Eser sözleşmesinde yüklenicinin imal ettiği şey, iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi o şeyi kabulden imtina edebilir. Şayet iş sahibi eseri kabulden kaçınmakta haklı ise kuşkusuz eser bedeli ödemesi de gerekmez

Eser sözleşmesinde yüklenicinin imal ettiği şey, iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi o şeyi kabulden imtina edebilir. Şayet iş sahibi eseri kabulden kaçınmakta haklı ise kuşkusuz eser bedeli ödemesi de gerekmez.
(Karar Tarihi : 11.04.2007)
“Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı iş sahibi vekili temyiz etmiştir.

Yanlar arasında icap ve kabul suretiyle oluşan sözleşmeye göre davalıya 22.08.2001 tarihinde teslimi yapılan iş, “PBT Transfer v.1.0.1 modülüdür.” Kural olarak yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde meydana getirmesi ve bu şekilde teslim etmesi yüklenicinin sadakat ve özen borcu gereğidir.

Aslında sadakat ve özen borcu Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralının da bir uzantısıdır. Yüklenicinin bu borcu sözleşmenin kurulması ile başlar, eserin iş sahibine teslim edildiği ana kadar devam eder ve eserin tesliminden sonra da ayıba karşı tekeffül sorumluluğu şeklinde kendini gösterir. Daha açık bir anlatımla, ayıba karşı tekeffül sorumluluğu gereği yüklenici teslimden sonra da zamanaşımı süresi içerisinde eserdeki ayıplardan sorumludur. İş sahibi de yüklenicinin bu sorumluluğu sebebiyle Borçlar Kanunu’nun 360. maddesindeki haklarını kullanabilir.

Borçlar Kanunu’nun 360. maddesi uyarınca, yapılan şey, iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi o şeyi kabulden imtina edebilir. Şayet iş sahibi eseri kabulden kaçınmakta haklı ise kuşkusuz eser bedeli ödemesi de gerekmez.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; davalı iş sahibi banka vekili, davacı yüklenicinin dava dışı TEDAŞ’a sattığı ana programa uyumlu olarak çalışabilen dava konusu yazılım programının, davacı yüklenici tarafından TEDAŞ’a kurulan ana programdan ayrı olarak kullanılmasının teknik olarak mümkün olmadığını, dava konusu yazılım programının ancak TEDAŞ’a kurulan ana programa uyumlu olarak bir yan program şeklinde çalışabildiğini savunmuştur. Gerçekten davacı yüklenici tarafından kurulan “PBT Transfer v.1.0.1 modülü”nün çalışabilmesinin, davacı yüklenici ile dava dışı TEDAŞ arasındaki sözleşme uyarınca kurulan sistemin sağlıklı bir şekilde çalışmasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır.

Dava dışı TEDAŞ ile davacı arasında 22.11.2000 tarihinde veri transferinin gerçekleştirilmesi amacını taşıyan bir sözleşme imzalandığı, davacı yüklenicinin edimini gereği gibi yerine getirmediği gerekçesiyle TEDAŞ Yönetim Kurulunun 28.09.2001 tarih ve 20-513 sayılı kararı ile sözleşmenin feshedilip, davacı yüklenicinin yasaklı firma ilan edildiği, sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesi için dava dışı TEDAŞ tarafından davacı yüklenici aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/____ esasına kayıtlı davanın açıldığı dosya kapsamındaki belgelerden bellidir.

Temyize konu eldeki davada, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, davacı tarafından kurulan sistemin çalışıp çalışmadığı, davalı bankanın sistemden yararlanıp yararlanmadığı belirlenmemiş, davalının hizmetten ne sebeple yararlanamadığı araştırılmamıştır. Davacı yüklenici, TEDAŞ ile davalı banka arasındaki sistemin kurulumunu da üstlendiğinden, TEDAŞ ile yaptığı 22.11.2000 tarihli sözleşme uyarınca kurmayı üstlendiği sistemi işler vaziyette teslim edememiş ise, davalı banka da davacı ile icap-kabul şeklinde oluşan sözleşmeye göre, davacının vermeyi üstlendiği hizmetten (eserden) yararlanamayacağından, davalının yararlanamadığı esere (Borçlar Kanunu’nun 360. maddesine göre) , ücret ödemesi gerekmeyecektir.

Öyleyse mahkemece yukarıdan beri yapılan açıklamalar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılmaması isabetli olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişilerden ek rapor alınarak davalı bankanın davacı tarafından kurulan sistemden yararlanıp yararlanmadığı, yararlanamamış ise ne sebeple yararlanamadığının, dava dışı TEDAŞ tarafından davacı aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2002/____ Esas sayılı davanın sonucu da gözetilerek belirlenmesi ve böylece yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinden ibarettir.

Açıklanan olgular gözden uzak tutularak eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 11.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 360 :Yapılan şey iş sahibinin kullanamıyacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemiyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi, o şeyi kabulden imtina edebilir; bu hususta mütaahhidin taksiri bulunursa zarar ve ziyan da isteyebilir.

İşin kusurlu olması veya mukaveleye muhalif bulunması yukarıki derecede ehemmiyeti haiz değil ise iş sahibi, işin kıymetinin noksanı nispetinde fiatı tenzil ve eğer o işin ıslahı büyük bir masrafı mucip değil ise mütaahhidi tamire mecbur edebilir. Bu hususta mütaahhidin taksiri varsa iş sahibi zarar ve ziyan da istiyebilir.

Yapılan şey iş sahibinin arsası üzerine yapılmış olup da mahiyeti itibariyle refi ve kal’ı fazla bir zararı mucip ise iş sahibi, ancak ikinci fıkra mucibince muamele

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir