Bir süre muhasebeci yanında çalışan ve bir akrabasının Vergi Dairesinde şoför olarak çalışması nedeniyle Vergi Dairesine gidip geldiği İçin buradaki işlemlerin yapılmasında kendilerine yardımcı olacağı düşünülen sanığa mağdurların vergi borçlarını yatırması için değişik tarihlerde paralar verdikleri, sanığın bu paraları Vergi Dairesine yatırmadığı halde yatırmış gibi sahte Vergi Dairesi Alındıları düzenleyerek mağdurlara vermesinden ibaret olayda, sanık ile mağdurlar arasındaki ilişkinin BK’nın 313. maddesi anlamında hizmet ilişkisi niteliğinde olmadığı, dolayısıyla TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunun unsurlarının oluşmadığı, eyleminin aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan güveni kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
YARGITAY 11. Ceza Dairesi 2007/9989 E., 2008/1056 K. İçtihat
Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık Z____’nin yapılan yargılaması sonunda; sahtecilik suçlanndan 5237 sayılı TCK’nın 204/1, 43, 53. maddeleri ile (iki kez), dolandıncılık suçunun değişen vasfına göre “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” olarak kabulle TCK’nın 155/2, 52/2, 53; 155/2, 43, 168/2, 52/2, 53 ve 63. maddeleri gereğince mahkumiyetine dair (B____ Altıncı Ağır Ceza Mahkemesi)’nden verilen 02.04.2007 gün ve 2006/132 Esas, 2007/261 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık ve müdafileri tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C. Başsavcılığının onama ve bozma isteyen 24.12.2007 günlü tebliğnamesi ile Daireye gönderilmekle, sanık müdafii E____’nın incelemenin duruşmah yapılması isteminin hükmolunan cezanın gerek süresine göre, gerekse süresinden sonra yapılması nedeniyle koşullan oluşmadığından vaki isteminin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUY’nin 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede gereği görüşüldü;
I- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın mağdur H____y’e karşı zincirleme olarak işlediği “resmi belgede sahtecilik” suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı
artırıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ve müdafilerinin soruşturma eksiğine
İlişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA,
II- Sanık ve müdafilerinin, mağdur R____’ye karşı İşlenen “resmi belgede sahtecilik” suçu ile “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyizlerine gelince; Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine göre, sanık ve müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Mağdur R____ adına 03.06.2005 tarihinde 2 adet sahte “Vergi Dairesi Alındısı” düzenleyen sanığın eyleminde, 5327 sayılı TCK’nın 43. maddesinde öngörülen teselsül koşullarının oluşmadığı gözetilmeyerek anılan maddenin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
2) Serbest muhasebeci sıfatı bulunmayan, bir süre muhasebeci yanında çalışan ve bir akrabasının Vergi Dairesinde şoför olarak çalışması nedeniyle Vergi Dairesine gidip geldiği İçin buradaki işlemlerin yapılmasında kendilerine yardımcı olacağı düşünülen sanığa mağdurların vergi borçlarını yatırması için değişik tarihlerde paralar verdikleri, sanığın bu paraları Vergi Dairesine yatırmadığı halde yatırmış gibi sahte “Vergi Dairesi Alındıları düzenleyerek mağdurlara vermesinden ibaret olayda, sanık ile mağdurlar arasındaki ilişkinin BK’nın 313. maddesi anlamında hizmet ilişkisi niteliğinde olmadığı, dolayısıyla TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunun unsurlarının oluşmadığı, eyleminin aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan güveni kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı;
3) Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca sanıklar yararına olan 5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CMK’nın 231/5. maddesinde öngörülen hükmün açıklanmasının geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve anılan Yasa’nın 2. fıkrası ile de 231/4. maddesindeki soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suç olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 25.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.