kat karşılığı inşaat sözleşmesinin” yüklenicisinden, sözleşmeye göre yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerden birini, şahsî hakkın temliki suretiyle edinme

Davacı, “kat karşılığı inşaat sözleşmesinin” yüklenicisinden, sözleşmeye göre yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerden birini, şahsî hakkın temliki suretiyle edinmiştir. Arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükmen “ileriye etkili olarak” feshedilmiş ve bu fesih kararı kesinleşmiştir. Kesinleşen fesih kararına göre; davacı istemindeki bağımsız bölüm, fesih tasfiyesinde yükleniciye bırakılmadığından davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddi gerekir.

Davacı, terditli olarak yükleniciden bağımsız bölümün güncelleştirilmiş değerini (BK m.96-TBK m.112) ve arsa sahiplerinden bağımsız bölümde yaptığı iyileştirme giderlerinin tahsilini (BK m.410 vd.-TBK m.526 vd.) de istemiştir. Davacının, iş sahibi arsa sahiplerinin menfaatine, vekalet olmaksızın tasarrufta bulunduğu giderlerini talep hakkı olduğundan mahkemece, bu hususların da incelenip sonucuna uygun karar verilmesi gerekir.
(Karar Tarihi : 15.06.2007)
“Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.07.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.11.2006 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, yüklenicinin satışı nedeniyle kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde güncelleştirilmiş bağımsız bölüm bedelinin ve 28 numaralı bağımsız bölüme yapılan iyileştirme giderlerinin tahsili istemleri ile açılmıştır.

Mahkemece dava reddedilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.

Davalı yüklenici Y____ ile diğer davalıların miras bırakanı Y____ arasında 19.03.1986 tarihli biçimine uygun düzenlenen arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunmaktadır. Gerçekten, bu sözleşme ile yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümün yazılı olması koşulu ile şahsi hakkın temliki suretiyle üçüncü kişilere satışı olanaklıdır. Yükleniciden şahsi hakkını temellük eden üçüncü kişi de, sözleşmede aksine hüküm yoksa veya halin gidişinden temlikin yasaklanmadığı anlaşılırsa, temellük aldığı hakka dayanarak arsa sahiplerini tescile zorlayabilir. Ne var ki somut olayda, davalılar arasındaki 19.03.1986 tarihli sözleşme hükmen feshedilmiş ve ileriye etkili feshe ilişkin mahkeme hükmü Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Davacının tescilini talep ettiği 28 numaralı bağımsız bölüm fesih tasfiyesinde yükleniciye bırakılmadığından, alınan taşınmazın davacı adına tescil olanağı ifada imkansızlık nedeniyle ortadan kalkmıştır. Mahkemenin değinilen olguyu gözetmek suretiyle tescile ilişkin istemi reddetmiş olması doğrudur.

Ancak;

Davacı, tescil talebinin reddi halinde ikinci kademedeki istek olarak bağımsız bölümün güncelleştirilmiş değeri ile 28 numaralı bağımsız bölümde yaptığı iyileştirme giderlerinin tahsilini de istemiştir. Borçlar Kanunu’nun 96. maddesi hükmünce akitten kısmen veya tamamen istifade edemeyen kusursuz taraf, diğer taraftan uğradığı zararların tazminini isteyebilir. O yüzden davacının âkidi olan yükleniciden isteminin parasal tutarı ve nedenleri açıklattırılmalı, delilleri istenip toplanarak talep hakkında bunun sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.

Diğer taraftan, davacı 28 numaralı bağımsız bölümü yükleniciden kaba inşaat halinde satın aldığını, iyileştirme giderleri yaptığını iddia ederek arsa sahibi davalılardan da iyileştirme giderlerinin tahsilini talep etmiştir. Borçlar Kanunu’nun 410 ve devamı maddeleri hükmünce iş sahibinin menfaatine, vekalet olmaksızın tasarrufta bulunan kimsenin de böyle bir istemde bulunması olanaklıdır. Bu nedenle de davacının talebinin ne olduğu ve parasal miktarı ile nedenleri açıklattırılmalı, aynı şekilde delilleri istenip toplanarak anılan istek kalemi de incelenip sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece değinilen yönler gözardı edilerek yasal hiçbir gerekçe gösterilmeden davacı isteminin reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA , peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.06.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 529 :İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş olan işgören hakkında da uygulanır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir