Hesler ile ilgili düzenleme

12 Ağustos 2014 SALI
Resmî Gazete
Sayı : 29086

İLKE KARARI

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:

Toplantı No. ve Tarihi : 24 – 03/07/2014 Toplantı Yeri

Karar No. ve Tarihi : 69- 03/07/2014 ANKARA

DOĞAL SİT ALANLARINDA PLANLANAN HİDROELEKTRİK

SANTRALLERİ (HES) PROJELERİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNE

YÖNELİK İLKE KARARI

Doğal sit alanlarında yapılacak HES Projelerine ilişkin Bölge Komisyonlarına gelen başvuruların değerlendirilmesinde bilimsel temele dayalı karar alma bütünlüğünü sağlamak amacıyla Merkez Komisyonu İlke Kararı alınmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla aşağıdaki düzenleme gerçekleştirilmiştir.

Doğal sit alanlarında;

1) Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu sonucunda;

• Bölgesel, ulusal veya dünya ölçeğinde olağanüstü ekosistemleri/türleri bulunduran,

• Özgün ekosistem yapısına sahip, doğal alanların ekolojik bütünlüğünü sağlayan ve besin zinciri içinde yer alan kritik türleri barındıran,

• Küresel ve ulusal ölçekte dar yayılımlı, kritik, nesli tehdit ve tehlike altında endemik tür veya türlerin;

– üreme ve beslenme alanlarını ihtiva eden,

– hayati ihtiyaçlarını temin edebileceği uygun yaşama şartlarını sağlayan,

– göç ve yayılma alanlarını ve göç yollarını ihtiva eden,

• Ekolojik süreçleri, ekosistem hizmetlerini, ekolojik barınakları muhafaza eden, iklim değişikliklerine tampon sağlayan,

• Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan istisnai özellikte olan,

kriterlerden en az birini bünyesinde bulunduran doğal sit alanlarında HES yapımına izin verilmeyeceğine,

2) Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu neticesinde yukarıda belirlenen özellikleri bünyesinde barındırmayan alanlarda;

• Bölge halkının içme ve tarımsal amaçlı su kullanım ihtiyaçlarının dikkate alınması,

• Ekolojik ihtiyaç debisinin araştırma çalışmasında belirlenerek su yatağındaki biyolojik çeşitliliğin devamını sağlayacak şekilde teminat altına alınması,

• Projelerin balık türlerinin geçişine izin verilecek şekilde düzenlenmesi,

• Proje ile yaban hayvanlarının geçişlerinin engellenmesi halinde uygun geçiş alanlarının oluşturulması,

şartıyla doğal sit alanlarında HES taleplerine değerlendirilme sonucu izin verilebileceğine, bu durumda yukarıda belirtilen özellikler dikkate alınarak;

3) Mevcut doğal sit derecelerine göre;

Doğal Sit Alanlarında yeniden değerlendirme yapılıncaya kadar; 1. maddede belirtilen özellikleri bünyesinde barındırmayan 1’inci, 2’nci ve 3’üncü derece doğal sit alanlarında 2. maddede belirtilen şartlar doğrultusunda izin verilebileceğine,

4) Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte tanımlanan kategorilere göre;

a) Kesin Korunacak Hassas Alanlarda HES projelerine izin verilmeyeceğine,

b) Nitelikli Doğal Koruma Alanlarında 1. maddedeki özelliklerden en az birini barındırması halinde izin verilmeyeceğine, bu özellikleri taşımayan alanlarda ise 2. maddedeki şartların yerine getirilmesi halinde izin verilebileceğine,

c) Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanlarında 2. maddedeki şartların yerine getirilmesi halinde izin verilebileceğine,

5) Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonlarında ekolojik temelli bilimsel araştırma raporunun konusu ile ilgili uzmanların bulunmaması durumunda, biyolojik çeşitlilik konusunda uzman biyologların ve/veya jeologlardan komisyonca görüş alınması gerektiğine,

6) Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonundan izin verilen alanlarda yapılacak HES projelerinin, alanın topoğrafik yapısı ve peyzaj değerleri dikkate alınarak projelendirilmesi ve bu projeye ilişkin ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonundan uygunluk kararı alınması gerektiğine,

Karar verildi.

Matbaa fatura girişi

7 Ağustos 2014 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 29081

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 347)’NDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 438)

7/4/2005 tarihli ve 25779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 347)’nin 3 üncü bölümünün birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Matbaa işletmecileri Yönetmeliğin 14 üncü maddesi uyarınca düzenlenen bilgi formunu, en geç düzenlendiği günü izleyen on beşinci günün sonuna kadar internet üzerinden, www.gelirler.gov.tr adresinde hizmet veren İnternet Vergi Dairesi/Kurumlar-Gelir Vergi Dairesine, kullanıcı kodu, parola ve şifrelerini kullanmak suretiyle göndereceklerdir.”

Aynı Tebliğe ekli ek-4’te yer alan Anlaşmalı Matbaalara İlişkin Tip Anlaşma Metninin 6 ncı maddesinin dördüncü paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Matbaa işletmecisi, basım ve dağıtımını yaptığı belgelere ilişkin bilgi formunu, en geç düzenlendiği günü izleyen on beşinci günün sonuna kadar elektronik ortamda internet üzerinden gönderecektir.”

Tebliğ olunur.

Ödeme kayıt edici cihaz, yazarkasa tebliğinde değişiklik

7 Ağustos 2014 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 29081

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 426)’NDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 437)

15/6/2013 tarihli ve 28678 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 426)’nin 6 ncı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“6. Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların Kayıt Süreleri

Mükellefler, gerek mecburiyetlerinin başlaması sebebiyle gerekse mecburiyetleri başlamadan kendi istekleri ile kullanmak üzere aldıkları yeni nesil ödeme kaydedici cihazları, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçeyle (alış faturası örneği, cihaz sicil numarası, cihazdan alınan bir fiş örneği de dâhil olmak üzere gerekli belgeleri eklemek suretiyle) bildirerek kayıt ettireceklerdir. Ayrıca mükellefler kayıt işlemi ile birlikte, kullanmak üzere aldıkları her bir cihaz için ayrı ayrı olmak üzere “Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Levha”yı söz konusu süre içerisinde vergi dairelerinden alarak işyerlerinde devamlı surette görülebilecek bir yere asacaklardır.

Cihazın alındığı tarih itibariyle yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlamasına 15 günden daha az bir sürenin bulunması halinde mükellefler, söz konusu 15 günün sonunu beklemeyecekler ve mecburiyetleri başlamadan önce yukarıda açıklandığı şekilde kayıtlarını yaptırıp ödeme kaydedici cihazlara ait levhalarını alacaklardır. Diğer bir anlatımla mükellefler cihazları, alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren (yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlama tarihini geçmemek şartıyla) 15 gün içerisinde vergi dairesine kaydettirip levhalarını alarak kullanmaya başlayacaklardır.”

Tebliğ olunur.

Belediye asfalt için fatura kesebilir mi?-EVREN ÖZMEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununda faturanın tanımı 229 uncu maddede “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” Şeklinde tanımlanmış ve fatura kullanma mecburiyeti olanlar ise 232 inci maddede şu şekilde sıralanmıştır.
“Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle (…) defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
2. Serbest meslek erbabına;
3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara; (…)
4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
5. Vergiden muaf esnafa.
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler”
Bu sayılanlar arasında belediyeler doğrudan bulunmamaktadır. Ancak anılan Kanunun 172. maddenin son fıkrası iktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi olduğunu, 177 inci maddesinin 5 fıkrası da Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzelkişileri birinci sınıf tüccar olarak saydığından, konunun 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “verginin konusu” başlıklı 1. maddesinde belediyelerin kazançları vergi konusu yapılmadığı gibi Kanunun 3. maddesinde de, mükellefler arasında belediyeler yer almamaktadır. Bu nedenle belediyelerin fatura bastırma mecburiyeti yoktur. Ancak belediyelere bağlı işletmeler Kurumlar Vergisi kapsamında mükellef oldukları durumda fatura kullanma mecburiyetleri vardır.
Ayrıca, Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 4/d maddesinde; Kamu kurum ve kuruluşlarınca düzenlenen ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 61 inci maddesi uyarınca düzenlenen muhasebe yetkilisi mutemetlerinin çalışma usul ve esaslarına ilişkin yönetmelikte belirlenen asgari bilgileri taşıyan alındının fatura yerine geçeceği belirtildiğinden ilgili idareye, tahsilat makbuzu veya alındı belgesi vermeniz yeterlidir.

Error: Contact form not found.

Kat karşılığı inşaat kdv farkı

T.C.• ESER SÖZLEŞMESİ (*Alacağın Tahsili İstemine İlişkin Olması – Katma Değer Vergisi )• KATMA DEĞER VERGİSİ (*Yüklenicinin*Yaptığı Eser Sözleşmesi Gereği İstediği – Fatura )• FATURA ( İş Bedelini Ödeyecek İş Sahibinin*KDV*Ödemekle Sorumlu Olduğu – Götürü Bedel )• GÖTÜRÜ BEDEL ( Eser Sözleşmesi İçin Yüklenici Tarafından Ödeneceğine Dair Bir Anlaşma Olmaması )3065/m.*8,*9

*Katma Değer Vergisi Kanununa göre yüklenici*KDV’nin mükellefidir. Ancak, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa bu vergi hizmet alan iş sahibine aynen yansıtılır. Katma Değer Vergisi’nin mükellefi yüklenici iş sonunda düzenleyeceği faturada ayrıcaKDV’yi göstereceğinden,*KDV*iş bedeli içine girmektedir. Sonuçta iş bedelini ödeyecek iş sahibi*KDV’yi de ödemekle sorumludur.

*Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

*Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan*alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı vekili 09.06.2006 tarihli duruşmada 1997 yılında işin yapıldığını kabul etmiş olmasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun*81-a maddesine göre yüklenici*KDV’nin mükellefidir. Ancak, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa bu vergi hizmet alan ( vergi sorumlusu ) iş sahibine aynen yansıtılır ( Madde 9 ). Katma Değer Vergisi’nin mükellefi yüklenici iş sonunda düzenleyeceği faturada ayrıca*KDV’yi göstereceğinden,*KDV*iş bedeli içine girmektedir. Sonuçta iş bedelini ödeyecek iş sahibi*KDV’yi de ödemekle sorumludur.

Somut olayda*KDV’nin yüklenici tarafından ödeneceğine dair bir anlaşma ve kararlaştırılmış götürü bir bedel olmadığı, davacı keseceği faturada*KDV’yi göstermek zorunda olduğu ve*KDV’si ile birlikte iş bedeli talep edildiğinden, davacı*alacağının*KDV*dahil hesaplattırılıp hüküm altına alınması gerekirken mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu kalem isteğin reddi doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur.

*Yukarıda ( 1. ) bentte yazılı sebeplerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2. ) bent uyarınca kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 183,40 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 16.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Tevkifatlı kdv nedeni ile oluşan kdv alacağı bağkur borcuna mahsup edilebilir mi ?-Özmen Mali müşavirlik

Başlık Kısmi KDV tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade alacaklarının Bağkur prim borçlarına mahsubu
Tarih 02/09/2013
Sayı 39044742-KDV.9-1398
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.9-1398

02/09/2013

Konu

:

Kısmi KDV tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade alacaklarının Bağkur prim borçlarına mahsubu

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; servis taşımacılığı işiyle iştigal ettiğiniz belirtilerek kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan katma değer vergisi (KDV) iade alacaklarınızın Bağ-Kur prim borçlarınıza mahsup edilip edilemeyeceği hususunda bilgi istenilmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi tutulmuş; 9 uncu maddesinin birinci fıkrası ile vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Söz konusu yetkiye dayanılarak yayımlanan 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “5.2.1. Mahsuben İade Talepleri” bölümünde, kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade alacaklarının mahsuben iadesinin, mükellefin kendisinin, ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların) ithalat sırasında uygulananlar dahil vergi borçları ile sosyal sigortalar prim borçları ve ferileri için söz konusu olabileceği belirtilmiştir.

2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanun ile kurulan kısaca “Bağ-Kur” olarak anılan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Kanun ile Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir. 5502 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde; sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası prim gelirleri, idarî para cezaları, gecikme cezaları, gecikme zamları ve katılım payları Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirleri arasında sayılmıştır.

31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar; (b) bendinde, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ticari kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından, sigortalı kabul edilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinde; prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenebileceği hükmüne yer verilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine dayanılarak 1/9/2012 tarihli ve 28398 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İşveren Uygulama Tebliğinin “6. Prim Borçlarının Katma Değer Vergisi İade Alacağından Mahsup Suretiyle Ödenmesi” başlıklı bölümünde;

“Prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin en geç ödenmesi gereken yasal süre; Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenlerden; sigortalılara ait ücretleri her ayın 1’i ila sonu arasına ilişkin olarak ödeyen işverenler yönünden, primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonu (vade) yerine, vadeyi izleyen onbeşinci, sigortalılara ait ücretlerin her ayın 15’inden, ertesi ayın 14’üne kadarki döneme ilişkin olarak ödendiği işverenler yönünden ise, primin ilişkin olduğu dönemi takip eden dönemin sonu (vade) yerine, vadeyi takip eden onbeşinci gün olacaktır.” açıklamaları yapılmıştır.

Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenlerin prim borçlarının düzenleme kapsamında KDV iade alacaklarından mahsubu öngörülmüş olup Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılardan kaynaklanan sigorta primlerinin bu çerçevede KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesine imkan bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, özelge talep formunuzda belirttiğiniz Bağ-Kur prim borçlarınızın KDV iade alacaklarınızdan mahsubu suretiyle ödenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatifin kat karşılığı sözleşme düzenlemesine istinaden tapuda yükleniciye tapu devri yaparken fatura kesecek midir?-Kemal Özmen

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:17/07/2014
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Kat karşılığı inşaat işinde arsa sahibi adına kat irtifakı kurulduktan sonra henüz inşaat tamamlanmadan inşaatın seviyesine göre teminat amaçlı olarak müteahhide tapuda yapılacak devirlerde fatura düzenlenmesi
Tarih 06/09/2013
Sayı 50426076-KDV-20-968-96
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

50426076-KDV-20-968-96

06/09/2013

Konu

:

Kat karşılığı inşaat işinde arsa sahibi adına kat irtifakı kurulduktan sonra henüz inşaat tamamlanmadan inşaatın seviyesine göre teminat amaçlı olarak müteahhide tapuda yapılacak devirlerde fatura düzenlenmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, arsa karşılığı inşaat işinde arsa sahibi adına kat irtifakı kurulduktan sonra henüz inşaat tamamlanmadan inşaatın seviyesine göre teminat amaçlı olarak müteahhit adına tapuda yapılacak devirler için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenmesi için bağımsız bölümlerin tamamlanarak arsa sahibine tesliminin veya tapuda cins tashihinin yapılmasının gerekip gerekmediğinin bildirilmesi istenmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında; Türkiye’de yapılan ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin KDV nin konusunu teşkil ettiği hükme bağlanmış, 2 nci maddesinin birinci fıkrasında; teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmış, aynı maddenin beşinci fıkrasında ise trampanın iki ayrı teslim olduğu hükmüne yer verilmiştir.

KDV yönünden vergiyi doğuran olayın ne zaman gerçekleşeceğine yönelik düzenlemelere ise KDV Kanununun 10 uncu maddesinde yer verilmiştir. Bu maddenin (a) bendinde; vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana geleceği hükme bağlanmıştır.

Arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV uygulamasına ilişkin olarak gerekli açıklamalar 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin D bölümü ile 60 No.lu KDV Sirkülerinin (1.8) bölümünde yapılmıştır.

Arsa karşılığı inşaat işlerinde iki ayrı teslim söz konusudur. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine bağımsız birim (konut veya işyeri) teslimidir.

Arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşmektedir. Bu tarih itibariyle arsa açısından da vergiyi doğuran olay vuku bulmaktadır. Taşınmazda teslim kural olarak tapuya tescil ile gerçekleşmekle birlikte, tapuya tescilden önce bağımsız birimlerin alıcının tasarrufuna terk edilmesi durumunda da vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih itibariyle eş zamanlı olarak fatura düzenlemesi gerekmektedir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, müteahhide sözleşme gereğince yapılan arsa tesliminde faturanın, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu (inşaatın tamamlanarak arsa sahibine konutların teslim edildiği) tarihte düzenlenmesi ve düzenlenen faturada, arsa karşılığı alınan bağımsız birimlerin emsal bedeli (arsa payı dahil) üzerinden genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Konut Yapı Kooperatifine verilen inşaat taahhüt hizmeti ve kooperatifin mal alımlarında KDV uygulaması

Başlık Konut Yapı Kooperatifine verilen inşaat taahhüt hizmeti ve kooperatifin mal alımlarında KDV uygulaması
Tarih 12/09/2013
Sayı 71387770-130[17-2013/249]-36
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

DİYARBAKIR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

71387770-130[17-2013/249]-36

12/09/2013

Konu

:

KATMA DEĞER VERGİSİ

Ilgi sayılı dilekçeniz ile yapımı kooperatifiniz tarafından devam eden inşaatla ilgili kooperatifinizce firmalara yaptırılacak inşaat taahhüt işleri ile bu işlerle ilgili mal alımlarınızda KDV indiriminden yararlanıp yararlanamayacağınız hususlarında Başkanlığımız görüşü istenilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den müstesna edilmiş olup, 29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak “konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri” ise 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli (I) sayılı listenin 12 inci sırası uyarınca % 1 oranında KDV’ye tabi tutulmaktadır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde katma değer vergisi istisnası ve indirimli katma değer vergisi oranı uygulamasına ilişkin açıklamalara, 49, 66, 106 ve 113 Seri numaralı KDV Genel Tebliğleri ile 5, 56, 58, 60 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Sirkülerinde yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 113 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin, A/4 bölümünde;

“………………………

Buna göre, 5904 sayılı Kanunun yayımlandığı 03.07.2009 tarihinden itibaren bina inşaat ruhsatını almış olan konut yapı kooperatifleri tarafından, üyelerine yapılacak konut teslimleri, söz konusu konutlar için belirlenen oranlarda KDV’ye tabi tutulacaktır.

Dolayısıyla, 03.07.2009 tarihinden itibaren bina inşaat ruhsatı alan konut yapı kooperatifleri adına, bina inşaat ruhsatının alındığı tarihten itibaren KDV mükellefiyeti tesis edilecek, vergiye tabi işlemleri bulunmasa dahi sözü edilen konut yapı kooperatifleri tarafından takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle KDV beyannamesi verilecektir.

Öte yandan, 03.07.2009 tarihinden önce veya sonra kurulan konut yapı kooperatifleri adına bina inşaat ruhsatı alınmadığı müddetçe KDV mükellefiyeti tesis edilmesine gerek bulunmamaktadır.

03.07.2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince üyelerine yapılan konut teslimlerinde ise istisna uygulaması devam edecek olup, bu kooperatifler bakımından daha önce yayımlanan KDV genel tebliğlerinde yer alan açıklamalar geçerli olacaktır.” şeklinde açıklama getirilerek istisna uygulamasına yön verilmiştir.

Bu düzenlemelere göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için;

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

– Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması,

şartlarının yanı sıra inşaatın yapıldığı arsanın tapu sicilinde inşaat taahhüt hizmetini alan kooperatif tüzel kişiliği veya kooperatifin bağlı olduğu üst birlik adına tescil edilmiş ve inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifine verilmiş olması da gerekmektedir.

Bu bağlamda, ilgide kayıtlı özelge talep formunuz ekindeki yapı ruhsatı ve tapu fotokopisinin tetkik edilmesi neticesinde, 07.06.2013 tarih ve …. no.lu yapı ruhsatlarının ve 10.05.2013 tarihli Tapu Senedinin … Konut Yapı Kooperatifi adına düzenlendiği tespit edilmiştir.

Yukarıda yer alan kanun maddesi, tebliğ ve sirkülerden de anlaşılacağı üzere, özelge talebinize konu inşaat işlerine ait yapı ruhsatlarında ve tapu senedinde “yapı sahibi”nin kooperatifiniz olması nedeniyle 49 ve 66 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile 5 ve 60 Seri Nolu KDV Sirküsünde belirtilen işler için %1 oranında katma değer vergisi uygulanması gerekmektedir.

Diğer taraftan, kooperatifinizin inşaat taahhüt niteliği taşımayacak diğer her türlü mal ve hizmet alımlarının ise yürürlükteki oranlara göre katma değer vergisine tabi tutulacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Belediye tarafından kamulaştırılan arsaların kooperatife teslimi.

Başlık Belediye tarafından kamulaştırılan arsaların kooperatife teslimi.
Tarih 28/11/2013
Sayı 13649056-130[17-2013-ÖZE/20]-95
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

SAMSUN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

13649056-130[17-2013-ÖZE/20]-95

28/11/2013

Konu

:

Belediye tarafından kamulaştırılan arsaların kooperatife teslimi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kooperatifinizin …ile yaptığı sözleşme gereği mülkiyeti üçüncü şahıslara ait arsaların idare tarafından yapılacak kamulaştırma sonucunda kamulaştırma bedeli üzerinden Kooperatifinize devrinde katma değer vergisi (KDV) uygulaması hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin; 1/3-d maddesinde, müzayede mahallerinde yapılan satışların KDV ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

60 No.lu KDV Sirkülerinin “8.2. Taşınmaz Teslimlerinde KDV Uygulaması” başlıklı bölümünde; KDV Kanununun 1 inci maddesine göre taşınmazların;

– Ticari, sınai, zirai, mesleki faaliyet kapsamındaki teslimlerinin,

– Bu faaliyetler kapsamına girmese dahi müzayede mahallerindeki satışlarının

KDV nin konusuna girdiği; ticari nitelik taşımayan veya en az iki isteklinin katılımı suretiyle müzayede yoluyla yapılmayan taşınmaz satışlarının KDV nin konusuna girmediğinden vergiye tabi bulunmadığı

açıklanmıştır.

Buna göre, kamulaştırma işlemi sonucunda mülkiyeti Belediyeye geçen taşınmazların kamulaştırma maliyet bedeli üzerinden Kooperatifinize devri ticari nitelik taşımadığından KDV ye tabi olmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Bankadaki altın hesabı üzerinden banka havalesi yoluyla saf altın satışında vergi uygulaması

Başlık Bankadaki altın hesabı üzerinden banka havalesi yoluyla saf altın satışında vergi uygulaması
Tarih 08/04/2014
Sayı 96620903-130[17/4-g-2013/21]-33
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MUĞLA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

96620903-130[17/4-g-2013/21]-33

08/04/2014

Konu

:

Bankadaki altın hesabı üzerinden banka havalesi yoluyla saf altın satışında vergi uygulaması

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, yurt içinde saf altın ticareti ile iştigal ettiğinizi, … Bankası A.Ş. vb. bankalardan aldığınız saf altınları bu bankalardaki saf altın hesaplarınıza intikal ettirdiğinizi ve çek, kredi kartı gibi ödeme araçları ile satılan saf altınların hesabınızdan, ilgili kişilerin aynı bankalarda bulunan altın hesaplarına banka havalesi yoluyla aktarıldığını belirterek, 1) Yapmış olduğunuz faaliyetin vergi kanunları açısından bir sakıncası olup olmadığı, 2) Yapılan bu işlemin finans hizmeti sayılıp sayılmayacağı, 3) Saf altın ticaretinin KDV ye tabi olup olmadığı, 4) Bankalardan alınan saf altın alış dekontlarının alış belgesi yerine geçip geçmediği ve muhasebe kayıtlarında kullanılıp kullanılamayacağı, 5) Saf altın satışından dolayı vadeli çekle yapılan satışlarda olduğu gibi sonradan ortaya çıkan gecikme zammı, vade farkı faturalarında KDV olup olmadığı, 6) Kurumunuzca düzenlenen satış faturasının irsaliyeli fatura şeklinde olup olamayacağı, 7) Kurumunuz tarafından yüklenilip indirim yoluyla giderilemeyen KDV lerin direkt olarak gider kaydedilip kaydedilemeyeceği, 8) 379 Seri Nolu VUK Genel Tebliği uyarınca fatura yerine kıymetli maden alım satım belgesi düzenleme zorunluluğunuz olup olmadığı, 9) Yurt içinde saf altın alım satımı yapmanızın bir sakıncası olup olmadığı konularında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

Vergi Usul Kanununun “Faturanın Tarifi” başlıklı 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun 230/5 inci maddesine göre satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasının faturada bulunması zorunlu olup malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 211 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar çerçevesinde, sattıkları mallar dolayısıyla Vergi Usul Kanununun 231 nci maddesinin 5 numaralı bendi uyarınca malın tesliminden itibaren faturanın yedi gün içinde düzenlenmesi imkanından vazgeçerek, bu yükümlülüğü derhal yerine getirmek isteyen mükelleflerin, fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı düzenlemeksizin, diledikleri takdirde, Tebliğde sıralanan esaslara uygun olarak “irsaliyeli fatura” düzenlemeleri mümkün bulunmaktadır.

3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanma Mecburiyetleri Hakkında Kanunla ilgili olarak yayımlanan 9 Seri No.lu Genel Tebliğin 9 uncu bölümünde de kuyumculuk, sarraflık ve mücevheratçılık faaliyetinde ödeme kaydedici cihaz kullanımına ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Öte yandan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar uyarınca bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları anılan Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak düzenleyecekleri dekontlarla belgelemeleri gerekmektedir.

Buna göre, özelge talep formunuzda bahsettiğiniz satışların yapılmasının mümkün olup olmadığı konusu Bakanlığımız görev alanına dahil olmadığından cevaplandırılamamaktadır.

Ancak bu satışların yapılması halinde;

– Sevk irsaliyesi ve irsaliyeli fatura satışa konu olan ticari mal hareketinin takip edilebilmesini sağlayan bir belge olup bankalardan tedarik ettiğiniz altınların ilgili kişilerin aynı bankalardaki altın hesaplarına banka havalesi suretiyle aktarılması durumunda şirketinizce irsaliyeli fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

– 243 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar doğrultusunda bankalardan alınan saf altın alışlarına ilişkin dekontların alış belgesi olarak muhasebe kayıtlarında kullanılması mümkün bulunmaktadır.

– Müşterilerin hesaplarına havale yoluyla yapılan altın satışlarınızın satışın yapıldığı tarih itibariyle duruma göre düzenlenmesi gereken fatura ya da ÖKC satış fişleri ile belgelendirilmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

– 17/4-g maddesinde, külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik, virconia) teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

– 23/e maddesinde, altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithalinde matrahın, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olduğu,

– 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği;

-24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,

-30/a maddesinde ise; vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içerisinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı

hükme bağlanmıştır.

105 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinin (E) bölümünde; KDV Kanununun 24/c maddesine göre, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu, dolayısıyla teslim ve hizmet işlemlerine ait faturada ayrıca gösterilen vade farklarının matraha dahil edileceği ve işlemin tabi olduğu KDV oranı üzerinden vergilendirileceği açıklanmış olup, vadeli işlemlerde bedelin zamanında ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan yeni vade farklarının da vadeli satışa konu teslim ve hizmete ilişkin matrahın bir unsuru olduğundan, bu vade farklarının ayrıca fatura edilmesi ve vadeli satışa konu teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemlerin tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanarak, vade farkı faturasının düzenlendiği döneme ilişkin beyannamede beyan edilmesi gerektiği açıklanmıştır.

114 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinin ” Altından Mamul veya Altın İhtiva Eden Ziynet Eşyaları ile Sikke Altın Teslimleri ” başlıklı (B) bölümünde, 1211 sayılı TCMB Kanununun ” Temel Görev ve Yetkiler ” başlığını taşıyan ve Bankanın görev ve yetkilerini düzenleyen 4 üncü maddesinde 4651 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle yapılan değişiklik ve İstanbul Altın Borsasının kurulması nedeniyle, söz konusu eşyalar ile sikke altınların bünyesinde yer alan külçe altına isabet eden tutarın belirlenmesinde, İstanbul Altın Borsasında işlem yapılan son resmi iş gününde oluşan kapanış fiyatının esas alınmasının uygun olacağı; ayrıca borsada işlem gerçekleşmeyen günler için söz konusu eşyalar ile sikke altınların bünyesinde yer alan külçe altına isabet eden tutarın hesaplanmasında da, Borsada işlem yapılan en son resmi işgününde oluşan kapanış fiyatının esas alınacağı açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, KDV Kanununun 17/4-g maddesi uyarınca, külçe altın teslimleri KDV den istisna olduğundan, sonradan ortaya çıkan gecikme zammı ve vade farkı faturalarında da KDV uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan, KDV Kanununun 30/a maddesi gereğince vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içerisinde yer alan katma değer vergisi indirim konusu yapılamayacağından indirilemeyen bu verginin işin mahiyetine göre kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider ya da maliyet unsuru olarak kabul edileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.