(Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) Sigortalı nakli yapılabilmesi için nakil tarihinde işverenin birden fazla işyerinin bulunması ve bu işyerlerinin Kanun kapsamından çıkarılmamış olması, yapılacak bildirimlerde sigortalının işten ayrılış nedeni olarak “16- Nakil” kodunun seçilmesi ve işe giriş bildirgesinde işe başlama tarihinin işten ayrılış tarihini takip eden gün olarak yazılmış olması gerekmektedir.
(Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) İşten ayrılış bildirgesi verilen işyerinden bildirilen işyeri numarası ile işe giriş bildirgesi verilen işyeri numarasındaki işverenin gerçek kişi olması halinde T.C. kimlik numarası, tüzel kişi olması halinde vergi kimlik numarasının uyuşması gerekmekte olup T.C. kimlik numarası ve vergi numarası bilgilerinin aynı olmaması durumunda işyeri, aynı işverene ait diğer bir işyeri sayılmayacağından işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri nakil olarak dikkate alınmayacaktır.
-Kooperatiflerde Çalışanların Sigortalılığı (Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge)
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu gereğince kooperatif başkanları ile kooperatifin yönetim ve denetim kurullarına seçilenler, bu göreve seçimle geldiklerinden aralarındaki hukuki ilişki, vekalet akdine ve kanunda belirtilen görevlerini yerine getirmelerine dayandığından sigortalı sayılmayacaklardır.
Bu görevlerinden dolayı huzur hakkı veya sair bir ad altında ücret almaları akdin niteliğini değiştirmeyecektir.
Ancak, kooperatif başkanları ile kooperatifin yönetim, denetim kurullarına seçilenler ve üyeleri; bu görevleri haricinde, hizmet akdine tabi olarak üçüncü şahısların yapabilecekleri işleri yapmaları karşılığında ücret ödenmesi şartıyla Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacak, geriye dönük yapılan bildirimler ise cari usullere göre sonuçlandırılacaktır.
Örnek 1- Taşıyıcılar Kooperatifi üyesi (A), kendi aracıyla kooperatifin üstlenmiş olduğu taşıma işlerini yapmakta ve ay sonunda yapmış olduğu kilometreye göre kooperatif yönetimi tarafından kendisine ücret ödenmektedir. Bu kişinin üyesi olduğu bu kooperatifteki taşıma işlerini yapması kooperatifin faaliyetinden kaynaklı ve kooperatifin kuruluş amacına yönelik bir çalışma olduğundan (A) kişisi, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılmayacaktır.
Örnek 2- Servisçiler Kooperatifi almış olduğu on araçlık personel servis taşıma işinin dokuz araçlık kısmını üyelerinin kendilerine ait araçları ile birini de kooperatife ait araçla yapmaktadır. Kooperatif üyesi (D)’nin kooperatife ait araçla servis işini yapması uygun görülmüştür. Burada (D) kooperatif üyeliği görevi haricinde, kooperatifin diğer faaliyetlerinde hizmet akdine tabi olarak, üçüncü şahısların da yapabileceği bir işte çalışması nedeniyle, kooperatif yönetimi ile arasında hizmet akdi tesis edilmiştir. Bu nedenle; Servisçiler Kooperatifi işveren olarak (D)’yi, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak bildirecektir.
Örnek 3- Zeytin Kooperatifinin başkanı olan (B), tarım arazilerine su getirilmesi amacıyla yapımına başlanan su kanalı işinde kendisine ait iş makinesinde kepçe operatörü olarak çalışmaktadır. Kooperatif tarafından (B)’ye çalışması karşılığı belirli bir ücret ödenmektedir. Burada (B)’ kooperatif başkanlığı görevi haricinde, hizmet akdine tabi olarak üçüncü şahısların da yapabileceği bir işte çalışması nedeniyle Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacaktır.
Kooperatiflerin Tasfiyeye Girdiklerinde Yeniden Defter Tasdik ettirecekler midir ?
tasfiyenin başladığı tarih ile aynı takvim yılı sonuna kadar olan hesap dönemi ve bu dönemden sonraki her takvim yılının ayrı bir dönem kabul edilmesi nedeniyle, her tasfiye dönemine ait kanuni defterlerin tasdiki zorunlu olup, tutulması zorunlu defterlerin en geç tasfiyeye girdiğiniz tarih itibariyle tasdik ettirilmesi gerekmektedir.
Kooperatifin kiraya verilmeyen kendi hizmet binalarının daimi olarak emlak vergisinden muaf olduğu hk.
Bilindiği üzere kooperatiflerin kiraya verilmemek şartı ile kendi hizmet binaları emlak vergisinden daimi olarak muaftır. Konu ile ilgili 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun “Daimi Muaflıklar” başlığını taşıyan 4/p maddesi aynen “Tarım kredi, tarım satış kooperatifleri, 1163 sayılı Kanuna uygun olarak teşekkül eden kooperatifler ve bu kooperatiflerin kuracağı kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin ve Türk Kooperatifçilik Kurumunun sahip oldukları kendi hizmet binaları.” hükmünü içermektedir.
Kooperatifimizin kiraya verilmeyen yönetim binasının emlak vergisinden muafiyeti ile ilgili yukarıdaki hükmün göz önünde tutularak uygulama yapılması gerektiği hususunu rica ederim.
Müşterek mülkiyete dönebilmek için ortakların oy birliği ile kararları ve istemleri gerektiğinden öncelikle aralarında yapacakları ve ibraz edecekleri sözleşmeye göre paylı mülkiyete geçilebilir. Böyle bir durum gerçekleştiğinde haklarının etkilendiği iddiasında bulunan parseller (malikler) yapacakları sözleşme sırasında bunu gündeme getirebileceklerdir.
Böyle bir sözleşme yoksa ve müşterek methalden paylı mülkiyete geçişte, paylaşmanın müşterek methal hakkı sahibi parsellerin (maliklerin) yüz ölçümlerine göre mi yoksa eşit paylara göre mi yapılacağı konusunda bir düzenleme bulunmadığından ortakların paylaşmanın nasıl yapılacağına ilişkin yine oybirliği ile karar vermeleri ve istemleri gerekeceğinden, bu durumda da haklarının etkilendiği iddiasında bulunan parseller (malikler) bunu paylaşma anında ileri sürebileceklerdir.
Müşterek methal kavramı, bir taşınmazın başka bir taşınmaz malla alakadarlığı nedeni ile bu taşınmaz mal veya bağımsız bölümlerin başka taşınmaz veya bağımsız bölümlerin ortaklaşa kullanımına ayrılan yerleri ifade etmektedir.
Kural olanı, mülkiyetin doğrudan doğruya bir veya birden fazla kişiye ait olmasıdır. Fakat Medeni Kanun’ un bazı hükümleri ile bazı hallerde bazı şeylerin mülkiyetinin bir veya birkaç taşınmaza (ör. MK. m.721) bağlandığı gibi hukuki işlem ile de bir taşınmazın mülkiyetinin diğer bir taşınmaza bağlanarak eşyaya bağlı mülkiyet ilişkisi kurabilmektedir. Örneğin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ nun 67. maddesinde yer verilen toplu yapılardaki ortak yerler gibi. Bu gibi ortaklaşa kullanılan yerlerin tescil şekli Tüzüğün anılan hükmünde düzenlenmiştir.
Yukarıdaki şekillerde ortaya çıkan müşterek methal kavramı, bir taşınmazın başka bir taşınmaz malla alakadarlığı nedeni ile bu taşınmaz mal veya bağımsız bölümlerin başka taşınmaz veya bağımsız bölümlerin ortaklaşa kullanımına ayrılan yerleri ifade etmektedir.
Tapu Sicili Tüzüğünün 29. maddesinde düzenlenen “ortaklaşa kullanılan yer” (müşterek methal) tesisi işlemi bir irtifak işlemi ve hakkı olmayıp, mülkiyet hakkı kurmaktadır. “Ortaklaşa kullanılan yerin” ayrı bir taşınmaz/bağımsız bölüm olmasının gerekmesi nedeni ile de Kat Mülkiyeti Kanunu’ nun 4. maddesindeki “ortak yer” kavramından ayrılmaktadır.
Buna göre, sosyal tesis, ticarî mahal, yüzme havuzu, tenis kortu gibi taşınmaz veya bağımsız bölümler ortaklaşa kullanıma ayrılmış ise, başka parsel veya bağımsız bölümlerin ortaklaşa kullanılan yeri olarak ayrılabilir. Ortaklaşa kullanılacak yerin tapu kütüğünün mülkiyet sütununa şahıs isimleri değil yararlanacak taşınmazların ada ve parsel numaraları yazılır.
Ortaklaşa kullanılan yerler, yararlanan taşınmazlarla aynı ada ve parsel içerisinde olabileceği gibi, ayrı ada ve parsellerde de bulunabilir.
Yararlanan taşınmazların kütük sayfasının beyanlar sütununa, ortaklaşa kullanılan taşınmazın, hangi ada ve parsel veya bağımsız bölümle ortak olduğu belirtilir
3 ayrı parselin müşterek methali olarak tahsis edildiğine ve müşterek methal olan bu taşınmaza, parsel maliklerinin sahip oldukları pay oranında malik olacaklarına göre ortak kullanıma amade kılacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, mutlak surette elatmanın önlenmesine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, davacıların elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım istekleri de bulunduğu halde yıkım konusunda olumlu ve olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir.
Dava ve birleşen davada iptali istenen 29/05/2011 tarihli kararın kooperatif genel kurulu karan niteliğinde olmadığı, kooperatif yöneticileri tarafından ayrıca oluşturulan site yönetimi tarafından alınan bir karar olduğu, bu karara karşı kat malikleri yönünden Kat Mülkiyet Kanununun uygulanması gerektiği, ancak tapu kayıtlarına göre taşınmazların kat mülkiyeti yada kat irtifakı olmadığı ve halen kooperatif adına satış vaadi şerhli olarak arsa sahibi adına kayıtlı olduğu tespit edilmekle asıl davayı ve birleşen davayı takip eden davacı …’ın tapu kayıtlarına göre kat irtifakı yada kat maliki sıfatı bulunmadığı, tapuda arsa payı sahibi de olmadığı anlaşıldığından asıl dava yönünden aktif dava ehliyeti olmadığı kanaatine varılarak davanın usulden reddine, birleşen dava kooperatife karşı açılmış olup, davalı kooperatif tarafından alınmış bir genel kurul kararı olmadığından açılmış bulunan kooperatif genel kurul kararının iptali davasında pasif dava ehliyeti olmadığı kanaatine varılarak birleşen davanın da usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı … tarfından temyiz edilmiştir.
Dava Kat Malikleri Kurulu Kararının iptali ve birleşen Kooperatif Genel Kurul Kararının iptali istemine ilişkindir.
Dosya içerisinde toplanan delillerden davaya konu kooperatifçe üzerinde inşaaat yapılan arsanın kooperatif adına kayıtlı olmadığı gibi ferdileşme işlemlerininde yapılmadığı tapunun hala arsa maliki dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olduğu, kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulu olmadığı, 634 sayılı Kanuna uygun biçimde oluşmuş bir site yönetimi mevcut olmadığı gibi somut olayda 634 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına da imkan bulunmamaktadır. İptali istenen otopark dağılımına ilişkin genel kurul kararının site yönetimi ve kooperatif yönetimi tarafından kararlaştırıldığı ve müştereken toplantıya çağrıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece asıl dava ve birleşen davada iptali istenen 29/05/2011 tarihli kararın kooperatif genel kurulu kararı niteliğinde olmadığı, kooperatif yöneticileri tarafından ayrıca oluşturulan site yönetimi tarafından alınan bir karar olduğu, bu karara karşı kat malikleri yönünden Kat Mülkiyeti Kanununun uygulanması gerektiği, ancak tapu kayıtlarına göre taşınmazların kat mülkiyeti yada kat irtifakı olmadığı ve halen kooperatif adına satış vaadi şerhli olarak arsa sahibi adına kayıtlı olduğu tespit edildiğinden; asıl davayı ve birleşen davayı takip eden davacı …’ın tapu kayıtlarına göre kat irtifakı ya da kat maliki sıfatı bulunmadığı, tapuda arsa payı sahibi de olmadığı anlaşıldığından asıl dava yönünden aktif dava ehliyeti olmadığı kanaatine varılarak davanın usulden reddine, birleşen dava kooperatife karşı açılmış olup, davalı kooperatif tarafından alınmış bir genel kurul kararı olmadığından açılmış bulunan kooperatif genel kurul kararının iptali davasında pasif dava ehliyeti olmadığı kanaatine varılarak birleşen davanın da usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki, 634 sayılı Kanuna göre oluşturulmuş bir yönetim ve bu Kanunun uygulanması söz konusu olmadığına göre davada tüzel kişiliği ve dava taraf ehliyeti bulunmayan site yönetimine karşı dava açılamayacağı gibi bilgilendirme toplantısı niteliğinde kooperatif yönetimi çağrısı üzerine yapılan ve tamamı ile Kooperatif Kanunu ana sözleşmedeki yöntemine aykırı düzenlenen toplantıda alınan ve bu nedenle yok hükmünde bulunan bir karara karşı iptal davası da açılmaz. Bu nedenle ve gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm usulüne uygundur.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 15.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır.
İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır.
Ancak, genel kurulda ibra görüşülürken sorumluluğa konu olay genel kurulun bilgisine sunulmuş ise, ibranın sorumluluğa konu olay hakkında özel ibra olduğunun ve kooperatif yöneticilerini sorumluluktan kurtardığının kabulü gerekmektedir.
Somut olayda, davacı kooperatif genel kurulunda davaya konu olayın görüşülmediği ve genel kurulun gündeminde özellikle yer almadığı, bu nedenle alınan ibranın genel ibra olduğunun kabulü ile yöneticileri sorumluluktan kurtarmayacağı görülmüş ise de, sorumluluğa konu zararın belirlendiği… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/269 E., 2010/107 K. sayılı dosyasında, davalılar dışındaki yeni seçilen davacı kooperatif yöneticileri tarafından temyizden feragat edilmiş olmakla, davalıların sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden ve davacı kooperatifin tazminat talebinde bulunamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK’nın 438/son maddesi gereğince, gerekçesi yukarıdaki şekilde değiştirilmesi suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün değişik gerekçeyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kural olarak, kooperatif ortağının, kendisine tahsis edilmiş olan konutun tapu iptali ve tescili talebinde bulunabilmesi için davaya konu edilen taşınmaza yönelik olarak, davalı kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olduğu, hiçbir ediminin kalmadığını, diğer üyelerle eşit durumda olduğunu kanıtlaması gerekmektedir.
Ayrıca, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup kooperatifçe aynı durumda olan bir çok ortağa, borca rağmen dairelerinin tapularının verilip verilmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, diğer kooperatif üyelerine tahsis edilen konutların davalı kooperatifçe borca rağmen tapularının verilip verilmediğinin araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kooperatiflerde nisbi eşitlik benzer durumdaki ortakların eşit olması demektir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının dava konusu edilen genel kurula katıldığı ve muhalefet şerhini de tutanağa geçirttiği, kur’a çekim sisteminin üyeler arasında eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia etmişse de, üyelerin hepsinin aynı meslek kuruluşundan olduğu, davalı kooperatifin kuruluş ve faaliyet amacı da birlikte dikkate alındığında, 1163 sayılı Kooperatif Yasası’nın 23. maddesinde yer alan eşitlik ilkesinin mutlak bir eşitlik olarak anlaşılmaması, amaca uygun bir eşitlik yani nisbi eşitlik olarak anlaşılması gerektiği, kabul edilen kur’a çekimi sisteminin nisbi eşitliğe ilişkin olduğu göz önüne alınarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı, iptali istenen genel kurulun 5. gündem maddesinin görüşülmesi esnasında, belirtilen sisteme karşı olduğunu söylemiştir. Ancak bu kararın oylaması sonrasında muhalefet şerhini tutanağa geçirtmemiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurul kararının iptaline karşı dava açılabilmesi için, davacının karara red oyu vermesi ve “oylama sonrasında” muhalefet şerhini tutanağa geçirtmesi zorunludur.Somut olayda bu şart gerçekleşmediğinden, mahkemece yukarıda açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca ulaşılıp yazılı şekilde ve “iptali gerektiren bir husus bulunmadığından” bahisle red kararı verilmesi isabetsiz ise de, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/son maddesi uyarınca, sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmelidir.
davacı tarafından peşin ödemeli ortak olduğunun iddia edilmesi karşısında, alınan yönetim kurulu kararının, daha önce buna ilişkin alınmış bir genel kurul kararı olmadıkça geçerli olmayacağı açıktır.Bu nedenle mahkemece 2002 yılında ortak olduğunu öne süren davacının peşin ödemeli ortak olarak alınmasına dair bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bunun içinde üyelik tarihi olan 2002 yılından önceki genel kurul kararları getirilip bu husus belirlenmeli, bunun dışında peşin ödemeli ortaklığın kooperatifçe benimsenip benimsenmediği hususu yönünden de davacının üyeliği nedeniyle başlangıçta alınan bedel dışında herhangi bir şekilde aidat tahsil edilip edilmediği hususlarının da tespiti ve bu doğrultuda kooperatif tüm kayıt ve defterleri ile gerektiğinde varsa banka kayıtları üzerinde de inceleme yapılarak konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden bu hususlara ilişkin rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ilgili genel kurul tutanakları getirtilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Ayrıca davacı kira talebinde bulunmakla bu husus üzerinde de yeterince durulmamıştır.Yönetim kurulunun zamanında teslim edilmeyen bağımsız bölüm için kira ödemesi taahhüdünde bulunması geçerli değil ise de; davacı dışındaki diğer üyelere konutlarının teslim edilip edilmediği, teslim edilmeyen üyelere herhangi bir şekilde kooperatifçe kira ödemesi yapılıp yapılmadığı, genel kurulca alınan buna ilişkin bir karar olup olmadığı, Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde eşitlik ilkesi de gözetilerek yine varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda yeterli araştırma yapılmaksızın bu talebin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hisseye yönelik kooperatife tüm ödemeleri yapmış olduğunu, hiçbir edimi kalmadığını, daire ve işyeri sahibi olan diğer üyelerle eşit durumda bulunduğunu ispatlaması gerekmektedir. Bu konuda sonuca ulaşılabilmesi için kooperatif kayıtlarının incelenmesi gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece re’sen seçilecek kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik kuralı da gözönünde bulundurulmak suretiyle davacının borcu bulunup bulunmadığının, bir başka deyişle, tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili için davacının ödemesi gereken bir miktar olup olmadığının, kendisiyle aynı durumda bulunan diğer ortaklara tapu verilip verilmediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar.
Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir.
Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa’nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan birçok ortağa borca rağmen tapularının verilip verilmediğinin belirlenmesi gerekir.
Ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak kooperatif tüzel kişiliğinin malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatif üyelerinin kişisel malvarlıklarından herhangi bir istek yapılamayacaktır.
Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendiği sermaye payı dahildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.1997 tarih ve 1997/11-44 E., 1997/649 K. sayılı kararında da “kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli olmadığı, anılan 28. maddesinde kollektif şirketler ile ilgili 179. maddesinden farklı bir hüküm getirildiği, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınmaz ise ortaklara sorumluluk durumuna göre müracaat edilebileceği” vurgulanmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. madde yollamasıyla TTK’nın 269. maddesi hükmüne göre, anonim şirket, sermaye ortaklığı olup, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Sermaye borçlarını ödeyen ortakların gerek şirkete ve gerekse şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, kişisel yönden takip ve dava olunamazlar.
Bu durumda; dava dışı kooperatif anasözleşmesinin 21. maddesinde ortakların kooperatife karşı sorumlulukları düzenlendiği halde kooperatiften alacaklı olanlara ilişkin bir istisna hükmüne yer verilmediği, davalı ortağın taahhüt ettiği ortaklık payını ödemediğine ilişkin bir iddia da bulunulmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Müşterilerinize hediye çeklerini bedel karşılığında teslim ettiğinizde, tarafınızca bir mal teslimi veya hizmet ifası söz konusu olmadığından alınan bedel katma değer vergisine tabi olmayıp müşteriler adına vergi mevzuatına göre fatura düzenlenmeyecektir. Söz konusu teslim karşılığında bilgi amaçlı olarak Vergi Usul Kanununda sayılan belgeler dışında bir belge düzenlenmesi ise mümkündür.
KDV açısından değerlendirme yapıldığında; işletme personeline ramazan ayında verilen gıda yardımları KDV’nin konusunu oluşturmaktadır ve söz konusu yardımların satın alınması sırasında işletme tarafından yüklenilmiş olan KDV’ler indirim konusu yapılacaktır. (???)
söz konusu yardımların satın alınması sırasında işletme tarafından yüklenilmiş olan KDV’ler indirim konusu yapılacaktır.
Gelir ve Damga vergisi
Personele verilen alışveriş çeklerinin Gelir Vergisi açısından değerlendirildiğinde ücret mukabilinde yapılan ödeme olmasından dolayı gelir vergisi hesaplamalarına dahil edilmesi gerekmektedir
Hizmet erbabına erzak paketi verilmek suretiyle sağlanan menfaat ücret niteliğinde olup, işletme tarafından GVK 40. maddesi çerçevesinde genel gider olarak kazancın tespitinde dikkate alınması gerekir. Ancak hizmet erbabına sağlanan bu menfaat ücret olarak sayılıp, vergi tevkifatına tabi tutulacaktır. GVK mad. 63 “Hizmet erbabına verilen ayınlar, verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlarına göre değerlenir” denilmek suretiyle hizmet erbabına yapılan ayni yardımların hangi değer ölçüsü dikkate alınarak değerlenip ücrete ilave edileceği belirlemiştir. Bu bağlamda yemeklik erzak alan hizmet erbabı erzak bedeli + KDV kadar net bir yardım almış olacaktır. Hizmet erbabı açısından sağlanan bu net menfaatin brüt tutarı hesaplanarak, menfaatin elde edildiği aydaki brüt ücretini ilave olunacaktır.
SGK Primi
nakit olarak değil ayın olarak değerlendirilip personelin prime esas kazancına tabi tutulmaması gerekmektedir.
Sosyal güvenlik mevzuatı açısından baktığımızda ise, ayni olarak yapılan yardımların hem sigorta primlerinin hem de işsizlik sigortası primlerinin hesaplanmasında dikkate alınmamaktadır.
Kooperatif Genel Kurulları Nasıl Yapılır ? Sık Sorulan Sorular
Kooperatif Ana sözleşmesi ve 1163 Sayılı Kooperatifler Kanuna istinaden kooperatifler her yıl olağan genel kurullarını Haziran Ayı sonuna kadar gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bu yazıda hangi kooperatiflerin genel kurullarını üç yılda bir yapabileceğinden , genel kurullar ile ilgili uygulamada karşılaşılan sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Kooperatifimizin Genel Kurulu için Gündemi ortaklara e-mail ile gönderebilir miyiz ?
Kooperatifler ortaklarına genel kurul davet mektuplarını ana sözleşmede gösterilen usul ile göndermek durumundadır. Bu nedenle e-mail ile gönderilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Kooperatifin Genel Kurulunda Yeni Yönetim Kurulu olarak seçildik. Devir teslimi ne kadar süre içinde yapmamız gerekiyor ?
Kooperatiflerde yönetim değişikliklerinde ana sözleşmenin 73.maddesine göre devir teslim tutanağı tutulmalıdır. Ana sözleşmede süre öngörülmemekle beraber en kısa sürede devir teslim işlemi gerçekleştirilmelidir. Devir Teslim tutanağının tutulmaması göreve başlamaya engel değildir. Göreve gelen yönetim kurulu öncelikle seçilme şartlarına haiz olduğu konusunda denetim kuruluna gerekli taahhütnameleri vermeli ve bir ay içinde mal bildirim formunu bağlı olunan bakanlığa göndermelidir.
Kooperatifimizin Genel Kuruluna Bakanlık Temsilcisi gelmek zorunda mı ? Anonim şirketlerde her zaman çağırmıyoruz.
Kooperatiflerin olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarına bakanlık temsilcisi çağrılması zorunludur.
Kooperatif olağan gündemini içeren gündemi (davet mektubunu )kargo ile göndersek olur mu ? Postaya vermek zorunlu mudur ?
Kooperatifler ortaklarına genel kurul davet mektuplarını ana sözleşmede gösterilen usul ile göndermek durumundadır. Bu nedenle taahhütlü mektup ile gönderilmesi gerekmektedir.
Kooperatifin olağan genel kurul gündemi elime geçti. Ancak görüşülmesini istediğim madde gündemde yer almıyor. Gündeme nasıl madde eklettirebilirim ?
Kooperatifin genel kurul gündemine ne şekilde madde ekleneceği ana sözleşmede belirtilmiştir. Buna göre gündeme madde ekleme iki şekilde mümkün olabilmektedir.
Yöntem: Ortakların en az 1/10 u noterden müştereken gönderecekleri yazı ile herhangi bir konuda. Bu talep oylanmaz direk gündeme eklenir.
Yöntem: Toplantı günü ortakların 1/10 u ana sözleşmede yazılı konularda toplantı açılıp gündem maddelerine geçilmeden önce divana önerge vererek madde ekletebilir. Ancak önerge divana sunulur. Divan oylar. Toplantıda hazır bulunan ve hazirun cetvelinde imzası olan ortakların yarıdan bir fazlası ile gündeme eklenir.
Bu iki yöntem arasındaki en önemli ayrım, toplantı günü gündeme eklenebilecek maddelerin sınırlı olmasıdır.
Kooperatiflerde genel kurulun başlaması için ortakların ne kadarının gelmesi gerekiyor ?
Kooperatifin genel kurulunun başlayabilmesi için en az hazirun cetvelinde ismi bulunan ortaklarda 1/4 ünün asil veya vekil olarak toplantıya katılması gerekmektedir.
Kooperatifin genel kurulunu yönetecek divan başkanı kooperatif ortağı olmak zorunda mıdır ?
Divan başkanı ancak kooperatif ortaklarından veya kooperatif üst birliğe bağlı ise üst birlikten istenecek temsilci aracılığı ile yönetilebilir.
Kooperatifin genel kuruluna kiracılar katılabilir mi ?
Hayır Katılamaz.
Kooperatif genel kurulunda alınan karara dava açmak istiyorum ne yapmalıyım ?
Genel kurulda alınan karara karşı aleyhte oy kullanıp, tutanağa şerhinizi düştükten sonra bir ay içinde genel kurul kararının iptali için dava açabilirsiniz. İptal davası lehinize sonuçlandığı takdirde bu husus bütün ortaklar için hüküm doğurur.
Kooperatif genel kurul başvurusunu ilgili bakanlığa yaptık ama bakanlık temsilcisi genel kurula gelmedi. Toplantı iptal mi olur ?
Hayır olmaz, toplantı tutanağına bu husus yazılarak toplantıya başlanır.
Kooperatifin olağan genel kurul toplantısına ortaklar gelmedi. Ne yapmamız gerekli ?
Tehir tutanağı tutularak tekrar temsilci talep edilmesi gerekmektedir.
Kooperatiflerde Genel Kurul Sonrası Bakanlık Temsilcisine verilmesi gereken dökümanlar nelerdir ?
Islak İmzalı Yönetim Kurulu Raporu
Islak İmzalı Denetim Kurulu Raporu
Bilgi Formu (Kaşe İmza Yapılmış )
Islak İmzalı Bilanço & Gelir Gider farkı hesabı
Islak İmzalı Tahmini Bütçe ve Çalışma Programı
Damga vergisi dekontu
Genel Kurul Tutanağı
Yevmiye defterinin kapanış noter onayı
Hazirun cetveli
Posta Listesi
Islak İmzalı Gündem
Kooperatifin olağan genel kurulunu tescil ettirmek zorunda mıyız ?
Tescile tabi husus var ise 15 gün içinde ticaret odasında tescil etmeniz gerekmektedir.
Kooperatifin genel kurulunda alınan kararları ortaklara ayrıca duyurmak zorunda mıyız ?
Yeni tip kooperatif ana sözleşmelerinde bu şekilde madde bulunmasına rağmen, bir çok mevcut kooperatifte böyle bir madde olmadığı için ayrıca duyurma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ortağımızın vefat ettiğini öğrendik ancak varisleri kooperatife iki aydır gelmedi. Ne yapmamız gerekir ?
Ortağın varislerine yazı yazılarak kooperatife davet edilmesi, süresi içinde kooperatife başvurmamaları durumunda ortaklık hak ve yükümlülüklerinin devam edemeyeceği konusunda bilgilendirme yapılmalıdır.
Kooperatif ana sözleşmesinin konuya ilişkin 16.maddesi hükmü aynen aşağıya alınmıştır.
“Ferdi münasebete geçilmeden önce ölen ortağın kanuni mirasçılarının üç ay içinde temsilci tayin ederek kooperatife bildirmeleri halinde, ortaklık hak ve yükümlülükleri kanuni mirasçıları lehine devam eder.
Mirasçıların temsilci tayin etmemeleri veya ortaklığa devam etmek istememeleri halinde, ölen ortağın alacak ve borçları 15’inci madde hükümlerine göre tasfiye edilir.”
Kooperatiflerde Pay Bölünebilir mi ?
Yapı kooperatiflerinde payın bölünmezlik ilkesi gereği, bir pay üzerinde birden çok kişinin ortaklık hakkının olması, o payın dışarıya karşı bölünmezliği nedeniyle tamamının hakları toplamı payı oluşturduğundan, tamamı bir pay kabul edilerek temsilci tayinini gerektirmektedir.
Veraset yolu ile ortak olanlar için yönetim kurulu tarafından nasıl karar alınması gerekmektedir ?
Veraset yolu ile ortaklık edinilmesinde varislerden biri kooperatife müracaat ederek ve bu müracaat dilekçesine de veraset ilamını ekleyerek müteveffanın ortaklık hakkının veraset ilamında yazılı kişilere intikalini istediği taktirde yönetim kurulunca alınacak karar “Ortaklarımızdan …………………………………………’nın vefatı nedeniyle, ortaklık hakkının ………………………. Mahkemesinden yada ……………… Noterinden verilen veraset ilamında adı geçen varislerine intikaline …….. karar verilmiştir.” şeklinde olmalıdır.
Veraset ilamında varislerin oransal olarak paylarının belirtilmiş olması, her ne kadar bu varisler arasında geçerli ise de, kooperatif yönünden bir hüküm ifade etmemektedir. Dolayısıyla ortaklığın devam etmesi halinde, ortaklık hakkının tamamı dikkate alınarak ve temsilci muhatap alınarak kooperatifçe işlem yapılmaktadır. Temsilcilerin kendi aralarında veya başkalarına bu haklarının devri, diğer paydaşların rızasını almak kaydı ile mümkün olabilmektedir
Hangi Kooperatifler her yıl genel kurul yapmak zorunda değildir ?
Üst kuruluşa ortak olan kooperatifler; çağrıda yer alan olağan genel kurul toplantılarının birleştirilerek yapılmasına dair gündem maddesini, genel kurul toplantısında görüşerek kabul etmeleri şartıyla, olağan genel kurul toplantılarını iki veya üç hesap dönemini kapsayacak şekilde erteleyip birleştirmek suretiyle yapabilir
Kooperatifin Genel Kurul Toplantısından kaç gün önceye kadar ortak olanlar genel kurula katılabilir ?
Yapı kooperatiflerinde bir gün önce bile ortaklığa kabul yönetim kurulu kararı alınmış ise genel kurula katılma hakkına sahip olunur. Ancak diğer kooperatiflerde üç aylık süre mevcuttur.