neden işletme kooperatifi ? 

site yönetimi siteyi yönetmeyi ne diye işletme kooperatifi eliyle yapmak zorunda kalıyor? Site yönetimi tüzel kişiliğe sahip bulunmadığı, işletme kooperatifleri ise tüzel kişiliğe sahip olduğu için. Bu nedenle site de yer alan ortak yerlerin (alan ve tesislerin) tüzel kişilik taşıyan işletme kooperatifi üzerine tapulanması, siteye ait traktör gibi taşıtların da işletme kooperatifi üzerine kayıt ve tescil ettirilmesi kaçınılmaz oluyor. Bunların yanında market gibi site ticari işletmelerinin de işletme kooperatifi eliyle işletilmesi zorunluluğu doğuyor.

Kooperatif satış vaadi sözleşmesi

Bu açıklamalara göre, Birliğiniz zirai ürün alımı yapan kamu kurum kuruluşları gibi kabul edileceğinden, gerek çiftçiden, gerekse çiftçi dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarından (destekleme alımı yapan kamu kurum ve kuruluşları ile zirai ürün alımında bulunan kamu kuruluşlarından ve borsada tescil ettirilerek satın alınanlar hariç) satın aldığı tüm zirai ürünler için (borsada tescil edilmiş olsa bile çiftçilerden satın alınanlar dahil) gelir vergisi tevkifatı yapmak ve söz konusu tevkifatları Birlik adına ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine muhtasar beyanname ile beyan etmek zorundadır.

Ayrıca, söz konusu kooperatiflerin bağlı bulundukları vergi dairelerinde Birliğiniz adına stopaj gelir vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerine gerek bulunmamaktadır.

BABALIK İZNİ 5 GÜN

23 Nisan 2015 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 29335
KANUN
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN

HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

DAİR KANUN

Kanun No. 6645                                                                                                 Kabul Tarihi: 4/4/2015

MADDE 1 – 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“(2) İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur. Bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde, bu durum işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanınca, Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilir. Bildirim yapmadığı tespit edilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının belgesi üç ay, tekrarında ise altı ay süreyle askıya alınır. Bu bildirimden dolayı işvereni tarafından işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının iş sözleşmesine son verilemez ve bu kişiler hiçbir şekilde hak kaybına uğratılamaz. Aksi takdirde işveren hakkında bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilir. İşyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları saklıdır. Açılan davada, kötü niyetle gerçek dışı bildirimde bulunduğu mahkeme kararıyla tespit edilen kişinin belgesi altı ay süreyle askıya alınır.”

“Sektörel düzenleme çerçevesinde maden ve yapı ile diğer sektörlerde öncelikli olarak hangi meslekî unvana sahip iş güvenliği uzmanlarının görev yapacağının ve bunların yanında görev yapacak diğer mesleklere sahip iş güvenliği uzmanlarının belirlenmesine dair usul ve esaslar, Bakanlıkça belirlenir.”

MADDE 2 – 6331 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “mülki idare amiri tarafından” ibarelerinden sonra gelmek üzere “kolluk kuvvetleri marifetiyle” ibareleri ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(7) Çok tehlikeli sınıfta yer alan ve ihale ile alınan işlerde; teknolojik gelişme, iş gücü kapasitesinin artırılması, üretim metotlarında yenilik gibi bir kısım unsurlar sağlanmadan üretim ve/veya imalat planlarına, iş programlarına aykırı hareket edilerek üretim zorlaması nedeniyle hayati tehlike oluşturacak şekilde çalışma biçimleri, işin durdurulma sebebi sayılır.

(8) İşyerinde durdurulan işlerde izinsiz çalışma yaptıran işveren veya işveren vekillerine üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”

MADDE 3 – 6331 sayılı Kanunun 25 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Ölümlü iş kazası sebebiyle kamu ihalesinden yasaklama

MADDE 25/A – Ölümlü iş kazası meydana gelen maden işyerlerinde kusuru yargı kararı ile tespit edilen işveren, mahkeme tarafından iki yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasında sayılanlarla birlikte yasaklanır. Kararın bir örneği işverenin siciline işlenmek üzere Kamu İhale Kurumuna gönderilir ve Kurumun internet sayfasında ilan edilir.”

MADDE 4 – 6331 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ğ) ve (l) bentleri ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve birinci fıkraya aşağıdaki bentler ile maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“ğ) 17 nci maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene, her bir aykırılık için çalışan başına ayrı ayrı beşyüz Türk Lirası,”

“l) 25 inci maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene ihlale uğrayan her bir çalışan için bin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,”

“o) Çalışanlarına, standartlara uygun ve CE işaretli kişisel koruyucu donanım temin etmeyen işverenlere çalışan başına beşyüz Türk Lirası,

ö) Yer altı maden işletmelerinde çalışanların bulundukları yeri ve giriş çıkışlarını gösteren takip sistemini kurmayan işverenlere çalışan başına beşyüz Türk Lirası,”

“(2) Bu Kanunda belirtilen idari para cezaları, 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezaları hariç gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezaları hariç tahsil edilen idari para cezaları genel bütçeye gelir kaydedilir. 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezaları ise doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumunca verilir. Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesi hükümleri uygulanır. Verilen diğer idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.”

“(3) Bu maddede belirtilen idari para cezaları;

a) Ondan az çalışanı bulunan işyerlerinden;

1) Az tehlikeli sınıfta yer alanlar için aynı miktarda,

2) Tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde yirmi beş oranında artırılarak,

3) Çok tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde elli oranında artırılarak,

b) On ila kırk dokuz çalışanı bulunan işyerlerinden;

1) Az tehlikeli sınıfta yer alanlar için aynı miktarda,

2) Tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde elli oranında artırılarak,

3) Çok tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde yüz oranında artırılarak,

c) Elli ve daha fazla çalışanı bulunan işyerlerinden;

1) Az tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde elli oranında artırılarak,

2) Tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde yüz oranında artırılarak,

3) Çok tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde iki yüz oranında artırılarak,

uygulanır.

(4) İşin durdurulması hâlinde, durdurmaya sebep olan fiilden dolayı ilgili idari para cezası uygulanmaz.

(5) Çalışan sayısıyla çarpılarak verilen idari para cezalarında üçüncü fıkra hükümleri uygulanmaz.

(6) 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezaları hariç olmak üzere bu Kanuna göre tahsil edilen idari para cezaları, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitim ve araştırma-geliştirme projelerine ilişkin harcamalarda kullanılır. Bu amaçla ihtiyaç duyulan ödenek, Bakanlık bütçesinde öngörülür. Söz konusu ödeneğin kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık ile Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenir.”

MADDE 5 – 6331 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“g) İşyerlerinde işin durdurulması, hangi işlerde risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda işin durdurulacağı, durdurma sebeplerini gidermek için mühürlerin geçici olarak kaldırılması, yeniden çalışmaya izin verilme şartları, çok tehlikeli işler sınıfında yer alan başta maden ve yapı olmak üzere işyerlerinde acil durdurmayı gerektiren hususlar, acil hâllerde işin durdurulmasına karar verilinceye kadar geçecek sürede alınacak tedbirlerin uygulanması.”

“(3) Maden işyerlerinin hangilerinde sığınma odalarının kurulabileceği ve bu odaların teknik özelliklerine dair usul ve esaslar Bakanlıkça bir yıl içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Bu teknik özellikler, ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak belirlenir.”

MADDE 6 – 6331 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(1) Bu Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, 1/1/2018 tarihine kadar (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi; tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, 1/1/2017 tarihine kadar (C) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi kaydıyla yerine getirilmiş sayılır.”

“(3) İkinci fıkraya göre iş güvenliği uzmanlığı belge yükseltme sınavlarında başarılı olup belge almaya hak kazananların hakları saklıdır.”

MADDE 7 – 6331 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 9 – (1) Bu Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ö) bendi, 1/1/2016 tarihinden itibaren uygulanır.”

MADDE 8 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ilk iki çocuk için %7,5” ibaresinden sonra gelmek üzere “, üçüncü çocuk için %10,” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 9 – 193 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“11. Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının yarısını aşamaz.).”

MADDE 10 – 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) Eki (II) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “1. Başbakanlık ve Bakanlıklarda” bölümüne “Milli Emlak Dairesi Başkanı” ibaresinden sonra gelmek üzere “, İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanı” ibaresi eklenmiş, “4. Başbakanlık ve Bakanlıklarda” bölümünde yer alan “İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü Müdürü,” ibaresi “İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkan Yardımcısı,” şeklinde değiştirilmiş ve bu ibareden sonra gelmek üzere “İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürü,” ibaresi eklenmiştir.

b) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 7 nci sırasına “Gelir İdaresi Grup Başkanı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanı,” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 11 – 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “yabancı dil” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre iş güvenliği uzmanı olabilecek mezunları yetiştiren fakültelerde iş sağlığı ve güvenliği” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 12 – 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 10 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kamulaştırma nedeniyle idarece ödenmiş olan ancak kesinleşen yargı kararları gereği geri ödenmesi gereken kamulaştırma bedelinin; borçlusuna bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce idarece tebliğ edilmiş olması hâlinde bu Kanunun yayımını izleyen aydan başlamak üzere altı ay içinde, tebliğ edilmemiş olması hâlinde ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödenmesi şartıyla kamulaştırma bedeliyle birlikte ödenmesi gereken faizin tahsilinden vazgeçilir. Şu kadar ki, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak tebligatlarda ödeme için verilen üç aylık sürenin bu maddede yer alan altı aylık sürenin içinde kalması hâlinde üç aylık süre altı aylık sürenin bitim tarihine kadar uzar. Bu madde hükmünden yararlanan şahıslar bu konuyla ilgili dava açamazlar. Bu şahıslar hakkında başlatılmış icra takipleri ödeme süresince durur, ödemeyi müteakip sonlandırılır, icra ve yargılama masrafları talep edilmez.”

MADDE 13 – 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“e) Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı.”

MADDE 14 – 3146 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“j) İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürlüklerinin çalışmalarını düzenlemek, yönetmek ve denetlemek.”

“İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürlüklerinin çalışma usul ve esasları ile personelin nitelik, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.”

“20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen eğitim kurumları, ortak sağlık ve güvenlik birimleri ile birinci fıkra gereğince iş sağlığı ve güvenliği ortam ölçüm, analiz laboratuvarlarının inceleme, kontrol ve denetimleri, iş sağlığı ve güvenliği uzmanı ve yardımcıları ile mühendis, fizikçi, kimyager, biyolog ve tabipler tarafından yerine getirilebilir. Bu madde kapsamında görevlendirilenler hakkında 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) fıkrası hükmü uygulanır.”

MADDE 15 – 3146 sayılı Kanunun 12/A maddesinin başlığı “Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı” şeklinde, maddenin birinci fıkrasında yer alan “Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığının” ibaresi “Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığının” şeklinde değiştirilmiş, maddenin birinci fıkrasına (e) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş ve (f) bendi (h) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.

“f) Bakanlık tarafından hazırlanacak mevzuatı Avrupa Birliği müktesebatına ve terminolojisine uyumu açısından incelemek ve görüş bildirmek.

g) İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Programı çerçevesinde kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde, mevzuat uyumu ve uygulaması için gerekli teknik, kurumsal kapasite ve mali ihtiyaçların tespitine ve faaliyetlerin izlenmesine katkıda bulunmak.”

MADDE 16 – 3146 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, birinci cümlesinden sonra aşağıdaki cümle eklenmiş, fıkrada yer alan “veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddenin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“Yurt dışı sürekli görevlere; yurt dışı işçi hizmetleri uzmanları ile Bakanlık merkez teşkilatı veya bağlı veya ilgili kuruluşlarında ek göstergeleri Genel Müdür düzeyinde veya daha yüksek tespit edilen kadrolarda bulunanlar, mesleki nitelik değerlendirmesine tabi tutulmaksızın atanabilirler.”

“Bakanlık ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Yardımcısı veya Daire Başkanı kadrolarında en az iki yıl çalışmış olanlar da mesleki nitelik değerlendirmesine tabi tutulmak, Bakanlığın yurt dışında bulunan toplam birim sayısının %10’unu geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere yurt dışı sürekli görevlere atanabilirler.”

MADDE 17 – 3146 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesinde yer alan “İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü” ibaresi “İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 18 – 3146 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 4 – Ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar iptal edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmış ve ekli (3), (4) ve (5) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir.”

MADDE 19 – 3146 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 16 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte;

a) Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığında Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanı unvanlı kadroda bulunan personel ile İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü Müdürlüğünde İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü Müdürü ile İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü Müdür Yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri sona erer ve bunlar en geç bir ay içinde derece ve kademelerine uygun diğer kadrolara atanır. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali haklarını almaya devam eder. Söz konusu personelin atandıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek ders ücreti hariç) toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek ders ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atandıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.

b) Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığında ve İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü ile İş Sağlığı ve Güvenliği Bölge Laboratuvarlarında görev yapan personel, kadroları ile birlikte çalıştığı birim dikkate alınarak durumuna göre Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı ya da İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürlüklerine herhangi bir işleme gerek kalmaksızın aktarılmış sayılır.

c) İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsüne ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıt ve dokümanlar, hiçbir işleme gerek kalmaksızın İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığına devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsüne tahsis edilmiş olanlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığına tahsis edilmiş sayılır.

ç) Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığına ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıt ve dokümanlar, hiçbir işleme gerek kalmaksızın Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığına devredilmiş sayılır.”

MADDE 20 – 3146 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 17 – Bakanlık ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü merkez teşkilatlarında; mesleğe özel yarışma sınavıyla giren ve yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 35 yaşını doldurmamış ve Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde üç ay içinde düzenlenen sınavda başarılı olanlar, bir defaya mahsus olmak üzere Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Uzmanı kadrolarına atanabilirler. Atama yapılabilecek personel sayısı, Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Uzmanı ve Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Uzman Yardımcısı toplam kadro sayısının %10’unu geçemez. İlgililerin, müracaat tarihinden geriye son üç yıl içinde yapılan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavlarında Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce veya Rusça dillerinin birinden en az (B) düzeyinde puan almış olmaları şarttır.

Bu şekilde atananların, yurt dışı sürekli göreve atanabilmeleri için en az bir yıl Dış İlişkiler ve Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalışmaları zorunludur.”

MADDE 21 – 3146 sayılı Kanuna ekli Ek-1 sayılı cetvelin “Ana Hizmet Birimleri” bölümünün (5) numaralı sırasında yer alan “Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı” ibaresi “Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 22 – 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin “A- Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Alanlar:” kısmının “1- Kadroları Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer alan personel ile Teknik Hizmetler, Sağlık ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri ile Avukatlık Hizmetleri sınıflarında bulunan personelden ek ödeme oranları ilgili gruplarında düzenlenmeyen ve kadro unvanları bu bölümde yer alan personel;” bölümünün (e) sırasına “genel sekreter,” ibaresinden sonra gelmek üzere “İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanı,” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 23 – 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48 inci maddesinin altıncı fıkrasının (d) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve yedinci fıkrasında yer alan “işgücü piyasası araştırma ve planlama çalışmaları yapmak” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Fondan ödenmek üzere vize edilmiş sözleşmeli personel pozisyonlarında çalışanlar ile bunlardan ilgili mevzuatına göre Kurum kadrolarına atanan ve Kurumda çalışmaya devam eden personelin mali ve sosyal haklarına ilişkin ödemeleri gerçekleştirmek” ibaresi eklenmiştir.

“d) Aktif işgücü hizmetleri kapsamında kurs ve programlar.”

MADDE 24 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 3 – Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup, Bakanlıkça çıkarılacak tebliğlerde belirtilen mesleklerde, 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu kapsamında yetkilendirilmiş sınav ve belgelendirme kuruluşlarının gerçekleştireceği sınavlarda başarılı olan kişilerin 31/12/2017 tarihine kadar belge masrafı ile sınav ücreti, 1/1/2018 tarihinden 31/12/2019 tarihine kadar ise belge masrafı ile sınav ücretinin yarısı Fondan karşılanır. Fondan karşılanacak sınav ücreti, brüt asgari ücretin yarısını geçmemek üzere meslekler itibarıyla Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararıyla belirlenir. Fondan karşılanan bu desteklerden kişiler bir kez yararlanabilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.”

MADDE 25 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 4 – 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çok tehlikeli sınıfta yer alıp ondan fazla çalışanı bulunan ve üç yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen işyerlerinde çalışanların işsizlik sigortası işveren payı teşvik olarak bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere ve üç yıl süreyle %1 olarak alınır. Ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmesi hâlinde takip eden aydan itibaren bu teşvik uygulamasına son verilir. İşverenler bu fıkrada öngörülen şartları tekrar sağlamaları ve talepleri hâlinde bu teşvikten yeniden yararlanır. Türkiye genelinde birden fazla tescilli çok tehlikeli sınıfta yer alan işyeri bulunan işverenin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalıştırılan toplam çalışan sayısı esas alınır.

Bu maddeye göre teşvikten yararlanan işverenlerden birinci fıkrada belirtilen iş kazalarını bildirmeyenler, iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren yararlandıkları primleri yasal faizi ile birlikte geri öderler ve bu teşvikten beş yıl süre ile yasaklanırlar. Haklarında yasaklama kararı verilen tüzel kişilerin şahıs şirketi olması hâlinde, şirket ortaklarının tamamı hakkında; sermaye şirketi olması hâlinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olan gerçek veya tüzel kişi ortaklar hakkında yasaklama kararı verilir. Haklarında yasaklama kararı verilenlerin gerçek veya tüzel kişi olması durumuna göre; ayrıca bir şahıs şirketinde ortak olmaları hâlinde bu şahıs şirketi hakkında da, sermaye şirketinde ortak olmaları hâlinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olmaları kaydıyla bu sermaye şirketi hakkında da aynı şekilde yasaklama kararı verilir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.”

MADDE 26 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 13 – Karaman ili Ermenek ilçesi Güneyyurt beldesi Cenne mevkiinde 28/10/2014 tarihinde maden kazasının meydana geldiği işyerinde aynı tarih itibarıyla 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olanlar ile bunlardan hayatını kaybedenlerin 5510 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde sayılan hak sahiplerine aynı maddede belirtilen oranlara göre, bu maddenin yayımı tarihini izleyen ay başından itibaren altı ay süre ile brüt asgari ücretin iki katı tutarında Fondan aylık ödeme yapılır. Bu ödemelerden herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz.

Ayrıca, aynı mevkide faaliyette bulunan ve bu maddenin yayımı tarihinden önce 6331 sayılı Kanunun 25 inci maddesi gereği kapalı olan diğer işyerlerinde çalışan ve 28/10/2014 tarihi itibarıyla 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara; işverenin başka bir iş verip vermediğine bakılmaksızın kanuni ve özel kesintileri hariç ödenmeyen net ücretleri, işyerlerinin kapalı olduğu dönemle sınırlı olmak, bu maddenin yayımı tarihini takip eden aydan başlamak ve üç ayı geçmemek üzere Fondan aylık olarak ödenir ve yapılan bu ödemeler yasal faiz uygulanmak suretiyle işverenden tahsil edilerek Fona gelir kaydedilir.”

MADDE 27 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 14 – Bu Kanunun geçici 10 uncu maddesi ile sağlanan sigorta primi desteğinden maddenin yayımlandığı ay ve öncesine ilişkin olmak üzere ortalama sigortalı sayısının yanlış hesaplanması sebebiyle yersiz yararlandığı tespit edilen işverenlerin yersiz yararlanılan teşvik tutarlarına ilişkin 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce sigorta primi teşvikinden yersiz yararlandığı tespit edilip tahsil edilen primlere ait gecikme cezası ve gecikme zamları iade ve mahsup edilmez.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından belirlenir.”

MADDE 28 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 15 – 18 yaşından büyük, 29 yaşından küçük olanlardan Türkiye İş Kurumu tarafından 31/12/2016 tarihine kadar başlatılan işbaşı eğitim programlarını tamamlayanların;

a) Programın bitimini müteakip en geç üç ay içinde programı tamamladıkları meslek alanında özel sektör işverenleri tarafından 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında işe alınması ve

b) İşe alındıkları yıldan bir önceki takvim yılında işyerinden bildirilen aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısının ortalamasına ilave olması

kaydıyla, işe alındıkları işyerinin imalat sanayi sektöründe faaliyet göstermesi hâlinde 42 ay, diğer sektörlerde ise 30 ay süre ile 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uygulandıktan sonra kalan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait oranına göre ve aynı Kanunun 82 nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan tutar Fondan karşılanır. 30/06/2015 tarihine kadar başlayan işbaşı eğitim programlarının katılımcıları için bu fıkradaki süreler 6 ay artırımlı uygulanır.

Birinci fıkra kapsamında destekten yararlanacak imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren işyerleri, işkollarına göre Avrupa Topluluğu Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması dikkate alınarak Bakanlık tarafından belirlenir.

İşveren hissesine ait primlerin Fondan karşılanabilmesi için işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak; 5510 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermesi, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazine ve Fon tarafından karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresi içinde ödemesi ve kapsama giren sigortalının işe alındığı işyerinden dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır.

Sosyal Güvenlik Kurumuna olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirilmiş veya ilgili diğer kanunlar uyarınca prim borçlarının yeniden yapılandırılmış ve taksitlendirilmiş olması, bu tecil, taksitlendirme ve yeniden yapılandırma devam ettiği sürece işverenlerin bu fıkra hükmünden yararlanmasına engel teşkil etmez.

Yapılan kontrol ve denetimlerde, çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süreyle bu maddeyle sağlanan destek unsurlarından yararlanamaz.

Bu madde hükümleri; kamu idaresine ait işyerleri, 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz.

Fondan karşılanan prim tutarları, gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.

Bakanlar Kurulu, birinci fıkrada belirtilen tarihi birer yıl süreyle ve en çok 31/12/2018’e kadar ertelemeye yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından belirlenir.”

MADDE 29 – 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 18 – 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük tarihinden önce geçerli olan Şanlıurfa ili Ceylanpınar ilçesinin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan ve tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar ile tescil harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki zilyetleri veya fiili kullanıcıları tespit edilmek ve aynı tarih itibarıyla varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle fiili durumlarına uygun olarak ifraz ve/veya tevhit edilmek suretiyle kadastroları yapılarak tapuda Hazine adına tescil edilir ve kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki bilgiler tapu kütüğünün beyanlar hanesine de aynen aktarılır.

Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde taşınmazın zilyedi/kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişiler veya bunların kanuni ya da akdi haleflerinden bu taşınmazları satın almak için süresi içinde ilçe malmüdürlüğüne başvuran ve ilçe malmüdürlüğünce tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu maddeye göre hak sahibi sayılır. Bu madde kapsamında yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar ile tescil harici yerler, daha öncesinde tapuda Hazine adına tescil edilmiş olup olmadığına veya tescil harici bırakılıp bırakılmadığına bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar ile tescil harici yerlerin kadastro çalışmaları ile diğer iş ve işlemleri, 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi hükümlerine göre yürütülür.

Bu maddeye göre tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan imar planında kamu hizmetlerine ayrılanlar ile fiilen kamu hizmetlerinde kullanılanlar hariç olmak üzere hak sahiplerine satışında sakınca bulunmayanlar, kadastro işlemlerinin kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilçe malmüdürlüğüne müracaat etmeleri hâlinde hak sahiplerine, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesine göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden satılır.

Bu taşınmazlardan fiili durumuna uygun olarak ifraz ve/veya tevhit edilerek müstakil parsel olarak satılması mümkün olmayanlar paylı olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan taşınmazlar ise kat irtifakı/mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun mümkün olmaması hâlinde ise paylı olarak hak sahiplerine satılabilir.

Hak sahiplerinin, daha önce bu taşınmazlar hakkında 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak arsa bedelinin tamamını ödeyerek; tapu tahsis belgesi almış olan kişiler veya tapu tahsis belgesi almak için yetkili idaresine müracaat eden ancak işlemleri henüz sonuçlandıramamış olan kişiler olması hâlinde, bu taşınmazların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde belirtilen miktar kadar olan kısmı 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre, bu miktardan fazla olan kısmı ise 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesine göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden satılır. Satılan taşınmazların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde belirtilen ve arsa bedeli tamamen ödenen kısımları için hak sahiplerinden kadastro harcı dışında bir bedel alınmaz. Bu taşınmazlar için hak sahipleri tarafından kısmen ödenen arsa bedelleri ise, satış işleminin yapılacağı tarihe kadar kanuni faizi uygulanarak güncellenir ve devir bedelinden düşülür. Arsa bedelini hiç ödemeyen hak sahipleri hakkında ise bu maddeye göre harca esas değer üzerinden satış işlemi yapılır.

Taşınmazın üzerindeki hak sahibine ait ağaçlar ve muhdesat değer tespitinde dikkate alınmaz.

Taşınmazın satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilir. Taksitle ödenmesi hâlinde, satış bedelinin dörtte biri, ilçe malmüdürlüğünce yapılacak tebliğden itibaren otuz gün içinde, kalanı ise en çok yirmi dört ayda, dört eşit taksitle ve kanuni faizleri ile birlikte ödenir.

Taksit tutarı ve faizleri ödenmedikçe taşınmaz tapuda devralan adına tescil edilmez.

Bu Kanuna göre yapılacak ifrazlarda, 3194 sayılı İmar Kanunu ve Uygulama Yönetmelikleri hükümleri uygulanmaz.”

MADDE 30 – 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskân Kanununun geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “tapuda Hazine adına tescil edilir.” ibaresinden önce gelmek üzere “hak sahiplerine verilmek üzere” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 31 – 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“f) İşyerinde, çalışmaların, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık güvenlik planına uygun olarak yapıldığını kontrol etmek ve gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bildirmek.”

MADDE 32 – 4708 sayılı Kanunun 8 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İdari müeyyideler ve teminat

MADDE 8 – Yapı denetim kuruluşlarından bu Kanunda ve ilgili mevzuatta öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri tespit edilenlere, tespit edilen fiil ve hâllerin durumuna göre, aşağıdaki idari yaptırımlar uygulanır.

a) Denetim personelinin görevi başında bulunmaması veya yapı denetim kuruluşunun denetim personeline görevi ile ilgili yazılı olarak bilgi vermediğinin anlaşılması,

b) Mevzuatın öngördüğü evrakın tanziminde eksiklik veya kusur bulunması,

c) 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (b) veya (f) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi,

hâllerinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %10’u kadar idari para cezası,

ç) Hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilememesi kaydı ile, 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) veya (c) ile (g) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde, tespite konu olan yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %20’si kadar idari para cezası verilir.

d) 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (d) veya (e) veya (h) veya (ı) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %30’u kadar idari para cezası verilir.

Yapı denetim kuruluşlarına denetim sorumluluğunu üstlendiği bir işe yönelik yapılacak tespitler doğrultusunda yukarıdaki bentlerde belirtilen idari müeyyidelerden birden fazla cezanın verilmesinin gerekmesi hâlinde o işe ait yapı denetim hizmet sözleşmesinin en fazla %50’si kadar idari para cezası verilir.

e) Aşağıda belirtilen;

1) Denetim hizmetinin bu Kanunda yazılı asgari hizmet bedelinden düşük bir bedel ile üstlenildiğinin tespit edilmesi,

2) Yapı sahibinden veya vekilinden, yapı denetim hesabına yatırılmaksızın yapı denetimi hizmet bedeli alındığının tespit edilmesi,

hâllerinde, üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %3’ü kadar idari para cezası verilir.

f) 6 ncı maddenin birinci fıkrası hükmüne aykırı hareket edilmesi hâlinde üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %2’si kadar idari para cezası verilir.

g) Aşağıda belirtilen;

1) Hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilemesi hâlinde 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) veya (c) ile (g) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi,

2) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesi hükmüne aykırı hareket edilmesi,

3) Yapı denetim kuruluşuna son bir yıl içinde üç defa idari para cezası uygulanması,

hâllerinde, cezayı gerektiren fiil ve hâlin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilip öğrenilmesinden veya son idari para cezasının tebliğinden itibaren İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir.

h) Yeni iş almaktan men yönünde verilen ilk cezanın ilan edilmesinden sonra, yeni iş almaktan men yönünde cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip ilan edilmesinden sonra üçüncü defa yeni iş almaktan men yönünde ceza vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip ilan edilmesi hâlinde, son ilan tarihinden itibaren Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça yapı denetim kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir ve teminatı irat kaydolunur.

Yapı denetim kuruluşunun, 3 üncü maddenin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmüne aykırı hareket eden veya yapı denetim kuruluşunda görevli iken laboratuvar kuruluşlarında da görev alan mimar ve mühendislerine İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce 5.000 Türk Lirası idari para cezası verilir.

İdari para cezası, cezayı gerektiren fiil ve hâlin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilmesini müteakip yapı denetim kuruluşunun ve ilgililerin savunmaları alınarak verilir ve yazılı olarak tebliğ edilir.

İdari para cezasına karşı on beş gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. Bu süre içinde itiraz yoluna başvurulmaması hâlinde idari para cezası kesinleşir. İtirazlar, zaruret olmayan hâllerde evrak üzerinde incelenerek en kısa süre içinde karara bağlanır. İtiraz üzerine verilen mahkeme kararları kesindir.

Yeni iş almaktan men ve faaliyetine son verme cezalarına dair işlemler, Resmî Gazete’de ilan edilir.

Yeni iş almaktan men cezası, yapı denetim kuruluşunun denetimindeki diğer işlerin devamına mani değildir. Ancak, yapı denetim kuruluşuna yeni iş almaktan men cezası verilmesine esas olan yapım işinin devam edebilmesi için, yapı sahibi tarafından başka bir yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe, ilgili idare tarafından işin devamına izin verilmez. Faaliyete son verme cezası verilen hâllerde de, yapı denetim kuruluşunun denetimini üstlendiği yapıların devamına, yeni yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe ilgili idare tarafından izin verilmez.

Yeni iş almaktan men cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortakları, ceza süresi içinde; faaliyete son verme cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortakları ise, üç yıl süre içinde herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Yapı denetim kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan denetçi mimar ve denetçi mühendislerin belgeleri, Merkez Yapı Denetim Komisyonunun kararı ile iptal edilir. Bu suretle belgesi iptal edilen denetçi mimar ve denetçi mühendisler, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Yapı denetim kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan teknik personel, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Laboratuvar kuruluşlarının personel, tesis, makine, teçhizat ve kalite kontrol sisteminde olumsuz yönde bir değişiklik olduğunun veya gerçekleştirilen deneylerin belirlenmiş teknik kritere uygun olmadığının veya bu Kanunda ve ilgili mevzuatta belirtilen hükümlere aykırı hareket edildiğinin tespit edilmesi hâlinde, tespit edilen fiil ve hâllerin durumuna göre, İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce;

a) Laboratuvarların kalite sistemine ilişkin idari ve teknik şartlar bakımından tespit edilen aykırılıklar için uyarma cezası,

b) Verilen ilk uyarma cezasının tebliğ edilmesinden sonra, aynı türden cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip tebliğ edilmesinden sonra üçüncü defa uyarma cezası vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip tebliğ edilmesi hâlinde, laboratuvar kuruluşuna 5.000 Türk Lirası idari para cezası,

c) Alet ve cihaz kalibrasyonlarının zamanında yaptırılmaması veya kür havuzlarında veya kür odalarında kür şartlarına uyulmaması veya şantiye mahallinde alınan taze beton numunelerinin zamanında toplanmaması veya karot numunesi alınması sırasında laboratuvar denetçisinin hazır bulunmaması veya laboratuvar kuruluşunun deney kapsam listesindeki deneyler hariç olmak üzere deney raporlarında Bakanlık logosunun kullanılması veya numune kayıt ve rapor defterinde boşluklar bulunması hâllerinde, laboratuvar kuruluşuna 10.000 Türk Lirası idari para cezası,

verilir.

d) Bu fıkranın (c) bendine göre verilen ilk cezanın tebliğ edilmesinden sonra, aynı türden cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip tebliğ edilmesinden sonra üçüncü defa aynı cezayı vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip tebliğ edilmesi hâlinde, İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir.

e) Aşağıda belirtilen;

1) Bu fıkranın (d) bendine göre verilen cezanın ilan edilmesinden sonra, aynı türden cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip ilan edilmesinden sonra üçüncü defa aynı türden ceza vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip ilan edilmesi,

2) Laboratuvar kuruluşunun idarelere veya şahıslara verdiği deney raporlarının gerçeği yansıtmayan sonuçlar ihtiva ettiğinin tespit edilmesi,

hâllerinde Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça laboratuvar kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir. Sözleşmesi feshedilir ve teminatı irat kaydolunur.

Üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkra hükümleri, laboratuvar kuruluşu hakkında uygulanan idari müeyyideler için de geçerlidir.

Yeni iş almaktan men cezası alan laboratuvar kuruluşunun ortakları, ceza süresi içinde; faaliyete son verme cezası alan laboratuvar kuruluşunun ortakları ise, üç yıl süre içinde herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Laboratuvar kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan denetçi mühendislerin belgeleri, Merkez Yapı Denetim Komisyonu tarafından iptal edilir. Bu suretle belgesi iptal edilen denetçi mühendisler, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Laboratuvar kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan teknik personel, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

İlgili meslek odaları, yapı denetim veya laboratuvar kuruluşlarına bu madde uyarınca idari yaptırım uygulanmasına sebep olan denetçi mimar ve mühendisler ile diğer mimar ve mühendisler hakkında, kendi mevzuatına göre cezai işlem yaparak neticesini Merkez Yapı Denetim Komisyonuna bildirir.

Laboratuvar kuruluşlarının veya denetçi mimar ve denetçi mühendislerin izin belgesi alma safhasında gerçeğe aykırı belge düzenlediğinin izin belgesi verildikten sonra anlaşılması hâlinde, izin belgesi derhâl iptal edilir.

Yapı denetim kuruluşlarına denetim sorumluluğunu üstlendiği bir işte yeni bir iş almaktan men cezası almasını gerektiren 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) ve (c) ile (g) bendine aykırı hareket ettiğinin aynı anda tespit edilmesi hâlinde bir kez yeni iş almaktan men cezası verilir.

Laboratuvar kuruluşlarına uyarı cezası vermeyi gerektiren birden fazla fiilin aynı anda tespit edilmesi hâlinde kuruluşa idari para cezasına esas olmak üzere tek bir uyarı cezası uygulanır.

Laboratuvar kuruluşlarına idari para cezası vermeyi gerektiren birden fazla fiilin aynı anda tespit edilmesi hâlinde kuruluşa en fazla 15.000 Türk Lirası idari para cezası verilir.

Bu Kanun kapsamında verilecek idari para cezaları İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilir ve verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.

Bu Kanuna göre yapı denetim izin belgesi ve laboratuvar izin belgesi verilmesi sürecinde Bakanlıkça teminat alınır. Teminatın türü, tutarı, iadesi ve irat kaydedilmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelik ile belirlenir.”

MADDE 33 – 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“z) İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülükler.”

MADDE 34 – 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesinin onuncu fıkrasında yer alan “haftalık otuz altı saati aşan” ibaresi “haftalık otuz yedi buçuk saati aşan” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 35 – 4857 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi ile 55 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi “Ek 2 nci maddede sayılan izin süreleri,” şeklinde değiştirilmiş, 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ve 65 inci” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Mazeret izni

EK MADDE 2 – İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli izin verilir.

İşçilerin en az yüzde yetmiş oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar ücretli izin verilir.”

MADDE 36 – 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.”

MADDE 37 – 4857 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir.”

MADDE 38 – 4857 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; üçüncü fıkrasında yer alan “ondört yaşını bitirmiş ve ilk öğretimini tamamlamış” ibaresi “on dört yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış” olarak, beşinci fıkrasında yer alan “Okula devam eden” ibaresi “Okul öncesi çocuklar ile okula devam eden”, “birinci” ibaresi “dördüncü” olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“On beş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, on dört yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olan çocuklar; bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. On dört yaşını doldurmamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilirler.”

“Zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış ve örgün eğitime devam etmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten; sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde çalışanların ise günde beş ve haftada otuz saatten fazla olamaz. Bu süre, on beş yaşını tamamlamış çocuklar için günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir.”

“Sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinin kapsamı, bu faaliyetlerde çalışacak çocuklara çalışma izni verilmesi, yaş grupları ve faaliyet türlerine göre çalışma ve dinlenme süreleri ile çalışma ortamı ve şartları, ücretin ödenmesine ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”

MADDE 39 – 4857 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “71 inci maddesi hükmüne” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve bu maddenin son fıkrasında anılan yönetmelik hükümlerine” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 40 – 4857 sayılı Kanunun 112 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında rödövans sözleşmeleri çerçevesinde yer altı maden işletmeciliği yapan şirketlere ve ortaklarına ait malların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el koyma veya takip yoluyla satışından elde edilen gelirler, öncelikle bu sözleşmeler kapsamında söz konusu şirketlerde çalışmış olan işçilerden, iş sözleşmeleri kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona ermiş olanların kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma ve diğer ücret alacaklarının ödenmesinde kullanılır. Bu ödemeler Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ilgililerin hesaplarına yatırılmak suretiyle gerçekleştirilir. Ödemeye esas bilgi ve belgeler, işçinin son çalıştığı işvereni tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna teslim edilir.”

MADDE 41 – 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 89 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 42 – 5434 sayılı Kanunun geçici 206 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 206 – 8/9/1999 veya bu tarihten önce iştirakçiliği bulunup, 8/9/1999 tarihi itibarıyla 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar yaş haddi nedeniyle istekleri üzerine veya resen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet sürelerinin 10 yılı doldurmuş olması şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar.

8/9/1999 tarihinden önce geçen ve aylık bağlanmasında dikkate alınan hizmetler nedeniyle bu madde hükümlerinin uygulanması talep edilemez.

Birinci fıkrada belirtilen şartları taşıyanlara maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmak üzere müracaatlarını takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır ve bunlara geçmişe yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz.”

MADDE 43 – 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 35 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kurum, bu Kanun ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek amacıyla işlediği kişisel veriler ile ticari sır niteliğinde olan verileri, veri sahibinin noter onaylı muvafakati olmadan gerçek veya tüzel kişilerle paylaşamaz. Ancak, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin kanunlarında belirtilen görevleri yapabilmeleri için ihtiyaç duydukları sağlık verisi dışındaki kişisel veriler ile ticari sır niteliğindeki veriler paylaşılabilir. Kurum, bunların dışındaki gayri maddi hakları ile kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek veya tüzel kişiyle ilişkilendirilemeyecek şekilde anonim hâle getirdiği verileri araştırma, planlama ve istatistik gibi amaçlar için kamu idareleri, bilimsel araştırma yapan kamu personeli, bilimsel dernekler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya üniversiteler ile ücretsiz olarak paylaşabilir. Anonim hâle getirilen verinin tüzel kişilere ait olması hâlinde bu fıkrada sayılanlar dışındaki gerçek veya tüzel kişilere tüzel kişinin noter onaylı muvafakati alınmak kaydıyla ücretli olarak verilebilir. Veri paylaşılan kamu idareleri ile gerçek ve tüzel kişiler, paylaşılan verinin gizliliğinden ve güvenliğinden sorumludur. Bu fıkranın aksine davrananlar hakkında, veri paylaşımı yapılanlar da dâhil olmak üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile diğer ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.”

MADDE 44 – 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 45 – 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan “%15’i” ibaresi “%10’u” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 46 – 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 47 – 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “%13,5’idir.” ibaresi “%5,5’idir.” şeklinde, “%12,5’i” ibaresi “%4,5’i” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 48 – 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalıların hizmet bilgilerinin 100 üncü madde kapsamında Kurumca oluşturulan yazılım programına bilgi girişi yapması gereken işyerlerince, Kurumca belirlenen süre içinde elektronik ortamda Kuruma hiç gönderilmemesi hâlinde sigortalı başına aylık brüt asgari ücretin beşte biri, geç gönderilmesi hâlinde ise sigortalı başına aylık brüt asgari ücretin onda biri tutarında, idari para cezası uygulanır. Ancak, idari para cezası ilgili yılın aralık ayında geçerli olan brüt asgari ücretin yirmi dört katını geçemez.”

MADDE 49 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 10 – Kurumla sözleşmeli özel sağlık hizmeti sunucuları tarafından Kuruma bildirilen hekimlerden Kurumca belirlenen yüzdelik oran içerisinde kalan ve sözleşme kapsamı branşlarda fiilen hizmet sunan sağlık hizmet sunucusu bünyesindeki hekimlerle sınırlı olmak üzere,

a) İl Sağlık Müdürlüklerinden çalışma izni almak suretiyle ve 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna aykırı olmayacak şekilde sözleşme ile çalıştırmış oldukları hekimlerden aynı zamanda fatura karşılığı hizmet alımı yaparak,

b) Bir iş sözleşmesine tabi olmamakla birlikte, İl Sağlık Müdürlüklerinden çalışma izni almak suretiyle ve 1219 sayılı Kanuna aykırı olmayacak şekilde hekimlerden fatura karşılığı hizmet alımı yaparak,

genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilere vermiş oldukları sağlık hizmetlerini Kurumca belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak fatura etmeleri hâlinde, verilmiş olan sağlık hizmetlerinin bedeli Kurum tarafından karşılanır.

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.”

MADDE 50 – 5510 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Birinci fıkranın (b) bendinde belirtilen %15 oranı, 2015 yılı Temmuz ve takip eden ödeme dönemlerine ilişkin olmak üzere %10 olarak uygulanır.”

MADDE 51 – 5510 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri ile aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna devir tarihini belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.”

MADDE 52 – 5510 sayılı Kanunun geçici 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde veya mecburi hizmetlerini tamamlayacakları tarihten itibaren üç ay içinde” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 53 – 5510 sayılı Kanunun geçici 59 uncu maddesinde yer alan “13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde meydana gelen maden kazası” ibaresi, “13/5/2014 tarihi ile 28/10/2014 (dâhil) tarihleri arasında maden ocaklarının yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 54 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 61 – Mülga 25/4/1985 tarihli ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu, mülga 4389 sayılı Kanun ve 5411 sayılı Kanun kapsamında faaliyet izni kaldırılan ve (ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları dâhil) yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ya da doğrudan iflasına karar verilen bankalar ve bu bankaların; hâkim ortakları, yönetim ve denetimine sahip olduğu iştirakleri, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketler ve anılan kanunlar kapsamında bankanın Fona olan borcundan sorumlu tutulan kişiler hariç olmak üzere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre iflas kararı verilmiş ve işlemleri devam eden, iflas tasfiyesi sonuçlanmış olan şirketlerin borçlarından, 506 sayılı Kanunun mülga 80 inci ve bu Kanunun 88 inci maddesi çerçevesinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunanlardan şirket yönetim organlarında görev almayan ve sermaye sahibi olmayan kanuni temsilciler ve üst düzey yönetici veya yetkilileri hakkında Kurum alacaklarından dolayı Kurumca 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre icra takibi başlatılmış olsun veya olmasın ilgili mevzuata ilişkin müşterek ve müteselsil sorumlulukları sona erer, yapılan takipler sonlandırılır ve bu kişiler hakkında uygulanan hacizler kaldırılır. Haklarında icra takibi başlatılmış olanlardan, bu işlemlere karşı dava açmış olanların bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için bu davalarından feragat etmeleri şarttır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgililerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilmiş olan tutarlar ret ve iade edilmez.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir.”

MADDE 55 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 62 – Bu maddenin yayımı tarihinden önce, ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi katılım paylarının eczanelerce usulüne uygun tahsil edilmemesi nedeniyle, eczacılar hakkında öngörülen cezai şart, her fatura dönemi için brüt asgari ücretin beş katı tutarını geçemez. Bu madde kapsamına giren fiiller için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen tutarlar iade ve mahsup edilmez.”

MADDE 56 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 63 – Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır.

Ancak, daha sonra sigortalı ya da hak sahipleri tarafından talep edilmesi hâlinde durdurulan sigortalılık sürelerinin tamamı, talep tarihinde 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden borç tutarı hesaplanarak ihya edilir. Hesaplanan borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Tebliğ edilen borç tutarının bu süre içinde tamamen ödenmemesi hâlinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu madde kapsamında ödenmiş olan tutarlar ilgilinin prim ve prime ilişkin borcunun bulunmaması kaydıyla faizsiz olarak iade edilir. İhya edilerek kazanılan hizmet süreleri borcun ödendiği tarihten itibaren geçerli sayılır.

Birinci fıkraya göre sigortalılıkları durdurulanlar ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler hakkında 1/1/2012 tarihinden bu maddenin yürürlük tarihine kadar durdurulan süreler için genel sağlık sigortası hükümleri uygulanmaz.

Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.”

MADDE 57 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 64 – İşverenlerin ve/veya üçüncü şahısların, 31/12/2014 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bu Kanunun 14 üncü, 21 inci, 23 üncü, 39 uncu ve 76 ncı maddeleri, 506 sayılı Kanunun mülga 10 uncu, 26 ncı, 27 nci, 28 inci ve 39 uncu maddeleri, 1479 sayılı Kanunun mülga 63 üncü maddesi ve 5434 sayılı Kanunun mülga 129 uncu maddesi gereğince iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, malullük, adi malullük ve ölüm hâlleri ile sigortalıya, genel sağlık sigortalısına veya bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere yönelik fiiller nedeniyle, kesinleşmiş mahkeme kararı sonucu ödemekle yükümlü bulundukları her türlü borçlarına, kanuni faiz uygulanan sürenin başlangıcından bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen şekilde ve süre içinde ödenmesi hâlinde bu borçlara uygulanan kanuni faizin tahsilinden vazgeçilir.

Söz konusu mahkeme kararlarına ilişkin yargılama giderleri ile vekâlet ücreti, peşin ödeme hâlinde peşin ödeme tarihi, taksitle ödeme hâlinde son taksit tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınıp hesaplanarak son taksit tutarıyla birlikte defaten yatırılır.

Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren üç ay içinde Kuruma başvuruda bulunmaları, ilk taksiti bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren dört ay içinde, diğer taksitlerini ise ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri gerekir.

Bu madde hükümlerine göre hesaplanan tutarın ilk taksit ödeme süresi içinde tamamen ödenmesi hâlinde, bu tutar için bu maddenin yayımlandığı tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için herhangi bir faiz alınmaz.

Bu maddeye göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden yararlanılır. Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu madde hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm, alacakları tahsil daireleri açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.

Geçici 60 ıncı maddenin dördüncü fıkrasının (b) ve (c) bentleri, yedinci, sekizinci, onuncu, on beşinci ve on sekizinci fıkraları bu maddeden yararlanmak için başvuranlar hakkında da uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir.”

MADDE 58 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 65 – 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine;

a) 2015 yılından önce bağlanmış ve 2015 yılı Ocak ödeme döneminde Kanunun 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre artırılmış gelir ve aylık tutarları, 2015 yılı Temmuz ödeme döneminden itibaren Kanunun 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre artırılır. Artırılan gelir ve aylık tutarları dosya bazında ödenmesi gereken miktar esas alınmak kaydıyla; 2015 yılı Temmuz ödeme döneminde 1.000 TL (dâhil) ve altında olanlar 100 TL tutarında, 1.000 TL’nin üstünde olanlar da 1.100 TL’yi geçmeyecek tutarda ayrıca artırılır.

b) 2015 yılında bağlanacak malullük, yaşlılık veya ölüm aylıklarının 27 nci, 29 uncu, 33 üncü ve geçici 2 nci maddelere göre 2015 yılı Ocak ayı itibarıyla hesaplanan aylık tutarları, (a) bendinde belirtilen şekilde artırılarak ödenir.

c) İş kazaları ile meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan gelirlere esas günlük kazanç hesabına giren;

1) Son takvim ayı 2015 yılının birinci yarısına ait olanlara bağlanacak gelirler 2015 yılı Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde Kanunun 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına ve birinci fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesine göre,

2) Son takvim ayı 2015 yılının ikinci yarısına ait olanlara bağlanacak gelirler ise 2015 yılı Temmuz ödeme döneminde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına ve birinci fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesine göre,

artırılarak ödenir.

d) Birinci fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesine göre yapılacak artış tutarı;

1) İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi oranında,

2) Ölüm dosyalarında hak sahiplerinin hisseleri oranında,

3) Yabancı ülkelerle akdedilen sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca kısmi gelir veya aylık alanlara, ülkemiz mevzuatına tabi olarak geçen prim ödeme gün sayılarının, sosyal güvenlik sözleşmesine göre nazara alınan toplam prim ödeme gün sayısına olan oranına göre,

uygulanır.

e) Birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen şekilde artırılan gelir ve aylıklar, 2015 yılı Temmuz ödeme döneminde 55 inci maddeye göre ayrıca artırılmaz.”

MADDE 59 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 66 – 10/6/2003 (dâhil) tarihi ile 13/5/2014 tarihi arasında kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının; genel sağlık sigortası primi dâhil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borçları terkin edilir ve ölüm tarihinde sigortalıya ilişkin şartlar aranmaksızın hak sahiplerine aylık bağlanır. Bu şekilde bağlanan aylıklara ilişkin primlerin eksik olan kısmı Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir.

Gelir ve aylıkların hesaplanması ile hak sahiplerine paylaştırılmasında sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte olan Kanun hükümleri esas alınır.

Birinci fıkra kapsamında olan ve 2008 Ekim ayı başından önce ölen sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarından artan hisse bulunması hâlinde ana ve babaya 506 sayılı Kanunun mülga maddelerindeki, bu tarihten sonra ölen sigortalının ana ve babasına ise Kanunun 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartları aranmaksızın gelir ve aylık bağlanır.

Bu madde kapsamında yazılı istekte bulunan hak sahiplerinin gelir ve aylıkları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından başlatılır ve bağlanan gelir ve aylıklar için geriye yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca müştereken tespit edilir.”

MADDE 60 – 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesinin birinci fıkrasına “kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” ibaresi ve aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.”

MADDE 61 – 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“c) Meslek standartlarını ve yeterlilikleri onaylamak.”

MADDE 62 – 5544 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ç) Denetim Dairesi Başkanlığı.

d) Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Dairesi Başkanlığı.”

MADDE 63 – 5544 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Bireylerin ölçme, değerlendirme ve belgelendirilmesine ilişkin faaliyetleri gerçekleştirmek.

b) Sınav ve belgelendirme kuruluşları ile eğitim akreditasyon kurumlarının yetkilendirilmesini sağlamak ve bu kuruluşlara yönelik rehberlik faaliyetlerini gerçekleştirmek.

c) Ulusal meslekî yeterlilikler alanındaki eğitim ve öğretim kurumlarının akreditasyonuna ve yabancıların sahip oldukları meslekî yeterlilik sertifikalarının doğrulanmasına ilişkin faaliyetleri gerçekleştirmek.”

MADDE 64 – 5544 sayılı Kanuna 13/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Denetim Dairesi Başkanlığı

MADDE 13/B – (1) Denetim Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Yetkilendirilmiş kurum ve eğitim akreditasyon kurumu olma başvurularını Kurum mevzuatı dâhilinde incelemek ve değerlendirmede bulunmak.

b) Yetkilendirilmiş kurumlar ile eğitim akreditasyon kurumlarının Kurumla ilgili faaliyetlerini izlemek, denetlemek ve değerlendirmek.

c) Denetim standartlarını ve akreditasyon ilkelerini esas alarak Kurum faaliyetlerinde kalite güvencesini sağlamak amacıyla araştırma ve inceleme yapmak.

ç) İzleme, değerlendirme ve denetimlere ilişkin standart ve ilkelerin oluşturulmasını sağlamak, denetim rehberleri hazırlamak, denetimlerin etkililiğini ve verimliliğini arttırıcı görüş ve önerilerde bulunmak.

d) Başkan tarafından verilen görevler ile mevzuatta öngörülen benzeri görevleri yapmak.

(2) Bu madde kapsamında denetim veya inceleme amacıyla görevlendirilen uzman ve uzman yardımcıları hakkında 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) fıkrası hükmü uygulanır.”

MADDE 65 – 5544 sayılı Kanuna 13/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Dairesi Başkanlığı

MADDE 13/C – (1) Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin oluşturulmasına, geliştirilmesine, güncelliğinin sağlanmasına ve yürütülmesine ilişkin çalışmaları yapmak ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile koordinasyonu sağlamak.

b) Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinde belirlenen kurul ve yapıların oluşturulmasına, işletilmesine ve sürdürülmesine ilişkin çalışmaları yürütmek.

c) Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi ve diğer bölgesel yeterlilik çerçeveleriyle referanslanması çalışmalarını ve diğer ülkelerin ulusal yeterlilik çerçeveleriyle karşılıklı tanıma çalışmalarını yürütmek.

ç) Çalışma konularıyla ilgili araştırma yapmak, yayın hazırlamak, uygulamalar sonucu elde edilen veriler çerçevesinde sistemde yapılması gereken değişiklikleri tespit etmek.

d) Başkan tarafından verilen görevler ile mevzuatta öngörülen benzeri görevleri yapmak.”

MADDE 66 – 5544 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi madde metninden çıkarılmış ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“c) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı.

ç) İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı.”

MADDE 67 – 5544 sayılı Kanuna 15 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı

MADDE 15/A – (1) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ve diğer mevzuatla strateji geliştirme ve mali hizmetler birimlerine verilen görevleri yürütmek.”

MADDE 68 – 5544 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı

MADDE 16 – (1) İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Kurum personelinin işe alımı ve özlük haklarına ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, performans ölçütleri ile insan kaynakları politikasını hazırlamak.

b) Kurum hizmetleri için gerekli olan bilişim altyapısını oluşturmak, teknolojik gelişmeleri takip etmek, bilgi güvenliği ve güvenilirliği konusunda gereken önlemleri almak, belirlenmiş politikaları ve ilkeleri uygulamak.

c) Kurumun evrak, arşiv, dokümantasyon ve taşınır hizmetlerini yürütmek ve koordine etmek.

ç) Kurumun ihale, satın alma ve lojistik işlemlerini yürütmek.

d) Başkan tarafından verilen görevler ile mevzuatta öngörülen benzeri görevleri yapmak.”

MADDE 69 – 5544 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(3) Yürürlükte olan meslek standartları en geç beş yılda bir yeniden değerlendirilir. Ulusal meslek standartlarının ve ulusal yeterliliklerin güncellenmesi ve iptaline ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. Değişikliklerin kabulü ve yayımlanması ikinci fıkrada belirtilen usule tabidir.”

“(4) Meslekî ve teknik eğitim ve öğretime ilişkin orta ve yükseköğretim programları, Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversiteler tarafından bir yıl içinde ilgili ulusal meslek standartlarıyla uyumlu hâle getirilir, eğitim ve öğretimin bu programlara göre verilmesi sağlanır.”

MADDE 70 – 5544 sayılı Kanunun 23/A maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Kalite güvencesi sağlanmış tüm yeterlilikler Türkiye Yeterlilikler Çerçevesine dâhil edilir. Yeterliliklerin kalite güvencesinin sağlanmasına ilişkin ölçütler Kurum tarafından belirlenir. Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin oluşumu ve yürütülmesi için Millî Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, Kurum ve ilgili tarafların temsilcilerinden oluşan kurul, komisyon ve çalışma grupları gibi danışma, karar ve uygulama birimleri oluşturulabilir. Bu birimlerin oluşturulmasına, işletilmesine, kalite güvence ölçütlerine, kalite güvencesini belirleyecek kurum ve kuruluşların belirlenmesine ve Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”

MADDE 71 – 5544 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, beşinci fıkrasında yer alan “iktisadî ve idarî bilimler,” ibaresinden sonra gelmek üzere “fen ve edebiyat,” ibaresi eklenmiş, yedinci ve sekizinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Personel sayısının mevcut pozisyon sayılarının yarısını aşmamak kaydıyla artırılmasına ve unvanlarda değişiklik yapılmasına Yönetim Kurulunun kararı ve ilgili Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir.”

“(7) Kurum personeli, emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabidir. Ancak, sosyal güvenlik yönünden 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında görev yapmakta iken Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Kurum Başkanı, emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden Bakanlık genel müdürünün sahip olduğu gösterge, ek gösterge, makam, temsil ve diğer tazminatları aynen uygulanarak 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile ilişkilendirilir ve Kurumda geçmiş olan hizmeti bu esasa göre değerlendirilir.

(8) Kamu görevlisi iken Yönetim Kurulu Başkanı seçilen kişinin önceki kurumu ile olan ilişkisi sona erer. Kamu görevine dönmesini engelleyecek şekilde olanlar hariç olmak üzere Kurumdaki görevi herhangi bir nedenle sona eren Yönetim Kurulu Başkanı, temsilcisi olduğu bakanlıkta durumuna uygun bir kadroya en geç bir ay içinde atanır. Durumuna uygun kadroya atanıncaya kadar Yönetim Kurulu Başkanı gibi Kurum bütçesinden ücreti ödenmeye devam olunur. Bu fıkra uyarınca göreve başlayan Başkanın Kurumda geçen hizmetleri, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirilir. Akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklıdır.”

MADDE 72 – 5544 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

“e) Ulusal meslekî yeterlilikler alanında eğitim ve öğretim kurumlarının akreditasyonundan elde edilen gelirler.”

MADDE 73 – 5544 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasına (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

“ç) Ulusal meslekî yeterlilikler alanında eğitim ve öğretim kurumlarının akreditasyonuna ilişkin giderler.”

MADDE 74 – 5544 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1 – (1) Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup, Kurumca standardı yayımlanan ve Bakanlıkça çıkarılacak tebliğlerde belirtilen mesleklerde, tebliğin yayım tarihinden itibaren on iki ay sonra bu Kanunda düzenlenen esaslara göre meslekî yeterlilik belgesine sahip olmayan kişiler çalıştırılamaz. 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununa göre ustalık belgesi almış olanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı meslekî ve teknik eğitim okullarından ve üniversitelerin meslekî ve teknik eğitim veren okul ve bölümlerinden mezun olup, diplomalarında veya ustalık belgelerinde belirtilen bölüm, alan ve dallarda çalıştırılanlar için meslekî yeterlilik belgesi şartı aranmaz.

(2) Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanlarını ilgilendiren mevzuatta bu maddede belirtilen hususlara ilişkin gerekli düzenlemeler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on iki ay içinde yapılır.

(3) Birinci fıkraya ilişkin denetimler iş müfettişlerince yapılır. Birinci fıkrada belirtilen hükümlere aykırı davranan işveren veya işveren vekillerine Çalışma ve İş Kurumu il müdürü tarafından her bir çalışan için beş yüz Türk lirası idari para cezası verilir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.”

MADDE 75 – 5544 sayılı Kanunun “İhdas Edilen Pozisyonlar Cetveli” aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“POZİSYON CETVELİ

POZİSYON UNVANI                                                                            SAYISI

Kurum Başkanı                                                                                              1

Başkan Yardımcısı                                                                                        2

Meslek Standartları Dairesi Başkanı                                                              1

Sınav ve Belgelendirme Dairesi Başkanı                                                       1

Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Dairesi Başkanı                                1

Denetim Dairesi Başkanı                                                                               1

Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Dairesi Başkanı                                            1

1. Hukuk Müşaviri                                                                                        1

Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı                                                                1

İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı                                1

Uzman                                                                                                           90

Uzman Yardımcısı                                                                                         45

Avukat                                                                                                           2

Mütercim/Tercüman                                                                                      1

İstatistikçi                                                                                                      7

Mühendis                                                                                                      4

Bilgisayar Programcısı                                                                                  1

Çözümleyici                                                                                                   1

Mali Hizmetler Uzmanı                                                                                 2

Mali Hizmetler Uzman Yardımcısı                                                                2

Muhasebeci                                                                                                   1

Bilgisayar İşletmeni                                                                                       4

Sekreter                                                                                                         6

Büro Görevlisi                                                                                               20

TOPLAM                                                                                                      197”

MADDE 76 – 5544 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ulusal yeterlilik çerçevesiyle” ibaresi “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesiyle”, 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “Ulusal yeterlilik çerçevesi” ibaresi “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi”, 21 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Ulusal Yeterlilik Çerçevesi” ibaresi “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi”, 23/A maddesinin madde başlığı “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi” ve maddenin birinci fıkrasında yer alan “Ulusal Yeterlilik Çerçevesinin” ibaresi “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 77 – 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.

“ı) Türkiye İş Kurumu tarafından yürütülen aktif işgücü hizmetleri kapsamında kurs ve programlar,”

MADDE 78 – 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ı) 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca mühendis ve mimar meslek mensuplarınca açılan bürolara,

i) 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna göre açılan muayenehane ve müşterek muayenehanelere,”

MADDE 79 – 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 2 – (1) Kamu kurum ve kuruluşlarında sürekli işçi kadrosunda görev yapan ve ilgili mevzuatına göre alınan sağlık kurulu raporunda en az yüzde kırk oranında engelli olduğu belirtilen işçiler ile ağır engelli raporlu eşi veya bakmakla yükümlü olduğu birinci derece kan hısımları bulunan işçiler, engellilik durumundan kaynaklanan gerekçelere dayalı olarak kurum içinde yer değiştirme talebinde bulunabilir.

(2) Bu kapsamdaki talepler kamu kurum ve kuruluşlarının kadro imkânları ve teşkilat yapıları dikkate alınarak karşılanır.

(3) İşçinin kendisinin veya birlikte yaşadığı eşi ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının engellilik durumunun tedavisi sebebiyle kurum içinde yer değişikliği talep etmesi hâlinde, yer değiştirme suretiyle atama yapılacak yerin, işçinin ve bu fıkra kapsamındaki yakınlarının engellilik durumuna uygun olması esastır.

(4) Engellilik durumu devam ettiği sürece kurum ve kuruluşlarca isteği dışında işçinin görev yeri değiştirilmez. Engellilik durumu ortadan kalkan işçiler hakkında genel hükümler çerçevesinde işlem yapılır.”

MADDE 80 – 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) fıkrasına aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“Bu fıkra kapsamında kurumlarına ait teftiş, denetim, inceleme veya soruşturma amacıyla memuriyet mahalli dışına görevlendirilenlere, bu mahaller içindeki görevlerine ilişkin kurumlarınca taşıt sağlanamaması hâlinde yol masrafı; acil ve zorunlu hâllerde taksi, diğer durumlarda ise mutat taşıt üzerinden ödenir. Ancak bu amaçla verilecek yol masrafı her gün için, müstahak oldukları gündelik tutarını aşamaz. Memuriyet mahalli dışında, takip edilmesi gereken yolun dışında bir yoldan veya kullanılması gereken taşıt aracından başka bir araçla yolculuk yapılmasının işin aciliyetine veya gereğine göre zorunlu olması hâlinde ise bu yol ve taşıt aracına ilişkin yol masrafı gerçek masraf üzerinden verilir.”

MADDE 81 – 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun geçici 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“(2) Mülga 2822 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre Bakanlıkça yayımlanan 2009 Temmuz istatistiğinde kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunu üyesi bulunduran işçi sendikaları ile 2009 Temmuz istatistiği sonrasında 15/9/2012 tarihine kadar kurulmuş işçi sendikalarının, bu maddenin yürürlüğünden önce imzaladıkları toplu iş sözleşmelerinden bir sonraki toplu iş sözleşmesiyle sınırlı olmak üzere yapacakları yetki tespit başvuruları ile kurulu bulundukları işkolundaki diğer işyeri ve işletmelerde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapacakları yetki tespit başvuruları 41 inci maddede yer alan işyeri veya işletme çoğunluğu şartlarına göre sonuçlandırılır.”

MADDE 82 – 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“l) Anagayrimenkulde bulunan asansörlerin güvenli bir şekilde işletilmesinin sağlanması amacıyla aylık bakımları ile yıllık kontrollerinin ilgili teknik düzenlemelere uygun şekilde yaptırılması ve bu işlemlere ilişkin ücretlerin ödenmesi.”

“Bu Kanunun 34 üncü maddesinde belirtilen şartları taşımasına rağmen yönetici ataması yapılmayan anagayrimenkulde, birinci fıkrada sayılan işlerin yaptırılmasından kat malikleri müştereken sorumludur.”

MADDE 83 – 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“h) Belediye sınırları dışında, yapı ruhsatı veya yapı kullanma izni hangi idare tarafından verilmiş olursa olsun, hizmete sunulacak olan asansörlerin tescilini yapmak, ilgili teknik mevzuat çerçevesinde yıllık periyodik kontrollerini yapmak ya da yetkilendirilmiş muayene kuruluşları aracılığıyla yaptırmak, gerekli hâllerde asansörleri hizmet dışı bırakmak. Bu bent uyarınca asansörlerin yıllık periyodik kontrolünü yapabilecek il özel idareleri ile yetkilendirilmiş muayene kuruluşlarının sahip olması gereken koşullar, yıllık periyodik kontrol esasları ile yıllık periyodik kontrol ücretleri Vilayetler Hizmet Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Türk Standardları Enstitüsü temsilcilerinin de yer alacağı bir komisyon tarafından belirlenir. Konuya ilişkin düzenlemeler, komisyon kararları doğrultusunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılır.”

“Birinci fıkranın (h) bendinde düzenlenen yetkinin usulüne uygun kullanılmaması sonucu oluşacak yaralanma ve ölüm olaylarından dolayı, ilgili il özel idaresi yetkilileri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre sorumludur.”

MADDE 84 – 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ve maddeye birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“s) Belediye sınırları içerisinde, yapı ruhsatı veya yapı kullanma izni hangi idare tarafından verilmiş olursa olsun, hizmete sunulacak olan asansörlerin tescilini yapmak, ilgili teknik mevzuat çerçevesinde yıllık periyodik kontrollerini yapmak ya da yetkilendirilmiş muayene kuruluşları aracılığıyla yaptırmak, gerekli hâllerde asansörleri hizmet dışı bırakmak.”

“(s) bendi uyarınca asansörlerin yıllık periyodik kontrolünü yapacak belediyeler ile yetkilendirilmiş muayene kuruluşlarının sahip olması gereken şartlar, yıllık periyodik kontrol esasları ile yıllık periyodik kontrol ücretleri Türkiye Belediyeler Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Türk Standardları Enstitüsü temsilcilerinin de yer alacağı bir komisyon tarafından belirlenir. Konuya ilişkin düzenlemeler, komisyon kararları doğrultusunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılır.”

MADDE 85 – 5393 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Asansör yıllık kontrol faaliyetlerine ilişkin sorumluluk

EK MADDE 1 – Bu Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde düzenlenen yetkinin usulüne uygun kullanılmaması sonucu oluşacak yaralanma ve ölüm olaylarından dolayı, ilgili belediye yetkilileri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre sorumludur.”

MADDE 86 – 13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 26 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 87 – 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 15 – Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ve Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümünde yer alan; Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ile Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı kadroları, Bakanlık Müşaviri kadroları olarak değiştirilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ile Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcıları Bakanlık Müşaviri kadrolarına herhangi bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Bu madde uyarınca atanmış sayılanlara, yeni kadrolarına atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları ek ders ücreti hariç olmak üzere ücret ve tazminat toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan, ek ders ücreti hariç olmak üzere aylık, ek gösterge, ücret ve her türlü tazminat ve benzeri ödemelerin toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir. Bu maddeyle değiştirilen Bakanlık Müşaviri kadroları, boşalmaları hâlinde herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

Kaldırılan Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığına tahsis edilen kadrolar ile birinci fıkra dışında kalan diğer personel ve Başkanlıkta kullanılan her türlü taşınır, dosya, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıt ve diğer dokümanlar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Personel Genel Müdürlüğüne devredilmiş sayılır.

Diğer mevzuatta Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığına yapılan atıflar Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğüne yapılmış sayılır.”

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanunun 11 inci maddesiyle 4734 sayılı Kanuna eklenen ek 8 inci maddenin üçüncü fıkrası 31/12/2015 tarihine kadar uygulanmaz.

(2) Van ilinde 2011 yılında meydana gelen depremlerden dolayı hasar gören ve 7269 sayılı Kanuna göre orta hasarlı veya ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edilir ve bu yapılar hakkında bu Kanun uyarınca işlem yapılır.

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 22/12/2014 tarihli ve 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (K) Cetvelinin “IV. Diğer Ödemeler” başlıklı bölümünün 8 inci maddesinde yer alan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesine göre bağlanmış veya bağlanacak olan aylıklar için öngörülen “1.751” gösterge rakamı, 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında “2.332” olarak uygulanır.

MADDE 88 – Bu Kanunun;

a) 46 ncı maddesi 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) 8 inci maddesi, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ay başından itibaren,

c) 41 inci maddesi, 7/1/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

ç) 53 üncü maddesi, 13/5/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

d) Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası 11/1/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

e) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 89 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

22/4/2015

Ekler için tıklayınız

Kooperatifin faaliyeti, kooperatifin amacı ve çalışma konusuyla sınırlıdır. (Madde 6/2) bu amaç ise üyelerine çarşı içinde bir dükkan sahibi yapmaktır. Yapılan dükkanları kiraya vermek, kira geliri sağlamak bu amacın dışındadır. Bu nedenle davacı kooperatifin “kar mahrumiyeti” veya “kira gelirinden yoksun kalma” veyahut “mahrumiyet ve gelir zararı” adı altında bir istekte bulunması kanunen imkansızdır.

Kooperatifin faaliyeti, kooperatifin amacı ve çalışma konusuyla sınırlıdır. (Madde 6/2) bu amaç ise üyelerine çarşı içinde bir dükkan sahibi yapmaktır. Yapılan dükkanları kiraya vermek, kira geliri sağlamak bu amacın dışındadır. Bu nedenle davacı kooperatifin “kar mahrumiyeti” veya “kira gelirinden yoksun kalma” veyahut “mahrumiyet ve gelir zararı” adı altında bir istekte bulunması kanunen imkansızdır.

Konut Yapı Kooperatifinin Üyelerinin Sağlığı ile İlgili Olarak Onlar Adına Hareket Etme Görev ve Yetkisinin Bulunmaması-Mali müşavir evren özmen -Danışmanlık

Esas : 2004/5571Karar : 2004/14112Tarih : 13.12.2004 BAZ İSTASYONUNUN KALDIRILMASI ( Sağlığa Zararlı Olduğu Gerekçesiyle )
KOOPERATİFİN HUSUMET EHLİYETİ ( Konut Yapı Kooperatifinin Üyelerinin Sağlığı ile İlgili Olarak Onlar Adına Hareket Etme Görev ve Yetkisinin Bulunmaması – Aktif Husumet Ehliyetinin Bulunmaması )

Dava, komşu taşınmazda kurulu cep telefonu baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir. Davacı kooperatifin üyelerin sağlığı ile ilgili olarak onlar adına hareket etme görev ve yetkisi olmadığından davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerekir.

DAVA VE KARAR:

Davacı T… Bahçeli Kaloriferli Evler Yapı Kooperatifi vekili tarafından, davalı T… Telekom AŞ ve A Haberleşme AŞ aleyhine 9.5.2002 gününde verilen dilekçe ile cep telefonu baz istasyonunun kaldırılmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; T… Telekom AŞ hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi ile diğer davalı hakkındaki davanın kabulüne dair 17.3.2004 günlü kararın Yargıtay`ca incelenmesi davalı A…. AŞ vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya İçerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldüYARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ KARARI:Dava, komşu taşınmazda kurulu cep telefonu baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı A…. AŞ tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı kooperatifin yaparak üyelerine teslim ettiği ve bir bölümünde de ferdi mülkiyet oluşturulmuş bulunan konutlarda oturan üyelerinin sağlığının davalının kurduğu baz istasyonundan zarar göreceği iddiasıyla kaldırılmasını istemektedir. Davacı kooperatifin kuruluş amacı, isminden de anlaşıldığı gibi üyelerine konut yapıp teslim etmektedir. Bunun dışında üyelerin sağlığı ile ilgili olarak onlar adına hareket etme görev ve yetkisi yoktur. Üyelerin bu konuda kooperatifi yetkili kıldığı hakkında bir karar da bulunmamaktadır. O halde davacının kooperatif üyeleri adına eldeki davayı açma ehliyeti olmadığından, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekirken, yerel mahkemece işin esasının incelenmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi

Üst Birlik kooperatif arsa tahsisi kdv

u tanım ve amaçlardan hareketle; üye konut kooperatiflerine altyapılı arsateslim eden birliğin, söz konusu faaliyetinin 3065 sayılı Yasanın 1.maddesinde belitilen ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi mümkündeğildir.

Diğer yandan, 3065 sayılı Yasanın 29/1. maddesinde, mükelleflerinyaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden,kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura vebenzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, 34/1.maddesinde de yurtiçinden sağlanan veya itlal olunan mal ve hizmetlere aitkatma değer vergisinin alış faturaları veya benzeri vesikalar üzerinden ayrıcagösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıylaindirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Olayda ise, birlik tarafından kendisine bağlı üye kooperatiflere yapılanarsa teslimlerine ilişkin olarak hesaplanan ve koopertiflerden tahsil edilenkatma değer vergisinin, yüklenilen katma değer vergisinden indirilerekihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinde devreden katma değer vergisiçıkması nedeniyle geri ödenmesi istenilmiştir.

Katma değer vergisi sisteminin temel prensiplerinden olan indiriminmükellefiyete bağlı bir hak olduğu da dikkate alındığında indirim hakkınındoğması için öncelikle mükellefiyetin tesis edilmiş olması, indirim konusuyapılan katma değer vergisine ilişkin teslim ve hizmetin indirim hakkınıkullanacak olan mükellefe yapılması ve mükellefin de teslim ve hizmete ilişkinbelgede ayrıca gösterilen katma değer vergisini yasal defterlere kaydetmişolması gerekmektedir.

Bu itibarla konut kooperatifleri birliğinin, üye kooperatiflere yaptığıarsa teslimleri 3065 sayılı Yasanın 1. maddesinde belirtilen ticari faaliyetkapsamında değerlendirilemeyeceğinden nihai tüketici olması nedeniyleyüklendiği katma değer vergisini indirim konusu yapamayacağı açıktır.

Kaldı ki, davacı birlik tarafından verilen beyannamelerden de görüleceğiüzere, her ne kadar bir kısım katma değer vergisi yüklenilmiş ise de,yüklenilen bu katma değer vergisi üye kooperatiflere yapılan teslimlerdolayısıyla hesaplanıp tahsil edilen katma değer vergisinden indirilmeksuretiyle ( haksız yere olsada ) yansıtıldığı anlaşıldığından ortada üst birliğegeri ödenmesi gereken bir vergi bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan vergiye tabi olmayan işlemler söz konusu olması halinde, dahi,üye kooperatiflerce ödenen katma değer vergisinin davacı üst birliğe geriödenmesi mümkün olmadığı gibi geri ödenmesi istenilen katma değer vergisiihtirazi kayıtla verilen beyannamede indirim konusu yapılmıştır.

Bu durumda, ticari faaliyet kapsamı dışında kalması nedeniyle katma değervergisine tabi olmadığı halde, arsa teslimlerine ilişkin olarak üyekooperatiflerden tahsil edilen katma değer vergisinin nihai tüketici konumundabulunan davacı üst birliğe geri ödenmesi yolundaki vergi mahkemesi kararındahukuki isabet görülmemiştir.

İş Kanununda hak düşürücü süreler

İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.

4857 sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır.

Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.

İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz.

Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.

Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez (Yargıtay 9.HD. 15.2.2010 gün, 2008/16869 E, 2010/3345 K).

evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmelidir.

4857 sayılı Kanun`un 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, ?ev hizmetlerinde çalışanlar? hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekir. İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukukî ilişkilerde Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Aile bireylerini evden alarak alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoföründe ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı kabul edilmelidir. Buna karşın evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmelidir.

Çocuk Bakıcısı iş kanunu kapsamında mıdır ?

BEBEK BAKICISININ İŞCİ STATÜSÜ ( İşcilik Hakları )
HİZMET İLİŞKİSİ ( Bebek Bakıcısı )
KIDEM TAZMİNATI ( Bebek Bakıcısı )
İHBAR TAZMİNATI ( Bebek Bakıcısı )

Davalı tarafından torunlarına bakmak üzere bebek bakıcısı olarak işe alınan davacının, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve izin ücreti alacaklarını istemi ile açtığı davada:

Davacı ile davalı arasındaki ilişkinin İş Kanunu`nun düzenlediği anlamda hizmet ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu anlamda her ne kadar iş ilişkisinin resmi belgeler üzerinde dava dışı şirket ile kurulduğu görülmekteyse de davacının fiilen davalıların ev hizmeti ve çocuk bakımında görevli olması iş ilişkisinden doğan sorumluluğun davalılara ait oluşunu etkilemeyecektir.

Mahkemece işin esasına girilerek dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde husumetten red kararı verilmiş olması hatalı olmuştur.fk

DAVA VE KARAR:

Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, hafta tatili, ücret, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi P. Şanlı Türgen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ KARARI:Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı tarafından torunlarına bakmak üzere bebek bakıcısı olarak işe alındığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve izin ücreti alacaklarını istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının davalıların hissedarı oldukları şirketin çalışanı olduğunu, burayı da ibra ederek ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının dava dışı Haymana Çağ Termal Emlak Tur. Tek. İnş. Org. San. Tic. Ltd. Şti.`inde 17.06.2009-08.10.2010 tarihleri arasında çalıştığı, talep edilen çalışma sürenin de aynı tarihler olduğu, bilindiği üzere çocuk bakıcılığının sigortalı işler kapsamında olmadığı, davacının sigortalı olarak bahsi geçen işyerinde çalışırken aynı zamanda buranın ortaklarından olan davalı T… A…`ın çocuğuna baktığını ileriye sürdüğü, davalı T… A… tarafından çocuk bakıcısının şirket elemanı gibi gösterilmiş olabileceği, ancak Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini yatıran ve iş sözleşmesi düzenleyen şirket aleyhine davanın açılması gerektiği, davalılar T… ve N… A…`ın bu davada hasım sıfatlarının bulunmadığı anlaşıldığından davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.

Gerekçe:
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda işin esasının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

4857 sayılı Kanun`un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

Davanın, 4857 sayılı Kanun kapsamı dışında kalması halinde, mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu`nun 1. maddesi uyarınca, 4857sayılı Kanun`a göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş sözleşmesinden veya 4857 sayılı Kanun`a dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.

4857 sayılı Kanun`un 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, ?ev hizmetlerinde çalışanlar? hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekir. İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukukî ilişkilerde Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Aile bireylerini evden alarak alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoföründe ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı kabul edilmelidir. Buna karşın evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmelidir.

Somut olayda, tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davalının davacıyı devamlı olarak çocuklarına bakması için işe aldığı,
davacının bu çocukların bakımı ile uğraştığı, bunun yanında ise arızi olarak ev işlerinde ev sahibine yardım ettiği bu nedenle davacı ile davalı arasındaki ilişkinin İş Kanunu`nun düzenlediği anlamda hizmet ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu anlamda her ne kadar iş ilişkisinin resmi belgeler üzerinde dava dışı şirket ile kurulduğu görülmekteyse de davacının fiilen davalıların ev hizmeti ve çocuk bakımında görevli olması iş ilişkisinden doğan sorumluluğun davalılara ait oluşunu etkilemeyecektir.

Mahkemece işin esasına girilerek dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde husumetten red kararı verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı ( BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine oybirliği ile karar verildi.

yapı sahibi kooperatif kdv

            Buna göre, konut yapı kooperatiflerine indirimli oran uygulanabilmesi için yapı ruhsatının yapı sahibi bölümünde kooperatifin adının yazılı olması gerektiğinden, ilgide kayıtlı özelge talep formunuz ekinde alınan 21/02/2014 tarihli yapı ruhsatında kooperatifinizin adının “Yapı Müteahhidi” bölümünde yer aldığı görülmekte olup, bu nedenle yaptırılmakta olan mesken  inşaatına ilişkin olarak kooperatifinize yapılan teslim ve hizmetlerin  genel oranda (%18) KDV ye tabi tutulması gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

kooperatiflerde kat karşılığı inşaat

            Genellikle kat/arsa karşılığı inşaatlarda;

            – Kat/ Arsa karşılığı olmak üzere arsa sahibine daire/işyeri verilmesi durumunda karşılığı ayni olan bir taahhüt söz konusudur. Arsa sahibi arsasının bir kısmını müteahhide devretme, müteahhit ise bunun karşılığında inşa edeceği dairelerin/işyerlerinin bir kısmını arsa sahibine devretme taahhüdünde bulunmaktadır.

            – Arsa sahibi arsasının belli bir payını devretmiş olup, karşılığında müteahhidin verdiği dairelere, işyerlerine veya belli bir nakit paraya sahip olmaktadır. Arsa payının bir kısmı ise kendisinde kalmakta, bu kalan kısım da müteahhit tarafından kendisine verilen dairelere isabet etmektedir.

            – Arsa sahibi ticari işletme ise, bu işlem sonucunda arsasının bir kısmı elden çıkmakta, bunun karşılığında dairelere, işyerlerine veya belli bir nakit paraya sahip olmaktadır. Ticari işletmenin müteahhide devretmediği arsa payı, müteahhitçe verilen dairelere isabet ettiği için ticari işletme bu iktisadi kıymetleri kayıtlarına arsa payı dâhil olarak kaydetmelidir.

            – Müteahhit ise, inşa ettiği dairelerden/işyerlerinden bir kısmını arsa sahibine vermekte olup, bunun karşılığında elde ettiği iktisadi kıymet ise müteahhidin arsa sahibinden devraldığı (müteahhide kalan dairelere isabet eden) arsa payıdır. Buna göre, arsa sahibine bırakılan dairelerin/işyerlerinin karşılığında müteahhit ise kendisinde kalan dairelere/işyerlerine isabet eden arsa payını devralmaktadır.

            – Müteahhit açısından arsa maliyeti (arsa payı karşılığında) arsa sahibine teslim edilen daire ve işyerlerinin yapımı için yapılan harcamaların toplamını oluşturmakta olup, bu bedel inşaat maliyetinin de içerisinde yer almaktadır. Buna göre, arsa karşılığında müteahhit firma tarafından arsa sahibine verilecek daireler, işyerleri için yapılan harcamalar veya ödenen nakit para müteahhit firma açısından arsa sahibinden alınan arsa payının maliyet bedeli olacaktır.

            Bu açıklamalara göre;

            – Müteahhit tarafından, kat karşılığı olmak üzere arsa sahibine bırakılan daireler için, söz konusu dairelerin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesinden) itibaren yedi gün içerisinde arsa sahibi adına Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre tespit edilen emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi,

           – Müteahhide teslim edilen arsanın bir iktisadi işletmeye dâhil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, teslim edilen arsa için arsa sahibi tarafından, müteahhitçe arsa sahibine teslim edilen dairelerin emsal bedeli üzerinden müteahhit adına fatura düzenlenmesi,

           – Arsa sahibinin gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi bir faaliyet olarak arsasını müteahhide tesliminde, arsa sahibinin mükellef olmamasından dolayı müteahhit tarafından arsa sahibi adına teslim edilen dairelerin emsal bedeli üzerinden gider pusulası düzenlenmesi,

            – Müteahhidin kendisine kalan daireleri üçüncü kişilere satması durumunda ise; tapuda tescil işleminin yapıldığı tarihten itibaren, tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesi durumunda, bu tarihten itibaren yedi gün içerisinde satış bedeli üzerinden fatura düzenlemesi

            gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

KAT KARŞILIĞI İNŞAAT YAPAN KOOPERATİFİNİN ALT YÜKLENİCİLERDEN % 1 ORANLI KDV Lİ FATURA ALABİLİR Mİ

MÜTEAHHİT OLARAK GÖRÜNEN KOOPERATİFLERE ALT YÜKLENİCİLER TARAFINDAN YAPILAN İNŞAAT TAAHHÜT İŞLERİ İNDİRİMLİ ORAN VEYA İSTİSNADAN YARARLANAMAZ

 

Arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan ve inşaat ruhsatında yapı müteahhidi olarak görünen kooperatiflere alt yükleniciler tarafından verilen inşaat taahhüt işleri KDV Kanununun geçici 15 inci maddesi ve 2002/4480 sayılı Kararnameye ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası kapsamına girmediğinden indirimli oran veya istisna uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

 

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı 21.09.2007 tarih ve GİB.0.01.57/5729-20/82890 sayılı özelgede;

 

“T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı SAYI :B.07.1.GİB.0.01.57/5729-20 KONU: 21.09.2007*082890 İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü) İLGİ: a) 04.06.2007 tarih ve 1186 sayılı b) 15.06.2007 tarih ve 1325 sayılı c) 26.06.2007 tarih ve 1406 sayılı d) 29.06.2007 tarih ve 1448 sayılı yazılarınız.

 

İlgide kayıtlı yazılarınız ve ekleri incelenmiştir. Arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan ve inşaat ruhsatında yapı müteahhidi olarak görünen kooperatiflere alt yükleniciler tarafından verilen inşaat taahhüt işleri KDV Kanununun geçici 15 inci maddesi ve 2002/4480 sayılı Kararnameye ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası kapsamına girmediğinden indirimli oran veya istisna uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri ile ilgili olarak 106 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yer almaktadır. “ şeklinde idari görüş bildirilmiştir.

Kooperatifin elinde kalan konutların satılması durumunda vergisel işlemler

Kooperatifin Üyelerine Teslim Ettikleri Konutlar İçin Aldığı Bedellerin Diğer Konutların İnşaat İşinde Kullanması

26 üyeli konut yapı kooperatifinin konutlarından 14’ünün tamamlanarak kura ile üyelere dağıtılması ve bu üyelerden konut bedellerinin kalanı tahsil edilerek, kalan 12 konutun tamamlanması için kullanılması ve bu konutlarında tamamlanarak diğer kooperatif üyelerine teslim edilmesi durumunda kooperatifin Kurumlar Vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanmayacağı konusunda İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı 09.11.2007 tarih ve B.07.1. GİB. 4.35.16.01/176300-ÖZ/241/ 9613 sayılı özelgede;

26 üyeli konut yapı kooperatifinin konutlarından 14’ünün tamamlanarak kura ile üyelere dağıtılması ve bu üyelerden konut bedellerinin kalanı tahsil edilerek, kalan 12 konutun tamamlanması için kullanılması ve bu konutlarında tamamlanarak diğer kooperatif üyelerine teslim edilmesi, üyelerine uygun koşullarda konut temini amacını taşıyan kooperatifin amacıyla örtüşmesi nedeniyle, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları taşıdığı sürece, anılan madde gereğince Kurumlar Vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün bulunmaktadır.

   ……………………

   Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81’inci maddesinin 2’nci bendinde; ”Konut yapı kooperatifleri, ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mükellefiyete geçip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağıtılır. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde ana sözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacını değiştirmesi halinde dağılmaya ilişkin hükümler uygulanmaz…” hükmüne yer verilmiştir.

   Yapı kooperatifleri, ortaklarını ucuz arsa ve konut sahibi yapmak gayesiyle kurulurlar. Konutların inşaatının tamamlanması ile de kooperatifin amacı gerçekleşmiş olur. Yapı kooperatiflerinin inşaatların tamamlanmasından sonra, diğer bir ifade ile kuruluş amacının gerçekleşmesinden sonra vergi muafiyeti yoluyla teşvik edilmesi düşünülemez.

   Konu ile ilgili olarak adı geçen kooperatifin bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu cevaben alınan yazı ve eki tutanaktan; ödevli kooperatifin defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 4’üncü maddesinin (k) bendinde belirtilen muafiyet şartlarını taşıdığı, yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olduğu, 26 adet bağımsız bölüm inşaatının 14 adet bağımsız bölümünün inşaatına başlandığı, diğer 12 adet bağımsız bölümün inşaatına başlanmadığı, biten 14 adet bağımsız bölümün mevcut ortaklara dağıtılacağı, bu konutlara rayiç bedel biçileceği, bu rayiç bedelden şimdiye kadar ödenen aidatlar düşüldükten sonra kalan paranın ortaklardan alınarak diğer kalan 12 adet bağımsız bölümün inşaatı için kullanılacağı ve bu konutların tamamlanarak diğer kooperatif üyelerine teslim edileceği bu arada 14 adet konutu teslim alan kişilerin ortaklıktan çıkarılarak kooperatifle ilişiklerinin kesileceği anlaşılmıştır.

   Yukarıda yapılan açıklamalara göre; adı geçen 26 üyeli konut yapı kooperatifinin konutlarından 14’ünün tamamlanarak kura ile üyelere dağıtılması ve bu üyelerden konut bedellerinin kalanı tahsil edilerek, kalan 12 konutun tamamlanması için kullanılması ve bu konutlarında tamamlanarak diğer kooperatif üyelerine teslim edilmesi, üyelerine uygun koşullarda konut temini amacını taşıyan kooperatifin amacıyla örtüşmesi nedeniyle, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları taşıdığı sürece, anılan madde gereğince Kurumlar Vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün bulunmaktadır.” Şeklinde idari görüş bildirilmiştir.

Konut Yapı Kooperatifinin Site İşletme Kooperatifine Dönüştürülmesi İşleminin vergi mevzuatı karşısındaki durumu

Konut Yapı Kooperatifinin Site İşletme Kooperatifine Dönüştürülmesi İşlemi

Konut yapı kooperatifinin site işletme kooperatifine dönüştürülmesi işlemi kurumlar vergisine tabi değildir. Kooperatifin malvarlığı konusunda herhangi bir işlem yapılmaksızın sadece ana sözleşme değişikliği ile site işletme kooperatifine dönüştürülmesi işleminin kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetine etkisi bulunmamaktadır.

Error: Contact form not found.

1.Kooperatifin genel kurul kararı ile ana sözleşmesinde değişiklik yapılarak ticaret siciline tescil edilmesini müteakip işletme kooperatifine dönüştürüleceği ve ünvanı değişen kooperatifin kurumlar vergisi ile KDV mükellefiyeti konusunda;

 

2.Konut yapı kooperatifinin site işletme kooperatifine dönüştürülmesinde kurumlar vergisine tabi bir işlem olup olmadığı, vergiye tabi bir işlem olması halinde bu vergiye ilişkin mükellefiyetin konut yapı kooperatifine mi yoksa site işletme kooperatifine mi ait olduğu,

 

  1. Söz konusu dönüştürme işleminin KDV’ye tabi bir işlem olup olmadığı, vergiye tabi bir işlem olması halinde verginin site işletme kooperatifi tarafından mı yoksa sorumlu sıfatıyla konut yapı kooperatifi tarafından mı beyan edileceği

 

 

Error: Contact form not found.

Hususlarında sorulan sorulara Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı 20.06.2007 tarih ve B.07.1. GİB.4.16.16.01.KV. 07.40/2750 sayılı özelgede;

“Kooperatifler Kanunu’nun 3’üncü maddesinde, kooperatif ana sözleşmesinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verilmesini müteakip Bakanlığın kuruluşa izin vermesi halinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan olunacağı, ana sözleşme değişikliklerinin de kuruluştaki usullere bağlı olduğu belirtilmiştir.

 

Aynı kanunun 81’inci maddesinin birinci fıkrasında kooperatiflerin dağılma sebepleri bentler halinde sayılmış olup, ikinci fıkrasında ise “Konut yapı kooperatifleri, ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde ana sözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi halinde dağılmaya ilişkin hüküm uygulanmaz. Konut kooperatiflerinde yapı kullanma izninin alınmasını müteakip en geç bir yıl içinde ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre ferdi münasebet işleri sonuçlandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, konut yapı kooperatifleri kuruluş amaçlarını gerçekleştirmiş ve usulüne uygun olarak ana sözleşmede yapılacak amaç değişikliğini müteakip tasfiye işlemine tabi tutulmadan faaliyetlerine devam edebilmektedirler. Dolayısıyla amaç değişikliğine giden kooperatifin tüzel kişiliği sona ermemektedir.

 

Buna göre, …… Konut Yapı Kooperatifi’nin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81’inci madde hükümlerine uygun olarak konutları ortaklar adına tescil edilmesine müteakip amaç değişikliğine giderek site işletme kooperatifine dönüştürülmesi işlemleri kurumlar vergisine tabi bulunmamaktadır.”

Kooperatif Arsasının Toplu Konut İdaresi Adına Tescil edilmiş Olması

Kooperatif Arsasının Toplu Konut İdaresi Adına Tescil edilmiş Olması

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı GİB:4.06.16.01/2008-KVK-4-26 sayılı özelgede,

“………….

Diğer taraftan, konu ile ilgili açıklamaların yer aldığı 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Yapı Kooperatiflerinin Muafiyetinde Özel Şartlar” başlıklı 4.13.2 maddesinde; “T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, konut ihtiyacının karşılanması amacıyla konut ve arsa üretimi yapmakta olup yapı kooperatifleri, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından tahsis edilen arsa ve araziler üzerine konut veya işyeri yapabilmekte, ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatif birlikleri veya kooperatifler merkez birlikleri de kooperatiflere arsa temini veya tahsisinde görevli ve/veya yetkili olabilmektedirler.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatif birlikleri veya kooperatifler merkez birlikleri de anılan Kanun uyarınca kooperatif olarak değerlendirildiğinden söz konusu arsa ve arazilerin tapusunun veya yapı ruhsatlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya kooperatif birlikleri ya da kooperatifler merkez birlikleri adına olması halinde de bahse konu yapı kooperatifleri, kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilecektir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu çerçevede, kooperatifiniz adına tahsis edilecek arsanın tapusunun veya yapı ruhsatlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya kooperatif birlikleri ya da kooperatifler merkez birlikleri adına olması halinde de kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyeti devam edecektir.” Denilmektedir.

Yapı Kooperatiflerinin Muafiyet Şartlarında Üst Birliğe Üye Olma Şartının Olup Olmadığı

Yapı Kooperatiflerinin Muafiyet Şartlarında Üst Birliğe Üye Olma Şartının Olup Olmadığı

 

Yürürlükten kalkan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7/16. maddesi ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 93. maddesinin 4. fıkrasına göre; kooperatifler, kooperatif birlikleri ve kooperatif merkez birliklerinin, faaliyete geçen üst kuruşlara girmedikleri takdirde, kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanmaları mümkün değildir.

Ancak, bu şart, kooperatifin faaliyet gösterdiği il sınırları içerisinde kurulmuş bulunan bir üst birliğin bulunması halinde aranacaktır. Kooperatifin faaliyet gösterdiği bölgede ve alanda kurulmuş bir üst birlik yoksa söz konusu şart aranmayacaktır.

Kooperatifler, ortaklarının ortak dayanışma içerisinde, ekonomik durumlarını korumak ve geliştirmek amacıyla kurulmaktadır. Bilindiği üzere, kooperatif ortaklarını, genel olarak ekonomik durumları kuvvetli olmayan kişiler teşkil etmektedir. Dolayısıyla kooperatiflerin en önemli sorunu mali yetersizliktir. Durum bu iken, üst kuruluşa girmenin getirdiği mali külfet, doğal olarak kooperatiflerin üst birliğe girmemeye sevk etmektedir. Kooperatiflerin üst birliğe girme konusundaki isteksizliklerinin diğer nedeninin de, üst birliklerin somut ve yeterli hizmet vermemeleri olduğu ifade edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanmaları için üst birliğe üye olma şartı aranmamaktadır.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 12.08.2008 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-4-1-k  sayılı özelgede;

   

“5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun. Geçici 1. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, 2006 yılının sonuna kadar bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları sağlamayan yapı kooperatiflerinin muafiyetleri 01.01.2006 tarihi itibariyle sona ermiş sayılacaktır. Dolayısıyla, bu tarihten önce kurulan yapı kooperatifleri, 31.12.2006 tarihine kadar yukarıda belirtilen muafiyet şartlarını yerine getirmiş olmaları şartıyla kurumlar vergisinden muaf olacaklardır. 

 

Öte yandan, 01.01.2006 tarihinden önce uygulanan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7. maddesinin 16. bendinde faaliyete geçen üst kuruluşlara üye olmayan kooperatiflerin muafiyetten yararlanamayacakları hükme bağlanmış, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda, kooperatiflerin muafiyet şartları belirlenmiş olup, üst kuruluşa üye olma şartına yer verilmemiştir. 

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 2006 yılının sonuna kadar 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı muafiyet şartlarını yerine getiren yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf tutulması mümkün olup, 01.01.2006 tarihinden itibaren üst kuruluşa üye olma zorunlulukları bulunmamaktadır.” Şeklinde idari görüş bildirilmiştir.

2006 Yılının sonuna kadar Kurumlar Vergisi Kanununun 4 /1-k maddesinde yazılı şartları sağlayamayan yapı kooperatiflerinin muafiyeti, 1/1/2006 tarihi itibarıyla sona ermiş sayılacaktır. Dolayısıyla, bu tarihten önce kurulan yapı kooperatifleri, 31/12/2006 tarihine kadar yukarıda belirtilen muafiyet şartlarını yerine getirmiş olmaları halinde kurumlar vergisinden muaf olacaklardır.

Örneğin; (A) Yapı Kooperatifinin inşaat işini üstlenen müteahhidin oğlunun kooperatif yönetim kurulunda bulunması durumunda, yönetim kurulu üyeliğinden 2006 yılı sonuna kadar ayrılmış olması gerekmektedir. Aksi halde, kooperatifin 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

Yapı Kooperatifine Ait Arazi Veya Arsanın Ortaklara Dağıtılmasının Muafiyete Etkisi

Yapı Kooperatifine Ait Arazi Veya Arsanın Ortaklara Dağıtılmasının Muafiyete Etkisi

Yapı kooperatiflerinin sahibi bulundukları arsa veya araziyi parselleyerek ortaklarına ortaklık payları nispetinde dağıtmaları, ortak dışı işlem niteliğinde sayılmayacağından kurumlar vergisi muafiyetine etkisi yoktur.

Başka kişi veya kurumlara inşaat işi yapan bir kooperatif veya kooperatifler birliğine bu işle ilgili olarak verilecek hizmetlerin, inşaat işi mahiyetinde olsalar bile oran indirimi veya istisna uygulamasından faydalanması mümkün değildir. Bu işin genel vergi oranına tabi olması gerekmektedir.”

21.09.2004 tarih ve 44445 sayılı yazıda; “Yapı Kooperatifleri Birlikleri amaç ve çalışma alanları bakımından konut yapı kooperatiflerinden farklı olmadığından, koşullar sağlandığı takdirde indirimli oran uygulamasına ilişkin hükümler bu birlikler için de geçerli olacaktır.

 

Ancak, dilekçenin incelenmesinden…Bakanlığına arsa karşılığı inşaat işi taahhüt ettiği ve bu iş kapsamındaki lojman inşaatlarını da…..A.Ş.’ye ihale ettiği anlaşılmaktadır.

 

Konut yapı kooperatifleri, üyelerine konut temin etmek amacıyla kurulan organizasyonlardır. Kooperatiflere KDV Mevzuatında oran indirimi veya istisna şeklinde tanınan kolaylıklar da bu konutların yapımı ile ilgili olup taahhüde dayalı inşaat işlerine yöneliktir. Başka kişi veya kurumlara inşaat işi yapan bir kooperatif veya kooperatifler birliğine bu işle ilgili olarak verilecek hizmetlerin, inşaat işi mahiyetinde olsalar bile oran indirimi veya istisna uygulamasından faydalanması mümkün değildir. Bu işin genel vergi oranına tabi olması gerekmektedir.”

Kooperatifin başkası arsası üzerine kat karşılığı inşaat yapması

Kooperatifin kendi arsasını kat karşılığı müteahhide vermesi gibi bu durumun tersi de söz konusu olabilmektedir. Kooperatifin ortağı olmayan gerçek kişilere ait arsayı kat karşılığı inşaat yapması ve inşaat bitiminde arsa sahiplerine ve kooperatif ortağı olmayan kişilere konut teslim etmesi işlemi “münhasıran ortaklarla iş görülmesi” şartının ihlali anlamına geldiğinden, kooperatifin kurumlar vergisi mükellefi olması gerekmektedir.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-4/1-k sayılı özelgede; kooperatiflerin arsa karşılığı kat inşa etmeleri konusunda aşağıdaki açıklamalarda bulunulmuştur.

“KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN;

Kooperatifinize ortak olmayan gerçek kişilere (…) ait arsayı kat karşılığı inşaat sözleşmesine bağlı olarak almanız ve inşaat bitiminde arsa sahiplerine ve kooperatifiniz ortağı olmayan eski müteahhitlere konut teslim etmeniz “münhasıran ortaklarla iş görülmesi” şartının ihlali anlamına geldiğinden, kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefi olması gerekmektedir.

Yapı Kooperatiflerince Konut Ve İşyeri Karşılığı Arsa Temin Edilmesi

Yapı Kooperatiflerince Konut Ve İşyeri Karşılığı Arsa Temin Edilmesi

Yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmamasına karşılık, kooperatifin başkasının arsası üzerinde konut ve işyeri inşa etmeleri ortak dışı işlem olarak kabul edilecektir.

Kooperatifin kendi arsasını kat karşılığı müteahhide vermesi gibi bu durumun tersi de söz konusu olabilmektedir. Kooperatifin ortağı olmayan gerçek kişilere ait arsayı kat karşılığı inşaat yapması ve inşaat bitiminde arsa sahiplerine ve kooperatif ortağı olmayan kişilere konut teslim etmesi işlemi “münhasıran ortaklarla iş görülmesi” şartının ihlali anlamına geldiğinden, kooperatifin kurumlar vergisi mükellefi olması gerekmektedir.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-4/1-k sayılı özelgede; kooperatiflerin arsa karşılığı kat inşa etmeleri konusunda aşağıdaki açıklamalarda bulunulmuştur.

“KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN;

Kooperatifinize ortak olmayan gerçek kişilere (…) ait arsayı kat karşılığı inşaat sözleşmesine bağlı olarak almanız ve inşaat bitiminde arsa sahiplerine ve kooperatifiniz ortağı olmayan eski müteahhitlere konut teslim etmeniz “münhasıran ortaklarla iş görülmesi” şartının ihlali anlamına geldiğinden, kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefi olması gerekmektedir.

 

KDV YÖNÜNDEN;

KDV Kanunu’nun 1/1.maddesiyle Türkiye’de yapılan  ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetler vergiye tabi tutulmuştur.

 

Aynı Kanunun 2/1. maddesinde Teslim; bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir, şeklinde tanımlanmıştır. Kanunun 2/5. maddesinde trampanın iki ayrı teslim olduğu, 4/2. maddesinde,  bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması halinde bunların her birinin ayrı işlem olduğu, hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrı ayrı vergiye tabi tutulacağı, 10.maddenin (a) fıkrasında, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslim veya hizmetin yapılması ile (b) fıkrasında malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır.

 

KDV Kanunu’nun 17/4-k maddesi ile konut yapı kooperatifinin üyelerine konut teslimleri KDV’nden istisna edilmiştir. Kanunun Geçici 15. maddesinde (01.01.1998’den geçerli olmak üzere) “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak,

           a)Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

b)Sadece 150 m2’yi aşmayan konutlara münhasır olmak üzere kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ile belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’nden müstesnadır” hükmü yer almaktadır.

 

49 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile 5 No.lu KDV Sirkülerinde inşaat taahhüt işleri sayılmış olup,     5 No.lu  KDV Sirküsünde inşaat ruhsatının münhasıran konut yapı kooperatifi adına düzenlenmiş olması gerektiği belirtilmiştir.

 

17.07.2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararname Eki Karar ile;

-Net alanı 150 m2’ye kadar konut teslimleri,

-Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri için,

            katma değer vergisi oranı %1 olarak tespit edilmiştir.

 

Gayrimenkul satışlarında katma değer vergisini doğuran olay tapuya tescil ile gerçekleşmekte olup, gayrimenkulün tapuya tescilinden önce kişinin kullanımına tahsis edilmesinde ise kullanıma tahsis ile vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir.

 

Arsa karşılığı inşaat işinde KDV uygulaması ile ilgili olarak 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin yayımlandığı tarihinden itibaren aşağıdaki açıklamalara göre işlem yapılması uygun görülmüştür.

 

Arsa karşılığı inşaat işinde iki ayrı teslim söz konusudur. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine verilen konut veya iş yeri teslimidir. Karşılıklı olarak gerçekleşen bu teslimlerin her birinin KDV karşısındaki durumu aşağıda açıklanmıştır.

 

1-Arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi;

 

Arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, konut veya iş yeri karşılığı müteahhide yapılan bu arsa teslimi Katma Değer Vergisine tabidir.

 

Ancak arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi bir faaliyet olarak arsasını daire veya iş yeri karşılığında müteahhide tesliminde vergi uygulanmayacaktır.

 

2- Müteahhit tarafından arsa sahibine konut veya iş yeri teslimi:

Müteahhit tarafından arsa sahibine yapılan iş yeri veya 150 m2’den büyük konut teslimlerinde ise emsal bedeli üzerinden KDV uygulanacaktır.

 

Benzer bir konu ile ilgili olarak Bakanlık Makamı’ndan alınan 21.09.2004 tarih ve 44445 sayılı yazıda; “Yapı Kooperatifleri Birlikleri amaç ve çalışma alanları bakımından konut yapı kooperatiflerinden farklı olmadığından, koşullar sağlandığı takdirde indirimli oran uygulamasına ilişkin hükümler bu birlikler için de geçerli olacaktır.

 

Ancak, dilekçenin incelenmesinden…Bakanlığına arsa karşılığı inşaat işi taahhüt ettiği ve bu iş kapsamındaki lojman inşaatlarını da…..A.Ş.’ye ihale ettiği anlaşılmaktadır.

 

Konut yapı kooperatifleri, üyelerine konut temin etmek amacıyla kurulan organizasyonlardır. Kooperatiflere KDV Mevzuatında oran indirimi veya istisna şeklinde tanınan kolaylıklar da bu konutların yapımı ile ilgili olup taahhüde dayalı inşaat işlerine yöneliktir. Başka kişi veya kurumlara inşaat işi yapan bir kooperatif veya kooperatifler birliğine bu işle ilgili olarak verilecek hizmetlerin, inşaat işi mahiyetinde olsalar bile oran indirimi veya istisna uygulamasından faydalanması mümkün değildir. Bu işin genel vergi oranına tabi olması gerekmektedir.” denilmektedir.