KOOPERATİF ORTAKLIK HİSSESİNİN HARİCEN DEVRİ- Kooperatif ortaklığı nasıl devredilir ?- EVREN ÖZMEN MALİ MÜŞAVİR

YHGK
Ekran Resmi 2015-11-09 19.57.42
Esas : 2015/13-1611
Karar : 2015/1501
Tarih : 05.06.2015
KOOPERATİF ORTAKLIK HİSSESİNİN HARİCEN DEVRİ ( Aidat Borcu Yönünden )
MENFİ TESBİT DAVASI ( Kooperatif Aidet Borcu – Kooperatif Ortaklık Hissesinin Devri )

Kooperatif aidat borcu sebebiyle yapılan icra takibine karşı açılan, menfi tesbit davasında:

Davacı, kooperatife ait borcunu dört (4) adet senetle (her biri 1.000 TL) ödediğini ileri sürmekle birlikte;
bu senetlerin vade tarihleri dikkate alındığında üç adet senedin vade tarihinin hisse devir tarihinden sonraki döneme denk geldiği gibi, senetlerin hangi tarihte tahsil edildiği ve buna göre, davacının hisse devir tarihi itibariyle ne kadar borçlu olduğu hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılamamaktadır.

Bu nedenle, bilirkişi raporu bu yönüyle hem tarafların denetimine, hem de Yargıtay’ın sağlıklı bir temyiz incelemesi yapmasına olanak vermemektedir.

Devirden önceki ve devirden sonraki borç ayrı ayrı tespit edilmeden hüküm tesisi doğru değildir.fk
İİK.72
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi`nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.07.2009 gün ve 2006/485 E-2009/445 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.01.2012 gün ve 2012/1259 E-2012/1087 K. Sayılı ilamıyla;

(…Davacı, SS Çardak Konut Yapı Kooperatifindeki ortaklık hissesini 06.06.2000 tarihinde davalıya devir ettiğini,
davalının hisseyi kooperatife kendi adına kayıt yaptırmadan, dava dışı 3.kişiye devrettiğini,
davalının hissesini devrettiği 3.kişinin borçları nedeniyle kooperatifle aralarında ihtilaf doğduğunu ve açılan dava sonucunda davalının 3.kişiye ödeme yaptığı iddiasıyla hakkında icra takibi yaptığını,
devir tarihi itibarıyla kendisinin kooperatife borcu olmadığını belirterek, takibe konu olan 25.142,00 TL davalıya borcu olmadığının tespitiyle davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının devir tarihinden önceki borçları nedeniyle dava dışı Ömür Y…`a 25.142,00 TL ödemek zorunda kaldığını ve devir tarihinden önceki tüm sorumluluğun davacıda olduğu iddiasıyla davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabulü ile, davacı-borçlu aleyhine Ankara 14. İcra Müdürlüğü`nün 2006/1128 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe konu 25.142,00 TL`nin 23.328,16 TL`sinden dolayı davacı-borçlunun davalı-alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş;

hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilirken, dava dışı Ömür Y…`ın kooperatife ödediği bedelin ne kadarlık kısmının davacının hissesini davalıya devretttiği 06.06.2000 tarihinden önceki, ne kadarlık kısmının ise bu tarihten sonraki borç olduğu araştırılmamıştır. Eksik incelemeyle yazılı şekilde, devirden önceki ve devirden sonraki borç ayrı ayrı tespit edilmeden hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

3-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ödediğini iddia ettiği 4 adet 4000 TL`lik senetin kooperatif kayıtlarına geçmediği belirtilmiş olup, mahkemece bu ödemenin kooperatif kayıtlarına geçmemesinde davacının kusuru olup olmadığı araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

gerekçes ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.

Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; … önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını, davalı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; hisse devrinden önceki ve sonraki borç miktarının ayrı ayrı tespit edilmesiyle davacının ödediği dört adet senet bedelinin (4.000 TL) kooperatif kayıtlarına geçmemesinde davacının bir kusurunun olup olmadığının araştırılması gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece hükme esas bilirkişi raporunda davacı-borçlunun dava dışı kooperatife olan borcunu dört (4) adet senetle (her biri 1.000 TL) ödediğini ileri sürmesi karşısında, bu ödemelerin kooperatif kayıtlarına geçip geçmemesinde davacının bir sorumluluğu bulunmadığından, bu yönde bir araştırma yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Zira, borçlu usulüne uygun yapılan ödemeyle borcundan kurtulur. Yerel mahkemenin bu yöne ilişkin bozma ilamının üçüncü bendine karşı aynı gerekçeyle direnmesi yerindedir.

Ne varki, dava dışı Ömür Yıldırım`ın kooperatife ödediği bedelin ne kadarlık kısmının davacının hissesini davalıya devrettiği 06.06.2000 tarihinden önceki, ne kadarlık kısmının ise bu tarihten sonraki borç olduğuna yönelik mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmamaktadır.
Zira, davacı kooperatife ait borcunu dört (4) adet senetle (her biri 1.000 TL) ödediğini ileri sürmekle birlikte, bu senetlerin vade tarihleri dikkate alındığında üç adet senedin vade tarihinin hisse devir tarihinden sonraki döneme denk geldiği gibi, senetlerin hangi tarihte tahsil edildiği ve buna göre, davacının hisse devir tarihi itibariyle ne kadar borçlu olduğu hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, bilirkişi raporu bu yönüyle hem tarafların denetimine, hem de Yargıtay’ın sağlıklı bir temyiz incelemesi yapmasına olanak vermemektedir.

Hal böyle olunca; yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik incelemeyle yazılı şekilde, devirden önceki ve devirden sonraki borç ayrı ayrı tespit edilmeden hüküm tesisi doğru değildir.

Bu nedenle direnme kararı belirtilen değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir