Taraflar arasında görülen dava neticesinde; davanın kabulüne dair hükmün davalı vekilince istinafı üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekilince yerel mahkemesine verilen dava dilekçesinden özetle müvekkilinin Ümraniye adresinde mukim S.S Y. Konut Yapı Kooperatifi üyesi olduğunu kooperatif henüz tasfiye edilmeden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce Genel Kurul toplantılarını gerçekleştirmediğinden bahisle kooperatifin sicilden resen terkin edildiğini, İstanbul Anadolu 2 Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 2012/2000 esas 2014/581 karar sayılı ilamının kooperatife M. V.’ın kayyum olarak atandığını, genel kurul toplantılarının yapılmadığından bahisle kooperatifin resen terkin edilmesinin yerinde olmadığını zira kooperatifin henüz tasfiye edilmediğini ayrıca kooperatif inşatlarının ruhsata bağlanmadığı, ayrıca diğer işleri yapmak üzere de kooperatifin açık olması gerektiğini beyanla sicilden resen terkin edilen S. S. Y. Konut Yapı Kooperatifinin ihyasını talep etmiştir.
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinden özetle; yapılan işlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı A.R.S. vekili cevap dilekçesinde, 3 yıldan fazla süreyle olağan genel kurul toplantısını yapmayan kooperatifin dağılmasına davacının yönetim kurulu üyeliğinin geçersiz olduğunun tespitine, kooperatifin yönetim kurulu bulunmadığından tasfiye memurlarının resen seçilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/982 esas 2016/637 karar sayılı kararıyla 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi gereğince İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yaptığı terkin işleminin hatalı olduğundan bahisle davanın kabulüne davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına, diğer davalı şahıslarla ilgili davanın husumet yönünden reddine, Ahmet R. S. vekilinin taleplerinin ayrı bir dava konusu teşkil etmesi nedeniyle bu taleplerle ilgili herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili tarafından istinaf mahkemesine verilmek üzere yerel mahkemeye verilen istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı yasanın geçici 7. Maddesi uyarınca yapılan resen terkin işleminin gerekli ihtarname, tebliğ ve ilamların yapılmasından sonra terkin işleminin prosedüre uygun şekilde gerçekleştiğini, bu nedenle yerel mahkemenin ihya kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin kanuni hasım olması ve davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını gerekçe göstererek yerel mahkemenin kararının kaldırılmasını yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Kooperatifin Henüz Tasfiye Edilmemiş Olması Kooperatif İnşaatlarının Ruhsata Bağlanmamış Olması Ve Bir Takım Diğer İşlerin Yapılmasının Gerekli Bulunması Karşısında Kooperatifin İhyasının Gerektiği
GEREKÇE: Dava 6102 sayılı yasanın TTK geçici 7. Maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğünce resen terkin edilen S. S. Y. Konut Yapı Kooperatifinin ihyası istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK geçici 7.maddesine göre kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanmış kooperatiflerin genel kurullarının kanunun öngördüğü asgari süre ve şartlara uygun olarak toplantıya çağrılmış olmasına rağmen iki defa üstüste toplanmaması halinde kooperatifin sicilden resen terkin edileceği ve terkin işleminin ticari sicil gazetesinde ilan edileceği, kooperatifin ticaret sicilindeki kayıtlı son adresine ve sicil kayıtlarına göre kooperatifi temsil ve izama yetkili kişiye durumu düzeltmesi için ihtar gönderileceği, ihtarın aynı anda ilan edilmek üzere Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğüne gönderileceği, ihtarın ulaşmadığı durumlarda (tebligatın bila dönmesi) ilam tarihinden itibaren 30. Günün akşamı itibariyle tebligatın yapılmış sayılacağı ve sicilden terkin işleminin bu prosedüre göre resen yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, yerel mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, terkine esas olmak üzere ihtarnamenin kooperatifin sicil adresine 22/04/2013 tarihinde gönderildiği, tebligatın bila döndüğü, ihtarnamenin 29/04/2013 tarihinde sicil gazetesinde ilan edildiği, 31/07/2013 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından kooperatifin sicilden resen terkin edildiği, terkin kararının 12/08/2013 tarihinde sicil gazetesinde yayınlandığı anlaşılmaktadır.
Gerek 6102 sayılı TTK geçici 7.maddesinde belirtilen ihtarnamenin tebliğ ve ilan prosedürünün yerine getirilmiş olması, gerekse Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/3122 esas 3558 karar sayılı içtihadı ve tüm dosya kapsamına göre terkin işleminin hukuka uygun olarak gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5988 esas 2016/5950 karar sayılı içtihadında açıkça ifade edildiği üzere 6102 sayılı TTK geçici 7.maddesi gereğince ihtarname, tebliğ ve ilan prosedürünün usule uygun yapılması halinde dahi şirketin gayrimenkulünün bulunması, şirketin yapması gereken inşaat ruhsat işlerinin bulunması ve ya tasfiyeye ilişkin diğer bir takım işlemlerin bulunması halinde şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararının olabileceği ve bu hususların göz önünde tutulması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Somut olayda, kooperatifin henüz tasfiye edilmemiş olması, kooperatif inşaatlarının ruhsata bağlanmamış olması ve bir takım diğer işlerin yapılmasının gerekli bulunması karşısında kooperatifin ihyasının gerektiği, mahkemenin netice itibariyle kooperatifin ihyasına yönelik kararı yerinde olmakla birlikte kararda gerekçe gösterilmeksizin resen terkin işleminin hatalı olduğuna dayanarak ihya kararı verilmesine yönelik yerel mahkeme gerekçesi yerinde bulunmadığı, HMK.353/b-2 maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmaksızın yerel mahkemenin gerekçesinin düzeltilmesine, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik istinaf talebinin, düzeltilen ihyaya yönelik gerekçede göz önüne alınarak ve ayrıca İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün davada yasal hasım olduğu da değerlendirilerek istinaf talebinin kabulüne ve yerel mahkeme hükmünün kaldırılmasına vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin olarak davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine hüküm tesisine yer olmadığına, yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, yerel mahkemenin Ticaret Sicil Müdürlüğü dışındaki diğer davalı şahıslarla ilgili olarak vermiş olduğu husumetten ret kararının istinafa konu olmadığı ve yerinde olduğu anlaşılmakla aynen geçerli kılınmasına ve tekrarıyla yetinilmesine karar vermek gerekmiştir.
Yerel Mahkemenin Gerekçesinin Düzeltilmesine Karar Verildiği
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddiyle; HMK 353/b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/982 Esas 2016/637 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 266440/0 sicil no’sunda kayıtlı S.S. Yalınkent Yapı Kooperatifi’nin ihyasına,
Ticaret sicilde tescil ve ilanına,
Şahıslar aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine,
Karar harcı 34.10 TL’den davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27.70 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.40 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına;
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti tayinine yer olmadığından,
Davalı Ahmet Refik Saka kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T deki esaslara göre belirlenen 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
Şahıs davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı ve davalı sicil müdürlüğü tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı sicil müdürlüğüne iadesine,
İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından davalı vekiline duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Peşin alınan 29,20 TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde istinaf talebinde bulunan davalıya iadesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile kararın tebliğinden itibaren bir aylık süre içerisinde Yargıtay’a başvuru yolu açık olmak üzere, 20.01.2017 tarihinde karar verildi.