– 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda “serbest tüketici” olarak tanımlanan abone gruplarına elektrik satışı yaptığınız,
– Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca Elektrik Piyasası Kanununun 1 inci maddesine dayanılarak çıkarılan “Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği”nin 4 üncü maddesinde, fatura döneminin, bir takvim ayının ilk günü saat 00:00′da başlayan ve aynı ayın son günü saat 24:00′de biten süreç olarak tanımlandığı,
– Aynı Yönetmeliğin 81 inci maddesinde ise; TEİAŞ veya dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından sayaçların, fatura döneminin bitişini takip eden ilk 4 gün içerisinde ilgili piyasa katılımcısının yetkilisinin de iştiraki ile okunacağı, okuma tutanağının taraflarca müştereken hazırlanıp imza altına alınacağı, okunan bu sayaç değerlerinin ise faturaya esas resmi değerler olarak kabul edileceği hükümlerinin yer aldığı
belirtilmiş olup bahse konu mevzuatta serbest tüketici olarak tanımlanan abone grubu müşterilerinize elektrik tüketimleri karşılığı düzenlenecek olan faturaların düzenlenme tarihi ile elde edilen gelirin ve katma değer vergisinin hangi dönem hesaplarına dahil edileceği hususlarında tereddüt oluştuğundan Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.
Kurumlar Vergisi Kanunun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde de; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.
Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca “Dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek; hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.
Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 32 inci maddesinin birinci fıkrasında, kurum kazancı üzerinden % 20 oranında kurumlar vergisi alınacağı, ikinci fıkrasında da kurumlar vergisi mükelleflerince, câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 inci maddesinde ise; ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak) belirlenen ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları (42 nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar hariç) üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi ödeyecekleri, hesaplanan geçici verginin üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilerek onyedinci günü akşamına kadar ödeneceği belirtilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu; 231 inci maddesinin 5 inci fıkrasında ise, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedi gün içinde düzenleneceği belirtilmiştir.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
– 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
– 2/3 üncü maddesinde; su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu,
– 10 uncu maddesinin (g) bendinde vergiyi doğurun olayın, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi anında meydana geleceği
hüküm altına alınmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, elektriğin aylık bazda satışı ve tedarikinde gelir veya gider mahiyet ve tutar itibariyle ay sonunda kesinleşmiş olduğundan, elektrik satışı ve tedarikinden doğan gelir ve giderin de ay sonu itibarıyla tahakkuk ettiğinin kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla şirketiniz tarafından elektrik satışından doğan gelirin tahakkuk tarihi itibarıyla ilgili geçici vergi ve takvim yılı hesap dönemlerinde kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. KDV açısından ise, tahakkuk tarihi itibariyle vergiyi doğuran olay gerçekleşeceğinden, tahakkuk tutarları üzerinden hesaplanan KDV de ilgili dönemde beyan edilecektir.
Ayrıca, gelirinizin tahakkuk tarihi olan ay sonundan itibaren yedi gün içinde fatura düzenlemeniz gerektiği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.