Kural olarak ortaklar için hak ve yükümlülüklerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Ancak, kooperatif amacının elde edilmesinde olağanüstü katkıları olan ortaklar bakımından bu katkılar karşılığında doğan farklı durumlar göz önüne alınarak değerlendirilmek ve dolayısıyla mutlak eşitlik değil nisbi eşitlik, yani olumlu katkılar karşılığında, bu ortaklara kura dışı kalmak hakkının tanınması hak ve nesafete uygun olur. Bu gibi durumlarda, kooperatifin yaptığı inşaatın kapasitesi, kuraya dahil edilen ve edilmeyen ortaklar ile kura içi ve dışı kalan dairelerin adedi, kura dışı bırakılmaları, düşünülen ortakların katkılarının derecesi ve bu ortakların, görevleri karşılığında sağladıkları parasal olanaklar her olay ve uyuşmazlıkta mevcut duruma göre ayrıca göz önüne alınmalı ve değerlendirilmelidir. Bu itibarla, biraz önce açıklanan olgular karşısında emanet komisyonu üyeleri ile kooperatif yönetim kurulu üyelerinin genel kurulca, kura dışı bırakılmaları hali, davacılar yönünden bir eşitsizlik olarak nitelendirilemez. Öte yandan, dairemizin 26.11.1979 gün ve 5360/5375 sayılı onama kararında kuraya katılmaksızın daire seçmek hakkının tanınmasının eşitsizlik oluşturduğu yönünde herhangi bir görüşe yer verilmemiştir. Söz konusu kararın gerek iddianın açıklanması ve gerekse mahkeme kararının özet kısmında gündemde olmayan hususların görüşülüp genel kurulca karara bağlanmasının yasaya aykırı olduğu vurgulanmıştır. Onama kararı bu olayda yerel mahkemenin eşitlik ilkesine aykırılık bulunduğuna dair gerekçesini de benimsemiş sayılamaz. Yukarıdanberi, ayrıntılı bir biçimde açıklandığı gibi, olayın özelliği de göz önüne alındığında kooperatif inşaatının tamamlanmasında olağanüstü katkıları alan emanet komisyonu üyeleri ile kooperatif yönetim kurulu üyelerinin, bu katkıları karşılığında kura dışı kalmaları hususu yasaya ve ana sözleşmeye aykırı olmadığı gibi hak ve nesafete de uygun bulunduğundan davanın reddine karar vermek icabederken her nasılsa onandığı anlaşılmakla davalı kooperatifin karar düzeltme isteminin HUMK. nun 440. maddesi uyarınca kabulüne ve bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir