Sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüştürülmesinin vergi kanunları karşısındaki durumu hk.

Başlık Sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüştürülmesinin vergi kanunları karşısındaki durumu hk.
Tarih 01/08/2013
Sayı 60938891-125-10
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

EDİRNE VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

60938891-125-10

01/08/2013

Konu

:

Sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüştürülmesinin vergi kanunları karşısındaki durumu

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, sermaye şirketinizin şahıs işletmesine dönüşmesi durumunda kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve damga vergisi yönünden istisna kapsamında bulunup bulunmadığınız hususunda Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi talep edilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 1 inci maddesinde sayılan kurumların kazançları kurumlar vergisinin konusunu oluşturmaktadır.

Aynı Kanunun 19 uncu maddesinde, birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması, münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi halinde kurumların tür değiştirmeleri de devir hükmünde olduğu belirtilmiştir.

Yine aynı Kanunun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme” başlıklı 20 nci maddesinde de;

“(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,

2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.

b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.”

hükmüne yer verilmektir.

Yukarıdaki hükme göre, kurumlar vergisine tabi kurumların nev’i değişikliğinde, 5520 sayılı Kanunun 19 uncu ve 20 nci maddesinde belirtilen şartlara uyulduğu takdirde devir nedeniyle doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.

Ayrıca, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin “4.Diğer İstisnalar” başlıklı (c) bendinde, “Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.)” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde de, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden istisna olduğu, söz konusu tablonun “IV – Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (17) numaralı fıkrasında, Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kağıtların damga vergisinden istisna edildiği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirketinizin kurumlar vergisine tabi olmayan şahıs işletmesine dönüşebilmesi halinde, söz konusu dönüşüm işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanununa göre devir işlemi olarak değerlendirilmeyen bu nev’i değişikliği işlemi KDV Kanununun 17/4-c maddesi kapsamında katma değer vergisinden ve söz konu işlem için düzenlenecek kağıtların ise 488 sayılı Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/17 fıkrası hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmesi de mümkün değildir.

Bilgi edilmesini arz ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

KOSGEB\’den nitelikli eleman için alınan hibe desteğinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hk.

Başlık KOSGEB\’den nitelikli eleman için alınan hibe desteğinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hk.
Tarih 06/08/2013
Sayı 17192610-125[ÖZG-13/8]-223
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Sayı

:

17192610-125[ÖZG-13/8]-223

06/08/2013

Konu

:

KOSGEB’den nitelikli eleman için alınan hibe desteğinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) personel net maaşının ½ si oranında nitelikli eleman desteği aldığınız belirtilerek, hibe olarak alınan bu desteğin kurumlar vergisi ve kurum geçici vergi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, Gelir Vergisi Kanunu’nun 37 nci maddesinde de, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılıan genel giderlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirileceği belirtilmiştir.

Buna göre, Şirketinizin ticari faaliyetiyle ilgili olarak KOSGEB’den nitelikli eleman desteği için alınan hibe destek tutarının, ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancınıza dahil edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, personele yapılan ücret ödemelerinin, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği ise tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Geçmiş dönemlere ilişkin asgari geçim indiriminin hesaplanıp hesaplanmayacağı hk. Tarih 29/07/2013

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:23/08/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Geçmiş dönemlere ilişkin asgari geçim indiriminin hesaplanıp hesaplanmayacağı hk.
Tarih 29/07/2013
Sayı 64597866-120[32-2013]-114
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

64597866-120[32-2013]-114

29/07/2013

Konu

:

Geçmiş dönemlere ilişkin asgari geçim indiriminin hesaplanıp hesaplanmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketiniz personelinin bir kısmının 2008-2011 yılları arasında “Aile Durumu Bildirimi” formunu tarafınıza iletmediği, bu sebeple asgari geçim indirimi hesaplanmadığı belirtilerek, geçmiş dönemlere ilişkin asgari geçim indirimi tutarının ödenip ödenemeyeceği ile ödenecek ise ne şekilde ödeneceği ve başvurunun kim tarafından yapılacağı konuları hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Asgari geçim indirimi” başlıklı 32 nci maddesinde;

“Ücretin gerçek usülde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır.

Asgari geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.

….

Asgari geçim indiriminin uygulama dönemleri ve mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin usül ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalar 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Anılan Tebliğin;

“6.Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti” başlıklı bölümünde; “Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan “Aile Durumu Bildirimi” (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. Durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde (evlenme, boşanma, ölüm, doğum vb.) bu değişiklikleri işverene bir ay içerisinde bildireceklerdir. Asgari geçim indirimi oranını etkileyen değişiklikler, söz konusu değişikliğin işverene bildirildiği tarih itibariyle uygulanacak olup, eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dahil edilecektir.” açıklamasına,

“8.1.Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerce Yapılacak İşlemler” başlıklı bölümünde ise; “…. Ücretliye yansıtılacak tutar ücret ödemesinin yapıldığı dönemde ücret bordrosunda açılan “Asgari Geçim İndirimi” satırında gösterilecek ve işveren tarafından ilgili aya ilişkin verilecek muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından mahsup edilerek kalan tevkifat tutarı ödenecektir.” açıklamasına,

yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; ücretlilerin, asgari geçim indiriminden yararlanabilmek için “Aile Durumu Bildirimi” ile işverenlerine bildirimde bulunmaları zorunlu olup, zamanında formu vermeyen personelinizin, sonradan bildirimde bulunması durumunda geçmiş dönemlere ilişkin asgari geçim indiriminden yararlanmaları mümkün değildir.

Ancak, personelinizin asgari geçim indiriminden bildirimde bulundukları tarihten itibaren yararlanabilecekleri tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Serbest meslek erbabının faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı ikinci aracı için amortisman ayırıp ayrımayacağı ile giderlerini indirim konusu yapıp yapmayacağı hk. Tarih 31/07/2013

Başlık Serbest meslek erbabının faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı ikinci aracı için amortisman ayırıp ayrımayacağı ile giderlerini indirim konusu yapıp yapmayacağı hk.
Tarih 31/07/2013
Sayı 38418978-120[68-12/9]-831
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-120[68-12/9]-831

31/07/2013

Konu

:

Serbest meslek erbabının faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı ikinci aracı için amortisman ayırıp ayrımayacağı ile giderlerini indirim konusu yapıp yapmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest meslek defterinize kayıtlı bulunan bir aracınızın dışında ikinci bir araç daha satın aldığınızı ve serbest meslek faaliyetinde kullandığınızı, faaliyetinizi tek başınıza icra ettiğinizi belirterek, söz konusu ikinci aracı defter kayıtlarına almanız durumunda bu araca ilişkin amortisman, yakıt ve bakım giderlerini kazancınızın tespitinde indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 67 nci maddesinde; “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun “Mesleki Giderler” başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı bendinde; mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil), aynı fıkranın 5 numaralı bendinde ise; kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 221 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4.2 Binek Otomobillerinin Amortismanları ve Giderleri başlıklı kısmında da; “34. Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 10 numaralı bendinde yapılan değişiklik ile 1.1.1999 tarihinden itibaren serbest meslek erbabı, envantere dahil olan binek otomobillerinin giderlerini ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlarını gider olarak hasılattan indirebileceklerdir. Bu nevi giderlerin hasılattan indirilebilmesi için söz konusu binek otomobillerin envantere dahil edilmesi şarttır.

39. Yapılan düzenleme sonucu serbest meslek erbabı binek otomobillerinin amortismanlarının yanı sıra bu araçların akaryakıt, bakım, onarım ve sigorta gibi giderlerini hasılatlarından gider olarak indirebileceklerdir. Ancak, bu taşıtların motorlu taşıtlar vergisi, gider olarak dikkate alınmayacaktır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Netice itibariyle, serbest meslek faaliyetinin ehemmiyet ve genişliği ile mütenasip olan ve işte kullanılan envantere kayıtlı araçların giderleri ile amortismanlarının indirim konusu yapılabileceği hususu dikkate alındığında, tek başınıza icra ettiğiniz serbest meslek faaliyetine ilişkin envantere kayıtlı olsa dahi ikinci bir araca ait gider ve amortismanların indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İşletme bünyesinde satış için bulunan ticari emtianın işletme faaliyetlerinde kullanılması

Başlık İşletme bünyesinde satış için bulunan ticari emtianın işletme faaliyetlerinde kullanılması hk.
Tarih 24/07/2013
Sayı 88031814-VUK-15-06-102
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

HATAY VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Müdürlüğü

Sayı

:

88031814-VUK-15-06-102

24/07/2013

Konu

:

İşletme bünyesinde satış için bulunan ticari emtianın işletme faaliyetlerinde kullanılması

İlgide kayıtlı dilekçenizden; Başkanlığımıza bağlı … T.C. kimlik numaralı mükellefi olarak inşaat malzemeleri satışı ve bina inşaatı müteahhitliği faaliyetinde bulunduğunuz, işyerinizde satışını yaptığınız malzemelerden yapmakta olduğunuz inşaatlara malzeme gönderdiğiniz ve ticarethanenize kayıtlı iş makinası ile bahsi geçen inşaatlarınızda hafriyat ve taşıma işi yaptığınız durumlarda belge düzeninin nasıl olması gerektiği, belge kesilmesi durumunda bunun Ba ve Bs formları ile bildirilip bildirilmeyeceği ile bu işlemlerin muhasebe kayıtlarınıza alınış şekli konusunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi bulunduğu, aynı kanunun 2/1 inci maddesinde de, teslimin bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya onun adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmış, 3/a maddesinde de vergiye tabi malların her ne surette olursa olsun vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi teslim hükmünde sayılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 230’uncu maddesinin 5 numaralı bendinde “Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

Malın, bir mükellefin birden çok işyerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231’inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, satışa sunulan mal hareketinin izlenmesi için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması gerekmektedir.

Buna göre, işletmenizin ticari faaliyetiyle ilgili stoklarında bulunan emtianın, işletmenize ait yapılmakta olan inşaatlarınızda kullanılmak üzere sevk edilmesi halinde bu işlemin sevk irsaliyesine bağlanması gerekmekte olup, fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

Stoklarınızda bulunan bahse konu emtianın inşaatlarınızda sarf edilmesi halinde ise, emtiaların maliyet bedeliyle stoklardan çıkarılarak, yapılmakta olan inşaatların maliyet bedeline dahil edilmesi gerekmektedir. İşletmeye kayıtlı iş makinelerinin bahsi geçen inşaatlarda kullanılması halinde ise bu iş makinelerinin amortismanlarından ve giderlerinden, inşaat işinde kullanıldıkları süreye isabet eden tutarların doğrudan gider olarak dikkate alınmaması ve yapılmakta olan inşaatların maliyetine dahil edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257’nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 350, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri uyarınca, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri hususunda yükümlülükleri bulunmaktadır.

Söz konusu yükümlülüğün, 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin konusunu oluşturmakta olup, 1.2.1. bölümünde “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Aynı tebliğin, 1.2.2. bölümünde ise mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak haddin 5.000 TL olarak yeniden belirlendiği, buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışlarının “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışlarının ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” nun Tablo II alanında bildirileceği açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan açıklamalara göre, şirketiniz adına düzenlenen belgelerin Ba bildirim formu ile şirketiniz tarafından düzenlenen belgelerin ise Bs bildirim formu ile 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde bildirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, söz konusu işlemlere ait muhasebe kayıtlarının Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yapılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Serbest muhasebeci mali müşavir yönetim kurulu üyesi bulunan şirketin kullanıcı kodu parola ve şifre talebi hk.

Başlık Serbest muhasebeci mali müşavir yönetim kurulu üyesi bulunan şirketin kullanıcı kodu parola ve şifre talebi hk.
Tarih 25/07/2013
Sayı 11395140-205.01[2012/VUK-1-. . .]-
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

11395140-205.01[2012/VUK-1-. . .]-

25/07/2013

Konu

:

Serbest muhasebeci mali müşavir yönetim kurulu üyesi bulunan şirketin kullanıcı kodu parola ve şifre talebi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin yönetim kurulu üyesi olan ………… aynı zamanda 3568 yasa gereği serbest muhasebeci mali müşavir ünvanına sahip olduğu, bağımlı veya serbest olarak mesleki faaliyette bulunmadığı, adı geçenin şirketiniz yönetim kurulu üyeliğinin Gelir İdaresi Başkanlığının 15.11.2007 tarihli ve 101429 sayılı yazısındaki gelir getirici faaliyette bulunma kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek şirketinizin vergi beyannamelerinin imzalanması ve beyannamelerin elektronik ortamda gönderilebilmesi için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi hususlarında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan düzenleme ile Maliye Bakanlığı vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili kılınmıştır.

340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 3568 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan tebliğler gereğince aktif büyüklüklerinin veya net satış hasılatlarının belli bir tutarın üzerinde olması nedeniyle beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu bulunmayan mükelleflerin istemeleri halinde kendi beyannamelerini kullanıcı kodu, parola ve şifre almak suretiyle elektronik ortamda göndermeleri uygun görülmüştür.

15 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile de 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenen esaslar çerçevesinde beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebilecek mükelleflere ilave olarak, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca çıkarılan tebliğlere göre belirlenen aktif büyüklük ile net satış tutarı ölçüleri şartı aranılmaksızın; muhasebeye ilişkin işlemleri, işletmede bağımlı olarak çalışan ve 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış bulunan meslek mensupları tarafından yerine getirilenler ile herhangi bir hadde ve sınırlamaya tabi olmaksızın, yeminli mali müşavirlerle tam tasdik sözleşmesi imzalamış olan mükelleflerin bağlı bulundukları vergi dairesinden kullanıcı kodu, parola ve şifre alarak beyannamelerini elektronik ortamda kendilerinin gönderebilecekleri açıklanmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığının 15.11.2007 tarihli ve 70/7044-184/101429 sayılı genel yazısında, 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerden, mesleki faaliyetini icra etmeyen ancak, gelir getirici faaliyette bulunanlara, elektronik ortamda verilmesi gereken kendi beyannamelerini elektronik ortamda vergi dairesine verebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi uygun görülmüştür.

Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesine göre mükellef, vergi kanunları uyarınca kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzelkişilerdir.

Gelir vergisi mükellefleri, Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde yazılı yedi gelir unsurundan bir takvim yılı içerisinde elde ettikleri kazanç ve iratları, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça yıllık beyannamelerinde toplayıp beyan etmek zorundadırlar.

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 inci maddesinde ise kurumlar vergisinin, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunacağı, aynı Kanunun 16 ncı maddesinde ise Kurumlar vergisinin, Kurumlar Vergisi Kanununa göre mükellef olanların tüzel kişiliği adına tarh olunacağı açıklanmıştır.

Buna göre, Türk Ticaret Kanununun ilgili maddelerine göre kurulmuş olan şirketiniz adına verilecek beyannamelerin, şirketinizin yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda serbest muhasebeci mali müşavir olan …………….. ait gelir getirici faaliyet kapsamında kendi gelir vergisi mükellefiyeti uyarınca verilmesi gereken beyanname olarak değerlendirilmesi ve söz konusu yazımız kapsamında şirketinize ait beyannamelerin elektronik ortamda gönderilebilmesi için kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle, elektronik ortamda göndermek zorunda olduğunuz beyannamelerinizi, elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bulunan meslek mensupları vasıtasıyla 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan sözleşmelerden durumunuza uyan sözleşmeyi düzenlemek suretiyle elektronik ortamda göndermeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan tek ortaklı limited şirkette, şirket müdürünün kendisine maaş bağlayıp bağlayamayacağı.

Başlık 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu\’na göre kurulan tek ortaklı limited şirkette, şirket müdürünün kendisine maaş bağlayıp bağlayamayacağı hk.
Tarih 31/07/2013
Sayı 62030549-120[61-2012/1222]-1146
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[61-2012/1222]-1146

31/07/2013

Konu

:

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan tek ortaklı limited şirkette, şirket müdürünün kendisine maaş bağlayıp bağlayamayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, şirketinizin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre tek ortaklı limited şirket olarak kurulduğu belirtilerek, şirketin kurucusu, tek ortağı ve müdürü olan … a aylık sabit bir maaş ödemesi yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin, birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde kurum kazancının tespitinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddesinde;

“(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder.Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.

(3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur. ”

hükmü yer almaktadır.

1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin “3.1.1- Kurumların Kendi Ortakları” başlıklı bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerin gerçek ve tüzel kişi ortaklarının Kanunun 13 üncü maddesi gereğince ilişkili kişi sayılacağı ve bu kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak yapılan mal veya hizmet alım yada satım işlemlerinin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı çerçevesinde değerlendirileceği belirtilmiş olduğundan, hizmet akdi çerçevesinde çalışan ortağa yapılan ücret ödemelerinin emsallere uygunluk ilkesine göre belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu ücret ödemelerinin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olması durumunda, bu şekilde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç tutarının anılan Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereğince kurum kazancının tespitinde kabul edilmeyen indirim olarak dikkate alınması gerekmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde,

“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

62 nci maddesinde ise “İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.”

hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; tek ortaklı olarak kurulan şirketinizde, hizmeti karşılığı, şirket müdürü … ‘a yapılacak ödemelerin ücret olarak kabul edilmesi gerekmekte olup ücret ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Ancak, şirket tarafından … ‘a emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak ücret ödenmesi halinde Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ve emsaline göre fazla ödenen tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

Sayı

:

38418978-120[65-13/2]-829

31/07/2013

Konu

:

Serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Dünya Bankası ile birlikte yürütülen Sağlıkta Dönüşüm Projesinde tam zamanlı serbest meslek mensubu olarak çalıştığınızı, işiniz gereği ulusal ve uluslararası birçok toplantılara katıldığınızı, bu nedenle çeşitli aralıklarla dış giyim harcaması yapmak zorunda kaldığınızı, ayrıca mesleğinizi sürdürürken görev yaptığınız Bakanlığın takım elbise giyme ve kravat takmayı zorunlu tuttuğunu belirterek, söz konusu dış giyim harcamalarının gider yazılıp yazılmayacağı, eğer gider yazılacaksa bunun bir sınırının olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; “Serbest Meslek Kazancının Tarifi” başlıklı 65 inci maddesinde; ” Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun “Serbest Meslek Kazancının Tespiti” başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan; “Mesleki Giderler” başlıklı 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde, “Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler ( İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)” hükmü, 2 numaralı bendinde; “Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; “Demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası)” hükmüne yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan genel giderlerin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi için kazancın elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması gerekmektedir.

2 numaralı bendinde yer alan giyim giderleri ise işyerinde çalıştırılan hizmetli ve işçilere verilen giyim eşyalarıyla sınırlı olup, bu giyim eşyalarının işçilerce kullanımının işin gereği olması, bunların giyime hazır şekilde ve ayın olarak verilmesi, ticari teamüllere göre bu eşyanın işverence temininin alışılagelmiş olması ve hizmetli ve işçilerin işten ayrılmaları durumunda bunların geri teslim edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamaların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; mesleğinizin ifasında kullandığınızı belirttiğiniz takım elbise, kravat gibi dış giyim eşyalarının münhasıran faaliyetinizin yürütülmesine mahsus olmaması, söz konusu dış giyim eşyalarınızın iş dışında özel hayatınızda da kullanılmaya elverişli olması nedenleriyle, belirtilen dış giyim harcamaları ile kazancınızın elde edilmesi veya idamesi arasında doğrudan bir bağ olduğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, danışmanlık hizmetinin ifasında şahsınızın kullandığı dış giyime ait harcamalar Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 1 ve 2 numaralı bentleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, anılan harcamaların serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

GEÇİCİ VEYA BELİRLİ SÜRELİ İŞLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

GEÇİCİ VEYA BELİRLİ SÜRELİ İŞLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

HAKKINDA YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, geçici veya belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışanların sağlık ve güvenlikleri bakımından işyerindeki diğer çalışanlarla aynı düzeyde korunmalarını sağlamaktır.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına giren; belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması ya da belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi, sözleşme süresinin sona ermesinin objektif koşullara bağlı olduğu işlerde ve bu işlerde çalışanlara veya geçici iş ilişkisi kurulan işverene ait işyerinde geçici iş sözleşmesi ile çalışanlara uygulanır.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik;

a) 6331 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine dayanılarak,

b) 25/6/1991 tarihli ve 91/383/EEC sayılı Avrupa Birliği Konsey Direktifine paralel olarak,

hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Geçici iş ilişkisi kurulan işveren: Herhangi bir işverenden geçici bir süre ile işçilerini kendi işyerinde mesleklerine uygun işlerde çalıştırmak üzere devralan işvereni,

b) Özel sağlık gözetimi: Çalışanın kişisel sağlık durumu dikkate alınarak işin yürütümü dolayısıyla maruz kaldığı tehlikelere yönelik yapılan sağlık gözetimini,

ifade eder.

(2) Bu Yönetmelikte geçen kavramlardan işveren ve işyeri tanımı 6331 sayılı Kanunda; belirli süreli iş ve geçici iş ilişkisi tanımları ise 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlandığı gibidir.

İKİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Eşit davranma

MADDE 5 – (1) İşveren, belirli süreli işlerde veya geçici süreli iş ilişkilerinde, özellikle kişisel koruyucu donanımlara erişim dâhil olmak üzere işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunmasını içeren çalışma koşulları bakımından farklı uygulamalarda bulunamaz.

Çalışanların bilgilendirilmesi

MADDE 6 – (1) İşveren, belirli süreli işlerde veya geçici süreli iş ilişkilerinde 6331 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde belirtilen bilgilendirme yükümlülüğü saklı kalmak kaydı ile çalışanlara;

a) İşe başlamadan önce yapacakları işin ne olduğu ve bu işte karşılaşacakları riskler hakkında gerekli bilgilerin verilmesini sağlar.

b) Özellikle yapılacak işin gerektirdiği mesleki bilgi, yetenek, tecrübe ve gerekli sağlık gözetiminin neler olduğu konusunda bilgi verilmesini sağlar. Ayrıca iş nedeniyle ortaya çıkabilecek ilave özel riskler açıkça belirtilir.

Eğitim

MADDE 7 – (1) 6331 sayılı Kanunun 17 nci maddesi hükmü ile birlikte işveren, belirli süreli veya geçici süreli iş sözleşmeleri ile istihdam edeceği çalışanların bilgi ve tecrübelerini de dikkate alarak, yapacakları işin niteliğine uygun yeterli eğitim almalarını sağlar.

Sağlık gözetimi

MADDE 8 – (1) 6331 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre yapılacak sağlık gözetimlerinde aşağıdaki hususlara uyulacaktır:

a) Sağlık ve güvenlik yönünden özel sağlık gözetimi gerektiren işlerde; işveren, belirli süreli veya geçici süreli iş sözleşmeleri ile istihdam edeceği çalışanların, işin gerektirdiği özel sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.

b) Yukarıda (a) bendinde belirtilen özel sağlık gözetimi, işten kaynaklanan gereklilik devam ettiği sürece, çalışanın sözleşme süresinin sona ermesinden sonra da sürdürülür.

İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri

MADDE 9 – (1) 6331 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine göre işyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için görevlendirilen kişiler; belirli süreli veya geçici süreli iş sözleşmeleri ile istihdam edilecek çalışanlarla ilgili olarak geçici iş ilişkisi kurulan veya belirli süreli işi üstlenen işveren tarafından bilgilendirilir. Söz konusu çalışanların da diğer çalışanlarla birlikte sağlık ve güvenliklerinin sağlanması için gerekli çalışmalar yapılır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Özel Hükümler
Geçici iş ilişkisinde bilgilendirme

MADDE 10 – (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde belirtilen hususlar ile birlikte;

a) Geçici iş ilişkisi ile çalıştırılacaklarla ilgili olarak geçici iş ilişkisi kurulacak işveren diğer işverene, 6331 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususlar ile yapılacak işin gerektirdiği mesleki bilgi, yetenek ve işin özellikleri hakkında gerekli bilgiyi verir. Bu bilgilerin sözleşmede yer almasını sağlar.

b) Çalışanlarını geçici olarak devredecek işveren de aldığı bu bilgileri geçici iş ilişkisi ile çalıştırılacak çalışanlara verir.

Geçici iş ilişkisinde sorumluluk

MADDE 11 – (1) Çalışanlarını geçici olarak devreden işveren ile birlikte geçici iş ilişkisi kurulan işveren, yapılan iş süresince işin yapılması ile ilgili koşullardan sorumludur.

(2) Birinci fıkranın uygulanması bakımından, işin yapılmasına ilişkin sorumluluk, iş sağlığı ve güvenliği ile iş hijyeni konuları ile sınırlıdır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler
Hüküm bulunmayan haller

MADDE 12 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen özel önlemler ile birlikte geçici veya belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan istihdam edilen işyerlerinde 6331 sayılı Kanun hükümleri de uygulanır.

Daha uygun önlemlerin alınması

MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelik, belirli süreli veya geçici süreli iş ilişkisi ile istihdam edilen çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması için daha uygun önlemlerin alınmasına ve uygulanmasına engel teşkil etmez.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

MADDE 14 – (1) 15/5/2004 tarihli ve 25463 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Geçici veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Yönetmeliğin;

a) 9 uncu maddesi,

1) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre çalışan istihdam edilen ve 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu işyerlerindeki işler için yayımı tarihinde,

2) Diğer işyerleri için 6331 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri ile eş zamanlı olarak,

b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

Com.tr tebliğ

21 Ağustos 2013 ÇARŞAMBA
Resmî Gazete
Sayı : 28742

TEBLİĞ

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan:

İNTERNET ALAN ADLARI TEBLİĞİ

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 7/11/2010 tarihli ve 27752 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği kapsamında kayıt kuruluşlarının belirlenmesine, faaliyet göstermelerine ve “.tr” uzantılı internet alan adlarının yaşam çevrimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, İnternet Alan Adları Yönetmeliğinin 14 üncü, 15 inci, 16 ncı ve 17 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanım ve kısaltmalar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Güvence bedeli: Bir kayıt kuruluşunun herhangi bir nedenle faaliyetine son vermesi veya verilmesi gibi durumlarda internet alan adı sahiplerinin yeni kayıt kuruluşuna transferi, bilgi ve belgelerin TRABİS’e aktarılması, kayıt kuruluşunun TRABİS’e bağlantısından kaynaklanabilecek zararlar gibi durumlara karşılık kayıt kuruluşu başvurusunda alınan bedeli,

b) İnternet alan adı (İAA): “.tr” uzantılı internet alan adını,

c) İnternet alan adı dondurma: İnternet alan adı kaydında yer alan bilgilerin değiştirilmesine, internet alan adının satışına, devrine, feragatine ve Kayıt Kuruluşuna transferine izin verilmeyip yenilenmesine izin verilmesi halini,

ç) İnternet alan adı sahibi (İAAS): “.tr” uzantılı internet alan adı sahibini,

d) Kanun: 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununu,

e) Kayıt kuruluşu (KK): Başvuru, yenileme, iptal gibi alan adlarıyla ilgili işlemlerin yapılmasına aracılık eden tarafı,

f) Kurul: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulunu,

g) Kurum: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunu,

ğ) Rehber: Alan adı sahibinin iletişim bilgileri ile alan adının tahsis süresinin başladığı ve bittiği tarihler gibi bilgileri içeren veri tabanını,

h) Test izni: KK’ların ilgili sistemlerinin TRABİS ile teknik açıdan uyumlu çalışabilirliğinin test edilmesi için verilen izni,

ı) .tr ağ bilgi sistemi (TRABİS): “.tr” uzantılı internet alan adı sisteminin ve buna ait merkezi veri tabanının işletilmesine, rehberin oluşturulmasına, güncellenmesine ve rehberlik hizmetinin sunulmasına ve İAA başvuru işlemlerinin gerçek zamanlı olarak yapılmasına imkân veren, tüm bu faaliyetlerin güvenli ve iş sürekliliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirildiği sistemi,

i) TRABİS-KK: İnternet Alan Adları Yönetmeliği veya Kurum tarafından belirlenen hallerle sınırlı olmak kaydıyla, Kurum tarafından belirlenen şartlarda, TRABİS bünyesinde faaliyet yürüten Kayıt Kuruluşunu,

j) Yetki kodu: KK tarafından her İAA için ayrı ayrı tanımlanan en az altı, en fazla on altı karakter uzunluğunda olan ve transfer işlemlerinde kullanılan şifreyi,

k) Yönetmelik: 7/11/2010 tarihli ve 27752 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İnternet Alan Adları Yönetmeliği”ni,

ifade eder.

(2) Bu Tebliğde geçen ve yukarıda yer almayan tanımlar ve kısaltmalar için, ilgili mevzuatta yer alan tanımlar ve kısaltmalar geçerlidir.

İKİNCİ BÖLÜM

Kayıt Kuruluşlarının Belirlenmesi

Ön yeterlilik şartları

MADDE 4 – (1) KK olmak için başvuruda bulunan taraflar Ekte belirtilen formu doldurarak ön yeterlilik şartlarını taşıdıklarını belgelendirirler.

(2) Sunulan belgelerde KK adayının açık ve tam adı yer alır.

(3) Ön yeterlilik şartlarını taşımayan başvurular Kurum tarafından reddedilir.

Başvuru

MADDE 5 – (1) KK olarak faaliyet göstermek isteyen ve Ekte belirtilen ön yeterlilik şartlarını taşıyan taraflar başvuru formunu doldurarak Kuruma sunar. Bu başvuruda yetmiş beş bin Türk Lirası güvence bedelini, ülkemiz bankacılık mevzuatına göre kurulmuş bir bankadan alınmış ve başvuru tarihi itibariyle en az dört yıl süre ile geçerli kesin teminat mektubu olarak Kuruma sunar.

(2) Başvuru Kurum tarafından incelemeye alınır ve başvuru tarihinden itibaren en geç iki ay içerisinde sonuçlandırılır. Kurum gerekli görmesi halinde yerinde inceleme yapar.

(3) Başvurusu uygun bulunan taraflara test izni verilir. Başvurusu uygun bulunmayan taraflara gerekçesiyle birlikte Kurum tarafından bilgilendirme yapılır. Uygun bulunmayan hususların giderilmesi halinde tekrar başvuru yapılabilir.

Test süreci

MADDE 6 – (1) Test izni verilen KK adayı;

a) Test sürecinde edineceği bilgileri üçüncü kişilerle paylaşmaz,

b) Test sürecinde, gerçek sistemden farklı bir test sistemi üzerinde işlem yapar,

c) Test izni verildiği tarihten itibaren en geç doksan gün içinde test sürecini tamamlar.

(2) Kurum, KK adayının kendi kusur veya ihmalinden kaynaklanmayan sorunlar bulunması halinde ek süre verebilir.

(3) Kurum test sürecini başarılı bir şekilde tamamlayamayan adayın KK olmak için yapmış olduğu başvuruyu reddeder, bu durumu KK’ya gerekçesi ile birlikte bildirir ve teminat mektubunu iade eder.

Faaliyete başlama ve başvurunun yenilenmesi

MADDE 7 – (1) KK adayına, test sürecinin başarılı bir şekilde tamamlandığının tespit edilmesini müteakip Kurum tarafından KK faaliyet belgesi verilir ve KK’nın adı Kurumun internet sayfasında KK listesi altında yayımlanır.

(2) KK bu yayımlanma tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde faaliyete başlar.

(3) KK faaliyet belgesi, KK adının Kurumun internet sayfasında yayımlanmasından itibaren otuz altı ay süreyle geçerlidir.

(4) Geçerlilik süresinin dolmasına asgari beş ay kala KK yeniden başvuru yapabilir. Bu başvuruda Kurum tarafından uygun görülmesi halinde test süreci işletilmeyebilir. Başvurunun kabul edilmesi halinde KK teminat mektubunu yenileyerek Kuruma sunar.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kayıt Kuruluşlarının Yükümlülükleri
Teknik altyapıya ilişkin kurallar

MADDE 8 – (1) Kurum tarafındaki teknik altyapının unsurlarında ve TRABİS’e ilişkin teknik hususlarda değişiklik yapılması halinde KK, Kurum tarafından belirtilen süre içinde bu değişikliğin gereğini kendi altyapısında uygular.

(2) KK yazılım geliştirirken gerçek sistemden farklı bir test sistemi üzerinde işlem yapar.

Personel

MADDE 9 – (1) KK yürütmekte olduğu faaliyete uygun nitelik ve nicelikte idari ve teknik personel çalıştırır.

Güvenlik

MADDE 10 – (1) KK kendi sistemlerinin ve TRABİS ile yaptığı ağ bağlantısının güvenli olması için gerekli tedbirleri alır.

(2) Bu güvenliğe ilişkin herhangi bir ihlal veya ihlal şüphesi olması durumunda KK derhal tedbir alır ve TRABİS’i bilgilendirir.

(3) KK’nın TRABİS’in bütünlüğüne, gizliliğine, güvenliğine, erişilebilirliğine zarar verdiği ya da verme ihtimali bulunduğu hallerde, Kurum KK’nın TRABİS’e erişimini geçici bir süre için veya sürekli olarak durdurabilir. Bu durumda TRABİS, KK’yı bilgilendirir.

(4) KK internetin istikrarını veya operasyonel bütünlüğünü bozacak işlemler yapmaz.

(5) KK kendi yetkili personeli dışında hiçbir tarafın TRABİS’e erişimine izin vermez.

(6) KK İAAS’ye ve İAA başvuru sahiplerine hizmetlerini 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu çerçevesinde yetkili elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarından alınmış sertifika marifetiyle ve uluslararası geçerliliği olan güvenli teknolojiler kullanan internet sayfasından sunar.

(7) KK kullandığı cihaz ve sistemler ile sunduğu hizmetlerin bütünlüğünü, gizliliğini, güvenliğini ve erişilebilirliğini sağlar.

(8) KK kullandığı ödeme sistemlerinde ilgili mevzuatta yer alan ve diğer tüm güvenlik tedbirlerini alır.

Verilerin saklanması ve paylaşılması

MADDE 11 – (1) KK tahsisine aracılık ettiği İAA’lara ilişkin bilgi ve belgeler ile bu İAA’lar için bünyesinde yürütülen tüm iş ve işlemlerin kayıtlarını (log) günlük olarak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununa uygun zaman damgası ile korumak suretiyle faaliyeti boyunca saklar. KK İAA’nın kullanımının herhangi bir nedenle sona ermesinden sonra en az on yıl süre ile bu bilgi ve belgelerin saklanmasını sağlar.

(2) KK bu bilgileri ve elektronik belgeleri en az saatte bir olacak şekilde yedekler. KK bu yedekleri farklı bir yerleşkede ve en az asıl veriler kadar güvenli şartlarda saklar. KK kendi yerleşkesindeki verilerin yanında farklı yerleşkedeki verilerin de güvenliğinden sorumludur.

(3) İAA’ya ilişkin olarak ilgili mevzuat gereğince bilgi ve belge isteme hakkına sahip devlet kurumları tarafından talep edilen her türlü bilgi ve belge KK tarafından ilgili kuruma sağlanır.

Bayi

MADDE 12 – (1) KK İAA’lara ilişkin işlemleri üçüncü taraf olan bayiler aracılığıyla yürütebilir. Ancak Kurum sadece KK’nın TRABİS’e erişimine izin verir.

(2) Bir bayi ile çalışılması ve bayi tarafından mevzuat hükümlerinin ihlal edilmesi durumunda söz konusu ihlalin KK tarafından yapıldığı kabul edilir.

(3) KK, bayisinin internet sayfasında, kendi adı ve iletişim bilgileri ile Kurum tarafından onaylı KK olduğu bilgisine yer verilmesini sağlar. KK kendi internet sayfasında bayilerini ilan eder.

Diğer yükümlülükler

MADDE 13 – (1) KK;

a) İAAS’nin İAA’ya sahip olmak için gerekli şartları kaybetmesi, İAAS’nin verdiği bilgilerin tam ve/veya doğru olmadığının tespit edilmesi, İAAS’nin ilgili mevzuatı ihlal ettiğine ilişkin bilgi olması, İAA’nın tahsisinin iptaline yönelik mahkeme veya UÇHS kararı bulunması hallerinde TRABİS’e durum hakkında derhal bilgi vermekle,

b) İAA’ya ilişkin bir adli süreç veya uyuşmazlık çözüm süreci başlatıldığı yönünde bir bilgi aldığında TRABİS’e durum hakkında derhal bilgi vermekle,

c) İAA ile ilgili işlemler dolayısıyla elde ettiği bilgi ve belgeleri ilgili mevzuat hükümleri dışında üçüncü taraflarla paylaşmamakla ve İAA işlemlerinin gereğini yerine getirmek dışında hiçbir amaç için kullanmamakla,

ç) Kurumun talep ettiği tüm bilgi ve belgeleri Kuruma derhal sunmakla,

d) Uyuşmazlık çözümü mekanizmasında KK’nın yapması gereken tüm yükümlülükleri titizlikle ve ivedilikle yerine getirmekle,

e) Kötü niyetli İAA tahsisine karşı tedbir almakla,

f) Transfer işlemleri için gereken süreci İAAS’nin kolaylıkla tamamlamasını sağlamakla,

g) Faaliyete geçmek için Kuruma yapmış olduğu başvuruda sunduğu bilgi ve belgelerde herhangi bir değişiklik meydana gelmesi halinde, bu değişiklikleri yedi (7) gün içinde Kuruma bildirmekle,

ğ) Her yıl Mart ayı sonuna kadar bir önceki yıla ait faaliyet raporunu Kuruma sunmakla,

h) Devletin İAA strateji ve politikalarına uyum sağlamakla,

ı) Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uymakla

yükümlüdür.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İnternet Alan Adı Yaşam Çevrimi

İnternet alan adı başvurusu

MADDE 14 – (1) İAA başvuruları KK internet sayfasında yer alan elektronik başvuru formunun başvuru sahibi tarafından doldurulması suretiyle yapılır.

(2) KK, elektronik başvuru formunun başvuru sahibinden alınması sırasında;

a) Başvuru sahibinin;

1) KK’ya tam ve doğru bilgiler vereceğini, bu bilgilerde meydana gelebilecek değişiklikleri derhal KK’ya bildireceğini,

2) Üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmeyeceğini,

3) İAA’yı hukuka aykırı bir şekilde kullanmayacağını,

4) İAA’ya ilişkin bir alternatif uyuşmazlık çözüm sürecinin başlaması durumunda buna katılacağını,

5) KK’lar arası zorunlu transfer hallerinde bilgilendirilmesini müteakip gereken işlemleri yapacağını,

6) Yönetmelikte ve ilgili mevzuatta geçen iptal hallerinde İAA’nın iptal edileceğini,

7) İptal veya feragat durumunda bu işlemlerin İAAS lehine bir hak doğurmayacağını,

8) Başvuru esnasında bildirdiği e-posta adresine yapılan bildirimlerin kendisine yapıldığını,

9) Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uyacağını,

kabul, beyan ve taahhüt etmesini sağlar.

b) Başvuru sahibine;

1) KK kimliği,

2) Kişisel bilgilerinin;

i. Hangi amaçlarla işleneceği,

ii. Yetkili kamu kurumlarına ve adli makamlara aktarılabileceği,

3) Veri toplamanın yöntemi, hukuki sebebi ve muhtemel sonuçları,

4) Kişisel verilerini öğrenme hakkı olduğu,

5) Verdiği bilgilerin gerçeğe aykırı olması veya güncel olmaması durumunda düzeltme hakkı olduğu,

6) Alınması zorunlu ve ihtiyari olan bilgiler,

konusunda bilgi vermekle yükümlüdür.

c) Başvuru sahibinden rehberde yer alacak bilgileri talep eder.

(3) KK, aldığı İAA başvurularını derhal TRABİS’e iletir.

(4) TRABİS gerekli görmesi halinde kontroller yapabilir ve başvuruyu reddedebilir. KK, başvuru sahibini başvurusunun ret gerekçesi konusunda derhal bilgilendirir.

(5) TRABİS tarafından onaylanan başvuru sonrasında İAA kaydı veri tabanına girilir ve İAAS KK tarafından derhal bilgilendirilir.

(6) KK, İAA tahsisi yaparken başvuru sahibini İAA tahsisi dışında başka bir hizmeti almak zorunda bırakmaz.

(7) Belgeli tahsis gerektiren başvurularda uygulanacak usul ve esaslar Kurul tarafından belirlenir. KK belirlenen belgelerin doğruluğunu kontrol eder ve elektronik ortamda TRABİS’e iletir. Bu iletim belge kontrolü yapan KK yetkililerinin 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununda tanımlanan güvenli elektronik imzaları ile imzalanarak yapılır.

(8) KK, İAA tahsisine ilişkin ödeme sürecinde, İAAS ödeme yetkilisi alanında beyan edilen bilgilerin ödemede kullanılan kredi kartı, havale gibi mekanizmalarda yer alan bilgiler ile aynı olmasını sağlamakla yükümlüdür. İAAS’nin ödeme yetkilisi değişikliği taleplerinde KK aynı doğrulamayı yapar.

(9) KK İAA tahsisi sürecinde İAAS’nin beyan ettiği e-posta adreslerini doğrular.

(10) Başvuru sırasında İAA yazımında yapılan maddi hatalar İAA’nın tahsisine kadar düzeltilebilir. Başvuru süreci sonunda TRABİS’e iletilen ve tahsisi yapılan İAA için maddi hata düzeltmesi yapılmaz.

TRABİS’e gönderilecek veriler

MADDE 15 – (1) KK başvuruların mevzuata uygun olduğunu kontrol ettikten sonra TRABİS’e iletir. KK başvuru ile birlikte rehberde yer alacak verileri ve Kurum tarafından istenebilecek diğer bilgi ve elektronik belgeleri de TRABİS’e gönderir. Bu bilgi ve belgelerde değişiklik olması halinde KK bunların güncel hallerini derhal TRABİS’e iletir.

(2) KK transferi gibi işlemlerde kullanılacak İAA’ya ilişkin yetki kodu İAA tahsisi esnasında KK tarafından TRABİS’e iletilir.

İnternet alan adı sahiplerinin şikâyetlerinin değerlendirilmesi

MADDE 16 – (1) KK, İAA başvuru sahibinin veya İAAS’nin UÇHS kapsamındaki hususlar hariç olmak üzere şikâyetlerini kabul eder. KK şikâyetin elektronik ortamda kolaylıkla yapılabilmesi için gerekli tedbirleri alır ve gelen şikâyetleri en geç bir ay içinde sonuçlandırır. Bu süre sonunda cevap alamayan kişiler şikâyetlerini Kuruma bildirir.

(2) KK, hakkında iletilen şikâyetlerin tahsisine aracılık ettiği toplam İAA sayısının yüzde 2’sini geçmemesi için gerekli tedbirleri alır.

(3) KK şikâyetleri almak ve analiz etmek için uygun sistemleri kurar. Bu sistemler vasıtasıyla asgari her altı ayda bir şikâyetlere ilişkin verileri analiz ederek sistematik problemleri tanımlar ve bu problemleri giderir.

(4) Bir şikâyete ilişkin her türlü bilgi ve belge 11 inci maddede yer alan verilerin saklanması yükümlülüğü çerçevesinde saklanır.

(5) Şikâyetlerin bildirilmesi ve çözümü ile ilgili ücret talep edilmez.

İnternet alan adı sahiplerinin bilgilendirilmesi

MADDE 17 – (1) KK İAAS’lere aşağıdaki bilgileri İAA’ya ilişkin hizmetleri sunduğu internet sayfası üzerinden sağlamakla yükümlüdür;

a) Kurumun internet sayfasında göründüğü şekliyle KK’nın yasal/açık adı,

b) Açık adresi, e-posta adresi, telefon numarası, faks numarası,

c) İAA tahsislerinin ne kadar sürede tamamlanabileceği,

ç) İAA tahsisi, iptali, yenilemesi, transferi gibi süreçler,

d) İAAS’lere ve başvuru sahiplerine müşteri desteği verilmesi için KK çağrı merkezi bilgileri,

e) İAAS’nin hakları,

f) İAAS’leri etkileyen mevzuat, politika değişiklikleri veya KK’nın işleyişi ve süreçleri,

g) Kurum tarafından talep edilmesi halinde İAAS’yi ilgilendiren konularda mevzuatta yapılan değişiklikler,

ğ) İAA’lar ile ilgili işlem ücretleri,

h) İAAS’nin talebi üzerine İAA hizmetlerini başka hizmetlerle bütünleşik olarak sunması halinde, İAA’ya ilişkin hizmetlerin yalın ücretleri.

(2) KK, İAAS’lere aşağıdaki bilgileri asgari e-posta ile sağlamakla yükümlüdür;

a) İAAS’nin talebi üzerine kişinin kendi İAA kayıtları ile ilgili güncel ve doğru bilgiler,

b) Birinci fıkranın (f) ve (g) bentlerinde geçen bilgiler.

Uyuşmazlık çözüm mekanizması

MADDE 18 – (1) KK Kurumun belirlediği uyuşmazlık çözüm mekanizmasının işleyebilmesi için gerekli tüm tedbirleri alır.

(2) Uyuşmazlığa konu olan İAA uyuşmazlık çözüm süreci boyunca dondurulur.

Rehber

MADDE 19 – (1) KK rehberdeki bilgilerin ve İAAS’den talep ettiği diğer bilgilerin doğru olmasını sağlamakla yükümlüdür.

(2) KK rehberdeki bilgilerin doğru olmadığı ya da değiştiği hakkında bir bilgi veya şikâyet alması durumunda, bilgilerin doğruluğunu kontrol eder ve rehberde gerekli güncellemeleri derhal yapar. Bu doğrulamanın yapılamadığı durumlarda ilgili İAA’nın dondurulmasını teminen TRABİS’e bilgi verir.

(3) KK İAAS’lerden rehberdeki bilgilerini kontrol etmelerini ve değişiklik varsa güncellemelerini talep eder. Bu talebi her yılın ocak ve haziran ayları içerisinde kendisinden hizmet alan tüm İAAS’lere iletir. KK, İAA’ya ilişkin bilgilerin yanlış olduğunun tespiti halinde İAA’nın iptal edileceğini ilgili talep içerisinde İAAS’ye bildirir. Söz konusu talep asgari e-posta yoluyla yapılır.

(4) KK bilgi değişiklikleri halinde derhal kendi kayıtlarında güncelleme yapar ve bunu TRABİS’e iletir.

(5) KK rehberde yer alan bilgilerin istek dışı e-posta göndermek, ticari faaliyette bulunmak gibi amaçlarla kullanılmasını engellemek için mevcut teknolojik imkânlar çerçevesinde gerekli tedbirleri alır.

(6) Rehberde aşağıdaki bilgilere yer verilir:

a) Tahsisli İAA,

b) Birincil ve ikincil ad sunucuların isimleri,

c) İlgili KK bilgileri,

ç) İAA’nın tahsis edildiği tarih,

d) İAA’nın tahsis süresinin bitiş tarihi,

e) İAAS’nin, idari, teknik ve ödeme sorumlularının adı ve e-posta adresleri,

f) Varsa İAA’ya ilişkin uyuşmazlık durumu ve İAA’nın dondurulma durumuna ilişkin bilgi,

g) Rehber bilgisinin güncellenme tarihi.

(7) İAAS’nin talep etmesi halinde e-posta adresi alanında örnekalanadı@kayitkurulusu.com.tr gibi bir adres yer alır ve bu adrese gelen e-postalar KK tarafından İAAS’ye ait e-posta adresine iletilir.

(8) İAAS’nin e-posta adresi istek dışı e-postalara karşı korunur.

(9) İAAS’nin talep etmesi halinde telefon numarası, faks numarası ve açık adresi de rehberde yayımlanır.

(10) KK bu maddede belirtilen hizmetler için ücret almaz.

Ücretler

MADDE 20 – (1) İAA işlemlerine ilişkin ücretler Yönetmeliğin 28 inci maddesi çerçevesinde Kurul tarafından düzenlenir.

Ücretlerin Kuruma ödenmesi

MADDE 21 – (1) Kurum, İAA ücretlerini KK’dan ön ödemeli olarak alır. Bu ön ödemeler on bin Türk Lirası ve katları miktarında yapılır.

(2) İAA tahsis etme, yenileme gibi işlemlere ait ücretler yapılan ön ödeme miktarından düşülür. Bu miktarın beş bin Türk Lirasına düşmesi halinde TRABİS, KK’ya elektronik ortamda uyarı gönderir. Miktarın sıfır Türk Lirasına düşmesi halinde KK’nın ücrete tabi bir İAA işlemi yapmasına ve İAA transferinde alıcı olmasına izin verilmez.

(3) KK tarafından yapılan ön ödemeler Kuruma gelir olarak kaydedilir ve geri ödeme yapılmaz.

(4) KK’nın faaliyetine son vermesi veya verilmesi durumunda ilgili KK tarafından işlem yapılan tüm İAA’ların diğer KK’lara transferi gibi işlemlerin gerçekleşmesi akabinde bu işlemler için oluşan maliyet KK’dan tahsil edilir.

Satış, devir ve feragat

MADDE 22 – (1) İAA satış işlemleri TRABİS’in faaliyete geçmesinden üç yıl sonra gerçekleştirilebilir.

(2) Devir işlemleri TRABİS’in faaliyete geçmesi ile birlikte gerçekleştirilebilir. Bu durumda KK aşağıdaki belgeleri başvuru sahibinden talep eder;

a) İAAS olan gerçek kişilerin ölümü, gaipliği veya gaiplik karinesi gibi durumlarında, başvuru sahibinin İAA’nın yasal mirasçısı olduğunu gösterir yetkili makamlardan alınmış belge,

b) İAAS olan tüzel kişilerin, bu İAA’yı birleşme, devralma gibi sebeplerle devredecek olması halinde birleşme veya devralmayı ispat eden belgeler,

c) İAAS ve marka/patent sahibi gerçek/tüzel kişilerin bu marka/patente ilişkin İAA’larını devredecek olması halinde marka/patent ile ilgili haklarını devrettiklerini ispat eden belgeler,

ç) İAAS olan fikir/sanat eserlerinin kayıt ve tescilini yaptırmış gerçek/tüzel kişilerin bu fikir/sanat eserlerine ilişkin İAA’larını devredecek olması halinde fikir/sanat eserleri ile ilgili haklarını devrettiklerini ispat eden belgeler.

(3) Satış veya devir işleminin gerçekleşmesi için hizmet alınan KK’nın internet sayfasında yer alan ilgili formun tam ve doğru olarak doldurulması gerekir. KK bilgi ve belgeleri kontrol eder, TRABİS üzerinden gerekli işlemleri tamamlar ve İAA’nın satışı veya devir işlemi doğrultusunda ilgili İAAS değişikliğini gerçekleştirir. KK, eski ve yeni İAAS’lere asgari e-posta yoluyla bilgi verir.

(4) Satılan veya devredilen İAA’nın tahsis süresi değişmez.

(5) İAAS İAA’dan feragat etme hakkına sahiptir. Feragat edilen günden itibaren İAA’nın kullanımı iki ay süreyle durdurulur. Bu süre içinde İAAS başvurusu üzerine İAA tahsis işlemi yenilenir. Aksi halde İAA yeniden tahsise açılır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kayıt kuruluşları arası transfer

Genel hükümler

MADDE 23 – (1) İAAS’ler, talep etmeleri halinde, hizmet aldıkları KK’yı değiştirebilirler.

(2) Mevcut durumda hizmet vermekte olan KK verici KK, İAA’nın transfer edilmek istendiği yeni KK ise alıcı KK olarak isimlendirilir.

(3) Transfer ücreti İAA’ya ilişkin Kurumun belirlediği bir yıllık tahsis ücretidir.

(4) Transfer neticesinde İAA tahsis süresine bir yıl eklenir. TRABİS, alıcı KK’nın TRABİS hesabından transfer ücretini düşer.

(5) Verici KK transfer işlemi için İAAS’den ücret talep etmez.

(6) Alıcı ve verici KK birden çok İAA’ya sahip İAAS’nin tek bir seferde tüm İAA’larını transfer edebilmesi imkânını sağlar.

Transfer

MADDE 24 – (1) Transfer işleminde aşağıdaki süreç izlenir;

a) Hizmet aldığı KK’yı değiştirmek isteyen İAAS verici KK’nın internet sayfasından yetki kodunu talep eder.

b) Talebi müteakip verici KK yetki kodunu derhal İAAS’ye sunar.

c) İAAS bu kodu kullanarak alıcı KK’nın internet sayfasından başvuru yapar.

ç) Alıcı KK kendisine gelen başvuruyu TRABİS’e iletir.

d) Transfer şartlarının uygun olması halinde TRABİS talebi verici KK’ya iletir.

e) Verici KK yirmi dört saat içerisinde transfer talebine cevap verir. Bu süre içerisinde cevap verilmeyen talepler kabul edilmiş sayılır. Verici KK ancak Yönetmelik ve Tebliğle belirlenen durumlarda transferi reddedebilir. Bu cevapta reddin gerekçesi de bildirilir.

f) Durum hakkında TRABİS alıcı KK’yı, alıcı KK’da İAAS’yi bilgilendirir.

(2) Tüm KK’lar yetki koduna İAAS tarafından en az başvuru işlemi kadar kolay bir şekilde erişilmesi için internet sayfalarında gerekli tedbirleri alır. KK, İAAS’nin borcu bulunma ve benzeri gerekçelerle bu koda erişimini engelleyemez ve transfer talebini reddedemez.

Transferin reddi

MADDE 25 – (1) TRABİS, alıcı ve verici KK’lar tarafından kendisine doğrulanmak üzere gönderilen kodun eşleşmemesi halinde transferi gerçekleştirmez.

(2) TRABİS;

a) İAA’nın ilk tahsisinin üzerinden altmış gün geçmemiş olması,

b) İAA’nın verici KK’ya transfer edilmesinin üzerinden altmış gün geçmemiş olması,

c) İAA tahsis süresinin bitmesine on beş günden az süre kalmış olması,

ç) İAA’nın dondurulmuş olması,

durumlarında alıcı KK tarafından gelen transfer talebini reddeder.

(3) Bu maddenin ikinci fıkrasındaki ret gerekçeleri verici KK’nın faaliyetine son vermesi veya son verilmesi durumunda uygulanmaz.

(4) Bu maddenin ikinci fıkrasındaki ret gerekçeleri Yönetmeliğin Geçici 1 inci maddesinin altıncı fıkrası kapsamındaki geçişler için uygulanmaz.

Zorunlu transfer

MADDE 26 – (1) Bir KK’nın faaliyetine son vermesi veya son verilmesi durumunda zorunlu transfer süreci başlatılır.

(2) Faaliyetine son veren veya verilen KK, İAA’lara ait bilgileri ve kendisine ait İAA’ları Kurumca belirlenen çerçevede TRABİS-KK’ya aktarır.

(3) TRABİS-KK İAAS’leri asgari e-posta yoluyla;

a) Yeni bir KK seçmeleri ve transfer işlemini başlatmaları,

b) TRABİS-KK’dan hizmet aldıkları süre boyunca transfer işlemi dışında herhangi bir işlem yapamayacakları,

konularında bilgilendirir.

(4) TRABİS-KK İAA’nın yeni bir KK’ya transferinde verici KK olarak işlem yapar ancak yenileme işlemi yapmaz.

ALTINCI BÖLÜM

Yeni Seviye İnternet Alan Adı Açılması

“a.tr” yapısındaki alan adlarının ilk tahsisi

MADDE 27 – (1) “a.tr” yapısındaki İAA’ların ilk tahsis işlemlerinden önce “a.tr” için

a) “a.gov.tr” adresine,

b) “a.edu.tr” adresine,

c) “a.tsk.tr” adresine,

ç) “a.bel.tr” adresine,

d) “a.pol.tr” adresine,

e) “a.k12.tr” adresine,

f) “a.org.tr” adresine,

ücretsiz olarak yönlendirme yapılır.

(2) Birinci fıkranın (f) bendinde geçen “a.org.tr” başvurusunun değerlendirmeye alınması için İAAS’nin talep etmesi ve

a) Kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşu,

b) Kamuya yararlı dernek veya vakıf,

c) İşçi veya işveren meslek kuruluşu,

niteliklerinden birini haiz olduğunu belgelendirmesi gerekir.

(3) Birinci fıkranın farklı bentlerinde geçen adların “a” alanının aynı olması durumunda ilgili fıkranın üst bendinde geçen tarafa öncelik tanınır.

(4) Birinci fıkra hükmüne göre yönlendirilen İAA’lar satılamaz ve devredilemez. Bu İAA’lar yalnızca yönlendirilir. Bu İAA’lar kullanılarak internet yayımcılığı yapılamaz.

(5) Birinci fıkra hükmüne göre yapılan tahsis sonrasında marka sahipleri önceliği hükmü işletilir.

(6) Marka sahipleri önceliğinden sonra açık artırma yapılır.

(7) Açık artırma sonrasında müsait olan İAA’lar için “ilk gelen ilk alır” kuralı uygulanır. Bu İAA’lara ilişkin işlemlerin ücretleri Kurul tarafından belirlenir.

Yeni ikinci seviye internet alan adı açılması

MADDE 28 – (1) İhtiyaç olması halinde “a.yeni.tr” yapısındaki yeni ikinci seviye alan adları Kurum tarafından tahsise açılır.

(2) Bu adların belgesiz olarak tahsis edilmesi halinde;

a) İlk olarak marka sahipleri önceliği hükmü işletilir,

b) Sonrasında açık artırma yapılır,

c) Açık artırma sonrasında müsait olan İAA’lar için “ilk gelen ilk alır” kuralı uygulanır.

(3) “a.yeni.tr” yapısı için “yeni” ibaresi tahsise kapalı adlar listesine alınır.

(4) Bu adlara ilişkin usul ve esaslar ile işlem ücretleri Kurul tarafından belirlenir.

Marka sahipleri önceliği

MADDE 29 – (1) “a.tr” yapısındaki İAA’ların ilk tahsisi ve yeni ikinci seviye İAA açılması hallerinde açık artırmadan önce marka sahiplerine ilgili adı tahsis etmeleri için öncelik tanınır. Bu önceliğe ve öncelik başvurusu ücretine ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından belirlenir.

Açık artırma

MADDE 30 – (1) Açık artırmaya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları katılabilir.

(2) Açık artırmada aşağıdaki yöntem izlenir:

a) Açık artırma başvuru ücreti her bir İAA için ayrı ödenir. Bu ücret açık artırmanın kaybedilmesi hali de dâhil iade edilmez. Açık artırma başvuru ücreti Kurul tarafından belirlenir ve Kuruma ödenir.

b) Açık artırma bir ay boyunca devam eder. Teklif sahiplerinin kimlikleri gizli, en yüksek teklif açık tutulur.

c) Fiyat artırımı mevcut en yüksek teklifin yüzde onu kadar olur, küsurat bir üste yuvarlanır. Fiyat artırımını ilgili İAA açık artırmasına katılanlar yapabilir, en yüksek teklif sahibi fiyat artırımı yapamaz.

ç) Açık artırmanın sonlanmasını müteakip en yüksek fiyatı teklif eden kişi iki iş günü içerisinde teklif ettiği fiyatı öder ve İAA bu kişiye tahsis edilir.

d) İki iş günü içerisinde teklif edilen fiyatın ödenmemesi durumunda sırasıyla diğer teklifler değerlendirilir.

e) İAA tahsisatı açık artırma bitiş gününden itibaren altı ay süreyle geçerlidir.

f) İAAS altı ay içerisinde bir KK seçerek transfer yapar. Bu transferde 25 inci maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerindeki hükümler uygulanmaz. Alıcı KK İAAS’den transfer ücreti talep etmez. Transferi gerçekleştirilmeyen İAA’lar yeniden tahsise açılır.

(3) Açık artırma işlemlerinin tamamlanmasından sonra “ilk gelen ilk alır” kuralı uygulanır.

YEDİNCİ BÖLÜM

Diğer Hükümler

İnternet alan adı depolama

MADDE 31 – (1) Sadece son kullanıcıların talebi üzerine İAA tahsisi yapılır. KK, TRABİS’e olan elektronik bağlantısının otomatize imkânlarını kullanarak satış, devir ve benzeri amaçlarla kendi ve/veya ilişkisi bulunan üçüncü taraflar adına İAA başvurusu ve/veya tahsisi yapmak suretiyle İAA depolayamaz. KK, çalışanlarının İAA depolama yapmaması için gerekli tedbirleri alır.

(2) İAA depolandığı tespit edilen durumlarda depolanan tüm İAA’lar iptal edilir. KK’nın faaliyetine son verilir. Bu durumda KK’ya herhangi bir geri ödeme yapılmaz.

(3) KK’nın ve/veya KK ile ilişkisi bulunan üçüncü tarafların bizzat kendilerinin kullanacağı İAA’lar için başvurular diğer tüm başvuru sahiplerinin imkânları çerçevesinde yapılır.

Bilgi ve belge talepleri

MADDE 32 – (1) KK;

a) İAAS erişim bilgilerini (IP adresi, zaman),

b) İşlem bilgilerini (tahsis, yenileme, güncelleme, transfer ve benzeri),

c) Ödeme bilgilerini

ve ilgili diğer bilgi, belge ve talepleri gerektiğinde karşılamak üzere ilgili mevzuatta geçen süreler boyunca saklar.

(2) KK, mevzuatları gereği bir İAA’ya veya İAAS’ye ait bilgilere ulaşma yetkisine sahip kamu kurumlarının ve adli makamların taleplerini karşılar.

Belgeli tahsis edilen alt alan adları

MADDE 33 – (1) Yönetmeliğin Ekinde belirtilen belgeli tahsis edilecek alt alan adları, başvuruların ilgili mercii tarafından onaylanması halinde tahsis edilir.

(2) Kurum gerekli görmesi halinde belgeli alt alan adlarına ilişkin Kurul Kararı ile düzenleme yapar.

Tahsise kapalı ve tahsise kısıtlı adlar listesi

MADDE 34 – (1) Mevzuata, kamu düzenine, ülke güvenliğine, genel ahlaka, sağlığa ve emniyete aykırı olma gibi sebeplerle tahsisine izin verilmeyen adlar ile dünyadaki tüm üst seviye alan adları ve “.tr” altındaki ikinci seviye alan adları Tahsise Kapalı Adlar Listesine alınır.

(2) Tahsise Kısıtlı Adlar Listesi;

a) Tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş adlardan,

b) Şehir isimlerinden,

c) İnternet kullanıcılarını aldatmaya yönelik olarak hazırlanabilecek finans kuruluşları ve devlet kurumları adlarını içeren sahte İAA’ların tahsisini zorlaştırmak için bank, banka, finans, bakanlık gibi adlardan,

oluşur.

Denetim ve yaptırımlar

MADDE 35 – (1) Kurum KK’ları re’sen veya şikâyet üzerine denetlemeye yetkilidir. Yapılan denetimler sonucunda Yönetmelik veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine aykırı faaliyet gösteren KK’lar için Kurum gerekli tedbirleri alır.

(2) Kurum, ihlalin niteliği, zararın büyüklüğü, ihlal neticesinde herhangi bir ekonomik kazanç elde edilip edilmemesi ve bu kazancın büyüklüğü, tekrarlanan veya devam eden ihlalin varlığı, geçmişte kurallara uyum, iyi niyet ve gönüllü bildirim gibi durumları dikkate alarak aykırılığın etkisini belirler.

(3) Aykırılığın etkisinin küçük olması durumunda uyarı yapılır, bu durum Kurum internet sayfasında yayımlanır.

(4) Aykırılığın etkisinin büyük olması durumunda;

a) Kurum gerekli görmesi halinde KK’nın faaliyetini askıya alır. Faaliyeti askıya alınan KK, İAA tahsisi ve yenilemesi yapamaz ve transferde alıcı KK olamaz ancak diğer işlemleri devam ettirir. Bu durum Kurum internet sayfasında yayımlanır.

b) Kurum gerekli görmesi halinde KK’nın faaliyetine son verir. Faaliyetine son verilen KK;

1) Kurum internet sayfasında duyurulur ve KK listesinden çıkarılır,

2) Yeni İAA başvurusu kabul edemez, transferde alıcı KK olamaz ve

3) İşlem yaptığı İAA’lar için gerekli transfer işlemlerini derhal başlatır.

Zaman bilgisi

MADDE 36 – (1) Bir İAA’ya ilişkin herhangi bir uyuşmazlıkta, TRABİS sisteminde kayıtlı bulunan zaman bilgisi esas alınır.

Hüküm bulunmayan haller

MADDE 37 – (1) Bu Tebliğde hüküm bulunmayan hallerde Kurul Kararı ile düzenleme yapılır.

Belgeli olarak tahsis edilmekteyken belgesiz tahsise geçiş süreci

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) TRABİS’in faaliyeti öncesinde belgeli olarak tahsis edilen “.com.tr”, “.net.tr” ve “.org.tr” alt alan adları TRABİS’in faaliyete geçmesi sonrasında belgesiz olarak tahsis edilmeye başlamadan bir ay önce İAAS adayları elektronik ortamda TRABİS’e talepte bulunur.

(2) Bu talepler içinden TRABİS’in faaliyete geçtiği an itibariyle müsait olan İAA’lar ön değerlendirmeye alınır.

(3) Ön değerlendirmede aynı İAA için birden fazla talep olması halinde ilgili İAA tahsise kapatılır ve bu İAA için daha sonra açık artırma yöntemi uygulanır.

(4) Tek talep gelen İAA ve hiçbir talep gelmeyen İAA’lar TRABİS’in faaliyete geçmesi ile birlikte “ilk gelen ilk alır” kuralı çerçevesinde tahsis edilir.

KK’sı olmayan İAAS’ler

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) TRABİS’in faaliyete geçtiği tarih itibariyle herhangi bir KK’sı bulunmayan İAAS’ler TRABİS üzerinden kendilerine bir KK seçerek ilgili İAA’yı transfer eder. Transferi gerçekleştirilmeyen İAA tahsis süresi sonuna kadar kullanımda kalır ancak KK vasıtası ile gerçekleştirilen işlemler yapılamaz. Tahsis süresinin sonunda İAA yeniden tahsise açılır.

Mevcut işleyişteki internet alan adlarının yetki kodu

GEÇİCİ MADDE 3 – (1) TRABİS’in faaliyete geçmesinden önce

a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde bulunan Nic.tr (“.tr” Alan Adları Yönetimi) tarafından ve

b) Nic.tr’nin kayıt operatörleri tarafından

tahsis edilmiş İAA’lara ait diğer bilgilerin yanında yetki kodu da TRABİS’e iletilir.

TRABİS’in faaliyete geçmesi

GEÇİCİ MADDE 4 – (1) TRABİS’in faaliyete geçebilmesi için gerekli işlemlerin tamamlanmasını müteakip bu durum Kurum tarafından internet sayfasında ilan edilir ve TRABİS faaliyete geçer.

Yürürlük

MADDE 38 – (1) Bu Tebliğin;

a) 4 üncü, 5 inci, 6 ncı, 9 uncu, 10 uncu, 13 üncü, 20 nci ve 37 nci maddeleri ile Geçici 1 inci, Geçici 3 üncü ve Geçici 4 üncü maddeleri yayımı tarihinde,

b) Diğer maddeleri TRABİS’in faaliyete geçtiği tarihten itibaren,

yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 39 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Kurul Başkanı yürütür.

Tebliğin Ekleri

Emekli polis memurunun şüpheli hasarlı olan araçların doğruluğunu araştırması hizmeti işinin ticari kazanç mı, yoksa serbest meslek kazancı mı olduğu hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:14/08/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Emekli polis memurunun şüpheli hasarlı olan araçların doğruluğunu araştırması hizmeti işinin ticari kazanç mı, yoksa serbest meslek kazancı mı olduğu hk.
Tarih 27/02/2013
Sayı 62030549-120[61-2012/998]-281
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

62030549-120[61-2012/998]-281

27/02/2013

Konu

:

Emekli polis memurunun şüpheli hasarlı olan araçların doğruluğunu araştırması hizmeti işinin ticari kazanç mı, yoksa serbest meslek kazancı mı olduğu

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenizde, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … . kimlik numaralı mükellefi ve emekli polis memuru olduğunuz, çeşitli sigorta firmalarına sigortaya konu hasarlarda şüpheli hasarların doğruluğunu araştırma (kazaya uğrayan araçların resimlerini çekme, kaza ile ilgili diğer bilgileri not alıp sigorta firmasına teslim etme) hizmeti verdiğiniz, söz konusu sigorta firmaları ile aranızda hizmet sözleşmesinin ve bu faaliyetiniz ile ilgili sertifika ve uzmanlık belgenizin bulunmadığı belirtilerek, yapmış olduğunuz bu faaliyetten elde ettiğiniz kazancın ticari kazanç olarak mı yoksa serbest meslek kazancı olarak mı vergilendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanununda yazılı gerçek (Bilânço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Ticari faaliyet, bir türlü emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Anılan Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında, ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, yukarıda yer verilen faaliyetinizden elde edeceğiniz gelirin Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, anılan işin hizmet sözleşmesine istinaden gerçekleştirilmesi halinde ise elde edilen gelirin ücret olarak kabul edilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun 61, 94 ve 103 üncü maddeleri uyarınca vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/1318, Karar: 2013/2066 İçtihat-Kooperatiflerde sabit peşin fiyatlı ortaklık , Yargıtay kararı

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/1318, Karar: 2013/2066 İçtihat

“Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi davalıya tahsis edilen dubleks daireler için genel kurulda 7.000,00 TL aidat tespit edildiğini, davalının bu aidatın tahsili için yapılan takibe itiraz ettiğini, davalı gibi anahtar teslimi daire alan diğer üyelerden bazılarının bu miktarı ödediğini, kooperatifin aldığı genel kurul kararlarının davalı için de bağlayıcı olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davalının kooperatif üyesi olmadığını, hisse devri yoluyla anahtar teslimi daire satın aldığından aidattan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacı kooperatife 27.09.2005 tarihinde üye olarak kabul edildiği, davalının sunduğu belgede davacı kooperatifin imzasının bulunmadığı gibi davacı kooperatifin bu sözleşmeyi de kabul beyanı olmadığı, böylece davalının bu iddiasını ispat edemediği, davacı kooperatif genel kurulunda tapu teslimi daire alan üyelerden dubleks daireler için bir defaya mahsus olmak üzere 7,000,00 TL alınmasına karar verildiği, davalı itiraz etmediğinden genel kurul kararının kesinleştiği, genel kurula katılan ya da katılmayan tüm üyeler için bağlayıcı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2)Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

İcra takibinin dayanağı olan 06.06.2009 tarihli genel kurul toplantısında tapu teslimi daire alan üyelerden dubleks daireler için bir defaya mahsus olmak üzere 7.000,00 TL aidat alınması yönünde oybirliğiyle karar alınmıştır. Davacı tarafça dava dilekçesinde davalının peşin bedelli ortak olduğunun kabul edilmiş olup, bu tür ortaklardan genel kurul kararı ile alınmasına karar verilen aidatı davalının ödemediği iddia edildiğine, davalının da kendisinin peşin bedelli ortak olduğunu savunduğuna göre, taraflar arasında davalının peşin bedelli ortak olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlâlinden söz edilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlâl edeceğinden yok hükmündedir.

Somut olayda, davacı kooperatifin 06.06.2009 tarihli genel kurulunda peşin bedelli ortaklardan dubleks daireler için bir defaya mahsus 7.000,00 TL alınmasına ilişkin genel kurul kararına davalının katılıp olumlu oy kullanmaması koşulu ile bu bedelin tamamen ya da kısmen inşaat finansman giderlerinden oluşması halinde, peşin bedelli ortak olduğu uyuşmazlık dışı olan davalının daha önce oluşan ve uygulanan üyelik statüsünün davacı yararına olan sonuçlarının ortadan kaldırılması anlamına geleceğinden, diğer anlatımla kazanılmış haklarını bertaraf eder nitelikte olacağından, tamamen veya inşaat finansman gideri olduğu belirlenen kısmı yönünden yok hükmündedir. Bu durumda, peşin ödemeli ortakların durumunu ağırlaştırabilecek ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde yer alan eşitlik kuralına aykırı olabilecek şekilde alınan sonraki genel kurul kararları daha önce genel kurul kararına dayalı olarak oluşan peşin bedelli üyelik statüsünün davalı yararına olan sonuçlarını olumsuz olarak etkilediğinden, yok hükmündedir. Yok hükmünde olan kararlar baştan beri hükümsüz olan, sonradan geçerlik olanağı bulunmayan kararlardır. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara red oyu vermesi yeterli olup, muhalefet şerhinin yazdırılması ve davanın bir ay içinde açılması dahi gerekmez. Red oyu vermeyip karara olumlu oy kullanması halinde, yokluğunun tespitini istemesi TMK’nın 2. maddesine aykırı düşer. Red oyu vermiş olması halinde davalının iptali için dava açmadığından ve kararın bu nedenle kesinleştiğinden, davalıyı bağlayacağından söz edilemez. Takibin dayanağı olan genel kurula gelenleri gösteren hazirun listesinde davacının imzası bulunmadığından, toplantıya katılmadığı ve oybirliği ile alınan karara olumlu oy kullananlar arasında davacının bulunmadığı anlaşılamamaktadır.

Bu durumda mahkemece, davacı kooperatifin 06.06.2009 tarihli genel kurul tutanağı, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri ve bilançosu öncelikle davacı kooperatiften, temin edilemez ise ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan veya anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden getirtilip kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılıp, talep konusu alacağın peşin bedelli ortak olan davalının sorumlu tutulamayacağı inşaat finansman gideri mi, yoksa sorumlu tutulabileceği genel gider ve altyapı gideri mi olduğu, tahsil edilen üyeler varsa toplanan 7.000,00 TL’nin hangi giderler için harcandığı konusunda denetime elverişli bir ek rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde, varsa davalının sorumluluk miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

KARAR : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Kooperatif genel kurul iptali ie ilgili Yargıtay kararı-Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/1093, Karar: 2013/1811 İçtihat

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/1093, Karar: 2013/1811 İçtihat

“Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacılar vekili, davalı kooperatifin 20.07.2008 tarihli genel kuruluna ortakların davet edilmesinde usulsüzlük yapıldığını, verilen önergelerin reddedildiğini, oy kullanma hakkı olmayanların oylamalara katıldığını, yönetim kurulunun ilk oylamada ibra edilmemesine rağmen ikinci oylama yapıldığını, toplantının tamamen kanunlara aykırı yapıldığını ileri sürerek, anılan genel kurulun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; dava konusu genel kurulda alınan kararlarda yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacıların iddia ettikleri hususların geçerli olmadığı ve genel kurul toplantısının kanunlara uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2) Davacılar vekilinin, genel kurulun 4. maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Genel kurulun 4. gündem maddesi “2007 yılı yönetim kurulu faaliyet ve denetim kurulu raporları ile bilanço ve gelir gider hesaplarının ibraya sunulması” konusunu içermekte olup, bilançonun ve yönetim (tasfiye) kurulunun ibrası; 106 red, 102 kabul oyu almıştır. Oyların doğru sayılmadığına ilişkin itiraz önergesi verilmesi üzerine tekrar oylama yapılması oylanıp, 145 kabul ile tekrar oylama yapılması oyçokluğu ile kabul edildikten sonra yapılan oylamada yönetim (tasfiye) kurulu 172 kabul oyu alarak oy çokluğu ile, denetim kurulu ise oybirliği ile ibra edilmiş, bilançonun kabulünün oylandığına ve sonucuna ilişkin bir tespite yer verilmemiştir. Oylama usulü ve karar nisabı bakımından yasaya ve anasözleşmeye bir aykırılık bulunmamaktadır. Daha önce red oyu verenlerin toplantıyı terk ettiklerine ilişkin bazı oy sayıcıları tutanak tutmuş olup, dava dilekçesinden davacının da terk edenlerden olduğu, kabul oyu verenlerin arasında davacının bulunmadığı, diğer anlatımla denetim kurulunun ibrasının iptalini istemekte hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 380. maddesi ” Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. Davacı tarafın, komşu siteye makbuz karşılığı yapılan su satışı nedeniyle tahsil edilen paraların gelir gider tablosunda yer almadığı, atık su paralarının belediyeye intikal ettirilmediği, yani bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddiası, hükme esas alınan bilirkişi raporunda incelenip değerlendirilmemiş, rapora itiraz üzerine ek rapor da alınamamıştır. Bu nedenle kooperatif uzmanı bir bilirkişi aracılığı ile kooperatif defterleri, kayıtları, genel kurul ve yönetim kurulu kararları üzerinde inceleme yapılarak, 2007 yılına ait davalı kooperatifin yönetim kurulu çalışma raporu ve denetim kurulu raporunun 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 86. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkartılmış 11.06.2008 tarihli ve 26903 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan tebliğlerde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği, raporların gerekli tebliğ ve ilan işlemlerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususlarında açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması, oluşacak uygun sonuç dairesinde, tarafların iddiaları ve savunmaları ve TTK’nın 327., 354. ve 380. madde hükümleri de değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

Öte yandan, gündeme hesap tetkik komisyonu kurulması maddesinin eklenmesine ilişkin 55 imzalı önerge; 110 red, 111 kabul oya almış, katılanların yarıdan bir fazlası olan 133 oy almadığı gerekçesiyle bu önergenin red edildiği tutanağa geçmiş olup, hükme esas bilirkişi raporunda da, önergenin 133 oy almadığı için reddedildiği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81/4. maddesinde tasfiye halindeki kooperatiflerin genel kurul toplantılarında kararların oy çokluğu ile alınacağına ilişkin hükmündeki nisabın da 133 olduğu sonucuna varılmıştır. Oysa, “oy çokluğu” ile 46. maddede aranan “katılanların yarıdan bir fazla oyu” aynı anlama gelmemektedir. 111 kabul oyu ile oy çokluğu sağlanmış olup, aksi yönde anılan kararın iptaline karar verilmesi gerekirken, davacılar vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerinde de durulmadan, rapora itibar edilerek bu karara ilişkin iptal isteminin reddi de doğru olmamıştır.

KARAR : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI HAKKINDA 6111 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 5)

Resmî Gazete
Sayı : 28738

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI HAKKINDA

6111 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 5)

6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2/8/2013 tarihli ve 28726 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

6495 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi ile 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uygulamasına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.

6495 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca geçici 2 nci maddenin birinci fıkrası 1/6/2013 tarihinden geçerli olmak üzere, ikinci ve üçüncü fıkraları ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

I – KANUN HÜKMÜ

6495 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi hükmü aşağıda yer almaktadır.

“GEÇİCİ MADDE 2- (1) 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında borçları yapılandırılan ve bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla Kanundan yararlanma hakları devam eden il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların, 6111 sayılı Kanun kapsamında 2013 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ödenmesi gereken taksitleri, bu borçluların 6111 sayılı Kanunun 18 inci maddesine göre tercih ettikleri taksit sayısına göre belirlenen son taksit ödeme süresinde ödenir. Bu şekilde ödeme süresi uzatılan taksitlerin son taksitle birlikte ödenmesi hâlinde bu taksitlere geç ödeme zammı tatbik edilmez.

(2) 2918 sayılı Kanun ve 4925 sayılı Kanuna göre 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce verilen ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi geçmemiş bulunan veya dava açılmış ya da dava açma süresi geçmemiş olan idari para cezaları için Ekim 2013 ayı sonuna kadar 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere ilgili vergi dairelerine başvuruda bulunulması hâlinde söz konusu cezalar 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre yapılandırılır. Şu kadar ki, 6111 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanan tutar, 1,05 kat sayısı ile çarpılır ve Kanun hükümlerine göre ödenecek tutar bulunur, bulunan tutarın tamamının; Kasım 2013, Ocak 2014 ve Mart 2014 aylarında üç eşit taksitte ödenmesi şarttır. Bu hüküm, fıkra kapsamına giren ve aslı ödenmiş idari para cezalarının fer’îleri hakkında da uygulanır. Bu maddenin yayımlandığı tarihten önce bu madde kapsamına giren alacaklardan tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmez.

(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgisine göre 6111 sayılı Kanunun 168 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kamu kurum ve kuruluşları yetkilidir.”

TAPU SİCİLİ TÜZÜĞÜ

17 Ağustos 2013 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28738

TÜZÜK

Karar Sayısı : 2013/5150
Ekli “Tapu Sicili Tüzüğü”nün yürürlüğe konulması; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 22/1/2013 tarihli ve 400 sayılı yazısı üzerine, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 913 üncü, 997 nci, 998 inci, 1000 inci, 1012 nci ve 1017 nci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/7/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN
Adalet Bakanı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanı
M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELİK M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
N. AVCI İ. YILMAZ V. EROĞLU
Millî Eğitim Bakanı Millî Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
M. MÜEZZİNOĞLU B. YILDIRIM
Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

TAPU SİCİLİ TÜZÜĞÜ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tüzüğün amacı, 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını sağlamaktır.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tüzük, taşınmazlarla ilgili mülkiyet hakkı, sınırlı aynî haklar ve kişisel hakların tapu siciline tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme işlemleri ile sicil ve belgelerin arşivlenmesinin usûl ve esaslarını kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tüzük, 4721 sayılı Kanunun 913 üncü, 997 nci, 998 inci, 1000 inci, 1012 nci ve 1017 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tüzükte geçen;

a) Bölge müdürlüğü: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bölge müdürlüklerini,

b) Genel Müdürlük: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü,

c) İstem belgesi: Tescil veya terkin istem belgesini,

ç) Kütük: Tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğünü,

d) Müdür: Tapu müdürünü,

e) Müdürlük: Tapu müdürlüğünü,

f) TAKBİS: Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemini,

g) Tapu görevlisi: Tapu müdürlüklerinde işlem hazırlama ve kontrol işlerini yürüten memur veya sözleşmeli personeli,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Tapu sicili

MADDE 5 – (1) Tapu sicili, Devletin sorumluluğu altında, tescil ve açıklık ilkelerine göre taşınmazlar ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek üzere tutulan sicildir.

Sicil bölgeleri

MADDE 6 – (1) Her ilçenin idarî sınırları bir tapu sicili bölgesidir. Taşınmazlar, bulundukları bölgenin tapu siciline kaydedilir.

(2) Tapu sicili, her mahalle veya köy için ayrı ayrı düzenlenir ve taşınmazlara Genel Müdürlük tarafından Türkiye Cumhuriyeti taşınmaz numarası verilir.

(3) Birden çok bölgede bulunan taşınmaz, diğer bölge sicillerine kayıtlı olduğu belirtilmek suretiyle her bölgedeki sicile ayrı ayrı kaydedilir. Böyle bir taşınmaza ilişkin tescil istemleri ve tescil işlemleri taşınmazın büyük kısmının bulunduğu bölgede yapılır ve yapılan tescil kütüğe işlenmek üzere diğer bölgelerdeki ilgili müdürlüklere bildirilir.

Tapu sicilinin unsurları

MADDE 7 – (1) Tapu sicili, aşağıda belirtilen ana ve yardımcı sicillerden oluşur:

(2) Ana siciller:

a) Tapu kütüğü,

b) Kat mülkiyeti kütüğü,

c) Yevmiye defteri,

ç) Resmî belgeler (resmî senet, mahkeme kararı ve diğerleri),

d) Plân.

(3) Yardımcı siciller:

a) Aziller sicili,

b) Düzeltmeler sicili,

c) Kamu orta malları sicili,

ç) Tapu envanter defteri.

Tapu siciline kaydı gereken taşınmazlar

MADDE 8 – (1) Tapu siciline taşınmaz olarak şunlar kaydedilir:

a) Arazi,

b) Bağımsız ve sürekli haklar,

c) Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler.

(2) Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz.

(3) Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden terkin edilir.

Arazi

MADDE 9 – (1) Arazi, sınırları hukukî ve geometrik yöntemlerle belirlenmiş yeryüzü parçasıdır. Arazinin tapu siciline kaydı, özel kanun hükümlerine tâbidir.

Bağımsız ve sürekli haklar

MADDE 10 – (1) Süresiz veya en az otuz yıl süreli olan ve tasarrufları kısıtlanmayan ve izne tâbi kılınmayan bağımsız ve sürekli irtifak hakları, hak sahibinin yazılı istemi üzerine tapu kütüğünün ayrı bir sayfasına taşınmaz olarak tescil edilir.

(2) Tapu kütüğüne taşınmaz olarak tescil edilen bağımsız ve sürekli haklar, üçüncü kişilere devredilebilir, mirasçılara geçebilir ve üzerinde her türlü aynî veya kişisel hak kurulabilir.

Bağımsız bölüm

MADDE 11 – (1) Ana taşınmazın bağımsız mülkiyete konu olan bölümleri, kat mülkiyeti kütüğünün ayrı sayfalarına kaydedilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Tapu Sicilinin Elektronik Ortamda Tutulması
Sicillerin elektronik ortamda tutulması

MADDE 12 – (1) Tapu kayıtlarının elektronik ortamda tutulması hâlinde, ana ve yardımcı siciller TAKBİS içerisinde saklanır ve yönetilir. TAKBİS’te saklanan ve güvenliği sağlanan taşınmaza ilişkin bilgiler, sicilde esas alınır.

(2) TAKBİS üzerindeki kayıtlar, sicillerin elektronik ortamda tutulmaya başlandığı tarihten sonraki bilgileri gösterir.

Elektronik ortamda işlem yapılması

MADDE 13 – (1) Genel Müdürlük tarafından belirlenecek resmî şekle tabî olmayan belge ve kayıt örneği verilmesi gibi işlemler, elektronik ortamda başvuru yapılarak ve elektronik imza dâhil diğer kimlik doğrulama yöntemleri kullanılarak tamamlanabilir.

Elektronik ortamda verilere erişim hakkı

MADDE 14 – (1) Mahkemeler, Cumhuriyet başsavcılıkları, icra ve iflas müdürlükleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının görevleriyle ilgili taşınmaz verilerine erişimi protokol düzenlenerek sağlanabilir. Erişim hakkına sahip kuruluşlar, taşınmaz ile ilgili verileri TAKBİS üzerinden alırlar.

(2) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile taşınmaza ilişkin konularda faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişiler, kendi işleriyle sınırlı olmak üzere, düzenlenecek protokol kapsamında gerekli verilere erişebilirler.

(3) TAKBİS üzerinden sorgulama yapılabilmesi için, Genel Müdürlük tarafından belirlenecek sözleşme imzalanır. Bu sözleşmede, erişimin türü ve şekli, erişim kontrolü, verilerin kullanım amacı, üçüncü kişilere kullandırılmasına ilişkin sınırlamalar ve amacı dışında kullanımın sonuçları yer alır.

(4) Taşınmaz malikleri ile taşınmaz üzerinde hak sahibi olanlar, düzenlenecek sözleşme şartları dahilinde verilere erişebilirler.

(5) Tapu sicilinde kayıtlı taşınmazın tanımlayıcı bilgileri herkes tarafından sözleşme şartları kapsamında sorgulanabilir.

(6) Verilere erişim hakkının kötüye kullanılması hâlinde, özel kanun hükümleri saklı kalmak üzere, TAKBİS’e erişim derhâl durdurulur.

(7) TAKBİS verilerine erişime ilişkin döner sermaye katılma payını ve bunun istisnalarını belirlemeye Genel Müdürlük yetkilidir.

Erişim ve bilgi güvenliği

MADDE 15 – (1) TAKBİS üzerinden yapılacak her türlü sorgulama ve sorgulayan bilgisi kayıt altına alınır. Bu kayıtlar iki yıl süreyle saklanır.

(2) TAKBİS üzerindeki verilere erişimi durdurmaya veya kısıtlama yapmaya Genel Müdürlük yetkilidir.

(3) TAKBİS üzerinde, tapu görevlileri hariç olmak üzere, verilerin ardı ardına sorgulanmasına ilişkin her türlü güvenlik önlemi alınır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İstem ve İşlemin Sonuçlandırılması

İstem

MADDE 16 – (1) Kanunlarda veya bu Tüzükte belirlenen istisnalar dışında, yazılı istem olmadıkça tapu sicili üzerinde işlem yapılamaz,

(2) İstem, tescili bozucu veya hükümsüz kılıcı kayıt ve şarta bağlanamaz,

(3) Müdürlüklere her türlü tapu işlemi için yapılacak istemde, başvuru istem belgesi düzenlenir.

(4) Tapu sicilinde yapılacak haciz dahil her türlü kayıt sorgulaması istemlerinde, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya taşınmazın ada ve parsel numarasının belirtilmesi zorunludur. Aksi hâlde istem reddedilir.

İstemde bulunacaklar

MADDE 17 – (1) Kanunî istisnalar dışında, tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler istemde bulunabilir. Tescilden önce hak sahibi olmuş kişiler de hakkın tescili için gerekli belgeleri ibraz ederek istemde bulunabilirler.

(2) Aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutun aile konutu olduğuna dair şerhin verilmesini isteyebilir.

Hak sahibinin belirlenmesi

MADDE 18 – (1) İstem, müdür veya görevlendireceği tapu görevlisi tarafından incelenir ve istemin hak sahibi tarafından yapılıp yapılmadığı belirlenir.

(2) İstemde bulunan hak sahibi gerçek kişi ise, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralı nüfus cüzdanı istenir, ibraz edilen kimlik bilgileri ile tescile esas belgelerde yer alan nüfus bilgileri karşılaştırılarak istemde bulunan ile hak sahibinin aynı kişi olup olmadığı tespit edilir.

(3) Hak sahibinin tespit edilmesine yönelik kimlik doğrulama yöntemlerini belirleyerek her türlü teknolojik güvenlik önlemlerini almaya Genel Müdürlük yetkilidir.

(4) İstem vekâleten yapılmışsa, vekilden 18/1/1972 tarih ve 1512 sayılı Noterlik Kanununa göre düzenlenmiş ve istem konusu işleri yapmaya yetkili olduğunu içerir vekâletname istenir. Tapu işlemi için düzenlenecek vekâletnamelerde, vekâlet verenin imzasının bulunması zorunludur. Vekil, tevkil yetkisine dayalı olarak bir başkasını vekil tayin etmiş ise, dayanağı olan vekâletname de aranır. Vekilin kimliği belirlendikten sonra, tapu sicilindeki hak sahibi ile vekâletnamedeki vekâlet verenin kimliği ikinci fıkra hükmüne göre karşılaştırılır.

(5) İstem bir tüzel kişi adına yapılmış ise, tüzel kişinin istemde bulunulan işlemi yapabileceğini ve temsilcilerini belirten, kanunlarda yazılı mercilerden alınmış yetki belgesi ve imza sirküleri aranır. Yetki belgesinde, temsilcinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının da bulunması zorunludur.

(6) İstemde bulunan kişi kanunî temsilci ise, yetkili olduğunu belirten karar veya belge istenir.

(7) İstem, kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılırsa, bu kamu kurum ve kuruluşlarının ve temsilcilerinin yetkilerinin olup olmadığı belirlenir.

(8) Yabancı uyruklu gerçek kişiler ve yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin tapu ve kadastro işlemlerinde kullanılacak belgeleri belirlemeye Genel Müdürlük yetkilidir.

Tasarruf yetkisinin belirlenmesi

MADDE 19 – (1) İstemde bulunanların fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı araştırılır.

(2) Müdürlük, istem sahibinin ifade, tavır ve davranışlarından fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda şüpheye dûşerse resmî veya özel sağlık kuruluşundan ilgilinin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı hakkında fotoğraflı sağlık raporu ister. Raporun tarihi ve numarası resmî senet veya istem belgesi içeriğinde belirtilir ve raporun aslı işlem dosyasında saklanır.

Resmî senet düzenlenmesini gerektirmeyen işlemler

MADDE 20 – (1) Resmî senet düzenlenmesini gerektirmeyen işlemlerde aynî hakların tescili için;

a) İstem, yasal veya atanmış mirasçılar tarafından yapılırsa yetkili merciler tarafından verilmiş mirasçılık belgesi,

b) İstem, vasiyet alacaklısı tarafından yapılırsa taşınmazın tanımlandığı ve tescil hükmünü de içerir tenfiz kararı veya hâkim tarafından tescil için yazılan yazı ile birlikte tenfiz kararı ve vasiyetnamenin onaylı bir örneği; vasiyet alacaklısı, yasal ve atanmış mirasçılar tarafından birlikte yapılırsa vasiyetnamenin açılıp okunduğuna dair karar ile birlikte vasiyetnamenin onaylı bir örneği,

c) Miras taksim veya miras payının devri sözleşmesinde tescil yetkisini içerir noterce düzenlenmiş sözleşme; miras taksim sözleşmesi mirasçılar arasında yazılı olarak yapılmış olup da mirasçıların imzaları noterce onaylanmamışsa tüm mirasçıların; imzaların bir kısmı onaylanmış ise imzaları onaylanmamış olanların istemleri,

ç) Hükmen yapılan kamulaştırmalarda; mahkeme kararı,

d) Cebri icra veya ortaklığın giderilmesi yoluyla yapılan satışlarda; gerçek kişi ihale alıcısının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralı nüfus bilgilerini ve fotoğrafını içeren, tüzel kişi ihale alıcılarında ise kanunlarda yazılı mercilerden alınmış yetki belgesi ile birlikte ihale alıcısı tüzel kişiliğin unvanını içeren ihalenin kesinleştiğini ve tescili belirten yetkili merciin yazısı,

e) Mahkeme kararına dayalı tescillerde; kesinleşmiş mahkeme kararı,

f) İmar uygulamalarında; kesinleşmiş imar parselasyon planları, dağıtım cetvelleri ve gerekli diğer belgeler,

g) Devlet veya kamu kurumlarınca taşınmazın tahsis veya devir yoluyla dağıtımında; ilgili kanuna uygun şekilde yetkili mercilerce verilen karar, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını ve diğer kimlik bilgilerini içerir dağıtım cetvelleri,

ğ) Arazi toplulaştırmalarında; yetkili mercilerce onanan kesinleşmiş toplulaştırma planları, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını ve diğer kimlik bilgilerini içerir dağıtım cetvelleri,

h) Kooperatiflerin ferdileşme işlemlerinde; üyelerin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını ve diğer kimlik bilgilerini içerir liste,

aranır.

Resmî senet düzenlenmesi

MADDE 21 – (1) Sözleşme düzenlenmesi gereken işlemlerde resmî senet düzenlenir.

(2) Resmî senetlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

İstem belgesi düzenlenmesi

MADDE 22 – (1) Sözleşme düzenlenmesini gerektirmeyen işlemlerde, istem sahibinin kimlik bilgileri ile merkezi nüfus idaresi sisteminden alınan yerleşim yeri bilgilerini içeren istem belgesi düzenlenir.

(2) Müdür veya görevlendireceği tapu görevlisi, istem belgesinin imzalanmasından önce işlemle ilgili tüm belgeleri kontrol eder. İşlemi hazırlama ve kontrol etme görevleri aynı kişide birleşemez. Bu hüküm tek personel bulunan müdürlüklerde uygulanmaz.

(3) İşlemde eksiklik ve yanlışlık bulunmuyorsa, kontrol görevini yapan, istem belgesinin “işlem kontrolü yapıldı” sütununa adını ve soyadını yazarak imzalar, işlemde eksiklik veya yanlışlık tespit edilmiş ise, bunlar giderilmeden imza aşamasına geçilmez.

(4) İstem sahibi belgeyi, “okudum” ibaresini yazarak imzalar. İstem belgesi, müdür veya görevlendireceği tapu görevlisi ile belgeyi düzenleyen tapu görevlisi tarafından imzalanarak müdürlük mührü ile onanır.

(5) İstem belgesinde silinti, kazıntı, çıkıntı yapılamaz.

Yevmiye defterine kayıt

MADDE 23 – (1) Yevmiye defterine, tapu sicili üzerinde işlem yapılmasını gerektiren veya reddedilen istemler kaydedilir. Tapu sicili üzerinde kayıtlı hakların birbirlerine üstünlüğü, bu deftere yazım tarih ve sıra numarasına göre belirlenir.

(2) Müdürlüğe gelen istemler;

a) Sözleşme düzenlenmesi gereken işlemlerde usulüne uygun resmî senet düzenlenerek taraflarca imzalanmasından,

b) Sözleşme düzenlenmesi gerekmeyen işlemlerde istem belgesinin imzalanmasından,

c) Resmî kurumlara ait yazıların alınmasından

sonra yevmiye defterine kaydedilir.

(3) Yevmiye defterine; işlemin yevmiye numarası, saat ve dakikası, istemde bulunanın adı ve soyadı, istemin niteliği, isteme konu taşınmazın köy veya mahalle adı, cilt ve sayfa numaraları ile işlemi hazırlayan, kontrol eden ve onaylayanın adı ve soyadı yazılır.

(4) Yevmiye defteri müdür tarafından her iş günü tarih atılarak açılır ve iş günü sonunda kapatılarak imzalanır. Yevmiye defteri işlem olmadığı günlerde açılıp kapatılmaz.

(5) Yevmiye defterine her sene başında, birden başlayan sıra numarası verilir.

(6) Müdür, müdürlük dışına çıkarken veya izin ve rapor gibi nedenlerle görevinden ayrılırken yetki verdiği memuru yevmiye defterine yazar ve imza eder. Müdür göreve dönünce, göreve başladığını yine yevmiye defterine yazar ve imza eder.

Tanık bulundurulması gereken hâller

MADDE 24 – (1) Tapu işlemlerinde, istem sahiplerinden biri veya birkaçının imza atamaması, okuma ve yazma bilmemesi, kimliklerinde şüpheye düşülmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile mevzuatın öngördüğü diğer hâllerde iki tanık bulundurulur.

(2) İstem sahibinin, işitme, konuşma veya görme engelli olması hâlinde, işlemler isteğe bağlı olarak iki tanık huzurunda yapılır. Engellinin tanık istememesi hâlinde, bu husus istem belgesinde veya resmî senette belirtilir. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, işaret dilinden anlayan yeminli bilirkişi bulundurulur.

(3) İstem sahiplerinden biri veya birkaçının Türkçe bilmemesi hâlinde, yeminli tercüman bulundurulur.

(4) Yeminli tercüman ve bilirkişinin, 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre mahkeme huzurunda yaptıkları yemine ilişkin tutanağı müdürlüğe ibraz etmeleri gerekir.

(5) Tanıklar, bilirkişi ve tercüman da resmî senedi veya istem belgesini imzalarlar. Resmî senede veya istem belgesine, tanık, bilirkişi ve tercümanın yerleşim yeri ve kimlik bilgileri yazılır. Tanık, bilirkişi ve tercümanın okuma yazma bilmesi ve fiil ehliyetine sahip olması gerekir.

(6) İşlemin yapıldığı müdürlükte görev yapanlar tanıklık ve tercümanlık yapamazlar.

İmza bilmeyenin işareti

MADDE 25 – (1) İstem sahiplerinden biri veya birkaçı imza bilmiyorsa, sol elin başparmağı, yoksa sağ elin başparmağı o da yoksa diğer parmaklardan biri ilgili belgeye bastırılır. Sol el başparmağı dışında bir parmak kullanılmışsa, hangi parmağın bastırıldığı yazılır.

(2) Mühür kullanılması hâlinde parmağın da bastırılması zorunludur.

(3) Tanıklar, mühür ve parmak izini onaylarlar.

İstemin reddedilmesi

MADDE 26 – (1) Mevzuat ve bu Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve 4721 sayılı Kanunun 1011 inci maddesine göre geçici tescil şerhine de imkân bulunmayan istemler geciktirilmeden, gerekçesi, itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedilir.

(2) Ret kararının varlığı, tarih ve yevmiye numarası esas alınarak kütüğün beyanlar sütununda belirtilir. İstemin reddi halinde, ret gerekçesi giderilmeden reddin konusu tapu işlemi yapılamaz.

(3) Ret kararı, istem sahibine elden veya 11/2/1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir.

(4) Ret kararına, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Mülkiyet Hakkı ve Sınırlı Aynî Hakların Tescili

Tescilin şekli

MADDE 27 – (1) İstem, yevmiye defterine kaydedildikten sonra, aynı tarih ve yevmiye numarası ile kütüğe tescil edilir. Tescil, siyah veya mavi mürekkepli kalemle ve kitap harfleriyle okunaklı şekilde yazılır. Kütük üzerinde kazıntı, silinti ve çıkıntı yapılamaz.

Mülkiyet hakkının tescili

MADDE 28 – (1) Kütük sayfası malik sütunundaki devreden kişinin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası kırmızı mürekkepli kalemle çizilir ve yine kırmızı mürekkepli kalemle tarih ve yevmiye numarası yazılır. Malik sütununun ilk beş satırına yeni malikin adı, soyadı ve baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası yazılır.

(2) Tüzel kişilerin unvanı tam olarak yazılır.

(3) Paylı mülkiyette pay miktarı; paydaşların adı, soyadı ve baba adından sonraki kısımda, kesirli olarak gösterilir.

(4) Bir paydaş sonradan başka bir paya sahip olduğu takdirde, paylar üzerinde herhangi bir kısıtlama bulunmaması hâlinde payın tescili sırasında payların toplamı yazılır. Kısıtlamanın terkin edilmesi durumunda, paylar re’sen birleştirilerek edinme sebebi sütununa pay birleştirmesi ifadesi yazılır.

(5) Elbirliği mülkiyette elbirliğini doğuran neden, malik adlarının ortak paranteze alınmasından sonra belirtilir.

(6) Aynı malike ait birden çok taşınmaz birbirine bitişik olmasa da, malikin istemiyle TAKBİS üzerinde müşterek tapu kütüğüne kaydedilerek, taşınmaz sayfa numaraları ile bağlantı sağlanır. Bu durumda, müşterek tapu kütüğüne kaydedilen taşınmazların asıl sayfaları üzerinde, herhangi bir işlem yapılamaz. Müşterek tapu kütüğünden çıkarılan taşınmazlar üzerindeki mevcut hak ve yükler, taşınmazların asıl sayfalarına nakledilir.

Ortaklaşa kullanılan yerlerin tescili

MADDE 29 – (1) Sosyal tesis, ticarî mahal, yüzme havuzu, tenis kortu gibi taşınmaz veya bağımsız bölümler ortaklaşa kullanıma ayrılmış ise, malik sütununa yararlanan taşınmazların ada ve parsel veya bağımsız bölüm numaraları yazılır.

(2) Ortaklaşa kullanılan yerler, yararlanan taşınmazlarla aynı ada ve parsel içerisinde olabileceği gibi, ortak sınırı olmaksızın ayrı ada ve parsellerde de bulunabilir.

(3) Yararlanan taşınmazların kütük sayfasının beyanlar sütununa, ortaklaşa kullanılan taşınmazın, hangi ada ve parsel veya bağımsız bölümle ortak olduğu belirtilir.

(4) Ortaklaşa kullanılan yerler, kanunî istisnalar dışında, yararlanan bütün taşınmaz maliklerinin birlikte istemleri olmadan paylı mülkiyete dönüştürülemez.

İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili

MADDE 30 – (1) İrtifak hakları, kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tescil edilir.

(2) Kişisel irtifak hakları, ilgili taşınmazın kütük sayfası irtifak hakları sütununda mükellefiyet anlamına gelen “m” harfi ile gösterilir. Hak sahibinin adı, soyadı ve irtifak hakkının çeşidi belirtilerek ve varsa süresi yazılarak tescil edilir. Bu hakları tescilinde, ayrıca her bir irtifak hakkı için “a” harfinden başlamak üzere alfabenin tüm harfleri (a, b, c, ç, … g, ğ, … ı, i, j… gibi) kullanılır.

(3) Taşınmaz lehine kurulan irtifak hakları, lehine irtifak hakkı kurulan taşınmazın kütük sayfasında hak anlamına gelen “h” harfi ile aleyhine irtifak hakkı kurulan yüklü taşınmazın kütük sayfasında ise, “m” harfi ile gösterilir. Yararlanan taşınmazın kütük sayfası irtifak hakları sütununda, yüklü taşınmaz üzerinde tescil edilecek irtifak hakkının niteliği belirtilir. Yüklü taşınmazın kütük sayfasında ise, yararlanan taşınmaz lehine kurulan irtifak hakkının niteliği tescil edilir. Taşınmaz lehine kurulacak irtifak hakları planında da gösterilir.

(4) Taşınmaz yükü, yüklü taşınmazın kütük sayfası irtifak hakları sütununa tescil edilir. Hak sahibi ve kıymeti belirtilir. Belirli bir taşınmaz lehine yük söz konusu ise, aynı zamanda yararlanan taşınmaz kütük sayfası irtifak sütununda niteliği de belirtilerek tescil edilir.

(5) Bağımsız ve sürekli irtifak hakları ise, tapu kütüğünün en son sayfasına tescil edilir, taşınmaz ve üzerindeki hakların tapu kütüğü sayfaları arasında bağlantı sağlanır.

Rehin haklarının tescili

MADDE 31 – (1) Taşınmaz rehni, kütük sayfasının ilgili sütununa aşağıdaki şekilde tescil edilir:

a) Her bir rehin hakkı için, “A” harfinden başlamak üzere alfabenin tüm harfleri (A, B, C, Ç, … G, Ğ,… I, İ, J… gibi) kullanılır.

b) Tescilde, ipotek “İ”, ipotekli borç senedi “İ.B.S.”, irat senedi “İ.S.” harfleriyle gösterilir.

c) Alacaklının adı, soyadı ve baba adı, tüzel kişinin unvanı tam olarak yazılır, ipotekli borç senedi hamiline yazılı ise bu durum belirtilir.

ç) Rehin miktarı, varsa faiz oranı, rehin derecesi, rehin süresi ile tescil tarihi ve yevmiye numarası yazılır. Faiz oranı değişken ise, düşünceler sütununda belirtilir. Rehin haklarının terkini için sonraki ilk satır boş bırakılır.

(2) Rehin hakkının kuruluşundaki şartlarda yapılan değişikliğe ait sözleşmeler, alacağın kısmen ödenmesine ilişkin istemler, 11/1/2011 tarih ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 183 üncü maddesi uyarınca yapılacak alacağın devri sözleşmeleri ve benzerleri düşünceler sütununda belirtilir.

(3) Boşalan dereceye geçme hakkı veren sözleşmeler, şerhler sütununda gösterilir.

Müşterek rehnin tescili

MADDE 32 – (1) Birden çok taşınmazın aynı alacak için rehnedilmesi hâlinde, tescil aşağıdaki şekilde yapılır;

a) Aynı malike ait birden çok taşınmaz veya pay aynı alacak için rehin edilirse; ilgili taşınmazların kütük sayfaları rehin sütununa alacak miktarının tamamı tescil edilmekle birlikte, düşünceler sütununda hangi taşınmazlarla müşterek rehinli olduğu belirtilir.

b) Müştereken ve/veya müteselsilen borçlu kimselere ait birden çok taşınmaz veya pay aynı alacak için rehin edilirse; ilgili taşınmazların kütük sayfaları rehin sütununa alacak miktarının tamamı tescil edilmekle birlikte, düşünceler sütununda hangi taşınmazlarla müşterek rehinli olduğu belirtilir.

c) Müşterek ve/veya müteselsil borç durumu söz konusu olmaksızın aynı alacak için birden çok kişiye ait taşınmaz veya pay rehnedilirse; taşınmaz veya paylardan her birinin bu alacağın belli bir kısmı için rehin edilmesi gerekir. İlgili taşınmazların kütük sayfaları rehin sütununa, rehin miktarından taşınmaza isabet eden miktarı tescil edilir. Her bir taşınmaz veya payın ne miktar için rehnedildiği belirtilmezse istem reddedilir.

ç) Bir rehin hakkı, 28 inci maddenin altıncı fıkrası gereğince oluşturulan müşterek tapu kütüğü sayfasına kaydedilen taşınmazların tamamını kapsamadıkça, bu sayfaya tescil olunamaz. İstem konusu rehin hakkı müşterek tapu kütüğü sayfasında tescilli bulunan taşınmazlardan bazılarını kapsamakta ise, rehin kapsamı dışında kalan taşınmaz, müşterek tapu kütüğü sayfasından çıkartılarak kayıtların taşınması hükümleri dikkate alınmak suretiyle tapu kütüğüne re’sen nakledilir.

Paylı mülkiyete konu taşınmazlarda payın rehni

MADDE 33 – (1) Paylı mülkiyete konu taşınmazlarda payın rehnedilmesi hâlinde, hangi payın rehinli olduğu düşünceler sütununda belirtilir.

(2) Taşınmaz, paylara ayrılarak rehnedilemeyeceği gibi, bir paydaşın payı da bölünerek rehnedilemez.

(3) Pay üzerinde rehin kurulduktan sonra, paydaşlar taşınmazın tamamını rehnedemezler.

(4) Elbirliği mülkiyeti, paylı mülkiyete çevrilmeden herhangi bir ortağın payı rehnedilmez.

Korunmuş miktar

MADDE 34 – (1) Sonradan kurulacak rehin hakkı için boş derece bırakılmak istenirse, rehindeki şekle uyulmak kaydıyla, kütüğün rehin sütunu alacaklı adı kısmına “korunmuş miktar” ibaresi ve alacak sütununa da miktarı yazılır. Faiz ve müddet sütunu boş bırakılır.

Düşünceler sütunu

MADDE 35 – (1) Rehin haklarına ilişkin düşünceler sütunundaki rehinle ilgili belirtmeler, rehin hangi harf ile tescil edilmiş ise, o harf kullanılarak yazılır.

(2) Aynı rehin için birden fazla belirtme yazılması hâlinde de aynı harf kullanılır.

(3) Rehinli pay devredilirse, düşünceler sütunundaki eski malikin adı çizilip, devir işlemine ilişkin tarih ve yevmiye ile rehne ait harf kullanılmak suretiyle yeni malikin adı yazılır.

(4) Rehnin terkini hâlinde, düşünceler sütunundaki rehne ilişkin belirtmeler ve varsa boşalan dereceye geçme hakkı şerhi de terkin edilir.

(5) Zanaatkârlar ve yüklenicilerin kanunî ipoteklerinin tescilinde, düşünceler sütununa “zanaatkâr ve yüklenici ipoteği” olduğu belirtilir.

Tescilin kontrolü

MADDE 36 – (1) Müdür veya görevlendireceği tapu görevlisi, tescil kontrolünü yapar. Tescil ve tescili kontrol etme görevleri aynı kişide birleşemez. Bu hüküm tek personel bulunan müdürlüklerde uygulanmaz.

(2) Tescilde eksiklik ve yanlışlık bulunmuyorsa, kontrol görevini yapan, istem belgesinin ilgili sütununa “tescil kontrolü yapıldı” ibaresiyle birlikte adını ve soyadını yazarak imzalar.

ALTINCI BÖLÜM

İpotekli Borç Senedi, İrat Senedi ve Taşınmaz Karşılık

Gösterilerek Çıkarılan Senetler
Değerleme yapılması ve taşınmaz değerleme komisyonu

MADDE 37 – (1) İpotekli borç senedi veya irat senedi yoluyla rehin hakkı kurulması için rehin konusu taşınmazın değeri komisyon tarafından tespit edilir.

(2) Taşınmaz değerleme komisyonu; müdürün başkanlığında, kadastro müdürlüğünden varsa mühendis yoksa kontrol memuru, defterdarlık veya malmüdürlüğünden bir temsilci, ilgisine göre belediye encümeni veya il veya ilçe idare kurulu tarafından belirlenecek bir teknik eleman, değeri tespit edilecek taşınmaz tarım arazisi ise tarım müdürlüğünce, konut veya arsa ise ticaret veya sanayi odası tarafından belirlenecek bir teknik eleman olmak üzere beş kişiden oluşur.

(3) Komisyon üyeleri, müdürün yazılı talebi üzerine ilgili idarelerce yedi gün içerisinde belirlenerek müdürlüğe bildirilir. Komisyon; müdürün üyelere yazılı olarak bildireceği yer, gün ve saatte, üye tam sayısı ile toplanır ve salt çoğunlukla alacağı kararla değeri belirler. Karara katılmayan üye katılmama gerekçesini yazmak zorundadır.

(4) Komisyon üyelerine, çalışacakları günler için ücret ödenir. Bu ücret, 10/2/1954 tarih ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun birinci derecedeki memurlara öngördüğü miktarın üç katından fazla olmamak üzere Genel Müdürlükçe belirlenir.

(5) Değer tespitiyle ilgili ücret, keşif ve inceleme giderleri ilgililer tarafından ödenir.

(6) Taşınmazın kayıtlı bulunduğu müdürlüğün yetki alanı dışındaki taşınmaza yönelik ipotekli borç senedi veya irat senedi kurulması talep edilirse, değer tespiti taşınmazın kayıtlı bulunduğu müdürlük tarafından yapılır.

İpotekli borç senedi için değer tespiti

MADDE 38 – (1) Taşınmazın değeri;

a) Cinsi,

b) Yüzölçümü,

c) Emlak vergisi beyan değeri,

ç) Varsa resmî makamlarca yapılmış değer takdiri,

d) Getireceği gelir,

e) Arsa ve arazilerde emsal satış değerleri,

f) Binalarda resmî maliyet değeri ve yıpranma payı,

g) Değerini etkileyecek diğer nitelikleri,

esas alınarak bir rapora dayalı olarak tespit edilir.

(2) Taşınmazın komisyon tarafından tespit edilmiş değerini aşan miktar için ipotekli borç senedi yoluyla rehin hakkı kurulamaz.

İrat senedi için değer tespiti

MADDE 39 – (1) İrat senedi, tarım arazisi, binalar veya üzerinde bina yapılabilecek arsalar üzerinde kurulur.

(2) İrat senedindeki alacak miktarı; irat senedi tarım arazisi üzerinde kurulacaksa, arazinin gelir değerinin, bina veya arsa üzerinde kurulacaksa gelir değeri ile bina veya arsanın rayiç değeri ortalamasının beşte üçünü aşamaz.

Gelir değerinin tespit edilmesi

MADDE 40 – (1) Tarım arazisinin gelir değeri, yıllık olağan kira ile ortalama kira bedeli toplamının yarısının (10) rakamı ile çarpımından elde edilecek tutardır. Olağan kira, araziyi işleten kimsenin emek ve masrafına karşılık makul bir kazanç elde etmesine elverişli olan kiradır. Ortalama kira, değeri belirlenecek arazinin geriye doğru on senelik getirdiği kira toplamının onda biridir.

(2) Gelir değeri tespit edilecek taşınmaz kiraya verilmemiş olur ve bulunduğu bölge içinde veya civar bölgelerde karşılaştırma yoluyla olağan ve ortalama kirayı da belirleme mümkün olmaz ise, genel hâsılatın ortalaması bulunur. Hâsılat ortalamasının bulunmasında, on yılda getirdiği hâsılat gözönüne alınır. Tarımın gerektirdiği masraf düşülüp, kalan net hâsılat kabul edilerek on yıllık toplamı, gelir değeri kabul edilir.

İpotekli borç senedi veya irat senedinin düzenlenmesi

MADDE 41 – (1) ipotekli borç senedi ve irat senedi nama veya hamile yazılı düzenlenebilir. Bu senetler yüklü taşınmazın maliki adına da düzenlenebilir.

(2) İpotekli borç senedi ve irat senedinin şekli Genel Müdürlükçe belirlenir.

(3) Bu senetlerde taşınmazın kayıtlı bulunduğu kütüğün; il ve ilçesi, mahallesi veya köyü, pafta, ada ve parsel numaraları, cinsi, cilt ve sayfa numarası, tespit edilen resmi değeri, rehin hakkı ile ilgili bilgiler ve taşınmaz üzerindeki tüm kısıtlamalar yer alır.

(4) Bir senet iptal edilip de yerine yeniden senet verildiğinde, yeni senette eski senedin yerine verildiği belirtilir.

(5) İpotekli borç senedi ve irat senedi, taşınmaz maliki ve borçlu tarafından birlikte imzalanır.

(6) İpotekli borç senedi ve irat senedi tapu siciliyle karşılaştırılarak, kapsamı sicil içeriğine uygun olduğu takdirde müdür ile defterdar veya malmüdürü tarafından imzalanır.

(7) İpotekli borç senedi veya irat senedi düzenlenirken, alacaklı, borçlu ve taşınmaz malikinin birlikte ortak bir temsilci atamaları halinde temsilcinin adı ve soyadı, ipotekli borç senedi veya irat senedinde ve kütüğün düşünceler sütununda belirtilir.

(8) Müdür, borçlunun ve kısıtlanan taşınmaz malikinin yazılı istemiyle senedi alacaklıya veya temsilcisine teslim eder.

Birden çok taşınmazın kısıtlanmasında senetler

MADDE 42 – (1) Aynı alacak için aynı malike veya müşterek ve/veya müteselsil borçlu olan kimselere ait birden çok taşınmaz üzerinde ipotekli borç senedi veya irat senedi kurulursa tek bir senet verilir.

(2) Aynı alacak için birden çok kişiye ait taşınmaz veya payı üzerinde müşterek borç durumu söz konusu olmaksızın ipotekli borç senedi veya irat senedi kurulursa, taşınmazı kısıtlayan her alacak için ayrı senet verilir.

Rehin kapsamına sonradan taşınmaz ilavesi

MADDE 43 – (1) Bir ipotekli borç senedinin ve irat senedinin kurulmasından sonra, başkaca taşınmazların aynı rehin hakkına dahil edilmesi, bu bölümdeki hükümlere göre yapılır.

İpotekli borç senedi ve irat senedi üzerinde yapılacak değişiklikler

MADDE 44 – (1) İpotekli borç senedi ve irat senedi kayıtlarının değiştirilmesi tarafların anlaşması ve senetlerin müdürlüğe verilmesi ile yapılabilir. Anlaşma olmazsa mahkeme kararı olmadan değişiklik yapılamaz.

(2) Kayıt üzerinde yapılan değişiklikler, senetler üzerine de yazılmak suretiyle müdür ile defterdar veya malmüdürü tarafından imzalanır.

Seri halinde senet çıkarılması

MADDE 45 – (1) 4721 sayılı Kanunun 931 inci maddesi uyarınca seri halinde senet çıkarılırsa, rehinle ilgili işlemlerden başka, çıkarılan senetlerin adedi, taşınmazın kayıtlı olduğu kütük sayfasının rehin haklarına ait düşünceler sütununda belirtilir.

(2) Tahvilleri güvence altına almak üzere çıkarılan ipotekli borç veya irat senetleri, rehin olarak tescil edilirken, tahvillerin nama veya hamiline yazılı olduğu alacaklılar sütununda ayrıca belirtilir. Tahvillerin adet ve niteliği ile varsa alacaklı ve borçluyu temsil eden kişinin adı rehin haklarına ait düşünceler sütununda belirtilir.

YEDİNCİ BÖLÜM

Şerhler ve Beyanlar

Şerhler sütunu

MADDE 46 – (1) Kütüğün şerhler sütununa kişisel haklar, tasarruf yetkisini kısıtlayan veya yasaklayan şerhler, geçici tescil şerhleri ile kanunlarda öngörülen diğer hususlar yazılır.

Kişisel hakların şerhi için aranacak belgeler

MADDE 47 – (1) Kişisel hakların, şerhler sütununa kaydı için;

a) Satışla birlikte kurulan gerialım hakkı, bağışla birlikte kurulan bağışlayana dönme hakkı, rehinle birlikte kurulan boşalan dereceye geçme hakkı ve irtifak hakkı vaadi için resmî senet,

b) Satış sözleşmesinden ayrı olarak düzenlenen gerialım hakkı, bağış sözleşmesinden ayrı olarak düzenlenen bağışlayana dönme hakkı ve rehinden ayrı olarak düzenlenen boşalan dereceye geçme hakkı için noterce düzenlenen sözleşme,

c) Alım, taşınmaz satış vaadi, bağışlama vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat hakkı için noterce düzenlenen sözleşme,

ç) Sözleşmeden doğan önalım hakkı ve taşınmaz kiraları için yazılı sözleşme,

aranır.

Tasarruf yetkisini kısıtlayan şerhler için aranacak belgeler

MADDE 48 – (1) Tasarruf yetkisini kısıtlayan şerhler için;

a) Haciz ve ihtiyati haciz için yetkili merciin resmî yazısı,

b) Devretmekle yükümlü önmirasçı atama hâlinde vasiyetnamenin onaylı bir örneği ve şerhi içeren mahkeme yazısı,

c) Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin hâllerde mahkeme kararı,

ç) Kanunların kısıtlayıcı şerh verilmesini öngördüğü diğer hâllerde kanunda belirtilen belgeler,

aranır.

Tasarruf hakkını yasaklayan şerhler için aranacak belgeler

MADDE 49 – (1) Tasarruf hakkını yasaklayan şerhler için;

a) İhtiyatî tedbir için mahkeme kararı veya yazısı,

b) Kamu haczi, iflas veya konkordato ile verilen sürenin şerhi için yetkili merciin resmî yazısı,

c) Aile konutu şerhi için merkezi nüfus idaresi sisteminden veya nüfus müdürlüğünden alınan yerleşim yeri belgesi ile medeni hâli gösterir nüfus kayıt örneği,

ç) Aile yurdu kurulması hâlinde mahkeme kararı veya yazısı,

d) Eşlerden birinin taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılması hâlinde mahkeme kararı,

e) Kanunların yasaklayıcı şerh verilmesini öngördüğü diğer hâllerde kanunda belirtilen belgeler,

aranır.

Geçici tescil şerhi

MADDE 50 – (1) İddia edilen bir aynî hakkın güvence altına alınmasının gerektiği veya tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki eksikliklerin sonradan tamamlanmasına kanunun olanak tanıdığı hâllerde, bütün ilgililerin istemi veya hâkim kararı ile geçici tescil şerhi verilebilir.

Şerhin şekli

MADDE 51 – (1) Şerhler, kütük sayfasındaki özel sütuna, konusu, süresi, tarih ve yevmiye numarası ile varsa değeri gösterilerek yazılır, terkini için sonraki ilk satır boş bırakılır.

(2) Geçici tescil şerhleri “G.T.Ş.” harfleriyle gösterilir. Kesin tescil, terkin olunacak geçici tescil şerhinin tarih ve yevmiye numarası ile yapılır.

(3) Şerhle yükümlü taşınmaz devre konu olursa, varsa şerhler sütunundaki eski malikin adı çizilip, şerhin tarih ve yevmiye numarası değiştirilmeksizin, devir işlemine ilişkin tarih ve yevmiye numarası ile yeni malikin adı yazılır.

Beyanlar sütununda belirtme

MADDE 52 – (1) Kütüğün beyanlar sütununa, mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar tarih ve yevmiye numarası belirtilerek yazılır.

(2) Tescil, değişiklik, terkin veya düzeltmeyi yolsuz duruma getiren hukukî veya teknik sebeplerin Müdürlükçe tespiti hâlinde, bu husus kütüğün beyanlar sütununda re’sen belirtilir.

Eklentilerin yazımı

MADDE 53 – (1) Eklentiler, mülkiyet hakkı sahibinin yazılı istemi üzerine, kütüğün beyanlar sütununa tarih ve yevmiye numarası ile yazılır.

(2) İstem sahibinin dilekçesinde eklentinin adedi, cinsi ve kıymeti gösterilir.

(3) 23/6/1965 tarih ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun eklentiye dair hükümleri saklıdır.

Kurulmaları artık mümkün olmayan aynî hakların yazımı

MADDE 54 – (1) 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulmaları artık mümkün olmayan aynî haklar, ilgili taşınmaz kütüğünün beyanlar sütununa yazılır. Bu hakların tasarruf işlemleri, bağımsız ve sürekli hakların kayıt usulüne tâbidir.

Vesayet kararlarının yazımı

MADDE 55 – (1) Müdürlüğün, hak sahibinin vesayet altına alındığına veya vesayetin kaldırıldığına dair mahkeme kararlarından yazılı olarak bilgisi olursa, bu durum taşınmazın kütüğünün beyanlar sütununa tarih ve yevmiye numarası ile yazılır.

Zanaatkârlar veya yüklenicilerin işe başlama tarihinin yazımı

MADDE 56 – (1) İşe başlama tarihi, hak sahibi, zanaatkâr veya yüklenicinin bildirimi üzerine beyanlar sütununa yazılır.

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Taşınmazların Bölünmesi, Birleştirilmesi, Taksimi ve Kayıtların Taşınması
Taşınmazın bölünmesi

MADDE 57 – (1) Bir taşınmazın bölünmesi sonucunda oluşan her yeni taşınmaz için bir kütük sayfası açılarak tescil edilir.

Yararlanan taşınmaz yönünden irtifak haklarının taşınması

MADDE 58 – (1) İrtifak hakkından yararlanan taşınmazın bölünmesi hâlinde kural olarak, irtifak hakkı her taşınmaz yararına devam eder. Ancak bu haktan bir veya birden fazla taşınmaz yararlanıyorsa, yüklü taşınmaz maliki irtifak hakkının diğer taşınmazlardan terkinini isteyebilir. Müdürlük, bu istemi irtifak hakkı sahibine bildirir ve bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde itiraz edilmezse irtifak hakkı terkin edilir.

Yüklü taşınmaz yönünden irtifak haklarının taşınması

MADDE 59 – (1) Yüklü taşınmazın bölünmesi hâlinde kural olarak, irtifak hakkı her taşınmaz üzerinde devam eder. Ancak, irtifak hakkı belirli taşınmazlar üzerinde kullanılmazsa, bu taşınmazların maliklerinden her biri kendi taşınmazı üzerindeki irtifak hakkının terkinini isteyebilir. Müdürlük, bu istemi irtifak hakkı sahibine bildirir ve bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde itiraz edilmezse irtifak hakkı terkin edilir.

Taşınmazların bölünmesinde rehnin taşınması veya paylaştırılması

MADDE 60 – (1) Taşınmazların bölünmesinde, rehin hakları yeni taşınmazların tamamına aynen nakledilir. Bu durumda, yeni oluşan taşınmazların kütük sayfalarının düşünceler sütununda, rehinlerin birbirleriyle bağlantıları belirtilir ve taşınmazın bölünmesi ile rehnin taşınması alacaklılara hemen bildirilir.

(2) Taşınmazların bölünmesi sırasında, rehnin ayrılan parçaların kıymeti oranında veya farklı oranlarda paylaştırılması istenilirse; taraflar arasında sözleşme varsa sözleşme hükümlerine, rehin alacaklısının onayının bulunması hâlinde ise bu onaya göre rehin hakları oluşan taşınmazlara nakledilir.

Bölünme yolu ile taksimde rehnin taşınması

MADDE 61 – (1) Paylı mülkiyete konu bir taşınmazın paydaşlarından biri veya birkaçının payı üzerinde rehin hakkı olup da, bu taşınmazın bölünerek taksimi istenilirse, rehin alacaklısının onayı alınır. Rehin alacaklısı onay vermezse, istemde bulunan tarafın mahkemeden alacağı karara göre işlem yapılır ve işlem sonucu alacaklılara hemen bildirilir.

(2) Paydaşlar, rehin haklarının hukukî sonuçlarını kabul ederek rehnin bölünme sonucunda oluşacak taşınmazlarına müşterek rehin olarak aynen taşınmasına onay verirlerse, bu duruma göre işlem yapılır.

Aynen taksimde rehin hakkının taşınması

MADDE 62 – (1) Aynı hissedarlara ait birden fazla taşınmaz, müşterek ve müteselsil rehinli olup, bölünme söz konusu olmaksızın taksim edilir ise, rehin bütün taşınmazlar üzerinde olduğu gibi korunur, işlemin sonucu alacaklıya hemen bildirilir,

(2) Aynı hissedarlara ait birden fazla taşınmaz, müşterek ve müteselsil sorumlu olmaksızın ayrı ayrı rehinli olup, aynen taksimi istenirse, rehin alacaklısının onayı alınır. Rehin alacaklısı onay vermezse, istemde bulunan tarafın mahkemeden alacağı karara göre işlem yapılır ve işlem sonucu alacaklılara hemen bildirilir.

(3) Hissedarlar, rehin haklarının hukukî sonuçlarını kabul ederek rehnin aynen taksim sonucunda oluşacak taşınmazlarına müşterek rehin olarak aynen taşınmasına onay verirlerse, bu duruma göre işlem yapılır.

Yararlanan ve yüklü taşınmazın bölünmesi

MADDE 63 – (1) Yararlanan ve yüklü taşınmazın bölünmesinde kütük sayfasında mevcut hak ve yükler, oluşan yeni taşınmazların kütük sayfalarına aynen nakledilir ve beyanlar sütununda aralarındaki bağlantı gösterilir.

Şerhler ve beyanların taşınması

MADDE 64 – (1) Bir taşınmazın bölünmesinde, üzerindeki bütün şerh ve beyan kayıtları, oluşan taşınmazların sayfalarına aynen nakledilerek aralarında bağlantı sağlanır. Şerh veya beyan kaydının hangi taşınmaz üzerinde devam ettiği hukuken ve teknik açıdan belirlenebiliyorsa, kaydın sadece o taşınmaza nakledilmesiyle yetinilir.

(2) Taşınmazın bölünme yolu ile taksiminde, şerhler ve beyanlar 60 ıncı ve 61 inci madde hükümleri uyarınca nakledilir.

Yeni parsel oluşumunu gerektirmeyen bölünmelerde hakların durumu

MADDE 65 – (1) Taşınmazın kamulaştırma nedeniyle, hakların ve yüklerin aktarılmasına gerek olmaksızın bir parçasının ayrılarak sicilden terkini gerekiyor ise, kütük sayfası, taşınmazın diğer kısmı için olduğu gibi bırakılır. Ayrılan parçanın yüzölçümü, ayırma tarihi ve yevmiye numarası ile ayırma nedeni taşınmazın yüzölçümü kısmında gösterilir ve miktarından düşülür. İşlemin sonucu, kütükteki bütün hak sahiplerine ve kamulaştırmayı yapan idareye bildirilir.

(2) Malikin istemiyle kamuya ayrılan alanlara terk hâlinde ise, kütükteki bütün hak sahiplerinin onayı aranır.

Birleştirme ve hakların taşınması

MADDE 66 – (1) Aynı veya değişik maliklere ait birbirine bitişik taşınmazların birleştirilmesi mümkündür.

(2) Birleştirilecek taşınmazların üzerinde sınırlı aynî haklar ile şerhedilmiş kişisel haklar var ise, bütün hak sahiplerinin onayı alınır.

(3) Aynı malike ait yüklü olmayan bir taşınmaz ile yüklü bir taşınmazın birleştirilmesi istenildiğinde, hak sahiplerinin onayı aranmaz.

(4) Yapılacak planlarla yola cepheli duruma gelen taşınmazlar üzerinde geçit hakkı bulunması hâlinde, birleştirme işleminde geçit hakkı lehtarının onayı aranmaz. 4721 sayılı Kanunun 1026 ncı maddesi uyarınca yüklü taşınmaz malikinin istemine istinaden birleştirme sonucu yola cepheli hâle gelen taşınmazların lehine olan geçit hakkı terkin edilir ve geçit hakkı lehtarına hemen bildirilir.

(5) Birleştirilen taşınmazlar üzerindeki hak ve yükler, yeni oluşan taşınmazın kütük sayfasına aynen nakledilir. Nakledilen haklar ve yüklerin paydaşlardan hangisine ait olduğu da ayrıca belirtilir ve eski sayfalar kapatılır.

Sayfa kapatılması ve yeni sayfa açılması

MADDE 67 – (1) Bölünme, birleştirme, taşınmaz kaydının terkini ve aktarılması durumlarında kütük sayfası kapatılır. Bunun için “Sayfa No” sütunu sol üst köşeden sağa çapraz tek çizgiyle, “Mülkiyet” sütununda maliklerden sonra gelen ilk boş satır da yatay olmak üzere kırmızı mürekkepli kalemle ve çift çizgi ile çizilir. Beyanlar sütununda kütük sayfasının kapatılma nedeni yine kırmızı mürekkepli kalemle açıklanarak, işlemle ilgili tarih ve yevmiye numarası yazılır.

(2) Kapatılan kütük sayfası ile birlikte varsa ek sayfalar da aynı şekilde kapatılır.

(3) Bir taşınmaza ait kütük sayfası yıpranma veya kopma gibi nedenlerle kullanılamaz veya okunamaz hâle gelirse, re’sen kapatılır ve yeni sayfa açılır.

(4) Kapatılan sayfa ve sayfalar üzerindeki terkin edilmemiş haklar ve beyanlar, açılan yeni sayfaya kendi tarih ve yevmiye numaraları değiştirilmeden aynen nakledilir. Kapatılan sayfa üzerinde işlem yapılamaz.

(5) Kat mülkiyeti veya kat irtifakına tâbi taşınmazların tescilinde ve kütük sayfalarının açılıp kapatılmasında 634 sayılı Kanun hükümleri saklıdır.

Ek sayfa açılması

MADDE 68 – (1) Bir taşınmazın kayıtlı olduğu kütük sayfasının sütunlarından herhangi birisinin dolması hâlinde, ilgili mahalle veya köyün son kütüğünde ilk boş sayfa açılır ve sayfanın numara sütunundaki ek sayfa numarası ile karşılıklı bağlantı sağlanır. Açılan ek sayfalarda taşınmazın yüzölçümü ve niteliği belirtilmez.

DOKUZUNCU BÖLÜM

Terkin, Değişiklik ve Düzeltmeler
Terkin

MADDE 69 – (1) Tapu sicilinde terkin, tescilin kendisine hak sağladığı kimsenin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır.

(2) Kayıtların terkininde, tescil istemleriyle ilgili hükümler uygulanır.

(3) Kanunda açıkça gösterilen hâller ile şerhedilmiş kişisel haklarda ve tescil edilmiş taşınmaz lehine veya kişisel irtifak haklarında belli bir süre söz konusu ise, bu sürenin dolması hâlinde taşınmaz malikinin istemi üzerine terkin işlemi yapılır.

(4) Bir aynî hakkın veya şerhedilmiş kişisel hakkın diğer sebeplere dayalı olarak sona ermesiyle kayıt hukukî değerini kaybettiği takdirde, yüklü taşınmaz maliki, terkini isteyebilir. Müdürlük, bu istemi yerine getirirse her ilgili, bu işlemin kendisine tebliğ tarihinden başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabilir.

(5) 21/7/1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca takip edilen kamu alacaklarına ilişkin haciz, iflas, konkordato ile verilen süre ve 9/6/1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 150/c maddesi şerhi bulunan taşınmazlar hariç olmak üzere, tapu siciline yapılan şerhten itibaren iki yıllık sürenin sonunda Müdürlüğe yenilendiği bildirilmemiş olan hacizler, taşınmaz malikinin istemi üzerine terkin edilir ve durum icra müdürlüğüne bildirilir.

Terkinin şekli

MADDE 70 – (1) Tapu sicili üzerinde yapılacak terkinler, terkin edilecek hakla ilgili kaydın üzerinin kırmızı mürekkepli kalemle çizilmesi ve altındaki satıra yine kırmızı mürekkepli kalemle “terkin edildi” ibaresi ile tarih ve yevmiye numarasının yazılması ve müdürün veya görevlendireceği tapu görevlisinin imzalamasıyla olur.

(2) Hakkın tescilinde harf kullanılmış ise, terkininde de aynı harf kullanılır.

İpotekli borç senedi ve irat senedinin iptali

MADDE 71 – (1) İpotekli borç senedi veya irat senedinin iptali, kırmızı mürekkepli kalemle çapraz çizgi çekilmek ve terkin edildiği hususu yazılmak, terkine ilişkin tarih ve yevmiye numarası belirtilmek ve müdür tarafından imzalanmak suretiyle yapılır.

(2) İpotekli borç senedi veya irat senedi yıpranmış ve okunamayacak hale gelmiş ise, aynı usulle ve üzerine iptal nedeni yazıldıktan sonra iptal edilip, yeniden verilme nedeni belirtilmek suretiyle yeni senet verilir. Yeni senet müdür ile defterdar veya malmüdürü tarafından imzalanır. İptal edilen senetler kütük sayfasına ait dosyada saklanır.

Kaydın değiştirilmesi

MADDE 72 – (1) Tapu sicilinde değişiklik, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır.

(2) Tapu sicilindeki değişiklikler, üzerinin kırmızı mürekkepli kalemle çizilip, değişiklik tarih ve yevmiye numarasıyla yeni kaydın yazılması suretiyle yapılır.

(3) Önceki kayıt bir harfle yazılı ise, değişiklikte de aynı harf kullanılır.

(4) Rehinli alacağın kısmen ödenmesi veya rehnin miktar, faiz, derece, süre gibi unsurlarında yapılacak değişiklikler, düşünceler sütununda ilgili rehnin harfi kullanılmak suretiyle belirtilir.

Rehinli alacağın devri

MADDE 73 – (1) Rehinli alacağın devri hâlinde; kütük sayfasının ilgili sütununda eski alacaklının adı, soyadı ve baba adı kırmızı mürekkepli kalemle çizilir ve üzerine düşüncelere bakınız anlamına gelen “D.B.” harfleri, düşünceler sütununda da rehinle ilgili harfle yeni alacaklının adı, soyadı, baba adı ile işleme ait tarih ve yevmiye numarası yazılır.

Ana veya yardımcı siciller üzerindeki düzeltmeler

MADDE 74 – (1) Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re’sen düzeltme yapılır.

(2) İstem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanır ve sicilde buna uygun düzeltme yapılır.

(3) Ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması hâlinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere dayalı başvuruları üzerine, istem yevmiye defterine kaydedilerek gerekli düzeltme yapılır.

(4) Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekir. İlgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26/9/2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılır.

(5) Yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurları aranır.

(6) Müdürlük, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri tebliğ etmekle yükümlüdür.

Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi

MADDE 75 – (1) Kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine;

a) Senetsizden tespitlerde; nüfus kayıt örneği ve taşınmazın bulunduğu belediye veya muhtarlıktan alınacak fotoğraflı ilmühaber,

b) Kayda dayalı tespitlerde; dayanağı kayıt ve belgeler,

incelenmek ve gerektiğinde tanık ve varsa tespit bilirkişileri dinlemek ve zeminde inceleme yapmak suretiyle istemin gerçek hak sahibinden geldiği belirlenirse, istem yevmiye defterine kaydedilerek düzeltilir.

(2) Zeminde inceleme, kadastro müdürlüğü teknik personeli ile birlikte yapılır ve inceleme neticesinde teknik rapor düzenlenir. Zeminde incelemede, komşu parsel malikleri, muhtar ve diğer ilgililer dinlenir; vergi kaydı ve diğer her türlü bilgi ve belgeden yararlanılır.

(3) Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesinde de yukarıdaki fıkralar uygulanır.

(4) Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur.

Düzeltmenin şekli

MADDE 76 – (1) Yanlış yazım okunacak şekilde, kırmızı mürekkepli kalemle çizilir ve ilk boş satıra doğrusu yazılır.

(2) Kazıntı, silinti, satır aralarına veya sayfa kenarına çıkıntı veya kayda ek yapılmak suretiyle düzeltme yapılamaz.

(3) Yevmiye defterine kaydedilerek yapılan düzeltmelerde tarih ve yevmiye numarası, düzeltmeler siciline kaydedilerek yapılanlarda ise, bu sicilin numarası düzeltilen işlemin üzerine “D.S.” şeklinde başlayarak yazılır. Düzeltme ile ilgili belgeler taşınmaza ait dosyada saklanır.

ONUNCU BÖLÜM

Yardımcı Siciller, Sicillerin Arşivlenmesi ve Çeşitli Hükümler
Aziller sicili

MADDE 77 – (1) Vekâletten aziller, vekâlet verenlerin adının baş harfleri ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına göre, her harf için sicilde ayrılan bölüme yazılır.

(2) Azil belgesi geldiğinde, müdür veya görevlendireceği tapu görevlisi tarafından üzerine alındığı tarih, saat ve dakika hemen yazılarak, aziller siciline kaydedilir.

Düzeltmeler sicili

MADDE 78 – (1) Yevmiye defterine yazılması gerekmeyen düzeltmelerin sebebi, düzeltmeler siciline kaydedilir.

Kamu orta malları sicili

MADDE 79 – (1) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi kamu orta malları, özel siciline kaydedilir ve hangi köy veya belediyeye tahsisli olduğu belirtilir. İlgili belgeler özel dosyasında saklanır.

Tapu envanter defteri

MADDE 80 – (1) Müdürlükte bulunan bütün kütük, zabıt defteri, yevmiye defteri ve resmî senet ciltleri ile yardımcı siciller tapu envanter defterine kaydedilir.

İdarî sınırlar kayıt defteri

MADDE 81 – (1) Yetkili mercilerce tespit edilen idarî sınırlarla ilgili kararlar ve köy sınırları, idarî sınırlar kayıt defterine kaydedilir ve belgeleri özel dosyasında saklanır.

Sicillerin korunması ve senetlerin arşivlenmesi

MADDE 82 – (1) Bu Tüzükte yazılı ana ve yardımcı siciller ile idarî sınırlar kayıt defteri özenle saklanır.

(2) Resmî senetler her yıl tarih ve yevmiye sırasıyla ciltlenerek saklanır.

Belgelerin arşivlenmesi

MADDE 83 – (1) Arşivlenecek belgelerin tespiti, elektronik ortamda arşivlenmesi, arşivlemenin usul ve esasları Genel Müdürlükçe belirlenir.

(2) Hangi belgelerin imha edilebileceği ve imha edilme süreleri Genel Müdürlükçe belirlenir.

Sicillerin müdürlük dışına çıkarılması

MADDE 84 – (1) Tapu sicilleri, Genel Müdürlük birimleri dışına çıkarılamaz.

(2) Devlete, gerçek ve tüzel kişilere ait bir hizmetin görülmesi, bir hakkın korunması ve ispatı gerektiğinde, onaylı örnekleri verilir. Ancak, mahkemeler veya yetkili resmî merciiler tarafından sicil veya belgelerin aslı istenildiği takdirde, örnekleri müdür tarafından tasdik edilip, iade edilmek üzere imza karşılığında asılları verilir. Onaylı örnek belgeler, asılları iade edilene kadar özenle saklanır.

Belge örnekleri

MADDE 85 – (1) Tapu işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen istem belgesi, resmî senet, tapu senedi ve ipotek belgelerinin birer örneği, müdürlük tarafından hak sahiplerine verilir.

(2) İlgilisinin istemi hâlinde, tapu sicilini oluşturan diğer bilgi ve belgelerin örneği verilir.

Belgelerin şekli

MADDE 86 – (1) Tapu işlemlerinde kullanılacak belgelerin şekilleri, Genel Müdürlük tarafından belirlenir.

Sicillerin onanması

MADDE 87 – (1) Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı siciller kullanılmadan önce, birbirini takip eden sayfa numaraları verilerek müdür tarafından kaç sayfadan ibaret olduğu son sayfaya yazılıp tarih, imza ve mühürle onanır, sayfa araları da ayrıca müdürlük mührü ile mühürlenir. Kadastro aşamasında oluşturulan kütüklerin onama işlemi kadastro müdürü tarafından yapılır.

Belgelerin elden takibi ve şekli

MADDE 88 – (1) Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, mahkemeler, icra müdürlükleri, bankalar ve özel hukuk tüzel kişileri tarafından düzenlenen aynî veya kişisel hakkı sona erdirecek nitelikteki belgeler, tapu işlemi için elden ibraz edilemez. Bu belgeler 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre müdürlüklere tebliğ edilir.

(2) Birinci fıkra gereğince, tapu işlemlerine yönelik düzenlenen belgelerde silinti, kazıntı ve çıkıntı yapılamaz.

Yönetmelik

MADDE 89 – (1) Bu Tüzüğün uygulanmasına ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 90 – (1) 18/5/1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü yürürlükten kaldırılmıştır.

Kadastrosu yapılmamış yerlerdeki taşınmazın tescili

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde kütük yerine zabıt defteri veya kat mülkiyeti zabıt defteri tutulur. Taşınmazın sınırları hudut komşuları yazılarak gösterilir. Taşınmazın varsa resmî haritası veya planı dosyasında saklanır.

Kadastrosu yapılmamış yerlerde arşiv

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Kadastrosu yapılmamış yerlerde, her işleme ait belgeler, o işlem için ayrı bir dosya içinde üzeri tarih, sıra ve yevmiye numarası yazılarak saklanır. İşlemlere ait dosyalar ayrıca aylık olarak arşivlenir.

Yürürlük

MADDE 91 – (1) Danıştayca incelenmiş olan bu Tüzük yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 92 – (1) Bu Tüzük hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

2014 yılı için binaların metrekare normal inşaat maliyetlerini gösterir cetvel

17 Ağustos 2013 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28738

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 62)

29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, binalar için vergi değerinin, Maliye ve Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile aynı maddenin (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan 29/2/1972 tarihli ve 7/3995 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzük hükümlerinden yararlanmak suretiyle hesaplanan bedel olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin birinci fıkrasında Bayındırlık ve İskân Bakanlığına yapılan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, emlak vergisine esas olmak üzere 2014 yılında uygulanacak bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleri, Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca bu Tebliğ ekinde yer alan cetvelde belirtilen tutarlarda tespit edilmiştir.
Tebliğ olunur.
2014 YILI İÇİN BİNALARIN METREKARE NORMAL İNŞAAT
MALİYET BEDELLERİNİ GÖSTERİR CETVEL

GEBE VEYA EMZİREN KADINLARIN ÇALIŞTIRILMA ŞARTLARIYLA EMZİRME ODALARI VE ÇOCUK BAKIM YURTLARINA DAİR YÖNETMELİK

16 Ağustos 2013 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 28737

YÖNETMELİK

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

GEBE VEYA EMZİREN KADINLARIN ÇALIŞTIRILMA ŞARTLARIYLA

EMZİRME ODALARI VE ÇOCUK BAKIM YURTLARINA

DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, gebe, yeni doğum yapmış veya emziren çalışanın işyerlerindeki sağlık ve güvenliğinin sağlanması ve geliştirilmesini destekleyecek önlemlerin alınması ve bu çalışanların hangi dönemlerde ne gibi işlerde çalıştırılmalarının yasak olduğunu, çalıştırılabileceği işlerde hangi şart ve usullere uyulacağını, emzirme odalarının veya çocuk bakım yurtlarının nasıl kurulacağını ve hangi şartları taşıyacağını belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki kadın çalışan çalıştıran işyerlerine uygulanır.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 30 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Gebe çalışan: Herhangi bir sağlık kuruluşundan alınan belge ile gebeliği hakkında işverenini bilgilendiren çalışanı,

b) Emziren çalışan: Tabi olduğu mevzuat hükümleri uyarınca süt izni kullanmakta olan ve işverenini durum hakkında bilgilendiren çalışanı,

c) Emzirme odaları: Çalışanların bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için ayrılan odaları,

ç) Yeni doğum yapmış çalışan: Yeni doğum yapmış ve işverenini durumu hakkında bilgilendiren çalışanı,

d) Yurt/Çocuk bakım yurdu/Kreş: 0-60 aylık çocuklar ile velisinin isteği üzerine ilkokula kaydı yapılmayan 60-66 aylık çocukların bakım ve eğitimlerinin yapıldığı yerleri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Genel ve Özel Hükümler

Uygulamada öncelik

MADDE 5 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasında öncelikle çalışanın tabi olduğu ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınır.

(2) 6331 sayılı Kanun kapsamında olup kendi özel mevzuatlarında hüküm bulunmaması halinde çalışanlar açısından bu Yönetmelik hükümleri uygulanır.

(3) Bu Yönetmeliğin oda ve yurtlarla ilgili dördüncü bölümünde yer alan hükümlerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren çalışanlar için uygulanmasında, 8/12/1987 tarihli ve 19658 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılacak Çocuk Bakımevleri Hakkında Yönetmelik hükümleri saklıdır.

(4) Oda ve yurt açma yükümlülüğü için çalışan sayısı bakımından statü ayrımı yapılmaksızın 6331 sayılı Kanuna tabi bütün çalışanlar hesaba katılır. Ancak bu çalışanların kendi özel mevzuatlarına göre kurulmuş oda, yurt, kreş veya çocuk bakımevinin bulunması halinde söz konusu yükümlülük yerine getirilmiş sayılır.

Bilgilendirme ve değerlendirme

MADDE 6 – (1) Çalışan, gebelik ve emzirmeye başlama halinde işverenini bilgilendirir.

(2) İşveren, gebe veya emziren çalışanın sağlık ve güvenliği için tehlikeli sayılan kimyasal, fiziksel, biyolojik etkenlerin ve çalışma süreçlerinin çalışanlar üzerindeki etkilerini değerlendirir. Bu değerlendirme sonucuna göre EK-I’de belirtilen genel ve özel önlemleri alır.

(3) İşveren, işyerindeki maruziyetin şeklini, düzeyini ve süresini EK-II ve EK-III’teki etkenler, süreçler, çalışma koşulları veya özel bir riske maruz kalma olasılığı bulunan işleri de;

a) sağlık ve güvenlik risklerinin, gebe veya emziren çalışanlar üzerindeki etkilerini belirlemek

b) alınacak önlemleri kararlaştırmak

üzere değerlendirir. Bu değerlendirmede kişisel olarak çalışanı etkileyen psikososyal ve tıbbi faktörleri de dikkate alır.

(4) Gebe veya emziren çalışan, işyerinde yapılan değerlendirmenin sonuçları ile sağlık ve güvenlik amacıyla alınması gereken önlemler hakkında bilgilendirilir.

Değerlendirme sonuçlarını izleyen eylem

MADDE 7 – (1) Değerlendirme sonuçları, gebe veya emziren çalışan için sağlık ve güvenlik riskini veya çalışanın gebeliği veya emzirmesi üzerindeki bir etkiyi ortaya çıkardığında işveren, ilgili çalışanın çalışma koşullarını ve/veya çalışma saatlerini, çalışanın bu risklere maruz kalmasını önleyecek bir biçimde geçici olarak değiştirir.

(2) Çalışma koşullarının ve/veya çalışma saatlerinin uyarlanması mümkün değilse, işveren ilgili çalışanı başka bir işe aktarmak için gerekli önlemleri alır.

(3) Sağlık raporu ile gerekli görüldüğü takdirde gebe çalışan, sağlığına uygun daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde çalışanın ücretinde bir kesinti yapılmaz. Başka bir işe aktarılması mümkün değilse, çalışanın sağlık ve güvenliğinin korunması için gerekli süre içinde, isteği halinde çalışanın tabi olduğu mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla ücretsiz izinli sayılması sağlanır. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çalışma Koşulları ve İzinler

Gece çalışması

MADDE 8 – (1) Kadın çalışanlar, gebe olduklarının sağlık raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar geçen sürede gece çalışmaya zorlanamazlar.

(2) Yeni doğum yapmış çalışanın doğumu izleyen bir yıl boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Bu sürenin sonunda sağlık ve güvenlik açısından sakıncalı olduğunun sağlık raporu ile belirlendiği dönem boyunca gece çalıştırılmaz.

Çalışma saatleri

MADDE 9 – (1) Gebe veya emziren çalışan günde yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz.

Analık ve süt izni

MADDE 10 – (1) Çalışanın tabi olduğu mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla analık ve süt izninde 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 74 üncü maddesi hükümleri uygulanır.

Gebe çalışanın muayene izni

MADDE 11 – (1) Gebe çalışanlara gebelikleri süresince, periyodik kontrolleri için ücretli izin verilir.

Emziren çalışanın çalıştırılması

MADDE 12 – (1) Emziren çalışanların, doğum izninin bitiminde ve işe başlamalarından önce, çalışmalarına engel durumları olmadığının raporla belirlenmesi gerekir. Çalışmasının sakıncalı olduğu hekim raporu ile belirlenen çalışan, raporda belirtilen süre ve işlerde çalıştırılamaz.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Oda ve Yurtlarla İlgili Genel Hükümler
Oda ve yurt açma yükümlülüğü

MADDE 13 – (1) Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın çalışanı olan işyerlerinde, emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta EK-IV’te belirtilen şartları taşıyan bir emzirme odasının kurulması zorunludur.

(2) Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın EK-IV’te belirtilen şartları taşıyan bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.

(3) İşverenler, ortaklaşa oda ve yurt kurabilecekleri gibi, oda ve yurt açma yükümlülüğünü, kamu kurumlarınca yetkilendirilmiş yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilirler.

(4) Oda ve yurt açma yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerindeki kadın çalışanların toplam sayısı dikkate alınır.

(5) Emzirme odası ve/veya yurt kurulması için gereken kadın çalışan sayısının hesabına erkek çalışanlar arasından çocuğunun annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş olanlar da dâhil edilir.

Oda ve yurtlardan faydalanacaklar

MADDE 14 – (1) Oda ve yurtlardan, kadın çalışanların çocukları ile erkek çalışanların annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş çocukları faydalanırlar. Odalara 0-1 yaşındaki, yurtlara velisinin isteği üzerine ilkokula kaydı yapılmayan 66 aylığa kadar çocuklar alınır.

(2) Oda ve yurtlarda, çocuklar ve görevliler dışında başkasının bulunması ve bunların amaç dışında kullanılması yasaktır. Yurtlarda 0-24 aylık, 25-48 aylık ve 49-66 aylık çocuklar birbirinden ayrı bulundurulur.

(3) Çocuklar, oda ve yurtlara işbaşı yapılmadan önce bırakılır, işin bitiminde alınır. Anne ve babalar, odaların ve yurtların disiplin ve yönetimine dair kurallara uymak şartıyla ara dinlenmesinde çocuklarını görüp bakımlarıyla ilgilenebilirler.

Kayıt ve çıkış

MADDE 15 – (1) Oda ve yurtlara kabul edilen çocuklar, EK-V’te belirtilen kayıt ve kabul defterine yazılır.

(2) Oda ve yurtlardan tamamen ayrılan çocukların, ayrılış nedeni, tarihi, kiminle çıktığı, gözlem kağıdına ve kayıt kabul defterine işlenir. Çocuğun özel dosyası anne veya babasına verilir.

Oda ve yurtlarda bulundurulacak ilaç ve tıbbi gereçler

MADDE 16 – (1) Oda ve yurtların gereken yerlerine çocukların vücut ısılarının ölçülmesi için termometreler konulur, buralarda EK-VI’daki çizelgede yazılı olan ve ayrıca işyerinde görevli hekim tarafından gerekli görülen ilaç ve tıbbi gereçler bulundurulur. Bunlar özel bir dolap içinde ve kolayca kullanılabilecek şekilde saklanır ve düzenli olarak işyerinde görevli hekim tarafından gözden geçirilerek bozulmuş veya kullanılmaz duruma gelmiş yahut tükenmiş bulunanların yerlerine yenileri konulur.

Personel, yönetim ve gözetim

MADDE 17 – (1) Oda ve yurtlarda çalışacak yönetici, sağlık personeli ve diğer personelin nitelikleri ve görevleri aşağıda belirtilmiştir;

a) Yönetici: Oda ve yurtların amacına uygun olarak, işleyişle ilgili idari konulardaki her türlü işlerden ve oda ve yurtlardaki çocukların sağlık kurallarına uygun bir ortam içinde yaşama, gelişme ve eğitimlerinin sağlanmasından birinci derecede sorumlu olmak üzere aşağıdaki niteliklerden birine sahip kişilerden biri yönetici olarak görevlendirilir:

1) Eğitim yönetimi, sosyal hizmetler, çocuk gelişimi ve eğitimi, okul öncesi eğitim, psikoloji, çocuk sağlığı veya çocuk gelişimi ve anaokulu alanlarından birinde yükseköğrenim görmüş olmak,

2) Okul öncesi öğretmeni unvanını almış olmak.

b) Sağlık personeli: Oda ve yurtlar, işyeri hekiminin tıbbi gözetimi altındadır. Çocukların sağlık durumları düzenli aralıklarla kontrol edilir ve gereği yapılır. İşyeri hekimi ile işyeri hemşiresi, çocukların periyodik sağlık kontrollerini yapmak, sağlıkla ilgili kayıtlarını tutmak, salgın ve bulaşıcı hastalıklara karşı gerekli önlemleri almak veya aldırmak, sağlık ve temizlik yönünden gerekli denetimleri yapmakla görevlidir.

c) Diğer personel:

1) Oda ve yurtların emzirme odalarında her 10 çocuk için bir kadın çocuk bakıcısı bulundurulur. Çocuk bakıcılarından en az birinin Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü mezunu veya benzeri mesleklerden olması zorunludur. Yurtlarda, her 20 çocuk için bir çocuk bakıcısı ile Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü mezunu veya benzeri meslek mensubu eleman bulundurulur.

2) Oda ve yurtlardaki toplam çocuk ve grup sayısına göre beslenme, temizlik ve diğer hizmetler için yeterli sayıda personel istihdam edilir. Bu personel için en az ilkokul diploması veya okur yazarlık belgesi almış ve sağlıklı olma şartı aranır.

ç) Yukarıda belirtilen personel dışında, işverence gerekli görüldüğü takdirde, sosyal hizmet uzmanı, beslenme uzmanı ve psikolog, Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü mezunlarıyla müzik, güzel sanatlar ve spor dalında ihtisas sahibi elemanlar görevlendirilebilir. Bunlar kendi alanları ile ilgili çalışma programları çerçevesinde faaliyet gösterirler.

d) Oda ve yurtlarda bulunan çocukların korunmaları amacıyla buralarda çalıştırılacak tüm personelin işe girişte ve periyodik olarak akıl ve vücut sağlığı ve bulaşıcı hastalıklar yönünden sağlık kontrolü yapılır. Bulaşıcı hastalığı bulunanlar ile çocukların sağlık ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilecek personel çalıştırılmaz.

Çocukların muayeneleri

MADDE 18 – (1) Oda ve yurtlara kabul edilecek çocuklar önce gözlem odasına alınır ve işyeri hekiminin muayenesinden geçirilir. Bulaşıcı veya tehlikeli bir hastalığı bulunmayan veya portör olmayan çocuklar hakkında rapor düzenlenir, raporlar çocukların özel dosyalarında saklanır.

(2) Bulaşıcı veya tehlikeli bir hastalığı olanlar, hastalık kuşkusu bulunanlar veya portör olan çocuklar, sağlıklı olduklarının belirlenmesine kadar oda ve yurtlara alınmazlar.

(3) Bulaşıcı hastalığa tutulan veya tutulduğundan şüphe edilen oda ve yurtlarda bulunan çocuklar işyeri hekimine muayene ettirilmek üzere derhal gözlem odalarına alınırlar. Muayene sonucunda bulaşıcı veya tehlikeli bir hastalığa tutulduğu anlaşılan çocuklar, işyeri hekimince bir sağlık kuruluşuna gönderilir ve durumuyla ilgili olarak velisi bilgilendirilir.

(4) Oda veya yurda kabul edilen her çocuk için EK-VII’de yer alan gözlem kağıdı doldurulur ve özel dosyasına konur. Çocuklar burada kaldığı sürece, onların sağlık ve genel gelişme durumları, beden yapıları ve ruhsal özellikleri düzenli aralıklarla işyeri hekimince EK-VIII’de yer alan sağlık muayenesi kağıtlarına işlenir.

(5) Oda ve yurtlarda kalan çocukların aşılarının yapılıp yapılmadığı işyeri hekimince takip edilir, çocukların aşısız veya eksik aşılı olduğunun tespiti durumunda çocuğun kayıtlı bulunduğu aile hekimine götürülmesi hususunda velileri bilgilendirilir.

Çocukların beslenmesi

MADDE 19 – (1) Oda ve yurtlarda, çocukların ihtiyaçlarına göre gerekli besinler, kahvaltıları ve yemekleri verilir. Yemek listeleri ve tamamlayıcı beslenmenin düzenlenmesinde işyeri hekiminin görüşleri alınır.

(2) Çocuklara ayrıca, günde 250’şer gram dayanıklı veya pastörize, yoksa kaynamış süt veya yoğurt verilir.

Çocukların eğitim ve geliştirilmeleri

MADDE 20 – (1) Oda ve yurtlarda, çocuklara psikososyal gelişimlerini sağlayacak okul öncesi eğitimlerin verilmesi sağlanır.

İşverenin yükümlülüğü

MADDE 21 – (1) Oda ve yurtların bina, kuruluş, döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme gibi giderlerinin tamamı işverenlerce karşılanır.

(2) Buralar, ayda en az bir defa işveren veya vekili tarafından denetlenir. İşveren, işveren vekili, işyeri hekimi veya bu birimlerin yönetim ve gözetiminden sorumlu olanlarca görülen eksiklikler derhal giderilir.

Ortaklaşa kurulan oda ve yurtların yönetimi

MADDE 22 – (1) Oda ve yurtlar birden çok işveren tarafından kurulduğu takdirde, bu işverenler veya işveren vekilleri, ayda en az bir defa toplanarak bu yerlerin yönetimine dair kararları alırlar ve uygulanmasını sağlarlar.

Oda ve yurtların bildirilmesi

MADDE 23 – (1) İşverenler, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki işyerlerinde açtıkları oda ve yurtlarla ilgili bilgi ve belgeleri, açılma tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde bir rapor halinde Millî Eğitim Bakanlığı ile bağlı oldukları Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne gönderirler. Bu raporda aşağıdaki hususlar belirtilir;

a) İşyerinin unvanı, bağlı olduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü sicil numarası ve adresi,

b) İşyerinde çalıştırılan toplam çalışan sayısı ve kadın çalışan sayısı,

c) Kuruma alınan çocuk sayısı, cinsiyeti,

ç) Kurumun açık adresi, oda sayısı, oyun yerleri, bahçenin büyüklüğü, bakım ve eğitim araçlarının miktar ve çeşitleri.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

MADDE 24 – (1) 14/7/2004 tarihli ve 25522 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Bildirim yükümlülüğü

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce 4857 sayılı Kanun gereğince 23 üncü madde kapsamında yapılan bildirimler geçerli sayılır.

İşyerlerinde açılan oda ve yurtlarla ilgili bildirim

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 23 üncü maddede yer alan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki işyerlerinde açtıkları oda ve yurtlarla ilgili bildirim yapmayan işverenler 31/12/2013 tarihine kadar Millî Eğitim Bakanlığı ile bağlı oldukları Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirim yapmak zorundadır.

Yürürlük

MADDE 25 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 26 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

Yönetmeliğin Ekleri

Gayrimenkul İşletme Kooperatifleri

Gayrimenkul İşletme Kooperatifleri
Bakanlığımız Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünün 07.05.2013 tarihinde verdiği izinle, gayrimenkul sektörüne alternatif yatırım imkânları sağlayan ve küçük sermayelerin büyük projelere dönüşebileceği yeni bir tür olan “Gayrimenkul İşletme Kooperatifi”nin kuruluşunu sağlamıştır.

Merkezi Ankara’da olan bu kooperatif, hızla büyüyen gayrimenkul sektöründe yeni bir kan olarak nitelendirilmektedir.

Gayrimenkul işletme kooperatifi, getiri potansiyeli yüksek gayrimenkullere, gayrimenkule dayalı projelere yatırım yapar ve uhdesindeki gayrimenkulleri işleterek kazanç elde eder. Bu doğrultudaarsa, arazi, bina vb. gayrimenkulleri edinen bunları değerlendiren bir kooperatif türü olarak tanımlanabilir.

Kooperatif uygun gördüğü menkul ve gayrimenkulleri satın alarak ya da kiralama ve benzeri sözleşme yolları ile edinerek, bunların değerlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik, işyeri, konut, sanayi, turistik tesisler vb. yaptıracak gerekirse satacaktır.

Böylece ortaklar, tek başına sermaye niteliği taşımayan küçük birikimlerini gayrimenkul işletme kooperatifi çatısı altında bir araya getirerekbüyük yatırımları hayata geçirebileceklerdir.