:Faturası önceden düzenlenen satışlara ilişkin tahsilatların YN ÖKC uygulamasındaki durumu

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Gelir Yönetimi Daire Başkanlığı (IV)

Sayı :12436462-195.01[166]-36813 19/08/2013
Konu :Faturası önceden düzenlenen satışlara
ilişkin tahsilatların YN ÖKC
uygulamasındaki durumu hk.

İlgi : …/…/2013 tarihli ve ……… sayılı iç yazışma.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan …………… ait Bilgi Edinme Başvuru Formu’nda bahsi geçen hususlarla ilgili olarak kısmımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

426 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 2 numaralı bölümünün son paragrafında, “Mezkûr hükümlerle Bakanlığa (Maliye Bakanlığı) tanınan yetkiye istinaden, satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde (6/12/1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna göre kullanmak zorunda oldukları ödeme kaydedici cihazların yerine) “Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları” kullanma mecburiyeti getirilmiştir.” denilmektedir.

Anılan Tebliğin 4 numaralı bölümünün (a) bendinde ise 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun ve ilgili mevzuatına göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükelleflerden, faaliyetlerinde seyyar EFT-POS cihazı kullananların 1/10/2013 tarihinden itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihazlardan EFT-POS özellikli cihazları kullanmak zorunda oldukları, kapsama dâhil olan mükelleflerin, mezkûr tarihten sonra kullandıkları tüm seyyar EFT-POS cihazlarının yeni nesil ödeme kaydedici cihaz özelliğine sahip olacağı, mükelleflerin bu tarihten önce de söz konusu yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak kullanabilecekleri belirtilmiştir.

Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Teknik Klavuzu 17/e bendinde açıklandığı üzere faturaların, gerek EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazlara bağlı fatura yazıcıları kullanılmak suretiyle gerekse başka fatura düzenleyici cihazlar kullanılarak veya elle düzenlenmesi halinde de satış işleminin yeni nesil ödeme kaydedici cihazda başlaması ve cihazda buna dair kayıt oluşturulması gerektiği ve fatura numarası girilmeden satış işleminin sonlandırılamayacağı açıklanmaktadır.

Ayrıca yapılan satışlara ilişkin fatura düzenlendikten sonra tahsilat işleminin daha sonra yapılması vergisel açıdan bir hüküm içermemektedir.

Buna göre, sözü edilen seyyar EFT-POS cihazların, perakende teslim ve hizmet bedellerinin tahsilinde değil, münhasıran satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlara gerçekleştirilen teslim ve hizmet (toptan satışların) bedellerinin tahsilinde kullanılması şartıyla Tebliğin 4/a bölümü kapsamına girmediğinden, bu tahsilatlarda EFT POS özellikli yeni nesil Ödeme kaydedici cihaz kullanılma zorunluluğu yoktur. Kısmen perakende kısmen toptan yapılan satışların, perakende olarak gerçekleştirilen kısımlarına ilişkin tahsilatların seyyar EFT-POS cihazı (banka POS’u) ile gerçekleştirilmesi halinde bu tahsilatlar için EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanılması gerekmektedir.

Faturası önceden düzenlenmiş olan perakende mal satışı veya hizmet ifasına ilişkin bilahare seyyar EFT POS’ lar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilatlarda da EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar kullanılacaktır. Bu şekildeki kullanımlarda, Teknik Kılavuzun 17/e maddesinde açıklandığı gibi önceden düzenlenen fatura bilgileri (fatura tarih ve no) EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaza kaydedilmek suretiyle işlem sonlandırılacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kenarı Otopark işletmelerinde Yeni Nesil ökc kullanımı.

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Gelir Yönetimi Daire Başkanlığı (IV)

Sayı

:

12436462-195.01[120]- 32125

16/07/2013

Konu

:

Yol Kenarı Otopark işletmelerinde Yeni Nesil ökc kullanımı.

İlgi :

…/…./2013 tarihli ve ……… sayılı iç yazışma.

Bilindiği gibi, 426 sıra numaralı Tebliğin 4 numaralı bölümünün (b) bendinde yeralan “…Yol kenarı otopark hizmeti veren mükellefler (427 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenen) 1/10/2013 tarihinden itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihazlardan EFT-POS özelliği olanlarını kullanmak zorundadırlar.” denilmiştir.

Anılan genel tebliğin, 6 numaralı bölümünde de, “Bu Tebliğ kapsamında yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde olan mükelleflerden, belirli bir tür cihaz kullanma mecburiyeti getirilenler alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren 90 gün içerisinde, diğer mükellefler ise alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçeyle (alış faturası örneği, cihaz sicil numarası, cihazdan alınan bir fiş örneği de dâhil olmak üzere gerekli belgeleri eklemek suretiyle) müracaat ederek cihazlarını kayıt ettirmek zorundadır. Ayrıca mükelleflerin kayıt işlemi ile birlikte, söz konusu süre içerisinde her bir cihaz için ayrı ayrı olmak üzere ödeme kaydedici cihazlara ait levhayı vergi dairelerinden alarak işyerlerinde muhafaza etmesi gerekir.” açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, yol kenarı otopark işletmeciliğinden dolayı 01.10.2013 tarihine kadar bahse konu seyyar EFT-POS’ların yerine EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaz almaları ve fatura tarihinden itibaren en geç 90 gün (30/12/2013 tarihini geçmemek üzere) içerisinde vergi dairesine kayıt ettirerek kullanmaya başlamaları gerekmektedir. Ayrıca EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların teslimine kadar geçen süre içerisinde (90 günlük sürede) mevcut ödeme kaydedici cihazların ve seyyar EFT POS cihazlarının kullanımına devam edilebilecektir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini arz ederim.

KONU : Ticari Belgelere Ticaret Sicil Numarası ve İnternet Adresi Eklenmesi hk. 2014

 

KONU : Ticari Belgelere Ticaret Sicil Numarası ve İnternet Adresi Eklenmesi hk.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK), 01 Ocak 2014 tarihinden geçerli olmak üzere ticari belgelerde ( fatura vb. ) bir takım değişiklikleri zorunlu kılmaktadır.

TTK’nin 39. maddesinde, “Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen internet sitesinin adresi de gösterilir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan aynı Kanunun 1534. maddesinde ise yukarıda değinilen düzenlemenin 01 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe gireceğine hükmedilmiştir.

Buna göre, ticaret sicil numarasının ve kapsam dahilinde olanlar açısından internet sitesi adresinin, artık ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde gösterilecek olması nedeniyle, yeni bastırılacak fatura gibi belgelerde bu bilgilere yer verilecek şekilde işlem yapılmasına özen gösterilmelidir.

Ayrıca, 1 Ocak 2014 tarihinden önce bastırıldığı için, üzerlerinde ticaret sicil numarası ve kapsam dahilinde olanlar için internet sitesi adresine yer verilmeyen fatura ve benzeri belgelerin, geçersiz kabul edilmeyeceği, söz konusu bilgilerin de eklenmesi suretiyle kullanımına izin verileceği yönünde, bir teamül söz konusudur.

Konuyu önemle bilgilerinize arz ederiz.

Saygılarımızla,

 ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK

www.kemalozmen.com

Osblerin kamulaştırma yetkisi anayasa mahkemesi tarafından iptal edildi

amusal nitelik statüsü edinmeyi bekleyen OSB’lere büyük şok… Anayasa Mahkemesi, Danıştay’ın başvurusu üzerene OSB’lere bizzat kamulaştırma yetkisi tanıyan düzenlemeyi iptal etti. AYM’nin iptal ettiği düzenlemeler arasında, 4562 sayılı OSB Kanunu’nun OSB’ler adına o tarihe kadar yapılan kamulaştırmalara da bir nevi af getirip yasallık kazandıran geçici madde de yer aldı.

2012 yılına kadar 4562 sayılı OSB Kanunu’nun 5. maddesinde OSB’lere bizzat kamulaştırma yapma yetkisi tanınmıyordu. OSB’ler adına “kamu yararı” hâlinde bakanlık aracığıyla kamulaştırma yapılabileceği ifadeleri yer alıyordu. 
OSB Kanunu’nun 5.maddesi, Temmuz 2012’de çıkarılan ve kamuoyunda torba kanun olarak bilinen 6353 sayılı kanun ile değiştirildi. Yeni düzenlemenin 20. maddesiyle OSB’lere doğrudan kamulaştırma yetkisi tanındı. Torba kanun ile ayrıca bu değişikliğin OSB’ler adına o tarihe kadar yapılan kamulaştırma işlemleri için de geçerli olacağı yönünde geçici madde eklendi.
4652 sayılı OSB kanununda yapılan tartışmalı değişiklikler, Danıştay 6. Dairesi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. AYM, Danıştay’ın başvurusunu geçtiğimiz günlerde sonuçlandırdı. AYM, öncelikle başvuruyu 5.maddede OSB’lere kamulaştırma yetkisi tanıyan “…yapabilen veya…” sözcükleriyle sınırlı gerçekleştirdi ve OSB’lere kamu kuruluşu veya belediye gibi bizatihi kamulaştırma yapma yetkisi veren bu sözcükleri Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.

KAMUSAL NİTELİK STATÜSÜ KAÇINILMAZ OLDU
Sanayi Gazetesi, OSB’lerin kamusal nitelik statüsü edinmesi gerekliliğini uzun süredir ısrarla gündemde tutarken Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararı bu statünün ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha açığa çıkardı. Kamulaştırma yetkisi geriye dönük olarak elinden alınan OSB’ler gerek kuruluş aşamasında gerekse genişleme çalışması esnasında önemli sıkıntılar yaşayacak. Sorunun çözümü ise OSB’lere kamusal nitelik statüsü hakkı tanınmasından geçiyor.

Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 97 :Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.

Taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, kat irtifakı kurulduğu zaman müteahhide, teminat tutulacak iki daire dışındaki bağımsız bölümlerin satış yetkisinin verileceği kabul edilmiştir.
Müteahhidin tapu iptal ve tescil talepli açtığı davada, inşaatın seviyesi ve sözleşmede kararlaştırılan bu husus göz önünde bulundurularak; teminat tutulan iki bağımsız bölüm dışındakiler yönünden davanın kabulü gerekir.
(Karar Tarihi : 08.11.2004)
“Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı ve müdahil Z____, S____ vekillerince temyiz edilmiş davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili ile davalılar O____ vs. vekili geldi. Müdahiller vekilleri gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı ve bir kısım müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı ile davalı arsa sahipleri arasındaki 11.8.1994 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin 20. maddesinde kat irtifakı kurulduğu zaman iki dairenin teminat olarak tutulması, yükleniciye ait diğer bağımsız bölümlerin satış yetkisinin verilmesi kabul edilmiştir. Kat irtifakının 15.12.1997 tarihinde kurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme halen de geçerli ve yürürlükte olduğu halde davacı yükleniciye tapuda devri yapılmış veya satış yetkisi verilmiş bağımsız bölüm bulunmamaktadır. Dairemizin bozma kararına uyulmasından sonra yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda, arsa sahiplerine ait bir bağımsız bölümün teslim edildiği, dört bağımsız bölümde %20 oranında eksik iş olduğu belirtilmiş, ortak yerler de dahil tamamlanması için gereken miktar açıklanmıştır. Bu durumda inşaatın seviyesi ve sözleşmenin 20.maddesi de dikkate alınarak, iki adet bağımsız bölüm hakkındaki davanın reddine, kalan davacıya ait bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, Dairemizin bozma ilamı yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 375.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı ve müdahillere geri verilmesine, 8.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 97 :Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.

Maktu harçlar 2014

19 Kasım 2013 SALI
Resmî Gazete
Sayı : 28826

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

VERGI USUL KANUNU GENEL TEBLIĞI

(SIRA NO: 430)

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasında “Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dâhil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun Üretici Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranı 2013 yılı için % 3,93 (üç virgül doksan üç) olarak tespit edilmiştir.

Bu oran, aynı zamanda 2013 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacaktır.

Öte yandan, bu konuda daha önce yayımlanmış olan tebliğler de yürürlükte bulunmaktadır.

Tebliğ olunur.

2014 de damga vergileri ne kadar olacak?

19 Kasım 2013 SALI
Resmî Gazete
Sayı : 28826

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

VERGI USUL KANUNU GENEL TEBLIĞI

(SIRA NO: 430)

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasında “Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dâhil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun Üretici Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranı 2013 yılı için % 3,93 (üç virgül doksan üç) olarak tespit edilmiştir.

Bu oran, aynı zamanda 2013 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacaktır.

Öte yandan, bu konuda daha önce yayımlanmış olan tebliğler de yürürlükte bulunmaktadır.

Tebliğ olunur.

Başlık 1581 sayılı Kanuna göre kurulmuş olan Kooperatifin tapuda yapılacak cins değişikliği işlemlerinden tapu harcı aranılıp aranılmayacağı hususunda

Başlık 1581 sayılı Kanuna göre kurulmuş olan Kooperatifin tapuda yapılacak cins değişikliği işlemlerinden tapu harcı aranılıp aranılmayacağı hususunda
Tarih 17/09/2013
Sayı 66491453-014-14
Kapsam

T.C.

KIRŞEHİR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

66491453-014-14

17/09/2013

Konu

:

Cins Tashihi Harcı

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, Kooperatifinize ait arsa üzerine depo ve hizmet binası yaptırıldığı belirtilerek yaptırılan söz konusu gayrimenkullerin tapuda yapılacak cins değişikliği işlemlerinde Kooperatifinizin cins değişikliği harcından muaf olup olmadığı hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I-13/a fıkrasında, arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina vesair tesislerin tescilinde her bir bağımsız bölüm vesair tesis için harç alınacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Özel Kanunlardaki Hükümler” başlıklı 123 üncü maddesinin ilk fıkrasında, “Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz.” hükmü bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun 19/B-b maddesinde bu Kanuna göre kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birliklerinin sermaye ve yedek akçeleri ile taşınmaz malları ve bunların gelirleri, kendi ihtiyaçları için satın aldıkları ve alacaklarının tahsili gayesiyle mülk edindikleri taşınmaz malları ve bunların 15 inci madde hükmüne göre sahiplerine geri verilmesi işleminin, bütün vergi, resim ve harçtan muaf olacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükme göre, 1581 sayılı Kanuna göre kurulmuş olan Kooperatifinizin tapuda yapılacak cins değişikliği işlemlerinden dolayı tapu harcından muaf tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Başlık Tapu ve kadastro idaresinin işlemlerinden kaynaklanmadığı anlaşılan hatalı kat mülkiyetinin terkini ile hatalı parsel numaralarının düzeltilerek maliklerin hali hazırda oturdukları parsellerin adlarına tescil edilmesi işlemlerinden ne şekilde tapu harcı aranılacağı hususunda

Başlık Tapu ve kadastro idaresinin işlemlerinden kaynaklanmadığı anlaşılan hatalı kat mülkiyetinin terkini ile hatalı parsel numaralarının düzeltilerek maliklerin hali hazırda oturdukları parsellerin adlarına tescil edilmesi işlemlerinden ne şekilde tapu harcı aranılacağı hususunda
Tarih 19/09/2013
Sayı 46480499-140.04.01[59-2013/577]-87
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

46480499-140.04.01[59-2013/577]-87

19/09/2013

Konu

:

Kat mülkiyetinin terkininde tapu harcı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, … İlçesi … Mahallesi … pafta … ada’da kayıtlı bulunan taşınmaz üzerinde kurulu … Konut Yapı Kooperatifi ortaklarından olduğunuz ve söz konusu taşınmaz üzerinde yapılan imar uygulamaları sonucu taşınmazın … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … numaralı parsele ayrıldığı; kat mülkiyetine geçiş için Kooperatif tarafından … Belediye Başkanlığına onaylanmak üzere verilen mimari projede yer alan parsel numaralarının belediye tarafından hatalı olarak onaylandığı belirtilerek, hatalı yazılan parsel numaralarının düzeltilerek tekrar kat mülkiyeti kurulması sırasında tapuda yapılacak işlemlerden harç aranılıp aranılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde; tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanlarının tapu ve kadastro harcına tabi olduğu belirtilmiş, Kanunun “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlıklı 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde ise; ilgililerin kusurları olmaksızın tapu ve kadastro idareleri tarafından yapılacak hataların tashihlerinde harç aranılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin “I-Tapu işlemleri” başlıklı bölümünün 14 üncü maddesinde, tapu harcı mevzuuna giren işlemlerle ilgili tescil ve şerhlerin terkininden maktu tutarda; 20/(a) fıkrasında ise, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden devir alan ve devir eden için nispi oranda harç alınacağı hükmü yer almıştır.

Özelge talep formunuz ekinde yer alan … Tapu Müdürlüğünün Belediye Başkanlığına hitaben yazdığı … tarih ve … sayılı yazıda; tüm bağımsız bölüm maliklerinin bizzat veya vekâletname yoluyla vekillerinin müracaatı ve bağımsız bölümler üzerinde hak ve alacağı olan gerçek ve tüzel kişilerin muvaffaktı sağlandığı takdirde mevcut kat mülkiyetlerinin terkin edilerek, … ada … parsel ile … ada … parsel maliklerinin trampa yolu ile hali hazırda oturdukları parsele tescil edileceği, gerçek durumu gösterir Belediyece tasdiklenecek mimari projeye göre yeniden kat mülkiyeti tesis edilebileceğine yönelik açıklamalar yer almıştır.

Buna göre, tapu ve kadastro idaresinin işlemlerinden kaynaklanmadığı anlaşılan hatalı kat mülkiyetinin terkininden 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin 14 üncü maddesine göre; hatalı parsel numaralarının düzeltilerek maliklerin hali hazırda oturdukları parsellerin adlarına tescil edilmesi işleminden 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin 20/(a) fıkrasına göre harç aranılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İş yerinde kullanılmak üzere alınan motosiklete ait giderlerin hasılattan indirilip indirilemeyeceği ve KDV karşısındaki durumu hk. Tarih 23/08/2013

Başlık İş yerinde kullanılmak üzere alınan motosiklete ait giderlerin hasılattan indirilip indirilemeyeceği ve KDV karşısındaki durumu hk.
Tarih 23/08/2013
Sayı 11395140-105[269-2012/VUK-1- . . .]-1328
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[269-2012/VUK-1- . . .]-1328

23/08/2013

Konu

:

İş yerinde kullanılmak üzere alınan motosiklete ait giderlerin hasılattan indirilip indirilemeyeceği ve KDV karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; işyerinizde kullanmak üzere alınan motosiklet için amortisman ayrılıp ayrılmayacağı, alış faturasındaki ÖTV ve KDV nin maliyet bedeline dahil edilip edilmeyeceği ve motosiklete ait yakıt, tamir-bakım giderlerinin hasılattan indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I-GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükellefin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesi için indirilecek giderlerin neler olduğu sayılmış olup (5) numaralı bendinde, “kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri”, (6) numaralı bendinde, “işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar” (7) numaralı bendinde de, “Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların” indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; motosikletin işletmenize dahil edilmesi ve işte kullanılması halinde yapılan yakıt, tamir-bakım harcamalarının Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin (5) numaralı bendi kapsamında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların da (7) numaralı bendi kapsamında safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29/1-a maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; aynı maddenin 3 üncü bendinde ise indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Kanunun 30/b maddesinde ise faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, iktisap edilen motosikletin işletmenize ilişkin faaliyetlerde kullanılması ve takvim yılı aşılmamak kaydıyla kanuni defterlere de kaydedilmesi şartıyla motosikletin iktisabında yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

III-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 269 uncu maddesinde; iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedelleri ile değerleneceği ve aşağıda yazılı kıymetlerin gayrimenkuller gibi değerleneceği;

1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı,

2. Tesisat ve makinalar,

3. Gemiler ve diğer taşıtlar,

4. Gayrimaddi haklar

hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu Kanunun “Gayrimenkullerde Maliyet Bedeline Giren Giderler” başlıklı 270 inci maddesinde; gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri ile mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderlerinin gireceği ve noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükelleflerin serbest oldukları hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, mezkur Kanununun 313 üncü maddesinde, “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

Değeri (2013 yılı için) 800- TL yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri 800- TL yi aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir. İktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınır.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için, işletmenin aktifinde kayıtlı olması, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması, kullanıma hazır halde bulunması ve değerinin maddede belirtilen tutarın üzerinde olması gerekmektedir.

Aynı Kanunun 315 inci maddesinde mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinde itfa edecekleri ve ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hükme bağlanmış olup söz konusu maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406 ve 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.

Buna göre, işyerinizde kullanmak üzere iktisap ettiğiniz motosikletin 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine ekli listenin “6.5. Motosikletler (Mopedler ve Triportörler dahil)” bölümünde değerlendirilerek, faydalı ömrünün 4 yıl, amortisman oranının ise %25 olarak dikkate alınmak suretiyle amortismana tabî tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, motosikletin alış bedeli içerisinde yer alan ÖTV nin maliyet bedeline ilave edilerek amortisman ayırmak suretiyle gider kaydedilmesi veya ilgili dönemde gider olarak dikkate alınması ihtiyari olduğundan bu tercihlerden herhangi birinin kullanılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

özel Kütahya kırklar a.ş.(şirket aktifindeki binanın bedelsiz kiralama olarak 30 yıllığına kullanım hakkı verilmesiı) Tarih 19/09/2013 Sayı 61504625-6004/30

Başlık özel Kütahya kırklar a.ş.(şirket aktifindeki binanın bedelsiz kiralama olarak 30 yıllığına kullanım hakkı verilmesiı)
Tarih 19/09/2013
Sayı 61504625-6004/3026-28
Kapsam

T.C.

KÜTAHYA VALİLİĞİ

Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

61504625-6004/3026-28

19/09/2013

Konu

:

Özel Kütahya Kırklar Anonim Şirketi (Şirket aktifindeki binanın 30 yıllığına bedelsiz olarak tahsis edilmesinin KV, KDV ve DV karşısındaki durumu)

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinize ait taşınmazın Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne, Kız İmam Hatip Lisesi olarak kullanılmak şartıyla 30 yıllığına bedelsiz tahsis edileceği belirtilerek, konunun Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Damga Vergisi Kanunu yönünden değerlendirilerek bilgi verilmesi istenmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun Diğer İndirimler” başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının %5’ine kadar olan kısmının; (ç) bendinde ise (c) bendinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi ile yaptırılacak ibadethaneler ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamının kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “10.3.2.2. Eğitim ve sağlık tesisleri ile dini tesislere ilişkin bağış ve yardımlar” başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, şirketinize ait taşınmazın, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne, imam hatip lisesi olarak kullanılmak şartıyla bedelsiz tahsis edilmesi halinde, öncelikle emsaline uygun bir bedelin tespit edilerek gelir yazılması, akabinde ise tespit edilen bu bedelin tamamının Kurumlar Vergisi Kanunun birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca beyannamede gösterilmek suretiyle bağış olarak indirim konusu yapılması mümkündür.

Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesi uyarınca Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir.

Aynı Kanunun 17/2-b maddesinde, Katma Değer Vergisi Kanunun 17/1 inci maddesinde sayılan, genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere, bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, döner sermayeli kuruluşlara, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, siyasî partiler ve sendikalara, kanunla kurulan veya tüzelkişiliği haiz emekli ve yardım sandıklarına, kamu menfaatine yararlı derneklere, tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifalarının katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde; Şirketiniz tarafından KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlardan olan Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak yapılacak taşınmaz tahsis edilmesi Kanunun 17/2-b maddesi kapsamında katma değer vergisinden istisnadır.

Damga Vergisi Kanunu Yönünden:

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kâğıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu hükümleri yer almaktadır.

Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “I-Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/2 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden kira mukavelenamelerinin mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 31/12/2004 tarih ve 25687 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5281 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle yapılan değişiklikle belli parayı ihtiva etmeyen bazı kağıtlar 01/01/2005 tarihinden geçerli olmak üzere damga vergisine tabi kağıtlar kapsamından çıkartılmıştır. Bu kapsamda 04/02/2005 tarih ve 25717 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 43 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin (6.1.1) bölümünün ikinci paragrafında; “Yapılan düzenleme ile (1) sayılı tablonun 1/A fıkrasında sayılan kağıtlardan belli parayı ihtiva etmeyen mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknameler, kira mukavelenameleri, kefalet, teminat ve rehin senetleri, fesihnameler damga vergisine tabi tutulmayacaktır.” açıklamasına yer verilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Şirketinizin aktifine kayıtlı gayrimenkulün adı geçen Genel Müdürlüğün bedelsiz olarak kullanımına tahsis edilmesine ilişkin olarak belli parayı ihtiva etmeyen kira sözleşmesinin düzenlenmesi durumunda, söz konusu kira sözleşmesinin damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

700 konutlu sitede çalıştırılan temizlik elemanı, bahçıvan, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisine ödenen ücretler ile dışardan sağlanan hizmetlerin vergilendirilmesi hk.

Başlık 700 konutlu sitede çalıştırılan temizlik elemanı, bahçıvan, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisine ödenen ücretler ile dışardan sağlanan hizmetlerin vergilendirilmesi hk.
Tarih 10/10/2013
Sayı 84098128-120.03.05.06[23-2013-2]-614
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84098128-120.03.05.06[23-2013-2]-614

10/10/2013

Konu

:

700 konutlu sitede çalıştırılan temizlik elemanı, bahçıvan, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisine ödenen ücretler ile dışardan sağlanan hizmetlerin vergilendirilmesi hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 700 konutlu, ticari tesisi bulunmayan, gelirleri site sakinlerinin ödediği aidatlardan oluşan sitenizde, yönetim kurulu başkanlığı bünyesinde temizlik elemanı, bahçıvan, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisi çalıştırdığınız belirtilerek, söz konusu kişilere yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmadığı, bu hizmetlerden bazılarının (güvenlik gibi) dışarıdan bir firmadan alınması durumunda, bu kişilere ait gelir vergilerinin ödenip ödenmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanunun müteferrik istisnaları düzenleyen bölümünün “Ücretlerde” başlıklı 23’üncü maddesinde; “(2361 sayılı Kanunun 17’nci maddesiyle değişen madde) Aşağıda yazılı ücretler Gelir Vergisi’nden istisna edilmiştir:

6. Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dahil değildir);

…” hükmü yer almıştır.

Bu hükme göre; ücretleri vergiden istisna edilmesi öngürülen hizmetçiler; özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde çalıştırılan orta hizmetçisi, bahçıvan, kapıcı, kaloriferci gibi hizmet erbabıdır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış ve (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben 103 ve 104’üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, ticaret mahalli olmayan sitenizde çalıştırılan bahçıvana yapılan ücret ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden müstesna tutulması; temizlik elemanı, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisi olarak çalıştırılanların ise hizmetçi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104’üncü maddelerine göre vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinde “Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak 14.04.2012 tarih ve 28264 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.05.2012 tarihinde yürürlüğe giren 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin ;

-“3.1. Kısmi Tevkifatın Mahiyeti Ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar” bölümünün 3.1.2. ayrımında “Kısmi tevkifat uygulaması kapsamında KDV tevkifatı yapmak üzere sorumlu tutulabilecekler aşağıda iki grup halinde sayılmış olup, tevkifat uygulaması kapsamındaki her bir işlem bazında tevkifat yapacaklar, söz konusu gruplardan birine veya ikisine veyahut söz konusu gruplar kapsamında olan bazı sorumlulara atıf yapılmak suretiyle Tebliğin ilgili bölümlerinde belirtilmiştir.

a) KDV mükellefleri (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir.)

b) Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın):

– 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,

– Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,

– Döner sermayeli kuruluşlar,

– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

– Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,

– Bankalar,

– Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),

– Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,

– Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,

– Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,

– Payları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören şirketler,”

-(3.1.6) ayrımında; “KDV mükellefiyeti bulunmayanların, Tebliğin (3.1.2/b) ayrımı kapsamında olmamak kaydıyla, kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulaması söz konusu olmayacaktır.”

– “3.2.5 İşgücü Temin Hizmetleri” bölümünün (3.2.5.2.1.) ayrımında ; “Gerçek veya tüzel kişiler faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak ihtiyaç duydukları işgücünü kendilerine hizmet akdi ile bağlı ücretli statüsünde hizmet erbabı çalıştırarak temin etmek yerine, alt işverenlerden veya bu alanda ya da başka alanlarda faaliyette bulunan diğer kişi, kurum, kuruluş veya organizasyonlardan temin etmektedirler.

Bu tür hizmetler, esas itibariyle, temin edilen elemanların, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılabilmesinin mümkün bulunduğu durumlarda tevkifat kapsamına girmektedir.”

– (3.2.5.2.2.) ayrımında; “(3.1.2.) bölümünde sayılanlara verilen özel güvenlik ve koruma hizmetleri de işgücü temin hizmeti kapsamında tevkifata tabi tutulacaktır”.

düzenlemelerine yer verilmiştir.

Bu itibarla, sitenizin 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (3.1.2.) ayrımında sayılanlar kapsamında olmaması kaydıyla, kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki hizmet alımlarında tevkifat uygulaması söz konusu olmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kat Karşılığı İnşaatta arsa sahibine ve üyelere yapılacak daire teslimlerinde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve düzenlenecekse hangi bedel üzerinden düzenleneceği hk.

Başlık Kat Karşılığı İnşaatta arsa sahibine ve üyelere yapılacak daire teslimlerinde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve düzenlenecekse hangi bedel üzerinden düzenleneceği hk.
Tarih 01/08/2013
Sayı 48349025-VUK-2-1266-71
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KONYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü (Usul Müdürlüğü)

Sayı

:

48349025-VUK-2-1266-71

01/08/2013

Konu

:

Kat Karşılığı İnşaatta Fatura Bedeli Hk.

İlgide kayıtlı özelge talebinizin incelenmesinden, kooperatifinizin … tarihinde kurulduğu, … tarihinde yüzölçümü … m2 olan arsanın kat karşılığı alındığı, bu arsa üzerinde toplam … daire inşa edildiği, … dairenin arsa karşılığı arsa sahibine verileceği, tapu ve inşaat ruhsatlarının kooperatif adına tescil edildiği, inşaatın üç bloktan oluştuğu, 1 ve 2 inci blok inşaat ruhsatlarının …, 3 üncü blok inşaat ruhsatının ise … tarihinde alındığı, dairelerin net kullanım alanının 150 m2’nin üzerinde olduğu, arsa sahibine ve üyelere yapılacak daire teslimlerinde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve düzenlenecekse hangi bedel üzerinden düzenleneceği hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olacağı belirtilmiştir.

Buna göre, kooperatifinizce kat karşılığı inşa edilen konutların bir kısmının üyelere kalan kısmının ise arsa sahibine verilmesi halinde, münhasıran ortaklarla iş görülmesi şartı ihlal edilmiş olacağından, kooperatifinizin söz konusu muafiyet hükmünden yararlanabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kooperatifiniz adına kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekeceği tabiidir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 227 inci maddesinde; bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

– 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

– 231 inci maddesinin 5 inci fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği,

– 232 inci maddesinde ise; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, bunların dışında kalanların birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (01/01/2012 tarihinden geçerli olmak üzere) 770,00 TL’yi geçmesi veya bedeli 770,00 TL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu

– 262 nci maddesinde maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği,

– 267 nci maddesinde; emsal bedelinin gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin edileceği,

– 269 uncu maddesinde, iktisadi işletmelere dahil bulunan gayrimenkullerin maliyet bedeliyle değerleneceği,

– 270 inci maddesinde de gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükelleflerin serbest oldukları

hükümleri yer almaktadır.

Genellikle kat/arsa karşılığı inşaatlarda;

– Kat karşılığı olmak üzere arsa sahibine daire verilmesi durumunda karşılığı ayni olan bir taahhüt söz konusudur. Arsa sahibi arsasının bir kısmını müteahhide devretme, müteahhit ise bunun karşılığında inşa edeceği dairelerin bir kısmını arsa sahibine devretme taahhüdünde bulunmaktadır.

– Arsa sahibi, arsasının belli bir payını devretmiş olup, karşılığında müteahhidin verdiği dairelere, işyerlerine veya belli bir nakit paraya sahip olmaktadır. Arsa payının bir kısmı ise arsa sahibinde kalmakta, bu kalan kısım da müteahhit tarafından kendisine verilen dairelerin arsa payına isabet etmektedir.

– Arsa sahibi ticari işletme ise, bu işlem sonucunda arsası aktifinden çıkmakta olup, bunun karşılığında dairelere, işyerlerine veya belli bir nakit paraya sahip olmaktadır. Ticari işletmenin müteahhide devretmediği arsa payı, müteahhitçe verilen dairelere isabet ettiği için ticari işletme bu iktisadi kıymetleri kayıtlarına arsa payı dâhil olarak kaydetmelidir.

– Müteahhit ise, inşa ettiği dairelerden bir kısmını arsa sahibine vermekte olup, bunun karşılığında elde ettiği iktisadi kıymet ise müteahhidin arsa sahibinden devraldığı (müteahhide kalan dairelere isabet eden) arsa payıdır. Buna göre, arsa sahibine bırakılan dairelerin karşılığında müteahhit kendisinde kalan dairelere isabet eden arsa payını devralmaktadır. Diğer bir deyişle, müteahhit açısından arsa maliyet bedeli, arsa sahibine teslim edilen daire ve işyerlerinin inşaatı için yapılan harcamaların toplamını oluşturmakta olup, bu bedel inşaat maliyetinin de içerisinde yer almaktadır.

Öte yandan, konutların;

– fiilen tamamlanmadan önce kat mülkiyetine geçilmesi halinde mülkiyetin devri tapuda tescil suretiyle gerçekleştiğinden satışa ilişkin olarak tapuya tescil tarihinden

– herhangi bir suretle tapuya tescilinden evvel fiilen kullanılmaya başlanılması amacıyla hak sahiplerine tahsis edilmesi durumunda satışa ilişkin olarak konutların fiilen kullanım için tahsis edildiği tarihten

itibaren yedi gün içinde faturanın düzenlenmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar doğrultusunda kooperatifinize kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği de göz önünde bulundurulduğunda;

– Kooperatifiniz tarafından kat karşılığı olmak üzere arsa sahibine bırakılan daireler için, söz konusu dairelerin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesinden) itibaren yedi gün içerisinde arsa sahibi adına Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre tespit edilen emsal bedel üzerinden fatura düzenlemeniz,

– Kooperatifinize teslim edilen arsanın bir iktisadi işletmeye dâhil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, teslim edilen arsa için arsa sahibi tarafından, kooperatifinizce kendisine teslim edilen dairelerin emsal bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi,

– Arsa sahibinin gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi bir faaliyet olarak arsasını tarafınıza tesliminde, arsa sahibinin mükellef olmamasından dolayı kooperatifiniz tarafından arsa sahibi adına teslim edilen dairelerin emsal bedeli üzerinden gider pusulası düzenlemeniz,

– Kooperatifiniz üyelerine teslim edeceğiniz daireler için (tapudaki tescili sırasında belirtilen vergi değerinden az olmamak kaydıyla) üyeleriniz adına maliyet bedelinden az olmamak üzere fatura düzenlemeniz,

-Tarafınıza kalan daireleri arsa sahibi veya üyeleriniz dışında üçüncü kişilere satmanız durumunda ise; tapuda tescil işleminin yapıldığı tarihten itibaren, tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesi durumunda, bu tarihten itibaren yedi gün içerisinde satış bedeli üzerinden fatura düzenlemeniz

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.