Kooperatif yönetiminin basiretli tacir gibi davranmaması 

Kooperatif yönetiminin basiretli tacir gibi davranmaması

Zincirleme biçimde zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından sanıkların beraatına ilişkin İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.12.2002 gün ve 13-509 sayılı hüküm, katılan vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 06.11.2006 gün ve 47-8503 sayı ile;

“Müdahil vekilinin 09.08.2001 tarihli dilekçesi ve ekindeki belgeler ile kooperatif üyeleri A…. K…. ve N… D…’den tahsil edilen toplam 780.000.000 Lira aidatın kayıtlara işlenmediğini ve yöneticilerin ruhsat almadan inşaata başlamaları nedeniyle Konak Belediyesince 15.000.000.000 Lira para cezası kesildiğini ileri sürmesi karşısında; bahsi geçen iddialar araştırılıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmuştur

İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 18.12.2007 gün ve 437-374 sayı ile;

“…Bozma İlamı’nda geçen müdahil vekilinin 09/08/2001 tarihli dilekçesi ve ekindeki belgeler ile A.. K.. ve N.. D..’den tahsil edilen toplam 780 milyon lira aidatın kayıtlara işlenmediği ve ruhsat almadan inşaata başlanması nedeniyle Konak Belediyesi’nce 15 milyar lira para cezası kesilmesine yol açılması hususları dava konusu yapılmış değildir. Dava konusu yapılmayan bir fiilden dolayı hüküm kurulması mümkün değildir. Esasen kooperatifin tüm kayıt ve defterleri bilirkişi incelemesine tabi tutulmuş, sanıkların zimmetlerinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu tespite rağmen kayıtlarının tümü incelenen kooperatif belgelerinde yer almadığı iddiasının sonradan ileri sürülmesi yerinde bulunmamıştır. İddianamede dava konusu yapılan tüm hususlar incelenmiş ve sanıkların zimmetlerinin bulunmadığı kesin bir şekilde tespit edilmiştir. Bu sebeple bozma kararı yukarıda anılan usul hükümlerine aykırı bulunduğundan, ısrar kararı verilmesi zorunluluk haline gelmiştir.

Her ne kadar iddianame ile sanıkların nitelikli zimmet ve bu suça iştirak ve görevi kötüye kullanmak suçlarından dolayı, iddianamede yazılı sevk maddeleri uyarınca tecziyeleri zımnında mahkememize kamu davası açılmış ise de; aksi tespit edilemeyen sanık savunmalarına, celp edilen belgelere, tanıklar T…. K…, M… Z…, Y…. G…, T… D…, K…. Ş…’in yeminli anlatımlarına, Sayıştay’dan emekli uzman denetçilerden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulu raporuna nazaran, 31/08/1999 tarihli denetimde zimmet olarak gösterilen ve kasa açığı olarak tespiti yapılan 5.767.773.842 TL. nin muhasebeye aktarılmayan bir kısım ödeme belgelerinden kaynaklandığı, gider belgelerinin ise, muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi sonucu, aynı tarih itibarı ile kasa mevcudunun 5.773.842 TL ye düşürüldüğü ve yeniden tespitinin yapıldığı, bu tespitin defter ve belge kayıtlarına uygun bulunduğu, nitekim keyfiyetin 01/09/1999 tarihinde, denetçi R…. Y…, H…. Ö… ve yönetim kurulu başkanı H…. Ş…. tarafından düzenlenen tutanakla teyit edildiği anlaşılmış, muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmeyen gider belgelerinden kaynaklanan bu olaylarda sanıkların zimmetlerinin söz konusu olmadığı belirlenmiştir.

Kooperatif inşaatları projesi yapan T… D….’e hak ettiği 8.625.000.000 TL paranın adı geçene ödenmediği halde, kooperatif defter ve belgelerinde ödenmiş gibi gösterilerek, sanıkların bu parayı zimmetlerine geçirdikleri iddiasının, H.. Mühendislik (T… D….) fIrmasına yapılmış bulunan hizmet bedellerinin alacak senetleri, tediye fişi ve fatura karşılığında ödendiği ve neticede T… D…. tarafından hangi amaçla düzenlenerek verildiği anlaşılamayan ve kooperatif kayıtlarına da geçmeyen ve ilgilisine de ödenmeyen bir kısım tediye fişleri nedeniyle sanıkların zimmetlerinin söz konusu olamayacağı ve sanıklara atılı ‘‘kooperatif inşaatları projesini yapan T… D….’e hak ettiği 8.625.000.000 TL parayı adı geçene ödemedikleri halde, kooperatif defter ve belgelerinde ödenmiş gibi gösterdikleri’ iddiasının yerinde olmadığı hususu bilirkişilerce fişlerin tarih ve numaraları belirtilmek, ödemeler gösterilmek suretiyle tespit edildiğinden, bu iddianın da varit olmadığı saptanmıştır.

Sanıklar H…. Ö… ile H…. Ş….’in başkan F… S….’ya bilgi vermeden, yetkisiz olarak bankalardan kooperatif adına para çektikleri hususunda maddi delillerin bulunmadığı, sanıkların konuya ilişkin savunmalarının samimi olduğu, yeni imza sirkülerinin çıkartılamadığı dönemde önceki imza sirkülerine dayanılarak kooperatifin zorunlu giderlerinin bankadan bir defaya mahsus olmak üzere 125.000.000 TL olarak çekildiği maddi olayda, sanıkların suç işleme kastı ile hareket etmedikleri sonucuna varılmıştır.

Sanıkların kooperatifbasiretli bir tacir gibi yönetmedikleri, keyfi olarak ana sözleşmeye ve yasaya uymayan tasarruflarda bulundukları, kooperatifin zararına yol açtıkları ve yöneticilik görevlerini kötüye kullandıkları hususunda, dosya kapsamında toplanan delillere göre, sanıkların mahkumiyetlerini gerektirecek yeterlikte, suçun sübutuna ilişkin kesin ve inandırıcı tam bir vicdani kanaat hasıl edecek derecede, her türlü şüpheden uzak, zimmete yönelik deliller elde edilememiştir” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de katılan B… B… vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 18.09.2008 gün ve 151454 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanıklar H…. Ö…, F… S…. ve H…. Ş…. hakkında zincirleme biçimde zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından açılan kamu davasında soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığına ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Sanık F… S….’nın C.Savcılığına vermiş olduğu 29.09.2009 tarihli şikayet dilekçesi ile; kendisinin muhasip üye olduğu S.S. U… Ofis Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinde sanıklar H…. Ş…. ve H…. Ö…’nın yönetimde görevli olduklarını, sanıkların birlikte hareket ederek bankadan paraları çekerek kişisel menfaatlerinde kullandıklarını, kendisinin denetim yapmasının engellendiğini, proje müellifine para ödendiğinin mizanda gösterilmesine karşın bu paranın ödenmediğinin tutanakla tespit edildiğini iddia etmesi üzerine soruşturmaya başlanılmıştır.

Ticaret Sicil Memurluğunun 14.12.1999 tarihli yazısına göre; 1999 yılında sanıkların yönetim kurulunda yer aldığı, kooperatifin 19.06.1999 tarihli genel kurulunda sanıklar H…. Ş….ve F… S….’nın yönetim kuruluna, sanık H…. Ö…’nın denetim kuruluna seçildikleri, 07.10.1999 tarihli karara göre de sanık H…. Ş…. ile M… S… Ve A…. K….’ın yetkili kılındıkları sabittir.

Kooperatifi temsil konusunda, karar defterindeki 11.01.1999 gün ve 26 sayılı karara dayanılarak “kooperatifi 1 yıl süre ile temsile başkan F… S…., 2. başkan H…. Ö… ve muhasip üye H…. Ş….’den herhangi ikisinin birlikte yetkili olduğuna” ilişkin İzmir 10. Noterinin 08.03.1999 gün ve 5695 nolu imza sirküleri ile 22.06.1999 gün ve 9 sayılı karara dayanılarak “kooperatifi 1 yıl süre ile temsile başkan sanık H…. Ş…. ’in mutlak imzası dışında 2. başkan M… E…. veya muhasip üye sanık F… S…. ikilisinin herhangi birinin imzası ile yetkili olduğuna” ilişkin İzmir 4. Noterinin 11.08.1999 gün ve 15572 nolu imza sirküleri bulunmaktadır.

Elyazısıyla düzenlenmiş olan 18.09.1999 tarihli tutanakta, kooperatifin proje işlerini üstlenen mimar T…. D….’e kooperatif tarafından ödenmiş görünen 8.825.000.000 Liradan, kestiği faturalar dışındaki kalan parayı tediye fişlerini imzaladığı halde alamadığı ve bu paranın kasadan çıkmış gibi göründüğü belirtilmektedir. T…. D….’in yazarak imzaladığı bu hususların altına yine el yazısıyla “yukarıda teyid ve kabul edilen hususları kabul ve taahhüt ediyoruz, ödeyeceğiz” şeklinde şerh düşülerek sanıklar H…. Ş…. ve H…. Ö… ile birlikte kooperatif denetçisi R…. Y…., tanık olarak N…Y… ve K…. Ş…. tarafından imzalanmıştır.

Yargılama sırasında katılan vekili 09.08.2001 tarihli dilekçe ile sanıklara atılı suçlarla ilgili bir kısım iddiaları ileri sürdükten sonra ekinde;

1- Kooperatif üyelerinden A…. K….’ın kooperatife 600.000.000 Lira ödediğine ilişkin 30.06.1998 gün ve A-404 ile Nilgün Dirlier’in 180.000.000 Lira ödediğine ilişkin 18.04.1999 gün ve 28 nolu onaysız makbuz fotokopilerini,

2- 15.11.1999 gün ve 26 sayılı olup altında sanık H…. Ş…. ile M… S… ve A…. K….’ın imzaları bulunan “Kooperatife ait inşaata ruhsat alınmadan başlanılmış olması nedeniyle K…. Belediyesince 15.000.000.000 Lira ceza kesilip inşaatın mühürlendiğinin 05.08.1999 tarihinde öğrenildiği, cezanın arsa sahiplerine tebliğ edildiği, bu cezanın iptali amacıyla sulh ceza mahkemesinde dava açması için Av. N… Y…’a vekalet verilmesi ve buna karşılık 1.500.000.000 Lira ve KDV bedelinin ödenmesi kararının alındığına” ilişkin yönetim kurulu toplantı tutanağının onaysız fotokopisini sunmuştur.

Yargılama aşamasında emekli üç Sayıştay Denetçisinden oluşan bilirkişi kurulunca hazırlanan raporda;

a- 31.08.1999 tarihli denetimde kasa açığı olarak görüldüğü iddia olunan 5.767.773.842 Liranın zimmete geçirildiği iddiasına ilişkin olarak: Bu tarihte yönetim kasasında görünen bu paranın muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmeyen gider belgelerinden kaynaklandığı, bu belgelerin kayda alınması sonucu kasa mevcudunun 5.773.842 Liraya düştüğü ve bu miktarın makul ve yasal sınırlar içinde olduğu, zimmetin söz konusu olmadığı,

b- Kooperatif inşaat projelerini üstlenen mimar T… D….’e hak ettiği 8.625.000.000 Liranın ödenmediği halde, kooperatif defter ve kayıtlarında ödenmiş gibi gösterilmesi iddiasına ilişkin olarak: Tediye fişlerinden 06.06.1998 gün ve 1 milyar, 27.11.1998 gün ve 1,5 milyar değerinde olan tediye fişlerinin 1998 kayıt ve defterlerine intikal ettirilerek ödendiği, diğer 3 milyar değerindeki 4 adet tediye fişlerinin altına ‘KDV ödendiğinde faturaya dönüştürülecektir ibaresinin bulunduğu, kooperatif defter ve kayıtlarına intikal ettirilmediği ve bunlarla ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığı, ödenmeyen bu fişler nedeniyle sanıkların zimmetinin sözkonusu olamayacağı,

c- Sanıklar H…. Ve H….’nın F… S….’ya bilgi vermeden yetkisiz olarak bankalardan kooperatif adına para çektikleri iddiasına ilişkin olarak: Yönetimin değişmesi sonucu görev bölümünün yapılamaması ve yeni imza sirkülerinin çıkarılamaması nedeniyle önceki imza sirkülerine dayanılarak kooperatifin zorunlu giderleri için bankadan sadece bir defa 125 milyon Lira çekildiğinden herhangi bir suç unsurunun oluşmadığı,

Görevi kötüye kullanma yönünden kendilerine mahkemece verilen bir talimat bulunmadığından bu konuda inceleme yapılmadığı belirtilmektedir.

Ceza yargılamasının amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda somut gerçeğin her türlü kuşkudan uzak bir biçimde kesin olarak saptanmasıdır. Gerek 1412 sayılı CYUY, gerekse 5271 sayılı CYY, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle hüküm kesinleşinceye kadar, inceleme olanağı bulunan bütün kanıtların ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşmesi için, öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek nitelikteki tüm yasal kanıt ve belgelerin araştırılıp tartışılması zorunludur.

Bu açıklamalar ışığında tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;

Yargılama sırasında katılan vekili, iki kooperatif üyesinin yatırmış olduğu aidatlara ilişkin 30.06.1998 ve 18.04.1999 tarihli makbuzlar ile K…. Belediyesince kooperatife ait inşaata ruhsat alınmadan başlanmış olması nedeniyle 15.000.000.000 Lira para cezası kesilerek inşaatın mühürlendiğinin 05.08.1999 tarihinde öğrenildiğine dair belge sunmuştur. İddianamede suç tarihinin “

“31.08.1999- 18.09.1999 ve öncesi” olarak gösterilmesi ve iddianamede yer alan “

d)Denetçiler kooperatifin defter ve belgelerin üzerinde geri tarihlere doğru yapılacak bilirkişi incelemesinde, zimmet miktarının artabileceğini de bildirmişlerdir”şeklindeki anlatım iddianamenin bütünü ile birlikte gözönüne alındığında, bu belgelere konu olayların da dava konusu yapıldığında kuşku bulunmamaktadır. Kanıt değeri bulunan bu belgelerdeki hususların doğru olup olmadığı araştırılarak gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi suretiyle hüküm kurulması zorunludur. Oysa yerel mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi bilirkişi incelemesinin de bunları kapsamadığı görülmektedir. Hâlbuki dava konusu yapılan ve kanıt değeri bulunan bu belgelerin de diğer kanıtlarla birlikte maddi gerçeğe ulaşma yolunda değerlendirilmeleri gereklidir. Bu hususlar yerine getirilmeden verilen beraat kararı da eksik soruşturmaya dayalıdır.

Bu nedenle, Özel Dairenin bozma ilamında belirtilen hususların dosya içeriği karşısında araştırılması zorunlu olduğundan yerel mahkeme direnme kararı isabetsiz olup bozulmasına karar verilmelidir.

Açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2007 gün ve 437-374 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA, 2- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.04.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir