Kooperatiflerde hak ve eşitlik

Kararda, Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde yer alan eşitlik kuralına aykırı olabilecek şekilde alınan sonraki kooperatif genel kurul kararlarının akıbeti değerlendirilmektedir.
(Karar Tarihi : 01.04.2013)
“Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi davalıya tahsis edilen dubleks daireler için genel kurulda 7.000,00 TL aidat tespit edildiğini, davalının bu aidatın tahsili için yapılan takibe itiraz ettiğini, davalı gibi anahtar teslimi daire alan diğer üyelerden bazılarının bu miktarı ödediğini, kooperatifin aldığı genel kurul kararlarının davalı için de bağlayıcı olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davalının kooperatif üyesi olmadığını, hisse devri yoluyla anahtar teslimi daire satın aldığından aidattan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacı kooperatife 27.09.2005 tarihinde üye olarak kabul edildiği, davalının sunduğu belgede davacı kooperatifin imzasının bulunmadığı gibi davacı kooperatifin bu sözleşmeyi de kabul beyanı olmadığı, böylece davalının bu iddiasını ispat edemediği, davacı kooperatif genel kurulunda tapu teslimi daire alan üyelerden dubleks daireler için bir defaya mahsus olmak üzere 7,000,00 TL alınmasına karar verildiği, davalı itiraz etmediğinden genel kurul kararının kesinleştiği, genel kurula katılan ya da katılmayan tüm üyeler için bağlayıcı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2)Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

İcra takibinin dayanağı olan 06.06.2009 tarihli genel kurul toplantısında tapu teslimi daire alan üyelerden dubleks daireler için bir defaya mahsus olmak üzere 7.000,00 TL aidat alınması yönünde oybirliğiyle karar alınmıştır. Davacı tarafça dava dilekçesinde davalının peşin bedelli ortak olduğunun kabul edilmiş olup, bu tür ortaklardan genel kurul kararı ile alınmasına karar verilen aidatı davalının ödemediği iddia edildiğine, davalının da kendisinin peşin bedelli ortak olduğunu savunduğuna göre, taraflar arasında davalının peşin bedelli ortak olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlâlinden söz edilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlâl edeceğinden yok hükmündedir.

Somut olayda, davacı kooperatifin 06.06.2009 tarihli genel kurulunda peşin bedelli ortaklardan dubleks daireler için bir defaya mahsus 7.000,00 TL alınmasına ilişkin genel kurul kararına davalının katılıp olumlu oy kullanmaması koşulu ile bu bedelin tamamen ya da kısmen inşaat finansman giderlerinden oluşması halinde, peşin bedelli ortak olduğu uyuşmazlık dışı olan davalının daha önce oluşan ve uygulanan üyelik statüsünün davacı yararına olan sonuçlarının ortadan kaldırılması anlamına geleceğinden, diğer anlatımla kazanılmış haklarını bertaraf eder nitelikte olacağından, tamamen veya inşaat finansman gideri olduğu belirlenen kısmı yönünden yok hükmündedir. Bu durumda, peşin ödemeli ortakların durumunu ağırlaştırabilecek ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde yer alan eşitlik kuralına aykırı olabilecek şekilde alınan sonraki genel kurul kararları daha önce genel kurul kararına dayalı olarak oluşan peşin bedelli üyelik statüsünün davalı yararına olan sonuçlarını olumsuz olarak etkilediğinden, yok hükmündedir. Yok hükmünde olan kararlar baştan beri hükümsüz olan, sonradan geçerlik olanağı bulunmayan kararlardır. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara red oyu vermesi yeterli olup, muhalefet şerhinin yazdırılması ve davanın bir ay içinde açılması dahi gerekmez. Red oyu vermeyip karara olumlu oy kullanması halinde, yokluğunun tespitini istemesi TMK’nın 2. maddesine aykırı düşer. Red oyu vermiş olması halinde davalının iptali için dava açmadığından ve kararın bu nedenle kesinleştiğinden, davalıyı bağlayacağından söz edilemez. Takibin dayanağı olan genel kurula gelenleri gösteren hazirun listesinde davacının imzası bulunmadığından, toplantıya katılmadığı ve oybirliği ile alınan karara olumlu oy kullananlar arasında davacının bulunmadığı anlaşılamamaktadır.

Bu durumda mahkemece, davacı kooperatifin 06.06.2009 tarihli genel kurul tutanağı, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri ve bilançosu öncelikle davacı kooperatiften, temin edilemez ise ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan veya anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden getirtilip kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılıp, talep konusu alacağın peşin bedelli ortak olan davalının sorumlu tutulamayacağı inşaat finansman gideri mi, yoksa sorumlu tutulabileceği genel gider ve altyapı gideri mi olduğu, tahsil edilen üyeler varsa toplanan 7.000,00 TL’nin hangi giderler için harcandığı konusunda denetime elverişli bir ek rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde, varsa davalının sorumluluk miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

KARAR : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir