Kemal Ozmen,in Kooperatifler isimli kitabi 2.baskisini yapmistir.

Kitaba ulasmak İcin Seckin yayinevini arayabilir yada bize mail atabilirsiniz.
[email protected]

20120706-081652.jpg

Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan konut yapı kooperatifinin vergi kanunları karşısındaki durumu.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.16.16.02-300.11.159-208

26/04/2012

Konu

:

Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan konut yapı kooperatifinin vergi kanunları karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyetinin bulunmadığı ve arsa tapusu ile inşaat ruhsatının kooperatifiniz adına tescilli olduğu belirtilerek, inşaatların yapımına başlayan Kooperatifinizin mal ve hizmet alımları ile banka ve diğer resmi kurumlardaki sair iş ve işlemlerinde kurumlar, katma değer ve damga vergileri ile harçlar karşısındaki durumunuz hakkında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmış olup, uygulamaya ilişkin açıklamalar 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılmış bulunmaktadır.

Buna göre; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen şartların taşınması halinde kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

KDV Kanununun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den müstesnadır.

29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak “konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri” ise 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli (I) sayılı listenin 12 inci sırası uyarınca % 1 oranında KDV’ye tabi tutulmaktadır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV uygulamasına ilişkin açıklamalara 49, 66 ve 106 seri nolu KDV Genel Tebliğleri ile 60 nolu KDV Sirkülerinde yer verilmiştir.

Bu düzenlemelere göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için;

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

– Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması,

Şartlarının yanı sıra inşaatın yapıldığı arsanın tapu sicilinde inşaat taahhüt hizmetini alan kooperatif tüzel kişiliği veya kooperatifin bağlı olduğu üst birlik adına tescil edilmiş ve inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifine verilmiş olması da gerekmektedir.

Bu hükümler çerçevesinde Kooperatifinizin inşaat yapı ruhsatını 29.07.1998 tarihinden sonra alması nedeniyle Kooperatifinize yukarıda belirtilen mevzuata uygun olarak ifa edilecek inşaat taahhüt işlerinin %1 oranında katma değer vergisine tabi olması gerekmektedir. Ancak Kooperatifinize inşaat işi niteliğinde olmayan veya taahhüde dayanmayan hizmet ifaları genel oranda (%18) katma değer vergisine tabi tutulacaktır.

Öte yandan, konut yapı kooperatiflerinin üyelerine yapacakları konut teslimlerinin KDV karşısındaki durumu 113 seri nolu KDV Genel Tebliğinin A/4 bölümünde açıklanmıştır.

DAMGA VERGİSİ VE HARÇLAR YÖNÜNDEN:

488 sayılı Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmış olup, söz konusu tabloda istisna edilen kağıtlar arasında konut yapı kooperatiflerinin iş ve işlemleri sayılmamıştır.

Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanununda konut yapı kooperatiflerine tanınmış bir istisna ya da muafiyet hükmü yer almamaktadır.

Öte yandan; yapacağınız işlemlerin ve düzenleyeceğiniz kağıtların Damga Vergisi ve Harçlar Kanunu yönünden istisna olup olmadığı hususunun, nezdinizde böyle bir hadisenin vuku bulması ve olayla ilgili kayıt ve belgelerin de eklenmesi halinde olayın özelliği de dikkate alınarak Başkanlığımızdan görüş talep edilmesi halinde değerlendirilebileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatifin dükkanları kiraya vermesi, sitenin bahçe bakım ve temizliği, otopark ve güvenlik hizmetleri için aidat toplanması ve arsa satışından elde edilecek gelirin ortaklara dağıtılması hk.

Başlık Kooperatifin dükkanları kiraya vermesi, sitenin bahçe bakım ve temizliği, otopark ve güvenlik hizmetleri için aidat toplanması ve arsa satışından elde edilecek gelirin ortaklara dağıtılması hk.
Tarih 20/04/2012
Sayı B.07.1.GİB.0.06.49-KVK 4-1417
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.0.06.49-KVK 4-1417

20/04/2012

Konu

:

Kooperatifin dükkanları kiraya vermesi, sitenin bahçe bakım ve temizliği, otopark ve güvenlik hizmetleri için aidat toplanması ve arsa satışından elde edilecek gelirin ortaklara dağıtılması hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, …. Vergi Dairesi Müdürlüğünün …. vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuzu, yapı kooperatifi olarak kurulan kooperatifinizin, 1988 yılında inşaatlarını tamamlayarak ortaklara devretmesinden sonra işletme kooperatifi olarak unvan değişikliğine gittiğini, yapmış olduğu inşaat işinden sitenizin ihtiyaçlarını karşılamak için adınıza 4 adet dükkan ile 5 adet otopark alanı ayırdığınızı ve halen sitenin bahçe bakım ve temizliği, otopark ve güvenlik hizmeti işi ile iştigal ettiğinizi, başkaca bir faaliyetinizin bulunmadığını ve söz konusu faaliyetlere ilişkin giderlerin, kısmen kira gelirlerinden, yetmediği durumlarda ise site sakinlerinden giderlere katkı payı adı altında tahsilat yapılmak suretiyle karşılandığı belirtilerek; yapı kooperatifi döneminden ihtilaflı olan ve yargı kararı ile tekrar adınıza tescil edilen arsa mahiyetindeki gayrimenkulü satmanız ve bu satıştan elde edilecek kazanç ile işgalcilere açmış olunan kal davası sonucu elde edilen gelirlerin ortaklarınıza dağıtılması halinde kurumlar vergisi, gelir vergisi stopajı ve diğer vergi yükümlülüklerinizin neler olduğu hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

A) Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin son fıkrasında, kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşacağı; 6 ncı maddesinde de; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, yine aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75’lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

Ayrıca, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde, istisnadan yararlanmak için gereken diğer şartların yanında istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması şartıyla yapı kooperatiflerinin de bu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu ve kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabileceği açıklanmaktadır.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; kooperatifinizin unvan değişikliğinden önceki yapı kooperatifi olduğu dönemden uhdesinde kalan taşınmazları kiraya vermesi ortak dışı işlem sayıldığından, kooperatifin muafiyet şartını ihlal ettiği tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi; ayrıca, kira gelirleri ile sitenin, bahçe bakım ve temizliği, otopark ve güvenlik hizmetlerine ilişkin giderlerini karşılamak amacıyla sitede oturanlardan katkı payı adı altında tahsil edilen bedellerin, kurum kazancının bir unsuru sayılarak vergiye tâbi kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, yapı kooperatifi döneminde ihtilaflı olan ve yargı kararı ile tekrar adınıza tescil edilen arsanın iktisap tarihinin, yargı kararından önceki ilk iktisap tarihi olarak alınması gerektiğinden; söz konusu taşınmazın kooperatifinizin aktifinde iki yıldan fazla bulunması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yer alan diğer şartların da sağlanması durumunda taşınmaz satışından elde edilecek kazancın % 75’inin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmakta; ancak söz konusu satıştan doğan kazançların, kooperatif ortaklarına dağıtılması, satışın yapıldığı yılı izleyen beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilmesi, işletmeden çekilmesi ve bu süre içinde tasfiyeye girilmesi halinde, anılan istisna hükmünden yararlanılamayacak olup satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğrayacağı tabiidir.

Ayrıca, kooperatifinizin mahkeme kararı ile yapı kooperatifi döneminden ihtilaflı olan ve yargı kararı ile tekrar adınıza tescil edilen taşınmazın satılması sonucu bu satıştan elde edeceğiniz kazanç ile işgalcilere açmış olduğunuz kal davası sonucu elde ettiğiniz gelirleri ortaklarınıza dağıtmanız halinde, dağıtılan bu tutarlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b-i bendine göre %15 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilerek süresi içerisinde ödenmesi gerektiği gibi ortaklar tarafından elde edilen menkul sermaye iradı mahiyetindeki bu gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununun 22/2 nci maddesi uyarınca yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarın ilgili yıl için belirlenen beyan haddini aşması halinde, tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecek olup, beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kurum bünyesinde kârın dağıtımı aşamasında yapılan vergi kesintisinin tamamı mahsup edilecektir.

B-) Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, KDV’ye tabi olduğu,

-1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin katma değer vergisinin konusuna girdiği,

-17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisna olduğu,

-17/4-r maddesinde; kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin vergiden istisna olduğu,

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamında yer almadığı; istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı

hüküm altına alınmıştır.

Konu ile ilgili olarak 08.08.2011 tarihli KDVK-60/2011-1 sayılı KDV Sirkülerinde;

“1.3. Aidatlar

Üyelerden veya katılımcılardan alınan aidatlar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemek şartıyla KDV’nin konusuna girmemektedir. Örneğin dernek tüzüğünde belirtilen gelirlerden olan üye aidatları KDV’ye tabi tutulmayacaktır.

Ancak kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bir kooperatifin ticari nitelikteki teslim ve hizmetlerinin karşılığında yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemeleri KDV’ye tabi tutulacaktır. Örneğin tüketim ve taşımacılık kooperatifleri gibi kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kooperatiflerin üyeleri tarafından yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemeleri KDV’ye tabi bulunmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan kooperatifin ortak giderleri karşılamak (üyelerin güvenlik, bahçıvanlık, havuz ve sosyal tesislerin bakımı, elektrik ve su gibi ihtiyaçlarının giderilmesi) amacıyla tahsil ettiği aidatlar ise ticari mahiyet arz etmediğinden KDV’ye tabi tutulmayacaktır.”

ifadeleri yer almaktadır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre;

-Kooperatifiniz tarafından sitenin ihtiyaçları için yapılan konut yapı kooperatifi olunan dönemden kalan dükkan ve otoparkların kiralanması işlemi, Kanunun 1/3-f maddesi kapsamında KDV’ye tâbi olacaktır.

-Sitenin giderlerinin karşılanması için kira gelirlerinin yeterli olmaması halinde katkı payı adı altında toplanan bedeller, kurum kazancının bir unsuru sayıldığından KDV’ye tâbi tutulacaktır.

-Konut yapı kooperatifi olunan dönemle ilgili yargı kararı sonucu elde edilen veya edilecek arsaların satışı işlemi, mutad taşınmaz alım satımı ticareti kapsamında olmaması ve en az iki tam yıl süreyle kooperatifiniz aktifinde yer alması koşuluyla Kanunun 17/4-r maddesine göre KDV’den müstesna olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yeni Turk Ticaret kanununa gore Kooperatiflerin tutmasi gereken defterler

Bize ulasin
[email protected]

Kooperatife ait arsanın satılması durumunda vergilendirmenin nasıl yapılacağı hk.-Kemal Ozmen

Başlık Kooperatife ait arsanın satılması durumunda vergilendirmenin nasıl yapılacağı hk.
Tarih 08/06/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[229-2012/VUK-1- . . .]–1833
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[229-2012/VUK-1- . . .]–1833

08/06/2012

Konu

:

Kooperatife ait arsanın satılması durumunda vergilendirmenin nasıl yapılacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, kooperatifinizin 27/10/1997 tarihinde satın aldığı İstanbul İli, … İlçesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazı imar izni olmaması nedeniyle 26/01/2011 tarihinde sattığı belirtilerek, arsa satışından elde edilen gelirin kurum geçici vergi ve kurumlar vergisine tabi olup olmadığı, satılan arsa için enflasyon düzeltmesi yapılıp yapılmayacağı, arsa satın alınırken ödenen harç, emlak vergileri, satıcıya yapılan komisyon ödemesi, tapu harcı gibi giderlerin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı, kooperatifinizin kuruluşundan bugüne kadar yapılan genel giderleri vergi matrahının belirlenmesinde hesaba katılıp katılmayacağı, kooperatifinizce üyeleriniz adına yapılacak ödemeler üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılamayacağı, bu satıştan dolayı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinde yer alan taşınmaz satış istisnasından yararlanıp yararlanılamayacağı ve üyelerinize yapılacak ödemelerin vergilendirilmesi durumunda vergi matrahınızın tespiti sırasında üyeleriniz tarafından kooperatifinize daha önce ödenen aidatların üyelerinize yapacağınız ödemelerden mahsup edilip edilemeyeceği konusunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

Başkanlığımız kayıtlarının incelenmesinden 01/01/1996 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz görülmektedir.

A) Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, belirli şartlarla kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde ise kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar için hesaplanan risturnların ortaklara dağıtımının kâr dağıtımı sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

1 Seri No’lu Tebliğinin “5.11.1. Yönetim gideri karşılığı olarak ödenen paralardan harcanmayarak ortaklara dağıtılan kısımlar” başlıklı bölümünde de, “Bütün kooperatifler için ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar, risturn istisnasından yararlanacaktır. Yönetim gideri olarak ödenen paraların risturn sayılabilmesi için kooperatif tarafından üyelere iade edilmesi gerekmektedir. İade nakden olabileceği gibi hesaben de olabilir.” açıklamasına yer verilmiştir.

5520 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; safi kazancın tespitinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin indirilebileceği belirtildikten sonra aynı maddenin (6) numaralı bendinde de, işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında da, geçmiş yıl zararlarının; kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmıştır.

Yine aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur. Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

Ayrıca, 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde, yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu, ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçlan doğrultusunda kullanılması gerektiği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış olup ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre,

– Kooperatifiniz tarafından yapılmış olan Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde sayılan harcamaların, yapıldıkları dönemler itibarıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olup ilgili dönemde gelir bulunmaması nedeniyle oluşan zararların da geçmiş yıl zararı olarak beş yıldan fazla nakledilmemek ve izleyen yılların kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla indirim konusu yapılabileceği, söz konusu giderlerin arsanın satışının yapıldığı yılda indirilmesinin söz konusu olmayacağı tabiidir.

– Kooperatifinizce varsa arsa satışı için yapılan giderlerin arsa satışından elde edilen kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün olacaktır.

– Kooperatifinizin aktifinde iki yıldan fazla süreyle bulunan taşınmazın satışından elde edilen kazancın; özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması ve 5520 sayılı Kanunun 5/1-e maddesinde yer alan diğer şartların da sağlanması halinde % 75’i kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir. Ancak, istisnaya konu kazancın kooperatif ortaklarına dağıtılması, satışın yapıldığı yılı izleyen beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, bu süre içinde tasfiyeye girilmesi halinde, anılan istisna hükmünden yararlanılamayacak olup satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğrayacağı tabiidir.

– Kooperatifinize ait taşınmaz satışından doğan kazanç ile varsa diğer kazançlarınızın ortaklara dağıtılması halinde dağıtım esnasında Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 6/b-(i) alt bendi uyarınca %15 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmekte olup dağıtılan kâr paylarının kooperatifiniz ortakları açısından Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesi gereğince menkul sermaye iradı sayılarak, ortaklar tarafından elde elde edilen menkul sermaye iradı mahiyetindeki bu gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununun 22/2 nci maddesi uyarınca yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarın ilgili yıl için belirlenen beyan haddini aşması halinde ortaklar tarafından da beyan edilmesi gerekmektedir.

– Üyeleriniz tarafından Kooperatifinize ödenmiş olan aidatlardan harcanmayıp üyelerinize geri iade edilen aidatlar ise risturn olarak kabul edildiğinden bu tutarlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.

B) Vergi Usul Kanunu Yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.”, 269 uncu maddesinde ise; “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir…” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 5024 sayılı Kanunla değişik mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasında enflasyon düzeltmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Söz konusu Kanuna eklenen Geçici 25 inci maddede ise, mükelleflerin 31/12/2003 tarihli bilançolarını bu madde hükmüne göre, anılan maddede hüküm bulunmayan hallerde Vergi Usul Kanununun 5024 sayılı Kanunla değişik mükerrer 298 inci maddesinde yer alan hükümlere göre düzeltecekleri hükme bağlanmıştır. Aynı geçici maddenin (j) bendinde, 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatifinizin bilançosunun anılan Kanunun geçici 25 inci maddesine göre, şartların oluşması halinde de mükerrer 298 inci maddesine göre düzeltilmesi gerekmektedir.

Mezkur maddenin (l) bendinde ise “Bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet bedeli addolunur. Şu kadar ki, amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmaz.” hükmü yer almaktadır.

Enflasyon düzeltmesine tâbi tutulan değerlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet addolunacağı hükmü, aynı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin A fıkrasının 5 numaralı bendinde de yer almaktadır.

Bu durumda, 1996 yılından itibaren mükellef olan kooperatifinizin 27/10/1997 tarihinde satın aldığı arsa için 2003 ve 2004 yıllarında enflasyon düzeltmesi yapmış olması gerektiğinden, söz konusu arsayı elden çıkarmanız durumunda da buna ilişkin enflasyon düzeltme farkını arsanın maliyetine eklemeniz mümkün bulunmaktadır.

Kooperatifler ve kurumlar vergisi-Kemal OZMEN

5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu

Yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, diğer kooperatiflerin yapacakları işlemlerden doğan kazançlar da kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir.

İstisna uygulaması bakımından ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabilecektir.

Kooperatifler ve Gayrimenkul satis kazanci istisnasi-Kemal OZMEN

e) Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmı.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.(6111 Sayılı Kanunla eklenen parantez içi hüküm Yürürlük; 25.02.2011)(Taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz.)

İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.

Bedelsiz olarak veya rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibarî değeriyle elde edilen hisse senetlerinin elde edilme tarihi olarak, sahip olunan eski hisse senetlerinin elde edilme tarihi esas alınır.

Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının satışında iki yıllık sürenin hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen süreler de dikkate alınır.

Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

Yeni Türk Ticaret kanunu ve kooperatifler

(3) Kooperatiflerin finansal tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin özel hükümler saklıdır.

Detaylı raporumuz icin bize ulaşın
İ[email protected]

Kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olma sartlari -Kemal OZMEN

k) Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri.

20120703-073458.jpg

Kooperatiflerin tasfiyesi kolaylasti-Kemal Ozmen

[email protected]

Yeni Turk Ticaret kanununa gore Kooperatiflerin tasfiyesi-Kemal Ozmen

Detayli bilgi İcin bize ulasin
[email protected]

Yeni Turk ticaret kanununa gore kooperatifler nasil bilanco hazirlamari gerekli ?-Kemal Ozmen

Detayli bilgi icin bize ulasin
[email protected]

Sermaye düzeltilmesi olumlu farklarının üye kooperatiflere dağıtılmasının birliğin muafiyet şartlarını ihlal edip etmeyeceği hk.-Kemal OZMEN

Başlık Sermaye düzeltilmesi olumlu farklarının üye kooperatiflere dağıtılmasının birliğin muafiyet şartlarını ihlal edip etmeyeceği hk.
Tarih 30/05/2012
Sayı B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[94-12/1]-613
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[94-12/1]-613

30/05/2012

Konu

:

Sermaye düzeltilmesi olumlu farklarının üye kooperatiflere dağıtılmasının birliğin muafiyet şartlarını ihlal edip etmeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, …. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ….. vergi kimlik numaralı stopaj, damga vergisi ve katma değer vergisi yönünden mükellefi olduğunuz, kurumlar vergisi muafiyetinden faydalandığınız, mali tablolarınızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda ortaya çıkan “502- Sermaye Düzeltilmesi Olumlu Farkları” hesabında izlenen tutarların “500-Ödenmiş Sermaye Hesabı”na ortak bazında ilave edilmesinin mümkün olup olmadığı, ilave edilmesi halinde söz konusu işlemin kâr dağıtımı sayılıp sayılmayacağı, birlik olarak üye kooperatiflerinize yapılacak dağıtımın kar dağıtımı sayılıp sayılmayacağı ve birliğinize üye kooperatiflerin mali tablolarının enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda ortaya çıkan sermaye düzeltmesi olumlu farklarının ortaklık paylarına ilave edilmesi ve ortaklıktan ayrılanlara ve ölen ortakların varislerine yapılan ödemelerinin kar dağıtımı sayılıp sayılmayacağı hususlarında görüş bildirilmesi istenilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298 inci maddesi, 5024 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilerek “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlığı altında yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve böylece vergileme üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmış olup 31.12.2003 tarihli mali tabloların düzeltme işlemine ilişkin hükümlere ise aynı Kanuna eklenen Geçici 25 inci maddesinde yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun Mükerrer 298 inci maddesinde;

“A) Malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur.

1. Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer…”

hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun Geçici 25 inci maddesinin (j) bendinde ise; 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.

Buna göre, kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edildiği tarih itibariyle düzenlenen bilançosunun Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesine göre, şartların oluşması halinde de aynı Kanunun mükerrer 298 inci maddesine göre enflasyon düzeltmesine tabi tutulması mümkündür.

213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin A/5 maddesi ile geçici 25 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde; “… Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.” hükmü mevcuttur.

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında, kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşacağı, 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Menkul Sermaye İradı” başlığı altındaki 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci paragrafında,” İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.)” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6-b-i) bendinde ise, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) %15 tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan yasal düzenlemeler çerçevesinde, enflasyon düzeltmesi neticesinde ortaya çıkan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesabının düzeltme neticesinde oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmek suretiyle veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilmek suretiyle kapatılması mümkün bulunmaktadır. Bunun dışında, anılan hesabın herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, söz konusu işlemlerin yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulması gerekmektedir.

Buna göre, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının kooperatifinizin sermayesine eklenmesi işlemi kâr dağıtımı sayılmayacaktır. Söz konusu farkların Birliğiniz üyesi olan kooperatiflere dağıtılması işlemi ise işletmeden çekiş sayılacak ve işletmeden çekilen bu tutarlar öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulacak, vergi sonrası dağıtılan tutar da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacaktır.

Öte yandan, sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, kooperatifinizin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağılması halinde de işletmeden çekilen tutarlar öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulacak ve vergi sonrası dağıtılan kazanç üzerinden de kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.

Yukarıda yer verilen açıklamalar, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarını sermayeye ilave edecek ya da ortaklarına dağıtacak olan Birliğiniz üyesi kooperatifler için de geçerlidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Emlak vergisini intifa hakkı sahibimi öder ?-Kemal Ozmen

Dilekçenizde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tescilli ve tapunun … ada, …. parsel sayısında kayıtlı gayrimenkulün …./100 hissesinin intifa hakkının Şirketinize devredildiği belirtilerek Emlak Vergisi (bina) hesaplamasında bina inşaat maliyet bedeline göre bulunacak değerine arsa veya arsa payı değerinin de ilave edilip edilmeyeceği hususunda bilgi verilmesi istenilmiştir.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde; Bina Vergisi mükellefi, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler olarak belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 29 uncu maddesinde;
“Vergi değeri;
a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,
b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,
Hesaplanan bedeldir…” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu itibarla, ../100 hisse ile intifa hakkına sahip olduğunuz … İlçesi, …….. Mahallesi, ….. ada, …. parsel sayılı gayrimenkulün Emlak Vergisi mükellefiyetinin Şirketinizce yerine getirilmesi gerekmekte olup sözkonusu gayrimenkule ilişkin bina vergi değerinin hesaplanmasında, bina metrekare normal inşaat maliyet bedeline göre bulunacak değere arsa veya arsa payı değeri ilave edilerek bulunacak değer üzerinden Emlak Vergisini ödemeniz gerekmektedir.

Konut Yapı Koope­ratifi üyesi olan davacı tarafından, Koope­ratif olağan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca, Ana Sözleşmenin “Süre” başlıklı” 5. maddesinde 30 olarak yer alan sürenin, 60 yıl olarak değiştirilmesi talebinin onaylanmasına ilişkin, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü olurunun iptali istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.-Kemal Ozmen

Özü: Konut Yapı Koope­ratifi üyesi olan davacı tarafından, Koope­ratif olağan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca, Ana Sözleşmenin “Süre” başlıklı” 5. maddesinde 30 olarak yer alan sürenin, 60 yıl olarak değiştirilmesi talebinin onaylanmasına ilişkin, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü olurunun iptali istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

(Hukuk Bölümü)

Davacı : T. Ö. (Ölümü üzerine Mirasçıları:1- D. Ö., 2- N. Ö.)

(ICD-IMEX (c) 1998’den beri * Yüzbinlerce Sayfa Mevzuat)

Davalı : Aydın Valiliği (Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

O L A Y : S.S.Kuşadası Özkent Konut Yapı Kooperatifi, 10.11.1973 tarihinde konut yapı kooperatifi olarak kurulmuş, 16.01.1974 tarihinde ticaret siciline tescil ettirilmiş, 06.02.1974 tarih ve 5066 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanarak hükmü şahsiyet kazanmış, bila tarih ve 2003.06 sayılı yazı ile Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğüne müracaat edilerek, kooperatif ana sözleşmesinin “kooperatifin süresi başlıklı” 5. maddesinde yazılı olan 30 yıl sürenin 60 yıl olarak değişiklik yapılması için ön izin verilmesi talebinde bulunulmuş; Müdürlüğün 01.04.2003 tarih ve MD.03/0 sayılı onayı ile izin verilmiş, 06.07.2003 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında “Madde Tadilatı” kabul edilerek, 18.07.2003 tarih ve 5844 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanarak tescil edilmiştir.

Davacı T. Ö.; Kooperatifin 154 no.lu ortağı olduğunu, yıllar önce, kooperatifin konut yapıp, ortaklarına dağıtmasının imkansızlığının görülmesi üzerine, kooperatif genel kurul kararı ve davalı idarenin onayı ile kooperatif arsasının ortaklarına dağıtıldığını; Kooperatifin, amaçsız olarak yöneticiler ve çevresinin ya­rarına, ortaklarının zararına faaliyetine devam ettirildiğini, ana sözleşmedeki süre dolmasına rağmen, yine davalı idarenin onayı ile amacı olmayan kooperatifin süresinin 30 yıl daha uzatıldığını, ortakların zarar görmesine, yönetici ve çevresinin faydalanmasına fırsat verildiğini; 02.08.2007 tarihli dilekçeyle davalı idarenin, hukuka ve yasaya uygun olmayan süre uzatımı onayının iptalini istediğini, talebinin 13.08.2007 tarih ve 114 İLM 0 09 00 03/II-I-I(87)2300 yazı ile reddedildiğini ifade ederek; Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün, S.S. Kuşadası Özkent Sitesi Konut Yapı Koope­ratifinin süresinin 30 yıl daha uzatılmasına ilişkin 01.04.2003 tarih ve MD 03/07sayılı onayının iptali istemiyle 19.09.2007 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

AYDIN 1. İDARE MAHKEMESİ; 13.11.2007 gün ve E: 2007/1181, K: 2007/1359 sayı ile, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Davaların niteliği ve Muhakeme usulü” başlıklı 99. maddesinde, bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Bu davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” hükmünün yer aldığı; uyuşmazlıkta 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca S.S. Kuşadası Özkent Konut Yapı Kooperatifinin süresinin 30 yıl daha uzatılmasına ilişkin Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nün 01.04.2003 gün ve MD. 03/07 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan bu davada yukarıda anılan mevzuat uyarınca ticari dava sayılacağından, davaya özel hukuk hükümleri uygulanmak üzere Adli Yargı mercilerinde bakılmasının gerektiği gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddine karar vermiş bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

(ICD-IMEX (c) 1998’den beri * Binlerce Sayfa Kitap)

Davacı T. Ö. bu defa, S.S Kuşadası Özkent Konut Yapı Kooperatifi’nin süresinin 30 yıl daha uzatılmasına ilişkin Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün 01.04.2003 gün MD 03/07 sayılı işleminin iptali, adı geçen Kooperatifin tasfiye sürecine girmesinin sağlanması, süre uzatımı nedeniyle uğradığı 3.000.00 YTL maddi zararın tazmini istemiyle 08.01.2008 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Aydın 2.Asliye Hukuk Mahkemesi; 24.07.2008 gün ve E:2008/50 K:2008/518 sayı ile, olayda hukuk kuralları ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun uygulanması bahis konusu olup, bu kanundan doğan uyuşmazlıkların çözümü adli mahkemelere ait olduğundan mahkemelerinin görevli bulunduğu belirtilerek esasa girilmiş ve Kooperatifi adına kayıtlı bulunan arsaların kura ile ortaklara dağıtılmış olduğu, ana sözleşmenin 6. maddesine göre ortaklarına konut yaptırma amacının ortadan kalkmış olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, Aydın Sanayi Ticaret İl Müdürlüğünün 01.04.2003 tarih M.D 2003/7 sayılı süre uzatımı işleminin iptaline, davacının fazlaya ilişkin ve maddi tazminat talebinin reddine karar vermiş; kararı, davacı ile davalı temsilcisinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; 12.04.2010 gün ve E: 2010/2831, K:2010/4048 sayı ile, mahkemece, her ne kadar uyuşmazlığın 1163 sayılı Kanun’dan kaynaklanması nedeni ile adli yargı mahkemelerinin görevli bulunduğu sonuca varılmış ise de, davalı tarafından verilen ön izin işleminin idari bir işlem olduğunda kuşku bulunmadığı; bu bağlamda, ana sözleşme değişikliğinin Kooperatif]er Kanunu’na uygun olup olmadığını denetlemek ve sonucuna göre izin vermek ya da vermemenin Bakanlık yetkisi içinde bulunduğu, gerek izin isteminin reddi kararı, gerekse kabulü yönündeki kararın idari bir karar olmasına göre, ön izin işleminin iptaline yönelik davada genel mahkemelerin değil idari yargının görevli olduğunun kabulünün gerektiği, mahkemece, davanın yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi yerine yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesiyle davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına, davalı temsilcisinin diğer, davacının ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermiştir.

AYDIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; davanın geçirdiği aşamaları özetledikten sonra; davanın, ana sözleşme süresi biten dava dışı kooperatifin süresinin 30 yıl daha uzatılması yönündeki davalı tarafından verilen ön izne ilişkin işlemin iptali, bu isteme bağlı olarak kooperatifin tasfiye sürecine girmesinin sağlanması ve süre uzatımı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tahsili istemine ilişkin bulunduğu; bozma ilamında da açıklandığı üzere, davalı tarafından verilen ön izin işleminin idari bir işlem olması karşısında, ana sözleşme değişikliğinin kooperatifler kanununa uygun olup olmadığını denetlemek ve sonucuna göre izin vermek ya da vermemek bakanlık yetkisi içinde idari bir karar niteliği taşıdığından, ön izin işleminin iptaline yönelik davanın Mahkemelerince görülemeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

(ICD-IMEX (c) 1998’den beri * Binlerce Sayfa Kitap)

Davacı T. Ö.’ın vefatı üzerine mirasçıları D. ve N. Ö. tarafından, Aydın 1. İdare Mahkemesi’ne aynı istemle bir kez daha dava açılmış; Mahkeme’ce 21.10.2010 gün ve E:2010/1940, K:2010/1767 sayı ile, aynı işlemin iptali istemiyle “İlk Görevsizlik Kararını veren” Mahkemelerine açılan davanın esasının incelenmesinin mümkün olmağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş; Davacıların, Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 21.10.2010 gün ve E:2010/1940, K:2010/1767 sayılı kararı ile Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.4.2010 gün ve E:2010/2831, K:2010/4048 (belirtilen tarih ile Esas ve Karar sayıları Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma kararına aittir) kararları arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülerek uyuşmazlığın giderilmesi istemiyle, İdare Mahkemesi kanalıyla Mahkememize başvurması üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 06.06.2011 tarih, E:2011 / 74, K:2011/130 sayı ile, olumsuz görev uyuşmazlığına konu edilen kararlardan Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı görevsizlik kararı olmasına karşılık; Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 21.10.2010 gün ve E:2010/1940, K:2010/1767 sayılı kararı görevsizlik değil, davanın incelemeksizin reddine ilişkin karar olduğundan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle başvurunun reddine karar vermiş; son olarak, Davacıların kesinleşen görevsizlik kararları nedeniyle ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesine verdikleri dilekçeye istinaden dava dosyaları Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında “Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün, S.S. Kuşadası Özkent Sitesi Konut Yapı Koope­ratifinin süresinin 30 yıl daha uzatılmasına ilişkin 01.04.2003 tarih ve MD 03/07sayılı onayının iptali istemi” yönünden anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacıların istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

(ICD-IMEX (c) 1998’den beri * Binlerce Sayfa Kitap)

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, S.S. Kuşadası Özkent Sitesi Konut Yapı Koope­ratifinin olağan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca, Ana Sözleşmenin “Süre” başlıklı” 5. maddesinde 30 olarak yer alan sürenin, 60 yıl olarak değiştirilmesi talebinin onaylanmasına ilişkin, Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nün 01.04.2003 tarih ve MD.03/0 sayılı olurunun iptali isteminden ibarettir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Tarif” başlıklı 1. maddesinde, “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” denilmiş; Kanun’un 2. maddesinde, bir kooperatifin en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulacağı; 3.maddesinde, ana sözleşmenin, Ticaret Bakanlığına verileceği, Bakanlığın kuruluşa izin vermesi halinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunacağı, kooperatifin amacı, konusu ve varsa süresinin, tescil ve ilan olunacak hususlar arasında sayıldığı, ana sözleşmenin değişikliklerinin de kuruluştaki usullere bağlı olacağı; 81 ila 85. maddeleri kapsayan Yedinci Bölümde Kooperatiflerin dağılması koşullarının yöntemi ve sonuçlarının neler olacağı hususlarına;

(ICD-IMEX * (c) 1998’den beri * Tüm Telif Hakları Saklıdır.)

“Anonim şirket hükümlerine atıf” başlıklı 98.maddesinde, ” Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.;

“Davaların niteliği ve muhakeme usulü” başlıklı 99. maddesinde ise, “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.

Bu davalarda basit muhakeme usulü uygulanır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

(ICD-IMEX (c) 1998’den beri * Osmanlı’dan Günümüze T.C. Külliyatı)

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik : 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmıştır.

(Bu dokuman ICD-IMEX için hazırlanmıştır. * ICD-IMEX (c) 1998’den beri)

Olayda, davaya konu kooperatifin 10.11.1973 tarihinde 30 yıl süreli konut yapı kooperatifi olarak kurulduğu, 16.01.1974 tarihinde ticaret siciline tescil ettirilip, 06.02.1974 tarih ve 5066 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanarak hükmi şahsiyet kazandığı; Kooperatif tarafından, 30 yıl süresinin dolacağına binaen, bila tarih ve 2003.06 sayılı yazı ile Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğüne müracaat edilerek, kooperatif ana sözleşmesinin “Süre” başlıklı 5. maddesinde yazılı olan 30 yıl sürenin 60 yıl olarak değiştirilmesi için ön izin verilmesi talebinde bulunulduğu, Müdürlüğün 01.04.2003 tarih ve MD 03/07 sayılı onayı ile izin verildiği, 06.07.2003 tarihinde yapılan kooperatif genel kurul toplantısında gündemin 5. maddesinde “madde tadilatı”nın görüşülerek kabul edildiği; davacı tarafından, Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün S.S.Kuşadası Özkent Konut Yapı Kooperatifinin süresinin 30 yıl daha uzatılmasına İlişkin 01.04.2003 tarih ve MD 03/07 sayılı onayının iptali istemiyle açtığı davada; davalı İdare; Kooperatiflerin, madde tadili ile ilgili olarak “Müdürlüklerince” istenilen evrak ve belgeleri ibraz etmeleri halinde “Bakanlığın Müdürlüklerine vermiş olduğu yetkiye istinaden” ön izin verilmekte olduğunu, ancak; madde tadilatının kabul edilmesinin ve onaylanmasının ana sözleşmenin “Genel kurulun görev ve yetkileri” başlıklı 23. maddesinde belirtildiği üzere, genel kurulun yetkisinde olduğunu, ortakların vereceği karara bağlı bulunduğunu, madde tadilatının da genel kurul toplantısında oy birliği ile kabul edilmiş bulunduğunu; ayrıca; Kooperatifin tasfiyeye girmesi ve fesih edilmesinin de yine 23. maddede belirtildiği üzere genel kurulun yetkisinde olduğunu, ortakların vereceği karara bağlı bulunduğunu ifade ederek, yapılan işlemin yasalara uygun olduğunu savunmuştur.

Bu durumda, adli ve idari yargı yerleri arasında “Aydın Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün, S.S. Kuşadası Özkent Sitesi Konut Yapı Koope­ratifinin süresinin 30 yıl daha uzatılmasına ilişkin 01.04.2003 tarih ve MD 03/07sayılı onayının iptali istemi” yönünden olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu; her iki yargı yerinde, kooperatif genel kurulu kararlarına ilişkin bir itirazın ve iptal isteminin mevcut bulunmadığı; davalı İdare tarafından verilen ve idari bir işlem niteliği taşıyan ön izin işleminin iptalinin istenildiği; bu bağlamda, ana sözleşme değişikliğinin Kooperatifler Kanunu’na uygun olup olmadığını denetlemenin, sonucuna göre izin verme ya da vermemenin Bakanlığın yetkisinde bulunduğu, gerek izin isteminin reddi, gerekse kabulü yönündeki kararın idari bir karar olduğu gözetildiğinde; bu idari işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde, 2577 sayılı Yasanın 2/1-a maddesi uyarınca idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle Aydın 1. İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 13.11.2007 gün ve E:2007/1181, K:2007/1359 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

(ICD-IMEX * (c) 1998’den beri * Tüm Telif Hakları Saklıdır.)

kooperatiflerde genel kurul toplantı yeter sayısı-Kemal OZMEN

20120617-103015.jpg