idarenin, taraflı davrandığını “vergide en fazla sayıya yükselmeyi” kamu yararı ilkesine dönüştürdüğünü kabul etsek dahi Danıştay kararları da bu yönde bir seyir izlemektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu genelgesinde, cins değişikliği (cins tashihi), bir taşınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüştürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan işlem olarak tanımlanmıştır. Özetle, “Cins tashihi” tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın niteliğinin değiştirilerek bir başka nitelikte tapu kütüğüne tescil edilmesidir. Buradaki hassas nokta şu: Mükellef cins tashihinin yeni bir iktisap olduğunu bilse, beş yıllık sürenin ikmalini cins tashihinin yapıldığı tarihe göre hesaplayarak taşınmazını satışa çıkaracak ve tamamen vergi dışı kalmak imkanını yakalayacaktır.
Çünkü cins tashihi tarihinden sonra beş yıllık sürenin tamamlanmasına kısa bir sürek kala yakalanan vakalar vardır. Vergilendirmeye dayanak yapılan sirkülerin, Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu yok. Konunun az ya da yanlış bilinmesinin bir nedeni de bu. Tabii ki idare için mesele vergi almak hem de en yüksek sayıya ulaşarak almaksa, mükellefinden de vergiden kaçınma (dikkat kaçırma değil) hakkı vardır. Bu da silahların eşitliğiyle sağlanır. Vergi alanında silahların eşitliği demek; olaya uygulanan kuralın aleni ve anlaşılır olması demektir. Vergide açıklık, mükellefin sorumlu tutulabileceği vergiyi bizzat ya da danışmanı yardımıyla bilebilecek durumda olması, alenilikse vergi uygulamalarının açık bir şekilde yürütülmesini ifade eder.