“Sermayenin fonksiyonunu görmemesi sonucu amaç, ortaklık payı dışındaki ödemelerle elde edilmeye çalışılmaktadır. Bunu doğal karşılamak gerekir. Çünkü, konut yapı kooperatifleri mesken sahibi olmak için yeterli birikimi olmayan ve bu sebeple kooperatif çatısı altında birikmiş kişilere hitap etmektedir. Kazanç paylaşma saiki de işin doğası gereğince bulunmayınca, işleme sermayesi anlamında kullanılacak bir birikim de enflasyon karşısında erimeye mahküm bulunmaktadır. Bu ekonomik gerekler sermayenin yerini, ortaklık payı dışındaki ödemelerin almasına yol açmıştır”9.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, konut yapı kooperatiflerinde kooperatif ortağının inşaatın ikmali için yapacağı giderler, ortaklık payına tekabül eden azami tutarın çok üzerinde olmaktadır. Bugün için en yüksek ortaklık (sermaye) payı olan 5000-YTL ödemek suretiyle konut sahibi olunması mümkün değildir. Bu nedenle peşin para vererek, sabit fiyatla üye olan kişinin konumu, ortaklık payı (sermaye) ile sınırlı olarak dikkate alınamaz.
Esasen konut yapı kooperatiflerine konulan sermaye veya ortaklık payının yüksek tutulmasında ortakların da çok menfaati yoktur. Şöyle ki; taahhüt edilen ortaklık payı kooperatife ödenmekte, ancak bu pay inşaatların yapımında harcanmak üzere kullanılmamaktadır. Diğer ticari ortaklıklardan farklı olarak özellikle yapı kooperatiflerinde, sermayenin amacı gelir elde etmek değildir. Yapı kooperatifinde sermaye, sadece kanundan doğan bir zorunluluğu karşılamak amacıyla sembolik olarak dikkate alınmaktadır.
Ancak çok ilginçtir ki Kooperatifler Kanunu`nda, sermaye ön plana alınmış ve birçok maddede düzenlenmiştir. (KK m. 1, m. 2/3, m. 3/4, m. 3/6, m. 4/4, m. 4/5, m. 17/3, m. 19, m. 20, m. 21, m. 22, m. 27, m. 38, m. 93/2). Oysa, uygulamada sayıca büyük miktarda olan yapı kooperatifinde, sermayeden çok daha önemli olan şey; kooperatifin amacına ulaşmasında kullanılan, uygulamada kooperatif aidatı denilen ve dayanağını Kooperatifler Kanunu m. 21`deki ” sair ödemeler” ibaresinden alan ödentilerdir. Ancak bu konuda kanunda iki kelimelik (sair ödemeler) bir düzenleme dışında başka bir hüküm bulunmamaktadır. “Sair ödemeler” le ilgili alınan kararlar; KK. m. 51/1`de yer alan “Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” hükmüne tabidir.
Bu arada önemle belirtmek gerekir ki; KK. m. 31`de düzenlenmiş “ek ödeme yüklemi” uygulamadaki “kooperatif aidatı” na karşılık gelen bir ödenti değildir. Ek ödemenin söz konusu olması için, KK. m. 31 uyarınca ana sözleşmede, ortakları ek ödemelerle yükümlendiren hüküm bulunması, ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması, KK. m. 52/1 uyarınca da, ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4`ünün rızası gereklidir. Görüldüğü üzere, kooperatiflerdeki aidat ödentilerinin KK. m. 31`deki “ek ödeme” kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir10.
Av.Nezih SÜTÇÜ nün makalesinden alıntıdır