Şirket adına kayıtlı kooperatif üyeliği satışının VUK, KVK ve KDV yönünden değerlendirilmesi.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı: 21152195-35-02-531

27/11/2015

Konu: Şirket adına kayıtlı kooperatif üyeliği satışının VUK, KVK ve KDV yönünden değerlendirilmesi.
 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, konut yapı kooperatifi ile yapılan iş sözleşmesi gereği, yapılan iş karşılığında daire verileceğinden bahisle, söz konusu inşaatların henüz bitmemesi nedeniyle tapularının çıkmadığı, bu nedenle şirketinize daire yerine kooperatif üyeliğinin verildiğini belirterek, söz konusu üyeliğin devri (satışı) halinde fatura kesilip kesilmeyeceği ile uygulanacak KDV oranının bildirilmesi konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce; işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin … Kooperatifine sunmuş olduğu inşaat hizmeti karşılığında elde etmiş olduğu kooperatif hissesinin emsal bedeli ile kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir. Söz konusu kooperatif hissesinin şirketiniz tarafından satılması durumunda ise şirketiniz aktifindeki kayıtlı değeri ile satış değeri arasında oluşacak farkın kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekeceği tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu, 231 inci maddesinin 5 inci fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği belirtilmiştir.

Bahse konu olayda,  şirketinizin yaptığı işler karşılığında anılan kooperatif tarafından verilen üyelik kaydının şirketiniz tarafından devredilmesi halinde, fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesine göre, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabidir.

Diğer taraftan KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Kararnamenin 1/1 maddesi ile KDV oranları Kararname eki I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

Buna göre, … Konut Yapı Koop. ile şirketiniz arasında yapılan sözleşme gereği yapılan iş karşılığında (… TL üyelik değerinde olan … No.lu daire) alınan kooperatif üyeliğinin satılması durumunda genel oranda katma değer vergisi uygulanacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

0 No.lu KDV Sirkülerinin 3.6.5.4. bölümünün parantez içi hükmü uyarınca üyelerce kullanılmaya başlanmış ancak yapı kullanım izin belgesi alınmamış kooperatife yapılan yalıtım işinde KDV istisnası

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı: 39044742-130-2078

11/01/2016

Konu: 60 No.lu KDV Sirkülerinin 3.6.5.4. bölümünün parantez içi hükmü uyarınca üyelerce kullanılmaya başlanmış ancak yapı kullanım izin belgesi alınmamış kooperatife yapılan yalıtım işinde KDV istisnası

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda 22/12/1995 tarihinde inşaat ruhsatı alarak faaliyete başladığınızı, inşaat faaliyetinin kısmen bitirilerek kooperatif üyelerinin noter huzurunda kuralarını çekerek dairelerini belirlediğini, zaman içinde kısmen oturumların başladığını, ancak Üsküdar Belediyesi ile yaşanan bazı sorunlar nedeniyle binalar için iskan ruhsatının bugüne kadar alınamadığını, kooperatifinizin halen inşaat kooperatifi olarak üyelerine hizmet ettiğini,

 

Kooperatif Genel Kurulunda alınan 08/03/2015 tarihli karar ile binaların ısı yalıtımı yapılmasına karar verildiğini,

 

60 No.lu KDV Sirkülerinin 3.6.5.4. başlıklı bölümünde “KDV Kanununa göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulamasının, konutların kullanılmaya başlanılmasına (yapı kullanım izin belgesi alınmasına) kadar yaptırılacak inşaat taahhüt işlerini kapsamaktadır.”

 

ibaresinde yer alan parantez içi hükmün yapı kullanma izin belgesi olmayan yapı kooperatiflerine istisna uygulamasının yapılacağını açıkça belirttiğini ifade ederek Kooperatifinize yapılacak dış cephe yalıtım işinin KDV’den istisna olup olmadığı konusunda Başkanlığımızın görüşü sorulmuştur.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesine göre ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabidir. KDV Kanununun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir.

29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak “konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri” ise 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası uyarınca % 1 oranında KDV’ye tabidir.

Konuya ilişkin olarak Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “II./G./4.2.Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İstisna/İndirimli Oran Uygulaması” başlıklı bölümünde;

“3065 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir. Bu madde çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt  işleri, bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden önce alınmış ise KDV’den istisna tutulur. Bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa söz konusu işlere (% 1) oranında KDV uygulanır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı (%1) uygulanabilmesi için;

-Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

-İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

-Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması,

gerekir.

İstisna veya indirimli oran uygulaması kapsamına girip girmediği konusunda Bakanlığımızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınan görüşler çerçevesinde inşaat taahhüt işi olarak değerlendirilen işler girmektedir.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan ve inşaat işi niteliğinde olmayan veya taahhüde dayanmayan hizmet ifaları ile mal teslimleri, istisna ya da indirimli oran uygulamasından yararlanamaz. Dolayısıyla bu teslim ve hizmetlere genel hükümler çerçevesinde KDV uygulanır.

… ” açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca konuya ilişkin olarak 60 No.lu KDV Sirkülerinde gerekli açıklamalar yapılmış olup, 3.6.5.4. başlıklı bölümde ise KDV Kanununa göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulamasının, konutların kullanılmaya başlanılmasına (yapı kullanım izin belgesi alınmasına) kadar yaptırılacak inşaat taahhüt işlerini kapsadığı ifade edilmiştir.

Buna göre, her ne kadar kooperatif üyelerine ait konutlar için iskan ruhsatı alınmasa da söz konusu konutlar üyelere teslim edilip kullanılmaya başlandığından tarafınıza yapılacak olan ısı yalıtım işi genel oranda (%18) KDV’ye tabi olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Toplu işyeri kooperatifinin KV ve KDV karşısındaki durumu.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı: 84974990-130[2014-8-10]-7086

19/02/2016

Konu: Toplu işyeri kooperatifinin KV ve KDV karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden; üyelerine arsa alımı yapmak ve işyeri kazandırmak amacı ile kurulduğu belirtilen Kooperatifinizin vergi kanunları (kurumlar vergisi ve katma değer vergisi) karşısındaki durumuna ilişkin Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

a) Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden Değerlendirme:

5520 sayılı Kurumlar Vergi Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin yayımlanan 1 seri no.lu. Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Öte yandan, Kooperatifinize ait 30/7/2013 tarihli kuruluş ana sözleşmesinin 6 ncı maddesinde; kooperatifin, ortaklarının iş yeri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortaklarına toplu iş yeri yaptıracağı, 68 inci maddesinde de muafiyet şartlarının yazılı olduğu anlaşılmıştır.

Buna göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen muafiyet şartlarının kooperatif ana sözleşmesinde yer almasının yanında bu şartlara fiilen de uyulması kaydıyla kooperatifinizin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün bulunmaktadır. Ancak bu şartlardan herhangi birinin ihlali halinde Kooperatifiniz adına mükellefiyet tesis edileceği tabiidir.

b) Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu Yönünden Değerlendirme:

KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

17/4-k maddesinde ise; organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV den istisna olduğu

hükme bağlanmıştır.

Organize sanayi bölgeleri ve küçük küçük sanayi sitelerine tanınan istisna ile ilgili açıklamalara, 16.10.2014 tarih ve 29147 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in (4.23.) bölümünde yer verilmiştir.

Söz konusu hüküm ve ilgili Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde;

Kooperatifinizin kuruluş amacının ve faaliyetlerinin organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulmasına yönelik olması halinde, söz konusu istisna hükmünden yararlanılacak ve bu istisna yalnızca kooperatifinizin arsa ve işyeri teslimlerini kapsayacaktır.

Bunların dışında Kooperatifiniz tarafından yapılacak her türlü hizmetler, arsa ve işyeri dışındaki teslimlerinizin yanı sıra bölge ve site dışındaki arsa ve işyeri teslimleri ile Kooperatifinize yapılacak teslim ve hizmetler genel hükümler çerçevesinde KDV ye tabi bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatifin aktifine kayıtlı demirbaşı bedelsiz site yönetimine devrinin KDV ve Kurumlar Vergisi karşısındaki durumu

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı: 84974990-130[1-2014/41]-11415

09/03/2016

Konu: Kooperatifin aktifine kayıtlı demirbaşı bedelsiz site yönetimine devrinin KDV ve Kurumlar Vergisi karşısındaki durumu

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, tasfiyeye girmiş olan kooperatifinizin envanterinde kayıtlı demirbaşları site yönetimine bedelsiz olarak devir işleminin KDV ve Kurumlar Vergisine tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

A- KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2’nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4.13. Kooperatifler başlıklı bölümünde muafiyet şartları detaylı olarak açıklanmış olup, 4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde de;

” Kooperatifin amacını gerçekleştirmesinden sonra elinde kalan malzeme, alet ve edevatın satılması ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecektir.

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kurumlar vergisinden muaf kooperatifinizce amacın gerçekleştirilmesinden sonra envanterde kayıtlı bulunan demirbaşların yeni kurulan site yönetimine devredilmesi ortak dışı işlem olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu işlem dolayısıyla kooperatifiniz için kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesine gerek bulunmamaktadır.

B- KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME;

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun,

1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

27/1 inci maddesinde; bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrah işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücretidir,

hükümlerine yer verilmiştir.

Konuyla ilgili olarak yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/A-2) bölümünün son paragrafında,

“Malın tasarruf hakkının mutlaka bir bedel karşılığı devredilmesi şart değildir. Bedelsiz teslimler de (hibe gibi) vergiye tabidir. Bu gibi durumlarda matrah,3065 sayılı Kanunun 27 nci maddesi uyarınca emsal bedeli olur.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, tasfiye edilen kooperatifinizin aktifine kayıtlı demirbaşlarların site yönetimine bedelsiz devri durumunda bu demirbaşların emsal bedeli üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Ödenmemiş sigorta primlerinin gider yazılamayacağı

Ödenmemiş sigorta primlerinin gider yazılamayacağı-Ruknettin Kumkale YMM

5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Primlerin Ödenmesi başlıklı 88. maddesine göre “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.” hükmünü taşımaktadır.

Aynı maddenin ilerleyen fıkralarında da “Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz. “ ifadeleri bulunmaktadır.

Buna göre gerek işçiden kesilen işçi hissesi ve gerekse işveren payının kuruma ödenmemesi durumunda gider olarak yazılmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu konuda 174 Seri No lu Gelir Vergisi Genel tebliğinde açıklamalar bulunmaktadır.

SSK priminin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumuna fiilen ödenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın fiilen ödendiği tarihte gider yazılacaktır. Diğer bir anlatımla süresi içinde ödenmemiş olmasından dolayı gider yazılamamış sigorta primlerinin sonraki senelerde ödenmesi durumunda ödendiği tarihte gider yazılmasına olanak bulunmaktadır.

Ancak, bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar ödenebileceğınden, Aralık ayına ait olan sigorta primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda bu primler Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Primlerin Ödenmesi başlıklı 88. maddesine göre “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.” hükmünü taşımaktadır.

Aynı maddenin ilerleyen fıkralarında da “Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz. “ ifadeleri bulunmaktadır.

Buna göre gerek işçiden kesilen işçi hissesi ve gerekse işveren payının kuruma ödenmemesi durumunda gider olarak yazılmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu konuda 174 Seri No lu Gelir Vergisi Genel tebliğinde açıklamalar bulunmaktadır.

SSK priminin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumuna fiilen ödenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın fiilen ödendiği tarihte gider yazılacaktır. Diğer bir anlatımla süresi içinde ödenmemiş olmasından dolayı gider yazılamamış sigorta primlerinin sonraki senelerde ödenmesi durumunda ödendiği tarihte gider yazılmasına olanak bulunmaktadır.

Ancak, bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar ödenebileceğınden, Aralık ayına ait olan sigorta primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda bu primler Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.

Eurobond alsak vergi var mı ?

Eurobond alım-satım kazancının ve Eurobondlardan elde edilen faiz gelirlerinin vergilendirilmesi hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
DENİZLİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

TARİH : 31.05.2012
SAYI : B.07.1.GİB.4.20.15.01-120[75-2012/288]-371
KONU : Eurobond alım-satım kazancının ve Eurobondlardan elde edilen faiz gelirlerinin vergilendirilmesi hk.

İLGİ: …

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 56.893,66 TL.EUROBOND alım-satım kazancı ve 8.710,31 TL (Eurobond) yabancı para faiz gelirinizin bulunduğu belirtilerek, faiz gelirinizin 23.000,00 TL ‘yi aşmaması nedeniyle alım-satım kazancınızla birlikte beyan edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı GVK.nun 75. maddesinde; sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu, 5. fıkrasında da, her nevi tahvil ve hazine bonosu faizleri menkul sermaye iradı olarak belirtilmiştir.

Kanunun geçici 59. maddesinde ise; 31.12.2007 tarihine kadar 26.07.2001-31.12.2005 tarihleri arasında ihraç edilen Devlet tahvilleri ve Hazine bonolarının faiz gelirleri ve elden çıkarılmasından sağlanan diğer kazançlar toplamının; 2001 yılında 50 milyar liirası, 2002 ve izleyen yıllarda bu tutarın veya artırılmış tutarın her yıl için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmasıyla bulunacak tutar gelir vergisinden müstesnadır. Bu istisnadan yararlananlar, mükerrer 80 inci ve geçici 56. maddelerde yer alan istisnalardan ayrıca yararlanamaz.

Ticari işletmelere ait olan bu tür gelirler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 258 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 5.2- Faiz Gelirlerinin Vergilendirilmesi başlıklı bölümünde;

“GVK.nun 75. maddesinde; ticari, zirai veya mesleki faaliyet dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde edilen kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmekte olup, yukarıda da belirtildiği üzere, her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri menkul sermaye iradı olarak kabul edilmektedir.

Vergi uygulaması bakımından, Hazine tarafından yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetler de (Eurobond) Devlet tahvili ve Hazine bonosu gibi değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda, Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, GVK.nun 94. maddesinin 7/a bendine göre %0 (sıfır) oranında tevkifata tabi tutulmakta olup, vergi uygulamasında tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiş kazançlar tevkifatlı kabul edilmektedir.

Eurbondların döviz cinsinden ihraç edilmesi nedeniyle elde edilen faiz gelirlerine indirim oranı uygulanmamaktadır.

Bu durumda, gerek 01.01.2006 tarihinden önce gerekse bu tarihten sonra ihraç edilen Eurobondların elde tutulması sürecinde elde edilen faiz gelirlerinin tam ve dar mükellef gerçek kişiler yönünden vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

5.2.1- Tam Mükellef Gerçek Kişiler:

GVK.nun 3. maddesine göre, tam mükellef gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilmektedir.

Tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen faiz gelirinin 26.07.2001 tarihinden önce ihraç edilen Eurobondlara ilişkin olması halinde, bu gelirlere Geçici 59. maddedeki istisna uygulanmayacak olup, faiz gelirinin 103. maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan beyan sınırını aşması halinde, tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

31.12.2007 tarihine kadar uygulanmak üzere, 26.07.2001-31.12.2005 tarihleri arasında ihraç edilen Eurobondlardan faiz geliri elde edilmesi durumunda ise, Geçici 59. maddeye göre ilgili yıl için belirlenmiş istisna tutarı düşülecek olup, kalan tutarın beyan sınırını aşması halinde bu tutarın tamamı beyan edilecektir.

Tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen faiz gelirinin 01.01.2006 tarihinden sonra ihraç edilen Eurobondlara ilişkin olması halinde, bu gelirlere Geçici 59. maddedeki istisna uygulanmayacak, beyan sınırının aşılması halinde, tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

Eurobondların döviz cinsinden ihraç edilmesi nedeniyle, bu kıymetlerin itfası sırasında oluşan değer artışları irat sayılmadığı gibi, elde edilen gelirlere indirim oranı uygulaması da söz konusu değildir. Bu uygulamada Eurobondların ihraç tarihinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.” açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan, … Vergi Dairesi Müdürlüğüne 2011 yılı için tarafınızdan diğer kazanç ve iratlara ilişkin yıllık gelir vergisi beyanında bulunulduğu görülmüştür.

Buna göre, Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleriniz ile ilgili olarak herhangi bir istisna uygulanması söz konusu olmayıp, ilgili yılda elde ettiğiniz değer artışı kazancınızla birlikte 23.000. TL’lik beyan haddi aşıldığından Eurobond faiz gelirinizin de yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif Müdürü için Sözleşme örneği-Evren özmen

  1. İş Sözleşmesinin Başlangıcı – Deneme Süresi

 

 

  1. İşbu iş Sözleşmesinin (“Sözleşme”) başlangıç tarihi 15.06.2015’dir.

 

  1. Taraflar Sözleşme’nin ilk iki (2) aylık süresinin deneme süresi olduğu konu­sunda mutabıktır. Deneme süresi sonunda taraflar işbu sözleşmeyi hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın feshedebilirler.

 

 

  1. İş Sorumluluğu

 

 

  1. Sayın ………………………….. MUHASEBE pozisyonunda çalışmak üzere işe alınmıştır.

İşyeri; – Bahçelievler Mah. Bosna Bulvarı (Nato Yolu) Ata-2 Sitesi Palmiye Cad. Nilüfer Sok.

B7 Adası No : 1 Kooperatif Merkezi Çengelköy – Üsküdar / İSTANBUL. Adresindedir.

 

Sayın ………………………….., işbu iş sözleşmesi kapsamında üstlendiği görevlerini KOOPERATİF’İN Türkiye içerisinde işyerlerinde de yerine getirmeye hazır bulunacaktır.

 

Sayın ………………………….., işbu Sözleşme kapsamında tanımlanan görevlerini yukarıda belirtilen adreste veya Kooperatif tarafından belirtilebilecek başka bir yerde yerine getireceği hususunu kabul ve taahhüt eder ve Kooperatif anılan amaçlar için Sayın …………………………..’İ işbu Sözleşmede

Şirket Kuruluşunda Ana sözleşmeyi notere onaylatma ve noter masrafı ödeme zorunluluğu kaldırıldı-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

6 Aralık 2016 SALI

Resmî Gazete

Sayı : 29910

TEBLİĞ

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

ŞİRKET KURULUŞ SÖZLEŞMESİNİN TİCARET SİCİLİ MÜDÜRLÜKLERİNDE

İMZALANMASI HAKKINDA TEBLİĞ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; kuruluş aşamasında sözleşmenin ticaret sicili müdürü huzurunda imzalanmasına ve imza beyannamesinin ticaret sicili müdürlüklerinde düzenlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ; 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 210 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğin uygulanmasında;

a) Ayırt etme gücü: Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı,  akıl zayıflığı,  sarhoşluk ya da benzer sebepler nedeniyle akla uygun davranma yeteneğinden yoksun bulunmama halini,

b) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

c) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu,

ç)                Kayyım: Belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanan kişiyi,

d) Kısıtlı: 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda tanımlanan kısıtlılık hâlleri kapsamındaki kişileri,

e) Kimlik kartı: Gerçek kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu ve aile kütüğüne kayıtlı bulunduğunu gösteren Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartını,

f) Kişi: Gerçek veya tüzel kişiyi,

g) Kurucu: Şirket kurmaya teşebbüs eden kişi veya kişileri,

ğ) Mavi kart: Doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenler ve bunların 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesinde belirtilen altsoylarına verilen ve söz konusu maddede belirtilen haklardan faydalanabileceklerini gösteren resmi belgeyi,

h) Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS): Ticaret sicili işlemlerinin elektronik ortamda yürütüldüğü, ticaret sicili kayıtları ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulduğu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile TOBB nezdinde oluşturulan ve işletilen merkezi ortak veri tabanını da içeren bilgi sistemini,

ı) MERNİS: İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemini,

i) Müdür: Ticaret sicili müdürünü,

j) Müdürlük: Ticaret sicili müdürlüğünü,

k) Müdür Yardımcısı: Ticaret sicili müdür yardımcısını,

l) Sözleşme: Kollektif, komandit, sermayesi paylara bölünmüş komandit ve limited şirkette şirket sözleşmesini, anonim şirkette esas sözleşmeyi,

m) Sürücü belgesi: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen motorlu araçların sürülmesine yetki veren belgeyi,

n) Şirket: Kollektif, komandit, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketi,

o) Temsilci: Kurucu adına imza yetkisine sahip vekil, veli, vasi, kayyım ile tüzel kişilerde temsil ve ilzama yetkili kişiyi,

ö) Ticari işletme:  Esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin, devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmeyi,

p) TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini,

r)                Vasi: Vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü kişiyi,

s)                Vekil: Vekâlet verenin işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlenen kişiyi,

ş)                Veli: Velayet altındaki küçüğü temsil eden velayet sahibi kişi veya kişileri, 

ifade eder. 

İKİNCİ BÖLÜM

Sözleşmenin İmzalanması

Sözleşmenin hazırlanması 

MADDE 4 – (1) Şirket sözleşmesi MERSİS’te hazırlanır.

Müdürlüğe başvuru

MADDE 5 – (1)  Kurucular, sözleşmenin imzalanması için şirketin kurulacağı yer müdürlüğünde hazır bulunur.

 (2) Kurucusu gerçek kişi veya tüzel kişi olan şirketlerin sözleşmesi müdürlükte bizzat kendileri veya temsilcileri tarafından imzalanır.

 (3) Kurucu veya temsilcinin, okur-yazar olmaması, Türkçe bilmemesi, işitme, konuşma veya görme engelli olması halinde sözleşmeler noter huzurunda imzalanır.

(4) On sekiz yaşından küçük kişilerin şirkette kurucu ortak olabilmesi için şirket sözleşmesinin velileri tarafından imzalanması gerekir. Velinin tek kişi olması halinde, nüfus kayıt örneğinin ibraz edilmesi zorunludur.

(5) On sekiz yaşından küçük kişinin velisiyle birlikte şirket kurucusu olması halinde, vasi veya kayyım kararı müdürlüğe ibraz edilir.

(6) Kurucu Türk vatandaşı ise geçerli kimlik kartı, pasaport veya sürücü belgesi ibraz edilir.

(7) Kurucunun doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişi olması durumunda mavi kart ibraz edilir.  

(8) Kurucu yabancı uyruklu ise başvuruda geçerli pasaport ibraz edilir.

(9) Kurucu adına imza atacak temsilciler, sıfat ve yetkileri ile işlemi yapmaya izinli olduklarını gösterir belge ibraz etmekle yükümlüdür. Ayrıca bu kişiler, geçerli kimlik belgelerini ibraz eder. 

(10) Kurucu adına imza atacak kişinin vekil olması halinde vekâletname düzenlemeye yetkili makam veya noterlerce onanmış vekâletnamenin aslı ibraz edilir.

(11) Kurucu adına imza atacak kişinin vasi veya kayyım olması halinde konuya ilişkin mahkeme kararının aslı veya onaylı sureti ibraz edilir.

(12) İbraz edilen belgelerin birer örneği tarih kaşesi ile mühürlenerek dosyasında saklanır.

Belgelerin doğrulanması

MADDE 6 – (1) Müdür, şirket kuruluş işlemi için başvuruda bulunan kişinin kimliğini gösterir belgeyi inceler, belgedeki fotoğraf ile gelen kişiyi karşılaştırır, fotoğrafta soğuk mühür izinin olduğunu kontrol eder.  İbraz edilen belgeden şüpheye düşülmesi halinde ikinci bir kimlik belgesi istenir. MERNİS’ten kimlik kartı ve mavi kart bilgilerinin doğruluğu sorgulanır.

(2) İbraz edilen pasaport ise; pasaport sahibinin imzası, pasaportun sayısı, fotoğraf, kişinin adı, soyadı, doğum yeri ve doğum tarihi ve belgenin verildiği makam kontrol edilir. Pasaportta, belgeyi veren makamın mühür, kaşe ve imzası olmalıdır. 

(3) İbraz edilen sürücü belgesi ise; kişi bilgileri ile soğuk mühür izi kontrol edilir. 

(4) İbraz edilen kimlik belgesinin yırtık veya yıpranmış olması, belgedeki resmin eski olması veya benzeri durumlar nedeniyle kimlik doğrulanmasında tereddüt yaşanması durumunda, kimlik belgesinin değiştirilmesi veya yenilenmesi istenir. 

Diğer doğrulama işlemleri

MADDE 7 – (1) Sözleşmenin imzalanmasından önce kurucu veya temsilciler, iradesini serbestçe ve kendi isteğine uygun olarak beyan eder.

(2) Müdür, kurucunun ayırt etme gücüne ilişkin yaşlılık, hastalık veya dış görünüş nedeniyle şüpheye düşerse veya ihbar ve şikâyet varsa başvuru reddedilir.

Sözleşmenin imzalanması 

MADDE 8 – (1) Bu Tebliğin 6 ncı ve 7 nci maddelerinde yer alan doğrulama işlemlerinin ardından, sözleşmenin müdürlük tarafından MERSİS’ten alınacak nüshası kurucular veya temsilciler tarafından müdür huzurunda imzalanır.

(2) Birinci fıkra çerçevesinde imzalanan sözleşme nüshalarının her sayfası, müdür tarafından imzalanarak mühürlenir. Ayrıca nüshaların son sayfasına işlem tarihi de yazılır veya tarih kaşesi basılır.

(3) İmza onay belgesi hazırlanarak müdür tarafından imzalanır. Söz konusu belge mühürlenir ve sözleşmenin arkasına eklenir.

(4) Müdür tarafından yapılan bu onay, imzaların kuruculara veya temsilcilere ait olduğunun tasdikidir ve Kanunun 32 nci maddesinde yer alan inceleme görevinin yerine getirilmesi sonucunu doğurmaz.

Düzeltme beyanı

MADDE 9 – (1) Sözleşmenin imzalanması ve mühürlenmesinden sonra sözleşmede herhangi bir değişiklik olması halinde, ilgililerden sözleşme nüshası adedince düzeltme beyanı alınır. Düzeltme beyanı oluşturulurken bu Tebliğin 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddesi hükümleri uygulanır. Bu şekilde oluşturulan düzeltme beyanı, sözleşme nüshalarının arkasına eklenir. 

Sözleşmenin saklanması ve teslimi 

MADDE 10 – (1) İmzalanan ve mühürlenen sözleşmenin bir nüshası müdürlükçe alınır ve şirketin tescil başvurusu ile birleştirilerek dosyasında saklanır. 

(2) Kalan sözleşme nüshaları ilgililere teslim edilir.

Sözleşmenin süresi

MADDE 11 – (1) Müdürlükte imzalanan sözleşmenin bu Tebliğin 8 inci maddesi çerçevesinde gerçekleştirilen onay tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için başvuruda bulunulmaması halinde, sözleşmede imzası bulunanların şirket kurma iradelerinin devam ettiğine dair beyanda bulunmaları gerekir. İrade beyanı oluşturulurken, bu Tebliğin 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddesi hükümleri uygulanır. Kurucuların bu beyanı, sözleşme nüshalarının arkasına eklenir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İmza Beyannamesi

Genel olarak

MADDE 12 – (1) Şirket kuruluş ve ticari işletme açılışı işlemlerinde müdürlüklere ibrazı zorunlu olan imza beyannameleri, müdürlükler tarafından düzenlenebilir. İmza beyannameleri, gerçek kişi tacir ile tüzel kişi tacir adına imza atmaya yetkili kişinin, ticaret unvanı ve bunun altına atacağı imzayı içeren belgedir. 

Hazırlanması

MADDE 13 – (1) İmza beyannamesi düzenlenen kişilerin kimlik bilgileri bu Tebliğin 6 ncı ve 7 nci maddeleri çerçevesinde doğrulandıktan sonra imza beyannamesi hazırlanır ve müdür huzurunda imzalatılır. 

(2) İmza onayı belgesi hazırlanarak müdür tarafından imzalanır. Söz konusu onay belgesi beyanname ile birlikte mühürlenir ve beyannamenin arkasına eklenir. 

(3) Beyanname müdürlükçe saklanmak üzere teslim alınır ve tescil başvuru belgeleriyle birleştirilerek dosyasında saklanır.

(4) Tebliğin 5 inci maddesinin ilgili hükümleri imza beyannamesinin düzenlenmesinde de kıyasen uygulanır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Görevlendirme

MADDE 14 – (1) Sicil müdürü, bu Tebliğde düzenlenen işlemlerin yerine getirilmesi için sicil müdür yardımcılarını görevlendirebilir. Bu takdirde, bu Tebliğde müdür tarafından yapılacak işlemler görevlendirilen müdür yardımcısı tarafından yerine getirilir. Müdür tarafından gerekli görülmesi halinde birden fazla müdür yardımcısı da görevlendirilebilir.

(2) Müdür, sözleşmelerin imzalanması ve imza beyannamelerinin oluşturulması işlemlerinin müdürlükte hızlı, eksiksiz ve doğru bir biçimde yerine getirilmesi için gerekli tedbirleri alır. Bu Tebliğ kapsamındaki işlemlerin yerine getirilmesi için gerekli fiziki koşullar ile donanım, müdürlüğün kurulu bulunduğu Oda tarafından temin edilir. Gerekli görülmesi halinde müdür tarafından, bu Tebliğ kapsamındaki işlerin yürütülmesi için müdürlük içinde ayrı bir yer oluşturulur.

Dosya numarası

MADDE 15 – (1) Müdürlüklerde imzalanan sözleşmeler ile düzenlenen imza beyannamelerinin her birine dosya numarası verilir. Dosya numarası, sözleşmeler ile imza beyannameleri üzerine kaşe ile basılır.

Ticaret sicili hizmet bedeli

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğin, 

a) 8 inci maddesi ile düzenlenen sözleşmenin imzalanması,

b) 9 uncu maddesi ile düzenlenen düzeltme beyanı,

c) 11 inci maddesi ile düzenlenen irade beyanı,

ç) 13 üncü maddesi ile düzenlenen imza beyannamesi,

d) Sözleşmenin tescili,

işlemlerinden alınacak hizmet bedeli asgari ücretin yüzde onundan fazla olamaz. Bu maddenin (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentlerinde yer alan işlemlerin birlikte veya ayrı ayrı yapılmasına bakılmaksızın bu hizmetler için tek hizmet bedeli tahsil edilir.

Yürürlük

MADDE 17 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 18 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

 

 3

İşletme esasına göre defter tutan mükellefin sehven tasdik ettirdiği yevmiye defterini işletme defteri olarak kullanıp kullanamayacağı

Usul Müdürlüğü

Sayı

:

77058783-105[VUK.ÖZ.15.71]-89

09/03/2016

Konu

:

İşletme esasına göre defter tutan mükellefin sehven   tasdik ettirdiği yevmiye defterini işletme defteri olarak kullanıp   kullanamayacağı

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan, 20.. yılında işletme defteri tutmakta iken 20.. yılı için sehven yevmiye defteri tasdik ettirdiğiniz, tasdik ettirilen yevmiye defterini işletme hesabı defteri olarak kullanma imkanınızın bulunup bulunmadığı konusunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 176 ncı maddesinde birinci sınıf tüccarların bilanço esasına göre, ikinci sınıf tüccarların işletme hesabı esasına göre defter tutacakları hükme bağlanmış, 177 nci maddesinin (6) numaralı bendinde ise ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenlerin de I nci sınıfa dahil olacakları hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, yevmiye defteri tasdik ettirmek suretiyle ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih ettiğinizden dolayı işletme hesabı esasına göre defter tutmanız mümkün bulunmadığı gibi, tasdik ettirdiğiniz yevmiye defterini işletme hesabı defteri olarak kullanmanız da mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Dava sonucuna göre işe başlatılan personele geçmiş dönemler için yapılan ücret ödemelerinde asgari geçim indirimi uygulanıp uygulanmayacağı

Konu

:

Dava sonucuna göre işe başlatılan personele geçmiş   dönemler için yapılan ücret ödemelerinde asgari geçim indirimi uygulanıp   uygulanmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin Diyarbakır İşletme Müdürlüğünce yapılan sınav sonucuna göre personel alınacakken Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kapsamına alınmanız nedeniyle işe alım işlemlerinin iptal edildiğini, işlemi iptal edilen bir kişinin dava açtığını ve yürütmeyi durdurma kararı alması sonucu kişinin işe başlatıldığını, geriye dönük bir yılı aşkın bir süre için ücret ödemesi yapıldığını belirterek ilgili personele geriye dönük olarak asgari geçim indirimi uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanununun “Asgari geçim indirimi” başlıklı 32 nci maddesinde de Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanacağı, mahsup edilecek kısmın fazlı olması halinde iadenin yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

 

 Diğer taraftan, asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalar 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde  yapılmıştır.

 

Anılan Tebliğin;” Asgari Geçim İndirimi Tutarının Hesaplanması” başlıklı 5 inci bölümünde; “Asgari geçim indirimi (A.G.İ.) tutarı, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına bu Tebliğin “3. Uygulamanın Esasları” başlıklı bölümünde yer alan oranların uygulanması ile bulunan tutarın, gelir vergisi tarifesinin birinci dilimine karşılık gelen oranla çarpımı sonucu bulunur.

 

A.G.İ. Yıllık Tutarı = ( Asgari Ücretin Yıllık Bürüt Tutarı x A.G.İ. Oranı) x %15

 

Asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanacağı net menfaattir. Aylık yapılan ücret ödemelerinde ise asgari geçim indirimi, hesaplanan yıllık tutarın 12’ye bölünmesi suretiyle uygulanacak ve bir ay içerisinde yararlanılabilecek asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12’sini geçemeyecektir.”,6.Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti” başlıklı bölümünde ise “Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan “Aile Durumu Bildirimi” (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. “,

açıklamasına  yer verilmiştir.

 

Öte yandan, 166 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise Aralık-Ocak dönemi itibariyle yapılan ödemelere uygulanan gelir vergisi tarifesi hakkında açıklamalara yer verilmiştir. Söz konusu tebliğde yapılan açıklamalara göre bir ücret ödemesinin tahakkuk ve ödemesi hangi ayda yapılmışsa bu ödemenin o ay ücreti kabul edilerek Gelir Vergisi Kanununun 103 ve 104 üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle vergi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.

 

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; bir ay içinde yararlanılacak asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12′ sini geçmemesi gerekir. Dolayısıyla, anılan personelin “Aile Durumu Bildirimi”ni Kurumunuza zamanında vermiş olması halinde mahkeme kararına istinaden geçmiş döneme ilişkin ödenen ücretin  tahakkuk ve ödemesi hangi dönemde yapılmış ise yapılan ödemenin o dönemin ücreti kabul edilerek ödemenin yapıldığı aya ait asgari geçim indiriminin de sadece o dönemdeki tahakkuk eden vergiden mahsup edilerek  uygulanması, geçmiş dönemler için asgari geçim indirimi uygulanmaması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Site yönetimi tarafından yaptırılan Bahçe peyzaj, boya-badana, tamirat İşlerinin vergilendirilmesi- MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Sayı

:

11355271-120.01.02.11[94-2015/28]-72978

08/11/2016

Konu

:

Site yönetimi tarafından yaptırılan Bahçe peyzaj,   boya-badana, tamirat İşlerinin vergilendirilmesi.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; site yönetimi olarak bahçe peyzajı, boya-badana, çatı tamiri vb. hizmetleri vergiden muaf olan kişilere yaptıracağınızı belirterek düzenleyeceğiniz gider pusulasının noter onaylı olup, olmayacağı ve vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

            GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, kimlerin esnaf muaflığından faydalanacakları da maddede bentler halinde sayılmıştır.

Aynı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, “Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir işyeri açmaksızın perakende ticaret ile işgal edenler (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit işyerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o işyerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç.)”, (2) numaralı bendinde, “Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı” hükmü yer almakta olup maddenin mülga ikinci fıkrasından sonra gelen üçüncü fıkrasında, ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde gelir vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanların esnaf muaflığından faydalanamayacakları açıklanmış, son fıkrasında da “Bu muaflığın Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.” denilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 61 inci maddesinde “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiş, 13 numaralı bendinde esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca);

d) Diğer hizmet alımları (a, b ve c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için %10,

oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, site yönetimi olarak bahçe peyzajı, boya-badana, çatı tamiri ve benzeri işlerin;

            – Bir hizmet sözleşmesine dayalı olarak işçi-işveren ilişkisi doğuracak şekilde yaptırılması halinde, yapılan ödemelerin ücret kabul edilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi,

            – Esnaf muaflığı kapsamında faaliyette bulunanlara yaptırılması halinde, bunlara yapılan ödemeler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/13-d maddesi gereğince %10 oranında vergi tevkifatı yapılması,

            – Esnaf muaflığından yararlanmayan ve vergi mükellefiyeti bulunmayanlara yaptırılması halinde yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması

gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununda vergi mükelleflerinin tutması gereken defterler, düzenleyeceği belgeler ile kayıtların tevsikine ait hükümler yer almaktadır. Mükelleflerin gelir, kurumlar ya da katma değer vergilerinin herhangi birinden mükellefiyetinin bulunması halinde Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutma ve belge düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır.

 

Diğer yandan, aynı Kanunun 234 üncü maddesinde; “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin;

            …

            3- Vergiden muaf esnafa;

            Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir.” denilmiş, 238 inci maddesinin birinci fıkrasında ise “İşverenler her ay ödedikleri ücretler için (Ücret bordrosu) tutmaya mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro tutulmaz.”hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca, 225 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; gider pusulalarında, işin mahiyeti, cinsi adedi, fiyatı, tutarı, toplamı, tevkif edilen vergi oranı ve net tutarı, işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadları (tüzel kişilerde unvanları) adresleri, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, seri ve müteselsil sıra numarası ve düzenleme tarihine ilişkin bilgilere yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre, site yöneticiliğinizin kurumlar vergisi veya katma değer vergisi yönünden mükellefiyet kaydı bulunmaması nedeniyle, Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre anlaşmalı matbaalarda belge bastırma zorunluluğu da bulunmamaktadır.

            Bu itibarla, gider pusulasının üzerine “Vergi Usul Kanunu Yönetmelik Hükümlerine Tabi Değildir.” ibaresini bastırmak suretiyle anlaşmalı matbaalarda veya anlaşması olmayan herhangi bir matbaada belge bastırmanız mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim

Hangi e arşiv yöntemi daha mantıklı ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

Bilgi İşlem Sisteminin Entegrasyonu Yöntemi

Bu yöntem, kendilerine ait bilgi işlem sistemini 7/24 işletebilen, yeterli yazılım ve teknik donanım alt yapısına sahip mükelleflerin, e-Arşiv Uygulamasını kendi bilgi işlem sistemleri üzerinden kullanabilmeleri için geliştirilmiştir. Bilgi işlem sistemleri yeterli olan kullanıcılar , gerekli entegrasyonu sağlamaları koşulu ile e-Arşiv Uygulamasını doğrudan kendilerine ait bilgi işlem sistemleri aracılığı ile kullanabilirler.

 

Özel Entegrasyon Yöntemi

Başkanlıktan özel entegrasyon izni almış mükelleflerin bilgi işlem sistemi vasıtası ile e-Arşiv Uygulamasından yararlanma yöntemidir.

e- Arşiv Uygulaması için Başkanlıktan özel entegrasyon izni almış mükellefleri görüntülemek için tıklayınız.

E-Arşiv süreci

e- Arşiv Uygulaması Hakkında

433 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yürürlüğe giren e-Arşiv Uygulaması, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen standartlara uygun olarak faturanın elektronik ortamda oluşturulması, elektronik ortamda muhafazası, ibrazı ve raporlamasını kapsayan bir uygulamadır.

e-Arşiv Uygulamasından yararlanmak isteyen mükelleflerin, öncelikle e-fatura uygulamasına kayıtlı olmaları gerekmektedir.

Elektronik Fatura Kayıt Sistemi (EFKS) kapsamında faturalarını elektronik ortamda oluşturma ve muhafaza izni almış olan mükellefler, 1/4/2015 tarihinden geç olmamak üzere Başkanlığın kendilerine yazıyla bildireceği bir tarihe e-Arşiv Uygulamasına geçmek zorundadırlar.

İnternet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan ve 2014 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı tutarı 5 milyon lira ve üzerinde olan mükellefler, en geç 1/1/2016 tarihine kadar e-Arşiv Uygulamasına geçmek zorundadır.

KOOPERATİF AİDATLARINDA GÖREVLİ MAHKEME

GÖREVLİ MAHKEMEYE DİKKAT

Son olarak sitelere ilişkin açılacak davalarda görevli mahkemeye ilişkin bir ayrıntıya da dikkat. KMK kapsamında kurulan bir site yönetimi sözkonusuysa ilgili Sulh Mahkemesi görevli. Ancak site yönetimi kooperatifse ve ferdileşme yapılmayıp kat mülkiyetine geçilmemiş ise; Kooperatifler Kanunu’nun, 99. maddesi uyarınca ilgili Ticaret Mahkemesi görevli ve bu mahkemede dava açılması gerekiyor.

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINAİLİŞKİN 6736 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ(SERİ NO: 4)

2 Aralık 2016 CUMA

Resmî Gazete

Sayı : 29906
TEBLİĞ
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA

İLİŞKİN 6736 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 4)
Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) 3/8/2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 7 nci maddesinin uygulanmasına ilişkin açıklamalara 1 seri no.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 6736 Sayılı Kanun Genel Tebliğinin (VII) bölümünde yer verilmiştir.

(2) Bu Tebliğin amacı, Bakanlığımıza iletilen hususlar da dikkate alınarak, 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesi kapsamında “Yurt Dışından Türkiye’ye Getirilen Varlıklar”a ilişkin ilave açıklamalar yapılmasıdır.

Yurt dışındaki varlıkların Türkiye’ye getirilmesi

MADDE 2 – (1) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesi hükümleri çerçevesinde 31/12/2016 tarihine kadar Türkiye’ye getiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebileceklerdir. Yurt dışında bulunan varlıkların 31/12/2016 tarihine kadar Türkiye’ye getirilmesi koşuluyla, bu varlıklara yurt dışında hangi tarih itibarıyla sahip olunduğunun anılan madde hükmünden yararlanılması açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

(2) Yurt dışında bulunan ancak anılan madde kapsamına girmeyen varlıkların (örneğin taşınmazların) kapsamdaki varlıklara dönüştürülmek suretiyle söz konusu madde hükümleri çerçevesinde Türkiye’ye getirilmesi mümkündür.

(3) 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesi hükmü çerçevesinde Türkiye’ye getirilen varlıklardan dolayı herhangi bir vergi tarhiyatı yapılamayacağından, gerçek ve tüzel kişilerce bu varlıkların Türkiye’ye getirilmesinde herhangi bir vergi ödenmeyecektir.

(4) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda mevcut ya da yeni açılacak bir hesaba transfer edilebilecek veya fiziki olarak Türkiye’ye getirilebilecektir.

(5) Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının banka veya aracı kurumlara, kendileri veya yetkilendirdiği kişilerce bildirilmesi, söz konusu kıymetlerin Türkiye’ye getirildiğinin kabulü için yeterli olacaktır. Bu şekilde bildirimde bulunma seçeneğini tercih edenler bakımından söz konusu varlıkların daha sonra hesaben veya fiziken Türkiye’ye getirilmesi ihtiyaridir. Bankalar ve aracı kurumlar, hesaba transfer edilmek veya fiziken getirilmek suretiyle hesap açma halleri hariç olmak üzere, kendilerine bildirilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları için yapılan bildirimi tabi oldukları mevzuatları çerçevesinde muhafaza edecekler ve bu varlıklara ilişkin ayrıca bir hesap oluşturmayacaklar veya kayden izlemeyeceklerdir.

(6) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda mevcut ya da yeni açılan bir hesaba transfer edilmesi durumunda, banka dekontu veya aracı kurum işlem sonuç formları, varlıkların Türkiye’ye getirilmiş olduğunun tevsikinde kullanılabilecektir.

(7) Yurt dışında bulunan söz konusu varlıkların Türkiye’ye fiziki olarak getirilmesi sırasında yapılan deklarasyon/bildirime istinaden Gümrük İdaresinden alınan belgeler, varlıkların Türkiye’ye getirilmiş olduğunun tevsikinde kullanılabilecektir.

(8) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’ye getirilmesinde veya menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının banka ya da aracı kurumlara bildirilmesinde, bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Tebliğ ekinde yer alan ve ıslak imzalı olarak hazırlanacak “Form” kullanılacaktır. Diğer taraftan, bu Tebliğin yayımından önce bildirimde bulunanlar bakımından Tebliğ eki Form’un düzenlenerek ilgili banka veya aracı kurumlara verilmesi ise ihtiyaridir.

(9) Gerçek ve tüzel kişiler, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının banka veya aracı kurumlara bildirilmesinde, yurt dışındaki ilgili kurum veya kuruluştan alınacak tevsik edici belgeleri kullanabilecektir. Bu kapsamda, bildirilen varlığa ilişkin olarak yurt dışındaki ilgili kurum veya kuruluştan alınan ve Tebliğ eki Form’a eklenen dekont, ekstre, makbuz gibi belgeler ilgili kuruluşlar açısından yeterli kabul edilecektir. 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin uygulanması bakımından, banka ve aracı kurumların kendilerine ibraz edilen söz konusu belgelerin teyitlerini almak gibi bir yükümlülüğü de bulunmamakta olup, söz konusu belgelerin, varlığın bulunduğu ülkedeki Türk elçilik ve konsoloslukları, bunların bulunmaması halinde mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcileri tarafından onaylanmış olması şart değildir.

(10) 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin uygulanması bakımından, banka veya aracı kurumlar ya da Gümrük İdaresi ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar, gerçek ve tüzel kişilerin madde kapsamında Türkiye’ye getirdikleri varlıklarına yönelik işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar. Dolayısıyla, anılan maddenin uygulanması bakımından banka ve aracı kurumlar, gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışından getirdikleri varlıklara ilişkin hesap açma taleplerini karşılamak ve bildirimlerini almak, ilgili diğer kurum ve kuruluşlar da bu varlıklara ilişkin işlem taleplerini yerine getirmek zorundadırlar.

(11) Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri adına görünen, ancak gerçekte şirketlere ait olan varlıkların şirketler tarafından Türkiye’ye anılan madde kapsamında getirilmesi mümkün bulunmaktadır. Bu kapsamda, şirketlerin, kanuni temsilcileri, ortakları veya 19/8/2016 tarihinden önce yetkili kuruluşlarca düzenlenmiş bir vekalet veya temsil sözleşmesi olmak koşuluyla vekilleri aracılığıyla yurt dışında değerlendirdikleri kendilerine ait varlıkları, madde kapsamında Türkiye’ye getirme imkanları bulunmaktadır. Bu durumda, şirket adına açılmış veya yeni açılacak bir hesaba kanuni temsilciler, ortaklar veya vekiller tarafından transfer edilecek varlıklar, şirket tarafından Türkiye’ye getirilmiş sayılacaktır. Madde kapsamındaki varlıkların bu şekilde Türkiye’ye getirilmesinde, usulüne uygun olarak şirket yetkili organlarınca alınmış karar örneği, vekalet veya temsil sözleşmesi gibi tevsik edici belgelerin Tebliğ eki Form’a eklenmesi gerekmektedir.

(12) 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin altıncı fıkrası, özel hüküm niteliği taşıdığından, anılan maddenin uygulanması bakımından banka veya aracı kurumlar ya da Gümrük İdaresi ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlara, gerçek ve tüzel kişilerden bu varlıkların kaynağını beyan etmelerini istemeye yönelik ayrı bir yükümlülük getirilmediği gibi, söz konusu varlıkların kaynağını araştırma hususunda da ilave herhangi bir sorumluluk yüklenmemiştir. Bu nedenle, söz konusu kurum ve kuruluşlar Türkiye’ye getirilen varlığın daha önceden yurt dışında hangi şekilde tasarruf edildiğine veya değerlendirildiğine (örneğin; alım, satım, itfa gibi tasarruflar ile varlığın çeşitli şekillerde değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan her türlü kazanç ve iratlar gibi) ilişkin olarak ayrıca bir inceleme ve araştırma yapmayacakları gibi Tebliğ eki Form ve ekleri dışında herhangi bir belge istemeyeceklerdir. Banka veya aracı kurumların, kendilerine yapılan bildirimlere ilişkin belgeleri tabi oldukları mevzuatları çerçevesinde muhafaza etmeleri gerektiği tabiidir.

Yurt dışından getirilen varlıkların değerlemesi

MADDE 3 – (1) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, Türkiye’ye getirildiği veya bildirildiği tarih itibarıyla, aşağıdaki değerleme ölçütleri ile değerlenecektir.

a) Türk lirası cinsinden para, itibari (nominal) değeriyle.

b) Altın, rayiç bedeliyle.

c) Döviz, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruyla.

ç) Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarından;

– Hisse senedi gibi pay senetleri, varsa borsa rayiciyle, borsa rayici yoksa rayiç bedeliyle, bu bedel tespit edilemiyorsa alış bedeliyle, alış bedeli de belli değilse itibari (nominal) değeriyle.

– Tahvil, bono, eurobond gibi borçlanma araçları, varsa borsa rayiciyle, borsa rayici yoksa rayiç bedeliyle, bu bedel tespit edilemiyorsa alış bedeliyle, alış bedeli de belli değilse itibari (nominal) değeriyle.

– Yatırım fonu katılma belgeleri, ilgili piyasasında belirlenmiş kapanış fiyatıyla.

– Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri gibi türev araçlar, varsa borsa rayiciyle, borsa rayici yoksa rayiç bedeliyle, bu bedel tespit edilemiyorsa alış bedeliyle, alış bedeli de belli değilse itibari (nominal) değeriyle.

(2) Bu Tebliğin uygulanmasında rayiç bedel, söz konusu varlıkların sahiplerince Türkiye’ye getirildiği veya bildirildiği tarih itibarıyla belirlenen alım-satım bedeli olup bu bedelin gerçek durumu yansıtması gerekmektedir.

(3) Borsa rayiciyle değerlenecek varlıkların borsa rayicinin belirlenmesinde, söz konusu varlıkların Türkiye’ye getirildiği veya bildirildiği tarihte işlem gördüğü yurt içi veya yurt dışındaki borsalarda oluşan değerler dikkate alınacaktır.

(4) Döviz cinsinden varlıklarda, bunların Türkiye’ye getirildiği veya bildirildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru dikkate alınacaktır.

Vergi incelemesi ve tarhiyatı ile araştırma, inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılmaması

MADDE 4 – (1) 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesi kapsamında yurt dışından Türkiye’ye getirilen varlıklar nedeniyle, madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek, hiçbir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilemeyecektir.

(2) Kapsama giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle, ithalde alınanlar da dahil olmak üzere her türlü vergi, resim, harç ve fon yönünden herhangi bir inceleme ve tarhiyat yapılamayacak, ceza kesilemeyecektir.

(3) Yurt dışından getirilen söz konusu varlıklar nedeniyle, hiçbir şekilde geçmişe dönük bir vergi incelemesi yapılmayacağı gibi başka suretlerle de hiçbir vergi türü yönünden tarhiyat yapılmayacaktır. Bu kapsamda, Türkiye’ye getirilen varlık sebebiyle geçmişte elde edilmiş olabilecek kazanç ve iratlar ile söz konusu varlıkların iktisabında kullanılan kaynaklar nedeniyle geçmişe dönük bir vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacağı gibi bu kişilerden Türkiye’ye getirilen varlıklara ilişkin hiçbir şekilde bilgi talebinde de bulunulamayacaktır. Ayrıca, yurt dışından getirilen söz konusu varlıklar nedeniyle hiçbir şekilde diğer mevzuat kapsamında da herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma söz konusu olmayacaktır. Örneğin, yurt dışından getirilen varlıklar nedeniyle kişi hakkında gümrük mevzuatı, kambiyo mevzuatı veya sermaye piyasası mevzuatı kapsamında herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma söz konusu olmayacaktır.

Örnek 1: Türkiye’de mukim (K) gerçek kişisi, sahip olduğu nakit para ile 2011 yılında İngiltere’de bulunan bir yatırım kuruluşu aracılığıyla Londra Borsasından hisse senedi almıştır. (K) gerçek kişisi, söz konusu hisse senetlerinden 2012 yılında temettü geliri elde etmiş ve aynı yıl içinde bu hisse senetlerini satarak değer artışı kazancı elde etmiştir. Daha sonra, bu işlemlerden elde ettiği gelirler de dahil olmak üzere, yurt dışındaki toplam varlığını eurobond alımında kullanmıştır. Sonraki tarihlerde eurobondların elde tutulma sürecinde faiz geliri; ayrıca bu eurobondların bir kısmının satışından dolayı da değer artışı kazancı elde etmiştir. (K) gerçek kişisi, bu şekilde oluşturduğu varlığın tamamını veya bir kısmını nakit veya eurobond olarak 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesi kapsamında 31/12/2016 tarihinde Türkiye’ye getirmiştir. Dolayısıyla (K) gerçek kişisi tarafından yurt dışında elde edilen kazanç ve iratların da eklenmesiyle oluşan varlık, nihai haliyle Türkiye’ye getirilmiştir. (K) gerçek kişisinin Türkiye’ye getirdiği söz konusu varlıklar nedeniyle, 2011 yılından 2016 yılı sonuna kadar olan dönem için yurt dışında elde ettiği kazanç ve iratlara ilişkin olarak veya bu varlıkların Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle, herhangi bir vergi türü yönünden hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacak, vergi cezası kesilemeyecektir.

Örnek 2: Türkiye’de mukim Bay (V), 2005 yılında yurt dışında satın aldığı taşınmaz dolayısıyla bu yıldan itibaren kira geliri elde etmiş ve bu kira gelirlerini yurt dışında açtırmış olduğu bir mevduat hesabında değerlendirmiştir. Bay (V), 31/12/2016 tarihinde, kira gelirleri ile mevduat faizinden oluşan döviz varlığının bir kısmını Türkiye’ye getirmiştir. Türkiye’ye getirilen bu döviz nedeniyle, herhangi bir vergi türü yönünden hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacak, vergi cezası kesilemeyecektir.

Örnek 3: Türkiye’de mukim Bayan (S), 2009 yılında yurt dışında bilişim teknolojilerine yatırım yapan bir şirket kurmuş, bu şirkete ait ortaklık paylarını 2015 yılında yurt dışında yerleşik bir holdinge kazançlı olarak satmış ve bu satıştan elde ettiği hasılat ile altın satın almıştır. Bayan (S), 31/12/2016 tarihinde, yurt dışındaki bu altınlarını Türkiye’ye getirmiştir. Türkiye’ye getirilen bu varlık nedeniyle, herhangi bir vergi türü yönünden hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacak, vergi cezası kesilemeyecektir.

(4) Türkiye’ye getirilen varlıklar veya bu varlıklara ilişkin bildirimler, mevzuatımızda yer alan diğer düzenlemeler bakımından herhangi bir araştırma, inceleme veya soruşturma kapsamında değerlendirilemeyecektir. 

(5) Yurt dışından varlığı Türkiye’ye getirenin tüzel kişi olması halinde, sırf getirilen bu varlıklar nedeniyle bu tüzel kişinin kanuni temsilcileri, ortakları ve vekilleri ile bunların ortak oldukları şirketler hakkında da vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilemeyecektir.

(6) Yurt dışından varlığı Türkiye’ye getirenin gerçek kişi olması halinde, sırf getirilen bu varlıklar nedeniyle bu gerçek kişinin yönetiminde bulunduğu veya ortak olduğu şirketler hakkında da vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilemeyecektir.

Örnek 4: 30/11/2016 tarihinde (L) gerçek kişisi yurt dışında (M) Bankasında bulunan 100.000 Euro tutarındaki dövizini, Türkiye’de bulunan (N) Bankasındaki hesabına transfer etmiştir. (L) gerçek kişisi, aynı zamanda Türkiye’de bulunan (O) Limited Şirketinin %52 ortaklık payına sahiptir.

(L) gerçek kişisinin Türkiye’ye getirdiği döviz ile ilgili olarak gerek kendisi hakkında ve gerekse ortağı bulunduğu (O) Limited Şirketi hakkında hiçbir şekilde vergi incelemesi ve tarhiyatı, araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezaları da uygulanmayacaktır.

(L) gerçek kişisinin söz konusu varlıklarını (O) Limited Şirketinin sermayesine eklemek üzere Türkiye’ye getirmesi durumunda da getirilen varlıklar nedeniyle kurumlar vergisi dahil diğer vergiler bakımından herhangi bir inceleme veya tarhiyat yapılmayacaktır.

(7) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile bu kanunlara ilişkin diğer mevzuat uyarınca sır kapsamında olduğu belirlenen bilgi ve belgeler saklanmakta, korunmakta ve mahremiyet hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu Tebliğin uygulanması bakımından, Türkiye’ye getirilen varlıklar ve bu varlıklara ilişkin bildirimlerde yer alan bilgiler ve diğer belgeler de sır ve mahremiyet kapsamında değerlendirilecektir.

Yürürlük

MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

 

Eki için tıklayınız

 

Ç

KOOPERATİFLER 2017 YILINDA HANGİ DEFTERLERİ TASDİK ETTİRMESİ GEREKLİDİR ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN-KOOPERATİFLERİN TUTMAK ZORUNDA OLDUĞU DEFTERLER 2017

KOOPERATİFLERİN TUTACAĞI DEFTERLER:

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na göre kurulan kooperatifler ile bunların üst kuruluşları aşağıdaki defterleri tutacaktır.

a) Yevmiye Defteri,

b) Defter-i Kebir,

c) Envanter Defteri,

d) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri,

e) Yönetim Kurulu Karar Defteri,

f) Pay Defteri.

Ekran Resmi 2016-12-01 08.46.37.png
KOOPERATİFLERİN TUTMAK ZORUNDA OLDUĞU DEFTERLER 2017