Ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak kooperatif tüzel kişiliğinin malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatif üyelerinin kişisel malvarlıklarından herhangi bir istek yapılamayacaktır.
Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendiği sermaye payı dahildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.1997 tarih ve 1997/11-44 E., 1997/649 K. sayılı kararında da “kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli olmadığı, anılan 28. maddesinde kollektif şirketler ile ilgili 179. maddesinden farklı bir hüküm getirildiği, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınmaz ise ortaklara sorumluluk durumuna göre müracaat edilebileceği” vurgulanmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. madde yollamasıyla TTK’nın 269. maddesi hükmüne göre, anonim şirket, sermaye ortaklığı olup, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Sermaye borçlarını ödeyen ortakların gerek şirkete ve gerekse şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, kişisel yönden takip ve dava olunamazlar.
Bu durumda; dava dışı kooperatif anasözleşmesinin 21. maddesinde ortakların kooperatife karşı sorumlulukları düzenlendiği halde kooperatiften alacaklı olanlara ilişkin bir istisna hükmüne yer verilmediği, davalı ortağın taahhüt ettiği ortaklık payını ödemediğine ilişkin bir iddia da bulunulmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.