Sitenizde Denetim Kurulu defteri var mı ?

E) Yönetimin denetlenmesi:
Madde 41 – Kat malikleri kurulu, yöneticinin bu görevdeki tutumunu devamlı olarak denetler ve haklı bir sebebin
çıkması halinde onu her zaman değiştirebilir.
Hesapların denetlenmesi için yönetim planında, belli bir zaman konulmamışsa; bu denetim her üç ayda bir yapılır;
bununla beraber haklı bir sebep çıkarsa, hesap denetlenmesi her zaman yapılabilir.
Kat malikleri kurulu denetim işini, kendi aralarından sayı ve arsa payı çoğunluğuyla seçecekleri bir denetçiye veya üç
kişilik bir denetim kuruluna verebilir; bu halde denetçi veya denetim kurulu yönetim planında yazılı zamanlarda, eğer zaman
yazılmamışsa, her takvim yılının birinci ayı içinde kat malikleri kuruluna verecekleri bir raporla denetimin sonucunu ve
anagayrimenkulün yönetim tarzı hakkındaki düşüncelerini bildirir; bu rapor çoğaltılarak birer örneği taahhütlü mektupla kat
maliklerine gönderilir.
Denetçiler bu raporu ve verecekleri kararları ve gerekli gördükleri diğer hususları, (1) den başlayıp sıra ile giden
sayfa numaraları taşıyan ve her sayfası noter mührüyle tasdikli bir deftere geçirip tarih koyarak altını imza ederler.

di bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.

 Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 209 :(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.

(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.

(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.

Öte yandan iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’ nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.

İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında iddiasına olarak genel mahkemelerde davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremez. Sadece İİK.nun 169/a-2. maddesi uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir. İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olması, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluşturmaz. Borçlunun olarak açtığıı, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir. Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.

30 Ağustos 2014 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 29104 TEBLİĞ Sosyal Güvenlik Kurumundan: SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

30 Ağustos 2014  CUMARTESİ

Resmî Gazete

Sayı : 29104

TEBLİĞ

Sosyal Güvenlik Kurumundan:

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİNDE

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1 – 24/3/2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 1.9.3 numaralı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Ancak; Yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında (vakıf üniversiteleri hariç) öğretim üyesi tarafından verilen 18 yaşını doldurmamış çocuklar hariç olmak üzere; SUT eki EK-2/B ve EK-2/C Listesindeki 618200-P618200 kodlu “Koklear implant yerleştirilmesi” işlemi için ilave ücret alınabilir. Ayrıca Yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında (vakıf üniversiteleri hariç) öğretim üyesi tarafından verilen SUT’un 2.1.1 numaralı maddesi kapsamındaki sağlık hizmetleri ve kardiyovasküler cerrahi branşında yapılan cerrahi işlemler için de ilave ücret alınabilir.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 2.5.1 alt maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(6) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusu bulunması halinde, geçici ya da sürekli görevle bu ülkede bulunanlar ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin acil haller hariç sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından alınan sağlık hizmeti bedelleri Kurumca karşılanmaz.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin 2.5.2 alt maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(2) Türk vatandaşı olan genel sağlık sigortalılarının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bulundukları sırada sağlanan sağlık hizmeti bedelleri, yurt içinde sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularına ödenen en yüksek tutarı geçmemek üzere Kurumca karşılanır. Bu ülkede Kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusu bulunması halinde acil haller hariç sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından alınan sağlık hizmeti bedelleri Kurumca karşılanmaz. Bu fıkra kapsamında olan kişilere ayrıca yol ve gündelik gideri ödenmez.”

MADDE 4 – Aynı Tebliğin 2.5.3.A-1 numaralı alt maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Düzenlenen sağlık kurulu raporları Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İzmir Yenişehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinden herhangi biri tarafından teyit edilecek ve sonrasında Sağlık Bakanlığınca onaylanacaktır.”

MADDE 5 – Aynı Tebliğin 2.6.9 numaralı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “mücavir alan” ibaresi ile ikinci fıkrasında yer alan “mücavir alanı” ibaresi “yerleşim yeri” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 6 – Aynı Tebliğin 3.1.1 numaralı maddenin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “SUT eki EK-3/C-2 listesinde yer alan nihai ısmarlama cihazın” ibaresi “SUT eki EK-3/C listelerinde yer alan nihai ısmarlama cihazların” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 7 – Aynı Tebliğin 3.2.1 maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) 3.2.1 A alt maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “Bu fiyatlara” ibaresinden sonra gelmek üzere “Kurum bilgi işlem sistemi tarafından” ibaresi eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) SUT eki listelerde tanımlanmayan branş/branşlara ait tıbbi malzemeler veya SUT eki listelerde kodu olup da fiyatı olmayan tıbbi malzemeler alış fiyatı ile fatura edilir, alış fiyatının üzerine Kurum bilgi işlem sistemi tarafından % 15 işletme gideri, % 1 Hazine kesintisi, % 1 Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kesintisi ilave edilerek bedelleri Kurumca karşılanır.”

  1. b) 3.2.1 B alt maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“3.2.1.B -Kamu İhale Kanununa tabi olmayan resmi sağlık kurum ve kuruluşlarında;”

  1. c) 3.2.1 B alt maddesinin birinci fıkrasına son cümle olarak “Kurum bilgi işlem sistemi tarafından KDV, işletme gideri, Hazine kesintisi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kesintisi ilave edilmeksizin Kurumca bedelleri karşılanır.” cümlesi eklenmiştir.

ç) 3.2.1 B alt maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “KDV dâhil fiyatı, fatura tutarını geçmemek üzere ödenir.” ibaresi “ve Kurum bilgi işlem sistemi tarafından KDV, işletme gideri, Hazine kesintisi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kesintisi ilave edilmeksizin Kurumca bedelleri karşılanır.” olarak değiştirilmiştir.

  1. d) Aşağıdaki alt madde eklenmiştir.

“3.2.1.C – Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında;

(1) SUT ve eki listelerde yer alan tıbbi malzemelerin temin edilmesi halinde, bu listelerdeki birim fiyatlar, sağlık hizmeti sunucuları tarafından hangi fiyatlara temin edildiğine bakılmaksızın geri ödemede esas alınacak olan fiyatlardır. Kurum bilgi işlem sistemine girilen KDV oranında bedel ilave edilerek Kurumca bedelleri karşılanır.

(2) SUT ve eki listelerde tanımlanmayan branş/branşlara ait tıbbi malzemelerin veya SUT ve eki listelerde kodu olup da fiyatı olmayan tıbbi malzemelerin bedelleri, küresel ürün numarası (barkod) veya etiket adı ile “İhale/Doğrudan Temin Sonuç Bilgileri Ekranı”nda yapılan sorgulamada alım tarihi itibariyle o malzemeye ait son bir yıl içerisinde en az 3 farklı üçüncü basamak hastaneye ait fiyat bilgisi olmaması durumunda bedelleri Kurumca karşılanmaz. Bünyesinde eğitim ve araştırma hastanesi bulunan kamu hastaneleri birliği genel sekreterliklerinin ihale/doğrudan temin sonuç bilgileri de üçüncü basamak hastane bilgisi olarak değerlendirilir. 3 fiyat bilgisinin olduğu tespit edilen tıbbi malzemelerin bedelleri, Kurum taşra teşkilatı inceleme birimlerince alım tarihinden geriye doğru son bir yıl içerisindeki, “İhale Kayıt Numarası” (IKN/Alım No ) farklı olmak kaydıyla, en düşük 5 fiyatın ortalaması alınarak (5 fiyatın bulunamaması halinde var olan en az 3 fiyatın ortalaması alınır) ve Kurum bilgi işlem sistemine girilen KDV oranında bedel ilave edilerek Kurumca bedelleri karşılanır.”

MADDE 8 – Aynı Tebliğin 3.3 numaralı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) 3.3.4.A maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) İnsan dokusu kaynaklı ürünlerin (allogreftler) MEDULA-Hastane uygulamasına girişlerinde TİTUBB kayıt/bildirim işleminin “Allogreft Ürün Onay Ekranı” nda tamamlanmış olma şartı aranacak olup tüm gönderimlerin küresel ürün numaraları (barkod) ile yapılması gerekmektedir.”

  1. b) 3.3.4.A maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) İnsan dokusu kaynaklı ürünler (allogreftler) için Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından “İthalat kaydına esas sevkiyat onay kodu” nun oluşturulmuş olması gerekmektedir.”

  1. c) Aynı Tebliğin “3.3.7” numaralı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

ç) 3.3.9 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“3.3.9 – Ortopedi ve travmatoloji branşı ile ilgili ameliyatlarda kullanılan bazı tıbbi malzemelerin ödemeye esas teşkil edecek usul ve esasları;

(1) Aşağıda sayılan tıbbi malzemelerin bedelleri üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında (eğitim verme yetkisi olan klinik) uygulanması halinde bedeli Kurumca karşılanacaktır.

  1. a) Taze donmuş (fresh frozen) allogreft,
  2. b) Tümör rezeksiyon protezi,
  3. c) Menteşeli diz protezi,

ç) Çok eksenli eksternal fiksatörler,

  1. d) Teleskopik çiviler,
  2. e) Proksimal femur başlı/başsız ile femoral baş allogreftler,
  3. f) Tendon allogreftleri,
  4. g) Kortikal şaft allogreftler,

ğ) Sinüs tarsi vidası,

  1. h) Bilgisayar destekli/Uzaysal eksternal fiksatörler,

ı) Bilgisayar destekli intramedüller uygulamalar,

  1. i) Sentetik menisküs implantları,
  2. j) Hücresiz Kıkırdak Matriksleri,
  3. k) Hücresiz Menisküs İmplantları,
  4. l) Absorbe olabilir omuz balon spacer,
  5. m) Rijid olabilen intramedüler elastik çiviler,
  6. n) Uzatma yapabilen intramedüler çiviler motorlu/manyetik.

(2) Aşağıda sayılan tıbbi malzemelerin bedelleri üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında uygulanması ve Sağlık Bakanlığı “Ortopedi Bilimsel Danışma Kurulu”ndan her bir hasta için kullanılmasına onay alınması şartıyla bedeli Kurumca karşılanacaktır.

  1. a) Kişiye özel tasarımlı üretilen protezler,
  2. b) Tümör dışı endikasyonlarda kullanılan tümör rezeksiyon protezleri, interkalar segmentler ve artrodezaparatları,
  3. c) Menisküs allogreftleri,

ç) Manyetik/Mekanik olarak uzatılabilen tümör rezeksiyon protezleri,

  1. d) Kıkırdak hücre kültürleri.”
  2. d) 3.3.24 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“3.3.24 – Sentetik menisküs implantları

(1) Üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında uygulanması şartıyla, 45 yaş altında, subtotal menisektomisonrası en az 1 (bir) yıl geçmesine rağmen konvansiyonel tedavi yöntemleri ile ağrısı azalmayan vakalarda bedelleri Kurumca karşılanır.”

  1. e) 3.3.27 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“3.3.27 – Absorbe olabilir omuz balon spacer

(1) Üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında uygulanması şartıyla, tamir edilemeyen tam kat Rotator cuffyırtıklarında kullanıldığının sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi halinde ve cerrahi olarak yerleştirilen başka bir tıbbi malzeme kullanılmaması kaydıyla, işlem başına en fazla 1 (bir) adet kullanılması halinde bedeli Kurumca karşılanır.”

  1. f) Aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

“3.3.31 – Hücresiz Kıkırdak Matriksleri

(1) Üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında (eğitim verme yetkisi olan klinik) işlem başına en fazla 1 (bir) adet kullanıldığında bedeli Kurumca karşılanır.

3.3.32 – Hücresiz Menisküs İmplantları:

(1) Üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında (eğitim verme yetkisi olan klinik) işlem başına en fazla 1 (bir) adet kullanıldığında bedeli Kurumca karşılanır.

3.3.33 – Bağ/Tendon Güçlendirici İmplantlar:

(1) Kendinden Sütursuz Transosseöz Sistemi, işlem başına en fazla 1 (bir) adet kullanıldığında bedeli Kurumca karşılanır.

(2) Transosseöz Sistemi Sütür Taşıyıcı, işlem başına en fazla 1 (bir) adet kullanıldığında bedeli Kurumca karşılanır.

3.3.34 – Biyoçözünür Kompresyon/Antibiyotikli/Antibiyotiksiz İnternal Fiksasyon Vidaları:

(1) Kanüllü Biyoçözünür Kompresyon/Antibiyotikli/Antibiyotiksiz İnternal Fikasyon Vidası, işlem başına en fazla 2 (iki) adet kullanıldığında bedelleri Kurumca karşılanır.

(2) Kanülsüz Biyoçözünür Kompresyon/Antibiyotikli/Antibiyotiksiz İnternal Fikasyon Vidası, işlem başına en fazla 2 (iki) adet kullanıldığında bedelleri Kurumca karşılanır.”

MADDE 9 – Aynı Tebliğin 4.1.5 numaralı maddesinin dokuzuncu fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 10 – Aynı Tebliğin 4.2.1 numaralı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) Maddenin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4.2.1 – Leflunomid, altın preparatları, Anti-TNF ilaçlar, rituksimab (romatoid artritte), abatasept,ustekinumab, tofacitinib ve tosilizumab kullanım ilkeleri”

  1. b) 4.2.1.C numaralı alt maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4.2.1.C – Biyolojik ajanlardan Anti-TNF ilaçlar, rituksimab, abatasept, ustekinumab, tofacitinib vetosilizumab kullanım ilkeleri”

  1. c) 4.2.1.C-5 – numaralı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Aktif romatoid artriti bulunan, biri methotrexat olmak üzere en az 3 farklı hastalık modifiye ediciantiromatizmal ilacı, en az üçer ay kullanmış olmasına veya en az bir anti TNF tedavisine rağmen hastalığı kontrol edilemeyen (DAS 28 SKORU >5.1 olan) erişkin hastalarda, yalnızca üniversite veya eğitim ve araştırma hastanelerinde içinde en az bir romatoloji, klinik immunoloji veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanının bulunduğu 3 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak bu uzman hekimler tarafından reçetelenir.”

ç) 4.2.1.C – numaralı alt maddesine aşağıdaki madde eklenmiştir.

“4.2.1.C-6 – Tofacitinib

(1) Romatoid artritli erişkin hastalarda; biri methotrexat olmak üzere en az 3 farklı hastalık modifiye ediciantiromatizmal ilacı, en az üçer ay kullanmış olmasına rağmen hastalık aktivitesinin kontrol altına alınamadığı (Hastalık Aktivite Skoru (DAS) 28 > 5,1) hallerde, 3 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak ilaca başlanır. İlaca başlandıktan 3 ay sonra yapılan değerlendirmede DAS 28 skorunda 0,6 puandan fazla düşme olması halinde, bu durumun yeni düzenlenecek 3 ay süreli sağlık kurulu raporunda belirtilmesi koşulu ile 3 ay daha tedaviye devam edilir. Bu raporun süresi sonunda DAS 28 skorunda toplam 1,2 puandan fazla düşme olması halinde bu durumun yeni düzenlenecek 6 ay süreli sağlık kurulu raporunda belirtilmesi koşulu ile hastaların tedavisine devam edilebilir. Tedavinin devamında DAS 28kriterine 6 ayda bir bakılır, başlangıç ve yeni DAS 28 skorları her sağlık kurulu raporunda belirtilir. Tedaviye rağmen hastanın DAS 28 skorunda, başlangıç DAS 28 skoruna göre, 1,2 puandan fazla düşme olmaması halinde tedavi sonlandırılır.

(2) Tofacitinib, tüm romatoloji uzman hekimleri veya üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik immunoloji veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimlerinden birinin yer aldığı en fazla 6 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak, bu uzman hekimlerden biri veya iç hastalıkları uzman hekimleri tarafından reçete edilebilir.”

MADDE 11 – Aynı Tebliğin 4.2.5 numaralı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (c) ve (d) bentleri eklenmiş, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkra aşağıdaki şekilde eklenmiştir.

“c) Kronik dönemde (spinal şok sonrası dönem) subservikal omurilik hasarı veya multıple skleroza bağlınörojenik detrusor aşırı aktivitesi olan hastalardan, en az 2 farklı antikolinerjik/antimuskarinik tedaviyi 3 ay süre ile kullanmasına rağmen tedaviye yanıt alınamayan ya da bu tedavileri tolere edemeyen hastalarda, bu durumu belirten ve kullanılacak ilacın dozuyla, kullanım süresini içeren üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinde en az bir üroloji uzman hekiminin yer aldığı 3 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak kullanılır. 3 ay süreli raporlar bir uygulama için olup, reçeteler üroloji uzman hekimleri tarafından düzenlenir. Tedavi 3 aydan önce tekrarlanmaz. Tedavinin tekrarı durumunda, gerekliliğinin belirtildiği sağlık kurulu raporuna dayanılarak kullanılır.

  1. d) Sıkışma tipi üriner inkontinans, sıkışma ve sık idrar semptomları olan aşırı aktif mesane endikasyonunda, en az 2 farklı antikolinerjik/antimuskarinik tedaviyi 3 ay süre ile kullanıp tedaviye yanıt vermeyen ya da bu tedavileri tolereedemeyen hastalarda, bu durumu belirten ve kullanılacak ilacın dozuyla, kullanım süresini içeren üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinde en az bir üroloji uzman hekiminin yer aldığı 3 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak kullanılır. 3 ay süreli raporlar bir uygulama için olup, reçeteler üroloji veya kadın hastalıkları ve doğum uzman hekimleri tarafından düzenlenir. Tedavi 3 aydan önce tekrarlanmaz. Tedavinin tekrarı durumunda, gerekliliğinin belirtildiği sağlık kurulu raporuna dayanılarak kullanılır.”

“(2) Yukarıda a ve b bentlerinde sıralanan endikasyonlar için tedaviden yarar görüp tekrarı düşünülen hastalarda 6 aylık periyotlarda her defasında yeni bir sağlık kurulu raporu düzenlenerek en fazla iki uygulama ve tek seansta botoksiçin toplam 300 üniteyi, dysport için 1.000 üniteyi aşmamak üzere yapılabilir.”

“(3) Bu endikasyonlar dışında bedeli ödenmez.”

MADDE 12 – Aynı Tebliğin 4.2.8.A alt maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 6 numaralı fıkra eklenmiştir.

“(1) Yatan hastalar dışında, herhangi bir nedenle malnütrisyon gelişmiş hastalarda enteral beslenme ürünleri verilir. Ancak doğuştan metabolik hastalığı olanlarda, kanser hastalarında, kistik fibroziste, crohn hastalarında, yanık hastalarında veya orogastrik sonda/nazoenterik sonda veya gastrostomi/jejunostomi ile beslenen hastalarda aşağıda belirtilen malnütrisyon koşulları aranmaz. Uzman hekimlerce düzenlenen 6 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak tüm hekimlerce reçete edilmesi halinde bedeli ödenir.”

“(3) Malnütrisyon tanımı raporda belirtilmek kaydıyla;

  1. a) Erişkinlerde;

1) Son 3 ayda ağırlığında %10 ve daha fazla kilo kaybı olanlar veya

2) “Subjektif global değerlendirme kategorisi” C veya D olanlar veya

  1. b) Çocukluk yaş grubunda;

1) Yaşına göre boy ve/veya kilo gelişimi 2 standart sapmanın altında (< -2SD) olanlar,

malnutrisyon tanımı içerisinde kabul edilecektir.”

“(6) Dallı zincirli aminoasitlerden zengin enteral beslenme ürünleri: Karaciğer yetmezliği olan orta ve ağır (evre 2 ve üzeri) ensefalopati gelişmiş hastalarda kullanılabilir. Malnutrisyon kriterleri aranmaz. Gastroenteroloji veya iç hastalıkları uzman hekim raporuna dayanılarak tüm hekimlerce reçete edilebilir.”

MADDE 13 – Aynı Tebliğin 4.2.12.B maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “Gebeliğe sekonderimmün trombositopeni veya gebelik ve ITP beraberliğinde” ibaresi “Gebeliğe sekonder immün trombositopeni veya gebelik ve ITP (Primer İmmun Trombositopeni) beraberliğinde” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 14 – Aynı Tebliğin 4.2.14.C alt maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) Maddenin birinci fıkrasında yer alan “setuksimab,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
  2. b) Maddenin üçüncü fıkrasının (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“h) Azasitidin ve decitabin;

1) Azasitidin;

  1. a) Miyelodisplastik Sendromda (MDS) görülen dirençli anemi tedavisinde;

1) Kemik iliği blast oranının %5’in üzerinde artmış olduğunun belirtildiği, içinde en az bir hematoloji uzmanının bulunduğu 6 ay süre ile geçerli sağlık kurulu raporu ile 18 yaş üstü hastalarda kullanılmak üzere hematoloji uzmanı tarafından en fazla birer aylık tedavi miktarında reçete edilebilir.

2) Azasitidini 6 siklus alan hastalarda yanıt değerlendirilmesi yapılır. Tedaviye başlandığındaki ilk değerine göreblast oranında %50’den daha fazla azalma olmayan hastalarda tedavi kesilir. Blast oranı tedaviye başlandığındaki ilk değerine göre %50 ve daha fazla azalan hastalarda bu durumu belirten yeni bir rapor düzenlenerek yalnızca 2 siklus daha tedaviye devam edilir. Relaps olan hastalarda başlama kriterlerine uygun olarak tedaviye tekrar başlanabilir.

  1. b) Azasitidin; kronik miyelomonositer lösemi (KMML) ve akut miyeloid lösemi (AML) tedavisinde;

1) İçinde en az bir hematoloji uzmanının bulunduğu 6 ay süre ile geçerli sağlık kurulu raporuna dayanılarak hematoloji uzman hekimleri tarafından reçete edilebilir.

2) Söz konusu teşhislerde en fazla 6 siklus kullanılabilir.

2) Decitabin;

  1. a) Miyelodisplastik Sendromda (MDS) görülen dirençli anemi tedavisinde;

1) Kemik iliği blast oranının %5’in üzerinde artmış olduğunun belirtildiği, içinde en az bir hematoloji uzmanının bulunduğu 4 ay süre ile geçerli sağlık kurulu raporu ile 18 yaş üstü hastalarda kullanılmak üzere hematoloji uzmanı tarafından en fazla birer aylık tedavi miktarında reçete edilebilir.

2) Decitabini 4 ay alan hastalarda yanıt değerlendirilmesi yapılır. Blast oranı %5 ve altına inen hastalar ile tedaviye başlandığındaki ilk değerine göre blast oranında %50’den daha az azalma olan hastalarda tedavi kesilir. Blastoranı tedaviye başlandığındaki ilk değerine göre %50 ve daha fazla azalan (ancak Blast oranı %5’in üstünde kalan) hastalarda bu durumu belirten yeni bir rapor düzenlenerek yalnızca 3 ay daha tedaviye devam edilir. Relaps olan hastalarda başlama kriterlerine uygun olarak tedaviye tekrar başlanabilir.

3) Decitabin, yukarıdaki koşullarda 4 haftada bir 5 günlük sürede (20 mg/m2/gün) toplam 100 mg/m2’yi geçmeyecek şekilde kullanılır.

  1. b) Azasitidin ve decitabin birlikte kullanılamaz.”
  2. c) Maddenin üçüncü fıkrasının (n) bendinin son cümlesinde yer alan “tedavi toplam iki yıla tamamlanabilir” ibaresi “tedavi toplam 26 küre tamamlanabilir” şeklinde değiştirilmiştir.
  3. d) Maddenin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(4) SUT’un 4.2.14.C maddesinde yer alan ilaçlardan jinekolojik malignite tedavisinde endikasyonu bulunanlar, ilgili maddelerinde tanımlı uzman hekimlerin yanı sıra yalnızca üçüncü basamak sağlık kurumlarında olmak üzere jinekolojik malignite tedavisinde ayrıca kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekiminin yer aldığı sağlık kurulu raporuna dayanılarak bu uzman hekimlerce de reçete edilebilir.”

MADDE 15 – Aynı Tebliğin 4.2.15 maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) 4.2.15.A maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(3) Kalp kapak biyoprotezi bulunan veya anjiografik olarak belgelenmiş koroner arter hastalığı olan veya tıkayıcı periferik arter hastalığı olan veya serebral iskemik olay (iskemik inme) saptanmış olan  hastalarda; kardiyoloji, iç hastalıkları, nöroloji, kalp damar cerrahisi veya acil tıp uzman hekimlerinden biri tarafından düzenlenen ve 12 ayı geçmemek üzere kullanım süresinin belirtildiği uzman hekim raporuna dayanılarak  tüm hekimlerce reçete edilebilir. Raporun yenilenmesi halinde yukarıda belirtilen hususlar geçerlidir.”

  1. b) 4.2.15.C alt maddesinin birinci fıkrasında yer alan “verapamil-diltiazemin toleransı” ibaresi “verapamil-diltiazem intoleransı” şeklinde değiştirilmiştir.
  2. c) 4.2.15.D-1 alt maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “durumların belirtildiği;” ibaresinden sonra gelmek üzere “üç kardiyoloji uzman hekiminin yer aldığı veya” ibaresi eklenmiştir.

ç) 4.2.15.D-2 alt maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4.2.15.D-2-Rivaroksaban, Dabigatran;

(1) Yetişkin hastalarda;

  1. a) Rivaroksaban; Derin Ven Trombozu (DVT) tedavisi ile akut DVT sonrası tekrarlayan DVT ve PulmonerEmbolizmin (PE) önlenmesinde veya Pulmoner Embolizm (PE) tedavisi ile tekrarlayan PE ve DVT’nin önlenmesinde;
  2. b) Dabigatran; Akut Derin Ven Trombozu (DVT) ve/veya Pulmoner Embolizm (PE) tedavisinde;

En az 2 ay süre ile varfarin kullanılmasından sonra en az birer hafta ara ile yapılan son 5 ölçümün en az üçündevarfarin ile hedeflenen INR değerinin 2-3 arasında tutulamadığı durumlarda varfarin kesilerek rivaroksaban veyadabigatran tedavisine geçilebilir.

(2) Yukarıda tanımlanan durumların belirtildiği kardiyoloji, iç hastalıkları, göğüs hastalıkları, kalp damar cerrahisi uzman hekimlerinden en az üçünün bulunduğu 6 ay süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak bu uzman hekimlerince reçete edilmesi halinde bedeli ödenir.

(3) Rapor süresinin bitiminde ilaç tedavisinin devamına karar verilmesi halinde, bu durumun belirtildiği yeni sağlık kurulu raporu düzenlenerek tedaviye devam edilebilir.”

MADDE 16 – Aynı Tebliğin 4.2.18 maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Endokrinoloji ve metabolizma uzman hekimi tarafından düzenlenen en fazla üç ay süreli uzman hekim raporuna dayanılarak tüm hekimler tarafından reçete edilebilir. Yazılan her reçeteye, hastanın bir önceki reçeteye göre kaybettiği kilo, diyet ve egzersize uyduğu, BMI değeri hekim tarafından yazılarak kaşe ve imza onayı yapılacaktır.”

MADDE 17 – Aynı Tebliğin 4.2.23 maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(6) Lipozomal amfoterisin-B, lipid kompleks veya kolloidal dispersiyon amfoterisin-B’nin parenteral formları,kaspofungin, anidilofungin, vorikanazol, posakonazol veya ıtrakonazol (infüzyon) yukarıdaki şartları sağlayan uzman hekim raporu ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı onayı ile yatarak tedavide kullanılır. Bu ilaçların oral formları iseenfeksiyon hastalıkları uzmanınca düzenlenecek uzman hekim raporuna dayanılarak tüm uzman hekimlerce reçetelenmesihalinde ayakta tedavide de kullanılabilecektir.”

MADDE 18 – Aynı Tebliğin 4.2.27.A maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve beşinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“(4) Kombine koagülasyon faktörü/protrombin kompleksi konsantreleri; konjenital ve kazanılmış (edinsel)koagülasyon bozukluğu olan hastalarda; hafif-orta şiddetteki kanamalarda, merkezi sinir sistemi kanamalarında, hayatı tehdit eden (hemodinamiği bozan) şiddetli kanamalarda veya cerrahi operasyonlarda, bu durumun ve hastanın tanısı ile faktör düzeyini de (glanzmann trombastenisi ve inhibitör gelişmiş hastalarda bu düzey aranmaz) gösterir hematoloji uzman hekiminin yer aldığı sağlık kurulu raporuna dayanılarak tüm uzman hekimler tarafından bir dozda kullanılır. Kullanılan ünitenin kaç dozluk olduğu hekim tarafından reçete/tabela üzerinde belirtilir.”

“c) Kazanılmış (edinsel) koagülasyon bozukluklarında (K vitamini yetersizliği, karaciğer yetmezliği gibi) oluşan kanamalarda ilgili kanama yeri belirtilmek koşulu ile tüm uzman hekimlerce bir günlük dozda verilebilir. İdame tedavi,prospektüsünde belirtilen doz şemasına uygun olarak yalnızca hematoloji uzman hekimlerince yapılabilir.”

MADDE 19 – Aynı Tebliğin 4.2.27.B alt maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “(ITP)” ibaresi “(ITP/Primerİmmun Trombositopeni)” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 20 – Aynı Tebliğin 4.2.38 maddesinin beşinci fıkrasının altıncı cümlesinde yer alan “yalnızca endokrinoloji uzmanlarınca” ibaresi “endokrinoloji veya iç hastalıkları uzman hekimlerince” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 21 – Aynı Tebliğin 4.5.1 numaralı maddesinin ikinci fıkrası sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde; eczaneler ile sözleşme yapılıncaya kadar bu ülkedeki Kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularınca düzenlenen reçete bedelleri, SUT’un 4.4 maddesinde belirtildiği şekilde kamu iskontosu ile en yüksek eczacı iskontosu ve ilaç katılım payı düşüldükten sonra, kalan kısım Kurum tarafından ilgiliye ödenecektir. Ödeme için, eczane tarafından verilen ilaçları ve tutarını gösteren faturanın ilaç fiyat kupürleri/karekodları ile birlikte ibraz edilmesi gerekir.”

MADDE 22 – Aynı Tebliğin 5.2.1 numaralı maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “mücavir alan” ibaresi “Yerleşim yeri” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 23 – Aynı Tebliğ eki “Hizmet Başı İşlem Puan Listesi” nde (EK-2/B) aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) Listede işlem adı, açıklama, işlem puanında değişiklik yapılan işlemler ile Listeye eklenen işlemler bu Tebliğ eki (1) numaralı listede belirtilmiştir.
  2. b) Listeden çıkarılan işlemler bu Tebliğ eki (2) numaralı listede belirtilmiştir.

MADDE 24 – Aynı Tebliğ eki “Tanıya Dayalı İşlem Puan Listesi” nde (EK-2/C) aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) Listede işlem adı, açıklama, işlem puanında değişiklik yapılan işlemler ile Listeye eklenen işlemler bu Tebliğ eki (3) numaralı listede belirtilmiştir.
  2. b) Listeden “P611120” SUT kodlu “Pilon kırığı cerrahi tedavisi” işlemi çıkarılmıştır.

MADDE 25 – Aynı Tebliğ eki “İntraoperatif Nöromonitorizasyon” İşleminin Ayrıca Faturalanabileceği İşlemlerListesi   EK-2/D-4 listesinde yer alan “P615970/615970” SUT kodlu “Torakal disk eksizyonu” işleminin adı “Torakaldisk eksizyonu/interbody füzyon ameliyatı (ekstrem lateral, direkt lateral)” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 26 – Aynı Tebliğin “Birden Fazla Branşta Kullanılan Tıbbi Malzemeler (EK-3/A) Listesi”nde  fiyatlarıbelirlenen SUT kodları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

 

SUT

KODU

MALZEME ALAN TANIMI

SUT FİYAT

 

400.011

HEMOSTATİK ETKEN İÇEREN TAMPON (100 cm2‘den küçük) ( 5cc )

75,00

400.012

HEMOSTATİK ETKEN İÇEREN TAMPON (100 cm2‘den küçük) ( 3 cc )

45,00

 

MADDE 27 – Aynı Tebliğ eki “Eksternal Alt ve Üst Ekstremite Gövde Protez Ortezler” adlı EK-3/C-2 listesine “OP1301” SUT kodlu tıbbi malzemeden sonra gelmek üzere aşağıdaki tıbbi malzeme eklenmiştir.

 

EKSTERNAL ALT VE ÜST EKSTREMİTE GÖVDE PROTEZ ORTEZLER EK-3/C-2

SUT

KODU

TIBBİ MALZEME ALAN TANIMI

   

YENİLENME

SÜRESİ

ÖZEL

KOŞULLAR

AKTİVİTE

SKORU

FİYAT

(TL)

OP1341

GÖRME ENGELLİLER İÇİN TELESKOPİK

VEYA KATLANABİLİR BASTON

C*

H

1 YIL

   

22,00

 

MADDE 28 – Aynı Tebliğin “Omurga Cerrahisi Alan Grubuna Ait Tıbbi Malzemeler (EK-3/E-1) Listesi”nde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) “PERKÜTAN POSTERİOR KİFOPLASTİ” başlığının altında yer alan ödeme kriterleri ve/veya kurallarının ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Perkütan Posterior Kifoplasti alan tanımında yer alan “KİT” içeriğinde işlem için gerekli olan malzemeler ve SUT kodları 3 (üç) grupta toplanmış olup aşağıda belirtildiği gibidir:

1- KİFOPLASTİ KİT-1: 102.460,102.465,102.470,102.475,102.480,102.485,102.490, 102.495,102.500

2- KİFOPLASTİ KİT-2: 102.505,102.510,102.515,102.520,102.525,102.530,102.535

3- KİFOPLASTİ KİT-3 RF KONTROLLÜ: (İntroduser (Çalışma Kanülü), Osteotom (Kemik Keskisi), Kilitleme Dağıtım Kanülü, Kemik Çimentosu Aktivasyon Aparatı, Kemik Çimentosu ve Kemik Çimentosu Karıştırıcıları)” 

  1. b) “103.051” SUT kodlu tıbbi malzemeden sonra gelmek üzere aşağıdaki tıbbi malzeme eklenmiştir.

 

SUT

KODU

TIBBİ MALZEME ALAN TANIMI

FİYAT

(TL)

103.103

OMURGA TÜMÖRÜ RADYOFREKANS ABLASYON ve RESTORASYON KİTİ (İntroduser(Çalışma Kanülü), Osteotom (Kemik Keskisi), RF Ablasyon Aleti)

 
 

Eğitim verme yetkisi bulunan üçüncü basamak resmi sağlık kurumlarında, omurga korpusunda sınırlı, nörolojik kaybı bulunmayan, primer veya metastatik benign/malign tümörlerde kullanılması halinde hasta başına her bir girişimde en fazla 1 (bir) kit bedeli olmak üzere Kurumca bedeli karşılanır

 

 

  1. c) “103075” SUT kodlu tıbbi malzemenin fiyatı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

103075

MİNİMAL İNVAZİV SAKROİLİAK VİDASI

1.500,00

 

MADDE 29 – Aynı Tebliğin “Beyin Cerrahisi Branşı Kranial Cerrahisi Alan Grubuna Ait Tıbbi Malzemeler (EK-3/E-2) Listesi”nde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) Listede yer alan “KRANİAL ELEKTROFİZYOLOJİK ÇALIŞMA / HARİTALAMA / RADYOFREKANS” başlığı “KRANİAL ELEKTROFİZYOLOJİK ÇALIŞMA / HARİTALAMA” olarak değiştirilmiştir.
  2. b) Listeden çıkarılan tıbbi malzemeler bu Tebliğ eki Liste (4)’de belirtilmiştir.

MADDE 30 – Aynı Tebliğin “Ortopedi ve Travmatoloji Branşı Artroplasti Alan Grubuna Ait Tıbbi Malzemeler (EK-3/F1) Listesi”nde fiyatları belirlenen tıbbi malzemeler bu Tebliğ eki Liste (5)’de belirtilmiştir.

MADDE 31 – Aynı Tebliğin “Kardiyoloji Branşına Ait Tıbbi Malzemeler (EK-3/H) Listesi”nde yer alan “KR1153” SUT kodlu tıbbi malzemenin fiyatı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

KR1153

STENT, AORT KOARKTASYONU(KAPLI, KAPSIZ)

3.280

 

MADDE 32 – Aynı Tebliğin eki “Ayakta Tedavide Sağlık Raporu (Uzman Hekim Raporu/Sağlık Kurulu Raporu) ile Verilebilecek İlaçlar Listesi” nde (Ek-4/F) aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

  1. a) 11 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“11. Palonosetron HCL (her bir kemoterapi uygulamasında 7 gün için 1 flakon), Granisetron, Ondansetron,Tropisetron”

  1. b) 27 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“27. Tobramisin İnhaler ve Kolistimetat (Kistik fibrozis hastalarında pseudomonas aeruginosa’ya bağlı kronik akciğer enfeksiyonunda ödenir. İlk defa ilaç kullanacak hastalarda; son 6 ay içerisinde alınan solunum yolu kültüründe (balgam veya bronkoalveolar lavaj) p.aeruginosa pozitif kültür sonuçları ve tarihleri Üniversite veya eğitim ve araştırma hastanelerinde göğüs hastalıkları uzmanı veya enfeksiyon hastalıkları uzmanlarınca düzenlenecek 1 yıl süreli sağlık kurulu raporunda belirtilir. Raporun yenilenmesi durumunda devam tedavisi olduğu, yeni pozitif kültürün tarihi ve sonucu belirtilir. Sağlık raporuna dayanılarak bu hekimlerce tobramisin en fazla 1 kutu, kolistimetat 1 aylık dozda (ilk reçetedahil) reçetelenir. Sonraki her reçete için yeni pozitif kültür tarihi ve sonucu reçete veya raporda belirtilir.)”

  1. c) 49 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“49. Omalizumab

  1. a) 12 yaş ve üzeri hastalarda ağır persistan alerjik astımlı ve vücut ağırlığı 20-150 kg olan, yüksek dozkortikosteroid ve uzun etkili beta 2 agonist ve/veya lökotrien reseptör antagonisti tedavisine rağmen yanıt alınamayan, ev tozu akarı, kedi köpek tüyü, hamamböceği ve mold sporları gibi en az bir prenial alerjene duyarlı olduğu gösterilmiş (cilt testleri veya spesifik IgE pozitifliği ile) serum Ig E düzeyinin 30-1500 IU/ml olduğu belirlenen durumlarda, alerji, göğüs hastalıkları ve klinik immunoloji uzman hekimlerinden en az ikisinin yer aldığı 16 hafta süreli sağlık kurulu raporuna dayanılarak bu hekimlerce reçetelenir. 16 haftanın sonunda tedaviden cevap alınması halinde bu durumun belirtileceği 1 yıl süreli yeni sağlık kurulu raporu düzenlenerek yine bu hekimlerce reçetelenir.
  2. b) Kronik İdiyopatik Ürtiker hastalarından daha önce en az 6 ay süreyle antihistaminik tedavisi almış ancak yanıt alınamamış olan hastalarda, üniversite ve eğitim-araştırma hastanelerinde dermatoloji ve/veya alerji ve/veya immunolojiuzman hekimlerinden en az birinin bulunduğu sağlık kurulu raporuna istinaden tedaviye başlanır. Rapor süresi 3 ayı geçemez. İlk 3 aylık omalizumab ile tedavi süresi sonunda yanıt alındığının raporda belirtilmesi koşuluyla hekim tarafından uygun görülen zaman dilimi sonrasında ikinci 3 aylık tedavi verilebilir. Tedavi süresi 6 aya tamamlanarak tedavi sonlandırılır. 6. aydan sonra nüks olan hastalarda bu durumun raporda belirtilmesi koşuluyla, tekrar 6 ay süreyleantihistaminik tedavisi alma koşulu aranmaksızın aynı koşullarda tedavi tekrarlanabilir. Reçeteler dermatoloji veya alerji ve/veya immunoloji uzman hekimlerince düzenlenir.”

ç) 59, 60 ve 61 numaralı maddeler aşağıdaki şekilde eklenmiştir.

“59. İdebenon; yalnızca Fridreich Ataksisi veya serebral ataksi endikasyonunda, nöroloji uzman hekimi raporuna istinaden nöroloji uzman hekimlerince reçetelenir.

  1. Biotin; yalnızca Doğuştan Metabolik ve Kalıtsal Hastalıklar, MNGIE (MitokondriyalNörogastrointestinalEnsefalomiyelopati) ve Mitokondrialsitopatiendikasyonlarında; metabolizma hastalıkları veya endokrinoloji uzman hekimlerince düzenlenecek uzman hekim raporuna istinaden tüm hekimlerce reçete edilir.
  2. Ketojenik tıbbi mama; üç ve üzerinde antiepileptik tedavi uygun doz ve süre kullanılmış olmasına rağmen cevap alınamayan dirençli epilepsi hastalarında, bu durumun belirtildiği çocuk nöroloji veya metabolizma hastalıkları tarafından düzenlenen 6 ay süreli uzman hekim raporuna istinaden yine bu hekimlerce veya çocuk hastalıkları uzman hekimlerince reçetelenir. Raporda doz, hastanın kalori/kg hesabına göre düzenlenir.”

MADDE 33 – Aynı Tebliğin;

  1. a) “Ortopedi ve Travmatoloji Branşı Artroskopi ve Eklem Cerrahisi Alan Grubuna Ait Tıbbi Malzemeler Listesi” EK-3/F-2 bu Tebliğ eki Liste (6)’de yer aldığı şekilde yeniden düzenlenmiştir.
  2. b) “Ortopedi ve Travmatoloji Branşı Tümör Rezeksiyon Alan Grubuna Ait Tıbbi Malzemeler Listesi” EK-3/F-3 bu Tebliğ eki Liste (7)’de yer aldığı şekilde yeniden düzenlenmiştir.
  3. c) “Ortopedi ve Travmatoloji Branşı Travma ve Rekonstrüksiyon Alan Grubuna Ait Tıbbi Malzemeler Listesi”EK-3/F-4 bu Tebliğ eki Liste (8)’de yer aldığı şekilde yeniden düzenlenmiştir.

ç) “Anesteziyoloji, Reanimasyon ve Ağrı Tedavisi Branşına Ait Tıbbi Malzemeler Listesi” (EK-3/T) bu Tebliğ eki Liste (9)’de yer aldığı şekilde yeniden düzenlenmiştir.

  1. d) “Xenogreft Ürün Grubu Listesi” EK-3/N-2 bu Tebliğ eki Liste (10)’de yer aldığı şekilde yeniden düzenlenmiştir.

MADDE 34 ‒ Bu Tebliğin;

  1. a) 2, 3, 21 inci maddeleri 18/4/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
  2. b) 4 üncü maddesi 25/7/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
  3. c) 7 nci maddesi 1/8/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

ç) 8 inci maddenin (a) bendi 1/9/2014 tarihinde,

  1. d) 33 üncü maddesi 1/10/2014 tarihinde,
  2. e) 9 ila 20 nci maddesi ile 32 nci maddesi yayımı tarihinden 5 iş günü sonra,

f ) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 35 – Bu Tebliğ hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yürütür.

 

 

 

Ekleri için tıklayınız.

 

 

Belgesiz yurtdışı harcamaları nasıl vergiden düşülür ?

Başlık Belgesi temin edilemeyen masrafların ne şekilde gider yazılacağı hk.
Tarih 02/06/2014
Sayı 11395140-105[234-2012/VUK-1- . . .]–1549
Kapsam
 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[234-2012/VUK-1- . . .]–1549

02/06/2014

Konu

:

Belgesi temin edilemeyen masrafların ne şekilde gider yazılacağı.

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumunuzun uluslararası hava kargo taşımacılığı işi ile iştigal ettiğini, verdiğiniz hizmetlerin tamamını yurtdışında gerçekleştirdiğinizi, buna mukabil hizmet üretilirken kullandığınız girdilerin çoğunu da hizmet olarak yurtdışında ve yerinde temin ettiğinizi, hizmetin verilip alındığı ülkeler gelişmiş ülkeler olabileceği gibi mali sistemi ile belge düzeni oturmamış, savaş ve kaos ortamının olduğu ülkelerin de olabildiğini, bu gibi durumlarda fatura temini konusunda sıkıntılar oluşabildiğini ayrıca ülkenin uzaklığı, hizmeti veren firma yetkililerinin muhasebe ve yabancı dil bilgisi düzeyi ya da iletişim bilgilerindeki değişiklikler ile uçağın havadayken aldığı hizmetin (üst geçiş gibi) tespit edilememesi ve hizmeti veren ülkenin bu hizmet bedelini uzunca bir süreden sonra istemesinin karşılaştığınız diğer zorluklar olduğunu, buna benzer nedenlerden dolayı faturaların bazen hiç temin edilemediğini bazen de ilgili dönemden çok sonra elinize ulaştığını, gelen belgelerin içeriğinin fatura bilgilerini ihtiva etmesine rağmen üzerinde fatura yazmadığını bu nedenle ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesine ilişkin gerçekleşen giderlerin Kurumlar Vergisi matrahının hesabında kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate aldığınızı belirterek;

            -Takvim yılı kapandıktan sonra tarafınıza ulaşan yurtdışı hizmet faturalarını kayıtlarınıza alırken, düzenleme tarihi yerine postayla ya da elektronik ortamda elinize ulaşan tarihe göre kayıtlarınıza alıp, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı,

            -Ülkemizden farklı mali sisteme sahip ve gelişmiş belge düzeninin olmadığı ülkelerde düzenlenen, üzerinde “invoice” ibaresi bulunmayan belgelerin Vergi Usul Kanununda tanımlanmış olan fatura ve benzeri belge tanımına uyup uymadığı ve dolayısıyla kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı,

            -Ödemeleri banka havalesi ya da kredi kartıyla yapıldığı halde belgesi temin edilemeyen giderlerin nasıl giderleştirileceği ve söz konusu ödemelerin 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40/1 maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında tereddüt hâsıl olduğundan Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

            Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Vergi uygulamaları açısından tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereğince, her gelir veya gider unsuru ait olduğu hesap döneminin kazancının tespitinde dikkate alınmalıdır.

            193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, safi kazancın tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler sayılmış olup maddenin (1) numaralı bendinde ise ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin (ihracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler) safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.

            Konuyla ilgili olarak 194 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “4. Götürü Gider Uygulamasında Hasılat” başlıklı bölümünün “c) Yurt Dışı Taşımacılık Hasılatı” başlıklı bölümünde, her türlü yurt dışı taşımacılık faaliyetinden döviz olarak sağlanan hasılatın götürü gider uygulamasına konu olabileceği, “yurt dışı taşımacılık” ifadesinden başlangıç veya bitiş noktasından herhangi biri veya her ikisi yurt dışında bulunan taşımacılık işlerinin anlaşılması gerektiği, yük taşımacılığının yanı sıra yolcu taşımacılığından sağlanan hasılatın da götürü gider uygulamasına konu olabileceği açıklamalarına yer verilmiştir.

            Aynı Tebliğin “5. Götürü Olarak Hesaplanan Giderlerin Muhasebeleştirilmesi” başlıklı bölümünde ise, “Götürü gider uygulaması, mükelleflerin yurt dışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilemeyenlerin, anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın belli bir oranını aşmamak şartıyla ticari kazançtan indirilmesini öngören bir müessesedir. Dolayısıyla götürü gider hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin malvarlığında bir azalma meydana gelmiş olması gerekir.” denilmiştir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsik edileceği hükme bağlanmıştır.

            “Tevsiki Zaruri Olmayan Kayıtlar” başlıklı 228 inci maddesinde ise; “Aşağıdaki giderler için ispat edici kâğıt aranmaz:

            1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;

            2. Vesikanın teminine imkân olmayan giderler;

            3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.

            1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.”  hükmü yer almaktadır.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, yurt dışı taşımacılık faaliyetinde bulunan kurumunuzun, yurt dışı taşımacılığı faaliyeti ile ilgili olarak yurtdışında yapılmış olan ancak belgelendirilemeyen giderlerin nakden yapıldığının ve nakit çıkışının muhasebe kayıtlarında izlendiğinin tevsik edilmesi durumunda bu harcamalara karşılık olmak üzere, yurtdışı taşımacılık faaliyeti sonucu döviz olarak elde ettiğiniz hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla hesaplanan götürü giderin kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, harcama yapılmadıkça belirtilen şekilde hesaplanan götürü gider kurum kazancının tespitinde dikkate alınamayacaktır.

            Hesap dönemi kapandıktan sonra tarafınıza ulaşan yurt dışı hizmet faturalarını kayıtlarınıza alırken fatura içeriği hizmetlerin ilgili olduğu hesap döneminde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

            Diğer taraftan, 253 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler” başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri belirtilerek, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükelleflerin, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında gösterecekleri, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgelerini tercüme ettirmek zorunda oldukları açıklanmış bulunmaktadır.

            Bu itibarla, yurtdışında mukim olan firmaların tarafınıza düzenlediği belgelerin, ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belge sayılması durumunda, mezkur belgeler vergi kanunları açısından ispat edici belge olarak kabul edilmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Arsa ve üzerindeki bina için amortisman ayrılması hk.

İşletmeye kayıtlı birden fazla gayrimenkulün elden çıkarılmasında istisna uygulaması hk.- 17/07/2014

Başlık İşletmeye kayıtlı birden fazla gayrimenkulün elden çıkarılmasında istisna uygulaması hk.
Tarih 17/07/2014
Sayı 11395140-105[328-2012/VUK-1- . . .]-1896
Kapsam
 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[328-2012/VUK-1- . . .]-1896

17/07/2014

Konu

:

İşletmeye kayıtlı birden fazla gayrimenkulün elden çıkarılmasında istisna uygulaması hk.

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden;

            – … tarihinde … m² arsa satın alarak üzerine … tarihinde tamamlanan fabrika binası ve idare binası inşa ettiğiniz, söz konusu binaların kullanılmaya başlanmasını takiben … tarihinde “fabrika binası-idari bina ve arsası” olarak tapu aldığınız, … tarihinde ise söz konusu gayrimenkulün cins değişikliği yapılmaksızın 1 parseli “fabrika binası ve idare binası arsası” ve 2 parseli de 2 ayrı arsa olmak üzere 3 parsele böldüğünüz,

            – … tarihinde satın alınarak aktife kaydettiğiniz … m²  arsanın da … tarihinde cins değişikliği olmaksızın, ayrı ayrı arsa olmak üzere 2 parsele böldüğünüz

            belirtilerek aktifte kayıtlı olan söz konusu fabrika binası-idari bina ile 4 adet arsanın tamamını satmayı düşündüğünüzden bahisle; söz konusu gayrimenkullerin aktifinizde 2 yıl kayıtlı olma şartının uygunluğuna … tarihinde yapılan bölünme işlemlerinin engel teşkil edip etmediği; söz konusu gayrimenkulleri satmanız durumunda oluşacak kârın tamamının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesi kapsamında yer alan yenileme fonu olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ile arsa ve bina satış kârından oluşacak bu fonun bina veya arsa ve tarla alımında kullanılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununa göre tamamının mı yoksa %75’inin mi istisna kapsamında değerlendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

            l- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İstisnalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde;

            “Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmı.

            Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

            İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.

            ….

            Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

             hükmü yer almaktadır.

             Kurumların iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmaz ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlara yönelik bu istisnanın temel amacı, kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak ve işletmelerin finansal yapılarını güçlendirmektir.

            Buna göre, özelge talep formunuzda da belirtildiği üzere söz konusu taşınmazların satışından elde edilecek kazancın şirketinizce yine taşınmaz alımında kullanılması, bağlı bir değerin (taşınmaz) başka bir bağlı değere (taşınmaza) dönüştürülmesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum söz konusu istisnanın getiriliş amacına aykırı olacağından anılan taşınmazların satışından elde edilecek kazancın, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında istisnaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.      

            ll- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

            213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 314 üncü maddesinde ” Boş arazi ve boş arsalar amortismana tabi değildir. Ancak:

          1. Tarım işletmelerinde vücuda getirilen meyvalık, dutluk, fındıklık, zeytinlik ve güllüklerle incir bahçeleri ve bağlar gibi tarım tesisleri;

            2. İşletmede inşa edilmiş olan her nev’i yollar ve harklar; amortismana tabi tutulur.” hükmü bulunmaktadır.

            Anılan Kanunun 328 inci maddesinde ise; “Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

            Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

            Devir ve trampa satış hükmündedir.

            Şu kadar ki satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

            Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.” hükmüne yer verilmiştir.

            Bu hüküm uyarınca, yenileme fonunun ayrılabilmesi; amortismana tabi bir iktisadi kıymetin varlığı ve bu kıymetin satılmasından oluşan kârın aynı neviden yeni bir iktisadi kıymet alımında kullanılması halinde söz konusu olabilmektedir. Ayrıca yenileme fonundan yararlanabilmek için satılan kıymetin yenilenmesinin zaruri bulunması veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilip teşebbüse geçilmiş olunması gerekir. Eğer elden çıkarılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zaruri bulunduğu açıksa bu yenileme fonu ayrılması için yeterlidir.

            Bu itibarla, fabrika binasının satışı neticesinde ortaya çıkan kârın, sadece yeni bir fabrika binasının iktisabı amacıyla yenileme fonuna alınması mümkün olup, başka yatırım giderlerinin karşılanması amacına yönelik olarak yenileme fonuna aktarılması mümkün bulunmamaktadır.

            Diğer taraftan, amortismana tabi olmayan arsaların satışından elde edilecek kârın, bina, arsa veya tarla alımında yenileme fonu olarak kullanılması mümkün değildir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Tapu tescili yapılmadan fiiilen teslim edilen konutların KDV iadesini etkileyip etkilemeyeceği ile konut için ödenen bedellerin iadesinde belge düzeni hk.

Başlık Tapu tescili yapılmadan fiiilen teslim edilen konutların KDV iadesini etkileyip etkilemeyeceği ile konut için ödenen bedellerin iadesinde belge düzeni hk.
Tarih 02/06/2014
Sayı 11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]–1547
Kapsam
 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]–1547

02/06/2014

Konu

:

Tapu tescili yapılmadan fiiilen teslim edilen konutların KDV iadesini etkileyip etkilemeyeceği ile konut için ödenen bedellerin iadesinde belge düzeni

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kurumunuz tarafından inşa edilen konutlardan bir kısmının teslim edilerek faturalarının düzenleneceği, söz konusu satışın vadeli olarak senet ile yapılacağı ve borcun tamamen bitmiş olması durumunda tapuların teslim edileceği belirtilerek;

             -Fiili teslimi fatura düzenlenmek suretiyle gerçekleşen konutların tapularının daha sonra verilecek olmasının, indirimli orana tabi teslimlere ilişkin katma değer vergisi (KDV) iade talebine herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığı,

            -Senet taksitlerinin herhangi bir dönemden sonra ödenmemesi halinde daire tapusunun verilmeyecek olması ve ödenmiş taksit tutarlarının müşteriye iade edilecek olması koşulları göz önüne alındığında, iade işlemi için müşteriniz tarafından kurumunuza hangi belgenin düzenlenmesi gerektiği ile gider pusulası düzenlenip düzenlenemeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

             I) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

             – 1/1 inci maddesinde, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

            – 2/1 inci maddesinde, teslimin bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

            – 3/c maddesinde, mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satışlarda zilyetliğin devrinin teslim sayıldığı,

            – 10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile (b) bendinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile meydana geldiği

            hükme bağlanmıştır.

           Anılan Kanunun 29/2 nci maddesinde ise, bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olması durumunda aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği; ancak 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin %51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödeneceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin nakden iade edileceği hüküm altına alınmıştır.

            Esas olarak gayrimenkul satışlarında mülkiyetin devri, gayrimenkulün tapuda alıcı adına tescil edilmesi suretiyle gerçekleşmekle birlikte, tapuya alıcı adına tescilin yapılmasından önce gayrimenkulün alıcının fiili kullanımına sunulması (fiili olarak teslim edilmesi) ve alıcı tarafından malik gibi kullanılmaya başlanılması halinde, KDV uygulaması bakımından gayrimenkulün alıcının fiili kullanımına bırakılması anında vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.

            Konut teslimlerinde bulunan mükelleflerin iade hakkının doğması için, iade hakkını doğuran işlemin fiilen gerçekleşmesi gerekmektedir. İşlemden önce fatura düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olay meydana gelmekte ancak, iade hakkı doğmamaktadır.

            Bu nedenle 150 m² nin altındaki konut teslimlerinden önce fatura düzenlenmesi halinde, bu teslimler üzerinden %1 vergi hesaplanarak beyan edilmesi, iade talebinin ise en erken konutların fiilen teslim edildiği vergilendirme döneminde yapılması gerekmektedir.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumunuz tarafından inşa edilip vadeli senet düzenlenmek suretiyle satışı gerçekleştirilen konutların tapuya tescil işleminden önce alıcının fiili kullanımına sunulması ve alıcı tarafından malik gibi kullanılmaya başlanılması halinde, konutların alıcıların fiili kullanımına bırakıldığı anda vergiyi doğuran olay meydana gelecek ve bu işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminde de 150 m² nin altındaki konut teslimlerine ilişkin olarak iade hakkı doğacaktır.

            II) VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

            – 227 nci maddesinde, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,

            – 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

            – 231/5 inci maddesinde, “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,

            – 234 üncü maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

            …Vergiden muaf esnafa;

            Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.

            Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.

            Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir.” 

            hükümlerine yer verilmiştir.

            Buna göre¸ fiilen teslimi fatura düzenlenmek suretiyle gerçekleşecek olan ve vadeli senet ile yapılacak konut satışlarınızda, tapuya tescil işlemi öncesinde müşterileriniz tarafından senet taksitlerinin herhangi bir dönemden sonra ödenmemesi durumunda müşterilerinizin o güne dek ödediği bedelin iadesi işleminde vergi mükellefiyeti bulunan müşterinizin şirketiniz adına fatura düzenlemesi ve faturaya iade olduğu belirtilen bir şerh düşülmesi gerekmekte olup, vergi mükellefi olmayan müşterinizin iadesinde ise gider pusulası düzenlemeniz gerekmektedir.

           Öte yandan, vadeli senet ile yapılacak konut satışlarınızda konutun tapuya tescil işlemi öncesinde alıcı tarafından malik olarak kullanılmaya başlanması halinde alıcıların kullanımına terk edildiği tarihten itibaren azami yedi gün içinde fatura düzenlemeniz gerektiği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim

Kooperatif ortaklarına fatura keser mi ? Keserse hangi bedel üzerinden ?

Başlık Kooperatifin üyelerine yapacağı işyeri teslimlerinde belge düzeni hk.
Tarih 23/07/2014
Sayı 11395140-019.01-1935
Kapsam
 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-019.01-1935

23/07/2014

Konu

:

Kooperatifin üyelerine yapacağı işyeri teslimlerinde belge düzeni.

 

 

            İlgi dilekçenizde, işyeri yapı kooperatifiniz tarafından inşaası tamamlanmak üzere olan işyerlerinin üyelerinize tesliminde faturanın hangi bedel üzerinden düzenleneceği hususu sorulmaktadır.

            I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

          5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasının “b” bendiyle, kooperatiflerin kazançlarının kurumlar vergisine tabi olduğu, 2 nci maddesiyle de, kooperatiflerin, 24/04/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri ifade ettiği hükme bağlanmıştır.

            Kurumlar Vergisi Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının “k” bendi hükmüyle de; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır.

            Ayrıca, kooperatiflerin hangi şartlar dahilinde kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hususundaki ayrıntılı açıklamalara 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13” bölümünde yer verilmiş olup, kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyeti için gerekli şartları topluca sağlaması halinde söz konusu muafiyetten faydalanmanız mümkün bulunmaktadır.

            Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun “Safî kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığı ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, inşaat devam ederken kat irtifakı kurulmak suretiyle alıcıya fiilen teslim edilen gayrimenkullerde vergiyi doğuran olay, gayrimenkullerin tamamlanarak bunlar üzerindeki tasarruf hakkının alıcılara devredilmesi ile gerçekleşeceğinden, inşaat devam ederken arsa üzerine kat irtifakı kurulmak suretiyle yapılan satışlar karşılığında tahsil edilen bedellerin avans olarak değerlendirilmesi ve inşaatın tamamlanıp üyelere teslimin yapıldığı yılda avanslar da dahil olmak üzere satış bedelinin bu dönemin kazancı olarak dikkate alınması gerekmektedir.

            Ancak, dairelerin tamamlanması ile ilgili muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda, gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

            II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1 inci maddesine göre, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler KDV ye tabi bulunmakta olup, aynı Kanunun 20 nci maddesine göre verginin matrahını işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel oluşturmaktadır. Ancak, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde verginin matrahı, Kanunun 27/1 inci maddesi uyarınca emsal bedel veya emsal ücret olacaktır.

            Buna göre, üyelerinize yapacağınız işyeri teslimlerinize ilişkin olarak işlem bedeli üzerinden, bedelin bilinememesi ya da bulunamaması halinde ise Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenecek emsal bedeller üzerinden fatura düzenlenmesi ve bu bedel üzerinden genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir.

            Öte yandan, aynı Kanunun 17/4-k maddesinde ise, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV den istisna olduğu hükmü yer almakta olup, kooperatifinizin organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla kurulmuş olması halinde, söz konusu işyerlerinin kooperatifiniz üyelerine teslimi Kanunun 17/4-k maddesine göre KDV den istisna olacağından, bu teslimlere ilişkin olarak düzenleyeceğiniz faturalarda KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

            III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde tanımlanmış olup, 231 inci maddesinin 5 inci bendinde; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükümleri yer almaktadır.

            Mezkûr Kanunun 262 nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği, 269 uncu maddesinde, iktisadi işletmelere dahil bulunan gayrimenkullerin maliyet bedeliyle değerleneceği ve 270 inci maddesinde de “Gayrimenkullerde, maliyet bedeline satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:

            …

            Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.” hükmü yer almaktadır.

            Bu hükümlere göre, kooperatifinizin yaptığı işyerlerini üyelerine teslimi sırasında işyerinin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden) itibaren yedi gün içinde (tapudaki tescili sırasında belirtilen vergi değerinden az olmamak kaydıyla) maliyet bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

13 Sıra nolu MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU GENEL TEBLİĞİ

25 Ağustos 2014  PAZARTESİ

Resmî Gazete

Sayı : 29099

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU GENEL TEBLİĞİ

(SIRA NO: 13)

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve Kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, şüpheli işlem bildirimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 10/12/2007 tarihli ve 2007/13012 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 27 ve 28 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

  1. a) Başkanlık: Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığını,
  2. b) ONLINE: Şüpheli işlem bildirimlerinin elektronik ortamda gönderilmesine imkan tanıyan sistemi,
  3. c) ŞİB formu: Şüpheli işlem bildirim formunu,

ç) Şüpheli işlem: Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halini,

  1. d) Yükümlü: Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde sayılanlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimlerini,
  2. e) Yönetmelik: 10/12/2007 tarihli ve 2007/13012 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliği,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Şüpheli İşlem Bildirimine İlişkin Usul ve Esaslar

Genel esaslar

MADDE 4 – (1) Yükümlüler tarafından, şüpheli bir işlemle karşılaşıldığında, işlem hakkında yetki ve imkânlar ölçüsünde araştırma yapıldıktan sonra, edinilen bilgi ve bulgular çerçevesinde, ŞİB formu doldurulmak suretiyle Başkanlığa şüpheli işlem bildiriminde bulunulur.

(2) Şüpheli işlemler, herhangi bir parasal sınır gözetmeksizin Başkanlığa bildirilir.

(3) Şüpheli işlem kavramında geçen işlem ifadesi tek bir işlem ile sınırlı olmayıp, birden çok işlemi kapsayabilir. Birden çok işlem bir arada ele alınarak değerlendirildiğinde şüphe arz eden işlemler için tek bir ŞİB formu düzenlenir.

(4) Bildirim sürecinde, işlemin niteliği veya müşteri profiliyle ilgili daha ayrıntılı araştırma yapılması gerekebilir. Yetki ve imkânlar ölçüsünde yapılacak bu araştırmanın amacı, şüpheyi destekleyecek ek bulguların olup olmadığını tespit etmektir. Araştırma yapılırken, müşterinin, kendisi hakkında bildirimde bulunulacağından şüphelenmesine neden olacak tutum ve davranışlardan kaçınılır.

(5) Şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda yükümlüler tarafından gerekli kimlik tespit işlemleri yapılır. Bildirime konu şüpheli işlemin teşebbüs aşamasında kaldığı ve gerçekleştirilmediği durumlarda da kimlik tespiti yükümlülüğü mümkün olduğu ölçüde yerine getirilir.

(6) Bildirimde bulunulan işlemle ilgili olarak yeni bilgi ve bulgular elde edildiği takdirde, tekrar ŞİB formu doldurulur ve daha önce yapılan bildirime ek olduğu belirtilerek gecikilmeksizin Başkanlığa gönderilir.

(7) Şüpheyi destekleyen bilgi ve belgeler ŞİB formuna ek yapılır.

(8) İşleme konu malvarlığının suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanıyla ilgili olduğuna dair belge veya ciddi emare bulunması halinde, Başkanlık ŞİB formu doldurularak (“çok ivedi” kaydı içerecek şekilde) bilgilendirilinceye kadar, talep edilen işlemin gerçekleştirilmesinden imtina edilir. Şüphelenilen işlemi gerçekleştirmekten kaçınmanın imkânsız olduğu ya da işlemi gerçekleştirmekten imtina etmenin işlemin faydalanıcılarını tespit etme çabalarını engelleyebileceği durumlarda bilgilendirme, işlemden hemen sonra da yapılabilir.

Şüpheli işlemin bildirim zamanı

MADDE 5 – (1) Şüpheli işlemler yükümlüler tarafından; işleme ilişkin şüphenin oluştuğu tarihten itibaren en geç on iş günü içinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise derhal Başkanlığa bildirilir.

(2) Elektronik olarak bildirilen şüpheli işlemlerde bildirim tarihi olarak, bildirimin Başkanlık kayıtlarına girdiği tarih esas alınır.

Şüpheli işlem bildirim rehberleri

MADDE 6 – (1) Başkanlık, elektronik ve kağıt ortamındaki şüpheli işlemlerin bildirimlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek üzere yükümlüler için genel ve sektörel mahiyette şüpheli işlem bildirim rehberleri yayımlayabilir.

(2) Rehberler Başkanlığın resmi internet sitesi ve/veya MASAK.ONLINE aracılığı ile duyurulur. Yükümlüler tarafından yapılacak bildirimler, bu rehberlerde belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde yapılır.

(3) Başkanlık rehberde belirlenen usul veya esaslarda herhangi bir değişiklik öngördüğünde, bu hususlar resmi internet sitesi ve/veya MASAK.ONLINE aracılığı ile duyurulur ve bildirimler belirlenen yeni usul ve esaslar çerçevesinde oluşturulan güncel rehberlere göre gerçekleştirilir.

Bildirim kategorisi ile suça ilişkin şüphe kategorisi

MADDE 7 – (1) ŞİB formunun doldurulması aşamasında bildirim kategorisinin belirtilmesi zorunlu olup, Başkanlıkça ilgili rehberde belirlenen suça ilişkin şüphe kategorisi içinden de uygun seçenek ya da seçenekler işaretlenir. Bildirim kategorisi, yapılan şüpheli işlem bildiriminin suç gelirlerinin aklanması ile terörün finansmanı açısından niteliğini ortaya koymaya yöneliktir. Suça ilişkin şüphe kategorisi ise suç gelirlerinin aklanması veya terörün finansmanı kapsamında bildirilen işleme konu değerin kaynağını teşkil eden yasadışı faaliyete yönelik herhangi bir bilgi veya şüphe bulunması durumunu ifade eder.

Şüpheli işlem tipleri

MADDE 8 – (1) Yükümlülerin suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanında araç olarak kullanılmaları riskine karşı ortak bir tutum, anlayış ve işbirliği içinde olmalarının sağlanması ve şüpheli işlemlerin tespitinde yükümlülere yardımcı olunması amacıyla Başkanlık tarafından şüpheli işlem tipleri belirlenir. Bu kapsamda tüm yükümlü gruplarına yönelik olarak genel mahiyette ve terörün finansmanı ile bağlantılı şüpheli işlem tiplerinin yanı sıra yükümlülerin faaliyet alanları dikkate alınarak bazı yükümlü grupları için sektörel mahiyette şüpheli işlem tipleri belirlenebilir. Belirlenen şüpheli işlem tiplerine Başkanlık tarafından yayımlanan şüpheli işlem bildirim rehberlerinde yer verilir.

(2) Başkanlıkça belirlenecek genel mahiyette şüpheli işlem tipleri; müşteri profiline ve işlemlere ilişkin tipleri içerir. Bu kapsamda, müşteri profiline ilişkin tipler, kişi özelinde dikkat edilmesi gereken hususlardır. İşlemlere ilişkin tipler ise müşteriden ziyade yapılmak istenen işlemin niteliğiyle ilgilidir. Terörün finansmanı ile bağlantılı şüpheli işlem tipleri ise, terörün finansmanı açısından gösterge teşkil edebilecek mahiyette ve yine tüm yükümlü gruplarınca dikkate alınması gereken şüpheli işlem tipleridir. Sektörel mahiyette şüpheli işlem tipleri belirlenmemiş yükümlü gruplarında, genel mahiyetteki ve terörün finansmanı ile bağlantılı şüpheli işlem tipleri esas alınır.

(3) Başkanlıkça belirlenen şüpheli işlem tipleri rehber mahiyetinde olup, yükümlülerin, şüpheli işlemlerin tespitinde kendilerini belirlenmiş olan şüpheli işlem tipleri ile sınırlandırmamaları; şüphe doğuran işlem, sayılan tiplerden herhangi birine uymasa dahi şüpheli işlem bildiriminde bulunmaları gerekir.

(4) İşlemlerin şüpheli işlem tiplerine uygunluğu değerlendirilirken Yönetmelikte yer alan müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar göz önünde bulundurulmalı ve değerlendirme müşteri ve işlem bazında yapılmalıdır. Bu kapsamda, yapılmak istenen işlemle ilgili olarak müşteri profili, faaliyet alanı, faaliyet hacmi, işlemin niteliği ile müşterinin bilinen faaliyetleri kapsamında veya faaliyeti ile orantılı olup olmadığı veya kimlere menfaat sağladığı, sektörün özellikleri ve daha önceki tecrübeler gibi hususlar dikkate alınmalıdır. Yapılmak istenen işlemin uluslararası niteliğinin bulunması durumunda ise bu işlemin müşterinin işinin bir parçası olup olmadığına özel dikkat gösterilmelidir.

Uyum görevlisi atanması zorunlu olan yükümlülerde bildirim

MADDE 9 – (1) 16/9/2008 tarihli ve 26999 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülere Uyum Programı Hakkında Yönetmeliğin 4 ve 29 uncu maddeleri uyarınca uyum görevlisi atamak zorunda olan yükümlüler ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimlerinin şüpheli işlem bildirim yükümlülüğü, uyum görevlisi tarafından yerine getirilir. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin, şüpheli işlemleri uyum görevlisi aracılığıyla bildirim yükümlülüğü bankacılık faaliyetiyle sınırlı olup, diğer faaliyetleriyle ilgili olan şüpheli işlem bildirim yükümlülüğünün de uyum görevlisi vasıtasıyla yerine getirilmesi mümkündür.

(2) Uyum görevlisi, kendisine bildirilen veya resen öğrendiği şüpheli olabilecek işlemler hakkında, yetki ve imkânları ölçüsünde araştırma yaparak edindiği bilgi ve bulguları değerlendirmek ve şüpheli olduğuna karar verdiği işlemleri Başkanlığa bildirmekle görevli ve yetkilidir.

(3) Şüpheli işlemle karşılaşılması durumunda, söz konusu işlem yükümlü nezdinde (şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri dahil) belirlenen dahili prosedür doğrultusunda uyum görevlisine bildirilir. Dahilibildirim kuralları yazılı olarak belirlenir ve tüm çalışanlarca bilinmesi sağlanır. Uyum görevlisine yapılacak bildirimlerin usulü serbestçe belirlenebilir. Ancak, sözlü bildirim bir usul olarak belirlenemez. Bu kapsamda e-posta veya dahilibildirime imkan veren yazılımlar kullanılabilir.

(4) Yükümlü nezdinde veya aracılığıyla yüz yüze olmayan işlemler yapılmasını mümkün kılan internet bankacılığı, telefon bankacılığı, ATM gibi interaktif uygulamalar kullanılarak yapılan işlemlerde veya izleme ve kontrol faaliyetleri sırasında şüpheli bir işlemin gerçekleştirildiğinin tespiti halinde, durum yine belirlenecek dahili prosedürdoğrultusunda uyum görevlisine bildirilir. Bu durumda kimlik tespitinde, yükümlü bünyesinde mevcut bilgi ve belgeler esas alınır.

(5) Uyum görevlisi, kendisine bildirilen veya resen öğrendiği şüpheli işlemi, yükümlü bünyesinde mevcut diğer bilgi ve belgeler ile ilgili kanun, yönetmelik, tebliğ ve diğer mevzuatı göz önünde bulundurmak suretiyle değerlendirir. Uyum görevlisi, bu değerlendirme sürecinde, yükümlü bünyesindeki tüm birimlerden kendi görev alanı ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi talep edebilir. Bu kapsamda kendisinden bilgi ve belge istenen birimler de istenilen bilgi ve belgeleri vermek ve uyum görevlisine gerekli kolaylığı sağlamak zorundadır.

Uyum görevlisi atanması zorunluluğu bulunmayan yükümlülerde bildirim

MADDE 10 – (1) Uyum görevlisi atanması zorunlu olmayan yükümlülerde şüpheli işlem bildirimi; gerçek kişi yükümlünün bizzat kendisi, tüzel kişi yükümlünün kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği bulunmayan yükümlülerin ise yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınan görevlilerce ŞİB formu düzenlenmek suretiyle yerine getirilir.

(2) Uyum görevlisi atanması zorunluluğu bulunmayan yükümlüler ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimlerinde, şüphe niteliği itibariyle hangi birim nezdinde oluşuyorsa ilgili birim tarafından bildirilmesi esastır. Bu kapsamda, işlemlerin merkez birimlerince takip edilebildiği ve şüpheye vakıf olunduğu durumlarda, merkez birimler tarafından da bildirim yapılır.

(3) Merkezi yurt dışında bulunan kurum ve kuruluşların Türkiye’de faaliyet gösteren bağlı birimlerinin (şube, acente, temsilci gibi)  yükümlü olması durumunda, şüpheli işlemlere ilişkin bildirim bu birimler tarafından yerine getirilir.

ŞİB formlarının düzenlenmesi

MADDE 11 – (1) Şüpheli işlem bildirimleri, yükümlüler itibariyle oluşturulan genel ve sektörel şüpheli işlem bildirim rehberleri ekinde yer alan ŞİB formu kullanılarak yapılır. ŞİB formu asgari olarak formu düzenleyen yükümlüye, yapılan bildirime, şüpheli işlem ile ilgili gerçek ve tüzel kişilere ve bildirime konu işleme ilişkin bilgileri içerir. Elektronik veya kağıt ortamındaki bildirimlerde kullanılacak ŞİB formlarının ne şekilde düzenleneceğine ilgili rehberlerde yer verilir. Düzenlenen ŞİB formu ile birlikte varsa ilave bilgi ve belgeler de forma ek yapılarak Başkanlığa gönderilir.

ŞİB formlarının elden veya postayla gönderilmesi

MADDE 12 – (1) ŞİB formu, elden teslim edilebileceği gibi taahhütlü posta veya faks yolu ile de Başkanlığa gönderilebilir. Taahhütlü posta veya faks yolu ile Başkanlığa yapılacak bildirimler Başkanlığın resmi internet sitesinde yer alan posta adresine ve faks numarasına yapılır. Faksla gönderilen ŞİB formunun aslı, taahhütlü posta yoluyla ya da elden Başkanlığa intikal ettirilir.

(2) Şüpheli işlem bildiriminde bulunan yükümlülere Başkanlıkça, bildirimin kayda alındığına dair bilgi verilir.

ŞİB formlarının elektronik yoldan gönderilmesi

MADDE 13 – (1) Elektronik ortamda şüpheli işlem bildirimi MASAK.ONLINE sistemi kullanılarak yapılır.

(2) Şüpheli işlem bildirimini elektronik ortamda yapmakla zorunlu tutulan yükümlüler ile uygulamanın başlangıç tarihleri Başkanlıkça belirlenir. Bu yükümlülerin MASAK.ONLINE sistemine erişimine ve sistemin kullanılmasına ilişkin usul ve esaslara Başkanlıkça yayımlanan rehberlerde yer verilir.

(3) Bildirimlerini elektronik olarak yapmaya zorunlu tutulan yükümlüler dışındaki yükümlülerden Başkanlıkça uygun görülenler de elektronik ortamda şüpheli işlem bildiriminde bulunabilirler. Elektronik ortamda şüpheli işlem bildiriminde bulunmak isteyen yükümlülerin Başkanlığa başvurularına ve MASAK.ONLINE sistemi kullanılarak elektronik ortamda ŞİB formu düzenlemelerine ilişkin şekil, süre ve içerik bilgileri Başkanlıkça çıkarılacak rehberlerle belirlenir. Kendilerine elektronik ortamda ŞİB formu düzenleme imkanı verilen yükümlüler izin tarihinden itibaren şüpheli işlem bildirimlerini elektronik olarak MASAK.ONLINE üzerinden yapmak zorundadırlar. Söz konusu yükümlüler bu tarihten sonra kağıt ortamında bildirimde bulunamazlar.

(4) Elektronik yoldan bildirimin teknik nedenlerle yapılamaması halinde bildirim, elektronik ortamda gönderilememe nedeni belirtilmek suretiyle ilgili rehber ekinde yer alan form kullanılarak Başkanlığa elden, posta yolu veya faks ile yapılır. Bu şekilde gönderilen ŞİB formu, sistem işler duruma geldiğinde elektronik ortamda derhal gönderilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Yükümlülük ihlalinde uygulanacak ceza

MADDE 14 – (1) Yükümlülerce, 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan bildirim yükümlülüğüne, ikinci fıkrasında yer alan gizlilik hükümlerine ve bu Tebliğle getirilen hususlara riayet edilmemesi halinde mezkur Kanunda öngörülen cezalar uygulanacaktır.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 15 – (1) 27/9/2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği (Sıra No: 6) yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği (Sıra No: 6) ile elektronik ortamda şüpheli işlem bildirimi zorunluluğu getirilen bankalar için iş bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte Başkanlığın resmi internet sitesi ile MASAK.ONLINE sisteminde yayımlanan rehberler esas alınır.

Yürürlük

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 17 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

 

 

kooperatiflerin alacaklarının güvence altına alınması için, zilyetlik devredilmeden de, icra dairesinde tutulacak özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar üzerinde rehin kurulabilir.

Madde 940- Yetkili makamlar tarafından izin verilen kuruluşlar ile kooperatiflerin alacaklarının güvence altına alınması için, zilyetlik devredilmeden de, icra dairesinde tutulacak özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar üzerinde rehin kurulabilir. Bu amaçla tutulacak sicil tüzükle belirlenir.

Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir. Rehnin kurulmasına ilişkin diğer hususlar tüzükle belirlenir

Hangi inşaatlarda yapı denetim zorunlu değildir

Amaç, kapsam ve tanımlar

             Madde 1 – Bu Kanunun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

(Değişik ikinci fıkra: 12/7/2013-6495/73 md.) Bu Kanun;

  1. a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,
  2. b) Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar,
  3. c) Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,
  4. d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5000’in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark, depo gibi müştemilatı,

hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan yapılarda denetime yönelik fennî mesuliyet 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı ve 28 inci maddelerine göre mimar ve mühendislerce üstlenilir. Birden fazla müstakil yapının bulunduğu parsellerde, bütün yapıların toplam yapı inşaat alanının 200 metrekareyi geçmesi hâlinde de bu Kanun uygulanır. Yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen yapılarda geçici yapı müteahhidi yetki belgesi almak ve mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurmak, yapı müteahhitliğine ilişkin bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel maliki kendi yapısını inşa edebilir. Ancak bu yapılarda da mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması mecburidir. Parsel malikinin veya hissedarlardan birinin mimar veya mühendis olması hâlinde ayrıca şantiye şefi aranmaz.

 

Organize sanayi bölgelerinde yapı denetim bedelleri

İlgili idare; yapı denetimi hizmet sözleşmesinde yer alan hükümlere, yapı sahibinin uymaması halinde yapı tatil tutanağı düzenleyerek inşaatı durdurur, yapı denetim kuruluşunun uymaması halinde ise yapı denetimi komisyonuna bildirimde bulunur.

             (Mülga dördüncü fıkra: 8/8/2011-KHK-648/ 27 md.)

(Değişik beşinci fıkra: 12/72013-6495/73 md.)Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık maliyetinin %1,5’inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık %5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan işler için yıllık %5 azaltılır. Bu bedele, katma değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca hiçbir bedel talebinde bulunamaz. Yapı denetim kuruluşlarına ödenecek hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgeleri onaylı sınırı içerisinde yer alan tüm yapılar için %75 indirimli uygulanır.

Hangi işletme kooperatifleri için yapı ruhsatı aranmaz-ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK

Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar (1)

Madde 27 –(Değişik: 12/7/2013-6495/73 md.)

Belediye ve mücavir alanlar dışında köylerin köy yerleşik alanlarında, civarında ve mezralarda yapılacak konut, entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ile köyde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, köy fırını, köy kahvesi, köy lokantası, tanıtım ve teşhir büfeleri ve köy halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatiflerin işletme binası gibi yapılar için yapı ruhsatı aranmaz.

Kooperatiflerde Parselasyon planlarının hazırlanması ve tescili-KEMAL ÖZMEN

Parselasyon planlarının hazırlanması ve tescili:

             Madde 19 – İmar planlarına göre parselasyon planları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun onayından sonra yürürlüğe girer. Bu planlar bir ay müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla duyurulur. Bu sürenin sonunda kesinleşir. Tashih edilecek planlar hakkında da bu hüküm uygulanır.

             Kesinleşen parselasyon planları tescil edilmek üzere tapu dairesine gönderilir. Bu daireler ilgililerin muvafakatı aranmaksızın, sicilleri planlara göre re’sen tanzim ve tesis ederler.

                Bir parsel üzerinde birden fazla bina ve tesislerin yapımı gerektiğinde (Kooperatif evleri, siteler, toplu konut inşatı gibi) imar parselasyon planları ifraza gerek kalmadan bu ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenir veya değiştirilir ve burada, talep halinde, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanır

Kooperatif nasıl kurulur ? KEMAL ÖZMEN

             A) Tarif:

             Madde 1 –(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 1 md.)

            Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.

             B) Kuruluş, muteberlik şartları, isim kullanma yetkisi :

             Madde 2 – Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.

             Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.

             Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.

             (Ek: 6/10/1988 – 3476/1 md.) Kooperatifler ve üst kuruluşlarının unvanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

Kooperatiflerde eşitlik kavramı-11. Hukuk Dairesi 2000/3987 E.N , 2000/7188 K.N.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmüne göre, ortaklar bu yasanın kabul ettiği esaslar içinde hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Ancak, belirlenen bu eşitlik kavramının mahiyetinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Bilindiği üzere, anılan kavramın mutlak ve nisbi alt kategorileri vardır. Ne var ki yasadaki tanım ne mutlak ne de nisbi eşitliği kasdetmiştir. Mutlak ve nisbi eşitliğin ayırdedici ölçütleri uygulamada ve öğretide tartışılmış, bu kavramın içeriği tanıma kavuşturulmaya çalışılmıştır. Kooperatif ortaklığı somutunda açıklanacak olursa, mutlak eşitlikten, koşullar ve nedenler ne olursa olsun bütün ortaklara aynı hakların tanınıp aynı yükümlülüklerin yüklenmesi anlaşılmalıdır. Örneğin, aynı pay sayısına eşit oy hakkı tanınması, ortakların kooperatif organlarına aday olmalarına eşit şans ve olanak sağlanması gibi… Bir başka anlatımla, ortaklık statüsünden doğan objektif haklara sahip olma ve bunların korunmasını isteme hakkı, mutlak eşitlik kapsamındaki haklardandır. Buna karşın, kooperatif ortaklığına bağlı olarak yararlanma ve maddi menfaat sağlamada ortağın eylemli katkısı ve özverisinin gözetilmesi ise nisbi eşitlik ilkesi gereğidir. Nitekim, bu konuda ilke niteliği taşıyan Dairemizin 03/03/1981 gün ve 1981/287-910 sayılı içtihadında da, kooperatif amacına ulaşılmasında önemli katkı ve çabası olan yöneticilere ayrıcalık sayılabilecek avantajlar sağlanması nisbi eşitlik kavramı çerçevesinde değerlendirilerek eşitlik ilkesini zedeleyici nitelikte bulunmamıştır. Koşullar ve katkıları eşit olmayanlara farklı ölçülerin uygulanması eşitlik ilkesine aykırı olmayabilir.

AMBALAJLI SU SATIŞ YERLERİ İLE AMBALAJLI SU NAKİL ARAÇLARININ TABİ OLACAĞI USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ

20 Ağustos 2014 ÇARŞAMBA
Resmî Gazete
Sayı : 29094

TEBLİĞ

Sağlık Bakanlığından:

AMBALAJLI SU SATIŞ YERLERİ İLE AMBALAJLI SU NAKİL ARAÇLARININ

TABİ OLACAĞI USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, izinli kaynak ve içme suları ile doğal mineralli suların üretimi sonrasında depolanması, satış yerleri ile su naklinde kullanılacak araçların sahip olacağı nitelikleri, izin verme şartları, çalışma esasları ve denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, izinli kaynak ve içme suları ile doğal mineralli suların satış yerleri ile su naklinde kullanılacak araçların tabi olacağı usul ve esasları kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesi, 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 27 nci maddesi, 17/2/2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 46 ve 49 uncu maddeleri ile 1/12/2004 tarihli ve 25657 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmeliğin 38 ve 41 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Ambalajlı su nakil aracı: Geri dönüşlü ve geri dönüşsüz kaplarla su satışı ve nakli yapmak amacıyla izin alınan aracı,

b) Ambalajlı su satış yeri: Geri dönüşlü ve geri dönüşsüz kaplarla su satışı yapmak üzere izin alınan iş yerini,

c) Depo: Geri dönüşlü ve geri dönüşsüz kaplara dolumu yapılmış suyun dağıtım ve satışının yapılmak üzere muhafaza edildiği yeri,

ç) Doğal mineralli su: Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde uygun jeolojik şartlarda doğal olarak oluşan, bir veya daha fazla kaynaktan yeryüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usullerle çıkartılan, mineral içeriği, kalıntı elementleri ve diğer bileşenleri ile tanımlanan, her türlü kirlenme riskine karşı korunmuş, mikrobiyolojik yönden uygun ve Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmeliğin 5, 6 ve 7 nci maddelerinde belirtilen özellikleri haiz olup 8 inci maddeye göre onaylanan suları,

d) Geri dönüşlü kap: Kaynak suyu ve içme suyu ile doğal mineralli su dolumunda bir defadan fazla kullanılan ve su ile etkileşim yapmayan cam, metal, krom-nikel, polikarbonat ve benzeri kapları,

e) Geri dönüşsüz kap: Su dolumunda bir defadan fazla kullanılmayacak pet, cam, metal, krom-nikel ve benzeri kapları,

f) İçme suyu: Jeolojik koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir çıkış noktasından sürekli akan veya teknik usullerle çıkarılan ve Kurumca uygun görülen dezenfeksiyon, filtrasyon, çöktürme, saflaştırma ve benzeri işlemler uygulanabilen ve parametre değerlerinin eksiltilmesi veya arttırılması suretiyle İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik Ek-1’deki parametre değerleri elde edilen, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile ambalajlanarak piyasaya arz edilen yer altı sularını,

g) Kaynak suyu: Jeolojik koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir veya daha fazla çıkış noktasından yeryüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usullerle çıkartılan ve İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 36 ncı maddesinde izin verilenler dışında her hangi bir işleme tabi tutulmaksızın İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik Ek-1′ deki nitelikleri taşıyan, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile ambalajlanarak piyasaya arz edilen yer altı sularını,

ğ) Kurum: Türkiye Halk Sağlığı Kurumunu,

h) Müdürlük: Halk Sağlığı Müdürlüğünü,

ı) Parti no: Aynı şartlarda üretilen, imal edilen veya ambalajlanan bir suyun satış birimleri topluluğu için kullanılan sayısal değeri,

i) Seri no: Aynı şartlarda belirli zaman diliminde üretilen veya ambalajlanan suyu ayırt etmek için kullanılan sayısal değeri,

j) Teknik rapor: Müdürlük elemanlarınca su satış yeri ile su nakil aracında yapılan inceleme sonrasında tanzim edilen raporu,

k) Yönetmelik: İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ile Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmeliği,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Satış Yerlerine Ait Hükümler

İzin alma mecburiyeti

MADDE 5 – (1) Bu Tebliğde belirtilen esaslara uygun olarak su satış yeri açmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler Müdürlükten izin almak zorundadır.

(2) Bu Tebliğe göre verilen izin, yürürlükteki mevzuat uyarınca diğer kurum ve kuruluşlardan izin alma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.

İlk başvuru, inceleme ve su satış yeri izni

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğde belirtilen suları satmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, su satışı yapılacak yere ait plan veya kroki ile birlikte Müdürlüğe başvururlar.

(2) Başvuru üzerine; su satışı yapılacak mahalde Müdürlük elamanlarınca inceleme yapılır ve Ek-1 ve Ek-2’de yer alan tutanaklar tanzim edilerek konuya ilişkin teknik rapor hazırlanır ve raporun bir sureti başvuru sahibine gönderilir.

İzin için gerekli bilgi ve belgeler

MADDE 7 – (1) Su satış yeri için iki nüsha olarak tanzim edilecek olan başvuru dosyasında aşağıda belirtilen bilgi ve belgeler bulunur.

a) Dilekçe,

b) Su satış yerine ilişkin tanzim edilmiş teknik rapor,

c) Satışı yapılacak su listesi ve su üretimi yapan su işleticileri ile yapılmış sözleşmenin aslı ve noter onaylı sureti,

ç) Su satışı yapılacak iş yerine ait plan ve kroki,

d) İş yeri açma ve çalışma izin belgesi,

e) Su satış yerinde çalışacak personel listesi ve bu personelin 24/4/1930 tarihli ve 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu gereğince hijyen eğitimi aldığına ilişkin bilgi ve belgeler ya da hijyen eğitimine müracaat edildiğine dair belge.

(2) Hazırlanan dosyalar Müdürlükçe incelenir ve uygun görülmesi halinde Ek-4’teki belge düzenlenir. Uygun görülen dosyanın bir sureti ile su satış yeri izin belgesi başvuru sahibine gönderilir.

Ambalajlı su satış yerlerinin tabi olacağı şartlar

MADDE 8 – (1) Su satış ve depolama yerleri aşağıdaki şartları taşır.

a) Geri dönüşlü ve geri dönüşsüz kaplardaki ambalajlı suların satışı ve depolaması yapılan yerlerin kullanım alanı boş ve dolu damacanaları muhafaza edecek genişlikte ve iki bölümden oluşur.

b) Taban ve tüm duvarlar kir tutmayan, kolay yıkanabilir ve temizlenebilir, kontaminasyona yol açmayacak malzeme ile kaplı olmalıdır. Satış yerinin temizlenmesi ve yıkanmasından sonra oluşacak atık suyun uzaklaştırılmasını sağlayacak şekilde kanalizasyona, kanalizasyon bulunmayan yerlerde septik çukurlara bağlı sifonlu düzenek oluşturulur.

c) Satış ve depolama yerlerinde boş ve dolu damacanaların depolandığı ve satışa sunulduğu bölümler ayrı tutulur, doğrudan güneş ışığı, toz, duman, ısı ve diğer vektörlere maruz kalmayacak şekilde düzenlenir ve açık alanda su satışı ve depolaması yapılamaz.

ç) Su satış ve depolama yerinde satışa sunulan suların üretim izin belgelerinin birer örneği bulundurulur ve satış yerinde görülecek bir yere asılır.

d) Piyasaya arz edilen suların; tüp, petrol ve petrol ürünleri ile hırdavat, her türlü kimyevi maddeler vb. dağıtımını yapan araçlarda veya bu ürünlerle birlikte nakli ve satışı yapılamaz, bir arada bulundurulamaz.

e) Su satış ve depolama yerinde ayrı olacak şekilde tuvalet ve lavabo bulundurulur.

f) Su satış yerinde; suların ısıdan etkilenmemesi için güneş ışığından etkilenmeyecek şekilde depolanır ve satışa sunulur.

g) Su satış ve depolama yeri dışında boş ve dolu kaplarla suyun teşhiri ve reklamı yapılamaz.

ğ) Ambalajlı su satış yeri için verilen izin belgesi ambalajlı su satış yerinde görülecek şekilde asılır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Su Satış ve Nakil Araçlarına İlişkin Hükümler

İzin alma mecburiyeti

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğde belirtilen esaslara uygun olarak su satış ve naklinde araç kullanmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler Müdürlükten izin alırlar.

(2) Bu Tebliğe göre verilen izin, yürürlükteki mevzuat uyarınca diğer kurum ve kuruluşlardan izin alma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.

İlk başvuru, inceleme ve su satış nakil izni

MADDE 10 – (1) Bu Tebliğde belirtilen suları su nakil araçları ile satmak veya nakletmek isteyen gerçek veya tüzel kişiler, su satışı veya nakli yapacak araçlara ait plaka numaraları ve resimleri ile birlikte Müdürlüğe başvurur.

(2) Başvuru üzerine; su satışı ve nakli yapacak araçlar Müdürlük elemanlarınca mahallinde incelenir ve Ek-2’de yer alan tutanak tanzim edilerek konuya ilişkin teknik rapor hazırlanır ve raporun bir sureti başvuru sahibine gönderilir.

İzin için gerekli bilgi ve belgeler

MADDE 11 – (1) Su satış ve nakil aracı için iki nüsha olarak tanzim edilecek başvuru dosyasında aşağıda belirtilen bilgi ve belgeler bulunur.

a) Dilekçe,

b) Ambalajlı su satış ve naklinde kullanılacak araçlar için tanzim edilmiş teknik rapor,

c) Ambalajlı su satış ve naklinde kullanılacak araçların listesi (plaka numaraları ile birlikte),

ç) Ambalajlı su satış ve nakil aracında çalışacak personel listesi ile bu personelin 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu gereğince hijyen eğitimi aldığına ilişkin bilgi ve belgeler ya da hijyen eğitimine müracaat edildiğine ilişkin belge,

d) Trafik tescil belgesi.

(2) Hazırlanan dosyalar Müdürlükçe incelenir ve uygun görülmesi halinde Ek-5’teki ambalajlı su satış ve nakil aracı izin belgesi verilir. Uygun görülen dosyanın bir sureti ile izin belgesi başvuru sahibine gönderilir.

Ambalajlı su nakil araçlarının tabi olacağı şartlar

MADDE 12 – (1) Ambalajlı su satış ve naklinde kullanılacak araçlar aşağıdaki şartları taşır.

a) Piyasaya arz edilen suların; tüp, petrol ve petrol ürünleri ile hırdavat, her türlü kimyevi maddeler vb. dağıtımını yapan araçlarla veya bu ürünlerle birlikte nakli ve satışı yapılamaz.

b) Su satış yerinden tüketicilere satış yapan araçların kasaları kapalı kasa ve/veya damacanaların meteorolojik dış etkenlerden korunacağı bir düzende olur ve açık kasa ile su satışı yapılamaz.

c) Su nakil araçları kaplarda çizilmeye ve bozulmaya sebep olmayacak ve suyun vasıflarını değiştirmeyecek şekilde düzenlenir.

ç) Ambalajlı su satış ve naklinde kullanılan aracın sağ ve sol yanlarında, su satış yeri ismi ile izin tarih ve sayısına yer verilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

İznin geçerliliği, izin belgesinin kaybolması veya tahrip olması

MADDE 13 – (1) İzin, kimin adına düzenlenmiş ise sadece o gerçek veya tüzel kişi için geçerlidir. İzin belgesinde belirtilen hususlar esas olup; bu hususlardan herhangi birinin değişmesi veya izin belgesinin kaybolması, okunamayacak ve yanlış anlamalara sebep olacak şekilde bozulması halinde, yetkilisince yenilenmek veya değiştirilmek için bir dilekçe ile Müdürlüğe başvurulur. Dilekçeye değişiklik ile ilgili belge ve bilgiler veya kayıp ilanı verilmiş gazete veya bozulan izin belgesinin aslı ilave edilir.

(2) Başvuru üzerine Müdürlükçe gerekli inceleme yapılır ve izin verildiği şartlarda bir değişiklik olmadığının tespit edilmesi halinde eski tarih sayı ile yeni ambalajlı su satış yeri izin belgesi düzenlenir ve belge üzerinde gerekli açıklama yapılarak onaylanır.

(3) Ambalajlı su satış yeri ile ambalajlı su nakil aracında çalışan personelin değişmesi halinde durum 3 (üç) gün içinde Müdürlüğe bildirilir ve 7 nci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi ile 11 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen gereklilikler karşılanır.

Denetim

MADDE 14 – (1) Su satış ve depolama yerleri ile su nakil araçları toplum sağlığı merkezlerince üçer aylık aralıklarla, Müdürlükçe gerektiğinde denetlenir. Denetimlerde aşağıdaki hususlara uyulur.

a) Ambalajlı su satış ve depolama yerinde izin işlemlerine esas belgeler, denetim tutanakları, çalışan personele ilişkin 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 126 ve 127 nci maddeleri gereğince istenen belgeler bulundurulur. İşletmeci ilgili belgeleri istenildiğinde denetçilere ibraz etmek zorundadır.

b) Ambalajlı su satış ve depolama yerinde birden fazla su satılması halinde, satılan her bir su için su üreticisi ile yapılan sözleşme ve suya ait üretim izin belgesi ibraz edilir.

c) Ambalajlı su satış ve depolama yerinde damacana kaplarda satışa sunulan suyun etiket üzerinde yer alan su ismi ile kapak üzerinde bulunan shiring üzerindeki su isminin aynı olup olmadığı kontrol edilir.

ç) Damacana kapların organoleptik incelemesi yapılır ve suyun rengini göstermeyecek şekilde eski, yıpranmış ve deforme olmuş kapların kullanımı önlenir.

d) Ambalajlı su nakil ve satış yerlerinden üçer aylık periyotlarda Yönetmelik hükümlerine göre numune alınır ve Ek-3’te yer alan tutanak tanzim edilerek numune alma, taşıma ve nakil esasları doğrultusunda yetkili laboratuvara analize gönderilir. Alınan numunelerin uygunsuz bulunması halinde 15 inci maddede belirtilen işlemler ile Yönetmelikte belirtilen cezai işlemler uygulanır.

e) Su satış yerinde damacana kaplar ile pet, pvc ve benzeri kaplarda su satışı yapılması halinde sular satış yeri önünde teşhir edilemez. Bu hükümler büfe, bakkal, market vb. işyerleri için de geçerlidir.

f) Denetimlerde eksiklik tespit edilmesi halinde eksikliklerin tamamlanması için 15 gün süre verilir. Verilen süre içinde eksikliklerini tamamlamayan su satış yerleri ile su nakil araçlarına cezai işlem uygulanır.

Uygun çıkmayan suların takibi

MADDE 15 – (1) Su satış yerlerinde satışa sunulan kaynak ve içme suları ile doğal mineralli sulardan üç ayda bir su numunesi alınarak kontrol izlemesi parametreleri ile arsenik, florür, bromat ve bromoform yönünden analizleri yapılır. Analiz sonuçları Yönetmelikte belirtilen parametrelere göre değerlendirilir.

(2) Analiz sonuçları herhangi bir parametre yönünden uygunsuz çıkması halinde, tesis sahipleri aynı parti veya seri nolu suları toplatıp Müdürlüğün denetiminde imha etmekle yükümlüdür. Uygunsuz ürün başka bir ilde üretilmiş ise durum derhal o ilin Müdürlüğüne ve üretici firmaya bildirilir.

(3) Ayrıca, uygunsuzluk durumu Kuruma da bildirilir. Kuruma bildirim sırasında suya ait analiz raporu, numune alma tutanağı, şahit numune teslimi ve üretimi yapan firmaya itiraz hakkı verilip verilmediğine ilişkin bilgi ve belgeler de gönderilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Yasaklar ve Müeyyideler

Yasaklar

MADDE 16 – (1) İzin belgesi alınmadan su satışı ve nakli yapılamaz. İzinsiz su satışı ve nakli yapılmasından üretici firma da sorumlu tutulur.

Cezai müeyyideler

MADDE 17 – (1) Bu Tebliğde belirtilen hükümlere aykırı hareket edenler hakkında 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda öngörülen cezai müeyyideler uygulanır.

Yürürlük

MADDE 18 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 19 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür.

Ekleri için tıklayınız.

İhaleye fesat karıştırma-kooperatifler adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara fesat karıştırılması halinde de uygulanır.

İhaleye fesat karıştırma
Madde 235- (1) (Değişik: 11/4/2013-6459/12 md.) Kamu kurumu veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihaleler ile yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(2) Aşağıdaki hallerde ihaleye fesat karıştırılmış sayılır:
a) Hileli davranışlarla;
1. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek,
2. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak,
3. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu halde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı
bırakmak,
4. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak.
b) Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını
sağlamak.
c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip
olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek.
d) İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma
yapmaları.
(3) (Değişik: 11/4/2013-6459/12 md.) İhaleye fesat karıştırma suçunun;
a) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi hâlinde temel cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz. Ancak, kasten yaralama
veya tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlar dolayısıyla cezaya
hükmolunur.
b) İşlenmesi sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmemiş ise, bu fıkranın (a) bendinde
belirtilen hâller hariç olmak üzere, fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İhaleye fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre
cezalandırılırlar.
(5) Yukarıdaki fıkralar hükümleri, kamu kurum veya kuruluşları aracılığı ile yapılan artırma veya eksiltmeler ile kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle
kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler veya kooperatifler adına yapılan mal
veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara fesat karıştırılması halinde de uygulanır.

Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi

Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi
Madde 164- (1) Bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya
denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyanlar, kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları
raporlarda veya önerilerde ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler verecek veya
verdirtecek olurlarsa altı aydan üç yıla kadar hapis veya bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar