Noksan kurumlar vergisi matrahı beyan eden davacı kurumun belirtilen nedenle ticari bilançosunun da gerçeği yansıtmadığı ve kurum kazancının ortaklara dağıtılabilir kısmının gizlendiği görülmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olacağını ve bunun, yemin hariç her türlü kanıtla ispatlanabileceğini öngören 3. maddesinin (b) bendinin son fıkrasında yer alan, iktisadi, ticari ve teknik gereklere uygun düşmeyen ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun, iddia eden tarafından kanıtlanması gerektiği yolundaki kural gereğince,
olmakla birlikte, davacı şirketin hasılatının bir kısmını yasal kayıtları dışında bırakarak ve gerçekten yapmadığı harcamalara ait gider faturalarını kaydederek kurum kazancını gizlediği vergilendirme döneminde kayıt ve beyan dışı bırakılan kazancın dağıtılmayarak şirket tüzel kişiliği bünyesinde tutulduğunu kanıtlama yükünün vergi idaresine değil, davacıya düştüğü açıktır. Öte yandan, böyle bir kazancın dağıtılabilir hale gelmesi için dağıtım kararı alınmasına da olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, kayıt dışı kazancın ortaklara dağıtılmadığı ve kurum bünyesinde kaldığı davacı tarafından hukuken geçerli kanıtlarla kanıtlanmaksızın ve ispat külfetinin idareye düştüğü kabul edilerek gelir (stopaj) vergisinin kaldırılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Kaldı ki, dava konusu tarhiyatın matrahı yönünden bağlı olduğu kurumlar vergisinin kısmen kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun kararıyla bozulduğundan ve sözü geçen bozma kararı uyarınca verilecek kararın sonucu, dava konusu tarhiyatı etkileyeceğinden, gelir (stopaj) vergisi hakkında kurumlar vergisine ilişkin davanın sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.