürlerinin hiyerarşik konumları ile Bakanlık Temsilcileri ve genel kurul toplantıları ile ilgili sorunların sonuçlandırılmasında ifa ettikleri görevler dikkate alındığında; İl Müdürlerimizin kooperatif ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarında görev almaları uygun görülmemekte, ancak Valilik Makamının takdirine bağlı olarak özel durumu bulunan kooperatif ve üst kuruluşların genel kurul toplantılarına Bakanlık Temsilcisi sıfatıyla katılmalarında sakınca görülmemektedir.
9) 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 87 nci maddesine göre, genel kurul toplantısı öncesi Bakanlık Temsilcisi talebi yasal bir zorunluluk olduğundan, usulüne uygun olarak temsilci talebinde bulunulmadığı takdirde genel kurul toplantılarının geçersizliği konusunda, ilgililer ve gerektiğinde Ticaret Sicil Memurlukları uyarılmalıdır.
Genel Kurul Toplantısı Hazırlığı ve Açılışı
10) Bakanlık Temsilcisi, görevlendirildiği toplantılara Devlet memuruna yakışır kılık ve kıyafetle zamanında gitmelidir.
11) Bakanlık Temsilcisinin genel kurula hitaben yapacağı konuşma metni genelgemiz ekinde yer almakta olup söz konusu konuşma metninin, açılıştan önce (toplantı yeter sayısı varsa) Bakanlık Temsilcileri tarafından mutlaka okunması gerekmektedir (EK:2).
12) Bakanlık Temsilcisi toplantı açılmadan önce, genel kurulun toplantıya çağrı şekli, gazete ilanı ve yazılı bildirim gibi konularda kanun ve anasözleşme hükümlerine uyulup uyulmadığını incelemeli; toplantıya asaleten ve vekaleten katılanların sayısının rakamla ve yazıyla tutanağa geçirilmesini sağlamalı; toplantı yeter sayısı, ilan edilen toplantı saatinden bir saat sonrasına kadar beklenmesine rağmen sağlanamamışsa genel kurulu toplantıya çağıran yetkililer ile tutanağı düzenleyerek toplantı yerinden ayrılmalıdır.
13) Bakanlık Temsilcisi, ortaklar listesinin Türk Ticaret Kanunu ve anasözleşme hükümlerine uygun şekilde düzenlenip düzenlenmediğini, ortaklar ve temsilciler tarafından imzalanıp imzalanmadığını inceledikten sonra imzalamalı ve bu listenin, ortaklar tarafından görülebilecek bir yere asılmasını sağlamalıdır.
14) Bakanlık Temsilcisi, ilke olarak bizzat kimlik denetimi yapmamalı, ortakların ya da temsilcilerinin kimliklerinin ve temsil belgelerinin imza sırasında ibraz edilip edilmediğini inceleyerek gerektiğinde uyarılarda bulunmalı; ancak şikayet veya ihbar olduğunda ya da kuşku duyulduğunda kimlik denetimini bizzat yapmalıdır. Ayrıca faks ile gönderilen ya da aslı ibraz edilmeyen temsil belgelerinin (vekaletnamelerin) geçerli olmadığı belirtilmelidir.
15) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların hak ve yükümlülükleri devam ettiğinden genel kurula katılma, seçme ve seçilme haklarını kullanmaları sağlanmalıdır.
16) Genel kurul toplantısının yönetiminin, ortaklar veya üst kuruluş temsilcilerinden seçilen başkan ve üyeler tarafından yürütülmesine dikkat edilmeli; divan heyetinin seçimi titizlikle izlenmelidir. Bakanlık Temsilcisi, genel kurul toplantısının sevk ve idaresine karışmamalı, ancak gerektiğinde divan başkanını ve genel kurulu uyarmalı, yol göstermeli ve açıklama yapmalıdır.
​17) Genel kurul toplantısı için birden fazla Bakanlık Temsilcisinin görevlendirilmesi durumunda, toplantının her iki temsilcinin huzurunda açılması ilke olmakla birlikte, temsilcilerin aynı anda gelememesi durumunda, diğer temsilci makul bir süre beklenecek, bu süre içinde de gelmediği takdirde toplantı mevcut temsilcinin gözetiminde açılacaktır. Toplantının açılmasından sonra gelen temsilci toplantıya katılmayacaktır.
18) Kanun ve Tüzükte belirtilen bir saatlik süre beklendikten sonra toplantının Bakanlık Temsilcisi olmadan açılması durumunda, bu toplantılara temsilciler sonradan katılmayacaktır.
​Gündem Maddelerinin Görüşülmesi, Kararların Alınması ve Tutanağın Yazılması
19) Bakanlık Temsilcisi; genel kurulda, toplantıyla ilgili olarak kendisine sorulan soruları cevaplandırmalı, toplantının kanun ve anasözleşmeye uygun olarak yürütülmesini sağlamak için gereken açıklamaları yapmalıdır.
Bilhassa gergin ortamda geçen genel kurul toplantılarında açıklama ve uyarılar kısa, açık, kesin ve uygun bir dille yapılmalı, tereddütlü ifadeler kullanılmamalı, taraflı izlenimi verecek konuşmalardan kaçınılmalı, karmaşık ya da tartışmalı konularda konu iyi biliniyorsa açıklama yapılmalı, mümkünse ilgili kanun ve anasözleşme hükmü hemen bulunup yüksek sesle okunmalıdır.
Divan başkanı ve ortaklar ile herhangi bir tartışmadan kaçınılmalı, toplantıyı terk etme gibi bir davranışa kesinlikle girilmemelidir.
20) Divan başkanı ve katip üyeler toplantıyı yönetebilecek ve tutanağı yazabilecek bilgi ve yeteneğe sahip değilse, Bakanlık Temsilcisi divana yardımcı olmalı; tutanağı bizzat yazmamalı, yapılan konuşmaların ve alınan kararların tutanağa yazılmasına nezaret etmelidir.
21) Genel kurul toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yerde yazılıp imzalanması zorunlu olup tutanağın toplantı yerinde, genel kurul divanınca düzgün ve okunaklı biçimde yazdırılmasına Bakanlık Temsilcisince yardımcı olunmalıdır. Toplantı tutanağının, toplantının yapıldığı yer ve zamanda yazılıp imzalanmaması durumunda Bakanlık Temsilcisi, tutanağa imza atmamalı, bu konuda tutanağa şerh düşerek bu şerhi imzalamalı, raporunda bu hususa yer vermeli ve toplantıda alınan kararlardan raporunda kısaca bahsetmelidir. Şerhli tutanak İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicil Memurluğu’na intikal ettirilmeli ve genel kurul toplantı tutanağının tescil edilmemesi istenmelidir.
22) Bakanlık Temsilcileri genel kurul toplantısında kanun ve anasözleşmeye aykırı karar alındığı veya karar nisabı bulunmadığının sayısal olarak tespit edildiği durumlarda, kararların geçerli olmayacağı yönünde gerekli uyarılarda bulunmalı, buna rağmen karar alınmışsa alınan kararlar hakkındaki görüş ve itirazlarını tutanakta ve temsilci raporunda belirtmelidir. Tutanak ve temsilci raporu İl Müdürlüğü tarafından acele olarak Ticaret Sicili Memurluğuna gönderilmeli ve tescil yapılmaması istenmelidir.
23) Genel kurul tutanağında, görüşmelerin içeriği, söz alanların kimler olduğu, kimlerin alınan kararlara karşı muhalefet şerhi düştükleri ve muhalefet sebepleri, lehte, aleyhte ve çekimser oyların sayıları ile bilinmesi gerekli diğer hususlar açıkça belirtilmelidir.
Toplantı sırasında önerge verilmesi durumunda, önergelerden özetle söz edilip alınan kararlar açıkça yazılmalı, önergelerin özetlenemeyecek kadar uzun ve karmaşık olması gibi durumlarda tutanağa geçirilmekle birlikte önergelerin tüm sayfalarının altları divan üyeleri ve Bakanlık Temsilcisi tarafından imzalanmalı ve önergeler tutanağa ek yapılmalıdır.
Süre darlığı ya da başka bir toplantıya yetişebilme nedenleriyle yükümlülükler aksatılmamalıdır.
24) 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 46 ncı maddesine göre, dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme alınması zorunlu olduğundan, gündem ortaklara duyurulduktan sonra başvuru yapıldığı takdirde, konu yine de gündeme eklenmeli; bu yasal zorunluluğa yönetim kurulu uymamışsa genel kurul divan başkanının konuyu gündeme alması sağlanmalıdır. Ancak istemde bulunan 1/10 ortağın, yasal başvuruyu zamanında yaptığını divan başkanına kanıtlaması da istenmelidir.
25) Gündemin görüşülmesine geçilmeden önce, gündeme madde eklenmesi hususunda teklif bulunup bulunmadığının genel kurula sorulması konusunda divan başkanlığı yönlendirilmelidir.
26) Bakanlığımız Müfettişleri ve Kontrolörlerince yapılan denetim veya incelemeler ile İl Müdürlüklerince yapılan ön incelemeler sonucunda gönderilen talimatın bir örneği Bakanlık Temsilcisinde bulunmalı; talimatlar gündeme alınmış ise ilgili gündem maddesinde görüşülmesine nezaret edilmeli, gündeme alınmamış ise yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündem maddesinde sözkonusu talimatlarla ilgili olarak Bakanlık Temsilcisi tarafından genel kurula ayrıntılı bir şekilde açıklama yapılmalıdır.
27) Gündemde anasözleşme değişikliği varsa, Bakanlık Temsilcisi, Bakanlıkça ön izin verilip verilmediğini araştırmalı, ön izin alınmamışsa genel kurula gerekli uyarılarda bulunmalıdır.
28) Bakanlığımızca hazırlanan örnek anasözleşmelerde, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bu organlara aynı genel kurulda tekrar seçilemeyecekleri hükme bağlandığından, ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin aday olamayacakları konusunda divan başkanı ve genel kurul uyarılmalıdır.
29) Genel kurul toplantısında, yönetim ve denetim kurulu raporları ile bilanço ve gelir gider cetvelinin mutlaka okunması konusunda gerekli uyarılar yapılmalıdır.
30) Yönetim ve denetim kurulları üyeliklerine seçilme koşullarına ilişkin kanun ve anasözleşme hükümlerinin, seçimlere geçilmeden önce gerektiğinde genel kurula okunması ve üyelerin kaç yıl için seçildiğinin tutanakta belirtilmesi sağlanmalıdır.
31) Yanlış yazılan kelime, rakam ve satırlar karalanmamalı, okunacak biçimde ortasından tek çizgiyle iptal edilmeli, yanına parantez içinde (çizildi) denilerek doğrusu yazılmalıdır. Ay adları, bir ve iki basamaklı sayılar, rakamla değil yazıyla yazılmalı; tutanakta sonradan ilaveler yapılmasına imkan verebilecek boşluklar olmamalı ve çıkıntı yapılmamalıdır. Tutanağın son kısmına, genel kurulun bitiş saati mutlaka yazdırılmalıdır.

KOOPERATİFİN EMLAK VERGİSİ MÜKELLEFİYETİ

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ZONGULDAK VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.67.15.01-2010-EMLV-3-40

03/10/2011

Konu

:

KOOPERATİFİN EMLAK VERGİSİ MÜKELLEFİYETİ

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kooperatifiniz tarafından yaptırılan binaların 1996 tarihinde üyelerine fiilen teslim edildiği ancak, bazı üyelere ait binaların Kooperatif adına tescilli olduğu ve halen tapuların bu üyelerce alınmadığından bahisle üyelerinin kendi adlarına emlak vergisi bildirimini verip veremeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, bina vergisini, binanın malikinin, varsa intifa hakkı sahibinin, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği, bir binaya paylı mülkiyet halinde malik olanların hisseleri oranında mükellef olduğu ve elbirliği mülkiyette ise maliklerin vergiden müteselsilen sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesinde, “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” hükmüne yer verilmiş olup aynı Kanunun 795 inci maddesinde ise, taşınmazlarda intifa hakkının tapu kütüğüne tescil ile kurulacağı belirtilmiştir.

Buna göre, üyelerine dağıtılmakla beraber mülkiyeti henüz kooperatif uhdesinde bulunan binaların emlak vergisi mükellefi, kooperatif tüzel kişiliğidir. Bu mükellefiyet, tapu sicilinde ferdi mülkiyete dönüşünceye, diğer bir ifadeyle üyeler adına tescil yapılıncaya kadar devam eder. Üyeler adına tapuda tescil yapılmasıyla kooperatifin mükellefiyeti son bulur ve yerine üyelerin mükellefiyeti başlar.

Bu açıklamalar çerçevesinde, intifa hakkı kurulmadan ya da hak sahipleri adına ferdi tapu tescil işlemi yapılmadan, özel anlaşmalar gereği kooperatif üyelerinin kullanımlarına bırakılmış ve halen kooperatif tüzel kişiliğinin mülkiyetinde bulunan binalar için, kooperatif olarak emlak vergisi bildiriminde bulunularak emlak vergisinin ödenmesi gerektiğinden, kooperatif üyelerinin kendi adlarına emlak vergisi bildirimi vermeleri mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, kooperetifiniz ile hak sahibi üyeleriniz arasında yapılan özel anlaşmalara uyulmamasından kaynaklanan uyuşmazlıkların özel hukuk kapsamında değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Değer artış kazancı hk.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2011- GVK- Mük80-2-13

03/01/2012

Konu

:

Değer artış kazancı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 08.08.2007 tarihinde satın aldığınız ve alış bedeli 68.700 TL olan arsanızı 18.01.2010 tarihinde zarar ederek 60.000 TL’ye sattığınızı ancak söz konusu arsanın satışı için belediyeye gidildiğinde belediye tarafından emlak vergi değerinin henüz kesinleşmediği bildirilerek, emlak vergisi beyannamesi üzerinde belirtilen 17.143,00 TL bedelin üzerinin çizildiği ve 99.000 TL olarak yazıldığı bu nedenle tapudaki alış satış bedellerine bakıldığında arsanın 18.000 TL’ye alınıp 99.000 TL’ye satıldığının göründüğünü belirterek satışını yaptığınız söz konusu gayrimenkul dolayısıyla değer artışı kazancı yönünden vergilendirilmenize esas olmak üzere satış bedeli olarak gerçek satış bedelinin mi, yoksa bu değerden daha yüksek olan tapu harcına esas alınan emlak vergisi değerinin mi dikkate alınacağı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinde;

“Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

…..

6-İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70’inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artış kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (1.1.2010 tarihinden geçerli olmak üzere) 7.700 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Diğer yandan, aynı Kanunun “Safi değer artışı” başlıklı Mükerrer 81 inci maddesinde;

“Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarmadolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanunu’nun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında arttırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.”

hükmü yer almıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun, mükerrer 298/C maddesinde ise “Vergi Kanunlarında yer alan “toptan eşya fiyatları genel endeksi” ibaresi “üretici fiyatları genel endeksi” ve “TEFE” ibaresi “ÜFE” olarak uygulanır.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, söz konusu gayrimenkulün elden çıkarılma bedelinden; endeksleme yapılmak suretiyle bulunacak iktisap bedeli ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve uhdenizde kalan giderler ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi sonucu kalan tutarın ilgili yıl için belirlenen istisna miktarını aşması halinde aşan kısmın değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, değer artışı kazancının matrahının hesabında gerçek satış bedelinin dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, gayrimenkulün satış bedelinin tapu harcının matrahını oluşturan emlak vergisi tarhına esas bedelden daha düşük veya yüksek olduğu durumlarda satışa ilişkin tapu harç matrahının değil, gerçek satış bedelinin dikkate alınması gerekmektedir.

Dilekçeniz ekinde yer alan alım ve satıma ilişkin tapu senetlerinin incelenmesinden, 08.08.2007 tarihinde alınan gayrimenkulün, 5 yıllık süre içerisinde 19.01.2010 tarihinde satıldığı anlaşıldığından yukarıda yer verilen açıklamalar uyarınca vergilendirilmesi gereken bir kazancın ortaya çıkması halinde değer artışı kazancı olarak beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İcra Yoluyla Ödenen Kira Bedelleri Üzerinden Tevkifat Yapılıp Yapılmayacağı

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.10.15.01-2012-GVK-1385-23

22/02/2012

Konu

:

İcra Yoluyla Ödenen Kira Bedelleri Üzerinden Tevkifat Yapılıp Yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kiralamış olduğunuz işyeriniz ile ilgili olarak mal sahibi anneniz …’nun açmış olduğu kira tespit davası sonucunda aylık kira bedelinizin Gönen Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından aylık 590,00 TL olarak belirlendiği ve Gönen İcra Dairesine 28.12.2011 tarihinde (590 x 12) 7.080, 00 TL nin yatırıldığı belirtilerek, kira bedelinin İcra Dairesi tarafından tahsil edilmesi nedeniyle gelir vergisi tevkifatının İcra Dairesi tarafından mı yoksa tarafınızdan mı yapılacağı hususunda tereddüt hâsıl olduğundan, Başkanlığımızdan görüş talep edildiği, anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanununun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilânço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, söz konusu fıkranın 5/a numaralı bendinde, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerde tevkifat oranı (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince) % 20 olarak belirlenmiştir.

Yine aynı Kanunun 96 ncı maddesinde ise, “Vergi tevkifatı, 94. madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.

Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden yapılır.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, yargıya intikal eden kira anlaşmazlıklarında, yargı kararlarına göre tahsil edilen kira ve faiz gelirlerinin vergilendirilmesine ilişkin olarak yayımlanan 25 No.lu Gelir Vergisi Kanunu Sirkülerinin “2.3-Gelir Vergisi Tevkifatı” başlıklı bölümünde, “Kiracının, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan tevkifat yapmakla sorumlu olanlar arasında bulunması durumunda, ödenen kira bedeli üzerinden aynı maddenin 94/5-a bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması, alacak faizleri ise anılan maddede vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar arasında sayılmadığından vergi tevkifatına tabi tutulmaması gerekir.” açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, Gönen Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 01.01.2011 tarihinden geçerli olmak üzere belirlenen aylık kira bedeli (590,00 TL) üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a bendine göre % 20 oranındaki tevkifatın tarafınızca yapılması gerekmektedir.

İflas ertelemesi talep eden kiracılardan tahsil edilemeyen kiralar ile ortak giderler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.10-627

20/02/2012

Konu

:

İflas ertelemesi talep eden kiracılardan tahsil edilemeyen kiralar ile ortak giderler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formlarınız ile, firmanızın işletmekte olduğu alışveriş merkezinde bulunan kiracılarından bazılarının iflas erteleme kararı aldıkları, ancak, kiracıların mali durumlarının iyi olmaması nedeniyle bunlara düzenlenen kira ve ortak gider faturalarının tahsil edilemediği, tahsil edilemeyen faturaların kurum kazancına dahil edilerek vergilendirildiği belirtilerek, tahsilat yapılamayan kiracılara yönelik olarak iflas ertelemesi süresince tahsil edilmeyen kiralar ve ortak giderler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği konusunda görüş talep edilmektedir.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “Erteleme Tedbirleri” başlıklı, 179/a maddesi ile iflasın ertelenmesine karar veren mahkemenin, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alacağı, mahkemenin erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar vereceği, mahkemenin, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebileceği, iflasın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkilerinin ayrıntılı olarak gösterileceği, mahkemenin erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edeceği ve gerekli bildirimleri yapacağı;

Aynı Kanunun “Erteleme Kararının Etkileri” başlıklı 179/b (Ek: 17/7/2003-4949/50 md) maddesi ile de, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

İflasın ertelenmesi, pasifleri aktiflerinden fazla olan, diğer bir deyişle borca batık durumda olan bir işletmenin belli koşullarla geçici olarak iflasına karar verilmesini önlemek, diğer bir deyişle iflas kararı verilmesini gerektiren borca batıklığı ortadan kaldırmak, firma durumunun ıslahı ve varlığını ve faaliyetini sürdürmesini sağlamak amacıyla getirilmiş bir müessesedir. İflasın ertelenmesi bir haktır, görev ya da sorumluluk değildir.

İflasın ertelenmesi kurumunun temel amacı, mali durumu bozulmuş ve iflası istenmiş olan bir sermaye şirketinin mali durumunun düzelmesi olasılığı bulunuyorsa gerekli tedbirleri alarak şirkete toparlanma ve yeniden üretim ve istihdam yaratma imkânı vermektir. Süreç sırasında iyileştirme projesine uygun olarak ticari faaliyete devam edilmektedir. Süreç sonunda başarıya ulaşılabilir, ödemeler yapılabilir ve ticari hayata devam edilebilir. Ya da başarı sağlanamayarak iflas ya da konkordato sürecine de gidilebilir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergiyi doğuran olay” başlıklı 19 uncu maddesinde; “Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.” hükümlerine yer verilmiştir.

Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olup, anılan Kanunun 231/5 inci maddesinde, faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Vergi Usul Kanunu’nun 232 nci maddesi hükmüne göre; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlarda fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Bu sayılanlar dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2011 yılı için 700.-TL yi geçmesi veya bedeli 700.-TL den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

“Şüpheli Alacaklar” hususundaki hükümlere ise Vergi Usul Kanunu’nun 323 üncü maddesinde yer verilmiş olup, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılır.

Buna göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına imkân bulunmamaktadır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kiralama şeklindeki hizmet ifalarında vergiyi doğuran olay hizmetin yapılması ile meydana gelmekte, herhangi bir sebeple kira bedellerinin eksik tahsil edilmesi veya hiç tahsil edilememesi faturanın düzenlenmesine engel teşkil etmemektedir. Dolayısıyla, her ayın bitiminden itibaren o aya ait kiralama hizmeti için takip eden yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, firmanızın, iflası ertelenen kiracılarından tahsil edemediği kiralar için mahkeme tarafından iflasın ertelenmesine ilişkin kararın verildiği yılda şüpheli alacak karşılığı ayırması mümkün olup, iflası ertelenen kiracıların daha sonra iflas veya iflastan kurtulma halleri söz konusu olur ise ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının tahsil edildikleri dönemde kâr/zarar hesabına intikal ettirileceği tabiidir.

II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin 1 inci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safı kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın tarifinin yapıldığı 37 nci maddesinde her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış ve ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmış olup, aynı Kanunun bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce; işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 70 inci maddesinde, binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu ancak, binaların ticarî veya zirai bir işletmeye dahil bulunması halinde bunların iratlarının, ticarî veya zirai kazancın tespitine ilişkin hükümlere göre hesaplanacağı hükmüne yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 162 nci maddesinde, tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği hüküm altına alınmış olup; aynı Kanunun 341 inci maddesinde ise, vergi ziyamın, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği hükmüne yer verilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu ile İcra İflas Kanunu uyarınca iflas ertelemesi, borca batık sermaye şirketlerinin Mahkemeye sunulan inandırıcı İyileştirme Projesi çerçevesinde Mahkeme tarafından atanacak bir kayyum nezaretinde ve belli süre içerisinde mali durumlarının düzeltilerek iflastan kurtulmaları için öngörülen hukuki bir müessesedir.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesi, gelir veya giderin tahsil edildikleri ve ödendikleri döneme bakılmaksızın miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olmasını ifade eder. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise, her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Buna göre, ticari kazancın tespitinde tahakkuk ilkesi esas olduğundan fatura tanziminde faturada belirtilen tutarın tahsil edilip edilemeyeceği hususu gelirin elde edilmesi açısından önem arz etmemektedir. Hakkında iflas ertelemesi kararı alınmış mükelleflerin hukuken diğer mükelleflerden herhangi bir farkı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, iflas erteleme kararı alınmış mükelleflere yönelik fatura düzenlenip düzenlenmeyeceğinin bu mükelleflerin iflas erteleme süresinin sonundaki mali durumlarının nasıl olacağı hususu dikkate alınarak süreç sonuna bırakılması mümkün bulunmamakta olup, fatura düzenlenmesinin sürecin sonuna bırakılması halinde verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesine veya eksik tahakkuk ettirilmesine dolayısıyla vergi ziyaına sebebiyet verileceği aşikardır.

Dolayısıyla, şirketiniz tarafından işletilmekte olan alışveriş merkezinde bulunan hakkında iflas ertelemesi kararı alınmış kiracılara yönelik düzenlenecek kira ve ortak gider faturalarının tahsil edilip edilemeyeceği hususu dikkate alınmaksızın düzenlenmesi gerekmekte olup, bu faturaların düzenlendiği tarihte gelir mahiyet ve tutar olarak kesinleşmiş olacağından, söz konusu kiralama ile ortak gider masraflarına ilişkin faturaların düzenlendiği tarihte fatura tutarlarının gelir olarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin;

– 1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV’ye tabi olduğu;

– 4 üncü maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği;

– 10 uncu maddesinde, vergiyi doğuran olayın, (a) fıkrasında, malın teslimi veya hizmetin yapılması, (b) fıkrasında, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi, (c) fıkrasında da, kısım kısım mal teslimi ve hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde, her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında doğacağı;

– 20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu;

– 20/2 nci maddesinde, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği;

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, kısım kısım hizmet yapılması halinde her bir kısım hizmetin ifası ile KDV açısından vergiyi doğuran olay meydana geleceğinden, firmanızın aylık kiralama hizmeti ve ortak giderlerinin aktarılmasına ilişkin KDV hesaplanarak bu döneme ilişkin KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Bu işlemlere ait bedelin tahsil edilememesi özel hukuk kuralları çerçevesinde çözülmesi gereken bir husus olup, alacağın şüpheli alacak durumunda olması halinde bu alacağa ilişkin KDV için Vergi Usul Kanununun alacaklarda amortisman hükümleri çerçevesinde karşılık ayrılabilecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Organize sanayi bölgesinde tahsis edilip tapuya tescil edilmemiş taşınmazın tahsis hakkının satışının KDV’ye tabi olup olmadığı ve satışından elde edilecek kazancın kurumlar vergisinden istisna olup o

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV 28-376

31/01/2012

Konu

:

Organize sanayi bölgesinde tahsis edilip tapuya tescil edilmemiş taşınmazın tahsis hakkının satışının KDV’ye tabi olup olmadığı ve satışından elde edilecek kazancın kurumlar vergisinden istisna olup o

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Kocaeli İli Gebze İlçesinde bulunan …. Organize Sanayi Bölgesinde firmanız adına 3/2/2008 tarihinde, 10.094 m² yüzölçümlü arsa tahsis edildiği, söz konusu arsanın tapu siciline tescilinin yapılmadığı, firma adına sadece tahsis belgesinin bulunduğu belirtilerek, arsa tahsis hakkının 2011 Kasım ayında satılması durumunda satışın katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, tabi ise uygulanacak KDV oranı ve bu satıştan elde edilecek kurum kazancının 5 yıl süre ile fon hesabına ve şirket sermayesine ilave edilmesi halinde kurumlar vergisinden istisna olup olmayacağı sorulmaktadır.

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; “Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75 lik kısmı kurumlar vergisinden müstesnadır.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğratılmış sayılır.

İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan; konu ile ilgili olarak 3/4/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.2.1 Taşınmazlar” başlıklı bölümünde;

– Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerektiği, bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisnanın uygulanmayacağı,

– Fiiliyatta cins tashihini kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabildiği, bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi ile mümkün olabileceği,

– Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançların bu istisna kapsamında değerlendirileceği,” açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, adı geçen şirkete ….. Organize Sanayi Bölgesinde tahsis edilen arsanın şirket adına tapuya tescil edilmeden satılması durumunda, bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden söz konusu satıştan elde edilecek kazancın 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan; KDV Kanununun 17/4-r maddesi ile kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri KDV den istisna edilmiştir.

Bu çerçevede, ….. Organize Sanayi Bölgesinden 03/02/2008 tarihinde tahsisi yapılan ancak tapuda firmanız adına henüz tescil edilmemiş olan arsanın tahsis hakkının tahsis belgesine dayanılarak satılması durumunda bir taşınmaz satışından söz edilemeyeceğinden, söz konusu işlemin KDV Kanununun 17/4-r maddesindeki istisna hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Gelir Vergisi mükellefinin kiraladığı otelde bulunan dükkanları üçüncü kişiye kiralaması halinde belge düzeninin ne şekilde olacağı hk.

Başlık Gelir Vergisi mükellefinin kiraladığı otelde bulunan dükkanları üçüncü kişiye kiralaması halinde belge düzeninin ne şekilde olacağı hk.
Tarih 08/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-924
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-924

08/03/2012

Konu

:

Gelir Vergisi mükellefinin kiraladığı otelde bulunan dükkanları üçüncü kişiye kiralaması halinde belge düzeninin ne şekilde olacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, gelir vergisi mükellefi olduğunuz, kiralamış olduğunuz … bulunan dükkanları üçüncü kişilere kiraya vermeniz halinde fatura düzenleme zorunluluğunuzun bulunup bulunmadığı hususunda görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 70 inci maddesinde; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:

•1. Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;

Yukarıda yazılı mallar ve haklar ticarî veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratları ticarî veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanır.

…” hükmüne yer verilmiştir.

94 üncü maddesinde ise, vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiş olup, 5/(a) bendinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden %20 oranında tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Fatura tarifi” başlıklı 229 uncu maddesinde; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika” olarak tanımlanmış, 231/5 inci maddesinde ise; faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Fatura Kullanma Mecburiyeti” başlıklı 232 nci maddesinde: “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (411 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2012’den itibaren 770,00 -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (411 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2012’den itibaren 770,00 -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, tarafınızca …ten kiralanan … işletmesinin bulunduğu bina içerisinde yer alan dükkanların üçüncü şahıslara kiraya verilmesi işlemi ticari bir organizasyon bünyesinde gerçekleştirilen bir işlem olarak değerlendirileceğinden bu faaliyetten elde ettiğiniz gelirin ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, söz konusu kiralama işleminden elde edeceğiniz geliri fatura düzenlemek suretiyle belgelendirmeniz gerekmekte olup, söz konusu kira tutarı üzerinden herhangi bir tevkifat yapılmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Satın alınan iktisadi bütünlüğün elden çıkarılması durumunda daha önce aktifleştirilen şerefiye(peştemallık)bedeli için amortisman uygulamasına devam edilip edilmeyeceği.

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-313-81

13/03/2012

Konu

:

Satın alınan iktisadi bütünlüğün elden çıkarılması durumunda daha önce aktifleştirilen şerefiye(peştemallık)bedeli için amortisman uygulamasına devam edilip edilmeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin … tarafından … satışı amacıyla düzenlenen ihaleyi kazanarak adı geçen iktisadi bütünlüğü … tarihinde … toplu olarak satın aldığı, satın alınan varlıklar kapsamında; markalar, internet alan adları, haklar, üretici dağıtım belgesi, … üretim izin belgeleri, menkuller, üretim tesisi içinde yer alan sabit kıymetler, sözleşmeler, bina arazisi ve satış depoları kira sözleşmeleri ile distribütörlük sözleşmelerinin yer aldığı, ihale kapsamında … toplu olarak ödenen miktar ile ihale kapsamında satın alınan varlıkların rayiç bedelleri arasındaki farkın ise şerefiye (peştemallık) olarak aktifleştirildiği ve beş yılda itfa edileceği;

Bununla birlikte; … ile yapılan anlaşma ve ilgili mevzuat gereği … markası hariç diğer varlıkların belli bir süre sonra elden çıkarılması zorunluluğu bulunduğundan, … markası yerine kendi bünyenizde bulunan … markasının elden çıkarılarak iktisadi bütünlüğe dahil edildiği, … den satın alarak … mevzuatı gereği elden çıkarmak zorunda olduğunuz … satışı durumunda, daha önce şerefiye (peştemallık) olarak aktifleştirdiğiniz bedelin amortisman yoluyla itfasına devam edilip edilmeyeceği, edilmeyecekse ilgili bedelin net defter değerinin gider yazılıp yazılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunun 282 nci maddesinin son fıkrasında gerçek ve tüzel kişilerde peştemallıkların mukayyet değeri ile değerleneceği; 313 üncü maddesinde; işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman mevzuunu teşkil edeceği, değeri ( 01.01.2012 tarihinden itibaren ) 770,00 TL’yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşların amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabileceği hükümlerine yer verilmiştir

Mezkur Kanunun 326 ncı maddesinde ise kurumların aktifleştirdikleri ilk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıkların mukayyet değeri üzerinden eşit miktarlarda ve beş yıl içinde itfa olunacağı hükme bağlanmış ve 365 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile değişik 333 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listelerde de peştemallıklar, “55.1.Peştemallık” ayırımında değerlendirilerek, faydalı ömrünün 5 yıl ve amortisman oranının %20 olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 328 inci maddesinde; ” Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kâr ve zarar hesabına geçirilir.İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

……………………………………” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre; şirketiniz bünyesinde yer alan … elden çıkarmanız durumunda, anılan bütünlüğün iktisabında oluşan ve amortisman yoluyla itfasına başlanan peştemallıktan, bütünlüğün bir parçası olan … markasınının bünyenizde kalması nedeniyle bu … markasına isabet eden peştemallığın geri kalan yıllarda itfa edilmesi gerekmekte olup, bu … markası dışında anılan iktisadi bütünlüğe ait olan ve itfa edilmemiş peştemallığın yukarıda belirtilen esaslar dahilinde bütünlüğün elden çıkarıldığı hesap döneminde kâr/zarar hesabına aktarılması mümkün bulunmaktadır.

Kooperatife ait işyerlerinin koperatife üye olmayan üçüncü şahıslara kiraya verilmesinde, bu kiralama işleminden kaynaklanan kira gelirlerin KDV’ye tabi olup olmayacağı, kurumlar vergisi mükellefi olunup olunmayacağı, fatura ve belge düzeninin ne şekilde olacağı, ortaklardan alınan aidatların gelir olarak kaydedilip kaydedilmeyeceği, Ba-Bs bildirim formlarının verilip verilmeyeceği ve yapılan masrafların gider olarak gösterilip gösterilemeyeceği hk. Tarih 22/03/2012

Başlık Kooperatife ait işyerlerinin koperatife üye olmayan üçüncü şahıslara kiraya verilmesinde, bu kiralama işleminden kaynaklanan kira gelirlerin KDV’ye tabi olup olmayacağı, kurumlar vergisi mükellefi olunup olunmayacağı, fatura ve belge düzeninin ne şekilde olacağı, ortaklardan alınan aidatların gelir olarak kaydedilip kaydedilmeyeceği, Ba-Bs bildirim formlarının verilip verilmeyeceği ve yapılan masrafların gider olarak gösterilip gösterilemeyeceği hk.
Tarih 22/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1121
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1121

22/03/2012

Konu

:

Kooperatife ait işyerinin kiraya verilmesi hk.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, Kooperatife ait işyerlerini üyeniz olmayan üçüncü şahıslara kiraya vereceğiniz belirtilmekte, bu kiralama işleminden kaynaklanan kira gelirlerinizin KDV’ye tabi olup olmayacağı, kurumlar vergisi mükellefi olup olmayacağınız, fatura ve belge düzeninin ne şekilde olacağı, ortaklardan alınan aidatların gelir olarak kaydedilip kaydedilmeyeceği, Ba-Bs bildirim formları verip vermeyeceğiniz ve yapılan masrafların gider olarak gösterilip gösterilemeyeceği hususlarında görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanun’un 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un “Beyan esası” başlıklı 14’üncü maddesinin ikinci bendinde, her mükellefin vergiye tabi kazancının tamamı için bir beyanname vereceği, beşinci bendinde ise, kooperatiflerin gelirlerinin vergi kesintisine tâbi tutulan taşınmaz kira gelirlerinden ibaret olması halinde, bu gelirler için beyanname verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun ” Vergi Kesintisi” başlıklı 15’inci maddesinde;

“(1) Kamu idare ve kuruluşları, iktisadî kamu kuruluşları, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, ziraî kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler;kurumlara avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben yaptıkları aşağıdaki ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında kesinti yapmak zorundadırlar:

b) Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri. (2009/14594 sayılı B.K.K. ile %20. Yürürlük; 03.02.2009) …” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünün “Yapı Kooperatiflerinde Ortak Dışı İşlemler” başlıklı 4.13.1.4.3 bölümünde; kooperatife ait taşınmazların, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi veya kooperatifin inşa ettiği konut veya işyerlerinin ortaklara dağıtımından sonra elinde kalan işyeri, konut veya arsaların satılmasının ortak dışı işlem sayılacağı; “Taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı 15.3.2.1. bölümünde ise, söz konusu kira ödemeleri üzerinden yapılacak vergi kesintisinde, kooperatifin türü, mükellef veya muaf olup olmamasının bir öneminin bulunmadığı açıklamalarına yer verilmiştir.

Mezkur Kanununun “Safi Kurum Kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde;

“(1) Kurumlar Vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.

(2) Safı kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır…” hükmüne yer verilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde ise, ticari kazancın tespit edilmesi sırasında,Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmü yer almıştır.

Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Söz konusu Kanun’un 40’ıncı maddesinde, “Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:

1. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler; (4108 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesiyle eklenen ve 1/1/1995 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2/6/1995 tarihinden itibaren yürürlüğe giren parantez içi hüküm) (İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.) …” hükmü yer almıştır.

Bu açıklamalara göre, Kooperatifinize ait işyerlerinin üçüncü şahıslara kiralanması halinde ortak dışı faaliyette bulunulmuş ve muafiyet şartları ihlal edilmiş olacağından, Kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi ve toplanan aidatlar dâhil elde edilen tüm kazançların beyan edilmesi gerekmektedir. Safi kurum kazancının tespitinde GelirVergisi Kanunu’nun 40 ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesine göre katlanılan giderlerin indirilebileceği tabiidir.

Öte yandan, Kooperatifinizin başkaca gelir getirici faaliyetinin bulunmaması ve gelirlerinin sadece vergi kesintisine tabi tutulmuş taşınmaz kira gelirlerinden ibaret olması halinde,kurumlar vergisi beyannamesi (geçici vergi beyannameleri dahil) vermelerine gerek bulunmamakta olup, bu durumda kira ödemeleri üzerinden yapılan vergi kesintileri nihai vergi olacaktır.

II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinin birinci fıkarsına göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1’inci maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanunu’nda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı yine aynı maddede açıklanmıştır.

Anılan Kanun’un 17’inci maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendiyle sadece iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisna edilmiştir.

Buna göre, işyerlerinin kiraya verilmesi işlemi genel oranda (% 18) KDV’ye tabi olacaktır.

III-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Faturanın Tarifi” başlıklı 229’uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğundan bahsedilmektedir.

“Faturanın Şekli” başlıklı 230’uncu maddesinde; “Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malıngönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231’inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.” hükmü yer almaktadır.

“Faturanın Nizamı” başlıklı 231’inci maddesinin beşinci fıkrasında, faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmediği taktirde hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun Mükerrer 257 ‘nci maddesinde ise;

” Maliye Bakanlığı;

4. Bu Kanun’un 149’uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerinyetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacakformat ve standartlar ileuygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usûl ve esasları belirlemeye,

yetkilidir.” hükmü bulunmaktadır.

Kooperatifinizin kurumlar vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyetleri bulunmasından dolayı, Kooperatifinize ait işyerlerini üçüncü şahıslara kiraya vermeniz durumunda kiralama işlemi için Kooperatifiniz tarafından kiracı adına fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

Bununla birlikte, Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 257’nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 396 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde zikredilen koşulların bulunması halinde, Kooperatifiniz tarafından Ba-Bs bildirim formlarının verilmesi gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

Duvar kağıdının amortismana tabi olup olmadığı hk.

Başlık Duvar kağıdının amortismana tabi olup olmadığı hk.
Tarih 24/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.01.17.02-VUK.313-47
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ADANA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.01.17.02-VUK.313-47

24/03/2012

Konu

:

Duvar kağıdının amortismana tabi olup olmadığı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz incelenmiş olup, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olan şirketinizin “…. Duvar Kağıdı” aldığını belirterek, bu harcamanın doğrudan gider yazılıp yazılmayacağı veya amortismana tabi tutulup tutulmayacağı konusunda tereddüt hasıl olduğundan Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

Vergi Usul Kanununun 272 nci maddesinde “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.
(Bir geminin iktisap tarihindeki süratini fazlalaştırmak, yolcu ve eşya yükleme ve barındırma tertibatını genişletmek veya değiştirmek suretiyle iktisadi kıymetini devamlı olarak artıran giderlerle bir motorlu kara nakil vasıtasının kasa veya motorunun yenisi ile değiştirilmesi veya alımında mevcut olmayan yeni bir tertibatın eklenmesi için yapılan giderler maliyet bedeline eklenmesi gereken giderlerdendir.)” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca aynı Kanunun 313 üncü maddesinde, “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder…” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun safi kazancın tespitinde indirilecek giderlerin sayıldığı 40 ıncı maddesinin (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmıştır.

Bu açıklamalara göre, normal bakım gideri olarak değerlendirilmesi gereken ve kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan söz konusu harcamanın, safi kurum kazancının tespitinde doğrudan gider yazılabilmesi mümkün olup, duvar kağıdının amortismana tabi kıymet olarak değerlendirilmemesi gerekir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Belediyenin Kat Karşılığı Arsa Teslimi hk.

Başlık Belediyenin Kat Karşılığı Arsa Teslimi hk.
Tarih 05/03/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.42.16.02-KDV-2-2618-18
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KONYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.42.16.02-KDV-2-2618-18

05/03/2012

Konu

:

Belediyenin Kat Karşılığı Arsa Teslimi

İlgide kayıtlı dilekçeniz ve eki sözleşmenin tetkikinden;

İki tam yıldan fazla süredir belediyeniz mülkiyetinde bulunan bir arsanın mülkiyetinin devredilmesi karşılığında, bir miktar nakit para ve kat karşılığı olarak yine belediyeniz mülkiyetinde bulunan başka bir arsaya Belediye hizmet binası, sosyal tesis, binaların dekorasyonu, tefrişatı, ve çevre düzenlemesi işinin ihale edildiği,

İhale şartname ve sözleşmesine göre, Belediye hizmet binası, sosyal tesis, v.b.nin keşfi ile ilgili tutarın düşülmesinden sonra kalan miktarın belediyenize nakit olarak ödenmesi aşamasında katma değer vergisi (KDV) tahsil edilip edilmeyeceği konusunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai, faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin,

1/3-d maddesinde müzayede mahallerinde yapılan satışların; 1/3-g maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, demek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV ye tabi olduğu,

2/5 inci maddesinde; trampanın iki ayrı teslim olduğu,

17/4-r maddesinde ise; belediyelerin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV den istisna olduğu ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışında tutulduğu

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, 60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.8. Arsa Karşılığı İnşaat İşleri” başlıklı bölümünde; arsa karşılığı inşaat işlerinde iki ayrı teslimin söz konusu olduğu, bunlardan birincisinin, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisinin ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine bağımsız birim (konut veya işyeri) teslimi olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Kararnameye ekli I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

Söz konusu Kararname Eki I sayılı listenin 11 inci sırasında “Net alanı 150 m2 ye kadar konut teslimleri” ibaresi yer almaktadır. Bu itibarla, KDV ye tabi taşınmaz teslimlerinde KDV oranı; net alanı 150 m²’yi aşmayan konutlar için % 1, 150 m2 yi aşan konutlar ile m2 sınırlaması olmaksızın diğer bütün taşınmazlar için % 18 dir.

Bu çerçevede, iki tam yıldan fazla süredir belediyeniz mülkiyetinde bulunan arsanın bir miktarı nakit olmak üzere müteahhide, Belediye hizmet binası, sosyal tesis vb. inşa edilip teslimi karşılığında verilmesi işleminde iki ayrı teslim söz konusudur. Belediyenizce yapılan arsa teslimi, teslim edilen arsa iki tam yıldan fazla süredir belediyeniz mülkiyetinde kaldığı için Kanunun 17/4-r maddesine göre KDV den istisna tutulacaktır. Bedelin bir kısmının nakit olarak tahsil edilmesi bu durumu değiştirmeyeceğinden nakit olarak alınan kısım üzerinden de KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığınız firma tarafından Belediyenize arsa karşılığında yapılacak olan Belediye hizmet binası, sosyal tesis vb. teslimlere ilişkin olarak firma tarafından düzenlenecek olan faturada, nakit olarak ödenen tutar da dikkate alınarak toplam bedel üzerinden %18 oranında KDV hesaplanacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Gayrimenkul alımına ait faturadaki kdv’nin indirimi.

Ekran Resmi 2016-06-17 08.36.10

MUKTEZAYI OKUMADAN ÖNCE ÖNEMLİ NOT !! -EVREN ÖZMEN-MALİ MÜŞAVİR

Bilindiği üzere, KDV Oranların belirlenmesine ilişkin 2007/13033 sayılı Karar uyarınca, yapı ruhsatının 1.1.2013 ve sonrasında alındığı projelerde, net alanı 150 m2’nin üzerindeki konutlar ile net alanı 150 m2’nin altında olan konut teslimlerinden; büyükşehirlerde, kentsel dönüşüm projeleri kapsamı (6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerler) dışında, lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının alındığı tarihte, üzerine yapıldığı arsanın 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m2 vergi değeri, 1000 TL ve üzerinde olan konutların tesliminde %18 KDV oranı uygulanmaktadır.

2016/9153 sayılı Karar ile 2007/13033 sayılı Karar’a aşağıdaki geçici madde eklenerek yukarıda belirtilen konutların 31/3/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) teslimlerinde KDV Oranı %18’den %8’e indirildi.

Son mevzuat

Konut Tesliminden Önce Fatura Düzenlenmesi Halinde Hangi Tarihteki KDV Oranının Esas Alınacağına Açıklık Getirildi

  1. 2017/9759 sayılı Kararnameyle, teslimi % 18 oranına tabi bazı konutların 30.09.2017 tarihine kadar tesliminde KDV oranının % 8 olarak uygulanması öngörülmüştür.Tebliğde, konut tesliminden önce fatura düzenlendiği ve konutun fiilen teslim edildiği tarih ile faturanın düzenlendiği tarihte geçerli olan KDV oranlarının farklı oluğu durumda, faturanın düzenlendiği tarihte geçerli olan KDV oranının esas alınacağı belirtilmiştir.

    Buna göre, faturanın düzenlendiği tarihte geçerli olan oran esas alınarak hesaplanan katma değer vergisinde, konutun fiilen teslim edildiği tarihte geçerli olan KDV oranına göre herhangi bir düzeltme yapılmayacaktır.

■ 1.000 TL ile 2.000 TL (2.000 TL dahil) arasında olan konutların tesliminde %8,

■ 2.000 TL’nin üzerinde olan konutların tesliminde %18 (30 Eylül 2017 tarihine kadar %8), oranında KDV hesaplanacaktır.

 

Konu ile ilgili sorularınızı aşağıdaki bölümden gönderebilirsiniz.

Hata: İletişim formu bulunamadı.

 

T.C.

Detaylı bilgi için [email protected]

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı:.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-296

Konu Gayrimenkul alımına ait faturadaki kdv’nin indirimi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; tapuda gerekli tescil işlemini yaparak satın aldığınız gayrimenkul için satıcı Kolektif Şirket tarafından düzenlenen faturada bulunan katma değer vergisinin (KDV) indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile alacağınız kira karşılığında kiracıya fatura kesip kesemeyeceğiniz konularında bilgi verilmesi talep edilmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 inci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup, aynı Kanunun 70 inci maddesinde, mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilerek, kiraya verilen mal ve hakların ticari ve zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari ve zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.

Kanun maddesinde geçen “ticari işletmeye dahil olma” ifadesinden; bilanço esasına tabi olan işletmelerde bilançonun aktifinde kayıtlı mal ve hakların, işletme hesabı esasına göre defter tutan ferdi işletmelerde ise işletme faaliyetiyle doğrudan ilgili olan ve envantere alınmış bulunan iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerekmektedir.

Bu çerçevede, aktife kaydedilmek suretiyle ticari işletmeye dahil edilecek gayrimenkullerin kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler ticari kazanç kapsamında değerlendirildiğinden söz konusu kira ödemeleri nedeniyle işletme sahibi tarafından fatura kesilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, ticari işletmeye kayıtlı bulunan gayrimenkulün satılması halinde elde edilecek gelirin de ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir.

Vergi Usul Kanunu Uygulaması Yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun,

229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

231/5 inci maddesinde, fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, gayrimenkul teslimlerinde vergiyi doğuran olay; gayrimenkulün mülkiyet hakkının devredildiği tarihte meydana gelmektedir. Gayrimenkul teslimlerinde mülkiyetin devri de, esas itibariyle tapuda alıcı adına tescili suretiyle gerçekleşmekte olup faturanın tescil tarihi de göz önünde bulundurularak düzenlenmesi ve muhasebeleştirilmesi gerekmektedir.

KDV Uygulaması Yönünden:

KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV nin konusuna girdiği,

17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisna olduğu,

29/1 inci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, 2 inci bendinde ise, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV sinden indirilemeyeceği,

hüküm altına alınmıştır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, iktisadi işletmelere dahil gayrimenkullerin kiralaması işlemleri KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre KDV ye tabi olacaktır.

Buna göre, iktisadi işletmenize dahil edeceğiniz gayrimenkulün alımı sırasında ödediğiniz KDV nin, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Ortak alana Atm koyulması -Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

.4.35.16.01-176200-230

23/02/2012

Konu

:

GMSİ-Tevkifat

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şubenize bağlı olarak hizmet vermek üzere … Ticaret Merkezi Yönetim Kurulu ile imzalanan protokol gereği söz konusu ticaret merkezinin kapalı garaj çıkışındaki alana kurulacak ATM cihazı için kira ödemesi yapılacağı belirtilerek yapılacak kira ödemesi sırasında vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ” Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi ” başlıklı 70 inci maddesinde, bu maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanmıştır

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinde; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup aynı maddenin birinci fıkrasının (5/a) bendinde ise; 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 15.3.2.4 bölümünde; “Devlete, özel idarelere, belediyelere ve köylere ait taşınmazların kiralanması karşılığında, anılan kamu kurumlarına yapılan kira ödemeleri üzerinden de vergi kesintisi yapılmayacaktır.” açıklamasına yer verilmiş olup aynı Genel Tebliğin (15.3.2.3.) bölümünde ise kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı, bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerini ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edecekleri belirtilmiştir.

Konu ile ilgili olarak … Vergi Dairesi Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu alınan yazıdan; söz konusu ticaret merkezinde 83 adet işyerinin bulunduğu, bunlardan 23 adedinin Büyükşehir Belediyesine, 60 adedinin ise şahıslara ait olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre söz konusu ticaret merkezinin ortak mülkiyetinde bulunan alana yerleştirilen ATM cihazı dolayısıyla Bankanızca yapılacak kira ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/a) bendine göre %20 oranında tevkifat yapılacak olup tevkifat tutarının protokol gereği net olarak ödenen kira bedelinden brüte gidilerek hesaplanacağı tabiidir.

Ancak, ticari ve zirai işletmeler ile kurumlar vergisi mükelleflerine isabet eden kısımlar bunlar tarafından gelire/kurum kazancına dahil edilerek beyan edileceğinden, üzerinden tevkifat yapılmaması gerekmektedir. Ayrıca, ticaret merkezinde yer alan 23 adet işyerinin sahibi olan Büyükşehir Belediyesine isabet eden kısımlar üzerinden ise 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (15.3.2.4) bölümünde yer alan açıklamalara göre tevkifat yapılmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kira ödenmezse stopaj yapılır mı ?-Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[94-11/15]-309

28/02/2012

Konu

:

%50’sine sahip olunan dairenin hissesine isabet eden kısmında faaliyet gösterilmesi halinde stopaj yapılıp yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, mülkiyetinin yarısının size yarısının da kardeşinize ait olan dairenin kendi hissenize düşen kısmında bir masa ve koltuk koymak suretiyle mühendislik bürosu kurduğunuz, dairenin kalan kısmının boş olduğu, izleyen aylarda kardeşinizin de kendi hissesine isabet eden kısmı kullanacağı belirtilerek, stopaj yapıp yapmayacağınız hususunda Başkanlığımızdan bilgi istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış ve aynı maddenin 5/a bendi uyarınca anılan Kanunun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, gayrimenkul olarak nitelendirilen mal ve hakların sahipleri ve kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu; 73 üncü maddesinde de, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı; bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin, bu mal ve hakların kirası sayılacağı; bina ve arazide emsal kira bedelinin, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin % 5’i olacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı ( 278 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2011 yılı için 1.170 TL.) aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği belirtilmiştir.

Bu itibarla, tapuda 1/2 hissesi kardeşinize ait gayrimenkulü bedelsiz kullanmanız karşılığında nakden veya hesaben bir ödeme yapılmadığından Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a maddesine göre tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu dairenin ortak kullanım alanları bulunduğundan kısmi kullanımdan bahsedilemeyecektir. Bu nedenle, kardeşinizin sahip olduğu kısmın da bedelsiz olarak kullanımınıza bırakıldığı kabul edileceğinden, anılan gayrimenkulün 1/2 hissesine isabet eden ve Gelir Vergisi Kanununun 73 üncü maddesine göre tespit edilecek emsal kira bedelinin, aynı Kanunun 86-1/d maddesi gereğince 2011 yılı için 1.170,00 TL’yi aşması halinde kardeşiniz tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Gecekondumu satarsam gelir vergisi odermiyim ? -Kemal OZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-713

23/02/2012

Konu

:

Kendi arsası üzerinde iskan almaksızın yapılmakla birlikte belediye kayıtlarında konut olarak görünen gayrimenkulün satılması durumunda vergilendirmenin nasıl olacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 21/01/2009 tarihinde … … ilçesinde 28.000 TL’ye almış olduğunuz arsa üzerine bir yazlık ev yaptığınızı, ev için iskan almadığınızı ancak belediye kayıtlarında şu an konut olarak göründüğünü belirterek, evi satmanız durumunda nasıl vergilendirileceğiniz hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Değer artışı kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6-İktisap şekli ne olursa olsun(ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası,kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 Yeni Türk Lirası (2011 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere 8.000 TL) gelir vergisinden müstesnadır.”

Konuyla ilgili olarak ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 25/03/2011 tarih ve GVK-76/2011-2 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde;

“4. Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır.

Ancak, gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına bırakıldığı bazı özel haller de iktisap tarihi olarak tapuya tescil tarihi yerine fiilen kullanıma bırakılma tarihinin kabul edilmesi gerekir.

Bu çerçevede, konut yapı kooperatifleri, Toplu Konut İdaresi veya diğer kişilerden gayrimenkulü fiilen kullanıma hazır şekilde teslim alanların, söz konusu gayrimenkulleri fiilen kullandıklarını; tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsik etmeleri halinde değer artışı kazancının tespiti yönünden fiilen kullanıma başladıkları tarih iktisap tarihi olarak kabul edilecektir.

5. Cins Tashihi Yapılan Gayrimenkuller ile Kat Karşılığı Olarak Müteahhit veya Konut Yapı Kooperatiflerinden Alınan Gayrimenkullerin Satılması Halinde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu Genelgesinde, cins değişikliği (cins tashihi), bir taşınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüştürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan işlem olarak tanımlanmıştır.

Arsa olarak iktisap edilen gayrimenkul üzerine bina inşa edilmesi veya söz konusu gayrimenkulün kat karşılığı verilmesi sonucu alınan gayrimenkullerin tapuya tescili, cins tashihi sayılarak tapuya tescil tarihinin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu arsanız üzerine inşa edilen gayrimenkulün adınıza tapuya tescil edildiği tarihin veya tapuya tescilden önce fiilen kullanılmaya başlanılması ve bu durumun ilgili belediye kayıtları, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsiki halinde fiilen kullanılmaya başlanıldığı tarihin iktisap tarihi olarak dikkate alınması gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkulün tapuya tescil edileceği veya fiilen kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılması durumunda bu satıştan elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı hk. Tarih 29/02/2012

Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı hk.
Tarih 29/02/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.77-144
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.77-144

29/02/2012

Konu

:

Kooperatifin çalıştırmış olduğu kapıcılara ödediği ücretten gelir vergisi tevkifatıyapıp yapmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 18.11.2011 tarihinden itibaren kapıcı çalıştırmaya başladığınız, tapularınız olmadığından dolayı kat mülkiyetine geçilmediği ve kapıcılarınızın Sosyal Güvenlik Kurumuna tescilinin işveren olarak kooperatif adına yapıldığı belirtilerek, kapıcılara ödenen ücretten gelir vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmüne yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun, 23/6 ncı maddesinde ise; Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.)(Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamında değildir.) gelir vergisinden istisna edilmiş olup; anılan madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere, kapıcıların ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesinin temel şartı, kapıcıların özel fertler tarafından ticaret mahalli olmayan yerlerde çalıştırılması olarak belirlenmiştir.

Bu nedenle, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifinize bağlı olarak çalışan kişinin yaptığı iş nitelik olarak kapıcılık olsa dahi ödenen ücret Gelir Vergisi Kanununun 23/6 ncı maddesinde düzenlenen istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış olup, bir numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifler Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinde belirtilen tevkifat yapmak zorunda olan kurumlar arasında sayıldığından, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifiniz tarafından çalıştırmış olduğu kapıcılara ödenen ücretlerin, aynı Kanunun 23/6 ıncı maddesinde yer alan istisnadan yararlanması mümkün olmadığından bunlara ödenen ücretlerden, anılan Kanunun 61, 63 ve 94/1 inci maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

4. FAZLA VEYA YERSİZ ÖDENEN VERGİNİN İADESİ

4. FAZLA VEYA YERSİZ ÖDENEN VERGİNİN İADESİ

KDV Kanununun 8/2 nci maddesinde, “Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde, düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergiler, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade edilir.” hükmü yer almaktadır.

KDV Kanununun 8/2 nci maddesi kapsamında fazla veya yersiz ödenen verginin iadesi aşağıdaki şekilde gerçekleştirilecektir.

4.1. Fazla veya yersiz olarak hesaplanan vergi, aşağıdaki şartlarla sadece satıcı mükellefe iade edilecektir. Kural olarak, fazla veya yersiz hesaplanan vergi bulunması durumunda, gerek satıcı gerekse alıcı nezdinde işlemin KDV uygulanmadan önceki hale döndürülmesi esastır.

4.2. Fazla veya yersiz olarak hesaplanan vergi, öncelikle satıcı tarafından alıcıya iade edilecektir. Alıcının indirim hakkı bulunan mükellef olmaması durumunda, satıcının söz konusu fazla veya yersiz KDV tutarını alıcıya ödediğini gösterir bir belge ile vergi dairesine başvurması gerekmektedir. Alıcının indirim hakkı bulunan bir mükellef olması durumunda ise, satıcının fazla veya yersiz KDV tutarını alıcıya ödediğini gösterir belgeye ek olarak, alıcının fazla veya yersiz KDV tutarını indirim hesaplarından çıkarmak suretiyle düzeltme yaptığının alıcının vergi dairesinden alınacak bir yazıyla tevsiki de istenecektir.

4.3. Satıcının, fazla veya yersiz olarak hesaplanan vergiyi alıcıya ödediğini gösterir belge ve indirim hakkı bulunan alıcıların düzeltmeyi yaptığını gösterir vergi dairesi yazısı ile birlikte, beyanlarını düzeltmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, fazla veya yersiz hesaplanan KDV tutarı ilgili dönem beyannamesinden tenzil edilecek ve sonraki dönemler de buna göre düzeltilecektir.

4.4. Fazla veya yersiz olarak ödendiği iddia edilen KDV nin, satıcı tarafından iade olarak talep edilebilmesi için KDV beyannamesinde hesaplanan KDV olarak beyan edilmesi ve beyana konu edildiği dönem ile iade talep edilen dönem arasında asgari söz konusu KDV tutarı kadar ödenecek KDV çıkması gerekmektedir.

– Beyan edilen dönemle iade talep edilen dönem arasında fazla veya yersiz uygulanan KDV tutarından daha düşük tutarda ödenecek KDV çıkması durumunda, sadece bu tutar iadeye konu edilebilecektir.

– Beyan edilen dönemle iade talep edilen dönem arasında ödenecek KDV çıkmaması durumunda ise, sadece düzeltme yapılacak olup, iade söz konusu olmayacaktır.

4.5. Fazla veya yersiz tevkif edilerek ödenen vergi bulunması halinde, gerek alıcı gerekse satıcının beyanlarının düzeltilmesi suretiyle işlemin tevkifat uygulanmadan önceki hale döndürülmesi gerekir. Fazla veya yersiz tevkif edilen vergi öncelikle tevkifatı yapan alıcı tarafından satıcıya iade edilecektir. Alıcının, fazla veya yersiz tevkif ettiği KDV tutarını satıcıya ödediğini gösterir belge ve satıcının düzeltmeyi yaptığını gösterir vergi dairesi yazısı ile birlikte başvurması halinde, fazla veya yersiz tevkif edilen vergi, bu vergiyi vergi dairesine beyan ederek ödeyen alıcıya iade edilecektir.

Genel bütçeli kuruluş saymanlıkları tarafından yapılan fazla veya yersiz tevkifatlar, satıcının beyanlarını düzelttiğini gösterir vergi dairesi yazısını ibraz etmesi üzerine ödemeyi yapan saymanlıklarca düzeltilecek ve gereken durumlarda iade edilecektir.

4.6. İthalat sırasında fazla veya yersiz uygulanan vergiler KDV Kanununun 48 inci maddesi hükmüne göre, indirim hakkına sahip olmayanlara Gümrük Kanununa göre iade olunacaktır.

İthalat sırasında fazla veya yersiz uygulanan verginin indirim hakkına sahip mükelleflere iadesi ise mükellefin beyanlarının düzeltilmesi üzerine bağlı olduğu vergi dairesince gerçekleştirilecektir. Bunun için, indirim hakkına sahip mükellef gümrük idaresine bir dilekçe ile başvuracak, gümrük idaresi fazla veya yersiz tahsil ettiği vergi tutarını mükellefin vergi dairesine doğrudan göndereceği bir yazı ile bildirecektir. Vergi dairesi bu yazı üzerine iade talebini sonuçlandıracaktır.

KDV mükellefiyeti bulunmayan apartman yönetimlerine verilen özel güvenlik hizmetlerinde ya da KDV mükellefiyeti bulunmayan konut yapı kooperatiflerine verilen yapı denetim hizmetlerinde tevkifat uygulanmayacaktır.

KDV mükellefiyeti bulunmayan apartman yönetimlerine verilen özel güvenlik hizmetlerinde ya da KDV mükellefiyeti bulunmayan konut yapı kooperatiflerine verilen yapı denetim hizmetlerinde tevkifat uygulanmayacaktır.