Depremler ve seçim ekonomisi sonucunda Türkiye’nin güney doğusunda büyük bir can ve mal kaybı yaşandı. Bu zorlu süreçte, Nisan sonu itibariyle bütçede yaklaşık 382,5 milyar TL açık oluştu. Bu açığı kapatmak için ek tasarruf tedbirleri düşünülmekle birlikte, seçim öncesi verilen vaatlerin hayata geçirilebilmesi için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tek bir seçenek önümüzde duruyor: vergi artışı. Peki, vergi gelirlerini artırmak için nasıl bir yol izlenebilir? Farklı seçenekler üzerinde değerlendirme yapılıyor ve tahminlere göre üç ana başlık altında ek vergi yüküyle karşılaşılması bekleniyor.
- Kurumlar Vergisi Oranında Artış: 2022 yılında toplanan vergiler içinde ithalattan elde edilen KDV’nin ardından %21,37’lik bir paya sahip olan kurumlar vergisi, ikinci sırada yer aldı (yaklaşık 580 milyar TL). 2023 yılında daha iyi bir performans elde etmek gerektiği düşünüldüğünde, 2022’de %23 olan kurumlar vergisi oranının 2023’te %20 seviyesinde kalmayacağı açıktır. Geçmişe baktığımızda, ekonomik krizin en yoğun hissedildiği 2000’li yılların başlarında oranın %30 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Daha sonra uzun bir süre %20 oranında seyreden kurumlar vergisi, 2018-2020 yıllarında %22’ye yükselmiş, 2021’de ise %25’e çıkmıştı. Ancak %20’den %30’lu seviyelere ani bir geçişin büyük tepkilere neden olacağı düşünülerek, oranın daha yumuşak bir geçişle %25 olarak güncellenmesi muhtemel görünmektedir.
- Dolaylı Vergilerde Artış: Genel seçimler geride kalmış olsa da, önümüzdeki yıl yerel seçimler bizi bekliyor. Dolayısıyla, halkı doğrudan etkilemeyen dolaylı vergilere yönelmek, vergi ödeme psikolojisi üzerinde olumsuz etki yaratmamak için muhtemel bir seçenek olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda, bütçe açığını kapatmak için enflasyon etkisiyle artan fiyatlar sonucunda daha fazla KDV tahsilatı, alkol, sigara ve taşıtlarından alınan ÖTV oranlarında artış, bazı damga vergileri ve harç oranlarında ve maktu tutarlarda artış gibi önlemler gündeme gelebilir. Bu şekilde ek vergi yükü, doğrudan halkın üzerine binmek yerine dolaylı yollarla dağıtılmış olacaktır.
- Yeni Vergiler: Dolaylı ve dolaysız vergilerde yapılması planlanan artışlara ek olarak, tek seferlik olarak yeni vergiler de gündeme gelebilir. Önceden de uygulanan bir yöntem olan bu ek vergiler, finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla geçmişte kullanılmıştı. Örneğin, 1999 depremi için getirilen ek vergiler kapsamında gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden %5 oranında ek vergi, gayrimenkul sahiplerinden tek seferlik ek emlak vergisi ve taşıt sahiplerinden de ilave bir “1” Motorlu Taşıtlar Vergisi tahsil edilmişti. Bu sebeple, benzer şekilde ekonomik/mali denge vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi ve ek emlak vergisi gibi yeni vergilerin de tekrar gündeme gelebileceği düşünülmektedir.
kamu için gerekli olan ek finansmanın vergi oranlarında artış veya yeni vergilerle sağlanabileceği düşünülmektedir. Ancak bu süreçte, vergilendirme rejiminin mükelleflerin ödeme güçleriyle uyumlu olması ve vergilerin adil, kesin ve açık bir şekilde belirlenmesi de önemlidir. Bu sayede vergi sistemi, ekonomik dengenin sağlanması ve toplumsal adaletin korunması yönünde etkin bir şekilde çalışabili